II NCİ OTURUM (SUNUMLAR) (23 Kasım 2012 Cuma 10.00-13.30) KONU: KAMU GÖZETİM KURUMU NUN ÖZELLİKLERİ, VİZYON VE MİSYONU



Benzer belgeler
MÜNFERİT VE KONSOLİDE FİNANSAL TABLOLARININ HAZIRLANMASINDA TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARINI UYGULAYACAK ŞİRKETLERE İLİŞKİN KURUL KARARI YAYIMLANDI

Şeffaflık, Sürdürülebilirlik ve Hesap Verilebilirlikte Yeni Yaklaşımlar: Finansal Raporlama ve Denetim Penceresinden Yeni TTK

KAMU GÖZETİMİ KURUMU İLE BAĞIMSIZ DENETİMDE YENİ DÖNEM. KGK Daire Başkanı -Veysel PEKUZ KGK Uzman Yardımcısı - Hüseyin DEMİRBAŞ

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Bağımsız Denetçilik Belge Teslim Töreni

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/159 Ref: 4/159

29. Türkiye Maliye Sempozyumu- Sakarya Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü, Mayıs 2014 Antalya 535

Sirküler Rapor /165-1

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK? BAĞIMSIZ DENETİM YÖNETMELİĞİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

XIX. TÜRKİYE MUHASEBE KONGRESİ

TÜRKİYE DE BAĞIMSIZ DENETİM VE GELECEĞİ

AÇILIŞ KONUŞMASI KONYA SMMM ODASI 12. ANADOLU ODALARI EĞİTİM SEMİNERİ. YMM. Nail SANLI TÜRMOB Genel Başkanı. 12. Anadolu Odaları Eğitim Semineri

2013 YILI Faaliyet. Raporu. KGK Çalıştayı. KGK Çalıştayı

2. FİNANSAL RAPORLAMA ÇERÇEVESİ VE DENETİME TABİ OLMA YÖNÜNDEN DURUM

2011 YILINA AİT DEFTERLERİN KAPANIŞ TASDİKLERİNDE UYGULANACAK DÜZENLEME

FASIL 6 ŞİRKETLER HUKUKU

BAĞIMSIZ DENETÇİLER SÜREKLİ EĞİTİMİ

T.C. KAMU GÖZETİMİ MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU. kgk.gov.tr

DENETİM KURULU KALDIRILAN KOOPERATİFLERDE YENİ DENETİM SİSTEMİ NASIL OLACAK?

BANKACILIK KANUNU. Kanun Numarası : 5411

BAĞIMSIZ DENETİM SEKTÖRÜNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR 1

Değişen ve Gelişen Ekonomilerde Raporlamanı n ve Denetimin

SİRKÜLER İstanbul,

I- TİCARET KANUNUNDA TİCARİ İŞLETMELERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER A- GİRİŞ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI NA

BAĞIMSIZ DENETİM UYGULAMALARINDA GELİNEN NOKTA Meslek Mensubu Olarak Bağımsız Denetçi: Analiz ve Öneriler

Genel Başkan Ymm Nail Sanlı nın Açılış Konuşmasından Başlıklar

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/026 Ref: 4/026

SEKİZİNCİ YÖNERGE ÇERÇEVESİNDE AVRUPA BİRLİĞİNDE BAĞIMSIZ DENETİM

İlgi: B.06.1-ABG / Sayılı, tarihli Mektubunuz

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler *

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

Kişiye Özeldir BİLGİ NOTU. Kimden : Aksu Çalışkan Beygo Avukatlık Ortaklığı. Tarih : 22 Şubat 2019

Denetim Komitesi Yönetmeliği BİRİNCİ BÖLÜM: GENEL ESASLAR

II-14.1 sayılı Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği Değişiklik Taslağı

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu İMDAT ERSOY II.BAŞKAN

68. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

Konu: BAĞIMSIZ DENETİME TABİ OLACAK ŞİRKETLERİN BELİRLENMESİNE DAİR HADLER VE DİĞER ŞARTLAR YENİDEN BELİRLENMİŞTİR

Sigorta Sektöründe Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına uyum esası geldi.

MESLEKİ TECRÜBE SÜRESİNİN HESABI İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR:

Ülkemizde Bağımsız Denetim Uygulamaları

ELİT BAĞIMSIZ DENETİM VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş YILI ŞEFFAFLIK RAPORU

TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ UNION OF CHAMBERS OF CERTİFİED PUBLİC ACCOUNTANTS OF TURKEY

MUHASEBE MESLEĞİNİN GELECEĞİ VE TÜRMOB BAĞIMSIZ DENETİM MERKEZİ

Değerli Üyemiz, 21/02/2011

SİGORTACILIK EĞİTİM MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar

SERMAYE PİYASASINDA BAĞIMSIZ DENETİM LİSANS BELGESİ, BAĞIMSIZ DENETÇİLİK SINAVLARI VE GEÇİŞ DÖNEMİ EĞİTİMLERİ İLE İLGİLİ SORULAR VE CEVAPLARI:

3. YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK DENETİM VE TASDİK SEMPOZYUMU PROGRAMI 3 7 Aralık 2014, Antalya. Dr. Mehmet Ali Özyer Sayıştay 8.

Ayça SANDIKCIOĞLU SPK Uzmanı İstanbul

SİRKÜLER SAYI : 2018 / 33 İstanbul,

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Doç. Dr. Turan EROL un. Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi. Kapanış Toplantısı Konuşması. 11 Aralık 2007.

ELİT BAĞIMSIZ DENETİM VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş YILI ŞEFFAFLIK RAPORU

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş YILI KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ NE UYUM RAPORU

FASIL 6: ŞİRKETLER HUKUKU

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

MUHASEBECİ VE DENETÇİLERE YÖNELİK YAPTIRIMLARIN FİNANSAL RAPORLAMA SÜRECİNİN ETKİNLİĞİNDEKİ ROLÜ

UFRS Bülten. KGK - Bağımsız Denetim Kapsamı ve Raporlama Çerçevesi Hangi şirketler hangi kapsamda?

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ BASIN BÜLTENİ TÜRMOB DAN MALİYE BAKANI NA ZİYARET

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

BAKIŞ MEVZUAT KONU 2013 YILINDA BAĞIMSIZ DENETİME TABİ OLACAK ŞİRKETLER

DUYURU: /11

Bağımsız Denetim Raporunun Düzenlenmesi. YMM Mihdiye Taşçı

1. Ticaret sicili müdürlüklerince Vergi Usul Kanunu bakımından tasdik edilmesi zorunlu olan defterler

Yeminli Mali Müşavirlik & Denetim & Danışmanlık

SUN BAĞIMSIZ DIŞ DENETİM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Sirküler Rapor Mevzuat /115-1

Elektronik ortamda kesin mizanı vermek mecburiyetinde olanlar bildirimlerini ;

SİRKÜLER NO: POZ-2016 / 14 İST, ÖZET: Şirketlerin Türk Ticaret Kanunu na göre bağımsız denetime tabi olmasını belirleyen hadler indirildi.

UYGULAMALI MESLEKİ EĞİTİME İLİŞKİN SORULAR:

BANKALARCA YILLIK FAALİYET RAPORUNUN HAZIRLANMASINA VE YAYIMLANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK 1

BAĞIMSIZ DENETİM UYGULAMALARINA GENEL BAKIŞ İSTANBUL VERGİ MERKEZİ & İSMMMO

BAĞIMSIZ DENETİME TABİ ŞİRKETLERİN İNTERNET SİTELERİ Mehmet KÜLTE Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Kapsamı

KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMUNUN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar Anonim Şirketi ve Bağlı Ortaklıkları

ICC Finansal Hizmetler ve Sigortacılık Komisyonu - Kurumsal Yönetim

TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARININ UYGULAMA KAPSAMININ BELİRLENMESİNE YÖNELİK GÖRÜŞ ALINMASINA İLİŞKİN DUYURU

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

ANONİM ŞİRKETLERDE ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILACAK GENEL KURULLARA İLİŞKİN YÖNETMELİK

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/205 Ref: 4/205

Genel Kurul Bilgilendirme Dokümanı

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar Anonim Şirketi ve Bağlı Ortaklıkları

Yeni TTK nın 369 uncu Maddesinde

Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar Anonim Şirketi ve Bağlı Ortaklıkları

MESLEKÎ YETERLİLİK KURUMU İLE İLGİLİ BAZI DÜZENLEMELER HAKKINDA KANUN (1)

Sirküler Rapor /202-1 TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARININ UYGULANMA ZORUNLULUĞUNA İLİŞKİN KARARDA DEĞİŞİKLİK YAPILDI

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU ÇERÇEVESİNDE BAĞIMSIZ DENETİM VE VERGİSEL ETKİSİ

Sermayedeki Pay Oranı (%) Sermayedeki Pay Tutarı (TL) MEHMET ALİ YILMAZ 41, ,41 HALKA AÇIK 47, ,00 DİĞER 11,

TÜSİAD, iç denetim ile ilgili raporunu kamuoyuna sundu

SİRKÜLER 2018/47: 2018 Yılından İtibaren Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar

AEGON EMEKLİLİK ve HAYAT A.Ş. Kamuyu Aydınlatma Politikası

Konu :2018 YILI İÇİN BAĞIMSIZ DENETİME TABİ OLMA KRİTERLERİ DEĞİŞTİ

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. Faaliyet Raporu (Konsolide Olmayan) Aylık Bildirim

MUHASEBE DENETİMİ ÖĞR.GÖR. YAKUP SÖYLEMEZ

İŞ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. Faaliyet Raporu (Konsolide) Aylık Bildirim

AG ANADOLU GRUBU HOLDİNG A.Ş. Faaliyet Raporu (Konsolide) Aylık Bildirim

VERBİS. Kişisel Verileri Koruma Kurumu. Veri Sorumluları Sicili. Nedir?

Bağımsız denetime tabi olacak şirketler hakkında sirküler.

Transkript:

II NCİ OTURUM (SUNUMLAR) (23 Kasım 2012 Cuma 10.00-13.30) KONU: KAMU GÖZETİM KURUMU NUN ÖZELLİKLERİ, VİZYON VE MİSYONU OTURUM BAŞKANI :ÜNAL AYDIN (İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı) KONUŞMACILAR: OSMAN DERELİ MEHMET ÇANKAYA ATİLA YANPAR KEMALETTİN KOYUNCU :(Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkan Yardımcısı) :(Gelir İdaresi Başkanlığı Daire Başkanı) : (Sermaye Piyasası Kurulu Başuzmanı) :(Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 1. Daire Başkanı) MEHMET NADİ ABBASOĞLU :(İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu Üyesi) ÜNAL AYDIN (Oturum Başkanı): Değerli katılımcılar, değerli konuklar, Yeminli Mali Müşavirler Odalarının müştereken düzenledikleri 2 nci Yeminli Mali Müşavirlik Denetim ve Tasdik Sempozyumu nun, 2 nci Oturumunu başlatıyoruz. İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası adına hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Bu oturumda Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumumuzun, Gelir İdaresi Başkanlığımızın, Sermaye Piyasası Kurulumuzun, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulumuzun değerli temsilcileri sunumlarda bulunacaklardır. Konuyla ilgili görüşlerimi beyan etmekten kaçınacağım. Çünkü konularının uzmanları bu konuda görüşlerini beyan edeceklerdir. Size şunu göstermek istiyorum. Elimde sürücü belgesi var. Bu sürücü belgesiyle soldan direksiyonlu, sağdan direksiyonlu, düz vitesli, otomatik vitesli otomobil, jeep sürebiliyorum. Bu da Yeminli Mali Müşavirlik belgem... Bununla neler yapabilirim? 3568 Sayılı Yasa nın, 2 nci Maddesinin, c bendi ve 12 nci Maddesi artı Ticaret Kanunu artı 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname, bu belgeler bir Yeminli Mali Müşavirin ne olduğunu, neler yapabileceğini belirlemiş. Bağımsız denetim, bağımsız denetçi deyimleri bugünlerde sıkça kullanılıyor, sanki yeni bir şeymiş gibi. Hâlbuki bağımsız denetim de, bağımsız denetçi de yıllardan beri bu ülkede vardır. Nedir bağımsız denetçi? Denetlenecek firmanın ücretli elemanı olmayan birisi tarafından yapılan dış denetimdir. Bunu yapan dış denetçidir ve de bu iş bağımsız olarak yapılır.

