POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BÜRO AMİRLİĞİ



Benzer belgeler
10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu TATİLDE ÇOCUKLA BİRLİKTE OLMAK

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

Hamileliğe başlangıç koşulları

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Okul fobisi nasıl gelişir?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ UYGULAMA ANAOKULLARI ÇOCUK BİLGİ FORMU. 2) Az sorunlu ya da çok sorunlu geçtiyse bu sorunların neler olduğunu kısaca yazınız:

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir.

MASLOW İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ. Dr.Abdullah Atli

SINAVLARDA YAŞANAN KAYGISININ VELİLERE ÖNERİLER

ANNE-BABA TUTUMLARI. Aşırı Koruyucu Tutum

1/23/2015. Karne Ne Anlatır. Ocak Beylikdüzü A.K.Koleji Rehberlik Servisi Veli Paylaşımı

ÇOCUKLARDA BENLİK SAYGISI GELİŞİMİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

KOÇLUK NEDİR? Rahile Yeni,

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

Amt für Volksschule. Sekundarschule öğrencilerinin annebabaları. temel ilkeleri

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

ÇOCUKLARA SINIR KOYMAK

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

YAYLACIK İLKOKULU 0-18 (7-11 YAŞ MODÜLÜ) AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI YILLIK DERS PLANI(2.GRUP)

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu

ARALIK AYI VELİ BÜLTENİ 2013

ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİNİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

KOÇLUK NEDİR? İNCİ TOKATLIOĞLU Profesyonel Koç-Uzman Eğitimci

ŞEFKAT TE DEĞERLER EĞİTİMİ

OSMANGAZİ RAM NİSAN AYI BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ DAÜ-PDRAM

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

OLUMLU ANNE-BABA YAKLAŞIMLARI

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

Kasım Rehberlik Bülteni VELİ EĞİTİM REHBERİ. Okul Öncesi Dönemde Cinsel Gelişim

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

İş Yerinde Ruh Sağlığı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

KARDEŞ KISKANÇLIĞI KARDEŞ KISKANÇLIĞININ NEDENLERİ

ÇOCUKLA İLETİŞİM ÖNSÖZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

OLUMLU/ ETKİLİ EBEVEYN TUTUMLARI. Meral ATEŞOĞLU.

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞUNDA UYKU SORUNLARI VE ÖNERİLER

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

TEOG VE TERCİH DANIŞMANLIĞI

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE REHBERLİK PROGRAMI İHTİYAÇ ANALİZİ FORMU (Anne-Baba Formu) Çocuğun Kaç Aylık Olduğu :. /. / 20 Cinsiyeti :

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

ADIGÜZEL REHBERLİK. Rehberlik Postası. 2015/Sayı:2

Rehberlik bir süreçtir. Bir anda olup biten bir iş değildir. Etkili sonuçlar alabilmek için belli bir süre gereklidir.

Çocuklarla El Ele Ebeveynlik (Connection Parenting)

Bu nedenle ebeveynlerin duygu, ifade ve davranış olarak tutarlı, kararlı ve pozitif bir tavır sergilemeye çalışmaları gerekmektedir.

Okul Öncesi Dönemde. Olması Gereken Kurallar

OYUN VE ÇOCUK. Oyunun Aşamaları:

İSTEK ÖZEL ACIBADEM ORTAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ


ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

Sevgili Anne ve Babalar;

İNSANİ DEĞERLER HAREKETİ

ÇOCUKLARDA SORUN ÇÖZME BECERİSİNİ GELİŞTİRMEK

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetlerinin Amacı Nedir?

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ KASIM 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA SORUMLULUK

Çocuklarınıza sorun çözme becerisi kazandırma konusunda yol göstermeyi amaçlayan bültenimizin sizlere faydalı olması dileğiyle

- Öğrenciler İçin - Aileler İçin - Test ve Anketler - Rehberlik Planları - Rehberlik Hikayeleri - Rehberlik Panoları - Rehberlik Sunuları

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü

Araştırma Notu 16/202

Bilgilendirme Toplantısı Boşanma ve Çocuk

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

EBEVEYNLER İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI

Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı kapsamlı gelişimsel psikolojik danışmanlık hizmetleri anlayışına bağlı kalınarak hazırlanmıştır.

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

EBEVEYNLİĞE GEÇİŞ HAKKINDA...

