sosyalist isci YENÝ TERMÝK SANTRALLARA HAYIR! Direniþ büyüyor Ekonomi tarihi neden tekerrür etmez? Sayfa 9 Yerel seçimler ve sosyalistler



Benzer belgeler
ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF


Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

Kýsa Çalýþma ve Kýsa Çalýþma Ödeneði

ünite1 Sosyal Bilgiler



ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Gelir Vergisi Kesintisi

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI


sosyalist isci Zehirli suyu içiremezler

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Kanguru Matematik Türkiye 2015


mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

01 Kasým 2018

sosyalist isci emekçiye zam

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

DURDE ÝÞSÝZLÝÐE YOKSULLUÐA ZAMLARA. Krize karþý. talep. 29 Kasým da Ankara ya, KESK ve DÝSK in yanýna! BAK kortejine sosyalist isci.

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

KESK 14 Aralýk ta iþ býrakýyor

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Çevre Temizlik Vergisi Oranlarý


Neden sendikalý olmalýyýz?

sosyalist isci Saðlýðýmýzý koruyalým BUSH ve ÇETESÝ GÝDÝYOR GELECEK HAFTA sosyalist iþçi nin ekidir SAVAÞ KARÞITI HAREKET KAZANIYOR

ÇALIùMA HAYATINA øløùkøn ANAYASA DEöøùøKLøKLERø "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasýnýn Bazý Maddelerinin Deðiþtirilmesi Hakkýnda Kanun" Av.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

EMEÐÝN AVRUPASI HAYIR DÝYOR


mmo bülteni mart 2005/sayý

sosyalist isci Ýlk adýmý attýk ve meclise girdik!

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve


sosyalist isci Susturma, dinle MÝLLÝYETÇÝLÝÐÝN EZBERÝNÝ BOZDUK 8 Aralýk ta Ankara da Mahkumlarý diri diri yaktýlar Polis terörü can alýyor


Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

sosyalist isci IRAK TA ABD ÝÞGALÝNÝN 4. YILI

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

SUSURLUK VE DANIÞTAY:

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

sosyalist isci Yeni bir emekçi hareketini inþa etmek için elitlere karþý kitlelerin yaratýcý inisiyatifinin açýða çýkarýlmasýnda.

sosyalist isci Yunanistan Ermenilerden özür diliyorum kampanyasý Ýklim deðiþimini durdurabiliriz Hapishanelerde doluluk rekoru: Af, bir an önce

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

sosyalist isci YENÝ LÝBERALÝZME, IRKÇILIÐA, MÝLLÝYETÇÝLÝÐE, CÝNSÝYETÇÝLÝÐE, SAVAÞA, KÜRESEL ISINMAYA KARÞI EZBERLERÝ BOZARAK

Vergi Usul Kanunu Ceza Hadleri

www. adana.smmmo.org.tr

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

Kamu Ýhalelerine Katýlacak Olan Mükelleflere Verilecek Vergi Borcu Olmadýðýna Dair Belge Ýle Ýlgili Cuma, 31 Aðustos 2007

BARIÞÇI ÇÖZÜM. Savaþa deðil emekçiye bütçe

sosyalist isci Kapitalizm krize çözüm bulamýyor

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Hadler

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

ACADEMY FRANCHISE AKADEMÝSÝ FRANCHISE ALIRKEN VERÝRKEN ÝÞLETÝRKEN. bilgi kaynaðýnýz. iþbirliði ile

YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Che den Chavez e. SAYI: Aralýk TL - 1 YTL

Biz hâlâ Ermeniyiz. sosyalist isci. Lenin ve ulusal sorun. Pakistan da ne oluyor? Çeteler iþbaþýnda: sayfa: 5. sayfa: 8

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

Yat, Kotra Ve Her Türlü Motorlu Özel Tekneler Ýçin Geçerli Olan KDV Ve ÖTV Ora


3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr.

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

sosyalist isci Ergenekon terör örgütüdür AKP kapatma davasýnýn iddianamesinin

Transkript:

sosyalist isci www.sosyalistisci.org DEVRÝMCÝ, ANTÝKAPÝTALÝST HAFTALIK GAZETE SAYI: 343 5 Aralýk 2008 1 YTL Binlerce çalýþan krize karþý yürüdü Direniþ büyüyor Sayfa 6-7 YENÝ TERMÝK SANTRALLARA HAYIR! Elektrik üretimi özel þirketlere Bretton Woods: Ekonomi tarihi neden tekerrür etmez? Sayfa 9 devredilemez Elektrik ve doðal gaz faturalarý kabarýyor. Hükümet çalýþanlarýn üzerindeki bu yükü azaltmak için hiçbir þey yapmýyor. Ancak dün nükleer santral kurmak için nasýl çaba gösterdilerse bugün de elektrik üretimini tamamýyla özel þirketlere devretmek için kollarý sývadýlar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Hilmi Güler yine halka karþý konuþtu. Elektrik üretimi ve daðýtýmýný bir an önce özelleþtireceklerini söyledi. Önce termik santrallardan baþlayacaklar. Þirketler Türkiye'nin bir çok yerine termik santral dikmek için bekliyor. Pahalý bir enerji elde etme yöntemi olan termik santrallar iklim deðiþikliðinin en büyük tetikleyicileri. Aðýrlýklý olarak kömür tüketen termik santrallarýn yenilerinin kurulmasý deðil, faaliyetlerinin tümüyle durdurulmasý gerekiyor. Ancak hükümet termik santral kurma planlarýnýn yapýldýðý illerdeki halkýn sesini dinlemiyor. Halk, atmosferi kirleten, insan saðlýðýný olumsuz bir þekilde etkileyen termik santralleri istemiyor. Enerji sektörü, elektrik üretimi ve daðýtýmý özel þirketlere devredilemez. Temiz ve ucuz enerji istiyoruz. Enerjide özelleþtirme durdurulmalý. Devlet rüzgar ve güneþ enerjisine yatýrým yapmalý. Küresel ýsýnma ve enerji politikalarý sayfa 2, 8 ve 12 de Yerel seçimler ve sosyalistler Sayfa 8 Mustafa Kemal cumhuriyeti Sayfa 10

2 sosyalist iþçi sayý: 343 IMF ile anlaþýn sesleri artýyor TÜSÝAD'dan sonra küresel finans þirketleri de hükümete IMF ile anlaþma yapmasý için baský uyguluyor. Küresel finans kredilendirme kuruluþu Moody's, IMF ile anlaþma yapmadýðý takdirde Türkiye ekonomisinin durgunluða gireceðini duyurdu. TÜSÝAD Baþkaný ise "Þimdi galiba hükümet bu konuda bir giriþim, hazýrlýk içinde. Bu da sevindirici. IMF ile bir köprü kredi saðlayarak anlaþma yapmak da onlardan biriydi. Dolayýsýyla bu kadar likidite daralmýþ iken IMF ile yapýlacak anlaþmanýn Türkiye için büyük faydasý var" dedi. IMF ile anlaþma yapýlmazsa yabancý sermayenin çekileceði ve Türkiye ekonomisinin IMF'nin garantörlüðüne muhtaç olduðu fikri topluma da empoze edilmek isteniyor. 2002'den bu yana Kemal Derviþ'in IMF politikalarýný uygulayan AKP hükümeti "IMF'ye mecbur deðiliz, bizim istediðimiz koþullarý yerine getirmeliler" dese de yeni bir anlaþmaya hazýrlanýyor. IBM çalýþanlarý "Plaza Eylemi"nde IBM çalýþanlarýnýn sanal eylemlerle baþlayan örgütlenme mücadelesi, biri sendika temsilcisi olmak üzere üçü de sendikalý olan 3 çalýþanýn iþten çýkartýlmasýyla yeni bir boyut kazandý. Daha önce de bu sayfalarda haber verdiðimiz gibi biliþim sektöründe örgütlenme mücadelesi, IBM çalýþanlarýnýn Tez-Koop Ýþ sendikasýna geçmesi ve bunun üzerine IBM yönetiminin toplu sözleþme hakkýný tanýmayýp dava açmasýyla alevlenmiþti. Bir yandan da EMO Ýstanbul þubesinde yapýlan "Biliþimde örgütlenme" toplantýlarýyla örgütlenmenin tüm sektörde yaygýnlaþmasý için çalýþmalar yapýlýyordu. Bu toplantýlarýn sonuncusunda, kriz bahanesiyle iþten çýkarmalarýn durdurulmasý ve örgütlenmenin önündeki engellerin kaldýrýlmasý talebiyle protesto gösterileri yapýlmasý kararlaþtýrýldý. Tez-Koop Ýþ üyesi IBM çalýþanlarýnýn baþý çektiði ancak farklý sendika ve örgütlerin de desteklediði bu eylemler, 3 Aralýk'tan itibaren her çarþamba saat 12.30'da Ýstanbul Levent'teki Yapý Kredi Plaza önünde yapýlacak. Böylece krize karþý mücadelenin örgütsüz sektörlere de yayýlmasý ve tüm çalýþanlarýn ortak mücadelesi haline gelmesi yolunda önemli bir adým atýlmýþ olacak. Ankara da doðalgaza bir zam daha Baþkent Doðalgaz Daðýtým A.Þ., BOTAÞ'tan alýnan doðalgazýn metreküp fiyatýný 1.8 Ykr arttýrdý. Üç hafta önce doðal gaza fiyatlarýna ülke çapýnda yüzde 22,5 zam yapýlmýþtý. Doðalgazýn aðýrlýklý yakýt olarak tüketildiði Ankara'da bu kez bir önceki ayýn döviz kuru ortalamasý fiyata yansýtýldý. BDDAÞ yöneticileri döviz kurlarýnda oynamalarýn fiyatlara yansýtýlmaya devam edeceðini söyledi. Öte yandan BOTAÞ, Ankara Büyükþehir Belediyesi'nden alacaklarýný bir türlü tahsil etmiyor. Hükümet belediye üzerinde Türk Sanayici ve Ýþ Adamlarý Derneði (TÜSÝAD) krize karþý sermayenin istekleri doðrultusunda hazýrlanan ekonomik paketin bir an önce çýkarýlmasýný istedi. Üyeleri her yýl kârlarýna kâr katan TÜSÝAD hükümetten acýmasýz olmasýný istiyor. Sendikalarýn taleplerine yer vermeyen medya TÜSÝAD'ýn isteiklerini kaçýnýlmaz gibi sunuyor. TÜSÝAD Yönetim Kurulu Baþkaný Arzuhan Doðan Yalçýndað, hükümetten bir an önce kriz önlemlerini açýklamasýný istedi. Ýki aydýr bir çok kez iþsizlik fonunda biriken paralarýn sermayeye aktarýlmasý, vergi indirimi ve banka mevduatlarýna yüksek güvenceler verilmesi gibi talepleri dile getiren TÜSÝAD baþkanýna göre hepimiz "ayný gemideyiz." Toplanan verginin sadece yüzde 10'unu veren patronlar hükümetten KDV indirimi yapmasýný da istedi. Ancak daha önce gýda sektöründe KDV kalkmýþ, tüketiciye bu indirim hiç yansýtýlmamýþtý. Þimdi tüm ürünlerde KDV indirilse de bunun yine sermayeye kolaylýk olacaðý ancak fiyatlarý düþürmeyeceði söyleniyor. Çünkü çalýþanlarýn alým gücü hýzla düþüyor. TÜSÝAD'ýn ekonomik paket baskýsýna karþý hükümeti savunan Erdoðan ise patronlarýn vergi borçlarýný 18 ay taksitlendirerek zaten istedikleri kolaylýðý yaptýklarýný söyledi. Sermaye çevreleri kendi isteklerini dayatýrken sendikalarýn gerçekleþtireceði kitlesel eylemler çalýþanlarýn taleplerini seslendirmesi açýsýndan büyük önem taþýyor. Türk-Ýþ açlýk ve yoksulluk sýnýrýný açýkladý Açlýk sýnýrý 738.- YTL, yoksulluk sýnýrý 2.404.- YTL oldu. Gýda fiyatlarýnda durgunluk var, ama halkýn alým gücü yok. Mutfak enflasyonu bu ay - 0,52 oranýnda gerilerken yýllýk artýþ oraný 12,63 oldu. baský kurmuyor. Batan bankalarýn borçlarýnýn üstlenildiði gibi belediyenin borçlarýnýn üstlenilerek doðal gaz fiyatlarýný düþürmek gibi bir yöntem tartýþýlmýyor. Ýþ arayanlarýn sayýsý bir ayda iki kat arttý 101.938 iþ baþvurusu Türkiye Ýþ Kurumu Genel Müdürlüðü'ne (ÝÞKUR) Ekim ayýnda 101 bin 938 kiþi iþ baþvurusunda bulundu. Geçen yýlýn Ekim'inde 44 bin 916, bu yýl Eylül ayýnda 43 bin 532 kiþinin iþ baþvurusu yaptýðý kuruma Ekim ayýnda 101 bin 938 kiþi baþvurdu. Ýþ baþvurularýnýn sayýsý geçen yýla göre yüzde 126, Eylül ayýna göre ise yüzde 134.17 arttý. Ýþ için kuruma baþvuranlar arasýnda kadýnlar çoðunlukta. Ýstanbul 23 bin 517 kiþiyle en fazla iþ baþvurusunun yapýldýðý yer olurken, Ankara, Ýzmir, Bursa, ve Antalya onu izledi. ÝÞKUR aracýlýðýyla son bir yýlda 12 bin kiþi iþe girdi. Geçen Ekim'de ise 5 bin kiþi iþ bulabildi. Baþvurularýn artmasý bekleniyor. Büyük sermaye kemer sýkma paketi istiyor Gýda ürünlerinde KDV indirimine gidilmiþ, ancak bu durum tüketici fiyatlarýna hiç yansýmamýþtý. KDV indirimi isteyen büyük sermaye vergilendirilmeden krize çalýþanlardan yana bir çözüm bulunamaz. Asgari ücret halen 16 yaþýný doldurmuþ iþçiler için brüt 638,70, net 503,26 YTL olarak uygulanýyor. Asgari ücretten yapýlan kesintiler 135,85 YTL'yi buluyor. Açlýk sýnýrýnýn kýyýsýnda çalýþanlar aldýklarý ücretin dörtte biri kesiliyor. Ancak hiçbir kapitalist kazancýnýn dörtte birini vergi olarak ödemiyor. Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý'nýn yaptýðý araþtýrmaya göre Türkiye'de kayýtlý olarak çalýþan 7 milyon iþçinin yüzde 44'ü asgari ücret alýyor. Bu aileleriyle Asgari ücretten vergi alýnmamalý birlikte 12 milyondan fazla çalýþanýn asgari ücretle geçindiðini gösteriyor. Onlara ne bir vergi indirimi ne de bir kolaylýk yapýlýyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 5'i iþçi, 5'i iþveren, 5'i de hükümet temsilcisi olmak üzere, toplam 15 kiþiden oluþuyor. Ýþçileri Türk-Ýþ'in temsil ettiði komisyon baþtan antidemokratik, çalýþanlara karþý hükümet ve iþveren temsilcileri mutlak çoðunluðu oluþturuyor. Bu kurulun belirlediði þimdiki asgari ücret nasýl belirleniyor? Brüt asgari ücret 638,70 SSK primi % 14 89,42 Ýþsizlik sigortasý fonu % 1 6,39 Gelir vergisi %15 35,80 Asgari geçim indirimi 45,63 Damga vergisi % 06 3,83 Kesintiler toplamý 135,44 Net asgari ücret 503,26 Asgari ücretten vergi kaldýrýlmalýdýr. 1 milyar altýnda net asgari ücret kabul edilemez.

