ğunun (!) dışa vurumu olduğu inancından uzak ve ona karşıdır. Öte yandan feminizme yönelik eleştirilere yer vermemek gibi bir niyet de

Benzer belgeler
bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

İçindekiler TEMEL KAVRAMLAR

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

KADIN CİNSELLİĞİNİN SÖYLEMSEL İNŞASI VE NAMUS CİNAYETLERİ: ŞANLIURFA ÖRNEĞİ

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

MAVİ YAKALILARIN ÇALIŞMAYA YÖNELİK TUTUMLARI

Cinsiyet ve Toplumsal cinsiyet

KADIN ÇALIŞMALARI ANA BİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

SAĞLIKTA İLETİŞİM DR. İLKER TELLİ SAĞLIK-DER GENEL MERKEZ

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

TÜRK KAMU YÖNETİM SİSTEMİ

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: NİĞDE ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

İlerici Kadınlar Kimdir?

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

BASIN AÄIKLAMASI TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ KADIN SAĞLIĞINA ZARARLI

AHSS203 Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları. Nedir? Neden üzerinde düşünmek gerekir?

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

TEMEL SANAT EĞİTİMİ NEDİR?

ESKİ TÜRK BOYLARINDA KADIN ÖZGÜR VE EŞİT BİR TOPLUMSAL KONUMA SAHİPTİ. ZİYA GÖKALP E GÖRE ESKİ TÜRKLER HEM DEMOKRAT, HEM DE FEMİNİST İDİLER.

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

Hazırlayan Hülya Osmanağaoğlu. Feminizm Kitabı. Osmanlı'dan 21. Yüzyıla Seçme Metinler. dipnot yayınları

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

Acilan Donemler Ders Ismi SU Kredi. Bahar Cinsiyet Mitleri: Kadınlar ve Erkekler Üzerine Kültürel Kuramlar 3

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

TOPLUMSAL CİNSİYET, SAVAŞ VE ÇATIŞMA. YIL / YEAR 13, SAYI / ISSUE 25 (BAHAR / SPRING 2015/1) ss

Aktif İstihdam Tedbirleri: Nar Taneleri Projesinden Öğrendiklerimiz

Editörler Doç.Dr. Özgür Sarı & Doç.Dr. Hicran Yıldız SAĞLIK SOSYOLOJİSİ

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

Teşekkür. Futbol yolculuklarında başkalarının birşeyler öğrenmesine sebep olan aşağıda adını yazdığım oyunculara teşekkürlerimi sunarım:

ESNAF VE SANATKAR KAVRAMINDA EMEK VE SERMAYE UNSURLARININ ÖNEMİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

BEN DE VARIM PROJESİ ÖĞRETMEN EĞİTİMİ CİNSİYET VE TOPLUMSAL CİNSİYET

TÜRKĠYE'DE TOPLUMSAL CĠNSĠYET ÇALIġMALARI KONFERANSI: EġĠTSĠZLĠKLER, MÜCADELELER, KAZANIMLAR

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

Reklamda Cinsiyetçilik: Yeni Bir Eleştiri Alanı, Yeni Bir Direnç İmkanı

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

İÇİNDEKİLER BÖLÜM MESLEK DANIŞMANLIĞI HİZMETLERİNİN GELİŞİMİ...

ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

İzleme ve Değerlendirme Planı. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği

Enerji Dışı İthalatımızın Petrol Fiyatları ile İlişkisi

Toplumsal Cinsiyetle İlgili Kuramlar

ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA KADıN SAĞLıĞı. Araş. Gör. Kevser Özdemir

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II Dr. Öğr. Üyesi. S. Tekin D-106. Genel Fiziki Coğrafya Doç. Dr. S. Sütgibi D-205

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

2019 Çevresel ve Sosyal Politika İncelemesi Özet Sunumu OFFICIAL USE

Uluslararası Multidisipliner Kadın Kongresi 2009: Değişim ve Güçlenme Ekim 2009 Dokuz Eylül Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İzmir, TÜRKİYE

Not: Öğretmenimizin elinden taşlar üzerinde sanat!

AKP, CHP ve Umutsuzluk önde gidiyor

Yukarıdaki soru, bu yazının meselesini tüm boyutlarıyla içermese de konuyla ilgili karşılaştığım soruların özünü teşkil etmektedir.

