KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 811 ELBİSTAN ALAUDDEVLE BEY CAMİİ (CAMİİ KEBİR, ULU CAMİ) Yaşar Baş Cami, halen Elbistan'ın Güneşli Mahallesi'nin ortasında bulunmaktadır. Bir sokak aracılığı ile şehrin merkezini oluşturan ana caddeye bağlanmaktadır. Camiin bulunduğu mahallenin adı zamanla değişerek Güneşli mahallesi adını almış, Cumhuriyet devrinde de Elbistan'ın en büyük camii olması ve eski adına binaen, camiye Ulu Cami adı verilmiştir. El-mescidu'1-Camii'l-Kebir, Cami-i Kebir, Cami-i Alauddevİe Bey, mescid-i Kebir, Cami 2, Mescidu'l-Camii'l-Kebir ve Mescidu'l- Kebir 5 adları, cami için kullanılan adlardır ve Cumhuriyet devrinde de Ulu Cami adı ile bilinen eser, Dulkadir Beyi Alauddevİe Bey tarafından imar ve inşa edilmiştir. 4 Hangi yılda yapıldığı bilinmemektedir. Ancak 892/1492'den önce yaptırıldığı bilinmektedir. Çünkü Alauddevİe Bey'in, 892/1492'de Gürün Köyü'nün malikane hissesinin yarısını Tatar bin el-hac Ali'den satın alarak bu gelirin 1/3'ünü daha önce Elbistan'da inşa etmiş olduğu mescidi (Cami-i Kebir)'ne ve 2/3'ünü de medresesine vakfettiği bilinmektedir. 5 Cami, halen Elbistan'ın Güneşli Mahallesi'nin ortasında bulunmaktadır. Bir sokak aracılığı ile şehrin merkezini oluşturan ana caddeye bağlanmaktadır. Cami-i Kebir'in yeri, yukarıdaki isimlerin bütününün aynı camiye ait olup olmadığı, eski adının Cami-i Atik olduğu ve Selçuklu emirlerinden Mübarizüddin Çavlı tarafından yaptırıldığı ile ilgili olarak bir çok fikirler ortaya atılmıştır. Bu nedenle adı geçen konular üzerinde durmak gerekmektedir. Alauddevİe Bey'in, 906/1500 tarihli vakfiyesinde camiin adı, Elbistan Çarşısı içinde Cami-i Kebir olarak bilinen vakfın yakınında bulunan dükkanları adı geçen camiye vakf etti şeklinde tercüme edilebilecek bir ifade ile geçmektedir. 6 Bu ifadeden Cami-i Kebir adı ile tanınan eserin o devirde de çarşı içinde bulunduğu ve yakınında bulunan dükkanların kendisine vakfedildiği anlaşılmaktadır. Ancak şehrin Osmanlıların idaresine geçmesinden sonra yapılan ilk tahrir kayıtlarında, camiin içinde bulunduğu mahalle, camiin adı ile kaydedilmiş, mahallede bulunan dükkanların Ahmed Kethüda tarafından evladına vakfedildiği zikredilmiştir. Mahallede bulunan vakıf dükkanların dışında şehrin diğer mahallelerinde ve çarşısında vakıf dükkanlara rastlanmaması da camiin bu mahallede olduğunu göstermektedir. Ancak bu dükkanların Ahmed Kethüda'nın evladına ve onların inkırazından sonra, Medine-i Münevvere vakfı olarak kaydedilmesine karşılık, ilk tahrir kayıtlarında, camiin çarşı içindeki vakıflarına ait bir kaydın bulunmaması dikkat çekicidir. Bu durum, adı geçen vakıfların başkalarının adına yazılmış olabileceği ve benzeri düşünceleri hatıra getirmektedir. Nitekim camiin bulunduğu mahallede Ahmed Kethüda'nın kendi evladına vakfetmiş olduğu dükkanların Şehsuvar oğlu Ali Bey tarafından gasben alınarak vakfedilmek istenmesi, ancak öldürülmesi üzerine dükkanların tekrar eski hukuki konumuna getirilmesi de bu düşünceyi hatırlatmaktadır. 7 Yİne 1527 ve 1563 tarihli tahrir defterlerinde Alauddevİe Bey Camii Mahallesi dini taşıyan bir mahalle adı kaydedilmiştir. 1563 yılına ait defterde Alauddevİe Bey Camii'ne ait dükkanlar yine bu mahallede kaydedilmiştir. Kayıtlar, bu camiin, adı geçen mahallede çarşı içinde bulunan 1 2 BOA, TTD, nr. 402, s. 1037, 1041; BOA, TTD. nr.419, s. 42; Refet Yinanç-Mesut Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563), Ankara 1988, c. II, s. 474. 3 4 VA,VKD,nr. 590, s. 107. 5 BOA, MAD, nr. 3332, s. 47. 6 7 BOA, TTD, nr. 402, s. 1037; BOA, TTD. nr.998, s. 480.
