SARIGAZĠ MESLEKĠ VE TEKNĠK ANADOLU LĠSESĠ 2014 2015 EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI MART AYI DEĞERLER EĞĠTĠMĠ KONUSU HAKSIZ KAZANÇTAN UZAK DURMAK ÇANAKKALE VE ġehġtlġk
ÇANAKKALE SAVAŞI SONUÇLARI İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500,000'den fazla insanın "kaybına" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı'nı geçememiş, İstanbul'u işgal edememiştir. Pek çok tarihçi, Rusya'da zorda kalan çarlık rejimi devrilmesinde ve I. Dünya Savaşı 2 yıl uzamasında bu olayın önemli payı olduğu görüşündedirler. Çanakkale Savaşı, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş, bu arada Lenin ve yandaşları Bolşeviklerin Ekim Devrimi ile Rusya savaş dışı kalmıştır. Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerini birbirinden ayırmıştır. Sovyet Rusya Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükûmetine belirli ölçüde lojistik destek sağlamıştır. Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası'na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemiştir. Savaşta, çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle cumhuriyet döneminde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir. Karşılıklı olarak çok büyük insan ve malzeme zayiatı verilmiştir. Mustafa Kemal bu savaşta Conkbayırı Anafartalar ve Arıburnu'nda görev yapmıştır. Çıkartmanın ilk günü Conkbayırı'ndaki müdahalesi ve savaşın son aşamalarında üstlendiği görevler, Mustafa Kemal'in askeri yeteneklerini ortaya çıkarmış, "Anafartalar Kahramanı" olarak tanınmasını sağlamıştır. Bu durum daha sonraları Mustafa Kemal'in milli liderliğini ortaya çıkarmıştır.
Anafartalar savaşı Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü. Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur. Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Türk kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen İngiliz 9. Kolordusu nu çıkartarak açmıştır. 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkartmayla Çanakkale Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkartma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir. Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır. 5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür. Suvla Ovası na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Türk taburu, çıkartma birliklerinin ileri harekatını durdurmayı başarmıştır. İngiliz 9. Kolordusu nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur. Ertesi gün, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki İngiliz tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey in de taarruzu başlamıştı. Türk taarruzu, önlerindeki İngiliz kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra İngiliz 9. Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.
Birinci Anafartalar Savaşı nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. tümen ve 9. Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır. Bu bölgedeki Türk taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, İngiliz 53. Tümen i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönünde taarruza geçmişti. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Türk taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır. Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı. Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Türk mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler. Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir. Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54. Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir. Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen, Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Türk savunması önünde ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir. Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12. Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır. Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Böylece 12. Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, savaşarak alınamayan bu yükselti, İngiliz kuvvetlerinin eline düşecektir.
Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkartma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır. Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir. Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır. Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Türk kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir. Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir. Kısa süre sonra İngiliz birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir. Aynı gün, başarısız bulunan İngiliz 9. Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır. Hemen ardından Seddülbahir Cephesi ndeki İngiliz 29. Tümeni Anafartalar Cephesi ne aktarıldı. Mısır da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartalar Cephesi ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı. Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal in sorumluluk bölgesinde, 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir. Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu na bağlı bir tugay da Bomba Tepe ye taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Türk savunmasının elinde kalmıştır. Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı'nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebesidir.
