OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANKARA HANLARI VE OTELLERİ



Benzer belgeler
Muhteşem Pullu

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

Edirne Hanları - Kervansarayları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

Han ve Hamamlar ÇENGEL HAN :

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ZEMİN KAT: 1. NORMAL KAT: 2. NORMAL KAT: ÇATI KATI: ÇATI ARASI KATI: 230 ADA 22 PARSEL :

ANKARA DA VAKIF MÜLKİYETİNDEKİ BEDESTEN VE HANLARIN GELİŞİMİ VE ŞEHİR EKONOMİSİNİN DÖNÜŞÜM SÜRECİ (15-20.YY)

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

ŞEYHÜLİSLÂMLIKTAKİ BİNALARIN MİMARÎ ÖZELLİKLERİ

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

Kurşunlu Camii. Kayseri deki Sinan. Kurşunlu Camii, klasik dönem Osmanlı mimarisinin Kayseri deki özgün eserlerinden biridir. 16.

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

İstanbul-Aksaray daki meydanı süsleyen, eklektik üslubun PERTEVNİYAL VALİDE SULTAN CAMİİ İBADETE AÇILDI. restorasy n

Osmanlı nın ilk hastanesi:

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Tarihi Yarımada yı İnci Gibi Süsleyen Camiler

2419 ADA 45 PARSEL MİMARİ PROJE RAPORLARI

Bâlî Paþa Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul

Türk Hava Yolları Personellerine 2 Günlük Tebriz Turu 99 $

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

SELANİK HAMAMLARI BAKİ SARISAKAL

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

ZEYREK 2419 ADA 13 PARSEL RÖLÖVE ANALİZ RAPORU 1. YAPININ YERİ VE TANIMI 2. YAPININ MEVCUT DURUMU VE BOZULMALAR 3. SONUÇ

EDİRNE DEKÎ ESKÎ ESER ONARIM ÇALIŞMALARI

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

İZMİR, TİRE, YAVUKLUOĞLU (YOĞURTLUOĞLU) KÜLLİYESİ

İRAN GEZİ PROGRAMI 10 GECE 11 GÜNLÜK BİR TARİH VE KÜLTÜR GEZİSİ

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İZMİR 1 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

Evlerin sokağa açılan kapıları düz atkılı ya da kemerli dikdörtgendir. Tek kanatlıdır ve ahşap ya da demirdendir.

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

1950 LERDEN GÜNÜMÜZE GELEN BİR ALIŞVERİŞ KOMPLEKSİ: BALIKESİR KASAP VE SEBZE HALİ. Gaye BİROL Yrd. Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü

1566 yılında Osmanlıların Sakız Adası nı ele geçirmesinin ardından deniz ticaretini sıkı tutması bu ada üzerinden yapılan ticareti zorlaştırmıştır.

Tarihi Mekan... Çağdaş Konfor...

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

RESTORASYON RAPORU SEDES MİMARLIK

BEÇİN KALESİ KAZISI KALE ÇEŞMESİ SONUÇ RAPORU

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ OTEL

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

BURSA HANLAR BÖLGESİ NDE YER ALAN HANLAR, BEDESTEN VE ÇARŞILARIN DEPREM AÇISINDAN İNCELENMESİ

SİVAS KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULUNUN 38 SAYILI TOPLANTI GÜNDEMİ. Sit Türü Derecesi Grubu. Çerçeve Koruma İmar Planı Geç.

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

Tag Archives: chp döneminde yikilan camiler

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

Yer Esnaf/Dükkan İsim Nefer Aded Arşiv İsmi

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ


TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE ve RESTORASYON DERSİ. Restitüsyon Rölöve Restorasyon Rehabilitasyon Renovasyon

Merkez Turgutreis İlköğretim Okulunun Tarihi Gelişimi

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ DÜKKÂNLAR

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

Tarihi Evlerin Restorasyon ve İmar Projesi Projenin Önemi: Projenin amacı: Projenin Uygulanması: Projenin Maliyeti:

Sunuş. Kayseri Kültür Yolu Gezi Rehberi

ODAKULE BİNASI Üst Hakkı İhalesi Tanıtım Dosyası

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ RESTORASYON ANABİLİM DALI YERLEŞİM DOKULARININ ÇÖZÜMLENMESİ

Edirne Konakları ve Evleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

BAYKAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

No İlçesi Eserin adı Adresi Pafta Ada Parsel 1 Merkez Nevşehir Kalesi Merkez Damat İbrahimpaşa Külliyesi Merkez Tahtalı Cami 28

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

SELANİK ESKİ CUMA CAMİSİ

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI EDİRNE KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU K A R A R

2419 ADA 45 PARSEL MİMARİ PROJE RAPORLARI

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA

İL: Mersin İLÇE: Tarsus KÖY/MAH.: Sofular SOKAK: 37 ve 42. Sokaklar

Kayseri Tıp Tarihi Müzesi'nin yer aldığı Çifte Medrese, yıllarında Selçuklu hükümdarı

AYASULUK TEPESİ VE ST. JEAN ANITI (KİLİSESİ) KAZISI

PROF. DR. İLKER ÖZDEMİR YRD. DOÇ. DR. OSMAN AYTEKİN

SÜLEYMANİYE YENİLEME ALANI, 2. BÖLGE, 461 ADA, 6 PARSEL RÖLÖVE AÇIKLAMA RAPORU İLE İLİŞKİLİ FOTOĞRAF VE GÖRSELLER

ekonomisinde etkin olan Ermeniler, Bey Mahallesinde çok güzel konaklar yaptırmışlar ve mahallede çoğunluğu sağlamışlardır.

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Van Gölü'nün güneydoğusunda

CAMÝÝ VE MESCÝTLER. Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez)

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ BEŞEYLÜL MAHALLESİ

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ

Transkript:

OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ANKARA HANLARI VE OTELLERİ İnsanların yiyecek, giyecek gibi çeşitli yaşamsal gereksinimlerini karşılamak üzere birbirleriyle kurmuş oldukları ticari ilişkiler, alışveriş dediğimiz sosyal bir eylemi ortaya çıkarmıştır. Toplumların gelişmesi alışverişi geliştirmiş, alışverişin gelişmesi ise zamanla buna uygun hukuki, mekânsal, yapısal, vb. örgütlenmelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Alışverişin daha güvenli şekilde yapılabileceği mekânsal arayışlar pazar yeri, çarşı gibi uygulamaları gündeme getirmiştir. Anadolu nun çoğu yerinde yaygın örneklerini gördüğümüz kervansaraylar, hanlar ve bedestenler, bu gelişimin bir sonucu olarak ortaya çıkmış yapısal mekânlardır. Klasik Osmanlı Han Mimarisi Genel olarak şehir içi kullanıma yönelik ticaret ve konaklama mekanları olarak karşımıza çıkan hanlar, ortasında geniş bir avlusu bulunan kare ya da dikdörtgen planlı, çoğunlukla revaklı yapılardır. Yapımında taş, tuğla ve ahşap malzemeler kullanılan hanlarda, avlu bazen bir bazen de iki tane olabilmektedir. Avlunun etrafı yan yana dizilmiş küçük odacıklarla çevrilidir. Tek katlı ve iki katlı olabilen hanlarda yer alan odalar ahır, depo, dükkan ya da konaklama amacıyla kullanılmaktadır. Hanın içinde genellikle yalaklı bir çeşme ve mescit bulunur. Çeşme avluda, mescit ise avluda ya da iki katlı hanlarda üst katta olabilmektedir. Osmanlı Devleti döneminde yapılan şehir hanlarının klasik sayılabilecek bu yapısı, hemen hemen hiç değişmeksizin hanların son örneklerinin yapıldığı 19. yüzyıla kadar devam etmiştir. Ankara hanları da bu klasik modelle uyumludur. Şehirlerde hanlar genellikle belli bölgelerde yoğunlaşmıştır. Buralar şehrin ticari merkezleri olarak öne çıkan bölgelerdir.bu nedenle bir şehirdeki han sayısı, o şehrin ticari yaşamı konusunda önemli bir veri olarak kabul edilebilir. Osmanlı Dönemi nde şehirlerde hanlar bölgesi olarak adlandırılan hanların yoğunlaştığı bölgeler, genellikle bir bedestenetrafında toplanmış durumdadır. Ankara Hanlarının Şehir İçindeki Yerleşimi Osmanlı Dönemi Ankara sında şehir, kale ve onu çevreleyen 2 sıra sur içine yerleşmiş durumdaydı. 16. yüzyılda en dıştaki sur üzerinden şehre girişi sağlayan 3kapı bulunuyordu. Kale kapıları dışında kurulan açık pazarlar ticari yaşamın canlı olduğu alanlar olarak dikkati çekerken, şehir içinde inşa edilen bedesten ve hanlar da ticari merkezler olarak öne çıkıyordu. Bu yıllarda şehir, kaleden başlayarak kabaca iki bölüme ayrılmıştı. Yukarı Yüz denilen bölüm, İç Kale çevresi ile Mahmut Paşa Bedesteni, hanlar bölgesi ve Uzun Çarşı nın bir kısmını içine alıyordu. Aşağı Yüz adı verilen bölüm ise, Anafartalar Caddesi nin altında kalan ve Hacı Bayram Camisi nden Karacabey Külliyesi ne kadar uzanan alanı kapsıyordu. Bu adlandırma