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

Saat Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

TÜRKİYE DE KADIN CİNAYETLERİ RAPORU 1 01 Ocak Aralık 2018

Kadınların Dünyası, Alan Touraine, Çev: Mehmet Moralı Kırmızı Yayınları, İstanbul-2007, 305 sayfa ISBN:

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ. 1.Eğitim Bilimi Nedir? 21

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması

GENÇLERİN GÖZÜYLE ETİK

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI

Kadınlar kimsenin namusu değildir

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

KADINLARIN ÇALIŞMA YAŞAMINDA KORUNMALARI Kadınların toplumsal yaşam ile iş ilişkileri ve çalışma yaşamında korunması arasında yakın bir ilişki

SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

Proje Adı: Türkiye Akademisinde Toplumsal Cinsiyet Algısı ve Yansımaları. Araştırma Şirketi Araştırma Veren Veri Toplama Firması

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

BİLGİ KÜLTÜR MERKEZİ Güz Programı

DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

KADIN HAREKETİNİN SÜREÇLERİ, TALEPLERİ VE KAZANIMLARI

Transkript:

ÖN SÖZ Toplumsal Cinsiyet ve Efsaneden Gerçeğe Türkiye de Kadın, birbirini tamamlayan, ancak iç bütünlükleri bakımından birbirinden ayrı durabilen iki bölümden oluşmaktadır: İlk bölüm, kitabın isminde yer alan Toplumsal Cinsiyet ifadesine ait bilgi ve analizleri içermektedir. Toplumsal cinsiyet, sosyal yaşantımızda biyolojik cinselliğin ötesinde anlam ve etkiler içeren bir gerçeklik olarak çıkmaktadır karşımıza. Elbette ki toplumsallıkla tamamlanan cinsel temelli bir kavramdır. Kadınlığı ya da erkekliği konu edinen tüm tartışmalar ve akıl yürütmeler, toplumsal cinsiyet kavramı üzerinde temellenmek durumundadır. Öte yandan toplumsal cinsiyet, kadının ve erkeğin sosyal düzlemdeki konumlarını anlamaya yönelik çabalara temel teşkil etmesinden ayrı bir öneme de sahiptir. Freud çu yaklaşımın cinselliği her yerde arayan ve bulan bakışından esinlenerek, kışkırtıcı biçimde söylemek gerekirse, toplumsal cinsiyet cinsellikten bile daha fazla yerdedir. Sadece kadının, erkeğin ya da LGBTİ bireylerin konumlarını anlamak için değil, uygarlığı eksiksiz biçimde incelemek için de ihtiyaç vardır ona Ekonomide, siyasette, tarihte, psikolojide ve daha birçok alanda doğru analizleri yapabilmek, toplumsal cinsiyeti anlamaksızın mümkün değildir. Toplumsal cinsiyete ön yargısız bakabilen göze, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin batmaması olanaksızdır. Bilince taşınan tüm eşitsizlikler gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliği de bir mücadelenin başlatanı ve haklı gerekçesi olma potansiyeline sahiptir. Bu yüzden kitapta, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve eşitlik mücadelesi genel bakış, toplumsal cinsiyet kavramıyla aynı alt bölümde kendine yer bulmuştur. Kadın hakları mücadelesi, ilk bölümün ikinci alt başlığı altında belli başlı feminist akımların tanımlanmasıyla ele alınmıştır. Kuşkusuz bu ele alış, ülkemizde eğitimli kesimlerde bile hevesle benimsenen, feminizmin hem teorik zeminde hem de uygulamada kadın cadalozlu- iii

ğunun (!) dışa vurumu olduğu inancından uzak ve ona karşıdır. Öte yandan feminizme yönelik eleştirilere yer vermemek gibi bir niyet de benimsenmemiştir. Nitekim kendi içinde de birbirini dışlayan onca akım barındıran bir hareketin eleştirilmeden incelenmesi mümkün değildir. Feminizmin ardından ilk bölümde ele alınan konu ataerkilliktir. Kökleri milattan beş bin yıl öncesine kadar giden bu yapı, tanımlanmış ve etkileri ile sorgulanmıştır. Tarihsel süreç içerisinde sayısız toplumsal dönüşüm yaşanmışken, ataerkilliğin her dönemde varlığını sürdürmesi, hayretle karşılanmanın ötesinde incelenmeye muhtaç bir gerçekliktir. Ataerkilliğin zamandan bağımsız süregidişi, toplumbilimsel bir gizin çözülmesinden öte, kadın hakları mücadelesinin doğru eksene oturtulabilmesi için de önemli bir ihtiyaçtır. Pek çok durumda, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yerini ve biçimini tanımlamak ataerkil ilişkilerin saptanıp analiz edilmesiyle mümkün olmaktadır. Ataerkilliğin eklemlendiği siyasi ve ekonomik sistemle birlikte hareketinin teşhiri önemlidir. Geçmişteki sistem değişikliklerinin kadın haklarında niteliksel bir dönüşüme neden olmamasının gerisinde yatan gerçeklerden biri, ataerkilliğin yeni sisteme kolayca entegre olabilme becerisidir. Birinci Bölüm de, ataerkilliğin ardından anaerkillik incelenmiştir. Anaerkilliği geçmişte kalmış bir insanlık tecrübesi olarak kabul edenleri hayal kırıklığına uğratacak bir incelemedir bu. Her şeyden önce, onun yaşanmışlığına yönelik hiçbir kanıt yoktur. İşte ispat! diyenlerin ellerinde sadece mitler bulunmaktadır. Bilimselliğin uzağındaki söylencelere birçok bilim insanının bel bağlamış olması ayrıca yorumlanmaya değerdir ki ilgili bölümde tam da bu gerçekleştirilmiştir. Anaerkilliğe naif bir inançla yaklaşmanın gerisinde yatan sebepler incelenmiş ve eşitlik mücadelesine etkileri değerlendirilmiştir. Birinci Bölüm ün sonu, toplumsal cinsiyet temelli kavramlara ayrılmıştır: kadınlık, erkeklik, annelik, babalık ve LGBTİ lere ait tanımlar Toplumsal cinsiyet, bireye yetiştirilmesi sürecinde sonradan ve ısrarla öğretiliyor iken, toplumsal cinsiyetle ilişkili kavramların, bireyin özgür algısında kendiliğinden şekillenmesini beklemek gerçekçilikten uzaktır. Kadınlığın ya da erkekliğin, bireysel algıda toplumsal yönlendirme ile belirleniyor olması hiç de iv