812 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU Cami-i Kebir olduğu fikrini doğrulamaktadır. Nitekim camiye ait vakıf dükkan, zemin ve benzeri gelirlerin yeniden tespit edilerek vakıf gelirlerinin camiin imar ve inşasını gerçekleştiren Alauddevle Bey'in adı ile birlikte, vakf-ı Cami-i Alauddevle Bey şeklinde geçtiği görülmektedir. 8 Sonraları camiin bulunduğu mahallenin adı değiştiği gibi, camiin adı da Cami-i Kebir-i Alauddevle Bey şeklinde kaydedilerek hem Alauddevle Bey'e ait olduğu, hem de Cami-i Kebir adı ile tanındığını göstermektedir. Mescidu'l-Camii'l-Kebir ve Mescidu'l- Kebir adları da yukarıda gösterildiği üzere, cami için kullanılan adlardır. XVIII. yüzyıla ait 1118/1706 tarihli bir kayıtta, Alauddevle Bey Camii adına, eskiden beri Cami-i Kebir'e ait vakıfların kayıtlı olması ise, camiin yeri ve adı ile ilgili tereddütleri ortadan kaldırmaktadır. 9 Camiin bulunduğu mahallenin adı zamanla değişerek Güneşli mahallesi adını almış, Cumhuriyet devrinde de Elbistan'ın en büyük camii olması ve eski adına binaen, camiye Ulu Cami adı verilmiştir. Cami-i Kebir hakkında ileri sürülen düşüncelerden biri de kaynaklarda Cami-i Atik olarak kaydedilmiş bulunan eserin, camiin diğer adlarından biri olduğu, yani bu iki adlandırmanın aynı eseri gösterdiği fikridir. Ancak ilk tahrirlerde görülmediği halde, daha sonraki vakıf kayıtlarında adı geçen eserin Alauddevle Bey Cami-i Kebiri dışında ayrı bir vakıf olarak kaydedilmiş olması bu düşünceyi ortadan kaldırmaktadır. 10 Bugün Çarşı Camii adı bilinen cami, Ulu Cami'den daha eski ve küçüktür. Buna binaen, Osmanlılar devrinde Cami-i Atik adı ile kaydedilmiştir. Alauddevle tarafından yaptırılmış olan Ulucami ise, bugünkü adına uygun olarak büyüklüğüne binaen Cami-i Kebir, sonradan yapılmış olmasına binaen diğerine Cami-i Atik, Alauddevle Bey tarafından yapılmış olmasına binaen de yukarıda kaydedilen muhtelif adlarla tanınmıştır. Alauddevle Bey'in Osmanlı idaresi ile yakın ilişki içinde olması, bu camide Osmanlı mimari etkisini hissettirmiş görünmektedir. Alauddevle Bey'e ait Cami-i Kebir'in ya da bu günkü adı ile Ulu Caminin, Elbistan'da valilik yapan Selçuklu emirlerinden Mübarizüddin Çavlı tarafından yaptırıldığına dair bilgiler ise, kısmen doğrudur. Çünkü Ulu Caminin son cemaat yerindeki asıl portalin üzerinde bulunan dört satırlık sülüs hatlı ve Muharrem 637/Ağustos 1239 tarihli Selçuklu devrine ait kitabeye göre, cami ilk defa Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Elbistan Emiri, Mübarizüddin Çavlı tarafından yaptırılmıştır." Camiin mevcut mimari özelliği de onun yerinde eskiden mevcut olan bir camiin yerine yapılmış olduğu intibaını vermektedir 12 Camiin 906/1500 tarihli vakfiyesinde ise el- Mescidu'l-Camii'l-Kebir'in Alauddevle Bey tarafından inşa edildiği belirtilmektedir. 