DENEK KURMA VE TOPLANTI ÖZGÜRLÜĞÜ



Benzer belgeler
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN (DAVACI):

T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2011/6627 Karar No : 2015/4677

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/25

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE URCAN VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE KARARI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GöREV ÇAĞRISINA KATILMAK SUÇ MUDUR? BU NEDENLE HUKUKİ BİR YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

Türkiye Büyük Millet Meclisi nde ( TBMM ) 26 Mart 2015 tarihinde 688 Sıra Sayılı Kanun ( 688 Sıra Sayılı Kanun ) teklifi kabul edilmiştir.

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

: İstanbul Barosu Başkanlığı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. Resmi Gazete: Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2009/59. Karar Sayısı : 2011/69

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Özet : Hakim ve savcıların havaalanlarında VIP uygulamasından yararlanamayacağı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

AVRAPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Federal İdare İş Mahkemesi

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

ĐKĐNCĐ DAĐRE FETHULLAH AKPULAT - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 22077/03) KARAR STRAZBURG. 15 Şubat 2011

Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Ve Cezai Prosedür

DANIŞTAY 12. Daire 2008/6979 E.N, 2009/854 K.N.

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği. Sayı : B.05.0.HUK /11/2012 Konu : Yardımlarda Mülki İdare Amirine Bildirim.

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI : S.K

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

DEVLET MEMURLARININ ŞİKAYET VE MÜRACAATLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

SEYFULLAH TOSUN ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURUDA MASUMİYET KARİNESİ

Av. Dr. KEREM CANBAZOĞLU TÜRK HUKUKUNDA İHALELERE KATILMA YASAĞI

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

Şirketin Son Durumunu Gösterir Ticaret Sicil Gazetesinin Verilmemesi Eksiklik Midir?

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HUKUKİ SORUMLULUKLAR. Doç.Dr. Saim OCAK MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. Resmi Gazete tarih/sayı: /25526 Esas Sayısı : 2004/52 Karar Sayısı : 2004/94 Karar Günü :13.7.

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

CEZA YARGILAMASI KAPSAMINDA İHAM UYGULAMASINDA KLON DAVA KAVRAMI

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA Sunulmak Üzere İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ NE

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KONUK - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 49523/99) KARAR STRAZBURG.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

ULUSOY VE DİĞERLERİ / TÜRKİYE DAVASI 34797/03 STRAZBURG 3 MAYIS 2007

ADLİ PARA CEZASI KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA

ALT İŞVERENLİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

7035 SAYILI YASA İLE TEMYİZ SÜRELERİ DEĞİŞTİ

Kabul Tarihi :

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

Çev.: Alpay HEKİMLER *

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. KILIÇ VE EREN/TÜRKİYE (Başvuru no /07) KARAR STRAZBURG

Karşılıksız Çek Suçu Yeni Çek Kanunu nda Ceza Sorumluluğu

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun. Kanun No:5252. Resmi Gazete:13 Kasım BİRİNCİ BÖLÜM.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI NA

27 Eylül 2008 CUMARTESİ. Resmî Gazete. Sayı : YÖNETMELİK. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: ALT İŞVERENLİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

ĐDARĐ YARGI FĐNAL SINAVI

Transkript:

