LÂLE DEVRİ KASİDE ŞAİRLERİ VE DİVANLARA GİRMEMİŞ DÖRT KASİDE ÖRNEĞİ



Benzer belgeler
Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Müşterek Şiirler Divanı

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Efendim! Şu direğin arkasında Ekmekçi Koca vardır, benden daha âlim ve âriftir. diyerek Şeyh Hamîdüddîn i açığa çıkarmıştır.

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmış sana Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

I. Musammat Kaside. 1. Esdi nesîm-i nevbahâr açıldı güller subh-dem. Açsın bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-ı Cem

Hz. Muhammed. (s.a.s.) in Doğumunun 1437 inci senesi vesîlesiyle.. 18 Mart 2008 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ŞEKİL VE TÜR BİLGİSİ ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ŞEKİL BİLGİSİ

249- Yiğitler Unutulmuş

BAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

PROF. DR. MUSTAFA ERDOĞAN IN ÖZGEÇMİŞİ

Bu vesileyle hem vefk usülü tarihi hem de zaman içinde husule gelen bazı hissiyatımızı ifade eden manzumeleri bir araya getirmek istedik.

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

PROF. DR. TURGUT KARABEY ÖZ GEÇMİŞİ

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

SELANİK HORTACI CAMİSİ

Âmil Çelebioğlu nun Ölümü İçin Yazılanlardan

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı TEZLER, KİTAPLAR, YAZILAR

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

VAK A-NÜVİS MEHMED RÂŞİD EFENDİ VE BİR TAZMİNİ. Dr.Halit Biltekin *

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY

MUHİBBÎ (KÂNÛNÎ SULTAN SÜLEYMAN) DİVANI NIN İKİ YENİ YAYINI TWO NEW PUBLICATIONS OF MUHIBBÎ S (SULEIMAN THE MAGNIFICENT) DIVAN

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

Öğr.Gör. Abdülkadir DAĞLAR

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

Mahallî / Folklorik Söylem

Divan Tertibinde Türün Şekle Tercihine Bir Örnek: İlâhizâde Mehmed Emîn Vâsık Divanı

74- Makam, Mevki. Evvelîn pendi budur pîr-i mugânun rinde Ki sakın sehv ile dil-dâde-i câh olmayasın. Yusuf NÂBİ , Urfa G. 796/7.

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

VIII. Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumu (Alî Emîrî Hatırasına)

ABSTRACT: In this article we examined müselles (triplet) that is used so rare in Divân poetry. Moreover, two müselles of Kâzım Paşa are given.

ULUSAL SEMPOZYUM TARİHİ SÜREÇTE MEVLÂNA VE ESERLERİ

İL/İlçe Okul Adı Kont Taban Puanı. MERSİN YENİŞEHİR Eyüp Aygar Fen Lisesi ,680. MERSİN YENİŞEHİR Yahya Akel Fen Lisesi ,358

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 471 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI VE BĠBLĠYOGRAFYASI Sevda ÖNAL

AZERBAYCAN A HESR OLUNMIŞ HUSUSİ ELMİ KONFERANS XI.2013, WARŞOVA-POLONYA

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

Doç. Dr. KAPLAN ÜSTÜNER İN ÖZGEÇMİŞİ VE YAYIN LİSTESİ

KLASĐK TÜRK EDEBĐYATINDA LÂLE VE EDEBÎ BĐR TÜR ÖRNEĞĐ OLARAK LÂLE ŞĐĐRLERĐ Sevda ÖNAL

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

SAHIL-NÂMES IN THE CLASSICAL TURKISH LITERATURE AND DERVISH HILMI DEDE S SAHIL-NÂME

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA KÜLLİYESİ

XVIII. Yüzyıl. Tarihî, Sosyo-Kültürel Bağlam

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)


50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

OSMANLI ARAŞTIRMALARI XXV

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İÇİNDEKİLER. Özkan CİĞA DİYÂRBEKİRLİ MEHMED SAÎD PAŞA NIN BİBLİYOGRAFYASI, ss.

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Divriği Çiğdemli Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği (Köy Sülale Listesi)

ÂŞIK ÇELEBİ DÎVÂNI Hazırlayan

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

Öğr.Gör. Abdülkadir DAĞLAR

THE POEMS OF NAMES OF THE TULIP AND A REVIEW ON İSTANBULLU HÂTİF S NAMES OF THE TULIP POEMS

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19


MU ÎNÎ NİN MESNEVÎ-İ MURÂDİYYE Sİ. Hazırlayan Prof. Dr. Kemal YAVUZ

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ

YRD. DOÇ. DR. E-posta: Adres: Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Transkript:

Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 26, Sayfa 247-266, 2008 LÂLE DEVRİ KASİDE ŞAİRLERİ VE DİVANLARA GİRMEMİŞ DÖRT KASİDE ÖRNEĞİ Metin Hakverdioğlu Macit Zeren Fen Lisesi / Amasya/ hakverdioglu@mynet.com ÖZET Lâle Devri, kaside nazım şeklinin bolca kullanıldığı Divan edebiyatının verimli bir dönemidir. Bu dönemde yazılmış kasidelerin pek çoğu divanlara girmemiş ve bu yüzden edebiyat âlemine meçhul kalmıştır. Bu yazıda, üzerinde ilmî çalışma yapılmış divanlarda bulunmayan dört kasidenin metni verilmektedir. Anahtar Kelimeler: Lâle Devri, Kaside, Şâkir, Seyyid Vehbî, Sâlim

Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 26, Sayfa 247-266, 2008 THE TULIP AGE KASIDE POETS AND FOUR ORIGINAL SAMPLES WHICH HAVEN T APPEARED IN DIVANS Metin Hakverdioğlu Macit Zeren Fen Lisesi / Amasya/ hakverdioglu@mynet.com ABSTRACT The Tulip Age is a productive periot of Classic Turkish Literature in which verse types of kaside were used intensively. Most of the kaside which were writen in that age couldn t take part in divans so that have been obsure to the literature world. In this text four kaside which were studied before but couldnt finished, have been transparned. Key Word s: Tulip Age, Kaside, Şâkir, Seyyid Vehbî, Sâlim