13 Bu bilgiler bir bütün olarak değerlendirilecek olursa, aşağıdaki sonuç ortaya çıkmaktadır. Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında uzun süre Elbistan emirliği yapan Mübarizüddin Çavlı, Muharrem 637/Ağustos 1239 tarihinde bu günkü Ulu Caminin yerinde bir cami yaptırmıştır. Alauddevle ise, zamanla harap olan bu camiyi imar ederek onun yıkıntıları üzerine yeni bir cami yaptırmıştır. Cami-i Kebir'in Alauddevle tarafından yaptırılarak ona vakıf gelirleri tahsis edilmesi ve Osmanlılar zamanında da aynı adla varlığını devam ettirmiş olması, onun 1507'de Şah İsmail tarafından yıktırıldığı fikrini zayıflatmaktadır. Ancak camiin Osmanlı mimari özelliğini yansıtması, ya Alauddevle Bey tarafından yeniden inşası esnasında Osmanlı mimari etkisinin 8 BOA, TTD, nr. 419, s. 8; Yinanç-Elibüyük, Tahrir, c. II, s. 474,478. 9 10 BOA, EV. HMH, nr. 554, s. 8; BOA, MAD, nr. 4983, s. 2, 3; 11 Kitabenin latin harfleri ile yazılmış hali için bkz. Oktay Aslanapa, Sanat Tarihi, Ankara 1990, c. I II, s. 357; Hamza Gündoğdu, Dulkadirli Beyliği Mimarisi, Ankara 1986, s. 24; Kitabenin Arapça Metni için Bkz. Ziya Güner, Elbistan, la. 1936, s. 8; Arif Bilgin, "Tarih", Elbistan, İstanbul 1994, s. 48). Kitabenin Tercümesi: Müminlerin Emiri Kasım lakablı, Keykubad'ın oğlu, büyük sultan, din ve dünyanın yardımcısı fetihler babası Keyhüsrev, bu binanın Muharrem 637/Ağustos 1239'da askeri komutanlarından Mübarizüddin Çavlı tarafından inşasını emretti. 12 Gündoğdu, Dulkadirli, s. 23, 24; Aynur Durukan, "Elbistan Ulu Camii" Kültür ve Sanat Dergisi, Kahramanmaraş özel Sayısı, 13 (Haziran 1991) sy. 10, s. 8. VA, VKD, Nr. 590, s. 107; M.H.Yınanç, "Elbistan" md, İA, İstanbul. 1993, c. IV, s. 226; Durukan, "Elbistan Ulu Camii", s. 8.
KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 813 yansıtılması ya da bir miktar tahrip edilmiş olan camiin sonradan tamir edilmesi neticesinde ortaya çıktığı düşünülebilir. 14 Camiin Osmanlılar zamanında da bir çok tamirat geçirdiği muhakkaktır. Nitekim bazı kayıtlara göre, cami Kanuni zamanında, IV. Mehmed zamanında ve 1231/1816 tarihinde onarılmıştır. Camiin son cemaat yeri cephe duvarının kuzey doğu köşesinde bulunan bir kitabe, ebced hesabıyla 1816'da yapılan tamirin tarihini göstermektedir. Kitabede, Düşürdü Vehbi Habibi-Dedi tarih güzel oldu bu tamir mübarek Allah ifadesi yer almaktadır. Tamir ücretinin ödenmesi hususunda çıkan bazı huzursuzluklar nedeni ile bu son yapılan tamir işinin uzadığı anlaşılmaktadır. Cami, Cumhuriyet devrinde de tamir edilmiştir. Bu tamirler, 1922'de halk tarafından, 1932'de ve 1992'de vakıflar idaresi tarafından yapılmıştır. 15 Minaresi de 1834 yılında halk tarafından müstakilen tamir edilmiştir. 