Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi



Benzer belgeler
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi. TÜRKİYE DE SİBER GÜVENLİK VE NÜKLEER ENERJİ Editör: Sinan Ülgen, EDAM Yardımcı Editör: Grace Kim, EDAM

Türkiye nin Gelecekteki Nükleer Enerji Programının Emniyetini Sağlama: Stratejik bir Nükleer Emniyet Risk Analizi

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi

Ulusal KBRN Yönetmeliği ve Kurumlar Arası Organizasyon. Dr. Ayça ÇALBAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servis AD, ERZURUM

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

KIRŞEHİR ULAŞTIRMA RAPORU

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

NÜKLEER ENERJİ. Dr. Abdullah ZARARSIZ TMMOB-Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

FUKUSHIMA KAZASI SONRASI NÜKLEER GÜVENLİK AÇISINDAN ÇIKARTILAN DERSLER

Nükleer Santralın Sinop ve Karadeniz e Etkileri

5.5. BORU HATLARI 5.5-1

Ülkelerin Siber Savaş Kabiliyetleri. SG 507 Siber Savaşlar Güz 2014 Yrd. Doç. Dr. Ferhat Dikbıyık

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

Siber Savaş ve Terörizm Dr. Muhammet Baykara

AB CUSTOMS AGENCY ACADEMY

Ulusal Mevzuat. 2 Nükleer Güvenlik Forumu, Ankara

KITASINDA ETKİN BÖLGESİNDE LİDER ÖNSÖZ

tepav türkiye ekonomi politikaları araştırma vakfı Etki Analizi Kapasitesini Güçlendirerek Çevre Başlığında Uygulama ve Farkındalık Yaratma Projesi

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

AMASYA GES 10,44 MW TEKNİK OLMAYAN ÖZET (TOÖ) Amasya ili, Kutu Köy

türkiye de nükleer santral projelerinde göz ardı edilenler

ŞUBE MÜDÜRLÜKLERİ GÖREV TANIMLARI

GENEL RİSK DEĞERLENDİRMESİ ÖRNEK FORMU

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

Sibergüvenlik Faaliyetleri

Elektrik Altyapılarında Bilgi Güvenliği Riskleri ve Çözümler

RAKAMLARLA AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

Venatron Enterprise Security Services W: P: M:

İşçi sağlığı ve güvenliğine (İSAGÜ) yönelik önlemlerin alınması ve etkin bir şekilde uygulanması, İSAGÜ bilincinin oluşması ile ilgilidir.

SOCAR TÜRKİYE Türkiye de Entegre Enerji

İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma Grupları

Bir Bakışta Proje Döngüsü

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

7.Hafta: Risk ve Risk Analizi. DYA 114 Çevre Koruma. BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI Yrd.Doç.Dr. Sefa KOCABAŞ

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Dünyada Enerji Görünümü

Akademi. Denetim Kalite Kontrol. Danışmanlık

TAEK in Görevleri ve Yaptığı İşler. Dr. Sinan Aytekin TÜRKÖZ

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DENİZ EMNİYETİ VE GÜVENLİĞİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ (YÖNETİM VE LİDERLİK) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

İŞ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. İŞ SÜREKLİLİĞİ PLANLAMASI A. AMAÇ

akkuyu nükleer enerji santrali DOÇ.DR.M.AZMİ AKTACİR

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ÇALIŞANLARIN PATLAYICI ORTAMLARIN TEHLİKELERİNDEN KORUNMASI HAKKINDA YÖNETMELİK

İhtiyar casus RC-135 iz peşinde

Terör Örgütü DAEŞ in İstila Stratejisinin Bir Parçası Olarak Su

Nükleer Tesislerde Radyasyondan Korunmaya İlişkin Düzenleyici Faaliyetler

Nükleer Enerji Üretim Teknolojilerinin Dünyadaki Gelecegi vetürkiye. Mehmet Tombakoglu Ph.D Nükleer Mühendislik Hacettepe Üniversitesi

YEŞİL HAVAALANI PROJESİ SERA GAZI KRİTERLERİ DOKÜMANI

DOĞALGAZ TEDARİĞİ İÇİN KİLİT BAĞLANTI. Karadeniz den Geçecek Güney Akım Deniz Doğalgaz Boru Hattı

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi

ÜLKEMİZDE SİBER GÜVENLİK

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

Khelvaçauri de Serbest Sanayi Bölgesi (SSB) Kurulmasina İlişkin Proje Teklifi Acara Ö.C. Maliye ve Ekonomi Bakanlığı 2012

Rüzgârın elektriğe dönüşümü

Nükleer Enerjiye Geçişte Türkiye Modeli Raporu:

T.C. MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOLOJİK VE NÜKLEER TEHLİKELERE İLİŞKİN GÖREV YÖNERGESİ

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC

GES Sistemlerinde Sigorta Açısından Performans Kaybının Değerlendirilmesi

Tehlikeli mal taşıyan sürücülerin eğitimi

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI

T.C. DEVLET DEMİRYOLLARI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İZMİR LİMANI. Turan YALÇIN Liman İşletme Müdürü

Çevresel ve Sosyal Eylem Planı

IGS 501 Güvenlik Mühendisliği

TÜPRAŞ'ta Siber Güvenlik ve Proses Emniyeti Eylül 2018

Milli Eğitim Bakanlığı ‘Okullarda Güvenlik,Kriz ve Acil Sağlık Yönetimi' Sunumu by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi / Fırat Üniversitesi / Ardahan Üniversitesi / Siirt Üniversitesi

İNCELEME TÜRKİYE NİN NÜKLEER ENERJİ PROGRAMI VE YERLİ ENDÜSTRİNİN KATILIMI

TR 2008 IB EN 04 MADEN ATIKLARININ YÖNETİMİ PROJESİ

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Acil Durum Yönetim Sistemi ICS NFPA 1600

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

Daha Güçlü Türkiye için Etkin SOME ler Nasıl Olmalı?

1 Şubat 2015 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29254

AVRUPA ENERJİ BORU HATLARI

RADYOAKTİF KAYNAK İÇEREN PARATONERLERİN SÖKÜLMESİ VE TAŞINMASINA İLİŞKİN KILAVUZ

Ek 6.2: Bugüne Kadar Gerçekleştirilmiş Olan Paydaş Katılım Faaliyetleri 1 1

FIBER OPTIK GÜVENLİK ÇÖZÜMÜ

YÖN339 Taşımacılık Yönetimine Giriş. Ders - III. Yrd. Doç. Dr. A. Özgür KARAGÜLLE Arş. Grv. Gültekin ALTUNTAŞ

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

Aselsan l Halka Arz Profili

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

Ön Değerlendirme Raporu 16/04/2010. halka arz

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

3. Ekonomik Kriterler 3.1. İşleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı Makroekonomik istikrar (s ) Piyasa güçlerinin etkileşimi (s.

SkyWay Güzergahı Kentsel Konsepti. Erzurum Şehri

ANTARKTİKA TÜRK ARAŞTIRMA İSTASYONU NUN YERİ VE TÜRK KUTUP ARAŞTIRMA GEMİSİ: (Seyir Rotaları, Personel Yapısı, Gemi Kapasitesi)

Transkript:

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi -- EDAM TÜRKİYE DE NÜKLEER ENERJİ VE EMNİYETİ Editör : Sinan Ülgen, EDAM Bu araştırma Nuclear Threat Initiative tarafından sağlanan kaynak ile fonlanmıştır. Bu raporda yer alan görüşler yazarlara aittir, Nuclear Threat Initiative in görüşlerini yansıtmamaktadır. EDAM, 2015 Hare Sokak K8 No:16, Akatlar, 34335 Istanbul Tel : +90 212-352 1854 E-posta : info@edam.org.tr www.edam.org.tr ISBN : 978-9944-0133-6-9 Tasarım: Güngör Genç