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 249 GİRİŞ Divan edebiyatı, on üçüncü asırdan on sekizinci asrın sonuna kadar herdem taze eserler vermeyi başarmış; bu asırdan sonra ise yerini Batı etkisinde oluşan yeni cereyanlara bırakmış bir edebî dönemdir. Bu kadar uzun bir ömre sahip olan divan şiiri, pek çok türleri ve nazım şekillerini divan adı verilen kitaplarda toplamıştır. Divanların ilk şiirleri de hemen her daim kasideler olmuştur. On sekizinci asır şairlerinin en çok kullandığı nazım şekli olan kaside, niyet etmek, yaklaşmak manalarındaki kasada kökünden gelir. Arap edebiyatında doğmuş ve İran da bazı değişikliklere uğrayarak gelişmiş, oradan da Türk edebiyatına girmiştir. Prof Dr. Mine Mengi nin belirttiği gibi Divanların kasâid bölümlerine, bir bakıma, şairin, divan şiiri bilgisini, ustalığını kanıtlayan bölümlerdir demek, yanlış olmaz. Mengi (2000:122) Bu yüzyıl kasidecilerine göz attığımızda karşımıza şu isimler çıkar: Yahya Nazîm edebiyatımızın en çok na t yazan şairidir. Bu na tlerin büyük bir kısmı kaside nazım şeklindedir. Lâle Devri nde büyük şair olarak tanınan Nedîm gazel ve şarkıları yanında kasideleriyle de kendini kabul ettirmiştir. Dîvanında 38 kasidesinin çoğu devrin padişahı Sultan Ahmed, sadrazam Şehit Ali Paşa ve Nevşehirli Dâmad İbrâhim Paşa ya sunulmuştur. Şeyh Gâlib, gazel ve mesnevîdeki ustalığı yanında kasidede de başarı göstermiştir. Dîvanında ikisi na t 29 kaside vardır. Yüzyılın sonunda Sünbül-zâde Vehbî 54 kaside ve Fâzıl-i Enderûnî, bir kısmı dinî konularda olmak üzere 84 kaside ile en çok kaside yazan şairlerden olmuşlardır. 48 kaside yazan İzzet Molla da, 15 kasidesi bulunan Vâsıf da bu yüzyılda Nedîm in gölgesinde ve onun taklitçisi olmaktan kendilerini kurtaramamışlardır. İpekten (1994: 28) On sekizinci asırda kaside, Nef î nin gür sesini yakalayamasa da büyük bir rağbet görmüştür. Nedîm gibi bir rind şairin şuh sesi adeta bir önceki gür sesi unutturmuştur. Özel olarak Lâle Devri adı verilen ve 9 Mayıs 1718 30 Eylül 1730 arasında yaşanan 12 yıllık dönemde, (Ahmet Rıfat 2004) Nevşehirli Damat İbrahim Paşa nın himayesinde, Nedîm in şuh kasideleri daha bir rağbet görmüştür. Bu devirde Paşa ya kaside yazan şairlerin sayısı 100 ü bulmaktadır. Padişah III. Ahmed ile Sadrazam İbrahim Paşa kendilerinden önceki ve sonraki pek çok devlet adamından çok daha fazla kaside ile övülmüşlerdir. Şu şairler Lâle Devri nin bu iki devlet adamına kasideler yazmıştır: Abdî, Abdullah Mollâ, Afvî, Âṣım, Âṭıfî, Âtıf, Avnî, Âzim, Behcetî, Belîġ, Câzim, Dürrî, Ebu l-es ad, Maḥdûm-ı Mükerrem Es ad, Edhem, Edîb (Kaḍı), Emînî, Es ad, Fâ iz, Faṣîḥî, Feyżî, Ganî, ẜalîlî, ẜâliṣâ, Hamdî, Ḥâsib, Hâşim, Hilmî, Hâtif, ẜaṭṭî, Ḥıfẓî, İsḥaḳ, İṣmet, İzzet, Kâmî, Kâẓım, Kelîm (Seyyid), Lebîb, Lemî, Mâcid, Mâdiḥ, Me âlî, Mektûbî, Kadîmî, Ḳapudan Paşa (Ṣâlim), Muhlis, Muṣîb, Müfîd, Münîb, Münîf, Nâdir, Naḥîfî, Na tî, Naẓîm, Necîb, Nedîm, Neylî, Oẟmanzâde Tâ ib, Râġıb, Rahâtî, Raḥmî Aġa(Kırımlı), Râmî Paşa-zâde, Râsim(Hattat), Râşid (Kadı-zâde), Râzî, Refî,Resîm, Reşîd, Rif at, Sa dî, Sa id, Sa yî, Sabîḥ, Sâbir, Ṣadrî, Sâḥib, Ṣalâḥî (Kapudan Pir), Sâlim (Trabzonî), Sâlim, Sâmî, Seyyid Derviş Muṣṭafa, Sıddıḳ(Şeyh-zâde), Şâkir(Mâhir-zâde), Şehdî, Şehrî, Şerîf, Şeyḫî, Ṭâlib, Ünsî, Vahîb, Vaḥîd, Vâḳıf, Vâṣıf(Seyfi-zâde), Vâṣıf (Erzurumî Aḥmed Aġa), Vâṣıf(Seyyid), Vehbî, Veyzevî (Ḥasîb), Yümnî, Ẕekî, Zühdî. Hakverdioğlu (2008: 52)

250 M. Hakverdioğlu Yukarıda adı geçen 98 şairin III. Ahmed e ve Damat İbrahim Paşa ya yazdığı kaside ve tarihleri içeren bir mecmuanın tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Hâlet Efendi Kitaplığı, 763 numarada kayıtlıdır. Fâiz Efendi ve Şâkir Bey tarafından tertip edilen bu eser, Halisâ, Eminî, Âtıfî, Molla Abdullah, Meâlî gibi on sekizinci asır şairleri içinde adı dahi geçmeyen pek çok şairden kaside örnekleri bulunduran orijinal bir mecmuadır. Aşağıdaki tabloda üzerinde bilimsel çalışma yapılmış altı şairin 53 kasidesi olduğu ve bu kasidelerden on dördünün bu divanlarda olmadığı gösterilmiştir. Bu şiirlerin aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi yüksek lisans veya doktora tezleri ile karşılaştırılması yapıldı. Şâkir Bey in kasidesi Seyhan Yıldız ın yüksek lisans tezinde, Seyyid Vehbî nin kasidesi Hamid Dikmen in doktora tezinde ve Sâlim in kasidesi Hüseyin Güfta nın doktora tezinde; Adnan İnce nin eserinde aranmış ve bulunamamıştır. Makale boyutunu aştığı için Şâkir Bey in iki, Seyyid Vehbî ve Sâlim in birer kasidesini yayınlamayı uygun bulduk. Aynı durumda olan Câzim, Sâhib Dede ve Râşid e ait kasideler, kaside sayısı, mecmuadaki yerleri ve ilmî çalışmalarını yapanlarla birlikte tabloda gösterilmiştir. (Kasidelerin numaralandırılmasında Fâiz Efendi ve Şâkir Bey in Mecmuasındaki Mecmua varak sırası esas alınmış ve M kısaltması kullanılmıştır.) Tablo 1. Divanlarda eksik kasideler Sıra Şair Adı Mecmuadaki Kaside Sayısı Divanda Eksik Kaside Sayısı ve Mecmuadaki Yeri 1 Vehbî Efendi 22 1 Kaside (M.433) 2 Şâkir Efendi 7 2 Kaside (M.589-593) 3 Sâlim 2 1 Kaside (M. 79) 4 Câzim 5 4 Kaside (M. 213, 278, 302, 307) 5 Sâhib Dede 8 5 Kaside (M. 3, 305, 315, 351, 421) 6 Râşid 9 1 Kaside (M.174) 14 Çalışan Bilim Adamı Hamit Dikmen (1991) Seyhan Yıldız (2002) Hüseyin Güfta (1995) Adnan İnce (1994) Ahmet Özbek (2000) Mahmut Büyüktosunoğlu (1991) Fatih Günay (2001) EKSİK KASİDELER HAKKINDA AÇIKLAMALAR 1. KASİDE M 589a - 590a NEVRÛZİYYE-İ ŞÂKİR DER- SİTÂYÎŞ-İ ḤAŻRET-İ VELİYYÜ N-Nİ AM Hüseyin Şâkir Bey, Gümrükçü Hüseyin Paşa-zâde olarak tanınır. Vakanüvis ve şairdir. İstanbulludur. Tahsilini tamamladıktan sonra Dâmat İbrahim Paşa ya intisab

