İnternet Yasakları için STK Önerileri



Benzer belgeler
Internet Yasakları için STK Önerileri. Mustafa Akgül İnternet teknolojileri Derneği/ Bilkent Üniversitesi

İNTERNET YASAKLARI: BİR HUKUK VE ADALET FACİASI MI?

Türkiye'nin Internetle Savaşı: Dünya Önderliğimi Yoksa Devekuşulu Hukuk Faciası mı? Mustafa Akgül İnternet teknolojileri Derneği/ Bilkent Üniversitesi

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

İnternet Yasakları ve Hukuk

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

Türkiye nin İnternetle Savaşı: Harakiri, Donkişot ve Devekuşu

ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK DERNEĞI

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

İnternet,Yeni Medya ve Özgürlükler

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

GENÇLER ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞI FARKINDA MIYIZ?

TÜRKİYE DE FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ KÜLTÜRÜ VE GELİŞİMİ

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

AJANDA HAKKIMIZDA EĞİTİMLERİMİZ. Biz Kimiz? Vizyonumuz Misyonumuz Değerlerimiz. Eğitim Bölümlerimiz Eğitim İçeriklerimiz

Dijital Gelecek: Tüketim Değişirse, Hukuk İhtiyacı da Değişir Mi? Tolga Yücel Digital Age Köşe Yazarı, ETİCAD Başkan Danışmanı

e-dönüşüm Türkiye Projesi 2005 Eylem Planı İlerleme Raporu Sunuşu

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

AR-GE ANKETİ ANALİZ RAPORU

Bilgi Toplumu Stratejisi ve Kamu Bilgisinin Paylaşımı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "SAĞLIĞA YENİLİKÇİ BİR BAKIŞ AÇISI: MOBİL SAĞLIK RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

(DEÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Anayasa Hukuku Anabilim Dalı)

1.Medya Hukukunun Kavram ve Kaynakları. 2.Basın ve Yayın Faaliyetleri ve Yasal Düzenlemeler. 3.Radyo ve Televizyon Yayıncılığı

SOSYAL MEDYA. Sosyal Medya Nedir? Sosyal Medya Araçları Nelerdir? Sosyal Medyayı Kullanırken Dikkat Etmemiz Gereken Kurallar Nelerdir?

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

E-PARLIAMENT. Mete Yıldız 2017

SOKAKTA YAŞAYAN VE/VEYA ÇALIŞAN ÇOCUKLARA YÖNELİK HİZMET MODELİ BURSA İL EYLEM PLANI

Katılımcı Demokrasi STK ları Güçlendirme Önerileri

Sosyal Girişimler, Sosyal bir amaçla kurulur ve faaliyet gösterir, Ekonomik faaliyetler yürütür, Elde ettikleri karı sosyal amaçları için kullanır.

Kütüphan-e Türkiye Projesi

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

Niçin Bilinçli ve Güvenli İnternet?

ÜLKEMİZDE SİBER GÜVENLİK

ALTINCI BÖLÜM BİLGİ İŞLEM MÜDÜRLÜĞÜ NÜN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

ELEKTRONİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ (ELECTRONIC HUMAN RESOURCES MANAGEMENT) E- İKY / E- HRM (I)

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

MOLDOVA SUNUMU Dr. Vasile CRETU Yüksek Yargı Kurulu Üyesi

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Türkiye ile İlgili Sorular

İnönü Üniversitesi Kütüphanesi Müzik Veritabanları

ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ ve İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ SEMİNERİ

Sayı : B.08.0.PKB / /02/2009 Konu: AR-GE ve Projeler Koordinasyon Ekipleri.

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

BİLGİ PAYLAŞIM ARAÇLARI. İşbirlikli Yazarlık Çoklu Ortam Paylaşımları Web Günceleri Etiketleme ve Sosyal İmleme Sosyal Medya Dijital Kimlik

Ş U B A T MALİ YÖNETİM MERKEZİ UYUMLAŞTIRMA DAİRESİ 2006 YILI FAALİYET RAPORU BÜTÇE VE MALİ KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Avrupa Birliğine Uyum Danışma ve Yönlendirme Kurulu Toplantısı

WEB ARAÇLARI VE UZAKTAN EĞİTİM CEIT357-4.HAFTA

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SEKTÖRÜNDE BECERİ AÇIĞI VE İYİ ÖRNEKLER

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

Liberalleşmenin Türkiye Enerji. 22 Şubat 2012

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi,

Türkiye İç Denetim Kongresi, 11 Kasım Sosyal Medya Riski ve Denetimi. Doğan Tanrıseven EY Danışmanlık Hizmetleri, Direktör

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

Türk Patent Enstitüsü Tarafından Düzenlenen Eğitim Programları Ahmet KOÇER TPE Başkan Yardımcısı

İ.Ü. AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Tanıtım Faaliyetleri Standartları Standardı

Bağımsız İdari Otoriteler/ Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürleri Çalıştay Raporu

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 5-

Bilişimin Gelişmesine 38 Yıldır Katkı Veren Sivil Toplum Kuruluşu: Türkiye Bilişim Derneği

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

e-dönüşüm Türkiye Projesi ve Bilgi Toplumu Devlet Planlama Teşkilatı Bilgi Toplumu Dairesi 15 Temmuz 2009

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

Dünyayı Değiştiren Yenilikçi Teknolojiler ve Çözümler. ETGi Tanıtım Sunumu. ETGi: Eğitim Teknolojileri Ve Görüntülü İletişim.

Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Modern Kütüphanecilik Uygulamaları

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Doğu Akdenizde Bilişim Fırtınası

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

IT-515 E-Devlet ve e-dönüşüm Türk Hava Kurumu Üniversitesi Bilişim Teknolojileri Yüksek Lisans Programı 2014

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

REKABET KURUMU REKABET RAPORU ÖZETİ Ahmet ÇELİK

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları. Bilgilendirme Toplantıları

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI NA

TR'de İnternet Düzenlemeleri: Mustafa Akgül Bilkent Ü./INETD blog.akgul.web.tr akgul.bilkent.edu.tr akgul.web.tr/yazilar/

kalkınma gücü Gülara Tırpançeker YASAD Başkanı Yazılım Sektörü Sayfa 1

Türkiye de Sigara Mücadelesi Tarihi

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Arçelik A.Ş. Patent Stratejileri

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

AMAÇ İSG alanında devlet, işçi, işveren taraflarının yeri ve önemini, faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile bu alanda hazırlanmış

Bilgi Toplumu ve Bilişim. Mustafa Akgül Bilkent Ü./INETD blog.akgul.web.tr

GSG Hukuk. Aylık KVK Bülteni. 1 Güncel Haberler. 2 Makaleler. Temmuz Bu sayıda. Türkiye den haberler

BİLGİ TOPLUMU YOLUNDA TÜRK İNTERNET SEKTÖRÜ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Gönül Elçileri İletişim Stratejisi

Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ. Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü

DTÜ BİLGİ İŞLEM DAİRE

Transkript:

İnternet Yasakları için STK Önerileri İnternet Teknolojileri Derneği / Bilkent Üniversitesi İnterneti yasaklamak harakiri yapmak, dünyaya modern bir ülke değil, İnternetle savaşan bir ülke görüntüsü çizmektedir. Yasaklar, en iyisinden, Türkiye nin kafasını kuma gömmesidir. Kaldı ki yurttaşlarımız bu yasakları delmenin yollarını kolayca öğrenebiliyorlar. zararlı içeriği, yönetişim ilkeleri ışığıda modern dünyaya paralel bir şekilde çözebiliriz. Ülke olarak yasaklama refleksinden vazgeçip, interneti demokrasiyi geliştirmek, toplumsal kalkınmayı sağlamak, dünya ile nasıl rekabet ederiz konusuna odaklamamız gerekir. Blogger.com'un yasaklanması üzerine Bilişim Sivil Toplum Kuruluşları Türkiye İnternet Yasakları Ayıbından Kurtulmalıdır! başlıklı bir bildiri yayınladı. 14 STK'nın imzaladığı bu bildirge, soruna kısa ve uzun vadeli çözüm önerileri sundu. Bu yazıda, İnternet Yasaklarının yarattığı görüntü, uygulamada gözüken adaletsizlikler, yanlışlıklar gözden geçirildikten sonra, STK önerileri anlatılacak ve tartışmaya açılacaktır. Türkiye İnternetle Savaşıyor Görüntüsü veriyor! İnterneti Nasıl Algılamalıyız? milyon web saymıştır. 180 milyon civarında alan adı mevcuttur. 100 milyonu aşkın kişisel web/günlük olduğunu düşünmekteyiz. Tüm İnternette 100 milyon ölçüsünde video olduğu düşünülmektedir. Facebook un kullanıcı sayısı 200 milyonu aşmıştır. İnternet, insanların buluştuğu, iş yaptığı, eğlendiği, öğrendiği, öğrettiği, çeşitli elektronik nesneleri değiştiği, paylaştığı, okuduğu, yazdığı bir ortamdır. İnternet, kütüphanelerin, gazete ve dergilerin, TV'lerin, müzelerin, laboratuvarların, sergilerin, konser salonlarının olduğu, insanlığın kültür mirasının paylaşıldığı bir ortamdır. İnsanlar arası iletişim, iş birliği ve dayanışmanın olduğu bir ortamdır. Yaşamın tüm boyutlarına, tüm mesleklere, tüm yaş gruplarına hitabeden, yaşamın yansısını bulan, insanlığı etkileyen önemli bir gelişmedir. Bilgi teknolojilerindeki değişim, bilgi ve enformasyonun saklanması, işlenmesi, üretilmesi, taşınması, sunulması, paylaşılmasında devrimsel boyutta gelişmeleri gerçekleştirmiştir. Bu işlemlerin, çok ucuz, kolay, hızlı ve büyük boyutlarda yapılmasını sağlamıştır. İnternet hepimizin günlük hayatına girmektedir. Ama, İnternetin ne olduğunu, neyi temsil ettiğini, neyi değiştirdiğini, nasıl değiştiğini ve potansiyeli tartışmak gerekmektedir. Algılamamız, ona karşı tavrımızı belirleyecektir. İnternet bir bilgisayar ağının ötesinde, insanları ve insanlığın düşünce ve kültür ürünlerini kapsayan bir ağdır. İnternet üzerinde 1.6 milyar insan mevcuttur. 630 milyon bilgisayar İnternet alan adı sistemi DNS'e kayıtlı durumdadır. Yeni tarama motoru cuil.com 125 milyar sayfayı indekslediğini söylemiştir, yani en az o kadar da sayfa bulunmaktadır. netcraft.com 231 169 Bilişim, bilgi teknolojileri ve İnternet, insanlığı yeni bir toplum biçimine taşıyan, tetikleyen ve temsil eden içiçe geçmiş araçlar bütünüdür. İnsanlık, sanayi ötesi bir toplum biçimine, adına bilgi toplumu demeye çalıştığımız yeni bir toplum biçimine geçişin sancılarını yaşamaktadır. Bilgi toplumu kavramı oldukça yeni bir kavramdır ve bu kavramla ilgili tartışmalar sürmektedir. İngilizcede, information age, information society, knowledge society, wisdom society, knowledge economy, knowledge driven economy gibi terimleri görebiliyoruz. Ben bunun normal olduğunu düşünüyorum. Bu kadar köklü bir değişimi tüm

