Dijital Yerliler, Dijital Göçmenler I



Benzer belgeler
Yirmi Birinci Yüzyıl Becerilerinde Kodlamanın Önemi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bilgi Çağında Kütüphane

Ücretsiz bir hizmet. Yemek masrafınız ayırdığınız bütçe kadar olsun.

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

Uygulamadı ki hedef kitlem meslek seçimi arefesindeki ilköğretim 5. Sınıf öğrencileri olacaktır.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyanın en büyük sosyal dil öğrenme ağı busuu şimdi Türkiye de!

Diğer: Diğer:... Diğer:...

YENİ NESİL KÜTÜPHANECİLER

UZAKTAN ÖĞRETİM SİSTEMİ ORYANTASYON SEMİNERİ

Intel Eğitim Çözümleri. En İleri Teknolojilerle, Dijital Eğitimde Yeni Bir Döneme Geçin

Ortak Dersler Sanal Sınıf Sistemi Kullanım Kılavuzu


Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı. Okullarda garip şeyler oluyor İstanbul, 8 Nisan 2014

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:...

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor

BAŞARI ÖDÜLSÜZ KALMAZ!

Sevgili Medine Abla - O Artik Bir YIBO Öğretmeni

HAYAT BİLGİSİ Hayat Bilgisine Yolculuk TÜRKÇE Karşılaştırma Cümleler Konu Tarama Testini Akıllı Türkçe Atölyem Ayın kitabı: KÜTÜPHANE

1. SINIF VELİ BÜLTENİ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Kodlama Oyun Tasarımı ve Programlama Dijital Tasarım Robotik

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Modern Kütüphanecilik Uygulamaları

ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI VELİ BÜLTENİ

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

Eğitsel Oyun Projesi Raporu. Otizm Kavram Öğretimi Mustafa UZUN

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Akademik yılı yeni öğrenci kayıtları:

GOOGLE DRİVE KULLANARAK FORM OLUŞTURMA

Giresun Eğitimde İyi Örnekler Çalıştayı 2015

Satış Servisi Müşterilerinizin soru ve problemlerine satıştan önce ve sonra nasıl cevap vereceksiniz?

28 Aralık Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

MENTAL ARİTMETİK, PARİTMETİK VE SOROBON EĞİTİM /KURS ÖNERİ FORMU


İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması

İŞ YERİNDE GELİŞİM. Yeni, gelişmiş iletişim teknolojilerine adapte olma

Üniversite Kütüphanelerinde Web Tabanlı Konu Rehberleri Kullanımı


SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

MEDYA VE İLETİŞİM YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA İLETİŞİMİ YÖNETİMİ YOĞUNLAŞMA ALANI BİLGİ PAKETİ

Büyük düşün... İstanbul da Yaklaşan Etkinlik Büyük düşün ve Pazarını Küresel Olarak Genişlet! 195 ülke potansiyel pazarınızdır

VKV Koç Özel İlkokulu, Ortaokulu ve Lisesi. K12Net Veli Yardım Kılavuzu

1:1 netbook senaryosu, Nº3

ÇOCUKLARIMIZ VE TEKNOLOJİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Uludağ Projesi, İlk Adımlar (Kalite Takımı)

CARROLL ÜNİVERSİTESİNİ KEŞFEDİN 1846 dan beri akademisyenlerde mükemmellik

Değerli Velilerimiz, İlkokul Eğitim Koordinatörü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE TOPLU KATALOGLAR: DURUM TESPİTİ

Facebook. 1. Grup ve Sayfalar. Facebook ta birçok grup ve sayfa üzerinden İngilizce öğrenen kişilerle iletişime geçebilir ve

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

Eğitsel Oyun Projesi Raporu YAŞAYAN ELLER Hülya Güzel

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Yaz l Bas n n Gelece i

EĞİTİM BİLİMLERİ TESTİ

Dil Arkaplan Anketi (Version 3.0, 2018) Go to to use online and reference

Alkın Küçükbayrak Çeşitli Alanlarda Yapay Zeka Ajanları I

TÜRKİYE CUMHURİYETİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ ŞEBİNKARAHİSAR MYO RADYO TELEVİZYON TEKNOLOJİSİ BÖLÜMÜ BİLGİ FORMU

Günün sorusu: Kişisel gelişim nedir?

