ÇOCUKLARA SINIR KOYMAK 1
Her çocuğun sınırlara ihtiyacı vardır. Bu sınırlar çocuklarımızın özgürlüklerini sınırlamaktan çok özgürlük alanlarını belirlemekte ve başkalarının alanlarına saygı göstermelerini sağlar. Biz yetişkinler dinleyerek, konuşarak, okuyarak ve deneyerek öğreniriz. Ama çocuklar, daha büyümemiş minyatür büyükler, bu şekilde öğrenmezler. Olaylara büyük gözü ile bakmazlar. Onlar deneyerek, yaparak, sonuçları test ederek, somut yollarla öğrenirler. Aynı davranışın sonuçlarını defalarca, genellikle değişik zamanlarda test ederler. Çünkü gelişen güçlerini, becerilerini, kurallara uymama gibi durumlarda neler olacağını, yetişkinin tepkilerini deneyerek görmek ve kendileri sonuç çıkarmak isterler. Çocuklarımıza sınır koymak ve davranışlarımızda tutarlı olmak, üzerinde çalışmamız gereken önemli konulardan biridir. Evimizde, iş yerinde, arkadaş çevremizde biz yetişkinlerin de birtakım sınırlarımız ve kurallarımız varken unların çocuklarımız için söz konusu olmaması beklenemez. Her çocuğun sınırlara ihtiyacı vardı. Bu sınırlar çocuklarımızın özgürlüklerini sınırlamaktan çok, özgürlük alanlarını belirlemekte ve başkalarının alanlarına saygı göstermeyi sağlamaktadır. Örneğin, ev kuralları oluşturmak, buna tüm ev halkının uymasını sağlamak, kurallarla ilgili aksaklıklar yaşandığında belirlenmiş yaptırımların uygulanması ve tüm bunları yaparken de her zaman tutarlı olmak çocuklarımızın bizim beklentilerimizi anlamalarına ve öz disiplin oluşturmalarına yardımcı olacaktır. Anne baba olarak ailece aldığımız kararların ve koyduğumuz kurallarının takibini yapmamak (tutarsızlık) büyük hatalarımızdan biridir. Bu konuda oldukça hassas davranmamız gerekmektedir. Dikkat etmemiz gereken en önemli nokta; çocuklarımıza vermek istediğimiz mesajları, onların en kolay ve doğru anlayabilecekleri özelliklerde vermektir. Mesajlarımızı: 1. Sözlerimizle 2. Davranışlarımızla veririz. Davranışlarımızla verdiğimiz mesajlar, sözlerimizle verdiğimiz mesajlara uygun olmalıdır ki çocuğumuz bu doğru davranışları tereddütsüz bir şekilde öğrenebilirsin. Çocukların olumsuz davranışların kaynağı en çok bu nedenden ötürüdür. Yani verilen mesajları yeterince iyi anlayamamaktan. 2
Sözlü mesajlarınız açık, net olmalı, demek istediğinizi en yalın biçimde ifade etmeli, karışık anlamlar içermemelidir. Örneğin, babasının bilgisayarı ile oynayan beş yaşındaki çocuğunuza Keşke babanın bilgisayarı ile oynamasaydın! ya da Babanın bilgisayarı ile oynamanı istemediğimi biliyorsun! gibi sözler söylediğimizi düşünelim. Büyük ihtimalle çocuğumuz oynamaya devam edecektir. Çünkü çocuğun bilgisayarı bırakması konusunda net bir mesaj vermedik. Bırakırsan iyi olur ama çokta zorunlu değilsin. anlamını ilettik. Hâlbuki annesi bilgisayarı bırakması konusunda net bir mesaj ilettiğini düşünüyor. Bu zaten oynamaktan zevk alan çocuğa yeşil ışık yakar. Belirsiz sınırların sonuçlarını deneyerek öğrenmeye götür. Hâlbuki çocuğunuza Hemen onu kapatmalısın! diye daha net bir anlam iletebilirsiniz. Çok sık olarak yaptığımız hatalardan biri koyduğumuz yasaklara uymayan çocuğumuzu, sonuç uygulamak için affetmek ve bir daha yapmaması için ona öğüt vermek ya da onu tehdit etmektir. Ama genellikle o yasağın tekrar tekrar yapıldığını görürüz. Sadece sesimiz yükselir o kadar. Davranışlarımız sesimizle uyumlu değildir. Sözlerimiz başka, davranışlarımız başka mesaj iletir. Bu durumda ilettiğimiz mesaj Bunu yapmanı istemiyorum ama yaparsan da sadece öğüt vermeye, tehdit etmeye devam ederim. anlamına gelmiyor mu? Bu yaklaşımlar çocuğun istenmedik davranışlarını ortadan kaldırmaz. Etkisiz boş çaba olur. Aksine, çocuğu bizim öneri ve uyarılarımıza karşı duyarsız hâle getirir. En önemlisi, vermeye devam edeceğimiz eğitim için iletişim kanallarını tıkar. Çocuklarınıza koyacağımız uygun kuralların takipçisi olmalıyız. Koyduğumuz kuralları, kendi