DÜNDEN BUGÜNE KIBRIS TARİHİ VE KIBRIS SORUNU-IV



Benzer belgeler
11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. Basın Duyurusu. UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Büyük Buluşması

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

KIBRIS AKADEMİK DİYALOG

DİASPORA - 13 Mayıs

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Venezuela Devlet Başkanı Maduro ile ortak basın toplantısında konuştu

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Embargoed! Bilgi Paketi

ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: BAŞBAKAN IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT, BİZİM İÇİN BİR

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

Devrim Öncesinde Yemen

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

BASIN AÇIKLAMASI Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

Sayı: 7/2017. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı. yapar:

Erdoğan ve Maduro görüşmesinin ayrıntıları neler?

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ ANA UNSURLAR TOBB AB MÜDÜRLÜĞÜ -30 ARALIK 2004

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Güneş (Kıbrıs)

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Türkiye-Rusya ilişkilerinin son 16 yılı

OMV Petrol Ofisi A.Ş. Denetimden Sorumlu Komite Tüzüğü

2015 Cumhurbaşkanı Adayı. Dört Boyutlu Siyaset

TÜRKSOY ÜYESİ ÜLKELER UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLARI İKİNCİ TOPLANTISI ÇALIŞMA RAPORU

2015 Cumhurbaşkanı Adayı. Dört Boyutlu Siyaset

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

KKTC - AB İLİŞKİLERİ 1. SAYFADAKİ HABERİN DEVAMI. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler gözetiminde, ara bölgede Kuzey ve Güney Kıbrıs

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Ağustos ayı içerisinde üyelerimizin talep ettiği 45 üyeye Kapasite Raporu, 6 üyemize Ekspertiz Raporu ve 4 adette Fiili Tüketim Belgesi

İstanbul Bilgi Üniversitesi TEPAV 7 Aralık k 2006

Çarşamba İzmir Gündemi

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI KORUMA DERNEĞİ ÇALIŞMA GRUPLARI VE KOMİTELER YÖNETMELİĞİ

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU

Türkiye ve Avrupa Birliği

UNMIK in 10 Haziran 1999 tarihli ve 1244 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ile Kosova da bir geçici yönetim sağlamakla görevlendirilmiş olduğunu,

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

TÜRK DİLİ KONUŞAN ÜLKELER İŞBİRLİĞİ KONSEYİ ÜÇÜNCÜ ZİRVE BİLDİRİSİ Gebele, Azerbaycan

23- TÜKETİCİNİN VE TÜKETİCİ SAĞLIĞININ KORUNMASI

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

TÜRK TELEKOMÜNİKASYON A.Ş. DENETİM KOMİTESİ ÇALIŞMA ESASLARI

Uluslararası 15. MÜSİAD Fuarı ve 18. IBF Kongresi Lansmanı Yazın başlangıcını hissetmeye başladığımız Haziran ayının bu ilk

Kuzey Kıbrıs ta. Bir Çay Molası. Ekonomik ve Kültürel İşbirliği Buluşması Kasım Lefkoşa - Güzelyurt - Girne - İskele - Gazimağusa

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

RAPOR TPS-OIC TİCARET MÜZAKERELERİ KOMİTESİ (TMK) GÖZDEN GEÇİRME TOPLANTISI. (Ankara, Haziran 2008)

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ

UCLG-MEWA Akıllı Şehirler Komite Toplantısı Raporu. Konya. 8 Eylül 2015

ÖZET. İstanbul, 15 Ağustos 2016 KIRK YEDİNCİ GENEL KURUL

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Sayı: 6/2017. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı. yapar:

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

18- EĞİTİM, ÖĞRETİM VE GENÇLİK

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

2016 YILI MAYIS-HAZĠRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL-EKĠM FAALĠYET RAPORU

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

Uluslararası İlişkiler ULUSLARARASI İLİŞKİLER

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

SIRA SAYISI: 679 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Cumhuriyet Halk Partisi

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DANIŞMA VE İZLEME KONSEYİ NİN OLUŞUMU, TOPLANMASI VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI TÜZÜĞÜ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ SAĞLIK BAKANLIĞI İLE IRAK CUMHURİYETİ SAĞLIK BAKANLIĞI ARASINDA SAĞLIK ALANINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR MUTABAKAT ZAPTI

Cumhurbaşkanı Konuşması

AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Genel Müdürümüz Sayın İsmail GÜNEŞ, Dünya Meteoroloji Örgütü İcra Konseyi Üyeliğine Seçildi

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

SIRA SAYISI: 587 TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yükseköğretim ve Bilimsel

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) EKİM 2015 TARİHLERİNDE ANKARA DA YAPILACAKTIR.

ANKARA FORUM (Bilgi Notu)

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Avrupa Konseyi Kadın Erkek Eşitliğinden Sorumlu 7. Bakanlar Konferansı Raporu Mayıs Bakü/Azerbaycan

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

30 Temmuz 2008 tarihinde Mahkeme başvuru sahiplerinin 3 Eylül 2008 e dek İran a sınır dışı edilmemeleri hakkında 39 sayılı Kuralı yayınladı.

Transkript:

DÜNDEN BUGÜNE KIBRIS TARİHİ VE KIBRIS SORUNU-IV Lahey Görüşmeleri Cumhurbaşkanı Denktaş ve KKTC heyeti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos ve heyeti, 10 Mart 2003 te, BM Genel Sekreteri ne, yanıtlarını vermek üzere Lahey e gitti. Görüşmelere, garantör ülke sıfatıyla Türkiye, Yunanistan ve İngiltere heyetleri de katıldı. Heyetlerle, önce ayrı ayrı görüşen Genel Sekreter, daha sonra tarafları ortak bir toplantıda bir araya getirdi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan ın ev sahipliğinde, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Tasos Papadopulos un katılımıyla Lahey de yapılan maraton görüşmelerden bir sonuç çıkmadı. 19 saatlik görüşmenin ardından basına açıklama yapan BM Genel Sekreteri, Artık yolun sonuna geldik, ne yazık ki görüşmelerin başarıyla noktalandığını söyleyemeyeceğim dedi. Genel Sekreter, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ın ülkesinin tanınması konusundaki ısrarını ve Yunan tarafının ise 29 yıl önce adanın kuzeyinden ayrılan Rumlara tüm haklarının verilmesi isteğini vurguladı. Ardından KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bir basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Denktaş, Genel Sekreter planı bu haliyle kabul edemeyeceğimizi biliyordu. Çekincelerimizi hem sözlü, hem yazılı olarak bildirdik. Papadopulos la iki kez görüştük. O da geniş ve önemli değişiklikler istiyor, garantörlerle ilgili kısıma itiraz etti. Çıkarken Denktaş reddetti demiş. Bu doğru değil, her iki tarafın da itirazları vardı dedi. Cumhurbaşkanı Denktaş, görüşmelerin sonucunun bu şekilde oluşmasında Rum kesiminin zorlamalarının etkili olduğunu söyledi. Rum tarafının, plan üzerinde genel değişiklikler istediğini, ayrıca garantör ülkelerin bunu güvence altına almasını şart koştuğunu belirten Cumhurbaşkanı, bunun mümkün olamayacağını dile getirdi. Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos un, bu güvenceyi alamayınca referandum önerisini reddettiğini anlatan Denktaş, Türk tarafının görüşmelerin olumlu sonuçlanması için elinden gelen çabayı gösterdiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Denktaş, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ın çağrısı üzerine 10-11 Mart ta Lahey de gerçekleşen görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından Annan planının geçerliliğini yitirdiğini bildirdi. 28 Mart 2003 te Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Kıbrıs sorununun çözülmesi için Türkiye, İngiltere, Yunanistan, KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nin biraraya gelmesi için öneride bulundu. Bu öneri Rum Yönetimi tarafından reddedildi. 2 Nisan 2003 te Cumhurbaşkanı Denktaş, Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos a Kıbrıs sorununun çözümlenmesi için 6 maddelik öneriler paketi sundu. Papadopulos aynı günün akşamı bu önerileri reddetti. Kıbrıs Türk Tarafının 2 Nisan 2003 Önerileri

