MUHARREM BAKKAL SÜREYYA BAKKAL FEHAMEDDİN OZAN ULUSOY ÇİN HALK CUMHURİYETİ'NİN 2009 MALİ KRİZDEN BÜYÜYEREK ÇIKMA NEDENLERİ Özet Çalışması Yazar: Yard. Doç. Dr. Muharrem Baykal Yard. Doç. Dr. Süreyya Bakkal Fehameddin Ozan Ulusoy Selenge Yayınları
2 Özet 'Kriz' kelimesinin etimolojik kökeni Yunanca ve Latince'ye dayanmaktadır. Yunanca 'Krinein' kökünden gelen 'krisis' sözcüğü, hem Yunanca'da hem de Latince'de karar vermek anlamındadır. Latince ve Yunanca'dan türeyen kriz sözcüğünün günümüzde genel kabul gören tanımı ise politika ve ekonomi alanında istikrarsız ve tehlikeli durumu ifade eden güç dönem olarak ifade edilmektedir. Sf:11 Ekonomik Kriz kavramı, konjonktürel dalgalanmalarda gerileme ve daralma dönemleri içerisinde üretimin daralması olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca kriz kavramı çağımızda küresel krizler olarak da isimlendirilmektedir. Bunun sebebi ise; küreselleşmenin bir etkisi olarak, herhangi bir ekonomide meydana gelen krizin, birbirine bağlı mali piyasalar yoluyla diğer ekonomilere hızla yayılabilmesidir. Milli ekonomileri yaşadıkları iktisadi krizlerde uluslararası kısa süreli sermaye hareketlerinin ve spekülatif saldırıların önemli bir rolü bulunmaktadır. Dünyada ve Türkiye'de yaşanan iktisadi krizlerde bu etkiler görülmektedir. Sf:12 Küresel ekonomik kriz, uluslararası ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkmasıdır. Sf:14 Tüm bu gelişmelerin yanında Salinas hükümetinin gevşek para politikası izlemesi, yüksek faiz oranları, döviz kurunu sabitleme girişimleri, Peso'nun değerlenmesi önce Meksikalı kapitalin Amerika'ya kaçmasına daha sonra da yabancı paranın kaçmasına neden oldu böylelikle Meksika'nın finansal krizi baş gösterdi. Ancak asıl krizin nedenini ülkeden çıkan yabancı sermaye olarak düşünebiliriz. Sf:16 Yukarıda sayılan kriz nedenlerinden her birinin belli ölçüde etkili olduğu gözlenmektedir. Ancak Güneydoğu Asya Krizini başlatan olayı portföy yatırımlarının ülkeden kaçması olarak tanımlayabiliriz. Sf:18 Rusya'da krizin nedenlerini genel olarak sıralayacak olursak; Çok geniş bütçe açıkları, firmaların aşırı boyutlarda kur riskine maruz bırakılması, yabancı kredilerde geri ödeme süresi bir yıl içinde dolan kısa vadeli borçların ağırlığı, finans ve bankacılık sektörlerinde altyapı ve denetim mevzuatının yetersizliği, maaş ve ücretlerin bütçe disiplinin kaybolması nedeniyle ödenmemesi ve sosyal ödemelere bağlı borçların artması, Sf:19 Bu yolla gelen sıcak, kısa vadeli sermaye hareketlerinin yönü Meksika'nın krize girmesi ve Amerikan faiz hadlerinin yükselmesiyle birlikte eksiye düşmüştür. Arjantin için krizin başladığı 1997 yılında ABD dolarının aşırı değer kazanması, Arjantin'in rekabet gücünü önemli ölçüde azaltmıştır. Devlet Başkanı Carlos Menem dönemindeki yolsuzluklar' zarar vermiş, yönetim iktidarını korumak için eyaletlere büyük miktarda para akıtmıştır.... Sf:21 Türkiye'de dışa açılma süreci 1980 sonrasında başladığı ve finansla serbestleşme
