2006 ULUSLARARASI DĐN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORU. Önsöz. Demokrasi, Đnsan Hakları ve Çalışma Bürosu tarafından yayınlanmıştır. Raporların Hazırlanmasındaki Amaç



Benzer belgeler
TÜRKİYE Önemli Bulgular Arka Plan

Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Bürosu tarafından yayınlanmıştır

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

TÜRKİYE. Geniş Özet Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu ABD Dış İşleri Bakanlığı Demokrasi Bürosu, İnsan Hakları ve İşgücü

Türkiye. Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Dairesi tarafından yayınlanmıştır.

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

Devrim Öncesinde Yemen

Savcıların Mesleki Sorumluluk Standartları ile Temel Görev ve Hakları Beyannamesi*

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

Türkiye Temel Bulgular Arka Plan

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2 Kasım Sayın Bakan,

TÜRKİYE. tartışmak için sık sık devlet yetkilileri ve dini grupların temsilcileri ile görüşmüştür.

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

POLİS ÖRGÜTÜ YURTDIŞI GÖREVLENDİRME TÜZÜĞÜ

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

Kiliseler ile yap lan Resmi Sözleflmeler ve her iki ülkede ibadet yerlerininin yap m

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Irk veya Etnik Köken. Ayrımcılığı. Haklarınızı Bilin!

İsterlerse Hristiyan öğrencilerimize de din kültürü sorusu sorabiliriz

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

Anayasa ve İdare Türk idare teşkilatı Anayasal bir kurumdur Anayasası belli başlıklar altında idari teşkilatlanmayı düzenlemiştir.

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

A V R U P A K O N S E Y Đ

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

BİRİNCİ KISIM İDARE HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Trans Olmak Suç Değildir!

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

Savcıların Mesleki Sorumluluk Standartları ile Temel Görev ve Hakları Beyannamesi

Özet Rapor. Kürt Öz Yönetim Güçleri Tarafından Gerçekleştirilen Tutuklama Sayıları ve Zorla Kaybolma Vakalarındaki Artış. Pazartesi, Şubat 18, 2019

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Katolikler bir hac yolculuğu gibi kilise yolunda dua ederek yürüyorlar

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

AVUSTURYA DA DĐN EĞĐTĐMĐ

İDARE VE İDARE HUKUKU İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN. 5. Ombudsman ın görev ve yetkileri ile yetki devri. 6. Ombudsman ın yetkisi dışında olan konular

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

İ Ç İ N D E K İ L E R

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru No /07) KARAR STRAZBURG. 24 Eylül 2013

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU

ETKİNLİK RAPORU tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.

Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler için EĞİTİM HAKKI SORULAR & YANITLAR

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru no. 7971/07) KARAR STRAZBURG. 28 Mayıs 2013

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176

Belediyelerde Özel Kalem Müdürü Atamaları

MEDYADA NEFRET SÖYLEMİNİN İZLENMESİ

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Demokratik Yönetişimde Vatandaş Şikayetinin Rolü. Fikret Toksöz May 12, 2015

ISLAM YASASI Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Aile içi şiddeti ihbar edin ve mahkemede yardımcı olun

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE'DE ORTAK BİR KİMLİK OLARAK "ÖTEKİLİK" İKİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM... 27

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TÜRKİYE 2013 ULUSLARASI DİN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORU

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

Federal İdare İş Mahkemesi

Transkript:

2006 ULUSLARARASI DĐN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORU Önsöz Demokrasi, Đnsan Hakları ve Çalışma Bürosu tarafından yayınlanmıştır. Raporların Hazırlanmasındaki Amaç Bu rapor, ABD Dış Đşleri Bakanlığı tarafından, 1998 Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası (IRFA) nın 102. maddesinin (b) bendi uyarınca Kongre ye sunulur.yasa, dış işleri bakanının, uluslararası din özgürlüğü özel elçisinin yardımıyla, Kongre ye uluslararası din özgürlüğüyle ilgili konularda ayrıntılı bilgi içeren ve en son Đnsan Hakları Raporlarına ek olarak bir Uluslararası Din Özgürlüğü Yıllık Raporu hazırlamasını öngörür. Raporların Hazırlanması ABD büyükelçilikleri; devlet memurları ve din adamları, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, insan hakları takipçileri, dini cemaatler, akademisyenler gibi çeşitli kaynaklardan bilgi toplayarak bu raporların ilk taslaklarını hazırlar. Bu bilgi toplama tehlikeli olabilir ve ABD Dış Hizmet Görevlileri; insan hakları ihlali raporlarını araştırmak, seçimleri takip etmek, dini inançlarından dolayı risk altındaki kişilere yardım etmek için bazen zorlu ve tehlikeli koşullar altında çalışarak üstün gayret göstermişlerdir. Uluslararası Din Özgürlüğü Bürosu; ülke raporları için bilginin toplanması ve analizinde Dışişleri Bakanlığı dairelerinin, dini cemaatlerin, diğer sivil toplum örgütlerinin, yabancı hükümet görevlilerinin, Birleşmiş Milletler temsilcilerinin ve diğer uluslararası ve bölgesel örgüt ve kurumların, akademisyenler ile medya uzamanlarının bilgilerinden faydalanarak onlarla iş birliği içinde çalışmıştır. Ülke raporlarının toplanıp hazırlanmasında Uluslararası Din Özgürlüğü Bürosu, dini ayrımcılık ile inancı yüzünden kötü muameleye maruz kalma konusunda ve hukuki meselelerde uzmanlaşmış kişilere ve çeşitli inançların dini liderlerine danışır. Büronun temel ilkesi, ilgili bütün bilgilerin mümkün olduğunca tarafsız, derinlemesine ve adilane bir biçimde değerlendirilmesini sağlamaktır. Bu rapor; politikayı şekillendirmek, uluslararası ilişkileri sürdürmek, yardım, eğitim ve diğer kaynak tahsislerinde bilgi vermek, din özgürlüğünün ciddi bir şekilde ihlal edildiği ya da Dikkat Çeken Ülkeler adıyla da bilinen ülkeleri belirlemek için birçok ABD yönetim departmanı, makamı ve dairesi tarafından kullanılacaktır. Dışişleri Bakanlığı nın öteki birkaç raporunda olduğu gibi, bu belgede de Chicago Manual of Style formatı kullanılmaktadır. Bu nedenle, belgede genellikle sadece özel isimlerin tamamıyla verildiği durumlarda baş harflerin büyük yazıldığı bir yazım formatı kullanılır. Sözgelimi, bu formatta, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ın ilk

