ÇEVRENİN KORUNMASI ve REHABİLTASYONU ÜN TE 21



Benzer belgeler
ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK, ÇEVRE SORUNLARI VE ETKİLERİ-2

Bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca zenginliğine biyolojik çeşitlilik denir.

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Çevre İçin Tehlikeler

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ

Ekosistemi oluşturan varlıklar ve özellikleri

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA

EKOSİSTEM. Cihangir ALTUNKIRAN

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya

TOPRAK. Bitki ve Toprak İlişkisi ÇAKÜ Orman Fak. Havza Yönetimi ABD. 1

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Şehirsel Teknik Altyapı. 8. Hafta Ders tekrarı yeni eklemeler

ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE KOMİSYONU

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

Çevre Sorunlarının Nedenleri. Nüfus Sanayileşme Kentleşme Tarımsal faaliyet

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler)

organik gübre

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

5. SINIF FEN BİLİMLERİ YER KABUĞUNUN GİZEMİ TESTİ

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

İÇİNDEKİLER SI BASKISI İÇİN ÖN SÖZ. xvi. xxi ÇEVİRİ EDİTÖRÜNDEN. BÖLÜM BİR Çevresel Problemlerin Belirlenmesi ve Çözülmesi 3

Çevre Sorunları A- Çevre Kirliliği Hava kirliliğini azaltmanın en etkili yolları nelerdir?

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

Biyoloji Dersi Bilinçli Birey Yaşanabilir Çevre

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

Gübre Kullanımının Etkisi

Ekosistem ve Özellikleri

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz? Çevre Sorunları Konu Değerlendirme Testi

Bir organizmanın doğal olarak yaşadığı ve ürediği yere denir. Kısacası habitat bir organizmanın adresidir.

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

Biyoçeşitlilik nedir? Bir bölgedeki tüm canlıların sayı ve çeşitçe zenginliği biyoçeşitlilik (biyolojik çeşitlilik) olarak adlandırılır.

YABANİ BİTKİLERİN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HASADI ve KULLANIMI



Sürdürülebilir tarımın faydaları

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

Ekosistem Ekolojisi Yapısı

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Ekolojik Yerleşimlerde Atık Yönetiminin Temel İlkeleri

KONU MOTORLARIN ÇEVREYE OLUMSUZ ETKĠLERĠ VE BU ETKĠLERĠN AZALTILMASI

4. Organik Tarımda Türkiye nin Yeri

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA

HAVZA SEÇİMİ YÖNTEM VE KRİTERLERİ

Çevre Biyolojisi

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

Ağaç Nedir? Bir ağacın yaşayıp gelişebilmesi için; ışık, sıcaklık, CO 2, O 2, su ve mineral madde gereklidir.

SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

1. Üreticiler 2. Tüketiciler. 3. Ayrıştırıcılar

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Bölüm 7. Tarımsal Üretim Faktörleri. Üretim Faktörleri Toprak Sermaye Emek (iş) Girişimcilik (yönetim yeteneği)

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 4- Organik Tarım ve Koruma

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL ÇAMLICA KALEM İLKÖĞRETİM OKULU OKULLARDA ORMAN PROGRAMI ORMANDAN BİO ENERJİ ELDE EDİLMESİ YIL SONU RAPORU

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ

KÖMÜR MADENCİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ VE ATIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Hazırlayan: Serkan YUMUŞAK

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ

ADIM ADIM YGS- LYS 92. ADIM KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

Biyogaz Yakıtlı Kojenerasyon Uygulamaları

10. SINIF KONU ANLATIMI 37 KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TARIM: Ülkemizde farklı iklim özellikleri görülmesi farklı tarım ürünlerinin yetişmesine sebep olmaktadır.

KATI ATIKLARIN ARITILMASINDA MİKROORGANİZMALARIN KULLANIMI

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

Neobioplus Nasıl Üretilir?

Biyokütle Nedir? fosil olmayan

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

Arazi verimliliği artırılacak, Proje alanında yaşayan yöre halkının geçim şartları iyileştirilecek, Hane halkının geliri artırılacak, Tarımsal

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ

KÜRESEL ISINMANIN CANLILAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

TARIMDAKİ GELİŞMELER

Ç E V R E BİLİNCİ. - Sedat PİLE - Çevre Mühendisi - Salih DEMİR - Çevre Mühendisi

TÜRKİYE SULAKALANLAR KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ Mayıs 2009 Eskikaraağaç Bursa

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ

Ötrifikasyon. Ötrifikasyonun Nedenleri

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

Transkript:

ÇEVRENİN KORUNMASI ve REHABİLTASYONU ÜN TE 21

TOPRAĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN YAŞAM İÇİN ÖNEMİ Organik Tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas itibariyle sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanımının yasaklanması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini arttırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden, üretimde miktar artışını değil ürünün kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan bir üretim şeklidir. Toprak erozyonunu önlemek, su kalitesini korumak, enerji tasarrufu yapmak, kimyasalların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak, çiftçilerin ve tarımsal işletmelerde çalışan insanların sağlığını korumak, küçük çiftçilere yardım etmek, ekonomiyi desteklemek, daha nitelikli ürün elde etmek, gelecek nesilleri korumak için gereklidir. Çiftçilere Öneriler: Gübrelemede kolay çözünen mineral gübrelerin kullanımından vazgeçip hayvansal gübre, yeşil gübre ya da kompostlama yöntemini kullanın. Nöbetleşe olarak toprağı işleyerek toprağın verimliliğini korumayı her zaman ön planda tutun. Bitkiyi gübrelemek yerine toprağı gübrelemeyi hedefleyin. İlaçlamada kimyasal insektisit, fungusit ve herbisit kullanımından vazgeçin. Kimyasal tarım ilaçları yerine bitkinin ve toprağın verimliliğini / direncini artırıcı doğal bitki özlerinden elde edilen ürünleri kullanın. Dayanıklı, sağlıklı tohum ve bitki çeşitlerini seçin. Yabani ot denetiminde, mekanik yöntemler; temiz tohum, nöbetleşe ve doğru ekim dikim yöntemlerini kullanın. Hastalık ve zararlılara karşı biyolojik denetim yöntemini kullanın. Ekinler için zararlı olan böceklerle mücadelede, yararlı böceklerden (predatör) yararlanın. Semptom mücadelesi yerine hastalık ve zararlıların çıkış nedenlerini araştırın. Erken uyarı teknikleri ve biyo-tuzaklardan yararlanın. Çiftlik hayvanlarının sağlığını koruyun, hayvanlarınızı sağlıklı besleyin. Ahır koşullarınızı iyileştirin. Toprak yapısını iyileştiren ve topraktaki biyolojik yaşamı destekleyen yöntemler izleyin. Toprağın üst kısmını bozan ve verimliliği düşüren anız yakma işleminden vazgeçin. Tüketicilere Öneriler: Organik tarımla elde edilen ürünleri seçin. Organik tarımla elde edilen sebzeler diğerlerine göre daha fazla yararlı madde içermektedir. Uluslararası sertifikaları olan organik tarım ve hayvancılık ürünlerini tüketerek sürdürülebilir üretimleri destekleyin, organik tarımın yaygınlaşmasına katkıda bulunun. Günlük gıdalarınızı seçerken mümkün olduğu kadar yaşadığınız yörede ve bulunduğunuz mevsimde yetişen taze besinleri tercih edin. Bu hem sizin sağlığınız hem de çevre açısından en doğru yaklaşımdır. Doğal koşulları zorlamadan ve değiştirmeden elde edilen ürünlerle beslenerek hem kendinize, hem de çevreye verilen zararın azalmasına katkıda bulunun. İşlenmiş, ambalajlanmış gıda satın alırken ya da tüketirken mutlaka üretim-tüketim tarihlerini ve içindekiler bölümünü okuyun. Ürünün içinde bilmediğiniz maddeler varsa mutlaka ne olduklarını araştırın. 525

