MAHKEMENİN HASTA VERİLERİNİ İSTEMESİ HALİNDE PSİKİYATRİ HEKİMİNİN TUTUMU

Benzer belgeler
Madde 8- Herkes, özel ve aile yaşamına, konutuna, ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

Av. Dilek Temiz Özbek

Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi Eylül 2009 Ankara

ÖZEL HAYATIN VE HAYATIN GİZLİ ALANININ CEZA HUKUKUYLA KORUNMASI (TCK m )

YENİ TIBBİ YÖNTEMLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU

tarihinden sonra da muayenehanelerle ilgili birçok düzenleme yapılmış bu düzenlemelerle ilgili hukuksal süreçler de devam etmektedir.

Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

SAĞLIK MESLEĞİ MENSUPLARININ SUÇU BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

6698 SAYILI KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUN UNUN AMACI VE KAPSAMI

BÖLÜM GÖĞÜS HASTALIKLARINDA HEKİMİN YASAL SORUMLULUKLARI

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

Sağlık Sektörü Penceresinden DİJİTAL ORTAMDA VERİ GİZLİLİĞİ VE YÖNETİMİ

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

adli psikiyatride epilepsi

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

BİLGİ GÜVENLİĞİNİN HUKUKSAL BOYUTU. Av. Gürbüz YÜKSEL GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

SAĞLIK BAKANLIĞI NA SAĞLIK NET 2 VERİ GÖNDERİMİ HAKKINDA

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

1623/ Konu: Sağlık Bakanlığı na Sağlık Net 2 Veri Gönderimi hk.

KİŞİLİK HAKKI İHLALİ KAPSAMINDA İNSAN ÜZERİNDE YAPILAN DENEYLER VE HUKUKİ SONUÇLARI

DAYANAK ve/veya İLGİLİ HUKUKİ DÜZENLEMELER

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

Arabuluculukta Gizliliğin Korunması

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

MEDENÎ USÛL HUKUKUNDA BELGELERİN İBRAZI MECBURİYETİ

Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK GENEL SAĞLIK SİGORTASI VERİLERİNİN GÜVENLİĞİ VE PAYLAŞIMINA İLİŞKİN BİRİNCİ BÖLÜM

Sigorta Sektörü Açısından Kişisel Sağlık Verilerinin Korunması Dr. Halit Başkaya

Hekim Hakları U Z M. D R. M. R A Ş I T Ö Z E R

Salih AKYÜZ Hasta ve Çalışan Hakları ve Güvenliği Derneği Başkanı

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

[Dünya Tabipler Birliği nin Eylül 1995, Bali, Endonezya da yapılan toplantısında kabul edilmiştir.]

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

Cinsel İstismar Olgularında Muayene ve Örnek Almanın Yasal Sınırları Sorunlar ve Çözüm Önerileri Mehmet Akif İnanıcı

ADLİ RAPOR YAZIMI DR.MAHMUT FIRAT KAYNAK ACİL TIP UZMANI KEAH&2017

HASTANIN KENDİ GELECEĞİNİ BELİRLEME HAKKI

Hekimin Etik Sorumluluğu Bağlamında Hasta Hakları. Dr. Öğr. Üyesi Müge DEMİR HÜTF Tıp Tarihi ve Etik AD

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Hekim-Hasta İlişkisinin Belirleyenleri Sır saklama, Mahremiyet, Gerçeğin Söylenmesi

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

Tanzimat tan Günümüze Anayasal Gelişmelerde Temel Hakları Sınırlayan Ceza Muhakemesine İlişkin Düzenlemeler

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

HASTANEYE YATAN HASTALARA KARŞI SORUMLULUKLARIMIZ. Uz. Dr. Kemal M. HİSAR SAĞLIK BAK. T.S.H.GN.MD. AR-GE BİRİMİ

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

BUKET ABANOZ KAMUSAL ALANDA KAMERALI GÖZETLEMENİN SUÇUN ÖNLENMESİNDEKİ ETKİSİ VE ELDE EDİLEN DELİLLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU SORUNU İSTANBUL ARŞİVİ

Disiplin Soruşturması ve Kovuşturmasının. Hukuki Dayanakları. Av. Mithat KARA İzmir Tabip Odası Hukuk Bürosu

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

Kanuni (Doğal) Hakim İlkesi Hakimlerin Tarafsızlığı Genel Olarak Hakimin Davaya Bakmasının Yasak Olduğu

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun;

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ

BİLGİ NOTU. : Anayasa Mahkemesi nin 663 sayılı KHK İle İlgili İptal Kararı.

