ÇOCUKTA ŞİDDET, ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDET ÇOCUKTA SALDIRGANLIK VE ġġddet Saldırganlık çocuklarda okul öncesi ve okul yıllarının ilk zamanlarında çok sık görülen bir davranıştır. Çocuklar akranlarıyla ya da kendinden büyük çocuklarla oyun oynama zamanlarında, vurma, ısırma, kuralları çiğneme, tükürme veya tekme atma gibi saldırgan davranışlarda bulunur. Sürekli saldırgan olan çocuk, anlaşılmaz, geçimsiz ve sinirlidir. Arkadaş ilişkileri gergin ve sürtüşmelidir. Kısaca saldırganlık çocukta var olan ihtiyaçların ( güvenlik, mutlu olma ) şekil değiştirerek farklı biçimde ortaya çıkmasıdır, denilebilir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki erkek çocuklar kız çocuklara göre daha fazla saldırgan davranışlar göstermektedirler KALACAK DERĠN ĠZĠ BĠLSELER, DÖVER MĠ ÇOCUKLARINI YETĠġKĠNLER.
Çocuğunu döven yedi göbek torunlarını döver. ÇOCUK EĞĠTĠMĠNDE "DAYAĞIN" YERĠ... Çocuklarda Var Olan Saldırganlığın Sebepleri Nelerdir Anne babaların çocuklarını sürekli kontrol altında tutmaya çalışması. Anne babanın tutarsız davranması. Çocuğun sık sık fiziksel ya da sözel şiddete maruz kalması ve yeterli sevgi görmemesi. Aile içinde var olan anne baba kavgaları. Mesela, babanın anneye bağırarak iş yaptırması. Çocuk kendisinde şöyle bir yargı geliştirir bende istediğimi yerine getirebilmem için kaba davranışlar sergilemeliyim. Çocukta var olan saldırgan tutumlarının aile tarafından desteklenmesi. Mesela, A çocukla B çocuk kavga ederler. A, B yi döver.b nin anne babası çocuklarının dayak yemesini içlerine sindiremedikleri gibi intikam duygularını çocuklarına aşılamaya çalışırlar. Bacak kadar çocuktan dayak yedin. Sana verdiğim emeklere yazık gibi ifadelerle çocuğun kinini arttırırlar. Çocukların saldırgan olmalarında ve çevreye şiddet uygulamalarında, televizyonda izledikleri şiddet içerikli filmlerinde etkisi vardır. Dayak çoğunlukla, yetişkinin öfkesi sonucunda çocuğa uygulanır. Çocuğun yaptığı herhangi bir davranış, yetişkini öfkelendirir ve dayak gerçekleşir. Bazı anne babalar, dayağın çocuk eğitiminde gerekli olduğunu düşünürler. Çünkü onlar da kendi anne ve babalarından öyle görmüşlerdir. Çocuklarını dövdükleri için hiç rahatsızlık duymazlar. Bazı anne babalar da dövdükten bir süre sonra yaptıklarından pişmanlık duyar, çocuğa sarılır, öper hatta özür dilerler. Çocuk, canı yandığı, incitildiği için öfke duyar ama bunu ifade edemez; çünkü bunu ona yapan annesi babası ya da bir biçimde bağımlı olduğu bir başka yetişkindir. Onlara duyduğu sevgi ile onların ruhunda yarattığı hasarı birbiriyle uzlaştıramaz. Bunun sonucunda da öfkeyi kendine yöneltir. Çocuğun kendine duyduğu bu öfke, onun tüm yaşam alanlarına yayılır. Hissettiği olumsuz duygular, yaşama uyumunu zorlaştırır. Okulda, arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşamaya başlar. Bir eğitim aracı olarak kullanılan dayak, kısa bir süre için etkili olabilir. Dayak yediği andan itibaren kısa bir süre içinde çocuk istenmeyen davranışı yapmaz. Ancak, bir süre sonra çocuk, kendisini o davranışı yapmaya yönelten gereksinmeleri karşılanmadığından, yeniden aynı davranışta bulunur. Dayağın, uzun
