Cihannüma Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi Sayı II/2 Aralık 2016,

Benzer belgeler
İktisat Tarihi I

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ÖZET. Ağustos 2016 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri

ÖZET. Kasım 2016 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri

Ocak 2019 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri

ÖZET. Eylül 2016 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri

ÖZET. Ekim 2016 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri

Haziran 2017 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri. Ocak-Haziran 2017 Dönemi Bütçe Gerçekleşmeleri

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

ŞUBAT 2013 DÖNEMİ 2012 YILI ŞUBAT AYINDA 2,6 MİLYAR TL AÇIK VEREN BÜTÇE, 2013 YILI ŞUBAT AYINDA 1,4 MİLYAR TL AÇIK VERMİŞTİR.

MEMURUN HAYATI BORÇ ÖDEMEKLE GEÇİYOR! Yazar Editör Pazartesi, 20 Ocak :48

BODRUM BELEDİYESİ 2018 YILI İLK ALTI AY (OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ) BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ.

BODRUM BELEDİYESİ 2017 YILI İLK ALTI AY (OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ) BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ

ARALIK 2013 DÖNEMİ 2012 YILI ARALIK AYINDA 16,1 MİLYAR TL AÇIK VEREN BÜTÇE, 2013 YILI ARALIK AYINDA 17,2 MİLYAR TL AÇIK VERMİŞTİR.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

4081 SAYILI ÇİFTÇİ MALLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN UYGULAMASI

KASIM 2013 DÖNEMİ 2012 YILI KASIM AYINDA 5,4 MİLYAR TL FAZLA VEREN BÜTÇE, 2013 YILI KASIM AYINDA 6,4 MİLYAR TL FAZLA VERMİŞTİR.

Strateji Geliştirme Müdürlüğü Çarşı Mahallesi Neyzen Tevfik Caddesi Bodrum / Muğla T: F: W:

ARALIK 2012 DÖNEMİ 2011 YILI ARALIK AYINDA 18,2 MİLYAR TL AÇIK VEREN BÜTÇE, 2012 YILI ARALIK AYINDA 15,5 MİLYAR TL AÇIK VERMİŞTİR.

Mahalli İdareler Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

Türkiye de Motorlu Taşıtlardan Alınan Vergi ve Harçların Yerel Yönetim Bütçeleri Açısından Değerlendirilmesi

T.C. BOZOK ÜNİVERSİTESİ 2010 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

RAKAMLARLA DENİZLİ Nisan 2013

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

Mali İzleme Raporu Şubat 2006 Bütçe Sonuçları Öndeğerlendirme. Yönetişim Etütleri Programı

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

2018 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

VUK SĐRKÜLERĐ. Đkametgâhlarını işyeri adresi olarak gösteren hekimlerin durumu

Osmanlı Devlet teşkilatında, gerek yönetim alanında,gerekse askeri alanda bazı değişiklikler olmuştur. Bu değişikliklerin bir kısmı merkez

Mali İzleme Raporu Eylül 2005 Ön Değerlendirme

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

RAKAMLARLA DENİZLİ Haziran 2013

d. Devlet anlayışında meydana gelen değişmeler e. Savaş ve savunma harcamalarındaki artış b. Sivil toplum örgüt a. Tarafsız maliye b.

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

KORKUTELİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI

AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mart 2012, No: 28

Gelirin Kodu Başka Yerde Sınıflandırılmayan Diğer Vergiler ,

TASFİYE İŞLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ŞUBAT YILI ŞUBAT AYINDA 2,4 MİLYAR TL AÇIK VEREN BÜTÇE, 2016 YILI ŞUBAT AYINDA 2,4 MİLYAR TL FAZLA VERMİŞTİR.