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 1 Yazarlar Hakkında Dr. Ahmet Kasım Han Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler fakültesinde öğretim üyeliği yapmaktadır. Araştırma konuları stratejik düşünce, müzakere ve dış siyaset analizidir. İstanbul Üniversitesi nde lisans eğitimini Ekonomi ve Uluslararası İlişkiler alanında, yüksek lisansını Politik Tarih ve doktorasını Uluslararası İlişkiler konularında almış, Harvard da Müzakere eğitimi görmüştür. ABD Dışişleri Bakanlığı ndan ABD Dış politikası konusunda Avrupa nın Genç Liderleri bursunu almış ve Afganistan daki NATO/ISAF Operasyonunda 2005 ve 2011 de NATO gözlemciliği yapmıştır. Afganistan, jeostrateji ve enerji politikası, ABD dış siyaseti ve Türkiye dış siyaseti üzerine yayınları vardır. Radikal ve Referans gazetelerinde köşe yazarlığı yapmıştır. 2003-2006 arası Türkiye İhracatçılar Birliği nde Uluslararası İlişkiler Danışmanlığı yapmıştır. İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Türk Silahlı Kuvvetleri Harp Akademisi ve Hava Harp Okulu nda öğretim görevliliği yapmış ya da dersler vermiştir. 2005-2008 arası Harp Akademisi nde NATO da dahil olmak üzere uluslararası görevler üstlenen tüm yüksek rütbeli personelin alması gereken Uluslararası Müzakere Stratejileri dersini şekillendirmiş ve vermiştir. Dr. Aaron Stein Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü nde (RUSI) araştırma görevlisidir. Aynı zamanda EDAM da araştırmacı olan Stein, EDAM da Orta Doğu da güvenlik ve nükleer silahların yayılması konuları üzerine çalışmaktadır. King s College Londra dan doktorasını alan Stein, İran ve Türkiye nin nükleer meselelerde karar verme mekanizmalarını incelemiştir. Stein Türkiye siyaseti ve bölgede nükleer silahların yayılması konusunda pek çok eser yazmış, aralarında New York Times, Foreign Affairs, Foreign Policy, the Bulletin of the Atomic Scientists, the National Interest ve World Politics Review ın bulunduğu akademik dergilerde ve basın organlarında eserleri yayınlanmıştır. Siyaset bilimi üzerine olan lisans derecesini San Francisco Üniversitesi nden, nükleer silahların yayılmasını önleme odaklı uluslararası politika çalışmaları üzerine olan yüksek lisans derecesini ise Monterey Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü nden almıştır. Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, 1 Haziran 2014 ten beri İstanbul merkezli MEF Üniversitesi nin Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü nün başkanlığını yapmaktadır. Bundan önce Okan Üniversitesi nde Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanı, Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans programı ve Avrasya Çalışmaları Merkezi direktörü ve Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü nün yardımcı başkanlığını yapmıştır. Silahların yayılmasının önlenmesi ve emniyet meseleleri üzerine çalışmaktadır ve Belfer Bilim ve Uluslararası İlişkiler Merkezi, Harvard Üniversitesi, Center for Nonproliferation Studies, Monterey Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü ve Southampton Üniversitesi Mountbatten Uluslararası Çalışmalar Merkezi nde araştırma görevliliği yapmıştır. Global Security Watch Turkey: A Reference Handbook (Praeger Security International, 2009) kitabının yazarıdır (Ayşegül Kibaroğlu ile birlikte) ve Türkiye nin güvenlik meseleleri üzerine çeşitli yayınlara katkıda bulunmuş ve derlemiştir. Doktora derecesini Bilkent Üniveresitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden almıştır.

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 2 Doruk Ergun EDAM da Türkiye dış politikası ve güvenliği konuları üzerine araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Doruk Ergun 2012 de EDAM da çalışmaya başlamadan önce NATO Parlamenter Asamblesi nin Brüksel deki uluslararası sekreteryasında araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. 2009 senesinde Sabancı Üniversitesi nin Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümünde lisans derecesini, 2011 senesinde ise George Washington Üniversitesi nin Uluslararası İlişkiler bölümü altındaki Uluslararası Güvenlik Çalışmaları üzerine yüksek lisans derecesini tamamlamıştır. Dr. Can Kasapoğlu güvenlik çalışmaları uzmanı ve askeri analisttir. Israil merkezli Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi (BESA Merkezi - 2012) ve Fransa merkezli Fondation pour la Stratégique in (2014) de aralarında bulunduğu çeşitli kurumlarda misafir araştırmacılık yapmıştır. Halihazırda EDAM da araştırma görevlisi ve Girne Amerikan Üniveresitesi nde fakülte mensubudur. Kasapoğlu nun uzmanlık alanları savaş çalışmaları, stratejik silah sistemleri, füze savunması, biyolojik ve kimyasal savaş, düşük yoğunluklu çatışmalar, terörizm, stratejik istihbarat ve sivil-asker ilişkileridir. Bunun yanı sıra Orta Doğu daki stratejik meseleler, İran ın askeri modernizasyonu ve Türkiye-İsrail ilişkilerine odaklanmaktadır. Kasapoğlu Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü nde doktora derecesini, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü nde yüksek lisans derecesini tamamlamıştır. Prof. Dr. Mitat Çelikpala Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü profesörüdür ve Avrasya güvenliği, enerji ve kritik altyapı güvenliği, Türkiye dış siyaseti ve Kafkasya siyaseti, güvenliği ve tarihi üzerine lisans ve yüksek lisans dersleri vermekte ve bu alanlarda doktora bitirme tezlerine danışmanlık yapmaktadır. Uzmanlık alanları Kafkaslar, Kuzey Kafkasya Diyasporası, Kafkaslar ve Karadeniz bölgelerinde halk ve güvenlik, Türkiye- Rusya ilişkileri, enerji güvenliği ve kritik altyapı korunmasıdır. Kadir Has Üniversitesi nin yanı sıra Bilgi Üniversitesi, Harp Akademisi, Türkiye Ulusal Güvenlik ve askeri akademilerinde Türkiye dış siyaseti, Kafkaslar ve Orta Asya siyaseti, tarihi ve güvenliği ve Türkiye siyasi yapısı ve yaşamı üzerine dersler vermiştir. Ankara daki NATO Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi nde özellikle kritik altyapı güvenliği alanında akademik danışmanlık yapmıştır. Yukarıda bahsedilen alanlarda akademik makaleler ve analizler yayınlamış ve medyada yer almıştır. Sinan Ülgen 1987 yılında ABD Virginia Üniversitesi nde ekonomi ve bilgisayar mühendisliği dallarından mezun oldu. 1990 yılında arasında Brugge Avrupa Koleji nde Avrupa Topluluğu konusunda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Ülgen bunun ardından Dışişleri Bakanlığı na kariyer diplomatı olarak girdi. 1992 de ise Brüksel de Avrupa Birliği nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği nde görev yaptı, bu dönemde Gümrük Birliğiyle ilgili olarak Türkiye nin müzakere pozisyonunun belirlenmesine katkıda bulundu ve müzakerelere fiilen katıldı. Ülgen aynı zamanda EDAM ın başkanlığını ve Brüksel deki Carnegie Europe ta konuk araştırmacı görevini yürütmektedir. Makale ve araştırma yazıları Carnegie Endowment for International Peace, Center for European Policy Studies (CEPS), Center for European Reform (CER), the World Economic Forum, the Atlantic Council, German Marshall Fund ve Bookings gibi çeşitli düşünce kuruluşları ve Le Figaro, Financial Times, Wall Street Journal, European Voice, Project Syndicate ve International New York Times gibi çeşitli yabancı gazeteler tarafından yayınlandı. Aynı zamanda Kemal Derviş ile Türkiye- AB ilişkilerini üzerine olan bir kitabın yazarlığını yapmıştır ve uluslararası basında sıklıkla Türkiye meseleleri üzerine görüşlerine yer verilmektedir. Ülgen Roma daki NATO Defece College ın akademik danışma kurulu üyesidir.