DENEK KURMA VE TOPLANTI ÖZGÜRLÜĞÜ Öncelikle tüm katılımcılara saygılar sunuyorum. Benim dernek kurma ve toplantı özgürlüğü konusunda kısa bir sunumum olacak. Öncelikle AĐHSndeki düzenleme ile 1982 Anayasamız ve yasalarımızdaki düzenlemeden bahsedeceğim. Daha sonra AĐHM kararlarından örneklerle mahkemenin bu hakların korunması ile ilgili kıstaslarına değineceğim. En son olarak da Yargıtay ımızın bazı kararlarından örnekler vereceğim. AĐHS 11. maddesinin 1.fıkrası Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. hükmünü içermekte. Bu maddedeki haklara protesto gösterisi yapma, parti kurma gibi haklar da dahildir. Devletin görevi, bu hakka yapılan müdahaleden kaçınmanın yanında bireylerin haklarını etkin bir şekilde kullanmalarını da sağlamaktır (Devletin negatif ve pozitif yükümlülüğü). Ayrıca bu haklar sözleşmenin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen hakların da bir devamı, ayrılmaz parçasıdır. 2.fıkrada ise hakka getirilen sınırlamalar ve istisnalar gösterilmiştir. Bu fıkraya göre bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir. Anayasamızın DERNEK KURMA HÜRRĐYETĐ ne ilişkin 33. maddesi Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir., TOPLANTI VE GÖSTERĐ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME HAKKI na ilişkin 34. maddesi Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir., SENDĐKA KURMA HAKKI na ilişkin 51. maddesi Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. şeklinde bu hakların herkes tarafından ve önceden izin alınmadan kullanılabileceğini kabul etmiştir. Ancak her üç hakkı da düzenleyen bu maddelerde bu hakların sınırlandırılabileceği durumlarda gösterilmiştir. Bu durumlar milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleridir. AĐHSnin 11/2. maddesi ile Anayasamızdaki sınırlandırma hallerini karşılaştıracak olursak tabloda görüldüğü gibi büyük kısmının paralellik gösterdiği anlaşılacaktır. Öncelikle bu haklar ancak kanun ile sınırlanabilir. Ortak gerekçeler ise milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık, genel ahlak, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır. Fakat bizim yasal düzenlemelerimizde yer almayan 1

demokratik toplumda zorunlu olma kıstası AĐHMnin üzerinde durduğu önemli bir unsur. Yasal düzenlemelerimize bakacak olursak. TÜRK MEDENĐ KANUNUmuz 57 ve DERNEKLER KANUNUmuzun 3. maddeleri herkesin, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahip olduğunu vurgulamıştır. Anayasamızın 33. maddesi ve Dernekler Kanununun 3. maddesi sözleşmeyle paralel olarak bazı meslek grupları için dernek kurma hakkına istisna getirmiştir. Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında kısıtlamalar getirilebileceği kabul edilmiştir. Silahlı kuvvetler ve kolluk mensupları ifadesi açık ise de sözleşmenin devletin idare mekanizmasında görevli olanlar terimi net değildir. AĐHM, devlet idaresi kavramının bütün kamu görevlilerini kapsayacak anlama sahip bulunmadığını, bu sebeple ilgili kamu görevlisinin işgal ettiği makamın göz önünde tutularak dar bir çerçevede ele alınması gerektiği sonucuna varmıştır. Devletin temel ve vazgeçilmez fonksiyonlarını yerine getiren ve en azından asker ve polisin yerine getirdikleri görevlere denk görevlerde bulunan, üst düzey bürokratlar gibi kamu görevlilerini kapsadığı söylenebilir. Ülkemiz bakımından hakim ve savcıların bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkin duraksamalar yaşanmışsa da, bu gün itibariyle bu tartışmalar aşılmış ve bu alanda kurulmuş hakim ve savcı dernekleri faaliyetlerine devam etmektedirler. 23.11.2004 tarihine kadar yürürlükte kalan 2908 sayılı Dernekler Kanunumuzun 4. maddesi ise az önce saydığım silahlı kuvvetler ve kolluk mensuplarının da içinde bulunduğu bazı kamu görevlilerinin sürekli olarak dernek kuramayacaklarını kabul etmiş, bazı suçlardan mahkumiyet gibi hallerde de süreli olarak dernek kurma hakkını engellemişti. Aynı mülga kanunumuz 5. maddesi kurulması yasak olan dernekleri geniş olarak sıralamıştı. Buna göre Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel nitelikleri ile 174 üncü maddesinde belirtilen inkılap kanunlarının korunması hükümlerine, milli güvenliğe ve kamu düzenine, genel sağlık ve genel ahlaka aykırı olarak; Türkiye Cumhuriyetinde ırk, din, mezhep ve bölge farklılığı veya bunlara dayanarak azınlık yaratmak ve Türkiye Cumhuriyetinin üniter Devlet yapısını bozmak; Atatürk'ün kişiliğini, ilkelerini, çalışmalarını veya anılarını kötülemek veya küçük düşürmek ya da başkalarının hürriyetlerini kısıtlamak amacıyla, dernek kurulamaz. Bu maddeye aykırı davranışın cezai hükmü ise 76. maddede belirtilmişti. Şu an yürürlükte bulunan 5253 sayılı Dernekler Kanunumuzda 30. maddede ise kurulması yasak olan derneklerin kapsamı daraltılmıştır. Derneklerin Anayasa ve kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla kurulamayacağı kabul edildi. Ayrıca anayasal ve yasal düzenlemeler ile devlet memurlarına da sendika kurma ve en son değişiklikle toplu sözleşme hakkı verildi. 2911 sayılı TOPLANTI VE GÖSTERĐ YÜRÜYÜŞLERĐ KANUNUmuzun 3. maddesi herkesin, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu hükmünü içermekte. Ancak aynı kanun toplantıların ertelenme ve 2

