XVII. YÜZYILDA OSMANLILAR ve



Benzer belgeler
İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

DERS ÖĞRETİM PLANI. Avrupa İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü

Ticaret ve Devlet. 21 Kasım 2017

TAR TAR TAR TAR TAR 722 Türk-Macar İlişkileri Tarihi

ZEYTİNYAĞI SEKTÖR RAPORU-2013

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum

İktisat Tarihi

Demokrat Partiden Günümüze Siyasal Gelişmeler. XV. ve XVI. Yüzyıllarda Ortadoğu Ticaret Tarihi II

Aylık Dış Ticaret Analizi

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

TÜRKİYE. PLASTİK AMBALAJ SEKTÖRÜ 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ ve 2011 YILI BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci Genel Müdür

Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

BATI AFRİKA ÜLKELERİ RAPORU

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

ABD Tarım Bakanlığının 08/03/2018 Tarihli Ürün Raporları

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Sayın Kazakistan Uluslararası Ticaret Odası ve Türkiye Kazakistan İş Konseyi Kazak Tarafı Başkanı

ALTIN MÜCEVHERAT. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Kuruluş 843 (Verdun Anlaşması) ( 1958 Cumhuriyet ) Tarım %1,8, Endüstri %19,3, Hizmetler %78,9

İZMİR TİCARET ODASI GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ ÜLKE RAPORU

KİMYEVİ MADDELER, PLASTİKLER VE MAMULLERİ

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

Doç. Dr. Ümit KOÇ (You can see his CV in English on the following pages)

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

DERS ÖĞRETİM PLANI Akdeniz İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY

İRAN ÇAY RAPORU Ocak Tahran-Lahican-Tebriz İRAN. Rize Ticaret Borsası 2014

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017

Dış Ticaret Politikası-Giriş Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman

Avrupa da ve Osmanlı da Savaş, Vergi ve Modern Devletin Oluşumu,

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii İçindekiler... v Giriş... 1 BİRİNCİ BÖLÜM DIŞ TİCARET TEORİLERİ

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

Dış Ticaret Verileri Bülteni

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE DE JENERİK İLAÇ ENDÜSTRİSİ 2 HAZİRAN 2005 ANKARA

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

CEZAYİR ÜLKE RAPORU

ÇAD ÜLKE RAPORU

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Haziran Ayı İhracat Bilgi Notu

SERAMİK SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

TEMİZLİK MADDELERİ SEKTÖRÜ

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı,

Ayakkabı Sektör Profili

AVRUPA BİRLİĞİ OTOMOTİV SEKTÖRÜ

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

KAMERUN ÜLKE RAPORU Ağustos 2013 A.Ç.

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

Dünyada ve Türkiye de E-Ticaret ve E-İhracat. Kasım 2016

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU MART 2018 İTKİB HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

BÖLGESEL BİRLEŞMELER

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora

Aylık Dış Ticaret Analizi

Türkiye ve Avrupa Birliği

Parça İle İlgili Kelimeler

MERKANTİLİZM-FİZYOKRASİ. Doç.Dr.Dilek Seymen

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

GENEL BİLGİLER DIŞ TİCARET BİLGİLERİ

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

Derece Alan Üniversite Yıl

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

SEÇMELİ DERSLER (Öğrenci aşağıda belirtilen en az 2 (iki) dersten başarılı olmalıdır.)

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

Transkript:

XVII. YÜZYILDA OSMANLILAR ve MERKANTİLİSTLER Mehmet BULUT[*] In recent years, interest in the relations between the Ottomans and western nations has begun to increase. Lots ofissues canceming these relations wait to be elaborated by the researchers from East and West. The present study focuses on the economic concepts behind the relations between the Ottomans and mercantilist western nations in the seventeenth century. It seems that there were so me fundamental differences in the economic concepts and aims of the Ottomans and the western nations in the mercantilist ages. This study also ezaborates the economic relations between the Ottomans and European nations in the early modern period. l.giriş Yüzünü kuruluş yıllarından itibaren 'Batı' ya dönen Osmanlılar'ın Avrupa ile ilişkileri, özellikle tercihini modern dünya ile bütünleşmekten yana koymuş Türkiye için ayrı bir önem taşımaktadır. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusu yirminci yüzyılın ortalarında gerçekleşmesine rağmen, aday olarak üyeliğinin kabulü ve dolayısıyla görüşmelere başlanabileceğine ilişkin ilk ciddi adım ancak yüzyılın sonunda gerçekleşebilmiştir[ll, Oysa Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya ile Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerin geçmişi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Altı yüz yıldan fazla bir dönemde Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında etkinliği olan ve belki de Roma'dan sonra bu bölgelerde en güçlü imparatorluklardan birini kuran ve kendinden önceki tüm büyük medeniyetlerin tecrübelerini kurduğu sistemde yeniden yorumlayan Osmanlılar'la ilgili çalışmaların son yıllarda hızla arttığı görülmektedir. Aslında Osmanlılar'ın bu kıtalar ve ülkelerle ilişkileri tüm yönleri ile anlaşılmadıkça, ne Asya ne Avrupa ve ne de dünya tarihi tutarlı bir bütün olarak anlaşılabilecektir. [*) Dr., Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü. [1) Bilindiği gibi geçen yıl (1999), Başbakan Bülent Ecevit Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusunun kabulü ile ilgili Finlandiya'daki toplantıya resmen davet edilmiş ve Türkiye'nin 'aday ülke' olarak kabul edildiği ülkemiz başbakanına bildirilmişti. Bununla birlikte Avrupa Birliği Genelişler Konseyi yürütme organının Kasım 2000'de Türkiye'ye ilişkin açıklanan Katılım Ortaklığı belgesi, üyeliğe kabul ün sanıldığı kadar kısa sürede gerçekleşmeyeceğinin işaretlerini taşımaktadır.