uzun yıllar kullanıldı, hatta Cumhuriyet dönemi sonrasında bile kısmen varlığını korudu. Ankara hanları, ağırlıklı olarak şehrin birincil ticari merkezi konumundaki Yukarı Yüz de Atpazarı olarak adlandırılan semtte yer alıyordu(saat kulesinin bulunduğu kalenin güney yüzündeki ana kapı çevresi Atpazarı olarak bilinmektedir). Bu bölgedeki hanlar, Mahmut Paşa Bedesteni nden(anadolu Medeniyetleri Müzesi) başlayarak kale kapısına doğru yayılım göstermektedir. Hanlar Bölgesi adı da verilen bu alanda kale kapısının hemen karşısında, günümüzde restore edilen Çengel Han ve Çukur Han da dahil olmak üzere çeşitli hanlar bulunuyordu. Şehrin ikincil ticari merkezi konumundaki Aşağı Yüz de isesuluhan, Tahtakale Hanı ve Taş Han gibi hanlar yer alıyordu. Osmanlı Devleti döneminde hanlar, ticari işlevlerinin yanı sıra cami, medrese gibi vakıf yapılarına gelir sağlamak amacıyla da yapıldıklarından devletin han yapımına destek olduğu bilinmektedir. Bedesten Osmanlı Devleti döneminde kumaş ve bez satılmak üzere yapılmış kapalı çarşılara bedesten adı veriliyordu. Ancak sonraları bu yapılar, her türlü kıymetli malların, mücevherlerin, antika eşyaların alım satımının yapıldığı, banka ve borsa gibi ticari faaliyetlerinin de yürütüldüğü, önemli belgelerin arşivlendiği yerler olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bölükbaşı olarak adlandırılan ve 12 askerden oluşan bir birim tarafından korunan bedestenler,gerek mimari gerekse işlevsel olarak hanlardan farklıdır.büyük şehirlerde hanlar, çoğunlukla bedestenler etrafında kümelenmiştir. Ankara da da bu yapılaşmanın tipik bir örneği görülmektedir. Bu bakımdan Ankara hanlarını anlatmadan önce Mahmut Paşa Bedesteni hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır(mahmut Paşa Bedesteni makalemizin sonraki bölümlerinde Ankara da tek olduğu için kısaca Bedesten olarak anlatılacaktır). Mahmut Paşa Bedesteni Günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi olarak kullanılan Bedesten, Atpazarı semtinde kalenin ana giriş kapısından batıya doğru giden eski adıyla Abacılar yokuşu üzerinde, Kurşunlu Han ın bitişiğinde bulunmaktadır. Bedestenin kitabesi bulunmamakla birlikte, Fatih Sultan Mehmet in başvezirlerinden Mahmut Paşa tarafından 1464-1471 yılları arasında yaptırıldığı yazılı kaynaklardan anlaşılmıştır.ankara da sof ticaretinin yapıldığı en önemli merkez olarak öne çıkmış olan Bedesten, 19. yüzyıl başlarından itibaren sof endüstrisinin çökmesine bağlı olarak önemini kaybetmiştir. Daha önceden de birkaç kez yangın geçiren yapı, 1881 yılında çıkan büyük yangın sonrası özgün niteliklerini belli oranlarda yitirmiş ve harap hale gelmiştir. Bu tarihten sonra Bedesten kullanılmamak üzere terk edilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde Bedestene ait 1663 tarihli bir vakfiye bulunmaktadır. Bir hazine kaydında ise Mahmut Paşa, Yargalı Hacı Mahmut Paşa olarak anılmaktadır.

Bedestenin onarılarak kullanılmaya başlanmasıcumhuriyet Dönemi nde, 1933-1946 yılları arasında olmuştur.macit Kural tarafından restore edilen bedesten, onarım sonrası Ankara Arkeoloji Müzesi adıyla müze olarak kullanıma açılmıştır. 1968 yılında müzenin adı değiştirilmiş ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi yapılmıştır. Günümüzde de bu adla müze olarak kullanılmaktadır. Dikdörtgen planlı olan bedestenin orta kısmında 49x18 m büyüklüğünde kapalı bir alan bulunmaktadır. Bu alana giriş, her biri bir kenar üzerinde yer alan sivri tuğla kemerli 4 kapıdan sağlanmaktadır. Taş duvarlı bu alanın üzeri 10 büyük kubbe ile örtülmüştür. Kubbelerin dışı kurşun kaplı, içleri ise tuğla örgülüdür. Kubbeleri taşıyan sivri tuğla kemerler kare kesitli 4 büyük taş ayak üzerine oturtulmuştur. Kapalı alanın aydınlatılması 28 adet tepe penceresi ve kubbelerdeki yuvarlak hava pencerelerinden gelen ışıkla sağlanmıştır. Duvarları 2 sıra taş, 1 sıra tuğla örgü ile yapılmış olan kapalı alanın etrafı simetrik olarak karşılıklı yerleştirilmiş 102 dükkandan meydana gelen arasta ile çevrilidir. Arastada yer alan dükkanların yangın sırasında yıkılmış olan ara duvarları, onarım sırasında bilinçli olarak yenilenmemiş ve müzede eserlerin daha geniş salonlarda sergilenebilmesi amaçlanmıştır.rifat Özdemir, iç ve dışında yer alan dükkan sayısını 150 olarak belirtmektedir. Bedesten dıştan ufak dikdörtgen pencerelerle çevrelenmiştir. Kurşunlu Han tarafında bulunmayan bu pencereler, yuvarlak kemerli ve tuğla alınlıklıolarak yapılmıştır. Pencerelerin hepsi arastadan dışarı açılmaktadır. Bedestene, doğu tarafında iki uçta birer kapı, kuzeyde ortada bir kapı ve batıda bir kapı ile giriş sağlanmıştır. Kuzeydeki sivri kemerli, üç sıra tuğla, bir sıra taş işçiliği ile dekoratif olarak işlenmiş olan kapının bugün içi mermer kaplıdır. Bu kapı müze binasının ana giriş kapısı olarak kullanılmaktadır. Bu kapının üzerinde eskiden bir pabuç asılı olduğu ve pabucun Köroğlu na ait olduğu söylenmektedir. Eski dönemlerde erkek giyiminde önemli bir yeri olan kuşak alım satımı ile uğraşan dükkanların çevrelediği Bedesten de kapılardan biri Kuşakçılar Kapısı diğeri ise Sofcular Kapısı olarak adlandırılırdı. Ankara da Yıllara Göre Han ve Otel Sayısı Ankara hanlarının sayısı içinde bulunulan yüzyıla göre değişiklik göstermektedir. Özellikle 16. yüzyıldan itibaren sof üretimine bağlı olarak ticari merkezlerden biri konumuna gelen Ankara da, o yıllarda yaklaşık 25 bin kişinin yaşadığı bilinmektedir. Ankara daki hanların sayısının saptanmasında Ankara Şer iye Sicilleri ve Ankara Vilayet Salnameleri önemli veriler sunmuştur. Konu hakkında bilgi veren çeşitli kaynaklara dayanarak Ankara da yıllara göre han ve otel sayısı şu şekildedir: 1827 yılında 20 1876 yılında 27 1891 yılında 32 1895 yılında 32 1902 yılında 33 han

1909 yılında 33 han ve 2 otel 1927 yılında 22 han ve 10 otel Kayıtlarda 1902 yılına kadar Ankara da yapılmış han sayısı 33 olarak görünmektedir. Ankara da 1902 yılından sonra şehrin ticari konumundaki değişmelere bağlı olarak konaklama anlayışı da değişmiş ve han tarzından otel tarzına doğru bir değişim yaşanmıştır. Bu bakımdan Ankara hanları anlatılırken genel olarak 1902 yılına kadar yapılanlar ele alınmaktadır. Farklı kaynakların incelenmesi sonrası belirtilen 33 hana ilaveten 1902 yılı öncesi yapılmış 22han daha bulunduğu görülmüştür. Aşağıdaki 55 hanlık liste, tespit edebildiğim Ankara hanlarını içermektedir. 1902 Yılı Öncesi Yapılmış Ankara Hanları Listesi 1. Abacılar Hanı 2. Abdül Kerim Efendi Hanı 3. Ağazade Hanı (Ağa Hanı) 4. Allem Kallem Hanı 5. Aslan Ağa Hanı 6. Attar Hanı 7. Aydın Hanı 8. Bakır Han 9. Bala Hanı 10. Cemaloğlu Hanı 11. Çatal Hanı 12. Çengel Han 13. Çukur Han 14. Dellal Hızır Hanı 15. Hacı Böcek Hanı 16. Han (Bala Hanı batısında) 17. Han (Kırmızıoğlu Hanı batısında) 18. Hayret Hanı 19. Helvacı Hanı 20. Hızır Hanı 21. Kalecik Hanı 22. Kapan Hanı (Kaban Hanı) 23. Karaman Hanı 24. Karasu Hanı 25. Keçeciler Hanı 26. Kederzade Hanı 27. Kıbrıs Hanı 28. Kıbrıslı Hanı 29. Kırmızıoğlu Hanı 30. Kurşunlu Han 31. Kuş Ahmed Hanı 32. Mimarzade Hanı