yasaklanabilme durumlarını da düzenlemiştir. Buna göre Milli güvenlik, Kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla vali veya kaymakamlar toplantı yapılmasını erteleyebileceği gibi suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklama kararı da verebilecektir. Bu yasal düzenlemelerden sonra AĐHMnin kararlarına geçelim. AĐHM bu hakların ihlali ile ilgili davalarda şu hususlar üzerinde durmaktadır. A-Hakka bir müdahale var mı? B- Müdahale var ise, bu müdahale meşru mu sorusu gündeme gelmekte. Müdahalenin meşruluğunda ise şu kıstaslara bakılmakta. 1- Müdahale yasa ile düzenlenmiş mi? 2- Müdahale meşru bir amaca hizmet ediyor mu? Ki bu amaçlar AĐHS nin 11. maddesinin 2. bendinde sınırlı olarak sayılan amaçlardır. (ulusal güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi vb.) 3- Müdahale demokratik bir toplumda gerekli mi? Burada müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekmektedir. Ayrıca müdahale elde edilmek istenen meşru amaçla orantılı mı? Bu soruların cevaplarını iki örnek karar ile somutlaştıralım: 07.04.2009 tarihli Karatepe ve diğerleri davası: Başvuranlarında içinde bulundugu 40 kadar kişi 12.08.2003 de taksim meydanında Halkevleri ve Türkiye Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu tarafından Irak'a asker gönderilmesini protesto etmek amacıyla düzenlenen gösteriye katılmışlardır. Polisler göstericileri yasadışı toplanmaları nedeniyle uyararak dağılmalarını istemiş ve zor kullanarak biber gazı ile yakalamıştır. Başvuranlar hakkında 2911 sayılı Yasaya aykırılıktan ceza davası açılmış ve beraat kararı ile sonuçlanmıştır. Başvuranlar ifade özgürlüğü ve dernek kurma haklarının ihlal edildiğinden yakınmaktadır. AĐHM öncelikle toplanma hakkına yönelik bir müdahale yapıldığını kabul etmiştir. Bu müdahale meşru mu sorusuna gelince; müdahalenin yasal bir dayanağı bulunmaktadır, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu. Müdahalenin meşru bir amacı var mıdır? AĐHM sözkonusu müdahalenin sözleşmenin 11. maddenin 2. bendinde yer alan kamu düzeninin sağlanması ve başkalarının haklarının korunması (ki bu davada rahatça bir yerden başka yere gitme anlamında) olmak üzere en az iki meşru amacı olduğunu kabul etmiştir. Demokratik bir toplum için gereklilik şartına gelince; AĐHM nin 11. maddeye ilişkin yerleşik içtihatlarına göre yetkililer yasal yollardan gerçekleştirilen her türlü gösterinin iyi işleyişini ve bütün vatandaşların güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Devletler yalnızca barışçı yöntemlerle toplanma özgürlüğünü güvence altına almakla yükümlü olmadığı gibi, aynı zamanda bu hakka dolaylı yoldan getirilecek aşırı kısıtlamalardan da kaçınmaları gerekir... Ayrıca 11. madde esasen kamu erkinin, bireyin güvence altına alınan haklarına keyfi müdahalesine karşı korumayı amaçlamakla birlikte, fazladan bu hakların etkili bir şekilde kullanılması için pozitif yükümlülük de getirebilir.... Halka açık bir alanda gerçekleştirilen her türlü gösteri günlük yaşamın akışını belirli bir ölçüde bozacak bir karışıklığa ve hasmane tepkilere yol açabilir. Ancak, AĐHM, durumun kurallara aykırı olmasının, tek başına, 3

