TÜRKİYE NİN BALKANLAR A DÖNÜŞÜ: BARIŞI DESTEKLEME HAREKÂTLARI. Gökhan KOÇER 1

Benzer belgeler
(A.A) - Niğde'de sara hastası genç bir kadın intihar etti.

barışına hizmet ediyor. Uluslararası topluma askeri açıdan entegrasyonun ilk adımını yılları arasındaki Kore Savaşı sırasında Birleşmiş

Eşref Fahri - BM Geçici Görev Gücü bünyesinde Lübnan'da faaliyette bulunacak olan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 1950'den

Coxhead, SFOR bünyesinde Bosna'da görev yapan Türk askerlerinin Bosna'ya dönüp dönmeyeceklerini belirtmedi.

Spot

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine dönemi için aday olan Türkiye'nin,

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine dönemi için aday olan Türkiye'nin,

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Genelkurmay Başkanı Karadayı, ''Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları'' şeklinde hitap ettiği Türk birliğine daha sonra şunları söyledi:

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Turkish Armed Forces (TSK) will continue supporting the peace keeping operations in. NATO-led SFOR Peace Keeping Operation has been continuing in

NATO Daimi Deniz Görev Grupları STANAVFORMED/SNMG-2

BARIŞ HAREKATLARI VE AFRİKA BİRLİĞİ İLE TÜRKİYE ARASINDA GÜVENLİK ALANINDA İŞBİRLİĞİ İMKANLARI BÜYÜKELÇİ NUMAN HAZAR

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

Kurs Programları Hakkında

< SAYFA : 1 ) BOSNA'YA TÜRK POLİSİ -50 TÜRK POLİSİ BİR AY İÇİNDE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK DIŞ POLİTİKASI II. Yüz Yüze / Zorunlu

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

OCAK-EKİM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

OCAK-KASIM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Türk Deniz Görev Grubu

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya

Amerikan Stratejik Yazımından...

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Lozan Barış Antlaşması

ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Türkiye ve Avrupa Birliği

KAMU MALİ YÖNETİMİNDE SAYDAMLIK VE HESAP VEREBİLİRLİĞİN SAĞLANMASINDAKİ GÜÇLÜKLER VE SAYIŞTAYLARIN ROLÜ: EUROSAI-ASOSAI BİRİNCİ ORTAK KONFERANSI

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

Böylece toplam asker sayısı 10 bin dolayında olacak SFOR'un yaklaşık yüzde 15'ini Türk birliği oluşturacak.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: 2004 GENİŞLEMESİ

1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN

PANORA GYO A.Ş Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Bağımsız Yönetim Kurulu Üye Adayları Özgeçmişleri ve Bağımsızlık Beyanları

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 2 7 Ekim 2012

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

YÜRÜRLÜKTE OLAN SERBEST TİCARET ANLAŞMALARINDA YER ALAN ÖNEMLİ MADDELER

PROGRAMI PROGRAM GENEL TANITIMI

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - PAKİSTAN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

SURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

KGAÖ NÜN KOLEKTİF GÜVENLİK SİSTEMİ

SAYFA BELGELER NUMARASI

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

4. ULUSLARARASI ORTA DOĞU KONGRESİ

Balkan Sivil Toplum Müktesebatı STK ların Savunuculuk ve İzleme Potansiyellerinin Güçlendirilmesi Projesi

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

Klinik Araştırmalarda Türkiye nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) Ülkeleri Arasındaki Yeri

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

1,2 1,2 1,2 1,2 DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS KÜRESEL VE BÖLGESEL SİYASET II KBS Ön Koşul Dersleri - Türkçe

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12)

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Uluslararası Yönetim UYÖ

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER

Bosna Kurbanlarına Yardım - Bosna ve Kosova dan Gelen Mültecilere Destek

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 12. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

Avrupa Yerel Demokrasi Haftası

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

DİASPORA - 13 Mayıs

OCAK-AĞUSTOS 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ

DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Transkript:

1.Uluslararası Balkanlarda Tarih ve Kültür Kongresi TÜRKİYE NİN BALKANLAR A DÖNÜŞÜ: BARIŞI DESTEKLEME HAREKÂTLARI Gökhan KOÇER 1 ÖZET Soğuk Savaş sonrasında, uluslararası güvenliği tehdit eden krizler ve çatışmalar, çoğu zaman uluslararası toplumun ve başta BM ve NATO olmak üzere, uluslararası örgütlerin müdahalesini gerektiren boyutta olmuştur. Balkanlar da, Soğuk Savaş sonrasında hem en fazla sorun yaşanan bölgelerden birisi, hem de barışı destekleme harekâtlarının en fazla gerçekleştirildiği coğrafyalardan birisi olmuştur. Türkiye nin de Soğuk Savaş sonrasında, artan bir biçimde, Afganistan dan Filistin e, Doğu Timor dan Gürcistan a kadar dünyanın birçok yerinde, farklı düzey ve biçimde içinde barışı destekleme harekâtlarına katılması söz konusu olmuştur. Bu anlamda Türkiye nin en fazla katıldığı harekâtlar ise, Balkanlar da gerçekleştirilen harekâtlardır. Türkiye, Soğuk Savaş sona ererken, özellikle eski Yugoslavya coğrafyası başta olmak üzere, Balkanlar ın birçok yerinde, gerçekleştirilen barışı destekleme harekâtlarına, küçümsenemeyecek derecede katkıda bulunmuştur. Üç bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde, Balkanlar ın Türkiye açısından önemi ifade edilmiştir. İkinci bölümde, Soğuk Savaş sonrasında, Türkiye nin Balkanlar da gerçekleştirilen barışı destekleme harekâtlarına katılımı konusunda genel bir döküm çıkarılmıştır. Üçüncü bölümde ise, Türkiye nin bu harekâtlara katılımının ne anlama geldiği tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Soğuk Savaş sonrası, uluslararası güvenlik, Balkanlar, Türk dış politikası, barışı destekleme harekâtları. 1. GİRİŞ Soğuk Savaş sonrası dönem, beklenmedik biçimde uluslararası krizlere, çatışmalara ve savaşlara sahne olmuştur. Bundan dolayı da, bu dönemde, barışı destekleme harekâtlarında 2 önemli bir artış olmuştur. 3 Bu harekâtların en fazla gerçekleştirildiği coğrafyalardan birisi de Balkanlar dır. 1 Doç. Dr.,Karadeniz Teknik Üniversitesi,İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölümü 2 Barış amaçlı uluslararası düzeydeki müdahaleler, literatürde çeşitli biçimlerde adlandırılmaktadır. Bu anlamda, çatışmayı önleme, barış yapma, barışı koruma, barışa zorlama 303