3 1990'da tamamlandığı için, Türkiye ekonomiden aşamalı olarak piyasa ekonomisine ekonomisinde 1990 yılı sonrasında ortaya çıkan geçiş başlamıştır. Bu çerçevede, Çin Milli krizler küresel kaynaklı finansal krizlerdir. Kongresi Şubat 1978'de, 1985 yılına kadar Türkiye ekonomisinde 1994, 2000 ve 2001 gerçekleştirilecek Dört Modernizasyon yıllarında üç önemli kriz yaşanmıştır. Programı'nı kabul etmiştir. Bu program ile tarım, Sf:23 sanayi, bilim, teknoloji ve savunma alanlarının Diğer yandan, diğer küresel krizlerde 1985 yılına kadar çağdaş koşullara ulaştırılması olduğu gibi Türkiye'de de yaşanan krizlerde uluslararası sermaye hareketleri etkili olmuştur. 1994 krizinden önce Türkiye'ye giren spekülatif sermaye makro dengesizlikleri de beraberinde getirmiş, 2001 krizinde ise oldukça büyük öngörülmüştür. Nitekim sanayi reformu 1984 yılına kadar tamamlanamamış, bu tarihten sonra Çin'de sanayi alanında Çin'de sanayi alanında gelişmeler başlamıştır. Sf:34 miktarlarda yabancı sermayenin çıkışı ile 1997-2002 yıllarını kapsayan ikinci beraber Türk ekonomisi tarihinin en büyük dönemin temel özelliği ise, büyümede mutlak bir krizlerinden birini yaşamıştır. düşüşün ve buna bağlı olarak fiyatlarda Sf:26 durgunluğun yaşanmasıdır. Büyümedeki mutlak... 1980 yılında ABD'deki mortgage düşüşün arkasında pek çok neden olsa da, asıl kredilerinin sadece yüzde 10'u tahvile nedenin verimsizlik veya teknolojik başarısızlık dönüşürken, 2006 yılında bu oran yüzde 56'ya olduğu söylenebilir. çıktı. Krediler geri dönmemeye başlayınca da riski paylaşarak yaygınlaştıran ve risklerini yok Sf:36 Üçüncü dönemin temel özelliği ise, ikinci edemeyen finans kuruluşları zarar etmeye dönemde ekonomide yaşanan aşırı ısınma başladılar. Sonuçta panik piyasalara hâkim eğilimlerine yönelik olarak hükümetin bunu olurken, bankalardan para çekilmeye, sermaye soğutma çabası içine girmesidir. ''Ekonomide hareketleri yavaşlamaya, likidite bolluğu aşırı ısınma kavramı, talep fazlasının olduğu ve daralmaya başladı ve kısa zamanda birçok ülkeyi içine alan bir kriz başlamış oldu. Sf:27 bu talebin enflasyonist baskı yarattığı durumda kullanılır. Ancak, Çin'de arz-talep eş zamanlı olarak arttığı için sorun fiyat artışları olmaktan çıkmış, bunun yerine yatırımlardaki aşırı artışlar 1949 yılında, Komünist Parti ve Mao endişe verici boyutlara gelmiştir. Bu dönemdeki Zedong öncülüğünde Halk Cumhuriyeti'nin yatırım artışlarının nedeni ise, devlet kuruluşunun ilan edilmesinden sonra uzun yıllar denetiminde olan bankaların verimli kredi kapalı bir ekonomi yapısı gösteren Çin, dağıtamamalarıdır. (Çin'de bankacılık uyguladığı merkez planlı ekonomi politikasıyla sektörü %100 devlete aittir. Kaynak ise istikrarı sağlamış, ancak büyüme refah artışında vatandaşların tasarrufundadır ve kredilerin önemli sorunlar yaşamıştır. tamamı KİT'lere gitmektedir) Sf:31 Sf:37 1978-1996 dönemindeki ekonomik Çin, sahip olduğu geniş toprakları, büyük ve reformlarla birlikte dışa açılma ve planlı üretken nüfusu ve doğal kaynaklarıyla küresel
4 dünyanın önemli bir aktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Çin'in son 20 yılda gerçekleştirdiği ekonomik büyümesini istikrarlı bir biçimde sürdürüp sürdüremeyeceği merak konusudur. Çin'in kendi petrol kaynakları gittikçe büyüyen ekonomisine yetmemektedir. Çin petrol ve doğalgaz temini için giderek artan bir oranda dış kaynaklara bağımlı hale gelmiştir. Sf:40 1984'de sanayi reformunu başaran Çin, 1986'da yüksek teknolojiye ağırlık veren kalkınma planını uygulamaya koymuştur. Öte yandan, Çin'in ancak 1992 yılından itibaren istikrarlı bir ekonomik büyümeyi sağladığı görülmektedir. 