. ANTALYA'DA İKİ BÖLGE,



Benzer belgeler
veri araştırma sunar: ÜÇ TÜRKİYE metropoller kentler kasabalar

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

Araştırma Notu 16/191

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

Araştırma. DİSK-Birleşik Metal İş. v 8 Mart gelirken kadın çalışanların durumu. No:

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

Araştırma Notu 14/163

BURSA DA İLK 250 ŞİRKET VE İSTİHDAM

Çeyrek Raporu

Kitap Eleştirisi Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı:Poulantzas Kitabı 1 Üzerine Düşünceler

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

TÜRKİYE DE GÖÇ BOYUTU, NEDENLERİ ve GÖÇÜN SAĞLIKLA İLİŞKİSİ

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

YEŞİL KART: TÜRKİYE NİN EN MALİYETLİ SOSYAL POLİTİKASININ GÜÇLÜ ve ZAYIF YANLARI. Yönetici Özeti

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2011 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI. Son Güncelleme

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

ANALİZ SONUÇLARI. 1 Mart 2017 tarihine kadar kullanmayınız.

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Yürütülen bu çalışmada Ankara ili ile ilgili şu spesifik bilgilerin elde edilmesi amaçlanmıştır.

DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA DEĞİŞKENLER 7

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

Araştırma Notu 16/192

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI?

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ ORTAK SINAV BAŞARISININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

11. -9, KENTLEŞME HIZLANIRKEN EĞITIMLI, GENÇ NÜFUS GÖÇ EDIYOR ORTA KARADENIZ DE KIRSAL KALKINMANIN ROLÜ VE TARIM TOPRAKLARININ KORUNMASI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2008 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ 2006 NÜFUS VE KONUT SAYIM SONUÇLARINA GÖRE REVİZE EDİLMİŞ EKİM 2004 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI.

Çalışma alanları. 19 kasım 2012

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2006 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

Kadın işçiler. Dr. Nilay ETİLER Kocaeli Üniversitesi

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2007 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1

TÜRKİYE HANGİ SIRADA? İNSANİ GELİŞME ENDEKSİ NE GÖRE. Dr. Ayşe Betül YAPA. 68 Aralık Giriş

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2016 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2010 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2005 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2014 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2012 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2009 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2017 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2015 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2013 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

Hazırlayan: Bilgehan TURHAN Bilgisayar Y. Mühendisi

Kayıtdışı İstihdama Dair Yanıtlanmayı Bekleyen Bazı Sorular

NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI - SONUÇ RAPORU RAŞTIRMASI - S

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

Türkiye de Kadınların İç Göç Örüntüsü ve İç Göç Nedenleri

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

ARAŞTIRMA NEDEN YAPILDI?

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü

KAYITDIŞI ĐSTĐHDAMLA MÜCADELE

Harita Üzerinde Türkiye Elektrik Tüketimi

DENİZLİ İLİ ÇALIŞAN NÜFUSUN İÇME SUYU TERCİHLERİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER. PAÜ Tıp Fak. Halk Sağlığı A.D Araş. Gör. Dr. Ayşen Til

Araştırma Notu 14/165

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

Erken Yaşlardaki Evlilikler ve Gebelikler

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

KAYIT DIŞI İSTİHDAM ARAŞTIRMASI 2011

ÇALIŞMA HAYATINDA KADINLAR: DAHA ÇOK ÇALIŞIYOR, DAHA AZ KAZANIYOR

Geleceği şimdiden planlayın.. SEÇİME DOĞRU. efgarastirma.com EfG.Arastirma EfG_Arastirma EfG.Arastirma

Özet Değerlendirme 1

Antalya'da Hekimler Statü ve Sınıf Konumu Açısından Değerlendirme

E İTLİK VE ÇALI MA YA AMINDA KADINLAR

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI MART 2014

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMASI ŞUBAT 2015

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Katılımcının Yaşı n % TOPLAM

Çalışanların 2015 Yılında Alacakları Asgari Geçim İndirimi ve Borçlanma Bedelleri

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

TİCARİ CBS DE HARİTA KULLANIMI VE MEKANSAL ANALİZLER: BİREYSEL BANKACILIK ÖRNEĞİ

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

SAĞLIK HİZMETLERİNİN FİNANSMANI

Araştırma Notu 17/206

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

Ne kadar 2/B arazisi var?

BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

Ulusal Eğitim Derneği Cumartesi Konferansları

Çalışma Hayatının İki Büyük Korkusu: İşsizlik ve İş Güvencesizliği Two Big Fear of Working Life: Unemployment and Job Insecurity

Farklı Sistemlerde Kentleşme

Yoksul, ayakkabı zengin araba peşinde

Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi

TARLABAŞI TOPLUM MERKEZİ ANNEX 6. Çocuk Tablo ve Grafikler 2006/2007 Tarlabaşı Kayıtlar

SAGLIKTA VE SAGLIK HiZMETi KULLANIMINDA

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4.

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk

Bu sayıda: 2017 Yılına ait İşgücü ve İstihdam verileri değerlendirilmiştir.

ECZANELER DURUM ANKETİ

ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI. Yönetici Özeti

Transkript:

SıNıFLAR VE EşİTSİzLİK:. ANTALYA'DA İKİ BÖLGE, YEDİ SINIF İlker BELEK * Bu makalede Antalya 'da farklı iki bölgedeki nüfusun sın~fsal analizi yapılmış ve sınıfların sosyoekonomik konumları saptanmıştır. Amaç sın!flar arasındaki eşitsizliklerin belirlenmesi ve zaman içinde izlenmesidir. Bulguların sunulmasından önce sınıf kavramı ve farklı sınıf kuramlarıyla i/gili bir tartışmaya yer verilmiştir. Sınıf analizinde Marksist yöntem tercih edi/miştir. Araştırma 450 hanede, 1092 kişilik bir nüfusta gerçekleştiri/miştir. Sınıf ayrıştırması sonucunda yedi adet sosyal sınıfelde edilmiştir: Mavi yakalılar, niteliksiz emekçi/er, beyaz yakalılar, yüksek nitelikli beyaz yakalılar, kendi hesabına çalışanlar, küçük-orta burjuvazi ve büyük burjuvazi. Sonuçta sın!fların arasında sosyoekonomik bakımdan önemli eşitsiz/ik/erin bulunduğu saptanmıştır. Bu araştırma sınıfkonusuyla ilgili hem ampirik hem de metodolojik bir çalışma olarak kabul e dilmelidir. Anahtar kelime/er: Smif, sınifsai eşitsizlikler, smyoekonomik eşitsizlikler, Türkiye. GİRİş koruduğu gö Sınıf kavramının, kimi tartışmalarla birlikte halen güncelliğini rülmektedir. Kelime Latince kökenli olup Fransızca'da 14., İngilizce'de ise 16. yüzyıldan beri, bireylerin toplum içinde çeşitli hiyerarşik derecelere göre dağılımını anlatmak amacıyla kullanılmaktadır. (Öngen, 19~4: 27) Kavramın esas olarak Marksist literatürde özel bir vurguyla ele alındığı ve kendisine toplumsal değişimin arka planındaki ilişkileri ifade eden bir toplumsalolgu olarak işlev yüklendiği görülmektedir. Şüphesiz gözlenen bu değişirnde Marx ve Engels'in ünln yapıtları Komünist Manifesto'nun belirleyici rolü vardır. Yazarlar ilk kez bu eserde, bireylerin üretim ilişkileri içinde ve üretim a raçları karşısındaki nesnel konumlarını gözeterek, çağdaş kapitalist toplum için net bir sınıf şeması vermişlerdir. (Marx ve Engels, ] 99 ı: ı 57) Dah~ sonradan bu şemanın yine Marx tarafından Kapital' in 3. cildinde (Marx, ı 978: 923-924) ayrıntllandırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bütün bu analizlerde önemli olan nokta~ sınıfın toplumsal yaşantı içinde, bireylerin ötesinde, toplumsal ilişkileri belirleyen. düzenleyen ve değiştiren bir üst belirleyen olarak ele alınmasıdır. Burada toplumsal yaşantıdaki değiştirici gücün, bireylerden oluşan, ancak bi Yrd. Doç. Dr.. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Amme idare!.; Dergisi, Ci/t 33 Sayı 2 Haziran 2000, s. 79-10/.

80 Amme İdaresi Dergisi reyleri de saflp sarmalayan ve bireylere kendi özgün değerlerini yansıtan sınıfa ait olduğu vurgusu bulunmaktadır. Dolayısıyla, Marksist sınıf kuramı sınıfta. toplumun temel değiştirici gücünü görür. Buna göre toplumsal yaşantıda bir birleriyle ilişki kuran bireyler, ait oldukları sınıfın kendilerine biçtiği sosyoeko nomik statü ve değerlerle birbirlerine yaklaşırlar. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında ise kavramın neredeyse toptan reddine kadar ulaşan eleştirilerin geliştirildiği izlenmektedir. Bugün aynı çizginin 1970'li yıllafln ortalarmdan itibaren özellikle popülerleşen "bilgi toplumu" (Masuda, ı 990: 6-7), "postendüstriyel dönem" (Beıı, 1973: ı ı 7), "üçüncü dalga toplumu" (Toftler, 1981: 437), kapitalist ötesi toplum (Drncker, ı 994: 8) gibi isimlerle anılan ve 'kısaca "postkapitalist" olarak tanımlanabilecek olan (Betek, 1999: 21) yeni "değişimei" paradigmada ifade edildiği anlaşılmaktadır. Bu tür görüşlerin ortaya atılmasmda temelolarak iki objektif gelişmenin etkili olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, kapitalist ekonomilerin 2. Dünya Savaşı sonrasmda geçirdikleri dönüşüm ile birlikte sosyal devlet olgusunun ortaya çıkması ve bununla bağlantılı olarak işçi smıfmın yaşam koşullarmdaki düzelmedir. Bu geljşmelerle bağlantılı olarak, "değişimei" paradigmanın etkisi ancak sosyal devlet yapısının son derece önemli oranda yıpratıldığı 1980' lerin başına kadar sürebilmiştir. Gerçekten de son 15-20 yıl içinde giderek derinleşen eşitsizlikler (WHO, 1996, UNDP, ı 997), sınıfa ilişkin bu "karşı" tezin de sonuilli hazırlamıştır denilebilir. Bugün değişik yaklaşımların sınıfa verdikleri önem derecesi farklı olabilse de, sınıf olgusunun reddedilmesi olanaksız olmaktadır. A çığa çıkan gerçek, sosyal devlet döneminde, üretim ilişkilerinde smıfları ortadan kaldıracak nesnel değişikliklerin gerçekleştirilmiş olması değil, dönemin özgün politikalarıyla sınıflar arasındaki toplumsal, siyasal ve ekonomik eşitsizliklerin bir süre için sınırlandırılmış ve standardize edilmiş olmasıdır. Bryan Turner'm (Turner, ı 997: 15) deyişiyle çağdaş kapitalizmde yaygm ve sürekli bir eşitsizliğin varlığı o denli açıktır ki, eşitsizlik bariz bir araştırma ve toplumsal siyaset alanı haline gelmiştir. İşte eşitsizlik alanındaki bu geriye dönüş, sınıf kavramını da geniş biçimde her tür akademik ve toplumsal etkinliğin merkezine taşımaktadır. Şüphesiz eşitsizliklerdeki derinleşme eşitsizliklerin sınıf dışındaki başka değişkenlere göre ölçtilmesini de olanaklı ve zorunlu kılmaktadır. Örneğin gelir, eğitim grupları gibi. Ancak sınıf, toplumsal yaşantı i çinde sınırları net olarak tanımlanabilir, aktif bir özne olduğu içindir ki, sınıfla ilişkili eşitsizliklerin ortaya çıkarılmasmın ve izlenmesinin toplumsal ve siyasal bakımıardan özel bir önemi olacak;örneğin bu tür araştırmalardan elde edilecek somut veriler, ezilen sınıfları temsil eden toplumsal örgütler, sendikalar, siyasal partilerce, o sınıflarm çıkarlarının geliştirilmesi amacıyla ku1lanılabilecektir.