sayý: 343 sosyalist iþçi 3 Ergenekon davasý Cinayet þebekesi açýða çýkýyor Ergenekon soruþturmasýnýn yirmi üçüncü duruþmasý da yapýldý. Var olan sýnýrlý sayýdaki sanýðýn sorgusunun yapýldýðý ifadesinin alýndýðý duruþmalar bir çok gerçeðin mahkeme kayýtlarýna geçmesine de vesile oldu. Terör örgütü Ergenekon sanýklarýnýn yýllarca ellerini kollarýný sallayarak katliam, cinayet, gasp, tehdit, kaçakçýlýk, v.b. suçlarý rahatlýkla iþledikleri kamuoyu nezdinde açýða çýktý. Ýþledikleri suçlardan hiçbir þekilde takibata uðramayan, haklarýnda iþlem yapýlmayan bu sanýklar, iþledikleri suçlarý da yine ellerini kollarýný sallayarak baþkalarýnýn üzerine yýktýlar. Para için, vatan için Sanýklarýn hemen hepsi yaptýklarý eyleme iliþkin vatan savunmasý yapýyor. Ýhalelere niçin girildiði, niçin þirketler kurulduðu, arsalarýn-arazilerin niçin gasp edildiði ve edindikleri servet hep vatan adýna yapýlan etkinlikler olarak sunuluyor. Devletin bu karanlýk kolu her türlü özgürlük hareketini bastýrmasýnýn yaný sýra çýkar birliði yaparak zenginleþmiþlerde ayný zamanda. Duruþmalar ilerledikçe faili meçhul kalmýþ ya da baþkalarýnýn iþlediði zannedilen cinayetlerinde bu terör örgütü tarafýndan iþlendiði kayýtlara geçiyor. Örneðin 90 lý yýllarýn ortasýnda PKK nin öldürdüðü iddia edilen Albay Rýdvan Özden, Ergenekon la iliþkisi artýk çok net açýða çýkan JÝTEM tarafýndan öldürülmüþ. Eþinin anlattýklarýna göre albay, bütün ýsrarlara raðmen JÝTEM e girmeyi kabul etmemiþ ve bir engel olarak görülünce de Ergenekon tarafýndan ortadan kaldýrýlmýþ. Yine PKK nin öldürdüðü en üst düzeydeki subay olarak anlatýlan Tuðgeneral Bahtiyar Aydýn da bu örgüt tarafýndan öldürülmüþ. Tuðgeneralin Kürt illerinde görev yaparken sorunun þiddetle çözülmeyeceðine dair görüþlere sahip olduðu vurgulanýyor. Meçhul olmayan cinayetler Danýþtay saldýrýsý, Necip Hablemitoðlu cinayeti, Cumhuriyet Gazetesi ne bombalý saldýrý ve bir dizi yakýn döneme ait provokasyonlarýn Ergenekon tarafýndan iþlendiði artýk kamuoyunca iyi bilinen bir gerçek. Beþ yýl önce ortadan kaldýrýlan, kaybedilen bir iþadamýna ait belgelerde Ergenekon sanýklarýnýn arþivinde ele geçirildi. Ýþadamýnýn þirketini ele geçirmeye çalýþan Ergenekon tetikçisi Sedat Peker tarafýndan öldürüldüðüne dair ciddi kanýtlara ulaþýldý. Tek baþýna bu olay bile sayýsýz cinayetin bu yapý tarafýndan gerçekleþtirildiðinin bir kanýtý. Rotasýný yitirmiþ sol Ergenekon soruþturmasýný içi boþ bir soruþturma olarak görenler, iki çetenin kapýþmasý olarak adlandýranlar ortaya çýkan gerçeklere raðmen suskunluklarýný korumaya devam ediyorlar. Bir kýsmý da çok net tavýr alýyor. Örneðin TKP, soruþturmayý yurtsever harekete karþý giriþilen bir operasyon olarak anlatmaya devam ediyor. Yýllarca yüzlerce cinayet iþleyen, katliamlar gerçekleþtiren, yüzlerce aydýnýn, sosyalistin kanýna giren bir þebekeyi aklamaya yarayan bu perspektif ancak hastalýklý bir durumla karþý karþýya olduðumuzu gösterir. Bütün bu fikirler zeminini resmi ideolojiden alýyor. Kemalizm-Stalinizm karmasýndan etrafa milliyetçiliðin döküldüðü bir ideoloji çýkmasý gayet normal bir durum. Yine de insanýn kendisini imha edenleri cellatlarýný savunmasý gerçekliðe aykýrý bir durumla karþý karþýya olduðumuz gerçeðini de deðiþtirmiyor. Hrant Dink in ardýndan Hepimiz Ermeniyiz diyerek yürüyen 200 binden fazla gösterici Türkiye de çeteler düzeninin sonuna gelindiðini iþaret etmiþti. Ergenekon davasýnýn ilerlemesi ve gerçek odaklara dokunmasý yine aþaðýdan mücadelenin baskýsýyla gerçekleþebilir. Halk gerçeklerin açýða çýkmasýný istiyor Soruþturma henüz büyük baþlara gelmedi. En nihayetinde oraya da gelecektir. O zaman soruþturmanýn geldiði ve gideceði boyutlarý hep birlikte göreceðiz. Eðer hep birlikte oturup olan biteni izleyen bir hat izlersek açýk ki soruþturma derinleþmeyecektir. Ama bu davanýn takipçisi olduðumuzu gösteren eylem ve etkinliklerle gerçeklerin hýzlý bir þekilde ortaya çýkmasýna katkýda bulunabiliriz. Solun bir çok kesiminin küçümseyici tarafýndan baðýmsýz olarak milyonlarca insan, halkýn büyük çoðunluðu geliþmelere duyarlý ve davada taraf. Toplumun büyük çoðunluðunun gerçeklerin açýða çýkmasýndan ve soruþturma nereye ulaþýrsa ulaþsýn yönündeki netliði umut verici. Toplumun bu isteði soruþturmanýn derinleþmesi için cesaret verici bir durum. Bu dönemde açýða çýkan milliyetçi solla toplum arasýndaki açý farký bir daha kapanmamak üzere açýlmýþ durumda. Zaten etkisiz güçlere sahip olan bu sol giderek marjinalleþecektir. Katilleri aklayanlar Ergenekon daki tutumlarýný AKP ye dönük eleþtirileriyle iliþkilendirenler de politik zeminin yanlýþ yere kaymasýna hizmet ediyorlar. AKP nin kendi derin devletini kuraya çalýþtýðý yönündeki fikirler, sadece AKP ye karþý yanlýþ muhalefete neden olmuyor, ayný zamanda Ergenekoncu katilleri de aklamaya hizmet ediyor. Genelkurmay eliyle dayatýlan AKP nin þeriatçý olduðu propagandasý bugün solun geneline sýzmýþ durumda. Durum böyle olunca eli kanlý darbecileri, þeriatçýlara tercih etmekte hiçbir sakýnca görmüyor bu sol. Þeriata ve gericiliðe karþý kendini koþullandýran sol gerçek bir mücadele vermiyor. Yeni bir sol AKP yi büyük bir oy çoðunluðuyla iktidara getiren istek þeriatçý bir özlem deðil. Toplumun büyük çoðunluðunda artýk açýða çýkmýþ olan deðiþim isteði. Var olan diðer siyasi partiler devletçi ve otoriter görüþleriyle bu deðiþimi karþýlayamýyor. AKP sermaye sýnýfýnýn has bir partisi olarak elbette toplumun bu isteðini karþýlayabilecek özelliklere sahip bir parti deðil. Ama AKP yi hala alternatifsiz yapan geçek orduya karþý, derin devlete karþý uzlaþmayan bir tutum izlemesi. AKP bir sermaye partisi olarak bu tutumundan vazgeçebilir elbette. Onu zorlayacak tek unsur darbecilerin, çetelerin üzerine gidilmesini, yargýlanmasýný isteyen toplumsal istek olacaktýr. Bu isteðe karþýlayacak bir güç olarak yeni bir solun, milliyetçilikten fersah fersah uzak bir solun inþasý her zamankinden daha yakýcý ve bir o kadarda mümkün. Ahmet YILDIRIM Tutarsýz yalanlar 28 Kasým 2008: Mete Yalazangil, tutuksuz sanýk Semih Tufan Gülaltay ile de 25 yýl önce tanýþtýðýný, "aile dostu ve mahallesinin insaný" olduðunu ifade ederek, spor nedeniyle tanýdýðý Gülaltay'ýn Akýn Birdal suikastý dolayýsýyla gözaltýna alýnmasý sonrasý kendisinin de ayný olaya iliþkin arandýðýný gazeteden öðrenince Ankara Terörle Mücadele Þube Müdürlüðü'ne gittiðini anlattý. Mete Yalazangil, Tekin'in sevdiði, saydýðý bir dostu ve arkadaþý olduðunu ve bu kiþiyi asker olmasýndan dolayý deðil sporu sevmesi nedeniyle tanýdýðýný belirterek, Tekin'in yýllardýr sokaklarda, parklarda spor yaptýðýný ve bu þekilde kendisiyle tanýþtýklarýný anlattý. *** 01 Aralýk 2008: Suç delili olarak gösterilen bir maddenin, altýnýn ayarýný ölçen bir asit ve kuyumculuk malzemesi olduðunu, Kapalýçarþý'da da satýldýðýný öne süren tutuklu sanýk Muzaffer Þenocak, çantasýndan çýkan kask, tepe lambasý, amonyum nitrat, konserve yiyecek ve gaz maskesinin üzerinde 12 Kasým 1999 Düzce Kaynaþlý depreminin tozu olduðunu savundu. Bu depremden sonra gönüllü olarak Kaynaþlý'ya giden ilk ekibin içinde yer aldýðýný ve ilk 11 kiþiyi kurtardýklarýný ifade eden Þenocak, amonyum nitratýn da deprem bölgesindeki iþ makinesinin paletlerinin arasýndan çýktýðýný kaydetti. Muzaffer Þenocak, yurt dýþýna frekans kesici cihaz pazarladýðýný, yurt dýþýndan da bomba imha robotu getirdiðini anlattý. Kendisinde ele geçirilen frekans kesici aletin bu olduðunu ileri süren Þenocak, bomba imha robotu ile ilgili olarak da jandarmanýn bu konuda güzel çalýþtýðýný vurguladý. Kaynaþlý'da deprem sonrasý yaþanan ortama iliþkin bilgiler veren Þenocak'a, "Bu maddeleri hatýra olsun diye mi aldýnýz?" þeklinde soru yöneltilmesi üzerine sanýk, "Hayýr onu söylemiyorum. O günkü eþyalarým tozuyla birlikte çantamýn içindedir. O günden sonra hiç çýkartmadým" dedi. *** 02 Aralýk 2008: Kullandýðý ilaçlarýn dalgýnlýk, unutkanlýk yaptýðýný kaydeden Emekli Binbaþý Fikret Emek, fiziksel sorunlarý dolayýsýyla yaþadýðý uzun nekahat sürecinde, PKK ile çatýþtýðý dönemde el koyduklarý ve kendisinde kalan silah ile patlayýcýlarý teslim etmenin aklýna gelmediðini savundu. "El bombalarýnýn bulunduðunu gazetelerden duydum." Emek'in, "Anne dediðim kutsal birinin evinde unuttuðum bana ait silah ve patlayýcýlarýn bulunmasý manevi zarar vermiþtir" derken duygulandýðý ve sesisin titrediði gözlendi.

