Değerli Konuklar Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları bakımından rollerinin güçlendirilmesi ortak projesi kapsamında; Yargıtay, Danıştay, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurlunun değerli başkanları ve Sayın Adalet Bakanımız dört yıl süresince elde edilen kazanımlar konusunda önemli tespitler yaparak bir bilanço çıkartmaya çalıştılar. Şu konuda hiç birimiz kuşku duymamaktayız ki bu proje, yüksek yargı kuruluşlarının süratli, etkin ve daha kaliteli bir yargısal hizmet üretimi konusunda çok ciddi katkılar sağlamıştır. Bu gerçeğin altını çizdikten sonra, proje de emeği geçenlere dört yıl boyunca birikmiş olan teşekkür borcumuzu ödemek istiyorum. Başta Avrupa Konseyi Ankara Ofisi olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nde görev yapan değerli hakim ve hukukçulara, Venedik Komisyonuna, Avrupa Sosyal Şartı sekretaryasına, Avrupa Yargı nın Etkinliği Komisyonuna, Avrupa Parlamentosu ve Komisyonu Üyelerine, Avrupa Birliği Adalet Divanı Hukukçularına, yapılan yuvarlak masa toplantıları, konferanslar, çalışma ziyaretleri ve yurt dışına görevlendirmeler nedeniyle gösterdikleri ilgi ve katkılarından dolayı yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, bu projenin Avrupa Konseyi ile Koordinasyonunu sağlayan Yargıtay ımızın değerli mensuplarına da şükranlarımızı iletiyorum. İnanıyorum ki yapılan bu katkılar sonunda, elde edilecek olan etkili ve kaliteli yargı hizmetlerinin, öncelikle Türk halkının ve sonrasında Dünya milletlerinin, barış içinde yaşamalarını sağlayacak iklimin oluşması adına, çok önemli bir hizmet olduğunu belirtmek isterim. Bu projenin ortaya çıkmasında hak ve özgürlükler konusunda ülkemizde yükselen bir bilincin etkili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bilincin doğurduğu sorunlara çözüm yolları arama çabalarını ise, ülke ve dünya barışına katkı verecek projeler kapsamında değerlendirmek gerekir. Din, dil, ırk farkı gözetilmeksizin yargı dünyasının sorunlarına derman olacak çareleri konuşmak üzere, bizleri bir araya getiren bu projenin gücü, sahip olduğumuz ortak insanlık onur ve bilincinden kaynaklanmaktadır. Yargıyı bir cümle ile tanımlamak gerekirse; yaşanmış gerçeklere ulaşma sanatı dır da diyebiliriz. Bu gerçeklere ulaşmakla hak ve özgürlükleri ihlal edilmiş 1
olanların haklarını zamanında ve adilce teslim etmiş oluyoruz. Söz konusu sanatın icrası sırasında, ortaya çıkan engellerin kaldırılması için, yapılan bu projelerle yargının asli görevi olan yaşanmış hak ihlallerini ortadan kaldıracak vicdan birliğini sağlamış olacağız. Yargının topluma sunduğu yegane ürünü adalettir. Ve bu ürünün alternatifi de yoktur. Adalet hizmetlerinin onarıcı niteliği, üretim kalitesi ve zamanında dağıtımının varlığı ile güç kazanır. Aksi durum, toplumda vicdan acısı ve isyan doğurur. İşte Hukukun haksızlığı olarak da tanımlayacağımız bu kaotik duruma, çözüm bulma zorunda olduğumuzu belirtmek istiyorum. Yüksek yargının rollerinin güçlendirilmesi kapsamında yapılan projenin 4. cü yılında, Bireysel Başvuru konusunun bu projeye eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesi ne yüklenmiş olan bu görevin, en etkin biçimde yerine getirilmesi konusunda Avrupa Konseyinin yaptığı katkıya ayrıca teşekkür ediyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimleri ve hukukçuları ile yoğun bir şekilde gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantıları, Anayasamız ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri arasında