vadede çocuğa kazandırdığı hiçbir eğitici yanı yoktur. Hiç mi bir şey kazandırmaz? Kazandırır, dayağı, bir yöntem olarak o da kendi yaşamına katar. Daha sonra da öğrendiği bu yabani davranışı başka insanlar üzerinde kullanmaya kalkar maalesef. Çocuk dayakla terbiye edilemez. Terbiye, uzun etkili bir eğitim verme, tutum ve davranış değiştirme biçimidir. Oysa dövülen çocuk için, annesindeki öfkenin dinmesi önemlidir, aynı davranışları sonra yine tekrarlayabilir. Pek çok 'dayak arsızı' denilen çocukların neden dövüldüklerine değil, dayağın sonucuna önem verdikleri görülür. Dayağın çocuk eğitiminde hiçbir faydası yoktur. Birçok bilimsel çalışma bunu ortaya koymaktadır. Çocuklukta karşılaşılan dayağın olumsuz etkileri yaşamın her döneminde ortaya çıkmaktadır. Evlilik döneminde sıkça yaşanan dayak olaylarında da çocukluk döneminde maruz kalınan fiziksel şiddetin etkisi vardır. Çocuğun kendine güven duygusunu ciddi şekilde sarsan dayak olaylarının olumsuz etkileri, yaşamın her döneminde ortaya çıkmaktadır. Evlilikte yaşanan dayak olaylarında da çocuklukta karşılaşılan fiziksel şiddet etkili olmaktadır. Dayak yiyerek büyüyen birey, eşiyle karşılaştığı sorunların çözümünde dayak eğilimine girmektedir. Çocuk zihinsel süreçlerindeki özelliklerinden dolayı izlediklerini yetişkinler gibi algılayamamakta ve bu yüzden farklı etkilenmektedir. Çocuk izledikleri gerçek mi, hayal mi? Yetişkinler kadar kolay algılayamaz. Bazı çizgi filmlerde karakterler onca şiddetten sonra ayağa kalkabilmektedir. Yani orada uygulanan şiddetin zarar vermediği gibi bir algılama da söz konusu olabilmektedir. Çocuğun aşırı bir biçimde televizyon izlemesi, onu okumaktan, sinema ve tiyatroya gitmekten, hatta çoğu kez oyun oynamaktan bile yoksun bırakmaktadır. Çocuğun sosyal ilişkileri zayıflamakta ve içe kapalı bir hale gelebilmektedir. Mutlaka çocukların izlediği programlar çocuklar ve yetişkinlerle birlikte izlenmelidir. Böylece hem o program hakkında fikir sahibi olup çocuklara uygun olup olmadığına karar verilebilir, hem de programın ardından çocuklarla sohbet ederek o programdan çocukların neler kazandığı yada nasıl etkilendiği görülebilir. Eğer çocuklar şiddet içeren sahneleri izlemek durumunda kalırsa bu durumda çocuklara bu gibi davranışların insanları incittiğinden bahsedilmeli ve bir olayın şiddet kullanmadan nasıl çözebileceği hakkında düşünmeye sevk edilmeli. Televizyonu asla çocuklar için bir oyalama aracı olarak görmemek ve bu doğrultuda kullanmamak gerekmektedir. Şiddet kısa vadede tırnak yeme, ders başarısızlığı, sosyal uyumsuzluk, saldırganlık ve alt ıslatma şeklinde bazı sonuçlar doğururken asıl uzun vadede yarattığı problemler gözden kaçırılmamalıdır. Şiddet gören çocuk ileriki yıllarda mutsuz bir birey olmaktadır, mutsuz bir evlilik yapma olasılığı yüksektir, suç işleme oranı oldukça yüksektir. Sonuç olarak; şiddet öğrenilmiş bir davranıştır ve her öğrenilen davranış istenildiği zaman değiştirilebilir. Annebabalar şiddetin yaratabileceği sonuçlar hakkında bilgi sahibi olduklarında bu değişimi daha kolay sağlayacaklardır.
