KARADENİZ'DE HAMSİ BALIKÇILIĞI - EKOSİSTEM ETKİLEŞİMLERİ Prof.Dr. Temel OĞUZ ODTÜ, Deniz Bilimleri Enstitüsü, Emekli Öğretim Üyesi. E-mail: oguz@ims.metu.edu.tr; Tel: 0533 367 7626 Özet Karadeniz'de son 50 yıldaki hamsi avcılığı ve stoklarında gözlenen değişimler, avcılık baskısının yanısıra ötrofikasyon, iklimsel salınımlar, dış göçler gibi çevresel koşullar ile ekosistemin iç dinamiklerinde yarattığı sinerjistik etkilerden kaynaklanmaktadır. Büyük avcı balıkların ve memelilerin 1970'li yıllarda sistemden çekilmesi, balıkçılık sektöründeki teknolojik gelişmeler ile av filosunun yıldan yıla artması, aşırı ötrofikasyon etkisi, iklimsel soğuma ve şiddetli kış şartları gibi faktörlerin toplam etkilerine bağlı olarak önce küçük boy (<30 sm) pelajikler 1977-1981 döneminde daha sonra ise orta boy (30-90 sm) pelajikler 1984-1985 döneminde yüksek stok rejimlerine keskin sıçramalar gerçekleştirmiştir. Giderek artan av baskısı ve bunun yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen Karadeniz in aşırı ötrofikasyona dayalı üretken yapısı yüksek stok seviyesini 1980 lerin sonuna dek sürdürebilmiş, ancak her iki pelajik balık grubu 1990-1992 döneminde ciddi bir çöküşe maruz kalmıştır. Bu çöküşe neden olan faktörlerin en önemlisi giderek artan av baskısının beklenen sonucu olarak yeni jenerasyonların boy ve ağırlık oranları ile yaş grupları dağılımlarındaki olumsuz değişimlerdir. Jelatinimsi Mnemiopsis karnivor türünün popülasyon patlaması da çöküşü hızlandırmıştır. Çöküş sonrası 1993 2006 döneminde, kuzey ile batı kıyılarında hem küçük hem de orta boy pelajikler sistemden tamamen çekilirlerken bu bölgelerdeki ekosistem yapısı jelatimsi karnivorların kontrolü altına girmiştir. Ekosistemin üretkenliği ise göreceli olarak daha sıhhatli bir yapıya sahip olan güney kıyılarında sadece küçük boy pelajiklerin (çoğunlukla hamsi olmak üzere) 200-350 kiloton arasında değişen ve 1980'lerdeki av miktarının yaklaşık %50 sine karşılık gelen bir avcılığı destekleyebilmiştir. Bu dönemdeki iklimsel ısınma trendi ile ötrofikasyondaki göreceli azalmaya bağlı plankton üretimindeki düşüş hamsi stoklarını olumsuz etkilemiştir. Sonuç olarak, Karadeniz in son 50 yıllık geçmişi, balık stokları ve tür çeşitliliği açısından son derece kötü ve kararsız bir yapının izlerini taşımaktadır. Halen güney sektöründeki hamsi avcılığı dışında Karadeniz genelinde ciddi bir balıkçılık potansiyeli bulunmamaktadır. Türkiye'nin şu anda sahip olduğu av filosu kapasitesinin bölgedeki hamsi stoklarını avlayabilecek gücün üstünde olması, dikkat edilmediği takdir de hamsi stoklarının bugünkü durumundan çok daha kötüye gitme riskini taşımaktadır. Türkiye sularındaki hamsi avcılığında ortaya çıkacak olası bir çöküş ise tüm Karadeniz in büyük olasılıkla jelâtinimsi türlerin baskısı altına girmesine yol açabilecektir. Türkiye olarak, söz konusu olumsuz yapının iyileştirilebilmesi amacıyla deniz ekosistemini bir bütünsellik içinde değerlendirip yönetme becerisine sahip bir Ekosistem Kökenli Balıkçılık Yönetimi stratejisinin geliştirilmesine ivedilikle başlanmalıdır. Söz konusu stratejinin uzun ölçekli ana hedefi, kıyılarımızdaki hamsi avcılığını sürdürebilir kılmaktan ziyade, 1970 den öncekine benzer bol çeşitliliğe ve av çokluğuna dayalı balıkçılık yapısını yeniden yaratabilme ve bunu doğru şekilde yönetebilme kapasitesine erişmek olmalıdır. 19