4 sosyalist iþçi sayý: 343 Seçim vakti gelince baþörtüsünü hatýrladý Deniz Baykal, çarþaflý ve türbanlý üyelerle gündeme gelen partisinin tuhaf tutumunu savunmaya devam ediyor. 2009 Mart'ýndaki yerel seçimler yaklaþýrken Baykal giyim-kuþam özgürlüðünü hatýrladý: "Ne laiklikten ödün verdik ne de bizi, bu vesileyle birilerinin, laiklikten ödün verme noktasýna çekme çabalarýna fýrsat veririz. Ýkisi de yok. Alanya'da hemþehrilerim þalvar giyiyor. Onlara, gel dediðimde ne olacak? 'Ne iþi var bu þalvarlýlarýn, niye ütülü pantolonla, redingotla CHP'li olmuyorsunuz?' mu diyeceðiz. Üstelik de çok da rahat, kullanýþlý yaz aylarýnda." Oysa Mustafa Kemal tarafýndan kurulan ve 1950'ye kadar tek parti iktidarýyla giyim kuþam üzerindeki yasaðý uygulayan CHP'ydi. Part-time çalýþan öðrenciler soyuluyor Ankara Üniversitesi nde yemekhane iþgali devam ediyor. Ankara Üniversitesinin bütün fakültelerinde 10 günden fazla bir süredir yemek çýkmýyor. Taþeron firmada çalýþan ve firmanýn iflas ile ortada kalan 103 iþçi yýllardýr çalýþtýklarý okuldan kendilerini iþe almasýný istiyor. A.Ü. Rektörlüðü iþçileri muhatap almýyor. Ýþçileri yýldýrmak için her Þapka ve kýlýk kýyafet "devrimi" Mustafa Kemal, 23 Aðustos 1925'te Kastamonu ve Ýnebolu'ya yaptýðý seyahatlerde þapkayý halka göstererek kýlýk kýyafet "devrimi"nin ilk iþaretini verdi. "Biz her nokta-i nazardan medeni insan olmalýyýz. Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden týrnaða kadar medeni olacaktýr. Medeni ve beynelmilel kýyafet milletimiz için layýk bir kýyafettir onu giyeceðiz." Mustafa Kemal, 27 Aðustos 1925'te bu kez Ýnebolu'da "Turan kýyafetini araþtýrýp ihya eylemeye mahal yoktur. Medeni ve beynelmilel kýyafet bizim için, çok cevherli milletimiz için layýk bir kýyafettir" diyordu. 25 Kasým 1925'te 671 Sayýlý Þapka CHP adaylarý bir sürprizden çok þaka gibi. Devletin din üzerindeki baskýsýný açýkça savunan Baykal'ýn partisi Ýstanbul Esenler Ýlçesi'nde Ýlahiyatçý profesör Zekeriya Beyaz'ý aday gösteriyor. Beyaz 28 Þubat darbesi sýrasýnda Marmara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi'nde rektörlük yapmýþ ve baþörtüsü yasaðýnýn keskin savunucularýndan biri olarak öne çýkmýþtý. Beyaz güvenilir bir din adamý Emeklilik yaþýný 65'e yükselten ve bu yüzden çalýþanlar tarafýndan 'mezarda emeklilik yasasý' olarak adlandýrýlan Sosyal Güvenlik Yasasý, 20 binden fazla üniversite öðrencisini maðdur ediyor. Yasayla birlikte okuduklarý üniversitede part-time çalýþan öðrencilerin ücretlerin yapýlan yüzde 2'lik sigorta kesintisi yüzde 33,5'e çýkarýldý. Kantinlerde, sosyal tesislerde, dersliklerde çalýþan öðrenciler bu sayede bütçelerine küçük bir katkýda bulunuyordu. Ancak þimdi yükselen maliyetlerden þikayetçi olan okul yönetimleri YÖK'e baþvurdu. 1 Ekim'de toplumun geniþ kesimlerinin itirazlarýna raðmen yürürlüðe giren SSGSS ile yarý zamanlý çalýþan öðrenciler normal bir iþçi kadar SSK primi ödemeye mecbur býrakýldý. Ama yeni yasanýn maðduriyetleri bununla da bitmiyor. Normal bir çalýþan olarak kabul edilen öðrencinin dul ve yetim aylýðý kesiliyor. hangi bir þey yapmadýðý söyleniyor. Yemekhanede günde 15 ila 30 arasý iþçi kalýrken, DÝSK'e baðlý OLEYÝS sendikasý okul yönetimiyle masaya oturmak istiyor. Ancak iþgale destek veren sol gruplar "iþverenle masaya oturulmaz" diyerek hem sendikayý yýpratýyor, hem de keskin söylemlerle geri kalan öðrenci kitlesini bu mücadeleyi desteklemekten alýkoyuyor. Kanunu ile batýlý þapka dýþýndaki biçimler yasaklandý. Rize'de þapka ve diðer "devrimlere" karþý gösteri yapanlardan 8'i asýldý. 3 Kasim 1934'te CHP'nin tek parti iktidarý tarafýndan ilan edilen Kýlýk Kýyafet Kanunu ile halkýn nasýl giyineceði tarif edildi. Bu kararlar daha sonraki yýllarda bir devlet politikasý olarak tavizsiz bir þekilde uygulandý. CHP laik adaylarýndan biri: Zekeriya Beyaz olarak gösterilmiþ, ancak devletin resmi din anlayýþýný savunarak sabah programlarýnýn müdavimlerinden biri olmuþtu. Konuþmalarý siyasetten çok kötü bir komedi olarak okunan Beyaz gibi, bir zamanlar CHP'ye karþý tutum almýþ Ercan Karakaþ'ta þimdi ýrkçý partinin Þiþli adayý. Eski Eðitim-Sen yöneticisi ve ÖDP kurucusu Yýldýrým Kaya'da Kýrþehir'de CHP adaylýðýný açýklamýþtý. Ailesi üzerinde gelen saðlýk haklarý da sona eriyor. Saðlýk hizmetlerinden yararlanabilmesi için kesintisiz 30 iþ gün çalýþmasý gerekiyor. Bu part-time çalýþan öðrenciler için aylarca çalýþmasý anlamýna geliyor. Üniversiteler bu yasa yürürlükte kaldýkça parti-time çalýþma için ayýrdýklarý paranýn üçte birini Sosyal Güvenlik Kurumu'na verecek. Bu durumda çalýþan 20 bin öðrenciye çok daha az para düþecek. Ankara Üniversitesi nde yemekhanesinde iþgal sürüyor Antikapitalist Öðrenci Topluluðu, iþgalin geleceðine iþçilerin karar vermesinden yana tutum aldý. Yemekhanede iþgal sürerken bundan habersiz binlerce öðrenciye iþgali duyurmanýn yollarýný arýyor. Yemekhane iþçilerinin iþe alýnmasý ve okulda iyi bir yemek hizmetinin verilmesi için Ankara Üniversitesi öðrencilerinin çoðunluðunun harekete geçmesi gerek. GÖRÜÞ AKP'yi kim istemiyor? "AKP'yi aklamayacaðýz, haklayacaðýz" sloganý, ne yalan söyleyeyim, edebiyatla ilgilenen yönüme çok hitap ediyor. Kelime sonlarýnda deðil de baþlarýnda kafiye, aliterasyon, ses uyumu... Edebi açýdan gerçekten güzel bir mýsra. "AKP'yi istemiyoruz" sloganýndan çok daha yaratýcý ve þairane olduðu kesin. Ne var ki, konumuz edebiyat deðil de siyaset ise, sloganlarýn ikisi de ayný anlama geliyor ve ikisi de sýnýfta kalýyor. Üstelik iki ayrý açýdan sýnýfta kalýyor. Birincisi, slogan böyle olmaz. Ýkincisi, bu sloganlar siyasi içerik olarak hatalý. Slogan böyle olmaz. Bunlar slogan deðil, arzu; Halkevleri ile TKP'nin istekleri. Bu sloganlarý duyanlarýn tepkisi þöyle olur: "Tamam, AKP'yi istemiyorsun ve aklamayacaksýn. Anladým. Eee, bana ne?" Üstelik seçmenlerin %47'si daha 16 ay önce AKP'ye oy vermiþken ve benzer bir oranýnýn önümüzdeki yerel seçimlerde yine AKP'ye oy vereceði açýkken, TKP'ye oy verenlerin sayýsý ise 0'dan çok da uzak deðilken, "Bana ne senin ne isteyip ne istemediðinden?" diyecek olanlarýn sayýsý çok büyük olacaktýr doðal olarak. Slogan, bir partinin arzu ve hülyalarýný ifade etmez; toplumsal bir kesimin (örneðin, iþçi sýnýfýnýn) taleplerini özlü bir þekilde dile getirip o kesimi seferber etmeyi amaçlar. "AKP'yi aklamayacaðýz, haklayacaðýz" boþ ve anlamsýz bir böbürlenmedir; Halkevlerinin AKP'yi haklayamayacaðýný herkes bilir. Bu sloganýn hiçbir somut anlamý yoktur, hiçbir talep içermez, kimseye hiçbir þey ifade etmez. Oysa, örneðin, "Savaþa deðil, emekçiye bütçe" veya "Bankalara deðil, iþsiz kalanlara yardým" somut ve gerçekleþtirilebilir talepler içeren sloganlardýr. Bu talepler, hem geniþ kitlelerin paylaþtýðý, haklý bulduðu taleplerdir, hem de AKP'ye oy vermiþ olan %47'nin bile doðru bulacaðý sloganlardýr. Bu tür sloganlarýn önemi þudur: AKP "savaþa deðil, emekçiye bütçe" ayýrmayacaðýna göre, "bankalara deðil, iþsiz kalanlara yardým" etmeyeceðine göre, AKP'ye oy vermemiþ olanlar daha da öfkelenecek, oy vermiþ olanlar ise AKP'den kopmaya baþlayacaktýr. Yani AKP'nin tabanýný kazanmanýn yolu, AKP'yi istemediðmizi tekrar tekrar baðýrmak deðil, AKP hükümetinden haklý taleplerde bulunmak ve bu taleplerin karþýlanmadýðýný göstermektir. Abartmamak gerek tabii. Sloganlar ister doðru, ister yanlýþ olsun, 300 kiþi baðýrýyorsa etkisi olmaz elbet. Ama doðru sloganlarý 100 binlerin, milyonlarýn benimseyip baðýrmaya baþlamasý çok daha muhtemeldir. TKP ve Halkevleri'nin sloganlarý siyasi içerik olarak da hatalý ayrýca. Þu anda binlerce, on binlerce iþçi krizin etkisiyle iþten çýkarýlmaya baþlandý. Kapanan, üretimi kýsýp iþçi azaltan, iþçilerine zorla ücretsiz tatil veren iþyerlerinin çoðunluðu haber bile olmuyor. Ýþten çýkarmalar özel sektörde gerçekleþiyor. Kamu çalýþanlarý iþ güvenliðine sahip olduðu için, bundan sonra da böyle olacak. Yani krizin etkilerine en doðrudan biçimde maruz kalanlar, bunun suçlusu olarak AKP hükümetini deðil, patronlarý görecek. Haklý olarak. Dahasý, bazý solcularýn aksine, çoðu kiþi bu krizin AKP'nin politikalarýndan kaynaklanmadýðýný, Amerika ve Avrupa ekonomilerinden Türkiye'ye sirayet ettiðini bal gibi biliyor. Dolayýsýyla, hem krizin etkilerine karþý yapýlacak kampanyalarda, hem yerel seçim kampanyalarýnda, geniþ kitlelere hitap eden sloganlar "Krizin faturasýný ödemeyeceðiz, patronlar ödesin, hükümet bizi korumak için önlemler alsýn" türünden sloganlar olacaktýr. AKP'yi haklayanlarý, istemeyenleri filan ise, kimse duymaz bile. Roni Margulies

sayý: 343 sosyalist iþçi 5 Hindistan daki saldýrýlar: Yeni hedef Pakistan mý? Hindistan-Bombay'da gerçekleþen saldýrýlarla ilgili yoðun bir bilgi ve yorum bombardýmaný altýndayýz. Ancak olayýn çeþitli açýlarýna dair bilgiyi ana akým Türkiye medyasýnda bulmak mümkün deðil. Neleri okumamýþ olabileceðinize dair minik bir toparlama yapmanýn, olayý yorumlamaktan daha iþlevli olacaðýný düþünerek aþaðýdaki derlemeyi hazýrladýk. Sonuç olarak kimsenin, en azýndan þimdilik bu saldrýlarýn kim tarafýndan gerçekleþtirildiðine dair kanýtlarý yok. Ancak bu tip saldýrýlarýn gerçekleþmesi için gerekli ortamýn varolduðunu söylemek de çok zor deðil. Aðýr bir gelir eþitsizliði altýnda ezilen milyonlarca insanýn, askeri harcamalarla bir kez daha belinin büküldüðü, üstelik ABD önderliðinde gerçekleþen savaþ politikalarýyla en sonunda tamamen yalnýzlaþan, zorla göç ettirilen insanlarýn dramý bu. Gittikçe çapý büyüyen küresel ekonomik krize dair hangi banka ya da þirketlerin kurtarýlacaðýnýn temel gündem olduðu bir dünyada iyice yabancýlaþýp yalnýzlaþan insanlarýn delice intihar ve katliamlarý her gün büyüyerek devam ediyor. Temel haklarýnýn tamamýndan yoksun milyonlarca insanýn dünyadan umudunu kesen bu vahþi kýsmýnýn, insan sayýlmayanlar tarafýndan ciddi bir seçenek olarak algýlanmasýna yol açan bu abluka sistemine dair tartýþmalarýn sonucu dünyanýn nasýl bir yer olacaðýna dair net bir çerçeve sunuyor. Kriz her anlamýyla derinleþerek devam ediyor. Saldýrý nasýl gerçekleþti, arkasýnda kimler var? Outlook Ýndia'dan Saikat Datta eylül ortasýnda yayýnlanan yazýsýnda, Hindistan gizli servisinin denizden gerçekleþecek bir saldýrýya dair istihbarat aldýðýný söylemiþti. Kasým ortasýnda Taj Hoteli'ne yönelik bir saldýrý gerçekleþeceðine dair istihbarata sahiptiler. Bu istihbaratlar adým adým gerçeðe dönüþtüler. Ýngiltere'de Comment is Free yazarý William Dalrymple Bombay saldýrýlarýyla Keþmir sorunu arasýndaki baðlarýn çok açýk olduðunu yazdý. Dalrymple'ýn yazdýklarýna bakýlýrsa, eylemin Pakistan merkezli Laþkar Taiba adlý grupla sýký baðlarý olduðuna dair geniþ bir konsensus oluþmakta. Pakistan'la eylem arasýndaki sýký baðlarýn yanýna saldýrýnýn Keþmir sorununa odaklý gruplarca gerçekleþtirilmiþ olduðunu da eklersek ortaya 11 Eylül sonrasý Batý politikalarýyla ilgili korkunç bir tablo çýkýyor. Bu, Afganistan ve Pakistan'da Ýslamcý gruplarla ilgili uygulanan Bush politikalarýnýn Batý'nýn bütünlüklü düþmanlýðý olarak algýlanmasýnýn felaket sonuçlarýný yaþamaya baþladýðýmýz anlamýna geliyor. India Today'den Saurabh Shukla ise alternatif bir senaryo üretiyor. Saldýrýlar Laþkar Taiba tarafýndan gerçekleþtirilmiþ olsa bile "kaynaklar", planlamanýn ve finansmanýn El Kaide tarafýndan yönetilen bir terör grubu tarafýndan yapýlmýþ olabileceðini söylüyor. Önemli Ortadoðu muhabirlerinden Patrick Cockburn ise "Bombay'da gerçekleþen katliamýn sebeplerini daha sonra anlayacaðýmýzý" söylüyor. Ancak her durumda saldýrýlarýn Bush politikalarýnýn çöküþü anlamýna geldiðini söylüyor. Taliban için Pakistan'ýn her zaman gerçek üs olduðunu hatýrlatarak, Örgütün 2001'e kadar Pakistan gizli servisi tarafýndan yönetildiðini söylüyor. Pakistan'ýn Keþmir'de Hindistan ordusunun yarýsýný meþgul eden cihadileri desteklediðini de sözlerine ekliyor. "Batý'nýn Hindistan Hükümeti'ne hemen Pakistaný suçlamamasý ve fazla tepki vermemesi gerektiðine dair söylemleri kendilerini savunmak üzere uydurduklarý bir yalandan fazlasý deðil. Pakistan Ordusu'nun Kaþmirli ve Pakistanlý militanlarýn rahat hareket etmesini saðlamasý gerçekleþen saldýrýlar için gerekli ortamý saðladý. Pakistan Ýstihbarat Servisi'nin yarattýðý canavar artýk kontrolü altýnda deðil. Ancak olanlarýn sorumluluðu ortadan kalkmýyor." Terörle savaþýn Ýran a doðru hareket ettiðini düþünen herkesi þaþýrtan bir þekilde ibre son aylarda hýzla Pakistan ý göstermeye baþladý. Bu saldýrýlarýn ardýndan Pakistan ýn bir savaþýn içine girmesi ihtimali gittikçe kuvvetleniyor. Haber ajanslarý þimdiden Pakistan ýn Afganistan sýnýrýndaki askerlerini Hindistan sýnýrýna doðru kaydýrmaya baþladýðýný söylüyor. ABD nin bu sefer de üzülerek- Pakistan ý temizlemesi ciddi bir olasýlýk. Tabii kuruluþlarýndan itibaren iki düþman kardeþ konumundaki Pakistan ve Hindistan arasýndaki husumetin yeni bir çarpýþmayý yaratmayacaðýný söylemek de saf dillik olabilir. Üstelik iki ülkenin de tüm dünyayý silmeye yetecek nükleer silahý olduðunu ve bu silahlarýn çeþitli þeklerde Fransa, ABD ya da Rusya tarafýndan meþrulaþtýrdýðýný da düþünecek olursak aslen bir baþka aðýr krizin daha kapýda olduðunu görmek gerekiyor. Somali'de korsanlýðýn nedeni zehirli atýklar Somalili korsanlar bir süredir medyayý meþgul ediyor, ama kimse korsanlarýn ortaya çýkmasýna neden olan haksýzlýkla ilgilenmiyor. 2005 sonunda Asya'daki tsunami felaketi Afrika'nýn doðu kýyýlarýný vurduðunda aslýnda büyük bir skandalý ortaya çýkarmýþtý. Dev dalgalar Somali kýyýlarýndan uzaklaþýrken geride tonlarca kimyasal ve radyoaktif atýk býrakmýþtý. Bu zehirli kimyasallar on binlerce insanýn hastalanmasýna, 300 kadar insanýn ölmesine neden olmuþtu. Bu olayýn baþlangýcý çeþitli uluslararasý gemicilik þirketlerinin, bazý Somalili liderlerle 90'larýn baþýnda yaptýklarý anlaþmalara dayanýyor. Bu anlaþmalar sonucunda Somali kýyýlarý zehirli atýk deposu gibi kullanýlýyordu, çünkü atýklarý kýyýya yollamak baþka yöntemlere göre çok daha ucuzdu. Ýç savaþla birlikte bu olay iyice çýðýrýndan çýktý. Atýklar arasýnda radyoaktif maddeler; kurþun, kadmiyum ve cýva gibi aðýr metaller; sanayi atýklarý, hastane atýklarý, kimyasal atýklar, kýsaca her türlü zehir bulunuyor. Ancak tüm delillere raðmen bu konuda BM'ye yapýlan baþvurular dikkate alýnmadý, açýlan soruþturmalarda bir sonuca varýlmadý ve kýyý hiçbir þekilde temizlenmedi. Ayrýca çeþitli ülkelerin balýkçý filolarý Somali'de devletin etkisizliðinden faydalanarak ve gerilla kuvvetleriyle anlaþýp yerel balýkçýlarý tehdit ederek bölgedeki balýk kaynaklarýný da sömürüyor. Somalili balýkçýlarýn bu haksýzlýðýn giderilmesi için yaptýklarý baþvurular da dikkate alýnmadý. Bunun sonucunda sularý zehirlenen ve yaþam alanlarý tehdit edilen Somalililer kendi baþlarýnýn çaresine bakmaya karar verdiler. Balýkçýlar silahlanarak gayrý resmi bir sahil güvenlik ekibi oluþturdular. 2005'in sonunda da gemileri ele geçirmeye baþladýlar. Bu gemiler fidye karþýlýðýnda serbest býrakýlýyordu. Somalililer bu eylemleri 20 yýldýr kýyýlarýna býrakýlan zehirli atýklarý engellemek için yaptýklarýný, fidyeyi ise kýyýlarý temizlemek için kullandýklarýný söylüyorlar. Talep ettikleri para denizlere verilen zarara oranla hiçbir þey deðil. Fakat bir süredir bu korsan eylemlerinin içeriði, batý destekli Somali hükümetinin bazý üyelerinin de iþin içine dahil olmasýyla deðiþti ve lüks tüketimlerini karþýlamak için kullandýklarý bir sektöre dönüþtü. Bölgedeki gemilerin güvenliði kalmadýðý anlaþýldýðýnda küresel güçler önlem almaya baþladý. Somalili balýkçý tekneleri kargo gemilerine yaklaþtýðýnda Hindistan ve ABD uyruklu savaþ gemileri teknelere saldýrdý. Bir Suudi petrol tankeri korsanlar tarafýndan ele geçirildiðinde küresel güçler korsanlara karþý savaþ açtýklarýný duyurdu. Deniz tam bir savaþ alanýna dönüþtü. Yabancý savaþ gemilerinin hedefi zehirli atýk býrakan tekneler veya yasa dýþý balýkçý filolarý deðil, Somalililer. Bu savaþ korsan faaliyetlerine yol açan soruna çözüm getirmiyor. Gemiler bir yandan Somali kýyýlarýný zehirli atýklarla doldurup bir yandan bu denizlerin balýklarýný sömürerek Somalilileri sefalete sürüklemeye devam edecek.

