Astım Bronşiyale Olgularında Serum Glutatyon Peroksidaz, Süperoksid Dismutaz ve Malonil Dialdehid Düzeyleri ve Astım Şiddeti ile İlişkisi Aygün ÖZTOP*, Atike DEMİR**, Nurten SAYDAM***, İlhan ÖZTOP****, Emel ÇELİKTEN** * Kahramanlar Verem Savaş Dispanseri, ** İzmir Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği, *** Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, **** Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR ÖZET Astım patogenezinde, inflamatuvar hücrelerden salınan ve doku hasarında önemli rolü olan serbest oksijen radikalleri ile bunların meydana getirdiği hasarı önleyen antioksidan savunma sistemleri arasındaki dengesizliğin rolü uzun süredir araştırılmaktadır. Bu çalışmada, astımda oksidan-antioksidan dengesizliğinin rolünün ortaya konulması planlandı ve bu amaçla Ekim 1996-Mayıs 1997 tarihleri arasında akut atak nedeniyle hastanede yatan 45 astımlı olgu çalışmaya alındı. Hastalığın şiddeti, Avrupa Solunum Derneği kriterlerine göre değerlendirildi ve olgular ağır ve orta-hafif olarak iki alt gruba ayrıldı. Olgular atak sonrası stabil döneme geçtikten sonra, serumlarında lipid peroksidasyonunun ana yıkım ürünü olan malonil dialdehid (MDA) ile antioksidan sisteme ait glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve süperoksid dismutaz (SOD) düzeyleri ölçüldü ve sonuçlar kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Tüm astımlı hastalarda serum GSH-Px ve SOD düzeyleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük, MDA düzeyi ise yüksek bulundu. Ağır astım grubunda, serum GSH-Px ve SOD düzeyindeki düşüklük ve MDA düzeyindeki yükseklik kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı idi (p< 0.05). Orta ve hafif astımlı grupta ise serum GSH-Px düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05) iken, SOD ve MDA düzeyleri kontrol grubundan yüksek bulundu; ancak bu istatistiksel olarak anlamlı değildi (p> 0.05). Sonuç olarak; artmış oksidan salınımı ve azalmış antioksidan düzeyinin astım etyopatogenezinde rol oynayan ve hastalığın şiddeti ile de ilişkili olabilen faktörlerden biri olabileceğini düşündük. ANAHTAR KELİMELER: Astım, lipid peroksidasyonu, süperoksid dismutaz, glutatyon peroksidaz SUMMARY EVALUATION OF SERUM GLUTATHIONE PEROXIDASE, SUPEROXIDE DISMUTASE AND MALONYL DIAL- DEHYDE LEVELS AND CORRELATION WITH DISEASE ACTIVITY IN PATIENTS WITH ASTHMA In the pathogenesis of asthma, the role of imbalance between free oxygen radicals secreted from inflammatory cells that cause tissue injury and antioxidative defense systems has been studied for a long time. The aim of the present study was to evaluate imbalance between oxidative and antioxidative systems. The study included 45 patients with asthma treated in our hospital due to acute attack between October 1996-May 1997. We analyzed malonyl dialdehyde (MDA) the main degradation product of lipid peroxidation, glutathione peroxidase (GSH-Px) and superoxide dismutase (SOD) that two of the antioxidants in patients with asthma and compared them with the controls. Asthma severity of the patients were 239