Kıbrıs Türk Tarafının, 2 NİSAN 2003 Önerilerine İlişkin Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş ın Basın Açıklaması Lahey sonrası yapmış olduğumuz değerlendirme ışığında GKRY lideri Tassos Papadopoulos a bugün bir mektup göndererek, Kıbrıs konusunun sosyo-psikolojik boyutunu ve özellikle iki taraf arasında var olan derin güven bunalımını uzun zamandır gözardı ettiğimizi bildirdim. Bu değerlendirmeye dayalı olarak, kendisine, iki taraf arasında çalışma ilişkisi kurulmasını sağlayacak diyalog ve danışma süreci başlatacağına inandığım, bir öneri paketi teklif ettim. İki tarafça da kabul edilebilir kapsamlı bir anlaşmanın gerçekleşmesi için katalizör rolü oynayabileceğine inandığım öneri paketinin ana hatları şöyledir: İlk adım olarak, Demokrasi Caddesinin güneyindeki Kapalı Maraş bölgesi, BM Ara Bölgesine kadar olan bölümü de kapsayacak şekilde, yeniden iskâna açılmak üzere Kıbrıs Rum tarafının kontrolüne verilecektir. Buna paralel olarak, Kıbrıs ın her iki tarafına yönelik ve buralardan gerçekleşecek dış ticaret, ulaşım, seyahat ve kültürel ile sportif aktivitelere uygulanan tüm kısıtlamalar kaldırılacaktır. Türkiye ve Yunanistan ın da, Kıbrıs Rum tarafına ve Kıbrıs Türk tarafına karşılıklı olarak uyguladıkları kısıtlamaları kaldırarak bu sürece olumlu katkıda bulunacaklarına inanıyorum. BM ve AB yi de bu düzenlemeleri tescil etmeye ve uygulamaya konulmalarına yardımcı olmaya davet edeceğiz. İki taraf arasındaki geçişler asgari prosedüre bağlı olarak kolaylaştırılacaktır. Turistlerin geçişleri ile ilgili kısıtlamalar da kaldırılacaktır. İki taraf arasında ticari ilişkilerin normalizasyonu için tedricen adımlar atılacaktır. Her iki taraftaki kurumlar ortak projeler oluşturmaları ve geliştirmeleri için işbirliği yapma yönünde teşvik edilecektir. Kıbrıs Türk tarafı, Temmuz 2000 tarihinden bu yana BM Barış Gücü nün dolaşımı ile ilgili olarak uyguladığı tedbirleri kaldıracaktır. İki taraf arasında karşılıklı saygı, hoşgörü ve anlayışın geliştirilmesi amacıyla bir Uzlaşı Komitesi tesis edilecektir. Bu komite, ikili temaslar ve projelerin geliştirilmesi için tavsiyelerde bulunacaktır. Bu fikirler ve öneriler bir bütün oluşturmaktadır. Bu paketin uygulanması, bir yandan iki tarafın siyasi eşitliğine dayalı ve iki tarafça da kabul edilebilir kapsamlı bir anlaşmaya varma şansını önemli derecede artırırken, diğer yandan da iki tarafa önemli somut yararlar getirecektir. Paketin kabulü ve uygulanmaya konması tarafların pozisyonlarına halel getirmeyeceği gibi, nihai bir anlaşmanın yerini de almayacaktır. Öneri paketinin uygulanmasına ilişkin olarak BM ve AB nin katkılarını sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Yukarıda belirtilenler çerçevesinde, iki tarafı da tatmin edecek bir sonuca ulaşmak amacıyla, kapsamlı çözüme ilişkin temel meseleleri ve AB üyeliğine ilişkin konuları da kendisiyle ele almaya hazır olduğumu Sayın Papadopulos a bildirdim. Her iki tarafta BM nin iyi niyet misyonunu desteklediği cihetle, öneri paketini ayrıca BM Genel Sekreterine duyurdum.

7 Nisan 2003 te BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs çözüm Planı konusunda Güvenlik Konseyi ne Türk tarafını suçlayan nitelikte bir değerlendirme raporu sundu. 16 Nisan 2003 te Kıbrıs Rum Yönetimi, Atina da AB Katılım Anlaşmasını imzaladı. 21 Nisan 2003 tarihinde KKTC Hükümeti KKTC ile GKRY arasındaki geçişleri belirli kurallarla serbest bırakma kararı aldı. Buna göre geçişler kimlik veya pasaport ibrazı ile yapılabilecekti ve geçişler için için Ledra Palaca, Beyarmudu ve 2.5 Mil Kara Sınır kapıları kullanılacaktı. Bilindiği üzere, bilahara Metehan ve Lokmacı kapıları da açılmıştır. Yeşilırmak kapısının açılması için ise çalışmalar halen devam etmektedir. KKTC Bakanlar Kurulu nun geçişlerin belirli kurallarla serbest bırakılması Kararından sonra GKRY çeşitli tepkilerde bulundu. Kıbrıs Rum Yönetimi isteyen GKRY vatandaşlarnın Kuzey e geçmekte serbest olduğunu, ancak pasaport göstererek Denktaş rejimini tanımanın herkesin kişisel sorumluluğu olduğunu belirtti. Rum Yönetimi, KKTC yurttaşları arasında doğum yerine göre bir ayırım yapmak suretiyle Kıbrıs doğumlu olmayan KKTC yurttaşlarının Güney e geçişlerine izin verilmeyeceğini duyurdu. 29 Nisan 2003 Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş karşılıklı geçişlerin serbest bırakılmasıyla ilgili yaşanan sorunların giderilmesi için Rum Yönetimi Başkanı Papadopulos a görüşme talebinde bulundu ve Rum Yönetimi bu girişimi reddetti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nin Kıbrıslı Türklere Yönelik Açıkladığı Kararlar 30 Nisan 2003 Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Kıbrıslı Türklere Yönelik önlemler adı altında, Kıbrıs Türklerini 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti altında var olan haklarından da geri götüren, Kıbrıs Türkleri için azınlık hakları öngören bir takım öneriler açıklamıştır. Bu önerilerin temel felsefesi Kıbrıs Türklerini birey olarak mütalaa etmesi, bugüne kadar tüm platformlarda var olan iki halkın ve iki yönetimin eşitliği ilkesinin dışına çıkmasıdır. Metnin içerisinde Kıbrıs Türklerinin GKRY de istihdamı, -Kıbrıs Türk ürünlerinin GKRY izni ile üçüncü ülkelere ihraç edilmesi, - Kıbrıs Türklerinin KKTC de kayıtlı federasyonlar yerine Rum Spor Federasyonları altında spor karşılaşmalarına katılması, -Kıbrıs Türklerine siyasi eşitliği ortadan kaldırma amaçlı olarak Güney de kısıtlı seçme-seçilme hakkı tanınması gibi, KKTC tarafınca kabul edilmesi söz konusu olmayan hususlar bulunmaktadır. Görüşmelerle İlgili Girişimler 24 Ocak 2004 te Davos ta BM Genel Sekreteri yle görüşen Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Sekreter e Türk hükümetinin, iyi niyet misyonu çerçevesinde ve BM belgesi temelinde görüşmeleri başlatması çağrısında bulundu. 29 Ocak 2004 tarihinde Bürüksel de bulunan Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopoulos Rum hükümetinin Annan Planı