T.C. BOZOK ÜNİVERSİTESİ

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

2016 Meclis Denetim Komisyon Raporu

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

1 9 9 Başka Yerde Sınıflandırılmayan Diğer Vergiler 1.000, , , , ,

6. Kamu Maliyesi Bütçe Gelişmeleri

RAKAMLARLA DENİZLİ Temmuz 2013

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

1 9 9 Başka Yerde Sınıflandırılmayan Diğer Vergiler 1.000,

Mali İzleme Raporu. İstikrar Enstitüsü MAYIS 2012 AYLIK BÜTÇE UYGULAMA SONUÇLARI RAPORU

Sayısı : VUK-40/2009-2/POS Belgesi -2, Katılım Payı -1. İlgili Olduğu Madde : Gelir Vergisi Kanunu Madde 61, 65 ve 94,

ARALIK 2015 DÖNEMİ 2014 YILI ARALIK AYINDA 12 MİLYAR TL AÇIK VEREN BÜTÇE, 2015 YILI ARALIK AYINDA 17,2 MİLYAR TL AÇIK VERMİŞTİR.

Mali İzleme Raporu Mart 2006 Bütçe Sonuçları Öndeğerlendirme. Yönetişim Etütleri Programı

T.C. BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ 2017 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

İktisat Tarihi I

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

- Ücretlere ilişkin oran binde 6,6 dan binde 7,59 a, - Bilançolara ilişkin 26,65 TL. maktu tutar 30,60 TL.ye,

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

KÜRESEL KRİZLERİN YEREL YÖNETİMLERE ETKİLERİ. Erol KAYA

T.C. MALİYE BAKANLIĞI

Tel: Fax: ey.com Ticaret Sicil No : Mersis No: (1) SAYILI TARİFE

MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

TÜRK TELEKOM BİRİKTİRME VE YARDIM SANDIĞI BORÇ VERME YÖNETMELİĞİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Avukatlık Vekalet Ücreti Gelirleri 1.000, ,75 643,75 643, ,

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AĞAÇLANDIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Mali İzleme Raporu. İstikrar Enstitüsü OCAK 2012 AYLIK BÜTÇE UYGULAMA SONUÇLARI RAPORU

SEÇİLMİŞ MEVZUAT. ( Ağustos 2001 )

1 9 9 Başka Yerde Sınıflandırılmayan Diğer Vergiler ,35 140,35 140, ,

Strateji Geliştirme Müdürlüğü Çarşı Mahallesi Neyzen Tevfik Caddesi Bodrum / Muğla T: F: W:

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ANKETİ

MART 2015 DÖNEMİ 2014 YILI MART AYINDA 5,1 MİLYAR TL AÇIK VEREN BÜTÇE, 2015 YILI MART AYINDA 6,8 MİLYAR TL AÇIK VERMİŞTİR.

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

Ders içeriği (11. Hafta)

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Güncelleme Notu. Nurhan Yentürk

2016 Mali yılı gider bütçesi Belediye Meclisince ,00.-TL olarak kabul edilmiştir. KESİN HESABIN EKONOMİK KODLARINA GÖRE HARCAMA DAĞILIMI

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış

OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56


Transkript:

Cihannüma Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi Sayı II/2 Aralık 2016, 235-239 Nadir Özbek, İmparatorluğun Bedeli, Osmanlı da Vergi, Siyaset ve Toplumsal Adalet (1839-1908), Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul 2015, 308 Sayfa, ISBN: 9786054787586 Nadir Özbek, İmparatorluğun Bedeli Osmanlı da Vergi, Siyaset ve Toplumsal Adalet (1839-1908) isimli çalışmasında, Osmanlı vergi sisteminin Tanzimat tan II. Meşrutiyet e uzanan dönemdeki yapısal sorunlarını; toplumsal ve siyasal niteliğini güncel boyutları içinde ele almayı amaçlamaktadır. Yazar eseri kaleme alırken başlangıçta amacının jandarmanın sosyal tarihini yazmak olduğunu fakat jandarma konusunun kaçınılmaz olarak kendisini vergi tahsildarlığına ilişkin uygulamaları araştırmaya yönlendirdiğini ifade etmektedir. Özbek Tanzimat sonrası dönemde, mali alanda merkezileşme ve vergi gelirlerinin arttırılması yönünde önemli değişiklikler yaşandığını ve bu değişimlerin de toplumsal ve siyasal sorunlara neden olduğunu vurgulamıştır. Çünkü bu dönemde devletin hem aşırı askeri harcamaları hem de vadesi gelmiş dış borçları dolayısıyla hazinenin nakde ihtiyacı olduğu tespitinde bulunmuştur. Özbek, Tablo 1.3 Bütçe Giderlerinin Türlerine Göre Dağılımı nda, yüzyıl boyunca bütçe giderlerinin %30 ile %50 lik bir bölümünün askeri harcamalara; %25 ile %50 arasında değişen bir oranın ise iç ve dış borç ödemelerine ayrıldığını; borç ödemeleri ve askeri harcamaların, 1846/47 yılında bütçe harcamalarının %57 sini, 1861/62 yılında %61 ini, 1875/76 da %70 ini ve 1887/88 yılında %76 sını teşkil ettiğiyle ilgili sayısal olarak hesaplanmalarda bulunarak devletin cari açığının yüksek boyutlara ulaştığı tespitinde bulunmuştur. Ayrıca 19.yy.da 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında, Osmanlı Devleti nin ciddi toprak ve nüfus kaybı yaşadığını ve 1872-1874 yılları arasında 40 milyon olan nüfusun, 1881-1893 yılları arasında 28 milyona düştüğünü vurgulamaktadır. Bu durumun ise, vergi kaynaklarında önemli azalmalara yol açarken harcama kalemlerinde bir azalma olmaması nedeniyle vergi gelirlerinin arttırılması yönündeki baskıyı arttırdığı tespitinde bulunmuştur. Bu sebeple ödemelerin karşılanabilmesi amacıyla devletin bütün bölgelerinde köylüler üzerindeki vergi yükü artmış ve vergi tabanı servet sahibi kesimlere yani kent ekonomisine kaydırılamamıştır. Özbek, bu dönemde Devletin bekası için vergi ne pahasına olursa olsun toplanmalı gibi bir anlayışın yerleştiği; bu anlayışın getirisiyle vergi tahsilinde zor kullanıldığı ve sonuç olarak; toplumsal ve siyasal hoşnutsuzlukların, vergi ödemekten kaçınma çabalarının ve vergi isyanlarının; toplumsal hayatın asli unsurları arasına girdiği tespitinde bulunmuştur. Bu hoşnutsuzluklar Rumeli de, Doğu vilayetlerinde ve imparatorluğun diğer birçok bölgesinde siyasal boyutlar kazanarak toplumsal ve sınıfsal bir nitelik taşıyan yerel ve uluslararası koşullar içinde milliyetçi renklerle ifade bulmuş; Sırp, Yunan, Bulgar ve Ermeni sorunları olarak şekil kazanmıştır. Özbek, vergi adaletsizliğinin toplumsal ve sınıfsal sorunlara yol açtığı tespitini desteklemek için Halil İnalcık ın da benzer konulara değinmiş olduğuna dikkat çekmektedir. Halil İnalcık ın, Tanzimat ın Uygulanması ve Sosyal Tepkiler isimli çalışmasında, Tanzimat ın

