Dergisi TIP BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN. Zaman ve bilim tipta çok seyi degistirdi. Ancak meslegimize olan sevgimiz degismedi.



Benzer belgeler
ĠġYERĠ HEKĠMLERĠ ĠÇĠN YENĠ Ġġ SAĞLIĞI VE Ġġ GÜVENLĠĞĠ KANUNU EĞĠTĠM SEMĠNERLERĠ SEMĠNER 2

6645 SAYILI SON TORBA KANUN İLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI TASLAĞI TBMM YE SUNULDU

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİ. Emekli Baş İş Müfettişi A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı İnşaat Mühendisi Şenel ŞEN

ODAK KALİTE, Çevre, İş Güvenliği ve Risk Yönetimi Danışmanlık Hiz. Ltd. Sti

Bedri TEKİN Makina Mühendisi MMO Yönetim Kurulu Yedek Üyesi

TC. YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI Bilkent/ANKARA. 26 Temmuz 2006

Sayı:

T.C. D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE. Esas No : 2009/13770

YÖNETMELİK İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KALİTE YÖNETİM VE AR-GE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2011/10572

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 8 OCAK 2013 ÖNDER KAHVECİ

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

KURUM TABİPLERİ VE İŞYERİ HEKİMLERİNİN YETKİLENDİRİLMİŞ AİLE HEKİMİ OLMASI ZORUNLU D E Ğ İ L D İ R.

ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİNİN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI

MERKEZİ FİNANS VE İHALE BİRİMİNİN İSTİHDAM VE BÜTÇE ESASLARI HAKKINDA KANUN

Cuma, 04 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 15 Ağustos :40

ÇALIġANLARIN Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ EĞĠTĠMLERĠNĠN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELĠK TASLAĞI. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

6514 Sayılı «Tam Gün» Kanunu ile Devlet Üniversite Hastaneleri İçin Ge?rilen Düzenlemeler

Endüstri İlişkileri Kapsamında

Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı :

Dr. Adnan AĞIR A. 4 Mart 2010

GÖRÜŞ BİLDİRME FORMU

DIŞ KAYNAKLI DOKÜMAN LİSTESİ. Kullanılan Bölüm. Yayın tarihi

Çalışanların İş Sağlığı Ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik

Bursa Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu Dr. Nurhan SÖZDİNLEYEN

DEFİN NÖBETİ NDE SON DURUM!!!

AKOFiS İŞ GÜVENLİĞİ PAKETİ 17 KASIM Halkla İlişkiler Başkanlığı

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu

ORTAK GÖRÜŞ 2010 ANKET VERİLERİ

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN (DAVACI):

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA ve ARAŞTIRMA HASTANESİ MESAİ DIŞI ÖĞRETİM ÜYESİ SAĞLIK HİZMETLERİ İLAVE ÜCRET UYGULAMA İLKELERİ

ADANA TİCARET ODASI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMET ALIMI TEKNİK ŞARTNAMESİ

KOMİSYON ÜYELERİ. (İmza) (İmza) (İmza) Komisyon Raporu üzerinde meclisçe yapılan müzakerelerden sonra;

T.C. DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2004/4439 İTİRAZ YOLUYLA ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASI KARARI

MESLEKÎ YETERLİLİK KURUMU İLE İLGİLİ BAZI DÜZENLEMELER HAKKINDA KANUN (1)

ASİSTANLARIN HAKLARI VE SORUMLULUKLARI. Av. Kürşat Bafra

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUN BAZI MADDELERİ DEĞİŞİYOR

Akademisyen Gözüyle Toplum Sağlığı Merkezleri. Dr.Melikşah Ertem

Özel Hastaneler İle Vakıf Üniversite Hastanelerinin Puanlandırılması Ve İlave Ücret Alınması Hakkında Yönerge

İKİNCİ BASAMAK SAĞLIK KURUMLARINDA GÖREVLİ PERSONELE BİRİM PERFORMANS KATSAYISININ UYGULANMASINA DAİR YÖNERGE

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI KOCAELİ İL MÜDÜRLÜĞÜ SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ KANUNUNDAKİ BAZI DEĞİŞİKLER HAKINDA BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 23 EKİM

TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi Cilt: 25 Sayı: Şubat- Mayıs - Ağustos - Kasım 2014 MEVZUAT BÖLÜMÜ

YÖNETMELİK. MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin usul ve esaslarını düzenlemektir.

YÖNETMELİK DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01

Söz konusu yönetmelikte;

Boss Yönetişim Yeni İş sağlığı ve İş güvenliği

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI : S.K

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

TEMEL İSG Kaynakça.

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ

Sayı: /823/

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda. İşveren Yükümlülükleri -I-

İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ YASASI SONRASI DÖNEMİN DEĞERLENDİRİLMESİ

KAMU PERSONELİNİN GENEL SAĞLIK SİGORTASI KAPSAMINA ALINMASI İLE İLGİLİ DUYURU

ĠKĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK KURUMLARINDA GÖREVLĠ PERSONELE BĠRĠM PERFORMANS KATSAYISININ UYGULANMASINA DAĠR YÖNERGE

TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

Yönetmeliğin bir kısım hükümlerinin yürütmesi durdurulmuştur. Yönetmelik uygulamasında kararları gözden geçiriniz.

BÖLÜM-12 HUKUKİ ÇALIŞMALAR 43.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının Uygulanması

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

2015 YILI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARI 4924 SAYILI KANUNA TABİ SÖZLEŞMELİ SAĞLIK PERSONELİ ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ

Belediyelerde Özel Kalem Müdürü Atamaları

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET BİRİMLERİ VE GÖREVLERİ HAKKINDA YÖNERGE. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İLE ÇOK CİDDİ YÜKÜMLÜLÜKLER VE BÜYÜK CEZALAR GELİYOR

Sanayigazetesi.com.tr-ÖZEL HABER

BİLGİ NOTU. : Anayasa Mahkemesi nin 663 sayılı KHK İle İlgili İptal Kararı.

SUNU PLANI SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU HAKKINDA GENEL BİLGİLENDİRME 2- ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

19 Ağustos 2014 YÖNETMELİK Sayı :

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

T.C ALANYA BELEDİYESİ KIRSAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

Özelde Çalışan Hekimlere Acil Duyuru İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ YARGI TARAFINDAN HUKUKA AYKIRI BULUNAN ÇALIŞMA YASAKLARINI BİR KEZ DAHA DOLAŞIMA SOKTU.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI NIN TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete de Yayımlanmıştır. DUYURU NO :2013/61

STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI KURULUŞ,GÖREV VE YETKİLERİ

NÜFUS PLANLAMASI HİZMETLERİNİ YÜRÜTME YÖNETMELİĞİ

Bu çerçevede İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı, ilk olarak 6 Ocak 2006 günü yapılan toplantıda iletilmiştir.

VII. Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik. iş SAĞLIĞI VE GÜVENLiĞi MEVZUATI

DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER ve hukuki değerlendirme

İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM DAİRESİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

TÜRKİYE DE GENEL SAĞLIK SİGORTASI. Dr. Gülbiye Yenimahalleli Yaşar

MESLEKÎ YETERLİLİK KURUMU İLE İLGİLİ BAZI DÜZENLEMELER HAKKINDA KANUN (1)

SAĞLIK BAKANLIĞININ MESLEK HASTALIKLARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI

T.C. ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV YÖNERGESİ

Transkript:

O C A K - M A R T 2 0 1 3 Y I L : 4 S A Y I : 9 Dergisi Balıkesir Tabip Odası Yayınıdır Sorumluluğumuz, sağlık alanında yaşanan eşitsizliklerle mücadeledir Zaman ve bilim tipta çok seyi degistirdi. Ancak meslegimize olan sevgimiz degismedi. TIP BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Dergisi OCAK - MART 2013 YIL: 4 SAYI: 9 Sahibi: Balıkesir Tabip Odası adına Op. Dr. Şahin CILIZ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. Necdet Uçan Genel Yayın Yönetmeni Op. Dr. Özcan YILMAZ Yayın Kurulu: Dr. Ş. Gökhan ARABUL Dr. Dursun ATAKUL Dr. Muhammet CAN Dr. Ahmet DAMAR Dr. Murat ERGÖZ Dr. İlknur KARAKUŞ Dr. Birol ŞAFAK Dr. Zeki ŞENGÖR Dr. Birgi TUNA Grafik Tasarım: Eylül Dizayn 0266 239 30 91 Basım Yeri: Printer Ofset Matbaacılık Tel: 0232 489 88 03 865 Sk. No:23/A Kemaraltı - İzmir Baskı Tarihi 2 Mart 2013 Balıkesir Hekim Dergisi; Balıkesir Tabip Odasının Üç ayda bir yayınlanan ücretsiz yayınıdır. Dergideki yazılar aksi belirtilmedikçe Balıkesir Tabip Odasının resmi görüşleri değildir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yazarlar, yazılarından sorumludur. Bu sayımız 1000 adet basılmıştır. Tıp, sosyal bir bilimdir ve politika büyük ölçekte tıptan başka bir şey değildir Rudolf Virchow yayın kurulundan yayın kurulundan Merhaba 14 Mart Tıp Bayramı ve haftasında çıkardığımız bu sayımızın dosya konusu Hekim Hakları olacak. Hekim hakları denildiğinde; hasta haklarına tepkisel olarak bir haktan söz edildiği veya hekim haklarının hastalara ve hasta haklarına karşı olduğu gibi yanlış bir anlayışın yıkılması gerektiği inancındayım. Çünkü hekim haklarının muhatabı hastalar değil, sağlık sistemi ve sağlık yönetimidir. Hekimlerin hak elde etmesi, rahat bir ortamda ve sorunsuz çalışmaları hastaların lehine bir durumdur. Sağlık idaresince; hasta hakları, sadece hastalar için değil; sağlık çalışanları ve sağlık kurumları için de geliştirilmeli ve öne çıkarılmalı, dengeli bir duruma getirilmelidir. Hekimler ile diğer sağlık çalışanlarını değersizleştiren, yok sayan, baskı aracı ve bir nevi jurnal hattı olarak kullanılan 184 no' lu şikâyet hattı (SABİM) acilen kaldırılmalıdır. Bu uygulama sadece Alo 147 ile Milli Eğitim Bakanlığında ve bir de Sağlık Bakanlığında mevcuttur. Haklarımızı bilip, haklarımıza sahip çıkarak ve kullanarak üzerimizdeki baskıyı azaltabilir, mesleki bağımsızlığımıza zarar verdirmeden birçok sorunumuzu çözebiliriz. Gece yarısı kararnamesi ile (ki Türkiye 2012 İlerleme Raporu ve Genişleme Stratejisi Belgesi-AB İlerleme Raporu' nda 663 sayılı KHK nin mesleki özerkliği kısıtlayıcı olduğu belirtilmektedir) Sağlık Bakanlığı, icracı (yapan, yürüten) yapısından; koordine eden, düzenleyen ve denetleyen yapıya dönüştürülmüş, bu bağlamda sağlık hizmeti sunumu görevi de Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Kamu Hastane Birlikleri Kurumuna verilmiştir. C u m h u r i y e t d ö n e m i n i n toplumcu, koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen ve sosyal devlet anlayışı terk edilmiştir. Ticarethanelere dönüştürülen Kamu Hastane Birliklerinin başına da performansları toplumsal sağlık göstergelerine göre değil, ticari işlerdeki başarısına göre yani tüccar mantığı ile sağlık organizasyonu yapacak Genel Sekreterler (CEO' lar) getirilmiştir. Tüm hastaneler de bu kuruma bağlanmıştır. Ne yazık ki ülke düzeyinde CEO atamalarında hakkaniyet ve liyakat temel ölçüt olarak alınmamıştır. Kamu Hastane Birlikleri, devlet hastanesi sisteminin tasfiyesi anlamına gelmektedir. Sadece özelleştirme olmayıp, ayni zamanda kadrolaşma hareketidir de Hastaneler işletme, hastalar müşteri, çalışanlar sözleşmeli dönemi fiilen başlamıştır. Tahsis edilecek hazine arazileri üzerine 25-49 yıllığına kurulacak Şehir Hastaneleri (Entegre Sağlık Kampüsleri) nin yabancı sermaye ortaklıklı konsorsiyumlara ihale edilmesi, sonrasında hizmetin taşeron sistemiyle gördürülüp bunun karşılığında ilgili firmalara binaların maliyetinin onlarca katı olarak ödenecek KİRA, -KDV, Pul ve harçtan muafiyet- ve yapım için kullanılacak dış krediler için hazine garantisi veren bir sistem kurulmasını düzenleyen Kamu Özel Ortaklığı hayata geçirilmiş, üstüne üstlük bu konsorsiyumlara hasta garantisi de verilmiş, Yürürlükte olan hukuki ve idari mevzuattan muaf Serbest Sağlık Bölgeleri kurulması, sağlığın ticareti için Sağlık Turizmi düzenlenmiştir. Özel hastane/sağlık kurumlarının lisanslarının açık arttırma ile satılması düzenlemesi getirilmiş, muayenehane açma ruhsatının bile ihaleyle satılabileceği düzenlemelerin önü açılmıştır. Sağlık Bakanlığı'na, sağlık çalışanlarını meslekten (geçici veya sürekli) men etme yetkisi verilmiş, her ne amaçla yapıldı ise mevcut klinik şef ve şef yardımcılarının unvanları ile başhemşirelik unvanı iptal edilmiştir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma amacı ile sağlık meslek mensubu olmayan gönüllü Sağlık denetmeni kavramı getirilerek, hasta-sağlık çalışanı arasına üçüncü kişilerin girmesine olanak sağlanmıştır. Önümüzdeki süreçte; özel hastaneler zincirlerinin (özellikle yabancı sermayeli ve/veya yabancı ortaklı), reel ücretlerin düştüğü ve iş güvencesizliğinin yaygınlaştığı, esnek ve kuralsız çalışmanın olduğu, ithal hekim/hemşire çalıştırılan, yeni tıp fakültelerinin açıldığı ve tıp öğrenci sayılarının artırılacağını şimdiden söylemek kehanet olmayacaktır. Anlayamadığım bir soru s o r m a k i s t i y o r u m. S a ğ l ı k hizmetlerinden memnuniyet oranlarının % 80' lerde olduğu, Sağlık Bakanının (eski) çok başarılı olduğu, sağlıkta dönüşüm ile sağlık s i s t e m i n i n ç a ğ a t l a d ı ğ ı söyleniyordu. Hatta Başbakan yardımcımız iki dönemdir Dr. Necdet UÇAN Yayın Kurulu Adına seçimleri sağlık ile aldıklarını belirtiyordu. Ancak Sağlık Bakanı görevden alındı. Bu durumda Sağlık Bakanı başarılı ise başarı mı cezalandırıldı? Başarısız ise medya ve reklam teknikleri kullanılarak mı memnuniyet artırıldı? Sorunların çığ gibi büyüdüğü bir dönemde göreve getirilen yeni Sağlık Bakanımıza da başarılar diliyorum. Bu sayımızda güncel bir konu olan iş yeri hekimliği ile ilgili mevcut durumyer alacaktır. Her yenilik dergimize ayrı renk katmakta, yayın kurulumuzu heyecanlandırmak-tadır. Bu heyecanımıza ortak olmak, göndereceğiniz bir e-posta ile bile mümkün olabilmektedir. Derginiz için her türlü katkı ve katılımlarınızı bekliyoruz. Tüm meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutlar, sağlık sorunlarımızın en aza indiği coşku ile kutlayabileceğimiz sağlıklı ve mutlu 14 Mart'lar dileriz. Bilgi paylaşıldıkça çoğalır. Şiddetin olmadığı ortamlarda sevgi, sağlık ve dostlukla kalın içindekiler yayın kurulu yönetim kurulu cumhuriyet dönemi hekimleri ziyaretler inspeksiyon dosya basın açıklamaları servislerimizi tanıyalım güncel deontoloji haberler sağlıkta şiddet paramedik asm tanıtımı mavi - yeşil sak üstünde damdağan birazda gülelim dr.nihat sessiz hukuk dr.türkan dönmez koleksiyonerlik aramıza yeni katılanlar satranç dr. ahmet uygur sargın 1 2 3 4 6 7 11 14 15 17 18 26 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 39 40 1

Yönetim Kurulu'ndan Op.Dr. Şahin CILIZ Balıkesir Tabip Odası Başkanı Sağlıkta dönüşümün son halkası olan ''Kamu Hastaneleri Birliği'' uygulanmaya başlandı. Bu halkanın son noktası; Kamu özel ortaklığı yapılanması diğer adıyla şehir hastaneleri yasa tasarısı hazırlandı. Kamu özel ortaklığında özel sektörün yapacağı şehir hastaneleri yap-işletdevret modeliyle Sağlık Bakanlığı'na devredilecekti. Bu süreçte birçok ildeki şehir merkezinde olan eski hastane binaları boşaltılacak, şehir dışında kampüs hastaneleri yapılacak, bunları uluslararası konsorsiyumlar yapacak ve Sağlık Bakanlığı'na 25 yıl kiralayacak ve daha sonra bakanlığa devredecekti. Bu işleyişte 3-4 yılda ödenecek kira ile tüm hastane yapılabilmekte tüm tablo incelendiğinde milyarlarca TL rakamlara ulaşan ulusal kayıp söz konusudur. Daha önce kamu özel ortaklığı altında başlatılan yapıyı T.T.B. Danıştay' a götürdü. Danıştay işlemi hukuka uygun bulmadı, yürütmeyi durdurdu. Bunun üzerine siyasal erk güçler ayrılığından çok sıkıntı çektiğini şehir hastaneleri planı hayalini engellediğini ve geciktirdiğini beyan etti. Bu hayali gerçekleştirmek için yasal d ü ze n l e m e l e r h a z ı r l a n d ı t a s a r ı komisyonlarda kabul edildi Büyük olasılıkla yakında yasalaşacaktır. Diğer yandan T.T.B'nin hazırlıkları sonucunda Anayasa Mahkemesi'ne götürülen 663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri hakkındaki KHK'nin bazı hükümleri iptal edildi. Bunlar; -6023 sayılı TTB Kanunu' nun 1. maddesinde geçen tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesine sağlamak ibaresini yürürlükten kaldıran madde iptal edildi. Böylece ucube durum sonlandırılmış oldu,ttb nin asli görevi yine kendisine verildi. -Sağlık Meslekleri kuruluna ilişkin kurulan sağlık mesleği mensuplarına meslekten geçici men, meslekten sürekli men, kararı verebilmesine ilişkin düzenleme iptal edildi. Böylece T.T.B. nin görev alanına müdahale önlendi. -Bilgi toplama işleme ve paylaşma yetkisine ilişkin madde iptal edildi. Böylece Sağlık Bakanlığı Sağlık Net 2 adı ile Sağlık hizmeti sırasında özel hayatın gizliliğine aykırı olarak bütün kişilerin sağlık bilgilerinin alınması ve aykırı olarak bütün kişilerin sağlık bilgilerinin istenmesi ve alma girişimlerinin Anayasaya aykırılığı saptanmıştır. - Ka m u v e öze l b ü t ü n s a ğ l ı k kuruluşlarında çalışmakta olan sağlık personeli için görevli olduğu kuruluşun bulunduğu yerleşim yeri sınırları içinde ikamet etme mecburiyeti getirilmesine ilişkin yetki iptal edildi. Bu maddeleri çok önemsemekle birlikte kamu hastaneleri birliği yapısı ve işleyişi adına pek değişiklik olmamış bir nevi sağlığın özelleştirilmesi yüce mahkeme tarafından onaylanmıştır. Bütün bu süreç içerisinde iktidarda kabinenin en uzun süreli çalışan ve sağlık politikaları anlamında en başarılı olarak lanse edilen sağlık bakanı görevden alınmıştır. Yerine özel hastane sahibi bir hekim atanmıştır. Sağlık alanında pek politika değişimi beklentimiz olmamakla birlikte yeni bakana başarılar dileriz. 2 0 0 6 ' d a n b e r i u y g u l a n a n performansa dayalı ödenen döner sermaye yönetmeliğinin süresi dolup yürürlükten kalkmış yerine ne konulacağı karmaşası sağlık çalışanları arasında kısa süren bir huzursuzluk yaratmış ancak belirgin bir değişiklik gözlenmeyen hatta bazı kayıpları işaret eden yeni yönetmelik 15 Şubat 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Meslek örgütü olarak; Sağlıkta performansın olamayacağını, sağlık çalışanlarının ekonomik şartlarının, özlük haklarında yapılacak düzenlemeler ile iyileştirilmesi ve emekliliğe yansıyan düzenlemeler yapılmasını mesleki hak ve o n u r u m u zun ko r u n m a s ı n ı ta l e p etmekteyiz. Ta b i p O d a s ı o l a r a k s a ğ l ı k t a dönüşümün neler getirdiğini ve götürdüğünü halka daha iyi anlatabilmek için sivil toplum örgütleri, odalar, dernek ve sendikalar bir araya gelerek SAĞLIK HAKKI MECLİSİ'ni oluşturduk. Sağlık hakkı konulu basın açıklaması yaptık, yerel yönetimlerle iletişim anlamında Belediye Başkanını ziyaret ettik. Sağlıkta dönüşüm ile ilgili karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Kamu Hastaneleri Birliğini anlatabilmek için T.T.B. Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk'ün katılımıyla Balıkesir Devlet Hastanesi, Balıkesir Tabip Odası, Burhaniye ve Edremit Devlet Hastanelerinde sağlık çalışanlarına yönelik ve Burhaniye'de DİSK Emekli-Sen ile birlikte halka yönelik panel düzenledik. Bilgilendirme toplantılarına önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz. 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla Satranç, Briç, Futbol, Masa tenisi turnuvaları düzenlenecek, 14 Mart günü çelenk koyma töreni ve kokteyl, 16 Mart günü balo,23 Mart 2013 tarihinde Sağlık Hakkı Meclisi ile birlikte Balıkesir Tıp Fakültesi nereye gidiyor? ve Halkın Sağlık Hakkı konu başlıklı iki oturumlu panel düzenleyeceğiz Meslektaşlarımızın bu etkinliklere katılımını bekliyoruz. Performans, puan koşuşturmacası, e- reçete, şifreleme işlemlerinin olmadığı, doktorculuk(!) oynanmadığı, gerçek anlamda hekimliğin yapıldığı, sağlık hakkımızın ve meslek onurumuzun gözetildiği günlerin gelmesi umuduyla tüm meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını Yönetim Kurulu adına kutlarım. Sağlıcakla ve mutlu kalın 2