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 251 etmiştir. Uzun süre müderrislik de yapan Şâkir Bey, Arpaemîni-zâde Sâmî yerine vakanüvis olmuştur. İbrahim Paşa nın oluşturduğu tercüme heyetinde yer alan şair, mahkeme nâibliği ve Haleb Mollalığı görevlerinde bulunmuş ve orada vefat etmiştir. Dîvanının nüshaları hakkında Tuhfe-i Nâilî de açıklamalar vardır. Ayrıca M yi (Fâiz- Şâkir Mecmuası) derleyenlerden birisidir. Mecmuada doğal olarak İbrahim Paşa ya en çok kasidesi bulunanlardandır. Vefatı 1157/1744 tedir. (Tuman 2001:469; Pala 1989:465; Yıldız 2002) Şâkir Bey, Seyhan Yıldız (2002) tarafından hazırlanan divanında bulunmayan 26 beyitlik, nevruz konulu bu kasidesine bahar vaktinin bağa geldiğini sabâdan haber aldığını söyleyerek başlar. Şiir aruzun Müstef iün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün kalıbında ve musammat kaside tarzındadır. Bu vezin ve iç kafiye şiiri bahar mevsimini anlatmakta daha başarılı kılmıştır: Gûş eyledim vaḳt-i seḥer bâd-ı ṣabâdan bir ḫaber Nevrûz irüp bâġa meger gül-naḫle düşmiş her şecer Nevruzun güzellik ve eğlencelerinden bahseden şair, kışın gitmesine sevindiğini, kasır gezilerinin heyecanına kapıldığını belirtir. Şâkir Bey, 14. beyitte nesib kısmını bitirip şu beyitle girizgah yapıp İbrahim Paşa yı methetmeye başlar: Ṣadr-ı kerîm ü kâr-dân ṣıhr-ı şeh-i gîtî-sitân Düstûr-ı âlî-nâm ü şân dâmâd-ı şâh-ı dâd-ger Paşa yı bilinen vasıflarla kısa denecek kadar az -8 beyit- öven şair, 22. beyitten itibaren dua ederek şiirini tamamlar: Ey dil yeter eyle du â dergâhına arż it ẟenâ Kim vaṣfına itmez vefâ maḥṣûl-i baḥr-i pür-güher İç kafiye ile kolay okunur ve zevk verir bir usluba ulaşan bu kaside, kısa ama tipik bir nevruziye örneğidir. 2. KASİDE M 593a - 593b ÇERÂĠÂNİYE-İ ŞÂKİR DER-SİTÂYÎŞ-İ ŞEM -İ TÂB-DÂR GÜL-ŞEN- SERÂY-I SALṬANAT Şâkir Bey, bu kasidesini çerâgan eğlencelerini anlatmak amacı ile yazmıştır. Fâ ilâtün Fâ ilâtün Fâ ilâtün Fâ ilün kalıbında yazılan kaside elli beş beyitten oluşmaktadır. Allah ın bayram ayının ışığını parlattığı gece lâlezarda şevk içince bir çeragan eğlencesi başladığını söyleyerek şiire giriş yapan şair, bahar ile bayramın birlikte gelmesinden oldukça memnundur: Dest-i ḳudret şem -i mâh-ı îdı nûrân eyledi Lâlezâr-ı şevḳ ü şâdîde çerâġân eyledi

252 M. Hakverdioğlu 12. beyitten itibaren Paşa yı övmeye başlayan şair, eğlenceye onun da katıldığını belirtmektedir: Âṣaf-ı devrân veliyy-i ni met-i ẕî-şânına Yümn ile Sâḥil-serâyında çerâġân eyledi 43 ila 45. beyitlerde devrin eğlencesinin ulaştığı noktayı en mübalağalı anlatan ifadeler mevcuttur: Çıḳdı ayyûḳa sürûr-ı zevḳ ü şevḳ ü inbisâṭ Zühreyi râmiş-girân-ı çengle raḳṣân eyledi Şâh-râhından ġubâr u gerdi iẕhar itmege ẜizmet-i saḳḳâyı anda ebr-i nîsân eyledi Dilleri yek-pâre ḳıldı ḳayd-ı miḥnetden ḫalâṣ Başına ancaḳ ġamıñ dünyâyı zindân eyledi 48. beyitten itibaren ise Şâkir Bey bir gazel ile kasidesini sıkıcılıktan kurtarmaya çalışır: Tîr-i müjgânı o şûḫuñ ḳaṣd-ı cîrân eyledi Der-kemân iken daḫı ṣayd-ı ġazâlân eyledi 52. beyitte dua eden şair, memduhunun uzun ömürlü ve başarılı olmasını diler: Şâkirâ besdir ser-âgâz-ı du â ḳıl öyle kim Diyeler Mevlâ ḳabûle anı şâyân eyledi Şâkir Bey in bu kasidesi de Seyhan Yıldız (2002) ın hazırladığı Yüksek Lisans tezinde mevcut değildir. 3. KASİDE M 433a-435b ÎDİYYE-İ VEHBÎ EFENDİ DER-MİDḤAT-İ ḤAŻRET-İ VELİYYÜ N-Nİ AM ÂLİ-HİMEM EBḲÂHU LLÂHU MÂ-DÂME L- ÂLEM Seyyid Hüseyin Vehbî Efendi, Yenişehir Feneri kadısı İmam-zâde Efendi nin kethudası Seyyid Hacı Ahmed Efendi nin oğludur. İstanbulludur. İlk gençliğinde Hüsâmî mahlasını kullanmıştır. Hocası Mirza-zâde Ahmed Neylî nin teklifi ile Vehbî mahlasını kullanmaya başlamıştır. Hattı güzeldir. Kayseri, Halep ve Manisa Mevlevîhâneleri nde bulundu. Müderrislik yaptı. Nâbî ekolünden iken sonradan Nedîm in tesirine girmiştir. Kasidelerinde Nef î havası da hâkimdir. Ona şöhretini Surnâme adlı eseri sağlamıştır. Gibb de onun Nâbî ile Nedîm arasında kaldığından ve aslında söylendiği kadar büyük bir şair olmadığından bahseder. Tuhfe-i Nâilî de Dîvanı nın nüshaları hakkında kayıtlar mevcuttur. Şair hakkında pek çok ilmî çalışma vardır. M de İbrahim Paşa için yazılmış, Nedîm den daha fazla kasidesi vardır: Yirmi iki kaside. Vefatı 1149/1772 dedir. (Tuman 2001: 1180; Pala 1989:527; Gibb 1999:342; Dikmen 1991)

