İSLAM ÖNCESİ DIŞA AÇIK ARABİSTAN DA EKONOMİK BULGULAR



Benzer belgeler
Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla EKONOMİK DURUM

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

5. KUREYŞ SÛRESİ ÖĞRENELİM

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

BEDİR SAVAŞI. Nedenleri Savaş Sonuçları UHUD SAVAŞI. Nedenleri. Savaş Sonuçları HENDEK SAVAŞI. Nedenleri. Sonuçları. Kaynakça

Ticaret ve Devlet. 21 Kasım 2017

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HZ.MUHAMMEDİN HAYATI DKB

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2010/48

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık

SUN BAĞIMSIZ DIŞ DENETİM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

İSLÂM ÖNCESİ DIŞA KAPALI ARABİSTAN DA SOSYO-EKONOMİK BULGULAR VE SU LÛKLAR HAREKETİ

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

Yeminli Mali Müşavirlik & Denetim & Danışmanlık

Tel: / e-posta:

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

Peygamber Efendimiz (sav) in Ticaret Ahlâkı

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

DİNİ İÇERİKLİ EKONOMİK BİR KAVRAM: HUMS (İslâm Öncesi Mekke nin Ticari İlişkileri Yönüyle)

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

İslam Tarihi Kaynakçası

İslamiyette Hac. Nazmi al-jubeh. Çini pano Kâbe tasvirli. Osmanlı, 1676 İslam Sanatı Müzesi Kahire, Mısır

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

II. ULUSLARARASI HELÂL ÜRÜN EKONOMİSİ SEMPOZYUMU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Kadınların Savaş ve Sağlıkla İlgili Hizmetleri

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

GİDER VERGİLERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI

Flap Kongre Toplantı Hizmetleri. Otomotiv ve Turizm Anonim Şirketi Yılı Hesap Dönemine Ait. Yıllık Bağlılık Raporu

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir.

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

Devrim Öncesinde Yemen

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İÇ TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ Ekonomik Araştırmalar Şefi

PROF. DR. İRFAN AYCAN ÖZGEÇMİŞ

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017


Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

kpss Önce biz sorduk 50 Soruda SORU Güncellenmiş Yeni Baskı ÖABT SOSYAL BİLGİLER Tamamı Çözümlü ÇIKMIŞ SORULAR

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

1. SRO-Haramain Hızlı Tren Ağı (HHR): 1. Aşama: 1&2. Paket

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ TG 6 ÖABT DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

Kutlu Doğum Haftası. Etkinlik Türü: Bilgi. Konu Alanı: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) in Hayatı. Kapsamı: Hazırlayan: Musa AYDOĞDU

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Transkript:

İSLAM ÖNCESİ DIŞA AÇIK ARABİSTAN DA EKONOMİK BULGULAR İsmail ÖZSOY Uluslararası Ekonomik İlişkiler Bölümü, Uluslararası Karadeniz Üniversitesi, Tiflis / GÜRCISTAN ismailozsoy@yahoo.com iozsoy@ibsu.edu.ge ÖZET İslâm öncesi Arabistan ın dışa açık bölgelerinde, dışa kapalı bölgelerden farklı olarak, özel mülkiyet ve liberal ekonomiye dayanan, nisbeten yüksek bir hayat standardına karşılık sınıflı ve gelir dağılımı bozuk bir toplum ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Mekke ve Medine bağlamında İslâm öncesi dışa açık Arap toplumunun ekonomik yapısı analiz edilmiştir. Mekke, iyi organize olmuş uluslararası bir ticaret merkezi olarak yüksek bir ticarî kültüre ulaşmıştır. Hılfu l-fudûl ve benzeri kurumlarla iç ve dış ticaretin güvenliği sağlanmıştır. Ticaret, faizli kredi ve ortaklıklarla finanse edilmiştir. Panayırlar Arap toplumunun dil ve kültür birliğini sağlamıştır. Tarım şehri Medine de uygulanan toprak işletme yöntemleri adaletsiz gelir bölüşümüne yol açmıştır. Çalış-mada şu sonuca ulaşılmıştır: Yüksek maddî kültüre rağmen Arap toplumu, sınıflı ve gelir dağılımı bozuk yapısı, putperest inancı ve ahlakî ve manevî değerlerdeki boşlukları sebebiyle tarihe câhiliye toplumu olarak geçmiştir. Anahtar Kelimeler: Arabistan, Arap, İslam, Mekke, Medine, hilfu l-fudûl. ECONOMIC FINDINGS IN THE OPEN REGIONS OF PRE-ISLAMIC ARABIA ABSTRACT In contrast to closed regions, in the open regions of pre-islamic Arabia appeared a classed society with unequally distributed income in return for relatively high standard of life based on private property and liberal economy. In this study, economic structure of pre-islamic open Arabia is analized in the context of Mecca and Medina. As a well-organized international trade center, Mecca achieved a high culture of trading. Trade, both local and international, was secured with institutions such as hilf al-fudul and others. Trade was financed with loans at interest and partnerships. Fairs served the unity of language and culture of Arabian society. Land cultivation methods in Medina, the city of agriculture, resulted in unequal distribution of income. The work concludes that, though high material culture, Arabian society was a past history as jahiliya (ignorance) with a classed structure of society and unequal distribution of income, paganism, and its infirmities in moral and spiritual values. Key Words: Arabia, Arab, Islam, Mecca, Medina, hilf al-fudul. GİRİŞ Birbirinden farklı ekonomik ve sosyal özelliklere sahip, biri dış dünyaya kapalı, diğeri açık iki farklı bölgeye ayrılan İslâm öncesi Arabistan, İslâm toplu-munun oluşmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Yabancı görüşlerin hiç veya çok az tesir ettiği iç kısımlar ile Araplardan başka hiç kimsenin girmediği bazı sahil bölgeleri Arap yarımadasının dışa kapalı bölgelerini oluşturur. Bu bölge-ler, insan hayatının çöl şartlarına uyumunu temsil eden bedevîlikle özdeşleşmiştir. Bedevîlik, insan karakterinin olumlu ve olumsuz yönlerinin en keskin çizgileriyle ortaya çıktığı paradoksları olan bir hayat tarzı olarak dikkatimizi çekmektedir. Meselâ, fakirlik ve yoksulluk, engin bir cömertlik ve misafirper-verlik şeklinde ortaya çıkarken; kabile içi dayanışma ve bağlılık demek olan asabiyet, dışa karşı düşmanlık ve şiddet şeklinde kendini göstermiştir. Kabile reisinin fonksiyonu, bir aile reisinin fonksiyonundan çok farklı görülmemiştir. Göçebelik sebebiyle düzenli tarım ve el sanatlarını beceremeyen ve kıldan ya-pılmış çadırlarda yaşayan bedevîler, hayvancılık ve baskını geçim kaynağı ola-rak benimsemiştir. Çöl uzmanı bedevîler, aynı zamanda yolculara ve kervanlara rehberlik hizmeti sunmuştur. Kişiye özel çadır ve içindeki

