Sevgili Hocam Prof. Dr. Hasan Nejat Göyünç



Benzer belgeler
Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Saygıdeğer Rahmetli Prof. Dr. Nejat Göyünç Hocamın Anısına

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.


Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Nejat Göyünç Hoca ve Kişiliği Üzerine Bir Yazı

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

REHBERLİK POSTASI -1

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

RAPOR ÖĞRETİM ÜYELERİNİ DEĞERLENDİRME ANKETİ BULGULARI

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

20 Derste Eski Türkçe


ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT


Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

YAZAR:VOLKAN MESTANDOĞAN BETA YAYINEVİ

6. Sınıf. Kazanım Değerlendirme Sınavı - 1. Birinci Ünite konularını kapsar.

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

DEGAZÖRLER KAZAN DAİRESİ SOHBETLERİ VI. Mustafa Aral Makina Mühendisi Nükleer Enerji Yük. Müh. ARALSAN ISI CİHAZLARI Ltd. Şti.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

RAPOR ÖĞRETİM ÜYELERİNİ DEĞERLENDİRME ANKETİ BULGULARI

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

Yeryüzünde Çocuklar. Sınıfa girmeden önce çocuk fotoğraflarını yerküre üzerinde farklı yerlere yerleştiriniz.

13 Mart 2009 Cuma, 12:20 GÜNCEL. A.A Nursel Gürdilek. İşitme engelli çocuklar için Türk-İsrail işbirliği

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM


Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Sayın Mehmet Ali CAN Yeminli Mali Müşavir (E. Vergi Denetmeni)

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

Prof. Dr. Nejat Göyünç ile Hayatın İçinden

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

TÜRKİYE GENELİNDE YAPILAN ÖĞRENCİLERİMİZ TÜRKİYE 1.Sİ OLDULAR

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Yeryüzünde Çocuklar. Sınıfa girmeden önce çocuk fotoğraflarını yerküre üzerinde farklı yerlere yerleştiriniz.

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

Sevgili dostum, Can dostum,

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Kişisel Web Sayfası :

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

Bu maili aldığım zaman evdeydim. Sandalyemden kalkıp odanın içinde zıpladım sevinçten

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

tellidetay.wordpress.com

Hilmi Hoca mızın Ardından

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Öğrenci Memnuniyet Anketi


Eğitim Yılı Trabzon

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Kıbrıs'ta öğrenci olmak

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Transkript:

Sevgili Hocam Prof. Dr. Hasan Nejat Göyünç PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 97 Prof. Dr. Hasan BAHAR SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretmenlerin insan hayatında aileden hemen sonra gelen yakın bir yeri vardır. Okul çağlarında ebeveynlerden daha çok onların bilgilerine başvurulur. Onlar, öğrettikleri bir yana yaşantıları ile birer modeldir. Henry Adams ın Bir öğretmen ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinmez sözü ne kadar da yerindedir. Öğrencileri üzerinde kalıcı etkileri olan şahsiyetlerden biri de Prof. Dr. H. Nejat Göyünç olmuştur. Ülkemizin birçok üniversitesinde görev yapan değerli hocamızın İstanbul, Boğaziçi ve Selçuk Üniversitelerinde öğrencisi olmakla iftihar ettiğim rahmetli hocamızla Selçuk Üniversitesinde de 1985-1992 yıllarında Tarih Bölümünde görev yapma şansını buldum. O, öğrencileri tarafından örnek bir insan olarak kabul gördüğü gibi tanındığı farklı çevrelerde de beyefendiliği kişiliği ile öne çıkmıştır. Hocamız Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihleri üzerinde araştırmalar yapmış; özellikle çalışmaları Osmanlı Arşivleri üzerine tebarüz etmiştir. Bu nedenle de 1979-1980 dönemi Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Osmanlı arşiv belgeleri üzerine çalışmaları bu konudaki araştırmacılar tarafından referans alınan kaynaklardandır. Nitekim onun bu akademik yönünün ağırlık kazandığı çalışmaları ile ilgili öğrencileri ve meslektaşları tarafından biri hayatında biri de vefatından hemen sonra iki armağan kitap yayınlanmıştır. Bunlar: 1997 yılında Selçuk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Ata Dergisi, Prof.Dr. Nejat Göyünç Özel Sayısı ve Kemal Çiçek in editörlüğünde Sota & Yeni Türkiye Yayınları nın 2001 yılında çıkardığı Pax Ottomana, Studies in Memoriam Prof. Dr. Nejat Göyünç tür. Biz öğrencileri hocamızla ilgili sohbetlerimizde gördük ki; onun akademik yönünün yanında insani olarak da birçok konuda bize örnek olduğu ve bunların gelecek kuşaklarla da paylaşılma-

TARİHÇİLİĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR 98 sı gerektiğidir. Bu nedenle hocamızın hayatından farklı kesitlerin ağırlık kazandığı bir armağan sayısını çıkarmayı planladık. Şahsım olarak da örnek aldığım birçok olaydan sadece bir kaçından söz etmek istiyorum. Kendisini ilk kez 1979 yılında İstanbul Üniversitsi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü amfilerinde Türkiye Tarihi dersini alırken tanımıştım. Kendim Eski Çağ Tarihi Kürsüsü öğrencisi idim ama ikinci sınıftan itibaren üç ayrı kürsüden ders alıyorduk. Bunlardan biri de Yakınçağ Tarihi Kürsüsü olmuştu. Yakın Çağ Tarihinden aldığım derslerden biri de sayın hocamızın dersi Türkiye Tarihi idi. Hocamın ilk derslerde anlattığı Falih Rıfkı Atay ın Zeytin Dağı ve Şevket Süreyya Aydemir in Suyu Arayan Adam kitaplarını daha bugünmüş gibi hatırlarım. Hocamızın ders verdiği o günler 12 Eylül 1980 öncesi öğrenci olaylarının yaşandığı bir dönemdi. Okul içindeki kavgadan fırsat bulup derse girebildiğimiz o anlarda derse konsantre olmak ayrı bir mücadele işi idi. Kimi zaman polis ve askerle yan yana oturarak ders dinlerken dersi dinlemek ve anlamak oldukça güçtü. Mide krampları içinde çoğu derslerimiz yarım geçiyordu. Ancak bütün bu olumsuzluklar içinde tatlı tatlı konuşan bize şefkatle yaklaşan baba rolünde birisi vardı. Anlattıkları kitaplar o kadar kafamda yer etmiş ki bazen öğrencilerime tavsiye ediyorum. Hocamızdan daha sonra üçüncü sınıfta İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri dersi almıştık. Bu dersi bütün fakülteden öğrencilerin ortak alması nedeniyle daha karışık geçiyordu. Asıl kürsüm Eski Çağ Tarihindeki hocalarımız Prof. Dr. Veli Sevin, Prof. Dr. M. Taner Tarhan ve Prof. Dr. Mehmet Özsait beraber kullandıkları bürolarında bana da bir masa göstermişlerdi. Bana verdikleri bu ayrıcalıkla benim hem kendileri ile çalışmamı ve hem de kavga ortamlarımdan uzak durmamı sağlamışlardı. Kışın onların bürosunda yazın kazılarında birlikte çok güzel çalışmalar yaptık. Belki de bu şekilde o dönemin asistanlık alıştırmalarındaydım. Bu nedenle ben de Eski Çağ da asistan kalmayı düşünmeye başlamıştım. Ancak 1982 yılında YÖK kurulunca yeni kurallar gelmişti. Bu geçiş aşamasında yabancı dilimin yetersiz olduğunu düşündüm. 1982 yılının sonları idi, Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları Enstitüsünün Yüksek Lisans Programı açtığını öğrendim. Akademik çalışmalar için mutlaka iyi bir dil eğitimi şarttı.