Gökhan Koçer Geleneksel olarak, uluslararası barışa katkıda bulunma arzusu taşıyan Türkiye nin bu yöndeki çabası, Soğuk Savaş sonrası dönemde, dikkate değer bir biçimde artış göstermiştir. Bu dönemde Türkiye, Kosova dan Afganistan a, Filistin den Doğu Timor a, Bosna-Hersek ten Gürcistan a kadar dünyanın çok değişik coğrafyalarında, farklı düzey ve biçimdeki birçok harekâta katılmıştır. 4 Şubat 2009 itibariyle, tüm dünyada süren 20 Birleşmiş Milletler (BM) barışı destekleme harekâtından on tanesine katılmakta olan Türkiye, bu harekâtlarda, dördü askeri gözlemci, 498 si asker ve 168 si polis olmak üzere toplam 670 personel bulundurmakta ve bu rakamla da, BM harekâtlarına katılım sağlayan ülkeler arasında 27nci sırada yeralmaktadır (http://www.un.org/depts/dpko/contributors/2006/june2006_2.pdf: 25 Mart 2009). Bunun dışında Türkiye, NATO, AGİT ve AB gibi örgütler tarafından yürütülen harekâtlarda da, kimi zaman yüzlerce, kimi zaman da binlerce asker, polis ve sivil personel bulundurmaktadır. Türkiye, Soğuk Savaş sonrasında, Türkiye, bölgesel politikalar açısından en çok Balkanlar da etkinlik göstermiştir. Bu bölgede, siyasal, askeri ve bir ölçüde ekonomik alanda ağırlığını hissettirirken, bölgesel bir güç olduğunu da gösterme olanağı bulmuştur (Uzgel, 1998: 436). Türkiye nin, içinde en fazla yer aldığı barışı destekleme harekâtları da, Balkanlar da gerçekleşmiştir. Zira Balkanlar, Soğuk Savaş sonrasında, dünyadaki en sorunlu bölgelerden birisi olmuştur. Türkiye nin bölgeyle varolan tarihsel ve kültürel bağları ve bölgenin Türkiye açısından sahip olduğu stratejik önem de, bunu motive etmiştir. Aslında, Avrasya anakıtasının steplerden Akdeniz e inen temel kuşağını oluşturmak açısından jeopolitik, Doğu ile Batı yı ayıran bölge olarak görülmesi açısından ise jeokültürel bir önem taşıyan Balkanlar, 20. yüzyıl boyunca uluslararası ilişkilerin temel bunalım bölgelerinden birisi olmuştur (Davutoğlu, 2004: 120). Birinci Dünya Savaşı bu bölgede başladığı gibi, Soğuk Savaş ın en fazla hissedildiği bölgelerden birisi de bu bölgeydi. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise, en çok ve en yoğun biçimde kriz, çatışma ve savaşların yaşandığı coğrafyalardan birisi yine Balkanlar olmuştur. Bu durum, hem uluslararası toplumun bölgeye çeşitli biçimlerde müdahalesini zorunlu kılmış, hem de bölgenin Türkiye açısından önemini arttırmıştır. ve barışı yeniden yapma en fazla kullanılan kavramlardır. BM nin genel olarak barışı koruma kavramını tercih etmesine karşın, bu çalışmada ise, bütün harekât tiplerini kapsayan biçimde genel bir ifade ve Türk Genelkurmay Başkanlığı nın da kullandığı kavram olarak barışı destekleme harekâtı tercih edilmiştir. 3 Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Keskin (2003). 4 Bu konuda bkz. Tunç (2002), Keskin (2003), Bağcı ve Kardaş (2004), Çakmak (2004), Gruen (2006) ve Koçer (2006). 304

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları Üç bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde, genel olarak Türkiye nin Balkanlar la ilişkisi ve Balkanlar ın, Türk dış politikasındaki yeri önemi ele alınacaktır. İkinci bölümde, Soğuk Savaş sonrasında, Türkiye nin Balkanlar da katıldığı barışı destekleme harekâtlarına katılımı konusunda genel bir döküm çıkarılacak, üçüncü bölümde ise, Türkiye nin bu harekâtlara katılımının ne anlama geldiği irdelenecektir. 2. Balkanlar ın Türkiye İçin Anlamı Balkanlar ın Türkiye için anlamını açıklamaya çalışırken, çok özel bir durumla karşı karşıya olunduğunu bilmek gerekir. Zira Balkanlar, Türkiye için, dış politikasında herhangi bir coğrafya olmadığı gibi, Türkiye ile bu coğrafya arasındaki ilişkiler de, diğer ülkelerin burayla olan ilişkilerinden çok farklıdır. 5 Öncelikle, Balkanlar ın, Osmanlı Devleti nin yüzlerce yıl egemen olduğu bir coğrafya 6 olması nedeniyle, bugün Türkiye nin Balkanlar daki siyasal etki temeli, bu geçmişten kaynaklanan Osmanlı bakiyesi Müslüman/Türk topluluklardır. 7 Bosna ve Arnavutluk başta olmak üzere, Bulgaristan, 8 Yunanistan, Makedonya, 9 Sancak, Kosova 10 ve Romanya daki 11 Türk ve Müslüman azınlıklar, Türkiye nin politikasının önemli unsurlardır (Davutoğlu, 2004: 122-123). Bugün Arnavutluk ta, üç buçuk milyonluk nüfusun en az iki buçuk milyonu, Kosova da iki milyon, Makedonya da 700 bin Arnavut, Bosna-Hersek te iki milyon Boşnak, Bulgaristan da bir milyon ve Makedonya da yüz bin Türk vardır. Ayrıca, Yunanistan da (Batı Trakya) 100 bini Türk, 30 bini Pomak, 130 bini Müslüman ve çeşitli yerlerde 100 bine yakın Türk ya da Müslüman olmak üzere, yaklaşık sekiz milyon 500 bin Müslüman yaşamaktadır. Öte yandan, bugün Türkiye nüfusunun da yaklaşık %15 ini Balkan Türkleri oluşturmaktadır (Soysal, 1993: 192). İşte, Türkiye ile Balkanlar arasındaki bu bağ, Türkiye nin Balkanlar a kayıtsız kalmasını olanaksız kılmaktadır. Ancak bu bağ, aynı 5 Balkanlar ın Türk dış politikasındaki yeri hakkında bir değerlendirme için bkz. Öztürk (2001). Türkiye nin Atatürk dönemindeki Balkanlar politikası için bkz. Barlas (1999); Soğuk Savaş dönemi Balkanlar politikası için bkz. Barlas (1999), Soğuk Savaş sonrasındaki Balkanlar politikası için bkz. Kut (1999). 6 Osmanlı, Arnavutluk ta 444, Bosna da 396, Bulgaristan da 483, Hersek de 396, Hırvatistan da 173, Makedonya da (Üsküp) 542, Romanya da (Eflak) 353, Sırbistan da 440 ve Yunanistan da 374 yıl egemen olmuştur. 7 Türklerin Balkanlar a yerleşmesi konusunda bkz. İnbaşı (2003). 8 Bulgaristan Türkleri hakkında genel bir değerlendirme için bkz. Turan (2003). 9 Makedonya Türkleri hakkında genel bir değerlendirme için bkz. Osmançavuşoğlu Oktay (2003). 10 Kosova Türkleri hakkında genel bir değerlendirme için bkz. Türbedar (2003). Kosova Türklerinin hukuksal statüsü için ise bkz. Muzbeg (2003). 11 Romanya Türkleri hakkında genel bir değerlendirme için bkz. Horata (2003). 305