Sın~flar ve Eşitsizlik 8 ı Böylece sınıf ve eşitsizlik konularının, aynı yöndeki gelişmelerin sonucunda yan yana düştükleri görülmektedir. Önümüzdeki dönemde, sınıflar arasındaki e şitsizliklerin izleyeceği gelişmejer, sınıfların birbirlerine karşı konumlanışlarını da etkileyecektir. Sınıfsal eşitsizliklerin artması, sınıfsal çelişkileri de derinleştirecektir. Öte yandan sendikal hakların, parasız sağlık ve eğitim haklarının kısıtlanması; dü.zensiz istihdam biçimletinin, esnek emek örgütlenme biçimlerinin yaygınlaştırılması; özelleştirme uygulamaları, işçi ve emekçi sınıfların yaşam statülerinde ciddi kayıplara neden olacak sını( politikaları olarak eşitsizlikleri artıracaktır. Bütün bunların ortaya çıkardığı gibi. sınıf ve eşitsizlik alanlarındaki gelişmeler karşılıklı olarak birbirini etkileyecek bir potansiyel taşımaktadır. Bu 'nedenle bu iki konunun birlikte ve "sınıfsal eşitsizlik" başlığı altında ele alınarak incelenmesi her bakımdan zorunlu görünmektedir. Burada sunulan çalışma bu kaygılardan hareketle gerçekleştirilmiştir. Aslında daha geniş kapsamlı bir alan araştımıasının ortaya çıkardığı verilerin bir kısmını kullanmaktadır. Orijinal çalışmada Antalya'da her bakımdan farklı iki bölgedeki nüfusun sosyoekonomik ve sağlık düzeyi ölçülmüş ve sosyoekonomik yapı ile sağlık arasındaki ilişki belirlenmeye, hem sosyoekonomik ojanaklardaki, hem de sağlık düzeyindeki eşitsizlikler saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın bir diğer amacı ise varolan eşitsizliklerin zaman içindeki seyrinin gözlenebilmesidir. Seçilen nüfus bu amaçla izleme alınmıştır. Sınıf bu araştırmada bağımsız değişken konumundadır. Bilindiği gibi, sınıf konusundaki tartışmalarda belirleyici olan iki önemli a kım bulunmaktadır. Bunlar Marksist ve Weberci sınıf kuramlarıdır. Carchedi, Poulantzas, Wright, Callinicos gibi Marksist yazarlar ile Giddens, Goldthorpe gibi yeni Weberciler arasındaki tartışma Marx ile Weber'in ortaya koydukları sınıf kuramları arasındaki farklılığın günümüzdeki yansıması olarak kabul edilebilir. (Myles, 1995: 103) Bu iki kuram arasındaki en temel fark sınıf kavramının içine oturtulduğu genel çerçeve ile ilgilidir. Weber'de sınıf. tüketim ortamındaki güç ilişkilerini ifade eden toplumsal bir konumlanış. yani piyasa konumudur (Weber, 1993: 27 ı 273) ve bu nedenle yenı Wt>berciler sınıf konumunu belirlemede öncelikle mesleği kullanırlar. (Calvert, 1982: 96-98) Ancak mesleğin. tek başına, aynı meslek grubunda olup, son derece fark.. nesnelolanaklara sahip olan bireyler a rasındaki sınıfsal farkları açıklamada (örneğin hastane sahibi hekim ile yalnızca kamu sektöründe çalışan hekim arasındaki farklar) yetersiz kalacağı ortadadır. Marksist kurarnda ise sınıf konumunu belirleyen ölçüt üretim araçları ile mülkiyet zemininde kurulan ilişkidir. Böylece Marksist yazındaki temel sınıflar, üretim araçlarının sahibi olan burjuvazi ile üretim araçlarına sahip olmayıp ü retim sürecine ancak kendi emek güçlerini sermaye sahiplerine (burjuvaziye)

82 Amme idaresi Dergisi satarak girebiien işçi sınıfıdır. Bu ayrım üzerinden hareket edeıı' Carchedi (1975: 362-383, 1975: 29-50) burjuvaziyi üretim araçlarınııı mülkiyetini elinde bulunduran/sömüren/üretmeyen; işçi sınıfını ise üretim araçları mülkiyeti olmayan/sömürülen/üreten toplumsal kategoriler olarak tanımlar. Benzer yaklaşımın Wright (1985), Callinicos (1994: 9) ve Mandel'de (1975) de bulunduğu izlenmektedir. Çağdaş Marksist yazarlarının temel çabalarından bicisi ara sınıf konumlarının belirlenmesidir. MATERYAL VE METOD Araştırma bölgesi Araştırma Antalya ilinin Ahatlı ve Bahçeli mahallelerinin bir kısmında yürütülmüştür. 1997 yılı Haziran ayı itibariyle: Ahatiı bölgesi 607 hane ve 15 yaş ve üstünde] 710 kişi: Bahçeli bölgesi de 558 hane ve 15 yaş ve üstünde] 516 kişidir. Bölgeler arasında cinsiyet dağılımı bakımından üırklılık olmasa da, yaş yapıları önemli derecede farklıdır. Aynı farklılık örneğe giren gruba da yansımıştır. (Tablo ı) Bu iki bölge kentleşme özellikleri ve sosyoekonomik düzeyleri bakımıııdan birbirlerinden önemli farklar göstermektedir. Ahatiı bölgesi, son 20 yıl içinde birbirini izleyen üç göç dalgası ~o:1licıında oluşmuş bir gecekondu bölgesidir. İlk gelenler Antalya'nın i lçderinden, sonraki ler Çonım, Yozgat gibi iç Anadolu i llerinden, sonuncular ise ı 990 sonrasıııda Doğu ve Güney Doğu Anada! u' dan göçmüşlerdir, Ahatiı bölgesinin su ve elektrik sıkıntısı yoktur. Ancak özellikle ara sokaklar topraktır. Evler tek katlı ve pek çoğu bahçelidir. Çöpleri düzenli olarak toplanarnamaktadır. ı 998 yılına kadar konutların tapusu yokken, bu sene içinde Belediye tarafından tapu dağıtım işlemleri başlatılmıştır. Bu gelişmenin bölgenin tüm yapısını ciddi biçimde etkileyeceği beklenmelidir. Tapularını alan aileler, gecekondu,larını, kat karşılığı müteahhitlere vermeye hazırlanmaktadır. Bahçeli bölgesi ise kentin hemen hemen tam merkezindedir. BütUn yerleşim apartmanlar şeklindedir. Herhangi bir alt yapı sonıııu yoktur. Belediyecilik hizmetleri düzenli olarak yürütülmektedir. Bahçeli bölgesinde Antalya'nm yerlisi olanlarla birlikte, memuriyet nedeniyle Antalya'ya tayin olmuş, bir süredir burada yaşamakta olan aileler bulunmaktadır. Bahçeli'deki Antalyalı yerliler, bu bölgenin ilk yerleşime açıldığı yıllarda arsa karşılığı ev sahibi olmuşlardır. Bu iki mahailenin seçimiyle yapılan tercihin; gecekondu/apartman; düşük gelirli/orta ve yüksek gelirli; düşük eğitimli/yüksek eğitimli; işçi/marjinal sektörde çalışan/ yüksek nitelikli memur/sermaye sahibi biçimindeki ayrımların ü zerine oturacağı düşunülmüştür. Nitekim bu iki bölgenin seçiliş gerekçelerini de bu farklılıklar oluşturmaktadır. Bu farklılıklara dayanarak hareket etmenin, sınıfsal eşitsizlikleri net olarak ortaya çıkarabilmek bakımından uygun bir başlangıç noktası oluşturacağı varsayılııııştır.