harfleri büyük harfle yazılır; ancak dışişleri bakanı nın ilk harfleri büyük yazılmaz. Bu yazım şekliyle hiçbir yabancı veya yerli lidere saygısızlık etme amacı güdülmemiştir. Kullanım Üzerine Bir Kaç Söz Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu, raporun esas aldığı süre içerisinde bir ülkenin din özgürlüğü hakkına genellikle saygı gösterdiğini belirtiyorsa, bu ifade, adı geçen ülkenin din özgürlüğünü tam manasıyla korumaya çalıştığını gösterir. Bu nedenle, genellikle saygı gösterdi ifadesi, bu raporun din özgürlüğüne saygı için belirlediği ölçütün en yüksek seviyesidir. Genellikle saygı gösterdi ifadesi kullanılır; çünkü din özgürlüğünün korunması ve teşvik edilmesi devingen bir çaba olduğundan, en iyi şartlarda bile bir devletin raporun esas aldığı yıl boyunca bu hakka bütünüyle saygı gösterdiği kesin bir şekilde ifade edilemez. Teşekkürler 2006 raporu, 1 Temmuz 2005 tarihinden 30 Haziran 2006 ya kadar olan tarihi kapsar ve Dışişleri Bakanlığı ndaki dışişleri ve içişleri hizmetindeki yüzlerce memurun ve ABD yurtdışı misyonlarının özverili çabalarını yansıtır. Din özgürlüğünü takip ve teşvik etmeye çalıştıkları ve dini özgürlüğün durumunu ayrıntılı bir biçimde kayda geçirdikleri için yurt dışındaki büyükelçiliklerimizde ve konsolosluklarımızda çalışan bütün dış hizmet görevlilerine teşekkür ederiz. Ayrıca, bu raporun hazırlanmasında emeği geçen Uluslararası Din Özgürlüğü Bürosu nda çalışan görevlilere, özenli çalışmaları ve din özgürlüğüne olan bitmek tükenmek bilmeyen bağlılıkları dolayısıyla da teşekkür ederiz: Clarissa Adamson, Patricia Aguilo, Philip Barth, Donna Brutkoski, Warren Cofsky, Doug Dearborn, Karen DeBolt, Lisa DeBolt, Sarah Drake, Kenneth Durkin, Maureen Gaffney, Nancy Hewett, Jeremy Howard, Victor Huser, Shellette Jackson, Anthony Jones, Emilie Kao, Patrick Kelly, Stephen Liston, Kathryn Lurie, Mary Maher, Michael Mates, Safia Mohamoud, Joannella Morales, Aaron Pina ve Deborah Schneider. Bu kişilerin her birinin çalışmaları özgürlük davasını ilerletir, raporumuzun doğruluğunu sağlar ve dünyadaki ezilmiş insanlara umut getirir. Eylül 2006 da Özel Elçi, John V. Hanford III tarafından yayınlanmıştır. 15 Eylül 2006 tarihinde yayınlanmıştır. Giriş 2006 Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu Demokrasi, Đnsan Hakları ve Çalışma Bürosu tarafından yayınlanmıştır. Kişisel bir seçim ve vazgeçilmez bir özgürlük olarak inanç, kurucu atalarımızın vizyonunda çok önemli bir yere sahip olup Amerikan karakterinin mihenk taşlarından birini teşkil etmektedir. Din özgürlüğü, devletimizin kuruluşundan bugüne kadar en başta gelen özgürlüklerimizden biri olmuş; Amerikalılar, bu özgürlüğü sadece kendi vatanlarında değil, bütün dünyada savunmaktaki kararlılıklarından hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ın belirttiği gibi,

Amerika Birleşik Devletleri için din özgürlüğünden ve vicdandan daha önemli bir mesele yoktur. Bu ülke, demokrasinin esasını oluşturan bu temel üzerine kurulmuştur. Din özgürlüğü, Amerika nın Haklar Bildirgesi nin Birinci Yasa Değişikliği ne kazınan birinci özgürlüğüydü. Aynı şekilde, din özgürlüğü evrensel insan haklarının da temel taşlarından biridir; çünkü bu özgürlük, demokratik yönetişim ile insana saygının temelini oluşturan konuşma, toplanma ve vicdan özgürlüğünü kapsamaktadır. Bu nedenle, demokrasinin bugün tanık olduğumuz gelişimi, din özgürlüğü ve diğer insan haklarındaki gelişim ile birlikte ilerlemiştir. Din özgürlüğü de dahil birçok ölçütü temel alarak her yıl bütün ülkeleri özgür, yarı özgür ve özgür olmayan olarak sınıflandıran Freedom House, ülke değerlendirmelerini yayınladığı ilk yıl olan 1972 yılında, 44 ülkeyi özgür olarak değerlendirmiştir. Geçen yıla gelindiğinde ise bu ülke sayısı 89 a çıkmıştır. Buna mukabil, 1972 de 68 olan özgür olmayan ülke sayısı bugün 45 e düşmüştür. Ancak, demokrasi ve temel haklara saygının dünya çapında gelişmesine rağmen, bazı devletler, Đnsan hakları Evrensel Bildirgesi ve diğer uluslararası anlaşmalardaki sorumluluklarını kabul ettiklerini söyleyip uygulamaya geçmiyorlar. Birçok ülkede devletler din özgürlüğünü tanımayı ve korumayı reddediyorlar. Pek çok devlet, bu temel hakkın uygulanmaması için etkin bir şekilde çalışıyor. Ayrıca bugün kimi ülkelerde, hoşgörüsüzlük ve nefret ideolojisine hizmet etmek adına dini istismar eden şiddet yanlısı ekstremistler, saldırılarını, tek istedikleri vicdanlarının sesi doğrultusunda ibadet etmek olan insanlara yöneltiyorlar. Haklı olarak din özgürlüğü hakkını isteyenlerin yanında dururken, aynı zamanda, devletler ya da şiddet içeren amaçları kışkırtan örgütler adına hareket ederek insan özgürlüğünü ve demokrasiyi engelleyenlerin de karşısında duruyoruz. Uluslararası Din Özgürlüğü Yıllık Raporu, bu evrensel hakkın teşvik edilmesi ve korunmasında bir araç olarak hayata geçirilmiştir. Rapor, dünyanın dini inançlarından dolayı insanlara kötü muamele etme suçunun işlendiği bölgelerine ışık tutmayı ve bu ışıkla bu suçun ilerlemesini durdurmayı amaçlar. Raporun temelini oluşturan teftiş etme, belgelendirme ve bu hakkın ihlalini kınama süreci, bu ihlallerin azalmasını sağlayabilir. Birçok insanın dayağa, işkenceye ve hapis cezasına katlanıp bazen nerdeyse ölümün eşiğine geldiklerinde bile inançlarına bağlı kalmaları, onların inançlarının ne kadar kuvvetli ve dayanıklı olduğunun kanıtıdır. Uluslararası Din Özgürlüğü Yıllık Raporu, dini kimlikleri, inançları ve ibadetleri dolayısıyla acı çekmeye devam eden milyonlarca insan adına konuşarak bu kuvvete tanıklık eder. Bu rapor, ülkemizin tarihinin doğal bir sonucudur. Bizim için değerli olanları başkalarının da koruyup muhafaza etmesini dileriz. Bir millet olarak bu ve bunun gibi özgürlükler konusundaki geçmişimiz mükemmel değildir. Ancak, kusurlarımız, bütün insanlık için gerçekleştirmek istediğimiz bu evrensel hak yolunda çalışmaktan geri çekilmemiz için bahane olamaz. Din özgürlüğünün dünya çapında gelişmesinde Devlet Başkanı ve Dışişleri Bakanı na karşı sorumlu baş danışman ve Uluslararası Din Özgürlüğü Özel Elçisi olarak, din özgürlüğünü arayan ve savunanların yanında, bu özgürlüğü engellemeye çalışanların da karşısında durmak benim ve makamımın görevidir. Benim gözetimimde bulunan Uluslararası Din Özgürlüğü Bürosu, bu soruna uygulanabilecek bütün diplomatik