33. Muslu Han 34. Muslu Paşa Hanı 35. Mustafa Tevfik Efendi Hanı 36. Na li Hanı 37. Nalbant İbrahim Ağa Hanı 38. Pembe Han 39. Pilavoğlu Hanı 40. Pirinç Hanı 41. Rençber Hanı 42. Rüstem Paşa Hanı 43. Safran Hanı 44. Sarıkadıoğlu Hanı 45. Sofra Han 46. Sulu Han 47. Tahtakale Hanı (Tahtacılar Hanı) 48. Taşhan 49. Tuz Hanı 50. Un Kapanı Hanı 51. Urgancılar Hanı 52. Yeni Han (Çukur Han ın batısı) 53. Yeni Han (Kıbrıs Hanı doğusu) 54. Yeni Saray Hanı 55. Yıldız Hanı Not: Yukarıda sıralanan 55 handan başka,aslanhane Hanı, İmaret Hanı, Tennurcu Hanı (Temurcu Hanı), İnadiye Hanı gibi bazı han isimlerine rastladım. Haklarında başka bilgi bulamadığım için listeye dahil etmedim. Abacılar Hanı: Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi nde Abacılar Çarşısı nda yer aldığını bildiğimiz Abacılar Hanı, Hicri 1141 yılında vakfedilmiştir. Bu tarihten hanın 1728yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Hanı yaptıran kişinin Abdülkerimzade Hacı Mehmet Emin Bey olduğu bilinmektedir. Hanın 1827 tarihinde var olduğu bilinmekle birlikte hangi tarihte yok olduğu belli değildir.çubuk Bendi suları altında kalmış, hakkında başka bilgi olmayan Abacılar Hanı adı altında bir handan bahsedilmektedir. Birbirine karıştırılmamalıdır. Abdül Kerim Efendi Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 64 Numaralı Ankara Şer iyesicili nden 17. yüzyılda yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Hakkında başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Ağazade Hanı (Ağa Hanı): Ağa Hanı adı ile de bilinen han, günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Koyunpazarısemtinde, Hacı İvaz Mahallesi nde Koyun Pazarı Mescidi nin karşı tarafında bulunduğunu bildiğimiz Ağazade Hanı, Hicri 1159 yılında vakfedilmiştir. Bu tarihten hanın 1746yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Hanı

yaptıran kişinin Hacı Abdullah Ağa bin Salih Efendi olduğu bilinmektedir. İçinde bir mescidi de bulunan han, avlulu ve 2 katlı olarak inşa edilmiştir. Hanın içindeki mescid, kayıtlarda Ağazade Mescidi olarak geçmektedir. Mescidi yaptıran kişinin Aslan Ağa İbniMusli olduğu anlaşılmıştır. AğazadeHanı nıneski haritalarda geniş bir alanı kapladığına bakılırsa büyük bir han olmalıdır. Kayıtlarda Ankara Kervansarayı olarak geçmekle birlikte, 1530 tarihli Tahrir Defteri nde, Ankara hanlarının tamamının kervansaray adıyla yazıldığı da dikkate alınmalıdır.bu hanla ilgili olarak ilginç bir bilgi de Ankara da bulunan yabancılardan hekim Mehdi Ali bin Abdullah ın 1805 yılında hana yerleştiği ve burada hastalarını tedavi ettiğidir. Bu hekimin Saray-ı Hümayun tabibi Mustafa nın yanında çalıştığı ve ondan icazet alarak mesleğini yaptığı bilinmektedir. Ağazade Hanı ve içinde bulunan mescid1940 lı yıllarda yıkılmıştır.yeri günümüzde, Ulucanlar Caddesi ile Koyun Pazarı Meydanı nın kesiştiği noktada, Güven Çarşısı nın bulunduğu yere karşılık gelmektedir. Allem Kallem Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Koyunpazarısemtinde Ağazade Hanı nın güneyinde bulunuyordu. Burası günümüzde Ulucanlar Caddesi ile Koyun Pazarı Meydanı nın kesiştiği köşeye karşılık gelmektedir. 1827 yılı kayıtlarında görünen hanın, 1930 lu yıllarda yıkıldığı bilinmektedir. Aslan Ağa Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1666 tarihli Ankara kadısına hitaben gönderilen belgede adı geçmektedir. Söz konusu belge, Karabet adlı bir Ermeni nin bu handa kalırken bazı eşya ve parasının çalınmasıyla ilgilidir. Han hakkında başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Attar Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Samanpazarı semtinde olduğunu bildiğimiz hanın, 19. yüzyılda var olduğu tahmin edilmektedir. Han hakkında başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Aydın Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1590 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçen hanlardan biridir. Hakkında başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Bakır Han:Ankara nın eski hanlarından biridir. II. Murad ya da Fatih Sultan Mehmed döneminde yapılmıştır. Karaca Paşa nın oğlu Ahmed Çelebi tarafından yaptırılmış ve vakfedilmiştir. 1463 yılı tahrir defterinde adı Akçaoğlu Kervansarayı olarak kayıtlı olduğu görülmektedir. Sonraki yıllarda adı Bakır Han olarak değişmiş olmalıdır. 1590 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçen hanlardan biridir.bakır ve bakırdan yapılmış eşyaların alım satımının yapıldığı bir han olduğu tahmin edilmektedir. 16. yüzyıla ait Ankara nın Mahallelerini gösteren bir haritada Atpazarı semtinde, Çengel Han ile Pembe Han arasında yer aldığı görülmektedir(haritada, Bekir Han olarak yazılmıştır). Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir.

Bala Hanı: Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Cemaloğlu Hanı: Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1604 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçmektedir. Karaoğlan Çarşısı nda bulunduğu bilinmektedir. Karaoğlan Çarşısı, Ulus Meydanı ndan Hükümet Caddesi ne kadar uzanancadde ve sağ tarafta kalan birkaç sokaktan oluşmaktadır. Çatal Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1600 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçmektedir. Tahtakale Hamamı çevresindeki, Hallaç Mahmut Mahallesi nde olduğu bilinen han, Ispartalı Ali Bey adında bir yeniçerinin mülküdür. Çengel Han:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Çukurhan:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Dellal Hızır Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 17. yüzyıl belgelerinde adı geçmektedir. Ankara Şer iye Sicili kayıtlarında, Ankara ya getirilen zahirenin Kapan Hanı na indirilmesi gerekirken bu hana indirilmesi ve uğranılan zarar hakkında bir şikayet belgesi bulunmaktadır. Dellal Hızır Hanı na mal indirenlerin vergi kaçırmak amacı ile bu şekilde davranmış oldukları tahmin edilmektedir. Hacı Böcek Hanı: Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçmektedir. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Han (Bala Hanı batısında): Atpazarı semtinde, Pirinç Hanı Sokak üzerinde Bala Han ın batısında ona bitişik olarak yapılmış 2 katlı bir handır. Ortasında küçük bir avlusu bulunan han, ahşap karkas olarak yapılmıştı. Yapım tarihi hakkında bilgi olmayan hanın, 1930 lu yıllarda yıkıldığı bilinmektedir. Han (Kırmızıoğlu Hanı batısında):günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Atpazarı Meydanı nda Kırmızıoğlu Hanı nın batısında onunla bitişik olduğu tahmin edilmektedir. Kesikbaş Türbesi nin kuzey batısında Kıbrıslı Han ın karşısında yer alıyordu. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Hayret Hanı: Atpazarısemtinde, Ahi Şerafettin Camii kuzeyinde yer alan Kesikbaş Türbesi nin doğu tarafında hemen bitişiğinde bulunan Hayret Hanı nın yapım tarihi belli değildir. Burada bulunan mezarlığın kaldırılması sırasında 1940 lı yıllarda hanın yıkıldığı bilinmektedir. Yerine Belediye ye ait dükkanlaryapılmıştır. Helvacı Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1600 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçmektedir. Yeri tespit edilememiştir.