Organik Tarım Kuralları : Organik tarım sistemlerinde ana kural, daha önce de belirtildiği gibi, üretim aşamasında yapay kimyasal hiçbir maddenin kullanılmamasıdır. Bunun yanında, son yıllarda yine gündemde olan ve transgenik olarak da bilinen genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılması da yasaklanmıştır. Organik tarım yapılacak alanlarda, herhangi bir kimyasal ilaç ve gübre kalıntısının olmaması gerekir. Tarıma yeni açılacak alanlar bu yönden uygun alanlardır. Eğer, yıllardır üzerinde tarımsal faaliyetlerin yapıla geldiği bir alanda organik tarım yapılmak isteniyorsa, öncelikle bu alanlarda birikmesi muhtemel olan inorganik (sentetik) gübre ve tarımsal ilaç kalıntılarının yok edilmesi, tarladan uzaklaştırılması gerekir. Bu amaçla, böyle alanlarda birkaç yıl boyunca (3-5 yıl, en az 3 yıl) hiçbir kimyasal gübre ve tarımsal ilaç uygulaması yapmadan bitki yetiştiriciliği yapılmalı ve kalıntı gübrelerin bu bitkiler tarafından sömürülmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında, böyle alanlarda, biraz külfetli olsa da, yıkama yapılarak bu kalıntıların, tarımsal aktif bölge olarak kabul edilen toprağın üstten 40-50 cm lik bölümünden uzaklaştırılması da düşünülebilir. Yine, organik tarım yapılacak alanların erozyona açık olmaması ve böyle alanlarda toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısının bozulmamış olması gerekir. Toprak Verimliliği : Organik tarımda ana ilkelerden birisi de, bitkinin değil, toprağın beslenmesidir. Yani, toprağın verimli hale getirilmesi ve bunun korunmasıdır. Toprak verimliliğini sağlamak ve bunu devam ettirmek için, 3 farklı doğal madde kullanılabilir. Bunlar; a) Çiftlik Gübresi: Taze, yanmamış gübre haricindeki tüm büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarından elde edilen gübreler rahatlıkla kullanılabilir ve bitki büyüme ve gelişimi için gerekli bütün temel bitki besin maddelerini toprağa kazandırır. Çiftlik gübresi uygulaması ekim-dikimden önce yapılmalıdır. Ekim-dikim sonrasında uygulama yapılması tavsiye edilmez. Mümkünse, bu tip uygulamadan kaçınılmalıdır. Zorunlu hallerde, eğer sebze üretiminde kullanılacak ise, özellikle pişirilmeden tüketilen sebzelerin hasadından en az 60 gün önce kullanılmalıdır. Ancak, bu şekilde gübresi kullanılacak hayvan grubunun da organik besinlerle (örneğin antibiyotiksiz ve hormonsuz besinlerle) beslenmiş olması gerektiği bilinmelidir. Kedi ve köpek gibi hayvanların dışkıları gübre olarak kullanılmamalıdır. Bu tür hayvanların dışkılarında insanlara da geçebilen ve sağlık problemleri yaratan parazitler bulunur. Yukarıda da belirtildiği gibi, taze, yanmamış gübre kullanımı tavsiye edilmez. Çünkü, yanmamış taze gübre ile yabancı ot tohumlarının ve bazı fungal (mantari) hastalık etmenlerinin toprağa bulaştığı bilinmektedir. Bunların önlenmesi açısından bu konuda dikkatli olunmalıdır. 526

Çiftlik hayvanlarından elde edilen gübrelerin yanında, yarasa ve deniz kuşlarının Guano olarak da isimlendirilen kurumuş haldeki gübreleri de, organik tarımda kullanılabilecek bir diğer toprak verimliliğini sağlayıcı maddedir. Bu tip gübre, daha önce bahsi geçen diğer çiftlik hayvanlarından elde edilen gübrelerden daha fazla NPK (Azot, Fosfor, Potasyum) içerir. Özellikle Fosfor içeriği çok yüksektir. Bu üç bitki besin elementinin (NPK) sırasıyla, Dal-Döl-Bal olarak bilinmesi, bu tip gübrelerin önemini ve değerini arttırmaktadır. Faydaları : 1. Toprağın fiziksel özelliklerini iyileştirir. 2. Organik madde içeriğini artırır. 3. Mikrobiyolojik aktiviteyi artırır. 4. Bitki besin elementi kaynağıdır. 5. Toprağı erozyon ve çölleşmeye karşı korur. b) Kompost: Toprağın organik madde içeriğini yükselten, içerisinde bitkileri bazı toprak zararlılarına karşı koruyan doğal antibiyotikler bulunduran, toprak verimliliğine ve dolayısıyla ürün artışına neden olan doğal bir maddedir. c) Yeşil Gübre: Yeşil gübre ve örtü bitkisi kullanılması organik tarımda uygulanan standart işlemlerden bir tanesidir. Bu amaçla ekilen bazı baklagil bitkilerinin özellikle çiçeklenme döneminde pullukla toprak altına gömülmesi ve çürümeye terk edilmesi sonucunda topraktaki organik madde içeriği artacaktır. Böylece, bitkiler için uygun büyüme ve gelişme ortamı sağlanmış olacaktır. Bunun yanında, ön bitki olarak ekilecek bir baklagil bitkisi, kendisiyle ortak olarak yaşayan bakteriler yardımıyla, toprak havasında serbest olarak bulunan azotu köklerindeki nodüllerde (urlarda) bağlayarak, toprağın azot seviyesinin yükselmesine katkıda bulunacaktır. Bu sayede, hem kendini beslemiş hem de kendinden sonra gelecek bitki için bir miktar azot sağlamış olacaktır. Yeşil gübre kullanımının faydaları; Toprağın fiziksel özelliklerini düzeltir. Toprakta bulunan organik maddenin muhafazasını sağlar. Toprakta bulunan mikroorganizma faaliyetine olumlu etki yapar. Erozyon engelleyicisi olarak görev yapar. Münavebe: Münavebe veya diğer adıyla ekim nöbeti uygulaması, organik tarım sisteminin vazgeçilmez unsurlarındandır. Yabancı ot, zararlılar ve hastalık etmenlerinin populasyonlarının azaltılmasında önemli rol oynar. Yetiştirilecek ürünlerin belirli bir sıraya konması, bir üründe zarar yapan bazı böcek veya hastalık etmeni, başka bir bitki grubunda zarar meydana getiremeyeceği için bunların populasyonlarında bir azalma söz konusu olacaktır. Bunun aksi yapıldığı zaman, yani organik de olsa üst üste birkaç yıl aynı bitkinin yetiştirilmesi, o bitkiye zarar verecek böcek ve hastalık etmeni bazı mantar ve bakteri populasyonlarının artışına neden olacaktır. Bu durum ise, sonuçta ürün kaybına neden olacaktır. Münavebe yapılması, toprakta mevcut olan ve toprağın farklı derinliklerinde birikmiş bulunan bazı doğal bitki besin maddelerinin ve suyun da ekonomik olarak tüketilmesini sağlayacaktır. Belirli bir tarladaki münavebe sistemine girecek bitkileri belirleyen başlıca faktörler; Bölgenin iklim koşulları Arazinin toprak yapısı Sulama imkanları Yetiştirilecek bitki türleri Yabancı ot, hastalık ve zararlıların yayılma durumu Ulaşım, depolama ve pazarlama gibi ekonomik koşullar Bitki rotasyonunda amaç, farklı yıllarda uzun vadede üretimin artırılmasıdır. 527