Sınıflar ve Eşitsizlik 83 Evren, Örnek, Verilerin Toplanması, İstatistik Analizler Araştırmanın evreni iki bölgedeki 15 yaş ve üsti.i bireylerden oluşmaktadır. Tekr.iğine uygun olarak seçilen örnek, toplam 445 haneyi ve i 092 kişiyi içermektedir.,örnek (Belek, ı 998: 292-299) büyüklüğünün belirlc,ımesi ve örnek seçimiyle ilgili ayrıntılar bir başka makaledeverildiğinden burada daha fazla ü zerinde durulmayacaktır.) Veriler, tıp fakültesi öğrencileri tarafından, b,ireylerle akşam saatlerinde yüz yüze görüşülerek, 1997'nin Ekim ayında toplanmıştır. Üst üste üç kez ziyaret edilmesine karşın, evlerinde bulunamadıkları için görüşülemeyen birey sayısı 45 (% 4.0)'tir. Gelir gibi haneye ilişkin verilerin tümü hane reisinden elde edilmiştir. İstatistik analizlerde ki-kare. iki ortalama arasındaki farkm anlamhhk testi, tek yönlü varyans analizi ve Tukey testi kullanılmıştır. Araştırmada Kullanılan Bazı Değişkenlerin Tanımlanması Gelir kişi başına düşen gelirdir ve ayda haneye giren toplam gelirin kişi sayısma bölünmesiyle elde edilmiştir. "iki yıl öncesine göre ekonomik durum" ile "ailenin geliri ile gideri arasındaki ilişki" hane reisinin haneııin geliriyle ilgili subjektif değerlendirmeleridir. Eğitim tamamlanmış eğitim yılıdır. Smıflarm belirlenmesinde Marksist sınıf şeması tercih edilmiş ve bu amaçla özel bir soru kağıdı geliştirilmiştir. Smıfsal konum hane reisinin sınıfsal konumuna göre belirlenmiştir. Yani (Kunst. 1995: 38) hane reisinin sınıfsal konumu, hanedeki diğer bireylerin' de sınıfsal konumudul Emekliler emekli oldukları andaki üretim koşuııarı dikkate alınarak sınıflandırılmışlardır. Aile reisierinin sınıfsal konumunun belirlenmesi amacıyla geliştirilen anket formu için Boratav ve arkadaşları (1995: 5) tarafından 1991-1992 yıllarında istanbupda bir alan a raştırmasında kullanılmış olan sınıf analizi yönteminden yararlanılmıştır. Sınıf şemasının oluşturulması sürecinin başında hane reisieri üretim aracına sahip olanlar (kendi işine sahip olanlar) ve üretim aracına sahip olmayanlar (ikretli, maaşlılar) olarak ikiye gnıplanmıştır. ikinci aşamada ise, çalışılan işin nitelikleri, çalışan bireyin işi denetleme olanağı. işte çalışan/çalıştırılan işçi sayısı gibi başka ölçütler de analize eklenerek. ilk aşamada elde edilen iki ana sınıf kendi içlerinde alt gruplara (tabakalara) ayrıştırılııııştır. Sonuçta yedi adet sınıf elde edilmiştir: Mavi yakalılar. niteliksiz hizmet emekçileri. beyaz yakalılar, yüksek nitelikli beyaz yakalılar. kendi hesabına çalışanlar. küçük-orta buı:iuvalar. büyük burjuvalar. ilk dört sınıf ücretli maaşııların. son üçü ise üretim aracına sahip olan burjuvaların alt tabakalarıdır. ARAŞTIRMA MAHALLELERİNİN YAŞ VE CİNS YAPıSı Mahalleler arasında yaş dağılımı bakımından önemli fark gözlenmektedir. (Tablo ı) Ahatiı bölgesinin Bahçeli'ye göre daha genç bir bölge olduğu söyle

84 Amme İdaresi Dergisi nebilir. Yaş dağılımı Ahatlı'da doğurganlığın yüksek, ortalama yaşam süresinin kısa olduğunu göstermektedir. Ahatıı'nın artık eski bir gecekondu bölgesi olduğu.gözetildiğinde, bu farklılığın göçten değil, sosyoekonomik etkenlerden ileri geldiği varsayılabilir. Araştırma kapsamındaki bireylerin yüzde 54.5'i Ahatlı'da, yüzde 45.5'i ise Bahçeli'de yaşamaktadır. Cins dağılımı mahalleler arasında fark yoktur. bakımından Tablo 1: Araştırma Kapsammdaki Bireylerin Yaş Grubu ve Mahalle Dağılımı Yaş grubu Ahatiı Bahçeli TOPLAM n yüzde n yüzde N yüzde 15-24 J43 24.0 X7 17.5 230 21.1 25-34 166 27.9 Xi 16.3 247 22.6 35-44 151 25.3 95 19.2 246 22.5 45-54 95 15.9 i i i 22.4 206 IX.9 55-64 21 3.5 85 17. i 106 9.7 64. üzeri 20 3.4 37 7.5 57 5.2 TOPLAM 596 100.0 496 100.0 1092 100.0 MAHALLELERİN SıNıFSAL YAPıSı Mahalleierin sınıfsal dağılımı önemli bir farklılığı ortaya koymaktadır. Tablo 2'de de görüldüğü gibi, Ahatiı bölgesindeki bireylerin yarıya yakıııı (% 48.0) mavi yakalılar sınıfına dahildir. En geniş anlamıyla işçi sınıfll1ın mavi yakalılar, niteliksiz hizmet emekçileri, beyaz yakalılar ve yüksek nitelikli beyaz yakalılardan oluştuğunu düşünürsek, Ahatiı'da işçi sll1lfının payının yüzde 77.5 olduğunu gözlüyoruz. İşçi sınıfının yoksul kesimlerini oluşturan mavi yakalılar ile niteliksiz hizmet emekçilerinin toplamı ise Ahatiı'da yüzde 65.9'u buluyor. İşsizlerin de eklenmesiyle en geniş anlamıyla işçi sınıfının payı Ahatıı'da yüzde 80.0'e: Bahçeli'de de yüzde 68A'e çıkıyor. Ahatiı için dikkat çekici bir diğer nokta, bu bölgede hiçbir yüksek nitelikli beyaz yakalının ve büyük bu~juvanın saptanamamış olmasıdır. Bu veriler bize, Ahatıı'nın neredeyse tam bir işçi ve emekçi mahallesi olduğunu gösteriyor. Bahçeli'de ise en büyük grup yüksek nitelikli beyaz yakalılardır: Yüzde 34.1. Beyaz yakalılar sınıfı yüksek niteliklileri izleyen sınıftır: Yüzde 24.0. Dolayısıyla Bahçeli'ye sınıfsal özelliğini kazandıran unsurların bu iki grup 01 dliğunu ve Bahçeli'nin ekonomik bakımdan daha zengin olduklarını varsaydığımız işçi ve emekçi sınıflardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Gelirle ilgili bu noktaya daha sonra yeniden döneceğiz. Bahçeli'de mavi yakalılar ile niteliksiz hizmet emekçilerinin toplam içindeki ağırlığı ise son derece düşüktür: Yüzde 11A. En geniş anlamıyla işçi sınıfının ağırlığı ise yüzde 69.5'i (işsizlerin eklenmesiyle yüzde 70.1 'i) bulmaktadfr. Böylece son derece farklı özelliklere sahip olan bu bölgenin de esas olarak bir işçi/emekçi bölgesi olduğunu saptamış

Sınıflar ve Eşitsizlik 85 oluyoruz. Öte yandan burjuva sınıfların Bahçeli'dek:i ağırlığı da Ahath'dan oldukça fazladır. Ancak iki bölge arasındaki asıl farklılık büyük burjuvaların payları arasındadır: Yüzde 8.9 ve yüzde 0.0. Yalnızca kendi hesabına çalışanların bu iki bölgedeki payının birbirine neredeyse eşit olduğunu görüyoruz. Aynı verilere tersten yaklaşırsak şu sonuçları da görebiliriz: Mavi yakalıla yüzde 86.3'ü, niteliksiz emekçilerin de yüzde 91.4'ü Ahatlı'da yaşamakta rın dır. Yani bu iki sınıf için yaşam şansı bu lunabi len mekan neredeyse yalnızca gecekondu olmaktadır. Yaşam mekanı, beyaz yakalılar için yüzde 62.9, yüksek nitelikliler ve büyük burjuvalar için yüzde 100.0 oranında Bahçeli' dir. Küçük burjuvalar ile yalnızca kendi hesabına çalışanlarm bölgelere dağılımı isedaha dengelidir. İşsizlerin toplam içindeki payı yüzde I.Tdir. Orandaki düşüklük Antalya'da yılın hemen tamamında iş olanakları sunan turizm ve inşaat sektörlerinin canlılığına bağlanabilir. İşsizlerin yüzde 83.3'ü Ahatlı'da yaşamaktadır. İşsizlerin 0 ranınm düş.ükıüğü ve tümünün iş bulduklarında mavi yakalı işlerde çalışmaları nedeniyle, bu grubun mavi yakalılarla birleştirilmesi uygun bulunmuştur. Bundan sonra sunulacak veri ve analizler birleştirme sonrasına aittir. Tablo 2: Araştırma Kapsamındaki Bireylerin Mahalle ve Sınıf Dağıhmı. Ahatlı Bahçeli Toplam n yüzde il yüzde N yüzde Mavi yakalı lar ( i ) 284 48.0 45 9.3 329 30.5 Niteliksiz hizmet emekçileri (2) 106 17.9 Lo 2.1 116 10.8 Beyaz yakalılar (3 ) 69 11.6 117 24.0 186 17.2 Yüksek nitelikli beyaz yakalılar (4) O O 166 34.1 166 15.4 Yalnız kendi hesabına çalışanlar (5) 79 13.3 51 10.5 130 12.0 Küçük-orta burjuvalar (6) 40 6.7 51 10.5 91 8.4 Büyük burjuvalar (7) O 0.0 43 X.9 43 4.0 İşsiz (8) 15 2.5 3 0.6 ix 1.7 TOPLAM 593 100.0 486 100.0 1079 100.0 SıNıFLARıN SOSYOEKONOMİK DURUMU Bu başlıkla ilgili verilerin tümü tablo 3'te gösterilmiştir. Araştırma kapsamındaki bireylerin Antalya'ya geldikleri yerleşim yerinin türü bakımından hemen butun S111 ıfların birbirinden farklılık gösterdiğini gözlüyorliz. Buna göre büyük burjuvalar (% 90.9), yüksek nitelikliler (% 79.0), küçük-orta burjuvalar (% 65.5), beyaz yakalılar (% 57. ı) ve kendi hesabına çalışanlar (0/0 47.6) daha önceden de, ağırlıklı olarak bir ilde; mavi yakalılar, niteliksiz emekçiler ise ilçe ya da köyde yaşıyorlardı; sırasıyla (% 68.0 ve yüzde 73.0). Bu bakımdan bu son iki sınıfııı arasıııda istatistiksel bir fark bulunmamaktadır. Özellikle kendi Iıesabıııa çalışanların ve küçük-orta burjuvaların Antalya'ya gelmeden önce bir köy