Boğaziçi Üniversitesinin açtığı sınav benim için çok önemli idi ve bu sınava girerek kazandım. Enstitüsü müdürü Nejat hocamızdı. Burada şimdi değişik üniversitelerde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere ve Prof. Dr. Aydın Babuna nın da bulunduğu on beş yüksek lisans öğrencisi Amerikalı hocamız Rodney Tilley den İngilizce derslerinin yoğunlukta olduğu bir hazırlık yılı geçirdik. Enstitüye Tarih disiplininin Eski Çağ, Orta Çağ, Yakın Çağ ve Cumhuriyet Tarihi bilim dallarından ve Sosyal Bilimlerin diğer alanlarından Hukuk, Siyaset, İktisat, Felsefe ve Sosyoloji gibi alanlardan öğrenciler alınmıştı. Nejat Hocamıza göre bilimde disiplinler arası işbirliği önemli idi. Bu nedenle Cumhuriyet Döneminde kendi alanlarımızla ilgili gelişmeleri konu edinen çalışmalar yapıp, aramızda ortak bir sentez oluşturmalıydık. Hocamızın Tarih Bölümleri dışından yüksek lisans ve doktora yaptırması hayatı boyunca genellikle tartışılan bir konu olmuştur. Hatta bazı farklı maksatlı kişiler onun tarih öğrencilerini sevmediği konusunda eleştiriler yöneltmesine yol açmıştır. Ancak o bu konuda; Tabi ki ben tarihçiyim ve de tarih öğrencilerini çok seviyorum; bizim çalışmamızda arşivler çok önemli. Onları arşivler için yetiştiriyorum. Osmanlı arşivleri için bu öğrencilerim çok başarılı ancak yurt dışındaki arşivler için de Fransız, Alman ve İngiliz arşivlerinde de araştırma yapacak elemanlara ihtiyaç var. Oralarda araştırma yapabilecek elemanları dil mezunlarından alarak Osmanlıca da öğretip hem ülke içinde hem de ülke dışında çalışabilecek elemanlar yetiştirmeye çalışıyorum demekteydi. Hocamızla Boğaziçi Üniversitesinde bir yıl birlikte çalışmıştık. Tarih sohbetleri, konferansları dışında çok yönlü sosyal faaliyetler de yapmaktaydık. Bunlar arasında liselere yönelik resim sergileri ve Alman müzisyenlerden flüt resitalleri gibi değişik sosyal programlar da düzenlemişti. Bu dönemde en çok hocamızın Üsküdar daki Boğaz a nazır evinin balkonunda hafta sonları yaptığımız tarih sohbetlerinin tadı damağımdadır. Kuşkusuz bu tatta hocamızın sohbetinin yanında eşi Ayten Hanım ın yaptığı pasta ve böreklerin katkısının da olduğunu söylemek gerekir. 1983 yılının bir sonbaharı idi. Enstitünün müdür odasına gittiğimde hocamı göremedim. Onu sorduğumda üniversitenin başka bir yerinde ona geçici bir oda verildiğini öğrendim. Kenarda kalan bu odasına gittiğimde saatler boyu baş başa PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 99

TARİHÇİLİĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR 100 konuşmuştuk ama kimseler ziyaret etmemişti. Daha önce müdür odasının ziyaret yoğunluğunu düşünerek bu sessizliğin nedenini sorduğumda Malatya İnönü Üniversitesine gönderildiğini ve benim de kendisi ile gidip gitmeyeceğimi sordu. Ben de Hocam biz yedi kardeşiz en büyükleri benim onlar Konya da, köyden kardeşlerimi de getirip Konya da onların eğitimini de düşünüyorum ve ileride Selçuk Üniversitesinde çalışmak istiyorum. Siz de oraya gidemez misiniz? dediğimde, Hocam Oğlum ben burada çok yoruldum, Konya da büyük bir yer Malatya ya gidip dinleneceğim demişti. O gün hocamla uzun uzadıya konuştuk ve daha sonra kol kola girerek Bebek e indik, oradan belediye otobüsüyle Sirkeci ye geçtik. Sirkeci den Hacışakir Tatlıcısı önünden Cağaloğlu na geçerken Şurada bir demirhindi içelim diyerek Hacibekir e girdik. Ben Hocam Demirhindi de nedir? diye sorduğumda Padişah içeceği meşhur, eminim içince beğeneceksin diye cevap verdi. İstanbul Üniversitesinde okuduğum sırada dersler dışında Hacışekir önünde beş yıl boyunca cadde üzerinde zaman zaman işportacılık yapmıştım. Buradan en çok limonata ve vişne suyu içmiştim ama demirhindiyi öğrenmeme ilk kez hoca vesile olmuştu. Yıllar sonrasında öğrencilerimle Hacışakir den geçerken onlara birer bardak ben de demirhindi söyledim. Onlar da bilmiyordu. Onlara Bu içeceği Nejat Hocamdan öğrendim, onun ruhuna bir Fatiha okur musunuz? diye temennide bulundum. Hacıbekir den Büyük PTT önünden Cağaloğlu Yokuşu na yönelerek o sırada basılmakta olan Osmanlılar ve Ermeniler kitabının baskısını kontrol ettiğimiz bir yayınevinden Beyazıt a yöneldik. Buradan Laleli deki eski okulumuz Edebiyat Fakültesi ne uğradık. Orada bazı hocalarla görüştük. Boğaziçi Üniversitesi nden İstanbul Üniversitesi ne bu uzun yürüyüşümüz bizim için iki yıllık bir ayrılık öncesi çok iyi olmuştu. Birkaç ay sonra hocam Malatya ya ve ben de askerlik görevim için önce Tuzla ve sonra da Bilecik e gitmiştim. Konya Selçuk Üniversitesi ne gelen hocam benim askerde olduğumu öğrenmiş ve askerlik sonrasında Konya da birlikte görev yapmak için davet ediyordu. Bilecik teki askerliğim sırasında bir hafta sonu Üsküdar daki evini ziyaret ettim. Selçuk Üniversitesinde ortak çalışmalarımız: Hocamın davetini kırmayarak Selçuk Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi araştırma görevliliğine mü-

racaat ettim. Eylül 1985 yılında girdiğim sınavı kazandım. 3 Aralık 1985 yılında Bilecik teki yedek subaylık görevim bitmiş ve Konya ya dönmüştüm. Fakültemizde hocamı ziyaret ettiğimde bana boş bir masa gösterdi. Hoş geldin evladım, bu masa seni bekliyordu, otur ve görevine başla demişti. Ben de fazla maymun iştahlılık yapmamak için Estağfurullah hocam, eşyalarım otogarda bekliyor köye geçecektim dedim. O da Köye her zaman geçersin evladım, önce görevine bir başla bakalım diye gülümsedi. 3 Aralık 1985 yılında göreve başladım. Burada Eski Çağ Araştırma Görevliliğine başlamıştım ancak Yüksek Lisans dersimde hocamdan Osmanlı Diplomatiği dersini aldım. O Osmanlı Tarihine olan ilgimi de bildiği için Prof. Dr. W. Dieter Hütteroth ile sürdürdüğü Osmanlı Defteroloji çalışmalarına beni de dahil etmişti. Mardin, Hit ve Beriyecik Sancakları ile ilgili tahrir defterleri okumalarına katıldım. Yukarıda belirttiğim gibi Osmanlı Defterlerinin bilgisayar ortamına yazılması programını öğrenmek için Almanya ya gittim. Konya ve Karaman illerindeki genellikle Eski Çağ Arkeolojisi üzerine yaptığım yüzey araştırmalarını hocamın teşviki ile Osmanlı Arkeolojisine de yönelterek hocam için hazırlanan ilk armağan kitapta Akşehir Çevresi XVI. Osmanlı yerleşmelerinin arkeolojik araştırmalarla lokalizasyonu üzerine çalışmalar yaptık. 1994 yılındaki arazi çalışmalarında hocamızın öğrencisi Osmanlı Tarihi üzerine çalışan Arş. Gör. Alpay Bizbirlik i ortak çalışmalarımıza dahil ettik. Böylelikle Osmanlı Tarih araştırmalarında yüzey araştırmalarının ne denli önemli olduğuna bu dönem uzmanlarının dikkatini çekmeye çalıştık. Hocam bir Osmanlı Tarihi Coğrafyacısı olan Prof. Dr. Hütteroth ile tanışmamızı sağlamış ve onunla sadece Tahrir Defterleri değil Konya çevresinde ve Almanya Erlangen de arazi çalışmaları yapmamıza da vesile olmuştur. Bu çalışmalarımı Hütterorth un öğrencisi Prof. Dr. A. Cleber le de bilgisayar programı dışında Konya ve Karaman çevresinde jeoloji çalışmalarında gerçekleştirdik. Bu şahısların Konya ve Karaman Jeolojisi ve Tarihi Coğrafyası için bana katkılarına hocamız vesile olmuştur. Hocamız insanları toplumdaki statülerine göre değerlendirmezdi: Sayın hocamız insanları eşit görürdü: Ona göre Profesör de temizlik işçisi de eşitti. Asıl onların insani vasıfları önemliydi. Anlattığına göre yaşadığı bir çok olay onu bu konuda haklı çıkarmıştı. Nitekim bir toplantıda bir üstü tarafından kendisine atılan tokada karşı kendini savunmak için yaptığı hareketi ora- PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 101

TARİHÇİLİĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR 102 daki meslektaşları karşı tarafın lehine yorumlamışlardı. Ancak o sırada kendilerine çay getiren çaycı gerçeği ifade edebildiği için o hocalık görevini sürdürebilmişti. Yine kendileri ile İstanbul Üniversitesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezinde görevli bulunan daha önce İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi nde temizlik işlerinde görevli şu anda soy isimlerini hatırlamadığım Bekir ve Danyal Beyler bana 1980 yılında şu bilgileri ifade etmişlerdi; İstanbul Edebiyat Fakültesinde Nejat Hocamızı bütün temizlik işçileri kapıda beklerdik. Çünkü o bizim hâlimizi hatırımızı sorardı. Onlar bu hikâyeyi anlattıklarında ben de hocamın o yıllardaki durumunu aklıma getirirdim. Onu ilk tanıdığım günlerde sağında ve solunda koluna girmiş memurlar ve asistanlar arkadaşça yemeğe götürdüğü insanlar olurdu. Hocam hiç yalnız yemeğe gitmemiştir. Mutlaka kolunda bir Anadolu dan gelmiş gariban Anadolu insanı olurdu. Biz henüz Yüksek Lisans Öğrencisi iken Boğaziçi nde ve İstanbul Üniversitesi nde ve başka bir yerde Profesörler Evi nde yemek yemeyi onunla öğreniyorduk. Kuşkusuz bu gençler için çok önemli bir özgüven eğitimi oluyordu. Hocam öğrencilerini ayırt etmeksizin gerçek evlatları gibi severdi: Biz öğrencileri ise hocanın en çok kendimizi sevdiğini sanırdık. 1983 yılında denize nazır Boğaziçi Üniversitesi kafeteryasında Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları Yüksek Lisans öğrencisi bir grup arkadaş beni karşılarken Hasan gel gel seninle bir sırrımızı paylaşacağız deyince ben de Söyleyin bakalım nedir o sırrınız? diye sormuştum. Onlar da Nejat Hoca en çok seni seviyormuş! dedi. Ben de Nerden çıkarıyorsunuz diye sorunca, Hoca öyle söylemiyor mu? dediler. Ben de Evet öyle söylüyor ama siz nerden biliyorsunuz? Onlar Bize de aynı şeyi söylüyor, sana da mı aynı şeyi söylüyor mu diye merak etmiştik? Ben de bunda ne var; hepimize ayrı ayrı en çok bizi sevdiğini söyleyebilir ama siz kendinizi sevdiğini hissetmiyor musunuz? dediğimde hepsi de, Evet öyle hissediyoruz dediler. Bunun üzerine önemli olan bu değil mi? Halen ben en çok hocanın sevdiği öğrencisi olduğumu hissediyorum. Asıl önemli olan bu duyguyu herkese verebilmesi ve sevgisini eşit dağıtabilmesi demiştim. Hocam bilimsel desteği yanında da maddi olarak da öğrencileri desteklemek isterdi: Göreve yeni başladığım 1985-90 yılları arasında yanımda kardeşlerimin de kalması nedeniyle