Avantajları: Erozyon azalır. Toprak yapısı iyileşir. Bitki besin elementleri ve su daha etkin kullanılır. Hastalık ve zararlıların kontrolü kolaylaşır. Yabancı ot kontrolü kolaylaşır. Tarımsal işgücü ve gelir dağılımı daha geniş kitlelere ve alanlara yayılır. Yabancı Ot Kontrolü: Yetiştirilmekte olan ürün içerisinde bulunan her türlü bitki bir yabancı ottur. Örneğin, mısır tarlasında, mısırlar içerisinde bulunan bir buğday veya bir ayçiçeği, yine bir ayçiçeği tarlasında bulunan bir mısır bitkisi birer yabancı ottur. Yabancı otlar, organik tarımdaki en önemli zararlılardandır. Toprakta bulunan bitki besin maddelerini yetiştirilen bitki aleyhine tükettiği ve bazı zararlılar ile hastalık etmenlerini barındırdığı için, tarım yapılan alanlardan uzaklaştırılması gerekir. Kültürel işlemler olarak, münavebe devreye sokulabilir. Örneğin, orobanş (canavar otu, verem otu) problemi olan alanlarda, orobanştan etkilenen ayçiçeği, bu zararlıdan etkilenmeyen bir bitkiyle münavebeye sokularak orobanş zararından kurtulmak mümkündür. Yine, belirli bitki gruplarında ortak olan bazı hastalıklar, münavebe yardımıyla önlenebilir. Örneğin, soya ve ayçiçeğinin bazı hastalıkları ortaktır. Soyada zarar yapan birkaç hastalık ayçiçeğinde de zarar yapmaktadır ve tarlada kalan bitki artıklarıyla bulaşabilmektedir. Soyadan sonra ayçiçeği veya ayçiçeğinden sonra soya ekmeyerek, ekim nöbetine girerek araya başka bir bitki grubunu alırsak, soya ektiğimiz zaman soya hastalıklarının, ayçiçeği ektiğimiz zaman da ayçiçeğinin bazı hastalıklarını baştan önlemiş oluruz. Sıra arası mesafesiyle oynayarak, bitkilerin sıra aralarını erken kapatmaları sağlanabilir ve yabancı ot gelişimi önlenebilir. Burada, sıra aralarını erken kapatabilen ve geniş bitki tacı oluşturabilen çeşitlerin seçimi de önemlidir. Bitki için önerilen en yüksek bitki sıklığı kullanılarak birim alandaki bitki populasyonu arttırılabilir ve bu sayede yabancı otlar baskı altında tutulabilir. Yetiştirilecek bitki grubunun ekilen tohumlarının aynı anda ve mümkün olan en kısa sürede toprak yüzeyine çıkmış olmaları ve toprak yüzeyini en kısa zamanda kaplamış olmaları, yabancı ot mücadelesi için gereklidir. Bu amaçla, ekilecek tohumluğun çimlenme ve sürme gücünün çok yüksek olması gerekir. Ekim tarihi ile oynayarak, örneğin biraz daha geç ekim yaparak, tarlada oluşacak kendi gelen bitkilerin (halaza) çıkışı beklenebilir, böyle bitkiler toprak işlemesiyle yok edildikten sonra, ekim yapılabilir. Yabancı ot kontrolünde kullanılabilecek bir diğer yöntem ise, malçlamadır. Yani, toprak yüzeyinin çeşitli sap, saman gibi bitki artıklarıyla kaplanması, örtülmesidir. Bu sayede, yetiştirilecek bitkiler haricinde açıkta kalan toprak yüzeyleri kaplanmış olduğundan, yabancı ot gelişimi önlenmiş olacaktır. Ayrıca, malçlama sayesinde, malç altında kalan toprağın ısınması nedeniyle bitki gelişimi hızlanacak ve yabancı otlarla rekabet edebilecek bir güce ulaşabilecektir. 528

TOPRAK İŞLEME : Toprak işleme ile ilgili gerek dünyada gerekse ülkemizde toprak muhafazası toprak işleme ve bitkisel artık yönetiminin uygulanması sürdürülebilir tarımda verimliliği artırmaktadır. Bu da korumaya yönelik toprak işlemesi ile mümkündür. Korumaya yönelik toprak işleme: Toprak yüzeyinin en az %30 nun anızlı bırakıldığı toprak işleme şekillerinin genel adı. Üç şekli vardır: 1. Anızlı toprak işleme 2. Azaltılmış toprak işleme 3. Sıfır toprak işleme Korumaya yönelik toprak işleme, sürdürülebilir tarımın başta gelen uygulamaları arasındadır. Amaç: Toprağı korumaktır. Sıfır toprak işleme ile toprak yüzeyi kapalı tutularak toprak kaybı önlenir ve üst toprağın organik madde içeriği artırılır. Toprak işleme yapılmadan da üretim yapılabilir. Yüzeyde bırakılan buğday anızı rüzgar erozyonunu engeller. Biyoteknoloji : Kullanışlı ürünler elde etmek için bilhassa moleküler düzeyde canlı organizmalarla çalışılması bilimi. Uygulama şekilleri : Mikroorganizma teknolojileri (peynir, turşu, maya vs.) Biyoreaktör teknolojisi (bazı kimyasalların canlı organizmalarca üretilmesi) Doku kültürleri (örneğin tüp bebek teknolojisi) Genetik mühendisliği ve DNA markörleri teknolojisi Genetik mühendisliği : Organizmaların genetik yapılarında DNA molekülü düzeyinde değişiklikler yapmak. DNA markörleri teknolojisi : İzlenmesi ve çalışılması zor olan tarımsal açıdan önemli genlerle doğrudan değil, onlara kromozom üzerinde bağlı olan ve izlenmesi kolay olan DNA markörleri ile çalışılması bilimi. Tarımsal Biyoteknolojinin Kullanımı : Kültür bitkilerine hastalık, zararlı ve yabancı otlara karşı dayanıklılık kazandırılması ile daha az pestisit kullanımı sağlar. Azaltılmış toprak işlemede asıl problem olan hastalık ve zararlılar konusunda faydalı ve toprak muhafazasında etkilidir. Bitki besin elementlerini daha etkin kullanabilen türlerin geliştirilmesi ile daha az gübre kullanımı sağlar. Artan verim ile açlık sorununu azaltır. Organik tarım yapılan alanlarda, eğer bir zararlı veya hastalık salgın hale gelmiş veya gelmek üzere ise, çiftçiler 3 seçenek üzerinde durmalıdır. Bunlar; a) Mekanik kontrol b) Biyolojik kontrol ve c) Organik olarak tescil edilmiş bazı tarımsal ilaçların kullanılmasıdır. 529

Uzun süre devam eden tarımsal üretim nedeni ile topraklar aşırı sömürülmektedir. Çölleşme, toprak erozyonu, arazilerin yanlış kullanımı nedeniyle geniş tarım arazileri elden çıkmaktadır. Bütün bunlar, kitleler halinde göçlere neden olmaktadır. Gidilen yerlerde aynı yanlış uygulamalara devam edilmektedir. Göç edilen yerlerde nüfus hızla artmıştır. Buralarda yeni alanlar tarıma açılmış ve orman ve otlaklar hızla tahrip edilmiştir. Bu durum ise sel, toprak erozyonu, çölleşme gibi doğal felaketlere neden olmaktadır. Tarıma açılabilecek arazi artık kalmamıştır. Artan nüfusun gıda ve giyecek ihtiyacı ancak üzerinde halen tarım yapılan alanlarının etkin kullanımı ile temin edilebilir. Özellikle, İkinci Dünya Savaşı nı takiben dünyada hızla artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için önemli miktarlarda agro-kimyasal kullanılmıştır. Agro-kimyasal: Tarımda kullanılan gübre ve pestisit gibi kimyasalların genel adı. Daha sonra, kullanılan bu kimyasal maddelerin önemli düzeyde kaynak israfına ve çevre kirliliğine neden olduğu anlaşılmıştır. Uzun vadeli, çevreyi ve doğal kaynakları koruyan, insan ve hayvan sağlığı bakımından daha emniyetli, üretken ve karlı, düşük-girdili tarım sistemlerinin oluşturulması ve benimsetilmesidir. Sürdürülebilir tarımda hedefe varma : Sürdürülebilir Tarım Araçlar Amaçlar Üretken ve karlı Sürekli Çevre ile Dost Düşük girdi yöntemleri ve deneyimli bir toprak yönetimi Kimyasal girdilerin azaltılması Toprak ve su muhafazası Biyolojik mücadele Toprak işleme Organik atık kullanımı Nöbetle ekim Hayvan gübresi ve yeşil gübre Bitki-hayvan çeşitliliği kullanımı Biyoteknoloji Toprak kalitesini artırıcı uygulamalar Toprak Üretkenliğinin Dinamiği Toprağı yıpratıcı faaliyetler : Toprağı muhafaza edici uygulamalar : Besin elementi kayıpları Erozyon Yüzeyde göllenme Çölleşme Sıkışma Kabuk bağlama Organik madde kayıpları Tuzlulaşma Alkalileşme Zehirli madde birikimi Toprak Üretkenliği + Korumaya yönelik toprak işleme Nöbetle ekim Drenaj Anız amenajmanı Su koruma Kimyasal gübreler Organik gübreler 530