Cumhuriyet dönemi hekimleri Ord. Prof. Dr. Akil Muhtar ÖZDEN (1877-1949) Atatürk'ün doktorlarından biridir. Dr Akil Muhtar Özden, 1877 yılında İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra, Askeri Tıbbiye İdadisine katıldı. Mezun olduktan sonra, bir yıl süreyle Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye (askeri tıp okulu) katıldı. Türkiye'de modern farmakolojinin doğuşuna öncülük etmiş gerçek bir önder ve ülkemiz farmakologlarının gerçek hocasıdır. 1902 de Cenevre Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra, İsviçre ve Fransa'da o dönemin en tanınmış tıp otoritelerinin derslerine ve kliniklerine devam etmiş ve mezun olduğu tıp fakültesinin tedavi hocası Mayor'un yanında farmakodinami asistanlığı yapmıştır. Mayor Vulpian'ın, o da Calaude Bernard'ın talebesidir. 1906 da farmakodinami doçenti olduktan sonra 1907-1908 yılları arasında farmakoloji ve tıp müfredatı derslerini vermiştir. Meşrutiyet ilan edildikten sonra 1908 de Türkiye'ye davet edilmiştir. Önce 14 Kasım 1908 de açılan Darülfünun Tıp Fakültesinde hijyen h o c a l ı ğ ı y a p m ı ş v e 1 9 1 0 d a Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesinde Tecrübi Tedavi Kliniği'nin başına g e t i r i l m i ş t i r. 1 9 3 3 ü n i v e r s i t e reformundan sonra dersler tıp müfredatı, farmakodinami ve tedavi adıyla okutulmuş ve ilk başkanlığına Ord. Prof. Dr.Akil Muhtar Özden getirilmiştir. 1937 de Paris Tıp Akademisi üyeliğine atanan hoca 1943 den ölümüne kadar İstanbul Tıp Fakültesi Te d a v i K l i n i ğ i v e F a r m a k o l o j i Hekim nadiren tedavi eder. Çoğunlukla teskin eder Fakat her zaman teselli eder. E n s t i t ü s ü n ü n d i r e k t ö r l ü ğ ü n ü yapmıştır. 1946 yılında Parlamento temsilcisi olarak seçilip, 12 Mart 1949 yılında ölmüştür. Mekteb-i tibbiye-i mulkiye 'de hıfzıssıhha dersi okutmuş, burası fakülte olunca fenni tedavi dersleri v e r m i ş, T ı p m ü f r e d a t ı v e farmakodinami enstitüsü ve tedavi Kliniği'nin açılışında öncülük yapmış, v e r e m l e m ü c a d e l e O s m a n l ı cemiyetinin kurucularından biridir. Öğrencilerine kendi çizdiği resimlerle anlatıp, resim yapmanın insanı dikkate alıştırmasından dolayı, resim yapmasını bilmeyen insanın doktor olamayacağını iddia etmiştir. Çizmiş olduğu resimler daha sonra Prof. Dr. Alaaddin Akçasu tarafından derlenmiş toplanmış ayrıca hastaların kalp s e s l e r i n i k a y d e t t i ğ i b i r p l a k koleksiyonu da mevcuttur. Tıbba ve farmakolojiye orijinal katkıları; Santonin testi: Tıp literatürüne geçen bir karaciğer f o n k s i y o n t e s t i d i r. R e n k absorbansındaki değişikliklere göre karaciğerin fonksiyonel durumu değerlendirilmekte ve sonuçlar karaciğer patolojilerinin tanısına ışık tutmaktadır. Kobay sırt derisi refleksi (Muhtar refleksi): Yerel anestezilerin biyolojik etkilerini değerlendirmek için kullanılır. Çalışma Paris Biyoloji Cemiyeti'nin dergisinde 1908 de yayınlanmıştır. Tıbbiyenin tarihi sadece eğitim tarihi değildir. Savaşlar da Tıbbiyenin tarihi için önem taşır. 20. yüzyılın başında Trablusgarb ve Balkan Savaşları sırasında Tıp Fakültesi hoca ve hekimlerinin gayretle çalışmışlardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında ise Haydarpaşa Fakülte binası Yedek Askeri Hastane haline getirildi. Öğretim üyeleri, yardımcıları, yeni mezunlar hatta tıp talebeleri cephelere gittiler. Bu zor günlerde öğretimin aksamaması için gayret gösterildi ve fakülte kapatılmadı. Savaş sonunda İstanbul'a giren İşgal Orduları Tıp Fakültesini kapatmak istediler. 1919 Şubat ayında Fakülte Merkez binasına giren İngilizler burasını yarı yarıya işgal etmişlerdi. Binanın tamamını işgalden korumak için dönemin Fakülte Reisi Akil Muhtar Özden denge siyasetine başvurarak 1920 yılında dört Fransız doktorunu öğretim kadrosuna atadı. 14 Mart'ın Tıp Bayramı olarak kutlanmasına da İstanbul'un işgali sırasında başlandı. Tıbbiyeliler bir 14 Mart'ta İşgalci güçlerin haksız tutum ve baskılarına karşı gösteriler yaptılar. Aynı yıllarda Fakülte hocalarından S ü l e y m a n N u m a n P a ş a ( İ ç hastalıkları) ve Esat Işık Paşa (Göz hastalıkları) İngilizler tarafından Malta'ya sürgün edildiler. Tıbbiye savaş sırasında büyük yaralar aldı. Fakat on yıl süren savaş sırasında bu fedakâr hekimler cephedeki görevleri ile birlikte zor koşullar altında bulaşıcı hastalıklarla da başarı ile savaştılar. Zaferden sonra Türk tıbbi gelişimine hızla devam etti. Tıp tarihimizde özel bir yeri olan Farmakoloji ve Tedavi Kliniği (Şu anda İstanbul Üniversitesine bağlı olan Kardiyoloji Enstitüsü) 1938 yılında Prof. Dr. Akil Muhtar Özden'in çabaları ile inşa edildi. Hastane girişinin s a ğ ı n d a g ü n ü m ü z ü n G ö ğ ü s Hastalıkları binası modern bir Göz Kliniği olarak Tıp Fakültesi tarafından 60 yataklı olarak 1940 yılında hizmete girdi. Şu anda Nöroşiruji ve Ortopedi Anabilim Dallarının bulunduğu bina I. Cerrahi Kliniği olarak 1943'te hizmete açıldı. Cerrahi pavyonuna yeni eklenen ameliyathane bloğu ile 3. Cerrahi servisi meydana getirildi. Şu anda Nöroloji ile Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dallarının bulundu bina Belediye tarafından Verem Pavyonu olarak inşa edildi ve1947 yılında kullanıma girdi. Verem Pavyonunun 100 yatağı 1953 yılında Tıp Fakültesi'nin Fitizyoloji Kliniğine verildi. Hazırlayan Dr. Necdet UÇAN 3

Yönetim Kurulu Ziyaretleri Balıkesir Sağlık Hakkı Meclisi üyeleri 16 Ocak 2013 Çarşamba günü Saat 17:00'de Balıkesir Belediye Başkanı İsmail Ok'u makamında ziyaret etmiştir. Yapılan ziyarette, özetle şunlar konuşulmuştur: 14 Mart Tıp Haftası nedeniyle Balıkesir'de 23 Mart 2013 tarihinde yapılacak olan Sağlık Hakkı paneli için toplantı yeri, toplantının halka duyurulması ve iletişim için Belediye'den destek istendi. Halk Sağlığı Müdürü Uz. Dr. Hülya ERTÜR ü ziyaret Ülkenin genel sağlık sorunları ve yeni kurulan Kamu Hastaneleri Birliği sürecinin getirdiği bir durum olan sağlığın piyasaya açılması ve hastanelerin özelleştirilmesinin, toplum sağlığına etkilerinin neler olabileceği tartışıldı. Son zamanlarda, önceki uygulamalardan farklı olarak ortaya çıkan reçete bedeli, muayene bedeli, kalem başı ücret bedelinin sürekli arttırılması gibi konular konuşuldu. Ayrıca Huzurevine yerleştirilecek olan kimsesiz ve maddi durumu kötü yaşlıların, sağlık kurulu raporu alırken ücret ödemek zorunda bırakılmaları gündeme getirildi. Balıkesir'deki baz istasyonlarının halkın sağlığını tehdit ettiği, kanser hastalarının sayısında belirgin artış olduğunun belirlendiği, istasyonların bulundukları yerlerden kaldırılmalarının zorunlu hale geldiği, denetlenmelerinin nasıl olması gerektiği konusu tartışıldı. Sayın Valimiz Ahmet TURHAN a ziyaretimiz 4

Yönetim Kurulu Ziyaretleri İl Sağlık Müdürümüz Dr. Mustafa Alp AKOĞLAN a ziyaretimiz Cumhuriyet'i kuranların bu ülkeyi gençlere emanet ettiği hatırlatılarak, Balıkesir Üniversitesi'nde eğitim gören 37000 öğrenci olduğu göz önünde bulundurulursa, Balıkesir'de gençlere yönelik kültür sanat etkinliklerinin az sayıda olduğu ve arttırılması gerektiği vurgulandı. Balıkesir'de bugüne kadar görev yapmış hemen hemen her yönetici döneminde gündeme getirilmesine rağmen, il merkezinde bir kültür sanat merkezi henüz yapılmamıştır. Önümüzdeki süreçte bu merkezin yapılmasının önemi, demokratik kitle örgütleri ve akademik odaları da bir arada barındıran Bursa' daki gibi bir merkezin gerekliliği vurgulanmıştır. Balıkesir Sağlık Hakkı Meclisi (BSHM) olarak; değişen sağlık sistemi ve bu sistemle bağlantılı olarak getirilen paran kadar sağlık modeline rağmen; toplum sağlığının geliştirilmesi yönünde, ayrıca sağlık ve eğitim alanındaki özelleştirmeye karşı mücadele programı yapılacağı belirtilerek bu çalışmalarda Belediye'den destek istendiği belirtildi. Balıkesir Belediye Başkanı İsmail Ok da yaptığı değerlendirmede; halkın sağlığının ve sağlık hakkının önemli olduğunu ve yürütülecek çalışmalarda belediye olarak destek olacaklarını belirtti. Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Hasan YILMAZ ı ziyaret BALIKESİR SAĞLIK HAKKI MECLİSİ 5