16 Şehrin Osmanlılar tarafından fethinden sonraki ilk tahrir esnasında camiin bulunduğu mahalle kalabalık değil iken, daha sonra, camiin etrafındaki yerleşimin arttığı ve nüfusun kalabalıklaştığı dikkati çekmektedir. 17 Şehrin ilk tahriri esnasında, camiin hatibi olan Hasan oğlu Mevlana Ahmed'in Ümmet Baba Zaviyesi Mahallesi'nde; imamı Ali oğlu Lütfullah Kethüda ve müezzini Hacı Ali oğlu Mehmed'in de Oğranca Kapı'da oturduğu kayıtlıdır. 18 1118/1706'da ise, cami hitabetinin Seyyid Cemaleddin'e, daha sonra da onun oğlu Şeyh Seyyid Hüseyin'e verildiği kaydedilmiştir. 19 1233/1818 tarihli belgede, bu tarihten önce mütevelli olan Arslan Paşa-zâde Ahmed Bey'in ölümü üzerine, Mustafa Bey ve Halil Bey'in mütevelli oldukları kayıtlıdır. 20 Camiin cüz-hânlığına meşrut olan Ahi Mezrası, 1122/1710'da Mehmed Şerife, 21 1276/1860'da Osman Necib'e, 1278/186l'de onun oğlu Halil'e tahsis edilmiştir. 22 Görevlendirmeler ile ilgili zaman zaman anlaşmazlıklar çıktığı belgelerde dikkati çekmektedir. 925/1519 tarihli Darende Evkaf Kayıt Defteri'ne göre, Alauddevle Bey, 1492'de Gürün Köyü'nün malikane hissesinin yarısını almış ve bu hissenin 1/3'ünü Elbistan'daki mescidi (Camii Kebir)'ne tahsis etmişti. Bu 1/3 hissenin 1519'daki miktarı 1000 akçe idi. 23 Alauddevle Bey'in 906/1500 tarihli vakfiyesine göre, Alauddevle Bey, Camii inşa etmiş; buranın masraflarını, görevlilerin maaşlarını ve benzeri harcamaları karşılamak üzere; arazi, dükkan, zemin ve değirmen gelirlerinden oluşan vakıflar tahsis etmiştir. Buna göre, Alauddevle Bey, Camiin imamı, müezzini ve ferraşı için Ozan Öyügü (Evzaniye, Doğan Köy) yakınındaki arazileri ve Elbistan Çarşısı'ndaki bezzazlardan elde edilen gelirin yarısını vakfetmiştir. Bu yarım hisseyi de üçe taksim ederek 1/3'ü hatibe, 1/3'ü imama ve 1/3'ü de müezzin ve ferraşa tahsis etmiştir. Ayrıca aynı yerden elde edilen gelirin öşrünü Bezzaziye'ye sarf edilmek üzere, bezzazların nazırının emrine vermiştir. Bunların dışında Elbistan Çarşısı içinde, Cami-i Kebir'in yakınında bulunan dükkanları, çarşı içinde 55 dükkanı, Cuma günleri kurulan Pazar için tahsis edilmiş olan Basta Yeri adı ile bilinen araziyi, Aşık Ömer oğlu Mehmed adı ile bilinen Hatun Mezrası'ndaki araziyi, Aynularus Nahiyesi'ne bağlı Melik Köyü'ndeki değirmenleri, camiin ihtiyaçlarına harcanmak üzere ve Bekir Fakih arazisini de camide cüz okuyacak olana vakfetmiş ve bu vakıflara zarar verenlere ağır beddualar etmiştir. 24 14 Durukan, "Elbistan Ulu Camii.", s. 8. 15 M.H.Ymanç, Elbistan, s. 226; Bilgin, "Tarih ", s. 49; Durukan, " Elbistan Ulu Camii, " s.8. 16 Gündoğdu, Dulkadirti, s. 24. 17 BOA, TTD, nr. 402, s. 1037;Yinanç-Elibüyük, Tahrir, c. II, s. 474. 18 BOA, TTD, nr. 402, s. 1037, 1041. 19 20 BOA, Cevdet Evkaf nr. 19858. 21 BOA, İe. Ev, nr. 4392. 22 BOA, EV, nr. 17024. 23 24 BOA, MA D, nr. 3332, s. 47.