86 Amme idaresi Dergisi de yaşıyor olma oranlarınm da oldukça yüksek olduğu izlenmektedir; yüzde 30.2 ve yüzde 2~.6. Antalya'ya gelinen yerin türüne bölge olarak baktığımızda, yüksek nitelik Iiierin Antalya'ya başka bölgelerden geldiklerini: buna karşılık niteliksiz emekçilerin ise daha çok, eskiden beri Antalya'da yaşayanlardan oluştuğunu göriiyoruz. Diğer gruplar arasında Antalyalılık ya da yabancılık açısıııdan fark bulunmasa da, yüksek niteliklileri izleyen ikinci derecedeki Antalya yabancısı sınıf büyük burj uva lard i r. Antalya dışında en uzun süre yaşanan yerleşim yerlerine baktığımızda da benzer bir sonuçla karşılaşıyoruz: Büyük burjuvalar (% 88.6), yüksek nitelikliler (0/0 88.0), küçük-orta burjuvalar (0/0 66.7), beyaz yakalılar (0/0 65.7) ve kendi hesabına çalışanlar (0/0 56.3) Antalya dışıııda en uzun süre bir il merkezinde yaşamışlarken: mavi yakalılar ve niteliksiz emekçilerde bu, üçte iki oranında ilçe ya da köyolmaktadır. Bireylerin en uzun süre yaşadıkları bölge niteliksiz e mekçilerde yüzde 59.8 oranıyla Antalya iken: yüksek nitelikliler yüzde 86.4, büyük burjuvalar yüzde 79.5 oranında Antalya dışıııda en uzun süre yaşamışlardır. Bu iki veri grubundan şu Wr ara sonuçlara ulaşabiliyonız: Yüksek nitelikliler ve büyük burjuvalar yaşamlarının en uzun dilimini Antalya dışmdaki il merkezlerinde, niteliksiz emekçiler ise Antalya'nın ilçe ve köylerinde geçirmiş bireylerden oluşmaktadır. Mavi yakalıların durumu niteliksi7 emekçilere oldukça benzerdir. Böylece özellikle mavi yakalılar ve niteliksiz emekçiler açısından köy kökenli ve Antalyalı olma gibi bir özellikle karşılaşıyoruz. Diğer sınıflar ise yaşamlarınm uzun dönemlerini il merkezlerinde geçirmiş bireylerden oluşuyor, ancak Antalyalılık/yabancılık bakımıııdan aralarıııda fark bulunuyor. Yüksek nitelikliler Antalya'ya yabancı iken, il merkezli diğer dört sınıf~ beyaz yakalılar, kendi hesabına çalı-?arılar ve küçük-orta ve büyük bıı~juvalar daha fazla oranda Antalya'nın yerlisidir. Antalya'da yaşanan süre olarak sınıflar arasında fark görünmemektedir. Dolayısıyla bu veriden sını.flara kentli olma özelliğini kazandıranın Antalya dışındaki yaşam ve bireylerin kendi tarihleri olduğu anlaşılmaktadır. Bunun ötesinde, il merkezi olarak düşiinüldüğünde bütün sııııflar aynı derecede Antalya Iı'dır. Sınıfların okur yazarlık durumunu incelediğimizde, niteliksiz emekçiler ile mavi yakalıların en az oranda okur yazar olduklarmı görüyoruz. Buna rağmen okur yazarlık oranları bu iki sınıf için de yüzde 90 civarındadır. Yüksek nitelikliler ile büyük burjuva ailelerde ise Okııı~ yazar olmayan yoktur. Beyaz yakalılar ile küçük-orta burjuvalarda da okur yazarlık oranı tama yakmdır. Eğitim durumuna daha ayrıntılı bir bakış yöneltebiliriz: Mavi yakalıların yüzde 70.9'UllUIl,

Sım/lar ve Eşitsizlik.87 niteliksiz emekçilerin yüzde 65.7'sinin, kendi hesabına çahşanların yüzde 55.0'ının, küçük-orta burjuvaların yüzde 46.6'sının~ beyaz yakalılarm yuzde 25.8'inin, büyük burjuvaların yüzde 13.7'sinin ve yüksek niteliklilerin yüzde 5.4'ünün eğitim süresi 5 yıl ya da daha az. Bu da gösteriyor ki, yüksek nitelik IiIerin ve büyük burjuvaların hanelerinde genelolarak eğitim düzeyi yuksek. Buna karşılık lise üstü eğitimlilerin oranı mavi yakalılarda yüzde 4.0, niteliksiz hizmet emekçilerinde yüzde 5,3, kendi hesabına çalışanlarda yüzde 21.7, küçük-orta burjuvalarda yüzde 28.9, beyaz yakalılarda yüzde 31.4, büyük burjuvalarda yüzde 40.9 ve yüksek niteliklilerde yüzde 66.9. Bu tablodan çıkan sonuç; burjuvaların, işçi sınıfının nitelikli kesimlerine göre daha az eğitimli 01 duklarıdır. Buna karşıltk işçi sımfının aşağıdaki sektörlerinin önemli kısmmın eğitim süresi beş yıldan daha azdır ve bu gruplarda lise sonrası eğitimini surdürebilen birey yok gibidir. Tablo 3: Araştırma Kapsamındaki Bireylerin Sosyal Sınıfları ile Sosyoekonomik Durumlarına İlişkin Çeşitli Göstergeler. (Yüzdeler Sütun Yüzdesidir.) SıNıFLAR 2 3 4 5 6 7 Toplam yüzde yüzde yüzde yüzde yüzde yüzde yüzde yüzde Antalya'ya gelinen **** yerleşim yerinin türü (N=1066) İl 32.2 27.0 57.1* 79.0* 47.6* 65.5* 90.9* 50.1 ilçe 18.3 20.9 23.9 18.5 22.2 8.9 6.8 18.H Köy 49.7 52. ı 19.0 2.5 30.2 25.6 2.3 31.1 Antalya dışında en uzun**"** süre yaşanan yerin türü(n=1033) iı 34.9* 31.3* 65.7 88.0* 56.Y' 66.7 88.6** 55.4 ilçe 22.6 25.9 19.9 11.4 24.4 9.2 9.1 19.3 Köy 42.5 42.8 14.4 0.6 19.3 24.1 2.3 25.3 Bireylerin geldikleri bölge(n=1074) Antalya 42.5 59.1 ** 39.8 27.9* 39.8 45.6 31.8 41.1 Diğer 57.5 40.9 60.2 72.ı 60.2 54.4 68.2 58.9 Bireylerin en uzun süre yaşadıklan bölge(n=104s) Antalya 39.1 59.8* 36.: 13.6* 29.5'" 37.5 20.5* 34.8 Diğer 60.9 40.2 63.7 86.4 70.5 62.5 79.5 65.2 Bireylerin Antalya'da**** yaşadıkları toplam süre(n=1072) 0- LO yıl 32.5 35.7 27.0 40.0 39.1 35.6 22.7 31.7 11-20 yıl 1.7.8 23.5 28.6 25.5 28.1 ' 30.0 34.1 27.6 20 yıldan uzun 39.7 40.9 44.3 34.5 32.8 34-.4 43.2 38.7 Bireylerin eğitim süreleri****(n=i075) 5 yıl ve daha az 70.Q** 65.7 25.8* 5.4* 55.0 46.6*~: 1.1.7* 46.2 6-8 yıl 10.7 15.8 11.4 4.2 7.'8. '8..9 4.5 9.6 9-1 i 14.4 13.2 31.4 23.5 15.5 15.6 40.9 19.9 12 yıl ve fazla 4.0 5.3 31.4 f16.9 21.7 2X.9 40.9 24.3

88 Amme İdaresi Dergisi Okuryazarlık durumu(n=1079) Okur yazar değil 8.9 10.3 2.2 0.0 6.4 1.1 0.0 5.1 Okur yazar 91.1 89.7 97.8 100.0 93.6 98.9 98.4 94.9 Gelir getiren işte çalışıyor mu?(n=1079) Çalışıyor 53.0 53.4 59.7 65.1 61.5 54.4 56.R 57.4 Çalışmıyor 47.0 46.6 40.3 34.9 3R.5 45.6 43.2 42.6 Ayda kişi başma düşen gelir(n=1078)***** 0-49.9 Dolar 30.5* 32.2* 6.5 0.0* 25.4* 7.8 0.0* nu 50-99.9 Dolar 51.7 48.7 27.4 4.R 36.2 23.3 11.4 34.0 100-149.9 Dolar 9.5 11.3 ı 1.3 16.9 I OJ) 12.2 15.9 11.7 ] 50- i 99.9 Dolar 4.3 5.2 22.0 16.9 13.X 22.2 15.9 12.5 200 Dolar ve üstü 4.0 2.6 32.8 61.4 14.6 34.5 56.R 23.7 Sosyal güvence durumu(n=1079) Sos. güv. yok 21.0 18.] 7.0* I.R'" 35.4* 22.2 2.3* 16.4 Sos. güv. var 79.0 81.9 93.0 98.2 64.6 77.6 97.7 83.6 Oturulan evin mülkiyet durumu(n=1079) Kendilerinin,lojman. yakınlarının 74.4 75.9 76.9 R5.5***70.8 72.2 61.4** 75.5 Kira ödüyodar 25.6 24.1 23.1 14.5 29.2 27.8 38.6 24.5 Araba sahipliği(n=1079) Arabası yok 66.3* 58.6* 43.5* 24.7* 28.5* 14.4 2.3 43.7 i ya da daha çok arabası var 33.7 41.4 56.5 75.3 71.5 85.6 197.7 56.3 Ev ya da topraktan kira geliri var ml?(n=1069) Yok 85.3 91.2* 82.2 57.8"' R4.6 62.'2* 50.0* 77.6 Var 14.7 8.8 17.R 42.2 15.4 37.8 50.0 22.4 2 yıl öncesine göre ekonomik durum****(n=1079) İyi 21.9 i ı.2* 23.7 33.**1 14.6::: 43.3* 47.7* 24.7 Aynı 38.0 31.0 30.1 3R.O 48.5 28.9 20.5 35.7 Kötü 40.1 57.8 46.2 28.9 36.9 27.8 31.8 39.6 Ailenin geliri ile gideri arasmdaki ilişki****(n=1079) Geliri gider. Az 57.1 * 68.1 * 41.9* 15.7 36.2* 15.6 25.0 42.0 Geliri gider. eşit 38.6 27.6 44.7 53.6 51.5 5 LI 40.9 43.4 Gelir gider. fazla 4.3 4.3 13.4 30.7 12.3 33.3 34.1 14.6 Evde oda başma düşen kişi(n=i079) O-I kişi 57.3 57.8 76.3* 86.7* 60.0 83.3* 65.9 68.0 ı 'den çok kişi 42.7 42.2 23.7 13.3 40.0 16.7 34.1 32.0 * p<o.oo i, **p<o.o I, ***p<o.05, **** diğer satırlar birleştirilerek ilk satırla karşılaştırılmıştır. ***** ilk iki satır ile son üç satır birleştirilerel<. karşılaştırılınışlardır. Gelirle ilgili göstergelere gelince. Sınıfların bireyleri arasında, şu anda gelir getirici bir işte çalışma durumu bakımından herhangi bir farklılık görülmemektedir. Ortalama olarak bütün sınıflarda, bireylerin yüzde 57.5'i araştırma anında gelir getirici bir işte-çalışmakta; yüzde 42.4'ünül1 bu türden bir işi bulunmak