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

I. Bölüm YARGIYA YANSIYAN TIBBİ MÜDAHALE HATALARI

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

I. Bölüm YARGIYA YANSIYAN TIBBİ MÜDAHALE HATALARI

Hasta ve Hasta Yakını Yönetimi: Şiddet ve Şikayetten Korunma

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜRK DERMATOLOJİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NA. : Dr. Canan Akay'ın acil nöbetleri hakkındaki iletisine ilişkin görüşlerimizin sunulmasıdır.

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

ADLİ RAPORLAR. Emine Doğan Mevlana Ü. Tıp Fak.

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

Özelde Çalışan Hekimlere Acil Duyuru İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ YARGI TARAFINDAN HUKUKA AYKIRI BULUNAN ÇALIŞMA YASAKLARINI BİR KEZ DAHA DOLAŞIMA SOKTU.

Nurcan YILMAZ ÖZEL ADİL YARGILANMA HAKKI KRİTERLERİNİN TÜRK İDARİ YARGILAMA HUKUKU AÇISINDAN MUHTEMEL VE GERÇEKLEŞEN ETKİLERİ

SEYFULLAH TOSUN ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURUDA MASUMİYET KARİNESİ

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

ACĐL TIP VE HUKUK SAĞLIK PERSONELİ OLMA ŞARTI. PROF. DR. HAKAN HAKERİ

Sağlık Çalışanlarının Maruz Kaldığı Şiddete Karşı Ceza Hukuku Tedbirleri Almanya daki son kanun değişiklikleri ve Türk ceza hukukundaki durum

Hasta Haklarının Tanımı ve Gelişme Süreci

: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. KONU Davalı idarenin yanıt dilekçesine yanıtlarımızın sunulmasıdır.

ANKARA NUMUNE HASTANESİ DR.BARI ÖZTÜRK

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9

Hürriyet Mah. Taşocağı Cad. No: 72/3 Kağıthane İstanbul GSM:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

(28/01/ 2003 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan :

Transkript:

