İNANMAK MI ZOR, İNKAR MI? Abdullah PAKOĞLU *



Benzer belgeler
Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Ontolojik Yaklaşım (*)

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Tanrının Varlığına İlişkin Argümanlar Atölye Çalışması (20-21 Mayıs 2011)

Şimdi bu konuyu biraz daha açalım.

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: yayınevi sertifika no: 14452

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Editör Doç. Dr. Rıfat Atay DİN FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Bilgi Notu Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007

Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

AKIL VE İNANÇ: Din Felsefesine Giriş M. Peterson vd., trc: Rahim ACAR, Küre Yayınları, İstanbul 2006, 458 s. Zeynep KORKMAZ *

Sempozyum Onursal Başkanı Prof. Dr. Cemil ÇELİK. Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Saffet SANCAKLI

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Doç.Dr. Musa Kazım Arıcan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Felsefe Bölümü Türk İslam Düşüncesi Tarihi Anabilimdalı, Öğretim Üyesi

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

FOCUS ON LANGUAGE and MULTI MEDIA LANGUAGE ASSISTANT

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Endüksiyon-Tümevarım Problemi (1)

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

KAİNATTA DÜZENDEN DÜZENE

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Temel Kavramlar Bilgi :

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler

Avrupa Patent Ofisi nde Bilgisayar Uygulamalı Buluşların Patentlenmesi için Gereklilikler

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

İçindekiler. Giriş... 1

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA DİN FELSEFESİ TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM 8. TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

ÖZGEÇMİŞ Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER EĞİTİM YAYINLAR Makaleler

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu

Birinci İtiraz: Cevap:

Yaşamımızdaki Referans,

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Kütlesel çekim kuvveti nedeniyle cisimler bir araya gelme eğilimi gösterirler, birbirlerine

ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s.

Liselilerden Eğitim Sistemine Sert Eleştiri

Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı. Moral Inference from the Point of Modern Logic

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Türkiye de Biyolojik Evrim Kuramı Eğitiminin. Tarihsel ve Sosyolojik. Bir Değerlendirmesi

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Final Sınavı. Güz 2005

Emrah KAYA. Yrd. Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı

TEMALARIMIZ UZAY VE GEZEGENLER DÜNYA GÖKYÜZÜ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ HAFTASI YERLİ MALLARI VE TUTUM HAFTASI YENİ YIL


Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur:

Güzel Bir Kitap: 'İslam Estetiği'

Din Felsefesi: İman Üzerine Rasyonel Düşünme C. Stephen Evans ve R. Zachary Manis (çev. Ferhat Akdemir) Ankara: Elis Yayınları, 2010, 248 sayfa.

FELSEFİ ÇÖZÜMLEMELERDE YÖNTEM John HOSPERS, (Çev. Şahin Filiz; Mehmet Harmancı)

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

Allah ın varlığını reddetmek için en çok öne sürülen mesele evrim teorisidir.

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

Evrim Eğitiminde Engeller

Sıklıkla kullanılan ve okumamış insanların bile anlayabileceği delil etki-tepki delilidir. Bu sebepten de çok faydalıdır.

İNSAN FAKTÖRLERİ. 4. Hafta / Sosyal Uyum Tevfik Uyar

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi

BİLİM SEL YÖNTEM BASAMAKLARI 1

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi

Müşteri gözüyle firma performansının izlenmesi Gizli Müşteri Araştırmaları

Transkript:

C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 2012, Cilt: XVI, Sayı: 1 Sayfa: 643-654 İNANMAK MI ZOR, İNKAR MI? Abdullah PAKOĞLU * ÖZET Bu makalede, özellikle monoteist bir inanca sahip olanların, "varlık" a matuf temel argümanlarından birisi olan "gaye ve nizam" düşüncesi ile inanmayanların hem bu düşünceye bir cevap olarak dile getirdikleri hem de bu konu ile ilgili aslında temel düşünceleri olan "tesadüf" anlayışları; "tutarlılık", "makullük" gibi ilkeler çerçevesinde ele alınarak, onların bu iddiaları ışığında "inanmanın mı, yoksa inkarın mı daha zor" olduğu ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: İman, inkâr, teleolojik delil, tesadüf. * Dr., Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi

644 A b d u l l a h P a k o ğ l u WHICH IS DIFFICULT: BELIEVE OR DENY? ABSTRACT In this article will be studied to put forward that "Do you believe in, or denial, is more difficult to?" in the light of allegations believers and non-believers. Especially monotheistic believers' basic premise about "entity" is "there is purpose and order". Non-believers' ideas as a response to believers and the basic ideas of dealing with this issue is "coincidence". We will discuss which idea is "consistency" and "reasonable". So within the light of these allegations we will ask; "Do you believe in, or denial, is more difficult to?" Key Words: Faith, deny, teleological argument, consistency. Varlık âleminin nasıl ve ne(re)den meydana geldiği, eski dönemlerden günümüze canlılığını koruyan en temel problemlerden birisi, hatta belki de birincisidir. Bu temel soruna verilen cevaplar ise, genellikle ya "imam" yahut da "inkar"ı tetiklemiş, ayrıca çoğu zaman da, var olan inancı veya inkarı ya kuvvetlendirmiş yahut da zayıflatmıştır. Varoluşunun farkında olan her insanın, sahip olduğu bu "var olma" özelliğinin kaynağını sorgulamaktan uzak kalamadığını gerek felsefî kaynaklar, gerekse dinî kaynaklar haber vermektedirler. Ancak insanın bu ontolojik sorgulayıştaki tavır birliği, birçok soru(n)da olduğu gibi, bu sorgulamanın cevabında da devam etmemektedir. Hâl böyle olunca, bu temel soruna verilen cevaplar farklılıklar arz etmektedir. Bu değişik cevapları ise iki ana çizgide toplamak mümkündür ki bunlar, varoluşun

İnanmak mı Zor, İnkar mı? 645 kaynağını "yaratma"ya dayandıran "iman"cı görüş ile "tesadüf'e dayandıran "inkar"cı düşünce olarak ifade edilebilir. Bilgisi, ağırlıklı olarak empirik verilere dayalı olan insan, kendisi dışında çevresindeki şeylerin de ontolojik gerçeklikleri hakkında deneysel ve gözlemsel tecrübelere sahiptir. Çünkü ister somuttan soyuta düşünce inşa etmenin kolaylığı sebebiyle olsun, isterse daha ikna edici ve rasyonel bulunması vb. sebeplerle olsun, çevredeki somut nesnelerden hareketle soyut düşünce kurma teşebbüsleri çoğunlukla ilgi görmüş bir yöntem olmuştur. İşte bu sebeple de çevresindekiler hakkında sahip olduğu gözlemsel ve deneysel bilgiler, insanın bilgi inşasında önemli bir yer tutmuş ve hâlen de tutmaya devam etmektedir. Çevre kaynaklı bu bilgiler neticesinde ulaşılan en temel sonuçlardan birisi; "kozalite" yani "nedensellik" prensibidir. Biri olmadan diğerinin gerçekleşmeyeceği tecrübe edilmiş iki olay, fenomen yahut süreç arasındaki ilişkiyi ifade eden nedensellik; kısaca "neden" olarak ifade edilen şey; fenomen veya süreç ile, bunların, gerçekleştiği aynı koşullar altında daima ulaşacağımızı varsaydığımız aynı "sonuç" arasındaki ilişkidir. Ele aldığımız konu açısından önemli bir kavram "nedensellik". Çünkü gerek inananlar olsun, gerekse inkâr edenler olsun, bu iddialarını bir "neden"e dayandırmaktadırlar. Bizim de bu makale çerçevesinde yapmaya çalıştığımız şey, iki tarafın nedenlerinden hangisininkinin inanmak için daha makul olduğunu anlayabilmektir. Fakat burada da şunu ifade etmek gerekir ki, bu nedenleri değerlendiren "akıl" da aslında mutlak bir akıl değildir. Dolayısıyla bu değerlendirmeyi yaparken yanılabilme, sübjektif bir tutum sergileme gibi