Sınıflar ve Eşitsizlik 89 taydl. O halde, sınıfsal konum farkı olarak ortaya çıkan durumu gelirle ilgili başka göstergele'rde bulmayı umut etmeliyiz, Nitekim mavi yakalıların yüzde 30.5'inin, niteliksiz hizmet emekçilerinin yüzde 32.2'sinin ve kendi hesabına çalışanların yüzde 25.4'ünün kişi başı aylık geliri 50 Dolar'dan daha azdır. Kişi başı aylık geliri 100 Dolar'ın 'altında olanların oranı ise bu üç sınıf için sırasıyla 82.2, 80.9 ve. 6l.6'dır. Yüksek niteliklilerle büyük burjuvalarda geliri 50 Dolar' ın altında birey bulunmamaktadır. Yüksek nitelikli1erin yüzde 6l.4'ünün, büyük burjuvaların yüzde 56.8'inin, küçük-orta burjuvaların yüzde,34.5'inin ve beyaz yakalıların yüzde 32.8'inin aylık ortalama geliri 200 Dolar ve daha fazladır. Dikkat edijirse, sınıfların eğitim içinde geçirdikleri süre ile sahip oldukları gelir arasında önemli bir çakışma ortaya çıkmaktadır. 5 yıldan fazla süreyle daha fazla oranda eğitim görmüş sınıfların, gelirleri de daha fazla oranda en yüksek gelir dilimi içindedir. Böylece herhangi bir-işte çalışmanın değil, ama, eğitim süresinin (belki de yapılan işin niteliğinin) ve gelirin sınıfsal konum ile beklediğimiz yönde bir ilişki sergilediklerini tespit etmiş oluyoruz. Bunun istisnası burjuvalardır. Burjuvaların geliri beyaz yakalılar ve yüksek niteliklilerden fazlayken, ortalama eğitimleri daha düşüktür. Bu noktaya ileride özelolarak döneceğiz. Burada ilginç olan bir diğer nokta, büyük burjuvaların gelirinin yüksek niteliklilerin arkasından gelmesidir. Bu durum gelirin doğru olarak bildirilmeyişinden kaynaklanabilir. Nitekim yüksek niteliklilerin tümü bordroya tabi bulunan devlet memurlarıdır ve bu nedenle geliribildirmede herhangi bir tereddüt göstermeyebilirler. Buna karşılık özellikle burjuva sınıflarda gelir beyanı bireyin kendisine kalmıştır ve vergi borcunu azaltmak yönündeki bir psikoloji, her he gerekçeyle olursa olsun gelirin saklanması yönünde bir eği iime sebep o labilir. Öte yandan gelirin 300 Dolar. düzeyinden gruplanması da ilginç bir durumu açığa çıkarmaktadır. Bu durumda büyük burjuvaların yüzde 44.2'sinin~ yüksek niteliklilerin yüzde 32.5'inin~ küçük burjuvaların ise yüzde 19.8'inin gelirlerinin 300 Dolar sınırının üzerinde olduğu görülmektedir. Mavi yakalılar ile niteliksiz emekçiler arasında ise bu sınırın üzerine çıkabilen neredeyse bulunmamaktadır: Yüzde 0.9 ve yüzde 1.7. Sosyal güvence bakımından da sınıflar arasında beklenen yönde bir ilişki saptanmaktadır. Sosyal güvenceli olma oranı y~ksekten düşüğe doğru sıralandığında, sıralama şu şekilde oluşmaktadır: Yüksek. nitelikliler (0/0 98.2), büyük burjuvalar (% 97,7), beyaz yakalılar (0/0 93.0), niteliksiz emekçiler (0/0 81.9), mavi yakalılar (0/0 79.0), küçük burjuvalar (% 77.6) ve kendi hesabına çalışanlar (0/0 64.6). Mavi yakalılar, niteliksiz emekçiler ve küçük burjuvaların sosyal güvenceli olma oranları arasında farklılık olmadığı anlaşllmakta91r. Böylece sosyal güvence bakımından mavi yakalılar ve niteliksiz emekçiler muhtemelen resmi devlet kurumlarında ve sigortalı işlerde çalışmanın avantajını görmekte~

90 Amme Idaresi Vergisi buna karşılık, kendi hesabına çalışanlar kendilerini sigortalayacak bir mekanizmayı önemli denebiiecek oranda kuramamaktadırlar. Nilçkinı kendi hesabına çalışanların gelir gruplarına dağılımı da bu veriyi pekiştirınektedir. M"tr i yakalı larm ve nitel iksiz hizmet emekçi lerinin tek sosyal güvence kaynağı (sosyal güvenceliler içinde mavi yakalılar için yüzde 87.5 ve niteliksiz emekçiler için de yüzde 86.3 oranında olmak üzere) SSK ya da Emekli Sandığı'dır. Buna karşılık sosyal güvenceli büyük bıı~iuvaların yüzde 38.I'i SSK ya da Emekli Sandığı, yüzde 6 ı.9'u Bağ-Kur: küçi.lk-olia bıı~iuvaların yüzde 3 ı.9\1 SSK ya da Emekli Sandığı, yüzde 64.8'i Bağ-Kur: yalnızca kendi hesabına çalışanların yüzde 50'si SSK ya da Emekli Sandığı, yüzde 42.9'u da Bağ-K'ır üyesidirler. Kısaca mavi yakalı ve niteliksiz emekçiler için SSK ya da Emekli Sandığı dışında bir sosyal güvence mekanizması yokturdenilebilir. Yüksek nitelikliler ile beyaz yakalıları SSK ve Emekli Sandığı kurumları hemen tamamen kapsama alabilmektedir: Yüzde 92.0 ve yüzde 94.2. BlI~iuva sınıflarda ise hiyerarşi yükseldikçe Bağ-Kur devreye girmektedir. Diğer bir ilginç nokta bıııjuva sınıfların bir biçimde SSK ve Emekli Sandığı'nı kullanma yolunu bıılabilıneleridir. Bunun çalışan eşler üzerinden ya da kendilerini kendi işlerinin işçileri olarak göstermeleri ile sağlandığını varsayabil iriz. Sosyal güveni ik mekaııizmalarıyla ilgili bakılabilecek son nokta yeşil kartlıların sınıflar içindeki oı"anıdır. Yüksek nitelikliler, beyaz yakalılar ve büyük bu~iııvalar içinde yeşil kartı i birey buluıımazken, kendi hesabına çalışanların yüzde 7. ı 'i, mavi yakalıların yüzde 5.9'u, niteliksiz emekçilerin yüzde 5.3'ii ve hiçük bııı~juvaların yüzde,.4'ii yeşil kart Iıdır. Gider kalemlerinin içinde önemli bir tanesi, oturulan eve ödenen kira gideridir. Bu bakımdan sınıflar arasında yüksek nitelikliler ve büyük bll~juvalar 'dışında fark yoktur. Yüksek niteliklilerin durumu, gelir bakımıııdan var olan a vantajlı kanumlannı daha da pekiştirici bir tablo sergilemektedir. Bu sınıf. diğerlerine göre en az oranda (% 14.5) kira ödeyen gruptur. Bunun sebebinin a raştırma bölgemizin içindeki lojmanlar olduğunu söyleyebiliriz. Büyük bu~juvalar ise diğer uçta yer.almakta ve en fazla oranda (% 38.6) kira ödemektedir. Evin kalabalıklığı bakımından mavi yakalılar (% 42.7) ve niteliksiz emekçilerin (0/0 42.2) en olumsuz koşullarda yaşadık/arını göriiyoruz. Bu iki grubu kendi hesabına çalışanlar (0/0 40.0) izliyor. En iyi durumdakiler ise yüksek nitelikliler (0/0 J3.3), küçük-orta bu~iııvalar (0/0 16.7) ve beyaz yakalılar (%123.3). Evin kalabalıklığı, özellikle çocuk sağlığı üzerindeki ~oğrudan ve olumsuz Ilİtelikteki etkisi. nedeniyle bizim verilerimiz.arasll1<l girmeyi hak ediyor. Bu veriyle ilgili ilginç nokta, 'buyük blıl:iu\'cl ailelerin evin büyüklüğüne göre kalabalık yapılarıdır. Büyük burjuvalar (% 97.7) ile küçük-orta buıiuvalar (% 85.6), yüksek nitelik.'iler (% 75.3) ve kendi hesabına çalışanlar (0/0 71.5) araba sahipliği bakll1lın