1. Ulusal Hamsi Çalıştayı: Sürdürülebilir Balıkçılık 17-18 Haziran 2010 Giriş Halen ülkemizde avcılık yoluyla elde edilen su ürünlerinin %76 sı Karadeniz den sağlanmaktadır. Bu oranının içinde hamsi avcılığının payı ise %85 dir. Kısaca, hamsi balıkçılığının günümüzde çok önemli bir sosyo-ekonomik değeri bulunmaktadır. Buna rağmen, stok ve av miktarlarındaki son 50 yıllık değişimlerin ekosistem perspektifinden açıklanmasına yönelik şimdiye kadar çok az sayıda kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Örneğin, Daskalov (2002), Bilio ve Niermann (2004), Daskalov vd. (2007), Oguz ve Gilbert (2007) tarafından yapılan çalışmalarda besin zincirinin en alt seviyesinden yukarı doğru ve en üst seviyesinden tabana doğru oluşan trofik kontrollere bağlı olarak balık stoklarının uzun ölçekli yıllararası değişimleri ile düşük ve yüksek stok rejimleri arasındaki sıçramalar tanımlanmıştır. Oguz (2007) tarafından geliştirilen bir model ile bu sıçramalardaki avcılık baskısının rolü ve katkısı kantitatif olarak belirlenmiştir. Daha kapsamlı bir ekosistem modeli yardımıyla avcılık baskısının yanısıra, Mnemiopsis popülâsyonundaki artış, iklimsel değişimler gibi diğer faktörlerin etkileri ve rolleri incelenmiştir (Oguz vd. 2008). Ayrıca, Karadeniz kıyılarımız boyunca çeşitli yıllarda ve bölgelerdeki yumurta ve larva dağılımlarına ilişkin çalışmalar ile von Bertalanffy büyüme fonksiyonu parametreleri ve boy-ağırlık ilişkileri tanımlayan çeşitli çalışmalar bulunmaktadır (bakınız Bilgin, 2006; Bat vd., 2007). Şekil 1. Karadenize kıyısı olan ülkelerin münhasır ekonomik bölgelerini ayıran sınırlar (kesik çizgiler) ile 1998-2008 yılları arasındaki ortalama yüzey klorofil (mg m -3 ) dağılımı ve 100 m ve 2000 m derinlik konturları. BU, GE, RO, RU, TU, UK sırasıyle Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna yı tanımlamaktadır. Klorofil değerleri 9 km çözünürlü aylık ortalama SeaWiFS verilerinden (http://reason.gsfc.nasa.gov/ops/giovanni/ocean.seawifs.2.shtml) elde edilmiştir. Buradaki çalışmada, özelde Karadeniz hamsi avcılığı genelde ise toplam balık avcılığı ve potansiyelinin son 50 yıl içindeki evreleri ile günümüzdeki durumu aydınlatılmaya çalışmaktır. Daha spesifik olarak, av miktarının 1970 lerde neden 5 kat arttığı ve yüksek avcılık baskısına rağmen nasıl 10 yıl süre ile yüksek av desteği sürdürebildiği açıklanacak, balık stoklarının 1990 1992 döneminde ani bir çöküşe uğramasında rol oynayan faktörler incelenecek, avcılığın çöküşten hemen sonra nerede toparlanma sürecine girdiğine değinilerek, Karadeniz balıkçılığının günümüzdeki durumu ortaya konacaktır. 20