DEMĠR DÖVÜLEREK, ÇOCUK SEVĠLEREK. YA ÇARESĠZSĠZĠNĠZ YA DA ÇARE SĠZSĠNĠZ Çocuklarımızı yargılamadan ve dövmeden önce kendi hayatınızı, çocukluğunuzu ve yaģadıklarınızı gözden geçirin ve sonra nasıl davranacağınıza karar verin. HER YETĠġKĠNĠN ĠÇĠNDE ÇOCUK VARDIR ANCAK HER ÇOCUĞUN ĠÇĠNDE YETĠġKĠN YOKTUR. BUNU UNUTMAYALIM!!!!!! Benim Hayatımı Yargılamadan önce.. Benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç. Hüznü, acıyı ve neģeyi tat... Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taģlara takıl,yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi!! Ancak ondan sonra BENĠ YARGILAYABĠLĠRSĠN Özetle dayak eğitimde yaramaz, çünkü: Dayak yiyen çocuk yaptığının karşılığını en kısa yoldan ödemiştir. Yaptığı olumsuz davranış üzerinde düşünmek, hatasını anlamak, onu tamir yollarını aramak veya sonuçlarını düzeltmek fırsatı verilmemiştir ona. Olay, olumsuz davranış dayakla noktalanır. Dayak yiyen çocukta anne/babaya kızgınlık, düşmanlık, nefret hisleri uyanır. Dolayısıyla, çocuk kendi yaptığının kötü bir şey olduğunu düşünüp kendini suçlayacağına, karşı tarafı suçlar. Konu yer değiştirmiştir. Çocuğun düşündüğü odak konu kendi olumsuz davranışı, hatası, suçu değil, yediği dayak ve bundan dolayı yaşadığı duygulardır. Dayak yiyen çocukta saldırganlık duyguları gelişir. O da anne/babasını örnek alıp sorunlarını en' kısa yoldan saldırganlıkla, zorbalıkla halletmeye yönelir, kardeşini-, komşu çocuğu/kediyi döver. Ayrıca, aile bireyine karşı koyamadığı için, saldırganlığını dolaylı olarak gösterir, aile bireyini kızdıracak, sinirlendirecek başka davranışlarda bulunur.
Aslında dayak yiyen çocuk kendini güçsüz, aciz hisseder, karşılık veremediği için kendinden utanır. Kendine güveni sarsılır. (Çok sık dayak yiyen çocuklarda, bir büyük fazla yaklaştığı zaman eliyle yüzünü koruma refleksi gelişmiştir.) Dolayısıyla, dayak çocuğa davranışı, etkileri ve sonuçlan üzerinde düşünmek, yani vicdan ve ahlak geliştirmek yerine saldırgan olmayı, işini kaba kuvvetle halletmeyi, öç almayı öğretir. Dayak Atmanın Veya Fiziksel Ceza Vermenin Anne/Baba Üzerindeki Etkileri Dayak atan anne/baba o anki hırslarını, öfkelerini.çocuktan alır, en kısa yoldan kızgınlık duygularını güçsüz biri üzerine boşaltarak rahatlarlar. Ancak, bu şekilde hırsını gideren anne/baba çoğunlukla yaptığından pişman olur, utanır, suçluluk duygularına kapılır. Bu suçluluğunu gidermek için de bu kez aşırı sevgi gösterilerine veya aşırı hoşgörü tutumlarına girer. Çocuksa durumun dengesizliğini, tutarsızlığını yaşar. Bu tür sürekli iki uç davranışlar çocuğu ruhsal yönden çok olumsuz etkiler. Buna karşılık, sürekli dayak ve fiziksel ceza (bodruma kapama, cezaya koyma, karanlık oda) ile eğitim veren anne/baba zamanla acımasız ve işkenceci bir ruh geliştirir. Bunun da gerek anne/baba, gerekse çocuk üzerindeki ruhsal etkileri çok ürkütücüdür. Demek ki, çocuk eğitimi ve disiplininde dayağın yeri yoktur Yarının teminatı Olan Çocuklarımıza Yarının Gözüyle Bakalım ki Yarınlarımız Aydınlık Olsun