6 İNSPEKSİYON Op.Dr. Özcan Yılmaz ozcanyilmaz59@gmail.com Ülkemizde 10 yıldır uygulanan ''Sağlıkta Dönüşüm'' programı, sağlık ortamını temelinden değiştirmesine rağmen, konunun üzerinde sektör uygulayıcıları tarafından tam bir görüş birliğine varılmamıştır. Bu durum uygulamanın başarısı açısından önemlidir. Sağlıkta temel unsur olan doktor; hem ekonomik hem de sosyal açıdan mutsuz ve iş güvencesizdir. Bedensel ve ruhsal olarak da sağlıklı bir yapıda değildir. Bakanlık tarafından dayatılan, sağlıkta temel unsur olan hekimin yok sayıldığı, hastalıkların sayısal bir değer olarak kabul gördüğü, puanın kadar maaş a l a b i l d i ğ i n v e p u a n a l a m a z i s e n geçinemeyeceğin bir gelir ile yetineceğin bir değişik sistem ile karşı karşıyayız. Çözümlerin başarılı olması sistemin iyi işlemesi, katılımın ve onayın yüksek oranı ile ilgili değil midir? Bizce sağlıkta kargaşa şu an sürmektedir. Taşlar yerine henüz oturmamıştır. Sistemin bu duruma düşmesinin birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi sağlık çalışanlarının iyi bir örgütlenme yapısının olmayışıdır. Doktorlar meslek odalarının ardından gitmediği gibi sendikalara da güven duymamaktadır. Böyle olunca doktor kendini yalnız hissetmektedir. Meslek örgütleri ve sendikalar ise arkalarında kitle d e s t e ğ i g ö r m e d i k l e r i n d e n a k t i f olamamaktadırlar. Bir de sendikacılığı sistem ile uyuşmak olarak algılayan sağlık çalışanları hak arama eylemini sorun çıkarmak olarak gören sendikalara üye olup, onları yetkilendirmekte ve pasifize olmaktadırlar.? SAĞLIKTA PLANLAMA NASIL OLMALI Bakanlığımız ise biz hekimleri yok saymakta, yapmak istediklerinden her ne olursa olsun, son derece emin olarak birazcık bile sapmamaktadır. Hekimler yıllar önce bireysel kurtuluşu ararken, şimdi ise mecburi yalnızlığa mahkûm gibi görülmektedir. Bunu hissettikçe yalnızlığın acısı artmakta ve bırakın meslek örgütlerinde birlik olmayı, çalıştığı sağlık kuruluşlarında bile bir araya gelme olanakları gittikçe azalmaktadır. Çünkü hasta bakmak dışında yapılan her iş, zaman ve de puan kaybı olarak hekime yansımaktadır. Doktorlar olarak isteklerimiz çok net. --Maaşımızın sabit, makul miktarda, emekliliğimize yansıyacak şekilde ve devletin güvencesinde olmasını istiyoruz, (Performans geliri maaşın %20-30 unu geçmemelidir.) --Bize denk devlet memurları gibi özlük haklarımızı istiyoruz.(mesleki yıpranma, enfeksiyon riski vb. tazminatları istiyoruz) --Yıllarca çalışıp emekli olunca ailemizin geçimini sağlayacak düzeyde emekli maaşı ve hak ettiğimiz miktarda emeklilik ikramiyesi istiyoruz. --Çalışma saatlerimizin evrensel insan haklarına uygun olmasını istiyoruz. --En önemlisi sağlık ortamındaki her değişimin doktorların görüşü ve onayının alınarak sağlanacak uyum dâhilinde yapılmasını istiyoruz. --Yeni bakanımızdan acilen bizim özlük haklarımızı geliştirecek öneriler ve uygulamalar yapmasını istiyoruz. --Ellerimizin halkın cebinde olmadığının bilinmesini istiyoruz. --Sağlığın ticari bir olay olmadığı bir ortam istiyoruz. --Mesleğimizin ömür boyu sürdüğünü ama her yaşta aynı düzeyde beklenti algılanmasının doğru olmadığının bilinmesini ve kabul görmesini istiyoruz. --İnsani değerlerde ve koşullarda nöbet tutup hak ettiğimiz karşılığı istiyoruz.24 saatlik kesintisiz nöbet çilesi artık bitmelidir --Hastanelerin ve sağlık sisteminin yönetiminin ağırlıklı olarak hekimlerde olmasını istiyoruz. --Sağlığın temel insan hakkı olduğunun kabul edilmesi ve siyasi iktidarların gösteri alanı olmamasını istiyoruz. --Sayımız az da olsa sağlık çalışanlarının da oylarının olduğunun kabul edilmesini istiyoruz. Saygı ve sevgilerimi sunarım.

7

8

9

10

B a s ı n A ç ı k l a m a s ı SAĞLIK BAKANLIĞINA ANKET SORUSU BALHED BALIKESİR AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ ağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel SMüdürlüğü - Araştırma ve Sağlık Sistemleri Daire Başkanlığı 15.11.2012 tarih ve 2939 sayılı yazı ile; Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde Bakanlığın sağlık politikaları belirlemesine ve değerlendirmesine yönelik eğitim, araştırma, yayın ve danışmanlık çalışmalarını yürütmek ve yürütülmesini sağlamak amacı ile, Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyeti Araştırması Anketi düzenleyerek hastaların memnuniyetini ölçmeyi amaçlayan bir çalışma başlatmıştır. Söz konusu çalışma; OPTİMAR adlı bir firma tarafından 81 ilde eş zamanlı olarak Kasım-Aralık 2012 tarihleri arasında anket çalışması şeklinde yapılması planlanmış ve bakanlıkça yapılan İş Programı doğrultusunda İlimizde ilki 26 Kasım 2012 de yapılmış, ikincisi de 27 Aralık 2012 tarihinde yapılacaktır. Ankette hastalara sorulan sorulara bakıldığında 7. soruda (hekimin) Şikâyetlerinizi çabuk geçirmesi (gidermesi), 9. soruda (hekimin) İşini tam yapması, 10 soruda (hekimin) Sizi muayene etmesi soruları yer almaktadır. Anket, kişilerin belli konulardaki tutumlarını, düşünce ve duygularını, önerilerini saptamak üzere yazılı olarak hazırlanmış soru listeleridir. Kuşkusuz sağlık p o l i t i k a l a r ı n ı n u y g u l a n ı ş ı n ı n s o n u c u n u n değerlendirilmesinde de başvurulacak bir yöntemdir. Amaçlanan da verilen hizmetin kalitesini ölçmeye yönelik olmalıdır. Sağlık hizmetlerinde hasta memnuniyetini ölçmek; hasta beklenti, öneri ve geri bildirimlerini öğrenmek, kalitenin sağlık hizmet süreçlerinde sürekli iyileştirmeyi sağlamak, sosyo-demografik ve tedavi sürecine ilişkin değişkenlerin hasta memnuniyeti üzerinde üzerindeki etkisini araştırmak için yapılır. Hasta memnuniyeti, sağlık hizmetlerinin sunumuyapısı ve çıktısı hakkında bilgi verebilir. Kişiler arası iletişim, personel davranışları, hastalığı konusunda bilgilendirilme, hizmeti alma sırasında bekleme süresi, bekleme alanları, binanın ve ortamın fiziksel yapısı ve çevresel koşullar da memnuniyeti etkileyen faktörlerdir. Ancak hekimin hasta şikâyetlerini erken geçirmesi ; hastalığın durumu, özelliği, kişinin direnci, yaşadığı çevresel koşullar gibi birçok faktöre bağlı olup hizmetin kalitesinin ölçülmesi için uygun bir soru değildir. Hekimin işini tam yapması da, oldukça subjektif, hasta tarafından yeterli olarak değerlendirilemeyecek bir durumdur. Bu bir başka hekim tarafından değerlendirilebilir, ancak hasta tarafından değerlendirilmesi mümkün değildir. Kime ve neye göre tam yapılan işten söz edilmektedir, belli değildir. Yine hekimin muayene ediş şekli ; hasta tarafından ancak daha önce olduğu veya gördüğü muayeneler ile kıyaslanarak değerlendirebilir ki bu da son derece subjektif bir değerlendirme olur. Bazen tanıya ulaşmak için çok basit muayene şekli yeterli olabilirken, bazen de çok karmaşık bir süreç olabilir. Tibbi Deontoloji Nizamnamesine göre Hekim, hastasını bilimsel gereklere göre muayene edip tanısını koyar, vicdani ve gerekli ise ilaç tedavisi verir. Tedavisinin şifa ile sonuçlanmaması eleştiri ve değerlendirme konusu yapılamaz. Bu nedenlerle bu süreçleri hastaya tanımlatmak doğru bir yöntem değildir. Aslolan hastaların beklenti ve önerilerini almak ve o bölgeye uygun standartları sağlamaya, koşulları iyileştirmeye ve nihai olarak hizmetin kalitesini artırmaya katkıda bulunmaktır. Ancak yapılan ankette öneri alınan ve katkı istenen bölüm yoktur. Buna karşın çok teknik bir konu olan ve eğitim gerektiren hekimlerin muayene şekli, işini tam yapması ve hastanın şikayetlerinin giderilmesinin ölçülmek istenmesi bağcı dövme, tribünlere oynama hekim üzerinde baskı yaratma anlayışının ürünü olup, en hafif deyim ile işi sulandırmak ve hekimlerin onurunu kırmak,incitmektir. Hekimler tarafından da kabul edilemez ve şiddete davetiye çıkaran bir durumdur. Anket çalışmasının Aralık ayında yapılacak olan 2. aşamasının durdurulması, subjektif ve neye hizmet ettiği anlaşılamayan soruların çıkarılarak, bilimsel ölçütlere göre oluşturulacak soruların ankette yer almasının sağlanması 1. basamak sağlık hizmeti sunan hekimlerin ortak isteğidir. AH leri olarak asıl biz soruyoruz; Sağlık Bakanlığı işini tam yapıyor mu? Doğru anket hazırlayabiliyor mu? Vatandaşı yanlış mı yönlendiriyor? Şikâyet, öneri ve eleştirilerimizi çabuk gideriyor mu? Yoksa SABİM aracılığı ile hekimleri jurnalleme ve taciz işlevi mi görüyor? Balıkesir Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu BALHED Hukuk Komisyonu 11