BURSA ÖZEL BİREY OKULLARI OKULA UYUM SÜRECİ BAHAR İLHAN REHBER ÖĞRETMEN

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ. Sınav Kaygısı. Veli Kitapçığı

ÇOCUKLARDA SINIRLAR & KURALLAR

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

REHBERLİK BİRİMİ ÇOCUKLARDA PROBLEM ÇÖZME BECERİSİ

ÖZEL NASİBE ERYETİŞ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EYLÜL AYI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÜLTENİ

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ATATÜRK ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

SULTANGAZİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ

ÇOCUKLARA SINIR KOYMA

R E H B E R L İ K B Ü L T E N İ - 1

Transkript:

YAŞAM REHBERİM YIL: 3 SAYI: 47 Aralık, 2014 POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BÜRO AMİRLİĞİ YAŞAM REHBERİMİN BU SAYISINDA Hayır Deyince Kötü Ebeveyn Olmazsınız! 2 Çatışma her zaman olumsuz değildir 4 Mutluluk Hedeflenebilir mi? 6 Orta Yaş Krizi 8 Sorumluluk ve Yardımseverliğin Gelişimini Sağlamak 10

HAYIR DEYİNCE KÖTÜ EBEVEYN OLMAZSINIZ! Psikolog Şeyda ÖZDALGA Yaşam Rehberim Sayfa 2 Önleyici açıklama yapmak, kuralları öğretmek: Sokakta ağlayarak bir şey istemesinden ne kadar rahatsız olduğunuzu, nasıl davranması gerektiğini belirtmek gibi. Çevreyi, koşulu değiştirmek: Sokağa çıkar çıkmaz tuvalet ihtiyacını gidermek için tuvalet aramamak için evden çıkmadan önlem almak, yemek zamanında zor yemek yiyorsa yemek öncesinde abur cubur yemesini engellemek ya da yemek saatini değiştirmek gibi. Aile üyelerinin belli bir düzene göre yaşaması için oluşturulan disiplin, genel anlamıyla kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin tümüdür. Bu, evin ve ailenin değer, düşünce ve davranışlarına uygun, yapılması ve yapılmaması gereken davranışları içeren önlemler yani bir davranış düzeni demektir. Akşam yatma saati, yeme düzeni, tv seyretme, diş fırçalama gibi durumların sağlıklı ve bilinçli düzenlenmesi kısıtlama engelleme değil, düzenli bir yaşam sistemi yaratmaktır. Bazı ailelerin disiplini(düzeni) daha katı, bazılarının ise esnektir. Burada önemli olan bu düzenin nasıl yapıldığıdır. Kuralların yerleşmesini sağlamak için davranış öncesi, davranış sırasında ve davranıştan sonra yapılması gerekenler vardır. Davranıştan önce; Örnek olmak: Anne-baba olarak model olmak. Kitap okuma alışkanlığı olmayan ebeveynlerin çocuklarının kitap okumalarını beklemesi, çocuklarının küfürlü konuşmasını istemeyen anne babanın, kendisinin küfürlü, argo konuşması gibi. Aşamaları öğretmek: Odasını toplama beklentiniz ne kadar gerçekçi? Odasını nasıl toplaması gerektiğini aşama aşama öğretmelisiniz. Arabalar buraya, legoların kutusu bu, şeklinde yardım etmelisiniz. Sorun sırasında; Gerçek sebebi anlamaya çalışmak: Çocuk için sorunu yaratan durumun altında bir engellenmişlik ya da başka istek ve ihtiyaçlar olabilir. Anne-babasının yanında korku sebebiyle yatmak isteyen çocuk, doyuma ulaşmamış bir sevgi gereksiniminde olabilir. Alternatifler sunmak: Makyaj malzemelerinizi karıştırıyorsa ona benzer çocuk malzemeleri almak, ablasının defterini karalıyorsa ona başka bir defter almak. Duygularınızı belirtmek: Yemeğini yemediğin zaman üzülüyorum, beslenemediğini düşünüyorum. Arkadaşına vurdu-

HAYIR DEYİNCE KÖTÜ EBEVEYN OLMAZSINIZ! Psikolog Şeyda ÖZDALGA Sayfa 3 ğun zaman onun canı yanıyor, çok üzülüyor. Sorundan sonra; Sonuçları değerlendirmek: Bak odan toplu olmayınca, aradığın oyuncağı bulamıyorsun. Sonuçları yaşamasına izin vermek: Duvarını boyayan çocuğun, duvarı temizlemesini sağlamak. Anne-babaların bu stratejileri oluştururken ortak tavır alması, birinin hayır dediğine diğerinin evet dememesi, kararlı ve tutarlı davranmaları istenen davranışları geliştirmesine yardımcı olacaktır. Hadi bu seferlik izin veriyorum. Al da sus yeter ki! yaklaşımları tutarsız yaklaşımlardır. Çocuğa verilen mesajlar karışır; çocuk neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamakta güçlük çeker. Deneme ve isyanı körükler, öğrenmeyi ve sorumluluk kazanmayı engeller. Çocuğa hangi noktada hayır denmelidir? Kabul sınırlarınızı aşan durumlarda, davranıştan önce kuralı öğrettiğiniz durumlarda, sık tekrarlanan durumlarda kararlı ve tutarlı hayır denmesi davranışın yeniden düzenlenmesine başlangıç olacaktır. Hayır demek ceza demek değildir. Çocuğa gösterilen bir tavırdır. Hayır çocuğun yaşına, kişilik yapısına ve özel durumlara göre düşünülmelidir. 3 yaşında yemeğini üstüne dökmeden yemesi beklenemez. Çocuğa kuralların nedeni anlatılmalıdır. Beklenen davranış açıklanmalı, hangi davranışın, ne zaman beklendiği açık bir dille öğretilmelidir. Kural- Yaşam Rehberim ların uygulanmasında çocuğa aktif rol ve sorumluluk verilmelidir. Beklendik davranışlar veya ona yakın olanlar ve çabası takdir edilerek pekiştirilmelidir. Bazı isteklerine hayır demenin yarar ve zararları nelerdir? Kısıtlayıcı sınırlar ve aşırı kontrol, denemek ve keşfetmek için çocuğa çok az özgürlük sunar. Tamamen yetişkine ait bir kontrol çocuğun özdenetimi geliştirmesini engeller. Öğrenme ve sorumluluk kazanmayı engeller, çocukta isyanı körükler. Hayır lar çocuklara sınırları öğretmek, elindekilerle tatmin olmasını sağlamaktadır. Sorumluluk ve özgürlüğün aile bireyleri arasında sağlıklı dağılımı söz konusudur. Anne baba ve çocuğun hakları güvence altındadır. Sınırların ihlal edilmesi durumunda nelerle karşılaşacağı, önceden tüm taraflar tarafından bilinir. Ağlayarak oyuncağa ulaşamayacağını bilir. Öğrenmeyi ve sorumluluk kazanmayı arttırır, işbirliğini ve ilişkileri düzenler.