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 3 GİRİŞ Sinan Ülgen Altmış yıldan uzun bir süredir, Türk yetkililer ülkenin ithal fosil yakıtlara bağımlılığını azaltmaya yardımcı olmak amacıyla nükleer enerjinin geliştirilmesini savunmaktadırlar. Türkiye 2010 yılında, sahil kenti Mersin yakınında bulunan Akkuyu sahasında dört adet VVER-1200 reaktörün inşası için Rus Rosatom şirketi ile bir anlaşma akdetmiştir. Bundan sadece üç yıl sonra, Mayıs 2013 te, Sinop kentinin yakınlarında ikinci bir nükleer santral inşa edilmesi için Türkiye, Mitsubishi liderliğindeki bir konsorsiyum ile bir anlaşma imzalamıştır. Türkiye, nükleer güç geliştirmeye devam ettiği sürece mücadele etmesi gerekecek olan bir dizi benzersiz güvenlik tehdidi ile karşı karşıyadır. Bu tehditlerin birçoğunu ayrıntıları ile veren bu çalışma, Türk nükleer sektöründe türünün ilk örneğidir. Bu çalışmada belirtildiği üzere Türkiye, nükleer kaçakçılık için bilinen bir geçiş güzergâhıdır, on yıllardır terör saldırıları yaşamaktadır ve hâlihazırda Irak ve Suriye deki iki çatışma bölgesi ile sınır komşusudur. Bu tehditler Türkiye ile sınırlı değildir, ancak bununla birlikte, nükleer güce sahip yeni bir ülke olarak Ankara nın potansiyel tehditleri tanımlamaya ve ülkenin gelecekteki nükleer santrallerini ve ilgili altyapısını korumak amacıyla kapsamlı politikalar izlemeye yönelik bir çabası mevcuttur. Türkiye nin, gelecekte nükleer enerji altyapısı sahibi olacak bir ülke ve on yıllardır terörizm mağduru olmuş bir devlet olarak, nükleer programı için geleneksel güvenlik stratejilerinin çok ötesine geçen çok yönlü bir risk değerlendirmesi geliştirmesi gerekecektir. Bu kitapta kritik bulgular sunulmakta ve söz konusu alandaki uzmanların yanı sıra Türk karar alıcılar için nükleer ve radyolojik terörizmin temel zorlukları ele alınmaktadır. Türkiye de etkin nükleer emniyet; içeriden kaynaklanan tehditlere karşı koruma sağlamak için tasarlanmış önlemleri, fiziki güvenliği, siber güvenliği, tehdit esaslı bir tasarım geliştirilmesini ve uluslararası kılavuzluk ile kabul edilmiş en iyi uygulamalardan dersler alınmasını içermelidir. Fiziki güvenlik, saha seçiminden tesisi savunmak için hangi güçlerin ve varlıkların kullanılacağına kadar çok çeşitli bir dizi önlemi kapsamaktadır. Türk karar alıcıların ve nükleer planlamacıların, hangi grupların gelecekteki nükleer santrallere sızma, girme ya da saldırma potansiyeli olduğunu ve bu grupların bu amaçla kullanabilecekleri kaynakları dikkatle analiz etmeleri gerekmektedir. Nükleer tesislerin emniyetini sağlamaya yönelik çeşitli yaklaşımlar mevcuttur ve Türkiye, tehdit algısına bağlı olarak, önceki deneyimlerden alınan derslerden ve dünya çapındaki en iyi uygulamalardan yararlanmalıdır. Konunun bir diğer boyutu ise siber güvenliktir. Bu, nükleer ya da radyolojik terörizm ile iki şekilde ilgili olabilir; birincisi, fiziki bir saldırı/sızma ya da hırsızlıktan önce yıkıcı bir siber saldırı gelebilir ve ikincisi, tasarım ya da emniyet zayıflıklarını ele geçirmek için kullanılabilir. Son birkaç yıl içinde, USB sürücülerin güvenlik duvarlarını aşabileceği ve özel olarak hazırlanmış bilgisayar virüslerinin anti-virüs sistemlerine nüfuz edebileceği görülmüştür; bu yöntemler, kapalı nükleer sahaları bile saldırılara açık hale getirmektedir. Türkiye de, taze yakıtın hırsızlık için çekici bir hedef olması pek muhtemel değildir. Üstelik reaktörde yakıldıktan sonra, potansiyel bir saldırganın kullanılmış yakıtı çalma olasılığı da radyoaktivite miktarı nedeniyle azalmaktadır. Bununla birlikte, potansiyel bir saldırgan, bir erimeye yol açmak amacıyla reaktörün kendisini hedeflemeyi seçebilir. Ayrıca, kullanılmış yakıt havuzunun güvenliğini ihlal etmeyi de deneyebilir. Diğer vakalarda, nükleer hırsızlık

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 4 için içerideki kişiler kullanılmıştır. Dolayısıyla, Türkiye nin yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyuma sahip olamayabilecek olmasına rağmen, potansiyel bir saldırgan sabotaj için bilgi toplamak ya da reaktör tesisine yönelik bir saldırı için zayıflıkları tespit etmek amacıyla içerideki kişileri kullanabilir. Bu nedenle, nükleer tesislerin nasıl yönetildiği ve düzenlendiği, çalışanların nasıl işe alındığı ve görevi kötüye kullanmaya karşı tehlike önleyiciler, bir nükleer tesisinin emniyetinde ciddi bir biçimde dikkate alınmaktadır. Türkiye, hem Kafkaslar hem de Orta Doğu dan gelen çok sayıda kaçakçılık rotasının kavşağında yer almanın jeopolitik zorluklarına göğüs germek zorunda kalmıştır. Türk kolluk kuvvetleri birden fazla olayda Gürcistan yoluyla kaçırılan nükleer malzemeleri yakalamıştır, ayrıca geçmişteki bazı nükleer alışverişlerde kaçakçılar ile potansiyel alıcılar arasında Türkçe konuşan aracıların bulunduğu rapor edilmiştir. Türkiye; İran, Irak, Ermenistan ve Gürcistan ile çoğunlukla dağlık sınırlara ve Suriye ile oldukça uzun bir sınıra sahiptir; bu bölgelerde yaşayan kayda değer sayıda kişi geleneksel olarak kaçakçılık faaliyetleri ile uğraşmaktadır. Aşağıdaki bölümlerde, Türkiye nin nükleer programının emniyetini iyileştirmekle ilgilenen politika yapıcılar için özgün bir bakış açısı sunulmaktadır. Kitap, bilhassa şunları içermektedir: a. Hem Türk strateji toplumunun perspektifine hem de güvenlik çalışmaları literatür bilgilerine bir katkı olarak, nükleer terörizmin etkili bir kavramsallaştırması, b. Tahayyül yetersizliğinden kaynaklanabilecek stratejik, operasyonel ve taktik sürprizleri önleyecek net bir bakış ve stratejik tahmin, c. Türk karar alıcılara ve nükleer ve radyolojik terörizmi önleme ve dünya genelinde nükleer emniyet sağlama nihai hedefine ulaşmak isteyen dünya çapındaki tüm taraflara hizmet edecek uygun bir güvenlik paradigması ile elverişli bir risk değerlendirmesi, d. Nükleer terörizm ve vekaleten savaş eğilimleri arasındaki olası (gelecekteki) ilişkiye uygun olarak Türkiye nin güvenlik ortamı ve nükleer terörizme ilişkin stratejik analizler.

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 5 Türkiye nin Gelecekteki Nükleer Enerji Programının Emniyetini Sağlama: Stratejik bir Nükleer Emniyet Risk Analizi Doruk Ergun Araştırma Görevlisi, EDAM Can Kasapoğlu Araştırma Görevlisi, EDAM Fakülte Üyesi, Girne Amerikan Üniversitesi

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 6 GİRİŞ 1 Türkiye nin enerji talebinin, her yıl yaklaşık yüzde 7 oranında artarak gelecek on yıl içinde iki katına çıkması beklenmektedir. Çok kısıtlı ucuz ve temiz enerji kaynaklarına sahip bir ülke olarak, Türkiye büyük ölçüde ithal enerjiye bağımlıdır. Türkiye nin tükettiği petrol ve doğalgazın neredeyse tamamı ithal edilmektedir ve Dünya Bankası verilerine göre, ülkenin toplam enerji tüketiminin yüzde 70 inden fazlası ithalat yoluyla karşılanmaktadır 2. Bu nedenle, 2012 yılında yaklaşık 60 milyar dolar olan enerji ithalatı, ülkenin mevcut cari açığının ardındaki başlıca etkenlerden birisidir. Ülke, kömür rezervlerine sahiptir; ancak bu rezervlerin büyük kısmı düşük kaliteli linyit kömüründen oluşmaktadır ve kirletici emisyon kaynağıdır. Türkiye önemli bir rüzgar ve güneş enerjisi üretim potansiyeline sahiptir, fakat bu seçeneklerin geliştirilmesinin maliyeti yüksektir ve mevcut şebeke koşulları, ülkenin enerji açığını karşılamak için yeterli miktarlarda yenilebilir enerjinin iletilebilmesine olanak vermemektedir 3. Dolayısıyla nükleer enerji, mevcut koşullar altında arz güvenliği sağlamak için elverişli bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Bu seçenek - finansman modeli nedeniyle özellikle Akkuyu örneğinde - kayda değer ölçüde düşük bir fiyata elektrik sağlayacak ve sera gazı emisyonlarının artışını düşürecektir. Ayrıca, nükleer santrallere ev sahipliği yapma yoluyla teknik bilgi (know-how), deneyim ve uzmanlık elde edilmesi beklentisi, Türk politika yapıcıları teşvik eden bir diğer husustur. Ankara son altmış yıl içinde nükleer enerji üretimine zaman zaman ilgi göstermiş olsa da, bu teşebbüsler politik ve ekonomik nedenlerden dolayı başarısız olmuştur. Türkiye nin mevcut yönetimi bu hedefin gerçekleştirilmesi için somut adımlar atmış ve ülke iki anlaşma imzalamıştır; bunların biri Mersin Akkuyu da dört adet VVER-1200 ünitesinin inşası için Rusya ile imzalanan hükümetler arası anlaşma, diğeri ise Sinop ta dört adet ATMEA-1 reaktörünün inşası için (Mitsubishi Heavy Industries ile Areva şirketlerinden oluşan) Japon-Fransız konsorsiyumu ATMEA ile imzalanan anlaşmadır. Türk hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 hedeflerinin bir parçası olarak, dört adet VVER-1200 ünitesinin hepsinin ve ATMEA nın ilk ünitesinin 2023 e kadar faaliyete başlamasını hedeflemektedir. Türkiye nin nükleer düzenleyici kurumu olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu da (TAEK) düzenleyici bir çerçeve oluşturmaya yönelik çabalarını hızlandırmıştır; Türkiye, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, uluslararası nükleer güvenlik ve emniyet düzenlemelerinin istekli bir üyesi olmaya devam etmektedir 4. Bununla birlikte, nükleer santrallerin kurulması çeşitli avantajlar ve riskler doğurmaktadır. Birincisi, böyle bir gelişme, Türkiye ye enerji jeopolitiğinde bir avantaj sağlayacak ve Türkiye nin milli kapasitesini arttıracaktır. İkincisi, nükleer santraller devletlerarası savaş durumlarında ve gayri nizami çatışmalarda, yüksek değere sahip askeri hedefler oluşturacaktır. Üçüncüsü, nükleer tesislerin kasıtlı saldırılar, kazalar ya da doğal afetler nedeniyle göreceği hasarların felaket düzeyinde sonuçları olabilir. Nükleer santrallerin (NPP) işletiminde üç ana unsur kullanılır ve bu unsurlar, bu santrallerin saldırılara karşı güvenlik zaaflarının temelini oluşturur. Birincisi, enerji üretimi sürecinde kullanılan tehlikeli radyolojik ve nükleer materyallerin varlığı