24 1 MEHMET BULUT Bu çalışmada 'merkantilist dönem' olarak anılan 16-18. yüzyıllarda, Batı Avrupa merkezli olarak ortaya çıkan yeni ekonomik anlayış (merkantilizm) ile Osmanlılar'ın iktisadi yaklaşımlan ve kısmen de merkantilizmin yükseliş dönemi olarak kabul edilen 17. yüzyılda, bu iki dünya arasındaki ticari ilişkiler üzerinde durulacaktır. Merkantilist dönemde Batılı ülkelerin temel amacı dış ticaret fazlası yaratmaktı. Başlangıçta Güney Avrupalılar (İtalya, Portekiz ve İspanya) dünya ticaretinde ve Akdeniz'de hakimiyet mücadelesi verirken, sonraları dünya ekonomik merkezinin Akdeniz'den Atlantiğe kayması ile birlikte Kuzey-Batı Avrupalılar (İngiltere, Hollanda ve Fransa) bu mücadelede ön plana çıktılar. İlgili dönemde Akdeniz'de en etkin güçlerden biri şüphesiz Osmanlı Devleti idi. Osmanlılar'la ilişkilerde Avrupalı devlet ve tüccarların ekonomik amaçları ile bunlar karşısında Osmanlı Devleti ve tüccarlarının amaç ve stratejileri, Osmanlılar'ın kapitülasyon uygulamaları, kapitülasyon verilmesindeki politik ve ekonomik amaçları günümüzde hala tartışılmaya devam edilmektedir[2j. Ancak Osmanlı-Avrupa ilişkilerinde özellikle merkantilist dönem konusunda yeteri kadar araştırma yapıldığını söylemek güçtür. Denilebilir ki bu dönemlerden başlamak üzere Osmanlı-Avrupa ilişkileriyle ilgili yeni çalışmalar ve araştırmalarla, önümüzdeki yıllarda hem Avrupa ve hem de Türkiye'de konuyla ilgili tüm kesimlere, gösterilecek çabalar ve atılacak yeni adımlar konusunda önemli bir tarihsel perspektif sağlanmış olacaktır. 2. Merkantilizm ve Merkantilist Dönem Avrupa Ekonomik Güçleri Batıda merkantilizm, feodal sistemin çözülme süreci içinde ortaya çıkmaya başladı. Batıda milli devletlerin doğuş yıllarına rastlayan bu dönemde, merkezi hükümetlerin gücünü arttırmak, endüstriyel ve ticari sektörleri hızla büyütmek ve savaş anında gerekli silahları temin etmek için devletin gelirlerini arttırmak temel amaçlar olarak belirlenmiştir. Birinci amaç olan merkezi hükümet gelirlerini arttırabilmek için yöneticiler, 'değerli madenieri (altın ve gümüş) ülke içinde biriktirecek, milli politikalarla endüstri ve ticareti düzenleyecek, iç ticarette vergileri düşürürken dışarıdan gelen mallara karşı yerli sanayii koruyacak ve ihracatı teşvik edecek' bir sistem öngörmüşlerdir[3j. Dolayısıyla merka_ntilist bir ülkenin belirgin amacı altın ve gümüş bolluğudur. Bunu gerçekleştirmek için de değerli madenierin ihraemın yasaklanması doğal olarak diğer bir amaç olmuştur. (2] Ekonomik ve sosyal tarihe ilişkin çalışmalarda, Osmanlılar'ın Batı Anadolu'da kurdukları beylikten 16. yüzyılda ulaştıkları 'dünya devleti'ne uzanan süreçteki politikalarını belirlerken, Avrupa'nın etkili güçlerini her zaman dikkate aldıkları ve bir anlamda Osmanlı eliderinin devletin dış ticaret politikalarının belirlenmesinde, Avrupa coğrafyasında ilgili dönemlerdeki hakim ekonomik ve siyasal güçlerin durumlarını yakından izledikleri konuyla ilgili araştırmalar arttıkça daha iyi anlaşılmaktadır. Bu konuda daha geniş bilgi için bak.: Bulut 2000. [3] Heaton 1996, ı.

EKONOMiK YAKLAŞlM 1 25 Merkantilist yaklaşıma göre hükümet savaş için gerekli parasal donanıını ve nüfusu ı her zaman hazır bulundurmalıdır. Çünkü savaş normal bir şeydi ve sık sık bir milli politika aracı olarak kullanılmaktaydı[4j. Böylece merkantilizm, dünya üzerindeki değişik bölgelerin kolonileştirilmesi ve oralara hakim olmak suretiyle hem insan ve hem de para kaynaklarının rahatlıkla kontrol edilebilirliğini meşrulaştırmış, hatta daha da kolaylaştırmıştır. 16 ve 18. yüzyıllarda merkantilizm Avrupa'da hem iç ve hem de dış ticaret politikalarına yön veren bir yaklaşım olmuştur. Bu bağlamda bülyonizm (külçecilik) bazı ülkeler için temel amaç olmuştur. Özellikle İspanyollar'ın temel amacı, mümkün olan en üst düzeyde altın ve gümüşün ülke içine yığılmasını sağlamak olmuştur[sj. Amerika'dan gelen değerli metallerin önemli bir bölümü başlangıçta İspanya'ya getirilmiştif6j. Bu altın ve gümüş ün dışarıya çıkmasını önlemek için İspanyollar tarifeler ve ihracat yasakları uygulamışlardır. Özellikle 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kuzey-Batı Avrupalılar'ın Akdeniz ve dünya ticaretindeki etkinliği artmaya başlayınca, İspanyollar çok daha sıkı önlemler almak zorunda kalmışlardır. İspanyollar'ın bu değerli madenieri özellikle diğer ülkelere karşı gerçekleştirdikleri savaşların finansmanında kullandıkları da bilinmektedir. Tabiatıyla sadece İspanyollar değil, İngiliz, Fransız ve Hollandalılar da savaş finansmanı konusunda aynı yolu izlemişlerdirf71. Avrupa için 17. yüzyıl, merkantilizmin yükseli ş dönemidir. Bu dönemde Avrupa' daki ekonomik merkezin Akdeniz'den Atlantiğe kaydığı yukarıda belirtilmiştifsj. Bunun diğer bir anlamı Kuzey-Batı Avrupalılar (İngiltere, Fransa ve Hollanda), Güney Ayrupalılar'a (Portekiz, İspanya ve İtalya) göre hem Avrupa ve hem de dünya. ekonomisinde daha önemli bir konuma yükselmişlerdir. Merkantilist dönemin başlarında dünya ticaretine hakim olma konusunda mücadele Güneyliler arasında iken, 17. yüzyıl boyunca bu mücadele Kuzey-Batı Avrupalılar arasında gerçekleşmiştir. Merkantilist uygulamalarda, genel amaçlar bağlamında bir paralellik söz konusu iken, ülkeler arasında bazı uygulama farklılıkları da göze çarpmaktadır. Örneğin Hollandalılar ithalatın sınıriandıniması konusunda diğer merkantilist ülkelere göre daha esnek davranmışlardır[9j. Rollandalı tarihçi Johan de Vries bunu 'Hollanda [4] Ibid. [5] Hechscher ı994. [6] Daha fazla bilgi için bak Attınan ı983. [7] O'Brien ı996, 7. [8] Braudel Akdeniz'le ilgili eserinde bu konuda kapsamlı bir analiz yapmaktadır. Wallerstein de benzer bir yaklaşımla 16. Yüzyıldan sonra Akdeniz yerine Atlantiğin dünya ekonomisinde merkez rolü oynamaya başladığını belirtmektedir. Bu konuda daha fazla bilgi için bak.: Braudel ı972; Wallerstein ı974-78-80. [9] Hollandalılar'ın merkantilist anlayışları konusunda daha geniş bilgi için bak: Klein ı965; ı969; 1992, lsrael 1989; 1995 Van der Woude & De Vries 1997.