Gökhan Koçer zamanda, bu coğrafyada meydana gelen gelişmeleri Türkiye yle ilişkilendirmek de, kolayca kırılamayacak bir önyargının temelini oluşturmaktadır. Osmanlı Devleti nin Balkanlar da egemen olmasından bu yana Osmanlı-Türk geleneksel Balkanlar politikasının iki temel dayanak grubu vardır: Boşnaklar ve Arnavutlar (Davutoğlu, 2004: 316). Boşnaklar ın ve Arnavutlar ın geleceği, jeokültürel açıdan da, jeopolitik açıdan da Balkanlar ın anahtarı durumundadır. Balkanlar daki kaygan ve değişken bölgesel ilişkiler arasında Türkiye açısından değişmeyen en önemli stratejik öncelik ve unsur, Osmanlı bakiyesi olan ve kendi kaderlerini Türkiye nin bölgesel gücüne ve ağırlığına bağlayan toplumların kendi bölgelerinde kalarak güvenliklerini sağlama meselesidir. Bu durum, Türkiye için, yalnızca yerine getirilmesi gereken bir sorumluluk değil, aynı zamanda Balkanlar daki etkinlik alanı oluşturmanın en önemli aracıdır. Kuzeybatı istikametinden başlayarak, Bihaç-Orta Bosna-Doğu Bosna-Sancak-Kosova- Arnavutluk-Makedonya-Kırcaali-Batı Trakya hattı ile Doğu Trakya ya ulaşan kuşak, Türkiye açısından Balkan jeopolitiğinin ve jeokültürünün hayat damarı niteliğindedir (Davutoğlu, 2004: 317). Bu kuşakta yaşayan toplulukların iç güvenliklerinin sağlanması, kültürel varlıklarının korunması, ekonomik ve sosyal altyapılarının güçlendirilmesi, kuşak üzerindeki topluluklar arasındaki iletişimin arttırılarak sürdürülmesi, Türkiye yi bölgede hem barış, hem de gerginlik konjonktüründe güçlü kılacaktır (Davutoğlu, 2004: 318). İslam ve Hıristiyan dünyalarının eşiğini/sınırını oluşturan Balkanlar, Asya ve Avrupa kıtalarının da bağlandığı coğrafyadır. Balkan ve Anadolu yarımadalarını birbirinden ayıran, fakat aynı zamanda bu iki yarımadayı birbirine bağlayan Türk Boğazları, Trakya ile birlikte bütün Balkan Yarımadası nı, Türkiye için kritik bir ileri savunma bölgesi durumuna getirmiştir (Gürkan, 1993: 260). 3. Türkiye nin Balkanlar da Katıldığı Barışı Destekleme Harekâtları 3.1. Geçmiş Dönemlerde Yer Alınan Barışı Destekleme Harekâtları Türkiye nin Balkanlar da katıldığı ilk barışı destekleme harekâtı, Birleşmiş Milletler Koruma Kuvveti (UNPROFOR 12 ) olmuştur. Şubat 1992-Mart 1995 tarihleri arasında görev yapan UNPROFOR, bütün Yugoslavya topraklarında görev yapmak üzere oluşturulmuş olmakla birlikte, ağırlıkla Bosna-Hersek te insani yardım harekâtı gerçekleştirmiştir. Türkiye, UNPROFOR a, Ağustos 1993-Aralık 1995 tarihleri arasında, alay büyüklüğünde (1460 kişi) bir Mekanize Birlik Görev 12 UNPROFOR hakkında bilgi için bkz. http://www.un.org/depts/dpko/dpko/co_mission/unprofor.htm 306

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları Kuvveti yle katkıda bulunmuştur (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). 13 Bosna Savaşı nı sona erdirmek amacıyla, Bosna-Hersek, Sıbistan ve Hırvatistan arasında, 14 Aralık 1995 te imzalanan Dayton Anlaşması gereğince, BM nin sorumluluğunu NATO ya devretmiştir. Bundan sonra, UNPROFOR un görevini, Aralık 1995 ten itibaren Uygulama Kuvveti (IFOR) ile Aralık 1996 dan itibaren de İstikrar Kuvveti (SFOR) sürdürmüştür. Bu süreçte, UNPROFOR a tahsisli Türk barış gücü, takviye edilerek tugay seviyesine çıkarılmış ve sırasıyla önce IFOR a ve sonra SFOR a tahsis edilmiş, daha sonra da tabur düzeyine indirilmiştir. SFOR görevi, Aralık 2004 tarihinden itibaren Avrupa Birliği gücü olan EUFOR a devredilmiştir (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Türkiye, UNPROFOR ve IFOR çerçevesinde, Adriyatik Denizi nde STANAVFORMED (Akdeniz Daimi Deniz Gücü) tarafından gerçekleştirilen Sharp Guard Harekâtı na da katkıda bulunmuştur. Bu kapsamda, Temmuz 1992 ile harekâtın sona erdiği Ekim 1996 tarihleri arasında, Türk Deniz Kuvvetleri nden toplam 18 firkateyn/muhrip, 2 denizaltı, 4 akaryakıt gemisi ve yaklaşık 5.000 personel görev yapmıştır (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Öte yandan Türkiye, UNPROFOR, IFOR ve SFOR a hava desteği sağlamak için oluşturulan hava gücüne de katkı sağlamıştır. Bu bağlamda, eski Yugoslavya hava sahasının kontrolü için oluşturulan Deny Flight (Deliberate Forge/Joint Guardian) Harekâtı na, İtalya daki Ghedi Üssü nde konuşlandırılan 18 uçaklık bir F-16 filosuyla katılmıştır (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Türkiye nin katkıda bulunduğu bir başka harekât da ALBA Harekâtı dır. Arnavutluk ta 1997 başında yaşanan banker skandalı sonrasında ülkenin kaosa girmesi karşısında, Arnavutluk un isteği üzerine BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan kararla, AGİT e (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) yetki verilmiş ve İtalya nın liderliğinde çok uluslu bir güç oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu amaçla oluşturulan ALBA Harekâtı na, Türkiye, Nisan 1997-Ağustos 1997 arasında, 759 kişilik Deniz Piyade Tabur Görev Kuvveti yle ve Tiran da görev yapan 20 karargâh subayıyla katılmıştır. Makedonya ve Arnavutluk a yönelik mülteci akını nedeniyle meydana gelen krizin çözümüne yardımcı olmak amacıyla da, yine Arnavutluk ta görev alan İnsani Yardım Kuvveti ne de (AFOR) Türkiye, Mayıs-Eylül 1999 tarihleri arasında, bir Sahra Hizmet Bölüğü yle katkıda bulunulmuştur (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). 13 Burada kullanılan internet kaynağının adresi, http://www.tsk.mil.tr/4_uluslararasi_iliskiler/4_6_turkiyenin_barisi_destekleme_hareka tina_katkilari/ konular/turk_silahli_%20kuvvetlerinin_barisi_destekleme_harekatina_katkilari. htm biçimindedir. Ancak bu çok uzun olduğu için, metin içinde kısaltılarak verilmiştir. 307