Bulgular Karadeniz deki pelajik balıkların yıllık toplam av miktarları 1950 2006 dönemi için 30 cm'den küçük pelajikler (hamsi Engraulis encrasicolus, çaça Sprattus sprattus, istavrit Trachurus spp, tirsi Alosa pontica), 30 90 cm arası büyüklükteki orta boy pelajikler (lüfer palamut Sarda sarda, uskumru Scomber spp, lüfer Pomatomus saltator), ve 90 cm den daha büyük boylar olmak üzere 3 grup halinde http://www.seaaroundus.org/lme/lme.aspx adresinden elde edilmiştir. Ayni veri bankasından küçük ve orta boy demersal balıkların (kalkan Scopthalmus rhombus, barbun Mullus barbatus, mezgit Merlangius m. euxinus) toplam av miktarları da elde edilmiş, ayrıca bu bulgular 1966 dan önce Sovyetler birliğindeki yunus avcılığı (Zemsky, 1996) ile 1982 ye kadar Türkiyedeki yunus avcılığı verileri (Yel, 1996) ile desteklenmiştir. Karadeniz ekosistem yapısına ilişkin kullanılan bulgular Karadeniz Çevresel Durum Raporu ndan (BSC, 2008) elde edilmiştir. Aşağıdaki bölümlerde küçük ve orta boy pelajiklere ait av miktarlarındaki değişimler, Karadeniz genelindeki toplam değerler ile ülkelerin münhasır ekonomik bögelerindeki (Şekil 1) değerler açısından ayrı ayrı incelenmektedir. Şekil 2. Yunus, demersaller ile küçük, orta ve büyük boy pelajik balık grupları üzerinde 1950-2006 dönemindeki avcılık değişimleri. Kalın çizgiler üçlü hareketli ortalama alınarak filtrelenmiş değişimleri göstermektedir. Küçük pelajik av değerleri soldaki, diğer grupların av değerleri sağdaki eksende verilmektedir. 21
1. Ulusal Hamsi Çalıştayı: Sürdürülebilir Balıkçılık 17-18 Haziran 2010 Bulguların Değerlendirmesi ve Yorumlar Küçük ve Orta Boy Pelajik Avcılığının 1980 lerde 5 kat Artması ve Ekosistemin Bunu 1980 lerin Sonuna Kadar Sürdürebilmesinin Nedenleri Karadenizdeki toplam küçük boy pelajik balık avcılığının 1970'li yıllarda 100 kilotondan 300 kilotona artışı, demersaller ile yunusların ve besin zincirinin en üst basamağındaki bazı büyük balık stoklarının aşırı avcılık sonucu çökmesi ve dolayısıyle alt pelajik gruplar üzerindeki beslenme baskılarının göreceli azalması sonucudur (Şekil 2). Bu durum, küçük ve daha az değerli plankton ile beslenen hamsi ve çaça gibi balıkların ekosistemde baskın avcı türler haline gelmelerine yol açmıştır. Şekil 3. Batı Karadeniz kıyıları ile kuzeydoğu Karadeniz bölgesindeki yıllık ortalama fitoplankton biyokütle değişimleri ile kışlık ortalama (Aralık-Mart dönemi) yüzey suyu sıcaklığı değişimleri. BSC (2008) den alınmıştır. Birinci artış dönemini takip eden 1979-1982 döneminde ise küçük pelajik balık avı miktarının 300 den 600 kilotona çıktığı ve bu av seviyesinin artan balıkçılık baskısına rağmen 1988 e kadar korunduğu görülmektedir (Şekil 2). Bu olgunun 1970 li yıllardan itibaren artış gösteren ötrofikasyon nedeniyle fitoplankton üretiminin yaklaşık 5-10 kat artması ile ilintili olduğu söylenebilir (Şekil 3). Tuna nehrinden giren organik ve inorganik besin tuzları girdilerinin artması (Şekil 4a) ile bunun sonucu olarak Karadenizin kemoklin tabakasındaki nitrat maksimum değerinin 1960 lı yıllardaki 2 µm değerinden 1970-1980'li yıllardaki 6-8 µm değerlerine yükselmesi (Şekil 4b) ve Karadeniz yüzey sularının çok ciddi bir iklimsel soğuma dönemi içine girmesi (Şekil 3) söz konusu fitoplankton üretimi artışına yol açmıştır. Özellikle, kış aylarındaki kuvvetli karışım olaylarının kemoklinde depolanan nitratı üfotik tabakaya daha efektif taşıması ilkbaharda daha kuvvetli fitoplankton patlamalarının oluşmasına yol açmıştır. Artan biyolojik üretim ise üst trofik seviyelere yansıyarak küçük pelajik stok miktarının yaklaşık 1,5 milyon ton ile av miktarının 600,000 ton ton civarına 22