mütevazı eşyanın dışındaki her şeyin ortak mülkiyete konu olduğu bu hayat tarzında insanlar ellerine geçen her şeyi paylaşmıştır. Zengin ve fakir ayrımının olmadığı top-lumda varlık ve yokluk aynı anda paylaşılmıştır. İslâm Peygamberinin (as) Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir hadisinin veciz bir şekilde ifade ettiği İslâm daki sosyal adalet anlayışının bedevîlerdeki bu paylaşma gelene-ğinden büyük destek bulduğunu söylemek mümkündür. Arabistan ın Yemen, Mekke, Medine ve Suriye gibi dış tesirlere maruz çevreleri, gelir dağılımının bozulduğu ve sınıflı toplum yapılarının ortaya çıktığı bölgeler olarak göze çarpmaktadır. Bu özellikleriyle Arap kültür ve medeniye-tini en iyi temsil eden uygarlıklardan birisi Sebelilerdir. Sebeliler, ziraat ve ticaretle uğraşarak, bilhassa Mısır, Habeşistan ve diğer bazı ülke mabedlerinde bolca kullanılan ıtriyat (perfumes) ticaretini ellerinde tutmaları sayesinde büyük servetler edinmişlerdir. Ancak Yemen de oluşan bu servetin âdil bir şekilde dağıtılmaması sebebiyle zengin-fakir sınıflaşması ortaya çıkmıştır. Sınıf hayatı, ülkenin kuzey ve güneyinden gelen ziyaretçiler ve tüccar vasıtasıyla Hicaz böl-gesinin en önemli şehirleri olan Mekke ve Medine ye de ulaşmıştır. İslâm ın arefesinde ticarî ve dinî bir merkez olarak ağırlığı artan Mekke de askerî, idarî ve iktisadî meselelerin görüşüldüğü şehir parlamentosu Dâru n-nedve nin de kurulmasıyla bu şehir küçük bir cumhuriyet haline gelmiştir. 1 Bütün Arapların teveccüh ettiği Kâbe yi de barındıran Mekke böylece Arap yarımadasının dik-katleri en fazla üzerine çeken dışa açık bölgesi olmuştur. Kur an ve hadis gibi temel kaynakların yanı sıra ikinci ve üçüncü el kay-naklara dayanılarak hazırlanan bu çalışmada, Arabistan ın İslâm öncesi dışa açık bölgeleri Mekke ve Medine ölçeğinde ele alınarak, bu iki şehrin ekonomik ve sosyal hayatından bulgular tesbit edilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede Mekke deki canlı uluslararası ticarî hayat, ticaretin güvenliği, panayırlar ve ver-gi, ticaretin finansmanı ve tarım şehri Medine de toprak işletim sistemi ana başlıkları oluşturmuştur. ULUSLARARASI TİCARET VE MEKKE Arabistan ın dışa açık bölgelerinde çok eski tarihlerden beri halkın en önemli ekonomik faaliyeti ticarettir. Bu yüzden, Her Arap iyi bir tâcirdir sözü darbımesel olmuştur. 2 Ticaret Mekke halkı için çok daha fazla bir anlam taşımıştır. Öyle ki Kur an, indirildiği bu toplumun temel vasfına uygun olarak ticarî denebilecek bir gramerle gelmiş; dinî hayata ait tabirler bile ticarî terimlerle ifade edilmiştir. Meselâ iman etmek, kârlı bir alış-veriş yapmak tabiriyle anlatılmış; 3 Allah, cennet karşılığında müminlerden canlarını ve mal-larını satın almıştır. 4 Mekke, arazisinin susuz ve ekinsiz bir vadi 5 olması sebebiyle, bu şehrin sâkinleri olan Kureyşliler ticarette ilerleyip üstünlük kazanmışlardır. Mekke yi ticaret merkezi haline getiren faktör, onun yerleşime uygun veya ticaret yolları üzerinde olması değil, Kâbe nin bu şehirde bulunmasıdır. Nitekim Tâif, hem tarıma ve yerleşime uygun olması hem de kuzey-güney arasındaki tabiî ticaret yolu üzerinde bulunması sebebiyle Mekke nin yerini almaya daha uygundur. Ancak Kâbe sayesindedir ki Mekke, milâdî VI. asırdan itibaren Habeşistan, Şam ve Yemen arasında ticarî bir merkez haline gelmiştir. 6 1 2 3 4 5 6 Hamidullah, Muhammed, İslâm Peygamberi (Çev. Salih Tuğ), 5. Yayın, İrfan Yayımcılık, İstanbul 1990/1411, s. 851; Peters, F. E., Mecca: A Literary History of the Muslim Holy Land, Princeton University Press, West Sussex UK, 1994, s. 17. Özaydın, Abdülkerim, Arap, İslâm Ansiklopedisi, III, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 1991, s. 323. C. Toorey bu hususta şu tesbiti yapmaktadır: Dinî düzleme aktarılan ticarî terimlerin sayısı dikkate şayandır. İnsanların amelleri bir kitapta kayıtlıdır. Yargılama, hesap görmedir. Mizan kurulur ve ameller tartılır. Her can işlediği ameller karşılığında rehin tutulur. Amelleri uygun bulunursa, ücretini alır. Resûl ün davasına destek olmak, Allah a borç vermektir. (Özel, Mustafa, Adam Zengin Olur Mu?, İş Hayatında İslâm İnsanı (Homo Islamicus), MÜSİAD Araştırma Raporları: 9, İstanbul Aralık 1994, s. 4, C. C. Torrey, The Commercial-Theological Terms in the Koran, Leiden, 1982. Zikreden: W. M. Watt, Muhammad s Mecca, Edinburg University Press, 1988, s. 40 dan naklen) Kur an, Tevbe, 111. Kur an, İbrahim, 37. Peters, F. E., Mecca: A Literary History of the Muslim Holy Land, Princeton University Press, West Sussex UK, s. 22.

