Entegrasyon Sorunları ve Çok-Kültürlülüğün Đflası Tartışması



Benzer belgeler
Bu kültürel projenin oluşmasında medyaya nasıl bir görev ve sorumluluk düşüyor.

tepav türkiye ekonomi politikaları araştırma vakfı ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Avrupa da Yerelleşen İslam

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 4. SINIF İNSAN HAKLARI, YURTTAŞLIK VE DEMOKRASİ DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

MEDYADA ETNİK TEMSİL ÖRNEĞİ

EUMC Raporu nun Önemli Başlıkları Avrupa Birliği nde Müslümanlar: Ayrımcılık ve İslamofobi

İ Ç İ N D E K İ L E R

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

İnsanı insan yapan değerlere odaklanılmalıdır. İnsan olmak nedir? sorusuna cevap aranmalıdır.

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

ALT BAŞLIKLAR DİPLOMASİ. -Sosyal Medya ve Diplomasi. -Kamu Diplomasisinin Gelişimi. - Diplomasinin 11 Eylülü : Wikileaks. -Önleyici Diplomasi

Alman İslam Konferansı. Gençlerle Önleyici Çalışma Çalışma Grubunun Çalışmaları Hakkında Ara Rapor

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

TÜSİAD Gençlik Platformu

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

1,2 1,2 1,2 1,2 DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS KÜRESEL VE BÖLGESEL SİYASET II KBS Ön Koşul Dersleri - Türkçe

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER

1: İNSAN VE TOPLUM...

*4 Yıllık Ders Programı BİRİNCİ YIL. I. Yarıyıl II. Yarıyıl Kodu Dersin Adı T U AKTS Kodu Dersin Adı T U AKTS. 102 Özel Hükümler Law)

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Etik İkilemler. Etik ikilemler yaşamamıza neden olan üç sorumluluk alanımız, şapkamız, var.

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı?

UZMANLIK DERNEKLERİ ETİK KURULLAR KILAVUZU. TTB-UDEK- Etik Çalışma Grubu

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

TÜRK DÜNYASI KIZIL ELMA ÖDÜLLERİ SUNUŞ

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ (YÖNETİM VE LİDERLİK) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

İktisat Tarihi I. 6-7 Ekim

KÜRESELLEŞEN DÜNYANIN YENİ GERÇEKLERİ VE GENÇLERİN KONUMU: RADİKALLEŞİYOR MUYUZ?

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

GENÇLİK: BİR KELİMENİN TELAKKİSİ

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

Siyasal İletişim Kampanyası (PR 432) Ders Detayları

Çocuğa özgüadlialanı ifade eden çocuk adalet sisteminin temel fikir ve amacı; adaletmekanizması ile bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, özel

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

Küresel Politikada İnsan Hakları (IR408) Ders Detayları

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI KURULUŞLAR PSIR

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

DİASPORA - 13 Mayıs

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve. Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

Türkiye nin Milli Güvenliği: Güncel Durum ve Gelecek

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

Seçim süreci hakkında sorular ve cevaplar

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Tablo 4. Ders Programı 13 Ekim 2015 tarihli Akademik Kurul da değiştirilmiş metin BİRİNCİ YIL

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

Yayına Hazırlayan: Hüsnü Bilir Türkçe Söyleyenler: Eren Kırmızıaltın- H. Alpay Öznazik Redaksiyon: Hüsnü Bilir Dizgi: İsmet Erdoğan Kapak: Ali İmren

ÖZGEÇMİŞ Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası nın Kurduğu Hükümet Rejimi (1998)

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

Sivil Düşün bir Avrupa Birliği programıdır.


4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

Üniversiteler İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu İzmir KOÇ ÜNİVERSİTESİ

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

SPoD, Ruh Sağlığı Çalıştayının 5 incisini Düzenledi

Transkript:

AVRUPA BĐRLĐĞĐ ĐNDE YENĐ KÜLTÜREL DĐNAMĐKLER: BĐRLĐKTE YAŞAYABĐLME ĐÇĐN YENĐ BĐR PARADĐGMA ARAYIŞINDA KOSMOPOLĐTANĐSM* Bu tebliğ; Avrupa Birliği inde değişen ekonomik, sosyal ve kültürel dinamikler,konferansı Avrupa Birliği nde Değişen Dinamikler oturumunda, sunulmuştur. 18 Ekim, 2006, Ankara TEPAV ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Nilüfer NARLI Giriş Đngiltere başbakanı Tony Blair, 17 Ekim de çarşafın segregasyona temel teşkil ettiğini söylerken Müslümanların entegrasyon ve çok-kültürlülük arasında bir denge kurması gerektiğini de vurguladı. Blair in bu sözleri bugün Avrupa Birliği nin karşılaştığı temel kültür dinamiği ikilemini görülebilir kılıyordu. Çarşaf kültürel ve dini farklılığı vurgularken, giyen kişiyi sadece farklılaştırmıyor, aynı zamanda toplumdan ayırabiliyor. Farklılıklar sosyal segregasyon ve çatışma çıkarmadıkca kabul edilebiliyor. Kültürel farklılklar, evrensel değerler ve ilkeler ile tenakuza düşmedikce ve toplumsal çatışma yaratmadıkça, korunacak zenginlik olarak kabul edilebilir. Farklılıklara rağmen nasıl uyum için yaşabileceğiz? Demokrasinin temel unsurlarından birisi farklılıkların birlikte yaşayabildiği bir sosyalsiyasi çevre ve hukuk düzeninin oluşturulmasıdır. Demokrasinin vazgeçilmez koşulları olan serbest seçimler; vatandaşın siyasi katılımı, fikir özgürlüğü ve toplanma hürriyeti gibi temel siyasi haklar ve hukuk devleti gibi koşullar demokrasiyi güçlendirecek ve sürdürecek kültür eksik ise, demokrasi kırılganlaşacaktır. Avruap Birliği üyesi ülkeler ve aday ülkeleri ilgilendiren en önemli meselelerinden birisi, faklılıkların düşmanlıklara dönüşebildiği bir ortamda nasıl birarada yaşayabiliriz sorusudur. Bu tebliğin ele aldığı sorunsalı şöyle tanımlayabiliriz: Farklılıkların, özellikle dini ve kültürel farklılıkların siyasi gerilim ve çatışmalara dönüştüğünü gözlemlediğimiz bir dönemde, birlikte yaşabilmemiz için nasıl bir kültürel proje ve paradigmaya ihtiyaç var. Bu kültürel projenin oluşmasında yeni kültürel dinamikleri hangi kaynaklarda ve düşünce sistemlerinde bulubiliriz. Soğuk Savaşı sonrasında barış inşa edebilmek için nasıl bir dünya düzenine ve felsefeye ihtiyaç var sorusu tekrar karşımıza çıktı. Bu sefer sorun daha karmaşık. Savaşlar eskisi gibi sadece devler ve onların iyi tanımlanmış ordular arasında geçmiyor; devlet dışı örgütler de yeni bir aktör olarak ortaya çıktı. Bu asitmetrik savaşta, konvansiyonel savaşlarda olduğu gibi düşman tanımı yapılırken asker ve silah gücü dışında başka ölçütler ve parametreler göz önüne alınıyor. Her yerde her zaman karşımıza çıkacak görünmez bir düşman varlığı kavramı ile karşı karşıyayız. Bu görünmez düşman aranırken, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde göçmenler referans olabiliyor. 1

Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan entegrasyon sorunu ve son on yılda sayıları artmış olan kaçak göçmenler Avrupa da yaşanan birçok sosyal sorunun nedeni olarak görülebiliyor. Dünyanın birçok bölgesinde acil çözüm bekleyen kemikleşmiş çatışmalar dünya barışına engel oluştururken, 11 Eylül 2001 sonrasında Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa da Arap ve Müslüman göçmen kökenli kişiler önyargılar ve ötekileştirme nedeni ile muhtelif sorunlar yaşamaya başladılar. Avrupa kentlerinde artan suç oranları, holiganism, uyuşturu sorunu ve terörism gibi sorunlar göçmenlerle ilişkili olarak algılanıyor. Medyada bu konular dile getirilirken, göçmenler sadece stereotipler olarak değil, öteki ve şeytanlaştırılmış öteki olarak sergilenebiliyor. Sorun çıkaran ve suça karışmış birisi medaydaki anlatımında sık sık sorun çıkaran insan bir birey olarak değil, bir etnik ve dini grubun üyesi olarak ele alınıyor. Olumsuz bir anlatımda kültürcü argümanlar verilebiliyor. Avrupa nın 11 Eylül ü olarak görülen Madrid (11 Mart 2004) ve Londra (7 Temmuz 2005) bombalamalarında çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi ve terör örgütü Al Kaide nin hunhar eylemi ile karşılaşan Avrupalılar, Hollandalı yönetmen Teo Van Gogh un yaptığı bir film nedeni ile Faslı bir kişi tarafından öldürülmesi (2004) ile infial yaşadılar. Ülkede yaşayan Müslümanlara karşı önyargılar güçlenmeye başladı. Bu süreç Avrupa Birliği ülkerinde göçmenlik yasasında, göçmenler lehine olmayan yeni düzenlemelere yol açabiliyor. Yeni gelenlerin entegrasyonu için dil eğitimi olumlu bir gelişme olarak algılanabilir. Entegrasyon Sorunları ve Çok-Kültürlülüğün Đflası Tartışması Göçmenler ile ilgili sorunlar ve terör dile getirilirken, Avrupa ülkerinin uzun yıllardır benimsediği çok-kültürlülük de eleştirilerin hedefi oldu. Hem liderler, hem de entellektüeller çok-kültürlülüğü, şu argümana dayanarak eleştirmeye başladılar: Demokrasinin sürdürülmesinde temel olan evrensel normları hiçe sayması ve kültürel farklılıklardan farklı hukuk uygulaması talep ederek hukuk birliğini bozması, ve de kültürel farklılıklardan demokratik ilkelerle çelişen siyasi talepler üretmesi. Örneğin, 2004 yılında Alman Başbakanı, Gerhard Schroeder, Göçmenlerin Alman yasalarına uyması ve Almanların demokrasi uygulamalarını kabul etmesini vurguladı. Schroeder ayrıca, demokrasinin hukuk dışı paralel toplumları ve yaşam alanlarını asla tolere etmeyeceğini 1 söyledi. Bu konuşmalar yapılırken, Almanya da diğer bir eleştiri de camiler etrafında oluşan paralel toplumlarda nefret vaizleri nin üstlendiği ve Müslümanları yanlış yönlendirdiği dile getirildi. 2 Benzer görüşler bugünün Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından Hıristiyan Demokratik Birliğin, Aralık 2004 yıllık toplantısında da dile getirilmişti. Sayın Merkel konuşmasında, göçmenlerin Almanya nın normlarına saygı göstermesini ve kabul etmesinin önemini vurgulayan cümleler kullanmıştır. Hıristiyan Demokratik Birliğin 2005 yılında yapılan yıllık toplantı konuşmasında ise çok-kültürlü toplumun başarılı 1 Bu alıntı için bkz: Germans argue over integration ( Almanlar Entegrasyonu Tartışıyor ), Ray Furlong, BBC News, Berlin 30 Kasım, 2004. http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/4056109.stm. Ayrıca bkz: Germany s Second Unification ( Almanya nın Đkinci Birliği ), Claus Christian Malzahn, Der Spiegel, Nisan 6, 2006. http://service.spiegel.de/cache/international/0,1518,410102,00.html. 2 Çok kültürlülük ve göçmenlerin entegrasyon sorunları tartışmaları için bkz: http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/4056109.stm. 2