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 7 ve yakıt döngüsü sonucunda üretilen atıktır. Nükleer tesislere, nihai olarak bir erimeye yol açacak bir sabotaj yapılmasının, nükleer tesisin etrafındaki insanlar ve çevre üzerinde muazzam bir etkisi olacaktır. Ayrıca, teröristler ve suç örgütleri tarafından böylesi tehlikeli maddelerin çalınması ve daha sonra (örneğin kirli bombalar yoluyla) kullanılması, kamu güvenliği ve ulusal güvenlik için önemli bir tehdit oluşturacaktır. Nükleer tesisleri saldırılara karşı hassas kılan ikinci operasyonel unsur, radyolojik ve nükleer materyallerin işlenmesi için gerekli kritik bilgilerdir. Askeri amaçlarla kullanılmaya uygun uranyum ya da nükleer harp başlıkları üretmek için gerekli teknik bilgiler (know-how) kadar hayati öneme sahip olmamakla birlikte, yanlış ellere geçtiğinde, bir nükleer tesisin iç işleyişi ve nükleer ve radyolojik materyallerin kullanımı ile ilgili bilgiler, gelecekte radyolojik serpinti yoluyla yapılabilecek saldırıları planlamak için kullanılabilir. Bu teknik bilgilere sahip olan kişiler, yani tesisin çalışanları ve nükleer bilim insanları, önemli ulusal varlıklardır ve bu kişilerin güvenliği, bir ülkenin bilimsel ve teknolojik ilerlemesi için çok büyük öneme sahiptir. Potansiyel saldırganlar tarafından gelecekteki saldırıların planlanmasında kullanılabilecek olmaları nedeniyle, çalışma programı, tesis planları ve güvenlik ve emniyet önlemleri gibi nükleer santrallerin işleyişi ile ilgili bilgiler de çok önemlidir. Üçüncü ve son olarak, nükleer santraller kritik ulusal altyapılardır (KUA) ve bunların işleyişindeki aksaklıklar, önemli ekonomik maliyetlere yol açabilir. Nükleer tesisler gibi yüksek değerli KUA ların korunamaması, görevdeki hükümet ve sorumlu güvenlik güçleri için siyasi maliyetler doğurabilir. Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından sunulan bir politika tavsiye raporunda, KUA zarar görmesi ya da yok olması toplumsal düzenin ve kamu hizmetlerinin devamlılığının sağlanmasında güçlük yaratacak; işlevlerini kısmen ya da tamamen yerine getiremediğinde vatandaşların sağlığına, güvenliğine, emniyetine ve ekonomik faaliyetler ya da hükümetin etkin ve verimli işleyişine olumsuz etki edecek yapılar olarak tanımlanmaktadır 5. Dolayısıyla, kritik ulusal altyapıların karşı karşıya kaldığı tehlikelerin kapsamlı bir değerlendirmesinin yapılması çok önemlidir. Bu, çevrelerindeki güvenlik zaaflarının ve büyük risklerin çeşitliliği nedeniyle nükleer tesisler için bilhassa geçerlidir. Bununla birlikte, hâlihazırda, konu ile ilgili olarak Türk devlet kurumları ya da sivil toplum kuruluşları tarafından yayınlanmış herhangi bir açık-kaynaklı belge mevcut değildir. Bu çalışma, Türkiye nin önerilen nükleer enerji altyapısının fiziki güvenliğine yönelik potansiyel riskler hakkında bir analiz sağlayarak bu açığı kapatmayı amaçlamaktadır. Çalışmada ilk olarak, nükleer santrallerin güvenlik zaafları analiz edilerek nükleer santrallere yönelik potansiyel tehditler genel olarak incelenecektir. Burada temel odak noktası radyolojik sabotaj, hassas ve kritik materyalin çalınması ya da saptırılması 6, içerideki kişilerden kaynaklanan tehditler ve hassas bilgilere erişilmesi üzerinde olacaktır. Siber saldırılar, hibrid saldırılar bağlamında incelenecek olmakla birlikte, söz konusu saldırılar bu çalışmanın kapsamının dışındadır. 7 Çalışmada daha sonra bölgesel eğilimler vurgulanacak ve bölgedeki devletlerin doğrudan ya da vekâleten Türkiye nin sivil nükleer programını hedef alma potansiyelleri incelenecektir. Bunun ardından çalışmada Türkiye deki aktif terör örgütleri ele alınacak ve Türkiye nin hem içinde hem de dışında faaliyet gösteren radikal sol terör örgütleri, ayrılıkçı terör örgütleri ve radikal dini motivasyonlu terör örgütleri incelenerek bunların, Türkiye nin gelecekteki nükleer altyapısına saldırma iradesine, imkâna ve kabiliyete sahip olup olmadıkları incelenecektir.

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 8 Bir Nükleer Santralin ve Çevresindekilerin Fiziki Güvenliğine Giriş Amerika Birleşik Devletleri Nükleer Düzenleme Komisyonu nun (U.S. NRC) nükleer santrallerin ve materyallerin fiziki korunmasına ilişkin düzenlemesi 8 (buradan itibaren 10 CFR 73 olarak anılacaktır), nükleer tesisler için radyolojik sabotaj, nükleer materyalin çalınması ya da başka amaçla kullanılması, iç tehdit, dış saldırılar ile birlikte koordine edilebilecek kara ve bombalı araç saldırıları ve siber saldırılardan oluşan beş temel tehdit kategorisi belirlemektedir. Radyolojik Sabotaj Radyolojik sabotaj, nükleer bir santraldeki ekipmanın tasarlanmış güvenlik işlevlerini ve operatör işlemlerini engellemeyi ve söz konusu güvenlik işlevlerinin eksikliğinden kaynaklanan önemli çekirdek hasarlarına ya da radyoaktif sızıntılara yol açmayı hedefler. 9 Nükleer santraller, işletilmelerine olanak veren çok sayıda sisteme ek olarak, aşağıdaki üç temel alanda zafiyet taşımaktadır: nükleer zincirleme reaksiyon üzerindeki kontroller, zincirleme reaksiyon durduktan sonra bile sıcak nükleer yakıtın erimesini önleyen soğutma sistemleri ve son derece radyoaktif tüketilmiş nükleer yakıt için depolama tesisleri. 10 Nükleer tesisler söz konusu zaafları telafi etmek için çok sayıda güvenlik ve emniyet önlemine sahip olacak şekilde tasarlanmakla birlikte, enerji uzmanları Holt ve Andrews, 2011 Fukushima felaketini oluşturan olaylar gibi ciddi koşullar altında, reaktörü kontrol altında tutma sistemlerinin radyoaktif materyalin serbest kalmasını tam olarak durduramayacağına işaret etmektedir 11. Sabotajcılar tarafından nükleer tesise düzenlenecek bir saldırı tesisin çalışmasını uzun süre aksatabilir, ancak tesise, personele ve çevresindekilere en fazla zarara, yukarıda belirtilen üç zayıflığı oluşturan hedef kümeleri yol açacaktır. 10 CFR 73, radyolojik sabotajları ve nükleer materyalin çalınmasını önlemek için nükleer santrallerin savunulması gereken saldırganların genel özelliklerini ana hatları ile veren bir tasarıma esas tehdit (DBT) sunmaktadır. 10 CFR 73.1 e göre, tesisler, aşağıdakilere karşı savunma icra etmek için hazırlıklı olmalıdır: (i) aşağıdaki tarzların her birinde operasyon yapma yeteneğine sahip saldırgan bir kuvvet tarafından kararlı ve şiddetli bir harici saldırı, ya da şaşırtma harekatları dahil olmak üzere gizlice saldırı ya da aldatıcı harekatlar: Aşağıdaki niteliklere, yardıma ve ekipmana sahip olan, tek bir giriş noktası yoluyla saldıran tek bir grup, birden fazla giriş noktası yoluyla saldıran birden fazla grup, birden fazla giriş yoluyla saldıran bir ya da daha fazla grup ya da bir ya da daha fazla bireyin bir kombinasyonu, ya da farklı giriş noktaları yoluyla saldıran bireyler: (A) İyi eğitimli (askeri ve diğer nitelikler dahil) ve motivasyonu yüksek, ölmeye ve öldürmeye hazır, başarılı bir saldırı için gerekli spesifik ekipmanları ya da yerleri belirlemek için yeterli bilgiye sahip bireyler; (B) Bilgi sahibi kişilerden aktif (örneğin giriş ve çıkışı kolaylaştırma, alarmları devre dışı bırakma, şiddet içeren saldırıya katılma) ya da pasif yardımı (örneğin bilgi sağlama) ya da her ikisini de içeren iç yardım; (C) Elde taşınır otomatik silahlar da dahil, susturucular ile donatılmış ve etkili uzun menzilde atış sıhhatine sahip uygun silahlar; (D) Etkisiz hale getiren maddeler ile giriş için kullanmak ya da reaktörü,