olanakları kullanmak için Dışişleri Bakanlığı ve yurt dışındaki büyük elçiliklerdeki takım arkadaşlarıyla birlikte çalışarak ABD din özgürlüğü politikasını uygulamayı amaçlayan çeşitli faaliyetleri üstlenir. Yabancı devletlerle yapılan resmi ve gayriresmi iki taraflı müzakereler, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve Đşbirliği Teşkilatı gibi çok taraflı forumlar, insan hakları ve inanç merkezli sivil toplum örgütleri ve istismara uğramış kurbanlarla buluşma yoluyla, dini inancı dolayısıyla bir insanın kötü muamele gördüğü her yerde stratejiler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Uluslararası Din Özgürlüğü Yıllık Raporu nu sekizincisini Kongre ye ve halka sunarken, tarafsızca verdiği desteği dolayısıyla Kongre nin yanı sıra, görevini hiç ihmal etmeden, daima tetikte ve güçlü bir şekilde liderlik ettiği için Devlet Başkanı Bush a ve Dışişleri Bakanı Rice a sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim. Ezilen insanların adına sivil toplum örgütlerinde çalışan birçok insana da hepimiz teşekkür borçluyuz. Freedom House ın ülkeleri derecelendirmesinin bize verdiği iyi haberler, hep birlikte ilerleme kaydettiğimizi gösteriyor. Ancak çok büyük zorlukların hâlâ var oldukları şüphesizdir. Başkan Bush, Birleşik Devletler özgürlük davasında ilerledikçe, özgürlüğün Amerika nın dünyaya verdiği bir armağan değil, Tanrı nın bu dünyadaki her erkek ve kadına verdiği bir armağan olduğunu hatırlıyoruz. Dünyanın her yerinde insanların din özgürlüğünü kazanmalarına ve hepimiz için daha iyi, daha parlak daha huzurlu bir gelecek kurulmasına yardım etmek için çabalamamıza nedeni işte bu hakikattir, demiştir. Bu yıllık raporu dünyanın her yerinde inancı dolayısıyla acı çeken bütün cesur erkek, kadın ve çocuklara adıyoruz. Dileriz bu, baş koydukları yolda onlara biraz cesaret ve dünyada gelişen olayların karmaşası içinde öykülerinin anlatıldığına ve acıklı durumlarının unutulmadığına dair umut verir. Uluslararası Din Özgürlüğü Özel Elçisi John V. Hanford III. TÜRKĐYE Anayasa din özgürlüğünü garanti eder ve Hükümet uygulamada genellikle bu hakka saygı göstermiştir; ancak Hükümet, Đslami ve diğer dini gruplar üzerinde üniversiteleri de içeren kamu kurum ve kuruluşlarında Đslami dinsel ifade kullanmaya karşı kısıtlamalar getirmiştir. Bu raporun hazırlanmasını kapsayan süre içinde din özgürlüğüne karşı duyulan saygıyı değiştirecek bir durum olmamıştır ve hükümet din özgürlüğünün devam etmesi için gerekenleri genel olarak yapmaya devam etmiştir. Toplumdaki dinler arasında hoşgörüye dayalı ilişki din özgürlüğünün sağlanmasına yardımcı olmaktadır; ancak ülkenin "laik" olarak ifade edilmesi, dinin toplumdaki gerçek rolü ve ülkenin azınlığını meydana getiren Đslamcıların potansiyel etkisi gibi konularda çok şiddetli tartışmalar yaşanmıştır. Başkalarını kendi dinlerine davet etme ve yasadışı toplanmaları iddiasıyla bazı Müslüman, Hristiyan ve Bahailer çeşitli kısıtlamalara maruz kalmıştır. Hükümet irticaya" karşı çıkmaya devam etmektedir.

Yetkililer resmi dairelerde, üniversitelerde ve okullarda Đslami kıyafetlerin giyilmesine dair getirilen geniş çaplı yasağı sürdürmektedir. Genel bakış açısına göre Türk kimliğinin temelini Türkçe ve Đslami inanç sistemi oluşturmaktadır. Dinsel azınlıklar devlet kurumlarında çalışmalarının ciddi biçimde engellendiği iddiasını dile getirmişlerdir. Bazı Müslümanlara, Hıristiyanlara, Yahudilere ve Bahailere toplum tarafından kuşkuyla ve güvensizlikle bakılmıştır. Radikal Đslamcı öğeler de Yahudi karşıtı düşüncelerini sergilemeye devam etmişlerdir. Ayrıca, Đslamiyet veya başka bir dine geçmek isteyenler yakınları ve komşuları tarafından sosyal taciz ve şiddete maruz kalmışlardır. ABD hükümeti insan haklarını korumaya yönelik genel politikası gereği Hükümet le sık sık din özgürlüğü hakkında görüşmeler yapmaktadır. Elçilik temsilcileri dinsel azınlıklar üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayı amaçlayan yasal reformları içeren dinsel özgürlükle ilgili meseleleri görüşmek üzere rapor yılı süresince hükümet yetkilileri ve dini grup temsilcileriyle sık sık bir araya gelmiştir. Bölüm I. Dinsel Nüfus Yapısı Ülkenin toplam yüz ölçümü 301,383 mil karedir ve nüfusu yaklaşık 69.6 milyondur. Hükümete göre, çoğunluğu Sünni olmak üzere, nüfusun yaklaşık yüzde 99 u Müslüman dır. Bir insan hakları sivil toplum örgütü (STÖ) olan Mazlum-Der ve çeşitli dinsel azınlıkların temsilcilerine göre Müslümanların gerçek yüzdesi biraz daha düşüktür. Diğer gayri Müslim cemaatler olmasına rağmen Hükümet yalnızca Rum Ortodoksları, Ermeni Ortodoksları ve Yahudiler olmak üzere üç dinsel azınlık cemaatini resmen tanımıştır. Siyasi ve sosyal yaşamda dini ifadelerin kullanılmasına yönelik laiklik geleneği ve resmi kısıtlamalar nedeniyle ülkede insanların ibadet etme oranları değişiklik göstermiştir. Ülkenin Sünni Müslüman çoğunluğunun yanı sıra, Anadolu da bulunan diğer dinlerin geleneklerinden esinlendiği gibi hem Şii hem de Sünni Đslami görüşleri birleştiren bir inanç sistemine bağlı olan Aleviler in sayısının 15 ila 20 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bazı Aleviler, dini konuşma, şiir ve dans aracılığı ile kadın ve erkeklerin hep birlikte ibadet ettiği törenler düzenlemektedir. Hükümet, Aleviliği heteredoks bir Đslam mezhebi olarak değerlendirirken, bazı Türk Aleviler ve köktenci Sünniler Alevilerin Müslüman olmadıklarını ileri sürmüştür. Çoğunluğu Đstanbul ve diğer büyük şehirlerde toplanmış başka dini gruplar da vardı. Yaklaşık 65.000 Ermeni Ortodoks Hristiyan; 23.000 Yahudi ve 2500'den az Rum Ortodoks Hristiyan ın da içinde bulunduğu bu dini gruplara ait kaç üye olduğu tam olarak bilinmemektedir. 1923 tarihli Lozan Antlaşması metni belirli bir grup adı vermeden genel olarak gayri Müslim azınlıkların hepsini kapsamasına rağmen, Devlet antlaşmayı yalnızca bu üç gruba özel yasal azınlık statüsü vermiş gibi yorumlamıştır. Ancak, bu tanım dini liderlik organlarını kapsamamaktadır, örneğin Ekümenik ve Ermeni Patriklikleri yasal statülerinin tanınması için uğraşmaya devam etmişlerdir.