olamıyacağını 3 anlatmış ve çok-kültürlülülüğün iflas ettiğini 4 söylemiştir. Çokkültürlülük başat kültüre tehdit oluşturmadığı takdirde destekleniyordu. Fakat bugün çok-kültürlülük kültürel farklar üzerinden siyaset yapmak isteyenlere argüman üretebileceği ve toplumsal yarılmalara yol açabileceği için tehdit oluşturuyor. Almanya daki çok-kültürlülük tartışmaları Đngiltere de de yankılandı. Lord Tedbit çok-kültürlülük değil entegrasyon gerekli görüşünü dile getirerek göçmenlerin topluma uyum sağlaması ve entegre olamasının önemini bir sorun olarak sergilemiştir. Lord Tedbit, son 10 yıldır çok-kültürlülüğü eleştirdiğini ve toplumları toplum yapanın kültür olduğunu; ve insanları ırk, din ve dile göre farklılaştırmanın ve buna dayalı kimlik ve örgütlenme oluşturmanın kültürel ayrılıkçılığa yol açaçağını belirtmiştir. 5 Çok-kültürlülüğün, Avrupa da yaşanan göçmen ve entegrasyon sorunlarını karmaşık bir hale getirmesi ve toplumun geçmişten getirdiği köklü kültürü tehdit etmesinin yanı sıra, topluma yeni katılanlara da çözüm sağlamadığı görüşleri Avrupa ülkerinde, Fransa, Hollanda ve Belçika da 2004-2006 yıllarında sıklıkla çok sayıda siyaset insanı tarafından dile getirilmiştir. Çok-kültürlülükte farklı dinlere mensup insanların vatandaştan ziyade belli bir cemaat üyesi olan dini azınlık olarak ortaya çıkması entegrsyon sorununu karmaşıklaştırmaktadır. Siyasetçilerin yanısıra, birçok entellektüel çok-kültürlülüğün geçerliliğini yitirdiğini ve kültürel ayrılıkçılığa yol açtığını tartışmaya başlamıştır. Fransız sosyolog Gilles Kepel, "Islam and the West" kitabında çok-kültürlülüğün eleştirisini yaparken Islamcıların çok-kültürlülüğü benimsemelerinin en önemli nedeni olarak Đslami normlara dayalı bir sosyal yaşamı tesis etmek için dini ve kültürel farkılıkları çokkültürlülük argümanlarına dayanarak meşrulaştırma çabası olarak gösterir. Oxford Üniversitesi nde 2006 yılı Haziran ayında yapılan çok-kültürlülüğün gözden geçirilmesi atölye çalışmasında birçok Avrupalı entellektüel; çok-kültürlülüğün yarattığı sorunları ve mevcut entegrasyon, önyargı ve kültürel çatışma sorunlarına da çözüm önerileri üretemediğini tartıştılar. 6 Fransa da 2005 yılında Aralık ayında çıkan isyanlar ve çok sayıda arabanın yakılması göçmenlerin entregrasyon sorununu tekrar gündeme getirdi. Eğitim sisteminde yeni uygulamalar, her bir göçmenin yaşadığı ülkenin dilini öğrenmesi, din derslerinin yaşanan ülkenin dilinde yapılması alınacak temel tedbirler olarak öne çıktı. Din derslerinin ve dini hizmetlerin devlet denetimden geçmesi düşüncesi, şimdiye kadar din ve devlet işlerini tamamen ayıran Batı Avrupa ülkerini Türkiye modelinde olduğu gibi devletin dini regule etmesi fikrine yaklaştırdı. Son yıllarda AB ülkelerine Islamcılığın bir soruna dönüşmesi, din-devlet ilişkilerinde yeni bir model 3 Merkel in konuşmaları için bkz: Germans argue over integration ( Almanlar Entegrasyonu Tartışıyor ), Ray Furlong, BBC News, Berlin, 30 Kasım, 2004. http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/4056109.stm. Merkel in 2005 yılındaki konuşmasından alıntı için bkz: International Workshop on the Reassessing multiculturalism in Europe, Critical debates, changing policies and concrete practices. International Workshop, University of Oxford, 30 Haziran 1 Temmuz 2006. 4 Bkz: Multiculturalism Fails in Germany ( Almanya da Çok-kültürlülüğün Đflası ) Michael Burker, http://www.garnertedarmstrong.ws/mark_wordfroms/manews0058.shtml. 5 Bkz Lord Tebbit in Integration not Multiculturalism ( Çok-kültürlülük Değil, Entegrasyon ), http://theconservativevictory.blogspot.com/2005_08_01_theconservativevictory_archive.html. 6 Bkz, International Workshop on the Reassessing multiculturalism in Europe, Critical debates, changing policies and concrete practices. International Workshop, University of Oxford, 30 Haziran 1 Temmuz 2006. 3