Ticaret deve kervanları ile ve büyük sermayelerle yapılmıştır. Büyük riskler taşıyan bu ticaretten yüzde yüze varan kârlar elde edilmiştir. Yol kesen eşkıyanın yağmacılık tehlikesi yanı sıra, uzun süren seyahatler esnasında yük develerinin bazan yarı yolda ölümleriyle karşılaşılmıştır. Kervanda çalışan işçilerle hayvanlara ait masraflar yurttakine nisbetle yolculuk esnasında yüksek meblağlara varmıştır. Aynı zamanda muhafız birlikleri, gümrükler ve daha bir çok görünmez masraflar için nakdî ödemeler yapmak gerekmiştir. Bu sebeple tüccar çoğu zaman birlikte seyahat etmiş, herhangi bir sebeple bir bölgeye ken-disi gitmek istemediğinde ise, malını bir başka tacire vermiş ve kârı aralarında bölüşmüşlerdir. 7 Arapların mukaddes olarak bildikleri Kâbe'nin mütevellisi olma avanta-jını değerlendiren Kureyş'in ticaret kervanları, bütün Araplar arasında meşhur olmuştur. Dolayısıyla bu kervanlar, saldırılardan emin olarak, her yöne korku-suzca gidip gelmişlerdir. Bu kafileler önceden Sebe kervanlarının yaptığı gibi, yarımadayı enine ve boyuna katederek Gazze, Beytü'l-Makdis ve Dimeşk'e gitmişler, Kızıldeniz'i geçerek Habeşistan'a ulaşmışlardır. Cidde limanı, Mekke ve Habeşistan ticaretini sağlayan ara istasyon vazifesini görmüştür. Ticaret mal-ları Cidde'den Bahreyn'e, buradan da İran körfezinden çıkarılan incilerle beraber kayıklarla Fırat deltasına taşınmıştır. 8 Kureyş kervanları San a panayırları, Umman ve Yemen limanlarından Akdeniz kıyılarında yer alan bölgelerde bulunan mabed, kilise ve saraylarda çok kullanılan buhur ve güzel kokular; Hindistan, Çin ve diğer doğu ülkelerinden Yemen limanlarına getirilen kıymetli madenler, silahlar, sahtiyan (işlenmiş deri) ve ipekli dokumalar yüklerlerdi. Bu kervanlar, Dimeşk ve Busrâ çarşılarından buğday, zeytinyağı, bakliyat, kereste, ipek ve diğer mamuller; Habeşistan'dan baharatlar; Mısır'dan da kubâtî diye bilinen dokumalar yüklerlerdi. Araplar, yarımadanın başkaları için sarp ve korku verici olan çöllerin the-likeli ve emniyetli bölgelerini biliyor, yürüyüşün meşakkatlerine ve aşırı çöl sıcaklarına tahammül edebiliyorlardı. Şam, Habeşistan ve diğer ülke insanları ise, bu tehlikeli ve sarp yolları, büyük çölleri ve geniş kum sahralarını geçmeğe muvaffak olamıyorlardı. Mekkeliler, Mutlu Beldeler (Arabia Felix) 9 olarak bilinen Yemen, Şam ve diğer bölgeler arası ticareti ele geçirmişler, özellikle ticaret mallarının sevkini tekellerine almışlardır. Ticareti ele geçirmeleri ve onu Mekke'de merkezîleştirmelerinin neticesi olarak Mekke halkı, büyük servetler kazanmışlardır. Değişik bölgelere ticaret için giden Kureyşliler, özellikle kışın soğuğunda Yemen gibi sıcak bir bölgeye, yazın sıcağında da Şam gibi serin bir şehre olmak üzere, sayıları binlere varan develerle yılda iki büyük kervan çıkarıyorlardı. Mekke den Yemen ve Şam a, hatta bazan Ankaya ya kadar uzanan bu ticaret kervanlarını ilk defa başlatan Hz. Peygamber in (as) dedesi Abdulmuttalib in kardeşi Hâşim dir. 10 Bu durum onlara yılın tamamını ticarî faaliyetlerle değerlendirme imkânını tanımıştır. 11 TİCARETİN GÜVENLİĞİ Mekkeliler için hayatî önem taşıyan ticaretin güvenlik içinde yapılabil-mesi için bazı müesseseler geliştirilmiştir. Bunlar emân, îlâf, hılfu l-fudûl ve emanet kurumlarıdır. Emân, Kureyş tâcirlerinin kutsal Kâbe hizmetini elinde bulundurmaları sebebiyle bölge idarecilerinden kendileri için aldıkları dokunul-mazlık hakkıdır. Bu sayede onlara geçtikleri bölgelerde kimse 7 8 9 10 11 Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, s. 56. Hasan, İbrahim Hasan, Siyasî Dinî Kültürel Sosyal İslâm Tarihi (İT), Terc. İ. Yiğit, S. Gümüş, Kayıhan Yayınevi, İstanbul 1985, I, s. 83. Farah, Caeser E., Islam: Beliefs and Observance, 7 th ed., Barron s Educational Series, Inc., NY, 2003, s. 18. Asıl adı Amr olan Hâşim, Mekke de uzun yıllar süren bir kıtlık sebebiyle Şam a gidip büyük miktarda ekmek yaptırmış, develerle getirip et suyuna doğrayarak halkı doyurmuştur. Bu sebeple kendisine ekmek parçaları veya ekmeği parçalayan anlamında Hâşim lakabı takılmıştır. Hâşim bir Şam seyahati esnasında Gazze de vefat etmiş ve hacılara yiyecek ve içecek dağıtma vazifesini Muttalib üzerine almıştır. (Peters, Mecca, s. 26-7) es-sâlih, Subhî, İslâm Mezhepleri ve Müesseseleri Doğuşu ve Gelişmesi (Çev. İ. Sarmış), Bir Yayıncılık, İstanbul 1983, s. 41, 42.