814 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1527 yılında, daha Önce Caminin vakfiyesinde adı geçen vakıf gelirlerinden bir kısmı kaydedilmemiştir. Alauddevle Bey Camii ve Medresesi'ne ait vakıf dükkanlar ile birlikte bezzazistanın adı da kaydedilmiştir. Bu dükkanlardan 28 adedi mamur, 26'sı haraptı. Ancak bu yıllarda camiye yeni vakıflar yapılmıştı. Bunlar cami imamının tasarrufuna tahsis edilen bir zemin ile imam, müezzin ve hatibin tasarrufuna verilen Söğütlü köyü yakınındaki Hacı Şaban Zemini adı verilen yerlerdi. Ayrıca Ozan Öyüğü Köyü sınırında bulunan ve cami hatibinin tasarrufunda bulunan iki kıta zemin ile Basta Yeri zemini de bu tarihte camiin vakıfları arasında idi. 25 Buna karşılık 1563'de, camiin 1500 tarihli vakfiyesinde adı geçen Melik Köyü'ndeki değirmenin 30 akçe geliri vardı. Bunun dışında, Meydan adı ile bilinen arazi ve Ahi Mezrası gibi vakıfları da bu tahrir esnasında kaydedilmiştir. Bunlardan sonuncusu Cami-i Kebir'de cüz okumakla görevli olana tahsis edilmiştir. Bu tarihte gelirinin 980 akçe olduğu kayıtlıdır. Bu kayıtlarda camide okunan cüzün Alauddevle'nin ruhu için okunduğu, Hatun Mezrası'nda Aşık Ömer oğlu Mehmed arazisinin 50 akçe geliri olduğu, çarşı içindeki dükkanların harap olduğu, cami yakınındaki dükkanların gelirinin 800 akçe olduğu, Ozan Öyüğü yakınındaki vakıf arazinin 300 akçe olduğu ve buna benzer detaylı bilgilerin de bu tahrir esnasında yer aldığı dikkati çekmektedir. 26 Elbistan Ulu Camii Evkafı'ndan Ahi Mezrası'nın mezradarlığını yapan Mehmed Şerife müdahelenin menine dair buyruldu (BA, İe. Ev, Nr. 4392) XVII. yüzyıldaki vakıf kayıtlarından bir çoğunda camiin gelir-gideri ayrıntılı olarak gösterilmemiş, sadece camiin yıllık muhasebesi kaydedilmiştir. Mesela, camiin 1100-1106/1689-1695 yılları arasında yıllık vezaifinin 3600 akçe olduğu kaydedilmiş başka bir bilgi verilmemiştir. 27 XVIII. yüzyıl başına ait 1118/1706 tarihli belgede camiin 906/1500 tarihli vakfiyesinde adı geçen vakıf gelirlerinden Melik köyündeki değirmenlerin haricinde kalan vakıfların tamamının 25 BOA, TTD, nr. 419, s. 23-25, 42. 26 Yinanç-Elibüyük, Tahrir, c. II, s. 478, 487, 494, 544, 580. 27 BOA, EV.HMH, nr. 554, s. 8; BOA, MAD, nr. 4983, s. 2; BOA, MAD. nr. 11 5, s. 2.
KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 815 yine Cami-i Kebir adına kaydedildikleri görülmektedir. 28 XIX. yüzyılda tutulan evkaf tahrir defterlerinde Alauddevle Bey Camii evkafına rastlanmamaktadır. Sadece camide cüz okuyacak olana tahsis edilmiş olan Ahi Mezrası'nın kayıtlı olduğu görülmektedir. 29 Maraş kazasının vakıflarını gösteren 1331/1913 tarihli bir irade kaydında ise onun adına vakıf kayıtlarına rastlanmamaktadır. Ancak Evkaf Nezareti'nin 1327/1909 tarihli bütçe kaydında camiin senelik bedelinin 3700 kuruş olduğu kayıtlıdır. 30 Elbistan Ulu Camii Planı (Oktay Aslanapa, Türk Sanatı II, s. 232) 28 29 BOA, EV, nr. 17024. 30 BOA, İrade Evkaf, nr. 7; Vamık Şükrü, Evkaf-ı Ömem Tarihi, c. III, s. 751.