arayışına yol açtı. Laik bir devlettin niçin Diyanet Đşleri Teşkilatı ile dini regüle etmesini eleştiren Alman ve Fransız entellektüelleri, Türkiye modelini bugün bir çözüm olarak görüyor. Yani çok-kültürlü proje bağlamında herbir dinin özerk dini cemat tarafından yönlendirlmesi anlayışından vazgeçiliyor. Din eğitimi, göçmenlerin tam entegrasyonu açısından ele alınıyor. Tüm bu tartışmalar çok-kültürlülüğün aşağıdaki endişeler ile birlikte anılmasına yol açtı. Kültürel ayrılıkçılık; paralel toplumların ortaya çıkarak devletin bütünlüğüne tehdit oluşturması; sosyal ve siyasi dayanışmanın çökmesi; ve kültürel ve dini farklılıklara dayalı siyasi taleplerin yapılması (Đngiltere örneğinde olduğu gibi Müslümanların aile hayatını düzenleyen farklı hukuk uygulaması fikrini desteklemesi 7 ). Burada şu soru karşımıza çıkıyor, dünya barışını ve demokrasiyi sürdürmek ve güçlendirmek için yeni paradigma temelini oluşturacak felsefeyi nerede aramalıyız? Amerika Birleşik Devletleri gibi çok-kültürlülüğün başarılı olduğu düşünülen bir ülkede bile çok-kültürlülük sorgulanmaya başlandı. Yakın zamana kadar eriten bir potada yeni gelenlerin Amerikan vatandaşı olarak entegre olduğu düşünülürken, bugün soğuk bir karışık salata tabağında farklı etnik grupların farklı şekil ve özellikilerini koruyarak yan yana durduğu görüşü ortya çıktı. Kültürel karışım ve bir potada erime olmadığı düşünülmeye başlandı. 8 Kosmopolitanism, Yeni bir Paradigma ve Kültürel Proje Kosmopolitanism, birlikte barış içinde yaşamak için kavramların ve uygulamaların oluşması için başvurulacak bir felsefe olarak yeni açılımlar getirebilir. Eski Yunan filozoflarına dayanan kosmopolitanism, farklılıkların birlikte yaşaması için gereken kültürel bir projenin oluşmasına temel teşkil edebilir. Kosmopolitanism, Yunanca kelime olan kosmopolitês ( dünya vatandaşı ), kelimesinden türemiştir ve geniş bir sosyal-siyasi felsefeye hakimdir. Tüm insanlığa mal olmuş bir filozof Sokrates e kadar giden kosmopolitan felsefeye eski Yunan da en büyük katkıyı Sokrates'in öğrencisi Kinik filozof Sinoplu Diogenes (MÖ 412-323) yapmıştır. Kendisine nereden geldiği sorulduğunda; dünya vatandaşıyım [kosmopolitês] demiştir. 9 Ortaçağlardan geçerek Aydınlanma Çağına gelene kadar kosmopolitan fikirlere rastlanmadığı söylenebilir. Rönesans (14.-16. ıncı yüzyıllar) ile eski Yunan ve Latin klasikleri tekrar okunmaya başlanmıştır. Humanist felsefe kosmopolitan fikirleri destekleyen görüşleri içerir. Humanist felsefenin temsilcilerinden Hollandalı Desiderius Erasmus Roterdamus (1466-1536) 10 kosmopolitan fikirleri telefuz etmiştir. Kosmopolitanismin tekrar yeşermesinde, ilk modern tabii hukuk teorisi ve Aydınlanma felsefesi, insanın rasyonel bir varlık olduğu ve insan hakları 7 Bkz: Alan Travis and Madeleine Bunting, British Muslims Want Islamic Law and Prayer at Work, The Guardian, Kasım 30, 2004 8 Bkz: http://www.immigrationwatchdog.com/?p=931. 9 Bkz: Diogenes Laertius: Lives of the Eminent Philosophers (1925), tercüme eden R. D. Hicks (Loeb Classical Library). Diogenes Laertius: Lives of the Eminent Philosophers, tercüme eden C.D Yonge. http://classicpersuasion.org/pw/diogenes/. 10 Bkz: Botley, Paul. Latin Translation in the Renaissance: The Theory and Practice of Leonardo Bruni, Giannozzo Manetti and Desiderius Erasmus. London: Cambridge University Press, 2004. 4