taarruzda bulun-mamıştır. 12 Îlâf kurumu da Mekke den uzak mahallerde iktisadî güvenliği sağlayabilmek için geliştirilmiştir. Buna göre, Kureyş kervanlarının geçtiği yollar üzerinde bulunan kabileler bu kervanların geçiş güvenliğini sağlayacak, bunun karşılığında kendilerinin ürettiği mallar Mekke tüccarı tarafından uzak Pazar-larda satılıp bedeli kendilerine teslim edilecekti. Böylece hem Mekke sermayesi güçlenmiş, hem de civardaki kabile ekonomileri gelişmiştir. Bu da Mekke merkezli geniş ve emniyetli bir ekonomik alan oluşturmuştur. 13 Mekke de ticaretin güvenliğini sağlayan kurumlardan biri de Hılfu l-fudûl dur. Pact of the Virtuous (Fâdıl (erdemli, dürüst) İnsanlar Birliği/Akdi) olarak tercüme edilebilecek olan bu müessese, ticarî anlaşmazlıklara müdâhale teşkilatıdır. 14 Mekke ye gelen yerli-yabancı tüccarın hukukunu korumak için tesis edilmiştir. 15 Mekke büyük bir ticaret merkezi olma yolunda mesafe kat ettikçe büyü-yen sermayelerini kendi kabile ekonomileri içinde kullanamaz hale gelen tacir-ler Mekke ye göç etmişlerdir. Mekke ye ulaşan her tacir, anlaşma gereğince kendi dengi olan bir tacirle ittifak kurmak zorunda olduğundan, tüccar serma-yesi daha da güçlenmiştir. Sermaye piyasasındaki bu gelişmeye paralel olarak bir de geniş bir hizmet sınıfı oluşmaya başlamış; bu da hem toplumsal bir taba-kalaşmaya hem sınıf içi çatışmalara yol açmıştır. Güçlü kesimler iktisadî iliş-kilerin kendi lehlerine devamını sağlamak için yeri geldiğinde kaba güç kullanmaktan çekinmemiştir. Bu durum hem içi güvenliği zedeliyor hem civar bölge tüccarının Mekke panayırlarına itimadını sarsıyordu. Kureyş in içinde Ümeyye Oğulları fırkası diğerlerine baskı yapıyor ve iktisadî rantın büyük bölümüne el koymak istiyordu. Bunun üzerine Hâşim, Zühre ve Teym Oğulları bir araya gelerek kendi ittifaklarını kurmuşlardır. Mekke de büyük bir kalabalığın iştirakiyle şehrin ileri gelenlerinden Abdullah bin Cüd an ın evinde bir araya gelen gurup, mazlumun hakkını alın-caya kadar zalime karşı birlikte hareket etmeye yemin etmiştir. Bu ittifakın, mazlumun iktisadî durumunda eşitliğe tamamen riayet edilerek sonuna kadar devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bu yemine Hz. Muhammed (as) de katılmış ve O, sonraları bununla daima iftihar ettiğini belirtmiştir. 16 Hılfu l-fudûl denilen bu teşkilat, Kureyş in itibarını koruduğu gibi, tehlikeye düşen ticarî güvenliğin ardından piyasaya, zayıfların gözetildiği bir insaf ve güven ortamı kazandır-mıştır. Bu yolla bir çok ticarî anlaşmazlık çözülmüş, tekelci eğilimler kırılmış, zayıflarla yabancı tüccarın hakkı korunmuştur. 17 İslâm öncesi Mekke Arap toplumunda bir de emânet müessesesinin varlı-ğı bilinmektedir. Para ve kıymetli eşya sahibi olan kişiler, bu varlıklarını çalın-ma veya kaybolma gibi tehlikelerden korumak için emin (güvenilir) kişilere emanet ederlerdi. Peygamberlik öncesi döneminde Hz. Muhammed de (as) bun-lardan biriydi ve bu sebeple el-emin sıfatıyla şöhret kazanmıştır. 18 Panayırları ele alırken sözünü edeceğimiz haram aylar uygulaması ve ticarî anlaşmaz-lıklara bakan hâkimler de ticaretin güvenliğinde önemli rol oynamıştır. 12 13 14 15 16 17 18 Alûsî, Sebâiku z-zeheb fî Ma rifet-i Kabâili l-arab, Bağdat 1280 Hicrî, s. 69. Kur an, Allah ın kendilerine olan bu nimetlerini hatırlatarak Kureyşlileri Allah a kulluğa davet etmiştir: Eğer Allah'ın başka nimetlerinden dolayı ona kulluk etmiyorlarsa, hiç değilse Kureyş'in güvenliğini sağlayıp onları kış ve yaz yolculuğuna alıştırdığı için bu evin (Kâ'be'nin) Rabbine kulluk etsinler. O Rab ki, onları yedirip açlıktan kurtardı ve onları korkudan güvene kavuşturdu. (Kur an, Kureyş, 1-4) http://www.ymofmd.com/books/infinitelight/infpg2.html (Erişim tarihi: 29 Ağustos 2005) Bamyeh, Mohammed A., The Social Origins of Islam: Mind, Economy, Discourse, University of Minnesota Press, USA, 1999, s. 38, 91. Bir örnek: Zebid kabilesinden bir tacir Mekke ye mal satmaya gelmişti. Ebu Cehil diğer tacirleri engelleyerek kendisi çok düşük bir fiyat teklif etti. Ebu Cehil in nüfuzundan dolayı kimse daha yüksek bir fiyat teklif edemedi. Tacir, pek üzgün olarak Hz. Peygamber e (as) gitti. Hz. Peygamber üç deveden oluşan malını sahibinin istediği fiyattan satın aldı. Fakat Ebu Cehil ile aralarında sert münakaşalar geçti. Belki bu hadise bir daha uzlaşmamak üzere aralarının açılmasına sebep olmuştu. (Belâzûrî, Ensâb, I, Ha. No. 258, 261 den naklen, Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, s. 54) Örnekler için bkz. Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, s. 53-4. Ibn Hişâm, es-sîretu'n-nebeviyye (İslâm Tarihi Sîret-i İbn-i Hişam Tercemesi adıyla Çev. Hasan Ege), Kahraman Yayınları, İstanbul 1985, I, s. 262; Daryal, Ali Murat, İslâm'ın Doğuş ve İlk Yayılışının Psiko-Sosyal Açıdan Tahlîli, Marmara Ün. İlâhiyat Vakfı Yay., İstanbul 1989, s. 21.

