2010
4 Has Bahçe den Selamlık Binası.
D OLMABAHÇE S ARAYI O Giris. smanlı İmparatorluğu, yüzyıl süren kuruluş dönemi ve iki yüz elli yıla yakın zaman alan görkemli bir yükseliş dönemi yaşar. İmparatorluk 17. yüzyıl ortalarında durgunluk dönemine girer. Avrupa ülkeleri, denizaşırı keşiflerle yeni topraklar ele geçirip sömürge olarak kullanırken kendilerine yeni ticaret kapıları açarlar. Bu ülkelerle yapılan ticari alışverişlerle ülkelerinin ekonomik ve siyasal yapılarını da olumlu olarak değiştirmektedirler. Osmanlı topraklarında ise ekonomik durgunluk sürmektedir. İmparatorluk, tarıma dayalı olan yapısı ile gerekli olan ilerlemeyi sağlayamaz hale gelmiştir. Denizaşırı ülkelerden daha bol ve ucuz mal getirilmesi rekabet şansını olanaksızlaştırmaktadır. Batı da süre gelen doğa bilimlerindeki yeni buluşlar, basım tekniğinin keşfi, kral ların eğitim üzerine eğilmeleri, üniversitelerin gelişmesi, burjuvazinin okumak istemesi de giderek bireyci ve girişimci ortam yaratmaktaydı. Osmanlı Devleti nin bu gelişmelerin içine girmesi mümkün değildi. Böylece ekonomik yetersizliğin yanı sıra eğitim ve bilim alanında da yetersizlikler baş göstermekteydi. Özellikle Osmanlı karşıtı olan Avrupalılar ekonomik anlamda zenginleşmeye başlayınca merkezi güçlerini de kurmaya başladılar. 1648 yılında yapılan Otuz Yıl Savaşları nın Vestefalya Barışı ile sona ermesi Hristiyan mezheplerini Osmanlı karşısında birleştirdi ve ortak düşman haline getirdi. Rusya nın ise Osmanlı toprakları üzerinden sıcak denizlere açılma hevesi Osmanlı ya yeni bir düşman daha kazandırmıştı. Osmanlı nın sahip olduğu devlet ve toplum yapısı, elinde bulunan askeri gücü bu düşmanların heveslerinin önünde bü- 5
D OLMABAHÇE S ARAYI 6 yük bir engel teşkil etmekteydi. Fakat bir yandan İran ile 16. yüzyıldan beri devam eden mezhep ve üstün olma çekişmeleri iki devlet arasındaki sorunu sürdürmekteydi. Osmanlı Devleti sürekli savaş eder durumda varlığını devam ettirmekteydi. Savaş için harcanan para, gelirini topraktan kazanan köylüden vergi olarak artırılarak tahsil ediliyordu. Devletin kontrolünü kaybettiği sıralarda Ayan adı verilen bir sınıf oluştu. Bu kişiler köylü ve devlet arasında arabulucu rolü üstlenerek vergi verip, kendi başlarına buyruk şekilde yaşamaya başladılar. Bu durum Osmanlı Devleti nin merkezcilik anlayışına da ters düşmekteydi. Padişahın otoritesi sembolikleşmişti. Devletin durumu, Avrupa nın Ortaçağ daki feodal haline dönüşmüştü. Bu da 17. yüzyılın sonundan itibaren devletin topraklarının büyük kısmını kaybetmesine neden oldu. Geleneksel anlayış kırılarak, Avrupa dan 250 yıl sonra İmparatorluk topraklarında kitap basım tekniği uygulandı. 1729-1830 yılları arasında sadece 180 adet civarı yetersiz sayıda kitap basılmıştır. 18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu nun zayıflama ve güç kaybetme dönemidir. Bu yüzyıl diğer adıyla baş eğme anlamına gelen kapitülasyon lar dönemi olmuştur. Avrupalılar kendilerine tanınan ticari ve siyasi ayrıcalıkların haricinde kendi mahkemelerini açarak yargılama hakkını da elde etmişlerdir. III. Selim (1789-1807) Osmanlı da esas reform hareketlerini başlatan Padişah olur. Sultan II. Mahmut (1808-1839) amcası III. Selim in yolunda ilerler. Ayanların siyasal güçlerini yok eder fakat ekonomik güçlerine dokunamaz. 1826 yılında yeni ordu istemeyen Yeniçeri Ocağı nı kaldırır. Merkez örgütüne biçim verir. Bakanlıklar kurarak görev bölümü yapar. 3 Kasım 1839 günü Padişah Abdülmecit (1839-1861) döneminde Tanzimat Fermanı ilan edilir. Yurttaş ile devlet arasındaki ilişki iyileştirilmeye çalışılır. Padişah ilk kez kendi yetkilerini kısıtlar. 28 Şubat 1856 yılında Osmanlı nın zaferiyle sonuçlanan Kırım Savaşı ndan sonra ikinci reform hareketi gelir. Islahat Fermanı ile gayri müslim yurttaşlara eşit haklar tanınacak ve yasalar önünde eşit statüye konulacaklardır. Şeriat ın düzenlemediği Osmanlı Devleti nin konularda ise batıdan yasalar alınmaya başlanmıştır. Böylece hukuk kurucusu Osman Gazi. alanında da batıya doğru açılmalar başlar. Dolmabahçe Sarayı nın inşaası ise Osmanlı tarihi nin bu dönemine, 19. yüzyıl ortalarına rast gelir.