Gökhan Koçer Türkiye, Makedonya daki krizin artmasıyla ve Makedon yetkililer ile Arnavut silahlı gruplarının temsilcilerinin talebiyle, 30 günle sınırlı olmak üzere 15 Ağustos 2001 de, uygulamaya koyulan Essential Harvest Harekâtı na da katkıda bulunmuştur. Kumanova bölgesinde, İtalyan askerleriyle birlikte UÇK silahlarını toplayan (150 kişilik bir piyade birliği) Türk askerleri, bu görevlerini 25 Eylül 2001 de başarıyla tamamlamışlardır (Tunç, 2002: 271). Bu güç, BM Güvenlik Konseyi nin kararıyla, NATO nun bölgedeki varlığını sürdürmek ve Makedonya daki uluslararası gözlemcilere destek sağlamak amacıyla, Ekim 2001 de Amber Fox Harekâtı na başlamıştır. Türkiye, bu harekâtta, bir Mekanize Piyade Takımı ve dört karargâh personeliyle yer almıştır. Bunun hemen arkasından başlayan ve yine NATO komutasında Mart 2003 e kadar sürdürülen Allied Harmony Harekâtı nda ise Türkiye, karargâhta görevli üç personelle yer almıştır. Bu harekâtı, Mart 2003 sonunda AB tarafından devralınmış ve Aralık 2003 tarihine kadar, Concordia adıyla sürdürülmüştür. Türkiye, bu harekâta, iki Hafif İrtibat Timi (iki subay, iki astsubay ve dört erbaş/er), ayrıca AB Karargâhı na iki subay ve NATO Üsküp Karargâhı na bir subayla katkı sağlamıştır. Türkiye, ayrıca Aralık 2003 ten itibaren AB bayrağı altında bir güce dönüştürülen ve PROXIMA adını alan polis gücüne, dört jandarma personeli ve NATO Üsküp Karargâhı nda bir subayla katkıda bulunmuştur. Bunların dışında Türkiye, Bosna-Hersek te konuşlu Uluslararası Polis Gücü nde (IPTF), Ekim 2001- Ocak 2003 arasında, iki jandarma subayı görevlendirmiştir. IPTF, Ocak 2003 den itibaren AB ye devredilmiş ve AB Polis Gücü (EU Police Force) adını almıştır. Türkiye, bu güce halen altı jandarma ve altı polisle katkıda bulunmaktadır (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). 3.2. Sürmekte Olan Barışı Destekleme Harekatları AB liderliğinde Aralık 2004 den beri gerçekleştirilen ALTHEA Harekâtı na Türkiye, toplam 255 askeri personelden oluşan bir katkı sağlamayı sürdürmektedir. Türk birliği, bu görevini, Bosna-Hersek in başkenti Saraybosna da konuşlu olarak gerçekleştirmektedir (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Türkiye nin Balkanlar da katılmayı sürdürdüğü en önemli barışı destekleme harekâtı, kuşkusuz Kosova dadır. Türkiye, bölgeyle yüzyıllardır süregelen tarihsel ve kültürel bağları ve Kosova da bulunan Türk azınlığı dolayısıyla, Kosova yla ilgili gelişmeleri yakından izlemiş, NATO Kosova Gücü (KFOR), 14 Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) 15 ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 14 KFOR hakkında bilgi için bkz. http://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_48818.htm 15 UNMIK hakkında bilgi için bkz. http://www.unmikonline.org/index.html 308

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları Misyonu na asker polis ve uzman desteği vermiştir (Tangör, 2008: 201). Duyduğu özel ilgi nedeniyle Türkiye, KFOR a ilk andan itibaren, 5 Haziran 1999 da katılmıştır (Tangör, 2008: 200). 23 NATO üyesi ülke ile sekiz NATO partneri ülkenin toplam 13829 askerinin görev yaptığı KFOR a, Türkiye, 540 askeri personelle (http://www.nato.int/kfor/structur/nations/placemap/kfor_placemat.pdf, 10 Haziran 2009), UNMIK e ise 103 sivil polisle katkı sağlamaktadır (http://www.mfa.gov.tr/birlesmis-milletler-teskilati-ve-turkiye.tr.mfa, 10 Haziran 2009). Şubat 1999 da silahlı çatışmaya dönen Kosova krizinin siyasal yollardan çözülememesi üzerine, NATO Mart 1999 da hava harekâtını başlatmıştır. Türkiye, bu harekâta, İtalya daki Ghedi Üssü nde konuşlanan 10 adet F-16 uçağıyla katılmıştır. Hava harekâtının yoğunluğunun artması üzerine NATO, Türkiye den ilave uçak ve meydan talebinde bulunmuş, bu kapsamda da Türkiye, sekiz adet F-16 ve üç adet tanker uçağını Bandırma ve İncirlik ten harekata katılacak biçimde NATO ya tahsis etmiş, Balıkesir, Bandırma ve Çorlu meydanlarının NATO uçakları tarafından kullanılmasına izin vermiştir. Türkiye ayrıca, Adriyatik te STANAVFORMED e tahsisli bir firkateyn ve Akdeniz Daimi Mayın Gücü nde (MCMFORMED) bulunan bir mayın avlama gemisiyle harekâtı desteklemiştir. Ancak, söz konusu harekâtın başlamasıyla birlikte Makedonya ve Arnavutluk a büyük bir mülteci akını başlamış ve bir insanlık dramı yaşanmıştır. Bu krizin çözümüne yardımcı olmak ve oluşan yaraları sarmak amacıyla, Arnavutluk ta konuşlandırılan AFOR a, Türkiye, Mayıs- Eylül 1999 tarihleri arasında bir Sahra Hizmet Levazım Bölüğü ile katılmıştır. Bu birlik, sivil halka, iaşe, banyo ve çamaşır gibi yaşamsal konularda destek sağlamıştır. Harekât süresince, Türkiye de 18 bin mülteci barındırılmış, ayrıca Makedonya da Boyana ve Arnavutluk ta El Basan mülteci kampları kurulmuş ve bu kampların her birinde 3200 civarında mülteci barındırılmıştır. Barış antlaşmasının imzalanmasını müteakip mülteciler geri dönmüştür. Prizren de konuşlu Kosova Türk Tabur Görev Kuvveti (KTTGK) ise, Almanya, Türkiye Avusturya ve İsviçre tarafından oluşturulan Çok Uluslu Güney Görev Kuvveti (ÇUGGK) sektöründe görevini sürdürmektedir (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Öte yandan, Türkiye, BM nin 1244 sayılı kararının yayımlanmasından sonra, gecikmeksizin Kosova ya birlik göndermiştir. Bu kapsamda, KTTGK Komutanlığı, Temmuz 1999 da intikalini tamamlayarak, bugünkü Kosova Türk Temsil Heyeti Başkanlığı nın (KTTHB) çekirdeğini oluşturmuştur (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Türkiye nin, Mayıs 2007 de, ÇUGGK Komutanlığı nı bir yıl süreyle 309