PANAYIRLAR VE VERGİ Dışa açık bölgelerde en önemli ekonomik faaliyet olan ticaretin gelişmesi büyük ölçüde panayırlar sayesinde olmuştur. Her yıl belli yer ve zamanlarda düzenlenen bu panayırlar, yarımadanın ekonomik, sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yer işgal etmiştir. Araplar arası bu panayırlar bütün yarımadayı kuzeyden güneye, doğudan batıya yıl boyunca dolaşıyor ve yalnız belli bir bölgeden değil, İran, Hire, Hind hatta Çin den yabancı tüccarları çekiyordu. Bu durum Arabistan ın İslâm dan önce bir iktisadî federasyona kavuştuğunu göstermektedir. Birliğin gerektirdiği barış ortamı, dinî ve askerî yönlerden teminat altına alınmıştır. 19 Bu teminat, savaşmanın haram sayıldığı eşhuru l-hurum (haram aylar) ve muhafız kıtalarıyla sağlanmıştır. Ayrıca ticarî ihtilafları çözmek üzere panayırlarda hâkimler görev yapmıştır. Panayırlar, bölge lehçe-lerinin birbirine yaklaşmasında, ülke birliğinin güçlenmesinde ve ticaret kanun ve kurallarının her yerde bir ve aynı hale gelmesinde etkili olmuştur. 20 Panayırların çoğunda, buralara mal getirenlerden bölgeye hâkim kabile tarafından öşür (onda bir) vergisi alınmıştır. 21 Yarımadada bu verginin dışında başka vergi uygulamaları da tesbit edilmiştir. Bunlardan, mabedlerde din adam-larının topladıkları ve halkın ilahlara yakın olmak niyetiyle sundukları takdimler (offerings), kuzeyde Bizans himayesi altında yaşayan bir Arap devleti olan Du cumlulara güneyden kuzeye göçen Gassanlıların ödediği baş vergisi sayıla-bilir. Kabilelerde ise, toprak sahiplerinin elde ettikleri mahsûlâtın bir kısmını topraksız muhtaçlara, yine bir kısım mahsul ile hayvanlarından bir kısmını Allah a ve bazı putlara tahsis ettikleri bilinmektedir. İslâm öncesi Mekke de ziraat yapılmadığından her hangi bir ziraî vergi-leme sistemi söz konusu olmamıştır. Ancak şehre dışarıdan yabancıların getir-diği ithal mallar ile fuarlara getirilen mallardan öşür vergisi alınmıştır. Ayrıca hacılara ziyafet vermek ve fakir hacıların dönüş masraflarını karşılamak üzere kurulan fona ödenmesi gereken Rifâde adlı aynî bir mükellefiyet de yer almıştır. 22 TİCARETİN FINANSMANI Kureyşlilerin uluslararası ticaret için ilk sermayeyi Kâbe ye gelen hacı-larla yaptıkları ticaretten sağlamış olabilecekleri düşünülmektedir. 23 Hâşim in uluslararası ticareti başlatmasıyla bir çok tüccar bu ticaret kervanlarına katılmış; bunlardan kendi sermayesiyle ticaret yapanlar olduğu gibi, kredi veya ortaklık usulüyle finansman sağlayanlar da olmuştur. Başka bir ifadeyle, Kureyşlilerin en önemli ekonomik faaliyeti olan ticaretin finansmanı öz sermayeye ek olarak iki şekilde sağlanmıştır: (1) faizli kredi finansmanı (2) Mudârebe usûlü kâr ortaklığı. 24 Hz. Peygamber in (as) dedesi Hâşim tarafından geliştirilen Mudârebe, 25 bir taraftan sermaye, diğer taraftan emeğin bir araya gelerek, elde edilecek kârın iki taraf arasında yarı yarıya, üçte bir sermaye sahibine üçte iki emek sahibine veya kârın yüzde şu kadarı sermaye sahibine yüzde şu kadarı emek sahibine şeklinde, nisbî olarak taksim edildiği; kâr elde edilmediği takdirde iki tarafın da bir şey alamadığı; zarar halinde ise, bu zararın sermayeden karşılandığı, emek sahibinin de boşa sarf ettiği emeğinin zararını göğüslediği bir ortaklık türüdür. 26 İslâm öncesi 19 20 21 22 23 24 25 26 Tuğ, Salih, İslâm Vergi Hukukunun Ortaya Çıkışı, Marmara Ün. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 1984, s. 11, 19-20. Hamidullah, age, s. 952-56. Hamidullah, age, s. 944-51 Tuğ, age, s. 13-6; Hamidullah, age, s. 869; Özaydın, agm, s. 323. Peters, Mecca, s. 16. Hamûd, Sâmî H. A., Tatwîr el-a'mâl el-masrifiyye bimâ Yettefiqu ve'ş-şerîatu'l-islâmiyye, Dâru'l-İttihad el-arabî li't-tıbâa, Kahire 1976, s. 47. Özel, Adam Zengin Olur Mu?, s. 4. Çizakça, C. Murat, A Comparative Evolution of Business Partnerships: The Islamic World and Europe, with Specific Reference to the Ottoman Archives, Brill Academic Publishers, Leiden, 1996, s. 4.