İnternet Yasakları için STK Önerileri boyutlarıyla görmek, algılamak ve tanımlamak mümkün değildir. James Watts'ın buharlı makineyi bulduğu günleri, sanayi toplumunu, işçi sınıfını öngörmek nasıl mümkün değilse, bugün de bilgi toplumu nu kesin çizgilerle tanımlamak mümkün değildir. Bilgi toplumu nun temel özellikleri konusunda geniş bir uzlaşmadan bahsedebiliriz. En temel özellik, bilginin bir üretim faktörü olmasıdır. Stanford Üniversitesi nden Paul Romer, bilginin, emek, sermaye gibi üretim fonksiyonunun bir değişkeni olduğunu yazabildi. Bunun sonucunda, bilgi sektörüne yapılan yatırımın ülkenin kalkınmasına katkısını hesaplayabilmek mümkün hale geldi. Bu yönde bir çalışmayı Türkiye Bilişim Vakfı'nın isteği üzerine Profesör Semih Koray ve ekibi yaptı. Daha önce de bilim ve teknolojinin de üretimde önemli olduğu biliniyordu, ama bu ilişki bu kadar açık ve net bilinmiyordu. Buradaki bilgi, bilim, teknoloji, bilimsel bilgi, ar-ge, inovasyon, patent, örtük bilgi ve benzerleridir. Bu anlamda bilgi, temel zenginlik kaynağı, verimlilik, rekabet kaynağı ve istihdam aracıdır. Beyinsel emek yaratılan katma değer açısından, kol emeğinin önüne geçmiştir. Yer altı zenginliklerinden, bankalardaki paralardan çok entelektüel sermaye öne çıkmıştır. Bunun sonucunda ülkelerin zenginlik kaynağı, yetişmiş insanların beyinlerindeki bilgidir denebilmektedir. İnsanlar arasında tüm dünyayı kapsayan, ülkeleri aşan ağlar oluşması mümkün kılınmış, ağ ekonomisi ortaya çıkmaya başlamıştır. Klasik iktisadın tersine, ağın büyümesi sonucunda yaratılan fayda artmaya başlamıştır. Web 2.0 dediğimiz sosyal ağlar oluşmaya başlamıştır. Bu ağlar, tamamen sıradan kullanıcılar tarafından üretilen içeriği sunmakta, gelişimi kullanıcılar belirlemektedir. İnternetle öne çıkan bir diğer kavram katılımcılık, saydamlık ve yönetişimdir. Bilgi ve enformasyonun üretim ve dolaşımındaki bu gelişmeler, örgütsel yapıları değiştirmekte, hiyerarşik yapılar, yerini daha az katmanlı yatay yapılara bırakmaya başlamaktadır. Zaman ve mekan farklarının öneminin azalması ile pek çok kişi bir gerçek ya da elektronik örgüte katkıda bulunabilmekte, bilgi ve deneyimlerini paylaşabilmekte; bu da o örgütün etkisini artırmaktadır. Daha fazla insan bir olaya, bir örgüte katılabilmekte, işleyişinde söz sahibi olabilmekte, daha fazla bilgi talep edebilmektedir. ABD'de başkanlık yarışında, İnterneti etkin kullanabilenler, partizan ve sempatizanlarla, katılımcı, saydam yapılarla ilişki kuran adaylar hemen öne çıkarak fark yaratmaktadır. İnternet, katılımcı, saydam bir yapının olanaklarını sunmaktadır. Bunu yönetişim ilkeleri ile yapan örgütler de yararlarını görmektedir. Ülkemizde, sınırlı da olsa, bunu başarı ile uygulayan büyük şirketlerimiz vardır. Birey üretici ve tüketici olarak öne çıkmıştır. Tüketiciye dünyanın her yerinde, kişiselleştirilmiş bir şekilde ürün ve hizmet sunumu mümkün olmaya başlamıştır. Tüm dünya, bir pazar olarak, üreticinin önüne çıkmıştır. Zaman ve mekanın etkisi azalmış, dünyanın her hangi bir yerinden entelektüel ürünleri sunma ve pazarlama olanağı oluşmuştur. Her dünya yurttaşına, kendi matbaasını, gazetesini, radyosunu, kolay, ucuz ve hızlı bir şekilde TV sini kurması ve çalıştırması mümkün kılınmıştır. Dünya üzerine yayılan özel ilgi gruplarının oluşması ve bunların topluluk oluşturması mümkün olmuştur. 170 Bilgi toplumu na yönelişin bir sonucu olarak, sektörlerin yapısında önemli değişimler gözükmektedir. Telekom, basın, medya, eğlence sektörleri köklü olarak değişmektedir. Eski telefon santrali üreten fabrikalar kapanmakta; ansiklepodiler, kütüphaneler; basın, müzik, film gibi eğlence sektörleri köklü değişimin sancılarını yaşamaktadırlar. Ürünleri sayısal halde ve İnternet üzerinden taşınabilen sektörler, değişimin etkisini çok fazla hisseden sektörlerdir. Bu sektörlerin, bu değişimi iyi kavraması gerekmekte ve yeni paradigmalar ışığında yeni bir yapılanmaya gitmeleri zorunlu olmaktadır.