Bağımsızlık tabii sınırlıdır. Neyle sınırlıdır? Kanunlarla, yönetmeliklerle, tebliğlerle ve denetimin yapıldığı firmanın ihtiyaçlarına göre. Bir Yeminli Mali Müşavir, halka açık anonim şirketlerde denetim yapabilir. Neye göre? Sermaye Piyasası nın mevzuatına göre. Bir Yeminli Mali Müşavir, vergi matrahı denetim ve tasdiki yapabilir. Neye göre? Vergi mevzuatına göre. Bir Yeminli Mali Müşavir teşvikler bakımından ilgili kamu kurumunun ihtiyaçları çerçevesinde bağımsız denetim yapabilir. Dün sözü edildi, elli küsur tane kamu kurum ve kuruluşu Yeminli Mali Müşavirden çeşitli amaçlarda denetim talep eder. Tasdik talep eder. Sadece vergi denetim ve tasdiki, matrah denetim ve tasdiki bunlardan birisidir ve en çok yaygın olanıdır Yeminli Mali Müşavirler açısından. Sözü şuraya getirmek istiyorum. Yeminli Mali Müşavir dış denetçidir, bağımsız denetçidir. Kanunlar diyor bunu, ben demiyorum. Tabii ki yapılacak dış denetimin, bağımsız denetimin koşulları, ihtiyaca göre belirlenecek koşullarını kim belirleyecektir? Denetim ve tasdiki talep eden kamu kurumu ya da kuruluşu. Şimdi biraz önce bir sürücü belgesi gösterdim. Ben yıllarca sol direksiyonlu, dört kişilik bir otomobil kullanıyorum. Bu sürücü belgem Londra da geçerli, Kıbrıs ta geçerli Kalktım, gittim, orada sağdan direksiyonlu, biraz da hacmi büyük bir jeep kiraladım. Bu belgeyle sürebilirim. Eğer melekelerim uygun değilse, ne yaparım? Toslarım. Bir canlıya, ya da cansıza toslarım, bunun cezasını da çekerim. Nedir ceza? Para cezası, hapis cezası, sürücülükten men cezası Aynı şey Yeminli Mali Müşavirin ruhsatı, belgesi için de geçerlidir. Yeminli Mali Müşavir saymaya çalıştığım, örneklemeye çalıştığım denetimleri yapar, yapabilir. Ama toslama riski olan işleri yapmaz. Yaparsa ne olur? Çok ağır olan müeyyidelerine razı olur. O bakımdan olayı çok fazla kurcalamaya, irdelemeye gerek olmadığı kanısındayım. Bu kanımı beyan ettikten sonra, huzurunuzdan ayrılıyorum ve arkadaşlarıma söz vereceğim. Teşekkür ediyorum. OSMAN DERELİ (Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkan Yardımcısı): TÜRMOB un sayın eski Başkanları, kıymetli üstatlarım, YMM Odalarının değerli temsilcileri, değerli meslek mensupları konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Dünkü oturumlardaki arkadaşlar konularına çok iyi çalışmışlar. Çok verimli bir oturum oldu. Önce ondan bahsetmek istiyorum. Daha sonra dün akşamki Fenerbahçe nin galibiyet sevincini, deplasmanda Fransızları yenme sevincini sizlerle paylaşmak istiyorum. Alex in gitmesiyle günbegün Fenerbahçe nin kalitesi artmakta. Bunu da gözlemliyoruz. Şimdi Eskişehir yolunda bizim kurum binasının hemen önünde yeni bir inşaat başladı. Camdan o inşaata bakarken, kendi kurumumuzu düşünüyorum, orada inşaat şu anda temel aşamasında. Biz de bir şeyin temelini atıyoruz. Önümüzdeki yıllarda kullanacağımız çok önemli bir alanın düzenlemelerini yapıyoruz. Sanırım o inşaat bittiğinde bizim de bu alanda yapacağımız düzenlemeler bitmiş olacak. Onunla at başı gidiyor gibiyiz. Şimdi Kamu Gözetimi Kurumu nun kuruluş gerekçelerinin arka planında yatan konulardan başlamak istiyorum. Avrupa Birliği ne katılım sürecinde, Şirketler Hukuku faslının kapanış kriterlerinden biri olarak denetim standartlarının kurallarının belirlenmesinde Kamu Gözetimi alanında bağımsız denetçilerin ve denetim şirketlerinin yetkilendirilmesinde tek üst organ

olacak bir kurumun kurulması şartı belirlenmiş bulunmaktadır. Ülkemizin bu alandaki müzakere pozisyon belgesinde bu şart, bir taahhüt olarak yer almıştır. Dolayısıyla kurumun kurulmuş olmasıyla birlikte, şirketler hukuku faslının teknik kapanış kriteri de yerine getirilmiş bulunmaktadır. Bunun yanı sıra 8 numaralı AB direktifinde belirtilen, denetçiler ve denetim firmaları için etkin bir kamu gözetimi sisteminin oluşturulması ve oluşturulacak sistemin kurumsal çalışmaları bertaraf edecek şekilde sistematize edilmesi bu şekilde sağlanmış olmaktadır. Ayrıca belirtmeliyim ki, Kurumun kurulmuş olmasına 2012 yılı ilerleme raporunda da yer verilmiş ve şirketler hukuku alanında Kamu Gözetimi Muhasebe ve Standartları Kurumu nun kurulmuş olmasıyla, önemli düzeyde ilerleme kaydedildiği ifade edilmiştir. Türkiye de bağımsız denetim faaliyeti ve gözetimi ile ilgili düzenlemelere genel olarak bakacak olursak, birbirinden farklı otoritelerin kendi görev ve yetki alanlarıyla ilgili olarak düzenleme ve gözetim yetkilerinin bulunduğu ve bu nedenle bağımsız denetim faaliyetinde çok parçalı bir yapının mevcut olduğu görülmektedir. Bu çok parçalı yapı hem işletmeler açısından yarattığı sıkıntılar, hem uluslararası düzenlemelere uyum açısından uzun yıllar eleştiri konusu olmuş ve bu durum gerek Dünya Bankası, gerekse Avrupa Birliği tarafından yayınlanan raporlarda dile getirilmiştir. Söz konusu raporlarda genel olarak şirketlerin finansal tablolarının denetimini düzenleyen tek bir standart setinin bulunmadığı, denetime tabi şirketlerde uygulanan Türk Denetim Standartlarının gerçekte Uluslararası Denetim Standartlarının kısaltılmış ve eksik bir versiyonu olduğu ve bu Uluslararası Denetim Standartlarına uygun olarak yapıldığı ileri sürülen denetimlerin kalitesi hakkında da çelişkili durumların mevcut olduğu şeklinde, bu raporda ifadeler yer almıştır. Evet, Kamu Gözetimi nin kurulmuş olmasıyla tüm bu eleştiriler belli ölçüde bertaraf edilmiş durumdadır. Türkiye de bu konuda tek yetkili olan kurumumuzun yapacağı yetkilendirmelerle birlikte hem denetçiler yönüyle, hem de bunlar tarafından üretilmiş denetim raporları yönüyle iki önemli sonuç ortaya çıkacaktır. Bunlardan biricisi, denetçilerimizin, denetim kuruluşlarımızın uluslararası akreditasyonu sağlanmış olacaktır. Diğer bir konu ise, hazırlamış oldukları raporlar uluslararası piyasada geçerlilik kazanacaktır. Türkiye de düzenlenen bir finansal tablo, dünyanın her yanında geçerli bir finansal tablo haline gelecektir. Evet. Çünkü bu tablo, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile uyumlu, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre hazırlanmış olacaktır. Diğer bir konu, bu finansal raporlar Uluslararası Denetim Standartlarıyla uyumlu, Türkiye Denetim Standartlarıyla denetlenmiş olacaktır. Diğer bir konu, bu denetimi yapanlar uluslararası standartlarla uyumlu yetkilendirme sürecinden geçmiş, yetkilendirilmiş bir denetçi tarafından yapılacaktır. Diğer bir husus, bu raporlar ve yetkilendirme ve denetim süreci uluslararası standartlarla uyumlu bir kamu gözetimine tabi tutulmuş olacaktır. Bu Türkiye için önemli bir kazanımdır. Ülkemizde bağımsız denetim yapısı önceden de vardı. Ancak, eksik ayakları bulunmaktaydı. Evet, Uluslararası Muhasebe Standartları Türkçeye çevrilmişti. Ancak Uluslararası Denetim Standartları henüz Türkiye de kullanılmamaktaydı. Ayrıca bağımsız denetim şirketlerinin uluslararası gereklilikleri taşıyan bir kamu gözetim ayağı mevcut değildi. Oysa kamu gözetimi bağımsız denetim sisteminin en önemli unsurlarından biridir. Biliyorsunuz 2001 yılında meydana gelen Enron krizi, arkasından kamu gözetimini önemli bir noktaya taşımış ve 2002 yılında çıkartılan Sarbanes Oxley Kanunu ile kamu gözetimi konusunda gerekli düzenlemeler

yapılmıştır. Bu kanunla bağımsız denetimde kamu gözetimi ayağı sıkı kurallarıyla, kurumlarıyla Amerika da kurulmuştur. Daha sonra bunu diğer ülkeler takip etmiş. Türkiye de de bu konuda düzenleme yapan ülkeler arasına katılmış bulunmaktadır. Bu noktada ayrıca şunu da belirteyim; Akreditasyon sonrasında başkaca bir uluslararası örgütün de artık bağımsız denetim kuruluşları üzerinde bir denetim, gözetim yapma durumu akreditasyon sonrasında olmayacaktır. Burada genel olarak ayrıntıya girmeden dile getirmeye çalıştığım hususlar önümüzdeki yıllarda daha da önem arz edecektir. Özellikle yakın coğrafyamız olmak üzere, dünyanın birçok ülkesiyle yapacağımız ticarette, yatırımlarda bağımsız denetim piyasasının gelişmiş olması Türk şirketlerine, sizlere, denetim piyasasına önemli imkânlar, yeni ufuklar açacaktır. Yeni Türk Ticaret Kanunu şirketlerin denetiminde yeni bir anlayış, çağdaş bir yaklaşım getirmekte ve Kamu Gözetimi nin çatısını oluşturmaktadır. Yeni TTK nın öngördüğü denetim herhangi bir kişinin yaptığı denetim değil, alanında uzman, mesleki yeterliliği olan bağımsız denetçiler tarafından yapılan şeffaf, çağdaş bir denetimdir. Bu noktada meslek mensuplarının önemi ortaya çıkmaktadır. Malumunuz olduğu üzere, ülkemizde bağımsız denetim tecrübesi sadece halka açık şirketler yönünden bulunmaktadır. Fakat Yeminli Mali Müşavirlerin 22 yıldır yapmış oldukları tasdik faaliyetleri nedeniyle, finansal tablolar üzerinde yapmış oldukları denetim tecrübeleri mevcuttur. Bağımsız denetim alanında bu tecrübeden istifade edilmesi hem Türk Ticaret Kanununun, hem de kurumumuzun amaçları arasında yer almaktadır. Az önce ifade ettiğim üzere, farklı otoriteler tarafından yapılan düzenlemelerin neden olduğu belirsizliği ortadan kaldırmak, ülkemizde bağımsız denetim alanında uygulama birliğini sağlamak, etkin bir kamu gözetimi sistemi oluşturmak ve yeni Türk Ticaret Kanununda öngörülen çağdaş denetim sistemini hayata geçirmek amacıyla, 02 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan, 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname yle, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu kurulmuştur. Kurum finansal raporların uluslararası standartlarla uyumlu olarak düzenlenmesini ve denetlenmesini sağlayacak standartlar oluşturarak, etkin bir kamu gözetimi gerçekleştirmek misyonundan hareketle ülke genelinde yüksek kalitede ve güvenilir bir finansal raporlama ve bağımsız denetim ortamı oluşturmayı hedeflemektedir. Bu durum Kanun Hükmünde Kararnamenin Amaç başlıklı 1 inci maddesinde de ifade edilmiştir. Kurum, uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturmak ve yayınlamak, bağımsız denetimde uygulama birliğini, gerekli güveni ve kaliteyi sağlamak, denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirerek bunların faaliyetlerini denetlemek ve bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapmak yetkilerine haizdir. Bu noktada Kurumumuzun faaliyet alanı konusunda, sizlere biraz daha ayrıntılı bilgiler vermek istiyorum. Kamu Gözetimi Kurumu genel olarak muhasebe standartlarını yayınlamak ve bağımsız denetim alanında düzenlemeler yapmak ve bu alanı yönetmekle sorumludur. Bunların başında bağımsız denetim yapacak kişi ve kuruluşların uluslararası standartlarla uyumlu ve onlara paralel bir şekilde yetkilendirmek gelmektedir. Burada yapacağımız düzenlemeler uluslararası gereklilikleri taşımalıdır. Uluslararası akreditasyonumuz ancak bu şekilde sağlanabilir. Diğer bir konu ise, uluslararası standartlarla uyumlu, Türkiye Muhasebe Standartlarını ve Türkiye Denetim Standartlarını yayınlamaktır. Zira Türk Ticaret Kanunun 88 inci maddesinde, muhasebe standartları için uygulamada birliği

sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, uluslararası standartlarla uyumlu olacak şekilde, yalnız Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetimi Standartları Kurumu tarafından belirlenir ve yayınlanır hükmü yer almaktadır. Yapılacak denetim faaliyetiyle birlikte Kurumun denetim ve gözetim fonksiyonu devreye girecektir. Burada önemli bir nokta, Kurumun bilgi sistemlerine verdiği önemdir. Denetim, gözetim ağırlıklı olarak bilgisayar sisteminden faydalanılarak yerine getirilecektir. Kurumun güçlü bir online denetim gözetim ayağı oluşturulacaktır. Konuşmamın bu noktasında sizlere Kurumun teşkilatlanması hakkında bilgiler vermek istiyorum. Kurum, Kurul ve Başkanlıktan oluşur. Kurul Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, SPK, BDDK; TÜRMOB ve TOBB un temsilcilerinden olmak üzere Bakanlar Kurulu tarafından atanan tam zamanlı dokuz üyeden oluşmaktadır. Bakanlar Kurulu üyelerden birini Başkan olarak atamaktadır. Kurumun üç Başkan Yardımcısı ve dokuz Daire Başkanı kadrosu bulunmaktadır. Kurumumuzda toplam 31 Uzman ve Uzman Yardımcısı bulunmaktadır. Önümüzdeki yılbaşında yapılacak KPSS Sınavı ve kurumun yapacağı sınavlarla yeni uzman yardımcıları alıp, bu uzman yardımcılarını da muhasebe ve denetim alanında yetiştirmek için çeşitli refakat çalışmaları, kurs çalışmaları yapmayı planlamaktayız. Bu noktada standartlar konusunda, yapılan çalışmalar konusunda size kısa bilgiler vermek istiyorum. Halihazırda Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarıyla uyumlu 40 adet TMS, TFRS ve 22 adet bunların yorumları Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Yayınlanan standartlarla Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yapılan değişiklikler bu standartlara yansıtılmaktadır. Mevcut standart ve yorumların çevirilerinin gözden geçirilmesi ve ifade bozukluklarının giderilmesi, anlaşılabilir bir metin oluşturulması amacıyla, ilgili tarafların katılımıyla 12 adet Çalışma ve Danışma Komisyonu oluşturulmuştur. Komisyonlar çalışmalarını tamamlamalarının ardından, gözden geçirilen standartların tamamının Kamu Gözetim Kurumu tarafından yakın zamanda yayınlanması planlanmaktadır. Bağımsız denetimin uygun kalitede sağlayacak bir genel çerçeve oluşturmak ve denetim faaliyetlerinin uluslararası genel kabul görmüş standartlar çerçevesinde yürütülmesini sağlamak amacıyla Kamu Gözetimi Kurumu tarafından Uluslararası Denetim Standartlarıyla uyumlu, Türkiye Denetim Standartları yayınlanacaktır. Bu çerçevede Uluslararası Denetim Standartları Türkçeye çevrilerek yayınlanması çalışma komisyonları ve gözden geçirme komitesi oluşturulmuş olup, çalışmaların tamamlanmasının ardından bu standartların da 2013 yılı içinde yayınlanması planlanmaktadır. Öte yandan üzerinde çalışmakta olduğumuz bir Bağımsız Denetim Yönetmeliği Taslağı var. Geçen zamanlarda kurumların görüşlerini sormuştuk bu yönetmelik konusunda. Burada son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Son rötuşlarını yapıp, kısa zamanda bu yönetmeliği de yayınlamak aşamasındayız. Yönetmelikte genel olarak bağımsız denetçi ve denetim kuruluşlarının yetkilendirilmelerine, bağımsız denetim siciline, denetim kuruluşları ve denetçilerin yükümlülüklerine ve kurumca yapılacak inceleme ve idari yaptırımlara ilişkin konular düzenlenmektedir. Değerli meslek mensupları, Türkiye de muhasebe ve denetim mesleği hak ettiği noktada bulunmamaktadır. Dünyada bu durum böyle değildir. Türk Ticaret Kanununun getirdiği yeni denetim ortamıyla birlikte, muhasebe ve denetime verilen önemin artacağını düşünüyorum. Bu alanda denetim yapacak olan sizler için de daha geniş bir çalışma sahası oluşacaktır. Olaya

şirketler tarafından bakacak olursak, şirketlerin denetim yapısının değişmesiyle birlikte, denetime verecekleri önemin, muhasebe departmanlarına verecekleri önemin artacağını ve bunun sonucunda da bu alanlarda belirli bir kalite artışının olacağını düşünüyorum. Bir konu daha belirtmek istiyorum burada. Genel kurul aşamasında olan SPK Kanun Tasarısı da tüm bu anlattıklarımı belli ölçüde etkileyebilecek hususlar içermektedir veya belli bir süre aksatacak hususlar içermektedir diyebiliriz. Tabii her zaman su yatağını bulur. Zaman içerisinde gelinecek olan noktanın, bu anlattığım hususlar çerçevesinde olacağını düşünüyorum. Merak ettiğiniz bir konuyu da belki şöyle açıklayabilirim; Denetim ortamı tam anlamıyla ne zaman oluşacaktır? Bilindiği üzere bağımsız denetimde kademeli bir geçiş öngörülmüştür. Böylece hem şirketler, hem denetçiler, hem de kurum bu süreçte kademeli olarak kapasitelerini arttıracaklardır. Bu noktada sizlere söyleyeceğim sabırlı olmak, kendimizi bu alanda yetiştirmek. Geleceğe hazırlanmaktır. Önemli olan film başlamadan önce, sinemada ön koltukları doldurabilmektir. Bu konuda birazcık daha önümüzde zaman olduğunu düşünüyorum açıkçası. Diğer tarafından tüm Yeminli Mali Müşavirler için sınavın bir alternatifi olarak eğitim öngörülmektedir. Bu 8 Nolu direktifin gereklerini de karşılamaktadır. Fakat takdir edersiniz ki, eğitim bir noktaya kadardır. Önemli olan bu işi sahada öğrenmektir. 2013 yılı bunun için uygun bir zemin olacağını düşünüyorum. Sözlerimi burada noktalarken beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim. Bu 2 ncisi olan YMM ve Tasdik Sempozyumu nun düzenlenmesinde emeği geçenlere ve ayrıca Türkiye için önemli ve güncel bir konu olan bağımsız denetim konusunun sempozyumun ana teması olarak belirlenmiş olması nedeniyle ayrıca teşekkür ederim. MEHMET ÇANKAYA (Gelir İdaresi Başkanlığı Daire Başkanı): Saygıdeğer üstatlarım, değerli katılımcılar, öncelikle hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. Sempozyumda sunumu yapacak birden fazla kişinin olmasının en büyük dezavantajlarından birisi, takdir edersiniz ki tekrara düşmek. Bu anlamda, bu işin esas sahibi olan sayın üstadım benim aslında anlatacağım birçok konuyu baştan ifade etmiş oldu. O yüzden tekrarlara düşersem baştan özür diliyorum. Günümüzde ekonomik ve sosyal alanda meydana gelen hızlı değişmeler, işletmelerin faaliyet alanlarını genişletmekte ve buna bağlı olarak gerek yatırımcıların, gerek ortakların, gerekse kamu kurumlarının işletmelerin mali tablolarına olan ihtiyaçlarına ve bu mali tabloların güvenilir bir bağımsız denetçi tarafından denetlenmesine olan ihtiyaç, gelişen ekonomik dünyada hızla artmaktadır. 2000 yılında Amerika Birleşik Devletleri nin en büyük 500 şirketi arasında yer alan Enron un ve bunun bağımsız denetimini yapan firmanın batmasıyla birlikte, bağımsız denetimin ve bağımsız denetime ilişkin Kamu Gözetimi nin ateşini fitilleyen temel taşlardan birisi olmuştur. Yatırımcılar, hissedarlar ve kamuoyu deneticileri, bağımsız denetime ve denetçilere olan güveni sarsılmış ve bu anlamda bağımsız denetim sorgulanmaya başlanmıştır. Tam da bunu müteakiben yine Amerika Birleşik Devletleri nde 2002 yılında kabul edilen Oxley Yasası yla bağımsız denetimin ve bağımsız denetçilerin bir kamu otoritesi tarafından, bir kamu gözetimine tabi tutulması hususunda bir yasa çıkarılmıştır.

Yine daha öncede bahsedildi. Avrupa Birliği tarafından da 8 No.lu Şirketler Hukuku direktifi kabul edilmek suretiyle üye ülkelerin bağımsız denetiminin ve denetçilerinin bir Kamu Gözetimi Kurumu tarafından ki bunun kamu otoritesi olması şart koşulmuştur. Bir kamu otoritesi tarafından gözetilmesi ve denetlenmesine ilişkin hususları içeren direktif kabul edilmiş ve üye ülkelere iki yıllık bir geçiş süreci öngörülmüştür. Ülkemizde uluslararası sermayenin artması, uluslararası finansman olanaklarının artması ve yabancı sermayeye ilişkin teşviklerin gelmesiyle birlikte, bağımsız denetimin Kamu Gözetimi tarafından denetlenmesi daha da önemli hale gelmiştir. Kamu Gözetimi kurulmadan önce, Türkiye deki bağımsız denetçilik ve Kamu Gözetimi ne baktığımızda, Türkiye de belli kurumların kendi alanlarıyla ilgili ve kendi yetkileri çerçevesinde, kendi alanlarında yer alan firmalarla ilgili olarak bağımsız denetimi ve bağımsız denetçilikle ilgili hususları düzenlediklerini görmekteyiz. Örneğin, SPK halka açık şirketleri BDDK bankacılık sektörünü, en son Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise, enerji piyasasında faaliyette bulunan şirketlerin bağımsız denetimine ilişkin hususları düzenleyen bazı düzenlemeler yapmışlardır. Yine başlangıçta üstadımın da ifade ettiği gibi, 3568 Sayılı Yasa çerçevesinde meslek mensupları tarafından yapılan denetimin de bağımsız denetim olduğu aşikârdır. 1990 lı yıllardan itibaren, özellikle mali sektörde karşılaşılan skandallar hem bağımsız denetim firmalarının, hem de bunlarının gözetiminin yine Türkiye de de sorgulanmasına neden olmuştur. Türkiye de bağımsız denetimin tek elde toplanması, Türkiye de bağımsız denetim kalitesinin yükseltilmesi, yatırımcının ve kamunun çıkarlarının korunması, yine üyelik görüşmelerinde, ilerleme raporlarında bahsedilen dağınık yapının tek elde toplanması noktasındaki talebin yerine getirilmesi anlamında bağımsız ve özerk bir Kamu Gözetimi Kurumu nun kurulması zaruret arz etmiştir. Buna bağlı olarak 02 Kasım 2011 tarihinde yayınlanan bir KHK ile Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Türkiye de faaliyetine başlamıştır. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Kurumu nun web sitesine baktığımızda, vizyonunun yüksek kalitede ve güvenilir bir finansal raporlama ve bağımsız denetim ortamı oluşturmak olarak tanımlandığını görmekteyiz. Misyonu ise, finansal raporların uluslararası standartlarla uyumlu olarak düzenlenmesini ve denetlenmesini sağlayacak standartlar koymak, etkin bir kamu gözetimini gerçekleştirmek olarak ifade edilmiştir. Kurumun hedeflerine baktığımızda, kanun hükmünde kararnamenin amaç maddesinde özetlendiğini görmekteyiz. Buna göre uluslararası standartlara uygun, Türkiye Muhasebe Standartlarının belirlenmesi ve uluslararası standartlara uygun denetim standartlarının belirlenmesi, bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirerek, bağımsız denetim alanında uygulama birliğini, güveni, kaliteyi sağlamak ve bu alanda kamu gözetimi yapmak üzere Kamu Gözetimi Kurumu nun kurulduğunu görüyoruz. Şimdi bu üç ana hedefin detaylarına girecek olursak, öncelikle Türkiye de Türkiye Finansal Raporlama Sistemiyle ilgili durum nedir, ona bakalım. Bildiğiniz üzere, Türkiye de muhasebe standartları daha önce Türkiye Muhasebe Standartları Kurumu tarafından yürütülmekteydi. Hali hazırda 40 adet Türkiye Finansal Raporlama Standardı ve buna bağlı olarak 22 adet yorum Resmi Gazetede yayınlanmış bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 64 ile 88 inci madde hükümlerine tabi firmaların, konsolide finansal tablolarının ve münferit finansal