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 253 Şairin bu kasidesinin 1,2,5,8,9,11,14,15 ve 18. beyitleri, Hamit Dikmen (1991) in doktora tezi olarak hazırladığı dîvânda mevcuttur, diğer beyitler yoktur. Şair, bu beyitler haricinde ortak yönü olmayan farklı ve yeni bir kaside oluşturmuştur. Mef ûlü Fâ ilâtü Mefâ îlü Fâ ilün kalıbı ile yazılan şiir altmış iki beyitten oluşmaktadır. Bayram dolayısıyla yazılan bu şiir, devrin âdeti üzre bayram hilalinin göründüğünü müjdeleyerek başlıyor: Destâr-ı îdi tâzeleyüp ṣun -ı Ẕü l-celâl Telli ucı göründi hilâl eylemek ḫayâl Bayram havasını ve heyacanını veremeye çalışan Vehbî, 7 ve 8. beyitten itibaren bir girizgah yaparak Paşa yı övmeye başlamıştır: Unvân-ı vaṣfı ile aġız miski arż idüp Eyler bu gûne beẕl-i şeker-pâre-i maḳâl Ey âṣaf-ı ḫüceste-ṣıfat-ı melek-ḫisâl Îdiñ mübârek eyleye Allâh Ẕü l-celâl Her ânıñ ola sâ at ü her sâ atiñ nehâr Her bir güniñ bir ay ola her ayıñ ola sâl Şair, 27. beyitteki şu sade Türkçe ile Mahallileşme cereyanı etkisinde olduğunu gösterirken bir taraftan da aşırı mübalağalı sözlerle memduhunu övmeye devam etmiştir: ẜâṭırda mı aġa ḳapusından geçen sene Âlây-ı îde tebrikiñ ey ṣadr-ı bî-hemâl Mesela, 33. beyitte abartı ve sade dil bir arada oldukça başarılı verilmiştir. Hz. İsa, Paşa için sihirler yaparken şair de bir köşede dua etmektedir: Îsâ felekde ruḳye oḳur üfler üstiñe Bendeñ du â-yı devlete eylerdim iştiġâl Seyyid Vehbî, 56. beyte kadar bu sade dilli ve o kadar da abartılı methiyesini devam ettirip 57.beyitte duaya geçer: Îdiñ sa îd eyleye Ḥaḳ celle-şânuhu Ḳadriñ mezîd-i Ḥażret-i ẜallâḳ-ı bî-zevâl 60. beyit tac beytidir. Şair, dileğininin Paşa nın sağlığı olduğunu belirterek şiiri tamamlar: Vehbîye senden ide ẜudâ ḳısmetin naṣîb Mihr ü cûd-ı vücûduña göstermesün zevâl

254 M. Hakverdioğlu 4. KASİDE M 79 a-80a ḲAṢÎDE-İ SÂLİM EFENDİ DER-TEŞEKKÜR-İ ESB-DÂDEN ḤAŻRET-İ ṢADR-I ÂLÎ Mirza-zâde Mehmed Emin Efendi, Şeyhülislam Mirza Mehmed Efendi nin oğludur. Müderrislik yapmıştır. Şuarâ tezkiresini Dâmat İbrahim Paşa ya sununca İstanbul Kadılığına getirildi. Aynî tarihini tercüme heyetinde bulundu. Anadolu Kazaskeri oldu. Mekke Kadılığına gönderildi. Şam da medfun olduğunu söyleyen kaynaklar olduğu gibi Tuhfe-i Nâilî gibi İstanbul da babasının yanında gömülüdür, diyenler de vardır. Sâlim özellikle mesnevi nazım şeklinde usta kabul edilmiştir. Tezkiresini, Safâyî nin tezkiresini beğenmediği için yazmıştır. Süslü bir dil kullanmış ve edebî şahsiyetleri Safâyî den çok daha iyi değerlendirmiştir. Vefatı 1156/1743 tedir. (Tuman 2001: 405; Pala 1989: 422) Hüseyin Güfta (1995) ve Adnan İnce (1994) nin aynı adı taşıyan şairler üzerine yaptıkları çalışmarında bulunmayan 30 beyitlik bu kısa kasidede Sâlim, kendisine at verilmesi üzerine teşekkür etmektedir. Mefâ îlün Mefâ îlün Mefâ îlün Mefâ îlün kalıbındaki bu kaside hem rahşiyye hem de sitayiş olarak kabul edilebilir. Düşkün bir halde sıkıntı ve yokluk çölünde yaya giden şairi, Paşa hazretleri (Damat İbraâhim Paşa) bir anda bir atla sevindirmiştir. Fütâde-geşt iderken deşt-i endûh-ı firâvânı Ayaḳlandurdı raḫş-ı himmetiñ abd-i ẟenâ ḫˇânı Bu ilk beyitte şair, verilen atın özelliklerini abartılı bir şekilde övdükten sonra 14. beyitte Vezir-i a zama teşekkür etmeye ve onu övmeye başlar: Vezîr-i a ẓam-ı ḥâtem-şiyem kim şâmil-i luṭfı Leb-â-leb eyledi leb-rîz-i cûdı çâr-erkânı Aşağıdaki 17. beyitte belirtildiği gibi İbrahim Paşa devrinin Hatem-i Tayi dir ve adeta hanedanın yenileyicisidir. Bu övgü aynı zamanda devrin bu gerçeğini de açıkça ortaya koymaktadır: Vücûdı ḫânedân-ı cûdı tecdîd eyledi yek-ser Unutdurdı zamân-ı Ḥâtemi luṭf-ı firâvânı Türkî-i Basit cerayanını güzel örneklerinden birisi de her halde aşağıdaki dizelerdir. Şiirin 22. beyti olan bu dizeler 18. asır dilde sadeleşme ve Mahallileşme Cereyanı nın etkisinin Sâlim de de görüldüğünün en bariz kanıtıdır: Zamân-ı devletinde ḳalmadı bir kimse hiç maḥrûm Ser-â-ser gördiler ḥadden żiyâde luṭf u iḥsânı 25. beyitten son beyte kadar dua eden şair devrin genel beklentisini son dizelerinde ortaya koyar: Paşa nın zamanında devlet taze bir hayat bulsun. Zamân-ı ḥaşre dek dâ im idüp Ḥaḳ devletin anıñ Ḥayât-ı tâze bulsun devletinde âlem-i fânî

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 255 METİNLER 1. EVRÛZİYYE-İ ŞÂKİR DER- SİTÂYÎŞ-İ ḤAŻRET-İ VELİYYÜ N-Nİ AM M 589a - 590a Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Gûş eyledim vaḳt-i seḥer bâd-ı ṣabâdan bir ḫaber Nevrûz irüp bâġa meger gül-naḫle düşmiş her şecer 2 Bu mevsim-i nevrûzdur bir sa at-i fîrûzdur El-ḥaḳ feraḥ endûzdur kim anda olmaz hiç keder 3 Yoḳ bu dem-i ġarrâ gibi nevrûz-ı şevḳ-efzâ gibi Ma cûn bile ṣahbâ gibi câm içre oldı cilve-ger 4 Meydâne sâḳî mey getür rindâne rengîn şey getür Sen daḫi muṭrib ney getür işret demi eyler güẕer 5 Mey merhem-i ṣad-yâredir zaḫm-ı derûna çâredir Dil ġamla kim biñ pâredir görmez keder her kim çeker 6 Ceyş-i ġamı berbâd ider vîrânları âbâd ider Ġam-gîn dili mey şâd ider nûş eyleyen çekmez żarar 7 Ey dil ṣaḳın olma melûl bâġa ṣabâ ḳıldı nüzûl Vaḳt-i bahâr itdi ḫulûl hengâm-ı dey ḳıldı güẕer 8 Gitdi şitâ geldi bahâr germ oldı ṣaḥn-ı lâlezâr Ṭut elde câm-ı zer-nigâr ḥuzz mâ-ṣafâ vü mâ-keder 9 Bir daḫi gelmez lâ-cerem ṭutdı reh-i semt-i adem Tünden tüne nef oldı ġam gitdi gider daḫi gider 10 Bülbül naġam pervâz olup muṭriblere dem-sâz olup Her naġmesi şehnâz olup bu perdeden taḳsîm ider 11 İcrâ idüp ḥükmin bahâr geldi dem-i seyr-i kenâr Açıldı râh-ı Üsküdâr gel idelim ey dil güẕer 12 Enduh Şeref-âbâd şâh mesnediñe ẓıllulil lâh Ḳaṣr-ı şeh-i âlî-penâh kim seyri biñ dünyâ deger 13 Ol mesned-i şâhâneyi ol miẟli yoḳ kâşâneyi Ol me men-i yek-dâneyi ṭarḥ itdi ṣadr-ı mu teber 14 Ṣadr-ı kerîm ü kâr-dân ṣıhr-ı şeh-i gîtî-sitân Düstûr-ı âlî-nâm ü şân dâmâd-ı şâh-ı dâd-ger 15 Düstûr-ı bî-miẟl ü adîl nâm-âver-i pâk-i ẜalîl Ṣadr-ı kerem-kâr-ı celîl ṣıhr-ı ḫidîvv-i tâc-ver 16 Farḳ itmege iẕ ân gerek çeşm-i meh ü mihr felek Hiç gördi mi bu âna dek bir böyle ṣadr-ı pür-hüner