Toprak organik maddesi : Sürdürülebilir tarım açısından organik madde ne kadar önemliyse, onun korunup muhafaza edilmesi de oldukça önemlidir. Bunun için bazı önlemler alınmalıdır; Toprak işlemesi Baklagil türü bitkilerin toprağa ekimi Sürekli çapa bitkileri ekilmemelidir Torf ve Turbo türü organik maddeler kullanılmalıdır Ahır gübresi ve Çiftlik gübresi kullanılmalıdır Toprağa verilecek organik gübre bitki kök bölgesine uygulanmalı Erozyon önlemleri alınmalıdır Yeşil gübreleme ve doğal kökenli artıklar kullanılmalıdır Toprak erozyonu, tarımın sürdürülebilirliğini tehdit eden en önemli problemlerin başında gelmektedir. Ülkemiz Tarımı İçin Öneriler : Tarıma dayalı endüstriye hammadde sağlayan ve endüstrileşmenin her türlü yüküne destek veren ülkemiz tarımının sürdürülebilir bir yapı kazanabilmesi için: Uygun gübreleme ve toprak muhafaza uygulamaları devreye sokulmalı Nadasa ayrılan alanlar azaltılmalı Ürün çeşitlendirilmeli Yılda birden fazla ürün alma yolları araştırılmalı Tarım alanlarının tarım dışı kullanımı engellenmeli Tarım dışı kalan alanlar tarıma geri kazandırılmalı Bitki-hayvan çeşitliliği sağlanmalı Düşük-girdi kullanım yolları devreye sokulmalı Çiftlik gübresi ve organik atıkların gübre olarak kullanımı teşvik edilmeli Zararlılarla mücadelede biyolojik mücadele yolları tercih edilmeli Biyoteknolojinin kullanımı teşvik edilmeli Üreticiyi riske sokabilecek uygulamalardan kaçınılmalı Toplum bu konuda bilinçlendirilmelidir 531

SU KAYNAKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN YAŞAM İÇİN ÖNEMİ Sürdürülebilir kalkınma için en önemli yaşamsal kaynaklardan biri sudur. 20. yüzyılda dünya nüfusu 19.yüzyıla oranla üç kat artmasına rağmen, su kaynaklarının kullanımının altı kat arttığı belirlenmiştir (WSSD, 2002). Ancak bu hızlı tüketim, kaynaklardan yararlananlara eşit fırsatlar ve yararlar sağlayacak şekilde sürdürülebilir özelliklere sahip değildir. Bunun sonucu olarak tüm dünyada su krizi kaçınılmaz olmuştur. Konutlarda sağlıklı içmesuyu altyapısının geliştirilmesi ve uygulanması Kamu kurumlarında ve özellikle okullarda su/atıksu hizmetlerinin iyileştirilmesi Güvenli hijyen uygulamalarının teşvik edilmesi Çocuklara yönelik eğitim faaliyetlerinin teşvik edilmesi Girişimci finans ve ortaklık mekanizmalarının geliştirilmesi Su kaynakları yönetimi stratejileri ile su/atıksu altyapı hizmetlerinin entegrasyonu Doğal kaynakların bozulmasının önüne geçilmesi ve bu amaçla ulusal ve uluslar arası düzeyde her türlü finansal kaynağın harekete geçirilmesi, teknoloji transferi, su altyapısı için kapasite geliştirilmesinin desteklenmesi ve bu sayede Gündem 21'in 18. Bölümünün uygulanması 2005 yılına kadar bütünleşik su kaynakları yönetiminin ve su verimlilik planlarının geliştirilmesi, su kayıplarının önlenerek, geri kazanım alternatiflerinin değerlendirilmesi ve "havza bazlı yönetim" ilkelerinin benimsenmesi Su kaynakları yönetimi ve projelerin uygulamaları ile ilgili bilginin, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılarak paylaşımı Gelişmekte olan ülkelerin su kaynaklarının izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla destek sağlanması Su kirliliğinin önlenmesi ve ekosistemlerin korunması için evsel ve endüstriyel atıksu arıtma teknolojilerinin geliştirilmesi. 532

Atıksu Yönetimi : Kirletici Kaynaklar ve Çevresel Etkileri : Kirletici kaynaklar, noktasal kaynaklar ve yayılı kaynaklar olarak gruplandırılır. Eğer bir kaynaktan herhangi bir ortama kirlilik; kontrol edilebilir, ölçülebilir nokta deşarjı ile karışıyorsa bu tür kaynaklar noktasal kaynak, eğer kirlilik ortama yayılı olarak karışıyorsa kirlilik oluşturan kaynak, yayılı kaynak olarak sınıflandırılır. Noktasal kaynaklar dan gelen kirleticiler; Evsel atıksu deşarjları, Endüstriyel atıksu deşarjları, Yayılı kaynaklar dan gelen kirleticileri; Yağış suları ve yıkama suları gibi yüzeysel akışı ile taşınanlar, Tarım ve orman alanlarından gelenler, Atmosferden su ve toprak a taşınan kirleticiler, Yerleşim alanlarından gelen kontrolsuz yağış suları, Katı atık depo ve dökme sahalarından, maden sahalarından ve foseptiklerden yeraltı sularına karışan sızıntı suları, Kirlenmiş nehir, derelerin doğal ortama yayılımı, EVSEL NİTELİKLİ ATIK SULARI ARITMADA KULLANILACAK YÖNTEMLER 1. Askıdaki katı maddelerin uzaklaştırılması 2.. Zararlı ağır metal ve zehirli bileşiklerin uzaklaştırılması 3. Biyolojik olarak parçalanabilen organik maddelerin uzaklaştırılması 4. Alıcı ortam durumuna bağlı olarak azot ve fosforun uzaklaştırılması 5. Patojenik organizmaların yok edilmesi Atıksu Arıtma Yöntemleri : Atıksu arıtma yöntemleri temel olarak 3 e ayrılır; Fiziksel arıtma yöntemleri Kimyasal arıtma yöntemleri Biyolojik arıtma yöntemleri Fiziksel Arıtma Yöntemleri : Kirlilik unsurunun fiziksel özelliklerine (maddenin boyutları, vizkositesi ve özgül ağırlığı) bağlı olarak uygulanan arıtma yöntemleridir. Fiziksel arıtma yöntemlerine örnek; Izgaralar Kum tutucular Çökeltme tankları Filtrasyon havuzları 533

Kimyasal Arıtma Yöntemleri : Kirlilik unsurunun kimyasal özelliklerine bağlı olarak, dışarıdan kimyasal madde eklemek suretiyle yapılan arıtma yöntemleridir. Örneğin; Koagülasyon ve Floklaştırma İyon Değiştiriciler Klorlama veya Ozonlama Biyolojik Arıtma Yöntemleri : Biyokimyasal reaksiyonlar neticesinde atıksudaki çözünmüş organik kirleticilerin uzaklaştırıldığıyöntemlerdir. Örneğin; Biyolojik filtreler Aktif çamur ve modifikasyonları Stabilizasyon havuzları ve modifikasyonları. Anaerobik sistemler Önerilen Yönetim Esasları : Türkiye de mevcut bulunan ve içme, kullanma ve rekrasyon amaçlı kullanılan tüm doğal su ortamlarının işlevlerini yitirmeden ve ekosistemindeki canlı yaşamı ile beraber geleceğe taşınabilmeleri için: Tarım alanlarında ekolojik tarıma geçilmeli, kontrollu gübre ve pestisit, ve doğada parçalanabilir pestisit kullanılmasına ve zehirlilik etkisi nedeniyle yasaklanmış pestisitlerin kullanılmamasına önem gösterilmelidir. Rekrasyon alanlarının ve tüm kıyıların korunumunda Hassas Bölge kavramı benimsenmeli ve bu doğrultuda bir su kalitesi yönetimi uygulanmalıdır. Bu çerçevede kontrollu ekoturizme de önem verilmelidir. Endüstriyel atıksuların yönetiminde deşarj noktasında yönetiminden çok proses kontroluna önem verilmeli; temiz üretim teknolojileri olarak bilinen az atık üreten teknolojiler proseslerde uygulanmalı, hammadde seçimlerinde doğal ortamda direnç gösteren hammaddelerden kaçınılmalı, proses içinde yeniden kullanım ve geri dönüşüm teknikleri uygulanmalıdır. Böylece doğal hammadde kullanımında tasarruf ve üretilen atıkta azalma sağlanacaktır. Geri dönüşüm ve yeniden kullanım (suyun çok amaçlı birkaç kez proseste kullanımı gibi) teknikler daha konsantre atık oluşturabileceği için bu tip atıkların kaynağında ve oluşan atığın yapısına uygun özel ileri arıtma teknikleri ile arıtılması uygun olacaktır. Mikrokirleticiler ve zararlı atıklar gibi doğaya dirençli atık karakterine sahip olmayan endüstriyel atıksular evsel atıksu ile birlikte ortak arıtmalarda arıtılmalıdır. Ülke sınırları içinde mevcut kurum ve kuruluşların günümüzdeki uygulamaları, uygulamalarında esas aldıkları ulusal yasa ve yönetmelikler ile Türkiyenin uymakla yükümlü olduğu uluslar arası protokollar dikkate alındığında; mevcut yasal yönetmelikler birbiri ile çelişmeyecek şekilde düzenlenmelidir. Yasa ve yönetmeliklerde yetkiler, yetkililer, kavram ve sorumlu kurum kargaşasına neden olmayacak şekilde ve net olarak tanımlanmalıdır. Tüm ölçüm ve analiz giderleri dahil denetim giderlerinin karşılanma sorumluluğu kirleticiye ait olmalı, denetim ve izleme sorumluluğuve yetkisi akredite olmuş resmi kurumlardan bağımsız bir merkezde toplanmalıdır. Yerleşim alanları için hazırlanan Nazım İmar Planlarında sanayi bölgeleri ve koruma bantları, yerleşim bölgeleri, Şehir ve Bölge Planlama uzmanları tarafından havza koruma alanları, kıyı koruma alanları, tarım ve orman alanları, doğal su ortamları dikkate alınarak belirlenmelidir. Hazırlanan nazım imar planına uygunluk; bölgenin hassaslığına göre belirlenen düzenli aralıklarla (her iki yılda bir veya her dört yılda bir) izlenmeli, böylece planlama dışı gelişmeler önlenmelidir. Doğal su ortamlarında gerçekleştirilen tüm izleme ve denetleme sonuçlarının düzenli kayıtları tutulmalı, envanter raporları anlamlandırılarak o ortam için mevcut atıksu yönetim modeline ve Nazım İmar Planına uygunluğu belirlenmeli, ve ilgili kurumda arşivlenmelidir. Ülke bazında mevcut tüm doğal su ortamlarının kirlilik haritaları (profilleri) çıkarılmalıdır. Doğal ortamlarının mevcut kirlilik profillerine göre kirlenme değişimleri düzenli aralıklarla (periyodik) izlenmeli İzleme sonuçlarına göre doğal ortamlarda; ortamın hassaslaşmasına ve bioçeşitliliğindeki azalmaya bağlı olarak, uygun çevre yönetim sistemi geliştirilmelidir. Hazırlanan çevre yönetim modeli belirlenen aralıklarla mevcut envanter bilgileri ve verileri dikkate alınarak irdelenmeli ve bir sonraki dönemin çevre yönetim modeli oluşturulmalıdır. 534