anlık şartlarımıza ve psikolojimize göre bazen görüp bazen görmezden gelmemeliyiz. Kararlı ve tutarlı olmalı, tekrar eden aynı tür istenmedik davranışlara aynı sonuçları uygulamalıyız. Aşırı duygusallıkla göstereceğimiz yumuşama hem onu tereddüde düşürür hem de daha büyük sürtüşmelere kapı açar. Yani zararı yararından çok olur. Örneğin çocuğun oyuncakları oyunu bittikten sonra toplama kuralına her zaman aynı tepkiyi vermeli, gerekirse toplanmayan oyuncakları her seferinde, belirlenen süre için kullanmamak üzere kaldırmalıyız. Bazen biz toplar ya da başkasına toplatırsak çocuk her seferinde bu sonucu elde etmek için sınırları zorlayacaktır. Hâlbuki çocuğunuz için hayır gerçekten hayır anlamına gelmelidir. 3
Kuralların konmasında anne ve baba mümkün olduğunca birlikte hareket etmelidir. Aksi hâlde çocuk, iki ayrı mesaj alacak, seçimini kendi isteği doğrultusunda yapacaktır. Bu da doğru davranışın benimsenmesine engel olacaktır. Bu nedenle çocuğumuzun eğitimini paylaşan kişilerle ortak davranışlar oluşturmalıyız. Mesajlar çocuğun davranışları üzerinde yoğunlaştırılmalıdır. Yani odak noktası düzeltilecek hareket veya davranış olmamalıdır. Çocuğun benliğini, duygularını, değerini küçülten, inciten söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Sen ne anlamaz çocuksun! gibi genelleyici, küçültücü sözler söylenmemeli, söz konusu istenmedik davranışı durduran en yalın ifade kullanılmalıdır. Kanepede zıplanmayacağını biliyorsun, hemen oradan in! gibi Sadece kendisinin değil, tüm aile bireylerinin uyması gereken kurallar olduğunu çocuğunuzun fark etmesini sağlamalıyız. Çünkü özellikle anne babaları, kedilerine model alacakları en yakın kişilerdir. Onlarda görerek öğrendikleri olumlu ve olumsuz davranışların çocuklar üzerindeki etkileri büyüktür. Çünkü onlar, çocukların en sevdiği, en çok etkilendiği kişilerdir. Bu nedenle, çocuklarımıza her zaman, her konuda iyi örnek olmaya gayret etmeliyiz. Bazen çocuklar koyduğumuz sınırlar konusunda bizi tartışmaya, pazarlığa veya sınırlarda uzlaşmaya zorlayabilirler. Haksızlık ama peki ben bu kadarını yapayım., Bana şunu verirsen yaparım. gibi. Bu tür konuşmalar uzayacak olursa Bu konuşmayı bitirdik, bu konuda bir şey söylersen olacak. gibi davranışsal aşamada yapacağınızı söyleyin. Çünkü bunun tartışılacağı zaman, kurala uyulması gereken zaman değildir. Sonrasında konuşulabilir. Çocukların bu konuşmaları çoğu kez sınırları zorlama çabalarında kullandıkları taktiklerdir. Sakinleşme tekniği olarak Mola kullanın. Bazen, sınırların uygulanacağı zamanda biz veya onlar gergin olabiliriz. Bu durumda duygularımızı kontrol edebilmek, sakinleşmek için, Sanırım ikimizde kızgınız, istersen on dakika odanda veya salonda bekle. Sonra konuşalım diyebiliriz. Moladan sonra konuşmaya hazır mısın? diye sorarak başlayabilirsiniz. Eğer, her şey kontrolden yeniden çıkarsa gene mola veriniz. Bu metodu birbiriyle kavga eden çocuklarınız içinde kullanabilirsiniz. Oyuncağı paylaşma konusunda kavga eden çocuklarınıza, Ben sizin kavga etmekten daha iyi bir çözüm bulacağınıza inanıyorum, ya kavga etmeden bir çözüm bulun ya da bir süre odanızda sakinleşince tekrar konuşalım. Bu süre içinde oyuncak bende kalsın. dediğinizde genellikle uzlaşmacı öneriler getirebilirler. 4
Çocuğumuza zaman ayırırken, benlik saygısını beslerken, olumlu davranışları geliştirmek için sınırlar koyarken, iyi bir model olurken, kendimizi geliştirmeye çalışırken her fırsatta sevgimizi koşulsuz olarak göstermemiz ve ne olursa olsun onu sevdiğimizi bildiğinden emin olmasını sağlamamız gerektiğini asla unutmayalım. Çocuklarımızı Hep Birlikte Sevgimizle Büyütmek Dileği ile.. Kaynakça: Kulaksızoğlu, Adnan. Farklı Gelişen Çocuklar. Epsilon Yayınevi, 1.Baskı, Ocak 2003 Cüceloğlu, Doğan. İçimizdeki Çocuk. Remzi Kitapevi,15.Baskı Cüceloğlu, Doğan. Yetişkin Çocuklar. Remzi Kitapevi, 20.Baskı 5