KAZANÇTA HELAL VE HARAM BĠLĠNCĠ A. Helal Ve Haram Konusunda Genel Prensipler ġunlardır: 1.Helal ve Haram kılma yetkisi Allah a aittir. 2.Harama götüren Ģeyler de haramdır. 3.Haram konusunda hile yapmak haramdır. 4.Haram olan Ģeyler her mekanda ve zamanda haramdır. 5.Haramdan ve harama yol açan vasıtalardan kaçınmak gerektiği gibi, haram Ģüphesi taģıyan iģlerden ve kazançlardan da uzak durmak tavsiye edilmiģtir 6. Zaruretler kendi miktarınca haramları mübah kılar. 7."EĢyada asıl olan mübahlıktır" kuralına göre belirli sayıdaki haramların dıģında kalan Ģeyler mübah (helâl)tır. B. Helal Kazancın Önemi C. MeĢru Bir Emek KarĢılığı Elde Edilen Kazanç En Helal Kazançtır D. Haramlara Ġhtiyaç Duymayacağımız Kadar Helaller Vardır. E. Helal Kazanç Duyarlılığının Azalması Toplumsal Bir Felakettir. F. Haram Kazanç Yollarından Kaçınmak; 1.MüĢteriyi aldatmamak
2.Malın kusur ve ayıbını müģteriye söylemek 3.Ölçü ve tartıda adil olmak 4.Karaborsacılık yapmamak 5.Emeğin/çalıĢanın hakkını yememek 6.Kamu malını zimmetine geçirmemek 7.Yetim malı yememek 8.RüĢvet alıp-vermemek 9.Kısaca haksız kazanç ihtiva eden kumar,faiz,ģans oyunları ve benzeri meģru emek, üretim ve hizmete dayanmayan her türlü iģ ve icraatlardan sakınmak G.Haram Kazancın Zararları; 1.Haram kazanç duaların ve sadakaların kabul olmasını engeller. 2. Toplumda rantiye sınıfının oluģmasına sebebiyet verir. 3.Üreten değil, tüketen bir toplum yapısı ortaya çıkarır. 4. Emeğin hakkı gasp edilir. 5.Sosyal ve ekonomik problemler artar. 6. Uzun vadede ülke ekonomisi dıģa bağımlı hale gelir
H. Harama DüĢmemek Ġçin; 1. Takva zırhına bürünmek 2. ġüpheli Ģeylerden sakınmak 3. Allah ın koyduğu sınırları ihlal etmemek 4. Kanaat sahibi olmak 5. Lüks ve gösteriģ tüketimine kapılmamak 6. Bu konuda toplum olarak örgün ve yaygın eğitime önem vermek 7. Sosyal yardımlaģma ve dayanıģmayı yaygınlaģtırmak I. Haram Olarak KazanılmıĢ Servetin Tevbesi; 1-Hak sahiplerine haklarını ödemek 2. Allah tan af ve mağfiret dilemek 3. Aynı günaha tekrar dönmemek 4. Helal kazanç elde etmek için çalıģmak
KAZANÇTA HELAL VE HARAM İslâm dini insanoğluna dünya ve ahiret mutluluğunu kazandıracak prensiplerle doludur. İslam da çalışma ve helâl kazanç, tıpkı ilim gibi farz telakki edilmiş, kişinin kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi, çoluk çocuğunun nafakasını temin etmek maksadıyla meşru yoldan çalışıp kazanması, ibadet ölçüsünde kutsal ve değerli bir davranış olarak kabul edilmiştir. İslam, kazanç elde etme konusunda önemli bir ilke olan meşruiyet prensibini esas alarak; hırsızlık, gasp, faiz, kumar, rüşvet ve şans oyunları; kamu mallarını zimmete geçirmek, her türlü yolsuzluk, hileli alışveriş, müşteriye birinci kalite diye ikinci kalite mal vermek, eksik tartıp ölçmek, malı fâhiş fiyatla satmak, işçi ve memurun görevini ihmal ve terk etmesi, işverenin çalışanlara hak ettiği ücretlerini, devlete vergisini, fakire zekatını vermemesi ve kalitesiz mal üretip pahalıya satarak servet elde etmesi gibi her türlü gayrı meşru kazancı yasaklamıştır. İslâmi prensiplerle bağdaşan tüm ekonomik faaliyetlere katılma hakkını İslâmiyet insanlara tanımıştır. Ancak, ticari faaliyetlerin dürüst, yararlı ve güven içerisinde yürütülmesini sağlamak amacıyla, bu faaliyetlere ilişkin bazı kurallar da getirmiştir. Bunlar iş adamı ve ticaret erbabı tarafından benimsenip tatbik edildiği takdirde, piyasada görülen bir çok bozukluk ve aksaklıklar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Çünkü İslâm da ticaret, ahlâkî değerlerle içiçedir. Kişinin yücelmesini ve daha uygar bir şahsiyete dönüşmesini sağlayan bu değerler bir kenara itilirse; o takdirde piyasada tanık olunan rüşvet, yolsuzluk, haksız kazanç, borcunu ödememe, vb... kötülük ve çirkinlikleri sadece yasal tedbirlerle ve cezalarla önlemek mümkün olmaz. Bu bakımdan Kur an-ı Kerim de geçmiş milletlerin çöküş ve yıkılış nedenleri arasında sayılan ticari ahlaksızlık ve haksızlıklardan sakınmalı, haksız kazanca tenezzül ve tevessül etmemeli, ticari ve ekonomik hayatta ahlâkî prensiplere riâyet edilmelidir..helâl ve meşru işlerde çalışmalı, helalinden kazanmalı, haram gıdalarla beslenmemeli ve çoluk çocuğa da harama yedirmekten sakınmalıdır. Bu husus, hem ibadetlerimizin kabulü hem de sosyal hayatımızın güven ve huzuru için önemlidir.