tablolarını Türkiye Finansal Raporlama Standartları çerçevesinde düzenlemeleri hükme bağlanmıştır. Yine 88 inci maddenin devamında Türkiye Finansal Raporlama Standartlarını belirleme ve yayınlama yetkisinin Kamu Gözetimi Kurumu nda olduğu ifade edilmiştir. Buna göre açık bir şekilde hem Türk Ticaret Kanununda, hem de yayınlanmış olan KHK da bu yetkinin bundan sonra, Kamu Gözetimi Kurumu nda olduğu aşikardır. Mevcut durumda hepinizin bildiği üzere, halka açık şirketler, bankalar, leasing firmaları, factoring ve finansman şirketleri, sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri gibi, genelde mali alanda faaliyette bulunan şirketler, Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına göre tablolarını hazırlamaktadırlar. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca büyük ölçekli sermaye şirketlerinin de bu kapsama dâhil edilmesine rağmen, bildiğiniz üzere Haziran 2012 de yapılan değişiklikle kademeli geçiş öngörülmüş ve bu kapsamda 14 Kasım 2012 tarihinde Kamu Gözetimi tarafından alınan bir kurul kararıyla, KHK da belirtilen kamu yararını ilgilendiren kuruluşların ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek olan bağımsız denetime tabi olacak şirketlerin ve Türk Ticaret Kanunun 1534 üncü maddesi 2 nci fıkrasında sayılan şirketlerin finansal tablolarının Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tutmaları gerektiğine ilişkin karar açıklanmıştır. Denetim standartları, deneticilerin mali tablolarının denetimdeki sorumluluklarını belirten mesleki standartlardır. Standartlarda deneticinin yeterliliği, bağımsızlığı raporlama ve delillendirme gibi, mesleki nitelikleri gözönünde bulundurmaktadır. Tıpkı muhasebe standartlarında olduğu gibi, dünyada da iki akım bu konuda yer almaktadır. Birisi, Amerikan Denetim Standartları, ikincisi ise Uluslararası Denetim Standartlarıdır. Uluslararası Denetim Standartları, bildiğiniz üzere Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu nun bir alt kolu olan Denetim ve Güvence Standartları Kurulu tarafından yayınlanmaktadır. Bu Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu nun yayınlamış olduğu Uluslararası Denetim Standartları na uymak her ne kadar zorunlu olmamakla birlikte ülkeler açısından, genelde ülkelerin bu standartlarla uyumlu kendi ülke standartlarını çıkardıklarını gözlemlemekteyiz. Nitekim Avrupa Birliği nde bağımsız denetimle ilgili düzenleme standartların oluşturulmasında 2006 sayılı direktifte alınan kararlarda da, üye ülkelerin bağımsız denetime ilişkin standartlarının oluşturulmasında Uluslararası Denetim Standartlarının temel alınması gereğinden söz edilmiştir. Bağımsız denetim şirketlerinin kurulması, faaliyetlerinin regülasyonu ve denetimi konusunda Sermaye Piyasası Kanununun bu konudaki çalışmaları öncülük etmiştir. Bu çerçevede bağımsız denetime tabi tutulacak firmaların, bağımsız denetçilerin yetkilendirilmeleri ve bağımsız denetime ilişkin gözetleme hususlarında hem yönetmeliklerle, hem de tebliğlerle Sermaye Piyasası Kanununda bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bunu Bankacılık Düzenleme Kanunu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kanununda yer alan hükümler çerçevesinde diğer kurumlar da devam ettirmişlerdir. 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, denetim standartlarının oluşturulması, bağımsız denetim ve denetçilikle ilgili düzenleme ve yetkilendirmeye ilişkin bu güne kadar SPK, BDDK farklı kurum ve kuruluşlarına ait olan yetkiler Kamu Gözetimi Kurumuna verilerek tek elde toplanmıştır. Bildiğiniz üzere, 6335 Sayılı Kanunla, 6102 Sayılı Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle, bağımsız denetime tabi tutulacak şirketlerin Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği hükme

bağlanmıştır. Ancak bugüne kadar Bakanlar Kurulu tarafından bu yönde bir belirleme yapılmamıştır. 6335 Sayılı Kanunla TTK da yapılan değişiklikle bir muğlâklık ortadan kaldırılmış ve 3568 Sayılı Yasaya göre ruhsat almış YMM ve SMMM unvanı taşıyan meslek mensuplarının ancak bağımsız denetçi olabilecekleri veya ortakları bunlar olan sermaye şirketlerince bağımsız denetimin yapılabileceği hüküm açıkça ifade edilmiştir. Bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını belirlemek, bu şartları taşıyan kuruluşları ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarını yetkilendirerek listeler halinde ilan etmek görevi açıktır ki, Kamu Gözetimi Kurumu ndadır. KHK ile Kurul bağımsız denetim ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarının yetkilendirilmesinde ve bunların çalışma usul ve esaslarının belirlenmesinde tek yetkili kurum haline gelmiş bulunmaktadır. Kurul bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının faaliyetleriyle, denetim çalışmalarının kurumca yayınlanan standart ve düzenlemelere uyumunu gözetlemek ve denetlemek, inceleme ve denetimler sonucunda aykırılıkları saptanan bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının faaliyet izinlerini askıya almak veya iptal etmekle de görevlidir. Yine bağımsız denetim kuruluşları tarafından kurum, kalite güvence sistemi incelemelerini de yapacak ve buna ilişkin gerekli tedbirleri de alacaktır. Bağımsız denetim ve bağımsız denetime ilişkin olarak biraz önce üstatların da bahsettiği üzere, bir Bağımsız Denetim Yönetmeliği Taslağı gündemimizde yer almaktadır. Üstadın da bahsettiği üzere, yakın bir zamanda bu taslağın yönetmelik olarak hayatımıza gireceğini umuyor ve bekliyoruz. Taslakda bağımsız denetçi ve yönetim kuruluşlarının yetkilendirilmelerine, bağımsız denetim siciline, denetim kuruluşu ve denetçilerin yükümlülüklerine ve Kurumumca yapılacak inceleme ve yaptırıma ilişkin konular düzenlenmektedir. Değerli meslek mensupları, Türk Ticaret Kanunu ile kurumsallaşma ve kurumsal yönetimin çerçevesi belirlenmiş bulunmaktadır. Kurumsal yönetim anlayışı temeli şeffaflık, adillik, sorumluluk ve hesap verebilirlilik temeline dayanmaktadır. Şeffaflık ise, yönetimde şeffaf bir sistemin oluşturulması, öncelikle kayıt dışılığın ortadan kaldırılması ve etkin bir finansal raporlama sistemiyle denetimin bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından yapılmasına bağlıdır, diye düşünüyorum. Sonuç olarak, yeni TTK ile birlikte Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetimi Standartları Kurumu nun faaliyete geçmesi, hem bağımsız denetim alanındaki çok başlılığı ortadan kaldırmış, hem de AB müktesebatı çerçevesinde yerine getirilmesi gereken yükümlülüğümüz yerine getirilmiştir. Kamu Gözetimi Kurumu nun ülkemizin ticari hayatına çok büyük katkılar sağlayacağı, işletmecilik sahasında güven unsurunun gelişmesine ve ülkemiz ekonomisinin gelişimine katkıda bulunacağına inancım sonsuzdur. Ben lafı çok uzatmak istemiyorum. Bu konunun daha çok belki soru ve cevaplar bölümünde tartışılmaya açılmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Söylenmesi gereken birçok şeyi de zaten üstadım söyledi. Diğer katılımcıların da bu konuda bir şey söylemesi için, çok uzatmadan hepinize çok teşekkür ediyorum. Bana bu fırsatı verdiği içinde düzenleyicilere tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. ATİLA YANPAR (Sermaye Piyasası Kurulu Başuzmanı)

Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Burada SPK adına konuşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Tabii burada başka bir kamu kurumunun vizyon ve hedefleri açısından konuşmak Türk bürokrasisi açısından sorunlu. Aynı zamanda bir SMM olarak sizin gibi üstatların önünde, YMM lerin önünde konuşmak da, hani bazen şey yapıyor! Bu konuda Kamu Gözetim Kurumundan gelen sayın üstadımız çok kapsamlı bir sunum yaptı. Ben o yüzden konuyu biraz daha farklı bir perspektiften ele almak istiyorum. Demin arkadaşlar da sunumlarını yaptılar. KGK ya üç tane temel görev verilmiş durumda. Bu görevlerinin kısaca kapsamını sizlere çizmek istiyorum ve bu görevlerin biraz daha açılımını farklı bir perspektiften size yansıtmak istiyorum. Biliyorsunuz KGK nın temelde üç görevi var. Bir tanesi, Türkiye Muhasebe Standartları nı oluşturmak, ikincisi Türkiye Denetim Standartları nı oluşturmak ve üçüncüsü bağımsız denetçilerin bireysel ve bağımsız denetim kuruluşlarının da kurumsal olarak yetkilendirilmesi, denetlenmesi, listeye alınması faaliyetlerini yerine getirmek. Bu üç görevden, üçüne de yakından bakmamız gerekiyor. Niçin? Çünkü zaman zaman bu görevler, ya da işlerin nereden başladığı, bu işlerin uluslararası anlamdaki bakış açısı nedir? Bunlar zaman zaman Türkiye de kayboluyor, farklı bir bakış açısıyla, farklı bir perspektifle ele alınıyor. Öncelikle Türkiye Muhasebe Standartlarından bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz, Türkiye Muhasebe Standartları dediğimiz şey, Uluslararası Muhasebe Standartları nın, ya da Uluslararası Finansal Raporlama Standartları nın Türkçeye çevrilmiş hali. Biz hep burada konuştuk, dünkü oturumlarda da dinledim. Yani uluslararası, sanırım bazen kavram kargaşaları oluyor. Hepimizde olabiliyor. Uluslararası Muhasebe Standartları ne için çıkmıştır? Uluslararası Muhasebe Standartları temel olarak, finans piyasalarından fon toplayan şirketler için çıkmıştır. Yani halka açık, ya da yurt dışındaki bir bankadan kredi almak isteyen şirketler için çıkmıştır. Türkiye de halka açık bir şirketin kullanması için değil, Türkiye deki bir şirketin Almanya da, ya da Newyork da, ya da Tokyo da, oradaki borsalardan, oradaki halkın parasını toplamak için, oraya gittiği zaman kullanması için çıkmıştır. Hiçbir zaman hepimiz tek bir standart set uygulayalım, işte muhasebeciler bunları uygulasın diye değil, oradaki analizleri, oradaki tablo kullanıcılarının sadece tek bir seti öğrenerek, işte Newyork Borsası na kote olan Türkcell in tablosuna da bakabilmesini, kendi ülkesindeki şirketin tablosuna da bakabilmesini, bunu öğrenmesi için yaratılmış bir standart setidir. Örneğin, bugün Türk Tuborg hem Alman Borsası na kote, hem İstanbul Borsası na kote. Şimdi Almanya da bu şirketin hisse senedini alan bir yatırımcı, oturup Vergi Usul Kanununa göre hazırlanmış finansal tablosundan tabii ki Tuborg un durumunu anlayamayacağı için, sadece UFRS ye bakarak, yani oradaki bankada çalışan, ona hisse senedini satan, yatırım yapan kişi, şirketin durumu hakkında bilgi edinebilecektir. Bunun için yaratılmıştır. Ama sadece halka açık şirketler için değil, örneğin BOTAŞ halka kapalı bir şirkettir. Ama Dünya Bankası ndan, bir Fransız bankasından kredi kullanır ve o bankadan kullandığı kredi için sunmuş olduğu tablo UFRS ye göre düzenlenmiş ve buna göre bağımsız denetimden geçmiş tablodur. Dolayısıyla çıkış alanı tamamen uluslararası finans dünyasından fon talep eden şirketlerin kullanması içindir. Şu gördüğünüz tabloda, dünyada şu anda UFRS yi kabul etmiş ülkeleri görüyorsunuz. Gri olanlar, belli bazı değişikliklerle kabul ettiler. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri ndeki şirketler, eğer bir Amerikan şirketiyse UFRS yi uygulamak zorunda değil, ama bir Türk şirketi Amerika da fon toplayacaksa UFRS yi uygulayabiliyor. Onun için farklı bir renkte yansıtılmıştır.