Meraların Sürdürülebilirliğinin Yaşam İçin Önemi : Meralar kurak otlak alanları olup otlatmada kullanılmaktadır. Geleneksel olarak çiftçiler iklim şartları otlatmaya uygun olduğu müddetçe meraları otlatmaya meyillidirler. Bu nedenle ılıman bölgelerde otlatma tüm yıl boyunca devam etmektedir. Soğuk yüksek alanlarda ise otlatma ilkbaharda karın erimesi ile başlayıp sonbaharda ilk kar düşene kadar devam eder. Maalesef Türkiye de mera yönetiminin temel prensipleri olan taşıma kapasitesi, otlatma mevsimi ve otlatma rotasyonu genellikle dikkate alınmamaktadır. Ortak kullanılan meralarda başlangıçta hayvan sayısı nispeten az olup aşırı otlatma sorun değildi. Bununla birlikte 1950 lerden sonra tarımda mekanizasyonun yaygınlaşmasıyla meralar yoğun bir şekilde sürülerek tarım alanına dönüştürüldü. Diğer bir ifadeyle daha az alana daha fazla sayıda hayvan otlatmaya getirilmiştir. O dönemden sonra aşırı ve kontrolsüz otlatma ve kuraklık nedeniyle daha fazla tahrip olmuştur. Meraların üretim ve biyoçeşitliliği önemli derecede azalmıştır. Ülkedeki tüm meralar bu süreçten etkilenmekte olup mevcut baskı devam etmesi durumunda mera alanlarının çölleşmesi kaçınılmaz görülmektedir. Meraların tarlaya dönüştürmek amacıyla sürülmesi, aşırı otlatma gibi kötü uygulamalar terk edilmeli, münavebeli otlatma, meraların ıslahı, hayvanların daha dengeli beslenmesi, yem bitkilerinin beslemeyi desteklemek amacıyla kullanımı gibi iyi uygulamalar teşvik edilmelidir. Gelişmemiş mera alanlarında gübre ve pestisit kullanımının yasaklanması Gelişmemiş mera alanlarında sürüm ve tarımın yasaklanması Maksimum stoklama oranlarında ilave sınırlamalar ve terk etmenin olabileceği ve fundalık/makilik alanların zarara uğrama tehdidinin olduğu minimum stoklama oranlarında sınırlamalar Azaltılmış otlama süresi Geçici ve mevsimsel otlama için iyileştirilmiş mera alanlarını, yem bitkileri üretimi yapılan ve sürülü tarım alanlarını da içine alan yerlerle iyileştirilmemiş yarı doğal meraları dengeli olacak şekilde münavebeli otlatma amacıyla katı şartların konulması Geleneksel inek, koyun ve keçi türlerinin kullanımı için destek Meralarda iyileştirme için alınacak önlemler : Otlatma baskısını azaltarak biyoçeşitliliğin arttırılması Meralardaki ağaçlar hayvanlar için gölgelik alan sağlayacaktır. Küçük çalılar ise çit olarak görev yapabilir. Erozyonun engellenmesi için bitki örtüsünün arttırılması 535

ORMANLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN YAŞAM İÇİN ÖNEMİ Ormanlar ülkelerin kalkınlamısında çok önemli rol oynamaktadır. Ekosistemin toplumlara sağlandığı ölçüleri ve ölçülememeyen odun ve odun dışı ürün ve hizmetlerinin daha iyi bilinmesi, çevresel bilinçlenme ve bunun sonucu gerçekleştirecek etkin koruma, işletme ve geliştirme, bu katkıyı daha da artırmaktır. Uzun dönemde sürdürülebilir orman yönetimi anlayışı ile sağlanabilecek olan bu durum, ekosistemin çok amaçlı ve akılcı değerlendirilmesi önemlidir. Ormanlar kişi, grup ve muhtelif sektöre odun ve odun dışı ürün ve hizmetler sunma, istihdam yaratma, evcil hayvanların gıda ihtiyacını karşılama, avcılık ve toplayıcılık yapma ve orman köylüsü ile doğal afet bölgelerine ucuz odun hammadesini sağlama şeklinde doğrudan faydalar yarattığı gibi iklim değişikliğinden, su üretimine, erozyonun önlenmesinden sağlıklı yaşam ve ülke prestijine kadar çok önemli yararları da vardır. Bu nedenle bugünkü ve gelecek nesillerin yeşil temiz ve sağlıklı bir ortamda yaşayabilmeleri ve ormanlardan olan çeşitli ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için kısa ve uzun dönemli politika, strateji ve planların oluşturulması gereklidir. Ormanlar sel, çiy ve heyelan olaylarını azaltarak, yerleşim yerleri, kayak merkezleri ve dağ eteklerindeki yollarda can ve mal kaybını önler ve azaltır. Ormanlar perdeleme yaparak rüzgarla gelen kimyasal yayılışı azaltır. Mera ve tarım arazilerinde "rüzgar perdeleri" adıyla tesis edilen ağaç toplulukları, yöredeki ekolojik şartları iyileştirip biyolojik çeşitliliği gerçekleştirirken tarımsal üretimi artırmaktan, yaban hayatını geliştirmede ve evcil hayvanlar için de doğal ahır görevini yapmaktadır. Ormanlar ve ağaç örtüsü radyoaktif öldürücü ve kirleticilere karşı en büyük doğal koruyucudur. Ormanlar barajların ekonomik ömrünü uzatır, elektrik türbinlerinin bakım ve giderlerini düşürür. Ormanlar, bitkisel ilaç hammaddesi kaynaklarıdır. Ormanlar toprak erozyonunu önler. Ormanlar yaşamın temeli olan toprağın sürdürülebilir olarak kullanımını sağlar. Dinamik bir yapıya sahip orman ekosisiteminde çeşitli elemanlar arasında yatay ve düşey yönde devamlı bir su, enerji ve mineral alanını sağlar. Ormanlar oluşturdukları yeraltı ve yerüstü su kaynakları ile ilkim ve su rejimini düzenler. Ormanlar rüzgarın hızı ile gece gündüz ve mevsimler arası sıcaklık farkını düşürerek nemli, lokal ve bölgesel ilkim yaratır. Ormanlar ve özellikleri korunan orman alanları, meralar ve sulak alanlar; flora ve fauna olarak biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için hayati önem taşır. Ormanın tepe tacının oluşturduğu gölge nedeniyle sulak alanlarla beraber akarsu boylarının orman içi su hayatını korur. Çevredeki yaban hayatı içinde gerekli yaşam ortamını sağlar. Ormanlar havadaki tozun %80'ini tutarken gürültü kirliliğini ise %25 desibel azaltır. Atmosfer oksijeninin önemli kaynakarından biridir. Ormanlar iklim değişikliliklerine neden olan küresel ısınmanın sonucu oluşan sera etkisini azaltır. 536