MAHKEMENİN HASTA VERİLERİNİ İSTEMESİ HALİNDE PSİKİYATRİ HEKİMİNİN TUTUMU Son yıllarda, hasta hekim ilişkisinin gizliliğinin sağlanması, hastaların kişilik haklarının korunması önemli bir sorun haline gelmiştir. Özellikle kamusal yetki kullanan otoritelerin bu alandaki tutum ve davranışları hekimleri ve hastaları ciddi bir tehdit altında bırakmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu ile Sağlık Bakanlığı nın hasta bilgilerinin toplanması ve paylaşılması ile ilgili düzenleme ve uygulamalarını, Türkiye Psikiyatri Derneği yakından izlemektedir. Hekim ve Hasta arasındaki güven ilişkisini zedeleyici uygulamaların düzeltilebilmesi, ihlallerin önlenmesine yönelik düşüncelerimiz kamuoyu, karar alıcı ve uygulayıcılarla paylaşılmakta, gerektiğinde hukuksal yollara başvurulmaktadır. Bütün bunların yanında; hukuk ve ceza mahkemelerinin önlerindeki uyuşmazlığın taraflarıyla ilgili psikiyatri uzmanlarından hasta dosyalarını talep eden yazıları da giderek çoğalmaktadır. Psikiyatri uzmanlarının bu taleplere cevap vermek zorunda olup olmadığı, bütün bilgileri mi yoksa bazı bilgileri mi gönderecekleri, bilgi göndermekten bütünüyle kaçınabilecekleri hallerin olup olmadığı gibi sorular çoğalmaktadır. Diğer taraftan mahkemeler ile ne tür bir iletişim kurulacağı, yazışmaların nasıl yapılacağı da sorulan konular arasındadır. Konuya ilişkin duyulan bilgi gereksinimi üzerine Prof. Dr. Mustafa Sercan, Av.Tülay Ekici ve Av. Ziynet Özçelik tarafından hazırlanan çalışma üyelerimizin yararlanmasına sunulmaktadır. I-Hasta Bilgilerinin Gizliliğine İlişkin Özet Bilgi. Hastalarla ilgili bilgiler tıbbi etiğin geleneksel koruması altındadır. Hasta tedavisinde mahremiyet hastanın sağlığını, özel yaşamının dokunulmazlığını, bütünsel olarak tüm iyilik halini korumayı amaçlar. Tıbbi ilişkinin kural olarak sır sayılması ile ilgili etik ve yasal alanda kuvvetli bir uyuşma vardır. Bu uyuşma Hipokrat Andı kadar eskidir: Kişinin yaşamı ile ilgili olarak tedavi sürecinde ya da tedavi dışında gördüğüm ya da işittiğim ne varsa başka birine söylemeyeceğim, bunları söylenmesi ayıp şeyler olarak kendime saklayacağım. Bu nasihat hastayı söylenti ve toplumsal yargıdan korumak üzere verilmektedir. Sırdaşlığın birçok amacı 2500 yıldan beri sürmektedir. 2. Dünya Savaşı sonrasında düzenlenmiş ve 1982 de yenilenmiş olan Cenevre Bildirgesi andı ile tıp fakültesi mezunları Bana verilmiş olan sırlara, hastanın ölümünden sonra bile saygı göstereceğim diye ant içerler. Etik kurallar, yaşam biçimlerini etkileyen kararlarda merkezi figür olarak bireye saygıyı esas alır. Bunu yapmanın bir yolu da tıbbi bilgi mahremiyetine saygı göstermektir. Sonuçlarına bakmaksızın hastanın sır olarak saklamak istediği bilgiye saygı göstermek önemlidir. Sonuçlara bakılarak da sırdaşlığın değerlendirilmesi gerekir. Mahremiyet kişileri zedelenmeden korur. Mahremiyet yaralanma ve hastalıkları için hekime başvuruya cesaretlendirir. Hastalar hastalıkları ve tedavileri hakkındaki bilginin yayılacağından korkarsa bilgilerini gizler ve tıbbi yardım sürecine gölge düşebilir. Hekimler mahremiyeti ihlal ederse, hastalar onlara güvenmez. Bu bedensel hastalıkların idaresini bozabilir ve özellikle 1