Şimdi peki, KGK nın buradaki görevi nedir? Tüm dünyada olduğu gibi, KGK da UFRS nin, yani Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu nun yayınlamış olduğu standartları Türkçeye çevirecek, bunu Türkiye deki özel durumlara göre bazı ufak değişikler yapabilecek ve bunları yayınlayacaktır. Dolayısıyla KGK nın buradaki görevi, daha önce Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu nda olan, ondan önce de SPK da olan bu görevi o kuruluşlar gibi kısmen, kısıtlı bir görev olarak yapacak. Aynı şekilde denetim standartları da, bu da işte International Standards on Auditing te, aynı İFAC tarafından, yani TÜRMOB un bir üst kuruluşunun kurmuş olduğu bir board tarafından yayınlanan standartlardır. Burada da aynı şekilde alan kısıtlıdır. İngilizcedeki metni Türkçeye çeviriyoruz. Hatta ben de bu KGK nın kurmuş olduğu denetim standartlarına ilişkin bir komitenin üyesiyim. Bizde bir İngilizce metin var, Türkçeye çevrilmiş. Bakıyoruz ona, hani doğru çevrilmiş mi, doğru yapılmış mı. Yani burada amacım tabii ki bu işleri küçümsemek, azımsamak değil. Bunlar çok ciddi işler, çok zor işler, ama verilen görevin ana teması bu. Tabii burada hepimizin asıl merak ettiği konu, bağımsız denetçinin lisanslanması, yani sizlerin lisanslanması ve şirketlerin lisanslanması, Şimdi burada, yani hepimizin mühürü var. Her ülkenin farklı bir yapısı var. Dünkü konuşmalarda da oldu, bugünkü konuşmalarda da oldu. Biz uluslararası toplantılara da katıldığımız için, her ülke kendi ihtiyacına göre farklı bir sistem kurmuş. Ben burada çok kısa bir özet tablo çıkarttım. Temelde dört tane yapımız var dünyada, baktığımızda. İtalya, Hollanda, Brezilya, Tayvan, Norveç, Çin, Danimarka gibi ülkelerde bu işi tamamen SPK yapıyor. Neden SPK ya verilmiş. Çünkü demin bahsettiğim gibi, UFRS denilen standartlar fon toplayan şirketler için geldiği için, bunun bağımsız denetimi de dolayısıyla SPK ya verilmiş. Hani SPK dediysem, burada ben tamamen basitleştirilmiş ve kolay anlaşılsın diye söylüyorum, yoksa hani bazı ülkelerde biliyorsunuz SPK dediğiniz şey, ismi SPK değil, hem bankacılık otoritesini de kapsıyor. Bazı ülkelerde bu tamamen Maliye Bakanlığı, yani bazı ülkelerde SPK, BDDK gibi şey yok, hepsini Maliye Bakanlığı bizzat yapıyor. Her ülkenin farklı bir sistemi var. Bazı ülkelerde SPK nın altında bir kurum kurulmuş. Gene bağımsız, ama SPK ya bağımlı, o yapıyor. Mesela dünkü oturumda Amerikan sisteminden bahsettiler. Evet Amerika da mesela PCAOB kurulmuştur ama PCAOB un şöyle bir özelliği var. PCAOB un Başkan dahil tamamı Amerikan SPK sı tarafından atanır. Bütün kararları Amerikan SPK sı tarafından kabul gördükten sonra uygulamaya girer, ya da denetlenir. Dolayısıyla her ülkede farklı bir sistem var. Yani dünyada farklı karşılaştırma olabilir, ben ne dersem farklı bir sistem çıkabilir. KGK gibi olan ülkeler de var. Mesela Almanya, Kanada, Avusturya da, KGK benzeri bir kurum var. Orada tabii, mesela Alman sistemi tamamen farklı, Berlin Savcısı işin içinde, niye, Çünkü Alman hukuk sistemi onu gerektiriyor. Mesela Kanada da, Avusturya da TÜRMOB işin tam göbeğinde. Denetimi TÜRMOB yapıyor, hani bağımsız denetimlerin, şirketlerin denetimini. Bir de işte Fransa, Belçika, mesela İngiltere var, ama İngiltere de SPK yı kapattılar biliyorsunuz. SPK nın işini artık İngiliz Merkez Bankası yapıyor, finansal krizde başarısız olduğu için SPK. Dolayısıyla işte, önce KGK benzeri kurum onaylıyor. Fransız örneğini verelim. Oradaki SPK, yada bankacılık otoritesi, oradan gelen şirketleri kendi alanında spesifik bazı düzenlemelerle, işte, sen bunu yapabilirsin, senin şirketin biraz küçük, sen bunu yapamazsın gibi bir sistem kurulmuş.

Şimdi burada Türkiye yi konuştuk. Türkiye den bahsettik. Ben size buranın dışında neler konuşuyoruz, onu anlatmak istiyorum size. Elbette ki KGK kendi lisans sistemini kuracak. Bağımsız denetim Türkiye nin şartlarında ne uygun geliyorsa yapacaktır, yani bundan şüphemiz yoktur. Şimdi biz SPK olarak, 2008 yılından beri uluslararası ortamlarda çok etkin bir yol aldık. Zira 2008 yılında başlayan finansal krizle bizim gibi ülkeler, yani emergent markets, yükselen piyasalar dediğimiz ülkeler, dünya ekonomisinin büyüme motoru oldular hepiniz biliyorsunuz, Çin, Rusya, Brezilya, Güney Afrika ve Türkiye, bu sistemin en büyük aktörleri. Bu küresel kriz yanında, dünya finans piyasasında % 10 iken payımız % 20 ye, yani total olarak söylüyorum gelişmekte olan ülkeleri, ileride % 30 çıkacak ve bu artarak devam edecek. Yani artık finans piyasasında Amerika nın, Avrupa nın tamam bir ağırlığı var, ama yavaş yavaş değil, hızlı bir şekilde biz de bu krizle beraber yükseldik ve güçlendik. Dolayısıyla bizim gibi ülkelerin değeri, bizim gibi ülkelerin uygulamaları önem kazandı. Artık yaptığımız işler dünya tarafından izleniyor, soruluyor, Siz nasıl yapıyorsunuz? diye. Bizler de görüşlerimizi bildiriyoruz. Elbette bunun yanında, herkesin görüşleri farklıdır. Ama Başbakanımızın yapmış olduğu konuşmaların da yurt dışındaki algıya çok büyük etkisi var, hani ülkemizin yurt dışındaki gücü açısından. Şimdi biz SPK olarak ne yapıyoruz? Ondan biraz bahsetmek istiyorum yurt dışında. Örneğin biz, biliyorsunuz UFRS yi yayınlayan IASB bir vakfa bağlıdır ve vakfın bir mütevelli heyeti vardır. Bu mütevelli heyeti atayan dört kurumdan biriyiz. Hangi dört kurum? Amerikan SPK sı, Avrupa Birliği Komisyonu, Japonya SPK sı ve Türkiye. Şimdi böyle söyleyince çok bir şey ifade etmedi sizler için, ama buraya aday olan ülkeler Çin, Rusya, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin arasından Türk SPK sı seçildi ve geldi. Yani biz şu anda Türk SPK sı olarak, en son sayın hocamız, başkanımız Vedat AKGİRAY, bu IASB ye seçilenlerin, işte üç kişi yeni üye atandı. Onların CV lerini aldı. Onlarla İngiltere-Londra da bir mülakat yaptı adaylar arasında ve bunları oraya atadı. Yani şu anda sadece dört ülke, ileride bu muhasebe standartları ne olacak buna karar veriyor ve biz bunlardan biriyiz. Aynı şekilde Uluslararası Denetim Standartlarında bu dört üyenin yanında Dünya Bankası, işte bankacılık otoritesi, sigortacılık otoritesi var. Onlarla beraber yine İFAC ın altında bir üst kurul var. Gene bunlar, o denetim standartlarının ne yöne gideceğine karar veren komite. Orada gene bir sandalye sahibiyiz. Bunlar nasıl oldu? Tabii ki ülkemizin konjonktürel durumu, onun yanında Sayın Vedat AKGİRAY hocamızın bilirsiniz, bilmezsiniz, on yıldan fazla süreyle yurt dışında Amerika da hocalık yapmış olması. Dolayısıyla oradaki bakış açısı hocamıza, bir nebze hani Amerikalı profesör diye baktıkları için sandalye kapabiliyoruz. Biz de, şahsen kendim de bu toplantıların sekreteryasını yaptığım, o toplantılara ülkemizi temsilen katıldığım için, sizlere bu toplantılarda, bu uluslararası en üst kademede ne konuşuluyor onu aktarmak istiyorum ki, biraz vizyonumuzu, yani sadece KGK nın vizyonu değil, hepimizin vizyonunu biraz açalım. En önemlisi de, Uluslararası Muhasebe Standartlarıyla, Amerikan Muhasebe Standartlarının uyumlaştırılması. Bu şöyle bir önem arz ediyor. Biz anladık ki, bu benim kendi şahsi düşüncem, Amerika Birleşik Devletleri kendi iç sisteminde Uluslararası Muhasebe Standartlarını kabul etmek yerine, gelecek on yılda Amerikan GAAP nı kabul etme yoluna seçti ve buna muktedir, bu güce sahip. Dolayısıyla muhtemelen 10 15 yıl içerisinde UFRS dediğimiz şey, aslında Amerikan GAAP ının biraz modifiye edilmiş hali olacak. Bu en çok tartışılan konu.