ÇATIŞMA HER ZAMAN OLUMSUZ DEĞİLDİR Dr Gökçe Bulgan Yaşam Rehberim Sayfa 4 Kendimize ve yakın çevremizdeki insanlara baktığımızda bizi bir arada tutan özellikler gibi birbirimizden ayıran farklılıklar da olduğunu görürüz. Yaş, cinsiyet, aile yapısı, kişilik özellikleri, değerler, hayat görüşü, ihtiyaçlar ve beklentiler bu farklılıklardan sadece bazıları. Söz konusu farklılıklarımızı düşündüğümüzde iki insanın görüşlerinin birbirine uymaması veya birbirinden oldukça farklı olması son derece normal. Hepimiz zaman zaman kişisel ve profesyonel hayatımızda görüş ayrılıkları, anlaşmazlıklar, hatta çatışmalar yaşayabiliyoruz. Bazen karşımızdaki kişiyle fikrimiz uyuşmadığı zaman bunu açıkça söyleriz, bazen de beden dilimizi kullanarak aynı fikirde olmadığımızı karşımızdakine ifade ederiz. Görüş ayrılıklarımıza saygı duyup karşımızdakinin fikrini kabul edemediğimizde anlaşmazlıklarımız çatışmaya dönüşebilir. Çatışma, anlaşmazlığın yoğun yaşandığı durumlarda ortaya çıkan fikir, değer, istek, amaç ve ilgilerimizin karşımızdakiyle uyuşmaması ve bazı durumlarda bunların tehdit edildiği algısıdır. Fikir, değer, istek, amaç ve ilgilerimizin tehdit edildiğini algılayan beynimizse yoğun stres, kaygı ve korku anlarında verdiği savaş ya da kaç mesajıyla vücudumuzda kan basıncımızın artması gibi fizyolojik tepkilere neden olabilir. Çatışma durumlarında yaşadığımız bu stres ve olumsuz duygularımızla sağlıklı baş edemediğimizde karşımızdakinin beden dilini yanlış okuyabilir, söylenenleri doğru duyamayabilir, kendi duygularımızın ve ihtiyaçlarımızın farkında olamayabilir, dolayısıyla kendimizi açıkça ifade edemeyebiliriz. Çatışma Çözme Yolları Kaçınma: Kaçınma, çatışmayı yaratan olaydan ve kişiden uzak durma olarak tanımlanabilir. Kaçınma davranışı, ancak çatışma için uygun zaman ve yer değilse kullanılabilir. Ancak kaçınmanın fazla kullanımının, sorunlarımızın birikip uzun vadede bizim için daha çok sıkıntı yaratacağını göz önüne almakta fayda var. Uyma: Çatışmaya neden olan sorun veya olay, karşımızdaki kişi için, bizim için olduğundan daha önemliyse aramızdaki ilişkiyi korumak adına karşımızdakine uymayı tercih edebiliriz. Rekabet etme: Haklı olmak ve çatışmayı kazanmak önemliyse veya zamanımız sınırlıysa ve bir konuda çabuk karar vermemiz gerekiyorsa rekabet etmeyi tercih edebiliriz. Çatışmalarda rekabet etme eğilimi gösterdiğimizde Amacım ne? sorusunu kendimize sormamız ve farkındalık kazanmamız önemli. Farkındalığımız arttıkça ilişkimize zarar vermemek için kendimizi doğru ifade etmeye ve karşımızdakini kırmadan görüşümüzü paylaşmaya özen gösteririz. Böylelikle yıkıcı olabilecek bir çatışmayı yapıcı şekle dönüştürebiliriz. Uzlaşma: Uzlaşma, çatışmadaki bireyleri kısmen de olsa mutlu edecek bir ortak noktanın bulunmasıdır. Önemli bir sorun için uygun çözüme ulaşılmak isteniyorsa