646 A b d u l l a h P a k o ğ l u "illet"lerle malul bir aklın olumsuzluklarına sahip bir şekilde değerlendirme yapacaktır. Fakat bu durum evrendeki tüm akıl sahipleri için geçerli bir durumdur. O halde mutlak bir sübjektivizmden mi bahsedeceğiz? Elbette ki, hayır. Oluşan ortak kamu vicdanı bizlere yön verecektir. Ve aynı zamanda, normal bir akıl, makul olanı hissetmekten de aciz değildir. İşte Tanrı'yı ispatta kullanılan delillerden, belki de normal seviyedeki bir akıl sahibinin bile kolayca anlayabileceği en anlaşılabilir delil; gaye ve nizam delilidir. Öyle ki, etrafına baktığında gördüğü bir çiçeğin güzelliği karşısında, gece yahut gündüz gökyüzünü başını kaldırdığında gördüğü manzaradan, ektiği ekinin yetişmesindeki düzenden vs. etkilenmeyen ve bunların oluşmasındaki aşkın fail etkeni hissetmeyen akıl sahibi yok gibidir. Sorun ise, işte buradaki etkenin ne olduğu yönündeki cevaptaki farlılıklardadır. Burada delilimizi ana hatlarıyla ortaya koyduktan sonra konumuzu değerlendirmeye devam edelim: Delilin tarihi Platon'a (ö. M.Ö. 347) kadar uzanır. Ancak burada aslında şunu da ifade etmek gerekir ki tahmin edilebileceği gibi, bu tarih bilinen yazılı tarih olması itibariyle buraya kadar dayandırılır. Sürekli tabiatla birlikte olan insanın yukarıda bahsettiğimiz hayret hislerini daha önce yaşamamış olması düşünülemez ve bu tarih zaten bu anlama da gelmez. Platon Kanunlar'da yıldızların düzenliliğinden bahsederek, bu düzenin, düzeni hazırlayana götürmesi gerektiğini, eğer böyle olmuyorsa kişinin dini inancının emniyette olmadığını ifade eder. 1 1 Mehmet Aydın, Din Felsefesi, Selçuk Yayınları, Ankara, 1992, s. 65.

İnanmak mı Zor, İnkar mı? 647 Delilin işleyişine gelince, delil şu şekilde ifade edilir: - Âlemde varlıklarına şahit olduğumuz her şeyde bir düzen görmekteyiz. Yahut en azından, böyle bir düzenin varlığını gösteren bir takım izlere rastlamakta, evrende düzenin düzensizliğe galebe çaldığına hükmetmekteyiz. - Varlıklarda görülen bu düzen, belli gayelere hizmet etmekte ve âlemde hayatın devamını sağlamaktadır. - Ancak, söz konusu düzen ve gayenin kendiliğinden ortaya çıkması mümkün değildir. Yani varlıklar, kendi kendilerine bir düzen ve gaye seçme imkânına sahip değillerdir. Hele çeşitli varlık seviyelerinde bulunan farklı şeylerin bir araya gelerek, bir takım alt sistemler oluşturması ve bu alt sistemlerin sonunda âlem gibi âdeta organik bir bütün meydana getirmeleri, ne teker teker varolanların ne de tesadüflerin başarabilecekleri bir şeydir. - Bu durumda, âleme bu nizâm ve gâyeyi veren ilim, kudret, irâde ve inâyet sahibi bir varlığın bulunması gerekir. îşte bu varlık Tanrı dır. Delilin birinci öncülünün kapsadığı anlamla, âlemdeki oluşumlarda ve işleyen yasalarda muazzam bir düzen olduğu ve bunun değişmeden, sürekli olarak şaşmadan işlediği, öyle ki tabiat kanunu olarak tanımlanabildiği, birçok insanın kolayca gözlemleyebildiği ve şahit olduğu ve bu düzenin sağlayıcısı noktasında itirazı olanların dahî kabul ettiği bir durumdur. Uzay boşluğunda hareket halindeki güneş sistemi ve bu sisteme bağlı olarak dünyamız, yıldızlar, gezegenler ve gök cisimlerinin hepsinin hassas bir ayara ve düzene tâbî olduğu, bilimsel araştırmaların