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK Sürdürülebilirliğin göstergelerinden birisi de biyolojik çeşitlilik ve onun bileşenlerinin zenginliğidir. Zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olan bölgelerin kaynak kullanımına katısı oldukça yüksektir. Bu açıdan değerlendirildiginde üç bini endemik olmak üzere on binden fazla türe sahip olan ülkemiz son derece önemli bir konumdadır. Türkiye, zengin tür çeşitliliği nedeniyle bazı türlerin ticarete konu olması, bazı türlerin tıbbi amaçlı kullanımı veya kullanım potansiyeli taşıması bakımından değerlendirildiğinde ekolojik ve ekonomik süreçlere pozitif katkısının yüksek olduğu görülür. ¾ Biyolojik çeşitlilik, tüm canlı guruplarında ve organizasyon seviyelerinde yaşamın çeşitliligini ifade eden, bitki, hayvan ve mikroorganizmalar ile onların yaşamlarını sürdürdüğü ekosistem ve ekolojik döngüleri kapsayan dinamik bir sistemin ifadesidir. Bir diger yönü ile biyolojik çeşitlilik; birincil olarak farklı sayılardaki hayvan, bitki ve mikrobiyolojik türlerin bulunması anlamına gelen, organizmaların çeşitliliğidir. ¾ Genetik çeşitlilik, her bir organizmada bulunan genlerin, nükleotidlerin, kromozomların ve bireylerin farklaşmasıyla türler arasında farklılık derecesini gösteren, biyoteknolojik manipülasyonlara imkan sağlayan en basit bileşendir. ¾ Tür çeşitliliği, bir gurup organizmanın genetik olarak benzerlikler göstermesi ve karşılıklı olarak üremesi ve de tür olarak adlandırılan üretken canlıların ortaya çıkmasıdır. ¾ Ekosistem çeşitliliği, belli bir alanda (habitat) yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim içinde bulunan canlılar ile bunların cansız çevreleriyle oluşturduğu, toplum düzeyinde çeşitliliği kapsayan, önce habitat çeşitliliğinin, sonra da tür çeşitliliğinin ortaya çıkmasını sağlayan önemli bir sistemdir. 537

¾ Fonksiyonel çeşitlilik, biyolojik çeşitliliğin işlevsel boyutudur (Nunes et al.,2003). Fonksiyonel çeşitlilik ekosistemlerin yapısı ve prosesi arasındaki etkileşimler sonucu oluşmaktadır. Buradaki ekosistem yapısı bitkiler, hayvanlar, toprak, su gibi ekosistemi oluşturan somut yapılarken, ekosistem prosesleri canlı ve cansız varlıklar arasındaki madde ve enerji dönüşümünün dinamiğini ifade eder. Genlerin, türlerin ve ekosistemlerin birbirleri ve çevreleriyle etkileşimleri, ekolojik süreçlerle mümkündür. İklim, besin, madde döngüsü gibi ekolojik süreçlerdeki çeşitlilik ise, biyolojik çeşitliliğin bileşenleri arasındaki karşılıklı dengeyi ve düzenin kurulmasına katkı sağlar. Biyolojik çeşitliliğin ekonomik değerini ve önemini gösteren en somut örnek, bitkisel ve hayvansal besinlerin kaynağını oluşturmasıdır. Biyolojik çeşitliliğin ekonomik süreçlere olan önemli bir katkısı ise, ilaç hammaddesi olarak kullanım potansiyeli taşımasıdır. 1. Biyolojik Çeşitlilik : ¾ Bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca zenginliğine biyolojik çeşitlilik denir. Her ekosistemin kendine özgü bir biyolojik çeşitliliği vardır ve biyolojik çeşitlilik bir doğal zenginliktir. Bir ülkedeki bitki ve hayvan türleri, hem o ülkenin, hem de dünyanın biyolojik zenginliği olarak kabul edilir. Bir ekosistemdeki biyolojik çeşitliliğin fazla olması o ekosistemin diğer ekosistemlere göre üstün olması anlamına gelmez. Biyolojik çeşitlilik sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yardımcı olur ve üç farklı kavramdan oluşur. Bunlar genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliğidir. Bir tür içindeki bireylerin sahip olduğu kalıtsal özelliklerin yani bireylerin genetik yapılarının farklı genetik çeşitliliği oluşturur. Bir ekosistemde yaşayan ve genetik olarak birbirlerine benzerlik gösteren türlerin sayısı tür çeşitliliğini oluşturur. Belli bir bölgede yaşayan bitkiler ve hayvanlar gibi canlı varlıklarla toprak, su, hava ve mineraller gibi cansız varlıkların çeşitliliği, ekosistem çeşitliliğini oluşturur. 538

Ekosistemlerin görevi, canlıların yaşamlarını ve nesillerini sürdürebilmek için uygun ortamın hazırlanmasını sağlamaktır. Ekosistemler, canlı ve cansız varlıklardan oluşur. Bir ekosistemin özelliğini, o ekosistemi oluşturan su, sıcaklık, ışık, nem, toprak, hava, rüzgâr, iklim gibi cansız varlıklar belirler. Bu cansız varlıkların canlılarla olan etkileşimi, ekosistemlerin çeşitliliğini belirler. Ekosistemlerin orman, göl, çöl, dağ, sazlık, akarsu, okyanus gibi çeşitleri vardır. Bu çeşitlilik arttıkça, ekosistemde yer alan habitat ve tür çeşitliliği de artar. NOT : 1. Orman ve okyanus ekosistemlerinde canlı türü sayısı, çöl ve kent ekosistemlerindeki canlı türü sayısından daha fazladır. 2. Canlı türlerinin sayısı 5 30 milyon arasında tahmin edilmektedir. Dünyada toplam 1.742.000 canlı türünün tanımlandığı ve 4.926.000 canlı türünün bulunabileceği belirtilmektedir. 2. Biyolojik Çeşitliliğin Faydaları : İnsanlar, tarım ve teknolojide sahip olduğu bugünkü seviyeye, biyolojik çeşitlilik ve zenginlik sonucu ulaşmıştır. Biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin sağladığı faydalar insan hayatının devamı için gereklidir. Biyolojik çeşitliliği oluşturan bitki ve hayvan türleri tarım, eczacılık, tıp, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve sanayi alanlarında, temiz su ve hava sağlanmasında kullanılırlar. Biyolojik çeşitliliği oluşturan bitki ve hayvan türlerinin sayısının ve çeşitliliğinin fazla olması, o ülkeye ekonomik kazanç sağlar. Biyolojik çeşitlilik, ekosistemleri dengede tutar, gezegeni yaşanabilir hale getirir, insanların sağlığını, çevreyi ve ekosistemleri destekler. a) Bitki Çeşitliliğinin Faydaları : Bitkiler havayı temizler, erozyonu önler, toprağa organik madde kazandırır, toprak yorgunluğunu giderir. Diğer canlılara barınma ve beslenme ortamı sağlayarak ekosisteme devamlılık kazandırırlar. Ülkemize özgü olarak yetiştirilen çam, meşe, palamut, kavak, ardıç türü ağaçlar ormancılıkla ilgili fayda sağlar. Acur, taflan, çitlenbik, iğde, göleviz, ahlat (yaban armudu), alıç, delice, idris, melengiç, hünnap, üvez, yonca, mürdümük gibi sebze ve meyveler tıp alanında fayda sağlar. 539