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 9 tesisi, taşıyıcıyı ya da konteyner bütünlüğünü ya da koruma sisteminin özelliklerini başka şekilde tahrip etmek için patlayıcılar da dahil olmak üzere, elde taşınabilen ekipman; (E) Personeli ve elde taşınan ekipmanı nakletmek için kullanılabilecek kara ve deniz araçları; ve (ii) Bir iç tehdit ve (iii) Dışarıdan bir saldırı ile birlikte koordine edilebilecek bombalı bir kara aracı saldırısı ve (iv) Dışarıdan bir saldırı ile birlikte koordine edilebilecek bombalı bir deniz aracı saldırısı ve 12 13 (v) Bir siber saldırı. Füzeler gibi daha karmaşık silahlar yoluyla devletler tarafından yapılabilecek saldırıların yanı sıra, teröristler tarafından gerçekleştirilebilecek kasıtlı uçak düşürme gibi eylemler yukarıdaki tasarıma esas tehdide dâhil edilmemiştir; çünkü ABD mevzuatına göre, bu tür saldırılara karşı işletme şirketi değil, devlet sorumludur. Yine de 9/11 saldırıları ABD li düzenleyicileri 25 Şubat 2002 14 tarihinde - özellikle B5b kısmında - nükleer santral lisans sahiplerine patlamalar ya da yangın nedeniyle tesisin büyük alanlarının kaybedilmesi ile bağlantılı durumlar altında çekirdek soğutma, kontrol altında tutma ve tüketilmiş yakıt havuzu soğutma kabiliyetlerini muhafaza etmek ya da eski haline getirmek için emniyet önlemleri geliştirmesini belirten bir emir yayınlamak zorunda bırakmıştır 15. Ayrıca sektör, 2011 Fukushima felaketinden sonra, saha dışındaki güvenli yerlere acil durum ekipmanı yerleştirerek felaket düzeyinde bir olaydan sonra bile güvenliği muhafaza etmeyi amaçlayan kendi FLEX yaklaşımını benimsemiştir 16. Dolayısıyla bugüne kadar ABD tarafından verilen tepki, en azından sektör tarafında, nükleer santral sahaları üzerinde uçuşa yasak bölgeler oluşturmak gibi koruyucu önlemlerden ziyade, (uçak çarpmaları gibi) kasıtlı saldırıların verebileceği potansiyel zararı azaltmaya ve acil durum müdahale önlemlerini güçlendirmeye odaklanmıştır. Benzer şekilde, Sinop ta inşa edilmesi beklenen ATMEA-1 üniteleri ve Akkuyu için planlanan VVER-1200 üniteleri gibi 3. Nesil Basınçlı Su Reaktörleri, reaktör binasının karşısına soğutma suyu için dizel acil durum santralleri ve pompa istasyonları konumlandırmak gibi yöntemler kullanarak, büyük yolcu uçağı çarpmalarına dayanacak şekilde tasarlanmışlardır. 17 VVER-1200 gibi 3. nesil nükleer santrallerin ayrıca, yedek sistemler ve alt-sistemlerin fiziki olarak ayrılması, tüm AC enerjinin uzun süreli kaybı durumlarında bile kullanılabilecek güvenlik sistemleri, erimiş bir reaktör çekirdeğini önemli ölçüde radyoaktif serbest kalma yaşanmadan kontrol altında tutma kabiliyeti ve yangın korumasına gelişmiş yaklaşımlar gibi ilave tasarım özellikleri ile de donatılmış oldukları öne sürülmektedir. 18 Bununla birlikte saldırganlar, diğer yöntemlerin yanı sıra yukarıda belirtilen yöntemleri arka arkaya uygulayarak nükleer santrallerde kayda değer hasara yol açabilirler. Saldırganlara karşı başarılı bir savunma, üç ana bileşeni içermelidir. Bunların ilki, CCTV kameraları, sensörler, çevre nöbetçileri ve alarm iletişim sistemleri gibi önlemleri kullanarak, yakın zamanda olabilecek ya da yeni başlamış bir saldırıyı belirleyip izlemeyi ve alarm vermeyi hedefleyen tespit bileşenidir. İkinci

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 10 evre, saldırganların ilerleyişini yavaşlatarak acil müdahale ekiplerine durumu değerlendirmek, gerekirse destek çağırmak, ideal bir engelleme (örneğin önceden belirlenmiş güvenli bir engelleme noktasına erişmek gibi) için gerekli koşulları yaratmak ve böylece tehdidin etkisiz hale getirilmesi olasılıklarını arttırmak için zaman kazandırmayı amaçlayan geciktirme evresidir. Bazı geciktirme unsuru örnekleri çitler, dikenli tel bariyerler, kurşun geçirmez muhafazalar ve araç bariyerleri gibi fiziki bariyerlerdir. Son evre ise, tehdidi, birçok saldırgan eylem senaryosunun yanı sıra bir tasarıma esas tehdite ve sahaya özel zayıflıklara dayanan planlara göre ele almayı hedefleyen müdahale evresidir. Bir müdahale planlanırken, müdahale eden kuvvetler bir kritik durdurma noktası (CIP), yani müdahale eden koruyucu kuvvete bir ya da daha fazla hedefi korumak için taktik ve stratejik avantaj sağlayan korunaklı bir konum ya da uzaktan çalıştırılan geciktirme ve önleme sistemleri konumu belirlemelidir. 19 Gerekli beceriye sahip ve deneyimli saldırganlar, tespit bileşeninden mümkün olduğunca uzun bir süre kaçınmaya, geciktirme süresini kısaltmaya ve müdahale önlemlerinin üstesinden gelecek karşı önlemler kullanmaya çalışacaklardır. Başarılı bir sabotaj gerçekleştirmek için, saldırganlar şaşırtmalar yapmak ve alarm sistemlerini kapatmak gibi aldatıcı yöntemler kullanabilirler; ayrıca saldırıyı yapmadan önce ülkenin istihbarat kurumları tarafından tespit edilmekten kaçınmaya çalışacaklardır. Bir saldırıdan önce, tespit ekipmanını ve alarm sistemini kapatmak için siber saldırılar ve içeriden kişiler kullanılabilir. Tesisin içi ve emniyet önlemleri hakkında bilgi sahibi olan saldırganlar her zaman hedeflerine giden en kısa yolu seçmeyebilirler; bunun yerine, tespit edilme olasılığını en aza indirgeyerek ya da CIP den kaçmalarına olanak vererek kendilerine taktik bir avantaj sağlayan yolları tercih edebilirler. 20 Gerekli imkan ve kabiliyete haiz saldırganların, birden fazla yoldan saldıran ve arka arkaya - örneğin içeriden bir kişinin yardımıyla ya da yardımı olmadan alarm sistemlerini kapatmak, çevredeki nöbetçileri uzaktan etkisiz hale getirmek, çevre güvenliğini aşmak için bombalı araçlar kullanmak, vb. gibi - çeşitli yöntemleri kullanan birden fazla saldırgandan (ya da hücreden) oluşması muhtemeldir. Saldırganlar, güvenlik güçlerinin sahadaki tesis emniyetini takviye etmek için gelirken kullanacakları güzergahlar gibi saha dışı güvenlik yardımı rutinleri hakkında bilgi sahibi olmaları durumunda, sabotaj sırasında takviye birliklerin tesise ulaşmasını engelleyebilirler. Bu nedenle, tesisteki her kritik savunma bileşeninin ve sahadaki güvenlik personeli ile saha dışındaki güvenlik personeli arasındaki iletişimin, tek bir saldırgan eylem ile etkisiz hale getirilemeyecek şekilde tasarlanması çok büyük öneme sahiptir. Akkuyu ve Sinop taki nükleer santrallerin güvenlik ve emniyet tasarımları ile ilgili ön güvenlik analiz raporları (ÖGAR), henüz Türk makamlarına sunulmamıştır. Bununla birlikte, Akkuyu nun Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporundan, planlanan güvenlik önlemleri hakkında bazı teknik bilgiler çıkarılabilir. 21 ÇED raporu, derinlemesine bir emniyet yaklaşımının tasarıma dahil edilmesinin planlandığını öne sürmektedir. Bunlar, tek bir saldırgan eylemin iletişim ve tespit sistemlerini devre dışı bırakmasını önlemek için tesis operasyonlarının her biri için otonom yardımcı sistemler tasarlanmasını, çekirdek aşırı sıcaklık ve acil durum soğutma sistemlerinde pasif güvenlik sistemlerine dayanılmasını, yangın, sel, buhar verme, füzeler ve nükleer santral boru sistemlerine karşı güvenlik ekipmanlarının birbirlerinden fiziki olarak ayrılmasını içermektedir 22. Ayrıca ÇED raporu, acil durum güç kaynağı sistemlerinin otonom yükte 72 saat, yakıt ikmali yapılması halinde ise 10 gün süreyle çalışmasını 23, böylece acil bir durumda müdahale edecek kişilere müdahalelerini koordine etmeleri ve uygulamaları için olanak verilmesini öngörmektedir. Akkuyu ÇED raporu, uçak düşmeleri ile ilgili olarak, Türk makamlarının hava