Ayrıca yaklaşık 10.000 Baha i, tahmini 15.000 Suriyeli Ortodoks (Süryani) Hristiyan; 5000 Yezidi; 3300 Yehova Şahidi; 3000 Protestan ile az ama kesin olarak bilinmeyen sayıda Bulgar, Kildani, Nesturi, Gürcü, Roma Katoliği ve Maruni Hristiyan bulunmaktadır. Eskiden güneydoğudaki Süryani Hıristiyanların sayısı çok olmakla beraber, devlet yetkililerinin baskısı ve daha sonra da Kürdistan Đşçi Partisi ne (PKK) karşı yürütülen savaşın etkisiyle, bir çok Süryani Đstanbul a, Batı Avrupa ya ya da Kuzey ve Güney Amerika'ya göç etmiştir. Son birkaç yıldır, güneydoğudan yurtdışına göç eden Süryaniler den, çoğu Batı Avrupa dan olmak üzere çok azı geri dönmüştür. Çoğunlukla aile büyükleri geri dönmeyi gençleri ise yurt dışında kalmayı tercih etmiştir. Hristiyan kuruluşlar ülkede yaklaşık 1100 Hristiyan misyoner olduğunu tahmin etmektedir. Bölüm II. Din Özgürlüğünün Durumu Yasal/Politik Çerçeve Anayasa din özgürlüğünü garanti etmektedir ve Hükümet uygulamada genellikle bu hakka saygı göstermiştir; ancak Hükümet, Đslami ve diğer dini grupları ve üniversiteleri de içeren kamu kurum ve kuruluşlarında laik devleti koruma gerekçesiyle Đslami dinsel ifade kullanmaya karşı kısıtlamalar getirmiştir. Anayasa ülkeyi laik bir devlet olarak öngörmekte ayrıca şahsi dinsel fikirleri yayma ile inanç ve ibadet özgürlüğünü garanti etmektedir. Ancak, bu haklar laik devletin bütünlüğünü ve mevcudiyetini ilgilendiren bazı anayasal hükümler tarafından kısıtlanmıştır. Anayasa dini gerekçelerle ayrımcılık yapılmasını yasaklamaktadır. Cumhurbaşkanlığı, silahlı kuvvetler, yargı ve devlet bürokrasisini kapsayan Devletin çekirdek kurumları, Cumhuriyet tarihi boyunca, geleneksel Türk laikliğini koruma rolünü üstlenmişlerdir. Bazı durumlarda, devlet organları, seçilmiş hükümetin politikasına laik devleti tehdit ettiği gerekçesiyle karşı çıkmıştır. Hükümet, Đslami kurumlar ve eğitimi, Başbakanlığa bağlı Diyanet Đşleri Başkanlığı aracılığıyla idare etmektedir. Diyanet, ülkede bulunan 77.500 kayıtlı caminin idaresinin denetiminden ayrıca il ve beldelerde kamu görevlisi olarak çalışan imamlara istihdam sağlamaktan sorumludur. Özellikle Aleviler olmak üzere, bazı gruplar Diyanet in diğer inançları yok sayarak yalnızca ortodoks Sünni inançları yansıttığını iddia etmişlerdir; ancak Devlet, Diyanet in hizmet talebinde bulunan herkese eşit davrandığını ileri sürmektedir. Ayrı bir devlet kurumu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM), gayri Müslim dini grupların bazı faaliyetlerini ve bağlı oldukları kiliseleri, manastırları, sinagogları ve ilgili dinsel mülkleri düzenlemektedir. Đçlerinde Süryani, Kildani, Bulgar Ortodoks, Gürcü ve Maruni vakıflarının da bulunduğu yaklaşık 70 mülkü olan Rum Ortodoks vakıfları, yaklaşık 50 mülkü olan Ermeni Ortodoks vakıfları ve 20 mülkü olan Yahudi vakıfları olmak üzere, VGM tarafından tanınan 161 azınlık vakfı bulunmaktadır. VGM ayrıca okullar, hastaneler ve yetimhaneler dahil olmak üzere hayır işleri ile ilgilenen tarihi Đslami vakıfları düzenlemektedir.

1936 da Devlet bütün vakıflardan gelir kaynaklarını açıklamalarını istedi. 1974 teki Kıbrıs konusuyla ilgili siyasi gerilim sırasında, Yüksek Temyiz Mahkemesi, azınlık vakıflarının 1936 tarihinde bulundukları mal beyanındakinden başka mülk edinmelerini yasaklama kararı almıştır. Mahkemenin kararı ile bu rapor hazırlandığı sırada da devam eden bir uygulama başlatılmış, buna göre Devlet 1936 dan sonra edinilen mülklerin yönetimine el koymuştur. Yasalar ayrıca, devletin gayri Müslim nüfusun önemli bir azalma gösterdiği yerlerdeki mülkleri kamulaştırmasına izin vermektedir. Azınlık durumundaki dini gruplar, özellikle Rum ve Ermeni Ortodoks toplulukların çok sayıdaki mülküne devlet tarafından el konulmuştur ve devletin ellerindeki mülkleri kamulaştırmasına karşı mücadele vermeye devam etmişlerdir. Yasalar VGM tarafından tanınan 161 dini azınlık vakfının mülk edinmesine izin verir ve VGM gayri Müslim vakıflar tarafından mülklerin yasal sahibi olmak için yapılan 364 başvuruyu kabul etmiştir. Bununla beraber yasa, cemaatlerin eskiden vakıflara ait olan ancak daha sonra devlet tarafından kamulaştırılmış yüzlerce mülkü geri almasına izin vermemektedir. Vakıflar ayrıca, kendi adlarına mülk sahibi olamadıkları dönemlerde azizler ve baş melekler de dahil olmak üzere üçüncü şahısların adına kayıtlı mülklerin yasal sahipliğini elde edememiştir. Devlet yetkilileri, gayri Müslim dinlerin öğretileriyle ilgili konulara karışmamaktadır, ayrıca o dine mensup kişiler arasında dinî yayınların dağıtılmasına ve kullanılmasına da kısıtlama getirmemektedir. Devlet tarafından tanınan herhangi bir dine hakaret etmeye, ibadetlerine müdahalede bulunmaya veya mülklerinin değerini düşürmeye karşı yasal kısıtlamalar mevcuttur. Aleviler inançlarını özgürce yaşar ve Cem evleri inşa edebilir ancak Cem evleri yasal anlamda ibadet yeri olarak kabul edilmemektedir. Alevi örgütü temsilcileri Cem evleri kurma girişimleri sırasında çeşitli engellerle karşılaştıkları iddiasında bulunmuşlardır. Ülkede yaklaşık yüz adet Cem evinin olduğunu ve bu sayının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını söylemişlerdir. Đstanbul un Kartal ilçesindeki Aleviler, yerel yetkililerin Cem evi inşasına izin vermemeleri kararına karşı yasal mücadelelerine devam etmişlerdir. 2005 yılının Ocak ayında Ankara nın Çankaya ilçesinde yaşayan Aleviler bir Cem evi açmak amacıyla mülk satın alma başvurusunda bulunmuşlardır. Belediye yetkilileri Diyanet e başvurmuş, Diyanet orada yer alan camilerde ibadet edebilecekleri için Çankaya daki Alevilerin Cem evine ihtiyaçları olmadığını beyan eden bir mektup yayınlamıştır. Yine 2005 in Ocak ayında Diyanet Đstanbul un Sultanbeyli ilçesindeki yetkililere, Cem evlerinin Đslami ilkeleri ve Türk yasalarını ihlal ettiğini beyan eden bir mektup göndermiştir. Ayrıca iddialara göre 2006'nın Mayıs ayında Đstanbul Sultanbeyli belediyesi yetkilileri Alevi bir grup olan Pir Sultan Abdal Derneği nin gerekli yapım iznini almadığı gerekçesiyle bir Cem evinin yapımını durdurmuştur. Dernek yetkilileri, belediye başkanı ve personelinin temel atma törenine katıldıklarını ve projeye müdahale etmeyeceklerine dair söz verdiklerini açıkladı.