ÇATIŞMA HER ZAMAN OLUMSUZ DEĞİLDİR Dr Gökçe Bulgan Sayfa 5 uzlaşma yönünde çaba sarf etmemiz gerekir. İş birliği yapma: İş birliği yapmak çatışmayı yaratan sorun veya olayla yüzleşerek duygu ve görüşlerimizi karşımızdaki kişiye ifade etmeyi gerektirir. İş birliği yaparken çatışma halindeki herkesin ihtiyaçları ve çıkarları gözetildiği ve çözüm için birlikte hareket edildiğinden en etkili çatışma çözme yoludur. Hepimiz duruma, çatışmanın tipine, çatışma yaşadığımız kişiye veya kişilik özelliklerimize uygun olarak bu çatışma çözme yollarını farklı zamanlarda kullanabiliyoruz. Önemli olan, etkili çatışma çözmeyi yaşamımızın bir parçası haline getirerek, yararsız olanları mümkün olduğunca daha az sıklıkla kullanmaya çalışmaktır. Yıkıcı Çatışmaları Engellemek Mümkün Anlaşmazlıklarımızın yıkıcı çatışmalara dönüşmesini engellemek için şunları denemek faydalı olabilir: Karşımızdaki kişiyi suçlamaktan kaçınmak: Karşımızdakini suçlamak, suçlanan kişinin kendini geri çekmesine, savunmaya geçmesine veya öfkeyle tepki vermesine neden olabilir. Genellemeler yapmaktan kaçınmak: Karşımızdakini eleştiriyorsak Sen her zaman, Sen hiçbir zaman gibi genellemeler yapmak yerine rahatsız olduğumuz duruma veya olaya dair tek bir gözlemimizi paylaşabiliriz. Her defasında tek bir soruna odaklanmak: Aynı anda birkaç sorunun savaşını Yaşam Rehberim vermek yerine zamanımızı ve enerjimizi tek bir problemin çözümüne harcayabiliriz. İlişkinin devamlılığının önemli olduğu fark etmek: İlişkimizin devam etmesinin yaşadığımız anlaşmazlıktan çok daha önemli olduğunu fark ettiğimizde kullandığımız sözcüklere ve beden dilimize daha fazla özen gösterip yapıcı olmaya gayret ederiz. Çatışma Çözmeye Dair Birkaç Öneri - Değişime önce kendimizden başlamak her zaman en iyi başlangıç noktalarındandır. Kişisel ve profesyonel yaşamımızda çatışmalarımızı nasıl çözdüğümüzü fark etmek, Kullandığım yöntemler ne kadar etkili? ve Kendimi nasıl geliştirebilirim? soruları üstünde düşünmek, ilişkilerimizde değiştirmek istediğimiz noktaları fark ettiğimizde ilk adımı karşımızdakinden beklemek yerine değişime öncü olmak oldukça etkili olabilir. - Başkalarına özellikle çocuklarımıza etkin çatışma çözme becerileri kazandırmak istiyorsak çocuklarımızın öncelikle bizleri model aldıklarını unutmamalı ve onlara örnek olacak şekilde davranmanın önemi yadsınmamalı. - Çatışmalar yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasına aracılık edebilirler. Bu nedenle çatışmalarımızı yıkıcı yerine yapıcı deneyimlemenin kendi elimizde olduğunu hatırlayarak çatışma anında seçtiğimiz sözcüklere ve beden dilimizin verdiği mesajlara dikkat etmek işe yarayabilir. - Yaşadığımız çatışmaları kendi gelişimimiz ve ilişkilerimizde daha iyiye dönüşüm için birer fırsat olarak değerlendirebiliriz.