G İRİŞ 7 Konstantinopolis şehrini fetheden Fatih Sultan Mehmet.
D OLMABAHÇE S ARAYI 8 Türkiye Cumhuriyeti nin Ulu Önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
D OLMABAHÇE S ARAYI T III. Selim in Topkapı Sarayı nda bayram tebriklerihi kabul ederken. ürkler, tarih sahnesinde yer almaya başladıkları Orta Asya topraklarından yola çıktıkları dönemde göçebe bir topluluk halinde yaşamaktaydılar. Bu yaşama şekli Türkler için basit ve pratikti. İçinde bulundukları bu yaşam tarzından dolayı Saray kavramı Türklerin geçmiş tarihinde pek önem arz etmemiştir. Osmanlı Devleti nin kurucusu Osman Gazi, onun babası Ertuğrul Gazi gibi göçebe yaşam sürmekte olan Kayı Boyu nun önderiydi. Yaşamını hep çadırlarda geçirmişti. Osmanlı Devleti nin zaman içinde büyüyüp gelişmesiyle birlikte Edirne de büyük bir konaktan oluşan Edirne Sarayı yaptırılmıştır. 15. yy da Konstantinopolis şehrini fetheden Fatih Sultan Mehmet yaşamının son yıllarında Osmanlı Devleti nin ilk büyük sarayı olan Topkapı Sarayı nı inşa ettirmiştir. Saray, batılı anlamda klasik saray üslubuna uymasa da üç kıtaya egemen olmuş Osmanlı İmparatorluğu nun padişahlarının büyüdüğü ve yetiştiği çok önemli bir saray haline gelmiştir. Gösterişten çok işlevselliğin tercih edilmesi, lüks bir saray ihtiyacının oluşmamasına neden olmuştur. Ön Söz 19. yüzyılda batılılaşma hareketi ile başlayan reformasyonlarla Osmanlı Devleti de bir takım değişimler geçirmiştir. Bu yüzyılda, batılı ülkelere ziyaretlerde bulunan devlet adamları, farklı mekan ve yaşam tarzlarının farkına varmışlardır. Üç kıtaya hükmeden İmparatorluğun ihtişamını, gücünü sadece dış görünümüyle dahi gösterebilecek yeni ve modern bir sarayın inşasına karar verilmiştir. Dolmabahçe Sarayı, çağının tüm üsluplarını içinde bulundurmakla beraber, tamamlanması uzun zaman almıştır. İmparatorluğun gücünün timsali olan yapı ne yazıktır ki bu büyük imparatorluğun çöküşüne de şahitlik yapmıştır. Saray, yıkılan İmparatorluğun küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti nin Ulu Önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün de yaşamının son anlarına tanıklık eder. Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne hizmet etmiş olan muhteşem Dolmabahçe Sarayı, bir zamanların Nehr-i Aziz inde (Boğaziçi) inci bir gerdanlık gibi hala tüm ihtişamıyla ayakta durmaktadır. 9
10 B D OLMABAHÇE S ARAYI Tarihçe eşiktaş semti Bizans döneminden beri yerleşim bölgesi olarak kullanılmaktaydı. Theodosius Surları tüm Bizans Şehri ni çevrelemişti. Haliç in İstanbul Boğazı girişi zincirlerle kapatılmış ve düşman gemilerinin Haliç in içine girişine imkan vermiyordu. Fatih Sultan Mehmet 29 Mayıs 1453 günü, şehir surlarının dışında kalan bu bölgeye gelir. Dolmabahçe sahilindeki gemilerini vadinin üzerinden, karadan taşıtarak Haliç e indirir ve İstanbul un Fethini bu şekilde mümkün kılar. Zekice uygulanan savaş taktiğiyle Ortaçağ kapanıp Yeniçağ başlar. Beşiktaş Yazlık Sarayı olarak bilinen binalar ve bölge hakkında geçmiş döneme ait bilgiler sınırlıdır. Osmanlı Dönemi nde, bölgenin gemileri bağlamak için uygun bir koy olarak kullanıldığı bilinmektedir. Eyüp El Ensari Hazretleri 671 yılında Bizans ı feth etmek için geldiğinde gemilerinin bakım ve onarımlarını bu koyda yaptırmıştır. Ünlü denizci Barbaros Hayrettin Paşa, Beşiktaş Koyu nu donanmasının gemilerini demirlemeleri için kullanırdı. Denizciler için geleneksel olarak gerçekleştirilen veda törenleri de Dolmabahçe Limanı nda yapılmaktaydı. II. Selim (1524-1574) döneminde bölge üzerinde yaptırılan bir Kasır dan ve havuzdan söz edilmektedir. Dolmabahçe Limanı 17. yüzyılda zamanla bataklık haline gelerek kullanılamaz olur. Padişah I. Ahmet (1603-1617) artık kullanılamayan limanı bugünkü İnönü Stadı nın önüne kadar doldurtturur. Dolgu yapılan alan ve çevresi padişahların dinlenme ve eğlenceleri için kullanılan bir Has Bahçe ye dönüştürülür. Bu tarihsel olaydan dolayı Dolmabahçe olarak adlandırılır. Semtin asayişinden sorumlu olan Bostancılar doldurulan bölgede sebze, çiçek, meyve yetiştirip sarayın atlarının otlayacağı bir alan tahsis ederler. Esas yazlık saray 17. yüzyılda IV. Mehmet