;, Sınıflar ve Eşitsizlik 91 dan ön sıralarda yer alıyorlar. Büyük burjuvalardaki hemen bütün hanelerin en az bir arabası vardır. Araba sahipliği için en olumsuz durumdaki sınıflar yine mavi yakalılar ve niteliksiz emekçiler. Ancak bu sınıflarda da yüzde 40'lara u laşan araba sahipliğinin yüksek olduğu söylenebilir. Gelir için bir diğeryerine geçen ve objektif gösterge rant geliri olabilir. Bu durumda da büyük burjuvaların ilk sırada yer aldıklarını saptıyoruz. B~u sınıf yüzde 50.0 oramyla rant geliri eıde ediyor. O'nu yüzde 42.2 ile yüksek nitelikliler; yüzde 37.8 ile küçük burjuvalar izliyor. Rant geliri için de mavi yakalılar, niteliksiz emekçiler en son sıralarda bulunuyor: Yüzde 14.( ve yüzde 8.8. Böylece bütün gelir göstergeleri bakımından mavi yakalılar ve niteliksiz emekçiler en olumsuz durumdaki konumlarını korumuş oluyorlar. Esasen bu iki sınıf için yüzde 14 oranına ulaşabilen bir rant geliri hile yuksek bulunabilir. Ancak, muhtemeldir ki bu iki sımfın rant geliri, içinden çıktıkları köylerinden gelmektedir ve doğrudan kendi birikimleriyle ilgili olmayan taşınmaz mülklerdendir. Öte yandan kendi hesabına çalışanların (~/o ı 5.4) ve beyaz yakalıların (0/0 17.8) rant geliri elde etme bakımından mavi yakalılar ve niteliksiz emekçilerden bir farkı bulunmuyor. Bütün bunların sonucunda, objektif gelir göstergeleri bakımından, avantaj hiyerarşisinin şu şekilde dizildiği ortayaçıkmaktadır: Gelir için büyük burjuvalar, yüksek nitelikliler, küçük-orta blljjuvalar. beyaz yakalılar~ rant geliri için büyük burjuvalar, yüksek nitelikliler ve küçük-orta bu~iuvaıar: araba sahipliği için büyük burjuvalar, yüksek nitelikliler. küçük-orta burjuvalar ve beyaz yaka Iılar. Bu üç gelir göstergesi için ortaya çıkan durum tanı bir tutaıllılık göstermektedir. Eğitim göstergesi açısından ise dizilimin bu kez yüksek Ilitelikliler, büyük burjuvalar, beyaz yakaldar ve küçük-orta bıııjuvalar biçimini aldığı görülüyor. Az önce de belirttiğimiz gibi. her iki noktaya da sınıfların birbirlerine göre durumlarını gözden geçirirken yeniden döncccğiz. Niteliksiz emekçiler (% 57.8), beyaz yakalılar (0/0 46.2), mavi yakalılar (% 40.1) ve kendi hesabına çalışanlar (0/0 36.9) ekonomik durumlarının iki yıl öncesine gön~ daha kötii olduğunu söylüyorlar. Kendi hesabına çalışanlarda yoğunlaşma "aynı" diyenlerde Buna karşılık büyük bul~jlıvalarıl1 (~'Ü 47.7) ve küçük-orta blı~iuvalarıl1 (0/0 43.3) geliri iki yıl öncesine göre daha iyi denilebilir. Yüksek nitelikliler ise iki yıl önceki ve şimdiki gelirlerini yüzde 38.0 oranında aynı olarak değerlendiriyorlar. Gelirin iyileşmesi bakımından en kötü durumda olanlar niteliksiz hizmet emekçileri (% i ı.2) ile kendi hesabına çalışanlar (0/0 14.6). Mavi yakalılar (0/0 57.1) ile niteliksiz emekçilerin (0/0 68.1) büyük çoğunluğunun gelirleri giderlerinden daha az. Diğer sınıfların ise gelirleri giderlerine neredeyse eşit. Ancak büyük burjuvaların. yüksek niteliklilerin ve küçük-orta

92 Amme Idaresi Dergisi burjuvaların gelirlerinin giderlerine göre daha fazla olına ihtimali üçte bir oranında ve bu oran ile bu üç sınıf diğerlerine göre farklı bir konum ediniyorlar. Bu oran, diğer gruplarda en fazla yüzde] 4'e ulaşabilen düzeyle karşdaştırıldığında oldukça önemli bulunabilir. Kısacası subjektif gelir göstergeleri bakımıııdan en kötü durumda olanlar yine mavi yakalılar ile niteliksiz emekçiler. En iyi durumda olanlar ise büyük, küçük-orta burjuvalar. Böylece subjektif gelir göstergeleri bakımından da (objektif gelir göstergelerinde olduğu gibi) burjuva sınıfların, işçi sınıfıııın yukarı kesimierine göre bir üstünlük sağladıkları ortaya çıkmış bulunuyor. Şimdi, buraya kadar özetlenenleri sınıflara göre yeniden toparlayarak, daha özet ve kullanılabilir bir sonuç elde edebiliriz: -Öncelikle mavi yakalılar ile niteliksiz emekçi lerin sosyoekonomik durumlarının birbirine çok benzer olduğunu saptamak gerekiyor. Bu iki sınıf Antalya'ya, Antalya'nın bir köyünden gelmiş~ böylece yaşamlarının önemli bölümünü gecekondu ve köyde geçirmiş; aylık ortalama 70-75 Dolar gelirle (Tablo 4), önemli oranda kendi mülkiyetindeki gecekonduda yaşayan; üçte iki oranında arabasız; önemli oranda sosyal güvenceli; rant geliri olmayan; gelirleri giderlerinden az; ekonomik durumlarını da iki yıl öncesine göre daha kötü olarak değerlendiren (böylece subjektif olarak gelir sıkıntısını da üzerlerinde hisseden); üçte iki oranında 5 yıl ve daha az eğitimli bireylerden oluşuyor. Bu iki sınıfın üyelerinin üçte birinin aylık gelirlerinin 50 Dolardan daha az olduğunu da eklemeliyiz. Aylık ortalama ı 00 Dolar'dan daha az bir gelirle yaşamak zomnda olan bireylerin oranı ise mavi yakalılarda yüzde 82.2~ niteliksiz hizmet emekçilerinde yüzde 80.9'dur. Belki böyle bir dilimlemenin, sınıfların gelir ile ilişkisini daha net ve çarpıcı biçimde ortaya çıkardığını düşünebiliriz. Öte yandan aylık geliri 100 Dolar'dan az olan mavi yakalılar ile niteliksiz emekçilerin 5 yıl ve az eğitimli olma durumlarının yüzde 73.7 ve yüzde 68.8'e; sosyal güvenceli olmama durumlarının da yüzde 78.6 ve yüzd.s, 78.5'e yükseldiğini görüyoruz. Yani bu iki grupta gelir düşerken, gelir düşüklüğünü kompanse edebilecek sosyoekonomik mekanizmalar da zayıflamaktadır ve bu ters gelişme bu.iki sınıfın durumu bakımından özellikle önem taşımaktadır denilebilir. Kendi hesabına çalışanlar sosyoekonomik koşullarlılın olumsuzluğu bakımıl)dan mavi yakalılar ile niteliksiz emekçileri izleyen gruptur. Ancak bu grup gclymişi itibariyle daha çok kentlidir; yaşamlarının önemli kısmını Antalya dışında geçirmiş bireylerden oluşmaktadır. Kendi hesabına çalışanların yüzde 61 6 'sının geliri aylık 100 Dolar'ın altındadır; kendi evlerinde oturmaktadıriar; ~lç te- ii-. j')inin arabası ve sosyal güvencesi vardır~ en yoksul iki sınıf gibi rant' ge 1irh-(ij )oktur: ekonomik durumlarını iki yıl öncesi ile ve gelirleri ile giderlerini ;( ı;-..' rlcrinc gör~ a)'111 hissetmektedirlcr~ 5 yı Idan fazla okumuş olanlarının oranı L i

Sm~tlar ve Eşitsizlik 93 yüzde 45.0'dır. Bu özelliklerin, kendi hesabına çalışanları hem kültürel (kentli olma özelliği iki sınıftan farklılaştırdığını bakımından), hem de eğitim ve ekonomik koşullar bakımından il~ ve bu sınıfı yedi sınıf içinde ara bir konuma yerleştirdiğini belirlemek yanlış olmayacaktır. Yüksek nitelikliler ile büyük burjuvaların da buradaki kimi değişken ler bakımından önemli bir benzeşme sergiledikleri gözleniyor. Bu iki sınıf hemen tamamen kentli ve Antalyalı olmayan bir geçmiş yaşamışlardır. Bireylerinin hiçbirisinin geliri 50 Dolar'ın altında değildir. Önemli oranda aylık kişi başına 150 Dolar ve daha çok gelir ile yaşamaktadırlar. Büyük burjuvaların hemen hepsinin, yüksek niteliklilerin üçte ikisinin arabası vardır. Her iki sınıf da yaklaşı.k yüzde 50 oranında rant geliri elde etmektedir. Ancak benzeşme burada sona ermekte veı0rtalama gelir veeğitim düzeyleri açısından grupların önemli derecede farklılaştıkları izlenmektedir. Nitekim kişi başı aylık gelir yüksek niteliklilerde ortalama 292, büyük burjuvalarda 740 Dolar'dır (Tablo 4). Hane başına düşen ortalama araba sayısı bakımmdan da büyük burjuvaların lehine bir durlım söz konusudur. Büyük burjuva hanelerde her hanenin birden fazla arabası varken, yüksek niteliklilerde bu sayı 0.8'dir. Burjuvaların lehine olan bu durlım subjektif gelir göstergeleri bakımından da devam etmektedir. Aralarında istatistiksel bakımdan fark olmasa da büyük burjuvaların "geçim sıkıntısı"nııı dk.i.. sini daha az hissettikleri söylenebilir. Eğitim bakımından ise durum gelırdej..inin ve araba sahipliğindekinin tam tersidir. Yüksek niteliklilerde ortalama eğ.itim süresi 13.2 yıl iken~ bu süre büyük burjuvalarda i ı.2 yıla inmektedir. Eğitim bakımından, bu iki sınıf arasındaki asıl farkı 1 ı yıldan daha uzu!ı süre (lise üstü) eğitim almışların oranı ile de ortaya koyabiliriz. Bu oran yüksek niteliklilerde yüzde 66.9 iken; büyük burjuvalarda yüzde 40.9'dur. Böykce yüksek niteliklilerin eğitimle ilgili göstergelerde avantajlı bir konumda oldukları. bir anlamda gelir açısından büyük burjuvalar karşısında yitirdikleri konumlarmı. eğitimde telafi ettikleri ortaya çıkıyor. Bu sonuç geniş anlamda işçi sınıfı içinde ele alınan yüksek nitelikliler ile, burjuvazinin zengin kesimleri arasındaki sosyoekonomik farkı ortaya koyması açısından önemli bulunabilir. Toplam i 7 büyük burjuva hane vardır. Tümü turizm, eğlence, ticaret ve inşaat sektörlerinden gelir sağlamaktadır. Kısacası sanayi burjuvazisi örneğimiz içinde bulunmamaktadır. Özellikle kentlileşme özellikleri bakımmdan birbirine "yakm duran, ancak sosyoekonomik göstergelerde önemli farklılıklar sergileyen SOI1 iki sınıf ise beyaz yakalılar ile küçük-orta burjuvalardır. Her iki grup da daha fazla oranda kent geçmişlidir~ Antalya'ya başka bir ilden gelmişlerdir. Ancak gelir bakımından aralarındaki fark önemlidir. Beyaz yakalıların yüzde 45.2'si i 50 Dolar'ın, yüzde 33.9'u Joo Dolar'ın altında bir gelirle yaşarlarken~ aynı oranlar küçükorta burjuvalar için biraz daha düşüktür: Yüzde 43.3 ve yüzde 3 ı.1. Kişi başı