Gökhan Koçer üstlenmesiyle, KTTHB, mevcut birliklerine ilave olarak, kara havacılık, deniz piyade, jandarma birlikleri ve ÇUGGK karargah personelini Kosova ya getirmiştir. ÇUGGK Komutanlığı nın ulusal ve uluslararası (UNMIK; BM Kosova Geçici Yönetimi, AGİT, UNMIK-P; BM Kosova Polis Gücü, KPS; Kosova Polis Servisi ve KPC; Kosova Koruma Kolordusu) düzeyde işbirliğiyle, sorumluluk sahasında sürdürdüğü barışı koruma görevi gerçekleştirilirken, Kosova halkının yaşam standartlarını yükseltmeye yönelik olarak, çeşitli insani yardım projelerine de imkanlar çerçevesinde hız verilmiştir (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Kosova genelinde Sivil-Asker İşbirliği (SAİ) projeleri, çokuluslu ve millî olmak üzere, iki ana alanda gerçekleştirilmektedir. Çokuluslu SAİ projeleri, NATO kaynaklarından yararlanılarak ve görev kuvveti bünyesinde yer alan çokuluslu birlikler aracılığıyla yürütülmekte olup, bunlar genellikle yol yapımı ve onarımı, kanalizasyon sistemi inşası gibi istihkam ağırlıklı projeleri kapsamaktadır. Millî SAİ projelerinde ise, tamamen millî imkânlar kullanılmaktadır. Millî kapsamda gerçekleştirilen SAİ projeleri, Millî SAİ Timi ve Millî İstihkâm Takımı marifetiyle yürütülmüştür. Bu kapsamdaki projelerin önemli bir bölümünü sorumluluk sahasındaki okul projeleri oluşturmuştur (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Ayrıca gerek KTTGK Komutanlığı revirinde, gerekse Kosova genelindeki çeşitli sağlık ocakları ve derneklerde, binlerce hastanın muayenesi ve tedavisi yapılmış, küçük çaplı ameliyatları gerçekleştirilmiş, bu hastaların bazıları tedavi amacıyla Türkiye ye gönderilmiştir. Ayrıca, çok sayıda çocuk da sünnet edilmiş, maddi durumu iyi olmayan ailelere, gıda, giyecek ve yakacak ile bazı hastanelere de battaniye yardımı yapılmış ve okulların açılış döneminde, çocuklara okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıtılmıştır. KTTHB nin insanî yardım faaliyetleri, uygulamada çok daha geniş kitlelere ulaşmış ve bu kapsamda gerek Sultan Murat Kışlası nda, gerekse çeşitli derneklerde birçok sosyal ve kültürel etkinlik düzenlenmiş, çeşitli bilgi ve beceri kursları açılmıştır (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). 3.3. Uluslararası Gözlem Görevleri 3.3.1. Geçmiş Dönemde İcra Edilen Gözlemci Görevleri Türkiye, AGİT Kosova Denetim Misyonu (OSCE KVM Kosova) OSCE KVM de, Mayıs-Eylül 1999 ayları arasında TSK den 3 personel görevlendirilmiştir. Bu misyonun daha sonra, UNMIK ve KFOR ile birlikte icra edilen harekâtın polis gücü tarafından devralmasını müteakip askeri personel geri dönmüştür (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). Bir başka gözlem görevi ise, BM Bosna- Hersek Misyonu (UNMIBH Bosna-Hersek) olmuştur. BM Bosna Hersek 310

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları Misyonu Askeri Danışmanlar Timi nde Ocak 2001-Ocak 2002 tarihleri arasında, bir Türk subayı, askeri danışman olarak görev yapmıştır (http://www.tsk.mil.tr, 20 Mart 2009). 4. Türkiye nin Balkanlar da Gerçekleştirilen Barışı Destekleme Harekâtlarına Katılımının Anlamı Türkiye nin, barışı destekleme harekâtlarına katılımı, Soğuk Savaş dönemi boyunca sınırlı kalmıştır. Bu konudaki tek istisna ve deneyim, 1950 de Kore Savaşı na BM emrine asker göndermek olmuştu. Bundan sonra, yaklaşık bir yarım yüzyıl Türkiye, çeşitli nedenlerle barışı destekleme harekâtlarına uzak durmuştur. Türkiye nin, Soğuk Savaş sonrasında barışı destekleme harekâtlarına katılımı, yalnızca üyesi olduğu uluslararası örgütlerin yükümlülüklerini yerine getirmek anlayışından kaynaklanmamaktadır. Türkiye nin bu harekâtlara katılımında, diğer ülkelerinkinden farklı nedenler ve anlamlar söz konusudur. Bunların bir kısmı genel iken, bir kısmı da Türkiye ye özgüdür. 4.1. Yurtta Barış, Dünyada Barış Türkiye nin barışı destekleme harekâtlarına katılımı konusundaki en önemli referansı, Cumhuriyet in temel dış politika ilkesi olan yurtta barış, dünyada barış oluşturmaktadır. Bu cümle, Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ün dış politikadaki yaklaşımını, en genel ve en özet biçimiyle ifade etmektedir. Bu ilke, temelinde Türkiye nin, dünya barışının gerçekleştirilmesi için, gerekirse uluslararası işbirliğine gidilmesini kabul eden bir dış politika anlayışına sahiptir. Türkiye nin, Balkanlar da katıldığı barışı destekleme harekatlarını da, bu bağlamda değerlendirmek yerinde ve doğru olacaktır. Türkiye nin bölgeye yakınlığı, hatta bölgenin bir parçası olduğu dikkate alınacak olursa, Balkanlar da güvenliğin bozulması, Türkiye nin de güvenliğini de tehdit edecektir. Dolayısıyla, Türkiye nin Balkanlar daki barışı destekleme harekâtlarına katılımı, hem uluslararası barışa katkıda bulunmayı, hem de kendi ülkedeki barış ortamının yaratılmasını sağlayacaktır. 4.2. Uluslararası Yükümlülükler Türk dış politikasının en önemli davranış kalıplarından biri de, ahde vefa (pacta sund servanda) ilkesine uygun hareket etmesidir. Bu bağlamda Türkiye, uluslararası hukukun ve üyesi olduğu uluslararası örgütlerin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirme konusunda çok duyarlıdır. Türkiye nin bugüne kadar katıldığı barışı 311