MANGAHIGH.COM. tanıtım kitapçığı ALKEV İLKÖĞRETİM OKULU MATEMATİK BÖLÜMÜ

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

CIK. çocuklar için K O D L AM A

NENE HATUN MESLEKi VE TEKNiK ANADOLU LiSESi REHBERLiK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ AYLIK BÜLTEN BAŞARI

İnternet Nedir? 1. İnternet Teknolojileri. İçerik. İnternet Nedir? 2. Ders 1

İnternet Teknolojileri. Ders 1

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

İlhan Tarımer, ,

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

Devlet okullarında İngilizce eğitiminde sorunlar British Council-TEPAV İhtiyaç Analizi Çalışması Sonuçları

Mobil İnternet Kullanımı ve 3G Araştırması Temmuz 2009

Kadın Girişimcilerimizin Yolunu Aydınlatıyoruz!...

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI?

Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, Haberleri, ).

Sarıyer Belediyesi ile Her çocuk İngilizce konuşsun

TÜBİTAK ULAKBİM TÜRK TIP DİZİNİ KOMİTESİ Yayın Etiği Araştırma Anketi Sonuçları 2009

PROGRAMLAMA EĞĠTĠMĠ. Scratch ile Programlama, Elektronik Uygulamalar ve Robotik Eğitimi

İSTANBUL ESENYURT ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİMDE GÜNCEL SORUNLAR. -Küreselleşme, teknoloji,internet ve sosyal medya bağlamında -

İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİNE ÇIKAN ÖĞRENCİLERİN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİ SİSTEME GÖNDERMEK

LİSE REHBERLİK SERVİSİ

Oyuncak Yap, Mutluluk Kap Enerji Tasarrufu haftasın OGİS Nükhet YILMAZ TÜRKÇE Erk in Gizli Hazineler KÜTÜPHANE

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

İŞTİP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE UYGULAMADA OLAN TÜRKÇE - MAKEDONCA MATERYALLER. 1.Giriş

ÖZLÜCE ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI TÜBİTAK 4006 BİLİM FUARI PROJESİ İNEBOLU GENELİ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ OKUMA ALIŞKANLIĞI ANKETİ

İSTİHDAM VE SOSYAL UYUM İÇİN DİJİTAL BECERİLER

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

UZAKTAN ÖĞRETİM SİSTEMİ ORYANTASYON EĞİTİMİ BŞEÜ CANLI DERS SİSTEMİ

Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Yeri Ve Önemi

Transkript:

Dijital Yerliler, Dijital Göçmenler I Marc Prensky On the Horizon (NCB University Press, Cilt 9, Sayı 5, Ekim 2001) Bu metin, Yaratcı Kütüphane Girişimleri Tanıtım Grubu (ILIPG) nun İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği içinde yürüttüğü Bilgi Okuryazarlığı Projesi kapsamında, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi ne verilen İnovasyon Fonu desteğiyle Türkçeye çevrilmiştir. Bugün ABD de eğitimin kalitesindeki düşüş konusunda süregelen heyecanlı