MUTLULUK HEDEFLENEBİLİR Mİ? Uzman Psikolog Feyza BAYRAKTAR Yaşam Rehberim Sayfa 6 Hayatta hiç kimse acı çekmek istemez. Acı çekmemek için de elinden gelen her şeyi yapar. Bazen acı çekmemek için yapılan şeyler o kadar kontrollü yapar ki insanı, hayatındaki her şeyi öngörebileceğini, kontrol edebileceğini ve kendisi için en doğru olan şeyin ne olduğunu bildiği yanılgısına düşer insan. Gerçekten ne istediğini, ne sevdiğini, ne umut ettiğini unutur, duygularından uzaklaşır ve toplumsal mutluluk reçetelerine ayak uydurmaya çalışır; çünkü bu reçeteler onu acı çekmekten koruyacaktır. Daha önce defalarca başkaları tarafından denenmiştir. Öncelikle, okul hayatını en iyi şekilde tamamlaması gerekir. İyi bir okuldan mezun olmak ona mutluluğu getirecektir. İyi bir kariyere sahip olmak, kriterlere uygun denk bir eş bulmak ve çoluk çocuğa karışmak zaten insanı acı çekmekten uzaklaştıracaktır; çünkü mutluluk bu düzen içerisindedir ve başka türlüsü düşünülemez. Acı çekmenin ötesinde mutlu olmayı hedeflerse kişi o zaman daha da zorlaşır işi. Konulan toplumsal kuralların en mükemmelini hedefleyip ona ulaşmak için uğraşmalıdır. Olmazsa olmaz beş-altı hedef koyar kendisine ve o hedeflere ulaştığı takdirde en mutlu insan olacağını varsayar. Bu hedefler, gerek dış görünüş, gerek kariyer, gerek maddi durum, gerekse romantik ve sosyal ilişki durumu olsun, en mükemmel olmak zorundadır; çünkü insan başka türlü nasıl mutlu olabilir ki? İşte tam o noktada insan yeryüzündeki her şeyin kendi kontrolü altında olabileceği sanır. Hedeflediği her şeye ulaşabilir, çevresel faktörler o kadar önemli değildir; önemli olan kişinin kendi gücü ve kuvvetinin yetebilmesi, kısacası yeterliliğidir. Bir hedefi gerçekleştiremediği zaman kendisini suçlamaya, kendi yeterliliğini Ben yapamadım şeklinde sorgulamaya başlar. Oysa ki bir şeyi oldurmak mümkün olmayabilir. Kişi koyduğu hedeflere o kadar takıntılı şekilde bağlanmıştır ki o hedeflere ulaşma sürecinde kendisini parçalarcasına uğraşır ve acı çeker. O ulaşacağı yerde sonsuz mutluluğu bulacağına, hiçbir acının kendisini bulamayacağına o derece sıkı sıkıya bağlanmıştır ki hedefe gidene kadar acı çekmek zaten ödenmesi gereken diyettir. Öte yandan hedeflerinden bazılarına ulaştığı zaman sandığı kadar da mutlu olmaz aslında, o anda ulaşamadıklarına odaklanır ya da daha fazlasını ister, bir sonraki hedefi belirler. Koyduğu hedeflere adım adım yürürken kişi acı çeker ama kafasında tek bir düşünce vardır bu yolda; o da hepsi tam olduğunda, zirveye ulaşacak ve sonsuz mutluluğu bulacaktır. Yalnız konulan on hedeften sekizine ulaşmak mutlu olmak için yeterli değildir, mutluluk için daha fazlasına ulaşmaya ihtiyacı vardır kişinin. En azından bu düşünce ona göre değişmez bir mittir. Kişi o çok mutlu olacağını sandığı, kafasında

MUTLULUK HEDEFLENEBİLİR Mİ? Uzman Psikolog Feyza BAYRAKTAR Sayfa 7 çizdiği hayatı yaratmaya çalışırken var olan anlarını kaçırmış, mutlu olmayı öğrenememiştir oysa ki Bir gün es kaza hayal ettiği her şeye ulaştığında fark ettiği şey oraya varana kadar ne çok acı çektiği, ne çok mutlu anı kaçırdığı ve zamanın akıp gittiği ve mutluluğu öğrenemediği fakat acıyı çok iyi öğrendiği olur. Çevresine bakar, insanlar onun kriterlerindeki bir hayata sahip değil ama mutludurlar, daha önemlisi onların benim diyebilecekleri bir hayatları vardır. O her şeyin tam olduğu hayata ulaşmanın gerçekten mutluluk vermediği gibi kişinin hayatı kaçırmasına sebep olduğu gerçeği oldukça geç fark edilir. Kişi elindeki taşa durmadan çiçek aç diye bağırırken taşın çiçek açmam a sına ta k ılıp b u n u n ve rd iği oldurtamama acısı ile kıvranırken çiçek tarlasında olduğunu göremeden oradan geçip gitmiştir. Hayata kendini bırakmamak, kontrol etmeye çalışmak, Beni ancak bu mutlu eder başkası mümkün değil inancına saplanıp kalmak kişinin önüne gelen binlerce fırsatı, tesadüfü, o tesadüflerin açtığı yeni yolları ve olasılıkları görmezden gelmesine sebep olur. Yeni olasılıkların, yeni mutlulukların, yeni açılımların önünü kişi kendi eliyle kesmiştir. Kendisi için en doğru, en mutlu edici olanı bildiğini varsayarak, geleceği gördüğünü, tüm olasılıkları hesapladığını zannederek kişi tanrıcılık oyunu içinde kendisini kaybetmiş, mutlu olmayı kaçırmış olur. Çok basit bir örnek vermek gerekirse: Birisine aşık olursunuz. Onun aslında hayatınızın aşkı olduğunu, sizin için en doğru insan olduğunu sanırsınız. Buna o kadar inanmışsınızdır ki başka kimseye fırsat vermezsi- Yaşam Rehberim niz ve o kişi sizi ne kadar üzse de ne kadar acıtsa da eninde sonunda siz o kişi ile sonsuza kadar mutlu olacağınıza inanmış şekilde o insanla ilişkinizi oldurtmaya çalışırsınız. O kişi aslında ne sandığınız kişidir, ne de size mutlu edecek olan kişidir; çünkü o zaten sandığınız kişi olsaydı siz o kadar acı çekmemiş olurdunuz onun için. Onun için durmadan Çiçek açacak bir gün ve ben göreceğim derken bir kaya parçasını kıpırdatmakla uğraş veriyor olmazdınız.. O ilerisi için bir ilişki hedefi değil hedeflerinize ulaşmanız için gittiğiniz yolda yanınızda olan kişi olurdu. Oysa o kaya parçasını kıpırdatmakla uğraşmak yerine kendinizi hayata teslim ettiğiniz anda o her şeyi öngördüğünüz, bildiğiniz, tüm olasılıkları hesapladığınız sandığınız hayatta aslında gerçeküstü açılımlar olabileceğinin de farkına varmış olurdunuz. Hiç ummadığınız zamanda, hiç ummadığınız bir yerde, hayal bile edemeyeceğiniz biri çıkıverebilirdi karşınıza ve o sizin hayal ettiğiniz, oldurtmaya çalıştığınız tüm ilişki öğelerini uğraşmadan, acı çekmeden sunabilirdi size. Siz de gerçek olamayacak kadar güzel diyebilirdiniz. Gerçeklik acı çekmekten geçmez, mutluluğu hedeflemekten de geçmez, gerçeklik anlarda saklıdır, o kontrol edilemeyen, öngörülemeyen, insan olduğunuzu hatırlatan anlarda Mutluluk hedeflere varılan noktada değil, konulan hedeflere doğru ilerlerken kontrol edilemeyen anlarda saklıdır. Mutluluk elindeki taşın çiçek açmasını beklemek değil, gittiğiniz yolda bir çiçek tarlası olabileceğini düşünerek kendini hayata bırakmaktır.