Gökhan Koçer destekleme harekâtlarının hepsi, tartışılmayacak nitelikte uluslararası hukuk zeminine ve uluslararası meşruiyete sahiptirler. Türkiye nin Balkanlar da, gerek BM, gerekse de NATO bayrağı altında katıldığı barışı destekleme harekâtları da bu niteliktedir. 4.3. Uluslararası Aktör Olmanın Gereği Türkiye nin bir uluslararası aktör ve bölgesel güç olarak hareket etmesi, barışı destekleme harekâtlarına katılımı konusundaki bir başka önemli nedendir. Soğuk Savaş sonrası ortamda, uluslararası aktörler, Soğuk Savaş döneminin tersine, kendi siyasal güçlerine ve tarihsel ve jeopolitik konumlarına daha uygun olan rolleri üstlenmek eğilimindedirler. Türkiye de, uluslararası bir aktör olarak, Soğuk Savaş sonrası dönemde, tüm dünyada kendini ifade etmeyi esas alan bir dış politika anlayışına sahiptir (Keskin, 2003: 255). Balkanlar, bu dönemde, Türkiye nin, bir güç olarak kendisini ifade etmeye çalıştığı alanlardan birisi olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye nin Balkanlar a olan ilgisinde, Soğuk Savaş sonrasında önemli bir artış söz konusudur. Fakat zaten, Balkanlar ın sahip olduğu tarih, kültür ve demografik yapı, Türkiye nin bölgeye duyarsız kalmasını olanaksız kılacak niteliklere sahiptir. 4.4. Ulusal Çıkarların Gereği Balkanlar, Türkiye nin söz sahibi olması gereken bir coğrafyadır. Türkiye nin Balkanlar da hak elde etmesi ise, ancak kültürel ve tarihsel unsurları sürekli göz önünde tutan aktif bir Balkan politikası izlemesiyle mümkün olabilir. Aksi takdirde, örneğin, Fener Patrikhanesi aracılığıyla, Türkiye nin içindeki ufak Rum azınlığı ile ekümenik iddialara kalkışan Yunanistan ve Balkanlar-Kafkasya çemberinde Ortodoks-Slav etkinliği kurmaya kalkışan Rusya karşısında, Türkiye, yalnızca Balkanlar üzerindeki etkinliğini kaybetmekle kalmayacak, aynı zamanda Boğazlar üzerindeki Rus ve Yunan iddiaları karşısında da dayanaksız kalacaktır (Davutoğlu, 2004: 123). Balkanlar ın güvenliği, Türkiye nin batı sınırları doğrultusundaki güvenlik parametreleriyle gittikçe özdeşleşmektedir. Soğuk Savaş döneminde Doğu Trakya da oluşturulan güvenlik hattı, Balkanlar düzeyinde çok taraflı ve ikili güvenlik anlaşmalarıyla daha batıda bir düzlemde gerçekleştirilmeye çalışılmalıdır (Davutoğlu, 2004: 123). Bu anlamda, örneğin NATO, Türkiye nin bölgede kullanabileceği sistemik bir araç olarak değerlendirilmelidir ki, bu, zaten NATO nun gerçekleştirdiği harekâtlara verilen katkılarla uygulamaya geçirilmiştir (Davutoğlu, 2004: 321). Bu nedenle, Balkanlar da gerçekleştirilen barışı destekleme harekâtları, bunun için önemli bir fırsat oluşturmuştur. 312

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları 4.5. Ulusal Güvenlik İçin Uluslararası Güvenliğe Katkı Soğuk Savaş sonrası dönemde Türkiye yi büyüyen bir istikrarsızlığın kuşattığı söylenebilir. Türkiye nin güvenlik sorunları, Soğuk Savaş sona erdikten sonra da çok boyutlu olmaya devam etmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde, uluslararası güvenliğin tehdit altında olduğu bölgelerin büyük bir bölümü, Türkiye nin dahil olduğu coğrafyalardır. Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu daki krizler ve çatışmalar, Türkiye nin, neredeyse sürekli bir teyakkuz durumu yaşamasına neden olmaktadır. Soğuk Savaş sonrası dönemde, güvenlik için yeni yaklaşımlar geliştirmek zorunda kalan Türkiye, ulusal güvenliğinin, yakın bölgesindeki istikrarın sağlanmasına, korunmasına ve artırılmasına doğrudan bağlı olduğuna inanmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, yakın bölgesindeki uluslararası güvenlik oluşumlarına katılarak ve/veya öncülük etmek suretiyle, gerginliklerin azaltılmasına ve krizlerin çözülmesine, sorunlara barışçı yollardan çözüm bulunmasına, çatışmaların önlenmesine, önlenememesi halinde, kısa sürede durdurularak kalıcı ve adil bir barışın bir an önce kurulmasına büyük önem vermektedir. Türkiye, bu anlamda Balkanlar da en etkili yollardan birisinin de, barışı destekleme harekâtları olduğuna inanılmaktadır. 4.6. Batı Güvenlik Sisteminin Bir Parçası Olmak Türkiye nin barışı destekleme harekâtlarına katılımındaki bir başka önemli neden de, kendini Batı nın bir parçası saymasıdır. Türk dış politikasının temel ilkelerinden biri olan Batıcılık, Türkiye nin, Batı merkezli uluslararası örgütlerde yer almasını, bir zorunluluk olarak algılamasına neden olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde de Batı eksenli dış politika çizgisini sürdüren Türkiye, bu dönemde barışı destekleme harekâtları içinde aktif bir biçimde yer alarak, hem Batılı kimliğini pekiştirmiş, hem de Soğuk Savaş sonrasında küresel güvenliğe büyük oranda uyum sağlamıştır. Türkiye nin Balkanlar da katıldığı barışı destekleme harekâtları, bu konuda özel bir anlam taşımaktadır. Bu harekâtlara katılmakla Türkiye, kendi ulusal çıkarlarına uygun davranırken, aynı zamanda Batı nın iyi bir müttefiki olduğunu da ispat etmiştir. 16 4.7. Dış Politikada Yeni İlgi Alanları Soğuk Savaş sonrası dönemde, Türk dış politikasında yeni ilgi alanları doğmuştur. Türkiye, barışı destekleme harekâtlarına katılımı, bu yeni ilgi alanlarında etkili olabilmenin bir aracı olarak da görmektedir. Bu bölgelerdeki Türk askeri varlığının, Türkiye nin bu bölgelerle ilişkilerini geliştirmede önemli bir işlevi olacağı 16 Aynı yönde bir görüş için bkz. Tunç (2002: 272). 313