Öztop A, Demir A, Saydam N, Öztop İ, Çelikten E. divided into two groups such as severe and mild/moderate according to the criteria of European Respiratory Society (ERS). Serum GSH-Px and SOD levels were found significantly lower and MDA level was significantly higher in all asthma patients when compared to controls. Serum GSH-Px and SOD levels were found significantly lower when compared to controls, whereas MDA levels were significantly higher in patients with severe asthma. GSH-Px level was significantly lower, SOD and MDA levels were insignificantly higher in patients with mild-moderate asthma than the controls. In conclusion, one of the factors involving in asthma pathogenesis could be increased oxidant secretion and decreased antioxidant levels which could be related to the severity of asthma. KEY WORDS: Asthma, lipid peroxidation, superoxide dismutase, glutathione peroxidase GİRİŞ Vücuttaki moleküler oksijenin %95 i enzimatik yolla suya dönüşürken, %5 ine elektron eklenmesiyle, stabil olmayan ve reaktif oksijen metabolitleri denen oksijen türevleri meydana gelmektedir (1). Oksijenden oluşan serbest radikaller (süperoksid anyonu, hidroksil radikali) veya metabolitleri (hidrojen peroksit, hipokloro asit) genel olarak serbest oksijen radikalleri olarak adlandırılır (1,2). Oksijen radikalleri hem endojen kaynaklardan (nötrofil fagositoz sistemi gibi) hem de ekzojen kaynaklardan (X ışınları, sigara vb.) köken alabilmektedir. Serbest oksijen radikalleri, hücrelerin lipid, protein gibi tüm önemli bileşiklerine etki ederler. Ancak serbest radikallere karşı en hassas olan lipid molekülleridir. Serbest oksijen radikalleri poliansatüre yağ asitlerini etkileyerek lipid peroksidasyonuna yol açarlar. Nonenzimatik lipid peroksidasyonu sonucu alkanal, malonil dialdehid (MDA), aldehid ürünler ve hidrokarbon gazları (etan gibi) oluşmaktadır. Lipid peroksidasyonunun bir göstergesi olarak, ana yıkım ürünü olan MDA seviyesi ölçülmektedir (3-6). Reaktif oksijen türlerinin oluşumu ve bunların meydana getirdiği hasarı önlemek için vücutta geliştirilen savunma mekanizmaları antioksidan savunma sistemleri veya kısaca antioksidanlar olarak bilinirler. Bu savunma, radikal oluşumunu önleme, radikali ortamdan uzaklaştırma, radikallerin neden olduğu hasarın tamiri ve tamir edilemeyen moleküllerin eliminasyonu gibi farklı düzeylerde işlemektedir. Enzimatik antioksidanlardan süperoksid dismutaz (SOD) süperoksid anyonunun temizlenmesinde, glutatyon peroksidaz (GSH-Px) hidrojen peroksit ve hidroperoksitlerin inaktive edilmesinde rol oynar (3,4). Serbest oksijen radikalleri; lenfosit, eozinofil, nötrofil gibi inflamatuvar hücrelerden salınarak inflamasyon alanındaki doku hasarında da önemli rol oynarlar. Astımın hava yolunun kronik inflamatuvar bir hastalığı olması ve inflamatuvar reaksiyonun bir parçası olarak da astımda oksijen radikallerinin salınması serbest oksijen radikallerinin astım patofizyolojisinde rolü olduğunu düşündürmektedir (2). Normalde solunum yolu epitelinin endojen ve ekzojen serbest radikal yüküne karşı antioksidan enzim (örneğin; SOD, GSH-Px, katalaz) ve moleküllerle (örneğin; vit A, C, E) korunduğu ve alt solunum yolu epitel sıvısında plazma düzeyinden 100 kat daha fazla GSH-Px olduğu bildirilmektedir (1). Biz de astım patogenezinde oksidan-antioksidan dengesizliğinin rolünü belirlemek ve astımın şiddeti ile serum GSH-Px, SOD ve MDA düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya koymak amacıyla bu çalışmayı planladık. GEREÇ ve YÖNTEM Ekim 1996-Mayıs 1997 tarihleri arasında İzmir Göğüs Hastalıkları