temelinde görüşmelere başlama niyetini Genel Sekreter e bildirdi. Yunanistan da görüşmelerin yeniden başlamasına destek verdi. 10 Şubat 2004 te Genel Sekreter görüşmeleri başlatmak üzere tarafları New York a davet etti. Genel Sekreter taraflara gönderdiği mektubunda görüşmelerin yeniden başlayacağı prosedürü açıkladı. Üzerinde mutabık kalınmayan konuların kendisi tarafından doldurulacağını ve nihai şekliyle anlaşmanın 21 Nisan da her iki tarafta da ayrı referanduma sunulacağını belirtti. 13 Şubat ta New York ta taraflar görüşmelerin 3 safhada yapılması ve tamamlanmış şekli ile referanduma sunulması üzerinde anlaştı. Görüşmeler 19 Şubat ta Lefkoşa ara bölgedeki Lefkoşa Uluslararası Havaalanı nda BM Genel Sekreteri Kofi Annan ın Özel Temsilcisi Alvaro de Soto gözetiminde, 1 Mayıs tan önce kapsamlı bir çözüme ulaşılması niyetiyle başlar. Görüşmelerde her iki tarafın da planın karmaşık ve detaylı yapısı üzerinde derin görüş ayrılıkları olması üzerine en kritik safha olan karşılıklı al-ver sürecine girilemez ve Alvara de Soto görüşme formatını değiştirerek yüz yüze görüşmeleri dolaylı görüşme şekline çevirir. 17 Mart ta Kıbrıs Türk Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş Kıbrıs müzakere sürecinde temel kriterler üzerinde hiçbir ilerleme sağlanmaması nedeniyle görüşmelerin ikinci safhasını oluşturacak, 24 Mart taki 4 partili (Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı) İsviçre (Burgenstock) görüşmelerine katılmayacağını, fakat Başbakan Mehmet Ali Talat ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş ın KKTC hükümetini temsilen İsviçre de bulunacağını açıklar. Rum lider Tasos Papadopulos da görüşmelerde bir ilerleme kaydedilmediğini açıklayarak, İsviçre ye gideceğini söyler. Burgenstock Görüşmeleri İsviçre nin Burgenstock şehrindeki görüşmeler Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Molyviatis in de katılımı ile başlar. Teknik düzeyde ve gayri resmi yürütülen görüşmeler 27 Mart ta BM Genel Sekreteri nin, 28 Mart ta Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis ve 29 Mart ta da Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ın Burgenstock a gelmesi ile son şeklini alır. Mart 2004 te Genel Sekreter 220 sayfalık esas plan ve 9000 sayfalık ekinden oluşan Kapsamlı Çerçeve Anltaşması nın dördüncü versiyonunu sunar ve tarafların plan üzerindeki son görüşlerini sorar. Kıbrıs Rum tarafı Türk yerleşikler, kuzeyde yaşayacak olan Rumlar üzerindeki kısıtlamalar, güvenlik konusu ve Türk tarafının AB hukuku çerçevesinde talep ettiği ayrıcalıklar konularında itirazlarını bildirir. Türk tarafı ise geçiş sürecinin kısaltılması, Merkez Bankası nın oluşumu ve görevleri, ortak para birimi, Kuzey Kıbrıs için yapılacak ekonomik düzenlemeler ve derogasyonlar konularında itirazlarını bildirdi. Plan hakkındaki diğer önemli anlaşmazlıklar ise adada kaç tane Yunan ve Türk askerinin kalacağı, mal mülk konuları,

serbest dolaşım ve hukuki konulardan oluşmaktaydı. Burgenstock daki yogun görüşmeler sonucunda, iki taraf ile Türkiye ve Yunanistan Başbakanları nihai kapsamlı bir anlaşma metni üzerinde mutabık kalamadıklarından plandaki boşlukların Genel Sekreter tarafından doldurulmasına karar verdi. Boşlukların doldurulmasının ardından,31 Mart ta BM Genel Sekreteri Kofi Annan kapanış töreninde Planı nın son şeklini taraflara sundu ve 24 Nisan da her iki tarafın da ayrı ayrı referandum yapılacağını duyurdu. 24 Nisan 2004 te adada her iki tarafta ayrı ayrı yapılan referandum sonucunda Kıbrıslı Türkler BM Genel Sekreteri nin Kapsamlı Çözüm Planı nı (Annan Planı) %64.9 luk evet oyuyla kabul ederken Kıbrıslı Rumlar %75.8 lik oy oranıyla reddetti. 24 Nisan 2004 Referandumu ve Referandum Sonrası Gelişmeler Nisan 2004 Referandumu nun hemen ardından, BM Genel Sekreteri, birçok yabancı devlet adamı ve uluslararası kuruluş Kıbrıslı Türklerin BM planı lehine vermiş oldukları evet oyunu memnuniyetle karşıladıklarını ve Kıbrıslı Türklerin bu tavrının karşılıksız kalmaması gerektiğini açıkladı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 24 Nisan 2004 tarihindeki açıklamasında, Kıbrıslı Türklerin, 1 Mayıs 2004 itibarıyla (sözde Kıbrıs Cumhuriyeti nin AB üyeliğine alındığı tarih) AB üyeliğinin avantajlarından Rumlarla eşit koşullarda yararlanamayacaklarından üzüntü duyduğunu, fakat Kıbrıslı Türklerin kendilerinin sebep olmadığı bu kötü durumdan kurtulmaları için de yollar bulunacağını ümit ettiğini belirtti. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 28 Mayıs 2004 te (S/2004/437) Güvenlik Konseyi ne sunduğu raporunda, Planı nın Kıbrıslı Türkler tarafından büyük bir çoğunlukla kabul edilirken, Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildiğini, gerçekte Kıbrıslı Rumların Planı değil de herhangi bir çözümü ve anlaşmayı reddettiğini vurguladı. Kofi Annan referandum sonuçlarının Kıbrıslı Türklere baskı ve izolasyon uygulamak için tüm nedenleri ortadan kaldırdığını söylediği raporunda, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin dikkatlerini Kıbrıslı Türklere çevirerek ikili ilişkiler kurmalarını ve ekonomik izolasyona son vermeleri çağrısında bulundu. Fakat maalesef Genel Sekreter in Raporu, Rum-Yunan ikilisinin baskıları sonucu Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadı. Yine, Nisan 2004 Referandumu ndan hemen sonra, Avrupa Birliği de Kıbrıslı Türklerin kapsamlı BM planına vermiş oldukları desteğe karşılık vermek amacıyla, Kıbrıslı Türkler üzerinde uygulanan izolasyonu sona erdirme kararlılığını ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nin ekonomik kalkınmasına destek vererek Kıbrıs ın birleşmesine yardımcı olma isteğini dile getirdi. Bu çerçevede, 26 Nisan 2004 tarihinde, AB Dışişleri Bakanları Konseyi KKTC ye yönelik izolasyonların kaldırılmasına ilişkin bir karar aldı. AB Konsey kararının ardından, AB Komisyonu, ticari ve mali uygulamalardan oluşan ve AB ülkeleri ile Kuzey arasında doğrudan ticareti öngören bir yardım