dönemde Hz. Muhammed (as), Mekke'nin zengin kadınlarından Hz. Hadice ile mudârebe ortaklığı kurmuş, başarılı ve çok kârlı bir ticarî faali-yette bulunmuştur. 27 Geçimleri ticarete dayanan Kureyş liderleri İranlılar, Habeşliler ve Yemen deki Himyerîlerle milletlerarası ticaret andlaşmaları yapmışlardır. 28 Bu andlaşmalara dayanarak, Kur an da da anlatıldığı gibi, 29 yazın Bizans ın elin-deki Şam a, kışın İran ın elindeki Yemen e olmak üzere ülkeler arası büyük ticaret kervanları düzenlenmiş ve ticaretin finansmanını anılan iki yoldan çoğunlukla faizli kredilerle sağlamışlardır. Mekke, ziraata elverişli olmamasına karşılık çok canlı bir ticarî hayata sahip olup, borsa simsarları, komisyoncular ve bankerler cenneti haline gelmiş-tir. Kervanların yollarda geçirdiği tehlikeler, erken veya geç gelişleri, mal ve çok çeşitli yabancı paralardan oluşan para piyasasında spekülatif faaliyetlere imkân sağlamıştır. 30 Ticaretin, dünyadaki genel siyaset ve ticarî ilişkiler hakkın-da bilgi sahibi olmayı gerektirmesi sebebiyle Kureyşliler, Bizans-İran ve Yemen - Habeşistan ilişkilerini takip ederek bu ilişkilerde ticaretlerini ilgilendiren hususları araştırmışlardır. Ticaret, özellikle ticarî hesaplar ve ticaretle ilgili ölçü ve tartı bilgilerini kazandıran, böylece ticaret adamlarını yetiştiren bir okul fonksiyonunu görmüştür. Ticaretle meşguliyetleri Suriye, Habeşistan, Mısır ve diğer ülkelere sık sık gidip gelmeleri ve Rum, Fars ve eski medeniyet sahibi topluluklarla ilişki-leri, Kureyşlilerin bu milletlerin siyasî, içtimâî ve edebî durumlarını öğrenme-lerine imkân sağlamıştır. Ticarî seyahatleriyle bu milletlerin kültürel ve maddî üstünlüklerini öğrenen Kureyşliler, vahalarda yaşayan bedevîlerin ulaşamadığı fikir seviyesine yükselmişlerdir. Okuma-yazma ve hesap bildikleri gibi, sonra-dan İslâmî fetihler esnasında izleri görüleceği üzere, kendilerine komşu olan milletlerin siyasî ve diğer durumlarını da öğrenmişlerdir. Bu sayede insanların Kâ'be'ye gelişlerini kolaylaştırarak vatanlarını ziyaret etmelerini teşvik etmiş-lerdir. 31 Bu maddî gelişmişlik düzeylerine rağmen câhiliyet toplumu denmesi, bu toplumun putperestliği ve evrensel ahlâkî ve manevî değerlerdeki sığlığı sebebiyledir. Putperestlik, bu insanların Yüce Yaratıcı ile bağlarını keserek, onların taştan-topraktan putlara tapmasına, böylece evrenin en değerli varlığı iken en basit varlıklar seviyesine inmelerine sebep olmuştur. İslâmiyet ise, bu toplumun sahip olduğu maddî kültürü insanî değer kriterleriyle revize etmiş ve onu yüksek ahlâkî ve manevî değerlerle donatarak bu insanları bütün insanlığa ışık tutar hale getirmiştir. TARIM ŞEHRİ MEDİNE VE TOPRAK İŞLETİM SİSTEMİ Arapların dışında yabancı olarak sadece Yahudilerin yaşadığı dışa açık diğer bir merkez de Medine veya İslâmiyet öncesi adıyla Yesrib idi. Yarı göçebe-yarı yerleşik yapısıyla Medine ağırlı olarak bedevî özellikleri taşıyor-du. 32 Mekke nin ekinsiz olmasına karşılık Medine, su kaynakları ve kuyularıyla Hicaz ın ortasında sahranın gülü olarak değerlendirilmiştir. 33 Halkı Arap, Yahudi ve az sayıda Amelikalılardan oluşan şehre ilk yerleşip, ev ve saraylar inşa edenler Amalikalılardır. Sonra Şam dan göç eden Yahudiler Medine ye saldıra-rak Amalikalıları oradan çıkarmışlardır. Evs ve Hazrec kabilelerinden meydana gelen Medineli Araplar, Sebelile-rin inşa etmiş olduğu Ma rib barajının Arim seliyle yıkılması üzerine Yemen -den göç eden halklardandır. Yahudilerin sık sık birbirlerine düşürdüğü Araplar arasında, Hz. Muhammed in (as) bu şehre 27 28 29 30 31 32 33 İbn Hişâm, I, s. 250; Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, s. 58. es-sâlûs, Ali Ahmed, Hükmü Vedâiı l-bunûk ve Şehâdâti l-istismâr fi l-fıkhi l-islâmî, el-ittihâdu d-devlî li l- Bunûki l-islâmiyye, Kahire ty, s. 14. Kur an, Kureyş, 106/1-4. Khan, Muhammad Akram, Issues in Islamic Economics, Islamic Publications Ltd., Lahore (Pakistan) 1983, s. 40-1. Hasan, İT, I, s. 85. Bamyeh, age, s. 30. Dayf, Şevkî, eş-şi ru l-ğınâî, Kahire, s. 1.