psikiyatrik ilişkileri zedeler. Bu durumda ise hastanın tedavisinden beklenen faydanın elde edilememesi gibi hiç istenmeyen bir durum ortaya çıkabilecektir. Belirttiğimiz gerekliliklerle bağlantılı olarak hekimin mesleki uygulaması içerisinde karşılaştığı hastanın tanı, hastalık gidişi ve tedavi planı, bu mesleki ilişki içinde hasta ve çevresi hakkında öğrenilen başka bilgiler sırdır ve meslek etiği kurallarına göre hekimin bu sırrı koruması zorunludur. Hastanın ölmesi ya da o hekimle ilişkisinin sona ermesi, hekimin bu yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Hekimlerin sır saklama yükümlülüklerine ilişkin Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 4 üncü maddesi ile Hekimlik Meslek Etiği Kuralları Madde 9 uncu maddesi bu yönde yükümlülükleri içermektedir. Hukuk da tıbbi tedavinin sırdaşlığına saygı duyar. Hukuk konuya bir özel yaşam sorunu olarak yaklaşır. Yasa ve içtihat yorumları, hastayı tıbbi süreçte elde edilen bilginin açıklanmasından korur. Yasalar hasta iletişimlerini ayrıcalıklı iletişim olarak tanır, izin ya da yasal olarak tanınan nedenler olmaksızın açıklanmasını yasaklayarak hasta bilgilerini korur. Bu kapsamda hekimin, tanık ya da bilirkişi olarak mahkemeye çağrıldığında olayın meslek sırrı olduğunu ileri sürerek bu görevinden çekinme hakkı bulunmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu nun Meslek ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinme başlığını taşıyan 46 ıncı maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 'Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme' başlıklı 249 uncu maddesi hekimlerin meslek sırrı nedeniyle tanıklıktan çekinme haklarını düzenlemektedir. Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü, aynı zamanda hastaların kişilik haklarının korunmasına yönelik düzenlemelerle örtüşmekte ve bütünleşmektedir. Bu alandaki başlıca hukuksal koruma normları olarak; Anayasa nın 17 inci maddesindeki kişi dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı, 20 inci maddesindeki özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin 8 inci maddesindeki özel hayat ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, Biyoloji ve Tıbbın Uygulanmasında İnsan Haklarının ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesinin 10 uncu maddesindeki hastaların özel yaşamının korunması ve bilgilendirilme hakkı, Türk Medeni Kanunu nun 24 üncü maddesindeki kişiliğin saldırılara karşı korunması hakkı, Türk Ceza Kanunu nun 134 ve devamı maddelerindeki sağlık verilerinin de içinde olduğu kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi ve paylaşılmasını suç sayan düzenlemeler bu kapsamda sayılabilir. II- Hekimler Yönünden Sır Saklama Yükümlülüğünün İstisnaları? Hastaya ait bilgilerin gizliliğinin korunması kuraldır. Ancak hastanın tedavi ilişkisinde elde edilmiş bilgilerinin açıklanabilmesine yönelik yasa ile tanımlanmış istisna haller bulunmaktadır.hekimlerin sır saklama yükümlülüklerinin istisnaları olduğu Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 4. maddesinin ilk fıkrasında Tabip meslek ve sanatının icrası nedeniyle muttali olduğu sırları kanuni mecburiyet olmadıkça ifşa edemez. sözleri ile belirtilmiştir. Özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı kapsamında kişisel sağlık bilgilerinin hekim ve hasta dışındaki üçüncü kişi ve kurumlara aktarabildiği istisnai halleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz; 1- Bilgilerin sahibi olan hastanın, bilginin açıklanmasını istediği ya da önerildiğinde onay verdiği haller. 2