yükselmesine neden olmuştur (Şekil 2). Bu üretkenlik sayesinde Karadeniz ekosistemi artan avcılık baskısına rağmen söz konusu 500,000 600,000 ton küçük pelajik av miktarını yaklaşık 8 9 yıl sürdürebilmiştir. Besin tuzlarındaki artışın daha şiddetli kış karışım şartları ile desteklenmediği bir durumda ise av miktarının muhtemelen daha az olacağı ve stokun 1989 yılından daha önce çökme noktasına gelebileceği ileri sürülebilir. Ekosistemdeki aşırı üretkenlik orta boy pelajik balık stoklarının ve buna bağlı olarak avclığının da 1980 li yıllarda 25,000 ton civarından 4-5 kat artmasına neden olmuştur (Şekil 2). Şekil 4. (a) Tuna nehrinden giren inorganik besin tuzları (nitrat NO 3 ; fosfat PO 4 ; silikat SiO 4 ) girdileri, (b) Karadeniz in 1500 metreden daha derin sularının kemoklin tabakasında ölçülen ortalama maksimum nitrat konsantrasyonu değerlerinin yıllara göre değişimi. BSC (2008) den alınmıştır. 23
1. Ulusal Hamsi Çalıştayı: Sürdürülebilir Balıkçılık 17-18 Haziran 2010 Küçük ve Orta Boy Pelajiklerin 1990-1992 Dönemindeki Ani Çöküşlerinde Etkin Olan Faktörler Küçük pelajik balıkların endüstriyel balıkçılığın hedefi haline gelmesiyle 1980 li yılların sonuna doğru balık boyları giderek küçülmüş (Şekil 5), stoklar azalmış (Şekil 6), ve sonunda yıllık üretim tüketimi karşılayamaz hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak, küçük pelajik av miktarı 600,000 ton seviyelerinden 1989 da 300,000 tona 1990-1991 döneminde ise 100,000 civarına kadar düşmüştür (Şekil 2). Av baskısındaki aşırı artış ile küçük pelajiklerin çökmesi, orta boy pelajiklerdeki av değerlerinin 1991-1993 döneminde yaklaşık 125,000 tondan tekrar 25,000 ton seviyelerine kadar azalmasına neden olmuştur (Şekil 2). Küçük ve orta boy pelajik balık stoklarındaki çöküşün ayni anda ve Karadenizin tüm bölgelerinde ortaya çıkması, bu olayda aşırı avcılığın yanı sıra (Şekil 5), ötrofikasyon (Şekil 4), iklimsel etkiler (Şekil 3), Mnemiopsis popülasyon patlaması (Şekil 6) gibi diğer etmenlerin de etkin olduğuna işaret etmektedir. Küçük pelajiklerdeki çöküş ile Mnemiopsis popülasyon patlaması arasındaki dinamik ilişki kapsamlı bir ekosistem modeli yardımı ile Oguz vd. (2008) tarafından incelenmiştir. Şekil 5. 1987-1993 döneminde hamsi örneklerinden elde edilen boy dağılımı ile ortalama boy (1) ve av miktarının (2) yıllara göre değişimi. Eremeev ve Zuyev (2007) den alınmıştır. Avcılığın Çöküş Sonrası 1993-2006 Dönemindeki Yapısı Şekil 2 de verilen av değerlerindeki uzun süreli değişimlere göre, orta boy pelajik balıklar 1990-1992 deki çöküşün ardından tüm Karadeniz genelinde bir toparlanma süreci içine girememiş, toplam av miktarı sürekli olarak 1970 öncesi dönemde olduğu gibi 25.000 