94 Amme idaresi Dergısı ortalama gel ir bey~z yakal ılarda i 79, küçük-orta buı:i uvalarda 270 Dolar' dır. Diğer iki objektif gelir göstergesi bakımıııdan da küçiik-orta burjuvaların durumu daha iyid ir. Küçük-orta burjuvalar yüzde 85.6, beyaz yakalılar yüzde 56.5 oranıııda araba sahibi iken~ rant geliri elde etme bakıııııııdan oranlar yüzde 37.8 ve yüzde 17.8'dir. Son iki gelir göstergesi bakımıııdan küçük-orta burjuvaıarın durumunun iyiden iyiye büyük burjuvalara yaklaştıkları anlaşılmaktadır. Eğitim bakımından durum burada da tersine dönmektedir: Beş yıldan uzun süre eğitimlilerin oranı beyaz yakaırlarda yüzde 74.2; küçük-orta bu~juvalarda yüzde 53.4'tür. Lise üstü eğitim görenlerin oranı bakımıııdan bu iki grup arasıııda bir fark bulunmasa da, daha düşük eğitim düzeyleri için beyaz yakaırların lehine bir sonuç saptanmaktadır. Bireylerin ortalaına eğitim süreleri beyaz yakalılarda 9.8, küçük-orta burjuvalarda 8.8 yıldır. Böylece objektif ge iir göstergeleri bakımından küçük-orta burjuvaların beyaz yakalılardan ayrılarak YL'iksek niteliklilere (ortalama gelir için) ve büyük burjuvalara (hanc başına ortalama araba sayısı }çin) yaklaştığı izlenmektedir. Eğitim süresi açısından ise küçük-orta bu~juvalar yüksek nitelikliler, büyük burju\'alar ve beyaz yakalılardan sonra gelmektedir. Subjektif gel ir göstergeleri açısından ise beyaz yakalılar ile küçük-orta burjuvalar arasında önemli bir fark bulunmamaktadır: Sonuç olarak, mavi yakalılar ile niteliksiz emekçiler hem eğitim, hem de gelir bakımıııdan en kötü durumdaki sııııflardır. Her iki sosyoekonomik gösterge bakımından onları kendi hesabıııa çalışanlar izlemektedir. ilk ikisi ile üçüncüsü arasındaki farklılık, kentlili,k/köylülük ayrımında da ortaya çıkmaktadır. Tablo 4 'ten de izlendiği gibi sosyoekonom ik değişkenler (gel ir, araba sah ipi iği ve e ğitim) bakımıilcian sııııflar arasıııdaki farklılık, istatistiksel boyutta esas olarak mavi yakalılar, niteliksiz emekçiler vc bir ölçüde de kendi hesabına çalışanlar ile diğer sın ıflar arasındadır. Gerçekten de araba sah iri iği. ortalama eğitim süresi ve gelir bakımından mavi yakalıların ve n itel iksiz emekçileri n d iğer bütün sınıtlara göre daha avantajsız durumda oldukları söylenebilir. Bunun dışında eğitim bakımıııdan yüksek niteliklilerin. objektif gelir göstergeleri bakımıııdan ise büyük buıjuvaların diğer bütün sııııflarla aralarında ista-. tistiksel açıdan kesin bir farklılık saptanmaktadır. Bu durumda eğitim bakımından heyaz yakalılar, küçük-orta ve büyük bu~iuvalar arasıııda: gel ir göstergeleri açısından ise beyaz yakalılar, yüksek nitelikliler ve küçük-orta bu~juvalar arasıııda istatistiksel düzeyde farklılık bıılunıııad ığı ortaya Çı kmış oluyor. Ek olarak eğitim bakım Illdan beyaz yakalılar ile büyük burjuva ların mavi yakalılar, n iteliksiz emekçiler ve kendi hesabıııa çalışanlardan; kendi hesabına çalışanlar ile küçük-orta burjuvalarııı da mavi yakalılar ile nitel iksiz emekçi lerden farklılaştıklarını saptamış bulunuyoruz. Ortalama kişi başı gelir için ise büyük buıjuvaların d iğer sın ıflarla ol1aya koydukları öneml i farkın ötesinde, tek farkı i i ık yüksek nitel iki i lerin mavi yakal ılar ile nitel iksiz emekçi lerden farkı ılaşmalarıd ır.

Sınıf/ar ve Eşitsizlik 95 Yani beyaz yakalılar, yüksek nitelikliler. kendi hesabına çaltşanlar ve kuçükorta burjuvalar arasında istatistiksel bakımdan anlamlı ölçüde bir gelir farklılığı bulunmamaktadır. Gdirİn daha "tarafsız" bir objektif göstergesi olarak kabul e dilebilecek araba sahipliği bu konuda daha beklendik bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Buna göre büyük burjuvaların diğer bütün sınıflardan farkhlaşmalarının yanında, kendi hesabına çalışanların mavi yakalılardan, yüksek nitelikliler ile küçük-orta burjuvaların mavi yakalılar ve niteliksiz emekçilerden ayrıldıklarını gözlüyoruz. Böylece kendi yöntemimizle oluşturduğumuz sınıfsal şemanın, ortalama e~ ğitim süresi bakımından, mavi yakalılar, niteliksiz emekçiler ve kendi hesabına çalışanları bir yana; beyaz yakalılar, yüksek nitelikliler, küçük-orta ve büyük burjuvalar öte yana olmak üzere hemen hemen tam anlamıyla bir ayrışmayı yansıttığını ortaya çıkarıyoruz. Ek olarak avaııtaj Iı grup içinde yüksek nitelikliler en avantajlı konuma oturuyorlar. Araba sahipliği bakımından da benzer bir ayrışma bizim sınıf şemamız tarafından yansıtılıyor. Burada da bu kez büyük burjuvalar, avantaj hların içinde en.avantaj lı konum sergi iiyorlar. Araba sahipliği açısından her iki burjuva sınıf, refah düzeyi daha yüksek olan her iki emekçi slolfın üzerinde yer alıyor ve bu dördünün dizilimi beklendiği gibi oluyor. Ancak bir ilginç noktanın daha altını çizmeliyiz. O da daha "tarafsız" olabileceğini varsaydığımız araba sahipliği için beyaz yakalıların mavi yakalılar ve niteliksiz emekçilerden farklıhk göstermemesidir. Bunu beyaz yakalıların, gelir bakımından, işçi sınıfının alt tabakalarına benzediğini gösteren bir bulgu olarak değerlendirebiliriz. Dolayısıyla objek Bütün bunlar tablo 4'ten elde edebildiğimiz ayrıntılardır. tif ve subjektif gelir göstergeleri (ve özellikle de su~iektifolanları) için bütlin burjuva sınıfların hiyerarşinin en tepesinde. mavi yakalılar, niteliksiz emekçiler ve bir ölçüde de beyaz yakalılar ile kendi hesabına çalışanların ise dibinde yer' aldıklarını söyleyebiliriz. Eğitim açısından ise sıralama yüksek nitelikliler, büyük burjuvalar, beyaz yakalılar, küçük-orta bmjuvalar, kendi hesabına çalışanlar, mavi yakalılar ve niteliksiz emekçiler şeklinde belirl11iş oluyor. Tablo 4: Araştırma Kapsamındaki Bireylerin Sınıf Ve Bazı Sosyoekonomik Göstergelerin Ortalama Değerlerine Göre Durumları. Sosyoekonomi k SINIF gösterge ::: 3 cı :) 6 7 Araba sayısıl! Iane* 0.33 0.40 0.55 O.XO 0.76 {).92 1.35 Aylık gelir/kişi( Dolar)** 75.2 70.X 17Sl.0 2Sl2.0 116.3 27(U 139,6 Eğitim yrli/kişi*** 5.X 6.0 I).X 13.2 ' 7.X3 X,X 11.2 P<O.05 olmak üzere: * 5. grup I. den: 4 ve 6. grup i ve 2. den: 7. grup diğerlerinin tümünden farklıdır. **= 4. grup I. ve 2. den: 7. grup diğerlerinin Hiınünden Illrklıdır. ***= 3 ve 7. gruplar ı. 2 ve 5. gruplarllan: 5. ve 6. Gruplar i ve 2. \kn. 4. grup ltimünden farkı ıdıl