6 sosyalist iþçi sayý: 343 Þimdi Emek Platformu'nun zamanýdýr KESK, 29 Kasým'da bir miting örgütlemek için birleþik bir kampanya yapýlmasý gerektiðini önerdiðinde yalnýzdý. Sol partiler ve DÝSK, TTB gibi emek ve meslek örgütleri bu çaðrýya hýzla yanýt verdi. Kampanyanýn geniþlemesi için çok sayýda toplantý yapýldý. 29 Kasým mitingi bu toplantýlarýn, toplantýlarda belirlenen 15 Kasým ve 22-24 Kasým eylemleri gibi sokak etkinliklerinin ürünü olarak örgütlendi. Bu örgütlenme çabalarý içinde diðer emek örgütlerini, Türk-Ýþ, Hak-Ýþ ve Memur-Sen gibi örgütleri harekete geçirmek için gerekli özen gösterilmedi. Emek Platformu'nu giderek "Dörtlü"nün, yani KESK, DÝSK, TTB ve TMMOB'nin platformuna indirgeyen anlayýþtan hýzla vaz geçilmelidir. Ýþçi sýnýfýnýn, yapay bölünmeleri aþmasý ve krize karþý yaygýn ve güçlü bir direniþin örgütlenebilmesi için, Emek Platformu'nun yeniden canlandýrýlmasý ve diðer konfederasyonlarýn harekete çekilmesi kaçýnýlmaz. Türk-Ýþ saðcý, Hak-Ýþ Ýslamcý gibi eleþtiriler hareketi bönle tutumlardýr. Bu kitle örgütlerinin tabanýnda yer alan yüz binlerce iþçi, harekete geçmeye hazýrdýr. Hareket içinde sol fikirlerden etkilenmeye açýktýr. Egemen sýnýf ve hükümetin krizden çýkmak için ürettiði ve üretmeye devam edeceði saldýrý paketini püskürtmek, ancak bu iþçi örgütlerinin de harekete katýlmasýyla mümkün olabilir. Bu örgütler arasýnda KESK'in elini uzatmakta zorlandýðý ilk örgüt, Memur- Sen'dir. Çünkü KESK'in alanýnda, kamu çalýþanlarý alanýnda örgütlenen Memur- Sen rakip konfederasyondur. Ama Memur-Sen'in tabanýndaki kamu çalýþanlarý rakip deðildir, KESK'in doðal tabanýdýr. KESK, birleþik mücadele çaðrýsýyla hareketi büyütmek için Türk-Ýþ'i, Hak_iþ'i vce Memur-Sen'i mücadeleye davet etmelidir. Bir yandan Emek Platformu bu adýmla yeniden canlanacak, diðer yandan KESK'in davetini görmezden gelen sendikalar kendi tabanlarýna teþhir olacaktýr. Bunun için, açýk, samimi ve somut taleplere sahip bir mücadele çaðrýsýndan baþka hiçbir þeye ihtiyaç yoktur. Sadece hareketi bölen, iþçi sýnýfý laik-þeriatçý olarak ayýran yapay fikirlere karþý birleþik mücadeleyi savunan doðru fikirlerin ilan edilmesi yeterli olacaktýr. 29 Kasým da binlerce çalýþan zamlara ve iþten çýkarmalara karþý yürüdü Çalýþanlar krize ilk yanýt Küresel krizin etkileri iþsizlik, açlýk, yoksullaþma biçimleriyle kendisini yavaþ yavaþ gösterirken, KESK'in giriþimiyle baþlatýlan 29 Kasým kampanyasý dev bir mitingle ilk adýmýný attý. Miting çok büyük bir katýlýmla gerçekleþti. On binlerce iþçi mitinge katýldý. Krize, yoksulluða karþý çaresiz olmadýðýmýzý kitlesel bir biçimde göstermesi açýsýndan 29 Kasým çok önemli, çok etkileyici bir baþlangýçtý. Kazanmak için Krizin tahribatlarýný püskürtmek için mücadele hedefi, kazanmak için mücadele etmek için adým atýlýrsa baþarýya ulaþabilir. Bunun yolu ise KESK'in çaðrýsýný, katýlacaðýmýz ve gövde gösterisi yapacaðýmýz bir miting olarak deðil, kazanmak için örgütleyeceðimiz bir kampanya olarak deðerlendirmekten geçer. Kazanmak için mücadelede, birleþik bir çaðrýya, somut talepleri þekillendirmeye ve kampanyaya dayanmalýdýr. Küresel BAK, DSÝP ve KEG KESK'in çaðrýsýný bu yönde bir adým olarak görüp deðerlendirmeye ve harekete yardýmcý olmaya çalýþtý. Öðretmenler isyanda Mitingin en önemli gücü öðretmenler ve Eðitim-Sen çatýsý altýnda örgütlenen eðitim iþçileriydi. Binlerce, on binlerce eðitim çalýþaný Ankara meydanlarýna aktý. Kürt illerinden ve hemen hemen tüm þehirlerden Eðitim- Sen'in kaldýrdýðý otobüslerle Ankara'ya akan iþçiler dev bir kortej oluþturdu. SES-Dev Maden-Ýþ ve TTB ise birleþik bir saðlýk çalýþanlarý korteji oluþturdu. 29 kasým mitinginin görkemli bir baþlangýç olmasýný saðlayan da bu iki kortej altýnda on binlerce kamu çalýþanýnýn meydanlarý doldurmasýydý. KESK'in öncü rolü Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu, KESK, uzun bir suskunluk döneminin ardýndan yeniden sahneye çýktý. KESK, Küresel BAK ÖDTÜ, Hacettepe, Kadýköy, Beyoðlu ve Ýzmir'de toplantýlar örgütledi. Toplantýlarda bütçeye karþý eylemin önemiþni vurguladý. Savaþ karþýtý bir kampanya olarak "Adil, anti militarist, savaþa deðil kamusal hizmetlere yatýrým hedefleyen" bir bütçenin önemini "Savaþ bütçesi is-te-mi-yo-ruz!" kampanyasýyla örgütlemeye çalýþtý. Küresel BAK on bin adet "Savaþ bütçesi is-te-mi-yo-ruz!" bildirisi daðýttý ve 29 Kasým mitingine çaðrý yaptý. Küresel Eylem Grubu iklim deðiþimi, ekolojik dengenin daðýtýlmasý, kapitalizmin enerji politikalarýnýn teþhirini yaptýðý binlerce bildiriyle, iklim deðiþimi ve yoksulluk arasýndaki baðlantýyý kurarak, "Enerjiye yýlar boyunca, iþçi hareketinin en dinamik ve öncü kesimini, ne çok mücadele eden, en çok eyleme çýkan kesimini temsil etti. Hareketin en zor dönemlerinde, geçmiþ mücadelelerin deneyini yeni mücadele dönemlerine deðil emekçiye zam!" sloganýyla 29 Kasým mitingine çaðrý yaptý. DSÝP, krizin faturasýný patronlarýn ödemesi gerektiðini vurguladýðý ve krize karþý emekçilerin haklarýný somut taleplerle savunan ve herkesi Küresel BAK kortejinde buluþmaya çaðýran on bin bildiri daðýtarak mitinge hazýrlandý. DSÝP'in beþ þehirde düzenlediði tüm Marksizm 2008 toplantýlarýnýn ana vurgusu kriz ve krize karþý mücadelenin önemi oldu. Küresel BAK korteji alanýn en coþkulu, en somut sloganlarý atan, krize karþý mücadeleyle savaþa karþý mücadelenin baðlantýsýný kuran taleplerle ilgi çeken bir kortej oldu. Foto: Ali Baydaþ baðlayan ana halka kamu çalýþanlarý hareketi oldu. KESK'in bu giriþkenliði, öncü iþçilerin örgütlenme düzeyinin yüksekliði, iþçi sýnýfýnýn geri kalan kesimlerini, diðer sendikalarý ve konfederasyonlarý da harekete geçiren temel güç olma iþlevini gördü. Sýnýfýn geri kalanýna direnme, sokaða çýkma ve birleþik mücadeleyi örgütleme direncini kazandýrdý. Þimdi, 29 Kasým'ý örgütlerken, KESK'in diri bir güç olarak öne atýlmasý, birleþik mücadelenin hayata geçirilmesi açýsýndan çok önemli. Þimdi, 29 Kasým'ý güçlü bir baþlangýç olarak görüp, örgütlü iþçi sýnýfýnýn tüm güçlerini krizin tahribatlarýna karþý bir araya getirebilmek çok önemli. Halklarýn kardeþliði KESK, Kürt emekçilerin de örgütü. Kamu çalýþanlarý hareketi, en baþýndan beri Kürt emekçilerin içinde, örgütlen-

sayý: 343 sosyalist iþçi 7 Mitingin en büyük kortejini öðretmenler oluþturdu. Eðitim- Sen pankartlarýnýn arkasýnda 10 bin emekçi yürüdü. Ankara mitingi Türk ve Kürt emekçilerinin birliðini sergileri. Kürt illerinden yoðun katýlým olurken halklarýn kardeþliði sloganlarý öne çýktý. Bir çok döviz, pankart ve sloganla krizin nedeninin kapitalistlerin kâr hýrsý olduðu dile getirildi. Medya sorumsuz bir grubun polisle itiþip kalkýþmasýný öne çýkarsa da miting barýþçýl ve kitlesel bir protesto oldu. Türk-Ýþ sendikalarýnýn eksikliði fazlasýyla hissedildi. Þimdi sýra tüm sendikalarýn birlikte mücadelesinde. ý verdi 29 mesinde yer aldýðý ve bu yüzden ayrýca çok büyük bir dinamizm kazanan bir hareket. 29 Kasým'da DTP kortejinin nispeten küçük olmasý, Kürt hareketinin krize karþý duyarsýzlýðý olarak görülmemeli. Kürt illerinden 29 Kasým mitingine katýlan binlerce iþçi, küresel direniþin bu ilk adýmýnýn etkili, coþkulu ve kitlesel bir biçimde gerçekleþmesinin temel nedenlerinden. Bu Kürt hareketinin ve Türkiye'de iþçi sýnýfýnýn egemen milliyetçi fikirlerin etkisi kýrýlarak bir araya geldiðinde yaratacaðý etkinin boyutlarýný göstermesi açýsýndan çok önemli deneyim. Kürt halkýnýn dostu, Türkiye iþçi sýnýfýdýr, iþçi sýnýfý ise Kürt halkýna güven verebildiði takdirde somut taleplerini kazanabilmek için en önemli ittifakýyla yan yana gelmeyi baþarabilir. Daha somut talepler KESK'in giriþimiyle baþlayan 29 Kasým kampanyasý, bir yandan krize karþý kitlesel bir tepki olarak çok önemli bir ilk adýmdý ama diðer yandan da iþçi hareketinin çok daha somut taleplere ihtiyacý olduðunu gösterdi. Krizin faturasýný ödemeyeceðimizi ilan etmek ve bu niyetimizi on binlerce iþçinin katýlýmýyla miting meydanlarýnda ifade etmek çok önemli bir baþlangýç ama ihtiyacýmýz daha somut talepler. Kampanyanýn daha da büyümesi, yüz binlerce yoksulun harekete geçmesi için, daha somut, kazanýlabilir, elle tutulur taleplere ihtiyacýmýz var. Bu talepler hýzla þekillendirilir ve önümüzdeki dönemde birleþik iþçi hareketinin ortak sloganlarý haline getirilirse, krizin faturasýný patronlara ödetmek için çok önemli bir yol kat edilmiþ olacak. 29 Kasým bunun olanaklý olduðunu kanýtladý. Sadece AKP mi? Kasým mitinginde, AKP doðal olarak hedef tahtasýna oturtuldu. Egemen sýnýfýn krizden çýkmak için ürettiði politikalar emekçilere daha fazla yoksulluk olarak dönecek ve bu politikalarýn uygulayýcý AKP. Bu yüzden elbette 29 Kasým mitinginde AKP'yi eleþtirmek ve hedef tahtasýna oturtmak kaçýnýlmaz. Ama çok sayýda sol kortejde ve KESK kortejinin slogancýlarýyla miting kürsüsünün bazý slogancýlarýnda, AKP eleþtirisi, iþçi sýnýfýnýn birleþtiren deðil bölen yanlýþ sloganlarla yapýldý. Miting kürsüsünden "faþizme ölüm halka hürriyet" sloganý atýldý örneðin. Bu slogan ya AKP'nin faþist bir rejim kurduðunu iddia ediyor olmalý ya da anlamsýz bir slogandan öteye bir þey deðil. Yürüyüþ boyunca "Kahrolsun IMF tam baðýmsýz Türkiye" sloganlarý atan kortejler vardý. Kendilerini baðýmsýzlýk mücadelesinin öznesi olarak gören, bir tür sömürge koþullarýnda kurtuluþ savaþý verdiðini düþünenlerin paranoyakça attýðý bu slogan, esas olarak iþçi sýnýfýnýn hedeflerini þaþýrmasýna yardým etmekten baþka bir iþe yaramýyor. Yürüyüþ boyunca "Mahir, Hüseyin, Ulaþ, Kurtuluþa kadar savaþ" sloganý atan çok sayýda sol kortej ise somut taleplere sahip olmamanýn sýkýntýsýný hareketle ilgisiz sloganlar atarak gösterdi. AKP, eylem boyunca bir yandan faþist olmakla, bir yandan gerici olmakla, þeriatçý olmakla suçlandý. Bu sloganlarýn yaygýnlýðý AKP'nin neden gücüne güç kattýðýný da, neden bir türlü teþhir edilemediðini de gösteriyor. Türkiye'de silahlý ve ayrýcalýklý bürokrasi, 2004'ten beri AKP'yi devirmeye çalýþýyor. Darbe giriþimlerinde bulunuyor, muhtýralar veriyor, internet uyarýlarý yapýyor. Bu müdahaleleri yaparken ayný zamanda kendisine bir kitle desteði toparlamaya da çalýþýyor. Kitle desteðini toparlamak için kullandýðý en önemli argüman, AKP'nin þeriatçýlýðý. Zaman zaman yumuþatýlmýþ biçimleriyle "Mahalle baskýsý" gibi tezlerle güçlendirilen AKP'nin cumhuriyet kazanýmlarýna gasp ettiði fikri, kemalizmden etkilenmiþ sol üzerinde hakimiyet kurdu. Sol, etkilediði sendikalarda da bu fikri yaygýnlaþtýrarak, AKP'ye karþý mücadeleyi yeni liberal politikalara ve kapitalizme karþýtlýk temelinde deðil, gericiliðe karþýtlýk temelinde kurarak bir yandan darbecilerin tuzaðýna düþtü bir yandan da AKP'nin yeni liberal politikalarýn uygulayýcýsý olan yüzünün gizlenmesine yardýmcý oldu. 29 Kasým bir kez daha gösterdi ki, AKP'nin gerici olduðunu düþünerek yürütülen mücadele AKP'yi zayýflatmayacaktýr. Güçlendirecektir. AKP'ye karþý iþçi muhalefetinin elini kolunu baðlayacaktýr. Hareketi bölmeye devam edecektir. Bu yüzden miting sýrasýnda Ergenekon'un avukatý olduðunu ilan eden CHP'nin otobüslerinin kocaman CHP yazýsý binlerce emekçinin gözüne sokularak kullanýlmasýnda hiçbir sorun görülmedi. Zamlara ve yoksulluða karþý yapýlan 29 Kasým çaðrýsý özellikle KESK tabanýnda hemen yanýt buldu. Toplumun ezici çoðunluðunda bu çaðrý, daha somut biçimler aldýðýnda milyonlarca insan tarafýndan yanýtlanacaktýr. Yeter ki iþçi sýnýfýný bölme yanlýþ AKP analizinin üzerinden þekillenen talepler ve sloganlar yerine kapitalizmi teþhir eden sloganlarla kampanya örgütlensin. Alman Devrimi Volkard Mosler Savaþ ve yeni mücadeleler Volkard Mosler Alman Devrimi dizisinin ikinci bölümünde savaþ sýrasýnda Alman solunun nasýl büyüdüðünü anlatýyor. Savaþ karþýtý bir þiirinde Bertolt Brecht Birinci Dünya savaþý nýn hikayesini anlatýyor. Önce Alman halkýnýn büyük çoðunluðu savaþý bir gereklilik olrak gördü. Ülkelerinin zaferinin kendi çýkarlarýna olduðunu düþündüler, daha iyi geleceði olan bir almanya yaratacaðýna inandýlar. Savaþýn senin savaþýn olduðuna inandýn/sýnýf düþmanýnla yanyana durdun/bir kaþýk çorba için savaþý unuttun 1914 de, savaþýn ilk yýlýnda durum tam da böyleydi. Ýþçilerin çoðu egemenlerin propagandasýnýn etkisi altýna girmiþti ve savaþý destekliyordu. SPD Almanya nýn sosyal demokrat partisiydi ve uzun süredir iþçi sýnýfýnýn partisi olarak görülüyordu. O da bu propaganadanýn aleti oldu. Ama öte yandan Birinci Dünya Savaþý nýn baþladýðý güne kadar SPD politiklarý savaþa karþýydý. Sadece SPD içindeki Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht etrafýnda toplanmýþ olan küçük bir grup bu milliyetçi histeriye karþý çýkýyordu. Sansürün ve illegalitenin zor koþullarý altýnda çevrelerindeki bir kaç yüz SPD üyesini örgütleyebildiler. Bu gruba Roma Ýmparatorluðu dönemindeki köle ayaklanmasýnýn büyük önderine izafeten Spartaküs Birliði adýný verdiler. Liebknecht 1914 Aralýk ayýnda savaþ kredilerine karþý oy veren tek SPD milletvekiliydi. 1915 yýlýnda Spartaküs Birliði Berlin de savaþa karþý iki gösteri düzenledi. Birincisine yaklaþýk 100 kiþi katýldý. Ýkincisine ise yaklaþýk 1.500 kiþikatýldý. Savaþa karþý hava geliþtikçe Spartaküs Birliði iþçilere illegal bildirilerle ulaþan bir grup devrimci sosyalist iþçiyi örgütlen-meye baþladý. Liebknecht savaþa karþý eylemleri nedeniyle hapise atýldý. Mahkum edildiði gün 55 bin iþçi grev yaptý. Bu grev Berlin ve diðer kentlerdeki iþyeri temsilcileri tarafýndan örgütlenmiþti. Bunlar Spartaküs Birliði nin üyesi deðillerdi ama SPD içinde giderek büyüyen savaþ karþýtý daha geniþ bir sol aðýn parçasýydýlar. 1915 Kasým ayýnda 15 SPD milletvekili savaþ kredilerine karþý oy verdi. SPD nin saðcý önderliði bu 15 milletvekilini 1917 Ocak ayýnda partiden ihraç etti. Bu milletvekilleri Baðýmsýz Sosyal Demokrat Parti yi (USPD) kurdular. USPD, SPD nin emperyalizmi destekleyen politikalarý ile Spartaküslerin anti-emperyalist politikalarý arasýnda gidip geliyordu. Ancak Liebknecht için yapýlan grevi Obleute adlý radikal iþyeri temsilcileri örgütlenmesi gerçekleþtirdi. Bütün bunlar küçücük bir devrimci iþçi grubunun nasýl hýzla çoðunluðun desteðini aldýðýný gösteriyor. Savaþ öncesinde yüksek ücretli bir iþyeri temsilcileri grubunu kontrol eden metal iþçileri sendikasýnýn lideri saðcý Adolf Cohen bu kontrolünü 1916 Mart ayýnda kaybetti. Savaþ öncesinde bu iþçiler kapitalizm uzun geliþme döneminden yararlandýlar. Kapitalizmden sosyalizme yavaþ geçiþ demek olan reformizm uzun yýllar içinde bu iþçiler arasýndan güç kazandý. Ama Birinci Dünya Savaþý nýn korkunç gerçekleri bu inancý yýktý. Savaþ en kanlý halindeyken çorba yok/çorba yokken anlýyorsunuz/savaþ sizin savaþýnýz deðil/o vakit çorba için savaþ baþlýyor diyor Brecht. Savaþ iþçiler arasýnda açlýðý baþlattý ve iþçiler savaþa ve kapitalist sisteme karþý tutum almaya baþlýyorlar. Fransýz sosyalisti Jean Jaurés bulutlarýn yaðmuru içind etaþýmasý gibi kapitalizm savaþý içinde taþýr diyor. Savaþa karþý geliþen hava sonunda Alman askerlerinin ve iþçilerinin 1918 de ayaklanmasýna, savaþýn bitmesine ve iþçilerin büyük kazanýmlar elde etmesine neden oldu. Alman Devrimi nin trajedisi Obleute nin Spartaküs Birliði be Devrimden sonra katýlmasýdýr. Bu savaþa karþý mücadelenini yýðýnsan bir devrimci sosyalist parti tarafýndan yönlendirilmesinin önüne geçti. Volkhard Mosler Almanya da yayýnlanan Marx21 adlý devrimci sosyalist derginin yazarlarýndandýr. www.marx21.de Bu dizinin ilk yazýsý Ýþçilerin ayaklanmasý savaþý bitirdi