Hastanesi nde astım atağı nedeniyle yatırılmış olan 45 olgu çalışmaya alındı. Diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı gibi ek hastalığı olan ve sigara kullanan olgular çalışma dışı bırakıldı. Olgular standard öykü ve fizik muayene ile değerlendirildikten sonra Avrupa Solunum Derneği kriterlerine göre atak öncesi astım şiddetleri araştırıldı (7). Buna göre; olguların 28 i ağır, 17 si de orta ve hafif astımlı olup, hepsi tedavi almakta idi. Aynı yaş grubunda olan ve allerji öyküsü, akciğer veya akciğer dışı herhangi bir hastalığı bulunmayan ve sigara kullanmayan 20 sağlıklı birey kontrol grubu olarak alındı. Hastalardan atak sonrası stabil döneme geçtikten sonra (hastaneden taburcu edilmeden önce) 10 cc düz kan alındı, santrifüj edilerek serumu ayrıldı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Biyokimya Anabilim Dalı nda değerlendirildi. GSH-Px aktivitesi, Randox Laboratuvarı nın Ransel kitiyle, SOD aktivitesi Ransod kitiyle ölçüldü. MDA ölçümü lipid peroksidasyon analizi ile tiobarbitürik asit reaktivitesi (TBAR) metodu ile manüel olarak gerçekleştirildi. 240
Astım Bronşiyale Olgularında Serum Glutatyon Peroksidaz, Süperoksid Dismutaz ve Malonil Dialdehid Düzeyleri ve Astım Şiddeti ile İlişkisi İstatistiksel Analiz Veriler Student s t-testi ile değerlendirildi. SONUÇLAR Çalışmaya alınan 45 hastanın 18 i erkek, 27 si kadın olup, ortalama yaşları 34 ± 2 (15-54) yıl idi. Yirmi sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubunun ise 8 i erkek, 12 si kadın olup, ortalama yaşları 32 ± 6 (18-53) yıl idi. İki grup arasında yaş dağılımı yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p> 0.05). Olguların tümü β2-agonist, kortikosteroid ve teofilin tedavisi alıyorlardı. Ağır, orta-hafif derecedeki astımlı olgular ile tüm astımlı olguların kontrol grubu ile karşılaştırmalı GSH-Px, SOD ve MDA değerleri Tablo 1 de gösterilmiştir. Serum GSH-Px ve SOD düzeyleri astımlı hastalarda kontrol grubundakilere göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük (p< 0.05); serum MDA düzeyi ise astımlı hastalarda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek bulundu (p< 0.05) (Tablo 1, Şekil 1, 2, 3). Ağır astım grubunda serum GSH-Px ve SOD düzeyi kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük (p< 0.05), serum MDA düzeyi ise anlamlı oranda yüksek bulundu (p< 0.05) (Tablo 1, Şekil 1, 2, 3). Orta ve hafif astım grubunda serum GSH-Px düzeyi kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük (p< 0.05) bulunurken; serum SOD ve MDA düzeyi kontrol grubuna göre yüksek olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı değildi (p> 0.05) (Tablo 1, Şekil 1, 2, 3). Ağır astım grubu ile orta ve hafif astım grubu karşılaştırıldığında ağır astım grubunda serum GSH-Px ve SOD düzeyleri orta ve hafif astım grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük, MDA düzeyi ise anlamlı derecede yüksek saptandı (p< 0.05) (Tablo 1, Şekil 1, 2, 3). TARTIŞMA Serbest oksijen radikalleri lipid peroksidasyonunu başlatarak, protein yapısını değiştirerek ve hücre membranlarından araşidonik asit salınımını arttırarak, hem direkt hem de indirekt yolla hava yolu düz kasının kasılmasına yol açar. Bunun yanısıra sekresyonları ve vasküler geçirgenliği arttırır, kemoatraktanların salınım ve sentezini uyarır, beta adrenoseptör