Kamu yönetimi, bu gelişmeler sonucunda ciddi bir yeniden yapılanma arayışına girerek, kendini e-devlet uygulamaları şeklinde ortaya koymaktadır. Daha önemlisi, ülkeler ve Birleşmiş Milletler, AB, Dünya Bankası, ITU (Uluslararası Telekomünikasyon Birliği), Dünya Ekonomik Forumu gibi uluslararası yapılar, ülkeleri ve tüm dünyayı bilgi toplumu na taşımak için planlar yapmaya, eylem planları ortaya çıkartmaya, her çocuğa bir dizüstü bilgisayar gibi tüm dünya yurttaşlarına yönelik projeler üzerinde çalışmaya başlamıştır. Kısaca tüm dünya, bilgi toplumu hedefini benimsemiş ve ona yönelmek için ciddi bir çabaya girmiştir. Bu bağlamda ülkemizde de 2006-2010'u kapsayan bir Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı bulunmakta ancak DPT Bilgi Toplumu Dairesi sekreteryasında, DPT ile ilgili Başbakan Yardımcısı nın başkanlığında, bakanlar düzeyinde katılımla oluşan e-dönüşüm İcra Kurulu Başkanlığı nda ağır aksak ilerlemektedir. Türkiye Bu Noktaya Nasıl Geldi? Ülkemiz matbaayı kaçırdığı gibi İnterneti kaçırmadı; dünyada İnternet sıçrama yaparken bir şekilde yakaladı. 12 Nisan 1993'de Bir DPT projesi olarak başlayan İnternet için, ülkemiz sağlıklı ve kapsamlı bir yapılanmada çabasında epey geç kaldı. İnternet Kurulu, KamuNet, e-avrupa+, Bilişim Şurası, E-Türkiye projelerinden sonra 2003 Şubat'ında DPT bünyesinde beş kişilik Bilgi Toplumu Dairesi ile kurumsal bir yapıya kavuştu. 2001-2002 yıllarında RTÜK yasası çıkarken, İnterneti Basın Kanuna tabii tutan bir deneme yapıldı. E-avrupa+, E -Türkiye, Bilişim Şurası projelerini başlatan DSP-ANAP-MHP koalisyonu, hiç de İnternetin ruhuna uymayan bir şekilde Basın Kanuna eklenen bir madde ile İnterneti de o kanuna tabii tutma ihtiyacını hissetdi. Yasa veto edilince, 2. defa, İnternet Haftası ile Bilişim Şurası arasında yasalaştırdı. Amaç, basit olarak, Alternatif Medya olmaya başlayan İnterneti, cezaları 171 %50 artırarak, muhalefet olarak susturmaktı. Bu öneri TBMM'nin internetle ilgili yaptığı ilk düzenleme idi. İlk düzenlemenin gelişmenin önünü kesmeye yönelik olması, ülkemizin İnternet ve temsil ettiği değişimi nasıl algıladığın bir göstergesi. 2003 yılında üç bakandan oluşan E-dönüşüm İcra Kurulu oluştu. 2006 Temmuz unda Türkiye'nin 2006-2010'u kapsayan Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı yayınlandı. Ama, 2006 sonbaharında çocuk pornosu olayları ortaya çıktı, planlı bir şekilde abartılarak, basınında desteği ile 5651 nolu yasanın çıkma ortamı oluşturuldu. Adalet Bakanlığı komisyonunca hazırlanan Bilişim Ağı Hizmetleri ve Bilişim Suçları yasa tasarısı bir kenara bırakıldı. Adalet Bakanlığı devre dışı kaldı, ve Ulaştırma Bakanlığı uzmanları, Adalet Bakanlığı taslağını kesip biçip, 5651'ın taslağını oluşturdu. Bu süreçte STK'lar, tabir caizse, imdat çığlıkları atarak, toplumun, siyasal kadroların, basının dikkatini çekmeye çalıştı. Pek fazla başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Tasarı komisyonlara biraz yumuşatılarak kabul edildi. Son aşamalarda katalog suçlara Atatürk'e ilişkin suçlar ve cevap hakkını düzenleyerek, uyar - kaldır ı getiren 9. madde eklendi. 5651 Ne Getirdi? 5651 aceleye getirilmiş, internetden korkan bir felsefeyle yazılmış, ileride kullanılabilinecek maddelerle dolu Truva Atı görüntüsü veren bir yasadır. Bir tepki ve yasaklama yasasıdır. Özgürlükler ve güvenlik dengesinin, özgürlük aleyhine bozulduğu, internetde benim istemediğim kuş, ne pahasına olursa olsun uçmasın bakış açısıyla, evrensel hukuk ve Anayasanın temel ilkelerin feda edildiği bir düzenlemedir. Kanımca, bu yasaya, İnternet Yasası demek, internete hakarettir. Yasa, Adalet Bakanlığı Komisyonu taslağından alınan, bazı tanımların ötesinde, katalog suçları ve onlarla ilintili webleri yasaklamayı düzenliyor. Bu amaçla, TK içinde İletişim Başkanlığına (TİB), hukukçu