236 temelini malîye alanında yapılacak ıslahat çalışmalarının teşkil ettiği ve idari sahada yapılan ıslahatın ise malî merkeziyetçilik sistemini uygulamak için bir vasıta olarak kullanıldığı tespitinde bulunmuştur. Böylece merkezde geniş yetkilerle muhassılların tayini, vergi tahsil işlerini valilerin ve ayanın kontrolünden kurtarmak ve onların yaptıkları veya sebep oldukları suiistimallere son vermek gayesi güdüldüğü anlaşılmaktadır. İnalcık, 1838 de Tanzimat ın ilanıyla birlikte memur ve görevlilerin (voyvoda ve mültezimler) türlü adlar altında halktan kendileri için aldıkları her türlü resim ve aidatın kaldırıldığını aktarır. Bunların başında tayyarat ve cerâ im (zuhurata bağlı resimlerle küçük suçlar için alınan para cezaları), ikinci olarak, valilerin aldığı hazeriyye, seferiyye, kudûmiyye, teşrifiyye, mefrûşât-ı bahâ, zahire-bahâ, âyâniyye, kapı-harcı ve merkeze gönderilen diğer görevlilere ödenen mübâşirriyye, kaftanbahâ, menzil-beygiri, kolcu ve sair aidat ve üçüncü olarak da, eski avârız vergilerine bağlı olup merkezi hazine için toplanan verginin kazalarda hane başına taksim ve tahsili sırasında, ayan ve diğer görevlilerin hizmet ve masrafları karşılığında aldıkları aidatlar yer almaktadır. Ayrıca halkı en çok bezdiren âdetlerin, görevlilerin bir şehre, kasaba veya köye gittiği zaman kendisinin, maiyetinin ve hayvanlarının yiyeceğini halkın üzerine yüklemesi veya karşılığında para istemesi ve ulaklar (posta) için, toplumun beygir sağlamak mecburiyeti olduğuna değinmiştir. Eskiden beri yerleşmiş olan bu âdetlerin, merkezi otoritenin gevşediği zamanlarda, bilhassa köy halkı için, bir felaket halini aldığını aktarmaktadır. Tanzimat ın derhal uygulanmasının esaslarından birinin de angaryanın kesin olarak kaldırılması olduğuna değinen İnalcık, konuyla ilgili şu örneği vermektedir: 1838 Ağustosunda Rumeli valilerine gönderilen bir fermanda, reayayı isyana sürükleyen angarya maddesi üzerinde durulmuştur. Bu vesikada, Rumeli tarafının ileri gelenlerinin bölgelerindeki reayayı satın alınmış köleleri sayıp, çiftlik hizmetlerinde ve diğer başka işlerde ücretsiz kullanmaları, reayadan birisinin o çiftlikten ayrılıp başka bir çiftliğe gitmek veyahut başka bir işe girmek istediğinde salıvermemeleri, evlenme işlerine karışmaları gibi türlü mezalime kalkışmakta oldukları bildirilmiştir. Bütün bu tespitler neticesinde Özbek, Balkanlar daki yeni vergi politikalarının mali konularla sınırlı olmadığını ve Tanzimat öncesi uygulanan vergi politikalarının Rumeli deki köylü isyanlarının arka planını oluşturduğunu aktarmakla birlikte; İnalcık ın Osmanlı merkez yöneticilerini yaşanan olumsuz gelişmelerden sorumlu tutmamasına ve vebali daha çok mahalli uygulayıcılara yükleme eğilimi içinde olmasına eleştiri getirmiştir. İkinci olarak Halil İnalcık ın, Tanzimat ve Bulgar Meselesi isimli çalışmasında da benzer ifadeler görülmektedir. 1848 senesi sonlarına doğru Bulgaristan'ı dolaşan Fransız memurları raporlarında, başlıca hoşnutsuzluk sebeplerini şu şekilde sıralamaktadırlar: Evvelâ en mühim şikâyet mevzuu vergiye taallûk etmektedir. Meselâ, aşar tahsildarları mahsulü fazla göstererek fazla vergi almakta ve diğer memurlar da bundan hisse kopardıkları için bu duruma ses çıkarmamaktadırlar; cizye vergisi ise beş yaşındaki çocuklardan bile alınmaktadır. Resm-i otlak da reaya için ayrıca ağır bir yük teşkil etmektedir. Bu vergi senede hayvan başına dört kuruştan ibaret iken memurların kârları ve kazançları, yüzünden iki misline çıkmıştır. Ayrıca Özbek Tanzimat politikalarının