26 1 MEHMET BULUT pragmatizmi '[lo] olarak tanımlamaktadır. Buna karşılık İngiltere ve Fransa'nın dış ticaretteki kontrolleri daha sıkı olmuştur. İngiltere'nin bu konudaki sıkı kontrolleri ile ihracat ve ithalattaki yasaklamaları 17. yüzyılda "English Act of Navigation" ile gündeme gelmiştir. Buna karşılık Fransa'daki Maliye Bakanı Colbert'in uygulamaları merkantilizm açısından en sıkı uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu uygulamalarla 17. yüzyılda Avrupalılar arasında dış ticarette büyük rekabetin hatta savaşların gündeme gelmiş olmasıllll, merkantilist dönemde Batı'daki milli devletlerin ekonomik alanda kendi amaçlarını gerçekleştirebiirnek için savaş dahil her yolu meşru gördükleri sonucuna rahatlıkla ulaşılabilir. Merkantilist dönemde Batılı ülkeler dünya ticaretinde birbirlerine üstünlük sağlamak ve ticareti kontrol edip karlarını maksimize edebilmek için büyük ticaret kumpanyalan da kurmuşlardır. Bu kumpanyalara devletin desteği açıkça ve olabildiğince güçlü bir şekilde gerçekleşmiştir. Bunların en meşhurları İngilizler'in Doğu ve Batı Hint Kumpanyalan ile Hollandalılar'ın Doğu ve Batı Hint Kumpanyaları'dırll2J. Fransızlar da benzer kumpanyalar kurmuşlardır. Bu kumpanyalar modern dönem kapitalist sistem açısından ilk çok ortaklı şirketler olarak kabul edilebilir. Merkantilist dönemde bu kumpanyalar, Batı Avrupalılar'ın dünya ticaretinde ve okyanus aşırı ülkelerdeki etkinliklerinde hayati rol oynamıştırll3j. 3. Merkantilizm Karşısında Osmanlılar'ın İktisadi Yaklaşımı 17. yüzyıl boyunca Batı Avrupalılar için merkantilizm dünyadaki diğer bölgeler ve tabiatıyla Osmanlılar ile olan ekonomik ve ticari ilişkilerinde belirleyici yaklaşım olurken, Osmanlılar'ın Avrupalılar'a karşı ticari yaklaşımı merkantilizmden farklı olmuştur. Bu farklılıkta, şüphesiz Osmanlılar'daki devlet yapısı ve ekonomik üretim sistemi ile toplumun değer yargıları ve dünya görüşünün önemli etkisi söz konusudur. Osmanlı ekonomik sistemi ile bu sistemin temelleri güçlü merkezi otoriteye dayalı bir devlet ve geleneksel bir toplum yapısından kaynaklanmaktadırll4l. Osmanlılar'da yönetici ya da Sultanın temel görevi tüm teb'anın emniyeti ile birlikte toplumsal alanda [lo] De Vries 1959. [ll] Batılı merkantilist ülkelerin dış ticaretteki rekabeti ve ticareti kontrol etmek için aralarında yaptıkları sav'4lar hakkında geniş bilgi için bak: Boxer 1974; Israel 1989; 1995; Irwing 1991. [12] İngilizler English East India Company (E/C) adı altında Do&_u Hindistan ticaretini organize ederken Hollandalılar da Verenigde Oostindische and Westindische Compagnies (VOC-WIC) adlı kumpanyalarla Doğu ve Batı ticaretinde aynı amaçları gerçekleştirmeye çalışmışlardır. [13] Osmanlı bölgelerindeki ticari faaliyetleri için de Batı Avrupalılar benzer organizasyonlar kurmuşlardır. Örneğin İngilizler, Osmanlılar'la olan ticaretleri için Levant Company gibi bir kumpanyayı kurarken, Hollandalılar da Amsterdam'da Directeuren van den Levantschen Handel adlı organizasyonu aynı amaçla hayata geçirmişlerdir. [14] Geleneksel devlet bağlamında Halil İnalcık, Osmanlı Devleti'nin Weberyen terıninolojideki "patrimonyal devlet" anlayışına vurgu yapmaktadır. Bu konuda geniş bilgi için bak.: İnalcık i 994.