tonun altında kalmıştır. Demersallerde de 1970 lerdeki çöküşten sonra bir artışın ortaya çıkmadığı ve av miktarının sürekli olarak 25.000 ton limitinin altında kaldığı görülmektedir. Ayrıca, boyu 90 cm den büyük pelajik balıkların avcılığında da olumlu bir gelişme ortaya çıkmamış, bunların av miktarı 1950 2006 döneminde 5.000 35.000 ton aralığında değişim göstermiştir. Şekil 2 den görülebileceği gibi sadece küçük pelajikler çöküşten hemen sonra göreceli bir toparlanma süreci içine girerek av değerleri 1980 dönemindekinin yarısı (250.000-400.000 ton) mertebesinde oluşmuştur. 24
Şekil 6. Hamsi stoklarındaki uzun süreli değişimler ( ), Mnemiopsis biyokütlesinin Nisan ve Ağustos dönemindeki (sarı ve kahverengi sütunlar) değişimleri ile Aurelia biyokütlesinin yıllık değişimleri (turkuaz sütunlar), ve kemoklin tabakasındaki maksimum nitrat konsantrasyonlarının ( ) uzun süreli değişimleri. Oguz vd. (2008) den alınmıştır. Şekil 7. Küçük boy pelajik balıkların güney (Türkiye + Gürcistan) sektörü ( ) ile Karadenizin diğer bölgelerindeki ( ) av miktarlarının 1950-2006 dönemindeki yıllara göre toplam değişimleri. Kalın çizgiler üçlü hareketli ortalama alınmış değerleri göstermektedir. Küçük pelajik av miktarlarının bölgesel değişimlerine bakıldığında, çok büyük bir bölümünün güney kıyıları boyunca Türkiye-Gürcistan sektöründe gerçekleştiği görülmekte, Karadeniz in geri kalan bölgelerindeki toplam küçük pelajik av miktarının ise 1990 ların başındaki çöküş döneminden sonra toparlanamadığı anlaşılmaktadır (Şekil 7). Yani, 1993-2006 döneminde Karadeniz in sadece güney kıyılarında, sadece hamsi avcılığı gerçekleştirilebilmektedir. Diğer yörelerindeki bölgesel değişimlere bakıldığında ise (Şekil 8), Bulgaristan ve Romanya kıyıları ile Rusya kıyılarında 1950-2006 döneminin tüm zamanlarında özelde hamsi avcılığı, genelde ise toplam balık avcılığının çok düşük miktarlarda kaldığı görülmektedir. Ukrayna sektörünü kapsayan kuzeybatı kıta sahalığı bölgesi ile Kırım Yarımadasının her iki yakasındaki kıyısal sulardaki avcılık ise 1980 li 25
1. Ulusal Hamsi Çalıştayı: Sürdürülebilir Balıkçılık 17-18 Haziran 2010 yıllarda güneydeki avcılığın yaklaşık üçte birine ulaşmış, fakat 1990 daki çöküşten sonra bu bölgede de herhangi bir toparlanma ortaya çıkmamıştır. Özet olarak, 1993-2006 döneminde Karadeniz deki toplam avın %80 ninden fazlası sadece güney sektöründe ve yalnızca küçük pelajik (özellikle hamsi) avcılığı olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu av miktarı 1980 dönemindekinin yaklaşık % 50-60 şı olup 250,000-300,000 ton civarındadır. Söz konusu av miktarında 2005-2006 döneminde 1990-1991 dekine benzer ciddi bir çöküş yaşanmışsa da (Şekil 7), Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre avcılık 2007-2008 döneminde tekrar toparlanabilmiştir. Şekil 8. Küçük boy pelajik balıkların Ukrayna ( ), Rusya ( ), ve Bulgaristan+Romanya ( ) münhasır ekonomik bölgelerinde gerçekleştirilen av miktarlarının 1950-2006 dönemindeki yıllara göre toplam değişimleri. Kalın çizgiler üçlü hareketli ortalama alınmış değerleri göstermektedir. Güney kıyılarındaki 200,000-300,000 ton civarındaki hamsi avcılığı, Şekil 9 da gösterilen av filosu ile yıllık av/stok oranındaki artış trendleri göz önüne alındığında hamsi avcılığının ayni oranda sürdürülebilirliğinin pek mümkün olmadığı ve stokların her an için çökebileceği ortaya çıkmaktadır. 