tartışma içinde bu durumun temel sebeplerinden birinin görmezden gelinmesi şaşırtıcı. Öğrencilerimiz çok değişti. Bugünün öğrencileri eğitim sistemimizin eğitmek için tasarlandığı öğrencilerden oldukça farklılar. Günümüzde öğrenciler, geçmişteki benzerlerinden önceki jenerasyonlarda olduğu gibi devamlılık arz ederek yalnızca konuşma dilleri, giysileri, vücut süslemeleri veya biçimleri açısından ayrılmıyorlar. Oldukça önemli bir kopma söz konusu. Buna, her şeyi temelinden değiştiren ve geri dönüşü olmayan anlamında bir tekillik de denebilir. Bahsi geçen tekillik, 20. yüzyılın son on yıllarında dijital teknolojilerin hızla gelişimi ve yaygınlaşması fenomenidir. Bugünün öğrencileri anaokulundan üniversiteye- bu teknolojiyle büyüyen ilk nesil olma özelliğini taşıyorlar. Tüm hayatlarını bilgisayarlar, video oyunları, dijital müzik çalarlar, video kameralar, cep telefonları ve dijital çağın tüm diğer araçları ve oyuncaklarıyla çevrili durumda ve bunları kullanarak yaşadılar. Hâlihazırda ortalama üniversite mezunları hayatları boyunca 5.000 saatten azını okuyarak ama 10.000 saatten fazlasını video oyunu oynayarak (20.000 saat televizyon izlemelerini saymazsak) geçiriyorlar. Bilgisayar oyunları, e-posta, internet, cep telefonları ve mesajlaşma hayatlarının ayrılmaz bir parçası durumunda. Kaçınılmaz olan bu çevre ve onunla girdikleri etkileşim neticesinde artık açıkça biliniyor ki, günümüz öğrencilerinin düşünce ve verileri işleme biçimleri öncellerinden temel olarak farklı. Bu farklılık pek çok eğitimcinin fark ettiği veya şüphelendiğinden çok daha derin ve büyük. Baylor College of Medicine den Dr. Perry D. Bruce, Deneyimlerdeki farklılaşma beyin yapısında da farklılıklar doğurur, diyor. İlerleyen bölümlerde değineceğimiz gibi, öğrencilerimizin beyinleri yetişme biçimlerinden dolayı fiziksel olarak değişti ve bizimkilerden farklılaştı. Bu ifade kelimenin tam anlamıyla doğru olsa da olmasa da, düşünce kalıplarının değiştiğini kesin olarak söyleyebiliriz. Nasıl değiştiklerine ise az sonra değineceğim. Peki, bu yeni nesil öğrencileri nasıl adlandırmalıyız? Bazıları onlara N jenerasyonu (Net jenerasyonu anlamında) veya D jenerasyonu (Dijital jenerasyon anlamında) diyor. Benim daha uygun bulduğum isim ise, Dijital Yerliler. Günümüzde öğrencilerimizin hepsi bilgisayarların, internetin ve video oyunlarının dijital dilini ana dilleri gibi konuşuyorlar. Öyleyse bu yeni durumda kendimize ne ad vermeliyiz? Dijital dünyada doğmamış ama hayatlarımızın bir noktasında yeni teknolojilerden oldukça etkilenmiş ve pek çok unsurundan yararlanmakta olan bizler, çocuklara kıyasla her zaman Dijital Göçmenler olacağız. 1