Hızır Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir.büyük ve işlek bir han olan Hızır Hanı nın 1684 tarihli bir belgede, Ürgüb Mahallesi nde oturan Fatma binti Abdulkadir ile Elhâcc Yusuf bin Hacı İbrahim adlı iki kişinin mülkiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Dellal Hızır Hanı ile aynı han olabileceği araştırılmalıdır. Bu konuda bir bilgiye rastlanmamıştır. Kalecik Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 16. yüzyıl sonrası yapılmıştır. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçmektedir. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Kapan Hanı (Kaban Hanı): Atpazarı semtinin batı tarafında eskiden Keyyalin Mahallesi olarak bilinen mahallede bulunan han, Tuz Hanı nın yakınında, Unkapanı Hanı bitişinde bulunuyordu. Ankara nın eski ve önemli hanlarından biri olarak bilinmektedir. Hanın önemi, Ankara ya gelen yiyecek maddelerinin toptan ve perakende olarak bu handa tartıldıktan sonra satışa sunulmasından gelmektedir. Hanın Kapan Hanı şeklinde adlandırılmasının nedeni de budur. Kapan Hanı şeklindeki uygulamanın amacı şehre giren çıkan malların denetlenmesi ve alınacak rüsumun (vergiler)belirlenmesiydi. İhtisabDamgası nın bulunduğu mekan da buradaydı. Vergisi alınan mallar, damgalandıktan sonra satışa çıkarılabilirdi.kapan Hanı nda çok çeşitli malların tartıldığı ve vergilerinin alındığı anlaşılmıştır. Kapan Hanı nın, Çelebi Mehmed Dönemi emirlerinden Bayezid Paşa nın oğlu İsa Bey tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Hanın yapılış amacı İsa Bey in Bursa da bulunan medrese ve zaviyesine gelir sağlamaktır. Bu bilgilerden hanın, Fatih Sultan Mehmed döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır. 1463 tarihli tahrir defterinde bu bilgileri doğrulayan kayıtlar bulunmaktadır. 1590 ve 1827 tarihli Ankara Şer iye Sicillerinde hanın adı geçmektedir. 1790 tarihinde bir onarım geçirmiştir. Günümüze ulaşmayan Kapan Hanı nın ne zaman yok olduğu belli değildir. Bu bölgeyi de içine alan 1881 yangınında yanmış olduğu tahmin edilmektedir. Not: Eğer bir ürün üzerinde sadece belli bir hanın tekeli oluşmuşsa bu han, kapalı pazar yeri olma ayrıcalığını elde eder. Bu tür hanlara Kapan Hanı adı verilmektedir. Bu tür hanlar genellikle ilgili ürünün adı ile Pirinç Hanı, Tuz Hanı şeklinde adlandırılırlar. Kapan kelimesinin aslı Arapça Kabban gelmedir ve büyük terazi anlamındadır. Bu şekilde büyük terazilerin bulunduğu hanlara da kapan hanı denildiği olmaktadır. Bu tür hanlar, şehre gelen malların topluca tartıldığı hanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Karaman Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Atpazarı semtinde Fettullah Ağa tarafından 1700 lü yılların sonlarına doğru yaptırılmıştır. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndeadı geçmektedir. Döneminde ticari olarak işlek hanlardan biri olduğu bilinmektedir. Karasu Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir.kasımoğlu Hacı Yusuf tarafından Bedesten e bitişik olarak yapıldığı söylenen hanın, 1730 tarihinde vakfedildiği kayıtlıdır. 1827tarihli Ankara Şer iyesicili ndeadı geçmemektedir.

AvramGalanti hanın metruk durumda olduğunu belirtmektedir.(kurşunlu Han a da bazı kaynaklarda Karasu Hanı denildiği yazmaktadır. Aynı han olma olasılıkları araştırılmalıdır.) Keçeciler Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Tahtakale Hamamı ile Tahtakale Hanı arasında bulunan küçük bir han olduğu tahmin edilmektedir. 1827 tarihli AnkaraŞer iyesicili ndeadı geçmektedir. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Kederzade Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndeadı geçmektedir. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Kıbrıs Hanı:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Kıbrıslı Hanı: Kesikbaş Türbesi nin batısında şu anda olmayan Kırmızı Han ın güney karşısında yer alıyordu. Günümüze kadar ulaşmamış, küçük boyutlu hanlardandır. Yerinde şu anda dükkanlar bulunmaktadır. 17 ya da 18. yüzyılda yapılmış olması muhtemeldir. Tarih İçinde Ankara kitabında bulunan krokide gösterilmektedir. (Kıbrıs Hanı ile karıştırılmamalıdır. Bazı kaynaklarda aynı han gibi anlatılmaktadır.) Kırmızıoğlu Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından Kırmızıoğlu Hanı, Atpazarı Meydanı ndan doğuya doğru giden yolun kuzey kenarında bulunuyordu. Kesikbaş Türbesi nin kuzey batısında Kıbrıslı Han ın karşısında yer alan hanın 2 katlı, avlulu ve ahşap karkas bir yapı olduğu bilinmektedir. Kurşunlu Han:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Kuş Ahmed Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Şehrin AşağıYüz ündetahtakale Çarşısı civarında olduğu bilinen han, 17. yüzyılda yapılmıştır. Bu yüzyıla ait şer iye sicillerinde adı geçmektedir. Mimarzade Hanı: Yukarı Kasaplar Çarşısı olarak bilinen çarşıda bulunan Mimarzade Hanı nın 1784 yılında yaptırıldığı vakfiyesinden anlaşılmaktadır. Hanı yaptıran kişi, Mimarzade lakabı ile bilinen Eski Ankara Müftüsü Seyyid Mehmet Şakir Efendi nin oğlu Abdülkerim Efendi dir. Hanın 1794 tarihinde bir yangın geçirdiği öğrenilmiştir. Dönemin işlek hanlarından olan Mimarzade Hanı günümüze ulaşmamıştır. Muslu Hanı:Koyunpazarı semtinde yapıldığını bildiğimiz Muslu Han, Musluoğlu Aslan Ağa tarafından 1664 tarihinde vakfedilmiştir. (bkz. A. Galanti, Ankara Tarihi). Günümüze ulaşmayan hanın Bazar-ı Ganem (Koyunpazarı) çarşısında olduğu belirtilmektedir. Bu hanla ilgili olarak, başka bir kaynakta, hanın ortasında bir mescid ve kapısında bir çeşme bulunduğu, vakfın gelirinin mescid ve çeşmeye su

taşınmasına ayrıldığı söylenmektedir. Aynı kaynakta hanın adı, Muslu Paşa Hanı olarak geçmektedir. Bu hanın sonradan 1749 yılında AbdülkerimzadeSunullah Efendi tarafından satın alınarak Suniye Medresesi ne vakfedildiği belirtilmektedir(bkz. Osmanlı da Ankara). Bazı kaynaklarda da iki han aynı gibi ele alınmıştır (Bkz. Ankara Şehir Merkezi nin Gelişimi ve XIX yüzyılın ilk yarısında Ankara). Muslu Paşa Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Ankara Tarihi kitabında bu hanla ilgili bilgi veren AvramGalanti, Muslu Paşa Müneccimbaşı mahallinde bir han yaptırarak 1172 tarihli vakfiyesinde zikrolunmuştur demektedir. Bu bilgiden hanın 1758 yılında yapıldığı ve vakfedildiği anlaşılmaktadır. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndehanın adı geçmektedir(ayrıca bkz. Muslu Han). Mustafa Tevfik Efendi Hanı: Ayaş Kaymakamı İzzetlü Mustafa Tevfik Efendi ye ait olan han, Millet Bahçesi arazisi üzerinde bulunuyordu. Hanın, 1920 yılında Millet Bahçesi nin yapımı sırasında yıkıldığı tahmin edilmektedir. İki katlı bir yapı olan hanın alt katında 8 dükkan yer alıyordu. Otel olarak kullanılan üst katta ise 38 oda bulunuyordu. Bu hana ait 1896 tarihli Ankara Vilayet Gazetesi ne verilmiş bir kiralık ilanı bulunmaktadır. Na li Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 17. yüzyılda Nasuh Paşa tarafından yaptırıldığı bilinen hanın, 1655 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçmektedir. Bu belgeye göre, handa kalan Nazlı bintikarabed adlı Ermeni bir kadının handa kalma sebebinin, Kör Danil adındaki kardeşinin mirası ile ilgili olarak Ankara ya gelmesi olduğu anlaşılmaktadır. Nalbant İbrahim Ağa Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndeadı geçmektedir. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Pembe Han (Penbe Han): Ankara daki Bedesteni yaptıran Mahmut Paşa tarafından, 1400 lü yılların ikinci yarısında yaptırıldığı tahmin edilen bir handır. Atpazarı semtinde, Bakır Han ın doğusunda yer aldığı bilinmektedir. Tahrir defterinde 28 odalı olduğu ve yanındaki vakfa ait dükkanlarla birlikte kiraya verildiği kayıtlıdır. Döneminde Ankara nın ticari anlamda canlı hanlarından biri olduğu ve çevresindeki dükkanlarda bulunan iplikçi, bezci gibi esnafa merkezlik ettiği anlaşılmaktadır.1606 yılında,bu hana gelen müşterilerin atlarının devamlı ulağa alınması (devletin vatandaşın atını haberleşme amacı ile geçici olarak kullanması)nedeniyle hanın müşterisinin azaldığı ve han sahiplerinin şikayeti üzerine bu durumun önlenmesini emreden bir ferman çıkartıldığı bilinmektedir. Günümüze ulaşmayan Pembe Han ın ne zaman yok olduğu bilinmemektedir. Pilavoğlu Hanı: Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir.