İkinci konu, UFRS standartlaşmaktan uzaklaşıyor mu sorusu ki, bence uzaklaştı. İşte en son 2013 de sisteme girmesi gereken standardın uygulaması 2015 e atıldı. İşte standartlarda on tane ayrı uygulamaya cevaz veriyor. Yani bizim gibi finansal otoriteler oraya gönderdiğimiz insanlara birer standart belirle derken, hani Vergi Usul Kanunu ndaki gibi, şirkete seçenek bırakmayan standart belirle diye gönderirken, bugün hepinizin UFRS çalışırken karmaşa yaşamanıza sebep olan bir sürü seçeneğin olması hususu, bizleri de rahatsız ediyor. Dolayısıyla UFRS acaba bir standart mıdır sorusu ve buna bir dur deme zamanının geldiği konuşuluyor. Sizler için en önemli şey, bağımsız denetçiler aynı zamanda danışmanlık ve aynı zamanda vergi hizmeti verebilir mi? Bu sadece bizim ülkemizde yaşanan bir sorun değil. Bütün dünyada yaşanan bir sorun. Tartışılan bu. Biz bunu finansal otoriteler olarak engelleyebilir miyiz? Birinci sorun o. Bundan kaçınabilirler mi? Ve hani bunu yapsalar iyi mi olur, kötü mü olur? Bu tartışılıyor. Gelecek on yılda gene bağımsız denetim firmalarının, bir şirketin bütün işlerini ele alması hususunda, muhtemelen ki bu dünyada da var. Yani her ne kadar bağımsız denetçi desek de, yan bir şirket kurarak vergi işlerini yapması, enerji piyasasında buna danışmanlık vermesi gene konuşulan konulardan bir tanesi. Bir diğeri bağımsız denetimdeki tekel Biliyorsunuz, hani isim vermeye gerek yok ama hepimiz biliyoruz. Dört tane temel şirket var. Yani sadece Türkiye de değil, tüm dünyada bunlar bir nevi tekel. Acaba bunları kıralım mı? Bunları kırabilir miyiz? Çünkü kıralım mı sorusunun şeyi şu; Çünkü bu şirketlerin getirmiş olduğu dünya çapındaki bilgi birikiminin, dünya çapındaki bilginin çok büyük yararları var. Yani oradan çok büyük bir yarar elde ediyoruz, hem kamu otoritesi, hem kamu yararı olarak, hem de zaman zaman dezavantajlarını yaşıyoruz. Bu konu gene tartışılan, ileride önümüze çıkacak konulardan bir tanesi. Bir diğeri, bağımsız denetçinin sorumluğu, dün sizlerin çok yoğun şekilde konuştuğunuzu biliyorum, müteselsil sorumluluk. Benim müteselsil sorumluluğa ilişkin şahsi düşüncem, var, ama burada söylemek uygun olmayacaktır. Bağımsız denetçilerde de aynı şekilde bir sorumluluk var. Biliyorsunuz bağımsız denetçi çoğu şeyde raporuna da yazar, işte ben sorumlu değilim e getirmeye çalışır, ya da hani uygunluk denetimi mi, doğruluk denetimi mi ne getirmeye çalışır. Ama sonuçta, bakması gereken şeye bakmış mı, bakmamış mı? Bundan ne kadar sorumlu? Mesela bugün Sermaye Piyasası Kanunu nda şöyle bir ibare var. Doğru olmayan, gerçeğe aykırı bağımsız raporu düzenleme, iki yıldan, üç yıla kadar hapis cezası gerektiriyor. Şimdi bunu nasıl uygulayacağız? Kanuna yazmışız ama hani adam bakmışta mı görmemiş, bakmamış mı? Bu sadece bizde değil, bütün dünyada tartışılan, bunlara nasıl bir sorumluluk getirelim denilen bir husus. Bir diğer konu, bağımsız denetimde yöntem, biz geçmiş yıllarda Avrupa Birliği tarafından SPK olarak, gene uluslararası bir bağımsız denetimin ortak denetimine çağrıldık. Gittik hep beraber İngiltere, Almanya, Avusturya, Fransa, bir bağımsız denetim kuruluşunu aldık, dünya çapında denetim yaptık. Yani sadece ülke bazında değil, hep beraber oturduk denetimini yaptık. Orada büyük yöntem tartışmaları çıktı. Çünkü mesela Almanların bakış açısında evrak istemek diye bir şey yok. Hani soruyorlar, verilen cevap doğruysa kabul ediyorlar. Bizde biliyorsunuz, kamu denetçisi böyle bir yöntem izlemiyor. Bu da uluslararası toplantılarda,

buna bir standart getirelim, yani bağımsız denetiminin standardının oluşturulması şeklinde konuşulan bir konu. Evet, şimdi bütün dünyada bunlar tartışılıyor. Yani size hızlı bir şekilde anlatmaya çalıştım, zamanı almamak için. Şimdi bütün dünyada bunlar tartışılırken, biz ülkemizde neyi tartışıyoruz? Ben dün geldim buraya, bugün de izledim, dünkü izlenimim, yani sizler KGK dan ne bekliyorsunuz? Bizden ne bekliyorsunuz? Bence asıl soru o. Çünkü ben kamu deneyiminde şunu öğrendim. Bir kamu kurumunun vizyon ve misyonu dört şeyi belirler. Bir, hükümet, iki kurumun başkanı, üç kurum personelinin kalitesi, dört ve en önemlisi o kurumun denetlediği, ilişkiye girdiği insanların o kurumu yönlendirmesi. Eğer sizler KGK yı, SPK yı doğru bir şekilde yönlendirmezseniz, yani bu işi bürokratlara bırakırsanız, bu iş her zaman hiç beklemediğiniz, hiç hoşunuza gitmeyecek sonuçlarla sonuçlanacaktır ve sizler bunları biliyorsunuz zaten. Benim her zaman söylediğim bir şey var. Ben bir bürokratım, ama bunu içtenlikle söylüyorum. Bürokrasi, bürokratlara bırakılmayacak kadar önemlidir. Dolayısıyla burada asıl görev sizlere düşüyor. Sizin bizlere yol göstermeniz lazım. Birazdan buraya bir şey yansıtacağım. Yanlış anlamayın, sizi sinirlendirecek, ama hani bizdeki vizyonu göstermek açısından. Bizdeki vizyon şu; Sınavsız bağımsız denetçi lisansını nasıl alırım? Yani babam Murat YANPAR, Adana YMM Odasının bir üyesi. Kendisi şu anda bana oradan sinirli sinirli bakıyor. Biz bunu onunla da tartıştık. Ben sizleri anlıyorum. Bunu neden almak istediğinizi çok iyi biliyorum. Bunu da anlayışla karşılıyorum. Ama bunu doğru bulmuyorum. Olabilir, yani alabilirsiniz. Ama bizim sizden beklentimiz, ya da sizin yapmanız gereken daha farklı bir yaklaşımdı. Ben önce bu SPK nın lisanslama işi nereden çıktı, sizlere onu bir daha hatırlatmak istiyorum müsaade ederseniz. Yaşım buna müsait değil, benden önce olmuştu. Ama bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışacağım. Biliyorsunuz KGK yla başlamadı bağımsız denetim. UFRS daha önce SPK tarafından da kullanıldı. Yıllardır yapıyorsunuz, sizler yapıyorsunuz zaten. Bu işler başladığı zaman YMM, SMMM Ruhsatı şartı gerekli değildi. Üniversite mezunuysanız, bağımsız denetim yapabiliyordunuz, o şirkete girip çalışabiliyordunuz. Bir yerde de ruhsatınızı alıyordunuz, bağımsız denetim firmanızı kuruyordunuz. SPK nın gel benden lisans al dediği, öyle bir şey yoktu. Yani, ilk kurulan şirketlerde bu şekildeydi. Üstatlarımız başladılar, beraber yürüttüler, ama ne oldu? SPK nın yapmış olduğu denetimlerde, sizin Vergi Usul Kanunu nda, işte gerçeğe uymayan belge kullanımına benzer, şirketin yöneticileri ile beraber oluşturulmuş, düzgün olmayan, yani yasaya uymayan bağımsız denetim raporlarının hazırlandığı, düzenlendiği tespit edildi ve bunların bilinçli yapıldığı tespit edildi. Şimdi biz tabii ki SPK olarak bunları kendi mevzuatımızda cezalarını verdik. Ama şöyle bir şey var. Bir de sizler varsınız. Meslek Örgütü var. Bu adam mesleği yapmaya devam edecek mi? Bu adam meslekî anlamda bir ceza alacak mı? Biz bunu da tabii ki TÜRMOB a, çeşitli Odalara gönderdik ve hiçbir zaman beklenen ölçüde bir cezai faaliyet uygulanmadı. Bugün sizlerin disiplin kurullarınızın çok net bir şekilde çalıştığını biliyorum babam vesilesiyle. Ama bizim o zaman bu lisansı çıkarttığımız zaman, böyle bir şey olmadı. Ben bunu anlıyorum. Siz kendi meslektaşlarınızı korumak istiyor olabilirsiniz, ama uluslararası uygulamalarda bu yok. Çünkü demin KGK dan gelen arkadaşın söylediği gibi, siz eğer uluslararası alanda yapmış olduğunuz bağımsız denetim raporunun yurt dışında kabul görmesini istiyorsanız, o bağımsız denetim raporunu düzenleyen kişi hata yaptığı zaman, o tabloyu kullanan kişi bilmeli ki, buna imza

atan adam mesleğini kaybetmeyi göze almıştır. Siz kendiniz bunu çalıştırmadığınız zaman ne oluyor? Uluslararası alanda, bizim tablolarımız zaman zaman kabul görmüyor. Tabii SPK ne yaptı? Bürokrasi hemen ben kendi lisansımı kurarım. Benim kurallarıma uymayanı da kendi sistemimden atarım ı benimsedi. Şimdi geldiğimiz noktada KGK bu lisansları verecek. Yani esasında demin başta söylediğim gibi, bu işleri bürokratlara bıraktığınız zaman böyle oluyor. Hâlbuki siz o zamanlar, o sistemlerinizi düzgün bir şekilde işletseydiniz, bugün sizin aldığınız o YMM, SMMM benim de sınava girip sahip olduğumlisansıyla hepimiz kolaylıkla bu işleri yapabilecektik. Şimdi ben uluslararası toplantılara katılıyorum. Uluslararası toplantıda SPK yı temsil ediyorum Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına. Karşımda oturan kişi Amerikan SPK sını temsil ediyor. İkimizde CV lerimize bakıyoruz, tabii toplantı öncesinde. Ben işte Siyasal dan mezun olmuşum, -bu arada Mülkiye ağırlığı devam ediyor hala. Gördüm, hepimiz Ankara Siyasal lıyız-. Ben SPK ya girmişim. Tamam özel sektör deneyimim var ama hani o tür bir deneyim değil. SPK da çalışıyorum. Karşımdaki kişilerin tamamı, bakın tamamı istisnasız, 15 yıl, isim de vereceğim, Deloitte, Price, yada işte şimdi hatırlayamadığım uluslararası bağımsız denetim firmalarında çalışmış, bu işi öğrenmiş, meslekten gelmiş, 15 yıl sonra Amerikan SPK sına girmiş kişiler. Yani ben orada bir bürokrat olarak konuşurken, o aslında tamam, o anda bürokrat kimliğini taşıyor, ama işin göbeğinden gelen kişi. Şimdi ben buradan oraya gidip, denetim şöyle olmalı, böyle olmalı diye konuşuyorum toplantıda. Ama karşımdaki kişi bana şöyle bakıyor. Yani sen yapmadın ki, sen kamu denetçisiydin. Çünkü evet, kamu denetçisi olarak bir şirkete gittiğiniz zaman belge almak çok kolaydır. Bir şey istemek çok kolaydır, höt, höt dersiniz, hepiniz biliyorsunuz kolaylıkla halledersiniz. Arkanızda kamu gücü vardır. Ama bir bağımsız denetçi, siz Yeminli Mali Müşavirsiniz, sizin yaptığınız denetimlerde böyle değil. Dolayısıyla bakış açısı tamamen farklı. Neye ulaşabileceği, neyi alabileceği, nasıl yapabileceği konusunda bizlerden çok daha üstün bilgiye sahipsiniz ki, yurt dışında bu biliniyor. Dolayısıyla bu tür insanlar oralarda istihdam ediliyor. Bugün siz lisans konuşuyorsunuz, ben sizlerden Kardeşim bu KGK da, SPK da niye bizden üye yok? Niye hepsi SPK üyesi, BDDK üyesi? Sanayi Ticaret Bakanlığı ndan atanıyor. Kurul üyelerinden bahsediyorum, Niye TÜRMOB tan bir üye var sadece? Bunları konuşmanızı beklerdim. Niye SPK da, KGK da, bu tür kurumlarda, sizlerin olan bu kurumlar, bunlar sizlerin kurumları. Buraların personelini işte uzman yardımcısı alalım, yetiştirelim, böyle değil de ben 15 yıl bu işi öğreneyim, oraya geri geleyim, bu sisteme müsait bizim Devlet Memuru Kanunu, ama kullanmıyoruz. Böyle şeyler konuşmanızı ve yapmanızı beklerdim. Ben sizlerden bizlere, işte AAC 36, varlıklarda değer düştüğü zaman, standartlardaki uygulamalar Türkiye ye uymuyor kardeşim, bunları gidin değiştirin demenizi beklerdim. Yani bizlerden sizin uzmanlarınız bilgi seviyesi yetersiz, daha iyi eğitimler vermeniz bunları konuşmanızı beklerdim. Ama bunlar olmuyor, farklı bir bakış açısıyla yapılıyor. Anlıyorum, ama sizlerden daha çok çalışma bekliyorum. Niçin? Demin bahsettiğim gibi, biz artık SPK olarak, Türkiye olarak uluslararası anlamda buralara, bu kurullara üye verebilecek durumdayız, yani bizden üye isteniyor. Biz buralara sizleri gönderebilecek konumdayız. Ama biz sizlerden böyle bir çalışma göremediğimiz için, hiçbir Türk vatandaşını oraya gönderemiyoruz. Hep yabancılar gidiyorlar. Yani üstün bir İngilizce, 15 20 yıl boyunca sizler gibi piyasada çalışmış, ondan sonrada yurt dışına yayın yapmış kişiler aranıyor. Bir öğretim