8 sosyalist iþçi sayý: 343 sosyalist isci Yerel seçimler ve sosyalistler Gezegenin sorunu iþçi sýnýfýnýn sorunudur 6 Aralýk'ta Polonya'da iklim deðiþimi ile ilgili hükümetler arasý görüþmelerde önümüzdeki on yýllarda küresel ýsýnmanýn etkilerinin neler olacaðý ve hangi tedbirlerin alýnmasý gerektiði tartýþýlacak. Felaketin boyutlarý artýk çok açýk. Ýklim deðiþiminin sonuçlarýný da nedenlerini de bir avuç enerji þirketi dýþýnda reddedebilen kimse, hiçbir siyasi hareket kalmadý. Sorunun artýk reddedilemez boyutlara ulaþmasý, sorunun çözümü için alýnmasý gereken tedbirlerin neler olduðu konusunda bir fikir birliði olduðu anlamýna gelmiyor. Sadece Türkiye'de deðil dünyada da sorunun nedeninin bireysel tüketim, yani Ayþe teyzelerin enerjiyi har vurup harman savurmasý olduðu fikri, yukarýdan aþaðý pompalanýyor. Diþlerini fýrçalayan insanlarýn fýrçalama sýrasýnda musluðu kapatmasýnýn su sýkýntýsýný gidereceði yönündeki fikirler gibi týpký. Ýklim deðiþiminin nedeni, insan faktörü deðildir. Bu soyut bir yaklaþýmdýr. Ýklim deðiþiminin nedeni, kapitalist üretim biçimidir, sanayileþmedir, kapitalist sanayileþmenin kýlcal damarlarýnda dolaþan fosil yakýt kullanýmýdýr. Ýklim deðiþiminin nedeni otomotiv sektörüdür, ulaþým politikalarýdýr, þehir planlamasýdýr, binalarýn yapýlarýdýr, tüm alanlarda egemen sýnýflarýn ve devletlerin yaptýðý tercihtir. Ýklim deðiþiminin nedeni, özetle, zenginlerin ýsýnma merakýdýr. Isýnmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecek olmasýdýr. Devletlerin, zenginlerin ýsýnmasý için de örgütlenen bir komite olarak da çalýþmasýdýr. Ama iklim deðiþiminin sonuçlarýný en aðýr biçimde yaþayanlar, yoksullar ve emekçiler. Fosil yakýta dayalý sermaye bikrimi, küçük bir azýnlýðýn zenginliðini milyarlarca insanýn gelirinin defalarca üstünde bir boyuta sýçratýrken, emekçiler, iklim deðiþiminden kaynaklý tüm felaketleri, kasýrgalarý, fýrtýnalarý, susuzluðu, tarýmsal yapýlarýn çökmesini, iklim göçmenliðini, gýdasýzlýðý, sýcak hava dalgalanmalarýný geri dönüþü olmayan bir biçimde, ölerek, saðlýðýný kaybederek, bir daha tedavi olamayarak, evsiz kalarak yaþýyor. Bu yüzden iklim deðiþimi sýnýf mücadelesinin en önemli, en can alýcý konularýnýn baþýnda geliyor. Bu yüzden iklim deðiþimine, küresel ýsýnmaya karþý mücadele, tüm ekolojik dengenin ölüm kalým mücadelesi olarak, tüm toplumsal kesimlerden önce iþçi sýnýfýnýn sorunudur. Ýklim deðiþimini durdurmak için verilen mücadele egemen sýnýftan, devletten kamusal yatýrým talep etmeden kazanamaz. Enerji politikalarýnýn deðiþimini talep etmeden kazanamaz. Ulaþým politikalarýnýn, sulama politikalarýnýn, yerel yönetim politikalarýnýn, sanayileþme politikalarýnýn toptan deðiþmesi olmadan, iklim deðiþimi durdurulamaz. Ýþçi sýnýfý, toplumun tüm ezilen kesimlerinin taleplerini savunmadan kendi haklarýný kazanamaz. Oysa iklim deðiþimi en baþta iþçi sýnýfýnýn sorunu. Çözüm de iþçi sýnýfýnýn kolektif eyleminde. Küresel Eylem Grubu'nun 6 Aralýk'ta bir çok þehirde birden yapacaðý eylemler, bir kez daha hem toplumun hem de iþçi sýnýfýnýn gündemine iklim deðiþimi sorununu sokacaðý için ayrýca da bir öneme sahip. Þenol KARAKAÞ Yerel seçim süreci baþladý. Seçim takvimi açýklandý. Þimdiden bazý belediye baþkanlarý üye olduklarý partilerden istifa etmeye baþladý. Solda ise birkaç tutum birden ayný anda þekilleniyor. CHP'ye göz kýrpmak yok Seçimlerde solun bazý kesimlerinde AKP'ye karþý CHP ile ittifak fikri ifade ediliyor. Bu, seçim sürecinde karþýlaþýlacak en tehlikeli yaklaþým. Seçimleri AKP'ye karþý referandum olarak gören anlayýþ, CHP'yi kaçýnýlmaz bir biçimde bir alternatif olarak anlatmak zorunda kalýr. Bu seçimler AKP'nin masaya yatýrtýldýðý bir referandum deðildir. Bu yerel seçimler, yerel sorunlardan daha çok politik bir tartýþmanýn ve politik tutumlarýn da masaya yatýrýlmasý olacaktýr. Saf bir belediye seçimi deðil, politik bir saflaþmanýn ifadesi olacaktýr. Bu saflaþmada sosyalistler bir yandan AKP eliyle yürüyen ve krizin faturasýný emekçilere yüklemeyi amaçlayan politikalar, dolayýsýyla AKP'ye karþý, AKP'nin Kürt sorununda ve demokrasi ve özgürlükler alanýnda baskýcý uygulamalarýna karþý kampanya yapacaklar. Bir yandan da son birkaç yýldýr, 2004'ten beri geliþen darbe süreçlerine, Ergenekon davasýyla açýða çýkan darbeci derin devlete, darbecilerin avukatý olan cumhuriyetçilere karþý da kampanya yapacaklar. AKP'ye oy vermek ne kadar imkânsýzsa, CHP'ye, milliyetçilere, yurtseverlere de oy atmak o kadar imkânsýzdýr. Demokrasi düþmanlýðýna oy verilemez. CHP ile ittifak hiçbir düzeyde bu yüzden kabul edilemez. DTP'ye, Kürt halkýna destek Sosyalist Ýþçi, 1980'li yýlardan beri tüm genel ve yerel seçimlerde Kürt illerinde oylarýn Kürt halkýnýn meþru temsilcisine verilmesi gerektiðini savunur. Kürt halkýyla dayanýþmanýn, ezilen halkýn yanýnda olmanýn bir yolu budur. Batýda ise Kürt sorunu, milyonlarca insanýn etrafýnda kümelendiði, günlük hayatýný ona göre þekillendirdiði temel sorun deðildir. Batýda ulusal sorunda baþka biçimler alarak, ekonomik ev sosyal sorunlarýn arasýna sýzarak kendisini ifade etmektedir. Yeni bir sol için Yerel seçimlere sol yine geç kalmýþ ve ezber tutumlar hemen devreye girmiþtir. Ufuk Uras ve Baskýn Oran seçim kampanyasýnýn deneyleri hýzla unutulmuþ, hatta bu deneyler esas olarak görmezden gelinmiþ, yeniden sol örgütlerin, partilerin ittifaký oluþturulmaya baþlanmýþtýr. Bu ittifak tartýþmalarýnda birkaç eðilim belirgin. Birincisi, solun bir araya gelmiþ olmasý, seçimler için yan yana gelmek, AKP-CHP sýkýþmýþlýðýnda birleþik güçlerle seçim kampanyasý yapmak, bir yandan da bu kampanyanýn Kürt halkýyla bütünleþmesi eðilimi olumlu bir eðilimdir. Ýstanbul'da yapýlan ittifak toplantýlarýnda baþka bir olumluluk daha ortaya çýktý ve görüþmelere katýlan örgütlerin ezici çoðunluðu, AKP'ye karþý CHP ile bir ittifaký düþünmediðini ilan etti. Fakat olumluluklar, burada sona eriyor. Birlik duygusu olumludur, ama nasýl birlik sorusu, 22 Temmuz seçimlerinin deneylerinin, Ufuk Uras ve Baskýn Oran kampanyasýnýn deneylerinin ýþýðýnda yanýtlanmadýðý sürece karþýmýza çýkan çaresiz solun zoraki seçim ittifaký halini almaktadýr. Baskýn Oran kampanyasý ise bir gerçeði çok keskin bir biçimde gösterdi. Yeni olan, yeni sözler söyleyen, Türkiye'de son on yýldýr kampanya yapan aktivistlere yaslanan, aydýnlardan, gazetecilerden, iþçilerden, destek alan, hiyerarþik bir sýraya sokmadan tüm ezilenlerden yana açýk bir dille tutum alan bir politik kampanya çok güçlü bir etki yaratýyor. Baskýn Oran kampanyasý, sol örgütlerin geleneksel yan yana geliþi biçiminde deðil, temel sorunlar etrafýnda kampanya yapan birey ve gruplarýn aktivizmi temelinde örgütlendi. Irkçýlýða, milliyetçiliðe, savaþa, küresel ýsýnmaya, Kürt sorununa, tüm azýnlýklarýn sorunlarýna, emek sorunlarýna net bir dille yanýt verdi. Tüm özgürlükleri sýnýrsýz bir biçimde savunan aktivistlerin kampanyasý olarak Baskýn Oran kampanyasý çok etkili oldu. Sosyalist Ýþçi, önümüzdeki seçim kampanyasýnda, bir yandan seçimler için sol ittifak görüþmelerinde yer alacak, bu ittifakýn darbelere ve Ergenekon'a karþý özgürlükleri, yeni liberalizmin krizine karþý emekçilerin kazanmak için birleþik mücadelesini savunmasýný, Kürt halkýnýn koþulsuz yanýnda olmasýný, eþcinsellerin, kadýnlarýn üzerindeki toplumsal cinsiyetçi baskýlara karþý kadýnlarýn ve eþcinsellerin özgürlüðünü, tüm azýnlýklarýn üzerindeki baskýlara karþý, ýrkçýlýða, milliyetçiliðe karþý halklarýn kardeþliðini, baþörtüsü yasaðýna karþý sýnýrsýz giyim kuþam özgürlüðünü savunan bir ittifak haline gelmesi için mücadele edecek. Bir yandan da sol örgütlerin yan yana gelmesinin yeterli olmadýðýný, bize gerekli olanýn yeni bir sol örgütlenme olduðunu, böyle bir örgütlenmenin, bu seçimlerde yaþanan sýkýþmýþlýðý bir kez daha yaþamamak için hýzla örgütlenmesi gerektiðini, yeni bir solun, kampanyalarýn, hareketin kadrolarýnýn kolektif eyleminin ve örgütlenmesinin ürünü olacaðýný savunacak. www.dsip.org DSiP e üye ol! Darbeye karþýysan, Kürt sorununda demokratik bir çözüm istiyorsan, Cinsiyetçiliðe ve homofobiye karþýysan Küresel krize karþý mücadele etmek istiyorsaan Küresel ýsýnmaya, nükleer santrallara karþýysan sosyalist isci Sosyalist Ýþçi her hafta savaþa, darbelere, ýrkçýlýða ve milliyetçiliðe, yeni liberalizme, cinsiyetçiliðe ve homofobiye karþý devrimci, antikapitalist bir yayýn yapýyor. Ona omuz verebilirsiniz. Abone olun, daðýtýmcýlarýmýz size her hafta gazetenizi iletsinler ya da posta ile yollayalým. 5 sayý 5 YTL. www.sosyalistisci.org i n t e r n e t barisarock.org kureselbarisveadalet.org kureseleylem.org durde.org mahalledenmeclise.org hranticinadaleticin.com tuzladaolumlereson.blogspot.com 70milyonadim.org dtpkapatilamaz.blogspot.com