2000 li yıllarda 0.5 den 0.9 a kadar hızla artan av/stok değişimleri, 1980 lere göre daha az üretken olan ekosistem yapısı içinde olası bir çöküşten sonra tekrar toparlanmanın olabilirliği konusunda çok ciddi kuşkular uyandırmaktadır. Bunun yerine, güney kıyılarında da diğer bölgelerde olduğu gibi jelâtinimsi türlerin baskın olduğu bir ekosistem yapısının ortaya çıkması daha ciddi bir olasılıktır. Balık Stoklarının Farklı Balıkçılık Ölüm Oranları Altında Olası Davranışları Oğuz (2007) deki model çalışmasında 1999 yılındaki stok değerleri baz alınarak 2000-2020 dönemindeki küçük ve orta boy pelajik balık stoklarının olası davranışları farklı ölüm oranları altında incelenmiştir (Şekil 10). Örneğin, küçük ve orta boy pelajiklerin balıkçılık ölüm oranları 0.3 y -1 gibi küçük ve ideal şartlarda seçildiğine küçük pelajiklerin stoku 1 milyon tondan 1.4 milyon tona, orta boy pelajikler 25.000 tondan 150.000 tona yükselmektedir. Orta boy pelajikler üzerindeki av oranı 0.2 y -1 değerine düşürüldüğünde ise 20 yıllık dönem içinde küçük pelajiklerde bir miktar azalma görülmesine karşın orta boy pelajiklerde 450.000 tona ulaşan çok ciddi bir artış ortaya çıkmaktadır. Bu tür bir dağılım ekonomik açıdan ideal olarak nitelendirilebilir. Küçük pelajiklerin balıkçılık ölüm oranı 0.5 y - 1 olarak seçilmesi halinde ise 20 yıllık dönem içinde stoklarda doğrusal bir çöküşe karşın orta boy pelajiklerde herhangi bir iyileşme görülmemektedir. 26
Şekil 9. Türkiyedeki balık avcılığı için kullanılan toplam av filosu ( ) ile yıllık toplam stok değerine göre gerçekleştirilen av oranının ( ) yıllara göre değişimleri ile trendi (kesik çizgiler). Veriler, sırasıyle Düzgüneş (2010) ve Bilgin (2006) dan alınmıştır. Şekil 10. (a) küçük boy pelajik, (b) orta boy pelajik balık stoklarının (F 1 ve F 2 ) çeşitli avcılık ölüm oranları kombinasyonları altındaki 20 yıllık dönem içindeki olası davranışları: (i) f 1 = 0.3 y -1, f 2 = 0.3 y -1 ( ), (ii) f 1 = 0.3 y -1, f 2 = 0.2 y -1 ( ), (iii) f 1 = 0.5 y -1, f 2 = 0.2 y -1 (*). Oguz (2007) den alınmıştır. Bu model çalışmasından elde edilen sonuçlardan birisi, küçük ve orta boy pelajik stoklarının beraberce var olabilmesi için ölüm değerlerinin 0.5 y -1 den daha düşük tutulması gerekliliğidir. Küçük pelajiklerin avlanma oranının fazlalığı bunların büyük balıklar için 27