nosyonlarının tartışılması ile önemli bir katkı sağlamıştır. Đlk modern tabii hukuk teorisinin sekülerleştirici eğilimleri, tüm insanlığın benzer nitelikleri paylaştığı, tabii hukuk altında insan hakları ve tüm insanlığın bir bütün oluşturduğu fikirleri ile kosmopolitan felsefenin sosyal-siyasi temeline katkıda bulunmuştur. Đkinci katkı tabii hukuk teorisi ile sosyal sözleşme arasındaki bağlantı ile açıklanabilir. Sosyal sözleşme teorileri ne kadar ulus devletlere odaklansa da, uluslararası hukuk kanunlarının oluşturulması ve tüm devletlerden oluşan uluslararası bir topluluğun uluslararası kanunlara uygun hareket etmesi fikri ile kosmopolitan siyasi-hukuk düşüncesini temellendirir. Büyük filozof Immanuel Kant ( 1724-1804) kosmopolitan siyasi felsefeye ve hukuk anlayışına çok büyük katkıda bulunmuştur. Kant, "Perpetual Peace" 11 kitabında ulus devletlerin kendi içlerinde cumhuriyetçi fikirlere göre düzen oluştururken, ulusalararası bir birlik içinde, gönüllü olarak yer almaları, ve kendi vatandaşlarının insan haklarına saygı gösterirken, yabancıların da insan haklarına saygılı olmalarının barış tesis etmekte önemli olduğunu belirtir. Kant ayrıca anayasa hukuku ve uluslararası hukuk alanları dışında üçüncü bir kamu hukuk alanı olarak kosmopolitan hukuk anlayışını ortaya atmıştır. Kosmopolitan hukuka göre vatandaşlar sadece bir ülkenin vatandaşı olarak değil, aynı zamanda dünya vatandaşı olarak da haklara sahiptir. Kant ın kosmopolitan hukuk anlayışı bügün varolan Uluslarası Hukuk Mahkemesi nin temellerini oluşturmuştur. Faydacılık felsefesinin temsilcisi Jeremy Bentham (1748-1832) 12, tüm devletlerin ortak ve eşit faydası fikri ile kosmopolitan bir argüman sunmuştur. Đskoçyalı ekonomist ve filozof Adam Smith (1723 1790) 13 ise uluslarası ticareti destekleyen ve hertürlü gümrük sınırlamalarının kalkması gerektiği belirtilen fikirleri ile kosmopolitan bir ticaret hayatının ve anlayışının gerçekleşmesine ışık tutmuştur. Türkiye nin geçmişe dayanan heterodoks din anlayışı kosmopolitanism ile uyumludur. Mevlana Celalettin Rumi (1207-1273) gibi büyük düşünürlerin sonsuz hoşgörü, insanlığın birliği anlayışı, insanlığın ortak rasyonel aklı paylaştığı ve kim olursa olsun bir insanın bize katılabileceği görüşleri ile kosmopolitan anlayışa etik ve sosyalfelsefe boyutlarında büyük katkıda bulunmuştur. Tüm bu filozofların katkısı ileri götürülerek ve kosmopolitanism üzerinde çalışmalar yapılarak, siyasi ve kültürel düzlemlerde aşağıdaki temel fikirlerlere dayanan yeni kavramlar geliştirilebilir: Kültürel düzlemde, kosmopolitanism, birlikte yaşamak için gereken kavramları içinde taşıyan şu aşağıdaki önermeleri destekler: 11 Bkz: Caspian Richards. A commentary on the Perpetual Peace of Immanuel Kant, Journal for Interdisciplinary and Cross-Cultural Studies. Vol 2, 1999. 12 Bkz: Jeremy Bentham, Principles of International Law; A Protest Against Law Taxes; Supply without Burden; ve Tax with Monopoly, The Works of Jeremy Bentham, ed. John Bowring, Cilt. 2.. New York: Russell & Russell, 1962. 13 Adam Smith. An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations. London: Methuen and Co Ltd, ed. Edwin Cannan, 1904 Fifth Edition. Kitabı okumak için http://www.econlib.org/library/smith/smwn.html. 5