256 M. Hakverdioğlu 17 Devrinde âlem şâd-mân ahdinde her kes kâm-rân Buldı cihân emn ü emân râḥatdadır ins ü beşer 18 Her kimde kim inṣâf ola mir ât-ı ḳalbi ṣâf ola Âyînesi şeffâf ola luṭfın nice inkâr ider 19 Kim dehri âbâd eyledi ġam-gînleri şâd eyledi İḥsânı mu tâd eyledi imsâki ḳıldı der-be-der 20 Bâz itdi bâb-ı râḥatı açdı der-i emniyyeti Sedd itdi râh-ı miḥneti ol ṣadr-ı İskender-ẓafer 21 Evṣâf-ı ẕât-ı kâmili ḥayrân ider ṣad- âḳılı Ol âṣaf-ı dânâ dili ḥâcet mi var vaṣfa meger 22 Ey dil yeter eyle du â dergâhına arż it ẟenâ Kim vaṣfına itmez vefâ maḥṣûl-i baḥr-i pür-güher 23 Çek ḫırḳaya ey ḫâme baş sırr-ı derûnuñ itme fâş Ḳâḍı gibi ġâfil be-bâş ḫıl et diker bu naẓm-ı ter 24 Şâkir ṣaḳın hiç yeme ġam düzdiñ toyı çekme elem Ol âṣaf-ı âlî-himem saña boyuñca luṭf ider 25 Ḥaḳ devletin müzdâd ide beyt-i dilin âbâd ide Ṭab -ı kerîmin şâd ide göstermeye aṣlâ keder 26 Her bir güni nevrûz ola her sâ ati fîrûz ola Her vaḳti şevḳ-endûz ola hiç görmeye renc ü ḫaṭar 2. ÇERÂĠÂNİYE-İ ŞÂKİR DER-SİTÂYÎŞ-İ ŞEM -İ TÂB-DÂR GÜLŞEN- SERÂY-I SALṬANATÜ M 593a - 593b Fâ ilâtün Fâ ilâtün Fâ ilâtün Fâ ilün 1 Dest-i ḳudret şem -i mâh-ı îdı nûrân eyledi Lâlezâr-ı şevḳ ü şâdîde çerâġân eyledi 2 Oldı âfâḳa żiyâ-baḫşâ amûd-ı ṣubḥ-ı îd Çarḫ o şem -i nûrı gûyâ kim fürûzân eyledi 3 Esdi gül-zâr-ı ümîde bâd-ı feyż-i nev-bahâr Ġonce-i neşküfte-i âmâli ḫandân eyledi 4 Oldı ma nâ-yı leṭâfet âşikâr ü rû-nümâ Kilk-i şem i gûyiyâ şerḥ-i Gülistân eyledi 5 Güldi âfâḳıñ yüzi açıldı dünyânıñ gözi Kim żiyâ virmekde rûzı şeb peşîmân eyledi 6 Serv-i âzâde ḫırâm-ı bâġı bâd-ı nev-bahâr Ḳâmet-i mevzûn-ı cânân-veş ḫırâmân eyledi

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 257 7 Şevḳ-ı gül-şen buldı germiyyet yine ḫˇâce bahâr Kâle-i gül-rîz-i şevḳı zîb-i dükkân eyledi 8 Hiç degildir lâleye dâġ-ı derûn isnâd iden Şevḳden itdi kinâye ya ki bühtân eyledi 9 Dâġ-ı ber-dil ḳalmadı dâġ üsti bâġ oldı yine Mevsim-i gül-geşt-i ṣaḥrâ ḫalḳı şâdân eyledi 10 Yalıñız olmaz ḳudûm-ı nev-bahâr ile bu feyż Şâh-ı âlem var ise azm-i gülistân eyledi 11 Şâḥ-ı gülde andelîb naġme-i pervâz-ı çemen Vaṣf-ı feyż-i vaḳti ḫalḳa böyle i lân eyledi 12 Âṣaf-ı devrân veliyy-i ni met-i ẕî-şânına Yümn ile Sâḥil-serâyında çerâġân eyledi 13 Ol ḫıdîvv-i bende-perver şehr-yârı baḥr u ber Ṣıhr-ı âṣaf-câhına luṭf itdi iḥsân eyledi 14 Devlet-i câvîd-i teşrîfiyle ḳıldı kâm-yâb Maḳdem-i pâk-i hümâyûnıyla şâdân eyledi 15 Farḳ-ı ḳadr ü i tibârın hem-ser-i arş eyleyüp Âsmân-ı iftiḫâre bedr-i raḥşân eyledi 16 Âf-tâb-ı salṭanat kim vech-i pâkinden felek İktisâb-ı nûr-ı izz ü rif at ü şân eyledi 17 Ḥażret-i sulṭân Aḥmed ẜân-ı Ġâzi kim ẜudâ Bâb-ı adlin mültecâ-yı tâc-dârân eyledi 18 Revnaḳ-efrûz-ı gülistân-ı ḫilâfet kim anıñ Bülbüli vaṣf-ı gül-i ḫulḳı ḫoş-elḥân eyledi 19 Mülk-i mevrûdınıñ icrâ itdi ḥükmin adl ile Ḥaḳ anı kim vâriẟ-i mülk-i Süleymân eyledi 20 Zîver-i mesnediñe iḳbâl ü adl idüp ẜudâ Ẕât-ı pâkiñ iftiḫâr-ı âl-i Oẟmân eyledi 21 Dergehin Ḥaḳ ideli dârü ş-şifâ-yı âcizân Kimde kim bir derd ola biñ dürlü dermân eyledi 22 Ḳıble-gâh iden cihâna dergeh-i vâlâsını Âsitânın Kı betü l-âmâl-i şâhân eyledi 23 Ḥall ü aḳd ü vefḳ u rıtḳ u żabṭ u rabṭ-ı mülkde İtdigi tedbîre Eflâṭûnı ḥayrân eyledi 24 Ġayrıye düşvâr olan aḥvâl-i vaṣf-ı müşkili Aña te yîd-i İlâhî emr-i âsân eyledi