Gökhan Koçer düşünülmektedir. Soğuk Savaş sonrasında, ana çizgisi değişmemekle birlikte, Türkiye nin dış politikasındaki ilgi alanları farklılaşmış ve genişlemiştir. Bu anlamda, özellikle Orta Asya da Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar da Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Makedonya bu ilgi alanı içerisinde yer almaktadırlar. 4.8. Deneyim Sahibi Olmak Türk askerlerinin, BM misyonu çerçevesinde görev yaptıkları yerlerde, diğer ülke askerleriyle karşılaştırıldığında daha işlevsel olduğu görülmektedir. Başka ülkelerin askerleri, inisiyatif almakta çekinmekte, özellikle yerel güçlerle ilişkileri son derece sınırlı kalmaktadır. Yolsuzluk ve görevi ihmal açısından da Türk askerlerinin daha iyi durumda olduğu bir gerçektir (Laçiner, 2008: 53). Öte yandan Türkiye, son 30 yılda terör ve düşük yoğunluklu çatışma konusunda büyük bir deneyim kazandığı gibi, özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde gündeme gelen asimetrik savaş kavramına aşina olması, Türkiye nin, barışı destekleme harekâtlarına katılımında, tercih edilen bir ülke olmasını sağlayan unsurlardan biridir. 4.9. Tarafsız Bir Ülke Olmak Barışı destekleme harekâtlarının en önemli ilkelerinden biri, çok aşınmış olmasına karşın, halen geçerliliğini koruyan katılımcıların tarafsızlığı ilkesidir. Türkiye, bu konuda çok olumlu bir imaja sahiptir. İç çatışmalarda ya da uluslararası anlaşmazlıklarda diğer ülkelere yeterince güvenemeyen ülkeler Türk askerine sıcak bakmaktadırlar. Türkiye nin çatışan tüm tarafların aynı anda güvenini kazanabilmiş olması büyük bir yumuşak güce işaret etmektedir. Özellikle Batılı ülkelerin gizli gündemlerinden çekinen ülkeler, Türkiye yi barış güçlerinde daha çok görmek istemektedirler (Laçiner, 2008: 54). Bununla birlikte, Balkanlar da olduğu gibi, bazı çevrelerce Türkiye nin taraf olduğunu ileri sürülmüş, özellikle Türkiye nin Müslüman kimliği eleştiri konusu olmuştur. Ancak Türkiye, harekâtlara katıldığı ilk andan itibaren tarafsızlığına halel getirecek her hareketten sakınmıştır. 4.10. Müslüman Bir Ülke Olmak Fuller ve Lesser (1996: 154), Soğuk Savaş sonrasında gerçekleştirilen ve halen süren barışı destekleme harekâtlarının çoğunluğunun, bir Müslüman ülkede ya da Müslüman çıkarlarını doğrudan ilgilendirdiği ve bu nedenle de, büyük ihtimalle Müslüman ülkelerin barış gücüne asker sağlamaları yönündeki talepleri ön plana çıkaracağını iddia etmişlerdir. Buradan hareketle de, Türkiye yi, kültürel ve siyasal unsurların ağırlıkta olduğu durumlarda, başrolü üstlenmeye son derece uygun olarak görmektedirler. Türkiye nin çokuluslu barış harekâtlarına katılımlarının hemen tamamı, Müslüman ya da en azından taraflardan birinin Müslüman 314

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları coğrafyalarda söz konusu olmaktadır. Türkiye nin Müslüman kimliği, hem harekâtlarda tercih edilen bir ülke olmasına neden olmakta, hem de bu harekâtların başarısında önemli rol oynamaktadır. Müslüman bir ülke olarak Türkiye nin bu harekâtlarda yer alması, harekâtlara gösterilen tepkileri azaltmaktadır. Özellikle Balkanlar da gerçekleştirilen harekâtların başarısında, Türkiye nin Müslüman kimliğinin açık bir etkisi söz konusudur ve bu, özellikle bölge halklarıyla kurulan iletişimde çok önemli bir rol oynamıştır. 5. Sonuç Uluslararası konjonktür, Türkiye nin barışı destekleme harekâtlarına katılımı konusunda duyarsız ve çekingen kalmasına izin vermeyecek bir niteliktedir. Bu nedenle, Türkiye nin bu harekâtlara katılımı, dış politikasının bir boyutu ve bir aracı olarak kabul edilmelidir. Balkanlar da, Türk dış politikasında bu anlamda değerlendirilmesi gereken bir bölgedir. Balkanlar, bölge olarak, Soğuk Savaş sonrası dönemde, Avrupa-Atlantik aktörleri tarafından biçimlendirilmiştir. Türkiye nin küresel aktörlere karşı, kendi bölge politikasını oluşturduğu söylemek zordur. Ancak Türkiye, herhangi bir bölgesel aktörün Balkanlar da hegemon olmasına yol açacak politikalara küresel ve bölgesel düzlemde yardımcı olmamaya da özen göstermiştir (Türkeş, 2008: 276). Bu anlamda, içinde yer aldığı barışı destekleme harekâtları, Türkiye nin Balkanlar da inisiyatif sahibi olmasında önemli bir etken olmuştur. Türkiye, 20. yüzyılın başındakine benzer yeni bir Balkan faciasıyla karşılaşmamak için, hem bölgedeki Osmanlı bakiyesi Müslüman/Türk toplumların geleceklerini ilgilendiren sorunlarda aktif bir politika izlemek zorundadır (Davutoğlu, 2004: 123). Bu bağlamda Türkiye, Balkanlar politikasını krizden krize anımsadığı bir sorun olmaktan çıkarıp, uzun dönemli projeksiyonlara ayak uydurabilecek bir takım temel önceliklere ve ilkelere göre belirlemelidir. Osmanlı Devleti nin kaderinin Balkanlar da çizildiği dikkate alınacak olursa, Balkanlar da sınır ötesi etki alanları kuramayan bir Türkiye nin, genel olarak uluslararası ilişkilerde de, bölgesel dengelerde de etkin olabilmesi mümkün değildir. Türkiye, bir yandan Balkanlar daki çıkarlarını korumaya yönelik stratejik ve taktik adımlar geliştirmeye yönelirken, diğer yandan da yeni küresel düzen arayışının ana unsurlarını izleyerek gelişmelerin olası seyrinin doğurabileceği sonuçlar konusunda gerekli girişimlerde bulunmak zorundadır (Davutoğlu, 2004: 322). Balkanlar da gerçekleştirilen barışı destekleme harekâtlarını, bu çerçevede değerlendirmekte yarar vardır. Türk askerinin Balkanlar daki varlığı, Yunanistan gibi bazı ülkeler tarafından Osmanlı nın dönüşü olarak algılandıysa da, kısa sürede yerel halk ile kurulan 315

