Anahtar Sözcükler: Sendikal örgütlenme, disiplin cezası, ifade özgürlüğü Özeti: Sendikal örgütlenmelerin; özellikle üyelerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi yada haklarının korunması yada elde edilmesine veya ülke menfaatlerinin korunmasına yönelik barışçı toplanma ve protesto çağrılarının ve üyelerinin bu çağrılara uymasının üyelerin kişisel olarak disiplin yönünden cezalandırılmasının özellikle örgütlenme özgürlüğüne, protesto ve ifade özgürlüğüne bir müdahalede olduğu hk. Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : Vekili : Karşı Taraf(Davalı) : İstemin Özeti : Diyarbakır 2. İdare Mahkemesince verilen 23/03/2011 tarihli ve E:2009/1837; K:2011/295 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hâkimi : Başak Mahmat Düşüncesi : Anılan kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü: Dava;... İli... İlçesi... İlköğretim Okulu'nda öğretmen olarak görev yapmakta olan davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/B-(d) maddesi gereğince kınama cezası ile cezalandırılmasına, ancak suçun tekerrürü nedeni ile bir derece ağır ceza olan "1/30 oranında aylıktan kesme" cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 19.06.2009 gün ve 243.1/192 sayılı kararının iptali ve maaşından yapılan kesintinin yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, sendikanın faaliyetlerinin ancak kamu görevlilerini ilgilendiren meselelerle sınırlı olduğu, basın açıklamasının içeriğinin incelenmesinden ise bu açıklamanın kamu görevlileri ile ilgili bir yanının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 7.maddesinde; "Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi 1
düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar." 125/B-(d) maddesinde ise; " Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" fiilinin kınama cezasını gerektirdiği hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden;... İli... İlçesi...l İlköğretim Okulu'nda öğretmen olarak görev yapmakta olan davacı hakkında... tarihinde... Platformu tarafından... Şube binasında... ilgili yapılan basın açıklamasında, basın açıklamasına katıldığı ve basın metnini okuduğu, bu nedenle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 7.maddesine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle soruşturma açıldığı, yapılan soruşturma sonucu davacının siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, davacının bu beyanının hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak eylemleri içerdiği, dolayısıyla davacının bu eyleminin karşılığının 4357 sayılı Kanunda bulunmaması nedeniyle, disiplin yönünden; 657 sayılı Kanun'un 125-B/d maddesi "Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" kapsamında olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilerek 657 sayılı Kanun'un 125-B/d maddesi uyarınca "Kınama" cezası cezalandırılmasının teklif edildiği, disiplin amiri tarafından suçun tekerrürü nedeni ile bir derece ağır ceza olan "1/30 oranında aylıktan kesme" cezasıyla cezalandırılması üzerine iş bu davanın açıldığı görülmektedir. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi nin 23.maddesiyle, herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır denilerek sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı, insan hakları sınıfında sayılmıştır. Bu haliyle, kamu tüzel kişilerinin üstlendikleri kamu hizmetini gereği gibi yerine getirilmesini sağlamak üzere kamu hizmetini yürütmekle görevli personelin bu gereklere aykırı davranışlarını cezalandırmaya yönelik olarak kurulan disiplin hukukunun; uyuşmazlığımızın maddi çerçevesine özgü olarak Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak fiili karşılığında bir disiplin cezasını öngördüğü açıktır. Ancak genel ceza hukukunun bir alt disiplini olarak nitelendirilebileceğimiz disiplin hukuku alanında da genel ceza hukukunun yasallık, lehe yorum gibi ilkeleri ile ıslah amacının geçerli olacağı kabul edilmelidir. Özellikle, uyuşmazlığın hukuksal çerçevesini oluşturan kamu personelinin, sendikal özgürlük alanının; ve yine yurttaşların ifade özgürlüğü ve gösteri özgürlüğünün tanınması ve korunmasına yönelik gerek ulusal hukukumuzun doğrudan bir parçası olan uluslararası sözleşmeler gerekse bu sözleşmelere koşut Anayasal ve yasal düzeyde ulusal düzenlemeler yoluyla oluşan ve gelişen hukuksal çerçevenin, yukarıdaki maddi hukuk düzenlemeleriyle gerek özel-genel gerekse öncelik-sonralık ilişkileri anlamında yarıştırılması; ülke menfaatlerine yönelik sorunlar nedeniyle üyesi olduğu sendikanın çağrısına uyarak katıldığı 2