gelişinin arefesinde ezici savaşlar yaşanmıştır. 34 Mekke ve Tâif Araplarının sahip çıkmadığı Hz. Muhammed e (as) Medineli Arapların sahip çıkmaktan öte, adetâ Müslüman olmakta yarışmalarının altında yatan görünüşteki sebeplerden birinin, bu iki Arap kabilesin-den her birinin Hz. Muhammed i (as) kendi saflarına çekme yarışı olduğu kabul edilir. Kur an, bu iki kabilenin Müslüman olmakla, nasıl bir ateş çukurunun tam kenarından ve birbirlerini yiyip tüketerek yok olma tehlikesinden kurtul-duğunu ve birleşip bütünleştiğini anlatır. 35 Ticaret, zanaat ve ziraatla meşgul olan Yahudilerin en önemli meşgale-lerinden biri de tefeciliktir. İslâm ın faizi haram kılması Yahudiler için ağır bir darbe olmuştur. Bu durum Yahudilerin İslâm a karşı koymalarının en önemli sebeplerinden biri olarak görülmüştür. Ayrıca şarap ticaretini de elinde tutan Yahudiler rehin mukabilinde mal satma yöntemini kullanmışlardır. 36 Temel geçim kaynağı ziraat olan Medine de Hz. Muhammed in (as) gel-diği sırada, muhtemelen ondan da önce toprak çeşitli şekillerde işletilmiştir. Bunlardan birincisi, toprağın verimli-verimsiz veya sulak-kurak kısımlara ayrıl-ması ve verimli-sulak kısımların mahsulü toprak sahibine, verimsiz-kurak kıs-mın mahsulü kiracıya verilmesi şeklindedir. Buna benzer şekildeki başka bir paylaşım, tarlanın üçte ikisinin mahsulü tarla sahibine, üçte birinin mahsulü kiracıya şeklindedir. İkinci bir işletme yöntemi, tarlanın maktû bir miktar, meselâ 100 ölçek buğday gibi, miktarı önceden belirlenmiş bir mahsul karşılığında kiraya veril-mesidir. 37 Belirsizlikler ve her iki taraf için de riskler içeren bu toprak işletim yöntemleri, çoğu zaman kiracının bazan da toprak sahibinin zarara uğramasına sebep olmuştur. Arap kabilelerinin en büyüklerinden güçlü ve savaşçı Sakîf kabilesinin yaşadığı Tâif, Mekke nin doğusunda bir tarım şehridir. Sahil şehri olan Cidde ise, ticaret mallarının nakledildiği bir liman, dalgıçların inci ve mercan gibi kıymetli taşlar için denize açıldıkları bir merkezdir. Diğer dışa açık bölgelerde olduğu gibi halkı, karışık milletlerden ve değişik sınıflardan oluşmuştur. 38 34 35 36 37 38 es-sâlih, age, s. 44-5. Kur an, Âl-i İmran, 103. Ali, Cevad, Târîhu l-arab Kable l-islâm, VI, s. 22-3, 125. Zebîdî, Zeynu d-dîn Ahmed b. Ahmed, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi (Tecrîd) (Mütercim ve Şârih: Ahmed Naim), Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1981, VII, s. 168-9, Hadis No. 1057; Müslim, Ebu l-huseyn b. el-haccâc, el-câmiu s-sahih, Tahkik: M. Fuad Abdulbâkî, 1. Baskı, 1374/1955, Müsâkat, 18. es-sâlih, age, s. 45.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME İslâm öncesi Arabistan da bedevîliğin, sınıfsız homojen bir toplum yapı-sının ve ortak mülkiyete dayanan düşük düzeyde bir ekonomik hayatın hâkim olduğu dışa kapalı bölgelere karşılık; hayat standardının yüksek, fakat gelir dağılımının gayri âdil olduğu dışa açık bölgelerde sınıflı ve heterojen bir sosyal yapı egemen olmuştur. Ticaretin temel meşgale olduğu, tarım ve el sanatlarının da yer aldığı bu bölgelerde bir tür liberal ekonominin geçerli olduğu görül-mektedir. Birbirine zıt bu iki farklı görünümüyle Arabistan ın, İslâm öncesinde adeta vahşî kapitalizm ile bir tür sosyalizmi aynı anda yaşadığı anlaşılmaktadır. Ticarî seyahatleriyle komşu ülkelerin kültürel ve maddî üstünlüklerini öğrenen Kureyşliler, vahalarda yaşayan bedevîlerin ulaşamadığı fikir seviyesine yükselmişlerdir. Çağın ve uluslararası ticaretin gerektirdiği ilim ve kültür sevi-yesine ulaşmışlar, ticarî münasebette bulundukları milletlerin siyasî, sosyal ve ekonomik durumlarını öğrenmişlerdir. Komşu ülke hükümdarlardan ticarî imti-yazlar elde eden Mekkeliler, ticarî başarılarının zirvesine çıkmışlardır. Canlı bir iç ve dış ticaret ile spekülatif amaçlı para ve mal hareketlerine sahip olan Mekke de ticaret, faizli kredi ve kâr ortaklığı yöntemleriyle finanse edilmiştir. Ticaretin iç ve dış güvenliğine son derece önem verilmiş bunun için haram aylar uygulaması ve ticârî ihtilaflara bakan hâkimlerin yanı sıra emân, îlâf, hılfu l-fudûl ve emanet adı verilen kurumlar geliştirilmiş, komşu ülke hükümdarlarıyla anlaşmalar imzalanmıştır. Her yıl belli yer ve zamanlarda dü-zenlenen panayırlar Arabistan ı iktisadî bir federasyona, dil ve kültür birliğine götürmüştür. Bu ekonomik ve sosyal benzeşmenin, Arapların ileride İslâm şemsiyesi altında bütünleşmesinde yardımcı olduğu söylenebilir. Arapların toprağı işletmede kullandıkları kiralama ve işletim yöntemleri hem toprak sahibi hem kiracı belirsizlik ve riskler içermiş ve çoğu zaman kiracının bazan da toprak sahibinin zarara uğramasına sebep olarak, mahsulün iki taraf arasında gayri âdil bölüşümüne sebep olmuştur. Arabistan ın dışa açık Arap toplumu yüksek hayat standardı, uluslararası düzeyde ticaret kültürü ve organize toplum yapısına karşılık; gelir dengesizliği, sınıflı toplum yapısı ve konumuz dışında kalan inanç yapısı, ahlak ve manevî değerlerdeki boşluklarıyla tarihe câhiliye toplumu olarak geçmekten kurtula-mamıştır. İslâmiyet, işte böyle kompleks bir ekonomik ve sosyal ortamda doğ-muş, onu dönüştürerek bütün insanlık için yeni bir kültür ve medeniyetin kurucusu yapmıştır.