toplanma özgürlüğüne müdahaleyi haklı çıkarmayacağına itibar etmektedir. Dosyanın ve delil unsurlarının derinlemesine incelenmesinden AĐHM, gösterici grubun, muhtemel trafik sıkıntıları dışında kamu düzenini tehlikeye atacak bir tehdit oluşturmadıklarını saptamaktadır. Burada sözkonusu olan kırk kişilik bir grubun güncel bir konuya kamuoyunun dikkatini çekmesidir. AĐHM ayrıca gösterinin saat on üç civarında başlayıp takip eden dakikalarda göstericilerin yakalanması ile sona erdiğini gözlemlemektedir. AĐHM bilhassa yetkililerin bu gösteriyi sona erdirme konusundaki aceleciliklerine şaşırmaktadır. AĐHM nezdinde göstericilerin şiddete başvurmadıkları durumlarda, AĐHS'nin 11. maddesi ile garanti altına alınan toplantı özgürlüğü kavramının içeriğinin boşaltılmaması bakımından kamu erkinin barışçı gösterilere belli ölçüde hoşgörü göstermesi önem arz etmektedir. Sonuç olarak AĐHM bu başvuruda polisin kaba kuvvet uygulayarak müdahale etmesini ve başvuranların cezai yargılama konusu edilmesini orantısız olarak kabul etmektedir. Bu tedbirler AĐHS'nin 11. maddesinin ikinci paragrafı uyarınca kamu düzeninin korunması bakımından gereklilik arz etmemektedir. Bu nedenle 11. madde ihlal edilmiştir. Benzer bir davada, 19.01.2010 tarihli Nispet Özdemir davasında ise göstericilerin banka, iş yeri, otobüs ve araçlara saldırdığı, araba lastikleri yaktığı, bir otobüse molotof kokteyli attığı yani şiddet eylemlerinin olduğu bir protesto gösterisinde yetkililerin toplanan kalabalığa karşı barışçıl ölçülerde kaldığı sürece yeteri kadar hoşgörülü davrandığını kaydetmiş ancak başvuranla ilgili olarak aynı şeyi kabul etmemiştir. Çünkü başvuran daha gösteri yerine ulaşamadan ve gösteri başlamadan tutuklanmıştır. AĐHM, dosyada başvuranın kamu düzeni için tehlike yarattığını ya da saldırgan tavırlar sergilediğini gösteren hiçbir unsur bulunmadığını tespit etmiş, bu olayların saat 14'ten sonra başladığını ve taşkınlıklar meydana geldiği sırada başvuranın gözaltında bulunduğunu bu nedenle başvuranın şiddet eylemlerine katılmaması dolayısıyla sadece önlem amaçlı olarak ilgili şahsın gösteriye katılmasının engellenmesi ve tutuklanmasının AĐHS'nin 11. maddesinin ikinci paragrafı anlamında gereklilik arz etmediği kanaatine varmıştır. 11. maddenin ihlali kabul edilmiştir. 17.07.2008 tarihli Urcan ve diğerleri davası: Öğretmen olan başvuranların tümü, bir kişi hariç, Eğitim-Sen üyesidir. Eğitim-Sen Sendikası kamuda çalışan eğitimcilerin koşullarının iyileştirilmesi adına 1 Aralık 2000 tarihinde düzenlenecek bir günlük ulusal grevden yetkilileri haberdar etmiştir. Başvuranlar gösteriye katılıp iş yerlerine gitmemişlerdir. Başvuranlar hakkında 765 sayılı TCK'nın 236. maddesinden cezalandırılmaları için dava açılmış, başvuranların aynı madde gereğince cezalandırılmalarına karar verilmiş ve hüküm Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Başvuranlar bir günlük ulusal greve katılmaları nedeniyle mahkum edilmelerinin toplanma ve dernek kurma hakkına yönelik bir müdahaleyi oluşturduğunu iddia etmektedir. AĐHM sözü edilen müdahalenin toplanma özgürlüğüne karşı bir müdahale oluşturduğuna itibar etmektedir. Müdahalenin meşruiyeti hakkında ise AĐHS'nin 11. maddesinin ihlalini oluşturmaması için "yasa ile öngörülmüş" olması, müdahalenin AĐHS'nin 11. maddesinin 2. paragrafında öngörülen meşru amaçlardan birine hizmet etmesi ve "demokratik bir toplum için gerekli" olması gerekmektedir. Başvuranlar 765 sayılı TCK'nın 236. maddesine dayalı olarak mahkum edilmiştir O halde söz konusu müdahalenin yasal dayanağı 4