sayý: 343 sosyalist iþçi 9 Jacob Middleton 1944 Temmuz'unda 44 müttefik devletinin liderleri, savaþ sonrasý küresel ekonomiyi nasýl yöneteceklerini tartýþmak üzere küçük bir New Hampshire kasabasý olan Bretton Woods'da bir araya geldiler. Buradaki müzakereler bugün küresel kapitalist sisteme egemen olan kurumlarý doðurdu; Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve þimdi Dünya Bankasý'nýn parçasý olan Uluslararasý Yeniden-yapýlanma ve Kalkýnma Bankasý. Konferansta bu ülkeler kendi paralarýný dövize sabitlediler, döviz de altýnýn fiyatýna sabitlendi. Bretton Woods egemen sýnýflarýn dünya ekonomisini istikrara kavuþturmak için dünya çapýnda eþgüdümlü bir çabasýný ifade ediyordu. Uluslararasý ticaret ve finansý düzenleyen etkili kurallarýn olmayýþýnýn 1930'larýn ekonomik keþmekeþini þiddetlendirdiðini düþünüyorlardý. Bretton Woods'un sabit kur sistemi yaklaþýk 30 yýl, ABD 1971'de sabit dolar kurundan vazgeçinceye kadar iþ gördü. IMF ve Dünya Bankasý halen koca ekonomilere program dikte edebilen kudretli uluslararasý kurumlar. Bretton Woods'un dünya için önemli sonuçlarý oldu. Ne var ki o dönemin kendine özgü tuhaf koþullarý olmasaydý anlaþma yapmak olanaksýz olurdu. 1944'te ABD dünya ekonomisine o denli egemendi ki bunun boyutlarýný bugün hayal etmek imkânsýz. Avrupa ve Japonya toptan yýkýmýn eþiðindeydiler. Rusya halen nispeten zayýf bir ekonomik güçtü. Diðer yandan ABD dünya ekonomik çýktýsýnýn yarýsýný üretiyordu. Ýngiltere gibi savaþý finanse etmek için ABD'ye aðýr borçlanmýþ birçok ülke vardý. ABD egemen sýnýfý buyruklarýnýn yasa muamelesi göreceðine emin ve kendine son derece güvenliydi. ABD'nin gücü ve nüfuzu Bretton Woods müzakerelerinin yapýsýný tamamen belirledi. Aðýr borçlu katýlýmcýlar, borçlarýný öderken kendi ekonomilerini de inþa etmelerine olanak verecek bir dizi uluslararasý kurum istiyorlardý. Açýk Ekonomist John Maynard Keynes bu iþ için, tek tek ekonomileri her yýl hesaplarýndaki fazlayý ya da açýðý gidermeye zorlayacak bir "Uluslararasý Kredi Birliði" önerdi. Böylece borçlu ülkeler ihracat kazançlarýyla borçlarýný ödeyebileceklerdi. Ancak ABD dünyanýn en büyük borç vereni olarak bu Bretton Woods: Ekonomi tarihi neden tekerrür etmez? önerilere karþý çýktý. Egemen sýnýfý bütün diðer egemen sýnýflarýn ona borçlu kalmasýna razýydý. Borçlarý tedrici olarak ortadan kaldýracak bir sistem kýsa vadeli çýkarlarýna uymuyordu. Harry Dexter White ABD delegasyonuna baþkanlýk eden hazine yetkilisiydi. Keynes'in planýna ýsrarla karþý çýktý ve önemli kredileri geri çekme tehdidiyle diðer ülkeleri hizaya soktu. Dexter White geliþmekte olan ve savaþta yýkýma uðramýþ ülkelere kredi vermek üzere Dünya Bankasý'ný önerdi. IMF sabit kur sistemini sürdürecekti. "Ne kadar çok para koyarsan o kadar çok oyun olur" ve "ABD istemediði her kararý durduracak oya sahip olmalýdýr" diye ýsrar etti- bugün de devam eden bir durum. Yine de ABD'nin konumu 1950 ve 1960'lardaki küresel ekonomik büyüme döneminde zayýfladý. Dünyadaki en büyük ekonomi olarak kalsa da mutlak egemenliði azaldý. Eski borçlular ve yenilmiþ devletler benzeri görülmemiþ oranlarda büyürlerken, ABD'nin büyüme oranlarý önceki on yýllara göre yükselmiþ olsa da diðerlerininki kadar yüksek deðildi. Soðuk Savaþ harcamalarý, Kore ve Vietnam savaþlarýna yapýlan harcamalar sistemi bir bütün olarak istikrara kavuþtursa da ABD'nin geride kalmasýna yol açýyordu. Rekabet yavaþ yavaþ aradaki farký kapattýkça kredi veren borçluya dönüþtü. ABD egemenliðini desteklesin diye kurulan sabit kur ve sürekli bütçe açýklarý sistemi 1971'de artýk yük haline gelmiþti. ABD artýk borçluydu ve dünyanýn geri kalaný için koyduðu sýnýrlamalar kendisine sýkýntý veriyordu. Kur ABD baþkaný Richard Nixon dolar ile altýn fiyatý arasýndaki baðý ortadan kaldýrarak pratikte Bretton Woods sabit kur sistemine son verdi. 1976'da dünyanýn bütün belli baþlý dövizlerinin fiyatlarý artýk uluslararasý piyasadaki ticari iþlemlerle belirlenir olmuþtu. Sistemin ikiz desteði olarak planlamýþ olan IMF ve Dünya Bankasý egemen sýnýfýn yeni ideolojisi olan yeni liberalizmin uygulanmasýný saðlayacak kurumlar olarak kendilerine yeni roller buldular. ABD ekonomisindeki kýsmi toparlanma hiçbir zaman onu eski egemenliðine kavuþturmadý. ABD þimdi küresel ekonomik çýktýnýn yüzde 25'ine sahip. Çin gibi bir zamanlarýn küçük ekonomileri artýk kendi çýkarlarý olan büyük güçler. Bugün hiçbir ekonomi tek baþýna kendi iradesini dayatacak güce sahip deðil. Dolayýsýyla "Ýkinci Bretton Woods"un yakýn zamanda yapýlmasý olasý deðil. Her egemen sýnýf sonuçta kendi çýkarýnýn peþinde. Çin gibi büyük kreditörlerin kýsa vadeli çýkarlarý ABD gibi borçlu ülkelerin çýkarlarýyla ters. Ýmalat mallarý ihracatçýsý Almanya, bir hizmetler ekonomisi olan Ýngiltere'den farklý kurallar isteyecektir. Ancak rekabet daha ciddi biçimler de alabilir. Almanya kendi bankacýlýk sistemini korumaya alarak Avrupalý müttefiklerini öfkelendirdi. Gordon Brown zorbalýkla talihsiz Ýzlanda'ya isteklerini kabul ettirdi. Barack Obama ABD'li araba imalatçýlarý için dev ölçekli bir kurtarma paketi istiyor ve böylece serbest ticaret anlaþmalarýný çöpe atýyor. Dünya Bankasý gelecek yýl dünya ticaretinin 1982'den beri ilk kez düþüþ göstereceðini tahmin ediyor. Dünya ekonomisi küçülecek ve öngörülebilir gelecek boyunca da depresyonu sürecek. Yöneticilerimiz bunun sonucunda daha çaresiz ve daha tehlikeli hale gelecekler. Kapitalizmin krizinin þok dalgalarý tüm dünyayý sarýyor Sadie Robinson Küresel egemen sýnýf panik ve kargaþa gribine yakalandý. Oysa daha yakýn zamana kadar dünyada yeni büyüyen ekonomiler (Çin ve benzeri hýzlý büyüyen ekonomiler) buradan çýkýþýn yoluna örnek gösteriliyordu. Hatta kimi ekonomistler bu ülkelerin, kendilerini Batý'dan yalýtarak resesyondan uzak kalabileceklerini söylüyordu. Bugün ise o belli belirsiz umutlar bile söndü. Çin'deki küçük ve orta ölçekli iþyerleri istikrarsýzlýk yüzünden kapanýrken ülkenin yöneticileri istihdamýn geleceðinin "korkunç" olduðunu ve bunun toplumsal huzursuzluða yol açabileceðini ifade etmek zorunda kalýyorlar. Ülkenin çeþitli kent ve kasabalarýndan her gün artan sayýda "kitlesel olay" (Çin yetkililerinin ayaklanma ve gösterilere verdiði edebi (!) isim) haberleri geliyor. Hong Kong Üniversitesi'nden Prof. Joseph Cheng Çin hükümetinin meþruiyetinin refaha baðlý olduðuna iþaret ediyor. "Eðer halk ekonomik büyümenin artýk sürdürülemediðini görürse hükümet temelinden sarsýlýr", diyor. Çin'de zenginle yoksul arasýda giderek büyüyen uçurum var olan sorunlarý daha da kötüleþtirir diye de ekliyor. "Bu yüzden yoksullarýn katlanmak zorunda olduðu sýkýntýlar dayanýlmaz hale gelecek". Kriz, 6 Ekim günü görüldüðü gibi Çin ile sýnýrlý deðil. Latin Amerika ekonomilerinin dinamosu Brezilya borsasý yüzde 5.4 düþüþle kapandý. Ýþlemler gün içinde iki kez durduruldu. Birisinde hisseler yüzde 15 düþmüþtü. Þili ve Arjantin borsalarý da yüzde 6 düþüþ yaþadý. Bütçe açýklarý Endonezya borsalarý, dev boyutlardaki yabancý yatýrýmlar geri çekilince yüzde 10 düþtü. Türkiye, Hindistan ve Baltýk ülkeleri gibi, büyük bütçe açýklarý olan ve yabancý paraya baðýmlý ülkeler de krizin etkilerini yaþýyor. Ýstikrarsýzlýk, önceleri yükselen yýldýzlar olarak görülen ülkeleri iflas tehlikesinden kurtulmak için IMF'ye yönlendiriyor. Macaristan, Ýzlanda, Litvanya, Pakistan, Türkiye ve Ukrayna gibi ülkeler kendilerine kefil arýyor. Ama ne yazýk ki IMF parasý neo liberal þartlar eþliðinde geliyor. IMF üye ülkelerin, ekonomilerini uluslararasý rekabete açmalarýný ve özelleþtirme yapmalarýný þart koþuyor. Ýthalat vergilerini azaltmak ve kamu harcamalarýný ve sübvansiyonlarý kýsmak gibi onyllardýr sürdürülen serbest piyasa politikalarý geliþmekte olan ülkeleri artan oranda küresel ekonomye baðýmlý kýlýyor. Ama küresel pazardaki dalgalanmalarla baþetmelerini de zorlaþtýrýyor. Bu gerçek yaþanan son gýda fiyatlarý krizinde iyice ortaya çýktý. Geçmiþte finansal desteðinden yararlanmanýn karþýlýðý olarak IMF ile yapýsal uyum programlarýný imzalamaya zorlanan ülkeler kendi pazarlarýnýn batýdan gelen ucuz ithal gýdalarla dolduðunu ve yerel gýda üretimlerinin imha olduðunu gördüler. Ama bu yýl ithal temel gýda fiyatlarý uçtu dünyanýn en yoksul milyonlarca insaný bunun sonucunda açlýða mahkum oldu. IMF paketinin borç ödemesi "ihracat odaklý büyüme"ye dayandýrýlýyordu ama dünya ekonomisi resesyondan çöküþe doðru kayarken ihracata baðýmlý pek çok yoksul ülke ekonomisi vuruldu. Þimdi bu ülkeler kendilerini, kaynaklarýnýn hiçolmadýðý kadar büyük bölümünü borç ödemelerine ayýrýr halde buluyorlar. Bir kriz döneminde geliþmekte olan zayýf ekonomilerin kýrýlgan doðasýnýn anlamý yatýrýmcýlarýn paralarýný çekmesi ve "risk"i minimize etmesidir. Bu trend Macaristan ve Endonezya gibi ülkeleri (her ikisi de yüksek ticaret açýklarýna sahipler ve büyük oranda yabancý yatýrýma baðýmlýlar) çok daha aðýr biçimde vuruyor. Tedavi Batýdaki yönetimler bankalara yoðun bir destek vermekle piyasanýn kendine gelmesini saðlayacak eski reçetelerinden çabucak vazgeçtiler. Ne yazýk ki yoksul ülkelerin serbest piyasa ilacýný yutmak zorunda olmalarý konusundaki ýsrarcýlýklarýnda bir deðiþiklik olmadý. Krizden en kötü etkilenen Doðu Avrupa ülkesi Macaristan bu ay baþýnda IMF'den 15.7 milyar dolar borç aldý. Karþýlýðýnda IMF "köklü belirgin önlemler" talep etti. Bu önlemler kamu harcamalarýnýn kýsýlmasýna ve kamu hizmetlerinde daha ileri "reformlar" yapýlmasýna odaklanýyordu. Macaristan'ýn sokaktaki insaný bunun ne anlama geldiðii çok iyi biliyor: ücretlerde, emeklilik hakký ve sosyal harcamalarda kesinti. Macaristan IMF'e 1982'de katýldý ve aldýðý borçlar karþýlýðýnda bir dizi yapýsal uyum programýna imza atmak zorunda kaldý. Ücretlere ve kamu hizmetlerine yapýlan bir dizi saldýrýyý takiben iþsizlik ve yoksulluk hýzla arttý. 1989-93 arasý ekonomi yüzde 20 daralýrken resmi iþsizlik rakamlarý sýfýrdan yüzde 13'e çýktý. 1990'larýn ilk yarýsýnda reel ücretler dörtte bir oranýnda düþtü. Bugün daha IMF'nin önerdiði kesintiler baþlamadan bile Macaristan'da çocuklarýn yetersiz beslenmesi cidi bir sorun ve serbest piyasanýn baþarýsýz olduðuna dair yaygýn bir kaný var. Bu duyguya, dünyanýn dört bir yanýnda, hayatlarýnýn iþsizlik ve yoksulluk yüzünden mahvolduðunu gören milyonlarca insan sahip. Kapitalizmin çarpýk mantýðý (dünyanýn bir yanýnda fabrikalarý kapatýp mühendisleri ve çelik iþçilerini iþten atarken, bir baþka yöresinde temiz suyu daðýtacak en basit teknolojiye yanaþmýyor) bütün bu insanlara net biçimde görünür hale geldi. Ekonomik yýkýmýn çapýna duyulan öfkenin protesto hareketine dönüþebilecek olmasý umudu o kadar güçlü ki zenginlerin ve onlarýn piyasasýnýn sonunu getirebilir.