Pirinç Hanı:Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi olarak adlandırılan alanın içinde yer alan Pirinç Hanı nın Emin Mehmed Efendi tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Kaynaklarda kapısının işçilikli olduğu belirtilmektedir. Yapının 17 ya da 18. yüzyılda yapılmış olabileceği tahmin edilmektedir. Bu konuda birbiri ile çelişen iki bilgi bulunmaktadır. 17. yüzyıl sicil kayıtlarında, eski Rumeli Kadıaskeri Emin Mehmed Efendi tarafından yapıldığı belirtilen han hakkında, Rıfat Özdemir, hanın aynı kişi tarafından 1739 tarihinde vakfedildiği bilgisini vermektedir. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili nde adı geçen Ankara Hanlarından biridir. Çukurhan ın güneyinde şimdilerde İlk Meclis İlköğretim Okulu nun bulunduğu alanda yer aldığını bildiğimiz Pirinç Han ın yıkıldığı ve günümüze ulaşmadığı konusunda bilgiler bulunmaktadır. İbrahim Hakkı Konyalı, Pirinç Hanı Mescidi ile ilgili bilgi verirken Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi 2/134 sayılı belgeye dayanarak Pirinç Hanı nın içinde bulunan mescidin, hanla birlikte yıkıldığını ve yerine okul yapıldığını belirtmektedir. Nurettin Can Gülekli de benzer şekilde, Pirinç Han ın 1935 yılında belediyece kamulaştırılarak yıkıldığını ve yerine okul yapıldığını söylemektedir. Sevgi Aktüre, Mehmet Tuncer, Emre Madran ve Ömer Bakırer gibi akademisyenlerde de aynı bilgiyi bulmak mümkündür. Günümüzde İlk Meclis İlkokulu nun güneydoğu tarafında, Pirinç Sokak üzerinde, giriş kapısında Pirinç Han yazan bir yapı bulunmaktadır. Özel mülk olan bu yapının içinde bugün çeşitli antikacı vb. dükkanlar yer almaktadır. Üç katlı, avlulu, ahşap karkas ve kerpiç dolgulu olarak inşa edilmiş olan bu yapının eskiden han olarak kullanıldığı ve 1923 yılında onarılarak meskene dönüştürüldüğü bilinmektedir. Bu dönüşüm sonrası yapı, uzun yıllar ev olarak kullanılmıştır. 1985 yılında restore edilen yapı, Pirinç Han adı ile işletmeye açılmış ve içindeki odalar küçük dükkanlara dönüştürülerek kiraya verilmiştir. Yapının Han olduğu döneme ilişkin, söylentilerin dışında elimizde bir bilgi bulunmamaktadır. Araştırılması gereken bir konudur. Kişisel kanım, 17-18. yüzyıl Pirinç Hanı nın bu yapı olmadığı doğrultusundadır. Bu nedenle bugün görülebilen Ankara hanları listesine Pirinç Hanı dahil etmedim. Rençber Hanı: Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Rüstem Paşa Hanı: 16. yüzyılda ismine rastlanmayan bu hanın adı, 17 ile 19. yüzyıl arası belgelerde sıkça geçmektedir. Bu hanın, Rüstem Paşa evkafından olduğunu bildiğimiz Çengel Han ile aynı han olabileceği akla gelmektedir. Çengel Han ın 17. yüzyıla ait bir kayıtta Çengel Han adıyla geçmesi ve aynı defterde Rüstem Paşa Hanı adıyla başka bir han adı daha bulunması iki hanın aynı olmadığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. Bu nedenle ayrı bir han olarak ele alınmıştır. Safran Hanı:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Sarıkadıoğlu Hanı:Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndeadı geçmektedir. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır.

Sofra Han: Hacı Mehmed Ağa tarafından 16. yüzyılda yaptırıldığı bilinen Sofra Hanı, Atpazarı semtinde,çukurhan ın batısında bulunan Yeni Han ınbitişiğinde yapılmıştı. Hanın geliri çevredeki bazı mescid ve camilerin bakımına vakfedilmişti. Hanın giriş kapısının sağ tarafında üzerinde Yunanca yazıtlar bulunan bir kitabe yapı taşı olarak kullanılmıştı. Kemerleri ve pencerelerinin süslü olduğu bilinmektedir. Han sonrasında bir dönem askeri cezaevi olarak kullanıldı. Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Bu bölgeyi etkileyen 1917 yangınında yok olduğu sanılmaktadır. Sulu Han:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Tahtakale Hanı (Tahtacılar Hanı): Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Eski Ankara da şehrin ikinci önemli ticari merkezi durumunda olan ve Aşağı yüz olarak adlandırılan kesimde yer alıyordu. Han, Kaledibi anlamında Tahte l-kal a denilen, Tahtakale Çarşısı nda bulunuyordu. Tahtakale Hanı, Suluhan ın karşı tarafında (kuzeyi) şimdiki Sebze Hali nin bulunduğu alanda yer alıyordu. Toygar Zade Mehmed Emin Efendi tarafından 1816 Tarihinde yaptırıldığı anlaşılan Tahtakale Hanı nın, 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndeadı geçmektedir. 18 odası ve bitişiğinde dükkanlarıolan hanın 1929 yılında çıkan yangın sonrası yanarak yok olduğu bilinmektedir. Taşhan: Ankara da han tipi konaklamadan otel tipi konaklamaya geçişin sınırında bulunan Taşhan, her iki tarzı da yaşamış, Ankara nın sosyal ve siyasi kimliğinde yeri olan yapılardan biridir. Eskiden, Ulus Meydanı nda bugünkü Sümerbank'ın yerinde bulunan Taşhan, Ankara da avlulu ve 2 katlı olarak klasik biçimiyle han olarak inşa edilen son yapı olmuştur. Taşhan ı Ankara nın ünlü valisi Abidin Paşa nın mektupçusu olan, sonradan Keskin Kaymakamlığı da yapan İsmail Hakkı Bey yaptırmıştır.taşhan ın yapımına 1886 yılında başlanmış ve yapı 1888 yılında tamamlanmıştır. Yapıyı inşa eden Niğdeli ustanın, içini kerpiçten dışını ise taş kullanarak yaptığı hanın, 100 odası olduğu bilinmektedir.iki katlı olan hanın alt ve üst katlarını ahşap bir tavan ayırmaktadır. Zemini toprak olan hanın alt katı ilk dönemlerde ahır olarak kullanılmıştır. Han mantığında yapılmış olmakla birlikte Taşhan, yapıldığı dönemde Ankara da en modern konaklama tesisi olarak karşımıza çıkmaktadır.taşhan yapılmadan önce bu bölgede Ankara nın genelevi bulunduğu bilinmektedir. Abidin Paşa Ankara Valisi olduktan sonra Hükümet merkezine çok yakın olan genelevin buradan taşınması gerektiğine karar vermiş ve genelev binalarını yıktırarak arsasını satışa çıkarmıştır (Başka bir anlatımda ise bu alanda bir mescid bulunduğu söylenmektedir). Taşhan yapılıp hizmet vermeye başladıktan 4 yıl sonra, 1892 yılında Ankara ya demiryolu gelmiştir. Bunun üzerine gar ile şehri birbirine bağlayan yeni bir yol açılmıştır. İstasyon Caddesi adı verilen yeni yolun bir ucu Taşhan ın önündeki meydana bağlanmıştır. Bu tarihten itibaren şehrin gelişim merkezi, Taşhan ve çevresi olmuştur. Hanın önündeki meydan Taşhan Meydanı olarak adlandırılmış ve kısa süre içinde Ankara nın merkezi haline gelmiştir(meydanın adı, sonraki yıllarda önce

Hakimiyet-i Milliye, daha sonra ise Ulus Meydanı olarak değiştirilmiştir). Meydandan gar tarafına doğu hemen sağda Birinci Meclis binası olarak kullanılan İttihat ve Terakki Cemiyeti Lokali, bu yapının karşısında ise Belediye Şehir Bahçesi yer almaktaydı. Taşhan ın adı, mülk sahibinin binayı kiraya vermesi ve her kiracının da hana farklı adlar vermesi sonucu zaman zaman değişmiştir. 1892 yılında Anadolu Hotel ve İsmail Efendi Otel olarak adlandırılmıştır. 1905 tarihli eski Ankara kartpostallarında Hotel Angora şeklinde tabelasının olduğu görülmektedir. 1920 li yıllarda Enver BehnanŞapolyo nun anılarında Meşrutiyet Otel olarak geçmektedir. Meşrutiyet Oteli ni ayrı bir otel gibi değerlendirenler de bulunmaktadır. Bu doğru değildir. Taşhan ınalt katının dükkanlara kiraya verildiği, üst katının caddeye bakan ön kısmının otel olarak kullanıldığı dönemde han bu isimle anılmıştı.taşhan, Cumhuriyet sonrasında Taşhan Palas olarak adlandırılmıştır. Taşhan, 1919 yılında Yunanlılar İzmir e çıktığında önünde protesto mitingi düzenlenen, Cumhuriyet in 10. yıl kutlamaları da dahil her türlü mitinge ev sahipliği yapan, Milli Mücadele döneminde Ankara ya gelen delegelerin konakladığı, bir odasını ulusal bilinci geliştirmeye çalışan Azm-i Milli Yurdu nun, bir odasını İstanbul da barınamayan İttihatçıların kullandığı, cepheden yaralılar geldiğinde hastane olarak kullanılan, 1923 yılında idam edilen Topal Osman ın cesedinin önüne asıldığı, tarihi kimliği olan bir binadır. Önünde asılıp teşhir edilenlerin sayısı hiç de az değildir. Bunlara şapka giymeyi reddettiği için asılan İskilipli Atıf Hocada dahildir. Taşhan,Cumhuriyet in ilk yıllarından itibaren modern otel kimliği ile kendini göstermiştir. Bu dönemde Taşhan, içinde Mustafa Kemal in 1928 yılında İstanbul dan çağırarak bir restoran açmasınısağladığı Baba Karpiç in lokantası bulunan, milletvekillerinin konakladığı, kalorifer ve banyo tesisatı olan, telefon bağlantısı bulunanmodern bir otel olarak karşımıza çıkmaktadır. Taşhan bu kimliği ile otel olarak 1933 yılına kadar hizmet vermiştir. Bu tarihte Sümerbank a satılmış ve şehrin ilk planını yapan Prof. HermannJansen inbütün itirazlarına rağmen yıkılarak, yerine 1936 yılında Sümerbank Binası yapılmıştır. Tuz Hanı:Atpazarı semtinin batı tarafında eskiden Keyyalin Mahallesi olarak bilinen mahallede bulunan Tuz Hanı, aynı mahalledeki Kapan Hanı ve Unkapanı Hanı yakınındadır. Mimar Cafer adı ile bilinen bir hayırsever tarafından 16. yüzyıl sonlarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Mimar Cafer in aynı mahallede bir sübyan mektebi bulunduğu, hanın gelirlerinin de bu mektebe ve oraya muallim olanlara vakfedildiği bilinmektedir. Ankara Şer iye Sicili kayıtlarında, Tuz Hanı nın 1592 yılında 1800 Akça ya kiraya verildiği kayıtlıdır. Aynı tarihte Kurşunlu Han ın üç yıllığına 41.500 ve Çengel Han ın 28.000 Akça ya kiralandığı kaydedilmiştir. Bu rakamlardan Tuz Hanı nın diğerlerine göre daha küçük bir han olduğu anlaşılmaktadır. Tuz Hanı nın bulunduğu bölge 1881 ve 1917 büyük yangınlarında yanan bölgeler arasındadır. Hanın bu yangınlar sonrası yanarak yok olduğu bilinmektedir.