eylem nedeniyle cezalandırılmasının yasal olup olmadığının irdelenmesi gereği doğmuştur. Bu çerçevede; T.C. Anayasa nın 4709 sayılı Yasanın 20.maddesi ile değişik Sendika Kurma Hakkı başlıklı 53.maddesi; çalışanların hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızınsendika kurma; üye olma ve/veya olmama yada ayrılma gibi sendikal özgürlüğü pozitif ve negatif yönleriyle Anayasal düzeyde koruma altına almış; yine 12.7.2001 günlü Resmi Gazetede yayımını izleyen 30 günün sonunda yürürlüğe giren Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu,, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek ve her hizmet kolunda yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı bulundukları konfederasyonlar ile Kamu İşveren Kurulu arasında yürütülecek toplu görüşmelere ilişkin esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmış, Yasanın 19.maddesinde de sendikaların faaliyet alanları ve konuları ile yasaklar sayılmıştır. Yine ulusal hukukumuzda yöntemine uygun olarak kabul edilen ve Anayasa mızın 90. maddesi uyarınca Yasa gücünde olan; 10 Aralık 1948 gününde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi nin 23.maddesi ile herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır denilerek sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkını insan hakları sınıfında saydığı ve Uluslararası Çalışma Örgütü nün sendikal özgürlüklere ilişkin 87 ve kamu personelinin sendikal özgürlüklerine ilişkin 151 sayılı sözleşmelerinin başını çektiği ve Avrupa Konseyi nce hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin 11. maddesi gözetildiğinde; anılan sözleşmelerin pozitif ve negatif sendika özgürlüğünü kapsadığı kabul edilmelidir. Bu haliyle demokratik toplumların öngördüğü çoğulculuk, hoşgörü ve katılımcılık ilkeleri çerçevesinde; özelde ekonomik ve sosyal haklardan sayılan, ancak genel olarak örgütlenme özgürlüğü alanında değerlendirilmesi gereken sendikal örgütlenmelerin; özellikle üyelerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi yada haklarının korunması yada elde edilmesine veya ülke menfaatlerinin korunmasına yönelik barışçı toplanma ve protesto çağrılarının ve üyelerinin bu çağrılara uymasının üyelerin kişisel olarak disiplin yönünden cezalandırılmasının özellikle örgütlenme özgürlüğüne, protesto ve ifade özgürlüğüne bir müdahalede olduğunun kabulü gerekecektir. Diğer yandan; yine Anayasa mızın 90.maddesi uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren aynı madde uyarınca kanun gücünde olan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme nin (A.İ.H.S); İfade özgürlüğü başlıklı 10.maddesinde 1.Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini 3
bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. 2.Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir. Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü başlıklı 11. maddesinde 1.Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. 2.Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya Devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir. düzenlemelerine yer verilmiştir. Anılan sözleşmenin uygulanmasını denetlemek üzere sözleşmeye eklenen ve ülkemizin de onayladığı 11.protokol ile kurulan ve doğrudan yargı yetkisini kabul ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin (A.İ.H.M) anılan sözleşme hükümlerinin koruduğu özgürlüklerin niteliği, unsurları ve sınırlanmasının sınırına yönelik öncü nitelikte diğer taraf ülkelere ve ülkemize yönelik pek çok kararı olmakla birlikte; gerek ülkemiz Anayasası nın anılan hükümleri gerekse sözleşme hükümlerinin koşut düzenlemelerinin; temel amacının demokratik toplumun çoğulculuk, katılımcılık ve açıklık ilkelerinin hayata geçirilmesinin sağlanması olduğu mahkemenin pek çok kararında görülmektedir. Bu kapsamda A.İ.H.M. ne göre ifade özgürlüğü; demokratik toplumun zorunlu temellerinden ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel koşullardan birini oluşturmaktadır.(a.i.h.m. nin; Leander/İsveç, Costells/İspanya, Lingens/Avusturya kararları). İfade özgürlüğü; kabul gören,zararsız ve kayıtsızlık içeren bilgiler ve fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici ve rahatsız edici olanlar içinde geçerlidir.(a.i.h.m. nin Hayndside/İngiltere(1976) Costells/İspanya(1992) kararı). Diğer yandan; ifade özgürlüğü, bağımsız bir özgürlük alanı olmakla birlikte, aynı zamanda toplantı özgürlüğünün de bir unsurudur.bu çerçevede, özellikle ifade özgürlüğüne ve toplantı özgürlüğüne müdahalelerin, bu özgürlüklerin sınırlanmasının sınırının belirlendiği anayasal hükümlere ve A.İ.H.S. nin 10 ve 11. maddelerin 2. fıkralarına aykırı olmaması gerekecektir. Nihayet, müdahaleler ifade özgürlüğünün ve toplantı özgürlüğünün kendisine yönelik değil, ancak bunların kullanılma biçimlerine yönelik olmalıdır. Yukarıda anılan gerek Anayasa ve Yasa, gerekse A.İ.H.S. hükümlerinin incelenmesinden;... tarihinde... Platformu tarafından... binasında... ile ilgili yapılan basın 4
açıklamasında, basın açıklamasına katıldığı ve basın metnini okuduğu eyleminin hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak kapsamında nitelendirilemeyeceği sonucuna varılmış olup, davacının sendikal özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne müdahale biçiminde cezalandırılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir. Öte yandan; Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 2003/37 sayılı Genelgesinde " 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 15. ve 399 KHK'nın 17. maddesi hükümleri gereği sendika yöneticisi kamu görevlilerinin kamu görevi ile ilgili olmayan konularda yapacakları basın açıklamaları ve mesai saatleri dışında sendikal faaliyetlere katılanlar hakkında disiplin soruşturması yapılmayacaktır" düzenlemesi değerlendirildiğinde davacının Eğitim-Sen Diyarbakır Şube Başkanlığı görevini yürüttüğü anlaşıldığından bu yönüyle de dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzeredosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 09/09/2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. (X)KARŞI OY : Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyız. 5