96 Amme İdaresi Dergisi BİR SINIF ÜYELERİ NİçİN AYRI MAHALLELERDE YAŞAYABİLİYOR? Şimdi sınıfların konumuyla ilgili son bir noktaya daha bakabiliriz. Daha önceden sınıfların mahalle dağılımının farklılık gösterdiğini ortaya koymuştuk. Ancak aynı sınıfa ait ailelerin ayrı mahallelerde yaşayabildikleri de saptanmaktadır. Bu durumda acaba, farkh mahallelerde yaşayan, ancak liretim ilişki leri içindeki konumları bakımından aynı sınıfta bulunan ailelerin sosyoekonomik göstergeleri arasında farklılık var mıdır? Ve bu nasıl açıklanabilir? Bu sorunun esasen yalnızca kendi hesabına çalışanlar, beyaz yakalılar ve küçhk burjuvalar için geçerli olduğunu söyleyebiliriz. ÇHnkH diğer sınıflar yaşanan mahalle bakımından hemen hemen tam bir türdeşlik sergilemektedir. Buna karşılık yalnızca kendi hesabına çalışanlar, beyaz yakalılar ve küçük burjuvalar için yaşam mekanları bakımından önemli oranda geçişkenlik söz konusudur. Bu geçişkenliğin gelir ve eğitim gibi sosyoekonomik değişkenlere de yansıdığı görhlmektedir. (Tablo 5) Her üç sınıf için de Ahatiı ve Bahçeli'de yaşayan sınıf kardeşlerinin eğitim ve gelir düzeyleri arasında anlamlı farklılık Buradaki soru bu farklılığa i lişkindir. bulunmaktadır. Bir önceki bölhmde ortaya çıktığı gibi~ kendi yöntemimizle oluşturduğumuz sınıflar özeilikle eğitim ve gelir gibi temel sosyoekonomik göstergeler için kendi konumlarını tanımlamak ve birbirlerine göre farklılıklarını sergilemek bakımından önemli denebilecek bir bütünlük sergi iiyorlar. Belki de bu bhtünlhğü bozan tek bu 19u, khçiik burjuvaların, kend i hesabına çalışan ların ve beyaz yakalıların yine bir sosyoekonomik gösterge olan yaşanılan mahalle için aynı homojenliği yansıtmıyor olmalarıdır. Niçin bu üç sınıf için de, diğerlerinde olduğu gibi belli bir mahalle saptayamıyonız da, bu sııııflar birbirinden çok farklı olan bu iki mahallede de yaşayabiliyorlar? Tablo 5: Bazı Sınıfların Yaşadıkları Mahalleye Göre Gelir ve Eğitim Durumları. Beyaz yakalılar Ahatlı Bahçeli p Gelİr (Dolar/kişi) 93.7 229.2 p=o.ooo Eğitim (yıl/kişi) X.5 10.5 p=o.ooi Kendi hesabloa çalışanlar Gelir (Dolar/kişi) 71.0 IX6.6 p=o.ooo Eğitim (yıl/kişi) 5.4 11.5 p=o.ooo Küçük burjuvalar Gelir (Dolar/kişi) II X.9 3X9.1 p=o.o i X Eğitim (yıl/kişi) 6.3 10.7 p=o.ooo Esasen ara konumdaki sınıfsal yapılar için bu tür farkı ıl ıklar ve ortak yaşam mekanlarını kullanabilme türhndeki geçişmeler bizim kullandığımız Marksist sınıf çözhmlemesi açısından da beklenmedik bir durum değildir. Özellikle ken

Sınıflar ve Eşitsizlik 97 di hesabına çalışanlar ile küçük burjuvaların sınıfsal konumlarının, bu ailelerin sosyoekonomik durumları bakımından o.ldukça değişken bir alt yapı sunabildiği Marksist sınıf çözümlemesinin devurguladığı bir noktadır. Bu slıiıflar için, ü retim ilişkileri içindeki konumun sürekliliğinin, dolayısıyla gelir, iş olanaklarının her zaman aynı derecede garanti olmayışı, mahallede ortaya çıkan heterojeniteyi yaratıyor olabilir. Beyaz yakalılar açısından ise durum, asıl iş dışında mesleğin de sağladığı kimi olanaklarla gerçekleştirilebijen ekişler ile de açıklanabilir. Bunun yanı sıra eşin çalışması, rant geliri türü ek ekonomik olanaklar sınıf kardeşleri arasındaki farklılaşmanın ve sınıflar arasındaki geçişmenin nedeni olarak gösterilebilir. Buna ait veriler tablo 6'da sunulmuştur. Gerçekten de kira geliri elde etme ve hanedeki kadınların çalışma olasılıkları aynı sınıfta olup, Bahçeli'de yaşayanlarda daha fazla orandadır. İlginç bir nokta da kadınların da ev dışında çalışma oranlarının her üç sınıf için de mahallere göre benzer düzeylerde olmasıdır. Yani bu üç sınıftan hangisine ait olurlarsa olsunlar Ahatıı'da kadınlar yüzde 20-25, Bahçeli'de ise yüzde 45-60 olasılıkla ev dışında çalışmaktadırlar, yani meslek sahibidirier. Bütün bunların ötesinde şimdiye kadar andiğımız etkenlerin tümünü~ birikimli etkisinin de yaşanılan mahalleyi belirlediği söylenebilir. Öte yandan bu sınıflar içindeki' hane reisierinin mesleklerinin çeşitliliği de genel yaşamsalolanaklar üzerinde etkili olabilir. Mesleksel çeşitliliğin, daha en başından öngördüğümüz gibi kendi hesabına çalışanlarda özellikle önemli olmasını beklemeliyiz. Çünkü kendi hesabına çalışanlar sınıfsal bakımdan da oldukça heterojen bir yapı sergileyebilirler. Aşağıdaki verilerden görüleceği gibi bu beklentimiz doğrudur. Sınıflar içindeki mesleksel dağılımı belirlemek bakımından, bu üç sınıftaki hane reisierinin mesleklerini incelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır: Gerçekten de en büyük heterojenite kendi hesabına çalışanlar arasındadır. Ahatlı ve Bahçeli'de yaşayan kendi hesabına çalışanlarda yalnızca iki meslek ortaktır: Ticaret (bakkallık, marketçilik, yem, lastik, tıbbi malzeme, inşaat malzemesi ticareti gibi) ve şof6r1ük/nakliyeciiik. Buna karşılık mesleklerin önem li kısmı yalnızca Ahatlı'daki kendi hesabına çalışanların, bazıları da yajnızca Bahçeli'dekilerin geçim kaynağı durumundadır. Pazarcılık, seyyar satıcii,k, a yakkabı tamirciliği, otomobil. bisiklet tamirciliği, kahvecilik, mobilyacılık, falcılık, köftecilik, yorgancılık, alçı işleri, diş teknisyeııliği Ahatıı'da görülmektedir. Avukatlık, emlakçılık, kuyumculuk, rehberlik. mimarlık, ressamlık, sıhhi tesisatçılık ise Bahçeli'nin meslekleridir. Böylece BahçeWdeki serbest çalışanların daha yüksek gelirli mesleklere sahip oldukları: Ahatlı'dakilerin çoğulnın i se gerçek anlamda marjinal sektörde yer aldıkları görülmektedir.

98 Amme Idaresi Vergisi Tablo 6: Beyaz Yakalılar, Yalnızca Kendi Hesabına Çalışanlar ve Küçük Burjuvalar için Yaşanılan Bölgeye Göre Çeşitli Sosyoekonomik Olanaklar. (%ı ) Beyaz yakalılar Kendi hesnhıııa ç~lışalılar KÜ(,;tik hurıuvalar Ahatiı Bahçeli Ahatl! Balı~'cli [\lwlll Balwcli Ek i~ var 2.9 7.7 3.X 5.9 12.5 2.(V Kira gelifi var 16.2 ı~us i O. i 23.5 12.5 5:-UV Işi var 55, i 62.4 59.5 64.7 55.0 52.9 Ev hanımlığı 77.1 54.7':';~ 7<).5 37.5': XI.X 55.2::' (kadınlarda) *p<o.oo I, ~:*p<o.05. Küçük-orta burjuva sınıfında mahallelerdeki mesleksel benzeşme biraz daha artmaktadır. Oto tamirciliği, ticaret ve kuaförliik/berbcdik her iki bölgedeki ortak mesleklerdir. Ancak oto tamircilerinin yüzde 75.0' i, kuaför/berberlerin bir clağılım yaklaşık yüzde 70.0' i Ahatl i'da yaşarken. tiearetle uğraşanlarda eşit vardır. Mobilyacılık, sıhhi tesisatçılık ve muhasebeci iik yalnızca Ahatiı 'nın küçük burjuva meslek/eridir. Hekiml ik/diş hekim i iği. eczacılık, gözliikçü lük, inşaat mühendisliği, kuru temizlemecilik, turizm işletmeciliği ise yalnızca Bahçeli'de görülmektedir. Burada da bir kez daha Bahçeli için özellikle eğitim durumu ve toplumsal kabul görl11l: bakırrtlrıdan avantajlı bir durum belirınektedir. Beyaz yakalı/arda ise ortak mesiekler nnıhasebecilik, öğretmenlik. polislik, sağlık memurluğu, laborantlı"- hemşirelik, subaylık, astsııbaylık, başçavlişhık, kamu ya da özel sektörde memurluktur. Ancak bunların ağırlığının bölgelere göre faıkıı olduğu izlenmektedir. Örneğin öğretmenler ve memurlar (%ı 75.0) ile askeri personel (% 83.3) Bahçeli~de yaşamaktadır. Eczacı kalfalığı ile haritacılık yalnızca Ahatiı 'nın meslekleric! ir. Pi lotilik, hostesl ik. sendikacı lık, Illi.izisyenlik de yalnızca Bahçeli'de göriilmektedir. Bu mesleksel dağılımın da e konomik olanaklar bakımından Bahçeli'cleki beyaz yakalılar lehine bir ortam yarattığı söylenebilir. SONUÇ Bu araştırmada, Marksist yöntemle gruplanan toplumsal sınıflara ait çeşitli sosyoekonomik göstergeler sunulmuştur. Soııuçta gelir. eğitim ve kentlileşme gibi göstergeler açısından bu sınıfların kendi içlerinde önemli denebilecek derecede türdeşlik, birbirlerine göre ise farklılık sergilediklerini saptamış bulunuyoruz. Diğer bir deyişle burada tartışılan sosyoekonomik göstergeler bakımından sınıfların gerçek denilebilecek bir kimliği bulunuyor. Her bakımdan ve bu arada bizim beklentilerimizle uygun biçimde birbirine en yakın düşen sınıflar mavi