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 11 koridorlarının Akkuyu sahası dışında hareketine izin verileceğini öne sürmektedir. 20 tonluk bir uçağın (ÇED raporunda bir Phantom RF-4E savaş uçağı örneği verilmektedir) nükleer santrallere çarpması olasılığı tesisin tasarımına dahil edilmekle birlikte, büyük ticari uçakların çarpması, tasarıma esas olayların (DBE) ötesinde bir olasılık olarak değerlendirilmiştir. 24 Ancak rapor aynı zamanda, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından getirilen ön koşullarda küçük uçak, askeri uçak ve büyük ticari uçak çarpmalarının özel olarak dikkate alınmasını gerektirdiğini ve bu yöndeki çalışmaların yürütülmekte olduğunu belirtmektedir 25 - bu konuda ÖGAR da daha fazla bilgi verilmesi beklenmektedir. Ayrıca, Milli Savunma Bakanlığı tarafından yazılan ve ÇED raporunda alıntılanan bir tavsiye mektubunda, Akkuyu santralinin inşa edileceği alanın, öncelikli hava ve füze savunma bölgeleri içine dahil edileceği belirtilmektedir 26. ÇED raporuna göre, kullanılmamış yakıt depolama tesisi, tüketilmiş yakıt depolama tesisi ve pompalama istasyonları, uçak çarpmalarını dikkate alan bir şekilde tasarlanacaktır. Sabotaja ek olarak, saldırganlar, nakil halindeki radyoaktif yakıtı ve atıkları da hedef alabilirler. Bu konu aşağıdaki bölümde daha derinlemesine ele alınacak olmakla birlikte, saldırganlar, nükleer materyalleri nüfus merkezleri ya da limanlar ve havaalanları gibi stratejik öneme sahip sahalar yoluyla nakledildikleri sırada hedef almaları durumunda, önemli insani, çevresel ve ekonomik maliyetlere yol açabilirler. Bu tür hedeflerden biri, gelecekteki nükleer santrallere nükleer yakıt ve atık taşımak için kullanılabilecek olan İstanbul Boğazı dır. İstanbul, ülke nüfusunun altıda birini barındırmakta ve ülke GSYH sinin dörtte birini sağlamaktadır. 27 Ortalama olarak günde 140 gemi Boğaz dan geçmekte ve 2.500 den fazla deniz aracı ise kentin Avrupa ve Asya yakaları arasında yolcu taşımaktadır. 28 Bir kazadan kaynaklanan nükleer sızıntı kentin sakinlerini, çevresini ve ekonomisini olumsuz etkileyebilir, ancak mümkün olduğunca fazla zarar vermek için tasarlanmış kasıtlı bir saldırı çok daha yıkıcı olabilir; bu nedenle Türk makamlarının bu tür bir senaryo için güvenilir önlemler almaları gereklidir. ÇED raporunda ne yazık ki İstanbul Boğazı konusunun raporun kapsamı dışında olduğu belirtilmekte ve sadece Boğaz dan hassas materyalin geçişi ile ilgili mevcut uygulamalar ve uluslararası anlaşmalardan söz edilmektedir 29. Yukarıda bahsedilen ÖGAR a ek olarak, proje şirketinin, tesisi işletmeye başlamak için bir ön gereklilik olarak bir acil müdahale planına (AMP) ihtiyacı vardır. AMP, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının izin verdiği yetkili bir kurum tarafından hazırlanacaktır 30. Projeye göre, doğal afetler, kazalar ve sabotajların tümü kaza olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, proje sahası 7126 sayılı Sivil Savunma Kanununa göre Hassas Bölge niteliği taşıdığından Afet ve Acil Durum, Sivil Savunma, Sabotaj, Savaş, Hasar Onarım ve Milli Alarm Planları nın hazırlanması ve onay için Mersin Valiliği İl Afet ve Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü ne sunulması gereklidir 31. Hassas ve Kritik Radyoaktif Materyalin Çalınması ya da Saptırılması Chicago Üniversitesi ndeki Argonne Ulusal Laboratuarına göre, dokuz tane radyoaktif izotop potansiyel olarak kirli bombalar yapmak için kullanılabilir. 32 Bu izotoplar şunlardır: amerikyum-241, kaliforniyum-252, sezyum137, kobalt-60, iridyum-192, plütonyum-238, polonyum-210, radyum-226 ve stronsiyum-90. UAEA, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumu, uranyum-233 ü, toryumu ve diğer plütonyum izotoplarını, özel güvenlik ve emniyet önlemleri gerektiren maddeler listesine eklemektedir, 33 ABD nin Nükleer Düzenleme Komisyonu ise ışınlanmamış karışık oksit yakıtı (MOX) dahil etmektedir. 34 Nükleer santraller yakıt olarak yaygın şekilde uranyuma dayanmaktadır, ayrıca plütonyum, MOX ve