görevlisi aranmıyor orada. Bu işin uygulamacısı aranıyor. Bu işi bilen aranıyor. Denetim yapmış kişi aranıyor. Dolayısıyla hani böyle birlikte çalışmamızın artık zamanı geldi. Artık bürokrasi değişiyor. Bakın benim gibi konuşabilen bürokratlar buraya gelebiliyor. Dün de gördünüz. Yıllardır size söylenenlerden farklı bir şekilde, yeni bir yaklaşımla yaklaşan bürokrat arkadaşlar konuştu. Artık sizlerin de değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani artık nasıl sizlerin hizmet verdiğiniz mükellefleriniz bu ülkenin ekonomisini çok yukarı bir noktaya taşıdıysa, bizlerin de bu kurumları, hem kendi kurumlarımızı, hem sizlerin kurumlarını daha iyi yerlere getirmemiz lazım. Aksi takdirde ne olacak? On yıl sonra biz burada gene, hani ben biraz yaşlanmış olacağım, sizler de öyle olacaksınız. Aynı konuları konuşacağız. İşte tam tasdik, bağımsız denetim, kim yapsın, kim etsin, bunlar konuşulacak. Hiç öne gidemeyeceğiz. Şu anda görüntü ben size açıklıkla söyleyeyim şöyle; Kamu kurumları, SPK öyle olmadığı halde sizin önünüzde duruyor ve sizi bir standarda çekmeye çalışıyormuş gibi görünüyor. Görüntü o şekilde. Hayır, öyle değil, sizlerin bizlere yol göstermesi lazım. Evet, bizler hedefi biliyoruz. Biz ne yapılması gerektiğini biliyoruz. Ama doğru mu biliyoruz? Ben oturduğum Ankara daki SPK binasından piyasayı bilmeden, nasıl bileceğim? Siz bana geleceksiniz, anlatacaksınız. Bu böyle böyle yapılacak. Biz de ona göre düzenlemeleri düşünüyoruz. Sizlerden de böyle bir çalışma bekliyoruz. Böyle bir iş birliği bekliyoruz. Aksi takdirde bizim düşüncemiz, bizler on yıl sonra, işte sizler için hala sorun çıkaran, burnu havada bürokratlar. Sizler de yani kusura bakmayın, çok para kazanan, yani mükelleflerin gözünde çok para kazanan muhasebeciler olarak kalacaksınız. Dolayısıyla hep birlikte bu mesleği daha saygın, daha itibarlı, daha etkin hale getirmek hem dünyada, hem Türkiye de saygın bir hale getirmek zorundayız. Bunun içinde hep beraber stratejik olarak, geleceği öngörerek, sadece bugünü değil, bundan on yıl sonrayı, yirmi yıl sonrayı öngörerek, hep birlikte, elbirliğiyle çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımı sunuyorum. KEMALETTİN KOYUNCU (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 1. Daire Başkanı): Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın hocalarım, değerli meslektaşlar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben aslında bu sempozyuma katılacağımı öğrendikten sonra, bir sunum hazırlamıştım, ama dün de gördüm ki birbirimizi tekrar ediyoruz. Belki bürokrasiden gelen alışkanlıklarla da, nasıl yapılması gerektiğini, neden önemli olduğunu anlatıyoruz ve biraz da sıkkınlık yaratıyor bu konuşmalar diye düşünerek, tekrardan kaçınmak adına ben bu sunumu kullanmamaya karar verdim. Dün bir taraftan maçı seyrederken, ne konuşabilirim? Biraz daha farklı yönde birkaç cümle de ben edebilir miyim? diye düşündüm. Müsaadenizle bu yönde bir konuşma yapacağım. Dün zaten kamu yararı açısından mesleğin ve bağımsız denetimin önemi anlatıldı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu nun yürüttüğü görevler açısından da konu aslında, kamu yararıyla birlikte başlıyor ve burada bağımsız denetimin BDDK açısından önemi ortaya çıkıyor. Yani tam tasdik gibi hususlar biraz da bizim dışımızda, biz sadece bu mali tablolara güveni nasıl tesis edebiliriz. Bunu okuyan insanlar buna nasıl güven duyabilirler? Güven duyarken derken, hem bankaya, hem de bağımsız denetçiye güvenden bahsediyoruz. Yani eğer bir mali tabloya güven duyulmuyorsa, bilin ki bağımsız denetimi yapan kişiye veya kuruma da güven duyulmuyordur. Güvenceyi sağlayacak olan bağımsız denetimi yapanlardır ve bu güvence arttıkça hem uluslararası camiada bunun kabul edilebilirliği olacak, hem de ha tamam bunlar bağımsız denetimden geçmiş, bunlar beni kandırmıyorlardır denecek. Zaten gerek

Avrupa Birliği sürecinde, gerek IMF gündeme gelen husus bu. vs. gibi yürütülen süreçlerde, hep, bir bölümüyle Bankacılık açısından bakıldığı zaman iki husus önemli; Bir, bankaların ve diğer mali kurumlar da var tabii, sadece bankalarla sınırlı tutmuyoruz tabii, bunların mali tabloları şeffaf mı? Açık mı? Doğru mu? Buna bizim dışımızda da, Türkiye nin dışından bakacak insanlar açısından güven tesis ediyor bu bağımsız denetim sistemi, O mali tablo BDDK olarak da denetleniyor, bağımsız denetçi de denetliyor. Yani biz aynı sonuca varabildiğimiz ölçüde, bu denetim raporları şeffaftır diyorsam, aynı zamanda ben kendimi de güvence altına almış oluyorum dünyanın bakış açısıyla. İkinci husus ise, şirketlerin denetimi Bu şirketler aynı zamanda sistemin müşterileri ve bu müşterinin mali tablolarına güven duyulması işleri kolaylaştıran bir yöntem. Şu anda kredi nasıl kullandırılıyor bankalarda? İşte mali tablo alınıyor. Vergi dairesine verilen mali tablolar alınıyor, şirketlerle konuşuluyor. Yerinde ziyaret ediliyor. Yok, bu mali tablo böyle, ama aslında bunun cirosu sekiz kat fazla imiş falan deniyor. Belki doğru, belki yanlış, kimse bilmiyor ve bunun üzerine işlemler tesis edilerek, biraz da teminat dayanaklı olarak kredi sistemleri üzerinden çalışılıyor, dolayısıyla bu bakımdan da bağımsız denetim önemli. Kamu Gözetimi Kurumu önemli, şu açıdan önemli; Sonuçta bankacılık kesimi, sigortacılık kesimi ve SPK ya bağlı kurumları bir kenara bırakırsak, bağımsız denetim zorunluluğu yok gibi bir şey Türkiye de. Dolayısıyla Kamu Gözetimi Kurumu yla birlikte bu zorunluluklar artacak, kapsam genişleyecek ve iş yapma alışkanlığını, mali tablo düzenleme alışkanlığını, ekonominin bakış açısını aslında toptan zamanla değiştirebilecek bir şey. Bu açıdan çok önemli, hem yeni bir piyasa açılıyor meslek erbapları açısından, zorlukları da ortaya çıkacaktır mutlaka. Ama asıl önemli olan, burada denetime tabi olacak şirketler Biz bile burada bir sürü şeyi tartışırken, bu şirketlerin aslında dünyadan haberi yok. Yani boyutlar ufaldıkça özellikle hiç haberi yok. Bunları kim bilgilendirecek. Dolayısıyla bağımsız denetim tasdik merci değildir. Yani bu tasdik işinin bir parçası olabilir, ama iş tasdik değildir bizim bakış açımızla. İşin bir yönü eğitimdir. Hele hele bu işlere biraz daha yeni başladığımızı, yeni kapsama girecek şirketler açısından düşünürsek eğitimdir, Kimin eğitimi? aslında mükellefin veya şirketin eğitimi. Bizi kim eğitecek? dediğiniz zaman, işte orada Kamu Gözetimi Kurumu nun görevi herhalde biraz ortaya çıkacaktır. Kendi çabalarımız ortaya çıkacaktır. Zaten ciddi bir bilgi birikimi de vardır. Hani bunu anlatırken sıfırız, hiçbir şey bilmiyoruz falan noktasından hareket ediyor değilim. Ama ilk iş mükellef eğitilecek. Denetlenmek ne demek? Biz niye denetleniyoruz? Mesela halka açık falan, halka kapalı, ben sermayemi koymuşum, iş yapıyorum, vergimi de ödüyorum, bana ne denetimden diyebilir adam. Yani baktığınız zaman, çok haksız da değil. Ama sonuçta büyüklükler arttıkça, bu ekonominin genel yapısını ortaya koyuyor. Yani hükümet bugün çıkıyor, işte gayrisafi milli hasılayı açıklıyor, reel sektör, işte mali sektör bilançolarını açıklıyor. Ülkenin büyüklüğü budur, borcu şudur diyor. Nereden biliyorsun? İstiyorsan bir rakam yaz, geç. İstiyorsan, yani ben bunların hepsini denetletiyorum. Benim ülkemde böyle bir denetim var gibi Bu, şu anki ekonomik sistem içerisinde ciddi bir güvence unsuru. Aslında Kamu Gözetimi Kurumu nun çıkış noktalarından bir tanesi de budur. Yani Avrupa Birliği, vs. süreçleri bunu sağlamaya dönük.

Bankalar açısından olaya bakıldığı zaman, bağımsız denetim nedir? Bu çok kapsamlı, tabii banka, yani bankacılık mevzuatını bağımsız denetçi bilecek. Bankanın yaptığı işe makul güvenceyi sağlayacak şekilde her işine bakacak. Risk yönetim tekniğine bakacak. İç denetimini yapıp, yapmadığına bakacak. Bilgi yönetimini yürütüp, yürütmediğine bakacak. Gayet teferruatlı bir işlem ve tabii ciddi bir uzmanlaşmayı gerektiriyor. Mevzuatın bir kısmını eksik bilip, eksik denetlediğiniz zaman, o iş olmuyor. Tabii ikinci problem, sadece bankacılığı ele alırsak, diğer mali kurumlar açısından böyle bir sorun yok ama uluslararası iş yapan bankalar açısından önemli, sonuçta kredi alıyor, kredi veriyorlar, muhabirlik ilişkisi tesis ediyorlar. Karşı tarafın beklentileri var. Gerçi dört büyük şu, şu, şu firmalar yapıyorlar bu işi deniyor. Evet, onlar denetimi yapıyor. İşlerini çok daha iyi yaptıkları, çok daha iyi teknik geliştirmiş oldukları, vs. gibi, bir sürü savurtu ileri sürülebilir. Ama temelde bunların dediği şey şu; sizi kimse tanımıyor ki, yani sizin yaptığınız işi isterseniz elli kat daha iyi yapın. Hiç fark etmiyor. O bilanço, oraya gittiği zaman, kim bu, diye bakıyor. İşte Ahmet yazıyorsa, ben Ahmet i tanımıyorum diyor. İşte Mehmet yazıyorsa, Mehmet i tanıyorum, iyidir diyor. Ahmet, belki Mehmet ten iyidir, onu kimse bilmiyor. Burada diğer arkadaşlar da bahsettiler. Sektörün çok sayıda düzenlemeye tabi olması, yetkilendirmeye tabi olması bir sorun ve Kamu Gözetimi Kurumu nun kapasitesini oluşturmasıyla, biraz zamanla bu işin aşılacağını biz açıkçası düşünüyoruz ve mümkün mertebe ileride, en azından orta vadede halledilecek, ama herhalde kısa vadede olmayacak gibi görünüyor. Yani bu işin tek elden yürütülüp, ortaklaşa çalışma esasını belirlemek lazım. Konuşmamda yer vereceğim diğer şey, muhasebe standardı nedir? Nasıl alınıyor? Dünyada Amerikan Standartları, sonra Uluslararası Muhasebe Standartları gibi bir uygulama var. İşte bu standartlar biraz birleştirilmeye çalışılıyor. Burada ciddi bir lobi faaliyetleri de dönüyor. Standart denilen şey, bizim gibi biraz da sonradan işin içine giren ülkeler açısından aslında çok zor bir şey. Zorluğu şuradan kaynaklı, oraya bir dizi muhasebe veya değerleme veya sair, yani birçok yönü var. Kural konmuş, biz bu kuralları alıyoruz ve temel olarak çeviriyoruz. Bazen anlamıyoruz bile. Hatta biz bunu hangi şartlar altında yapıyoruz? İşte bugüne kadar bir sürü işimiz böyle oldu. IMF geliyor, işte bir Uluslararası Denetim var, hızlı bir şekilde hareket etmek lazım. Bazen biliyorsak, bir de işte son dakikaya bırakıyoruz. Böyle bir alışkanlığımız var. Kötü bir alışkanlığımız var bizim, biz bu işleri böyle yapıyoruz. Çeviriyoruz ve diyoruz ki, bu Türk Muhasebe Standardıdır, Uluslararası Muhasebe Standardına uyumludur, çünkü biz bunu çevirdik zaten. Ha çalıştık mı, anladık mı? diye bakıldığı zaman, burada ciddi eksikliklerimiz oluyor standardı anlamak, sadece orada yazanı anlamak muhasebe mantığı, vs. anlamak değil. Bu standart niye konuyor? Şimdi burada akademisyenlere çok ciddi bir iş düşüyor aslında. Yani kuralı değil, kuralın temelini çalışıp, önemli hususlarda belki hem mesleği, hem piyasayı, hatta kamuyu bilgilendirmesi gerekiyor. Biz bunu böyle yapmadığımız zaman, şu anki durumda aslında, olgunlaşma sağlanamıyor. Kimse, yani uygulayıcısı dâhil kuralı nasıl yorumlayacağını bilmiyor ve böyle bir düzen oluşuyor. Kurallar neden ve nasıl konmuştur? meselesi çok önemli. Bir de bizim gibi gelişmekte olan ülkeler gücü de az olan ülkelerin yaşadığı bir sorun. Mesela İngiltere Uluslararası Muhasebe Standartlarına geçerken şunu yapıyor. Belli büyüklükteki şirketler buna tabidir, geri kalanlar buna tabi değildir diyor ve bu aslında dünya literatüründe de çokça tartışılan bir mesele. Ama AB ye giren Polonya ya diyorlar ki, siz uluslararası