Bu ayrımın önemi şurada yatıyor; Dijital Göçmenler, -bazıları diğerlerinden daha iyi ölçüdeçevrelerine adapte olmayı öğrenirken, hiçbir zaman aksanlarından kurtulamıyorlar, başka bir deyişle bir ayakları hep geçmişte kalıyor. Dijital göçmen aksanı internete bilgiye ulaşmak için ilk değil ikincil yöntem olarak başvurmak veya bir programı çalıştırmadan önce, programın bize kılavuzluk edeceğini varsaymadan, kullanım kılavuzunu okumak gibi durumlarda kendini belli ediyor. Bugünün yetişkinleri, çocuklarından daha değişik biçimlerde sosyalleşmişlerdi, bu yüzden şimdi yeni bir dil öğrenme sürecinden geçiyorlar. Ve bilim adamlarının ifadesine göre, sonradan öğrenilmiş bir dil, beynin değişik bir bölgesinde tutuluyor. Dijital göçmen aksanının yüzlerce değişik örneğini vermek mümkün; bir e-postanın çıktısını almak (veya daha ağır bir aksan olarak sekreterinize çıktı aldırmak), bir belgeyi (basitçe ekranda düzeltmek yerine) düzeltmek için çıktısını almak ya da insanlara ilginç bir web sayfasını göstermek için (web sayfasının bağlantı adresini göndermek yerine) onları odanıza çağırmak gibi. Eminim sizin de aklınıza kolaylıkla bir veya iki örnek geliyordur. Benim en sevdiğim örnek; E- postamı aldın mı? demek için açılan telefonlar. Dijital Göçmen olan bizler, kendimize ve aksanımıza gülmeliyiz. Öte yandan bütün bunların şakaya gelir bir yanı yok. Durum oldukça ciddi, çünkü Dijital Göçmen öğretmenlerimiz, bütünüyle başka bir dil konuşan bir kitleye modası geçmiş (dijital dönem öncesine ait) bir dille eğitim vermeye çalışıyorlar. Bu Dijital Yerliler açısından açık seçik bir durum: okul sanki onlara ders vermek için ne dedikleri anlaşılmayan ağır bir aksanla konuşan yabancıları getirdiğimiz bir yer gibi görünüyor onlara. Göçmenlerin ne dediğini çoğu zaman anlayamıyorlar: Bir numarayı çevirmek ne anlama geliyor olabilir ki? Aslında durumu tarif eden bu yeni bakış açısının göze radikal görünmemesi için birkaç noktayı aydınlatmak isterim. Dijital Yerliler bilgiye hızlıca ulaşmaya alışıklar. Verileri eş zamanlı olarak değerlendirmeyi ve aynı anda pek çok iş yapmayı seviyorlar. Grafik onlar için metinden önce geliyor. Rasgele erişimi (hypertext te olduğu gibi) seviyorlar. Ağa bağlı olduklarında daha verimli çalışıyorlar. Hemen tatmin olmak ve sıkça ödüllendirilmek istiyorlar. Oyunları ciddi çalışmalara tercih ediyorlar. (Kulağa tanıdık geliyor mu?) Ancak Dijital Göçmenler, Dijital Yerlilerin yıllar içinde etkileşim ve pratik yoluyla kazanıp geliştirdikleri bu yeni yetileri pek takdir etmiyorlar. Bu yetiler, kendileri yavaş, adım adım, tek başlarına ve hepsinden önemlisi ciddiyetle eğitilmiş olan (ve böyle eğitmeyi tercih eden) Göçmenlere neredeyse büsbütün yabancı. Dijital Göçmen olan eğitimciler Öğrencilerim artık eskisi gibi yapmıyorlar, diye söylenir. Onlara ya da yaptıramıyorum. ya da hiç ilgilerini çekmiyor. (Boşluklar geniş bir seçenekler yelpazesinden doldurulabilir.) Dijital Göçmenler öğrencilerinin televizyon seyrederken ya da müzik dinlerken başarılı biçimde öğrenemeyeceğini düşünürler çünkü kendileri bu yolla öğrenmemişlerdir. Bu da son derece doğaldır çünkü Göçmenler, gelişme çağlarını bu yetilerini geliştirerek geçirmemişlerdir. Dijital Göçmenler öğrenmenin eğlendirici olmadığını (ya da olmaması gerektiğini) düşünürler. Gelişme çağlarını Susam Sokağı izleyip öğrenerek geçirmemişlerdir. Maalesef Dijital Göçmenlerin ders verdiği sınıflarda oturanlar, video oyunlarının ve MTV nin göz kırma hızı na alışıklar. Hypermetin in, internetten indirilen müziğin, ceplerindeki telefonların, dizüstü bilgisayarlarındaki kütüphanelerin, kısa mesajların anındalığına alışıklar. 2