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 12 toryum da kullanılabilir ve atık olarak üretilebilir; yakıt döngüsünün bir sonucu olarak sezyum-137 ve kobalt-60 gibi yüksek oranda radyoaktif maddeler de üretilir. Ferguson ve diğerleri tarafından yapılan ve yarı ömrüne, taşınabilirliğine ve yaygınlığına bağlı olarak nükleer maddelerin şiddet amaçlı kullanılabilirliğini inceleyen bir çalışmada, kobalt-60, sezyum-137, iridyum-192 ve stronsiyum- 90 ın muhtemelen teröristlerin eline geçebileceğini ve halk için büyük risk oluşturabileceğini öne sürülmektedir. 35 Başarılı bir şekilde basit nükleer silahlar yapmak ya da kullanmak bir yana, teröristlerin gerekli ekipmanları ve büyük miktarda radyoaktif materyali bulup bulamayacakları akademik ve bilimsel çevrelerde bir tartışma konusudur ve bu çalışmanın kapsamının dışındadır. Radyolojik serpinti düzenekleri (RDD) - ya da kirli bombalar - teröristlerin ve suç örgütlerinin teknik erişimi dahilinde olabilir; ancak yine de nükleer materyalin çıkarılması, depolanması ve kullanılması, terör örgütlerinin çoğunun kabiliyetlerini aşan çetin bir iş olacaktır. Yine de böyle bir saldırı olasılığının düşük olduğunu varsaysak bile, teröristlerin bir nükleer sahaya sızmayı ve bu sahadan nükleer materyal çalmayı başardıklarının halk tarafından öğrenilmesi durumunda, eylemin kendisi bile panik oluşturmak, güvenlik güçlerine olan güveni zayıflatmak ve ülkenin nükleer programı hakkında kuşkular uyandırmak için yeterli olacaktır. Bu nedenle, terör örgütlerinin terör saldırılarında radyolojik serpinti düzeneklerini kullanabilme kabiliyetlerine ve kullanıp kullanmamalarına bağlı olmaksızın, kritik radyoaktif materyallerin çalınması ya da başka amaçla kullanılması kendi başına bir tehdittir. Hırsızlığa ya da saptırmaya karşı önlemler birçok yönden radyolojik sabotajların durdurulmasına yönelik önlemler ile örtüşür, ancak bazı farklar mevcuttur. Farklılıklardan birisi, saldırganların hırsızlıktan sonra tesisi terk etme gerekliliğidir, yani hem giriş hem de çıkış yollarına ihtiyaç duyarlar. 36 Buna karşılık, sabotajcılar görevlerini yerine getirmek için ölümü göze almış olabilirler ya da operasyonlarını uzaktan gerçekleştirebilirler, dolayısıyla çıkış yollarına mutlaka ihtiyaç duymazlar. Ayrıca, bu aynı zamanda radyolojik sabotajla ilgili bir durum da olmakla birlikte, radyolojik materyalin çalınması ya da saptırılması ile ilgili tasarıma esas tehdit, radyoaktif yakıtın ve atığın taşıma sırasındaki, diğer bir deyişle saldırılara karşı en savunmasız oldukları andaki zaafının üzerinde özellikle durulmasını gerektirir. Radyolojik materyal kara, deniz ya da hava yoluyla taşınabilir. Tarihsel olarak, hava yoluyla taşıma, güvenlik riskleri nedeniyle en az tercih edilen yöntemdir, ancak emniyet ve zaman hususları dikkate alındığında bazen tercih edilen taşıma şekli olabilir. Bu çalışmadaki analiz, radyolojik materyalin Türk topraklarına gelişinden sonra ya da Türk topraklarından çıkışına kadar - yani, nükleer tesis ile kara sınırı, liman ya da havaalanı arasında - kara yoluyla nakliyesinin emniyetine odaklanacaktır, çünkü bu, teröristlerin ya da suç örgütlerinin söz konusu yüke saldırmaları için en olası güzergâhtır. Bu çalışmanın hazırlandığı sırada, tesis operatörlerinin yakıtı, atığı ve diğer kritik materyalleri Sinop nükleer santraline nasıl nakledecekleri henüz belli olmamıştır. Dolayısıyla buradaki ön analiz, kuramsal olarak muhtemel lojistik alternatiflere ve topografiye bağlı olacaktır. Akkuyu Nükleer A.Ş. web sayfasındaki bir makaleye göre, yetkili makamlar, tesisin ihtiyaç duyduğu yakıtı 37 ve ortaya çıkacak atığı deniz yoluyla taşımayı planlamaktadır; bu da deniz limanlarının kullanılmasını gerektirmektedir. Akkuyu nükleer santral sahasının 150 kilometrelik (~90 mil) yarıçapı içinde üç tane liman mevcuttur: Yeşilovacık (yaklaşık 15 km uzaklıkta), Silifke-Taşucu (~30 km), ve Mersin (~140 km). Yeşilovacık limanı halen inşaat halindedir ve bölgedeki üç termik santrale ve iki çimento fabrikasına malzeme taşımak için kullanılması planlanmaktadır. Taşucu limanının Akkuyu daki nükleer santral için bir montaj ve inşaat sahası olarak kullanılması, 38 nükleer santralin inşa aşaması sırasında

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 13 Şekil 1: Akkuyu NGS sahası ve yakınındaki limanlar

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 14 yılda yaklaşık 52 geminin limanı kullanması planlanmaktadır. 39 İnşaat yükü için yardımcı olması ve nükleer yakıtın taşınması amacıyla nükleer santral sahası içine iki ilave rıhtım inşa edilmesi de planlanmaktadır. 40 Üçüncü şahısların (balıkçı tekneleri ve turistik tekneler gibi) bu iki limana ve tesis sahasının yakınındaki koylara girmeleri yasaklanacaktır. 41 İşletme aşaması sırasında, dört reaktörün her biri için yılda bir adet geminin nükleer santrale nükleer yakıt taşıması beklenmektedir. 42 43 Proje şirketi, ekipman ve materyalin yüzde 80 ini tesise doğrudan deniz yoluyla taşımayı planlamaktadır, kalan yüzde 20 nin ise kara yoluyla taşınması beklenmektedir, ancak nükleer yakıt ve atık transferlerinin hepsi sahadaki rıhtım kompleksi yoluyla gerçekleştirilecektir 44. Proje şirketinin kara taşımacılığı için iki ana alternatifi vardır. Şu anda Mersin limanını ya da diğer iki limanı Akkuyu sahasına bağlayan herhangi bir demiryolu mevcut değildir. Bölge dağlıktır, dolayısıyla demiryolu inşası uzun sürecek ve maliyetli olacaktır. Dolayısıyla radyoaktif materyaller, bölgedeki limanlardan ya da havaalanlarından birine vardıktan sonra kamyonlar ile nakledilebilir. 45 Herhangi bir senaryoda, kamyonların planlanan nükleer santrale ulaşmak için geçebilecekleri iki yol vardır. Bunların ilki D-400 devlet karayoludur; bu karayolu Türkiye nin Akdeniz kıyısının büyük kısmından geçmektedir ve büyük bir bölümü tehlikeli, virajlı ve Toros Dağlarının sarp kayalık bölgelerinden geçen iki şeritli bir yoldur. Kritik nükleer materyallerin mevcut durumuyla bu yoldan nakledilmesi, bir terörist tehdit olmasa dahi son derece tehlikelidir. Alternatif yol ise, 2015 başında tamamlanması beklenen Akdeniz Sahil Yolu projesidir. 46 Düzinelerce tünel ve viyadüğün inşasından sonra, yeni yol dağlardan geçecek ve seyahat mesafesini önemli ölçüde kısaltacaktır. Lojistik nedenlerden dolayı, ikinci yol birincisine tercih edilebilir; ancak potansiyel saldırganlar tarafından yol kesme noktası olarak kullanılabilecek viyadüklerin ve tünellerin sayısı da ciddi bir güvenlik zorluğu doğurmaktadır. Akkuyu ÇED raporunda ana hatları ile belirtilen plan, tesis içinde bulunan limanlara gelen yakıt sevkiyatlarının kamyonlarla nükleer santrale taşınmasını öngörmektedir, bu da yol kesme riskini önemli ölçüde düşürmektedir. 47 Bu planda, inşaat malzemelerinin büyük bir bölümü, Akdeniz Sahil Yolu projesinin bir bölümü olan Mersin-Antalya karayolu yoluyla taşınacaktır. Proje şirketi, nükleer santral sahasının çevredeki ilçelere ve karayollarına olan bağlantılarını arttırmak için yolların geliştirilmesini de planlamaktadır. Sinop taki nükleer santralin, havaalanından yaklaşık 10 km ve şehir merkezinden ve Sinop limanından 18 km uzaklıkta bulunan Abalı da inşa edilmesi planlanmaktadır. 100-km (60 mil) yarıçap içinde daha küçük limanlar bulunmakla birlikte, en yakın büyük liman, Türkiye nin en büyük limanlarından biri olan ve yaklaşık 175 km (~105 mil) uzaklıkta bulunan Samsun limanıdır. Samsun ülkenin orta kısımları ile demiryolu bağlantısına sahiptir, ancak Sinop a demiryolu erişimi yoktur. D-010 devlet karayolu Karadeniz sahilinden geçmektedir ve Abalı yı Sinop a, Samsun a ve Karadeniz e kıyısı olan diğer şehirlere bağlayan ana güzergâhtır. Bu karayolu, son on yılda yapılan yatırımların bir sonucu olarak, D-400 e kıyasla daha elverişli koşullar sunmaktadır. Yolun Abalı ve Sinop ile Sinop ve Samsun arasındaki kısımları daha az engebelidir, dolayısıyla saldırganlar için daha az sayıda dar geçit sunmaktadır. Şu anda, proje şirketi ile hükümetin nihai olarak mutabakata varacakları koşullar kesin olmaktan çok uzaktır; ancak her iki taraf, lojistik ve güvenlik nedenlerinden dolayı, Akkuyu da olduğu gibi Sinop nükleer santral tesis sahası içinde de ilave limanlar inşa edilmesini seçebilirler. Ayrıca, Türkiye de bir yakıt çubuğu tesisi kurulması olasılığı da mevcuttur. Türkçe basın kaynaklarına göre, Türkiye bu konuyu Japonya ile imzalanacak Ev Sahibi Ülke Anlaşmasına ilave etmeyi ummaktadır. 48 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız a göre, Türkiye nükleer yakıtı hala ithal etmeyi planlamaktadır, ancak