bulunmaktaydı. AĐHM bu müdahalenin AĐHS'nin 11/2 maddesinde yer alan meşru bir amacı izlediğinden şüphe etmektedir. Bununla birlikte böylesi bir müdahalenin gerekliliği hususunda vardığı netice çerçevesinde bu sorunu irdelemeyi gerekli görmemektedir. Demokratik bir toplum için gereklilik konusunda ise; AĐHM sözü edilen ulusal eylem gününün ulusal yetkililere önceden bildirildiğini tespit etmektedir. AĐHM'e göre bu bağlamda, toplanma özgürlüğü ve görüşlerini bu özgürlük vasıtasıyla ifade etme hakkı demokratik bir toplumun temel değerlerinin bir parçasıdır. Demokrasinin esasında meselelerin halka açık olarak tartışılarak çözümlenmesi yeteneği bulunmaktadır. Şiddete teşvik etme ve/veya demokratik ilkelerin reddi söz konusu olmadığı sürece, toplanma ve ifade özgürlüğü çerçevesinde dile getirilen bazı görüşler veya kullanılan ifadeler yetkili makamların gözünde kabule dilemez veya şok edici veya ileri sürülen talepler gayrı meşru olsalar dahi, ifade ve toplanma özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik önleyici nitelikteki radikal tedbirler demokrasiye hizmet etmez, hatta tehlikeye düşürür. Hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir toplumda, yerleşik düzene karşı çıkan ve barışçı yöntemlerle hayata geçirilmesi savunulan siyasi düşüncelerin toplanma özgürlüğü veya başka yasal yollarla dile getirilebilmesine imkan tanınmalıdır. Son olarak göstericilerin şiddet eylemlerinde bulunmadığı durumlarda,... toplantı özgürlüğünün içeriğinin boşaltılmaması için, yetkili mercilerin barış yanlısı toplanmalara hoşgörüyle yaklaşması önem arz etmektedir. AĐHM... başvuranların bu eyleme katılarak barış yanlısı yollardan toplanma özgürlüğünü kullandıklarını ifade etmektedir.... AĐHM başvuranların Eğitim-Sen Sendikasının çalışma koşullarının iyileştirilmesine dikkat çekmek amacıyla düzenlediği bir günlük greve katıldıkları için sonradan para cezasına çevrilen mahkumiyet cezasına çarptırıldıklarını ve geçici olarak kamu hizmetinden uzaklaştırıldıklarını not etmektedir. Şikayet konusu yaptırımlar yasal yoldan bu tür bir greve katılmak isteyen sendika üyelerini ve diğer kişileri caydırmak amacını gütmektedir. AĐHM başvuranlara uygulanan yaptırımların "demokratik bir toplum için gerekli" olmadığı sonucuna varmaktadır. AĐHS'nin 11. maddesi ihlal edilmiştir. Dernek kurma hakkı ile ilgili olarak Dairemize ait örnek iki karar: 9. CD, 22.5.2003 tarihli, Esas No : 2003/627- Karar No : 2003/870 Sanıklar hakkında 2908 sayılı Dernekler Yasasının 5.maddesinde sayılı, TC.Anayasasının 174.maddesine ve 677 sayılı Yasada belirlenen bütün türbelerin kapatılması ve türbedarlıkların kaldırılması ilkesine aykırı olarak, kurulması yasak olan derneği kurup, yasak olan amaçları doğrultusunda faaliyetini sürdürdükleri iddia edilip, Dernekler Yasasının 76/1.maddesi gereğince cezalandırılmaları ve derneğin kapatılması istemiyle açılan dava sonunda sanıkların mahkumiyetine ve derneğin kapatılmasına karar verilmiştir; Dava konusu Hatay Türbe ve Ziyaret Yerlerini Koruma ve Güzelleştirme Derneği adı altında kurulan derneğin kuruluş tüzüğünde yazılı amaçları ve bu yönde yapılacak faaliyetleri arasında, genel olarak; 2908 sayılı Dernekler Kanununun 5/9.maddesinde yazılı ve Anayasanın 174.maddesinde sayılan inkilap kanunlarını kaldırmak, değiştirmek veya bu kanunlarla yasaklanan hususları yeniden canlandırmak şeklinde ve özel olarak da; 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar Đle Bir Takım Unvanların Men ve Đlgasına Dair Kanunda sayılan kapatılmış tekke veya zaviye veya türbeleri açmak veyahut bunları yeniden ihdas 5