ORTA YAŞ KRİZİ Psikolog Nevin AVCI GÜLBAĞ Yaşam Rehberim Sayfa 8 Dünya Sağlık Örgütü 45-59 yaş aralığını orta yaş olarak tanımlamaktadır. Ancak orta yaş kültürlere ve sosyo-ekonomik duruma göre değişiklik göstermektedir. Modern dünyada yaşam sürelerinin artmasına bağlı olarak yaşam evreleri ve bu evrelere ait yaşam ödevlerini yerine getirme yaşları da değişmektedir. Orta yaş yetişkinliğe özgü sorumlulukları yerine getirme, birey olarak eşiyle özdeşleşme, bu yaşların getirdiği değişiklikleri kabullenme ve buna uyum sağlama, belirli bir ekonomik yaşam düzeyine ulaşma ve sürdürme yaşam ödevlerini içeren bir dönemdir. 20 li yaşlar da evlenen insanlar 40 lı yaşlarda bu ödevleri yerine getirebilirken, 30 lu yaşlar evlenip sonrasında çocuk sahibi olan kişilerin bu ödevleri yerine getirme zamanları daha geç olmaktadır. Bu yaşlarda hem kadınlarda hem de erkeklerde fiziksel değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler hem görünür hem de görünmez olmaktadır. saç, cilt gibi dış görünüşten biyokimya sonuçlarına kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içeren değişikliklerin bir sonucu olarak ihtiyaçlarda da farklılıklar görülmektedir. Bedenimizle olan ilişkimizdeki bu değişimler yediklerimize, içtiklerimize, uykumuza, fiziksel aktivitelerimize ve insan ilişkilerimize yansımaktadır. Bedenimiz bize alışık olmadığımız belirtilerle farklı şeyler söylemektedir. Bunların anlaşılmasında zorluk yaşanması ve yanlış yorumlamalar yapma olasılığı yüksektir. Bazen bu bile çeşitli telaşlara yol açmaktadır. Bu telaşlar bizim bedenimize daha yakından bakmamız ve ilgilenmemiz için bir vesile olabilir aslında. Kendimizle bedenimizle ilgilenmeyi bırakalı uzun zaman olmuş olabilir. Bu yaşlara gelinceye kadar çocuklar, işimiz, geleceğe yönelik yatırımlar ve bunların getirdiği kısıtlamalar nedeniyle kendimizle, bedenimizle yani ne hissettiğimizle ve ne istediğimizle ilgilenmeyi bir kenara bırakmış oluruz. Farkında olmadığımız bu durumla karşılaşıp kendimizi ne kadar uzun zamandır ihmal ettiğimizi anlarız. Bu da psikolojik olarak bizi yeni bir evreye taşır. Bu evrede hem evliliğimizde hem işimizde hem de sosyal rollerimizde yeni dönemler başlar. Artık çocuklarımız büyümüş kendi yollarında ilerlerken bizim için de emeklilik dönemi başlar. Burada yaşanan değişikliklerin yansıdığı en önemli alanlardan biri de evlilik ve eş ilişkimizdir. Bu ilişkide tekrar eşimizle baş başa kalmak, evliliğimizin başında yaşadığımız ve ebeveynlik görevleriyle ara verdiğimiz sorunların devamıyla tekrar karşılaşmak az rastlanır bir durum değildir. Yeniden karı-kocalık ilişkisine