KAYNAKLAR Ali, Cevad, Târîhu l-arab Kable l-islâm. Alûsî, Sebâiku z-zeheb fî Ma rifet-i Kabâili l-arab, Bağdat 1280 Hicrî. Bamyeh, Mohammed A., The Social Origins of Islam: Mind, Economy, Discourse, University of Minnesota Press, USA, 1999. (ISBN: 0816632634) Çizakça, C. Murat, A Comparative Evolution of Business Partnerships: The Islamic World and Europe, with Specific Reference to the Ottoman Archives, Brill Academic Publishers, Leiden, 1996. (ISBN: 9004106014) Daryal, Ali Murat, İslâm'ın Doğuş ve İlk Yayılışının Psiko-Sosyal Açıdan Tahlîli, Marmara Ün. İlâhiyat Vakfı Yay., İstanbul 1989. Dayf, Şevkî, eş-şi ru l-ğınâî, Kahire, tarihsiz. Farah, Caeser E., Islam: Beliefs and Observance, 7 th ed., Barron s Educational Series, Inc., NY, 2003. Hamidullah, Muhammed, İslâm Peygamberi (Çev. Salih Tuğ), 5. Yayın, İrfan Yayımcılık, İstanbul 1990/1411. Hamûd, Sâmî H. A., Tatwîr el-a'mâl el-masrifiyye bimâ Yettefiqu ve'ş-şerîatu'l-islâmiyye, Dâru'l-İttihad el-arabî li't-tıbâa, Kahire 1976. Hasan, İbrahim Hasan, Siyasî Dinî Kültürel Sosyal İslâm Tarihi (İT), I, (Terc. İ. Yiğit, S. Gümüş), Kayıhan Yayınevi, İstanbul 1985. Ibn Hişâm, es-sîretu'n-nebeviyye (İslâm Tarihi Sîret-i İbn-i Hişam Tercemesi adıyla Çev. Hasan Ege), Kahraman Yayınları, İstanbul 1985. Khan, Muhammad Akram, Issues in Islamic Economics, Islamic Publications Ltd., Lahore (Pakistan) 1983. Kur an-ı Kerim. Müslim, Ebu l-huseyn b. el-haccâc, el-câmiu s-sahih, Tahkik: M. Fuad Abdulbâkî, 1. Baskı, 1374/1955. Özaydın, Abdülkerim, Arap, İslâm Ansiklopedisi, III, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 1991. Özel, Mustafa, Adam Zengin Olur Mu?, İş Hayatında İslâm İnsanı (Homo Islamicus), MÜSİAD Araştırma Raporları: 9, İstanbul Aralık 1994. Peters, F. E., Mecca: A Literary History of the Muslim Holy Land, Princeton University Press, West Sussex UK, 1994. (ISBN: 069103267X) Peters, F. E., Mecca: A Literary History of the Muslim Holy Land, Princeton University Press, West Sussex UK, 1994, s. 17. es-sâlih, Subhî, İslâm Mezhepleri ve Müesseseleri Doğuşu ve Gelişmesi (Çev. İ. Sarmış), Bir Yayıncılık, İstanbul 1983. es-sâlûs, Ali Ahmed, Hükmü Vedâiı l-bunûk ve Şehâdâti l-istismâr fi l-fıkhi l-islâmî, el-ittihâdu d-devlî li l-bunûki l-islâmiyye, Kahire, tarihsiz. Tuğ, Salih, İslâm Vergi Hukukunun Ortaya Çıkışı, Marmara Ün. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 1984. Zebîdî, Zeynu d-dîn Ahmed b. Ahmed, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi (Tecrîd) (Mütercim ve Şârih: Ahmed Naim), Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1981.