EKONOMiK YAKLAŞlM 1 27 ekonomik ve sosyal adaleti sağlamaktır. Böyle bir yapıda Sultanın bunu sağlaması devletin geliri ve mali gücü ile de doğrudan ilişkilidir. Devletin geliri sürekli olmalıdır. Bu mentahteye bağlı olarak devlet ekonomiyi kontrol etmeli ve teb'anın refahını sağlamalıdır[ ı sı. Osmanlılar'ın ekonomik mentahtesi hakkında önemli araştırmalar yapmış olan Mehmet Genç, bu konuda şu sonuçlara ulaşmaktadır. Osmanlı devletinin merkantilizm karşısındaki duruşunun üç temel dayanağı vardır: provizyonizm (iaşecilik), tradisyonalizm (gelenekçilik) ve fiskalizm[i6j. Bir anlamda bunlar Osmanlılar'ın ekonomik dünya görüşünün ilkeleri olarak kabul edilebilir. Başka bir deyişle Osmanlı elitinin ekonomik hayattaki i craatı bu üç ilkeye dayanır. Sultanın şahsında toplanan tüm yetkilerin kullanımı da bu temel amacı ve zımnen de görevi ekonomide hayata geçirmek için kullanılmaktadır. Bilindiği gibi ekonomide iki önemli kesim vardır: üreticiler ve tüketiciler. Üreticilere göre ekonomik faaliyetin temel amacı kar maksimizasyonu iken, tüketiciler açısından ekonomik faaliyetin temel amacı fayda maksimizasyonudur. Başka bir deyişle üretici mal ve hizmeti mümkün olduğu kadar ucuz üretip pahalı satma hedefi güderken, tüketici en az kaynakla mümkün olduğu kadar ucuz, kaliteli ve bol mala ulaşmak amacındadır. Provizyonist yaklaşıma göre ekonomik faaliyette temel amaç tüketici açısından bakan görüştür. Yani piyasada mümkün olduğu kadar bol, ucuz ve kaliteli mal bulundurmaktır. Merkantilist dönemde Osmanlı Devleti 'nin temel politikası provisyonist idi. Yani piyasada mümkün olduğu kadar 'bol, ucuz ve kaliteli mal bulundurmak' Osmanlı elitinin temel amacı olmuştur. Bunun sağlanması için hükümet istediği an piyasaya müdahale edebilir, daha doğru bir ifade ile bu ilkenin hayata geçirilmesi zorunluluğundan dolayı devlet gerektiğinde ekonomiyi kontrol etmelidir. Bu ilkeyi gerçekleştirmek için devlet tarımsal, sınai ve ticari sektörlere müdahale etmeli ve gereken tedbirleri almalıdır. Tarımsal alanda maksimum üretim için belli büyüklükteki toprak parçaları mutlaka ekilmeli ve ürün alınmalıdır. Osmanlılar'da bunun için tırnar sistemi hayata geçirilmiş ve uygulanmıştır. Bu sisteme göre, 60 ila 150 dönüm büyüklüğündeki toprak parçası bir aile tarafından işletilmelidir. Bir aileye tahsis edilen bu toprak parçası iki yıl üst üste ekilmezse, bu toprak parçası o aileden alınır ve başka birine verilir. Tarımsal üreticilerin üretimi azaltıp temel gıda maddeleri fiyatlarının artmasına izin verilmez. Toplumun tümünün ihtiyacı karşılandıktan sonra üretilen ürünün ihtiyaç fazlası ihraç edilebilir. Bu sadece tarımda değil sanayi üretiminde de böyledir. Ülke içindeki üretim yetersizse dış alım yani ithalat teşvik ediliru7j. [ıs] Tabakoğlu ı994; İnalcık 1994. [16] Genç, 1989, 18-23. [17]lbid.

28 1 MEHMET BULUT Bu anlayışta, merkantilist anlayışın tersine, amaç ihracat değil yurt içi ihtiyacın karşılanmasıdır. Sonuçta dış ticarette, merkantilizmin tersine ihracatı kısıtlayıcı ve zorlayıcı, ithalatı ise kolaylaştıncı ve teşvik edici bir politika ortaya çıkmaktadır. Gelenekçilik ise varolan ve işleyen sistemi muhafaza ve devam ettirmektir. Mehmet Genç gelenekçilik ilkesini "sosyal ve iktisadi ilişkilerde yavaş yavaş varolan dengeleri, eğilimleri mümkün olduğu ölçüde muhafaza etme ve değişme eğilimlerini engelleme ve herhangi bir değişme ortaya çıktığı taktirde, tekrar eski dengeye dönmek üzere değişmeyi ortadan kaldırma iradesinin hakim olması" olarak tanımlamaktadırll81. 4. Merkantilist Avrupalılarla Osmanlılar Arasındaki Ticari İlişkiler İmparatorluğun başlangıç yıllarından itibaren Venedikliler, 16. yüzyılın ortalarından itibaren Fransızlar ve sonraları İngilizler; yüzyılın sonlarına doğru da Hollandalılar yoğun olarak Osmanlı bölgelerine gelmeye başladılar. 16. yüzyılın ilk üç çeyreğinde Güney Avrupalılar'la Osmanlılar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler daha sıkı iken yüzyılın sonlarından itibaren Kuzey Batı Avrupalılar'ın (özellikle İngiliz ve Hollandalılar) dünya ticaretinde çok daha aktif bir konuma yükseldiler. Bu gelişmeye paralel olarak bu bölge tüccarları daha yoğun bir biçimde Osmanlı bölgelerine gelmeye başladılar. Sonuçta Osmanlılar, 1580'de İngilizler'e ve 1612'de de Hollandalılar'a kapitülasyon verdiler. Tabiatıyla bu kapitülasyonlarda Osmanlı Devleti 'nin, 'Avrupa devletleri arasındaki güç dağılımını dikkate alarak kendine müttefik edinme' stratejisi altı çizilmesi ve gözden kaçınlmaması gereken önemli bir noktadırfl9j. 16. yüzyıl boyunca Venedikliler'le Osmanlılar arasındaki ekonomik ilişkiler çok canlıydı. Başta tekstil ürünleri ticareti olmak üzere çok çeşitli mallar ticarete konu olmuştur. Hasatın bol olduğu dönemlerde özellikle Braudel'in ve Ayınard'ın dikkat çektiği buğday ticareti de önemli bir orana ulaşmaktaydı[20j. Osmanlılar genelde buğday ihracını yasaklamasına rağmen Avrupa'da buğday fiyatlarının yükseldiği dönemlerde Osmanlı bölgelerinden Avrupa'ya buğday akışının devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte 1590'lardan itibaren özellikle Hollandalılar'ın Kuzey'den yani Baltık bölgesindeki buğdayları Güney'e taşımaya başlamalarından sonra kısmen Osmanlı buğdayına olan talep azalmıştır ancak tam olarak yine hiç kesilmemiştirl2ll. Fransızlar 16. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren Osmanlı bölgelerinde aktif olmuşlardır. İngilizlerin 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı ticaret bölgelerinde [18] ıbid, 21. [19] Modern dönemdeki uluslararası iliıkilerde bu yaklaıım için "balance of power" ifadesi kullamlmaktadır. Osmanlılar'ın Avrupalılar'la iliıkilerinde bu strateji yi izledikleri söylenebilir. [20] Ayınard ı962; Braudel 1972. [21] Baltık'tan Akdeniz'e ı590'lardan itibaren yoğun buğday taıımacılığı baılamasına rağmen ı630'lara kadar Osmanlılar'dan Batı Akdeniz'e buğday ihıacımn sürdüğü belirtilmelidir.