648 A b d u l l a h P a k o ğ l u da ortaya koyduğu açık gerçeklerdir. Delil özellikle anatomi, botanik, yeryüzündeki yaşamla ilgili bilimsel keşifler ve son dönemlerde de evrenin kaynağı gibi verileri kullanır. 2 Delil ayrıca, ilk duyulduğunda garipsenecek bir şekilde, evrimden de, basit mikroorganizmaların dönüşümü, gelişimi yönündeki verilerinden teistik açıklamaları için ciddi bir alternatif olarak faydalanır. 3 Tanrı nın varlığına inanan insanlar, bütün bu oluşumların bir gayeye yönelik olduğunu ve bunların ancak her şeye güç yetirebilen, ilim sahibi bir Tanrı tarafından yapılabileceğine inanırlar. Diğer taraftan Tanrı nın varlığım kabul etmeyenler ise kâinattaki bu oluşumları tesadüflere bağlayarak, inananların, Tanrı ya yükledikleri anlamları, maddeye ve onun kendi kendisini oluşturduğu fikrine yüklerler. 4 Bu durumda şunu söylemek mümkündür ki, Tanrı yı ispat etmek isteyenler de, O nu inkâr edenler de tabiattan yani çevremizden hareket etmektedirler. Çünkü sonuçta; bir delil oluşturan her iki tarafın da, ortak duyu alanı; çevresidir. Delil İslam düşüncesinde, evrenin tamlığı ve olabilecek en iyi durumda oluşu fikrine dayanır. Nitekim Gazâlî nin dile getirdiği Âlemin, yaratılmış olduğu halden daha güzel, daha tam ve mükemmel olma imkanı yoktur 5 görüşü, bu fikri açıkça ortaya koymaktadır. Âlemde görülen nizam İslam bilginleri tarafından Tanrı nın eksiksiz sıfatlarının bir 2 Laura L. Garda, "Teleological anda Design Arguments", A Companion to Philosophy of Religion, ed. Philip L. Quinn, Blackwell Publishers, Cambridge, 1997, p. 340. 3 VVilliam P. Alston, "Theological Argument for the Existence of God", Erıcyclopedia of Philosophy, ed. Donald M. Borchert, Thomson Gale, USA, 2006, p. 377; ayrıca konu ile ilgili daha geniş bilgi için bkz. Cafer Sadık Yaran, The Argument from Design in Contemporary Thought, University of Wales, Lampeter, 1994, p. 141. (Yayınlanmamış Doktora Tezi) 4 Caner Taslaman, Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı, İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2007, s. 223. 5 Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn, Dâru'l-Kütübi'l-llmiyye, Beyrut, trs. c. 4, s. 258.

İnanmak mı Zor, İnkar mı? 649 gereği olarak düşünülmüştür. Hikmet sahibi varlık bu denge içinde her şeyi yerli yerine koymakta, varlıkları belli bir düzen içinde tutmaktadır. İlim sıfatı, evreni dengede tutan kudretin bilgisinin yüceliğini gösterirken, cömertlik ve adalet, insanların bu düzenden eşit miktarda istifadesini, tedbîr ise tüm bu işlerdeki ince ölçüye işaret eder. 6 Kur an da, Tanrı nm yaratmasından bahsedildiği âyetlerde, yaratma ile birlikte ilim sıfatının da kullanılması bunun en belirgin işaretidir. 7 Delil, yakın zamandaki şöhretini ise, William Paley in (ö. 1805) saat anolojisi ne borçludur. Paley, evreni, çölde bulduğunu farzettiği bir saate benzeterek, ondan daha karmaşık ve düzenli bu evrenin de, o saatin ustasız yapılmış olamayacağı gibi, bir düzenleyicisinin olduğu sonucuna varır. Evrendeki her parça, saatteki her parçanın bütüne hizmet etmesi gibi, bütündeki düzene hizmet eder. Aynı şekilde gözün yapısı da bir saat gibi birçok parçanın bir hedefe hizmet ederek bütünlük sağlamasıyla görmeyi sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Delil bu kadar kolay ve makul olarak nitelense de, ona çeşitli itirazlar da yöneltilmemiş değildir. Bu eleştirilerin en bilineni David Hume un yaptığı eleştirilerdir. Hume, Paley in bu argümanını âdeta önceden görerek, kıyasa dayalı teleolojik argümana üç eleştiri yöneltir: 1) Argümanın kuvveti, kıyaslanabilirliği kabul edilen şeyler arasındaki benzerliğe bağlıdır. Kıyas edilen şeyler birbirine ne kadar çok benzerlerse, argüman da o kadar kuvvetli, ne kadar benzerlik azsa argüman da o kadar zayıf olur. Hume yapılan bu saat- evren anolojisindeki benzeşimi 6 Osman Demir, "Bir İsbât-ı Vâcib Delili Olarak Ekolojik Denge", İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu, İstanbul, 2008, c. 2, s. 83. 7 En'am, 6/101; Hicr, 15/86; Yasin, 36/81; Zuhruf, 43/9.