Un Kapanı Hanı: Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 16. yüzyıl Ankara mahallelerini gösteren bir haritada Tuz Hanı nın güneyinde görülmektedir. Haritada, Un Kapın Hanı olarak yazılmıştır. Hakkında başka bilgi bulunmamaktadır. Urgancılar Hanı: Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. Atpazarı semtinde Abacılar Çarşısı içinde bulunan hanın yapım tarihi tespit edilememiştir. Çok değişik malların satıldığı handa İran, Bağdat, Musul gibi şehirlerden gelenlerin de konakladıklarını kayıtlardan öğreniyoruz. Hanın adı, 1827 tarihli Ankara Şer iyesicili ndede geçmektedir. Yeni Han (Çukur Han ın batısı):atpazarı semtinde, Çukur Han ın batı tarafında Hacı Arap Mahallesi olarak adlandırılan mahallede bulunuyordu. Kabaca Çukur Han ile Kurşunlu Han arasında yer aldığı söylenebilir. Bu han ile Kurşunlu Han arasından küçük bir sokak geçiyordu. 16. yüzyılda Yeniçeri Mustafa Bey tarafından yaptırıldığı bilinen Yeni Han hakkında 1601 tarihli Ankara Şer iyesicili nde bir kayıt bulunmaktadır. Günümüze ulaşmamış Ankara hanlarından biridir. 1917 yangını sonrası hanın yanarak yok olduğu bilinmektedir. Kaynaklarda 1940 yılında sadece bir duvarının ayakta olduğu belirtilmektedir. Yeni Han (Kıbrıs Hanı doğusu): Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Yeni Saray Hanı: Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Yıldız Hanı:Günümüzde görülebilen Ankara hanlarındandır. İlgili bölümde hakkında bilgi verilecektir. Otel Kavramının Hayatımıza Girdiği Yıllar Ankara da 1902 yılından sonra klasik biçimiyle Osmanlı hanı döneminin kapandığı ve otel döneminin başladığı söylenebilir. II. Meşrutiyetin ilanı (1908) sonrasında Ankara da ilk oteller görülmeye başlamıştır. 1909 yılında Ankara da mevcut hanlara ilaveten 2 otel yapıldığı bilinmektedir. Milli Mücadele ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara da otel yapımı hız kazanmış ve 1927 yılına gelindiğinde otel sayısı 10 olmuştur. Ankara da bazı hanların 1881, 1917 ve 1929 büyük yangınları sonrasında yok olduğu ve günümüze ulaşmadığı bilinmektedir. Sonraki yıllarda şehir haritalarında görülen semt içindeki boşlukların yangınlar sonrası oluşmuş oldukları düşünülmektedir. 1902 yılı ile Cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılları arasındaki 21 yıllık dönemde Ankara da bazı konaklama yapıları inşa edilmiştir. Ancak bunlar Osmanlı Dönemi ticari hanları niteliğinde değil otel konumunda ya da bekar odası tabir edilen tarzda yerlerdir. Bunlar çoğunlukla Ankara ya dışardan çalışmak veya iş takibi için gelenlerin konakladıkları mekanlardır. 1902-1923 yılları arasında Ankara da yapılmış olan hanotel-bekar odası tarzındaki yapılardan tespit edebildiklerimizin listesi aşağıda verilmiştir.

1902-1923 Yılları Arasında Ankara da Yapılan Han, Otel ve Bekar Odaları 1. Cihan Otel 2. Hürriyet Oteli 3. İstanbul Oteli 4. Kayseri Hanı 5. Mühendis Hanı 6. Sebat Otel 7. Şakir Bey Hanı 8. Toygar Hanı Cihan Otel:1909 yılı belgelerinde Ankara da 33 han ve 2 Otel kayıtlıdır. Bu otellerden biri Taşhan, diğeri ise Cihan Otel dir. Milli Mücadele yıllarında Ankara da otel sıkıntısı yaşanması üzerine, Mehmet Raşit Çavuşoğlu adlı bir girişimcinin otel işine girdiği görülmektedir. Cihan Otel bu girişimci tarafından yapılmıştır. Cihan Otel, Tahtakale semtinde Kavaklı Mahallesi olarak bilinen mahallede yer alıyordu. Tahtakale semtinde yer alan iki büyük camiden biri olan Fanfani Cami (diğer cami Haseki Cami dir) yakınında, bahçe içinde büyük bir evi olan Mehmet Raşit Çavuşoğlu bu evini otele çevirerek Cihan Oteli açtı. Otelin bulunduğu bölge camileri ile birlikte 1917 yangınında tamamen yanmıştır. Mehmet Raşit Çavuşoğlu sonradan 1940 yılında Ankara nın bilinen otellerinden Cihan Palas ı açmıştır. Cihan Palas ın binası günümüzde Yimpaş olarak kullanılmaktadır. Hürriyet Oteli: Bekir Efendi ye ait olan otel hakkında fazla bir bilgimiz yok. 1913 yılında Anadolu yu dolaşan Macar gezgin Bela Horvath ın Ankara ya geldiğinde bu otelde kaldığını anılarından öğreniyoruz. Yapım tarihi bilinmeyen otelin, isminden ve eski kayıtlarda adının geçmeyişinden 1902 sonrası yapılmış olabileceği tahmin edilebilir. Otelin yerinin Karaoğlan Çarşısı nda, 1956 yılında yanan Zevk Lokantası nın karşısında olduğu bilinmektedir. Zevk Lokantası, Cumhuriyet in ilk yıllarında emekli bir subay tarafından Şark Teceddüt Gazinosu adı ile işletiliyordu. Bu gazino kapandıktan sonra yerine Zevk Lokantası açıldı. İstanbul Oteli: Ulus Meydanı nda Kayseri Hanı nın karşı tarafında gelecek şekilde yolu geçtiğinizde, tek katlı bir sıra dükkan yer almaktaydı. Bu dükkanların bitişiğinde 2 katlı ve büyükçe bir yapı bulunuyordu. Bu yapı İstanbul Oteli adıyla bilinen oteldir. Otelin ve alt katındaki pastanenin sahibi Hafız Bey isimli Ankaralı bir iş adamıdır. Otelin Yahya Kemal Beyatlı nın Ankara ya gelişlerinde kullandığı ve daha birçok ünlüyü konuk ettiği bilinmektedir. Binanın alt katında çeşitli işyerleri vardı. Üst kat ise otel olarak kullanılıyordu. Alt katta yer alan dükkanlar içinde en bilineni İstanbul Pastanesi dir. İstanbul Pastanesi dönem yazarlarının ve ünlülerinin buluşma noktasıdır. Bunlar arasında Hıfzı Nalbantdoğdu, Profesör Feridun Nafiz Uzluk, Mehmet Nuri Gençosman, Namdar Rahmi, Enver BehnanŞapolyo, Dr. İzzeddin Şadan ve Hüseyin Rahmi Gürpınar sayılabilir. Otel ve pastanenin bulunduğu bina Ulus çevre düzenlemesi sırasında 1955 yılında yıkılmıştır.