ahalinin beklentisinin aksine vergi yükünü ağırlaştırdığı ve bunun çeşitli toplumsal ve siyasal tepkilere yol açtığı fikrinin Ahmet Uzun ve Çoşkun Çakır ın çalışmalarında daha ayrıntılı bir şekilde tekrar gündeme getirildiğine dikkat çekmektedir. Bütün bu gelişmeler, Osmanlı köylüsü üzerindeki vergi yükünün giderek arttığını kanıtlamaktadır. Özbek çalışmasında, köylünün birden fazla vergi kaleminin altında ezildiğini ifade ederken aşar vergisinin nakde dönüştürülmesinin getirdiği olumsuzluğun dışında, 19. yüzyılın son çeyreğinde, iç ve dış piyasada tarımsal ürünlerin fiyat hadlerinde düşüşün yaşandığı ve köylünün bu durumdan olumsuz etkilendiği konusunda önemli tespitlerde bulunmuştur. Osmanlı köylüsünün devletin koyduğu vergiler dışında, yerel güç odaklarının istismarı neticesinde de çifte vergilendirmeye maruz kaldığını, özellikle aşiret ilişkilerinin yaygın ve güçlü olduğu doğu vilayetlerinde, devletin güvenlik teşkilatının yani, asakir-i zaptiye ve jandarmanın sorunlara dâhil edilmesinin, tarımsal üreticiler üzerindeki zulüm ve baskıyı artırarak köylülerin çifte vergilendirmeye maruz kaldıklarını aktarmaktadır. Ayrıca Osmanlı idaresi tarafından kadastro tekniklerinin bir hayli geç uygulamaya konulmasından da kaynaklanan vergi adaletsizliğinin yaşandığını da sıklıkla dile getirmektedir. Özbek, verginin tahsiliyle ilgili bütçe açığının giderilmesi noktasında baskı ve şiddetin arttığına değinerek, özellikle yüzyılın sonlarına doğru aşar vergisinin bütçe gelirleri içindeki payının yaklaşık %20 lik bir düzeye kadar azaldığını ve yapılan hesaplara göre, 19.yüzyılın son çeyreği itibariyle bütçe gelirlerinin kabaca %15 lik bir bölümünün mültezimler aracılığıyla tahsil edildiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca İltizam sistemi gereği, verginin önemli bir kısmının üçüncü şahıslara devrediliyor olmasından kaynaklanan hem hazinenin hem de tarımsal üreticilerin zararına işleyen bir sistemin olduğuna vurgu yapan Özbek, Osmanlı yöneticilerinin mültezimlerin kârını kabaca %20 olarak hesapladıklarını ve mültezimlerin ortadan kaldırılmasıyla bütçe gelirlerinde önemli bir artış sağlanacağını ve bu durumun uluslararası piyasalarda yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kalan hazineyi önemli ölçüde rahatlatacağını düşündüklerini ifade etmektedir. Özbek, mültezimlerin aradan çıkarılmasıyla köylerde vergilerin tahsil işinin muhtar, imam, papaz ve ihtiyar heyeti mensuplarına bırakıldığından ve muhtarların vergi tahsilâtında başarılı olmadıklarında ise devreye genellikle jandarmanın girdiğinden bahsetmektedir. Muhtarların vergi tahsilâtında görevlendirilmesinin, bir yandan merkezi devletin gücünün sınırlarına işaret etmiş olsa da, yerinden denetimi mümkün kılan son derece ucuz bir sistem olduğu görülmektedir. Özbek, verginin ödenmediği durumlarda ise, bu kez köylünün üzerinde baskı ve şiddeti uygulayanın jandarma olduğuna da dikkat çekmektedir. Konuyla ilgili Osmanlı İmparatorluğu nda İç Güvenlik, Siyaset ve Devlet, 1876-1909 isimli eserinde jandarmanın ahaliyle ilişkisinde en sancılı konunun vergi toplama meselesi olduğuna ve vergi toplama sırasındaki baskının ve jandarmanın bu çerçevedeki suiistimallerinin son dönem Osmanlı tarihinin değişmez gündem maddelerinden birisi haline geldiğine değinmektedir. Ayrıca, Tanzimat sonrası Osmanlı bürokratlarının aracı unsurları aradan çıkarmasının hazineye olumlu katkısının olduğunu ve bütçe gelirlerinin 237