muhasebe standartlarını uygulayacaksınız. Şimdi İngiltere, hatta diğer büyük ülkeler belli büyüklükteki firmalara UFRS yi uyguluyor. Geri kalana ise ulusal standartları uyguluyor. Ama Polonya kararı almış, berber dükkânına da Uluslararası Muhasebe Standartlarını uyguluyor. Bu da piyasanın gelişmesine engel oluyor. İşte borsanın derinliğinin artmasına engel oluyor. Lüzumsuz bir yük yaratıyor. İş yapmayı zorlaştırıyor. Sonuçta sizin kuralı uygulayacağınız kesimin, kamu yararı, kamu yararı diyoruz ya, kuralı uygulayacak kesimden dolayı bir kamu yararı ortaya çıkması lazım. Özellikle bağımsız denetim perspektifinden bakınca, yani vergi açısından bakmıyorum olaya, bu açıdan yaklaşınca, yani siz küçük bir marketi acaba denetletmeniz lazım mı bağımsız denetim açısından? Belki çok elzem bir şey değil, yani ülkenin şartlarını, koşullarını iyi ortaya koymak lazım. Biraz önceki sunumda da geçti. Bağımsız denetim ve danışmanlık faaliyetleri. Şimdi bir taraftan bağımsız olacağız, bir taraftan belli hususlarda danışmanlık hizmetleri de vereceğiz. Gerçi danışmanlık hizmetlerinin verilmesi de lazım. Ama burada çizgi nereden çizilecek. Bağımsız denetimi yapılana mı danışmanlık verilecek? Ne şekilde verilecek? Bunların da ciddi şekilde tartışılması, bağımsızlığın zedelenmemesi lazım Bunu niye söylüyorum? Aslında sizin bağımsız olmamanız açısından söylemiyorum. Siz üçüncü bir şahsa gittiğiniz zaman şunu söylerseniz, bağımsız olarak algılanacak mısınız acaba? Yani mevzuata uymuş olmanız da önemli değil. Ben bu şirketin bağımsız denetimini yapıyorum. Vergi tasdiklerini ben inceliyorum. Ben yapıyorum, düzeltiyorum. Aynı zamanda işte bu şirket şu, şu, şu alanlarda işlemler yapıyor, onlara da danışmanlık veriyorum. O zaman benim kafamda şöyle bir şey oluşuyor. Üç aşağı, beş yukarı ortak olsaydınız bunları yapardınız, yani bu çok önemli bir şey. Dün mesela tam tasdikle ilgili sunumların bir tanesinde de vardı. Muhasebe sistemini kurmak veya kurmaya danışmanlık yapmak. Şimdi muhasebe sistemi yoktur diyebilirsiniz siz. Eğitim faaliyeti kapsamında nasıl bir muhasebe sistemi kurulacağını söyleyebilirsiniz, ama bizim mevzuat olarak tutup da, Ey Yeminli Mali Müşavir git şurada bir de muhasebe sistemi kur dememiz de bana çok doğru gelmedi açıkçası. Yani nasıl kurulacağını kanun söyleyebilir, siz yardımcı olabilirsiniz, ama sorumlu ilan etmek, bu şirkete % 50 yle ortak olun, beraber yapın demekten bence çok farkı yok açıkçası. Yani mantık olarak fark yok, tabii ki uygulamanın farklı olabildiğini anlıyorum. Dün de çok söylendi, bu yıkıcı rekabetten kaçınılması meselesi var ve bu nasıl sağlanır bilmiyorum, ama meslek odalarına belki de burada daha fazla iş düşüyor olabilir. Yani bunu araştırmak lazım, yönlendirmek lazım, belki daha az işi olanın daha çok işi olandan iş kapması için maliyetinin altına, belki piyasa kapmak için yapılacak işleri de olabilir. Bu tür işlerden bir şekilde kaçınılması lazım, kaçınılmadığı zaman, biraz önce Atila bey de söyledi. Kamu işin içine giriyor, belki lüzumsuz giriyor, belki lüzumlu giriyor, ama girilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkıyor. İki, mesleğin repitasyonu kalmıyor. Çünkü mükellef nezdinde de bir repitasyon oluşması lazım, yani, bunlar böyle işte falan gibi bir yaklaşımdan kaçınmak lazım, yani sonuç çok önemli, uzun vadeli yaklaşıldığı zaman çok önemli geliyor. Bizde kalite güvence sistemi yok. Kamu Gözetimi Kurumu nun yapması gereken en önemli iş budur. Bir bağımsız denetçi, bağımsız denetim raporunu verdikten sonra buna nasıl itibar edilecek? Dolayısıyla asgari standartlar ve yapılan işin büyüklüğüne göre belki belli standartların ortaya konması, hem kalite güvence sisteminin ortaya konması, hem de dolayısıyla denetim sisteminin ortaya konması gerekecek. Burada eksikliğimiz var diye düşünüyorum.

Konuşmamın sonuna yaklaşırken birkaç husustan daha bahsetmek istiyorum ve bu aynı zamanda Kamu Gözetimi Kurumu nun da işlerini yaparken, belki daha dikkat edilmesi gereken hususlar. Kamu temel olarak ana hatlarıyla baktığımız zaman buradaki kamu, devletten bahsediyorum aslında. Devletin ana uygulaması, cezalandırmaya dayalı bizim sistemimiz. Bu çok mantıklı bir yaklaşım değil aslında. Hani suç işleyene ceza vermek ayrı bir şey, tabii ki verilsin ama bizde şey var. Özellikle Kabahatler Kanunuyla beraber işte kasıt aramıyoruz, şekli yanlışlıklara bile ceza verebiliyoruz. Kabahatler Kanunu ve bizim yazdığımız yönetmelikleri bir araya getirdiğiniz zaman şöyle bir şey çıkıyor. İşte bir tane şekil var, bu şekle uymayana ceza verilir. Peki, sonuç ne? Sonuç değişmiyor. Bizim mesela kestiğimiz cezalar da var. İşte bankalarda uygulanan THP, diyorsunuz ki, şu gelir kalemi, şu kaleme kaydedilir ve bu biraz izlemeye dönük. Türkiye de muhasebecilik de çok anlaşılır bir şey değil. Biz THP yapıyoruz, istatistik tutmak için THP yapıyoruz, gibi bir izlenim uyanıyor. Aslında muhasebe olayları kaydetmek için, sonuçlarını almak için ve izlemek için vardır. İstatistiki amaçlı kullanmak çok gerekmez, yani bu başka alandır diye düşünüyorum, ama biz şunu yapıyoruz. İşte o gelir yedi yüz bilmem kaç hesaba yazılacakken, yedi yüz bilmem kaç hesaba yazılmıştır. Bakıyorsunuz gelir kaleminde gittiği yer aynı. Vergi açısından gittiği yer aynı. Bilançoda gittiği yer aynı. Hiçbir şey değişmiyor. Bilanço falan değişmiyor, sadece mizanın alt başlığında bir şey değişiyor. Biz buna ceza kesiyoruz. Niye kesiyoruz? İşte Kabahatler Kanunuyla beraber geçti. İşte orada hata var. İşte biz şekle bakarız, o zaman şekle ceza. Aynı şey Kamu Gözetimi Kurumu uygulamasında özellikle idari para cezaları açısından söz konusu. Bunu iyi düşünmek lazım ve burada yapılan bir hata mala, davara zarar veriyor mu? Buna bakmak lazım, yani veriyorsa ayrı bir şey, kasıtlı bir şeyden zaten bahsetmiyorum. Hata insana mahsustur, yani insanlar hata yaparlar, hani yapmıyorum diyen de, herhalde yalan söyler. Yoktur böyle bir insan, buna dikkat etmek lazım. Belki sizin de Kamu Gözetimi Kurumu yla bu açıdan yakın çalışmanızda fayda var diye düşünüyorum. Sonuçta sadece TÜRMOB veya bu mesleğin mensupları için değil, bundan etkilenecek şirketler açısından söylüyorum, bunların iyi anlaşılması lazım. Bizler masa başında oturarak her türlü sektörü anlıyor, bunların sorunlarını biliyoruz falan deme lüksüne sahip değiliz. Aynı şey Kamu Gözetimi Kurumu içinde söz konusu olacak. Bunlar anlatılması lazım, yani Türkiye nin şartlarının da anlatılması lazım. Bir yerden belki başlamamız lazım, ama bunları anlayarak, hem sizi anlayarak, hem de sizin denetlediğiniz sektörlerin durumlarını anlayarak bu işleri yapmamız lazım. Bu konu devletin tüm birimlerin adına da söylenebilir, ama buradaki konu Kamu Gözetimi Kurumu olduğu için, yani o Kurumla iyi irtibat sağlamanız da, onların da sizlerle iyi irtibat sağlamasında çok büyük bir fayda olduğunu düşünüyorum. Son cümlem de, Türkiye de hizmet sektörünün bir sorunu var. Biz hizmeti aslında işten görmüyoruz. Yani kamu yararı var, bin küsur açıdan yarar var, ama sizin yaptığınız bir hizmet aslında. Sonuçta devlete hizmet veya vatandaşa hizmet ama toplamda yarar sağlamaya dönük bir şey. Biraz önce Atila bey de söyledi. İşte mükellef nezdinde de çok para basan adamlar, belki bir kısmı öyledir. Bir kısım da değildir. Ama neticede bu nereden çıkıyor. Hizmet aldığının farkında değil adam. Yani sizin mükellefleriniz de hizmet aldığının farkında değil. Bunu bir zorunluluk olarak görüyor. İşte orada Maliye çıkmış mühür basın diyor, adam da mühür basıyor diyor. Böyle değil. Bunun bir hizmet olduğunu anlatmak lazım. Biz aynı tartışmayı bankacılık için de görüyoruz. Gazeteleri okuyoruz falan. Yani kötü davranışlar vardır, haklı olan eleştiriler vardır bunları anlarız ama bankaların yaptığı hizmetler, hizmet