İnternet Yasakları için STK Önerileri ve iletişimci ağırlıklı 93 kişilik kadro veriliyor, ve İnterneti temizleme görevi veriliyor. Yurt dışındaki webleri, TİB, resen, sorgusuz sualsiz, savunmasız, haber vermesiz kapatma yetkisine sahip. Bu yetki yurt içinde mahkemelere ait. 5651'e bağlantı yönetmelikler, yine fazla bir STK etkileşimi olmadan çıkartıldı. Yönetmelik, yer sağlayıcılara Faaliyet Belgesi alması zorunluluğu getirdi. Bu Türkiye'deki kamu kurumlarını da kapsıyor. Asıl önemlisi, Türkiye tüm dünyadaki yer sağlayıcılardan da Faaliyet Belgesi istiyor. Bu youtube'un kapanması gerekçesi olarak Ulaştırma Bakanı ve TK Başkanı tarafından defalarca dile getirildi. Yapılmak istenilen, Türkiye nin tek başına dünya İnternetine kurallar koymasıdır. Türkiye bu fikrini hiç bir uluslarası forumda savunmadan, uygulamaya çalışıyor. Yasaklar Hukukun Temel İlkeleriyle Çelişiyor ve Anayasaya Aykırı 172 Youtube 5 Mayıs tan beri kapalı. 3,5 milyon kişinin günlüğünü tutan wordpress.com bir yazı nedeniyle aylarca kapalı kaldı. Geocities.com, Myspace.com, DailyMotion.com, alibaba.com gibi büyük, milyonlarca kullanıcının üye olduğu, içerik eklediği çoğu weblerin yanında, richarddawkins.net, turandursun.com, anarsist. com, ataist.org gibi aykırı görüşlerin ortaya atıldığı weblerde yasaklardan nasibini aldı. Bu yasaklamalar, her zaman 5651 nedeniyle olmuyor; kişisel haklar ve fikri ve sinai hakların ihlali nedeniyle Türkiye'nin her hangi yerinde bir mahkeme, hiç bir savunma almadan, bir bilirkişiye başvurmadan tedbir olarak bir yasaklama getirebiliyor. Blogger.com'u Diyarbakır, pek çok webi de Silivri ve Gebze mahkemleri yasakladı. Bu şekilde TK ve mahkemeler bini aşkın webi yasakladı. Yasaklamalar, TK'nın koyduğu ilkeler ışığında Alan Adı Düzeyinde veya IP temelli yapılıyor. Yasaklamanın nasıl yapılacağı, hiç bir ilke olmadan, ilgili mahkemenin bilgi ve takdirine bırakılmış. Mahkemeler bazen sağlam olsun diye, her iki yasaklamayı birden yapıyor. Tedbir olarak alınan kararlar, çoğunlukla nihai karar olarak uygulanıyor. Özensizce uygulanan yasaklar, bir an için özünde hukuki olduğunu var saysak bile, uygulamada ciddi hukuk ihlallerine sebep oluyor. Kaldı ki savunma almadan, yargılama süreci yaşanamdan uygulanan kararlar ne kadar hukuka uygun olabilir ki? Wordpress.com'da bir kişinin günlüğünde, hakaret içeren bir paragraf iddiası ile 3.5 milyon kişinin günlüğü yasaklanıyor. Blogger. com'da 60 kişinin günlüğünde fikri hakları ihlal ettiği gerekçesiyle milyonlarca kişinin günlüğüne yasak konuyor. Bu iki örnekte, alt alan adına yasak getirilerek, sadece bu günlükler yasaklamak mümkündü. Bu, belki bilgisizlikten kaynaklandı, ama çok açık bir adaletsizlik ve hak ihlalidir. Adalet Bakanlığı ve TK bu adaletsizliği sadece seyrediyor; siyasal iktidar, muhalefet, ve büyük ölçüde toplum önderleri ve basın da bir sorumluluk almadan seyrediyor. Burada yargılama süreci yaşanmadan bir ceza uygulaması yapılmasının hukuksuzluğunun yanında, yaşın yanında orantısız ölçüde kurunun yanması söz konusu. Polis, özel koşullarda, kaçan suçluya ateş edebilir; ölümüne neden olabilir. Ama, kaçan suçlu bir kalabalığa girdiyse, polisin kalabalığı yaylım ateşine tutması, bir suçluyu kaçırmamak için yüzlerce masum insana ateş etmesi kimsenin aklının ucundan bile geçmez. Ama, İnternet konusunda bunu gözümüz kırpmadan yapıyoruz. Youtube, bir kaç video yüzünden altı ayı aşkın bir süredir kapalı. Worldpress, blogger, google groups, myspace, geocities, dailymotion gibi yerlerde 1 potansiyel suçlu için, milyonlarca kişinin iletişim hakkını yasaklıyoruz. Koca bir iş merkezinde, bir dükkanda suç işlendi ihbarı üzerine, tüm iş merkezini veya iş merkezinin olduğu mahalleyi kapatmayı hiçbir normal insan düşünmez, ama bu iş internete gelince gözümüzü kırpmadan yapıyoruz. Bu haksızlığa, topluma zarar veren bu uygulamaya, toplum büyük ölçüde sessiz kalıyor: üniversiteler, hukuk fakülteleri, barolar, bilişim dışı sivil toplum kuruluşları gözlerini kapamayı tercih ediyor.