Đnsanlığın birliği; insanları farklı siyasi sistemler içinde yaşamalarına rağmen doğaları gereği birlikte harmoni içinde yaşama eğilimi; faklılıkların tolere edilmesi; tüm rasyonel insanların aynı moral topluluğun bir parçası olduğu; bireyin kendi yaşam felsefesini oluştururken, farklı kültürleri harmanlaması ve bu sentezi kendine mal etmesi. Siyasi düzlemde, kosmopolitanism şu aşağıdaki önermeleri içierir: Tüm insanlığın birlikte yaşadığı dünya devleti veya düzeni oluşturma; uluslararası norm ve standartlarda oydaşmaya varılması; Tüm insanların temel hak ve özgürlüklerini teminat altına alacak uluslarası hukuk. Sonuç Kosmopolitanism; bireyleri cemaat kimliği ile tanımlayan ve dayanışma ve de örgütlenme sistemini bu doğrultuda oluşturarak bireyleri kültürel kompartmanlarda yalıtan ve kültürel ayrılıkçılığa yol açan çok-kültürlülüğe alternatif olabilir. Bu argümanı geniş platformlarda tartışmak ve olgunlaştırmak gerekir. Bu tartışmaların yapılabilmesinde üniversitelere, düşünce kuruluşlarına ve medyaya önemli rol düşüyor. Medyanın rolünü tartışmadan önce, eğitim sisteminin dayandığı felsefenin ne olduğunu irdelememiz gerekiyor. Birçok ülkede eğitim sistemi bize nereye ait olduğumuzu öğretme çabası içinde ait olduğumuz ülke, sosyal grup ve aile hakkında güçlü kimlik değerleri aşılar. Đnsanların doğal bir bağ ile birbirine bağlı olduğu görüşünden ziyade, konvansiyonel siyasi bağları anlatmaya ve güçlendirmeye çalışır. Milli birlik ve bütünlük şuuru biz ve onlar zıtlığı üstünden kurgulanır; yabancı korkusunu ve düşmanlığı besleyecek görüş ve duygular aşılanabilir. Bu anti-kosmopolitan bir anlayıştır ve bizim grup hariçindekileri ve onların kültürünü dışlar hatta ötekileştirir. Bu anlayış birlikte barış ve harmoni içinde yaşama kültürününün gelişmesini engeller ve tohumlarını yok edebilir. Đnsan hareketliliğinin küreselleştiği, sürekli olarak yabancı ve öteki ile karşılaşmalar ve birbirinin kültürüne karşılıklı nüfus etmelerin arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyada eğitim sistemi, medya ve liderlere düşen görev birlikte harmoni içinde yaşamamızı sağlayacak kültürün inşası için teşvik edici ve destekleyici bir tavır almalarıdır. Liderler söylemlerinde ve eylemlerinde, eğitim sistemi müfredat ve eğitim felsefesinde kosmopolitan dünya görüşünü desteleyebilir. Tarih kitaplarında hertürlü ayrımcı ve önyargılı cümlelerin elenmesi, kültürler-arası etkileşim ve iletişim derslerinin konması, karşılaştırmalı din tarihi okutulması son derece önemlidir. Öğretmenlerin kosmopolitan bir anlayışı öğrencileri ile paylaşmaları, öğrencileri dar kalıplar ile düşünce üretmekten kurtulabilir ve vizyon sahibi kosmopolitan bir birey olmalarını sağlar. Bireyin sosyalleşmesi ve sosyal normları benimsemesinde rolü giderek artan medya, sadece bir sosyalleşme ajanı olarak değil, aynı zamanda geniş kitleleri bilgilendiren bir kurum olarak ötekileştirme den kaçınmalıdır. Öncü rol oynayabilmek için üniversiteler ve medyanın şu üç işlevi önemlidir. Önyagı, hoşgörüsüzlük ve 6

ötekileştirmeyi teşvik eden dil kullanımına karşı çıkarak ve bunlardan kaynaklanan sorunları tartışmaya açarak birlikte yaşama kültürü projesini destekleme. Đkinci olarak, çatışmaları tırmandırabildiği gibi, medyanın çatışma çözümünde rol oynaması. Üniversite ortamında mümkün olduğu kadar farklılkların tatışılabildiği bir ortam yaratmak ve çatışma çözümü gibi dersleri teşvik etmek. Felsefe derslerinin genel eğitim ve seçmeli dersler içinde yer alması. Universitenin üçüncü işlevi siyasi kampların oluşmasını önleyici tartışma zeminleri hazırlamak ve belli bir siyasi görüşün dogmatik hakimiyetini önlemek. Benzer şekilde, medya şiddeti doğallaştırıcı bir rol oynadığı gibi, şiddete karşı bir kampanya oluşturarak barış kültürüne katkıda bulunabilir. Eğitim anlayışı; öğrencilere bireyin yurttaş olduğu bir toplumda, evrensel değerlerler ile kültürel zenginliği uzlaştıran ve evrensel insan hakları değerlerine saygılı olmanın önemini anlatmalıdır. Bu anlayışı kavrayarak benimseyen gençler kosmopolitan anlayış ile Avrupa Birliği dinamiklerine katkı yapabilirler. * Bu tebliğe konu olan kosmopolitanismin yeni bir dünya görüşü için nasıl katkıda bulunacağı sorusuna cevap ararken, Prof. Dr. Pınar Canevi ile konuya ilişkin tartışmalardan son derece yararlandım. 7