10 sosyalist iþçi sayý: 343 Mustafa Kemal Cumhuriyeti Roni MARGULÝES Bir tepsi dolusu bilinç 29 Kasým mitinginde polis barikatýnýn üzerine koþarak gelen ve kendilerini aratmayarak büyük bir baþarý kazandýklarýný anlatan anarþistler, gönülleri rahat bir biçimde evlerine döndüler. Anarþistlerin, otonomcularýn ve bilumum sekter solcunun farkýna bir türlü varamadýðý gerçek ise, eðer televizyonlar göstermese, alandaki on binlerce iþçinin polis barikatýnda aranýp aranmamayla hiç ilgilenmedikleridir. Daha bir hafta önce Eðitim-Sen, Ýstiklal Caddesi'nde polisin kurduðu barikatý bir bütün halinde daðýtmýþken, sayýsýz iþçi eyleminde binlerce iþçi barikat daðýtmayý ve aþmayý bir sanat haline getirmiþken, sendikalarýn örgütlediði "izinli" bir mitingde arama noktasýný aratmadan aþmayý maharet olarak görmek için baþka hiçbir maharete sahip olamamak gibi bir sorunla muzdarip olmak gerekir. Anarþizm, aþaðýdan sosyalizm geleneðiyle sadece sýnýfsýz topluma geçiþte bir iþçi demokrasisine duyulan ihtiyacý reddetmesiyle ayrýþmaz. Bu ihtiyacý reddetmek, kapitalizme karþý günlük mücadelenin içeriðini de belirlediði için, bir devrimle kýsa yoldan sýnýfsýz topluma geçmeyi planlamanýn sonucu, kapitalizm altýnda hiçbir kurumu ciddiye almamak biçimini alýr. Bu kurumlar listesinde sendikalarýn adýnýn da yer almasý ise doða kanunu gibidir. Sadece kendini ciddiye alan, "yaþam alanlarý"nda bugünden sýnýfsýz toplumu yaþadýðýný düþünen bir gelenek, sadece kendi denetimi altýnda olan ve kendisinin liderliðini yaptýðý örgütlenmeleri önemseme alýþkanlýðý caziptir ama sýnýf mücadelesine hiçbir faydasý yoktur. 29 Kasým mitingi, hazýr on binlerce iþçiyi de bulmuþken, sol kortejlerin iþçileri kendi iktidarlarý, kampanyalarý ve bayraklarý altýna çaðýrma yarýþý yaptýðý bir yarýþ pisti gibiydi. Bunun bir nedeni var. Sendikalarýn ve öðrencilerin, "Parasýz saðlýk" gösterisinde, "Paralý, parasýz eðitime hayýr!" sloganýný atabilecek kadar dünya dýþý bir yaþam sürmek deðil sadece neden. Kitlelerin bilinçlenmesinde izlenmesi gereken yol konusunda "bilinç taþýma" misyonuna sahip olduðunu sanmak, kitleleri, devrimci öznelerin taþýdýðý bilinçle aydýnlatmayý hedeflemek, bilincin deðiþimi için gerekli olan kitlesel mücadelelere sekter müdahaleleri getiriyor beraberinde. Ýþçi sýnýfý, devrimcilerin bilinçli müdahalesini bekleyen ve bu müdahale gerçekleþene kadar kapitalizmin karanlýðýnda yaþan bir nesne deðildir. Ýþçi sýnýfý, tek tek her üyesi devrimci örgütlerce eðitilmeden kitlesel mücadelelere atýlamayacak basiretsiz bir toplumsal güç de deðildir. Rosa Luksemburg'un dediði gibi, iþçi sýnýfý, içinde yaþanan zamanýn toplumsal geliþmesindeki belli olgunluk derecesi üzerinde, kendi hareketiyle baðlýdýr. Fakat toplumsal geliþme, iþçi sýnýfýndan ayrý ve baðýmsýz olarak ortaya çýkmaz. Ve iþçi sýnýfý toplumsal geliþmenin sebebi ve öznesi olduðu ölçüde, toplumsal geliþme iþçi sýnýfýnýn ürünüdür. Bu sýnýfýn egemen sýnýfýn fikirlerinden kurtulmasý için gerekli olan tek araç, kitlesel mücadelelerdir. Sosyalistler, sadece bu mücadelelere ve iþçi hareketinin sloganlarýnýn geliþmesine, þekillenmesine yardýmcý olmak, iþçilerin günlük mücadelesinde daima hareketin birliðini savunan bir tutum almak zorundadýr. Tersi, ellerinde bilinç dolu tepsilerle gezen maskeli beþlere benzemektir. Þenol KARAKAÞ Genelkurmay'ýn Taraf gazetesince birkaç ay önce açýklanan 'Bilgi Destek Faaliyeti Eylem Planý'ný hatýrlayanlarýnýz vardýr. Gazetenin haberine göre, bu Plan uyarýnca, "kamuoyunu, 'irticacý hareketlerin sorumlusu' olarak görülen hükümete, 'milli devlete karþý' olarak nitelenen yeni anayasa paketine, 'terörist' olarak adlandýrýlan DTP'ye karþý TSK'nýn görüþleri doðrultusunda yönlendirmek ve 'topluma öncü olma' rolünü sürdürmek için bir dizi karar alýndý". Genelkurmay, her zamanki mizahi anlayýþýyla, resmi komuta kademelerince böyle bir planýn hazýrlanmadýðýný belirtmiþ, yani planýn "gayriresmi", "gizli" veya "özel" kademelerce hazýrlandýðýný teyid etmiþti. Planý'ýn bir amacý "Kamuoyunu TSK'nýn hassasiyet gösterdiði konularda kendi çizgisine getirmek, TSK hakkýnda yanlýþ fikirlerin geliþmesine mani olmak ve TSK içinde fikirde ve eylemde birlik ve beraberliði saðlamak" olarak açýklanýrken, amaçlarý hayata geçirme sürecinde "günlük siyasete müdahale ediyor görüntüsü verilmemesi" gerektiðinin altý çiziliyordu. TSK'nýn günlük ve haftalýk ve aylýk ve yýllýk siyasete müdahale ediyor görüntüsü vermemesi gerçekten zor! Ama her dakika müdahale ederken bunu çaktýrmamak gerektiðini biliyor olmalarýný takdir etmiþtim doðrusu. TSK eylem planýný uygularken "kamuoyu oluþturma gücüne sahip bulunan üniversiteler, üst yargý organlarýnýn baþkanlarý, basýn mensuplarý, sanatçýlarla temasýn muhafaza edilmesi ve bu kiþilerin TSK ile ayný paralelde hareket etmelerinin saðlanmasý" gerektiði vurgulanýyordu. TSK çizgisi ve sanatçýlar Üniversite rektörlerinin TSK ile ayný paralelde hareket etmesini baþardýklarýný biliyoruz. Özden Örnek'in darbe günlüklerinden, kuvvet komutanlarýnýn rektörlere zaman zaman telefon ettiðini, bu telefonlara "Buyrun Komutaným" diye cevap verildiðini biliyoruz. Üst yargý organlarýnýn baþkanlarýný deðilse de, diðer on üyesini TSK çizgisine getirmekte baþarýlý olduklarýný biliyoruz. Basýn mensuplarýna ise telefon bile etmek gerekmiyordur herhalde. Sadece adýnda "kýþla" kelimesi geçenler deðil, pek çoðu, Sevimli robot Wall-E nin asýl görevi çöpleri toplamak, sýkýþtýrmak ve sonra küpler yaparak bir kenara koymak. Dünyadaki, insanlarýn yaþamlarýný bütünüyle kontrol eden Buy N Large (Çok Al) insanlarý yarattýklarý çöp yýðýnýndan uzaða, uzaya götürmüþtür. Ýnsanlarýn içinde olduðu uzay aracýný her yanýndan Çok Al ýn (Buy N Large) reklamlarý fýþkýrmaktadýr. Wall-E nin topladýðý çöplerin her tarafýndan da ayný reklamlar ve logolar fýþkýrmaktadýr. Film öncelikle çevrenin insalar tarafýndan nasýl acýmasýzca tahrip edildiðine dikkat çekiyor. Wall-E nin içinde dolaþtýðý çöp yýðýnlarýnýn içinde Buy N Large ýn uzayda çöpümüzü göndereceðimiz yeterince alan var diyen reklamlarý da görüyorsunuz. Film insanlarýn ne denli gereksiz çöp ürettiðine de dikkat çekiyor. Ambalaj sanayinin dünyayý nasýl kirlettiðini anlatýyor. Filmin senarist ve rejisörü karikatürcüymüþ. Film deðil, karikatür çekmiþ zaten. telefon bile gerektirmeden, yazýlarýna "Buyrun Komutaným" diye fýsýldayarak baþlýyor, kýsaca hazýr ol duruþuna geçtikten sonra devam ediyordur yazýya. Peki ya sanatçýlar? Size bir eser önermek istiyorum: Osmanlý Cumhuriyeti. "Sanat" eseri deðil, sadece eser. Ve tavsiye etmiyorum, sadece öneriyorum. Filmin senarist ve rejisörü karikatürcüymüþ. Film deðil, karikatür çekmiþ zaten. Bu karikatürün TKP merkez komitesi veya Genelkurmay'ýn "özel" dairelerince çizilmiþ olduðunu iddia edecek bilgiye sahip deðilim. Ama bu iki merci karikatür çizecek olsa, Osmanlý Cumhuriyeti'ni çizerlerdi. Filmi özetlesem, izlediðinizde zevkiniz kaçar diye düþünmüyorum, zevk alamayacaksýnýz zaten. Özetleyeyim. Selanik'te 1888 yýlýnda bir çocuk tarlada kargalarý kovarken kafesteki bir kuþu kurtarmak için aðaca çýkar, düþer, ölür. Filmin gerisi günümüzde geçer. Osmanlý Cumhuriyeti Amerikan mandasýdýr, 16 ilden ibaret kalmýþtýr, en doðudaki il Ankara'dýr. Her tarafta Amerikan bayrak ve askerleri vardýr. Avrupa Birliði ülkede egemen olabilmek için Amerikalýlarla rekabet etmektedir. Padiþah bir kukladan ibarettir. Kahve köþelerinde direniþçiler vardýr. Ulusal onur ve gurur her sahnede yabancýlar tarafýndan ayaklar altýna alýnmaktadýr. Saltanat otomobilini Yankee askerler durdurur, arar ve Padiþah'ýn þoförünü döverler. Padiþah ellerine kelepçe takýlýp cezaevine atýlýr. Avrupa'dan yana olan Baþbakan AB'ye yaranabilmek ve para koparabilmek için Heybeli Wall-E Bir robotun çöp, kriz ve aþk üzerine düþünceleri Her gün Wall-E dünyanýn devasa çöp yýðýnlarýný temizlerken gözü içinde yaþadýðýmýz toplumun tüketim hursuný yansýtan objelere takýlýyor. Bunlarýn bazýlarýný kendisini onarmak, yenilemek için kullanýyor. Ama çoðu çöp ve üstelik kötü ve tehlikeli çöp. Ada'yý Yunanlýlara verir. Koyun sürüsü Uzatmayayým, anlamýþsýnýzdýr. Mustafa Kemal çocukken ölüyor ve günümüzün Kemalist paranoyasý gerçek oluyor. Türkiye sömürge, Türkler esir oluyor. Kemalizmin ve günümüz Kemalistlerinin gülünçlüðünü bu kadar açýkça gösteren, üstelik tam tersini yapmaya çalýþýrken gösteren bir film düþünmek çok zor. Türklüðe övgüler düzdüðünü zannederken Türkleri bu kadar küçük gören, bu kadar onur kýrýcý bir yaklaþým olamaz. "Mustafa Kemal olmasaydý, Türkler esir olur, yabancýlarýn çizmesi altýnda koyun sürüsü gibi yaþardý". Bu ifade, Türk milleti hakkýnda ne der? Türkleri öven bir ifade midir, küçümseyen bir ifade midir? Filmde Padiþah'ýn en yakýný "Türkler ölümü esarete tercih eder, yeter ki bir lider çýksýn" diyor. Yani çýkmazsa (veya çýkar da aðaçtan düþerse), esaret durumunda kuzu kuzu yaþar gider Türkler. Bu milleti yabancýlar veya Kemalistler tarafýndan koyun gibi güdülecek bir sürü olarak görmek Kemalizmin özü zaten. Filmin son sahnesinde, aðacýn dibinde yatan çocuk ayýlýyor (ölmemiþ meðer!), kuþu kafesten alýp salýveriyor. Ve Türk milleti kurtarýlmýþ oluyor. Genelkurmay'ýn Eylem Planý'nda þöyle deniyordu: "TSK ile benzer dünya görüþü olduðu bilinen sanatçý ve yazarlara öncelik verecek þekilde, seçilecek temalarý iþleyecek eserlerin hazýrlatýlmasý ve böylece hedef kitlelerin bilgilendirilmesi saðlanacaktýr. Bu kapsamda bazý sanatçý ve yazarlarýn desteklenmesi ve ön plana çýkarýlmasý saðlanýrken..." Wall-E ninçöplerin bir kýsmýný yeniden kullanmasý geridönüþü-mün önemini gösteriyor. Sonra Wall-E EVE ile tanýþýyor. Güzel görünümlü, modern bir robot. Eve dünya üzerinde yaþam olup olmadýðýný araþtýrýyor. Wall-E önce EVE den korkuyor, hem de çok korkuyor ama sonra hýzla EVE e aþýk oluyor. Bu süreçte Wall-E nin video oynatýcýsýnda sürekli olarak Hello Dolly adlý þarký çalýyor. Ve bu arada EVE küçük bir ot buluyor. Dünyada yaþam varç Uzay aracýndaki insanlar bunu duyuyorlar ve dünyaya geri dönmek istiyorlar. Film dünyanýn insanlar tarafýndan ne kadar hor kullanýldýðýný ve ne kadar tahrip edildiðini iyi anlatýyor. Ama tabii kimi suçlamak gerektiðini ve ne yapýlmasý gerekiðini söylemiyor. Sorun ortada kalýyor. Wall-E politik bir film deðil. Ama hoþ, güzel vakit geçirten ve çok güzel müziði ve animasyonu olan olan bir film.