Diyanet kayıtlı camilerin elektrik ve su gibi masraflarını karşılamaktadır fakat resmi olarak tanınmayan cem evleri ile diğer ibadet yerlerine bu hizmeti sağlamamaktadır. 2006'nın Mayıs ayında Diyanet Đşleri Başkanı Ali Bardakoğlu Cem evleri gibi mistik ibadet yerlerini destekleyecek fonlarının olmadığını söyledi. Birçok Alevi, Hükümet in, din derslerinde kendi doktrin ve inançlarına yer vermemesinden dolayı ayrımcılık yaptığını iddia etmiştir. Aynı zamanda, Diyanet'i, Alevi etkinlikleri ya da dinî liderlerine özel fonlar ayırmadığı için, taraf tutmakla suçlamaktadır. Anayasa ilk ve orta dereceli okullarda din ve ahlak dersi zorunlu olarak verilmesini öngörmüştür. Dinsel azınlıklar bu dersten muaftır. Ancak bazı dinsel azınlıklar örneğin Protestanlar özellikle kimliklerinde, hükümet tarafından tanınmış azınlık dinlerinden biri yazmıyorsa muafiyetten yararlanmakta zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Hükümet din derslerinin dünya dinlerinin tamamını kapsadığını iddia etmektedir fakat dinsel azınlıklar derslerin Sünni Đslam öğretisini yansıttığını ve bu nedenle gayri Müslimlerin muaf tutulduğunu söylemektedir. 2004 te Alevi bir anne-baba zorunlu din derslerinin din özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi ne (AĐHM) başvurdu; dava halen devam etmektedir. 2004 Haziran raporunda Irkçılık ve Hoşgörüsüzlük ile Mücadele Avrupa Komisyonu, Hükümet e ya dersleri seçmeli yapması ya da içeriğini bütün dinleri gerçekten ve adil olarak kapsayacak biçimde genişletmesi yönünde tavsiyede bulunmuştur. Nisan 2006 da Alevi bir babanın oğlunun okuldaki din derslerinden muaf tutulması için başvurduğu Đstanbul Mahkemesi nde dava babanın lehine sonuçlanmış ancak Mayıs ayında temyiz mahkemesi kararı bozmuştur. Resmi olarak tanınan dinsel azınlıklar Eğitim Bakanlığının denetiminde okul açabilir. Bu okullara Müslüman bir müdür yardımcısı atanmak zorundadır; iddiaya göre bu müdür yardımcıları sözde müdürleri olan kişilerinden daha yetkilidir. Bu okulların müfredatında Rum Ortodoks, Ermeni Ortodoks ve Yahudiler için hazırlanmış dersler yer almaktadır. Sayıları 500.000 ila 1 milyon arasında (özellikle batı Anadolu ve Đstanbul da toplanmış) ve ülkenin en büyük Şii cemaati olan Caferiler, din özgürlükleri konusunda bir sorun yaşamamaktadır. Kendi camilerini yapmakta ve idare etmekte ayrıca kendi imamlarını atamaktadır; ancak Aleviler de olduğu gibi ibadet yerlerinin yasal bir statüye sahip olmamasından dolayı Diyanet tarafından desteklenmemektedir. Din Özgürlüğüne Getirilen Kısıtlamalar Hükümet politikası ve uygulamaları genellikle insanların dinlerini özgürce yaşamalarını desteklemektedir; ancak devlet politikası, üniversiteler de dahil olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında, dinî gruplara ve dinî ifadelere bazı kısıtlamalar getirmektedir.

Ordudaki, yargıdaki ve bürokrasinin diğer kollarındaki laikler, irtica yandaşları olarak nitelendirdikleri kişilere karşı kampanyalar düzenlemeye devam etmişlerdir. Bu gruplar irticayı laik devlet için bir tehdit olarak görmektedir. Milli Güvenlik Konseyi (MGK) irticayı kamu güvenliğine karşı bir tehdit olarak tanımlamaktadır. Cumhurbaşkanı Sezer 2006 nın Nisan ayında yaptığı bir konuşmasında bölücülük ve irticadan ülkenin karşı karşıya kaldığı tehdit unsurları olarak söz etmişti. Đrticai tehdit çok tehlikeli bir seviyeye ulaştı ve Türkiye nin bu tehdide karşı en iyi silahı laik düzenidir şeklinde sözlerine devam etmişti. Mazlum-Der ve diğer gruplara göre, bazı devlet bakanlıkları, devlet karşıtı ya da Đslami eylem şüphesiyle suçlanan bazı kamu görevlilerinin terfilerini engellemiş ya da onları görevden almıştır. Mazlum-Der, medya ve diğer kuruluşların verdiği raporlara göre, ordu, dinlerinin gereklerini yerine getiren Müslümanları zaman zaman görevlerinden almaktadır. Bu tür görevden alma kararları, bu bireylerin, ordu tarafından irticacı olarak kabul edilen davranışlarının gözlenmesi ve bu davranışların laik devlete karşı olduklarını işaret etmesi nedeniyle alınmıştır. Mazlum-Der e göre, ordu, Đslami ibadetleri yerine getirmeyi ve başı örtülü kadınlarla evli olmayı içeren eylemler nedeniyle askerleri disiplin eksikliği ile suçlamıştır. Silahlı Kuvvetler e göre, subaylar ve astsubaylar üstlerinden defalarca aldıkları uyarılara rağmen kökten dinci örgütlerle bağlarını devam ettirdikleri için zaman zaman görevden alınmışlardır. Mistik Sufi ayrıca diğer tarikat ve cemaatler 1920 lerin ortalarından beri resmi olarak yasaklıdır; ancak, tarikat ve cemaatler etkin ve yaygın biçimde varlıklarını sürdürmektedir. Bazı önemli siyasi ve toplumsal liderler tarikatlar, cemaatler ve diğer Đslamcı gruplarla ilişkilerine devam etmişlerdir. Yasaya göre, ibadetler yalnızca ibadet için ayrılmış yerlerde yapılabilir. Yerel yönetim kanunları, ibadet yerlerinin yalnızca Devlet tarafından gösterilmesini emreder ve eğer bir din ülkede yasal olarak tanınmıyorsa ibadet için yer gösterilmeyebilir. Özellikle VGM tarafından tanınan herhangi bir mülkleri olmayan dinî gruplar gayri Müslim ibadetlerini, genellikle diplomatik mülkler ya da özel apartman dairelerinde gerçekleştirmektedir. Polis Hristiyanların özel apartman dairelerinde ibadet etmelerini zaman zaman engellemiş ve savcılar izinsiz toplantı yapmak suçuyla Hristiyanlar aleyhinde davalar açmıştır. Kanunlar imam, rahip, haham ve diğer dini liderlerin görevlerini yerine getirirken Hükümet e ve devletin kanunlarına karşı kınama veya kötüleme mahiyetinde sözler kullanmasını yasaklamaktadır. Kanunları ihlal etmenin sonucunda bir ay ile bir yıl veya başkalarının da aynı suçu işlemeye teşvik edilmesi halinde üç ay ile iki yıl arasında değişen hapis cezası uygulanmaktadır. Yetkililer Doğu Ortodoks Kilisesi nin faaliyetlerini izlemekte ancak genellikle faaliyetlerine karışmamaktadır. Hükümet Rum Ortodoks Patrikliğinin ekümenik statüsünü tanımamakta, yalnızca ülkedeki giderek azalan Rum Ortodoks cemaatinin önderi olarak kabul etmektedir. Üst düzey devlet yetkilileri kamuoyu önünde sık sık, patriğe ekümenik olarak hitap etmenin, 1923 Lozan Anlaşması nı ihlal edeceğini iddia etmektedir. Ancak, hükümet yetkilileri yaptıkları özel konuşmalarda Lozan da bu konudan bahsedilmediğini kabul etmektedir.