258 M. Hakverdioğlu 25 Başladı devrinde dil-ḫˇâh üzre devrân itmege İtdigi gerdişlere çarḫı peşîmân eyledi 26 Eyledikçe azm-ı bezm-i rezm aña dest-i ẓafer Ṭard-ı ḫaṣma perçem-i tûġın meges-rân eyledi 27 Ṣafḥa-i Îrândan itdi ḫak-i a câm ġalaṭ Tîġ-ı ḳahrı zümre-i pespâyı ġalṭân eyledi 28 Mekr-bâne şâh-râh-ı taḳviye oldı delîl Mürşid-i şemşîri çoḳ kâfir müselmân eyledi 29 Ser-be-ser cem îyet-i eşrârı ḳıldı târ u mâr Mûr-ı zengî gibi urbânı perîşân eyledi 30 Arż-ı Nişâbûra döndi Terbizîler dirdi kim ẜân-mân-ı düşmeni ḫâkile yeksân eyledi 31 Eyleyüp deryûze-i kâr dergeh-i cûdı Cemi Bâb-ı dârâtında ṣad-dârâbı der-bân eyledi 32 ẜâdim-i ıṣṭabl-ı ḫâṣı dinse müsteb id degil Kâse-i tâc-ı ser-i faġfûrı fincân eyledi 33 Ḥüsn-i ḥaṭṭ-ı dest-i pâkîne debîr-i âstân Encümi rîg itdi ḳarṣ-ı mâhı rîg-dân eyledi 34 Naẓm-ı ġarrâ-yı hümâyûn-ı belâġat-güsterîn Ṣafḥa-i mecmû ına âfâḳa unvân eyledi 35 Ol Süleymân-zamân çün âṣaf-ı ẕî-şânını Devlet-i teşrîfine luṭfıyla şâyân eyledi 36 Maḳdem-i pâk ile pür-nûr oldı çeşm-i ṭâli i ẜâk-pâyın tûtiyâ-yı dîde-i cân eyledi 37 ẜürrem ü ḫandân beşûş ü şâd-mân u şevḳ-nâk Pâyına rû-mâl idüp taḳbîl-i dâmân eyledi 38 Da vet-i ḫâṣı ile sâl-ḫâne-i vâlâsına Pâdişâh-ı ma delet-fermâyı mihmân eyledi 39 Miẟli yoḳ bir gevher-i şeh-vâr-ı baḥr-i şevkete Sâḥil-i ümmîd-i devlet ḫˇâhişin kân eyledi 40 Âlemi idüp niṣâb-ı ferruhundan ḥiṣṣe-mend Cümleyi ber-vech ile taṭyîb ü ḫandân eyledi 41 Herkese îfâ-yı şükr-i maḳdem-i ḫâḳân içün Luṭf u iḥsân u aṭâyâ-yı firâvân eyledi 42 Sâye-i şâhen-şehîde itdi ta mîm-i neşâṭ ẜalḳa geşt-i deşt ü seyri emr ü fermân eyledi

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 259 43 Çıḳdı ayyûḳa sürûr-ı zevḳ ü şevḳ ü inbisâṭ Zühreyi râmişgerân-ı çengle raḳṣân eyledi 44 Şâh-râhından ġubâr u gerdi iẕhar itmege ẜizmet-i saḳḳâyı anda ebr-i nîsân eyledi 45 Dilleri yek-pâre ḳıldı ḳayd-ı miḥnetden ḫalâṣ Başına ancaḳ ġamıñ dünyâyı zindân eyledi 46 Ḥamdüli llâh devlet-i ḫâḳân-ı heft-iḳlîmde Şevḳ u şâdî âlemi mesrûr u ḫandân eyledi 47 Dil hevâlandı nesîm-i nev-bahâr-ı şevḳ ile Bülbül-i şûrîde-i ṭab ını ġazel-ḫˇân eyledi 48 Tîr-i müjgânı o şûḫuñ ḳaṣd-ı cîrân eyledi Der-kemân iken daḫı ṣayd-ı ġazâlân eyledi 49 Bir naẓarda pûye-gâhî deşt-i mülk-i cân olur Tevsen-i cüst-i nigâha ġamze meydân eyledi 50 Ḳâmet-i bâlâ-yı yâre servi teşbîh eyledi Ṭoġrısı ta bîrde ḫaylîce noḳṣân eyledi 51 Ba d ez-în olmaz süveydâ-yı dil-i üftâde-gân ẜâli ḫaṭ câh-ı zeneḥdân içre pinhân eyledi 52 Şâkirâ besdir ser-âgâz du â ḳıl öyle kim Diyeler Mevlâ ḳabûle anı şâyân eyledi 53 Ḥaşre dek efzûn ide eyyâm-ı ömr ü devletin Ol ki ẕâtın zîb-baḫş-ı taḫt-ı imkân eyledi 54 Sâkinân-ı arş-ı a lâ diyeler ümmîd odur Anı te yîd üzre Ḥaḳ şâh-ı cihân-bân eyledi 55 Her bahâr olduḳca dinsün yine ṣadr-ı a ẓamı Pâdişâh-ı âlem-ârâya çerâġân eyledi 3. ÎDİYYE-İ VEHBÎ EFENDİ DER-MİDḤAT-İ ḤAŻRET-İ VELİYYÜ N-Nİ AM ÂLİ-HİMEM EBḲÂHU LLÂHU MÂ-DÂME L- ÂLEM M 433a-435b Mef ûlü Fâ ilâtü Mefâ îlü Fâ ilün 1 Destâr-ı îdi tâzeleyüp ṣun -ı Ẕü l-celâl Telli ucı göründi hilâl eylemek ḫayâl 2 Ṣanmañ şafaḳ felekdeki îdiyye mâh-ı nev Bir lâciverdi câme biçindi ṭırâzı âl 3 Mihr-i dehânıñ açdı benân bûse rây-gân Bir aña bir aḳîdeye baḳ çâşni-i ḥelâl

260 M. Hakverdioğlu 4 Tîriñ muḳaddem itmek içün geldi giceden Îde selâm virdi egüp ḳâmetin hilâl 5 Buldı zamâne şâhid-i ẕîbende ṣûretin Virdi ḳumâş-ı îd aceb revnaḳ-ı cemâl 6 Îdiyye bir ḳaṣîde oḳur medḥ-i âṣafa Gûyâ felekde mâh-ı nev olmış lisân-ı ḥâl 7 Unvân-ı vaṣfı ile aġız miski arż idüp Eyler bu gûne beẕl-i şeker-pâre-i maḳâl 8 Ey âṣaf-ı ḫüceste-ṣıfat-ı melek-ḫisâl Îdiñ mübârek eyleye Allâh Ẕü l-celâl 9 Her ânıñ ola sâ at ü her sâ atiñ nehâr Her bir güniñ bir ay ola her ayıñ ola sâl 10 Her giceñ ola leyle-i ḳadr ile hem-ḳumâş Her ṣubḥuñ ide revnaḳ-ı nevrûzı iştimâl 11 Îydiyye kes boyunca kerem eyle âleme Hiç arası kesilmesün ey ṣadr-ı bî-hemâl 12 İtmiş ḳapıñı ḫalḳa ẜudâ ḳıble-i niyâz Hep sañadır teveccüh-i ḳalb-i uli l-kemâl 13 ẜˇân-ı ẜalîle döndi ḳudûmuñla nat -ı arż Ey luṭfı ḫalḳa mâ ide-i ni met ü nevâl 14 Naḫl-i vücûduñ eyledi ẓılliyle terbiyet Sâyeñde râḥat itmek içün ḫalḳı lâ-yezâl 15 Ṭûmâr-ı nâm u şöhreti Ḥâtemle Bermekiñ Ahdiñe ṭayy olundı çü taḳvîm-i köhne sâl 15 İtdiñ zamânede o ḳadar neşr-i mekremet Bî-kâr ḳaldı rıḳ a nüvîsân-ı arż-ı ḥâl 16 Ḥaḳdan temâyül eylemez aṣlâ tabî atıñ Olduñ tamâm-ı Ḥaḳ buña mîzân-ı i tidâl 17 Şûr u şürûrı sûr-ı sürûra idüp bedel Virdiñ niẓâm gelmiş iken mülke iḫtilâl 18 Âyîne-i nihâd ü żamîr-i münîriñe Âġâz-ı kârda görünür ṣûret-i me âl 19 Râyıñ ne semte eylese aṭf-ı inân-ı azm Tevfîḳ-ı Ḥaḳ murâfaḳât eyler bi-eyyi-ḥâl