650 A b d u l l a h P a k o ğ l u yetersiz bulur. 2) Tabiata hakim olan ilke neden akıl olsun. Yani neden akıllı bir tasarlayıcı bu düzenlemeyi yapmış olsun? Çünkü tabiatta, akıldan başka pek çok ilke, üreme ve fotosentez gibi süreçleri yönetmektedir. Bu süreçlere hâkim olan ilke, neden tüm tabiatta hâkim olmasın da, akıl olsun? 3) Bir zihnin, âlemi düzenlediğini kabul ettiğimizde, onun zihnini kimin düzenlediği problemi ortaya çıkar. Eğer onun zihnini de düzenleyen bir ilkeden bahsedersek, bu silsile uzayıp gider. Eğer onun zihninin kendi kendisini düzenlediğini kabul edersek, neden bu kendi kendine düzenleme yi tabiat için de kabul etmiyoruz. 8 Hume, Din Üstüne isimli eserinde, eserindeki karakterlerden birisi olan Philo aracılığıyla, bu itirazlarına ilave edebileceğimiz bir başka itirazını şöyle ifade eder: Evet Cleanthes, biz bir ev görürsek, büyük bir kesinlikle bunun bir mimarı ya da yapıcısı olduğu sonucuna varırız: çünkü bu örnek tam, o çeşit nedenden ileri geldiğini deneyle gördüğümüz etki çeşididir. Fakat evrenin, aynı kesinlikle benzer bir neden çıkarsamamıza elverecek biçimde bir eve benzediğini, ya da benzeşmenin burada tam ve yetkin olduğunu söylemeyeceksiniz herhalde. Benzeşmezlik öylesine çarpıcıdır ki, burada olsa olsa en çok yelteneceğimiz, benzer bir nedene ilişkin bir tahmin, bir yakıştırma, bir kabuldür. Bunun ise dünyada nasıl karşılanacağını sizin takdirinize bırakıyorum. Cleanthes, mutlaka çok kötü karşılanırdı diye cevap verir ve ben, eğer Tanrısal varlığın kanıtlarının bir tahmin ya da yakıştırmadan fazla bir şey olmadığım kabul etseydim, suçlanıp aşağılanmayı hak etmiş olurdum. Fakat, bir evde araçların amaçlara uygunluğu sorununun tü- 8 Michael Peterson, VVilliam Hasker, Bruce Reichenbach, Akıl ve İnanç- Din Felsefesine Giriş, Küre Yayınları, çev. Rahim Acar, İstanbul, 2006, ss. 122-123.

İnanmak mı Zor, İnkar mı? 651 müyle, evrende araçların amaçlara uygunluğu sorunu arasındaki benzeşme bu kadar az mıdır? şeklindeki sorusuyla konuşma devam eder. 9 Onun bir başka itirazı ise, Russel ın yaptığı parçadan hareketle bütün üzerinde hüküm vermeye yönelik itirazdır. Burada şunu ifade edelim ki, Hume un itirazları inancın oluşmasına değil, onun empirik bir delille temellendirilmesine yöneliktir. Onun itirazlarına ise şöyle cevap verilmiştir: Anolojideki tam olarak istenileni verememesi yani daha iyi bir anoloji kurulabilme ihtimali, yapılmış olanın yanlışlığını değil, olsa olsa, eksikliğini gösterir. İkinci olarak, âleme hâkim olarak Hume un neden olmasın? diyerek örnek verdiği, üremeyi vs. yöneten sürec in de akıl sahibi bir varlık olmadığını nereden biliyoruz? Üçüncü olarak, bir düzen koyucu olmadan da bu sistemin yürütülebileceği iddiasını, birçok kişiye göre, Darvvin yüklenmiş görünmektedir. Evrimin, ne derece başarılı olduğu ise, ayrı bir tartışma konusudur. 10 Kısaca belirtmeye çalıştığımız bu itirazlar; a- Çok güçlü ve cevap verilemez değillerdir, b- Yalnızca delilin taraftarları değil, itiraz edenler de kıyası kullanmaktadırlar, c- Dolayısıyla tutarlılıktan uzaktırlar, d- İtiraz edenlerin kıyasları, kimi zaman çok zayıf, kimi zaman da çok güçlü gözükmektedirler, e- Kıyasla delil getirme genellikle her iki taraf için de eşit derecededir ki, bu da, kıyasla Tanrı hakkında delil getirmenin tamamen makul 9 David Hume, Din Üstüne, çev. MeteTunçay, İmge Kitabevi, Ankara, 1995, ss. 152-153. 10 Aydın, Din Felsefesi, s. 76.