Hayatlarının çoğunu internete bağlı geçiriyorlar. Dersler, adım adım ilerleyen mantık ve öğret-test et şeklindeki eğitim için sabırları yok. Dijital Göçmen öğretmenler, öğrencilerin her zaman aynı kaldığını düşünür ve kendi öğrencilik dönemlerinde öğretmenlerin uyguladığı yöntemlerin şimdiki öğrenciler için de uygun olduğunu zannederler. Ama bu varsayım artık geçerli değil. Bugünün öğrencileri farklı. Yakın zamanda bir anaokulu öğrencisi öğle yemeği vaktinde www.hungry.com demişti. Bir lise öğrencisi, Okula gittiğimde bilgisayarımı kapamak zorunda kalıyorum, diye yakınıyordu. Dijital Yerliler dikkatlerini bir yere odaklayamıyorlar mı yoksa bunu tercih mi etmiyorlar? Dijital Yerlilerin bakış açısından, çoğunlukla göçmen öğretmenler dersleri çocukların diğer deneyimlerine kıyasla dikkatlerini odaklamaya değer hale getirmiyorlar ve sonra öğrencileri ilgisizlikle suçluyorlar. Artık çocuklar bu duruma katlanmak istemiyorlar. Tüm öğretmenlerin MIT den geldiği, saygın bir üniversiteye gidiyordum, diyor eski bir öğrenci, Öğretmenlerin tüm yaptığı ders kitaplarında yazılanları okumaktı. Okulu bıraktım. Baş döndürücü internet patlaması döneminde (okula gitmenin bir öneminin olmadığı alanlarda işsizliğin yaşanmadığı zamanlarda) okulu bırakmak olasıydı. Şimdilerde ise okulu bırakan.com cular derslere geri dönüyorlar. Dijital Göçmen/Dijital Yerli ayrımıyla tekrar yüzleşmek zorunda kalacaklar ve önceki deneyimlerinden daha çetin deneyimlerle karşılaşacaklar. Onları (ve eğitim sistemine hâlihazırda dâhil olan tüm diğer Dijital Yerlileri) geleneksel yöntemlerle eğitmek daha da zor bir hale gelecek. Peki, ne yapmalı? Dijital Yerliler eski usulleri mi öğrenmeli yoksa Dijital Göçmenler yeni yöntemleri mi benimsemeli? Maalesef, Göçmenler ne kadar isterse isterse Dijital Yerlilerin geriye dönmesi çok olası görünmüyor. Öncelikle bunun imkânsız olma olasılığı var; beyin yapıları çoktan değişmiş olabilir. Ayrıca bu kültürel göç ile ilgili bildiğimiz her şeye de ters düşüyor. Ne türden olursa olsun yeni bir kültürün içinde doğan çocuklar yeni dili kolaylıkla öğrenirler ve eskisini kullanmaya direnirler. Yetişkin göçmenlerin zeki olanları çocukların yeni dünyaları hakkında pek bilgi sahibi olmadıklarını kabullenir ve çocuklardan yardım alarak bu dünyaya adapte olmaya ve öğrenmeye çalışırlar. O kadar zeki olmayan (ya da o kadar esnek) olmayanları ise eski ülke de işlerin ne kadar da iyi olduğu konusunda söylenmekle vakit kaybederler. Bu durumda eğer Dijital Yerliler büyüyüp kendi başlarının çaresine bakana kadar onları eğitme işini unutmak istemiyorsak bu meseleyle yüzleşmemiz gerekiyor. Bunu başarmak için de hem yöntemlerimizi hem de içeriği yeniden ele almak zorundayız. Öncelikle yöntemlerimiz. Günümüzde öğretmenler öğrencilerin dilini ve üslubunu kullanarak iletişim kurmayı öğrenmeliler. Bu önem verdiğimiz şeyleri ya da doğru düşünme yetisini değiştirmek anlamına gelmiyor. Ancak başka şeylerin yanısıra daha hızlı olma, adım adım değil de eşzamanlı ilerleme ve rasgele erişime olanak verme anlamına geliyor. Eğiticiler Bu yolla mantığı nasıl öğretebiliriz? diye sorabilirler. Yanıt açık olmasa da bir yolunu bulmalıyız. İkinci olarak içerikler. Bana göre dijital tekillik çağında elimizde iki türlü içerik var artık; (Eski sistemler için bilgisayar jargonunda kullanılan terimi ödünç alırsak) Miras içerik ve Geleceğe yönelik içerik. 3