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 261 20 Eylerseñ aḳl-ı kül ile de aḳd-i meşveret Re yiñ olur yetîme-i kes rişte-i maḳâl 21 Parmaḳlarıñ ki zemzem-i iḥsâne lûledir Altun oluḳdur elleriñ ey Ka be-i amâl 22 Ebr-i bahâr-ı mekrümetiñ virse bâġa ṣu Mîve yirine zer bitürir ḫuşk iken nihâl 23 İḳbâliñ ile lâle-i feyż-i ẜudâ gibi Hem-seng-i şeb-çerâġdır eşküfte-i kemâl 24 Ḥanẓal bulaydı leẕẕet-i nuṭḳıñla terbiyet Reşk eyler idi ṭa mına turunç-ı portaḳal 25 Eyler olursa maẓhar-ı feyż-i ṣalâbetiñ Şürb-i sipihri pâzede bir mûr-ı bî- mecâl 26 İtdiñ berây-ı şöhret ü nâmûs-ı salṭanat İẓhâr-ı şân-ı vâhidet ü şevket ü celâl 27 ẜâṭırda mı aġa ḳapusından geçen sene Âlây-ı îde tebrikiñ ey ṣadr-ı bî-hemâl 28 Ḥaḳ luṭfı ile îd-i dü-bâlâ idi o rûz Bir fetḥ-i nâza müjdesi olup ḳarîn-i ḥâl 29 Feyż-ı neşâṭ-ı îde sürûr-ı fütûḥ ile Şükrâne içün eylediñ ol rütbe beẕl-i mâl 30 Îẟâr ḳıldıġıñ zer-i zencîr-i dârdan Olmışdı reh-güẕâr-ı reh-i kehkeşân miẟâl 31 Şûrîş ḳopup melâ ike bende-i seyr içün Bir birini tesâbuḳa açmışlar idi bâl 32 Bir gûşecikde ben ḳuluñ itmişdim inzivâ Târîḫ-i fetḥ-i eyniñ içün ḫod-be-ḫod ḫayâl 33 Îsâ felekde ruḳye oḳur üfler üstiñe Bendeñ du â-yı devlete eylerdim iştiġâl 34 Yaḳlaşdı vaḳti mebne-i mey ẕevḳ ü neşâṭ hû Mest oluram o demleri itdikçe ben ḫayâl 35 Şükr-i ẜudâ ṣudûr-ı selefden seniñ gibi Bir kimseden görülmedi bu şevket ü celâl 36 Bir devletiñ vezîrine de virmedi ẜüdâ Ḳadr ü celâl ü baḫtıñı yoḳ bunda ḳıl ü ḳâl

262 M. Hakverdioğlu 37 Fermânıñ üzre ḫizmetiñ itmekde temşiyet İḳbâl ü baḫt-ı berzede dâmân-ı iştiġâl 38 Tevfîḳ olup kefîl-i mühim-sâzi-i enâm Dîvânıña gelür dimege var mı arż-ı ḥâl 39 Merġûbuña temâyül ider ḳalb-i kâ inât Maġżûbuña kimesneden ammâ meded muḥâl 40 Âvâz-ı luṭf u ḳahrıñ ile ṭoldı şeş-cihet Gerdenlerine maḳreme ṭaḳdı yedi ḳırâl 41 Ḥaḳḳ-ı suḫen budur ki efendim seniñ gibi Bu ṣadra kimse gelmedi gelmek daḫı muḥâl 42 Ben görmedim gören işiden varsa söylesün Oldı mı bir aṣırda bu resme be-ḥüsn-i ḥâl 43 Ḳabż-ı Arab futûḥ-ı Acem i tidâl-i Rûm Emn-i ṭuruḳ-ı niẓâm Mıṣır vüs at-i ġılâl 44 Senden muḳaddem oldı mı memhûr-ı kâ inât Ḳal -ı cibâl eyledigi himmet-i ricâl 45 Ẓâhirde sâḥe-i Sa d-âbâd-ı ḥüccetim Ma nâda ḳara ṭaġıdır güvâh-ı ḥâl 46 Senden muḳaddem itdi mi kimse pes ez-ḫalel Bu resme basṭ-ı mânide-i ni met ü nevâl 47 Ẓâhirde tarḫa vaḳt ü himem beẕl-i mekrümet Ma nâda baḫş-ı râḥat ü emn ü refâḥ-ı ḥâl 48 Kim itdi ḫalḳıñ âteşin iṭfâ muḳaddemâ Kim eyledi Gümiş Ṣuyı gibi niẟâr-ı mâl 49 Ma nâda nâr-ı fitne-i şûr u şer-i adû Ẓâhirde ḫod ḥarîḳ kenâr-ı alîyü l-cibâl 50 Kim eyledi idi ol ahâlîye raġbeti Hem-seng idi ḥaẕefle güher cehl ile kemâl 51 Ahdiñde lîk şevḳ-i ṭaleble ṭoġar velîd Taṣġîr-i ḥarf-i illet olur evvelin maḳâl 52 Mümkin degil meḥâsiniñi eylemek şümâr Ṣıfr-ı raḳam olursa da ṣaḥrâda key rimâl 53 Ey dâver-i ḥüceste-simâṭ-ı bülend-i dâẟ V ey âṣaf-ı sütûde-ṣıfat-ı melek-cemâl

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 263 54 Ebced-nedân-ı mekteb-i iḥsân-meniş selef ẜatm oldı sende muṣḥaf-ı himmet alel-kemâl 55 Elḳâb-ı medḥ-i şânıña vâfî degil lüġat Evṣâf-ı luṭf u cûduña kâfî degil maḳâl 56 Tecdîd eyledikçe libâs-ı ẓuhûrını Leyl ü nehâr u rûze vü aġyârda mâh u sâl 57 Îdiñ sa îd eyleye Ḥaḳ celle-şânuhu Ḳadriñ mezîd-i Ḥażret-i ẜallâḳ-ı bî-zevâl 58 Ṣadr ola dest-gâh-ı ḳumâş-ı sa âdetiñ Ârâyiş ola ḳâmetiñe ḥıl at-i Celâl 59 Tekmîl idüp ḥayât-ı tabî iyi ba d ez-în Ömrüm żamîme ide saña Ḥayy-i Zü l-celâl 60 Vehbîye senden ide ẜudâ ḳısmetin naṣîb Mihr ü cûd-ı vücûduña göstermesün zevâl 61 Leb-teşne-gân ḫˇâhişi sîr-âb-ı feyż idüp Dergâhıñ ola ḳullarıña maḳsem-i nevâl 62 Senden olursa isterem olmazsa istemem Câh u ḥayât vü kâfi ḳasem ber-resûl ü âl 4. ḲAṢÎDE-İ SÂLİM EFENDİ DER-TEŞEKKÜR-İ ESB-DÂDEN ḤAŻRET-İ ṢADR-I ÂLÎ M 79 a-80a Mefâ îlün Mefâ îlün Mefâ îlün Mefâ îlün 1 Fütâde-geşt iderken deşt-i endûh-ı firâvânı Ayaḳlandurdı raḫş-ı himmetiñ abd-i ẟenâ ḫˇânı 2 Ne raḫş-ı bâd-peymâ kim cebîn-i bî- adîliñde Meh-i ġarrâya ṭa n eyler ṣabâḥu l-ḫayr-ı pîşânı 3 Ne raḫş-ı bâd-ı sür at kim süzülse evc-i cevlâna Geçer evvel ḳademde eşheb-i fikr-i cihân-bânı 4 O çâpuk-seyr-i rehvâr-ı hünerdir kim murad itse İder taḳsîm-i reft ü âmed-i seyrinde berrânî 5 Miẟâl-i zülf-i ḫûbân ṭurre-i ṭarrârı müşg-efşân Be-hem çün nevk-i mevzûn-ter dü-gûş-ı nükhet unvânı