Gözden kaçan bir hukuk ihlali ise, sıradan yurttaşın, her internet kullanıcısının iletişim, öğrenme, eğlenme, bilgilenme ve iş yapma haklarına engel konulması. İnterneti günlük gazete, dergi, kitap gibi algılamanın bir sonucu böyle büyük haksızlıklara sebep oluyor. İşin acı gerçeği, ülkemizin interneti henüz algılayaması. Kanımca, bu hattatlar işlerinden olmasın diye matbaayı ülkeye geç getirmek, bunun sonucunda aydınlanma, ve bilimsel teknolojik devrim ve sanayi devrimini kaçırmamızla paralel bir durum. İnternet en az sanayi devrimi boyutlarında köklü bir değişimi temsil ediyor. İnternetin temsil ettiği bu devrimsel değişimi algılayamadığımız için refleksel tepkilerle yasaklayarak sorunları çözmeye çalışıyoruz. Sonuçta, harakiri yaparak, kendimize zarar veriyoruz. Masum milyonlarca kişinin iletişim, öğrenme, eğlenme, ifade, bilgilenme, alış veriş yapma ve kendi işini kurma özgürlüğüne engel getirildiğinin, bununda Anayasa suçu olduğu pek çok kimse fark etmiyor. Yargılanmadan, ceza uygulanması evrensel hukuk ilkelerine ters. Ayrıca, TK'ye sorgusuz sualsiz, resen yasaklama hakkı verilmesi, kuvvetler ayrılığına ters ve dolayısıyla Anayasanın iletişim, yargı, ifade özgürlüğü ile ilişkin maddelerine aykırı. 5651 katalog suçlar dışındaki yasaklamalar konusunda, bu benim yetki alanım dışında diye sadece seyrediyor. 5651 kapsamındaki suçlar icinde web yurt dışında ve Faaliyet Belgesi alınmadıysa, gerekli görürse resen yetki kullanıyor, şayet mahkeme karar aldıysa da, yönetmelikle aldığı arabulucuk rolünü kullanmak istemiyor. 5651'e son anda eklenen 9. madde uyar kaldır ilkesini getiriyor; ama mahkemelerimiz genelde bunu bilerek ya da bilmeyerek uygulamıyor. STK Önerileri 173 Yasaklar büyük haksızlığa neden olmasının yanında, mutlak değil. Sadece Türk vatandaşları için geçerli. Ayrıca gittikçe artan bir oranda vatandaşlar bu yasakları etkisiz hale getirmenin yollarını çeşitli yollarla öğreniyor. Gazetelerimiz bunu defalarca yayınladılar. Ülke olarak kolaya kaçıp yasaklama alışkanlığındna vazgeçip, meseleye olabildiğince ifade özgürlüğü, tartışma, ve hoş görü açısından bakmaya çalışmalıyız. Yasaklar, çok özel hallerde, sınırlı ve dikkatli yapılmak zorunda. Ülkemizin tüm dünya ile birlikte yönetişim ilkeleri ışığında internetdeki "zararlı" içerik ve bilişim suçları ile mücadele etmelidir. Bu mücadele tek başına kamu otoritesi ve mahkemelerle yapılacak bir mücadele değildir. Sivil toplum örgütleri bu sürecin bir parçası olarak çalışmaya hazırdır. Yeter ki makulde uzlaşmak istensin ve diyalog kurulsun. Örneğin, çocuk pornosu, ihtihara teşvik konularındaki yasaklamaların, uzman görüşü ışığında mahkemelerce yapılmasına hiç bir itirazımız yok. "İkaz et/kaldırt" yönteminin uygulanması istiyor, ve bu sürecin parçası olmak istiyoruz. Biz STK'lar olarak, yasaklama konusunu 1-2 tane uzmanlaşmış ve merkezi mahkemenin buna eğilmesini öneriyoruz. Bu mahkeme, kamu, STK, ve Üniversite ve diğer uzmanlarla diyalog içinde olmalı; bilgiye dayalı kararını bağımsız bir şekilde alabilmeli. Bu yeterli içtihat oluşana kadar sürebilmelidir. Biz, kişisel hak ihlalinin sürmesini, ya da fikri ve sinai hakların ihlalini savunmuyoruz. Bu konularda şikayetlerin, hukuki süreç içinde, hızlı, adil ve evrensel normlarda çözülmesini istiyoruz. TK resen yasaklama yetkisi, gönüllü olarak kullanmaktan vazgeçmeli; yasaklama gerektiği düşündüğünde, bu uzman mahkemeden almalıdır. Bu yapılırken, kamuoyu ve internetin diğer paydaşları bilgilendirilmelidir. Telekomunikasyon Kurumu, katalog suçları dışındaki yasaklamalarda da, resen yetkilerini artırmadan, mahkeme kararlarının uygulanmasında aracı olmalı; 5651/9'un uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu almalıdır. 5651'in yönetmelikleri gözden geçirilip, hem katalog dışı yasaklamalar, ve yurt içi/ yurt dışı konusu; hemde