b) Hayvan Çeşitliliğinin Faydaları : İnsanlar, ilk çağlardan günümüze kadar hayvanları avlayarak, evcilleştirerek, gıda kaynağı olarak, taşımacılıkta, giyimde ve tıpta kobay amaçlı kullanmışlardır. Bazı böcekler, bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak bitki yaşamının ve çeşitliliğinin sürmesini ve bu sayede ekosistemin sürekliliğini sağlar. Böceklerin önemli bir kısmı, organik maddelerin ayrışmasını ve tekrar toprağa kazandırılmasını sağlar. Bazı böcek türleri de kuşlar, balıklar, sürüngenler gibi hayvanların besin kaynağı durumundadır. Ülkemizin çeşitli yerlerindeki doğal çevreye uyum sağlamış koyun, keçi, inek, sığır gibi türler hayvancılıkla ilgili fayda sağlar. Ülkemize özgü olarak bulunan alabalık, kefal ve levrek türü balıklar balıkçılıkla ilgili fayda sağlar. c) Ekosistem Çeşitliliğinin Faydaları : Doğaya dayalı turizme eko turizm denir. Eko turizm son yıllarda artan bir öneme sahiptir. Teknolojik ilerlemeler ve yaşam biçimine bağlı olarak stres altındaki insanlar, doğada kendini dinlendirmektedir. Milli parklara ve doğaya gidilerek stres atılmaktadır. 3. Biyolojik Çeşitliliğin Azalması ve Yok Olması : Bir ekosistemde, bölgede, ülkede veya dünyada yaşan herhangi bir canlı türünün yok olması o canlının neslinin tükenmesi yani biyolojik çeşitliliğin azalması, canlı türlerinin yok olması da biyolojik çeşitliliğin yok olması anlamına gelir. İklim değişikliliği, kirlenme, doğal kaynakların aşırı kullanımı, sürdürülebilir olmayan kaynakların kullanımı ve hızlı nüfus artışı biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve türlerin yok olmasına neden olur. Habitatların yok olması veya zarar görmesi, birçok bitki ve hayvan türünün neslinin yok olmasına neden olur. 540

4. Ülkemizin Biyolojik Zenginlikleri : Ülkemizin Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü görevi görmesi, ayrıca çok değişik iklim ve coğrafi yapıya sahip olması nedeniyle, bitki ve hayvan türleri bakımından oldukça zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Türkiye de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen 18 kurbağagil, 276 deniz balığı, 192 tatlı su balığı ve 60 80.000 böcek türünün bulunduğunu bilinmektedir. Yine ülkemiz bitki türleri bakımından da oldukça zengindir. Bütün Avrupa kıtasında 12.000 bitki türü bulunmasına karşın ülkemizde 9.000 bitki türü bulunmakta ve bu türlerin % 30 u dünyada sadece Türkiye de bulunmaktadır. Oldukça fazla sayıda bitki ve hayvan türünün tanımlandığı yer ve anavatanı ülkemizdir. Tüm bu yönleriyle Türkiye, biyolojik çeşitlilik bakımından bir kıta özelliği göstermekte olup dünyada eşsiz bir yere sahiptir. 5. Biyolojik Çeşitliliğin Korunması : Biyolojik çeşitlilik, bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca zenginliğidir. Ülkemizde ve dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bitkiler kardelen ve salep yapımında kullanılan orkidelerdir. Deniz kaplumbağaları, Akdeniz fokları, bozayı, Ankara keçisi, Tuj koyunları, alageyik, sülün ise nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlardandır. İster bitki ister hayvan olsun bu canlıların nesillerinin koruma altına alınması için tabiat parklarının, doğal yaşam alanlarının oluşturulması, organik tarımın tercih edilmesi ve insanların bu konularda eğitilmesi gerekmektedir. Çiftçiler aşırı otlatmanın, bitkilerin aşırı toplanmasının, ormanların arazi kazanmak amacıyla tahrip edilmesinin biyolojik çeşitlilik açısından olumsuz etkileri konusunda bilinçlendirilmelidir. Kıyı habitatlarının tahrip edilmesi, balıkçılığın ve avlanmanın aşırı ve kontrolsüz yapımı engellenmelidir. Ayrıca bu türlerin korunması ve denetimi için mekanizmalar geliştirilmelidir. Biyolojik çeşitlilik tüm dünyanın ortak zenginliğidir. Bugünün ihtiyaçlarını karşılayarak gelecek kuşaklara da bu çeşitliliği aktarabilmek amacıyla biyolojik çeşitliliğin korunması gereklidir. ÇEVRE SORUNLARI VE ETKİLERİ : 1. Ekosistemlerin Bozulma Nedenleri (Çevre Sorunları) : Çevre sorunları, insanların yaşadığı problemlerden biridir çevre sorunlarının yani ekosistemlerdeki bozulmaların bir kısmı doğal yolla, bir kısmı da insan etkisiyle oluşur. İnsanlara ve ekosistemlere zarar veren doğal kaynaklı bozulmalar, su, toprak ve hava hareketleriyle oluşur. Su taşkınları, depremler, erozyon, volkanik hareketler (yanardağ patlamaları), fırtına, kasırga, uzun süren kuraklık ekosistemlerin bozulmasına yol açan doğal afetlerdir. İnsanlar, bulundukları ekosistemlerdeki (çevrelerindeki) canlı ve cansız varlıkları etkileyerek ekosistemlerin bozulmasına yol açar. İnsanlar, ekosistemlerdeki doğal varlıklarla iç içe yaşarken zamanla teknolojinin gelişmesi ve doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması sonucu doğanın dengesi bozulmuş ve birçok çevre sorunu ortaya çıkmıştır. Hızlı nüfus artışı, bilinçsiz sanayileşme, düzensiz şehirleşme, doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması, nükleer silahlar ve nükleer santral patlamaları, biriktirilmiş suların (barajlardaki suların) taşkınlara neden olması, orman tahribatı ve çığ gibi olaylar doğal denge üzerinde olumsuz etkiler yaparak çevre kirliliğine yani ekosistemlerin bozulmasına yol açan insan kaynaklı faktörlerdir. Hava, su, toprak ve nükleer kirlilik çevre kirliliği sonucu oluşan kirlenmelerdir. 541

2. Çevre Kirliliğine Neden Olan (İnsan Kaynaklı) Faktörler : a) Orman Tahribatı : Orman yangınları, ihmal, dikkatsizlik, kaçak yapılaşma ve arazi açmak için ağaçların bilinçsizce kesilmesi gibi sebepler yüzünden ormanlar tahrip olmaktadır. Bunun sonucunda ekosistemlerin doğal dengesi bozulmakta, ormanda yaşayan canlı türleri ve bu türlerin habitatları yok olmakta, toprak zenginliği kaybolmaktadır. b) Çığ : Yüksek yerlerdeki karların şiddetli ses etkisiyle dağın yamaçlarına yuvarlanmasına çığ denir. Eğimli arazi üzerinde birikmiş büyük kar örtüsü, yer çekimi etkisiyle kaydığında çığ oluşur. Çığ genellikle bitki örtüsü olmayan, dağlık eğimli arazilerde görülür. Çığlar beraberinde toprak, taş ve ağaçları da sökerek götürür. Bu şekilde meydana gelen aşınma ve taşınma, toprağı verimsizleştirerek canlıların yaşamını tehlikeye sokar. Çığlar, tarım alanlarının veriminin düşmesine ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olur. c) Nükleer Silahlar ve Nükleer Santral Patlamaları : Nükleer silahlar, nükleer kazalar ve bu kazalar sonunda ortaya çıkan nükleer atıklar kirlenmeye sebep olur. d) Biriktirilmiş Suların Taşkınlara Yol Açması : Barajların yıkılması sonucu oluşan taşkınlar, bitki örtüsüne, ekili alanlara toprağın verimli tabakasının taşınmasına neden olur. e) Aşırı Nüfus Artışı : Bir bölgedeki ya da ekosistemdeki nüfus artışını ya da azalışını o ekosistemdeki göçler, doğum ve ölüm olayları belirler. Nüfus artışının az olduğu dönemde insan tarafından çevreye verilen zarar doğal yollarla kendiliğinden düzeltilebiliyordu. Nüfus artışı fazla olduğu için; Doğal kaynaklar aşırı kullanıldı. Barınma amacıyla yeşil alanlar yok edildi. Büyük kentler çevre kirliliğine yol açtı. Araçların egzoz gazları hava kirliliğine yol açtı. Soğutucularda kullanılan karbon maddesi ozon tabakasını inceltti. Tarımsal alanlarda yapılan ilaçlamalar yararlı böcekleri de yok etti. Evsel atıklar, lağım suları ve sanayi atıkları çevreyi kirletti. Tarımda üretimi arttırmak için aşırı kullanılan gübreler çökerek toprağın ve yeraltı sularının kirlenmesine yol açtı. f) Plansız Sanayileşme : Nüfusun hızla artması sonucu sanayi gelişmiş ve bunun sonucu çevre (hava, toprak, su) zarar görmüş, kirlenmiştir. Tarla ekmek için orman arazilerinin kesilmesi. Artan kereste ihtiyacı nedeniyle ormanların kesilmesi. Fabrika bacalarına filtre takılmaması. Fazla ürün elde etmek için tarımda aşırı gübreleme ve ilaçlama yapılması. Fabrika atıklarının arıtılmadan suya ya da toprağa verilerek su ve toprağı kirletmesi. 542

g) Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanılması : Bir ekosistemdeki hava, toprak, su, hayvanlar, bitkiler, yeraltı zenginlikleri ve doğal güzellikler o ekosistemdeki doğal kaynakları oluştururlar. Doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması çevre kirliliğine yol açar. Kimyasal ve biyolojik silahların kullanılması. Gereksiz tarım ilaçları ve böcek öldürücülerin kullanılması. Soğutucuların ve spreylerin fazla kullanılması. Ev ve sanayi atıklarının çevreye dağılması. Nükleer silahların ve radyasyona yol açan maddelerin kullanılması. Kalitesiz fosil yakıtların (kömür, petrol, doğal gaz) kullanılması. 3. Çevre Kirliliğinin Sonuçları : Hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği ve nükleer kirlilik çevre kirliliği sonucu oluşan kirlenmelerdir. a) Hava Kirliliği : Atmosferde bulunan zararlı gazların (karbon oksitleri, kükürt oksitleri ve azot oksitleri) miktarının artmasına hava kirliliği denir. Hava kirliliğinin canlı ve cansız varlıklar üzerinde olumsuz etkileri vardır. Havayı katı ve gaz halindeki maddeler kirletir. Sanayi tesislerinden filtre edilmeden bırakılan gazlar, araç egzozlarından çıkan gazlar, fosil yakıtların (petrol, kömür ve doğal gaz) yanmasından oluşan gazlar (evlerin ısıtılmasında, taşıtlarda ve sanayi tesislerinde fosil yakıtların aşırı kullanılması sonucu) hava kirliliği oluşur. Hava kirliliği sonucu asit yağmurları oluşur, sera etkisi artar ve ozon tabakası delinir. Sera etkisi ve ozon tabakasındaki incelme, iklim üzerinde tüm dünyada (küresel boyutta) değişikliklere yol açar. Kullanılan fosil yakıtların oluşturduğu katı ve gaz halindeki atıkların (fosil yakıtların yanması ile havaya karışan karbon oksitleri, kükürt oksitleri ve azot oksitleri), suya ve su döngüsüne karışması sonucu bu atıkların yağış olarak yeryüzüne inmesine asit yağmuru denir. Güneş ten gelen ışınların bir kısmı yeryüzü tarafından soğurulurken bir kısmı da uzaya geri yansır. Yeryüzünden yansıyan bu ışınların bir kısmı, atmosferde soğurularak havanın ısınmasına sebep olur. Güneş ışınlarının bir kısmının uzaya gönderilmesinin engellenmesine sera etkisi denir. Sera etkisine neden olan gazların (başta karbondioksit olmak üzere) miktarının artması, soğurulan güneş ışınlarının miktarının artmasına sebep olur. Bunun sonucunda atmosferin ve dünya nın sıcaklığı aşırı yükselir. Atmosferdeki sera etkisinin artmasına küresel ısınma denir. Küresel ısınma sonucunda buzullar erimeye ve okyanuslardaki su seviyeleri yükselmeye başlar ve küresel çölleşme gerçekleşir. Hava kirliliğine sebep olan (floraklora karbon gibi itici ve soğutucu olarak kullanılan) gazlar ozon tabakasının incelmesine sebep olur. Ozon tabakasının incelmesi sonucu güneşin zararlı ultraviyole ışınları yeryüzüne ulaşır ve bu ışınlar biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler ve canlıların bağışıklık sistemini bozar. (Floraklora karbon gibi itici ve soğutucu olarak kullanılan gazların kullanılmaması konusu Brezilya'da ulusların imzasına açılmış ve iki ülke bu antlaşmayı imzalamıştır. Bu ülkeler Türkiye ve A.B.D.dir). 543

1. Havanın Canlılar İçin Önemi : 1. Canlılar havasız yaşayamaz. 2. Solunum için bazı canlılar (insanlar ve oksijenli solunum yapan canlılar) oksijene ihtiyaç duyarlar. Havadaki oksijen, suya ve toprağa geçer, buradaki canlılarda oksijen kullanır. 3. Yeşil bitkiler, fotosentez yaparken havadaki karbondioksiti kullanır ve oksijen üretir. 4. Havanın azotu azot bağlayıcı bakteriler yardımıyla alınarak protein yapımında kullanılır. (Canlıların temel yapısını proteinler oluşturduğu için önemlidir). 5. Havadaki su buharı canlılar için gereklidir. 2. Hava Kirliliğinin Etkileri (*) : 1. Solunum sistemi hastalıklarına neden olur. (Astım, bronşit, akciğer kanseri). 2. Yeşil alanlar yok olur, tarım ve hayvancılık olumsuz etkilenir. 3. Dolaşım sistemi hastalıklarına neden olur. (Kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı). 4. Kağıt, kumaş, sanat eserleri, tarihi kalıntılar, araçlar ve evlerin yıpranmasına neden olur. 5. Kirli havada biriken kurşun oranı saçların dökülmesine neden olur. 3. Hava Kirliliğinin Önlenmesi : 1. Sanayi tesisleri katı, sıvı ve gaz atıklarını arıtarak doğaya bırakmalıdır. (Yönetim bu gereçler için sanayi kuruluşlarına uzun vadeli ve düşük faizli krediler vererek kontrolü çevre örgütlerine devir etmelidir). 2. Havayı kirletmeyen doğal gaz, rüzgar, güneş enerjisi ve nükleer enerji gibi enerji kaynakları desteklenmelidir. 3. Bacalardan ve egzozlardan çıkan gazlar, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak zararsız hale getirilmelidir. 4. İnsanların yeşil bitkileri ve ormanları kullanmaları sağlanarak, yeşil alanlar çoğaltılmalıdır. (Evlerin çevrelerinin beton duvarlarla çevrilmesi yasaklanarak, belediyeler aracılığı ile mülklerin yeşil bitkilerle sınırlandırılması sağlanmalıdır). b) Su Kirliliği : Sanayi kuruluşlarının ve enerji üretim santrallerinin atıkları, nüfus artışı, şehirleşme, deniz taşımacılığı ve kazalar, asit yağmurları, foseptikler, çöplükler, tarımda kullanılan ilaçlar, doğal ve yapay gübreler su kirliliğine neden olur. Su kirliliği, tüm canlıların hayatını tehlikeye sokar. İçme ve kullanma suları daima temiz olmalıdır. Su kirliliğinden dolayı deniz, göl ve akarsularda her türlü üretim düşer, içme ve kullanma suyu bulmakta güçlük çekilir, suya bağlı ekosistemlerde doğal denge bozulur. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olduğundan deniz kirliliği de önem taşımaktadır. Sakarya ve Gediz Nehirleri, Akşehir Gölü ve Tuz Gölü, İzmit ve İzmir Körfezleri ile Marmara Denizi ülkemizde su kirliliğinin görüldüğü yerlerdendir. c) Toprak Kirliliği : Yerleşim alanlarından çıkan atıklar ve çöpler, sanayi atıkları, egzoz gazları, kimyasal (organik ve mineral) gübreler, tarımla mücadele ilaçlarının kullanımı, yanlış arazi kullanımı, su ve rüzgar erozyonu, ile ulaşım ağı toprak kirliliğine neden olur. Bir yerde belirli kalınlıktaki toprağın oluşabilmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekmektedir Bunun için doğal kaynaklardan biri olan toprağın çok iyi korunması gerekir. Son yıllarda (yirminci yüzyılın başından itibaren) modern tarıma geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ile birlikte, toprak kirliliği de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmıştır. Toprak kirliliği ürün kalitesinin düşmesine, topraktaki organik ve inorganik maddelerin azalmasına ve dolayısıyla ekosistem dengesinin bozulmasına yol açabilmektedir. 544