264 M. Hakverdioğlu 6 Sezâdır mihrden bir saṭl-ı sîmîn olsa ol raḫşa Şikâl-i pâyı bir meh tal atıñ zülf-i perîşânı 7 O ḳudretden tekaḥḥül çeşm-i âhû-yı dil-ârâyı Nigâh itdikçe dikḳat ile ḥayrân eyler insânı 8 O ḫank-i ṭarrafetü l- ayn-ı ezmâyiş ḫırâm itse İder rûḥ-ı sebük-pâ gibi yek-mıḫ üzre cevlânı 9 Himem pâkîzesin itse nihâde ṣaḥn-ı gül-zâre Gül-i taṣvîr olur rûy-ı zemîne na l-i tâbânı 10 Muḥâsin mû-be-mû endâmına dil-dâde vü vâlâ Şemâyil hey et-i maṭbu unıñ meftûn ü ḥayrânı 11 Süheyl-i şûḫı şevḳ-engîz bâl-i ḫâṭır-ı fâtır Beher reftârı revnaḳ-dâd ẕevḳ-i ṭab -ı insânı 12 O raḫşa eyleyüp ber-güsterân âġuş-ı iḳbâlim Ṣıṭabl-i pâkiniñ çârûbı itdim künç-i dâmânı 13 Nice mesrûr olup tevfîr-i şükrîn itmeyem ne kim Bu abd-i zâre kim luṭfından i ṭâ eyledi anı 14 Vezîr-i a ẓam-ı ḥâtem-şiyem kim şâmil-i luṭfı Leb-â-leb eyledi leb-rîz-i cûdı çâr-erkânı 15 Bulunmaz ḫuşk ḳalmış bir nihâl ü veche-i maḳṣûd Yed-i cûdı o rütbe eyledi sîr-âb ü devrânı 16 Zamânı ḳat ḳat iḥyâ eylemekde himmet-i pâki Cihânı nev-be-nev ta mîrde in âm ü iḥsânı 17 Vücûdı ḫânedân-ı cûdı tecdîd eyledi yek-ser Unutdurdı zamân-ı ḥâtemi luṭf-ı firâvânı 18 Seḫâ ber-ḳâlıb-ı bî-rûḥa dönmişdi bi-ḥamdi llâh Serîr-i devlete teşrîfi iḥyâ eyledi anı 19 Vücûd-ı bî-naẓîriñ eylemiş Ḥaḳ maḥzen-i elṭâf Kef-i deryâ nevâl-i farṭ-ı cûdın ḳulzüm-i ẟânî 20 Baḳılsun işte târîḫ-i düvel gelmiş mi bir böyle Saḫî vü aḳl-ı evvel adl ü dâd-ı merḥamet kânı 21 İder dünyâ ḳadar luṭf u kerem ednâ bahâneyle Nevâli bî-niyâz idince ṣınf-ı müstemendânı 22 Zamân-ı devletinde ḳalmadı bir kimse hiç maḥrûm Ser-â-ser gördiler ḥadden żiyâde luṭf u iḥsânı

Lâle Devri Kaside Şairleri ve Divanlara 265 23 Nice düşmişlere imdâd idüp dest-i teraḥumla Ḥażîż-i ḫâkden ḳaldırdı her üftân-ı ġalṭânı 24 Beni de raḫş-ı in âmı ayaḳlandurdı luṭf itdi Nevâli ḫâkden ref itdi îd-ı menḳabet- ḫˇânı 25 Cenâb-ı Ḥażret-i Ḥaḳ ide dâ im devlet ü ẕâtıñ Refîḳ olsun umûr u kârına tevfîḳ-i Yezdânî 26 Emîn ü sâlim olsun gerd-i ġamdan raḫş-ı iḳbâli Mühim-sâz-ı umûrı ola anıñ luṭf u iḥsânı 27 Kemiyyet anberîn zeyn-pûş-ı cûd-ı luṭfınuñ olsun Sitâyiş-kârı müżmâr-ı kelâmıñ ḫayl-i fersânı 28 Hemîn leb-rîz-i medḥ-i pâki olsun ber-ṭarâf âlem Pür itsün arṣa-gâh-ı dehri dâ im ṣayt-ı unvânı 29 Çerâġ olup benim gibi nice bî-kes zamânında Dem-â-dem sönmesün dergâhınıñ şem -i fürûzânı 30 Zamân-ı ḥaşre dek dâ im idüp Ḥaḳ devletin anıñ Ḥayât-ı tâze bulsun devletinde âlem-i fânî

266 M. Hakverdioğlu KAYNAKLAR Ahmet, R. (2004) Lügat-i Tarihiyye ve Coğrafiyye, Ankara, Tıpkıbasım. Dikmen, H. (1991), Seyyid Vehbî ve Dîvânı nın Karşılaştırmalı Metni, Doktora Tezi, Ankara: A. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eroğlu, S. (1998), Sadîk Hayatı, Kişiliği ve Dîvânının Tenkitli Metni, Yüksek Lisans Tezi, Bursa, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Gibb, W. (1999), Osmanlı Şiir Tarihi, Ankara: Akçağ. Güfta, H. (1995), Sâlim(Mirza-zâde) Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Dîvânının Karşılaştırmalı Metni, Doktora Tezi, Erzurum: A. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Günay, F. (2001), Râşid (Vakanüvis) Hayatı, Edebî Kişiliği, Dîvânının Tenkitli Metni ve İncelemesi, Doktora Tezi, Edirne: T. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Hakverdioğlu, M. (2007), Edebiyatımızda Lâle Devri ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ya Sunulan Kasideler İnceleme-Metin, Doktora Tezi. Konya: S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İnce, A. (1994), Mirza-zâde Mehmed Sâlim, Dīvân, Ankara. Macit, M. (1997), Nedîm Dîvânı, Ankara, Akçağ Yayınları. Özbek, A. (2000), Câzim Divânı (Edisyon Kritik- İnceleme) Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: E. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Özyılmaz, K. (1994), Kâmî Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği ve Dîvânı nın Tenkitli Metni, Yüksek Lisans Tezi. Konya: S. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Pala, İ. (1989), Ansiklopedik Dîvan Şiiri Sözlüğü, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları. Tektaş, N. (2002), Sadrazamlar, İstanbul, Çatı Kitapları. Tuman, M. N. (2001), Tuhfe-i Nâili-Dîvan Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri, Ankara, Bizim Büro Yayınları. Yıldız, S. (2002), XVIII. Yüzyıl Dîvân Şâiri Şâkir Hayatı, Eseri, Edebî Kişiliği ve Dîvânının Tenkitli Metni, Yüksek Lisans Tezi. Ankara: G. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.