İnternet Yasakları için STK Önerileri "yasaklı nesnenin kaldırılması" konusunu berraklaştırmalıdır. Youtube yasağı açmazını çözmenin tek yolu budur. Bilindiği gibi youtube 10 tane video nedeniyle 5 Mayıs ta kapanmıştı. Aslında mahkeme, bu 10 video'ya erişimi bu videolar kalkana kadar karar vermişti; ama TK sadece bu videolara erişim mümkün olmadığına karar verip, yasaklamanın alan adı ve IP temelli olmasını sağlamıştı. Bu videoların büyük çoğunlugu tamamen kaldırılmış durumda. 1-2 video ise ABD yasalarına göre, Youtube hukukcularınca uygun bulunmuş, ama Türkiye'nin hassasiyetleri göz önüne alınarak, Türkiye'deki IP'lerden ulaşılınca erişilmez kılınmıştı. Bir başka deyişle, İnternetin Türkiye'den görüntüsünde bu video'lar yok. Türkiye bunu yetersiz bulmakta, kendi mahkeme kararını uluslarası hukukta geçerliği olduğunu, yaptığı fiili yasaklama kararıyla iddia etmektedir. Böyle bir kararın, uluslarası platformlarda savunulması henüz gerçekleşmemiştir. Orta vadede yasaklamanın tüm web yerine URL temelli yapılması ve sorunlu içeriğin, mahkemeler ve kamu yerine sivil yapılarla çözümlenmesi var. Bilişim STK'ları defalarca, kamuoyuna nesne temelli filtre yapılmasının mümkün olduğu açıklamıştır. Bu yönde bir mektup, ülkedeki tüm yetkililere bir dilekçe ile iletilmiş, hatta http://dilekce.kampanya.org. tr/ adresinde bu yönde bir dilekçe gönderme kampanyası yapılmıştır. Çin gibi ülkeler, ülkede izlenen her sayfa için filtreleme yapıyor. Bu tabiiki, bir hukuk devletinde mümkün değildir. Bizim önerdiğimiz, şayet bir mahkeme bir nesneyi hukuki gerekçelerle erişime engelleme kararı verirse, sadece onu engellemek teknik olarak mümkündür. O IP'ye giden paketleri ayrı bir makinaya yöneltmek, ve yeni makinada giden pakette, istenilen URL yasaklı bir URL ise o paketi çöpe atmak mümkündür. Bunu genelde proxy sunucuları yapıyorlar. Bunun için donanım temelli ürünler de geliştirmek mümkündür. Bunun maliyetinin orta boy ISP lerde 100 bin TL civarına olacağını ISP örgütü TID yöneticileri ifade etmişti. TT gibi 174 büyük ISP'lerde bunun milyon dolar çivarında olacağını tahmin ediyoruz. Bizim önerimiz, bu konunun katılımcı bir şekilde, üniveriste ve sektörle birlikte araştırılması ve finansının TK tarafından sağlanması. 5651 TK'ya bu konularda kamu ihale kanunundan muafiyet getirmiştir. Dolasıyla, TK'nin finansal kaynakları vardır, önünde hukuki engel yoktur. Web 2.0 uygulamalarında kullanıcının ürettiği içeriği webe konduğu an denetlemek ve içeriğin kullanımını buna bağlamak mümkün değildir. Bu sayıların getirdiği bir olgudur, ve sistemin mantığı böyledir. Örneğin, youtube'ta dakikada 10 saatlik video konmaktadır. Youtube'a anında içerik denetimi getirmek, dükkanı kapatmaktır. Zaten, içerik denetimi istemek, sansür istemektir; herkesi potansiyel suçlu görmek paranoyasının bir yansımasıdır. Nasıl hırsızlık olmasın, cinayet işlenmesin diye her yurttaşın peşine bir polis dikmiyorsak; ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü asıl, insana güvenmek asıl olmalıdır. Burada önerilen, bir zararlı içerik endişesi olduğunda, sivil yapılarla bunun kaldırılması, düzeltilmesi, cevabı nesnenin yerleştirilmesine çaba harcamaktır. Yo-Youtube'ta yasaklanmak istenilen bir videonun, sıradan kullanıcıların şikayeti, ve değerlendirmesi ile kaldırılması, bir mahkeme kararı ile kaldırılmasından çok daha kolaydır. Bir videonun Türkiye'den bağımsız hareket eden birkaç yüz kişinin, hatta bir kişinin şikeyeti ile kalkması mümkünken, mahkeme kararı geldiğinde, bunun bir örnek olmaması, her ülkenin rahatsız olduğu içeriği, tüm dünyadan yasaklanması sağlanması için çok daha dikkatli davranmak zorunda kalmaktadır. Abant Çalıştayı, STK'ların bir merkez kurmasını, mahkemeler yasaklamayı gündeme almadan önce bu merkezin çalışmasını için yeterli süre verilmesini istemiştik. Bu merkezin varlığı ve iletişim yönetmleri kamuoyunca bilindikten sonra, şikayetlerin mahkemeden önce bu merkeze ulaşmasını sağlamak mümkün olacaktır. Uzun vadede tüm düzenlemeleri yönetişim ilkleri ışığında minimal düzeyde tutmak ve sık-