1. Ulusal Hamsi Çalıştayı: Sürdürülebilir Balıkçılık 17-18 Haziran 2010 beslenme potansiyeli olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Palamut, lüfer gibi orta boy pelagic balık stoklarını geri getirebilmek için sistemdeki hem küçük hem de orta-büyük boy pelajikler üzerindeki avcılık baskısını en az 10 yıl süre ile minimize etmek gerekmektedir. Bu durumda, bu gün için var olmayan orta boy pelajikler belli stok çeşitliliğinde ortaya çıkabileceklerdir. Büyük boy pelajik balık stokları ise ancak balıkçılık ölüm oranlarının 0.1 y -1 gibi çok küçük değerelerde uzun bir süre tutulmasına bağlıdır. Bu durumda ise küçük pelajiklerin stoklarında ciddi azalmalar ortaya çıkacaktır. Bu sonuçlar Hutchings in (2000) dünya denizlerinde biyokütlesi %45 99 oranında azalan 90 çeşit balık stokları üzerinde yaptığı analizde, bu stokların 15-20 senelik bir süreç içinde ya hiç ya da çok az bir iyileşme gösterdikleri gözlemi ile uyum içindedir. Ayrıca, model çalışmaları Hutchings (2000) in eğer aşırı avcılık birden fazla tür balık stoklarında çökmeye neden oldu ise, bu stokların iyileşmesinin çok daha fazla zaman alacağı gözlemini desteklemektedir. Sonuç ve Öneriler Yukarıda yapılan değerlendirmelerin ışığında balık stokları, avcılığı ve çeşitliliği açısından Karadeniz in bugünkü ekolojik yapısının son derece kötü durumda olduğu söylenebilir. Uskumru, kofana, torik, çinekop tamamen kaybolmuş, palamut ve lüfer, hamsi ve çaça balıklarının stoku, boyu ve ağırlığında olumsuz yönde ciddi değişimler ortaya çıkmıştır. Güney kıyıları boyunca gerçekleştirilen hamsi avcılığı dışında bu gün için Karadeniz de herhangi bir avcılık potansiyeli bulunmamaktadır. Yıllardan beri kuvvetli bir avcılık baskısı altında olan av miktarı 200 kiloton ile 400 kiloton arasında salınan ve her an için çökebilecek kararsız bir yapı göstermektedir. Kuzey ve batı bölgelerinde ise balıkçılık tamamen tükenmiş durumdadır. Türkiye olarak, söz konusu olumsuz yapının giderek iyileştirilebilmesi amacıyla deniz ekosistemini bir bütünsellik içinde değerlendirip yönetme becerisine sahip bir Ekosistem Kökenli Balıkçılık Yönetimi stratejisinin geliştirilmesine ivedilikle başlanmalıdır. Bu çalışmaların 2020 yılından itibaren Avrupa Birliği ülkeleri tarafından uygulanmaya konulacak olan Marine Strategy Framework Directive in kapsamı ve ruhu ile paralellik arzetmesi faydalı olacaktır. Ancak, Karadeniz in diğer Avrupa denizlerine göre çok daha kötü olan yapısal durumu rehabilitasyon çalışmalarının daha köklü bir şekilde gerçekleştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu yönde geliştirilecek stratejinin uzun ölçekli ana hedefi var olan hamsi avcılığını sürdürebilir kılmaktan ziyade, 1970 den öncekine benzer bol çeşitliliğe dayalı balıkçılık ile kararlı ve sıhhatli bir ekosistem yapısını yeniden tesis etmek olmalıdır. Bu amacın başarısı için şimdiye kadar sürdürülegelen ve sadece balıkçılık biyolojisi uzmanlarınca gerçekleştirilen yumurta ve larva izleme çalışmaları ile tek bir balık cinsine yönelik basit stok tahmin modelleri gibi dar kapsamlı çalışmalar terkedilmelidir. Bunun yerine, ülkemizdeki oşinografi camiası ve konuya ilgi duyan sosyo-ekonomistlerin işbirliği ile oluşturalacak bir takım çalışması çerçevesinde kapsamlı ve sürekli biyojeokimyasal ölçüm sistemi ile çeşitli karmaşıklıkta sosyo-ekonomik parametreleri de içine alan ekosistem modellerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına gereksinim bulunmaktadır. Bu tür çalışmaların başarıyla gerçekleştirilebilmesi için 10 yıl gibi bir süreyi kapsayan uzun-ölçekli bütçe olanaklarının sağlanması ve çeşitli kurumlarca yapılmakta olan veya yapılacak çalışmaların koordinasyonu kritik önemdedir. Teşekkür Bu makale 17-18 Haziran 2010 tarihlerinde Trabzon da düzenlenen Birinci Hamsi Çalıştayında sunulan bildiriden derlenmiştir. Bu vesile ile Prof.Dr. Temel Oğuz toplantıyı 28