238 1849/1850 yılından 1916/1917 yılına kadar 3,5 kat, Tanzimat ın ilanından hemen ertesinden, yani 1841/1842 yılından 1911/1912 yılına kadarki yetmiş yıllık sürede 5 kat arttığını sayısal olarak okuyucuya sunmaktadır. Özbek, muhassıllık sisteminin kurulmasındaki asıl amacın, bir zümre olarak mültezimlerin, onlara kredi sağlayan sarrafların ve eyalet valilerinin gücünü kırmak ve merkezi hazinenin payını artırmak olduğuna vurgu yapar. Ayrıca muhassılların, mültezimlerin yerine getirildiğini ve muhassıllık teşkilatının taşra yönetim sisteminde, eyalet ve valilerin gücünün sınırlandırılarak, valilerle kıyaslanabilecek yetki ve maaşa sahip bir memuriyet olarak tasarlandığını da ifade etmektedir. Ancak usul-i cedid olarak nitelendirilen bu uygulamadan beklenen sonucun alınamadığını ve 1843 de sistemde önemli değişiklikler gerçekleştirilerek, aşarın toplanmasında muhassıllar aracılığıyla gerçekleşen emaneten idare sisteminden vazgeçilerek, ikişer yıllığına maktu olarak mültezimlere ihalesine karar verildiğini, eyalet merkezlerine vali konumunda müşirler ve sancaklara kaymakamlar atandığını aktarmaktadır. Eserde aşar vergisinin 19.yüzyıl boyunca Osmanlı maliyesi için vazgeçilmez bir gelir kalemi olma özelliğini sürdürdüğü görülüyor. Ayrıca, üretim üzerinden alınan aşar vergisinin, üreticinin elde ettiği mahsulün kendi tüketimi ve tohumluk ihtiyacına yeterli olup olmadığına bakılmaksızın her koşulda tahsil edilmeye çalışıldığı ve bu yönüyle Osmanlı toplumunda vergi adaletsizliğinin en temel kaynağı durumunda olduğu vurgulanmıştır. Ek olarak aşar vergisinin tahsil yöntemlerinin ve ürün bazında artan miktarının Osmanlı köylüsü üzerinde büyük bir yük ve baskı kaynağı oluşturduğu belirtilmektedir. Osmanlı Devleti nin yüzyıl boyunca büyük mültezimleri ve onlara kaynak sağlayan sarrafları ve İstanbul daki yüksek rütbeli hamilerini tasfiye etmiş olsa bile, taşra düzeyinde eşraf ve yerel mülki amirler arasında iltizam gelirlerinin paylaşılması noktasında yeni bir ittifakla mücadele etmek zorunda kaldığı görülmektedir. Özbek, II. Mahmud döneminden itibaren herkesin gelirine ve ekonomik gücüne göre nisbî bir vergiye tâbi tutulmasının gündemde olmasına rağmen, bu eğilimin vergi uygulamalarına yansıtılamadığına değinmektedir. Bir kazanç vergisi olan temettü vergisinin ise 19. yüzyılım ikinci yarısında, hayli kısıtlı bir kapsamda uygulamaya konabildiğini ve bu dönemde servetin vergilendirilmesi bakımından emlak ve akar vergisi alanlarında daha başarılı olunduğunu aktarır. Böylelikle Tanzimat sonrası vergi rejiminde emlak, akar ve temettü vergileri ile birlikte vergi yükünün bir miktar da olsa kent ekonomisine ve üst gelir guruplarına doğru kaydırıldığı görülmektedir. Özbek in 1903-1907 yıllarına ait şahsi vergi uygulamasına ilişkin incelemelerinde ise, 1903 yılında gündeme gelen şahsi verginin, vergi tespit ve tayin usulleri bakımından hayli basit bir çerçeveye sahip olmakla birlikte, gelir vergisi formatını taşıması ve başlangıçta Osmanlı nüfusunun büyük çoğunluğunu mükellefiyet kapsamına alması itibariyle önemli bir gelişme olduğunu ifade etmektedir. Ancak tarımsal üreticilerin, aşar vergisine tâbi oldukları için 1905 yılı itibariyle şahsi vergi kapsamı dışına çıkarılmalarıyla söz konusu verginin, genel bir gelir vergisi olma niteliğini de kaybettiği anlaşılıyor. Ayrıca Özbek, yeni verginin yükünü taşıması beklenen büyük tüccarların ve çiftlik sahiplerinin, şiddetli bir muhalefete girişerek uygulamayı

