Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri

Benzer belgeler
AYRILMA, BOŞANMA VE İLİŞKİ HAKKINDA NE BİLİYORUZ?

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

İlişkilerin Önemi 1. Çekicilik ve İlişki Gelişimi 19 İÇİNDEKİLER. İlişkilerin Önemi Hakkında Ne Biliyoruz? 2 Ait Olma Gereksinimi 3

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

KARŞILIKLI BAĞIMLILIK KURAMI

Türkiye de Doğurganlık Tercihleri

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

İkinci baskıya önsöz...5 BİRİNCİ KISIM: İLİŞKİLER VE İLİŞKİ SORUNLARI İlişkiler hakkında İlişkileri anlama: Teoriler...

İSTEK ÖZEL ACIBADEM ORTAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

1. Hafta İlişkilerin Önemi

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır


STRES NEDİR? Organizmanın fiziksel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan psikolojik bir durumdur.

Nedensellik. BBY606 Araştırma Yöntemleri Güleda Doğan

EBEVEYNLİĞE GEÇİŞ HAKKINDA...

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Dağılım Sayısı ve Olasılığı Hesabı

Vaka Örneği Çocukluğu ve gençliği Minneapolis de geçen Micheal in annesi alkolikti ve üvey babası da kendisine cinsel tacizde bulunmuştu.

Araştırma Sorununun Tanımlanması Denence/Hipotez Kurma. BBY606 Araştırma Yöntemleri Güleda Doğan

OKUL ÖNCESİNDE KAYNAŞTIRMA: ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN GELİŞİMLERİNİ YORDAYAN DEĞİŞKENLER

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

AİLE İÇİ İLETİŞİM. Aile İçi İletişimi Etkileyen Ve Bozan Faktörler

Aile sistemleri eğitiminde filmler. Uz.Dr.Verda Tüzer

ANNE-BABA TUTUMLARI. Aşırı Koruyucu Tutum

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur.

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

İŞ YERİ UYUM ENVANTERİ ADI SOYADI DOĞUM TARİHİ UYGULAMA TARİHİ SIRA NO TAKİP NO. Eddie Van Halen

TOPLUMSALLIK. Başkalarıyla Birlikte Olma Eğilimi

OLAĞAN BİR KAYIP, OLAĞANDIŞI BİR DEĞİŞİM

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır?

EFT ile POZİTİF HAYAT EĞİTİMİ EFT NEDİR?

Anne-Baba Soru Formu (Adım 1)

Bir gün bir öğrenci velisi, kızı Elif in tırnaklarını yemesi konusunda benimle görüşmek istediğini ve bu konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Beraberliğimizin ne kadar süreceğini bilmediğimizin farkına vararak, birbirimizin değerini bilelim. - Joshua Loth Liebman

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

5. Sağlık sorununuz var mı? Var ( ) Yok ( ) Varsa açıklayınız:...

ESKİŞEHİR SANAYİ ODASI

İş Yerinde Ruh Sağlığı

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

Prof. Dr. Mehmet Akif Ersoy 1440 Sk. No.1 D.14 Alsancak İzmir Randevu tel:

HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİ

Bilgilendirme Toplantısı Boşanma ve Çocuk

2014

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim.

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

Funda Tirişoğlu Tomurcuk Çocuk Kulübü Çorlu/Tekirdağ Eğitim Koordinatörü/ Drama Lideri. Mine Türeli Bilim ve Sanat Merkezi Tekirdağ Resim Öğretmeni

ÖRGÜTTE İNSAN İLİŞKİLERİ

Depresyonda Metakognisyon Çalışması (D-MCT) depresif evredeki hastaları hedefleyen bir grup çalışmasıdır.

DEMİRYOLU YAPIM VE İŞLETİM PERSONELİNİN KURUMA YÖNELİK AİDİYET VE İŞ MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

Yaşamda Yeni Başlangıçlar

AKRAN ARABULUCU EL KITABI

KRİMİNOLOJİ Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

Motor Beceri Öğreniminin Seviyeleri

BÜYÜYORUM, DEĞĠġĠYORUM, GELĠġĠYORUM

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

15 Temmuz Sonrası Süreçte Yapılan Uygulamalara Seçmen Nasıl Bakıyor?

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

GRUPLA PSİKOLOJİK DANIŞMA. Doç. Dr. İlhan YALÇIN

ERGENLİK=ADOLESAN=GENÇLİK DÖNEMİ VE ANNE-BABALAR

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Okul fobisi nasıl gelişir?