Gökhan Koçer olumlu diyalog ve inisiyatif almada büyük başarı gösterilmiş ve bunlar, Türk barış gücünü diğerlerinden ayıran unsurlar olmuştur (Laçiner, 2008: 53). Sokaktaki insana, kendi dilinde selam vermenin, merhaba demenin, çok büyük ve olumlu bir psikolojik etki yarattığı bir gerçektir. Bunu, özellikle Kosova coğrafyasında gözlemlemek mümkündür. Ancak, Türkiye nin Balkanlar da ağırlık sahibi olabilmesi için üstünlük taslayan bir imparatorluk varisi gibi davranması yanlış olacaktır; bu anlamda Osmanlı ya referans vermek, Balkanlar da bir dış politika açılımı yapmak için sakıncalı bir yoldur (Özcan, 1997: 224). Bunun yerine, bölge ülkeleriyle saygı, eşitlik ve mütekabiliyet üzerine kurulu bir ilişkiyi içeren bir politika izlemelidir. Kaynakça BAĞCI, H. ve Ş. Kardaş (2004), Exploring Turkey's Role in Peace Operations: Towards a Framework of Analysis, A. L. Karaosmanoğlu ve E. Onulduran (der.), Contemporary Issues in International Politics, Ankara, Turkish Foreign Policy Institute, ss. 105-124. BARLAS, D. (1999), Türkiye nin 1930 lardaki Balkan Politikası, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, İ. Soysal (haz.), Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, ss. 361-372. ÇAKMAK, H. (2004), Uluslararası Krizler ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Ankara, Platin Yayınları. DAVUTOĞLU, A. (2004), Stratejik Derinlik, 19. B., İstanbul, Küre Yayınları. FULLER, G. E., ve I. O. Lesser (1996), Kuşatılanlar: İslam ve Batı nın Jeopolitiği, çev. Özden Arıkan, İstanbul, Sabah Kitapları. GRUEN, G. E. (2006), Turkey s Role in Peacekeeping Missions, American Foreign Policy Interests, No. 28, ss. 435-449. GÜRKAN, İ. (1993), Jeopolitik ve Stratejik Yönleriyle Balkanlar ve Türkiye: Geçmişin Işığında Geleceğe Bakış, Balkanlar, İstanbul, OBİV Yayınları, ss. 259-273. HORATA, O. (2003), Kuzey ve Batı Türklüğünün Kesişme Noktasında Küçük Bir Türk Topluluğu: Romanya Türkleri, Balkan Türkleri, E. Türbedar (der.), Ankara, ASAM Yayınları, ss. 151-167. http://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_48818.htm, 10 Haziran 2009. http://www.nato.int/kfor/structur/nations/placemap/kfor_placemat.pdf, 10 Haziran 2009. 316

Türkiye nin Balkanlar a Dönüşü: Barışı Destekleme Harekâtları http://www.nato.int/kfor/structur/nations/placemap/kfor_placemat.pdf, 10 Haziran 2009 http://www.mfa.gov.tr/birlesmis-milletler-teskilati-ve-turkiye.tr.mfa, 10 Haziran 2009 http://www.tsk.mil.tr/4_uluslararasi_iliskiler/4_6_turkiyenin_barisi_destekl eme_harekatina_katkilari/konular/turk_silahli_%20kuvvetlerinin_barisi_de stekleme_harekatina_katkilari.htm, 25 Mart 2009. http://www.tsk.tr/4_uluslararasi_iliskiler/4_6_turkiyenin_barisi_destekleme _ Harekatina_Katkilari/konular/kosovada_icra_edilen_faaliyetler.html, 23 Mart 2009. http://www.un.org/depts/dpko/contributors/2006/june2006_2.pdf, 25 Mart 2009. http://www.un.org/depts/dpko/dpko/index.asp, 22 Mart 2009. İNBAŞI, M. (2003), Tarihsel Perspektif: Türklerin Balkanlar a Yerleşmesi, Balkan Türkleri, E. Türbedar (der.), Ankara, ASAM Yayınları, ss. 1-17. KESKİN, F. (2003), 1990 Sonrası Birleşmiş Milletler Barış Güçleri ve Türkiye nin Katkısı, Avrasya Dosyası, Cilt: 9, No. 4, ss. 237-255. KOÇER, G. (2006), Türkiye nin Barışı Destekleme Harekâtlarına Katkısı, Uluslararası İlişkiler, Cilt: 3, No. 11, ss. 48-70. KUT, Ş. (1999), Soğuk Savaş Sonrası Türkiye nin Balkan Ülkeleriyle İlişkileri, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, İ. Soysal (haz.), Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, ss. 387-408. LAÇİNER, S. (2008 Mart-Nisan), Dünyaya Açılan Türk Ordusu, First Business, ss. 52-54. MUZBEG, İ. (2003), Hukuki Belgeler Çerçevesinde Kosova Türkleri, Balkan Türkleri, E. Türbedar (der.), Ankara, ASAM Yayınları, ss. 98-123. OSMANÇAVUŞOĞLU Oktay, E. (2003), Çözülmeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri, Balkan Türkleri, E. Türbedar (der.), Ankara, ASAM Yayınları, ss. 124-150. ÖZCAN, G. (1997), Türk Dış Politikasında Süreklilik ve Değişim: Balkanlar Örneği, Yeni Balkanlar, Eski Sorunlar, K. Saybaşılı ve G. Özcan (der.), İstanbul, Bağlam Yayınları, İstanbul, ss. 207-226. ÖZTÜRK, O. M. (2001), Türk Dış Politikasında Balkanlar, Balkan Diplomasisi, Ö. E. Lütem ve B. Demirtaş Çoşkun (der.), Ankara, ASAM Yayınları. ss. 1-32. 317

Gökhan Koçer TANGÖR, B. (2008), Avrupa Güvenlik Yönetişimi, Ankara, Seçkin Yayınları. TUNÇ, Ç. (2002), Değişen Dünya Düzeni, Değişen Barış Gücü Misyonları ve Türkiye nin Katkısı, Avrasya Dosyası, Cilt: 8, No. 1, ss. 258-272. TURAN, Ö. (2003), Geçmişten Günümüze Bulgaristan Türkleri, Balkan Türkleri, E. Türbedar (der.), Ankara, ASAM Yayınları, ss. 18-43. TÜRBEDAR, E. (2003), Tarihte Değişen Siyasi ve Sosyal Dengeler İçinde Kosova Türkleri, Balkan Türkleri, E. Türbedar (der.), Ankara, ASAM Yayınları, ss. 61-97. TÜRKEŞ, M. (2008), Türkiye nin Balkan Politikasında Devamlılık ve Değişim, Avrasya Dosyası, Cilt: 14, No. 1, ss. 253-280. UZGEL, İ. (1998), Doksanlarda Türkiye İçin Bir İşbirliği ve Rekabet Alanı Olarak Balkanlar, En Uzun Onyıl, G. Özcan ve Ş. Kut (der.), İstanbul, Boyut Yayınları, ss. 403-444. YURDUSEV, E. (1999), 1945-1989 Döneminde Türkiye ve Balkanlar, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, İ. Soysal (haz.), Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, ss. 373-386. 318