1990'ların ikinci yarısından sonra ise Çin hızlı bir dışa açılma sürecine girmiştir. Çin nihayet Aralık 2001'de DTÖ'ye üye olarak serbest ticaret ve dış pazarlara açılım konusunda önemli mesafeler kaydetmiştir. Sf:41 Çin'in 2001'de WTO'ya (World Trade Organization) üyeliği, dünya ekonomisi ile entegrasyonunun bir simgesi haline gelmiştir. Merkezi planlamadan, piyasa koşullarına göre kuralların belirlenmesine doğru gidilen ekonomik süreç birkaç fırsat sunsa da hâlâ birçok bilinmeyen ve engeller mevcuttur. Çin 11 Aralık 2004 tarihinden itibaren yabancı sermayeli şirketlere yerel şirketler gibi ticaret yapma hakkı (ithalat ve ihracat) tanımıştır. Ticaret yapma hakları yabancı firmaların Çin'den serbestçe ihracat ve ithalat yapmalarını sağlamıştır. Sf:48 Küresel kriz ile mücadelede, iç tüketimi arttırmak amacıyla Çin hükümeti tarafından uygulanan sübvansiyonlar belirli ürün grupları (ev eşyaları ve araçlar başta olmak üzere) için vergi indirimleri, bahse konu artışı getirmiştir. (Perakende satışlarda artışlar) Sf:60 Genel Değerlendirme: Yukarıda belirtilen veriler kapsamında özetlenmeye çalışılan temel ekonomik gelişmeler, Çin hükümeti tarafından zamanında ve kararlılıkla uygulanan proaktif mali politika, ölçülü para politikası ve (sektörel) destek paketlerinin (Merkezi hükümet 1,18 trilyon RMB ve yerel yönetimler 2,82 trilyon RMB olmak üzere toplan 4 trilyon RMB yaklaşık 586 ABD Doları) bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Sf:63 Dünya Ticaret Örgütü, (World Trade Organization, DTÖ, WTO) çok taraflı ticaret sisteminin yasal ve kurumsal organıdır. WTO,,ye ülkeler arasındaki ticaret kurallarının belirlendiği, üye ülkeler arasındaki mal ve hizmet üreticilerinin ihracatçı ve ithalatçı kesimin çıkarlarının korunduğu, toplu görüşmeler ve müzakereler yoluyla ülkeler arası ticari ilişkilerinin geliştirildiği bir platformdur. Sf:6 Dünya'nın en hızlı büyüyen ekonomilerine sahip olan Çin, WTO'ya üyelik müzakereleri çerçevesinde ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyonunu sağlamak, uluslararası ticaret ve yabancı yatırımlar için WTO kurallarına uygun daha öngörülebilir bir ortam yaratmak amacıyla ekonomik sisteminde liberalizasyonunu ve pazarını daha açık hale getirmeyi amaçlayan bir dizi yükümlülükler altına girmiştir. Sf:67 ASEAN örgütünün öncelikli hedefleri arasında bölge ülkelerinin ekonomik büyümesine ivme kazandırılması, toplumsal ve kültürel gelişim, bölgede barış ve istikrarın sağlanması yer almaktadır.
5 Sf:72 sistemden vazgeçmek zorunda kalmıştır. Fakat APEC üye ülkeler arasında ekonomik ve birden sosyalizm bırakılamamış çeşitli teknolojik işbirliğini geliştirmek amacıyla ticaret reformlarla Çin, küreselleşme sürecinde ve yatırım özgürlüğünün desteklenmesi ekonomik olarak diğer ülkelere entegrasyonun konularında çalışmalarda bulunmaktadır. Bu bağlamda APEC bünyesinde ticaret ve yatırımları izleme, insan kaynaklarını geliştirme, yatırım ve teknoloji transferleri, enerji, telekomünikasyon, sağlamaya çalışırken, sosyal olarak da halkın gelişimin sağlamaya çalışmıştır. Sf:77 Asya - Pasifik bölgesinde bir eksen ülke ulaştırma, turizm konularında çalışmalar niteliği gösteren coğrafi konumu, geniş pazar yapmakta, çeşitli üye ülke liderlerinin katıldığı toplantılarda APEC çerçevesindeki gelişmelere yön vermektedir. Sf:74 Çin'in 1978 yılından itibaren benimsediği olanakları, nükleer güce dayalı askeri kuvveti, hızla işleyen iktisadi kalkınma çekiciliği ve her şeyden önemlisi ABD'nin ''tek kutuplu dünya'' yaklaşımına, ''çok kutuplu dünya'' teziyle karşı duruşuyla Çin; sahip olduğu bölgesel üstünlüğü sosyalist piyasa ekonomisi adını verdiği küresel iddialar ile birleştirmeye çalışmaktadır. sosyalizmden vazgeçmeden piyasa ekonomisi Sf:78 uygulama çalışmaları neticesinde kapılarını dünyaya açmıştır. Çin küreselleşme sürecinde son yıllarda daha fazla içe kapanık bir ekonomik