Kayseri Hanı: Taşhan dan Karaoğlan Caddesi ni takip ederek Hürriyet Meydanı na doğru ilerlediğinizde, Şakir Bey Hanı ndan (Yeni Sinema) sonraki ilk bina Kayseri Hanı dır. Yapım yılı bilinmemekle birlikte, 1902 yılı sonrası yapılan bekar odası (yurt) tarzında bir han olduğu görülmektedir. Hanın alt katında kahvehane ve dükkanlar yer alıyordu. Binası, Ulus genelinde çevre düzenlemesi yapılırken 1956 yılında yıkılarak tarihe karıştı. Mühendis Hanı: İstanbul Oteli yakınlarında olduğunu bildiğimiz Mühendis Hanı nın iki katlı olduğu ve bahçesi çevresine yerleşmiş şekilde terzi, kunduracı gibi dükkanlar bulunduğu bilinmektedir. Binanın üst katının konaklama amacıyla kullanılıp kullanılmadığı konusunda bir bilgiye rastlamadım. Binanın Koç ailesi mülkiyetinde olduğu sanılmaktadır. Sebat Otel: Ulus ta Zincirli Cami nin karşı tarafında sokak içinde bulunan 1902 sonrası yapılmış bekar odası tarzında bir oteldir. Sonraki yıllarda Adalet Oteli şeklinde isim değiştirmiş olabilir. Günümüze ulaşmamıştır. Şakir Bey Hanı:Taşhan dan Karaoğlan Caddesi ni takip ederek Hürriyet Meydanı na doğru ilerlediğinizde, soldan ilk binada Şakir Bey e ait bir han bulunuyordu. Yapım yılı bilinmemekle birlikte, 1902 yılı sonrası yapılan bekar odası (yurt) tarzında bir han olduğu düşünülmektedir. Hanın alt katı, Milli Mücadele yıllarında Zeybekler Kahvesi olarak kullanılan mekanlardan biriydi. Çerkez Ethem in, Topal Osman ın çeteleriyle gelip oturduğu bu kahvenin üst katında İzmir Yurdu, Bursa Yurdu ve Trakya Paşaeli Yurdu bulunuyordu. Cumhuriyet in ilk yılarında bu binada Turkuvaz Bar isimli bir bar açılmıştı. Sonrasında bina 1928 yılında müteahhit Erzurumlu Nafiz Bey in (Kotan) çalışması sonrası Yeni Sinema adıyla sinemaya dönüştürüldü.binası, Ulus genelinde çevre düzenlemesi yapılırken 1956 yılında yıkılarak tarihe karıştı. Toygar Hanı: Ulus ta Telefon Başmüdürlüğü (şimdilerde Telekom)binasının yerinde eskiden Toygar Hanı adı verilen bir han vardı. Başka bir anlatımda hanın, 1925 yılında yapılan Posta Sarayı nın yerinde olduğu söylenmektedir.hanın sahibinin Toygarlar ın Naşit Bey adlı kişi olduğu sanılmaktadır. Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Hoca nın müftülük binası (sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığı) bu han içinde yer alıyordu. Hanın yapım tarihi bilinmemekle birlikte 1902 yılı sonrası yapılan hanotel-işyeri tarzındabir yer olduğu tahmin edilmektedir. Cumhuriyetin ilanını takip eden birkaç yıl içinde yıkılmıştır. Not:Ankara nın ilk otelleri olarak bilinen Ankara Palas, Avrupa Oteli, Aydın Palas, Belle Vue Palas, Büyük Otel, Erzurum Otel, İstanbul Palas, Konfor Palas, Lozan Palas, Meydan Palas, Park Palas gibi oteller 1923 sonrası yapılmışlardır. Bazılarının binası 1923 öncesi yapılmış olmakla birlikte, otel olarak kullanılmaya başlamaları Cumhuriyet sonrasına denk gelmektedir. Bu bakımdan yukardaki oteller araştırma kapsamı dışında tutulmuştur.

Ankara da Bugün Görülebilen Hanlar 1902 yılı öncesi yapılmış Ankara hanlarını içeren 54 hanlık listeden günümüze sadece aşağıda isimlerini sıraladığımız 12 han ve bedesten ulaşabilmiştir. Bu hanların 4 tanesi (Sulu Han, Çengel Han, Çukur Han ve Kurşunlu Han) restore edilmiş ve çeşitli şekillerde kullanıma açılmıştır. Hanlardan bir tanesinde restorasyon çalışmaları devam etmektedir(safran Han). Hanlardan 7 tanesi ise, sonraki yıllarda yapılan yenilemeler sırasında özgün mimari formlarını yitirmişlerdir. Bu hanlar günümüzde işyeri, depo ve otel olarak kullanılmaktadırlar (Bala Hanı, Kıbrıs Hanı, Pilavoğlu Hanı, Rençber Hanı, Yeni Han, Yeni Saray Hanı, Yıldız Hanı). 1) Bala Hanı 2) Çengel Han 3) Çukur Han 4) Kıbrıs Hanı 5) Kurşunlu Han 6) Pilavoğlu Hanı 7) Rençber Hanı 8) Safran Hanı 9) Sulu Han 10) Yeni Han (Kıbrıs Hanı Doğusu) 11) Yeni Saray Hanı 12) Yıldız Hanı Bala Han:Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi olarak adlandırılan alanın içinde yer almaktadır. Günümüzde de varlığını sürdüren Bala Han, Pirinç Sokak ile Atpazarı yokuşunun kesiştiği köşede bulunmaktadır. Eskiden batı bitişiğinde Han olarak bildiğimiz bir han daha bulunuyordu. Bu yapı şu anda yok olmuştur. Bala Han ın güneyinde alt tarafta Ahi Elvan Camisi yer almaktadır. 19. yüzyılın sonunda yapıldığını bilinen Bala Han, iki katlı karkas bir yapı olarak inşa edilmiştir. Günümüzde alt katında dükkanlar bulunmaktadır. Üst katı ise 1991 yılında gezdiğimde otel olarak kullanılıyordu. Çengel Han:Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi olarak adlandırılan alanın içinde yer almaktadır. Ankara Kalesi nin ana giriş kapısının karşısında olan Çukur Han ın kuzeybatı bitişiğinde bulunmaktadır. Çengel Han 16. yüzyıl Ankara hanları içinde tarihi özelliklerini yitirmemiş ender yapılardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Giriş kapısı üzerinde bulunan sülüs yazılı kitabede, tarihin yazılı olduğu kısım ebced hesabıyla Hicri 929 olarak tespit edilmiştir. Bu bilgiden yapının 1522-1523 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ankara Şer iyesicili nde hanı yaptıran kişinin Rüstem Paşa evkafından olduğuna dair kayıtlar bulunmaktadır. Sicil-i Osmani de Rüstem Paşa hakkında, sarayda Endurun okullarında eğitim aldığı, yeniçeri ağalığı ve Budin Beylerbeyi görevlerinde bulunduğu ve 1539 tarihinde öldüğü bilgileri bulunmaktadır. Kanuni nin kızı Mihrimah Sultan ile evlenen Damat Rüstem Paşa(1500-1561) ile karıştırılmamalıdır (Bazı kaynaklarda Çengel Hanı yaptıran kişinin Damat Rüstem Paşa olduğu yazmaktadır).

Çengel Han Kitabesi aşağıdaki şekilde çevrilmiştir: Tamam oldu çün binası bu hanın Tamam olduğunu görüp didi dil Saraydır hakikat karbanın Melihühayr tarihin bu hanın. Çengel Han ın kabaca doğu yönüne bakan dış cephesinde giriş kapısının iki tarafına sıralanmış şekilde 9 dükkan bulunmaktadır. Giriş kapısı tünel biçiminde bir koridor ile avluya bağlanmaktadır. Üç sıra tuğla,bir sıra taş duvarlı ve kiremit çatılı bir yapı olan Çengel Han, büyük ve üstü açık bir avlunun etrafına iki katlı olarak inşa edilmiştir. Katlar birbirine girişin sağ tarafında yer alan bir merdiven aracılığı ile bağlanmıştır. Çengel Han ın batı kanadı, arazinin eğimi nedeniyle üç katlı olarak tasarlanmış ve bu bölüme bir bodrum eklenmiştir. Avlunun etrafı revakla çevrilidir. Revakın arkasında ise odalar(dükkanlar) yer almaktadır. Dikdörtgen masif desteklerle desteklenen revaklar yuvarlak kemerli ve haç tonozludur. Üst katta doğu kanadı hariç revaklar kapatılmış durumdadır. Avlunun doğu cephesinde 2. katta küçük bir mescid bulunmaktadır. Giriş kapısı zeminden 1 metre kadar yukarda olan mescide çıkışı sağlayan 5 basamaklı ahşap bir merdiven vardır. Avlunun kuzey ve güney kanatlarında beşer, doğu ve batı kanatlarında ise üçer oda bulunmaktadır. Odalar, revaka bir kapı ile açılmaktadır. Köşeye gelen odalar haricinde oda tavanları beşik tonoz şeklinde yapılmıştır. Tuğladan yapılmış olan tonozların işçiliği dikkat çekmektedir. Üst kat odalarında doğu tarafı hariç dışa açılan pencereler bulunmaktadır. Bu pencerelerin bazıları sonradan kapatılmıştır. Her odada bir ocak bulunur. Bu ocaklar, konaklayanları kış aylarında ısınması amacıyla kullanılmaktadır. Han işletmecisinin konaklamaya gelenlere ocakta yakması için bir miktar odun verdiği bilinmektedir. Çengel Han, sof ticaretinin yoğun olduğu dönemlerde Ankara nın ticari açıdan önde gelen hanları arasında yer alıyordu. Ham deri, tiftik, yapağı ve yün satışı yapılan han, kira geliri açısından Kurşunlu Han dan sonra geliyordu. Ankara da sof ticaretindeki gerilemeye bağlı olarak Çengel Han da eski önemini kaybetti. Osmanlı Devleti nin son yılları ve Cumhuriyet dönemi başlarında Çengel Han bir dönem çevredeki diğer hanlarla birlikte cezaevi olarak kullanıldı. Bu dönemde ağır cezalık olanların hapsedildiği bir cezaeviydi. Daha sonra depo ve işyeri olarak varlığını sürdürdü. Yün ve deri işi yapan esnafın kullandığı Çengel Han, Vehbi Koç un ticari hayata atıldığı ilk dükkana da ev sahipliği yapmıştı. Son yıllarında gittikçe harap hale gelmeye başlayan Çengel Han ın onarılarak kurtarılması konusunda çalışmalar 1992 yılında başlatıldı. Ancak çeşitli nedenlerle yaşanılan gecikmeler sonrasında bu konudaki çalışmalar 2003-2005 yılları arasında yapılabildi. Aslına uygun olarak restore edilen Çengel Han, günümüzde Rahmi Koç Müzesi adı altında sanayi müzesi olarak ziyarete açıktır.