uyumlaştırma konusunda çok somut ilerlemeler sağlanmasına imkan vermiş, buna paralel olarak da, Avrupa Mahkemesinin oluşmuş içhatları hak ihlallerinin tespitinde çok etkili kılavuz-karar olma rolünü başarıyla yerine getirmektedir. Özellikle Hakim-savcı ve avukatlarımız ile halkımızın bireysel başvurunun işleyişi konusunda bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanan kitap ve tanıtım araçlarının basım ve dağıtımı hızla tamamlanmış ve ilgililere ulaştırılmıştır. Proje kapsamında Almanya ve İspanya örneklerini daha yakından inceleme fırsatını yakalayan mahkeme mensuplarımız, Bireysel başvuruyla ilgili olumlu uygulamaları ülkemize kazandırma konusunda çok isabetli tespitlerde bulunmuşlardır. Özellikle filtreleme konusunda gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gerekse Almanya ve İspanya uygulamaları fevkala de aydınlatıcı olmuştur. Hemen belirtmem gerekirse, önümüzdeki Kasım ayında yine Avrupa Konseyi Ankara Temsilciliği aracılığı ile ortaklaşa başlatacağımız yeni bir projeyi hayata geçireceğiz. Bu Proje, Bireysel Başvuru konusunda daha ayrıntılı bilgiler ve 2
uygulamalar verilmek üzere hakim ve savcılarımızla- Barolar Birliğine mensup avukatlarımız için programlanmaktadır. Bu projenin uygulamaya geçirilmesiyle yaratılacak olan bilinç sonunda, Anayasa Mahkemesine gereksiz başvuruların önemli ölçüde azalacağı inancını taşımaktayız. Yeri gelmişken önemli bir konunun altını çizmek istiyorum. Son günlerde kamuoyunun yakından takip ettiği bazı davaların Temyiz sonunda kesinleşmesi nedeniyle çok çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu değerlendirmeler sonunda, Anayasa Mahkemesine yapılacak olan Bireysel Başvurulara, yeni bir temyiz yoluşmuş gibi nitelik kazandırılarak yorumlar yapılmaktadır. Değerli konuklar Anayasanın 148. maddesinin 4. fıkrasında aynen Bireysel Başvuruda kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz denilmektedir. Yani diğer yüksek yargı organlarında yapılan temyiz aşamasında, yasa gereğince hangi hususlara bakılabilecekse, Anayasa Mahkemesinin bu konularda herhangi bir inceleme yapamayacağı Anayasamızın amir hükmüdür. Ancak, ilk ve yüksek dereceli yargı organlarının yaptıkları yargılama süreci içinde, ya da öncesinde, temel hak ve özgürlüklerinden herhangi birisinin ihlal edildiği gerekçesi ile kişilerin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunması tartışmasız Anayasal bir haktır. Anayasa Mahkemesi başvuruya ilişkin incelemesinde, kişinin temel hak ve özgürlüklerinden herhangi birisinin ihlal edildiği sonucuna varırsa ve bu hak ihlali yeniden yargılama yapılarak giderilecek nitelikte ise, ilgili mahkemeye hak ihlalini gidermesi için göndermek zorundadır. İlgili mahkemeninde yeniden yargılama sürecini başlatarak tespit edilen hak ihlalini gidermesi, yine anayasal zorunluluktur. Anayasa Mahkemesi nce yapılan bu işlem hiçbir şekilde temyiz incelemesi olarak nitelendirilemez. Kuşkusuz ki, temyiz aşamasında da bir temel hak ve özgürlüğün ihlali söz konusu olursa, Anayasa Mahkemesine başvuru halinde buna bakmak zorunluluğu izahtan varestedir. Yargılama aşmasında yapılan hak ihlallerinin sınırlarını çizmek ve bunu izah etmenin zorluğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. 3