2- Sırrın saklanmasıyla hastanın kendisi ya da başkalarının yaşamsal tehlike olasılığı bulunduğu haller. 3- Yasal zorunluluk durumunda hekimin rapor düzenlemesi gereken durumlar. 4- Toplum sağlığının korunması için kişisel tıbbi kayıtların mahremiyetinin sınırlanması gereken durumlar.1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu nun 58. maddesinde düzenlenen bulaşıcı hastalıkları yetkili makamlara bildirme yükümlülüğü örneğinde olduğu gibi. 5- Cinsel saldırı, çocuk istismarı veya öldürücü araçla yaralanma vb. durumlarda adli işlemler ve sağlık istatistik kayıtları bildirim yapılması gereken haller. 6- Kişinin kendine zarar verme tehditlerinin ciddi olduğu durumlarda kişiye yardım edilebilmesi hali. 7- Mahkeme emri 1994 te Amsterdam da imzalanan ve Amsterdam Bildirgesi olarak anılan II. Avrupa Hasta Haklarını Geliştirme Bildirgesinin 4.2. maddesinde ise: hastaya ait bilgiler, yalnızca hastanın açık izni veya mahkemenin kesin isteği üzerine açıklanabilir. şeklinde bir hükme yer verilerek, sır saklama yükümlüğünün bir istisnasının da mahkemelerin konu ile ilgili talepte bulunmaları olduğu düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi özel hayatta olduğu gibi koruma altına alınan haklara meşru müdahale için yasa ile düzenlenmiş olma koşulunu yeterli bulmamaktadır. Hasta ve hekim arasında gizli kalması zorunlu bilgilerin üçüncü kişi ya da kurumlara aktarılabilmesi için her bir somut olay yönünden bu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olması ve müdahelenin kapsamının müdahale amacı ile orantılı olması unsurlarını da aramaktadır. Hastaların kişisel bilgilerinin korunmasının istisnası olarak belirlenen hallerde; hasta olan kişinin haklarının korunmasının temel kural olduğu, istisnaların başka bir bireyin hakları ve kamu yararının korunmasıilkesine dayanması zorunluluğunun belirgin olduğu görülmektedir. Bu nedenle söz konusu edilen istisnaların geçerli olduğu durumlarda da hastanın kişilik haklarının zedelenmemesi için ayrıca özen gösterilmesi gerekir. Örneğin kişinin üçüncü tarafta olan bir kişiye zarar verme olasılığı nedeniyle mahremiyet hakkı ihlal edilmişse, yalnızca konuyla ilgili kişi ya da kişiler haberdar edilmeli, hekim kişinin toplum önünde utanç duyacağı durumlara yol açacak girişimlerden kaçınmalıdır. Bulaşıcı hastalık nedeniyle ihbar edilen ve sağlık önlemleri alınması için koruma ve tedavi altına alınacak kişinin adının adalet ve sağlık görevlilerinden başka bir ortamda yer almaması hastanın kişilik hakları bakımından önemlidir. Yasal düzenlemelerle alınan bu önlemler için hekimlerin ayrıca mahremiyetin sınırlı kaldırılmasının sağlanmasında sorumlulukları olduğu açıktır. Hekim bakımından mahremiyet ile ilgili genel etik tutum, sırların korunması olmalıdır. Hukuki gerekçeler oluştuğunda istisnaların uygulanması gereken durumlarda da hekimin etik tutumu sırrın açıklanma düzeyini en düşük düzeyde tutmaya çalışmak olmalıdır. Bu çalışmanın temel konusu olan sır saklama yükümlülüğünün istisnalarından olan mahkemelerin hekimlerden hasta bilgilerini istemesi halinin de kendi içinde değerlendirilmesi, sınırlarının ve veri paylaşma koşullarının belirlenmesi gerekmektedir. 3