EKONOMiK YAKLAŞlM 1 29 1 t \ t 1 t 1 i 1 l i f 1 ı ı görülmesine rağmen, İngiliz Levant ticaretinde ilgili yüzyılın üçüncü çeyreğinde ciddi bir duraklama vardır. Bu yüzyılın sonlarına doğru Hollandalılar'ın da gelmesiyle Batılı merkantilist ülkeler arasında Osmanlı ticaretine hakim olma konusunda ciddi rekabet hatta savaşlar bile olmuştur[22j. ı 7. yüzyılın başlarında, Batılı merkantilist devletler açısından Osmanlı Devleti 'nde en önemli ticaret merkezlerden biri Halep idi. Bu bölge özellikle ipek ve baharat ticareti açısından önemliydi. 16. yüzyıl boyunca Batılılar İran ipeğini bu bölgeden temin etmeye devam ettiler. ı7. yüzyılın başına ilişkin Halep'teki durum Tablo ı 'den anlaşılabilir. Bu bölgedeki ticari canlılık ı623 'lü yıllara kadar devam etti. Ancak bu yıllarda İran Şahı Abbas, İngiliz ve Bollandalı tüccarlarla anlaşarak Osmanlılar'ın bu ticaretten elde ettikleri kazançlarına engel olmaya çalıştı. İngiliz ve Bollandalı tüccarlara verdiği kapitülasyonlarla kısmen de olsa bu konuda başarılı oldu. Ancak herşeye rağmen Batı Avrupalı tüccarlar 17. yüzyıl boyunca Osmanlılar'dan ipek almaya devam ettiler. Osmanlılar'ın Batılı tüccar toplulukları ve devletlerine karşı uyguladıkları bilinçli politikalar sayesinde Avrupalı tüccarların bu bölgelerdeki faaliyetlerinin devam ettiği anlaşılmaktadır[23j. Tablo 1. Batılı Tüccar Devletlerin Halep'te Satın Alma Değerleri, 1604 ve 1613 (Venedik dukası) [24] Ülkeler 1604 (Teixeira) 1613 (Morosini) Yenedi k ı,250,000 850,000 Fransa 800,000 ı,750,000 İngiltere 300,000 250,000 Hollanda ı5o,ooo 500,000 Kaynak: Israel ( 1989, 99) [22] Jonathan lsrael bu çerçevede ı7. yüzyılda Hollandalılar ile Ingilizler arasında gerçekleşen savaşları "Aglo-Dutch wars" başlı~ı altında incelemekte ve aralarındaki rekabetin yüzyıl boyunca 3 ıane savaşa neden oldu~unu anlatmaktadır. Bu savaşların ikisi dogrudan Akdeniz ticareti ile ilgilidir. Bu konuda geniş bilgi için bak. Israel ı992; ı995. [23) Bu baglarnda özellikle Osmanlılar'ın Batılı tüccar devletleri olan Venedik, Fransa, Ingiltere ve Hollanda'ya karşı 16 ve ı7. yüzyıllarda verdikleri kapitülasyonların bu ticaretin devaınında önemli rol oynadıgı söylenebilir. Bu konuda geniş bilgi için bak.: İnalcık ı979; ı994; Kütükoglu ı974; Bulut 2000. [24) ı rix-dolar= 25.98 gram gümüş ı rix-dolar= 2.5 Dutch guldeni ı duka=2.ı rix-dolar ı rix-dolar=l.oı6 piastre Para birimleri değerlerinin karşılaştırmaları konusunda daha geniş bilgi için bak.: Shaw ı967; McCusker ı978; Aıtman ı983; ı986.