ORTA YAŞ KRİZİ Psikolog Nevin AVCI GÜLBAĞ Sayfa 9 dönmek hem kendimiz hem de eşimiz için şaşırtıcı ya da anlaşılmaz yanlar ortaya çıkartmaktadır. Bu yanlara bakıldığında eşlerin davranışlarında değişiklikler görülmektedir. Kadın ve erkek eşin kendine yönelik ilgisi, fark edilme konusundaki ihtiyaçlar ve beklentiler artabilir. Özel ilgi beklentisi yükselir ve ön plana çıkabilir. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında ya da fark edilmediğinde başka ilişkilere yönelme olabilir. Bunda toplumsal görevlerimizin bir anlamda tamamlanmış olması, bu kimliklerimizin önemini yitirmesi de bir etkendir. Bu ihtiyaçların ortaya çıkmasında önemli yaşam olaylarının biri de bu dönemde yaşadığımız kayıplardır. Özellikle ebeveyn kayıplarının sıklıkla yaşandığı zamanlardır. Bu kayıplar karşısında hissedilen duygular hayata bakışımızı da etkiler niteliktedir. Bir yandan ana-baba kayıpları evlatlık görevlerimizi bitirirken, bir yandan da kendi geldiğimiz dönemi hatırlatır. Toplumun ne dediğinden çok Ben ne istiyorum düşüncelerini ön plana çıkarmaktadır. Yaşadığımız kayıplarla yaşam tanıklarımızı kaybederiz. Bu da yalnızlaşma hissi uyandırır. Yaşam tanıklarımızı kaybetmek daha önce yaşamadığımız bir acıdır. Bu acı yakın ilişkilerimize yansır ve farklı beklentilerin oluşmasına neden olur. Ortak görevlerden çok duygusal ihtiyaçların anlaşılması ve karşılanması beklenmektedir. Yaşam Rehberim Biz bu yaşamda ne yaptık? Bunları kimler gördü, anladı ve ne kadar değerli buluyor? Bize bir öteki lazımdır. Bu öteki tarafından anlaşılmak, duygularımızı anlatabilmek ve paylaşabilmek ihtiyacı önem kazanır. Pek çok alanda yaşanan bu değişimler ve bunların anlamlandırılmasında yaşanan zorluklar bizi bir krizle karşı karşıya bırakmaktadır. Krizi bir alt-üst olma hali ya da eski düzenin bozulması şeklinde tanımlarsak, bu durum bizim için sıkıntılar içermekle birlikte yaşam tecrübemizi kullanabileceğimiz, daha kaliteli ve doyumlu bir yaşam biçimi geliştirebileceğimiz bir fırsat olarak da değerlendirilebilir. Bunu yapabilmek için gerekli olan her şey aslında o güne kadar getirdiğimiz ve çok zengin bilgilerle donatılmış hayatımızın içinde saklıdır ve bizim tarafımızdan fark edilip, kullanılmayı bekler.

SORUMLULUK VE YARDIMSEVERLİĞİN GELİŞİMİNİ SAĞLAMAK Dr. Özlem SÜRÜCÜ Yaşam Rehberim Sayfa 10 Çocuklar küçükken yardım etmeye çok isteklidirler. Çocukların başkalarına yardım etmeye bu kadar istekli olmalarının nedeni yeni şeyler öğrenme, yeni beceriler kazanma isteği, erişkinler gibi olma çabasıdır. Küçük çocuklarda rahatça gözlenebilen yardımcı olma hevesi büyüdükçe kaybolmaya başlar. Sorumluluk önündeki engeller: kazandırabilmenin 1.Bazı anne babalar çocuklarının daha çok küçük olduğunu ona kıyamadıklarını söylerler. Sorumluluk vermeye ne kadar geç başlanırsa çocuğun sorumluluğu alması o kadar zor olur. 2. Çocuk küçükken bazı işleri onun yapmasını istemek, ona öğretmeye çalışmak annenin o işi tek başına yapmasından daha fazla zaman ve sabır ister. Birçok anne baba yeterince sabırlı olamama ya da zamanın kısıtlı olması gibi nedenlerle çocuğa fırsat tanımak yerine her işi kendileri yaparlar. 3. Anne babanın titiz, mükemmeliyetçi tutumu da çocuğun sorumluluk almasını aksatabilir. Yatağını topladıktan sonra annesinin beğenmeyip düzelttiğini fark eden çocuk aynı işi tekrar yapmaya istekli olmaz. 4. Bazı anne babalar ise çocuğun küçükken sorumluluk alması gerektiğine inanırlar ama bunun için yeterince kararlı bir tutum gösteremezler. 5. Çocukların bazıları yaşıtlarına göre daha yavaştırlar. Başladıkları işi bitirmeleri çok uzun sürer. Böyle bir çocuk karşısında anne baba ondan herhangi bir iş istemekten kaçınır. 6. El becerileri iyi olmayan, sakarlığı olan çocuklara da döküp saçar, iyi yapamaz diye sorumluluk verilmez. Bu çocukların kendilerine güvenebilmeleri, becerilerini geliştirebilmeleri ve sorumluluk almayı öğrenmeleri için daha fazla fırsata gereksinimleri vardır. Sorumluluklarını bilen ve yerine getiren çocuklar yetiştirebilmek her şeyden önce çocuk yetiştirmenin temel ilkelerine uymayı gerektirir. Bu temel ilkeler, çocuğun kendisine ve başkalarına saygılı, sorumluluklarını bilen, sağlıklı iletişim kurabilen, sorunlar karşısında uygun çözümler üretebilen, zorluklarla baş edebilen, çeşitli travmaları başarıyla atlatabilen birer erişkin olmasını sağlayacak olan ilkelerdir. Sorumluluk konusunda sorun yaşayan anne babaların öncelikle çocukla olan iletişimlerini, evdeki kural/sınırları, çocuğa ayrılan zamanı, övgü/eleştiri dengesini gözden geçirmeleri gerekir. Sorumluluk gelişimini destekleyen yaklaşımlar: 1. Çocuklar anne babanın söyledikleriyle değil, onların davranışlarını gözlemleyerek öğrenirler. Birçok konuda olduğu gibi, anne baba önce sorumlu bir birey olma ko-