paketi hazırladı. Bu çerçevede, Komisyon 7 Temmuz 2004 te, Mali Yardım Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü tasarılarını hazırlayarak Konsey e sundu. Sunuldukları tarihten itibaren Rum tarafı söz konusu tüzük tasarılarının anlamlarını yitirecek şekilde içeriklerinin değiştirilmesi yönünde çaba harcadı. İki tüzüğün birbirinden ayrılması ve Kıbrıslı Türkler üzerinde uygulanan izolasyonun kaldırılmasında önemli bir adım olacak olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü nün onaylanmaması için uğraştı. Nitekim Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye nin karşı çıkmasına rağmen, GKRY nin engellemeleri sonucunda başta bir paket olarak sunulan Tüzükler birbirinden ayrıldı, Mali Yardım Tüzüğü iki yıla yakın bir gecikmeden sonra Şubat 2006 da yürürlüğe girebildi. Doğrudan Ticaret Tüzüğü ise askıya alındı ve halen bekletilmektedir. Bu gelişmelere paralel olarak KKTC devlet yetkilileri, tüm dünya ile ilişkilerini yoğunlaştırdı ve gerçekleştirdikleri tüm temaslarda ve katıldıkları her türlü platformda insanlık dışı izolasyonun ve yasadışı ambargonun sona erdirilmesini talep etti. AB ile temaslarda ise referandum sonrasında verilen sözlerin tutulmasını istedi. 2004 yılı içinde Kıbrıslı Türkler için olumlu bir gelişme 14 16 Haziran 2004 te İstanbul daki İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantısında gerçekleşti. İslam Konferansı Örgütü ne üye Müslüman ülkeler almış oldukları bir kararla KKTC nin statüsünü Kıbrıs Müslüman Türk Cemaati nden Kıbrıs Türk Devleti ne çıkardılar. İKÖ kararında ayrıca uluslararası topluluğa Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonu sona erdirmek için acil adım atma çağrısı yapıldı ve Müslüman ülkelere de KKTC üzerindeki izolasyonu ve ambargoyu kaldırıp KKTC ile ekonomik ilişkiler başlatma çağrısında bulundu. Azerbaycan da hem İKO kararına, hem de BM Genel Sekreteri nin izolasyonun kaldırılması çağrısına destek belirtti. 30 yılı aşkın bir süredir devam eden izolasyonu kaldırmaya yönelik bir adım 27 Temmuz 2005 tarihinde Azerbaycan dan KKTC ye ve 29 Ağustos 2005 tarihinde Ercan dan Bakü ye gerçekleşen direk uçuşlarla atılmış oldu. İki ülke arasındaki uçuşların rutin bir şekilde devam etmesi kararlaştırılmasına rağmen, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ın, çeşitli kanallar üzerinden Azerbaycan a uyguladıkları baskı sonucu bu gerçekleşemedi. 2006 yılının başlarında, Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunamamasından kaynaklanan problemleri çözmek amacıyla yeni bir inisiyatif başlattı ve 24 Ocak 2006 da bir Eylem Planı önerdi. Eylem planı 10 maddeden oluşmaktaydı ve Türkiye nin limanlarını ve hava alanlarını Kıbrıs Rum bandıralı gemi ve uçaklara, Kıbrıslı Türkler üzerindeki kısıtlamaların ve ambargonun kaldırılması koşuluyla açmayı öngörmekteydi. Her ne kadar bu öneri uluslararası toplumdan destek görmüş olsa da Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından hemen reddedildi. 24 Ocak 2006 tarihinde adaya gelen İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Kıbrıs Rum Yönetimi nin tüm itirazlarına rağmen KKTC ye geçti ve II. Cumhurbaşkanı Talat ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı nda bir araya geldi. Görüşme sonrası Straw, ara bölgedeki Ledra Palas Otel de bir basın

toplantısı düzenledi ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan ın da kendisinin adaya ziyaretini ve temaslarını desteklediğini vurguladı. Straw ayrıca, Kıbrıslı Türkleri AB ye yakınlaştırmanın herkesin çıkarına olduğunu söyleyerek, Kıbrıs Türk tarafı üzerindeki izolasyonun kaldırılması için ilerleme kaydedilmesi gerektiğini söyledi. 26 Şubat 2006 tarihinde, Avusturya nın Dönem Başkanlığı sırasında, AB Genel İşler ve Dış ilişkiler Konseyi, çeşitli tarihlerde Kıbrıs Rum Yönetimi lehine yapılan değişikliklerle, Mali Yardım Tüzüğü nü kabul etti. Bu şekilde iki tüzük birbirinden ayrılmış oldu ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü Taslağı daha sonraki toplantılarda görüşülmeye bırakıldı. Buna ilaveten, Konsey Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile ilgili yasal zemini değiştirdi ve Katılım Anlaşması nın (Accession Treaty) 10. protokolü çerçevesinde, onayının tüm AB üyelerinin oybirliği ile mümkün olacağı hükmüne bağladı. Bunun üzerine, Kıbrıs Türk tarafı tüzüklerin birbirinden ayrılmasını onaylamadığını ve bu konudaki sorumluluğun AB ye ait olacağını açıkladı. Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen, KKTC yetkilileri AB ve çözüm perspektifinden uzaklaşmamıştır. Bu gelişmelere paralel olarak, Birleşmiş Milletler Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak amacıyla tarafları bir araya getirdi. Adadaki iki lider, 8 Temmuz 2006 tarihinde BM Genel Sekreteri nin Kıbrıs taki Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Michael Moller in ara bölgedeki ikametgâhında, BM Genel Sekreteri nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı İbrahim Gambari nin himayesinde bir toplantı gerçekleştirdi. 8 Temmuz Anlaşması diye de anılan bu toplantıda, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili bazı önemli hususlarda mutabakata varıldı. İki liderin aldığı kararlar ve 5 maddelik İlkeler Dizisi çerçevesinde, Temmuz (2006) ayı sonuna kadar insanların günlük hayatını etkileyen konularda, Teknik Komiteler kurulup toplanmaya başlayacak ve iki lider arasında özlü konular ile ilgili listeler karşılıklı olarak değiştirilecekti. Listelerin, içerikleri iki toplumlu Uzman Çalışma Grupları tarafından incelenecek, liderler tarafından sonuçlandırılacak ve her iki lider, iki toplumlu Uzman Çalışma Gruplarına yön vermek ve Teknik Komitelerin çalışmalarını gözden geçirmek için uygun görüldüğü zamanlarda yeniden görüşecekti. Bunlara ilaveten, her iki taraf da ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında belirtilmiş olduğu üzere, Kıbrıs ta iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyona ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme bağlı kalacaktı. 2007 yılının ilk yarısı boyunca Kıbrıs Türk tarafı, bir taraftan izolasyonların kaldırılması ve AB Dönem Başkanı Almanya nın görev süresi dolmadan Doğrudan Ticaret Tüzüğü nün onaylanması için çaba gösterdi, diğer bir taraftan da 8 Temmuz sürecinden sonuç almak için her türlü girişimi yaptı. Fakat tüm bu uğraşlara rağmen Kıbrıs Rum tarafı 8 Temmuz sürecini zaman kazanmak için kullandı ve AB sürecinde Türkiye ye daha fazla baskı uygulayıp Kıbrıs ta daha çok taviz koparma gayreti içerisine girdi. 1 Mayıs 2004 itibarıyla AB üyesi olan, Yunanistan ile beraber Türkiye yi veto yetkisine sahip, AB üyesi olunca Türkiye nin hukuken tanımak zorunda bırakılacağı, Türkiye nin böylece bir AB ülkesini