fonksiyonunu bozar ve epitel harabiyetine yol açarak hava yolu reaktivitesini arttırır. Astımda gözlenen bu patofizyolojik değişikliklerin yanısıra astımlı hastalarda inflamatuvar hücrelerden serbest oksijen radikalleri salınımının arttığının ve antioksidan düzeyinin azaldığının gösterilmesi astım patogenezinde oksidan-antioksidan dengesizliğinin rol oynadığını düşündürmektedir (2). Oksidan ürünlerle başlatılan lipid peroksidasyonu, savunma sisteminin yeterli olmaması durumunda hidroperoksid, MDA gibi düşük stabiliteli ve yüksek toksisiteye sahip reaktif lipid peroksidasyon ürünlerinin artışına yol açmaktadır. Bu ürünler amino grubu, fosfolipid ve nükleik asit gibi değişik biyomoleküllere bağlanarak toksik etkilerini çok uzak bölgelere yayabilmektedirler. Tablo 1. Astımlı olgular ve kontrol grubunun GSH-Px, SOD ve MDA değerleri. Tüm astımlı Ağır Orta-hafif Kontrol olgular GSH-Px ortalama 277.21 ± 85* 225.08 ± 60** 363.06 ± 33* 476.20 ± 51 (U/L) (134-420) (134-315) (318-420) (354-544) SOD ortalama 11.93 ± 4.7# 9.08 ± 2.5## 16.61 ± 3.3 14.93 ± 4.5 (U/mL) (3.9-25.5) (3.9-12.4) (12.8-25.5) (9.2-24.3) MDA ortalama 1.41 ± 0.49φ 1.69 ± 0.45φφ 1.00 ± 0.15 0.96 ± 0.18 (nmol/ml) (0.6-2.8) (1.2-2.8) (0.6-1.2) (0.55-1.15) * Serum GSH-Px düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). ** Serum GSH-Px düzeyi orta-hafif astımlı grup ile kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). # Serum SOD düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). ## Serum SOD düzeyi orta-hafif astımlı grup ile kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). φ Serum MDA düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı oranda yüksek (p< 0.05). φφ Serum MDA düzeyi orta-hafif astımlı grup ile kontrol grubuna göre anlamlı oranda yüksek (p< 0.05). 241
Öztop A, Demir A, Saydam N, Öztop İ, Çelikten E. 500.000 450.00 400.00 350.00 GSH-Px (U/L) 300.00 250.00 200.00 150.00 100.00 50.00 0.00 Tüm olgular Ağır Orta-hafif Kontrol * Kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). ** Orta-hafif astımlı grup ile kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). Şekil 1. Astımlı olgular ve kontrol grubunun GSH-Px değerleri. 18.00 16.00 14.00 12.00 SOD (U/mL) 10.00 8.00 6.00 4.00 2.00 0.00 Tüm olgular Ağır Orta-hafif Kontrol * Kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük (p< 0.05). ** Orta-hafif astımlı grup ile kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük (p< 0.05). Şekil 2. Astımlı olgular ve kontrol grubunun SOD değerleri. Oluşan lipid peroksidlerinin (MDA) serum düzeyinin astımlı hastalarda kontrol grubuna göre belirgin olarak arttığı pekçok çalışmada gösterilmiştir (8-12). Özaras ve arkadaşları, tedavi öncesi ve bir aylık salmeterol inhaler ve flutikazon inhaler tedavi sonrası serum MDA düzeyini karşılaştırmışlar, tedavi sonrası MDA düzeyinin azaldığını, ancak kontrol grubuna göre hala yüksek olduğunu saptamışlardır (13). Amatuni ve arkadaşları ise bronşiyal astımlı ve kronik bronşitli hastaların serumlarında MDA düzeyini ölçmüşler ve klinik semptomların şiddeti ile anlamlı korelasyon olduğunu gözlemişlerdir (8). Astımın şiddeti ile serum MDA düzeyi arasında anlamlı korelasyon olduğu başka çalışmalarda da gösterilmiştir (10,11). Vural ve arkadaşları, son bir ayda tedavi almayan astımlı hastalarda serum MDA düzeyinin anlamlı olarak yüksek olduğunu saptamışlardır (14). Bizim çalışmamızda da litera- 242