sık gözden geçirmek gerekir. İlk fırsatta 5651'i kaldırıp yeni bir düzenlemeye gitmeldir. Siber Suçlar sözleşmesi kamuoyunda yeteri kadar tartışılıp imzalanmalıdır. Yeni düzenlemeler Siber Suç Sözleşmesine uygun olmalıdır. Adalet Bakanlığı Komisyonunca hazırlanan ve askıya alınan taslakla başlayarak yeni bir düzenlemeye gitmeliyiz. Bunun yanında mevcut hukuk camiamızı, hakim, savcı ve avukatları sürekli bilgilendirmeliyiz. Hukuk Fakültelerinde bilişim ve internetle ve hukukuyla ilgili temel dersler her öğrenciye verilmeli, Hukuk Fakültelerinde, ve Üniversitelerde çok disiplinli Bilişim ve İnternet araştırma merkezleri kurulmalıdır. İnsanlık için Sanayi Devrimi gibi önemli bir devrimi, hattatların iş kaygısı gibi marjinal problemlere feda etmemeliyiz. İnternetin temsil ettiği değişim, insanlığı Bilgi Toplumuna taşıyan devrimsel gelişmeleri içinde taşıyor. Bu köklü, sancılı ve uzun bir süreçtir. Parmak ayı gösterirken ayı atlayıp, parmağa takılanlar gibi, internetin marjinal problemlerin ötesine geçebilmeliyiz. Youtube, dailymotion, facebook, geocities, twitter gibi yerler, çok ciddi bir toplumsal olguyu, yeni bir sosyal yapılanmayı temsil etmektedir. Youtube ve facebook, uluslararası kuruluşların, üniversitelerin temel dağıtım kanalı olmuştur. Cern, Nasa, Birleşmiş Milletler, ABD Kalp Vakfı, bunların arasındadır. BBC 6 dilde yayınlarının videolarını, youtube'a yerleştiriyor; NBC yada CBS eski programları sadece ABD'den izlenecek şekilde youtube üzerinden dağıtıyor. Kore'de yapılan Bilgi Ekonomisi konusunda Bakanlar Toplantısı kayıtları youtube üzerinden yayınlanıyor. Artık, youtube bir eğlence ortamı olmanın ötesinde, öğrenme, iş yapma, tanıtım ortamı olmuştur. Atatürk hakkında 25 bin video var. Youtube gibi yerleri yasaklamak ülkemizin harakiri yapmasıdır. Dünyaya modern bir Türkiye değil, Donkişotça, İnternetle savaşan bir ülke görüntüsü vermektedir. Türkiye internetin marjinal problemlerine çok fazla enerji harcıyor. Asıl, İnterneti demokrasimizi geliştirmek, toplumsal kalkınmaya katkı vermek ve bilgi toplumu yönünde nasıl kullanırız konularına kafa yormamız gerekir. İnternet Yaşamdır! 175