SORUMLULUK VE YARDIMSEVERLİĞİN GELİŞİMİNİ SAĞLAMAK Dr. Özlem SÜRÜCÜ Sayfa 11 nusunda çocuğa örnek olmalıdır. Çocuğunun odasının dağınıklığından yakınan bir babaya çocuğun cevabı Ama baba sen de giysilerini yatağın üstüne bırakıyorsun, hep annem kaldırıyor. Çoraplarını kirli sepetine atmadığın için annemle bir çok kez tartışmıştınız. olmuştu. 2. Anne babanın yardım işlerinde görev almasını izlemek çocuğun bu tür işlere katılma isteğini arttırır. Erişkinlerin çevreyi koruma, vatandaşlık görevleri, işine önem verme, aileye zaman ayırma gibi çocuğa örnek olması gereken pek çok sorumluluğu vardır. Bu sorumluluklarını yerine getirmeyen, eve geldiğinde işinden yakınan, Bir an önce emekli olsam da rahat etsem. diyen babanın çocuğu da okuldan ve derslerden yakınacak, Şu okullar bir bitse. diye bekleyecektir. 3. Anne baba mümkün olan en erken yaşta, çocuğa yapısı ve becerilerine uygun olabilecek bazı işleri vermeye başlamalıdır. Çeşitli işlerde yardımcı olmanın keyfini yaşamak çocuk için sorumluluğun ilk adımlarıdır. 4. Çocuğun yapmadığı işlere odaklanmak yerine daha geniş açıdan bakarak onun yardımcı olduğu alanları da görmeye çalışmak önemlidir. Yapılan yardım ne olursa olsun bunun önemini çocukla konuşmak onu heveslendirecektir. Başkalarının yanında kendisinden övgü ile söz edilmesi bazı çocukların çok hoşuna gider ve övülen işi sür- Yaşam Rehberim dürmeye devam ederler. 5. Ev işleri bir çok kişi için sevimsiz, bıktırıcı ve monoton işlerdir. Bu işlerin aile üyeleri tarafından yardımlaşarak yapılmasına çocuklarla aile toplantısı ile konuşularak başlanabilir. Yapılması gereken işlerin listesi birlikte hazırlanır. Hangi işin tek başına hangilerinin yardımlaşarak yapılabileceğine karar verilir. Çocuk henüz yatağını kendi başına toplayamıyorsa bu iş için bir süreliğine iki kişilik bir takım oluşturulabilir. Çocuğun böyle bir toplantıda söylediklerinin dinlenmesi ve dikkate alınması onun verilen görevi üstlenmesini kolaylaştıracaktır. Çocuğun bir konuda sorumluluğu tamamen üstlenmesi için o işin gerçekten ona bırakıldığını görmesi gerekir. Yapılmayan işler için tekrar tekrar hatırlatmaya devam etmek, söylenmek, nutuk çekmek ya da onun yerine yapmak gibi davranışlar, sorumluluğu anne babanın taşımaya devam ettiğini gösterir. Onlar bunu yapmaya devam ettiği sürece çocuk sorumluluğu üstlenmez. Devamlı hatırlatmak, söylenmek yerine aile toplantısında işin yapılmaması durumunda yapılacak şeyler konusunda verilen karar uygulanmalıdır. Çocuklar bir süre anne babanın kararlılığını test edebilirler. Bu noktada öfkelenmeden, kararlı ve tutarlı tutumunu sürdürmekle sonuca ulaşılabilir. Bir hafta kadar sonra tekrar bir araya gelinir ve alınan kararların uygulanıp uygulanmadığı konuşulur. Kararlaştırılan önlemler yeterli değilse yeni kararlar alınır.

POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BÜRO AMİRLİĞİ İnsanın en iyi sakladığı şey de, en son aradığı hazine de KENDİSİDİR Nietzsche YERİMİZ; Başkanlık Binası 1. Kat Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliği TELEFONLARIMIZ; 28790 28792 28793 28794 Basım Merkezi: Polis Akademisi Fakülte Ders Araçları ve Yayın Şube Müdürlüğü