Anayasa Mahkemesi nce yapılan işlerin yeni bir temyiz aşaması olarak nitelendirilmesi hem toplumun yanlış yönlendirilmesine, hem de Anayasa Mahkemesi nin gereksiz iş yükü ile karşı karşıya bırakılarak, asli fonksiyonunu yerine getirememesi gibi bir sonuç doğuracağı açıktır. Bunu ifade ederek, hiç kimsenin hak arama özgürlüğünü sınırlandırmak, ya da etkisiz hale getirmek gibi bir niyetimizin olmadığını altını çizerek belirtmek istiyorum. Söylenmek, istenen Anasayal görevin sınırlarının tespitinden ibarettir. Anayasa Mahkemesi nin özgürlüklerin mahkemesi işlevini yerine getirebilmesinin etkin ve süratli bir çalışma sonunda hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasının varlığına bağlı olduğunun bilinci içindeyiz. Bu hedefi gerçekleştirmek Anayasa Mahkemesinin varlık sebebi olup, bu konuda mensuplarımızın güçlü ve kararlı bir iradeye sahip olduğunu belirtmek isterim. Değerli konuklar, Bireysel Başvuru yolunun başarılı olabilmesi için, diğer hak arama yollarının etkin bir şekilde işletilmesi ve bütün devlet organlarının ortak irade ile hareket etmesi gerektiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Zira, insan onurunda derin yaralar açan, sanıkların makul bir sürede yargılanma hakkı, masumiyet karinesi, tutukluluk süresi, etkin savunma hakkı, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin hakkındaki suçlamaları öğrenme ve bilgilendirilme hakkı gibi başlıklar altında ifade edebileceğimiz, adil yargılama konusundaki ihlallerin ortadan kaldırılması hayati öneme sahiptir. Bu düşünceyi belli davaların yada belli grupların hak ve özgürlüklerinin çok önemli olduğu gerekçesi ile ifade etmiyorum. Yetmişaltı milyonluk bir ülkenin tüm fertlerinin hak ve özgürlükleri bizim için saygındır, kutsaldır, azizdir. Bazı insanların diğerine nisbetle daha değerli olduğu düşüncesi asla kabul edilemez. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinde, hak ihlaline ilişkin davaların %75 oranında hak arama özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla açıldığı göz önüne aldığında, yargının sorunlarının hiçte küçük olmadığı istatistiki verilerden anlaşılmaktadır. 4
Son yıllarda yüksek yargı organlarındaki özverili çalışmalar ve yargısal reformlar gözetildiğinde, bu sorunların önemli ölçüde azalma işaretlerini verdiğini söylemek isterim. Yaşanan bu olumlu gelişmelere, bugünkü konumuz olan yüksek yargı organlarının rollerinin güçlendirilmesi ve diğer projelerin ciddi katkılarını belirtmek suretiyle ilgililere şükranlarımızı sunmak bizim için bir görevdir. Bireysel Başvurunun etkin bir denetim yolu haline gelmedikçe, hukuk dünyası tarafından kabul görmeyeceğinin bilinci içindeyiz. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve onu uygulayan mahkemenin, bu güne kadar verdiği kararlarla anayasamızda bunlara denk düşen temel hak ve özgürlükler arasında, öz yönünden uyum sağlanma zorunluluğunun önemini biliyoruz. Bu imkanlar kullanılmak suretiyle Türk Anayasa Mahkemesi nin temel hak ve özgürlükler konusunda yerleşik evrensel standartlarla örtüşen kararlar üreteceğine inancımı belirtmek isterim. Anayasa Mahkemesi nin etkin bir denetim yapabilme konusundaki başarısının ancak, adli, idari ve askeri yargı alanında yapılacak olan yargı reformlarıyla yakından ilgili olduğunun bir kez daha yinelemek istiyorum. Değerli konuklar, Yüzyıllar boyunca insanlığın ortak aklından süzülerek gelen evrensel doğrulara, demokratik bir toplumda olması gerekenlere, samimiyetle inanıp, uygulamalarımızı bu zemin üzerine oturtabilirsek çözemeyeceğimiz sorun yoktur. Sonlandırdığımız bu projenin de bu hedefe olan olumlu katkılarını belirterek emeği geçenlere tekrar teşekkür ediyor, saygı ve sevgiler sunuyorum. 22 Ekim 2013 Haşim KILIÇ Anayasa Mahkemesi Başkanı 5