30 1 MEHMET BULUT Halep'te, yüzyılın ilk çeyreğinde Hollandalılar'ın ticaret hacminde önemli bir artış söz konusudur. Ancak sonralan Hollanda'ya karşı İspanya'nın uyguladığı ticari ambargo ve özellikle de İran ve Rusya'nın bu ülke tüccarlanna verdikleri kapitülasyonlar sonucunda Osmanlı bölgelerinde önemli oranda düşüş söz konusudur. Böylece 17. yüzyılın ikinci çeyreğinde Hollandalılar, Asya'dan Avrupa'ya taşıdıklan mallarda Rusya ve Güney Afrika hattını izlemiş, böylece Osmanlılar'la olan ticari ilişkilerinde bu dönemde bir azalma ortaya çıkmıştırl25l. 1620'lerden sonra Osmanlılar'ın Batı ile olan ticari ilişkilerinde Fransız ve İngilizlerin payında artış vardır. Yani bir anlamda Hollandalılar'ın boşluğunu İngilizler doldurmuştur. Ancak 17. yüzyıl boyunca dünya ticaretinde hakim güç konumuna yükselen Hollandalılar'ın, bu bağlamda Osmanlı bölgelerinde de etkin bir tüccar topluluğu olduğu Colbert'in hesaplama!anndan da açıkça anlaşılmaktadır (Tablo 2). Bilindiği gibi Hollandalılar bu dönemde Doğu ticaretinde diğer Batılı devletlere karşı açık bir üstünlük sağlamışlardı[26j. Zaten Hollanda'nın bu yüzyıldaki dünya ticaretinde söz sahibi olması genelde Doğu ticaretindeki hakimiyeti ile ilişkilendirilmektedir. Colbert'in, Hollandalılar'ın Osmanlılar'la olan ticaretlerini hesaplamalan biraz abartılı gibi görünse de, Tablo 3'teki Attınan'ın hesaplamalanndan da Hollandalılar'ın Osmanlılar 'la olan ticaretlerinde 17. yüzyıl boyunca önemli artış olduğu anlaşılmaktadır. Tablo 2.17. Yüzyıla ait Colbert'in Hollanda Dış Ticaretine İlişkin Hesaplamaları (Hollanda guldeni, milyon) Levant Ticareti 10-12 Doğu Hint Ticareti 10-12 1 Karayİpler ve Gine Ticareti 6 Kaynak: Israel (1989, 296) Yüzyılın ortalarına doğru ise Hollandalılar, Har! em ve Leiden 'daki tekstil sanayileri için en önemli hammaddelerden biri olarak Ankara yününü (mohair yarn) keşfetmişlerdir. Dolayısıyla 1635-1640'1ardan sonra özellikle tekstil ürünleri konusundaki ticaret ile birlikte Hollandalılar'la Osmanlılar arasındaki ticari ilişkiler önemli oranda artmıştırl27j. Fransızların ünlü tarihçi si Braudel, Akdeniz dünyası ile ilgili [25] Bu konuda geniş bilgi için bak. Bulut ı999; 2000. [26] ısrael ı 989; ı 995; Wallerstein ı 974; ı 980; Braudeı ı 972. [27]lsrael ı989, ı9ı-96; Bulut 2000, ı40-45

~ 1 EKONOMiK YAKLAŞlM 1 31 eserindef28l, Hollandalılar'ın Akdenizdeki ticari faaliyetlerine ilişkin olarak bu ülke tüccarlarının Akdenizdeki buğday ticaretindeki rollerine ağırlık vermiştir. Braudel, Rollandalı tüccarların kuzeyden (özellikle Baltık kıyıları) güneye getirdikleri buğday miktarı ve bu alandaki ticaretin ı7. yüzyılın ortalarına doğru azalmasına bağlı olarak, Hollandalılar'ın Akdeniz ticaretindeki önemlerinin aynı dönemlerde sona erdiğine inanmaktadır. Bu yargının Hollandalılar'ın Batı Akdenizdeki faaliyetleri için doğru ve tutarlı olğuğu açıktır. Ancak aynı durumun Hollandalılar'ın Doğu Akdeniz (Levant) bölgesindeki ticaretleri için söylemek biraz güç görünmektedirf29j. Attınan'ın Tablo 3 'teki hesaplamaları dikkate alındığında Hollandalılar 'ın Doğu Akdenizdeki ticari faaliyetlerinde yüzyılın başlarına göre bir azalmadan çok bir artışın olduğu açıktır. Akdenizin Osmanlı bölgesi olduğu dikkate alındığında, Doğu Hollandalılar'ın Osmanlılar'la olan ticari ilişkilerinin ı7. yüzyıl boyunca sürekli gelişmekte olduğu söylenebilir. Şüphesiz bu gelişmede Hollandalılar'ın gelişmekte olan tekstil sanayileri için Osmanlı bölgelerinden ithal etmeye başladıkları tekstil hammaddelerinin önemli payı vardır. ' Tablo 3. Hollandahlar'm Değerli Maden İlıracı 1600-1700 (yıllık milyon rix-dolar) Yıllar Ticaret Bölgesi 1600 ı650 ı700 Baltık 2 2.5 2 Levant 0.6 0.8 ı DoğuAsya 0.3 0.4 2 Toplam 2.9 3.7 5.0 Kaynak: Attınan (1983, 103) Denilebilir ki Hollandalılar'ın 17. yüzyılın ortalarındaki Doğu Akdeniz ticareti ile bu yüzyılın başlarındaki ticaretleri arasında hem hacim ve hem de içerik (ticaret malları) itibariyle önemli farklılıklar göze çarpmaktadırf30j. Tablo 3'ten açıkça anlaşılmaktadır ki Hollandalılar yüzyılın başlarında Doğu Akdenize 0.6 milyon rix-dolar değerli maden ihraç ederken, yüzyılın ortalarında bu miktar 0.8 milyon rix-dolara ve yüzyılın sonunda da ı milyon rix-dolara ulaşmıştır. Buradan çıkan sonuç Holandalılar'ın Doğu Akdeniz ticaretindeki önemlerinde 17. yüzyılın başına göre yüzyılın ortalarında ve sonlarında bir azalma değil, bir artma olmuştur. [28) Braudel ı 972. [29) Bu konuda geniş bilgi ve tartışma için bak. Bulut 2000. [30] Tıcaret mallarındaki değişim konusunda geniş bilgi için bak. Bulut 1999.