etmek veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak geçici olsa bile yer vermek ve yasaklanan ünvanları taşımak veya bunlara mahsus hizmetleri yerine getirmek veya kıyafet giymek biçiminde bir faaliyetin bulunmadığı, Ayrıca; dernek yöneticileri olan sanıkların, dernek faaliyetleri kapsamında yukarıda sayılan yasal düzenlemelere aykırı biçimde herhangi bir faaliyetlerinin tespit edilmediği, Sanıklar haklarında aynı konuda daha önceden açılmış bulunan başka bir davada, sanıkların kurmuş oldukları derneğin amacının, Antakya da mevcut bulunan türbelerin bakımlı olmasının sağlanması ve gelen ziyaretçilere temiz bir ortam sunulması olduğu, bunun dışında sanıkların herhangi bir şekilde suç işleme kasıtlarının bulunmadığı gerekçesiyle beraatlerine hükmedildiğinin anlaşılmış olması da nazara alındığında; Dosya kapsamına göre; Yöneticisi oldukları derneğin tüzüğünde, kurulduğu 30.7.1997 tarihinden dava tarihine kadar sürdürülen faaliyetlerinde, Dernekler Yasasının 5/9, TC. Anayasasının 174.maddesi ve 677 sayılı Yasa hükümlerine herhangi bir aykırılık tespit edilmeyen sanıkların atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gibi, buna ilişkin suç kasıtlarının da saptanamadığı anlaşıldığından beraatleri yerine yazılı düşüncelerle mahkumiyetlerine karar verilmesi, gerekçesi ile bozulmuştur. Bu karar şimdi yürürlükten kaldırılmış bulunan ve dernek kurma özgürlüğü bakımından daha kısıtlayıcı düzenlemelere yer veren 2908 sayılı Dernekler Kanununun yürürlükte olduğu dönemde verilmiştir. 677 sayılı Kanun kapsamında görülerek kurulamayacak dernekler bağlamında kabul edilen derneğin faaliyetlerinden yola çıkılarak özgürleştirici bir yorumla beraata işaret eden bir karar verilmiştir. 9 CD, 18.11.2003 tarih, Esas No: 2003/1993-Karar No: 2003/2113 Sanıklar Anadolu Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) yönetim kurulu başkan ve üyeleridir. F tipi cezaevlerinin açılmasına engel olmak için açlık grevi yapma hususunda yönetim kurulu kararı almışlar, ayrıca ölüm orucunu destekleyici bildiri dağıtmışlardır. Derneğin Karar Defterindeki 29.11.2000 tarihli kararda Devlet cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan evlatlarımızı, F tipi cezaevine koymak istemektedir. Evlatlarımız bu F tipi cezaevine girmemekte kararlı olduklarından süresiz açlık grevi ve ölüm orucundadır. Evlatlarımızın bu haklı talepleri ve evlatlarımızın ölümüne izin vermemek için dernek üyelerimizin talepleri olumlu bulunarak 1.12.2000 tarihinde derneğimizde üyelerimizin süresiz açlık grevine girmesine oy birliği ile karar verildi denilmektedir. Kolluk birimleri tarafından düzenlenen 4.12.2000 tarihli tutanak ile de bir kısım sanıkların alınan bu karar doğrultusunda açlık grevine başladığı tespit edilmiştir. Derneğin tüzüğünde amacı Tutuklu ve hükümlü aileleri arasında yardımlaşma, yaşamlarının insan onuruna yakışır, maddi, sosyal vs tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olmak, insan hak ve özgürlüklerinin eksiksiz yaşama geçirilmesine çaba göstermek tir. Sanıklar 2908 sayılı Dernekler Kanununun 37/1 maddesine yani tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları ve biçimleri dışında faaliyette bulunamazlar hükmüne aykırılıktan 77/3.madde gereği 6 ay hapis cezasına mahkum edildiler ve cezaları para cezasına çevrildi. Yargıtay ca açlık grevi yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararına imza atan sanıklar hakkındaki mahkumiyet hükümleri onanmış, ancak 29.11.2000 tarihli yönetim kurulu kararında imzaları 6