Sonuç olarak Hükümet uzun zamandır, yalnızca ülke vatandaşlarının Kilise Yüksek Kurul una üye olabileceği ve patriklik seçimlerine katılabileceği görüşünü savunmaktadır. Ancak Mart 2004 te, Ekümenik Patriği I. Bartholomew, Yüksek Kurul a 6 Türk vatandaşı olmayan metropolit atamıştır. Bu 80 yıllık ülke tarihinde bu organa ülke vatandaşı olmayan kişilerin atandığı ilk durumdur. Hükümet atamalara resmi bir karşılık vermemiştir. Rum Ortodoks cemaati üyeleri yasal kısıtlamaların Đstanbul daki Ekümenik Patrikliği nin varlığını tehdit ettiğini çünkü ülkede kalan 2.500 den az Rum Ortodoks ile topluluğun kurumu ayakta tutmak için giderek küçüldüğünü belirtmişlerdir. Đstanbul daki Ekümenik Patrikhanesi, Marmara Denizinde bulunan Heybeli Ada Ruhban Okulu nun yeniden açılmasını sağlamak için çalışmaya devam etmiştir. Hükümet bu okulu, bütün özel yüksek öğrenim kurumlarını devletleştirdiği dönem olan 1971 de kapatmıştır. Sünni Müslümanlar dışındaki dinî cemaatler, ülkede, önderlik yapmak üzere yasal olarak yeni din önderleri yetiştirememektedir devlet bu hakkı yalnızca Sünni Müslümanlar a tanımaktadır. Ülke dışından ama aynı mezhep mensuplarının bazı durumlarda önderlik konumuna getirilmelerine izin verilmektedir, ancak genel olarak, patrikler ve hahambaşılar dahil tüm dinî cemaat önderleri Türk vatandaşı olmalıdır. Nisan 2005 te Patriklik, VGM nin Patrikliğe ait olan Büyük Ada'daki bir yetimhaneyi kamulaştırmasıyla ilgili AĐHM de bir temyiz başvurusunda bulunmuştur. Bu olayda yeni bir gelişme kaydedilememiştir. Ermeni Ortodoks cemaati, Devlet in Đstanbul daki Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfına ait mülkleri kamulaştırmasına karşı yürüttüğü yasal mücadeleye devam etmiştir. Mart 2005 te, Hazine, vakfın kamulaştırılan bir binasını özel bir şirkete satmaya çalışmıştır, ancak Maliye Bakanlığı bu satışı durdurmuştur. AĐHM, Ermeni Ortodoks cemaati tarafından, vakfın iki ayrı mülkünün 1999 da kamulaştırması konusunda yapılan temyiz başvurusuyla ilgili yargılama sürecine devam etmiştir. Başkalarını kendi dinine davet etmeyi ya da dini konuşmaları tam anlamıyla yasaklayan bir yasa bulunmamaktadır; bununla beraber birçok savcı ve polis kendi dinine davet etmeye ve dinsel faaliyetlere karşı kuşkuyla yaklaşmaktadır. Polis genellikle Hristiyanların dinsel içerikli yayın dağıtmasına izin vermemektedir. Kendi dinine davet etme toplumsal olarak her zaman hoş karşılanmayan bir durumdur. Misyonerlik yapan Hristiyanlar zaman zaman dövülmüş ve hakarete uğramıştır. Başkalarını kendi dinine davet edenler yabancı oldukları takdirde, sınır dışı edilebilmekte, ancak genelde ülkeye yeniden girebilmektedir. Polis memurları Hıristiyan misyonerlerle görüşen öğrencileri ailelerine ya da üniversite yetkililerine bildirebilir. Bildiri süresinin sonu itibariyle, sonradan Hıristiyan olan Yakup Cindilli yi 2003 te Bursa ilinde Yeni Ahit dağıttığı için ciddi biçimde döven Milliyetçi Hareket Partisi üyesi üç kişinin yargılandığı davada henüz bir karar verilmemişti. Yetkililer uzun süreden beri var olan üniversitelerdeki ve devlet memurları tarafından kamu binalarındaki türban takma yasağını uygulamaya devam etmişlerdir. Kamu

sektöründe hemşire ve öğretmen olarak çalışıp türban takan ve yasağa karşı gelen, ayrıca aktif olarak bu kişilere destek verenler disiplin cezası almış ya da işlerini kaybetmiştir. Türban takan öğrencilerin derslere resmi olarak kayıt yaptırmasına izin verilmemektedir, ancak bazı öğretim üyeleri öğrencilerin derslerde türban takmasına izin vermektedir. Birçok laik, Đslamcıları başörtüsünü savunmayı politik bir araç olarak kullanmakla suçlamakta ve başörtüsü yasağını kaldırmaya yönelik çabaların giderek başörtüsü takmayan kadınlara karşı bir baskıya dönüşeceğinden korktuklarını dile getirmektedir. Şubat 2006 da Danıştay, okul dışında düzenli olarak baş örtüsü taktığı gerekçesiyle bir hemşirelik okulunda görev yapan Ankaralı bir öğretmenin müdürlüğe terfi etmesini engelleyen eğitim yetkililerinin kararını onaylamıştır. Bazı gazeteci ve din hakları savunucuları mahkemenin verdiği bu karar ile türban takma yasağının özel yaşamı da içine aldığı görüşünü savunmaktadır. Ancak mahkeme öğretmenin okula gelip giderken türban takarak eğitimde laiklik ilkesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mayıs 2006 da avukat Alparslan Arslan Danıştay mahkemesine silahlı saldırı düzenlemiştir. Şubat ayında verilen karardan dolayı sorumlu tuttuğu Hakim Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürmüş diğer dört hakimi de yaralamıştır. Olay yerinde yakalanan Arslan, iddialara göre verilen karara sinirlendiği için bu olayı gerçekleştirmiştir. Özbilgin için Ankara da düzenlenen cenaze törenlerine katılan binlerce protestocu, hükümeti türban yasağı ve Danıştay ın kararını eleştirip insanları saldırı yapmaya kışkırtmakla suçladı. Diğer illerde buna benzer protestolara rastlanmadı. Şubat 2006 da verilen diğer bir karara göre eşi türban taktığı gerekçesiyle din öğretmeni Abdullah Yılmaz ın Orta Asya ya atanması Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılmamıştır. Danıştay bu kararı onamıştır. 1997 de çıkarılan bir kanunla sekiz yıllık eğitim zorunlu hale getirilmiştir. Sekiz yılın tamamlanmasının ardından öğrenciler hem standart lise müfredatını hem de Đslam ilahiyatını ve uygulamasını gördükleri Đmam Hatip liselerine devam edebilir. Đmam Hatip liseleri, meslek okulu statüsündedir ve meslek okulu mezunları lisedeki alanlarının dışındaki üniversite programlarına başvurursa üniversiteye giriş sınavlarından aldıkları puanlar otomatik olarak düşürülmektedir. Bu düşürme Đmam Hatip mezunlarının ilahiyat dışında başka bir bölümde okumasını ciddi biçimde engellemektedir. Birçok dindar vatandaş normal okullarda verilen din derslerinin yetersiz olduğunu düşünmektedir. Çocuklarını Đmam Hatip okullarına yazdıran ailelerin çoğu, bunu çocuklarının imam olarak eğitilmeleri için değil daha yoğun bir din eğitimi almalarını istedikleri için yapmışlardır. Aralık 2005 te Milli Eğitim Bakanı, Đmam Hatip öğrencilerinin uzaktan eğitim dersleri aracılığıyla normal lise diploması almasını sağlayan bir yönetmelik yayınlamıştır. Ancak Yüksek Öğretim Kurumu bu yönetmeliğe itiraz etmiştir. Şubat 2006 da Danıştay nihai karar verilene kadar yönetmeliği geçici olarak yürürlükten kaldırmıştır. Okul dışında din eğitimi verme yetkisi yalnızca Diyanet e aittir, ancak kaçak özel kurslar bulunmaktadır. 5 yıllık ilköğretimi tamamlayan öğrenciler, hafta sonları ve yaz tatili için Diyanet in Kur an kurslarına kaydolabilmektedir. Resmi olmayan

