İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Neslihan Erkan
İlan-ı Hürriyet II. Meşrutiyet, 1878 de askıya alınan Kanun-i Esasi nin yeniden yürürlüğe girmesiyle 23 Temmuz 1908 de başladı. Osmanlı coğrafyasında yeniden meşruti bir yönetime geçilmesi ya da o günlerin deyimi İlan-ı Hürriyet ile pek çok açıdan köklü ve geri dönülemez bir dönüşüm sürecine girildi. Bununla birlikte dönem hem büyük savaşlara hem de bir imparatorluğun yok oluşuna tanıklık etti. Manastır da meşrutiyet kutlamalarından
İstibdatın Genç Muhalifleri: Jön Türkler Jön Türk 1890 larda 2. Abdülhamit rejimine karşı ortaya çıkan muhalif kuşağa verilen genel isimdir. Jön Türkleri muhalif olmaya iten şey modern okullarda öğrendikleri yeni dünya görüşü ile içinde yaşadıkları siyasal ve kültürel ortam arasındaki çelişkidir. Öğrenilen liberal ve anayasal düşünceler ile mevcut rejimin baskıcı tutumu arasındaki tezatlık karşısında Jön Türkler meşrutiyetin yeniden ilanını en acil çözüm olarak görmüşlerdir. Abdülhamit rejiminin baskıcılığına son verme İmparatorluğun parçalanmasını önleme, birlik sağlama Avrupa nın dış müdahale ve baskılarını durdurma Osmanlı nın batı gibi modern olması Meşrutiyet in yeniden ilanı ve Kanun-ı Esasi nin yürürlüğe girmesi
Jön Türklerin Osmanlı sınırları içindeki ilk örgütlü muhalefet topluluğu İttihad-ı Osmani dir. 1889 da Askeri Tıbbiye de İbrahim Temo, Abdullah Cevdet gibi öğrenciler tarafından kuruldu. 1895 te Avrupa daki Jön Türk hareketinin önde gelen isimlerinden Ahmet Rıza ile kurulan temaslar sonucu örgüt Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ismini aldı. Ahmet Rıza İttihat ve Terakki 1896 da 2. Abdülhamit e bir darbe girişiminde bulundu. Ancak komplonun ortaya çıkmasıyla, örgütün bütün önde gelen isimleri tutuklanarak sürgüne gönderildi. Aralarından yurt dışına kaçanları da oldu. Abdullah Cevdet
Prens Sabahaddin Başarısız darbe girişimiyle imparatorluk sınırları içindeki Jön Türk hareketi ciddi bir darbe aldı. Ve sonraki on yıl boyunca Jön Türk muhalefetinin ağırlık merkezi Avrupa ya kaydı. Başta Paris, Cenevre olmak üzere Ahmet Rıza, Prens Sabahaddin, Mizancı Murat gibi isimler etrafında 2. Abdülhamit e karşı muhalefet devam etti. Ancak yurt dışındaki muhalif hareket içinde tam bir fikir beraberliği yoktu. Sadece yönetime karşıolmak ve meşrutiyetin yeniden ilanı konusunda birleşiyorlardı. Mizancı Murat
İmparatorlukta başarısız darbe girişimi sonrası sistemli ve örgütlü bir muhalefet kurulamadı, mevcut gruplar birbirlerinden kopuk ve dağınık haldeydiler. 1906 da Selanik te meşrutiyet yanlısı bir grup genç subay Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ni kurdular. Cemiyetin fikirleri başta Selanik, Makedonya, Edirne olmak üzere özellikle subaylar arasında hızlı bir şekilde yayıldı. Selanik ve Makedonya ülke içindeki örgütlü muhalefetin merkezi haline geldi. 1907 de Paris te Jön Türklerle temasa geçen Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, fikirlerini kendilerine yakın gördükleri Ahmet Rıza kanadı ile birleşme kararı aldılar. Bu birleşme sonrasında örgüt İttihat ve Terakki ismiyle anılmaya başladı. İttihat ve Terakki meşrutiyetin ilanına giden yolda örgütlenme ve eylemlilik konusunda önemli bir rol oynadı.
1908 de yapılan kongrede açıklandığı üzere İttihat ve Terakki nin iki temel amacı vardı: Vatanı içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak yani devleti eski düzenden kurtarmak ve Avrupa devletlerinin denetiminden çıkararak bütün unsurların birliğini sağlamak Milleti içinde bulunduğu zulümden, esaretten çıkarıp insanlığa layık biçimde yaşatmak yani ilerleme/modern olma fikriyle toplumun geri kalmışlığını ortadan kaldırmak Bu amaçlara giden yolu açacak olan şey ise meşrutiyet olarak görülüyordu.