Miras içeriğe okuma, yazma, aritmetik, mantıksal düşünce, geçmişe ait yazını ve düşünceleri anlama vb gibi geleneksel müfredatımız dâhil. Bütün bunlar tabii ki hâlâ önemli ama başka bir çağa ait olduklarını unutmamalıyız. Bir kısmı (mantıksal düşünce gibi) önemini koruyacak ama diğer bir kısmı (belki Öklid geometrisi) önemini tıpkı Yunanca ve Latince gibi yitirecek. Geleceğe yönelik içerik ise pek de şaşırtıcı olmayan biçimde büyük ölçüde dijital ve teknolojik konulardan oluşuyor. Öte yandan buraya yazılım, donanım, robot bilim, nanoteknoloji ve genetik gibi konular dâhil olsa da bunların beraberinde getirdiği etik, siyaset, sosyoloji, dil ve diğer pekçok konu da var. Geleceğin içeriği bugünkü öğrenciler için son derece ilgi çekici. Peki, ama kaç Dijital Gömen bu konuları öğretmeye hazır? Bir defasında biri bana çocukların okulda yalnızca kendi kurdukları bilgisayarları kullanmaları gerektiğini söylemişti. Öğrencilerin kapasiteleri göz önünde bulundurulunca bu çok parlak bir fikir. Ama bunu onlara kim öğretecek? Eğitimciler olarak hem Miras hem de Gelecek içeriklerini Dijital Yerlilerin diliyle nasıl öğreteceğimizi düşünmemiz gerekiyor. İlki, büyük ölçüde tercüme ve yöntem değişikliği gerektiriyor, ikincisi ise tüm bunlara ek olarak yeni içerikler ve yeni bir düşünce tarzı. Hangisi daha zor bilmiyorum; yeni şeyler öğrenmek mi yoksa eski şeyleri yeni biçimlerde yapmayı öğrenmek mi? İkincisinin daha zor olduğundan şüpheleniyorum. Öyleyse sıfırdan başlamak zorunda olmasak da yaratıcı olmak zorundayız. Malzemeyi Dijital Yerlilerin diline uydurmak hâlihazırda başarılı biçimde yapılıyor. Dijital Yerlileri eğitmek için benim tercih ettiğim yöntem, en ciddi içerik için bile bilgisayar oyunları tasarlamak. Ne de olsa bu onların çok yakından tanıdıkları bir lehçe. Kısa bir süre önce bir grup öğretmen ofisimde bana makine mühendisleri için geliştirdikleri yeni bir bilgisayarlı tasarım (CAD) programını tanıttılar. Yaptıkları program o sırada herkesin kullanmakta olduğu programdan o kadar iyiydi ki kısa süre içinde herkesin bu yeni programı kullanmaya başlayacağını düşünüyorlardı. Aksine, öğrenme zorluğu nedeniyle büyük ölçüde dirençler karşılaştılar, yeni program yüzlerce yeni buton, seçenek ve öğrenmek gereken çokça yeni yaklaşım barındırıyordu. Öte yandan pazarlamacılarının parlak bir fikri vardı. CAD programlarının kullanıcılarının neredeyse tamamının 20 ile 30 yaş aralığında erkek mühendisler olduğunu gözlemleyerek Neden kullanım kılavuzunu video oyunu olarak tasarlamayalım, dediler. Bunun üzerine biz de onlar için Monkey Wrench Conspiracy adında Doom ve Quake gibi bir birinci tekil şahıs nişancı oyunu yaratıp tasarladık. Oyuncu, galaksiler arası bir gizli ajan oluyordu ve bir uzay istasyonunu şeytani Dr. Monkey Wrench in saldırılarından korumaya çalışıyordu. Onu yenmenin tek yolu ise CAD Programını kullanarak aletler yapmak, silahları tamir etmek ve bubi tuzaklarını etkisiz hale getirmekti. Bir saat süreli oyunda ek olarak 30 görev vardı, kullanıcının uzmanlığına göre görevler 15 dakikadan birkaç saate kadar uzayabiliyordu. Monkey Wrench genç insanları programı öğrenmeye sevketmekte son derece başarılı oldu. Dünya çapında mühendislik öğrencileri tarafından yaygın olarak kullanılıyor ve birden çok dilde oyunun toplam 1 milyondan fazla kopyası basıldı. Ancak oyunu tasarlamak benim Dijital Yerlilerden oluşan takımım için kolay olmuşken, içeriği hazırlamak profesörler için zor oldu çünkü onlar dersleri, Birinci Bölüm: Arayüz mantığında öğretmeye alışıktılar. Biz ise bunun yerine onlardan, öğrenilecek yetilerin eklenmiş olduğu notlandırılacak görevler yazmalarını istemiştik. Profesörler anahtar kavramları açıklayan 5-10 dakikalık filmler hazırlamışlardı, filmleri 30 saniyeden uzun tutmamalarını istedik. Profesörler öğrencilerin tüm 4