fiilen işgal etmiş sayılacağı, Türkiye nin sivil uçaklara uyguladığı hava yolu vermeme durumunu fiilen ortadan kaldıran 1 ve Türkiye nin AB üyeliği konusu kendi önüne de gelecek olan Kıbrıs Rum Kesimi böylece referandumda ret cevabı verir. 2 Kıbrıs Türk toplumunun kendi devletine ve ülkesine sahip çıkmak ile standardı daha yüksek bir toplumda azınlık olarak yaşamak ve yok olmak arasında tercih yapmaya zorlandığı ve görünürde Kıbrıslı Türklerin dışlanmışlıktan kurtulmak, ambargolardan sıyrılmak, küreselleşmeden faydalanmak, dünya üretiminden payına düşeni almak ve AB üyesi olmak şeklinde ifade edilen ancak aslında Kıbrıslı Türkleri adadaki iki egemen halktan birisi konumundan azınlık durumuna düşürecek ve Rumların insafına bırakacak bir sürecin başlangıcına getiren referandumda Avrupa Birliği ne girişi garanti altına alınan ve kazanımlarını azınlık olarak gördükleri Kıbrıslı Türklerle paylaşmak niyetinde olmayan Rumların referandumda kabul etmedikleri Annan Planı uluslararası kamuoyunda da geniş yankı bulur. New York Times durumu Kıbrıs ta iki tarafın onayı olmadan barış planı gerçekten ölüdür. diyerek duyururken Washington Times ise Rumların oyu, AB ye girişi lekeleyecek ve uluslararası toplumla ilişkilerine zarar verecektir. der. Sunday Times ise AB nin Rumların planı reddetmesinden hayal kırıklığına uğradığını yazar. Le Monde gazetesi ise yeni durumu Rumların Hayır oyu Türkiye nin AB adaylık dosyasını olumsuz etkileme riski var. 3 şeklinde duyurur. Referandum sonrasında Rumların GKRY nin AB ne şartsız olarak kabul edilmesi sonrasında KKTC üzerindeki ekonomik ambargoların azaltılması ve ticaretin geliştirilmesi projeleri gündeme getirilir.ab nin ortaya attığı bu projenin yankıları daha kaybolmadan esasında bu çalışmaların Eylül-Ekim 2004 döneminde gerçekleştirilecek olan AB Bakanlar Kurulu ve Avrupa Parlamentosu toplantılarında görüşüleceği ve bundan sonra nihai bir karara varılacağı açıklanır. Bunu takip eden süreçte ise BM de yapılmakta olan Kıbrıs tasarısı çalışmaları da dondurulur. Fransa nın karşı çıkması neticesinde ertelenen bu tasarıyı hazırlayanlardan birisi de İngiltere dir. 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan referandumun ardından ABD yetkililerinin farklı açıklamaları da kafaların karışmasına neden olur. Colin Powell ın ABD nin bu aşamada henüz KKTC yi tanıma noktasına gelmediğini belirtmesinin ardından, Richard Boucher in ABD nin KKTC ye ilişkin bütün seçeneklerinin açık olduğunu belirtmesi ve ayrıca diğer yetkililerden de öncelikli hedefin KKTC nin uluslararası izolasyondan kurtulması olduğu şeklinde açıklamalar gelmesi ABD nin belki de uzun vadede KKTC yi tanıyabileceği şeklinde de algılanır. 4 ABD de ayrıca KKTC de 1 Türkiye bu konuda da bir jest yaparak 20 Temmuz 2004 tarihinden itibaren Rum tarafına giden sivil uçakların Türk sahasını kullanmasına müsaade ettiğini açıklar. 2 Rum lideri Papadopulos, Annan Planı nın bir kere daha görüşülebilmesinin adadaki Türk askerinin derhal ve kayıtsız şartsız çekilmesine, Türkiye nin Garantörlük Anlaşması ndan doğan tek yanlı müdahale hakkının kaldırılmasına ve Kıbrıs ta bulunan TC vatandaşlarının adadan çıkartılmalarına bağlı olduğunu belirtir. 3 Le Monde, 25 Nisan 2004 4 Armağan Kuloğlu, ABD politikaları, Kıbrıs ve Türkiye, ww.avsam.org/turkce/analizler/44_analizler.htm