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ ve AKRAN BASKISI

AİLENİN ÖZÜRE UYUM SÜRECİ

STRES. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Etik Kurulu Başvuru Formu

ADOLESANLA GÖRÜŞME İLKELERİ. Prof. Dr. Emine Z. Kılıç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ

İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

ERGENLİKTE SINIRLAR VE KURAL KOYMA

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

İçindekiler. Şekiller Listesi Tablolar Listesi Yazarlar Hakkında Başlangıç

Transkript:

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri Bir ilişkinin nasıl dağıldığı sorusu, neden dağıldığı sorusuyla ilişkili fakat, onunla aynı şey değildir. Duck (1984) ilişki dağılması, evresinden ve onları izleyen yeniden düşünme ve onarım süreçlerinden sözetmiştir.

Birinci evre: çözülme evresi Birinci evre partnelerden birinin ilişkide doyumsuzluk yaşadığı çözülme evresidir. Bu doyumsuzluk çok büyük olmayabilir, ancak yine de ilişkide birşeylerin iyi gitmediği, örneğin iletişimi iyileştirme ve yakınlığı artırma gereksinimine bireyin dikkatini çekmek için yeterlidir.

Birinci evre: çözülme evresi Bu evredeki olaylar kesinlikle onarılabilir ve gerçekte hemen hemen bütün çiftler ilişkisel engelleme deneyimler ve daha iyisini başarabiliriz duygusunu yaşarlar.

İkinci evre: kişi içi ruhsal evre Eğer ilişkisel onarım işlemezse, kişi iç ruhsal evreye girer. Bu evre de kişinin partneri açık bir biçimde doyumsuzluğun kaynağı olur.

İkinci evre: kişi içi ruhsal evre Kişi obsesif bir biçimde partneri hakkında düşünür hatta davranışlarını gözler ve rahatsız edici bir şey yapmasını bekler. Örneğin Sürekli işe yaramadığım üzerine dırdır ediyor. Bir kere daha elimden kumandayı alırsa bağıracağım. gibi. Burada hatırı sayılır bir biçimde ilişki üzerinde odaklanma vardır. ancak bu genelde bilinmez sadece kişinin kafasındadır, en azından partnerle konuşulmamıştır.

Üçüncü evre: ikili evre Bu evrede, her iki partner de birinin ya da her ikisinin doyumsuzluğu ile uğraşmaya başlar. Bu eğer dağılmanın devamı yerine onarım olacaksa iyi bir pazarlık becerisi gerektiren riskli bir dönemdir.

Üçüncü evre: ikili evre Eğer çiftler ilişkiyi tamir edemiyorlarsa sosyal evreye geçerler. Burada partnerler ortak ya da ayrı sosyal ağlara girerler. Aile, arkadaşlar, meslektaşlar ve hatta terapiste giderek kendilerine sosyal destek almaya çalışırlar.

Son evre: kefen evresi. İlişkinin bozulmasından sonra ilişkisinin muhasebesinin oluştuğu, tekrar gözden geçirildiği ve son hesabın yapıldığı evredir. Bu en sonunda kişilerin kendi hayatlarına ayrı ayrı devam etmelerini içeren bir evredir (Weber, Harvey, 1994).

Bu dağılma dönemleri çok belirgin düzende giden evrelere sahip olmayabilir.

Ayrılmanın Duygusal Sonuçları Bir ilişkinin devam etmeyeceği kesinleşirse her iki partner için bir takım duygusal sonuçlar oluşur.

Sprecher ve Felmlee (1993) boylamsal bir çalışmada ayrılan çiftler için zamanla duygularda iki uçluluk ve çatışmalar artarken, ilişkiyi sürdürme amaçlı davranışların ve sevginin azaldığını ortaya koymuşlardır.