Çukur Han:Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi olarak adlandırılan alanın içinde yer almaktadır. Ankara Kalesi nin ana giriş kapısı karşısında olan Çukur Han ın, kuzeybatı bitişiğinde Çengel Han bulunmaktadır. 16. ya da 17. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Çukur Han ın, 1685 yılında Şeyhülislamlık görevinde de bulunan Ankaravi Mehmet Emin Efendi tarafından başka bazı yapılarla birlikte (bunların arasında Sulu Han da bulunmaktadır.) vakfedildiği bilinmektedir. 1791 ve 1801 tarihlerinde iki kez onarım geçirdiğini bildiğimiz Çukur Han ın 1801 yılında 670 kuruşa icara verildiği kayıtlıdır. Klasik Osmanlı Dönemi hanlarına özgü bir mimari plana sahip olan han, ortasında dikdörtgen biçimli avlusu bulunan iki katlı bir yapıdır. Batı kanadında arazinin eğiminden kaynaklanan bir bodrum ilavesi bulunmaktadır. Bu eklentiyle birlikte üç katlı olduğu söylenebilir. Avlunun etrafı revaklıdır. Odalar revaka açılmaktadır. Alt kattaki revaklar doğu kanadı hariç sonradan kapatılarak dükkan haline getirilmiştir. Üst kattaki revaklardan sadece kuzey kanat kapalı diğerleri açıktır. Hana giriş kuzey tarafta bulunan tek bir kapı ile sağlanmıştır. Taş temeller üzerinde yükselen binanın ikinci katı, ahşap dikmelerle taşınmıştır. Üst katta duvarlar tuğla örgülüdür. Tuğla örgünün arasında ahşap destekler dekoratif olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde konaklama ve ticari amaçlı kullanılan yapı, uzun yıllar önemini korudu. Ankara da sof ticaretindeki gerilemeye bağlı olarak han da önemini kaybetti. Milli Mücadele yıllarında bir dönem askeri karargah olarak değerlendirildi. Cumhuriyet dönemi başlarında ise çevredeki diğer hanlarla birlikte cezaevi olarak kullanıldı. Bu dönemde ağır cezalık olanların hapsedildiği bir cezaeviydi. Cezaevine masif ağaçtan yapılmış yekpare büyük bir kapıdan girilirdi. Bu kapı devamlı kapalı tutulduğundan, giriş ve çıkışlar bu kapı üzerinde bulunan dar ve küçük ikinci bir kapıdan yapılırdı. Cezaevinin en konforlu hücreleri üst katta bulunanlardı. Bodrum kattaki hücreler ise koşulları en ağır olanlardı. Bu bölüm azılı katillere ayrılmıştı. Cezaevi buradan taşındıktan sonra Çukur Han, uzun yıllar tiftik, yün, hububat, kuruyemiş, sebze, vb. ürünlerin satıldığı birçok dükkâna ev sahipliği yaptı. 1950 yılında bir yangın geçirdi ve belli oranlarda tahrip oldu. Çukur Han, 2006 yılında Çengelhan A.Ş. tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü nden restore edilme karşılığında belli bir süreliğine kiralandı. 2007 yılında başlayan restorasyon 2010 yılında tamamlandı. Han, 2011 yılında butik otel olarak hizmete açıldı. Günümüzde de Divan Çukurhan adı ile butik otel olarak işletilmektedir. Kıbrıs Hanı:Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi olarak adlandırılan alanın içinde yer almaktadır. Günümüzde de varlığını sürdüren Kıbrıs Hanı, Pilavoğlu Hanının güneyinde Sefa Sokak ile Kuş Sokağın kesiştiği köşede bulunmaktadır. Doğu tarafında Yeni Han ile bitişiktir. Tek bir avlu çevresinde 2 katlı olarak yapılmış olan han, 17. yüzyıl yapısı olmakla birlikte sonraki dönemlerde değişiklikler geçirmiş ve tamamen yenilenerek özgün formunu kaybetmiştir. Bugün kerpiç duvarlı, ahşap hatıllı ve kiremit çatılıdır. Kıbrıs Hanı nda 1991 yılında toptan deri iş yapan işyerleri, çeşitli dükkanlar ve depolar bulunuyordu. Kurşunlu Han:Atpazarı semtinde Hanlar Bölgesi olarak adlandırılan alanın içinde yer almaktadır. Günümüzde de varlığını sürdüren Kurşunlu Han, Mahmut Paşa

Bedesteni ne bitişik olarak inşa edilmiştir. Mimari özellikleri, kullanılan malzemeler ve planları bakımından Bedesten ile benzerlik gösteren Kurşunlu Han, günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi depo ve idare binası olarak kullanılmaktadır. Kurşunlu Han ın kitabesi bulunmamakla birlikte, yapı özellikleri bakımından Bedesten ile aynı dönemde (15.-16. yy)yapıldığı tahmin edilmektedir. Hanı yaptıran kişinin, Bedesteni de yaptıran Fatih Sultan Mehmed in Sadrazamı Mahmut Paşa olduğugenel olarak kabul edilmektedir. Ancak bu konuda farklı yaklaşımlar da bulunmaktadır. Özer Ergenç, Başbakanlık Arşivi Tapu Tahrir Defteri ndeki bir kayda dayanarak, Kurşunlu Han ın Mahmutpaşa nın azlinden sonra yerine başvezir olan Rum Mehmet Paşa Tarafından yaptırıldığını belirtmektedir. Mamboury dede bu görüşü destekler bilgiler bulunmaktadır. Söz konusu Tapu kayıtlarından, hanın 48 odalı olduğu ve Rum Mehmet Paşa nın Üsküdar daki imaretine vakıf olarak yaptırdığı anlaşılmaktadır. Bu konuda değişik bir bilgi ise Nurettin Can Gülekli ye aittir. Gülekli, 1946 yılında hanın onarımı yapılırken II. Murat Dönemi ne ait 1421 tarihli sikkeler bulunduğunu belirtmekte ve hanın yapım yılının daha eski olabileceği görüşünü öne sürmektedir. Ankara Şer iyesicili ndeki bir kayıttan 17. yüzyıl sonlarına doğru Melekon adlı bir zimminin(gayrimüslüm) hanın işletmeciliğini yaptığı ve hanın bu kişiye kiralandığı anlaşılmaktadır. Kurşunlu Han ile ilgili belgeler incelendiğinde Kurşunlu Han ın, 16. yüzyılda Ankara nın en işlek hanlarından biri olduğu görülür. Sof ticareti ile ünlenen Ankara da, sof ticareti yapanların mallarını depoladıkları ve satışını yaptıkları Kurşunlu Han, Bedestene bitişik olmasının avantajı ile kira geliri en yüksek olan han konumundaydı. Ankara Şer iye Sicili kayıtlarında, 1592 yılında Tuz Hanı nın 1.800 Akça ya, Kurşunlu Han ın üç yıllığına 41.500 ve Çengel Han ın 28.000 Akça ya kiralandığı kaydedilmiştir. Adını, kurşun kaplı çatısından alan Kurşunlu Han, yapıldığı arazinin eğimli olması nedeniyle doğu tarafı iki katlı, batı tarafı ise bodrum ilavesiyle üç katlı olarak inşa edilmiştir. Alt yapısı taş, üst örtüsü ise tuğla olan hanın, kuzey cephesi girişinde ve iki tarafında sıralanan dükkanlarınön yüzleri bir sıra taş, üç sıra tuğla kullanılarak yapılmıştır. Klasik dönem Osmanlı hanları karakteri gösteren yapının avlusu kareye yakın planlıdır. Avlunun üstü açıktır. Avlunun etrafı iki katlı ve revaklı galerilerle çevrilmiştir. Galerilere açılan odalar beşik tonozludur. Odalarda nişler ve ocaklar dikkati çekmektedir. Hanın güney ve batı kanatları altında hayvanların gecelemesi amacıyla L biçimli olarak yapılmış ahır bölümü bulunmaktadır. Ahır bölümünün tavanı tek bir beşik tonoz ile örtülüdür. Bu bölüme avlunun kuzey-batı ve güney-doğu tarafında bulunan merdivenlerle inilmektedir. Avlunun zemin katında 28, birinci katında ise 30 oda bulunmaktadır. Odalar revaka tek bir kapı ve pencere ile açılmaktadır. Hanın kuzey ve doğu cephelerinde dükkan olarak kullanılan eyvan şeklinde bölmeler sıralanır. Hanın kuzey cephesinde 11, doğu cephesinde ise 9 dükkan yer almaktadır. Ayrıca ana girişin içinde de karşılıklı ikişer küçük dükkan bulunmaktadır. Kurşunlu Han ve Bedesten birkaç kez yangın geçirmiştir. En son 1881 yılı yangını sonrasında yapıların artık kullanılamayacak duruma geldiği bilinmektedir. Aynı yıllar sof ticaretindeki azalmaya bağlı olarak Ankara kentinin ticari olarak gerilediği ve hanların canlılığını yitirdiği dönemdir. Bu şartlarda yanan han ve Bedesten