sürpriz değildir. İlginç olan ise filozoflardan din adamlarına kadar pek çok kesimin buradaki algı yönetimine katkıda bulunmak için yarışa girmeleridir. Toplumsal cinsiyet temelli kavramlar, kolayca tahmin edilebileceği üzere birbirleriyle yakından ilişkilidir. Birbirlerinden bağımsız var olamazlar. Annenin tanımı ve görevleri, babanın tanım ve görevlerinden ayrı şekillenmez. Kadınlık, annelikle çelişmemek ve hatta onu desteklemek mecburiyetindedir. Bu mecburiyet, doğal yaşamın ortaya çıkarttığı iki kavramın doğal biçimde örtüşmesinin ifadesi değildir; örtüşmemesini gizleme gayretinin bir sonucudur. Kuşkusuz aynısı babalık ve erkeklik kavramları için de geçerlidir. Hiyerarşik olarak açık biçimde kadınlığın üstünde tanımlanan erkekliğin, yarattığı kişisel baskı nedeni ile bazen erkeklerde isyana neden olduğuna dair örnekler özellikle ilgi çekicidir. Simone de Beauvoir nın, erkeği, üzerine yüklenen sorumluluklar ve ona atfedilen yalancı güç arasında sıkışmış, ilginçlikten uzak, sıkıcı bir hayat süren, acınası bir varlık olarak tanımlaması da öyle Kuşkusuz LGBTİ bireyler de toplumsal cinsiyet açısından görmezden gelinemez bir yere sahiptir. Aslında çağdaş hak arama mücadelesinin yükselen değerlerinden biri olarak LGBTİ bireylerin sorunları, ayrı bir çalışmanın konusu olabilecek önem ve niteliktedir. Elinizdeki kitap, bu anlamda bir iddiaya sahip değildir. LGBTİ bireylere yönelik tanımlar sunulurken, onların insani haklarına sadece selam gönderilmektedir. Kitabın İkinci Bölüm ü, isimde geçen Efsaneden Gerçeğe Türkiye de Kadın ifadesiyle örtüşmektedir. Bu bölümde ilk olarak Türkiye deki kadın algısı incelenmiştir. Algının tarihsel ve bilinçaltına uzanan kökenlerini ortaya çıkartmak amacıyla; mitler, efsaneler, yazılı ilk eserler yorumlanmıştır. Kadının, eski Türklerde el üstünde tutulduğuna dair yaygın bir inanış varken, efsaneler ile mitlerin kadını açık biçimde erkeğe tabi ve onun tamamlayanı olarak tanımladığını görmek hayal kırıklığı yaratabilir. Bu hayal kırıklığını, insanlığın binlerce yıldan beri ataerkil bir toplum düzeni içinde yaşıyor olduğu gerçeği ile hafifletmek mümkündür. İlk bölümden akılda kalmalıdır ki, Eski Yunan Uygarlığı nın anlı şanlı filozofları da kadın hakları söz konusu olduğunda alkışlanmaya v