32 1 MEHMET BULUT Yüzyılın ilk yarısında Halep, Avrupa ile olan ticarette ön planda iken yüzyılın ortalarına doğru özellikle de yüzyılın ikinci yarısında İzmir, Batılı merkantilist devletlerle olan ilişkilerde çok önemli bir konuma yükselmiştir[3ll. İzmir bu dönemde Osmanlı-Avrupa ticari ilişkilerinde bir antrepo durumunu almış ve Avrupalı tüccarlar Osmanlılar'ın bu liman şehrini ticari ilişkilerinde uluslararası bir liman olarak kullanmaya başlamışlardır[32l. Dolayısıyla Osmanlı-Avrupa ticari ilişkilerinde 17. yüzyılın sonundaki durumu anlamak için Batılı tüccarların İzmir'deki faaliyetlerine ve Batılı tüccar devletlerin buradaki ticaret ağırlıkianna bakmak gerekir. Tablo 4, 17. yüzyıl sonunda Osmanlı-Avrupa ticaretindeki en önemli merkez olan İzmir'de İngiltere ve Hollanda'nın öneminin arttığını göstermektedir. Burada Osmanlılar'ın 1675'te İngiliz ve 1680'de Hollandalılar'ın kapitülasyonlarını yenilediklerini belirtmek gerekir. Bununla birlikte kapitülasyonların etkisinin tartışılması bu makalenin sınırlarını zorlayacağı açıktır. Tablo 4. Batılılar'ın 1687'de İzmir'deki Satın Alma Değerleri (piastre) Tüccar topluluğu İngilizler Hollandalılar Fransızlar Venedikliler Değer 1.300.000 1.100.000 254.450 79.860 Kaynak: Israel (1989, 309) Yukarıda da belirtildiği gibi yüzyılın ikinci yarısında Batılı merkantilist ülkeler arasındaki rekabet çok şiddetlenmiştir. Merkantilistlerin altın çağı olarak bilinen 17. yüzyılda Osmanlılar'la olan ticari ilişkilerinde Hollandalılar, diğer Batılı merkantilist ülkelere göre üstün konumdayken yüzyılın sonlarına doğru bu üstünlüklerini İngilizlere kaptırmışlardır (Tablo 4). Ancak yüzyılın sonunda Fransızlar, Colbert'in öncülüğünde uyguladıkları merkantilist politikalar sayesinde Doğu Akdenizde rakipleri İngiliz ve Hollandalılar'a karşı ticari alanda önemli ölçüde başarı kazandıkları ve Osmanlı-Avrupa ilişkilerinde ön plana çıktıklarının belirtilmesi de zorunlu görünmektedir[33j. Tabiatıyla 17. yüzyılın bitimiyle birlikte Fransızlar, Osmanlı-Avrupa ekonomik ilişkilerinde daha da önemli bir konuma yükselmişlerdir. [311 Daha geniş bilgi için bak Ülker 1981; Frangakis 1992. [32) lbid. [33) Bu konuda geniş bilgi için bak Bulut 1999 ve 2000.

ı ı r EKONOMiK YAKLAŞlM 1 33 S. Sonuç Merkantilist dönemde Batılı tüccar devletlerin dış ticaretteki temel amacı net fazla iken Osmanlılar'ın amacı iç piyasada mümkün olan en üst düzeyde mal bolluğudur. Daha doğru bir deyişle merkantilist ülkeler ihracatı teşvik edip değerli madenierin ülkelerinde toplanmasını temel amaç olarak belirlemişken Osmanlılar Adam Simith'in deyişiyle "ülke zenginliği para bolluğu ile değil mal bolluğu ile ilgilidir" anlayışına önem vermişler ve ihracatı teşvik etmek yerine ithalatı özendirmişlerdir. Bununla birlikte sadece mal değil para bolluğunu da teşvik ettikleri belirtilmelidir. Bir anlamda Batılı merkantilist devletler 16-18 yüzyıllar boyunca milli devlet anlayışı içinde milli sanayi ve ekonomilerini güçlendirmeye yönelik her türlü tedbiri hayata geçirirken, Osmanlılar dışa karşı "açık kapı", içeride de "bolluk ekonomisi" politikası izlemişlerdir. Bu politikanın sonucunda Osmanlılar'da mal ve para bolluğu temin edilirken yerli sanayiinin korumacılıktan yoksun bırakıldığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık merkantilistler Avrupa ülkeleri milli sanayilerini güçlendirmek için her türlü korumacılık tedbirini hayata geçirmişlerdir. Osmanlılar'ın izledikleri bu "açık kapı" ya da "liberal" dış ticaret politikasının ekonomik amaçlarla birlikte Avrupa'da izledikleri "denge politikası" nın da bir sonucu olduğu söylenebilir. Ekonomik amaçlarla birlikte Avrupa ile ilişkilerde bölgenin hakim büyük gücü olarak politik amaçlar her zaman dikkatle takip edilmiştir. Yani zayıf Sultanların varlığına karşın kuvvetli ve sağlam işleyen bürokratik sistem bu konudaki boşlukları sürekli doldurmuştur. Sonuçta Osmanlılar takip ettikleri bu politik amaçlarının da gereği olarak 16-18. yüzyıllar boyunca Batılı merkantilist ülkelere kapitülasyonlar vermişlerdir. Verilen bu kapitülasyonların özellikle Papa ve Hapsburglar'ın Osmanlılar'a karşı silah ve savaş araçları ve bunların hammaddesinin satışını yasaklamaları konusundaki ambargoyu Osmanlılar, bu politikaları sayesinde delebilmişlerdir. Ekonomik amaç anlamında Osmanlılar için önemli olan piyasadaki mal bolluğudur. Malı piyasaya kapitülasyon verdiği milletin tüccarları, müslüman ya da gayri müslim, devlet ya da özel tüccar getirsin, önemli değil. Önemli olan malın ülkeye ve piyasaya getirilmiş olmasıdır. Ticaretin canlı olması sayesinde ticari faaliyetlerden toplanan vergilerle ülke hazinesi zenginleştikçe iç ve diş ticaret Osmanlılar tarafından desteklenmiştir. Karşılıklı farklı anlayışlar çerçevesinde gerçekleşen Osmanlı-Batı Avrupa ekonomik ilişkileri sonucunda Osmanlılar'da Batılı anlamda bir sanayileşme hareketinin ortaya çıkması güçleşmiştir. Osmanlılar'da Batılı anlamda ve aynı hızda bir sanayileşme hareketinin ortaya çıkmamış olmasında, bu makalede tartışılan anlayış ve yaklaşımlar