III. Mahkemelerin Sağlıkla İlgili Bilgilerin Gizliliğine Müdahalesinin Sınırları. Mahkemelerin, kişisel sağlık bilgilerinin korunmasını ve meslek sırrını hangi hallerde, hangi genişlikte sınırlandırabilecekleri dikkatle üzerinde durulması gereken bir konudur. Elbette tıpkı hekimlerde olduğu gibi mahkemelerin de yargılama kapsamında, hastanın kişisel sağlık verilerine mutlak zorunluluk olması halinde, amaçla orantılı olarak müdahale edebilecekleri söylenebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ispat hakkına ilişkin 189 uncu maddesinde Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verileceği, 195 inci maddesinde tarafların ellerinde bulunmayan başka yerden getirtilecek delillerin mahkeme tarafından isteneceği düzenlenmiştir. Benzeri düzenlemeler Ceza Muhakemesi Kanununda da yer almaktadır. Bu düzenlemeler uyarınca hakimin özel hayatın sert çekirdeğini oluşturan kişisel sağlık bilgilerini bir kanıt olarak getirtilmesine karar verirken; yargılamada bu kanıta dayanılmasının demokratik bir toplumda gerekli olması ve özel hayata müdahelenin kapsamının müdahale amacı ile orantılı olması unsurlarını gözetmesi bir zorunluluktur. Hekimler hukuk davalarında Hukuk Muhakemesi Kanunu nun 249. maddesi ve Ceza Muhakemesi Kanunu nun 46.maddesi uyarınca meslek sırrı kapsamındaki bilgileri hakkında tanıklık etmeme, çekinme hakkına sahiptir. Ceza Muhakemesi Kanunun 126 ıncı maddesinde de CMK nun 46 ıncı maddesine göre tanıklıktan çekinme hakkı bulununan kişilerin şüpheli veya sanıkla ilgili ellerinde bulunan sır kapsamında sayılan begelere el konulamayacağı düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 221/3 maddesinde tanıklıktan çekinme hakları bulunan kişilerin söz konusu belgeleri ibrazdan ve tanıklıktan çekinebilecekleri düzenlenmiştir. Ancak sırrın sahibi olan hasta bu bilgilerin verilmesini, açıklanmasını istediği takdirde hekim tanıklık etmekle veya bilgileri vermekle yükümlüdür. Bütün bu düzenlemeler aynı zamanda mahkemelerin sağlıkla ilgili kişisel bilgileri istemesinin sınırlarını oluşturmaktadır. IV.Psikiyatri Uzman Hekiminin Tutumu Yukarıda aktardığımız bilgiler ışığında, mahkemeler tarafından gönderilen yazılı taleplere verilebilecek yanıtlara ilişkin önerilerimize aşağıda yer verilmiştir. 1. Hekim hakkında hastası ya da yakınları tarafından yapılan şikayet üzerine bir hukuki soruşturma, dava söz konusu ise: Hekimin hastası tarafından kendisine yöneltilmiş bir dava karşısında hastaya ait tıbbi verileri mahkemeye sunabileceğinde kuşku yoktur. Bu aynı zamanda hekimin Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ve savunma hakkının kullanılması niteliğinde olduğundan hekimin bu davranışı hukuken de korunmaktadır. 2. Hekimin davanın tarafı olmadığı bir hukuki uyuşmazlık sözkonusu ise; İstenilen bilgilerin özel hayatın gizliliği kapsamında, mesleki bir sır olup olmadığı tespit edilmelidir. Psikiyatri dalının genel özellikleri ve bu dalla ilgili tedavi gören hastalara karşı toplumda yer edinmiş 4

yanlış bakış açısı, bu dalda hizmet veren hekimlerin sır saklama yükümlülüklerini diğer uzmanlık dallarına göre daha da ağırlaştırmaktadır. Bu nedenle bazı durumlarda hastanın bir psikiyatri hekimine başvurması dahi sır niteliği taşıyabilmekte ve bu bilginin saklanmasında yarar olabilmektedir. Mahkemeden gelen dosya ya da bilgi istem yazıları dikkatle incelenmelidir. Özellikle, hakimin istediği bilgilere belli bir sınır çizip çizmediği, yazıda hastanın rızasının bulunduğuna ilişkin bir ibarenin bulunup bulunmadığı, talebin hastanın rızasını gerektirmeyen hallerden olup olmadığı kontrol edilmelidir. Mahkemenin yazdığı yazıda yok ise; istenen sağlık bilgilerinin mahkemeye gönderilmesi konusunda hastanın rızasının bulunup bulunmadığı, hastanın rızası yok ise kişisel sağlık bilgilerinin rıza gerektirmeyen sebepler üzerine mi istendiği hakkında mahkemeden vakit geçirmeksizin yazılı olarak bilgi istenmelidir. Mahkemenin yazısında örneğin hastaya ait elinizde bulunan tüm tıbbi tanı ve tedaviyi gösterir belgelerin gönderilmesi şeklinde istenen kişisel sağlık bilgileri konusunda sınır getirilmemiş ise; Mahkemeye, talebin geniş tutulmasından kaynaklanabilecek olası hak ihlallerinin önlenmesi amacıyla gönderilecek bilgilerin sınırlandırılmasının gerekip gerekmediğinin sorulması yararlı olacaktır. Böylece geniş bir taleple karşılaşan hekimin mahkemeye yazdığı yazıya yanıt olarak mahkeme tarafından aşağıdaki örnekte olduğu gibi uyuşmazlığı aydınlatacak bilgi ve belgenin sınırlarını çizen bir yazının gönderilmesi beklenebilecektir..fakülteniz Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığında tedavi gördüğü bildirilmiş olup, yapılan muayene ve tedavi sonucunda konulan teşhis ve uygulanan tedavinin ne olduğunun, hasta ve doktor arasında kalması gerekenler hariç olmak üzere bilgi ve belgelerin çıkartılarak duruşmanın bırakıldığı tarihinden önce mahkememize gönderilmesi rica olunur Yukarıdaki müzekkere örneğinde olduğu gibi daraltılmış bilgi taleplerinin karşılanması sır saklama yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğurmamakla birlikte, hekimlerin bu durumda da mümkün olduğunca, içinde hasta öyküsü, kişisel bilgiler vb. bulunan tıbbi belgeleri iletmek yerine, müzekkerede istenen bilgiyi (hastaya konulan teşhisin ne olduğu, şiddet eğilimi olup olmadığı, kısıtlılığının gerekip gerekmediği vb.) resmi yazı ile mahkemeye ulaştırmalarının daha doğru olacağı kanısındayız. Mahkemeye tıbbi belge gönderilmek durumunda kalınması halinde, mahkemeye aktarılan bilgi ve belgelerin kişisel veri niteliğinde olduğu gözetilerek, mahkemeden; Ulaştırılan bilgi ve belgelerin hekim ile hasta arasında sır niteliği taşımasından dolayı, mahkeme hakimi ve dava tarafları dışındaki kişilerin bunlara erişiminin engellenmesi, 5