BAZI ÂYETLER YÜCE ALLAH NĠSA SÛRESĠNĠN 29 ÂYETĠNDE: ك ان ب ك م ي ا أ ي ه ا ال ذ ين آم ن وا ال ت ؤ ك ل وا أ م و ال ك م ب ي ن ك م ب ال ب اط ل إ ال أ نت ك ون ت ج ار ة ع ن ت ر اض م ن ك م و ال ت ق ت ل وا أ نف س ك م إ ن للا ر ح يم ا Ey Ġman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. KarĢılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin buyurmak suretiyle, haksız kazancın haram olduğunu bildirmiştir. Yine aynı surenin 10 ayetinde ise, Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateģ yemiģ olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateģe (cehenneme) gireceklerdir buyrularak yetim malı yemenin de ne kadar büyük bir günah ve haram olduğuna dikkat çekilmektedir. Ey insanlar! Yeryüzündeki Ģeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! ġeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düģman
18 MART GENEL HAREKATI GÖSTEREN KROKİ
18 Mart Deniz Harekatında batırılan HMS Ocean Savaşta batırılan İngiliz zırhlısı Irresistable Türk mevzilerini bombalayan HMS Inflxible İngiliz Queen Elizabet Zırhlısı
SEYİT ONBAŞI Çanakkale de 18 Mart 1915 günü dünya savaş tarihinde bir eşine rastlanmayan olayın kahramanı Seyit 1909 da askere alınır. Eğitim o cephe bu cephe askerliğin 6.yılında 1915 te görev yeri Çanakkale Rumeli Mecidiye Bataryasıdır. Çanakkale Savaşlarının ilk adımı olan 18 Mart 1915 İtilaf Devletleri Donanma Zırhları bizim en güçlü bataryalarımızdan Hamidiye Dardonos Baykuş Rumeli Mecidiye Bataryası ndan atılan 28 lik bir mermi düşman sancak gemisi Queen Elizabeth e isabet eder. Zırhlı bir müddet sonra bütün namluları Rumeli Mecidiye Bataryamıza yöneltir ve bataryamız susar. Tek hayatta kalan batarya komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey kahraman evlatlarını kaybetmenin hüznü içindedir. O anda bir ses Komutanım beni kurtarın! O sese doğru giden komutan toprağı eşeler ve ilk kurtulan er Niğdeli Ali dir. Komutan ve Ali şehit ve yaralıları toplarken toprak üzerinde dikili duran bir ayağa rastlarlar ve hemen toprağı kazıp çıkarırlar toprak altında oksijensizlikten baygın olan seyit tir. Komutan ve Yüzbaşı Hilmi Bey Niğdeli Ali ye Evladım bu kurtarma işleri ikimizle olmayacak sen Seyit in yanından ayrılma Boğaz Komutanlığı ndan yardım gelene kadar ben yakın birliklerden yardım almaya gidiyorum. Bir müddet sonra kendine gelen şoku atlatan Koca Seyit Ali ne oldu anlatsana arkadaşlarım komutanım toplarımız nerde? Diye sorarken gözü ayakta kalan tek topa takılır yattığı yerden oturarak doğrulduğunda etrafı süzer bakar ki arkadaşlarının vücutları etrafa dağılmış bu manzara karşısında bir yanar dağın lavları gibi püsküren Koca Seyit ayakta topa doğru koşar Niğdeli Ali şaşkındır Seyit bakar ki top sağlam yalnız mermiyi kaldıracak mataforası (Vinci) bozuktur. İşte o anda vatan millet sevgisi bayrak sancak sevgisi ve inancın çelikleştirdiği yerde duran 275 kg lık mermiyi Niğdeli Ali yardımıyla kucaklayarak iki metre yükseklikte bulunan topun merdivenlerinden çıkarır. Mermiyi namluya sürer ve infilak ettirir. Niğdeli Ali bu merminin hedefe isabet görebilmek için gözetleme yerine gitmiştir. Gördüğü manzara düşmanın Ocean zırhlısına tam isabet kaydedilmiştir. Bu zırhlı o günkü 18 Mart Deniz Savaşın da batırılan üç zırhlıdan biridir. Bu olay bütün savaş sahalarında yankılar uyandırmış ve sevinç yaratmıştır. O günlerde Çanakkale Eceabet ilçesi Bigali Köyünde karargâhında bulunan 19. tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Onbaşı Seyit i karargâha getirir. O mucize insanı tanımak ister Mustafa Kemal bir kahve Seyit onbaşıya bir kahvede kendine yaptırır ve konuşmalar başlar. Mustafa Kemal: Evladım tek başına nasıl kaldırdın 275 kg mermiyi? Seyit: İşte Allah ın izniyle oldu komutanım o anda bir çam kütüğü gibi geliverdi. Mustafa Kemal: Öğrendiğimde göre fakir bir aile çocuğu olduğun halde verilen ikramiyeleri kabul etmemişsin yalnız bana yatın ilave verin demişsin ve onu da ertesi gün Komutanına ben arkadaşlarımın hakkını yiyemem bunu da geri alır mısınız? Demişsin. Seyit: Komutanım sizin ikram ettiğiniz şu kahve benim için en büyük armağandır. Mustafa Kemal: O Mermiyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin? Seyit: Hayır Komutanım. Mustafa Kemal: Niye ben o mermiden ağır mıyım Seyit? Seyit Komutanım merminin ağırlığı başka sizin ağırlığınız bambaşka Sizi ben değil dünya bile kaldıramaz.