34 1 MEHMET BULUT çerçevesinde gelişen Osmanlı-Avrupa ekonomik ilişkilerinin etkileri yadsınamaz. Denilebilir ki Osmanlılar'daki bu farklı yaklaşımın "milli sanayiinin" ortaya çıkmamasında önemli bir neden olduğu açıktır. Bununla birlikte Gerber'in Bursa sanayii üzerindeki çalışmaları Osmanlılar'daki sanayii üretiminin 17. yüzyıl boyunca gerilemediğini, hatta arttığını göstermektedirl34j. Ancak bu süreçte Osmanlılar hammadde üretiminde yoğunlaşırken, mamul madde için yavaş yavaş bir pazar olma yoluna doğru ilerledikleri söylenebilir. 17. yüzyıl için bu olgu sınırlı olmakla birlikte, bu süreç 19. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren Avrupa ve Osmanlı bölgelerinde demiryolları ağının örülmesiyle ulaşımdaki gelişmeler ve özellikle bu alanda maliyetin düşmesine paralel olarak Osmanlı bölgelerinin gelişen Batı sanayileri için bir taraftan hammadde üretim alanı konumu belirginleşirken, diğer taraftan Batılıların ürettiği mamul maddeler için de -özellikle tekstil alanında- geniş ve keşfedilmeye hazır bir pazar konumuna gelmeye başlamıştır. KAYNAKÇA Attman, A., (1983), Dutch Enterprise in the World Bullion Trade, 1550-1800, Goteborg. (1986), American Bullion in the European World Trade 1600-1800, Goteborg. (1989), "The Bullion Aow from Europe to the East: 1500-1750", E.H.G. Van Cauwenberghe (der) Precious Metals, Coinage and the Changes of Monetary Structures in Latin-America, Europe and Asia (Late Middle Ages- Early Modern Times içinde, Leuven, 65-68. Aymard, M., (1962), "XVI. Yüzyılın Sonunda Akdenizde Korsanlık ve Venedik" İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası 23, 219-38. (1982), (Ed.) Dutch Capitalism and World Capitalism, Cambridge. Boxer, C.R., (1965), The Dutch Seaborne Empire, London. (1974), The Anglo-Dutch Wars of the 17th Century, 1652-1674, London. Braudel, F., (1972), The Mediterranean and the Mediterranean World in the Age of Philip Il, New York. Bulut, M., (1999), "XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Hollandalı Tüccarların Osmanlı Bölgelerindeki Faaliyetleri", Osmanlı cilt. 3, Yeni Türkiye Yay., Ankara, 210-220. (2000) "Ottoman-Dutch Economic Relations in the Early Modern Period, 1571-1699" Ph.D. Thesis, Utrecht University. De Vries, J., (1959), De economische achteruitgang der Republiek in de achttiende eeuw, Amsterdam. Frangakis, E., (1992), The Commerce of Smyrna in the Eighteenth Century, 1700-1820, Athens. [34) Gerber 1988.

EKONOMiK YAKLAŞlM 1 35 Genç, M., (1985), "Osmanlı Devletinde İç Gümrük Rejimi" Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi lll, Ankara, 132-43. (1989), "Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi", Beşinci Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi, TTK, Ankara, 13-25. Gerber, H., (1980) "Guilds in Seventeenth Century Anatolian Bursa", AAS ll, 59-86. (1982), ''The Monetary System of the Ottoman Empire", Turcica, 15, 311-48. (1988), Economy and Society in an Ottoman City: Bursa, 1600-1700 Hebrew University, Jerusalem. Heaton, H, (1996), "Mercantilism", Colliers Encyclopedia, vol.l5, 1-8. Heckscher, E.F., (1955,1994), Mercantilism, London. Irwing, D.A, (1991), "Mercantilism as Strategic Trade Policy: The Angio-Dutch Rivalry for the East India Trade" Journal of Political Economy 99, 1296-1314. Israel, J.I., (1989, 1992) Dutch Primacy in World Trade, 1585-1740, Oxford. (1995, 1997), The Dutch Republic, /ts Rise, Greatness, and Falll477-1806, Oxford. İnal cık, H., (1979), "İmtiyazat Maddesi" İslam Ansiklopedisi, Le iden, 1179-1189. (1994), Economic and Social History of the Ottoman Empire, 1300-1914, Cambridge. Klein, P.W., (1965), De Trippen in de zeventiende eeuw. Een studie over het ondernemersgedrag op de Hollandse stapelmarkt, Assen. (1966), ''The Trip Family in the Seventeenth Century: A Study of the Behaviour of the Entrepreneur in the Dutch Staple Market" Acta Historiae Neerlandica /, 187-211. (1969), "Entrepreneurial Behaviour and the Economic Rise and Decline of the Netherlands in the 17th and 18th Centuries", Annafes cisalpines d'histoire sociale /, 7-19. (1992), "A New Look at an Old Subject: Dutch Trade Policies in the Age of Mercantilism", S. Groenveld and MJ. Wıntle, Zutphen (der) State and Trade içinde, 39-49. Kütükoğlu, M., (1974), Osmanlı-İngiliz Iktisadi Münasebetleri 1,11. 1580-1838, Ankara. O'Brien, P, (1996), "Did Europe's Mercantilİst Empires Pay", History Taday, 46, 6-32. Shaw, W.A., (1967), English Monetary History 1626-1730, London. Smith,A., (1993), An lnquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Oxford. Ülker, N., (1981), "Batılı Gözlemcilere Göre XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında İzmir Şehri ve Ticari Sorunları", Türk Edebiyatı Dergisi 12, 317-54. (1991), "XVII ve XVIII. Yüzyıllar İpek Ticaretinde İzmir'in Rolü ve Önemi", Bekir Kütükoğluna Armağan, Istanbul, 327-341. Van der Woude, A. & De Vries, J., (1997) The First Modern Economy, Success, Failure, and Preseverance of the Dutch Economy, 1500-1815, Cambridge. Wallerstein, I. (1974-78-80), The Modern World System, (3 vols.), New York.