. sayý: 343 sosyalist iþçi 11 MARKSIZM 2 0 0 8 Kapitalizmin krizine karþý direniþ Kerem Kabadayý, Bülent Somay, Harun Tekin, Ferhat Kentel, Roni Margulies, Ufuk Uras, Avi Haligua, Ömer Madra, Korol Diker, Yýldýz Önen, Doðan Tarkan ve bir çok konuþmacý... AKHÝSAR 11 Aralýk (Pazar) 3 TOPLANTI: Kapitalizmin krizi ve emekçi sýnýflar Kemalizm, stalinizm, Türk solu Neden sosyalist olmak gerek? Bilgi ve katýlým için: 0542 500 23 22 26 Aralýk Cuma 27 Aralýk Cumartesi 28 Aralýk Pazar 11.00-12.15 12.30-13.45 14.30-15.45 16.00-17.15 ÝSTANBUL Troçki nin fikirleri ve devrimci gelenek Kemalizm, stalinizm ve Türk solý Þirketler ve küresel ýsýnma Kapitalizm sonrasý yaþam Politik Ýslam ve kemalizm Cinsel ayrýmcýlýk ve kapitalizm Küresel kriz ve emperyalizm 21. yüzyýlýn sosyalizmi Sýradan insanlar dünyayý deðiþtirebilir mi? Milliyetçilik, ýrkçýlýk: Nerede birleþiyor Nerede ayrýlýyor? Darbe, Ergenekon ve demokrasi 18.30-19.45 Barýþa bir þans verin Antikapitalist, özgürlükçü yeni bir sol örgütlenme Kapitalizm, savaþ ve direniþ 26, 27, 28 ARALIK Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleþkesi Ýletiþim: 0536 335 10 19 YAÞAM SAVUNUSU Doðanýn da, hayvanlarýn da ne haklarýný savunacak 'avukatlarý', ne çýkarlarýný koruyacak 'sendikalarý', ne de 'oy haklarý' var. Görev 'yaþam savunucularý'na düþüyor... Unutmayýn! Türcülük de, týpký "ýrkçýlýk" ve "cinsiyet ayrýmcýlýðý" gibidir. Hep beraber biçimlendiriliyor muyuz? Geçenlerde kitaplýðýmý düzenliyordum., Binbir zahmet, eziyet ve çaba ile koruyup, bugünlere getirdiðim kitaplarýmdan çok eskilerde okuduðum bazýlarýný da yeniden elime alýp, sayfalarýný karýþtýrmýþtým. ("Kitap bu, 'binbir eziyetle' nasýl korunur?" diyebileceklere hemen hatýrlatayým ki, 'darbeler', 'sýkýyönetimler' kuþaðýnýn mensuplarý için en tehlikeli madde olarak kabul edilen "kitap"larý, o zamanlardan bu günlere muhafaza edebilmek bile baþlý baþýna bir "kahramanlýk" iþi sayýlýr bu memlekette.) Kitaplýðýmý düzenlerken elden geçirdiklerim arasýnda biri vardý ki, o yýllarda elden ele dolaþtýðýndan hayli yýpranmýþtý. O da elbette, Victor Serge'in "Militana Notlar" kitabýndan baþkasý deðildi. Dünyaya paralel olarak Türkiye'de siyasetin ve muhalefetin sýcaklýðýnýn yükseldiði yýllardý. DEV-LÝS üyesi iken 'aðabeylerin' önerdiði bu kitapla 1968 yýllarýnda ANT Yayýnlarý ile tanýþmýþtým... Dinle Yankee (Wright Mills), Savaþ Anýlarý (Che Guevera), Mavi Gözlü Dev (Zekeriya Sertel) gibi daha bir kaçý, hâlâ kitaplýðýmda koruyabildiðim ANT kitaplarýndan... Kitaplarýn kapaklarý da aslýnda, görmeyenler için ayrýca anlatmaya deðer güzellikte... Ant Yayýnevi, 1967'den darbe sonrasý kapatýldýðý 1971'e kadar bir sosyalist dergi ve 50'den fazla kitap yayýnlamýþ. Yayýnevinin kurucularý Ýnci Tuðsavul Özgüden ve Doðan Özgüden'e yazdýklarý ve yayýnladýklarý yazýlardan dolayý haklarýnda 50'den fazla dava açýldý. 300 yýlý aþkýn hapis cezasý talebiyle tehdit edildiklerinden 1971 askeri darbesinden sonra Türkiye'den ayrýldýlar. Avrupa'da diðer muhalif sürgünlerle birlikte "Demokratik Direniþ Hareketi"ni kurarak cunta rejimine karþý kampanyalar yürüttüler. 1974'den beri Belçika/Brüksel'de Türkiye üzerine yayýn yapan Ýnfo-Türk Ajansý'ný yönetiyorlar. (www.info-turk.be) 1971 faþist darbesinden otuz yýl sonra, cuntacý generalleri eleþtiren yazýlarýndan ötürü Doðan Özgüden hakkýnda yeni bir dava açýldý. Mahkeme de sýnýr kapýlarýna, kendisinin Türkiye'ye girer girmez tutuklanmasý bildiriminde bulundu... Ýnsanýn gayri ihtiyari "Hey gidi Türkiye rejimi heyy!.. Nelere kadirsin sen?" diyesi geliyor deðil mi?. (Kimler ve neler ellerini kollarýný sallayarak sýnýr kapýsýndan, oradan, buradan Türkiye'ye girerken; "cuntacýyý eleþtireni" memleketine sokmamak, girmeye çalýþýrsa da apar topar zindana atmak için harcanan özel gayret, takdire þayan...) 1960'lý yýllarýn ortasýnda Türkiye'nin günlük kitlesel sol gazetesi olarak yýldýzýný parlatan Akþam Gazetesi'nin Genel Yayýn Yönetmeni Doðan Özgüden, bugün yeniden malûm çevrelerce hedef tahtasýna oturtulmak, 'linç' edilmek isteniyor. Ergenekon soruþturmasý, dalga dalga gelen gözaltýlar, tutuklamalar, kamuoyunun yükselen baskýsý, belli bir dönem o cephede sanki bir 'sessizliði' egemen kýlmýþtý. Aradan geçen zaman, süreçte yaþanan tavsama, esas itibariyle de soruþturmanýn daha derinleþtirilmesinde yaþanan duraksama, sanki sessizliði yeniden bozdu. Bir toparlanma saðladý. 'Malûm cephe' de sesini yükseltmeye baþladý. Ses yükseltmek, kamuoyunu yönlendirmeye çalýþmaya kalkýþmanýn yaný sýra fiili eylemlilik icraatlarýnýn iþaretleri de veriliyor sanki... Bu eylemlilik iþaretlerinden biri de Doðan Özgüden'in þahsýný hedef almýþ vaziyette. 22 Kasým'da Yeniçað gazetesi tarafýndan Türkiye medyasýnýn diz çöktürülemeyen onurlu, yüz aký Doðan Özgüden'e yönelik baþlattýðý kampanya hem Türkiye'de hem de uzantýlarýnca yurt dýþýnda sürüyor. Kampanyada anlaþýlmayacak bir þey yok da. Ýþin ilginç ve dikkate deðer yaný, bir gazeteci meslek örgütü olan Gazeteciler Cemiyeti'nin bu kampanyanýn (Özgüden'e 'meslekte 50 yýl' teþekkür belgesi verdi diye) hedeflerinden biri haline getirilmesine günlük yazýlý basýndan ve görsel medyadan da, hiç ses çýkaranýn olmamasý. Durum, hep beraber 'biçimlendiriliyor muyuz' sorusunu akla getiriyor kuþkusuz. Taraf gazetesince ele geçirilip Haziran 2008'de yayýnlandýðýnda bazý çevrelerce dudak bükülmüþtü. Taraf'ýn duyurduðu baþlýkla ifade edersek sözünü ettiðimiz belge, "Genel Kurmay'ýn Türkiye'yi biçimlendirme planý" yani "Bilgi Destek Planý ve Faaliyet Çizelgesi"... Bilgi Destek Planý'nýn "esaslar" baþlýðý altýndaki, planýn amacý bölümünde, "kamuoyunu TSK'nýn hassasiyet gösterdiði konularda kendi çizgisine getirmek, TSK hakkýnda yanlýþ fikirlerin geliþmesine mani olmak ve TSK içinde fikirde ve eylemde birlik ve beraberliði saðlamak" olarak açýklanýyordu. Ayný bölümde, amaçlarý hayata geçirmeye yönelik de "diðer kurumlarla çatýþmaya girilmemesi ve 'günlük siyasete müdahale ediyor' görüntüsü verilmemesi" gerektiðinin altý çiziliyordu. * * * Toplumun iradesi ve istemi dýþýnda demokrasiye aykýrý faaliyetlerle toplumu kendi istemleri doðrultusunda 'biçimlendirme', seçimle iþbaþýna gelmiþ hükümetleri alaþaðý etme, 'iktidarý doðrudan ele geçirme', darbeye giden yollarýn taþlarýný döþeme faaliyetlerinde her yolun geçerli sayýldýðýný toplum düne göre, artýk daha net görüyor. 'Hep beraber biçimlendiriliyor muyuz?' kuþkumuza karþý, böyle umut etmek istiyoruz. Ya da buna inanmak istiyoruz... Yalçýn ERGÜNDOÐAN yalcin.ergundogan@sesonline.net

sosyalist isci Z Yayýncýlýk ve tanýtým hizmetleri Ltd. Þti. Sahibi: Arife Köse Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Tamusta Adres: Caferaða Mahallesi, Nail Bey Sokak, No: 9/15, Kadýköy/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý, Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi, B Blok 366 Topkapý, Ýstanbul -Tel: 0212 544 66 34 Yerel süreli yayýn, haftada bir yayýnlanýr. www.sosyalistisci.org 4 kýtada 94 ülkede iklim aktivistleri haykýrýyor: Þirketleri deðil gezegeni kurtar! Küresel Ýklim zirvesi 1 Aralýk'ta Polonya'nýn Poznan kentinde baþladý. Ýklim deðiþikliði ile küresel mücadele kapsamýnda en önemli BM anlaþmasý olan "Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi"nin 14'üncü Taraflar Konferansý ile sözleþmenin uygulanmasýna yönelik "Kyoto Protokolü"nün 4. Taraflar Toplantýsý 12 Aralýk'a kadar sürecek. 185 ülkeden gelen 10 bine yakýn delegenin katýldýðý iklim zirvesi sürerken 4 kýtada 93 ülkede küresel ýsýnmaya karþý küresel eylem gerçekleþiyor. 6 Aralýk'ta dünyanýn bütün merkezlerinde yürüyüþler, mitingler, forumlar ve konserler düzenleniyor. Küresel direniþ hareketi devletlerden yeni iklim anlaþmasýnda sera gazý indirimlerinin radikal bir þekilde belirlenmesini ve küresel ölçekte yenilenebilir enerjiye dönüþün baþlatýlmasýný talep ediyor. Ýklim zirvesinin açýlýþýna küresel ýsýnma hakkýnda karamsar konuþmalar damgasýný vurdu. BM Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi'nin (UNFCCC) yönetici sekreteri Yvo de Boer, "Poznan konferansý, mevcut küresel mali kriz ve yaklaþan resesyon ortamýný da kapsayan daha geniþ bir kapsamda düzenleniyor. Ancak bu durumun halihazýrda süren iklim deðiþikliði ile mücadeleyi sekteye uðratmasýna izin veremeyiz" dedi. Konuþma yapan bir çok devlet baþkaný gezegenin geleceði konusunda endiþeli sözler sarf ediyordu. Oysa küresel ýsýnmanýn "insan eliyle" gerçekleþtiði 2007 Þubat ayýnda Bali'de gerçekleþen iklim zirvesinde kabul edilmiþti. 1991 yýlýnda Rio'da toplanan iklim zirvesinden 2007'ye dek iklim zirveleri hep çýkmaza sokulmuþ, toplantýlarda küresel tehdidi inkar eden ya da küçümseyen konuþmalar yapýlmýþtý. Felaket yaklaþýrken Son bir yýlda gelen iklim deðiþikliði hakkýndaki raporlar bu karamsar konuþmalara neden oluyor. Dünyada 2 derecelik bir ýsý artýþýnýn neden olabileceði felaket henüz tartýþýlýrken þimdi 4 derecelik bir ýsý artýþýndan söz ediliyor. Dünyanýn ýsýsýnýn 4 derece artmasý çocuklar, yaþlýlar ve birçok hayvan ile bitki türünün yaþamasýnýn imkansýzlaþmasý demek. Raporlar geri dönülemez sürece çok yakýn olduðumuz konusunda ortak tespitlerde bulunuyor. Hükümetlerin BM tarafýndan gerçek durum hakkýnda bilgilendirildikleri söylense de zirve MÝLYAR DOLAR 9Sadece 9 milyar dolar harcanarak tüm dünyada yenilenebilir enerjiye dönüþ gerçekleþtirilebilir. ABD þirketleri kurtarmak için önce 850 milyar þimdi ise 300 milyar dolar harcadý. fikir ayrýlýklarýyla baþladý. Dünyada özel mülkiyeti ve sermayenin serbest dolaþýmýný koruyan binlerce yasa bulunuyor. Ancak 6,5 milyar insanýn ve tüm canlýlarýn hayatýný tehdit eden küresel ýsýnmaya dair tek bir uluslararasý anlaþma var. Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi, uzun tartýþmalardan sonra ancak 1997 yýlýnda Japonya'nýn Kyoto kentindeki iklim zirvesinde somut bir önleme dönüþebilmiþti. Sera gazlarýný 1990 yýlýndaki orandan yüzde 5 oranýnda indirmeyi þart koyan Kyoto Protokolü'nün uygulama süresi 2012'de sona eriyor. ABD ve Türkiye anlaþmaya henüz imza atmýþ deðil. Kyoto Protokolü'ndeki indirim oranýnýn felaket karþýsýnda son derece az olduðu herkes tarafýndan söyleniyor. 2009 Aralýk'ýnda Kopenhag'da toplanacak iklim zirvesine kadar üç baþlýðýn açýklýða kavuþturulmasý BM tarafýndan isteniyor: Ülkelerin emisyon hacmini azaltma konusunda verebilecekleri taahhütlerin miktarý, Ülkelerin iklim deðiþikliðine ayýrabilecekleri finansal kaynaklarýn miktarý, Çeþitli fon ve mekanizmalarý hangi kurumlarýn yöneteceðinin belirlenmesi. Aþaðýdan mücadele Poznan'daki zirvede ABD'yi Bush hükümeti temsil ediyor. Avrupa Birliði ise sera gazlarýnýn 1990 oranýndan yüzde 25-40 oranýnda indirim yapýlmasýný talep ediyor. Zirveye ev sahipliði yapan Polonya gibi kömür üreticisi ülkeler bu orana þiddetle itiraz etti. Gerçeði biliyorlar, ama sorumsuzluða, kâr hesaplarý yapmaya devam ediyorlar. Ýklim deðiþikliðini yavaþlatabilmek için sera gazlarýný þimdiki düzeyden yüzde 80 oranýnda azaltmak gerekiyor. 10 yýl içinde bu oraný yüzde 90'a çýkarýlmalý. Ancak þirketleri dinleyen hükümetler gerekli ancak yetersiz önlemlere bile þimdiden yanaþmýyor. Kapitalistlerin arasýndaki rekabet 6,5 milyar insanýn geleceðiyle oynuyor. Kapitalist þirketlerin ve devletlerin basit önlemleri almasý bile halkýn tepkisine baðlý. 93 ülkede 350 Sera gazlarý, bugünkü 385 ppm seviyesinden 350 ppm ye indirilmeli. Aksi takdirde 4 derecelik ýsý artýþý ile dünya yaþanmaz bir yere dönüþecek. gerçekleþecek küresel ýsýnmaya karþý eylem küresel eylem 6,5 milyar insanýn hükümetlere sesini duyurmasýna araç olacak. 6 Aralýk'ta sokaða çýkan antikapitalistler iklim zirvesinde ele alýnmayan gerçek çözümü de ortaya koyuyor. Sera gazlarýndan kurtulmanýn yolu kömür, petrol, doðal gaz gibi fosil yakýtlarýn kullanýmýna son verilmesinden geçiyor. Küresel direniþ hareketi güneþ, rüzgar gibi yenilebilir enerji kaynaklarýna dönülmesini talep ediyor. Buna yanaþmayan kapitalistlerden kurtulmayý öneriyor. Þehirlerde araç trafiði durdurulsun, Raylý taþýmacýlýða yatýrým yapýlsýn, Maðaza ve reklam ýþýklandýrýlmalarý yasaklansýn, Okullarda, kamu kurumlarýnda, evlerde tassarruflu ampuller kullanýlsýn, Bütün binalara ýsý yalýtýmý yapýlsýn, Yeni termik santral yapýlmasýn, Türkiye Kyoto Protokolü nü imzalasýn, Güneþ ve rüzgar enerjisine dönülsün! ASF Ýklim Deðiþikliði Çalýþma Grubu Raporu ndan: 10-11 Kasým da Ýstanbul da bir hazýrlýk toplantýsý yapan Avrupa Sosyal Forumu kapsamýnda küresel ýsýnma da konuþuldu: Kyoto Protokolü nün artýk dünyada ve Türkiye de heyecaný söndü, ancak devletleri sorumluluk altýna soktuðu ve etkinliðini hala koruduðu için, emek ve meslek örgütlerinin de harekete katýlarak protokolün öneminin Türkiye de bir kez daha hatýrlatýlmalý. Kopenhag 2009 küresel eyleminde hükümetlere bu politikalarla iklimi kurtarmanýn imkansýz olduðu mesajý verilmeli. Ekonomik kriz adýna banka patronlarýný kurtarmak için milyarlarca dolar çýkarabilen hükümetler, küresel ýsýnma konusundaki çalýþmalar için hiç bütçe ayýrmýyor. Bu durum teþhir edilmeli. 1- ASF 2010 ana temasýnýn hem savaþý, hem iklim krizini ve hem de ekonomik krizi ele alacak bir sloganla ortaya çýkarýlmasý. 2-2010 da Santral Ýstanbul'da yapýlacak forumun tamamen yenilenebilir enerjiler kullanýlarak yapýlmasý. 3- Ýklim deðiþikliði kampanyalarýnýn su Kampanyalarý ile birlikte yürütülmesi. KEG - Küresel Eylem Grubu www.kureseleylem.org iletisim@kureseleylem.org