düzenleyen ve davet eden Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü (SUMAE) ye teşekkür etmektedir. Kaynaklar Bat, L., Şahin, F., Satılmış, H.H., Üstün, F., Birinci, Ö.Z., Kıdeys A.E. ve Shulman, G.E. 2007. Karadeniz'in değişen ekosistemi ve hamsi balıkçılığına etkisi. Journal of Fisheries Sciences, 1(4): 191-227. Bilgin, S. 2006. Türkiye sularında (Karadeniz) avlanan (1985-2005 av sezonu) hamsi balığı nın, Engraulis encrasicolus (L., 1758), balıkçılık biyolojisi yönünden değerlendirilmesi. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 22(1-2): 213-222. Bilio, M., Niermann, U., 2004. Is the comb jelly really to blame for it all? Mnemiopsis leidyi and the ecological concerns about the Caspian Sea. Mar. Ecol. Prog. Ser., 269: 173 183. BSC, 2008. State of the Environment of the Black Sea (2001-2006/7), İn: Oguz T (Ed.), The Commission on the Protection of the Black Sea Against Pollution publication, İstanbul, 448 pp. Daskalov, G.M. 2002. Overfishing drives a trophic cascade in the Black Sea. Mar. Ecol. Prog. Ser. 225: 53-63. Daskalov, G.M., Grishin, A.N., Rodianov, S. ve Mihneva, V. 2007., Trophic cascades triggered by overfishing reveal possible mechanisms of ecosystem regime shifts. PNAS, 104: 10518-105237. Düzgüneş, E. 2010. Hamsi avcılığının tarihsel gelişimi ve hamsinin karadeniz kültüründeki yeri. Birinci Hamsi Çalıştayı, 17-18 Haziran 2010, Trabzon. Eremeev, V. N., Zuyev, G. V., 2007. Commercial Fishery Impact on the Modern Black Sea Ecosystem: a Review. Turkish Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 7, 75-82. Hutchings J. A., 2000. Collapse and recovery of marine fishes. Nature, 406, 24. Oguz, T. 2007. Nonlinear response of Black Sea pelagic fish stocks to over-exploitation. Mar. Ecol. Prog. Ser., 345: 211-228. Oguz, T. ve Gilbert, D. 2007. Abrupt transitions of the top-down controlled Black Sea pelagic ecosystem during 1960-2000: evidence for regime shifts under strong fishery exploitation and nutrient enrichment modulated by climate-induced variations. Deep-Sea Res. I, 54: 220-242. Oguz, T., Fach, B. ve Salihoglu, B. 2008. Invasion dynamics of the alien ctenophore Mnemiopsis leidyi and its impact on anchovy collapse in the Black Sea. J. Plankton Res. 30(12): 1385 1397. Yel, M., Ozdamar, E., Amaha, A. ve Miyazaki, N. 1996. Some aspects of the dolphin fishery on the Turkish coast of the Black Sea. In: B. Ozturk (ed) Proceedings 1st International Symposium on Marine Mammals of the Black Sea. ACAR Matbaacilik AS, İstanbul: 31 40. Zemsky, V.A. 1996. History of Russian fishery of dolphins in the Black Sea. In: B. Öztürk (Ed.), Proceedings 1st International Symposium on Marine Mammals of the Black Sea. ACAR Matbaacilik A.Ş, İstanbul: 46 48. 29