TÜRKİYE SAĞLIK ORTAMI NEREYE GİDİYOR B a s ı n A ç ı k l a m a s ı SAĞLIK SİSTEMİNDE NELER OLUYOR? iz aşağıda adı geçen Bd e m o k r a t i k k i t l e örgütleri olarak 2012 Aralık ayında yapılan bir dizi toplantılar sonucunda Balıkesir Sağlık Hakkı Meclisi'ni (BSHM) oluşturduk. 'BSHM' ni neden oluşturduk? Ülkemizde 1980 sonrası sağlık sistemine ve sağlık ortamına her gelen iktidar tarafından reform adı altında sosyal devlet anlayışının aleyhine sürekli müdahaleler yapıla gelmiştir. Son 11 yılda ise Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında sosyal devletin tasfiyesi, paran kadar sağlık dönemine dönüştürülerek halkın sağlık hakkı da elinden alınacak noktaya taşınmıştır. Bu süreçte, üretim ilişkileri açısından, sağlık hizmetini sunan sağlık çalışanları; yaz-boz tahtasına çevrilen sağlık sistemi ve taşeronlaşma uygulamalarıyla birlikte, getirilen performans modeli ve sağlık ortamındaki otoriter anlayış nedeniyle robota dönüştürülmüştür. Ayrıca Kasım 2011'de yürürlüğe giren kamu hastaneleri birlikleri yasası da sağlıkta özelleştirmenin son halkasıdır. 1-Genel $ağlık $Sigortası'nın (G$$) ertelenen hükümleri 1 Ocak 2012'de yürürlüğe girdi. Sosyal Yardımlaşma Vakıfları'nın önünde gelir testi kuyrukları oluştu. Çünkü; bu ülkede yaşayan herkes Sosyal Güvenlik Kurumu'na ($GK) G$$ primi ödemek zorunda. Tek istisna milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi üyeleri ve aileleri. Yani bu halk karşıtı yasayı çıkaranlar ve iptal etmesi gerekenler kendilerini kurtarmışlardır. Gerisini, hepimizi teferruat olarak görmüşlerdir. 2-G$$'de kendiniz sigortalı olsanız bile 18 yaşını bitiren ve üniversiteye gitmeyen ya da üniversite öğrencisi olsa da 25 yaşını dolduran çocuğunuz varsa (çalışmasa, hiçbir geliri olmasa da) prim ödemek zorundasınız. Sadece erkek çocuklar değil, 18 yaşını dolduran (1 Ekim 2008 öncesi bakmakla yükümlü olunmayan) kız çocukları da anne, babalarının sağlık sigortasından artık yararlanamayacak. Sigortasız çalıştırılanlar, (işsizlik sigortasından yararlanamayan) işsizler, emeklilik için gün sayısını doldurup yaşa takılanlar da gelir testinden geçemezlerse prim ödeyecekler. Ay boyunca belirli gün ve saatlerde çalışanlar da, eksik günlerine ait primlerini kendileri yatıracaklar. 3-Kamu Hastane Birlikleri (KHB) ile illerde sözleşmeli yönetici dönemi hastanelerin işletmeye dönüştürülmesini hızlandıracaktır. Sözleşmeli yöneticiler ise kendi performanslarını sağlık çalışanlarının iş verimi denilen, aslında sürümden kazanma modeli üzerinden yürütülecektir. İşletmenin karı için hasta da müşteri niteliğine dönüşmüş durumdadır. 4-Hastane işletme, hasta müşteri yapılmıştır. Her geçen gün artarak yaşanan sağlık sorunlarının sorumlusu artık tek başına sağlık çalışanları değildir. Ancak, sorunların çözümü için getirilen ulvi modeller SABİM şikâyet hattı ve (Merkezi Hastane Randevu Sistemi) MHRS'dir. Bu çözümler ve şiddete davetiye çıkaran yönetici açıklamaları, sağlıkçıları toplum nezdinde giderek itibarsızlaştırmaktadır. 5 - S a ğ l ı k s i s t e m i n d e y a p ı l a n uygulamaların, artık savunulur tutar tarafı kalmamıştır: Son olarak, gündeme getirilen hasta bilgilerinin sanal ortama açılması, hasta hakları, insan hakları ve hasta mahremiyeti de dikkate alındığında sakıncalı bir durumudur. Konuşurken mukaddesat ve manevi değerleri dillerinden düşürmeyen yetkililerin bir an önce hasta mahremiyetine saygı göstermesi ve bu bilgilerin dışa açılmasına son vermesini bekliyoruz. Ayrıca, tedavi modalitelerinin sayı olarak sınırlandırılması kaldırılmalıdır. Örneğin, fizik tedavi uygulanacak hastanın yılda aynı bölgeden sadece bir kez tedaviye alınması ve yılda toplam iki kez fizik tedavi görebilmeleri gibi Ve nihayet, huzurevine alınacak olan yaşlıların sağlık raporları için, hastanelerde, sağlık kurulunda ücret ödemeye zorunlu bırakılması ayıplı hizmettir ve kaldırılmalıdır. 12

SONUÇTA, BİZE YALAN SÖYLEDİLER Sağlık Reformu yapıyoruz... Herkesin sağlık sigortası olacak...hastalandığında istediği hastaneye gidecek, istediği hizmeti alacak...eskisinden fazla, ek hiçbir para ödemesi de gerekmeyecek. demişlerdi. Peki ne oldu? Hele bir hastaneye gitmeyelim: Katılım payı diyorlar, alıyorlar... İlave ücret diyorlar, alıyorlar... Reçete bedeli diyorlar, alıyorlar... On gün içinde ikinci defa geldin diyorlar, alıyorlar... Yatak ücreti diyorlar, alıyorlar... Eşdeğer ilaç farkı diyorlar, alıyorlar... Ameliyatta malzemenin iyisini istiyorsan ek ücret öde diyorlar, alıyorlar... Alıyorlar da alıyorlar. Sağlık sistemi soygun sistemine dönüştü. Gerçek apaçık ortada: Türkiye sağlık ortamının tablolarını yan yana getirdiğimizde çarpıcı manzara ortaya çıkıyor. Son 11 yılı anlatırken, artık AKP'den önce ve AKP'den sonra diye bir tabir kullanmak artık abartılı olmasa gerek*. Olup bitenleri, gerçekten özetlersek, 2002 öncesi sağlık ocakları ücretsizken, bugün 3+1. oldu. Devlet Hastaneleri ve Üniversite Hastaneleri ücretsizken, bugün 8(+3+1 ) oldu. Anlaşmalı Özel Hastaneler ücretsizken, bugün 15 (+3+1.) ve + ilave ücret almaktadır. Sonuç olarak, sağlık hakkımız için mücadele etmemiz gerektiğini biliyoruz. Bu amaçla el ele veriyor, yan yana geliyor; Sağlık Hakkı Meclisleri'ni kuruyoruz. Meclislerimiz; sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler, emekten yana örgütler, Hasta hakları dernekleri, yerel inisiyatifler, yöre-mahalle dernekleri... Ve tabii ki; sağlık hakkı tehlikede olan bütün yurttaşlarımızın katılımına açık. Bizler Balıkesir Sağlık Hakkı Meclisi (BSHM) bileşenleri olarak, önümüzdeki süreçte bir dizi etkinlikler yapmayı planlıyoruz. İlk etapta; 14 Mart Tıp Haftası kapsamında 23 Mart 2013'de geniş katılımlı SAĞLIK HAKKI konulu panel organizasyonu yapacağız. Katılın; sağlığı konuşalım. Katılın; sağlık hakkımızı savunalım. Katılın; sağlıklı bir dünya yaratalım! Bize yalan söylediler! Asıl amaçları; sağlığı paralı hale getirmek, ticarileştirmek, özelleştirmek. OYSA ki, sağlık hepimiz için bir haktır Hastalandığımızda, güçsüz, çaresiz, muhtaç düştüğümüzde... Sağlık hizmetlerinin hepimiz için eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir olması gerekiyor. BALIKESİR SAĞLIK HAKKI MECLİSİ 13

BALIKESİR DEVLET HASTANESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ Radyasyon Onkolojisi iyonlaştırıcı radyasyonun tek başına veya diğer tedavi yöntemleri (cerrahi, kemoterapi) ile birlikte kanserli hastaların (diğer bazı kanser dışı habis olmayan hastalıklar da dahil) tedavisinde uygulandığı ve terapötik radyasyonun biyolojik ve fiziksel temelinin araştırıldığı bir disiplindir. Kanser tanısı almış hastalara, hastalıklarının herhangi bir aşamasında, değişik amaçlarla radyoterapi uygulanmaktadır. Radyoterapi, hastaları iyileştirmek (küratif) veya yakınmaları gidermek ve yaşamı uzatmak (palyatif) amacıyla uygulanmaktadır. Işın tedavisi ya tek başına yüksek dozlar vererek (radikal-definitif) veya herhangi bir tedaviye ek olarak (adjuvan, neoadjuvan) ya da koruyucu amaçla kullanılabilir. Radyoterapi, eksternal radyoterapi (dıştan yapılan tedavi) ve brakiterapi (içten yapılan tedavi) olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Sistemik hastalığı kontrol etmeyi amaçlayan kemoterapinin aksine, radyoterapi lokal-bölgesel bir tedavi şeklidir. Hastalığın köken aldığı yerde ve yakın çevresinde yinelemesini engellemeyi amaçlar ve bu sayede hastalığın yayılmasını engelleyerek hastaların iyileşmesini sağlar. Balıkesir Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği 2009 Nisan ayında kurulmuştur. Bünyesinde 3 Radyasyon Onkolojisi Uzmanı, 2 Tıbbi Fizik Uzmanı, 5 Radyoterapi Teknikeri ve 1 Radyoterapi Hemşiresi ile bir ekip olarak hizmet vermektedir. Aynı zamanda gerekli durumlarda yataklı tedavi hizmeti de yürüten birimin, 26 yatak kapasitesi mevcuttur. Yıllık tedavi edilen hasta sayısı 2009 yılında ( 8 aylık) 232 iken; bu sayı artarak 2012 yılında 835'e ulaşmıştır. Klinik bünyesinde 1 adet Lineer Hızlandırıcı (LINAC) tedavi cihazı vardır. Siemens marka Oncor model lineer hızlandırıcı tedavi cihazı 6-18 MV foton ve 6-9-12-15-18-21 MeV elektron enerjilerinde olmak üzere 2 farklı tipte radyasyon verme özelliğine sahiptir. Bölümümüzde uygulanan external radyoterapi tekniğidir. Radyoterapide en sık kullanılan ve en kolay yöntemdir. Bu yöntemde radyasyon kaynağı hastadan uzakta bulunur. Işınlama hastaya tek bir alandan verilebildiği gibi, karşılıklı paralel iki alandan veya üç-dört alandan girilerek de verilebilir. 14 Hazırlayan: Op.Dr. Dursun ATAKUL Radyasyon Onkolojisinde amaç; tümöre maksimum dozu verirken, sağlam dokulara minimal dozu verebilmektir. Geleneksel Servislerimizi Tanıyalım yöntemlerle bunu sağlamak zor iken günümüzde geliştirilen yeni tedavi cihazları ve teknolojiler ile bu daha mümkün hale gelmiştir. Kanser hastalığına multidisipliner bir anlayışla yaklaşan Balikesir Devlet Hastanesi Radyasyon Onkoloji Bölümü'nde en gelişmiş radyoterapi cihazlarını kullanılmaktadır. Üç Boyutlu Konformal RT ve bu alandaki teknolojik gelişimin en son duraklarından biri olan IMRT (Intensity Modulated Radiotherapy / Doz Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi) kliniğimizde uygulanabilmektedir. IMRT radyasyon tedavisinde gelinen en üst noktalardan biridir. Sadece tümörlü bölgeye yönelik istenilen dozda ışın verilebilmektedir. Bu cihazla kanserli hücrelere maksimum doz verilirken ışın almaması gereken çevre dokulara minimum düzeyde ışın verilerek yüksek korunma sağlanabilmektedir. Nükleer Tıp Bölümünde bulunan PET/BT cihazı, BT simülatör olarak kullanılmaktadır. Tedavi planlamaları hastanın BT, MR ve PET görüntüleri alınarak yapılmaktadır. Bu aşamada hastanın üç boyutlu farklı modalitelerde elde edilen BT, MR, PET görüntüleri alınarak gerçekleştirilen planlamada Radyasyon Onkoloğu ile birlikte çalışan Tıbbi Radyofizik Uzmanları önemli rol oynamaktadır. Klinik uygulamalarında; RT tek başına (baş-boyun, akciğer, serviks, prostat vb), postoperatif olarak( meme, beyin, GİS, akciğer, ürogenital, baş- boyun vb), preoperatif olarak( rektum, akciğer vb) ve kemoterapi ile eş zamanlı olarak bir çok tümör türünde uygulanmaktadır. RT; kür amaçlı kullanıldığı gibi hastalığa bağlı semptomları (beyin metastazı: kitle ve ödeme bağlı nörolojik semptomlar, kord kompresyonu: pleji, kanama: rektal,vajinal,mide) azaltmak amacıyla düşük dozlarda da kullanılabilir. Brakiterapi, sterotaktikradyoterapi (gamaknife, cyberknife), tomoterapi etkin bir şekilde değişik merkezlerde uygulanmaktadır. Brakiterapi, Rahim, serviks, prostat, dudak kanserlerinde eksternal radyoterapiye ek olarak radyoaktif kaynağın hasta bölgeye yerleştirilmesi ile uygulanan tedavilerdir. Gamaknife ve Cyberknife tedavilerinin uygulama alanları oldukça kısıtlıdır, ama uygun hastalarda 1-5 gün gibi kısa bir sürede uygulanması hem de normal doku hasarının en alt düzeyde olması tümöre de çok yüksek dozların verilebilmesi nedeniyle tercih edilmektedir. Tomoterapi (Helical Radyoterapi), bütün bileşenlerin tek bir odakta toplandığı kompleks bir cihazdır. Bütün işlemler tek bir cihazla yapılabilmektedir. Çok pahalı ve çok hassas cihazlar olduğundan Türkiye'de birkaç merkezde bulunmaktadır. Nadir durumlarda gereken hastalarda sevk verilmektedir. Bu tedaviler radyoterapi de en üst noktalar olarak tanımlanabilir. Sonuç olarak günümüz tedavileri IMRT ve konformal tedaviler hemen her hastada tercih sebebi olmaktadır. Balıkesir Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği; günün teknolojik ihtiyaçlarını karşılayacak insan donanımı ve teknolojik donamı yeterli, genç ve dinamik bir ekipten oluşan, uzaktan gelen hastalar için yatarak tedavi imkânı sağlayan, bilimsel gerçeklikler ile örtüşerek hastaları en gelişmiş yöntemler ile tedavi eden bir kliniktir. Not: yazının hazırlanmasında emeği geçen Balıkesir Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Gülden ANGIN 'a teşekkür ederim.