temsilcilikler açılması, Ercan ve Geçitkale havaalanlarının uluslararası uçuşlara açılması, Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşlardan mali kaynak aktarımı ve 1974 sonrasında ortaya çıkan KKTC ürünlerinin satışının uluslararası piyasada satışının yasaklanmasına son verilmesi gibi konularda da planlar yapıldığı belirtilir. Ancak bu aşamada bütün bunlarla ilgili olarak somut bir adım söz konusu değildir. Öte yandan adaya yönelik ambargoların kaldırılması yönündeki çabalar BM de Rusya nın başını çektiği aralarında Fransa, Çin ve Brezilya nın da bulunduğu grup tarafından reddedilir. 5 İzolasyonların kaldırılması yönündeki vaatlerin hiçbirisi yerine getirilmezken sözde Amerikalı işadamlarının oluşturduğu bir grubun adanın Türk tarafına gelmesi de hiçbir somut sonuç vermeyecektir. 23 Nisan 2003 6 tarihinde sınır kapılarının karşılıklı açılması sonrasında Rum tarafına geçen KKTC vatandaşlarından Kıbrıs doğumlu olanlara istedikleri takdirde yeni Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ve pasaportu verebileceğini açıklayan Kıbrıs Rum Yönetimi bugün pasaport ve kimlik almış olan yaklaşık 57.000 Kıbrıslı Türkü tek tek fişlemek ve takip altına almak suretiyle haklarında tazminat davaları açmakta, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olarak başkalarına ait mal ve taşınmazlara el koydukları iddiasıyla bu kişileri mahkemeye vermektedir. 7 Referandum öncesinde KKTC ye destek sözü veren Azerbaycan da gelinen noktada ikilem içerisindedir ve bunun sonucu olarak da özellikle Ermenistan tarafından işgal edilerek uluslararası kamuoyuna Dağlık Karabağ sorunu olarak gösterilen, esasında Azerbaycan topraklarının işgalinden başka bir şey olmayan durumla ilgili olarak Batılı devletler ve Ermenistan tarafından köşeye sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. 8 5 AB nin KKTC ye yönelik olarak yapacağı ancak ortak çalışmalar için kullanılacak 259 milyon Euro luk yardım paketi de Rumların engellemeleriyle karşılaşır. 6 Esasında Kıbrıslı Rumların Türklere karşı uyguladıkları izolasyon, ikinci sınıf yurttaş muamelesi ve Türklerle birlikte hiç bir zaman yaşamaya niyetlerinin olmadığını gösteren en açık örneklerden birisi sınır kapılarının açılmasından sonar ortaya çıkar. Kimliğini göstermek suretiyle rahatça Türk tarafına geçebilen Rumlara karşılık Kıbrıslı Türklerin Rum tarafına geçmeleri o kadar kolay değildir. Hatta bazıları için imkansızdır çünkü Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türk olarak kabul ettikleri sadece elinde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu veya kimliği olanlarla 20 Temmuz 1974 öncesinde Kıbrıs ta doğanlardır. Şubat 1975 tarihinden sonar Türkiye den göç eden ve çocukları orada doğup büyüyen insanlar ise Kıbrıslı olarak Kabul edilmezler. Rumlar elindeki kimlik ve pasaportla ve turist olarak günübirlik Kıbrıs Rum tarafına geçmek isteyen bu insanlara bile müsaade etmez ve tahammül göstermezken bir arada yaşanabileceği iddiasında bulunabilmek ne derece sağlıklıdır acaba? 7 Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ve pasaportu alan Türkleri takip altın alan Kıbrıslı Rum yöneticiler bu kişilerin Türk tarafında nerede oturduğunu tespit etmekte ve 20 Temmuz 1974 öncesinde Rumlara ait olduğunu iddia ettikleri bir yerde oturuyor veya böyle bir taşınmaza sahip ise o kişi hakkında mahkemeye suç duyurusu yapmakta ve mahkeme çağrı pusulasını da bizzat özel ulak göndermek suretiyle sanık durumuna düşürülen Kıbrıslı Türklere KKTC topraklarında elden ve imza karşılığında teslim etmektedir. Bu şekilde bir durumla karşılaşan pek çok Kıbrıslı Türk arasında eski KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da bulunmaktadır. 8 Her ne kadar Azerbaycan, KKTC yi tanıma konusunda bir şeyler yapma gayretinde olsa da bunlar şu ana kadar somut bir sonuç vermez. Önce 17 Temmuz 2005 tarihinde milletvekillerinden oluşan bir Azeri heyeti KKTC yi ziyaret eder. Ardından da 20 Temmuz 2005 tarihinde kutlanan barış Şenlikleri çerçevesinde 50 Azeri işadamından oluşan bir başka heyet KKTC ye gelir. Ancak her iki ziyaret de Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi tarafından tepkiyle karşılanır. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov bütün bu tepki ve tehditleri ciddiye almadıklarını belirtse de durum hiç de öyle değildir. Ermenistan ın işgal ettiği Azeri topraklarıyla yarattığı fiil durum ve Kıbrıs ın

Talat-Papadopulos Görüşmesi (5 Eylül 2007) Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı çözüm müzakerelerinin yeniden başlatılması çabaları ve Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ın Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos a çeşitli defalar yapmış olduğu yüz yüze görüşme davetleri sonucu, bir yıl aradan sonra 5 Eylül de BM gözetiminde iki lider ilk kez bir araya geldi. Görüşme sonrası kısa bir açıklama yapan BMGS Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller, Sayın Papadopulos ile Sayın Talat yapıcı bir atmosfer içerisinde görüştüler. Prosedürün en kısa zamanda başlaması gereği üzerinde uzlaştılar ve kapsamlı bir çözümü gündeme getirecek diğer konuları da ele aldılar. Temaslarına BM aracılığıyla devam etmeye ve uygun bir zamanda yeniden bir araya gelmeye karar verdiler dedi. Papadopulos la görüşmesini Cumhurbaşkanlığı na dönüşünde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos la görüşmelerinde 2 2.5 aylık hazırlık sürecinden sonra tam teşekküllü müzakerelerin başlamasını ve 2008 sonuna dek çözümün hedeflenmesini önerdiklerini, ancak önerilerinin kabul görmediğini açıkladı. Kıbrıs Türk tarafının ivedi çözüm için hızlandırılmış bir hazırlık süreci önerisi, Rum lider Papadopulos un birkaç komite kuralım, Kıbrıs sorununu onlara havale edelim anlayışı karşısında reddedilmiş oldu. Talat-Hristofyas Görüşmesi (21 Mart 2008) GKRY nde Şubat 2008 de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, propagandasını çözüm vaadi üzerine inşa eden Dimitris Hristofyas ın kazanması Ada da bir çözüme ulaşılması yönündeki çabalara ivme kazandırdı. Söz konusu seçimleri müteakip, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve GKRY Lideri Hristofyas 21 Mart 2008 tarihinde tam teşekküllü görüşmeler hususunu ele almak üzere BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller in Ara Bölgedeki rezidansında bir araya geldi. Liderler, üç aylık bir hazırlık sürecinin ardından tam teşekküllü görüşmelerin başlaması ve gerekli görecekleri sıklıkta yeniden bir araya gelme hususlarında mutabık kaldı. Ayrıca, Lokmacı barikatının açılmasını kararlaştırdılar. Üç aylık hazırlık süreci 1974 sonrasında bölünmüşlüğü arasında paralellik kurmay çalışması sorunu içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bu faaliyetlerin arkasında ise Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi bulunmaktadır.27 Temmuz 2005 tarihinde Bakü (Azerbaycan) - Ercan Havaalanı(KKTC) arasında başlatılan uçak seferlerine en sert tepkiyi gösterenler de yine Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi olur. Bu arada Yunanistan ın telekomünikasyon alanındaki en önemli şirketlerinden birisi olan İntrakom un Ermenistan ve Ermenistan işgalindeki Azerbaycan topraklarında faaliyet gösteren Vivacell isimli Ermeni şirketle ortak yatırım kararı alması ve 2.8 milyon Euro luk yatırımı, KKTC yi tanıyacağını açıklayan Azerbaycan a karşılık Rumların da işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesiyle diplomatik ilişki kuracağı yönündeki tehditler, ayrıca Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nin Azerbaycan ı yapılan bu uçuşla ilgili olarak Uluslararası Havacılık Şirketi ne şikayet etmesi Azerbaycan ı sıkıntıya sokar. Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlardan gelen tepki ve tehditler sonrasında Azerbaycan ın durumu bir kere daha düşüneceği anlaşılmaktadır.