görevleri sırasıyla bitirmelerinde ısrar ettiler, biz ise rastgele erişime izin vermelerini söyledik. Oyunun akademik bir tempoda, yavaş ilerlemesini istiyorlardı, biz ise hız ve aciliyet istiyorduk (bunu sağlamak için bir Hollywood senaristiyle anlaştık). Oyundaki talimatların yazılı olmasını istediler, biz bilgisayar filmleri yapmakta ısrar ettik. Öğrenme objektifleri, hâkimiyet gibi kelimelerle ( bu bölümde öğreneceksiniz gibi) geleneksel pedagojik bir dil kullanmak istediler, biz ise eğitimi çağrıştıran en ufak kelimeyi bile devreden çıkarmak istedik. Sonunda profesörler ve onların grubu işin içinden yüzlerinin akıyla çıkabildiler ama geçirdikleri büyük zihinsel yön değişimi yüzünden planladıkları sürenin iki katını harcadılar. Fakat bu yaklaşımın işe yaradığını gördüklerinde yeni Dijital Yerli yöntemini (bilgisayar oyunlarıyla ve başka yollarla) başka eğitimler için de model aldılar ve kendi gelişim hızları da büyük ölçüde arttı. Buna benzer bir yeniden düşünüş tüm seviyelere ve tüm konulara uyarlanmalı. Şimdiye dek eğlenirken eğitim e yönelik denemeler hem eğitim hem de eğlence yönünden başarısızlığa uğradıysa da biz daha iyisini yapabiliriz (yapacağız) diye öngörüyorum. Örneğin matematikte, tartışma hesap makinelerini ve bilgisayarları kullanıp kullanmayacağımız üzerine değil de, bunları anahtar kavramlar ve yetilerden çarpım tablosuna kadar yararlı bilgilerin içselleştirilmesini sağlamak için ne şekilde kullanmamız gerektiği üzerine olmalı. Geleceğin matematiğine, yakınsallık, istatistik, çiftli düşünce yapısı gibi konulara odaklanmalıyız. Bugünlerde fazlasıyla görmezden gelinen coğrafyada 100 adet Pokemon karakterinin isimlerini, karakteristik özelliklerini, geçmişlerini ve evrimlerini ezberleyebilen bir jenerasyonun, dünyadaki 101 ulusun isimlerini, nüfuslarını, başkentlerini ve aralarındaki ilişkileri öğrenememesi için bir sebep olamaz. Sorun bütün bunların nasıl sunulduğudur. Tüm konular ve tüm sınıflar için öğrencilerimizin rehberliğinde Dijital Yerli yöntemler bulmalıyız. Süreç çoktan başladı bile; matematikten mühendisliğe ve İspanyol Engizisyonuna dek pek çok konuyu öğretmek için oyunlar icat eden üniversite profesörleri tanıyorum. Onların bu başarısını tanıtarak yaymanın bir yolu bulunmalı. Dijital Göçmen öğretmenlerden sıkça duyduğum bir itiraz şu yönde; Bu yaklaşım olgular söz konusu olduğunda sorunsuz işleyebilir ama benim konuma uygun değil. Anlamsız. Bu yalnızca rasyonalize etmekten ve hayalgücü yoksunluğundan kaynaklanıyor. Konuşmalarında artık düşünce deneyleri yapıyorum; bir öğretmeni sahneye çağırıp bir konu ya da tema önermesini istiyorum ve hemen orada önerdiği konuyu öğretmeye yönelik bir bilgisayar oyunu ya da diğer bir Dijital Yerli yöntem düşünüp sunuyorum. Klasik felsefe mi? Filozofların tartıştığı ve öğrencilerin onların fikirlerini seçip ayıklayacağı bir oyun yaratın. Yahudi Soykırımı mı? Öğrencilerin Wansee oturumlarında rol alacağı (role-playing) ya da Schindler in Listesi gibi filmler yerine toplama kamplarının gerçek dehşetini deneyimleyebileceği simülasyonlar yaratın. Dijital Göçmen yöntemlerinin eğitimin tek yolu olduğunu ve Dijital Yerlilerin dilinin, tüm fikirleri kucakladığını düşündükleri kendi yöntemlerinden daha az yeterli olduğunu sanmaları öğretmenlerimizin (yararsız bir fikir olmanın yanı sıra) saflığı (ya da tembelliği)dir. Neticede, Dijital Göçmenler, Dijital Yerlileri (yani tüm öğrencilerini) eğitmeyi gerçekten istiyorlarsa değişmeleri gerekiyor. Sızlanmayı bırakmaları ve Dijital Yerlilere özgü Nike sloganında olduğu gibi kendilerine Yap gitsin! demeleri gerekiyor. Böylece uzun vadede 5

başarılı olacaklar ve eğer okul yöneticileri onlara destek olursa başarıya daha kısa zamanda erişeceklerdir. ----- Marc Perensky uluslararası arenada, eğitim-öğretim eleştirisi konusunda uzman düşünce lideri, konuşmacı, yazar, danışman ve oyun tasarımcısıdır. Digital Game Based Learning (Mcgraw Hill, 2001) ve Don t bother me Mom I am Learning (Paragn House, 2006) kitaplarının yazarıdır. Marc, müşterileri arasında IBM, Bank of America, Pfizer, A.B.D Savunma Bakanlığıve Los Angeles ve Florida Sanal Okullarının bulunduğu Game2train şirketinin kurucusu ve CEO sudur. www.socialimpactgames.com ve www.gamesparentsteachers.com websitelerinin yaratısıcıdır. Harvard dan MBA ve Yale den Öğretmenlik yükseklisans dereceleri bulunmaktadır. Yazılarına www.marcprensky.com/writing/default.asp adresinden erişilebilir. İletişim kurmak için; marc@games2train.com 6