İŞYERİ HEKİMLİĞİ Dr. Dilek YILDIRIM BTO İşyeri Hekimliği Komisyonu İş kazalarının çığ gibi büyüdüğü, her gün 3-4 iş kazasının yaşandığı, işçilerin hayatlarının değeri olmadığı ülkemizde, sadece 2012 yılının temmuz ayında ölen işçi sayısı 110'u geçti. Kaza olmaktan çıkıp, cinayet haline dönüşen iş kazalarının çaresi gibi takdim edilen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Avrupa Birliğine uyum süreci ile paralel olarak; İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ayrı bir yasası bulunmayan ülkemizde, 89/391 Sayılı Çerçeve Direktifine uyumlu ve Uluslararası Çalışma Örgütünün 155 ve 161 sayılı sözleşmelerindeki hükümler karşılığını bulmuş oldu. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun, eski İş Kanunundan en önemli farkı; kamu çalışanlarının, işçi çalıştıran bağımsız çalışanların ve 50 ve daha az işçi çalışan işyerlerinin de kapsama alınmış olmasıdır. Kanun ayrıca pek çok temel alanı yönetmeliklere bırakarak bu alanların kurallarını; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın düzenleyeceği yönetmeliklere bırakılmıştır. Çalışanların sayısına ve işyeri türüne bakılmaksızın her işyerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile diğer sağlık personeli görev yapması g e r e k m e k t e d i r. B u k o n u d a k a d e m e l i g e ç i ş uygulanmaktadır. 1.1.2013 tarihi itibarı ile 50 ve üzeri çalışanı olan işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu başlamıştır. 50 ve altı çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde bu zorunluluk 1.7.2013 tarihinde devreye girecektir. 50 ve altı çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinin de 1.7.2014 tarihi itibarı ile iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurması gerekecektir. (TMMOB tarafından yayımlanan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Raporu na göre, 2010 yılındaki iş kazalarının yüzde 56'sı, aktif sigortalıların yüzde 62'sini, işyerlerinin de yüzde 68'sini oluşturan, 1 49 arası çalışanı bulunan ve işyeri sağlık ve güvenlik birimi ile işyeri hekimi, iş güvenliği mühendisi, işyeri hemşiresi veya sağlık memuru istihdam zorunluluğu bulunmayan işyerlerinde gerçekleşmektedir.) Kanun, Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve MİT Müsteşarlığı'nın faaliyetlerinde, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetlerinde, ev hizmetlerinde, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar hakkında, hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde uygulanmayacaktır. Kanunda mesleki bağımsızlıktan söz edilmekteyse de, bağımsızlık hiçbir güvence ve yaptırıma bağlanmadığı için etkisiz ve işlevsiz durumdadır. Mesleki bağımsızlığın kapsamı, sınırları, işyeri hekiminin bu çerçevede sahip olduğu hak ve yetkiler ile mesleki bağımsızlığın ihlali halinde uygulanacak yaptırımlara ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmeksizin, sadece mesleki bağımsızlık içinde yürütür demekle yetinilmiştir.(uluslara arası Çalışma Örgütü-ILO-' nun 161 sayılı sözleşmesi ve 112 sayılı tavsiye kararında; mesleki bağımsızlığın sağlanması gerektiğine işaret edilerek, işyeri hekiminin mesleki bağımsızlığının tam olarak sağlanması için özellikle işe alınması ve işten çıkarılmasının özel statüye bağlanması gerektiği vurgulanmıştır.) İşyeri hekimlerinin çalışma koşulları ve işyerlerindeki statüleri oldukça korumasızdır. Tespitlerinin, önerilerinin yerine getirilmesi için yetkileri, yaptırım güçleri bulunmamaktadır. Kuşkusuz işyeri yönetimi her anlamda işverene aittir; işçi alımından gerekli malzeme alımına kadar her konuda son sözü işverenler söyler. Bu koşullarda çalışan ve işverene sundukları tespit ve önerileri yerine getirilmediği halde, iş kazası ve meslek hastalıklarından sorumlu tutulan işyeri hekimlerinin belgelerini askıya alması, açıkça haksız ve adaletsiz bir düzenlemedir. Yanı sıra mesleki bağımsızlığı daha da zayıflatmaktadır. Kamuda çalışanlara ek iş yükü getirildi. Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir denilmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının asli görevlerinin yanında aynı kurum içinde veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilmeleri, ek iş yükü demektir. Kanun, yetişmiş/nitelikli emek gücünü, en verimli şekilde kullanmak yerine, var olanı daha da çok çalıştırmak ve işverenin maliyetini düşürmek içgüdüsü ile hareket etmektedir. Böylece işyeri hekimi ve uzman hizmetini niteliksizleştirmeye, yapılacak işlerde eksiklik ve aksaklık yaratıcı bir uygulamaya kapı aralamaktadır. Üstelik işyeri hekimi şayet çalışmakta olduğu kurumda görevlendirilecekse, muvafakatinin olup-olmadığı sorulmayacaktır. (Ancak diğer kamu kurum ve kuruluşunda görevlendirilirse personelin muvafakati aranacaktır.) Diğer yandan bu düzenlemeyle, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 81. maddesi uyarınca kamudaki asli görevinin yanı sıra -herhangi bir ücret almaksızın- işyeri hekimliği yapmakta olan personele, sınırlı da olsa ilave ödeme alma imkânı getirilmiş olması olumludur. Ancak tıpkı nöbet ücretlerinde olduğu gibi, aylık toplam seksen saatten fazla görevlendirmelerde herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Olumlu bir yön olarak Kanunun 18. maddesinde çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması hususudur. Ancak çalışanların /temsilcilerin katılımının sağlanması ve bu konunun takibi nasıl yapılacağından söz edilmemektedir. 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve 6 aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulacağından 50'den az çalışanı bulunan ya da yapılacak iş ve çalışan sayısının taşeron yöntemiyle 50'den az çalışanı gerektirecek biçimde parçalandığı durumlarda İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurulmayacaktır. Kanun'da net bir çerçeve belirtilmeksizin pek çok temel alan yönetmeliklere bırakılmıştır. Öyle ki iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çeşitli yönetmelikler başlıklı 30. maddede 13 bent olarak sayılan konularda yönetmelik düzenleneceği belirtilmiştir. Bunlardan işyeri hekimlerini doğrudan ilgilendirenler şunlardır: - İşyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik biriminde görev alacak işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin nitelikleri, işe alınmaları, görevlendirilmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, görevlerini nasıl yürütecekleri, işyerinde çalışan sayısı ve işyerinin yer aldığı tehlike sınıfı göz önünde bulundurularak asgari çalışma süreleri, işyerlerindeki tehlikeli hususları nasıl bildirecekleri, sahip oldukları belgelere göre hangi işyerlerinde görev alabilecekleri. - İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin eğitimleri ve belgelendirilmeleri, unvanlarına göre kimlerin hangi sınıf belge alabilecekleri, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli eğitimi verecek kurumların belgelendirilmeleri, yetkilendirilmeleri ile eğitim programlarının ve bu programlarda görev alacak eğiticilerin niteliklerinin belirlenmesi ve belgelendirilmeleri, eğitimlerin sonunda yapılacak sınavlar ve düzenlenecek belgeler. MEVCUT İŞYERİ HEKİMLİĞİ SERTİFİKALARI 6331 sayılı Kanun'un işyeri hekimlerini doğrudan ilgilendiren maddelerinden biri geçici 5. maddedir. (1) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Bakanlıkça verilen işyeri hekimliği, iş güvenliği uzmanlığı ve işyeri hemşiresi sertifikası veya belgesi ile Türk Tabipleri Birliği tarafından verilen işyeri hekimliği sertifikası sahiplerinden belgeleri geçersiz sayılanlar, mevcut belge veya sertifikalarını bu Kanunun yayımından itibaren bir yıl içinde Bakanlıkça düzenlenecek belge ile değiştirmeleri şartıyla bu Kanunla verilen bütün hak ve yetkileri kullanabilirler. Aynı tarihten önce eğitim kurumlarınca verilen işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimlerini tamamlayanlardan eğitimleri geçersiz sayılanlar ilgili mevzuata göre sınava girmeye hak kazanırlar. Hak sahipliğinin tespitinde Bakanlık kayıtları esas alınır. Bilindiği gibi işyeri hekimliği sertifika eğitimleri; 1988 yılından 2003 yılına kadar üniversite öğretim üyelerinin desteği ile TTB tarafından verilmiştir.16.12.2003 tarihinde yapılan İşyeri Hekimlerinin Çalışma Şartları İle Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik değişikliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu alana müdahale etmiş ve işyeri hekimliği eğitim ve sertifikalarının Bakanlık tarafından verileceğini düzenlemiştir. Böylece TTB tarafından veya TTB ortaklığı ile herhangi bir tarihte yapılmış işyeri hekimliği eğitimlerinin ve verilen sertifikaların geçersiz olmadığı yargı tarafından karar altına alınmıştır. Ayrıca Bakanlık bu değişimi bir de belge ücretine bağlamıştır. Web sitesinde yayımlanan duyuruya göre; gerek ÇASGEM, gerekse Genel Müdürlük ve TTB'den belge alıp geçersiz sayılanların başvuru sırasında belge ücretini (280 TL+KDV) yatırdıklarını gösteren dekontu da sunmaları gerektiği duyurulmaktadır. Oysa hemen belirtmek gerekir ki İşyeri Hekimlerinin Görev Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmeliğin 35. maddesinin (b) fıkrasında düzenlenen belge ve vize ücreti, Danıştay 10. Dairesi tarafından hukuka aykırı bulunmuştur. Danıştay 10. Dairesi'nin 2010/16631 E., 03.06.2011 tarihli yürütmenin durdurulması kararına göre; 3146 sayılı Yasanın (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve 15