çerçevesinde, iki liderin temsilcileri, Kıbrıs konusunun esasına ilişkin konuları ele alacak olan 6 Çalışma Grubunu ve gündelik konuları görüşecek 7 Teknik Komitenin oluşturulması üzerinde mutabık kaldılar. İki liderin, 21 Mart 2008 tarihinde yapmış olduğu görüşmeyi müteakip Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Temsilcisi ve BMBG Misyon Şefi Michael Möller tarafından okunan açıklama: Liderler bugün çok olumlu ve samimi bir atmosferde buluşarak, büyük ölçüde yakınlaşma kaydettikleri birçok konuda karşılıklı görüş alışverişinde bulunmuşlardır. Liderler, bir dizi çalışma grupları ve teknik komiteler kurmak, gündemlerini belirlemek ve bunu mümkün olan en hızlı şekilde yapmak üzere danışmanlarının önümüzdeki hafta içinde buluşmasına karar vermişlerdir. Liderler ayrıca, gelecekteki görüşmelerin yürütülmesi için tüm sorumluluğu alarak, üç ay sonra yeniden buluşmak, çalışma gruplarının ve teknik komitelerin kaydetmiş olduğu çalışmayı gözden geçirmek ve çalışma grupları ve teknik komitelerin varacağı sonuçları kullanarak, BM Genel Sekreteri gözetiminde tam teşekküllü müzakereleri başlatmak konusunda anlaşmışlardır. Liderler ayrıca, resmi müzakerelere başlamadan önce de gerektiği sürece ve gerektiği zaman buluşmak konusunda fikir birliğine varmışlardır. Liderler, Lokmacı Kapısı nın teknik olarak mümkün olan en kısa zamanda diğer geçiş noktalarında geçerli olan uygulamalar uyarınca açılması ve kullanılmaya başlanması konusunda da mutabık kalmışlardır. Yeşilırmak kapısının ve diğer geçiş noktalarının açılması konusu ise, danışmanların önümüzdeki günlerde yapacakları görüşmelerin gündemine alınmıştır. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas ın görüşmesi sonrasında Kıbrıs sorununda, yeni bir süreç başlamış oldu ve her iki liderin temsilcileri, oluşturulacak teknik komite ve çalışma gruplarının sayıları ve konularını belirlemek amacıyla görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sonunda, liderler tarafından varılan anlaşma uyarınca, temsilciler aşağıdaki Çalışma Grupları ve Teknik Komitelerin kurulması konusunda anlaşmışlardır: Çalışma Grupları: Yönetim ve güç paylaşımı AB konuları Güvenlik ve garantiler Toprak

Mülkiyet Ekonomik konular Teknik Komiteler: Suç/Suça ilişkin konular Ekonomik ve ticari konular Kültürel miras Kriz yönetimi İnsani konular Sağlık Çevre Çalışma Gruplarının ve Teknik Komitelerin amacı konuları müzakere etmek değil, karşılıklı görüş alış verişinde bulunmak ve tarafların müzakere pozisyonlarını değerlendirmekti. İki liderin görüşmesinin ardından bir olumlu gelişme de toplumsal çatışmaların başladığı 1963 yılından beri 45 yıldır kapalı bulunan Lefkoşa daki Lokmacı-Ledra Sınır Kapısı nın açılışıyla gerçekleşti. Liderler Nisan-Temmuz ayları arasında gerçekleştirdikleri görüşmelerde, eşit statüye sahip iki kurucu devletten oluşan, iki tarafın siyasi eşitliğine dayalı, iki kesimli, iki toplumlu ve tek uluslararası kimliğe sahip bir federasyon kurulmasına ve olası bir anlaşmanın her iki tarafta ayrı referanduma sunulması hususunda mutabakata vardılar. Liderler ayrıca kurulacak federasyonun tek egemenlik ve tek vatandaşlığa haiz olacağı ve egemenlik konusunun müzakereler kapsamında yeniden ele alınması hususunda prensipte anlaştılar. Bu hususlar liderlerin 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 tarihlerinde yapmış olduğu ortak açıklamalarda yer almaktadır. Talat-Hristofyas Görüşmesi (25 Temmuz 2008) 25 Temmuz tarihinde yapılan görüşmede ise Liderler, 3 Eylül 2008 tarihinde Kıbrıs sorununu kapsamlı çözüme ulaştırmak amacıyla tam teşekküllü müzakereleri başlatma kararı almışlardır. İki liderin ortak açıklaması: Liderler bugün Çalışma Grupları ve Teknik Komitelerin çalışmalarını son defa gözden geçirdi. Liderler, elde edilen sonuçları not etti ve çalışma grupları ile teknik komite üyelerini tüm çabalarından dolayı takdir etti. Liderler, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri nin iyi niyet misyonu çerçevesinde yürütülecek tam teşekküllü müzakerelerin 3 Eylül 2008 tarihinde başlamasına karar

verdi. Tam teşekküllü müzakerelerin amacı, Kıbrıs sorununa karşılıklı olarak kabul edilebilecek ve Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin temel ve meşru hak ve çıkarlarını koruyacak bir çözüm bulunmasıdır. Üzerinde anlaşmaya varılacak olan çözüm, ayrı ayrı ve eş zamanlı olarak referanduma sunulacak. Teknik Komiteler ile ilgili olarak liderler bugün, çevre, kültürel miras, kriz yönetimi, suç ve suça ilişkin konularda 16 karar daha alınmasını onayladı ve bu önlemlerin hemen ve tamamen uygulanması için talimat verdi. Liderler, sürece müdahil olmalarında yaşanan artışın bir yansıması olarak, aralarında doğrudan teması kolaylaştıracak güvenli bir telefon hattı kurulması konusunda fikir birliğine vardı. Liderler, Alexander Downer in Genel Sekreter in Kıbrıs Özel Danışmanı olarak atanmasını memnuniyetle karşıladı ve önümüzdeki dönemde Downer ve BM ekibiyle çalışmaya hazır olduklarını dile getirdiler. Ayrıca, Yeşilırmak ve diğer geçiş noktaları ile ilgili konuları ele almaları yönünde temsilcilerine talimat verdiler. Kapsamlı Çözüm Müzakereleri 3 Eylül de Başladı Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas kapsamlı müzakereleri başlatmak amacıyla 3 Eylül de ara bölgede BM gözetiminde bir araya geldi ve görüşmeler başladı. Görüşme süreci devam ederken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde gerçekleşen önemli bir gelişme 19 Nisan 2009 tarihindeki Genel Seçimlerdir. Milletvekilliği Erken Genel Seçimleri nin galibi Ulusal Birlik Partisi (UBP) oldu ve UBP, 50 sandalyeli Cumhuriyet Meclisi için 26 milletvekili çıkararak, tek başına hükümet kurdu. Başbakan Dr. Derviş Eroğlu hükümeti kurar kurmaz yaptığı açıklamada yeni hükümetin Kıbrıs taki kapsamlı müzakere sürecini ve görüşmelerde Kıbrıs Türk Tarafını temsil eden Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ı desteklediğini duyurdu. Bu çerçevede, Kıbrıs Türk tarafının müzakere masasında hedeflediği nihai anlaşmanın temel ilkeleri çeşitli kereler Hükümet ve hükümet yetkilileri tarafından teyit edildi. Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs ta BM parametreleri ve bugüne kadar sürdürülen çalışmalar temelinde, geçmişte yaşanan acı günlerin tekrarlanmayacağı kapsamlı bir anlaşma istemektedir. Müzakerelerin hedefi, sulandırılmamış iki kesimliliğe, iki halkın siyasi eşitliğine, Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ile Kıbrıs Rum Kurucu Devletinin eşit statüsüne dayalı yeni bir ortaklığın kurulması ve Türkiye nin etkin ve fiili garantisinin devam ettiği bir anlaşmaya varmaktır. Görüşmelerle İlgili Gelişmeler Yeni seçilmiş Kıbrıs Rum lideri Dimitris Hristofyas ve KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat ın 21 Mart 2008 tarihli buluşması, hem Kıbrıs Türk tarafında hem de