layık bir yerde durmamaktadırlar. Düşüncelerinin sadece gölgesi değil ışığı da bugüne kadar uzanan Aristoteles ve bütün Batı felsefesinin ona düşülmüş dipnotlardan ibaret olduğu iddia edilen Platon bile, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından Türk efsanelerinin ilerisinde değildir. İslamiyet sonrası yazılı bir eser olan Kutadgu Bilig de ise kadının konumu alabildiğine aşağıdadır. Bu noktada, Yusuf Has Hacib in eser boyunca dini sıklıkla referans göstermesine de dayanarak, İslamiyet in kabulüyle ilave bir olumsuzluğun ortaya çıktığı da akla gelebilir. Nitekim Türkiye deki kadın algısında önemli etkiye sahip olduğu tahmin edilen İslamiyet in de kadına bakışı incelenmiş ve İslam dini kadını el üstünde tutar. diyenleri haklı çıkaracak bir sonuca ulaşılamamıştır. İkinci Bölüm ün ikinci alt bölümünde, Türkiye de kadın olmak ve kadınlık hâlleri araştırılmıştır. Bu kapsamda, bekâretten namus anlayışına ve siyasi iktidarların kadına bakışına değin farklı konular ele alınmış, bir ülkede kadının durumunu değerlendirmek için kullanılan üç gösterge de etraflıca incelenmiştir: iş hayatında kadın, kadının eğitimi ve kadına yönelik şiddet. Bunlardan özellikle ilk ikisi tarihsel geçmişleri ile birlikte değerlendirilmiştir. Kırsal yaşamda, ekonomik üretim sürecine aktif katılımı nedeniyle, bazı anlamlarda kadının konumunun daha iyi olması, konuyu takip edenlere kuşkusuz şaşırtıcı gelmeyecektir. Kadının eğitimindeki sürekli iyiye bir gidiş, eğitimdeki iyiye gidişin kadının iş yaşamındaki konumu ile paralellik göstermiyor olması ile gölgelenmektedir. Şiddet konusunda ise eğitimli kadınların da önemli ölçüde mağduriyet yaşıyor olmaları yine dikkat çekici bir nokta olarak ortaya çıkmaktadır. Namus cinayetleri, can yakıcı etkisi ve yıllardır arpa boyu yol ilerlenememesi de göz önünde bulundurularak ilave bir başlık altında ele alınmıştır. Medyanın ve kamuoyunun, öldürülen kadınların namuslu (!) olduklarını gerçeklerden uzaklaşmak pahasına kanıtlama çabası içine girmeleri, yorumlanmaya değer bulunmuştur. Bu tutumun, şu mesajı verdiği iddia edilmiştir: Biz bu olayda, namus çerçevesi dışına çıkmamış bir kadının öldürülmesini kınıyoruz. Kitapta ele alınan son konu, Türkiye deki kadın hareketidir. Her ne kadar Türkiye de dense de hareketin kökleri Osmanlı nın son dönemlerine kadar takip edilmiştir. Cumhuriyet Dönemi öncesinde ka- vi

dınların, toplumun bulunduğu seviye dikkate alındığında, oldukça cüretkâr görülebilecek taleplerine rastlanması, kadın hakları mücadelesinin cesur bir geçmişe sahip olduğu inanışını destekler niteliktedir. Cumhuriyet ten sonra, seçme ve seçilme haklarını elde etmek için sesini kararlılıkla yükselten kadınların varlığı da aynı şekilde Diğer yandan kadınların hak arama mücadelesinin, geçmişten bugüne seçkinler tarafından verilmiş olması ve kitlesel tabana yayılan bir kadın hakları mücadelesinin oluşamaması, önemsenmesi gerekli bir eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, yetmişli yıllarda beliren işçi kadın örgütlenmelerinin, 1980 Darbesi ile yok edilmesi de söz konusu eksikliğin devamlılığında mutlaka pay sahibidir. Seksenlerin siyasi baskı ortamında hareketlenen kadın hakları mücadelesi günümüze kadar takip edilmiştir. Elinizdeki kitap, isminden de anlaşılacağı üzere oldukça geniş bir çalışma alanını kapsamaktadır. Bu alan içine giren konular, birbirlerine hiç değmeyen uzantılara sahip olsalar da toplumsal cinsiyet ve kadın odağında birleşmektedirler. Her birini detaylandırarak incelemek mümkündür ve esasen çoğu için gerçekleştirilmiş böylesi çalışmalar mevcuttur. Nitekim Toplumsal Cinsiyet ve Efsaneden Gerçeğe Türkiye de Kadın yazılırken, bu çalışmaların ürünlerinden etkin biçimde yararlanılmıştır. Kitabın yazarları, bu ürünleri var eden yüzlerce araştırmacıya binlerce teşekkür borçludur. Kendi eserlerinin de, konuya dair yeni çalışmalar gerçekleştireceklere benzer bir katkı sağlaması ve ilham vermesi başta gelen arzularıdır. Seher Cesur Kılıçaslan - Toprak Işık vii