olmayan ve 4.12.2000 tarihli tutanak içeriğinde isimleri bulunmayan sanıkların dernek tüzüğünde gösterilen amaç dışında faaliyette bulunma suçuna katıldıkları ve atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi, denilerek mahkumiyet hükümleri bozulmuştur. Benzer cezai hüküm 5253 sayılı Dernekler Kanunu 30/a maddesinde de bulunmakta ise de 5728 sayılı kanun ile 32. maddede yapılan değişiklikle yaptırımı adli para cezası olarak değiştirilmiştir. Toplantı hakkı ile ilgili birkaç örnek: 8 CD nin 19.9.2006 tarihli, Esas No : 2005/3245, Karar No : 2006/6775 Sanığın, yönetim kurulu üyesi bulunduğu Dehap Siirt Đl Başkanlığı binası önünde bazı uygulamaları protesto etmek amacıyla olay günü yaklaşık 50 kişilik bir grup önünde eleştiri mahiyetindeki kısa bir basın açıklamasından sonra yapılan oturma eylemi sırasında güvenlik güçlerinin uyarısı üzerine, grup içerisinden bazı kişilerin sanığın herhangi bir yönlendirmesi ve talimatı olmaksızın bazı sloganlar atarak dağıldıklarının anlaşılması karşısında, sanığın kanıtlanan eyleminde atılı suç unsurlarının bulunmadığı gözetilmeyerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, 8 CD nin 7.12.2006 tarih Esas No : 2006/2438, Karar No : 2006/9022 11.12.2000 günü Đstanbul Đlinde Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü otobüsünün silahla taranması sonucunda iki çevik kuvvet polis memurunun şehit edilmeleri ve bu olayın diğer illerde de emniyet mensuplarınca protesto edilmesi üzerine, sanıkların da olayı protesto etmek amacıyla Đzmir ilinde Bozyaka'da bulunan hizmet binasından Konak Meydanına kadar suç teşkil etmeyen sloganlar atarak yürüyüp, Konak meydanında şehit polis memurları anısına saygı duruşunda bulunarak, Đstiklal Marşı'nı okumaları ve daha sonra görevlerine dönmeleri biçimindeki güvenlik güçlerine yapılan olaylara karşı seslerini duyurmak amacıyla yaptıkları eylemlerinin içinde bulundukları üzüntü nedeniyle demokratik tepki niteliğinde olduğu ve 2911 sayılı Yasada belirtilen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanıkların beraatleri yerine yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi, 8 CD nin 11.12.2006 tarih Esas No : 2006/1660- Karar No : 2006/9142 Sağlık Emekçileri Sendikası başkan ve üyeleri olan sanıkların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlamak amacı ile Valilikten izin verilmemesi üzerine Sendika binasından Đlhan Koman Parkına kadar trafiği aksatmadan yolun kenarından yürüyerek şiir okuduktan ve bildiri dağıttıktan sonra kendiliklerinden dağılmaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin 2911 sayılı Yasanın 28. maddesinde tanımlanan suçu oluşturmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet karar verilmesi, 8 CD nin 9.2.2010 tarih Esas No : 2007/9352-Karar No : 2010/1550 Oluş ve tüm dosya içeriğinden, "YÖK Yasa Tasarısını ve Kamu Reformu Yasa Tasarısını protesto etmek ve sırf demokratik tepki ortaya koymak için basın açıklaması yapmak üzere Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsünde toplanan yaklaşık 100 kişilik grubun, ellerinde suç oluşturmayan bazı pankartlar taşıyarak marşlar ve sloganlar eşliğinde kaldırım üzerinden Kolej kavşağına kadar yürüdüğü, kavşakta ellerindeki pankart ve flamaları açıp Kızılay istikametine yürüyüşe geçtikleri sırada 7

güvenlik güçlerinin grubu barikat içine alıp dağılmaları yönünde ihtarda bulunmasına rağmen makul süre tanıyıp dağılmalarına fırsat vermeden grubu gözaltına almaya başladığı anlaşılmakla; sanığa yüklenen 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun 32. maddesinde tanımlanan suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı ve beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulması, Sunumum burada bitiyor, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim. 8