uluslararası kamuoyunda anlaşma umutlarını artırmıştı. Ancak, söz konusu görüşme sonrasında yapmış olduğu açılış konuşmasında Hristofyas ın 1977 yılında tarafların iki toplumlu, iki kesimli bir federasyon üzerinde anlaşmalarının Rum tarafı için azami bir taviz olduğunu ve bunun ötesinde bir tavizin söz konusu olamayacağını belirtmesi, Rum tarafının uzlaşmaz yaklaşımının maalesef değişmediğini gözler önüne serdi. Bununla birlikte, Hristofyas ın yeni bir ortaklık olgusuna taban tabana zıt görüşünün göstergesi olarak, müzakerelerin amacının Kıbrıs Cumhuriyeti nin bir federasyona dönüştürülerek geliştirilmesi olduğunu söylemesi de yeni liderliğin geçmişteki Rum liderliklerinden farklı olmadığını gösterdi. Bunlara ilaveten, GKRY Lideri Hristofyas ve Dışişleri Bakanı başta olmak üzere, GKRY yetkililerinin müzakere masası dışında sürece zarar veren açıklamaları da sürmektedir. 3 Eylül 2008 tarihinde başlayan tam teşekküllü müzakerelerin birinci turu 6 Ağustos 2009 tarihine dek sürmüş, iki lider bu süre içinde kırk toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantılarda sırasıyla Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, AB, Ekonomik Konular, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler başlıkları ele alınmıştır. Bu başlıklardan Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ve Ekonomik Konularda tarafların pozisyonlarında nispeten bir yakınlaşma olmuş, Toprak, Güvenlik ve Garantilerle ilgili konularda ise taraflar arasında herhangi bir yakınlaşma sağlanamamıştır. Müzakerelerin ikinci safhası 3 Eylül 2009 tarihinde başlamış, 30 Mart 2010 tarihine dek sürmüştür. KKTC de 18 Nisan da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle sürece taraflar arasında önceden varılan mutabakat uyarınca 30 Mart ta ara verilmiştir. İkinci safhada taraflar daha önce ele almış oldukları konuların üzerinden geçmek suretiyle yeniden bir durum tespiti yapmış ve yakınlaşma sağlanamayan konularda müzakere ederek süreci ilerletmeye çalışmıştır. Bu kapsamda Ocak ayında iki kez de yoğunlaştırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş, iki lider sürecin başladığı 3 Eylül 2008 tarihinden 30 Mart 2010 tarihine dek toplam 71 kez görüşmüştür. Liderler 30 Mart 2010 tarihinde ortak bir açıklama yaparak, Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ve Ekonomik Konularda önemli ilerleme kaydettiklerini, bu ilerlemeden dolayı kapsamlı çözüme varılacağı hususunda ikna olduklarını belirtmişler, bununla birlikte, müzakere sürecinin başında mutabık kaldıkları her konuda anlaşma olmadığı sürece hiç bir konuda anlaşma olmayacağı prensibine vurgu yapmışlardır. Kıbrıs Türk tarafının süreçle ilgili olarak Rum tarafıyla birlikte daha detaylı bir açıklama yapma önerisi Rum tarafınca kabul edilmemiştir. Bunun üzerine, II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve müzakerelerdeki yakın ekibi gelinen son durum hakkında kamuoyuna ayrıntılı bilgi vermiştir. 18 Nisan 2010 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turdan Dr. Derviş Eroğlu kazanmıştır. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından yaptığı açıklamada KKTC halkının kendisini bu göreve çözümü engellemek için değil, müzakere masasında halkın hak ve çıkarlarını azami düzeyde savunmak ve adil ve kalıcı bir çözümü gerçekleştirmek için getirdiğini ifade ederek, bu

görevi yerine getirmek için iyi niyetle ve tüm gayretiyle çalışacağını belirtmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı devamla, görevi devraldıktan sonra ilk olarak anavatan Türkiye ile istişare edeceğini ve müzakere heyetini oluşturacağını ve müzakerelere devam etmeye hazır olduğunu GKRY ve Birleşmiş Milletlere bildireceğini ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu görevi devraldığı 23 Nisan günü ise BM Genel Sekreteri Ban ki Moon a bir mektup göndererek, Kıbrıs Türk tarafının II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve GKRY Lideri Hristofyas ın 23 Mayıs 2008 tarihli ortak açıklamasına bağlı olduğunu; tam teşekküllü müzakereleri temel BM parametreleri olan iki kesimlilik, iki halkın siyasi eşitliği, iki oluşturucu devletin eşit statüsü ve varılacak anlaşmanın yeni bir ortaklık yaratacağı gerçeği çerçevesinde sürdürmeye ve müzakerelere bırakılan yerden devam etmeye hazır olduğunu bildirmiştir. Görüşme süreci devam ederken, Kıbrıs Rum tarafınca Kıbrıslı Türklere karşı uygulanan yurtdışına seyahat, dış dünyayla temas, ticaret ve diğer ülkelerle kültürel ve sportif alanlarda ilişki kurmayı engelleyen haksız kısıtlamalar da tüm hızıyla devam etmektedir. KKTC yetkilileri ise bir yandan bu haksız izolasyonun kaldırmasına yönelik çaba harcarken, diğer yandan uluslararası camianın, Kıbrıslı Türklere karşı uygulanan izolasyonu sona erdirmesinin Kıbrıs Rum tarafını çözüm yönünde motive etmek için büyük önem arz ettiğini her platformda dile getirmektedir. AB nin Rum tarafına yönelik yıllardır sürdürdüğü tavizci politikaların neticesinde Rum tarafının elde etmiş olduğu tek yanlı ve haksız AB üyeliği Rum liderliğini Kıbrıs konusunda daha da katı bir tutum sergilemesine neden olmakta, kapsamlı bir anlaşmaya varılması çabalarını sekteye uğratmaktadır. Bu bağlamda, Kıbrıs ta iki halk arasındaki derin güven eksikliği, devam eden görüşme sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyon devam ederken, AB ekonomik kalkınmamızı da olumsuz yönde etkileyen kısıtlamaların sona erdirilmesi yönünde vermiş olduğu taahhütleri yerine getirmemiş, Doğrudan Ticaret Tüzüğünü onaylatamamıştır. Diğer taraftan Türkiye ye hava ve deniz limanlarını GKRY ye açması için baskı yapmaktadır. Konuya ilişkin Türk tarafının pozisyonu çeşitli kereler AB yetkililerine izah edilmiş olmasına rağmen, Kıbrıs konusunun sürekli olarak Türkiye nin AB üyelik sürecinde önüne çıkarılması ve Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonun kaldırılmasına yönelik olarak AB tarafından atılan adımlardan bugüne dek tatmin edici sonuç alınamamış olması maalesef AB nin Kıbrıs konusunda tarafsız bir tutum benimseyemeyeceğini bir kez daha gözler önüne sermekte ve Kıbrıs Türk halkının AB ne olan güvenini sarsmaktadır. Devam eden görüşme sürecinde siyasi zorlukların yanında iki taraf arasındaki ekonomik eşitsizlik de olumsuz bir rol oynamaktadır. Kıbrıs Türk tarafı; ekonomisini ağır ambargolara rağmen geliştirmek için çaba gösterirken, Rum tarafı; haksız yere elde ettiği tek yanlı AB üyeliğinin avantajlarını ve uluslararası kuruluşlardan tüm Kıbrıs adına almış olduğu

yardımları kullanarak ekonomisini günden güne daha da geliştirmektedir. Bu durum ise ne görüşme sürecine ne de olası bir anlaşmanın sürdürülebilir olmasına katkı sağlamaktadır.