birçok Kur an kursu bulunmaktadır. Resmi Kur an kurslarına yalnızca 12 yaşında ya da daha büyük çocuklar kaydolabilmektedir ancak Mazlum-Der daha küçük çocukların eğitildiği yasa dışı kurslara sık sık emniyet güçlerinin baskınlar düzenlediğini bildirmiştir. Yehova Şahitleri, resmi olarak tanınan bir dinin üyeleri olmamaları nedeniyle ibadet zamanlarında sürekli resmi tacizlere maruz kaldıklarını bildirmiştir. Yehova Şahitleri dernek kurma çabalarına karşı verdikleri yasal mücadelelerine devam etmişlerdir. Antik olarak tanımlanan bina ve anıtlardaki restorasyon ve inşa faaliyetleri, yalnızca kültürel ve milli servetin korunmasından sorumlu bölgesel kurulların izniyle yapılabilir. Geçmişteki tarihi eserleri koruma konusundaki bürokratik prosedür ve önlemler özellikle Süryani Ortodoks ve Ermeni Ortodoks gibi dinî yapıların onarımını engellemiştir. Grupların ülkenin bir bölgesindeki mülklerinden sağladıkları gelirleri, ülkenin başka bir bölümündeki üyelerini desteklemek için kullanmaları yasaktır. Mensup olunan din kişilerin nüfus cüzdanlarında belirtilmektedir. Baha iler gibi bazı dini gruplar, seçenekler arasında kendi dinleri yer almadığı için kimliklerine dinlerini yazdıramamaktadır. Endişelerini Hükümet e bildirmişlerdir. Nisan 2006 da, Meclis kişilere nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin boş bırakılması veya yazılı bir dilekçeyle değiştirilmesi hakkını tanıyan kanun çıkartılması kararını almıştır. Ancak Hükümet in, başvuranların din seçimi konusunda kısıtlamalar getirebildiğine dair duyumlar alınmıştır. Baha i cemaat üyeleri hükümet yetkililerinin yeni çıkan yasaya rağmen kendi dinlerini kimliklerine yazdırmalarının mümkün olmadığını söylediklerini iddia etmiştir. Yerel memurların, Đslam dan başka bir dine geçtiği için kimliklerini düzeltmek isteyen bazı kişileri taciz ettiği yönünde bildirimler alınmıştır. Bazı gayri Müslimler, nüfus cüzdanlarındaki din hanesi nedeniyle ayrımcılık ve tacize maruz kaldıklarını bildirmişlerdir. 2004 Ekim ayında Hükümete bağlı Đnsan Hakları Danışma Kurulu, azınlıklar konusunda bir rapor hazırlamıştır. Raporda, gayri Müslimlerin silahlı kuvvetler, Dış Đşleri Bakanlığı, Polis Teşkilatı ve Milli Đstihbarat Teşkilatı gibi devlet kurumlarında çalışmalarının ciddi biçimde engellendiği belirtilmektedir. Profesörler Baskın Oran ve Đbrahim Kaboğlu raporu hazırlayan kişiler olarak haklarında suç duyurusunda bulunulmuştur. Mayıs 2006 da Ankara mahkemesinde beraat etmişlerdir. Azınlık dinlerine mensup topluluklar raporun sonuçlarını doğrulamıştır. Gayri Müslim vatandaşların yabancı olarak görüldüğünü, bu yüzden devleti temsil etmek için uygun olmadıklarının düşünüldüğünü söylemişlerdir. Haziran 2006 da AĐHM vicdani sebeplerle askerlik yapmak istemeyen Murat Ülke nin davasında Türkiye ye karşı karar vermiştir. Mahkeme askerlik yapmak istemeyen Ülke nin kötü muameleye maruz kaldığına karar kılmıştır. Bildiri sürecinin sonunda Kasım 2003 teki iki sinagog, Đngiliz Konsolosluğu ve bir bankaya düzenlenen bombalı terörist saldırılarıyla ilgili oldukları şüphesiyle suçlanan altmış dokuz kişinin Đstanbul daki davasının yargılama süreci halen devam etmekteydi.

Ülkede dini sebeplerle göz altına alınan veya mahkum edilen kişilerin olduğuna dair bir rapor bulunmamaktadır. Zorla Din Değiştirme Birleşik Devletler den kaçırılan ya da yasa dışı yollarla götürülen az sayıdaki ABD vatandaşı da dahil olmak üzere, zorla din değiştirme veya bu kişilerin ABD ye dönmesine izin vermemek konusunda bir bildirim alınmamıştır. Din Özgürlüğü Konusundaki Đlerlemeler ve Olumlu Gelişmeler Nisan 2006 da Roma Katolik yetkilileri Pazar ayinleri için Adana daki Bebekli Kilisesi ni yeniden açmıştır. Yerel yetkililerin imar yönetmeliğinin kilise binasının en az on metre uzağına bina inşa edilebilir maddesine uymamaları ve ayinler sırasında kilisenin bitişiğinde bulunan düğün salonundan gelen gürültüler nedeniyle Katolik liderler Eylül 2005 te kiliseyi kapatmıştı. Nisan da yerel Katolik yetkililer düğün salonunun işletimini durdukları için belediye görevlilerine teşekkürlerini sundu. Haziran 2006 da Đstanbul Taşdelen belediyesi yetkilileri Alevi bir örgüte Cem evi yapmaları için yer tahsis etti. Alevi cemaati üyeleri, bu karar Cem evlerinin ilk kez bir kültür merkezinden çok bir ibadet yeri olarak resmen tanındığını gösterdi şeklinde konuştu. Bölüm III. Toplumsal Suistimal ve Ayrımcılık Toplumdaki dinler arasındaki hoşgörüye dayanan ilişki din özgürlüğüne katkıda bulunmuştur; ancak bazı Müslümanlar, Hıristiyanlar, Bahailer ve diğer dinî cemaatler toplumsal kuşku ve güvensizliğe maruz kalmıştır. Yahudi ve Hristiyan mezheplerinin çoğu dinlerini özgürce yaşamış ve günlük yaşamda din ayrımcılığıyla çok fazla karşılaşmadıklarını açıklamışlardır. Ancak Đslamiyet ten vazgeçip başka bir dini seçen vatandaşlar sosyal tacizin çeşitli biçimlerine sık sık maruz kalmış ya da aile ve komşularından baskı görmüştür. Gayri Müslimlerin dinine geçme toplumsal olarak kabul edilememekte ve bazen tehlikeli olmaktadır. Çeşitli gazeteler ve televizyonlar, düzenli olarak Hıristiyan karşıtı yayınlara yer verdi. Ayrıca hükümet yetkilileri misyonerlik faaliyetlerinin devlet için bir tehdit teşkil ettiğini ve din özgürlüğü kavramının kapsamına girmediğini iddia etti. Dinsel çeşitlilik yaygın biçimde, Đslam ve milli birlik için bir tehdit unsuru olarak görülmektedir. Milliyetçi fikirler zaman zaman Hıristiyan ya da Yahudi karşıtı imalar taşımaktadır. Yahudi cemaatinin bazı üyeleri, 2003 te Đstanbul da düzenlenen saldırıların ardından artan bir güvensizlik duygusu oluştuğunu, ayrıca bazı medya kuruluşlarının Yahudiler in Kürt milliyetçi hareketine yardım hatta bunu organize ettiklerini iddia eden Yahudi karşıtı propagandaları teşvik ettiklerini açıklamıştır.