652 A b d u l l a h P a k o ğ l u ve kabul edilebilir bir yol olduğunu gösterir, f- Delil taraftarları kıyası kendi eğilimleri yönünde doğru bir şekilde ve onun kullanılışını eleştirmeden kullanmakta karşıtlarından daha tutarlı bir tutum içinde görülmektedirler denilerek de cevap verilmiştir. 11 Evrendeki tüm bu düzeni aşkın bir varlığa bağlamayıp, tesadüfle açıklamaya çalışan ve tek bir hücreden yola çıkarak bu muazzam çeşitliliği ve düzeni kendiliğinden bir oluşa bağlayan evrim gibi veya her şeyi varlığı kendinden olan maddeye bağlayan materyalizm gibi görüşler de vardır. Ancak evrim ilk hücrenin nereden geldiğini açıklamaz, o ilk hücreden sonraki süreci kendisince açıklamaya çalışır. Dolayısıyla yeterli bir açıklama sunuyor görünmemektedir. Aynı şekilde materyalizm de, kendiliğinden varoluşu maddeye atfederek maddeye bir aşkınlık yüklemekte ve reddettiği maddenin dışındaki aşkınlığa kendisi düşmekle çelişki yaşıyor görünmektedir. Evrenin var olmasıyla ilgili olarak, yaratılışı öne süren dinlerin dışındaki açıklamalar, var olmayla ilgili bu açıklamalarındaki eksiklik ve çelişkileri, evrendeki bu muazzam düzeni açıklamada da sürdürmek durumundadırlar. Çünkü hareket noktasındaki sorun, süreci açıklarken de doğal olarak devam edecektir. Evren incelendiğinde ondaki düzenin bir bilgi olmadan, bir tercih olmadan bu şekilde tesis edilmiş olmasını anlamlı kılmamaktadır. O halde yukarıdaki açıklamaların, yani bilgisiz ve iradesiz bir hücrenin yahut maddenin bu düzeni oluşturması, bir tahta yığınının kendiliğinden bir kayık olması kadar makul ve tutarlı gözükmektedir. Görüldüğü gibi gerek evrenin varlığı ile ilgili olsun, gerekse on- 11 Yaran, The Argument from Design in Contemporary Thought, p. 186.

İnanmak mı Zor, İnkar mı? 653 daki düzenle ilgili olarak dinler, aşkın ve mutlak bir Tanrı fikri öne sürerler. Bu Tanrı mutlak kudret, bilgi ve irade sahibidir. Her şey onun kudreti, bilgisi ve iradesiyle gerçekleşir. Burada, iddianın bir bütünlük ve kendi içinde bir tutarlılık sağladığı görülmektedir. Bir de dinlerin karşısında yukarıda bahsettiğimiz ve kendi içinde tutarlı ve yeterli gözükmeyen teoriler ve fikirler vardır ki bunların sonuç itibariyle yeterli derecede ikna edici olamadıklarını, dünya nüfusunun ancak % 18 inin bir Tanrıya inanmadıklarını gösteren araştırmalar ortaya koymaktadır. Sonuç itibariyle dinlerin açıklaması ile tatmin olup inanmanın daha kolay ve tutarlı, evrendeki mikrodan kozmosa var olan düzeni aşkın bir Tanrının dışındaki sebeplerle açıklamaya çalışan görüşlere dayanarak Tanrıyı inkar edip, inanmamanın ise daha zor olduğu gözükmektedir. KAYNAKÇA Cafer Sadık Yaran, The Argument from Design in Contemporary Thought, University of Wales, Lampeter, 1994 (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Caner Taslaman, Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı, İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2007 David Hume, Din Üstüne, çev. Mete Tunçay, İmge Kitabevi, Ankara, 1995 Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn, Dâru'l-Kütübi'l-llmiyye, Beyrut, trs. http://www.reuters.com/article/2011/04/25/us-beliefs-pollidustre73q24k20110425

654 A b d u l l a h P a k o ğ l u Laura L. Garcia, "Teleologica! anda Design Arguments", A Companion to Philosophy of Religion, ed. Philip L. Quinn, Blackwell Publishers, Cambridge, 1997 Mehmet Aydın, Din Felsefesi, Selçuk Yayınları, Ankara, 1992 Michael Peterson, William Hasker, Bruce Reichenbach, Akıl ve İnanç- Din Felsefesine Giriş, Küre Yayınları, çev. Rahim Acar, İstanbul, 2006 Osman Demir, "Bir İsbât-ı Vâcib Delili Olarak Ekolojik Denge", İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu, İstanbul, 2008 VVilliam P. Alston, "Theological Argument for the Existence of God", Encyclopedia of Philosophy, ed. Donald M. Borchert, Thomson Gale, USA, 2006