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 15 kendi yakıt çubuklarını üretecek ve kendi yakıt paletlerini her iki nükleer santralde kullanılacak çubuklara yükleyecektir. 49 Bu tesisin nerede bulunacağı henüz belli değildir, ancak muhtemel yakıt çubuğu üretim tesisi ve hassas radyoaktif materyalin tesis ile nükleer santraller arasında nakliyesi için benzer tasarıma esas tehdit analizlerinin yapılması gerekecektir. 2013 yılı sonunda, Akkuyu santralinin inşa edileceği arazi özel güvenlik bölgesi ilan edilmiştir. Sinop nükleer santraline de benzer bir statü tanınması muhtemeldir. Bu statü nedeniyle: özel güvenlik bölgelerinde ve yine özel güvenlik bölgesi olarak ilan edilen deniz bölgesine tesis personeli, yetkili komutanlığın görevlileri ve özel izin verilen kişilerden başkası giremez, oturamaz. Nükleer santrale ait terminal tesislerin dış sınırlarından itibaren dört yüz metrelik mesafede yürütülecek her türlü teknik çalışma, ilgili bakanlıklar ve kurumların yetkili makamlarının nükleer santral yetkilileri ile mutabakatından sonra gerçekleştirilecektir. Santralin güvenlik bölgesinin dış sınırından itibaren iki yüz metreye kadar olan mesafe içerisinde yanıcı ve patlayıcı maddelerin üretimi, depolanması ve nakliyesi yasaktır. 50 Söylenenlere göre, tespit sisteminin bir parçası olarak, Türk makamları ayrıca Akkuyu nükleer santraline ve en yakında bulunan Gülnar ilçesine gelen tüm yolları da sürekli olarak izleyecektir. 51 Sistem, 4 tanesi araç ve plaka tanıma ve 8 tanesi görsel izleme için olmak üzere toplam 12 kameradan oluşacaktır. Bu sistem, yardımcı güç sistemlerini de içerecek ve kayıtları en az bir ay süreyle tutacaktır. Sistem, Gülnar daki jandarma komutanlığından idare edilecek ve jandarma veri tabanlarıyla bütünleşik hale getirilecektir. Akkuyu nükleer santralindeki güvenlik personeli, jandarma komutanlığındaki ana sistem ile bağlantılı ilave bir sunucu yoluyla görsel izleme sistemini izleyebilecektir. Bu önlemler tesisin dış tehditlere karşı güvenliğinin sağlanması için gerekli adımlardır; ancak Türk ve Rus yetkililerin içeriden kaynaklanabilecek tehditleri de dikkate almaları gereklidir. İçerideki Kişilerden Kaynaklanan Tehdit ve Hassas Bilgiler Radyoaktif materyallerin taşınması ve hassas teknolojiler hakkında - güzergah, emniyet önlemleri ve programlar gibi - bilgilere sahip olmak, saldırganların başarı şansını önemli ölçüde arttıracaktır. Bu bilgiyi elde etmenin bir yolu, içerideki kişi veya kişilerden yardım almaktır. Benzer şekilde, içerideki bir kişi, alarm ve kamera sistemlerini kapatarak, dikkatleri başka yöne çekerek ve tesisin yerleşim planları ve güvenlik önlemleri hakkında bilgiler sağlayarak sabotajcılara yardımcı olabilir. Bilgisayar sistemlerine erişime sahip içerideki kişiler, siber saldırılara olanak vermek için güvenlik duvarlarını kapatabilirler ya da diskler ya da taşınabilir bellekler yoluyla bilgisayarlara kötü niyetli yazılımlar yükleyebilirler. İçerideki kişiler, tesislere kendileri sabotaj düzenleyebilirler ya da güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirerek süreci kolaylaştırabilirler. Daha önce kaydedilen nükleer hırsızlık ya da saptırma teşebbüsü olaylarının çoğunda, ister bu amaçla yerleştirilmiş ajanlar isterse sadece para kazanmak isteyen fırsatçı çalışanlar olsun, içerideki kişilerin aktif ya da pasif katılımı söz konusudur. 1995 yılında yaşanan bir örnekte, yüzde 21 zenginleştirilmiş 1,7 kg uranyum, portal monitörlerinin kapalı olduğu bir anda çalışanlardan biri tarafından elma dolu bir pazar çantası içinde bir Rus nükleer

Türkiye de Nükleer Enerji ve Emniyeti / 16 yakıt tesisinden dışarı kaçırılmıştır. 52 Nükleer sabotaja gelince, bugüne kadar bilinen en ciddi olay 1982 de Güney Afrika da yaşanmıştır; tesisin inşa aşaması sırasında içerideki bir kişi doğrudan reaktör başlarına, muhafaza binası içindeki diğer bir hedefe ve ana kontrol odası altında bir arada bulunan elektrik kablolarına yerleştirilen patlayıcıları patlatmıştır 53. Söylenenlere göre, Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Akkuyu Nükleer Santrali nin - stajyerler ve yükleniciler dahil - 12.000 (4.000 Rus ve 8.000 Türk) çalışanının hepsini araştıracak, güvenlik soruşturmalarını yapacak ve sabıka kayıtlarını sorgulayacaktır. 54 2006 yılında yapılan bir çalışmada, Lee, en gelişmiş ABD koruma önlemleri ile donatılmış bir Rus işletmesinde bile, içeriye iyi yerleştirilmiş sadece beş kişinin başarılı bir hırsızlık gerçekleştirmek için yeterli olabileceğini öne sürmüştür. 55 Ayrıca, Zaitseva ve Hand e göre, içerideki kişilerin katıldığı bilinen tüm nükleer silah yapımında kullanılabilecek radyoaktif materyal hırsızlığı olaylarında, içerideki kişiler alt kademelerdeki çalışanlardır. 56 Kişilerin soruşturulması süreci tamamlandıktan uzun süre sonra bile, tesiste istihdam edilen ya da tesisi ve tesisin çok sayıda işlevini inşa eden ve işleten özel yükleniciler için çalışan kişilerin aklı çelinebilir ya da bu kişiler rüşvetle cezbedilebilir. Bu durum, MİT in ve devletin diğer güvenlik birimlerinin her zaman ihtiyatlı olması gerektiği anlamına gelmektedir. Bunn ve Sagan ın öne sürdüğü gibi, güvenlik soruşturmaları genellikle çok etkili değildir ve özellikle cebire maruz kalmaları durumunda en güvenilir çalışanlar bile içerideki tehdit oluşturan kişiler haline dönüşebilir. 57 İçerideki kişilerin saldırılara katılmaları şart değildir, ancak kritik bilgileri paylaşarak nükleer santrallerin emniyeti için benzer tehditler oluşturabilirler. 10 CFR 73.22 de, aşağıda sıralananları içeren koruma önlemleri bilgilerinin korunması için spesifik gereklilikler belirtilmiştir: sahanın fiziki güvenlik planı; sahaya özel haritalar, krokiler ya da çizimler; alarm sistemi yerleşimleri; acil durum güç kaynakları; fiziki güvenlik düzenleri ve prosedürleri; güvenlik iletişim sistemleri; parola ve kilit kombinasyonları; beklenmedik durum planları; saha içi ve saha dışı müdahale kuvvetlerine ilişkin ayrıntılar; materyallerin sevkiyat programları ve diğerlerinin yanı sıra, emniyet önlemleri ve inceleme raporları hakkındaki bilgiler. 58 Akkuyu ÇED raporuna göre, tesisin inşaatı sırasında 12.500 den fazla inşaat personeli istihdam edilecektir. 59 Aşağıdaki tabloda (orijinal olarak Akkuyu ÇED 60 ) görülebileceği gibi, bu sayının 2019 yılında, ilk reaktörün devreye girmesinden hemen önce en üst noktaya ulaşması, ardından dört reaktörün hepsinin tamamlanmasının planlandığı 2023 yılına kadar kademeli olarak azalması beklenmektedir - ancak bu programın gerçekleşmeme olasılığı mevcuttur. Operatörler, bu zaman dilimi içinde, her yıl bir tane reaktörü tamamlamayı ve devreye almayı planlamaktadır ve bu reaktörlerin her birinin işletilmesi için 1.000 personel gerekmektedir. Tablo 1: Akkuyu daki Reaktörlerin Devreye Alınması Boyunca Kümülatif Personel Sayısı Yıl Proje Aşaması İnşaat Personeli İşletme Personeli Toplam 2018 İnşaat 12,579-12,579 2019 İnşaat 12,584-12,584 2020 İnşaat / İşletme 10,886 1,000 11,886 2021 İnşaat / İşletme 9,090 2,000 11,090 2022 İnşaat / İşletme 6,138 3,000 9,138 2023 İnşaat / İşletme - 4,000 4,000