Ocak 2006 da, Adana daki Protestan Kilisesi lideri Kamil Kıroğlu beş saldırgan tarafından ağır bir şekilde dövülmüştür. Saldırganlardan biri Kıroğlu na bıçak çekmiş ve Hristiyan olmaktan vazgeçmezse öldürmekle tehdit etmiştir. Şubat 2006 da bir saldırgan Trabzon daki Katolik Kilisesi rahibi Andrea Santaro yu vurarak öldürmüştür. Görgü tanıklarından biri saldırganın Santaro yu arkasından vururken Allah u Ekber diyerek tekbir getirdiğini iddia etmiştir. 16 yaşındaki bir genç hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bildiri döneminin sonunda davası halen devam etmekteydi. Söylenenlere göre şüpheli, Danimarka gazetesinde yayınlanan Muhammed in karikatürlerine kızdığı için polislere bu suçu işlediğini açıklamıştır. Başbakan Erdoğan ve diğer hükümet yetkilileri cinayeti şiddetle kınamıştır. Yine Şubat ayında Đzmir deki Katolik rahibi bir grup genç tarafından dövülmüş ve ölümle tehdit edilmiştir. Saldırganlar Türkiye yi gayri Müslimlerden temizlemek istediklerini söyleyerek Hristiyan karşıtı sloganlar atmışlardır. Mart 2006 da bir saldırgan Mersin deki Katolik Kilisesi ne girmiş ve Hristiyan karşıtı ifadeler kullanarak kilise üyelerini bıçakla tehdit etmiştir. Olay yerine gelen polis saldırganı tutuklamıştır. Nisan 2006 da bir grup genç Diyarbakır daki Süryani Kilisesi nin bulunduğu alana girerek kilise üyelerini tehdit eden sloganlar atmıştır. Polis aradan birkaç gün geçmeden, Paskalya törenlerinin düzenlendiği güne kadar kilisenin bulunduğu semte devriye göndermemiştir. Mayıs 2006 da Rum Ortodoks Hristiyanlar Bergama daki tarihi kilisede bir ayin gerçekleştirdi. Bir grup milliyetçi ve solcu protestocu slogan ve müziklerle bu ayine engel olmaya çalışmıştır. Ayine katılan Ekümenik Patriği Birinci Bartholomew yerel yetkililere izin verdikleri için teşekkürlerini sunmuştur. Süryani cemaatinin üyeleri bölgedeki köylülerin, özellikle de köy korucularının, ülkeden kaçan Süryanilerin evlerine yerleştiğini ve Süryaniler geri dönmeye karar verdiğinde ise ayrılmaya karşı çıktıklarını söylemişlerdir. Köy korucuları, özellikle güneydoğu bölgesinde bulunan yaklaşık 57.000 kişilik sivil savunma gücünü oluşturmaktadır. En az disipline sahip güvenlik kuvveti olarak bilinmektedir. Süryani cemaatine göre, 2000 yılından beri, Mardin Đli Bardakçı köyündeki 50 den fazla boş Süryani evi yıkılmıştır. Köyün Süryani sakinlerinin çoğu 1980 lerin ortasında bölgeyi terk etmiştir. Köydeki iki Süryani kilisesinden biri, Süryani cemaatine danışılmadan camiye dönüştürülmüştür. Geri dönen Süryaniler yurt dışındayken hükümet yetkililerinin kendilerine ait mülkleri tekrar sınıflandırdığını ve bu nedenle topraklarından bazılarını kaybettikleri iddiasında bulunmuşlardır. 2004 te, yaptığı TV programında Hristiyanlar a karşı şiddeti kışkırtmakla suçlanan Kerim Akbaş'ın temyiz davasının mahkeme süreci devam etmekteydi. Laik kesimden olanlar, Đslamcılığın etkisinden korkmakta ve siyasete ılımlı da olsa Đslam'ın karışmasına karşı çıkmaktadır.

Bölüm IV. ABD Hükümet inin Politikası ABD hükümeti insan haklarını korumaya yönelik genel politikası gereği Hükümet le din özgürlüğü meselesi hakkında görüşmeler yapmaktadır. ABD Büyükelçisi ve aralarında Đstanbul daki ABD Baş Konsolosluğu ve ABD Adana Konsolosluğu personelinin de bulunduğu diğer elçilik görevlileri, Müslüman çoğunluk ve diğer dinî gruplarla yakın ilişkiler kurmuştur. ABD Büyükelçiliği, Hükümeti, Heybeli Ada Ruhban Okulu nun yeniden açılması konusunda ikna etmeye çalışmaya devam etmiştir. Kasım 2005 te, ABD Maslahatgüzarı Vicdana Çağrı Vakfı'nın Đstanbul da düzenlediği dinler arası diyalog konulu konferansta bir konuşma yapmıştır. Çeşitli dinlere mensup dünyanın her yerinden gelen bir dinleyiciye seslenen maslahatgüzar din özgürlüğünün ve tüm din liderlerinin terörizme karşı ayakta durmalarının önemini dile getirmiştir. Bunun yanı sıra büyükelçilik Gaziantep Amerikan Köşesi, Gaziantep Rotary Kulübü ve Anadolu Gazetecileri Birliği Haziran 2005 te ülkedeki din çeşitliliğiyle ilgili ülkenin demokratik gelişiminin devam etmesi için önem taşıyan konularda konferansa katılanlar arasında diyalog kuran bir fotoğraf sergisi düzenledi. Büyükelçilik Mart 2006 da Tennessee Üniversitesi tarih profesörü Wilfred McClay in ABD de din konulu çeşitli sunumlar yapmasını desteklemiştir. McClay öğrenci, fakülte üyeleri, ilahiyatçı, kamuoyu oluşturucuları ve Đstanbul, Bursa, Ankara ile elçilik binasındaki dinleyicilere hitap etmiştir. ABD deki laiklik kavramı hakkındaki konuşması sırasında ABD Anayasası nın temeli olan varsayımları açıklamıştır. Büyükelçi kabine üyeleriyle düzenli olarak yaptığı özel görüşmelerde din özgürlüğünü ele almıştır. Bu görüşmelerde hem Îslam ve diğer dinler konusundaki hükümet politikasına hem de dinî ayrımcılık iddialarına değinilmiştir. Büyükelçi Diyanet Đşleri Başkanı Ali Bardakoğlu yla da bir görüşme yapmıştır. Đstanbul a yaptığı tanışma ziyaretlerinde din özgürlüğünü desteklediğini göstermek ve bunların cemaatlerini etkileyen meseleleri ele almak için Ekümenik Patrik Birinci Bartholomew, Hahambaşı Isak Haleva ve Ermeni Ortodoks Patriği Đkinci Mesrob ile görüşmelerde bulunmuştur. Diğer elçilik görevlileri hükümet yetkilileriyle benzer görüşmelerde bulunmuştur. Elçilik ve konsolosluktan diplomatlar çeşitli dini grupların temsilcileriyle düzenli olarak bir araya gelmektedir. Bu görüşmelerde gayri Müslimlerin karşılaştığı sorunlar ve ülkede Đslamiyet in rolü de dahil olmak üzere çok çeşitli konular ele alınmaktadır. Büyükelçilik Uluslararası Ziyaretçi Programı ile çeşitli alanlardaki uzman profesyonelleri ABD ve Amerikan meslektaşları ile tanıtmak amaçlanmaktadır. Dini meseleler de bu programların kapsamında yer almaktadır.