Ayrılma hiçbir zaman kolay değildir ancak bazı koşullar altında daha da zordur. Örneğin, ayrılma sırasında kaygılı-kararsız bağlananlar, diğer bağlanma stillerindekilere göre bu duruma uyum sağlamakta zorluk çektiklerini, olumsuz duygu durumu içinde olduklarını ve partnerlerinin bu çözülmeyi başlattığını belirtmişlerdir

Ayrılma üzerine yapılan araştırmaların birçoğu ayrılmanın kendisinin sonuçlarına bakmışlardır. Frazier ve Cook (1993) ayrılmanın hemen ardından ve olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra olmak üzere iki farklı zamanda ayrılmanın sonuçlarını incelemiştir. Katılımcılara ayrılmanın hemen ardından ne hissettikleri ve altı ay sonra ne hissettikleri sorulmuştur.

Frazier ve Cook bağlanıma ait değişkenlerin (yüksek doyum, çiftine yakın hissetme, seçeneklerin niteliğini olumsuz değerlendirme) ayrılma sırasında yüksek stresle ilişkili olduğunu bulmuştur. Fakat bu değişkenler ayrılmadan sonra normale dönüşle ya da kişinin şimdiki duygusal uyumuyla özellikle ilişkili değildir. Hala eski partnerle ilişkide bulunma isteme, daha yüksek stres, daha az iyileşme ve daha düşük uyumla ilişkili bulunmuştur.

Bu çalışmadaki en önemli bulgulardan biri, başlangıçtaki mutsuzlukla daha sonraki iyileşme arasındaki görece düşük ilişkidir. Bu bulgular, ayrılma sırasında büyük duygusal sorun yaşayan kişilerin iyileşme sürecini kesinlikle zor geçirecekleri ve yaşama uyum sağlamada zorlanacakları anlamına gelmez.

Sprecher, Felmlee, Metts ve Vanni (1998) ayrılmanın hemen ardından ve bir yıl sonra bireylerin tepkilerini incelemişlerdir. Araştırmacılar özellikle süresi uzun olan ilişkilerde, ilişkiyi başlatmak için daha çok çaba harcayan kişilerde, ilişkiye bağlanımı ve ilişki doyumu yüksek kişilerde ve başka bir kişi için terk edilen kişilerde mutsuzluğun ayrılma anında en yüksek olduğunu ortaya koymuşlardır.

Kişisel etmenler (korkulu bağlanma stili olanlar, terk edilmekten korkanlar gibi) ayrılma mutsuzluğuna yol açmaktadır. Özellikle bağlanımı yüksek, uzun süreli ilişki ve korkulu bağlanma stili ayrılma mutsuzluğunu yordamaktadır. Bazı kişiler bu ayrılmadan tamamen iyileşirken, bazıları kısmi iyileşme göstermektedirler

Başka bir araştırmada Sprecher (1994) Ayrlan ilişki çiftleri ayrılmalarına aynı gözle mi bakmaktadırlar? sorusunu sormuştur. Hem evet hem hayır sonucu çıkmıştır.

Partnerlerin üzerinde anlaşır göründükleri şeyler, ayrılmayı kimin başlatıp kontrol ettiği ve ayrılmanın nedenleriydi. Partnerler ayrılmanın ardından hem olumlu hem de olumsuz duygular yaşadıklarını belirttiler ve kadınlarla erkekler arasında önemli bir tepki farklılığı yoktu. Partnerler, ayrılmadan önce, ayrılma sırasında ve ayrılmadan sonra bazı tepkiler gösterirler ve bu tepkilerin bir çoğu olumsuzdur. Zamanla rahatsız edici duygular azalma eğilimindedir ve bazıları eşler tarafından paylaşılırken, bazıları paylaşılmaz.

Boşanma Amerika Birleşik Devletleri nde son 50 yıldır evlilik oranları düşerken, boşanma oranları artmıştır (Teachman, Tedrow ve Crowder, 2000). Yine, Amerika Birleşik Devletleri nde; ilk evliliklerin yaklaşık yarısının boşanmayla sonlanacağı, her altı yetişkinden birinin iki veya daha fazla boşanma yaşayacağı ve her üç çocuktan birinin çocukluk veya ergenlik yıllarında üvey ebeveynlerle bir evde yaşayacakları tahmin edilmektedir (Amato, 2000).

Boşanma oranlarının bu kadar çarpıcı biçimde artmasına neyin yol açtığını merak etmek doğaldır, fakat bu sorunun tek bir yanıtı yoktur.