Görevleri Hakkında Kanun) 39. maddesinde, belgelendirmelerden alınacak ücretlerin döner sermaye işletmesi gelirleri arasında bulunduğuna dair bir kurala yer verilmemiş; öte yandan, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı mevzuatta da, belgelendirmelerin ücret karşılığı yapılacağı yolunda herhangi bir hüküm yer almamıştır.iş sağlığı ve güvenliği alanındaki belgelerin düzenlenmesinin, davalı Bakanlığın İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün asli görevlerinden olduğu dikkate alındığında; söz konusu kamu hizmetinin ücret karşılığında yürütüleceğine dair açık bir yasa hükmü bulunmadıkça, ücret tahsil edilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir. denilmektedir. Görüldüğü gibi kararda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın belgelendirmeler sebebiyle ücret talep etme hakkı bulunmadığı belirtilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu kararın doğal sonucu, Bakanlığın bu alandaki işlemler sebebiyle ücret talep edemeyecek olmasıdır. Çalışma Bakanlığı ise bu karardan hareketle belge/vize ücreti talep etmekten vazgeçmek yerine, 6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 31. maddesiyle, ücret talep etmeye kanuni bir dayanak yaratmıştır. Bakanlıkların sıklıkla yaptığı üzere, hukuka aykırı bulunan yönetmelik maddelerini, bu kez Kanun'a yerleştirerek Danıştay denetiminden kurtulmayı amaçlamıştır. 30 Haziran'da yürürlüğe giren 31.maddeye göre; (1) İş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunan, ölçüm ve analizleri yapan kişi, kurum, kuruluşlar ve eğitim kurumları ile ilgili olarak yetkilendirme ve belgelendirme bedelleri,..dair usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. denilmiş, böylece Bakanlığa, yetkilendirme ve belgelendirme bedellerini belirleme yetkisi hiçbir çerçeve çizilmeden ve sınır konulmadan Kanun'la devredilmiştir. 6331 sayılı Kanun ile, İş Kanunu'nun 81. maddesi de dâhil olmak üzere, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili birçok hüküm yürürlükten kaldırıldı ve/veya değiştirildi. Daha önce TTB tarafından açılan davlar olduğundan; Geçici 6. maddeyle de kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelerde yapılan işyeri hekimliği ödemeleri nedeniyle kamu görevlileri hakkında idari veya mali yargılama ve takibat yapılamayacağı, başlatılanların işlemden kaldırılacağı ve bu ödemelerin geriye tahsil ve tazmin konusu edilemeyeceği hükmü getirildi. SONUÇ 6331 sayılı Kanun, yeni olarak takdim edilmesine karşın neredeyse tamamı daha önceki yönetmelik ve tüzüklerden oluşmakta, bazı noktalarda eski düzenlemelerden dahi geriye gidiş mevcuttur. AB ve ILO' nun normlarına uyum gereği; müstakil hale getirilmesinden başka bir yeniliği olmayan yasanın, bu anlayış ve bu içerikle işçi ölümlerini engelleyemeyecektir. İşverenler önlem almadıkça, işverenlerin önlem alıpalmadığı denetlenmedikçe 'iş cinayetlerinin' önlenmesi mümkün değil. Oysa Kanun iş müfettişleri kanalıyla yapılacak denetimi bölerek, daha da etkisizleştirmiş, iş kazası halinde Çalışma ve Bölge Müdürlüklerini bütünüyle devreden çıkarmış, geriye tek seçenek olarak SGK' yı bırakmıştır. Gereği gibi denetim bir yana, zaten çok uzun olan teftiş ve raporlama sürecini de daha da uzatacak, içinden çıkılmaz hale sokacaktır. Türk Tabipleri Birliği Çalışan Sağlığı Bildirgesi Çalışanların Sağlığına İlişkin Hekim Sorumluluğu başlığında, İşyeri hekiminin öncelikli sorumluluğu üretimin verimliliğinin artırılması değil, çalışanların sağlığının korunmasıdır diyor. Bu yaklaşımla, bu Kanunun ruhu uyuşmamaktadır. Meslek hastalıkları ve iş kazalarında sorumluluğu işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarına pay etmek, Bakanlığa sektörel ihtiyaçlara göre özel düzenleme yapma yetkisi vermek, zaten temel alanlardaki düzenlemeleri Yönetmeliklere bırakmak gibi düzenlemelerden de açıkça görüldüğü üzere, Kanunun ruhu daha çok kar ve yine kardır. 6331 sayılı Kanun tek cümleyle özetlemek gerekirse; iş kazası ve meslek hastalıklarına neden olan olumsuz koşulları ortadan kaldırmaya dönük, köklü ve etkili kurallar getirmemiştir. Ayrıca, Türk Tabipleri Birliği ve yükseköğretim kurumlarının işbirliği ile verilen işyeri hekimliği sertifikalarının geçersiz sayılmasına ilişkin hukuka aykırı ısrar da, 6331 sayılı Kanun'la sürdürülmüştür. Ayrıca belirtmesi gereken; bu konuda verilen önceki Danıştay kararları, devam eden yargılama süreçleri ve açık hukuka aykırılık bir yana bırakıldığında dahi görüleceği gibi, müdahale TTB tarafından düzenlenen tüm eğitim süreçlerine ve verilen sertifikalara yönelik değildir. İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu'nun 15. maddesindeki "(3) Bu Kanun kapsamında alınması gereken sağlık raporları, işyeri sağlık ve güvenlik biriminde veya hizmet alınan ortak sağlık ve güvenlik biriminde görevli olan işyeri hekiminden alınır. Raporlara itirazlar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hakem hastanelere yapılır, verilen kararlar kesindir." bendi gereğince 01.01. 2013 tarihinden itibaren işe giriş raporları Aile Hekimlerince verilmeyecektir. 16.12.2003 tarihinden önce TTB tarafından düzenlenen sertifika programlarının geçerli olduğunu, Bakanlık da tartışmamaktadır. Dolayısıyla 16.12.2003 tarihinden sonra işyeri hekimliği sertifikasını almış hekimlerin, geçici 5. maddede yer alan mevcut belge veya sertifikalarını bu Kanunun yayımından itibaren bir yıl içinde Bakanlıkça düzenlenecek belge ile değiştirmeleri gerekmektedir. Sertifikasını 2003 den önce alanlar yönünden de, 2003 sonrasında alıp, geçici 5. madde gereğince bir yıl içinde Bakanlıkça verilecek belgeyle değiştirecekler yönünden de, 5 yılda bir yenileme eğitimine katılmak ve vize zorunluluğu sürmektedir. Yararlanılan Kaynak: İstanbul Tabip Odası Hukuk Bürosu'nca hazırlanan Değerlendirme Raporu