erteletmeyi ve iptal ettirmeyi başardıklarını aktarmaktadır. Neticede Özbek in 1903-1907 yıllarına ait şahsi vergi uygulamasına ilişkin incelemelerinin, Osmanlı Devleti nin son döneminde gelir vergisinin kişisel gelir vergisi niteliği kazanmaktan tamamen uzak olduğunu bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, Nadir Özbek, İmparatorluğun Bedeli isimli eserinde 19.yüzyıl Osmanlı maliyesiyle ilgili önemli bilgiler aktarmaktadır. Bu dönemde bütçe gelirleri önemli ölçüde artmış olmakla birlikte, ekonominin niteliğinde sanayileşme doğrultusunda bir dönüşüm gerçekleşemediği ve Osmanlı ekonomisinin küçük ölçekli tarımsal üretime dayanan yapısının büyük ölçüde korunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca parada görülen değer kaybı dikkate alındığında, gelir ve servet vergilerinden elde edilen meblağda önemli bir artış olmadığı, bir başka deyişle reel anlamda devlet adına büyük bir kazançtan bahsetmenin pek mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Ekonomide sanayileşmeyi başaramayan ve iltizam siteminden de yeteri kadar vergi geliri sağlayamayan Osmanlı Devleti nin, yeni vergiler getirip mevcut sistemde de değişiklikler yaparak bütçe açığını kapatmaya çalıştığı; ancak bu girişimlerin toplumsal sorunlara yol açtığı görülmektedir. Özellikle kadastro çalışmaları yapılmadan vergi hesaplamaları, aşar vergisinin nakit üzerinden alınması, mültezimlerin denetimsiz vergi tahsilâtları, jandarmanın etkisi gibi nedenlerle köylü üzerindeki baskı ve şiddetin arttığı; bunun da vergi isyanlarına neden olduğu görülmektedir. Osmanlı idarecileri, II. Mahmud döneminden itibaren iltizam sisteminin kaldırılması ve verginin bireysel servet ve gelir düzeyine göre belirlenerek doğrudan devlet memurları aracılığıyla toplanması için çaba harcamış olsa dâhi, iltizam sisteminin imparatorluğun son yıllarına kadar varlığını sürdürdüğü ve köylü üzerinde ağır bir yük oluşturduğu bir gerçektir. Bütün bunlar göz önüne alındığında, Osmanlı vergi sisteminin getirdiği aksaklıkların son dönem Osmanlı İmparatorluğu ndaki toplumsal adalete sekte vurduğu anlaşılmaktadır. 239 Selin Ezel Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih ABD.