Bu amaçla iletilen tıbbi belgelerin mahkemelerde bulunan evrak saklama kasalarında korunması, İncelenmesinin hızla tamamlanarak aslı sunulan belgenin hekime iade edilmesi, fotokopilerin ise imha edilmesinin talep edilmesi mümkündür. Hekimin tıbbi verileri mahkemeye göndermek zorunda olduğu durumlarda, iç içe iki kapalı zarf kullanması, içteki kapalı zarfa hasta verilerini, dıştaki zarfın içine ise üst paragrafta belirttiğimiz hasta bilgilerinin mahremiyetinin korunması için iç zarfın hakim tarafında açılması, taraflar dışındaki kimselerin ulaşmaların olanak verilmemesi, bu verilerin mahkeme ve yargılamada görevlendirdiği konuyla ilgili bilirkişi dışında kimse tarafından görülmesine yol açacak bir davranışın engellenmesi, bu amaçla dosya içine konulmayarak mahkemenin evrak saklama kasasında saklanması ve gerek görülen diğer önlemlere ilişkin taleplerin olduğu bir üst yazı yazılabilir. Tıbbi veriler mahkemeye ulaştıktan sonra verilerin mahremiyetinin korunma sorumluluğu mahkemenin olacaktır. Uygulamada doğrudan yargılama ile sıkı bağı bulunmamasına ve yargılama konusu uyuşmazlığın zorunlu delili olmamasına rağmen, tarafların iddia ve savunmalarını ispat etmek için mahkemelerden delil getirtilmesini talep ettiği bir takım durumlara da rastlanmaktadır. Boşanma davasında eşlerden birinin diğer tarafın psikiyatrik rahatsızlığı olduğunu ileri sürdüğü ya da çocuğuyla iletişimin kötü olduğunu ispatlamaya çalıştığı durumlar bunlara örnek olarak verilebilir. Bu gibi durumlarda hekimin yukarıda aktarıldığı üzere tıbbi bilgisi mahkemece istenen tarafın buna rıza gösterip göstermediğine dikkat etmesinde fayda görülmektedir. Eğer davada tıbbi bilginin istenmesi hasta tarafından talep edilmişse, hastanın onay verdiği bilgi aktarımını hekimin yapmasında sakınca bulunmamaktadır. Ancak bilgi istemi hastanın değil de karşı tarafın talebi üzerine yapılmışsa, hekimin yukarıda belirttiğimiz üzere Hukuk Muhakemesi Kanunun 249. Maddesi uyarınca tanıklıktan çekinme hakkını kullanarak mahkemeye bilgi vermekten kaçınabilecektir. Türkiye Psikiyatri Derneği 6