Astım Bronşiyale Olgularında Serum Glutatyon Peroksidaz, Süperoksid Dismutaz ve Malonil Dialdehid Düzeyleri ve Astım Şiddeti ile İlişkisi 1.8 1.6 1.4 1.2 MDA (nmol/ml) 1.0 0.8 0.6 0.4 0.2 0 Tüm olgular Ağır Orta-hafif Kontrol * Kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek (p< 0.05). ** Orta-hafif astımlı grup ile kontrol grubuna göre anlamlı oranda yüksek (p< 0.05). Şekil 3. Astımlı olgular ve kontrol grubunun MDA değerleri. tür verileriyle uyumlu şekilde ağır astımlılarda serum MDA düzeyi hafif-orta astımlılara göre belirgin yüksekti. Serbest radikallere karşı savunma aşamasının ilk basamağı olan SOD, oksijen radikal aktivitesinin indirekt göstergelerinden biridir. Stabil astımlılarda plazma antioksidan düzeyinin sağlıklı kişilere oranla daha düşük olduğu tespit edilmiştir (12). Joseph ve arkadaşları, β2-agonist tedavi alan astımlı hastalarda nötrofil SOD düzeyinin kontrol grubuna göre daha düşük olduğunu saptamışlardır (15). Astımlı çocuklarda yapılan bir çalışmada, atak sırasında ve sonrası dönemde kanda SOD düzeyinin kontrol grubuna göre düşük olduğu belirtilmiştir (16). Tekin ve arkadaşları da tedavi almayan stabil astımlılarda SOD düzeyinin düşük olduğunu bildirmişlerdir (17). Astımda serbest oksijen radikal aktivitesi daima artarken, antioksidan aktivitesi artabilir veya azalabilir (14). Astımlı çocuklarda phorbol myristate acetate (PMA) ile uyarılmış eozinofillerin kontrol grubuna göre yüksek oranda süperoksid ve SOD ürettiği saptanmıştır (18). Kurosawa ve arkadaşları, 12 saat öncesine kadar β2-agonist ve teofilin tedavisi alan stabil astımlı hastalarda trombosit SOD düzeyinin kontrol grubuna göre yüksek olduğunu tespit etmişlerdir (19). Bir başka çalışmada, bronkoalveoler lavaj (BAL) sıvısında SOD düzeyi araştırılmış ve hem bronşiyal sıvıda hem de alveoler sıvıda kontrol grubuna göre fark olmadığı belirtilmiştir (20). Çalışmamızda serum SOD düzeyinin ağır astımlı grupta kontrol grubuna göre daha düşük, orta ve hafif astım grupta ise yüksek olduğunu bulduk. Bunda artmış oksidatif stresin, farmakolojik etkilenmenin ve genetiğin rolü olabileceğini düşünüyoruz. Literatürde de benzer SOD sonuçlarının bulunduğu gözlenmiştir (15,19,21). Selenyuma bağlı GSH-Px, glutatyon ile hidrojen peroksidin redüksiyonunu katalizler ve hücre membranının oksijen radikalleri tarafından hasara uğratılmasını engeller. Hem lipooksijenaz hem de siklooksijenaz yollarında ilk başlangıç olarak gerekli olan eser peroksid ürünlerinin temizlenmesini sağlayarak da etki gösterebilmektedir (22-24). Diyetteki selenyum desteği enzim aktivitesini modüle eder. Flatt ve arkadaşları, teofilin, β2-agonist, sodyum kromoglikat ve kortikosteroidlerden oluşan ilaçların değişik kombinasyonlarını kullanan 55 astımlı hastada yaptıkları çalışmada, tam kan ve plazma GSH-Px ve selenyum düzeylerinin kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük olduğunu, bu düşüklüğün astım şiddeti ile korelasyon gösterdiğini saptamışlardır (25). Ayrıca, kortikosteroid alan ve almayan hastalar arasında GSH-Px düzeyinin farklı olmadığını belirtmişlerdir. Astımlı hastalarda β2-ago- 243