Radikalleşen Muhalefet Yirminci yüzyılın başındaki bazı gelişmeler muhalefetin meşrutiyeti yeniden ilan etme konusunda eyleme geçmelerini hızlandırdı. 1906 ve 1907 yıllarında çıkan vergi isyanları Sert geçen kış, kuraklık, hayat pahalılığı, ödenemeyen maaşlar 1905 Rus-Japon Savaşı 1906 İran Devrimi Makedonya Sorunu Bardağı taşıran son damla: Haziran 1908 Reval Görüşmeleri
İstibdattan Meşrutiyete: İlan-ı Hürriyet 1908 Temmuz başından itibaren Makedonya da İttihat ve Terakki önderliğinde bir ayaklanma başladı ve kısa sürede bölgedeki ordu birlikleri içinde yayıldı. 2. Abdülhamit yönetimi isyanı bastırmada başarılı olamadı. 23 Temmuz 1908 de İttihat ve Terakki Manastır da meşrutiyeti yeniden ilan etti. Makedonya nın birçok yerinden İstanbul a meşrutiyet taleplerini dile getiren telgraflar çekildi. Baskılar karşısında 2. Abdülhamit meşrutiyeti ilan ettiğini açıklayan fermanını yayınladı.
Yaşasın Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet, Adalet!
Manastır da meşrutiyet kutlamalarından Meşrutiyetin ilanı bütün imparatorlukta ama özellikle Makedonya da bayram sevinciyle karşılandı. Farklı din ve mezheplerden Osmanlı uyrukları bir arada hürriyetin ilanını kutladılar. Meşrutiyet hem devletin hem de halkın kurtuluşu olarak büyük bir kurtarıcı olarak algılandı.
Meşrutiyetle Gelen Özgürlük Havası Seçimlere kadar geçen sürede başta İstanbul olmak üzere imparatorluğun her yerinde Osmanlı toplumunun o güne kadar görmediği bir özgürlük havası esti Meşrutiyetin ilanıyla birlikte kısa sürede seçimlerin yapılması ve meclisin açılması çalışmaları başladı Siyasal partiler kuruldu Siyasi sürgünler ülkeye döndü Sansür kaldırıldı Pek çok yeni gazete ve dergi basılmaya başladı Jurnal ve jurnalcilik yasaklandı Genel grev niteliği taşıyan işçi hareketleri yaşandı Galata da meşrutiyet kutlamalarından
Osmanlı Basınında Yayın Patlaması Meşrutiyetin ikinci kez yürürlüğe girmesinin ardından basında otuz küsur yıldır devam eden sansür yasağı kalktı. 25 Temmuz 1908 den itibaren gazete ve dergiler sansürsüz olarak yayınlanmaya başladı. Basın aracılığıyla her türlü düşünce ve fikir kamuoyunda serbestçe tartışıldı. Osmanlı basın hayatında adeta bir yayın patlaması yaşandı. Farklı dillerde ve farklı ideolojilerde yüzlerce gazete ve dergi yayın hayatına girdi. Özellikle mizah ve kadınlara yönelik yayınların sayısında ciddi artış görüldü. İkinci Meşrutiyet dönemi mizah dergilerinden Eşşek
Özgürleşen Basına Yeni Düzenlemeler, Yeni Kısıtlamalar Osmanlı basınında yaşanan bu özgürlük ve patlama dönemi çok uzun sürmedi. Temmuz 1909 da Matbuat Kanunu yürürlüğe girdi. Hem 1912-1913 yıllarında yaşanan siyasi gelişmeler hem de Birinci Dünya Savaşı basın üzerinde yeni bir sansür dönemini başlattı. Hasan Fehmi, Ahmet Samim gibi muhalif gazetecilerin öldürülmesi, gazetelerin kapatılması, sansür uygulamaları 1908 de kısa süreli yaşanan basın özgürlüğünün sonunu getirdi. İkinci Meşrutiyet dönemi kadın dergilerinden Demet ve Kadınlar Dünyası
İşçi Grevlerinden Tatil-i Eşgal Yasası na Meşrutiyetin yeniden ilanından sonra İstanbul ve Selanik gibi imparatorluğun önemli sanayi merkezlerinde işçi grevleri görülmeye başladı. Grevler daha sonra İzmir, Aydın, Beyrut, Samsun ve Üsküp gibi başka kentlere de hızla yayıldı. 1908 grevleri ağır çalışma koşullarına, uzun çalışma sürelerine ve genelde gecikmeli olarak ödenen düşük ücretlere karşı gerçekleştirilen ekonomik nitelikli işçi eylemleriydi. İşçi eylemlerine karşı 1909 Ta til-i Eşgal Kanunu ile çalışma koşulları, grev ve sendikalaşmayla ilgili düzenlemeler yapıldı.
Teşekkürler