Evladım senin paraya ihtiyacın var; araştırmalar bir yandan bir yandan kardeşlerine bakıyorsun, biliyorum ki maaşın yetmiyor.. diyerek bana bir miktar para verdiği oluyordu. Ben olarak kabul ediyordum ancak borcumu ödediğimde birkaç gün sonra yeniden bana borç veriyor ve böylelikle bir miktar para aramızda dönüp duruyordu. Bizi yurt dışına gitmeye teşvik eder ve desteklerdi: Onun desteğiyle yabancı dilimin İngilizce olması ve İngilizce hazırlanmış olan bir İngilizce Osmanlı Tahrir Defterleri nin Bilgisayar kayıt programı için 2002 yılında Prof. Dr. W. Dieter Hütteroth ve öğrencisi Prof. Dr. Arno Cleber ile çalışmak üzere hocamın desteğiyle Almanya daki Erlangen ve Bayreuth Üniversiteleri ne gönderilmiştim. Hocamla vedalaşırken bana bir miktar Mark verdi ve yeterli paramın olduğunu söylediğim zaman ısrarla parayı almamı istedi. Benim almadığımı görünce de evladım ben sana Mark değil Türk parası da verebilirdim ama orada bu işine yarayacak, biliyorum sen Mark alırsan buraya üç ay sonra dönünce birkaç misli artacak, sen ödeyemem diye korkuyorsun, dönünce ben şimdiki kur neyse Türk Lirasını öyle alacağım demişti. Hoca üzülmesin diye yardım ettiği parayı aldım ve gerçekten de döndüğüm zaman bana verdiği kurdan parasını aldı. Burada belirtmem gereken bir husus da 1994 yılında bu programın bir devamı olarak Eski Çağ Tarihçisi olduğum halde ilk kez yurt dışına I. Uluslarası Defteroloji Kongresi için Osmanlı Tahrirlerinin Bilgisayar Ortamında Yazılması bildirimle katılmıştım. Erlangen Coğrafya Enstitüsü salonlarında bi bu konuda tartışmalar yaparken bir kişi arkamdan Eski Çağcı birisinin Osmanlı Tahrirleri ile ilgili bir kongrede ne işi var? demesi üzerine hocam o kişiye Bu kişi Osmanlıca bilen bir kişi ve Osmanlı Tarihinde de bir çoğunuzdan daha iyi bilen bir kişi diye bana desteğini göstermişti. Bana göre hocamın bana verdiği destek önemliydi; dönüp de beni tenkit eden kişinin kim olduğunu dahi öğrenmeye gerek duymadım. Hocam öğrencileri evladı görür ve onlara verilen dersi kendi evlatlarına verilmiş sayardı: Hocamla aramızda bir ders verme konusu görüşülmüştü. Daha önce bir hocamın adına derse girmiştim, O da ücretini almıştı. Sorun değildi, benim için önemli olan öğrencilerimize ders verebilecek görünmem ve bana ders verme hakkını tanımaları idi. Ancak hocam birkaç yıl sonra bu durumu görerek Evladım senin verdiğin ders bundan sonra benim PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 103

TARİHÇİLİĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR 104 adıma görünecek ama ücretini sen alacaksın demişti. Fakat bir ya da iki ay sonra bana gelerek Oğlum X bölümünde hocası ile asistanı arasında ders ücreti üzerinden tartışma çıkmış, bundan sonra bu tür ortak derslerin hocaya ve asistana ücreti verilmemesi kararı çıktı. Ancak sen üzülme ben sana cebimden ücretini ödeyeceğim. Ben de Bu şekilde derse giremem hocam önceden nasıl ücret almadan ben devam ettimse verebilirim dediğimde evladım sen benim evlatlarıma ders veriyorsun, ben ücretini ödememde ne var dediğinde ben de hocam onlar evladınızsa ben neyinizim? diye sorduğumda o da Sen de evladımsın demişti. Ben de bunun üzerine O halde ben de kardeşlerimden para almadan derse gireceğim dedim ve öyle de oldu. Fakat hocam anladım ki bu durumdan biraz müteessir olmuştu ve beni bir şekilde belli bir ücretle desteklemek istiyordu. Ben de yukarıda belirttiğim gibi borç olarak bu parayı alıyorum ve de bir ay sonra ödüyorum, o da daha sonra bana veriyordu. Ama hocam haklı idi; bazı aylar özellikle yaz dönemi arazi incelemelerine çıktığım zaman ayın ortasında param bitiyordu. Düşünüyorum da hocam beni ne kadar da iyi tahlil etmişti. Hocam bizi yayına teşvik ederdi; çoğu kez de çalışmalarımız için her hafta trenle gittiği İstanbul dan bir valiz kitapla Konya ya dönerdi. Elinde getirdiği kitap valizini elinden alıp taşımak istediğimizde Çanta benim henüz taşıyabilecek durumdayım diye bize vermek istemezdi. Ama biz de Hocam çanta sizin; ama içinde getirdiğiniz kitaplar bizim için diyerek ısrar edip elinden kitap çantasını almaya çalışırdık. Hoca yayınlarında teşvik olsun diye bize atıflar yapardı. Son olarak Fırat ta Ulaşım makalene iki yerde atıf yaptım önümüzdeki ay Türk Tarih Kurumu Belleten inde çıkacak demişti. Biliyorum çıkınca da o dergiyi getirip bana gösterecekti ama onun makalesi vefat ettikten sonra çıktı. Dediği gibi de benim yayınıma atıflar yapmıştı. Başarılarımızda yanımızda olmuştur: 2001 yılında Moğolistan a Bilge Kağan Külliyesi kazıları için gideceğimi öğrendiğinde çok sevinmişti. 15 Haziran günü ayrılırken telefonla arayıp vedalaşırken şu son konuşmalarımızı yapmıştık Evladım Moğolistan a gideceğine inanıyordum, senin başarılı olacağına da inanıyorum, zaten şimdiye kadar hep başarmadın mı? İyi şeyler bulacaksın ama ilk müjdeyi bana ver olur mu? demişti. Moğolistan a gittik ve Bilge Kağan kazılarına başladık. Kazılar sırasında Türkiye den Devlet Bakanımız Prof. Dr. Abdülhaluk

Çay ve Prof. Dr. Akif Akkuş Orhun Koşa-Saydam daki çalışma kampımızı 15-20 Temmuz tarihlerinde ziyaret etmişlerdi. Akif Hocamız ile bir çay sohbetinde idik ve bana şu acıklı haberi söyledi; Nejat Hoca Rahmetli oldu, duydun mu? Başın sağ olsun. Bu acı haberi alınca çadırıma gidip bir süre üzüntümle baş başa kaldım. Bu acıklı haberden beş gün sonra da Bilge Kağan ın hazinesini bulmuştuk. İlk olarak hocama müjdelemek istedim ancak onun öldüğü hemen aklıma geldi. Arkasından bir Fatiha okumaktan başka bir çaremiz yoktu. Allah rahmet eylesin. Allah her hoca ve öğrencileri arasında hocamız ve bizim aramızdaki bağı nasip etsin. PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 105

TARİHÇİLİĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR 106