Öztop A, Demir A, Saydam N, Öztop İ, Çelikten E. nist kullanımının da plazma GSH-Px ve selenyum düzeyi üzerinde etkili olmadığı bildirilmektedir (26). Astımlı çocuklarda akut atak sırasında eritrosit GSH-Px düzeyinin kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük olduğu; en az 3 ay süreyle yavaş salınımlı teofilin tedavisi alan asemptomatik hastalarda ise kontrol grubu ile benzer düzeyde olduğu bildirilmiştir (27). İnhale steroid kullanan hafif astımlı hastalarda trombosit GSH-Px düzeyi ile kontrol grubu arasında fark saptanmamıştır (28,29). Vural ve arkadaşları, astımlı hastalarda eritrosit GSH-Px düzeyinin kontrol grubuna göre anlamlı oranda yüksek, SOD düzeyinin ise düşük olduğunu tespit etmişler ve bunun nedeninin oksidatif stresin artması olduğunu ifade etmişlerdir (14). Bizim çalışmamızda da astımlı hastaların serum GSH-Px düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı oranda düşük bulundu ve bu düşüklük ağır astım grubunda daha belirgindi. Tedaviye rağmen serum GSH-Px düzeyinin düşük bulunması inflamasyon şiddeti, hastaların selenyum bakımından beslenme özellikleri ve genetik yatkınlıkla ilişkili olabilir. Ayrıca, hafif ve orta astımlı grupta serum GSH-Px düzeyinin düşük, serum SOD düzeyinin yüksek bulunmasında iki enzimin farmakolojik etkilenmesinin farklı olmasının rolü olabilir. Pekçok hastalığın patogenezinde değişen derecelerde reaktif oksijen metabolitlerinin rolünden söz edilmekle birlikte, hastalığın ilerlemesinde bunların katkıları çok kesin bilinmemektedir. Gelecekte hastalıkların tedavisinde antioksidan tedavinin önemli bir yer tutacağı öngörülmektedir. Bu nedenle serbest oksijen radikallerinin hastalıkların her basamağındaki etkileri çok iyi değerlendirilmelidir. Sonuç olarak, henüz astım patogenezinde oksidanantioksidan dengesizliğinin rolüne ilişkin görüş birliği bulunmasa da, çalışmamızın sonuçları bu dengesizliğin rolünü destekler niteliktedir. Düşük antioksidan kapasiteye sahip astımlı hastalarda hastalık aktivitesinin daha fazla olduğu dikkati çekmiştir. Ancak çalışmamızdaki hastaların ataktan hemen sonra değerlendirilmeleri ve tedavi almaları nedeniyle ilaçların olası etkileri tam olarak ekarte edilememiştir. Bu nedenle ilaç kullanmayan hastaların da katılması suretiyle gerçekleştirilecek daha ileri çalışmaların oksidan-antioksidan dengesizliğinin rolünü daha iyi ortaya koyacağına inanıyoruz. KAYNAKLAR 1. Ünlü M, Akkaya A. Reaktif oksijen metobolitleri ve akciğer hastalıkları. Solunum Hastalıkları 1999;10:207-11. 2. Barnes PJ. Reactive oxygen species and airway inflammation. Free Radic Biol Med 1990;9:235-43. 3. Gutteridge JMC. Lipid peroxidation and antioxidants as biomarkers of tissue damage. Clin Chem 1995; 41:1819-28. 4. Akkuş İ. Serbest radikaller ve fizyopatolojik etkileri. Konya: Mimoza Yayıncılık, 1995;1-55 5. Delibaş N, Özcankaya R. Serbest radikaller. SDÜ Tıp Fak. Dergisi 1995;2:11-7. 6. Cheeseman KH. Mechanisms and effects of lipid peroxidation. Molec Aspects Med 1993;14:191-7. 7. Toraks Derneği Bronş Astması Tanı ve Tedavi Rehberi. 1996;18. 8. Amatuni VG, Pogosian ES, Budagian AL. Concentration of acid-soluble metabolites, middle molecules in the blood of bronchial asthma patients. Ter Arkh 1987;59: 36-8. 9. Akkaya A, Şahin Ü, Ünlü M ve ark. Bronşiyal astmalı olgularda serum SOD ve MDA düzeylerinin araştırılması. Toraks Derneği 1. Yıllık Kongresi Bildiri Özet Kitabı. Nevşehir, 6-10 Mayıs 1996;76. 