Deontoloji Uz.Dr. Birol ŞAFAK Hekim-hasta ilişkilerindeki sıcaklığı, güzelliği, tarifi mümkün olmayan güzel duyguları mutlaka tüm hekimler yaşamıştır. Hekim-hasta ilişkilerinde diyalogların çoğunluğu olumlu geçer ve hekim ile hasta arasında mukaddes bir bağ kurulurken bazı olumsuzluklar da yaşanmaktadır. B u d u r u m l a r l a e s k i çağlardan beri karşılaşılmaktadır. Yakın tarihimizde de bu gibi olayların yaşandığının anlatıldığı Prof. Dr. Besim Ömer Akalın'ın Nevsâli Afiyet adlı eseri 1900'lü yılların başlarında yayınlanmıştır. Bu eserde bulunan Tabipler adlı makalesinde hekim haklarından bahsetmektedir. Bu makalede geçen bazı sözler, hekimlerin özel hayatı olabileceğine, u y u m a k v e d i n l e n m e k g i b i ihtiyaçlarının olabileceğine vurgu yapmaktadır. Bu yazıda, elinde olmayan nedenlerle hastaya gidemeyen hekimlere karşı insanların söylediği sözlere yer verilmiştir. Günün gazetelerinde de yorgun veya z a m a n ı o l m a y a r a k h a s t a y a g i d e m e y e n h e k i m l e r e k a r ş ı y ü k l e n i l d i ğ i n i b e l i r t m i ş t i r. Günümüzde daha ağır sözler söylenmekteyse de-ölmeyi hak ediyorsunuz gibi-1900'lü yıllarda da şu sözler söylenmekteydi: Yarabbi, tabib denilen bu adamlar ne insafsız mahluklar imiş. Mademki paraları, hakları veriliyor, emekleri boşa gitmiyor, neden vuku bulan davete gitmiyorlar? Buna hakları var mı ve vazifelerini eda ve ifa etmeyen bu gibi doktorlara ne demeli? Hekimlerin kazançları ve mal-mülk edinmeleri üzerine de insanların şu sözleri aynı makalede yer almıştır: Doktorlar değil mi? Bizim hastalıklarımızdan aldıkları paralar ile keselerini doldurup yiyorlar. Eğer bir hekim mesleğinden yorulur ve bırakırsa yine şu sözler söylenirmiş: Vah yazık, hiç de mahcup olmuyor, elinde koca bir tabip diploması da var, insanlığa hizmet edeceğine, o canım mesleği bırakmış da bak nelerle uğraşıyor. Yarabbi, tabib denilen bu adamlar ne insafsız mahlûklar imiş H e k i m h a k l a r ı y l a i l g i l i düzenlemeler ilk kez 1963'te Dünya Tabipler Birliği tarafından kabul edilmiş ve 1983'te geliştirilmiştir. Bütün Ulusal Bakım Sistemleri İçin Sağlık Bakımı Sunulmasında On İki HEKİM HAKLARI İlke isimli düzenleme hekim haklarını belirtmektedir. Bunlar şunlardır: I. Hangi sağlık sisteminde olursa olsun, hekimlik uygulamasının k o ş u l l a r ı h e k i m ö rg ü t l e r i n i n t e m s i l c i l e r i n e d a n ı ş ı l a r a k belirlenmelidir. II. Her sağlık sistemi, hastanın kendi seçtiği hekime başvurmasına, hekimin de yalnızca kendi seçtiği hastalara bakmasına izin vermeli; her iki hak da herhangi bir şekilde zedelenmemelidir. Özgür seçim ilkesine, tıbbi tedavinin bütünüyle ya da kısmen tedavi merkezlerinde sağlandığı yerlerde de uyulmalıdır. Acil durumdaki bir hastaya bakmak, hekimler için mesleki ve ahlâki yönden zorunlu bir görevdir. Doktorlar değil mi? Bizim hastalıklarımızdan aldıkları paralar ile keselerini doldurup yiyorlar. III. Her sağlık bakım sistemi, diplomalı bütün hekimlere açık olmalıdır. Gerek hekimlik mesleği, gerekse birey olarak hekimler, i s t e m e d i k l e r i g ö r e v i a l m a y a zorlanmamalıdırlar. IV. Hekim, mesleğini istediği yerde uygulamakta ve hizmetini, eğitimini g ö r d ü ğ ü u z m a n l ı k d a l ı i l e sınırlandırmakta özgür olmalıdır. Söz konusu ülkenin tıbbi gereksinimleri karşılanmalı ve olabildiği ölçüde hekimlik mesleği genç hekimleri hekime çok gereksinim duyulan yörelere yönlendirmeye çalışmalıdır. Bu bölgelerin başka yerlerden daha az beğenilir olduğu durumlarda, bu bölgelere giden hekimler uygun biçimde özendirilmeli, araç-gereçleri yeterli olmalı ve yaşam düzeyleri mesleki sorumlulukları ile orantılı bulunmalıdır. V. Meslek, sağlığa ve hastalığa ilişkin sorunlarla uğraşan bütün resmi kuruluşlarda yeterince temsil edilmelidir. VI. Hekim-hasta ilişkisinin gizlilik yönü, hastanın tedavisinin ve daha sonraki kontrollerinin her evresinde bulunan herkes tarafından kabul edilmeli ve gözetilmelidir. Yetkililer de b u k o n u y a g e r e k l i s a y g ı y ı göstermelidir. VII. Hekimin ahlâki, ekonomik ve mesleki bağımsızlığı güvence altına alınmalıdır. VIII. Hekimlik hizmetlerine ilişkin ücretlerin hekim ile hasta arasında doğrudan doğruya anlaşma şeklinde belirlenmediği ulusal sağlık bakım sistemlerinde emeğin karşılığını belirleyen yetkililer, hekimin ücretini yeterince karşılamalıdır. IX. Hekimlik hizmetlerine ilişkin ücretler saptanırken, verilen hizmetler değerlendirilmeli ve bu ücretler yalnızca ödeme yapan yetkili kurumun ekonomik durumuna göre ya da tek yanlı hükümet kararlarının bir sonucu olarak belirlenmemeli, aynı zamanda hekimlik mesleğini temsil eden kuruluş tarafından da kabul edilebilir olmalıdır. X. Gerek hizmetin niteliğini korumaya, gerekse hizmetlerden yararlanmaya yönelik olarak hekimlik hizmetlerinin sayı ve maliyet yönünden gözden geçirilmesi, yalnızca hekimler tarafından yapılmalı ve durum ulusal değil, yerel ve bölgesel standartlara göre değerlendirilmelidir. X I. H a s t a n ı n ç ı k a r l a r ı n ı n korunabilmesi yönünden, hekimin yürürlükteki tıbbi standartlara uygun biçimde reçete yazma ya da gerekli gördüğü başka herhangi bir tedaviyi önerme hakkı sınırlanmamalıdır. XII. Hekim, mesleki bilgisini arttırmaya ve mesleki düzeyini yükseltmeye yönelik her etkinliğe katılmaya özendirilmelidir.'' Vah yazık, hiç de mahcup olmuyor, elinde koca bir tabip diploması da var, insanlığa hizmet edeceğine, o canım mesleği bırakmış da bak nelerle uğraşıyor. Yorgun olmayan, güler yüzlü, mutlu hekimlere ihtiyaç vardır. Bunun için de hekimin yukarıda sayılan tüm haklarını kullanabiliyor olması gerekmektedir. Bu haklar sadece hekim için değil iyi bir sağlık hizmeti verilmesi için de gereklidir. Ayrıca hekim, hastasına empatiyle yaklaşırken özellikle hasta yakınlarının da aynı derecede özverili bir anlayış içinde olması ve hekimi hastanın en yakını olarak görmesi gerekir. İşte bu karşılıklı i y i i l i ş k i, b i r ç o k s o r u n u n u n çözülmesinde bir anlayış ortamı oluşmasına neden olacaktır. 17

Haberler TAM GÜN YASASI 2. KEZ DELİNDİ!... Nobel Tıp Ödülü sahibini buldu Sağlık Bakanı, başbakanın ameliyatı için deldiği Tam Gün Yasası'nı şimdi de eşi için pas geçti! Akdağ'ın eşi Gazi Üniversitesi'nde ameliyat oldu. Ameliyata özel doktor girdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın eşi Şeyma Akdağ, 7 Aralık 2012 günü Ankara Gazi Üniversitesi Hastanesi'nde ameliyat oldu. Daha önce Başbakan Tayyip Erdoğan için delinen Tam Gün Yasası ayrıcalıklı bakan eşi için de uygulandı. Kulak rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yatan Akdağ'ın ameliyatını, yasa nedeniyle muayenehane açan Prof. Dr. Nebil Göksu yaptı. Göksu'nun Tam Gün Yasası'na aykırı olarak devlet hastanesinde gerçekleştirdiği ameliyat için Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ve Tıp Fakültesi Dekanlığı özel izin verdi. Akdağ'ın ameliyatına izinle katılan Prof. Dr. Nebil Göksu, Tıbbi etikte bir doktor için bir başka doktorun ya da onun birinci derece yakınının önceliği vardır. Gerekirse tüm yasalar ve kurallar hiçe sayılabilir. Bu, bir mesleki dayanışmadır dedi. 'TAM GÜN YASASI'NA KARŞIYIM' Şeyma Akdağ'ın eski hastası olduğunu söyleyen Prof. Dr. Göksu, İlk kez 2004 yılında ameliyat ettim. Bana da bu şekilde yasaya rağmen görev yapmak ters geliyor ancak ameliyat için dekanlıktan ve rektörlükten özel izin alındı. Dekan ve rektör beni telefonla da arayarak ameliyatı bildirdi. Tam Gün Yasası'yla ilgili de konuşan Göksu, Tam gün yasasına karşıyım. 14 yıldır üniversite dışında muayenehanem var. Yasa çıkana kadar yarı zamanlı çalışıyordum. Bunun da bir zararını görmedim. Sadece daha fazla yıpranıyordum. Bu tür yasalar bizi zor duruma sokuyor. Bu doğru bir yasa değil dedi. Nobel Tıp Ödülü, İngiltere'den John B. Gurdon (79) ile Japonya'dan Shinya Yamanaka'ya (50) verildi. Karolinska Enstitüsü'nde Nobel Komitesi üyeleri tarafından yapılan açıklamada, John B. Gordon'un yaptığı çalışmalar ile kök hücre çalışmalarının temellerini atan bilim adamı olduğu bildirilirken, Japonya Kyoto Üniversitesi'nden Prof. Shinya Yamanaka'nın da emriyolar ile kök hücre alanında önemli çalışmalar yaptığı bildirildi. Belirli bir işlevi yerine getirmek üzere olgunlaşmış hücrelerin, bedendeki dokulardan herhangi birini geliştirme kapasitesine sahip olgunlaşmamış hücrelere dönüşebileceğini keşfederek, insanoğlunun hücrelerle organizmaların nasıl geliştiğini anlamasına yardımcı olan İngiliz bilim adamı John B. Gurdon ve Japon bilim adamı Shinya Yamanaka, bu yılki Nobel Tıp Ödülü'nün sahibi oldu. 2001'den bu güne kadar Nobel Tıp Ödülü alanlar: 2011: Amerikalı Bruce Beutler, Fransız Jules Hoffmann ve Kanadalı Ralph Steinman 2010: İngiliz Frof. Dr. Robert Edwards 2009: Avustralyalı Elizabeth Blackburn, Amerikalı Carol Greider ve Jack Szostak 2008: Alman Harald zur Hausen, Fransız Barre-Sinoussi ve Luc Montagnier 2007: Amerikalı Mario Capecchi ve Oliver Smithies ile İngiliz Martin Evans 2006: Amerikalı Andrew Z. Fire ve Craig C. Mello 2005: Avustralyalı Barry J. Marshall ve J. Robin Warren 2004: Amerikalı Richard Axel ve Linda B. Buck 2003: Amerikalı Paul C. Lauterbur ve İngiliz Peter Mansfield 2002: İngiliz Sydney Brenner ve John E. Sulston ile Amerikalı H. Robert Horvitz 2001: Amerikalı Leland H. Hartwell ile İngiliz R. Timothy Hunt ve Paul M. Nurse 18 MARDİN SAVUR BELDESİNDE SITMA SALGINI Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana mücadele edilen sıtma hastalığı, resmi istatistiklere göre vaka sayıları açısından son yıllarda düşüş göstermekle birlikte hala topraklarımızda görülmektedir. Dünya Sıtma Raporu 2011 adlı dokümana göre ülkemizde 2010 yılında 9'u yerli olmak üzere 78 sıtma olgusu saptanmıştır. 2011'de 4'ü yerli olmak üzere 132 olgu bildirilmiştir. Her iki yılda görülmüş yerli olguların tümünün nüks olduğu, yeni olgu olmadığı bildirilmektedir. Ülkemizde Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman ve Siirt illeri hastalık geçişinin olduğu bölgedir. Türkiye 2012 yılı hedefi olarak sıtma bulaşının durdurulmasını stratejik hedef olarak belirlemiştir. Çevre sağlığı ve sıtma savaş hizmetlerinin sağlıkta dönüşüm programı paradigması ve örgütlenme tarzıyla değersizleşip zaafa uğraması salgının hazırlayıcılarından olarak dikkate alınmalıdır. Sağlık çalışanlarının iyi niyetli çabalarının salgını önleme ve etkin bir biçimde kontrol etmeye yetmeyebileceği, müdahalenin yapısal ögeleri de kapsaması gerektiği unutulmamalıdır. Kışkırtılmış talep ile tedavi edici hizmetlerin ön plan geçtiği, metalaştırılan sağlık hizmeti anlayışının egemen olduğu özelleştirmeci reformların koruyucu hizmetlerde ciddi aksaklıklara yol açması kaçınılmazdır. Savur'daki sıtma salgını bizlere bu gerçeği acı bir şekilde yaşatmıştır.