10. Boljevic S, Daniljak TG, Kogan AH. Changes in free radicals and possibility of their correction in patients with bronchial asthma. Vojnosanit Pregl 1993;50:3-18. 11. Tymchenko OH, Seredenko MM, Portnychenko VI et al. The physiological characteristics of the antioxidant properties of lipid in bronchial asthma in children. Fiziol Zh 1996;42:47-52. 12. Rahman I, Morrison D, Donaldson K et al. Systemic oxidative stress in asthma, COPD and smokers. Am J Respir Crit Care Med 1996;154:1055-60. 13. Özaras R, Tahan V, Türkmen S et al. Changes in malondialdahyde levels in bronchioalveolar fluid and serum by the treatment of asthma with inhaled steroid and beta 2-agonist. Respirology 2000;5:289-92. 14. Vural H, Uzun K, Erel Ö. Antioxidant status and lipid peroxidation in asthma. Solunum Hastalıkları 1999;10:77-83. 15. Joseph BZ, Routes JM, Borish L. Activities of superoxide dismutases and NADPH oxidase in neutrophils obtained from asthmatic and normal donors. Inflammation 1993;17:361-9. 16. Shanmugasundaram KR, Kumar SS, Rajajee S. Excessive free radical generation in the blood of children suffering from asthma. Clin Chim Acta 2001;305:107-14. 17. Tekin D, Sin BA, Mungan D et al. The antioxidative defense in asthma. J Asthma 2000;37:59-63. 18. Schauer U, Leinhaas C, Jager R, Rieger CHL. Enhanced superoxide generation by eosinophils from asthmatic children. Int Arch Allergy Appl Immunol 1991;96:317-21. 244
Astım Bronşiyale Olgularında Serum Glutatyon Peroksidaz, Süperoksid Dismutaz ve Malonil Dialdehid Düzeyleri ve Astım Şiddeti ile İlişkisi 19. Kurosawa M, Kobayashi H, Nakano M. Cu-Zn superoxide dismutase activities in platelets from stable bronchial asthmatic patients. Int Arch Allergy Immunol 1993;101: 61-5. 20. Smith LJ, Houston M, Anderson J. Increased levels of glutathione in bronchioalveolar lavage fluid from patients with asthma. Am Rev Respir Dis 1993;147:1461-4. 21. Struhar D, Kivity S, Topilsky M. Short communication quinacrine inhibits oxygen radicals released from human alveolar macrophages. Int J Immunopharmac 1992;14:275-7. 22. Beasley R, Thompson C, Pearce N. Selenium, glutathione peroxidase and asthma. Clin Exp Allergy 1991;21: 157-9. 23. Hasselmark L, Malmgren R, Zetterström O, Unge G. Selenium supplementation in intrinsic asthma. Allergy 1993;48:30-6. 24. Pearson DJ, Suarez-Mendez VJ. Abnormal platelet hydrogen peroxide metabolism in aspirin hypersensitivity. Clin Exp Allergy 1990;20:157-63. 25. Flatt A, Pearce N, Thomson CD et al. Reduced selenium in asthmatic subjects in New Zealand. Thorax 1990;45: 95-9. 26. Burgess CD, Bremner P, Thomson CD et al. Nebulized Beta-2 adrenoceptor agonist do not affect plasma selenium or glutathione peroxidase activity in patients with asthma. Int J Clin Pharmacol Ther 1994;32:290-2. 27. Bibi H, Schlesinger M, Tabachnik E et al. Erythrocyte glutathione peroxidase activity in asthmatic children. Ann Allergy 1988;61:339-40. 28. Plaza V, Prat J, Rosello J et al. In vitro release of arachidonic acid metabolites, glutathione peroxidase and oxygen-free radicals from platelets of asthmatic patients with and without aspirin intolarence. Thorax 1995;50: 490-6. 29. Stone J, Hinks LJ, Beasley Ret al. Reduced selenium status of patients with asthma. Clin Science 1989;77:495-500. Yazışma Adresi Aygün ÖZTOP İnönü Caddesi No: 237 B-Blok D: 18 Hatay/İZMİR 245