DUYGUSAL BESLENME VE OBEZİTE AKŞAM GAZETESİ Birazdan durup dondurma alırız, yeter ki ağlama! Kulağa tanıdık geliyor değil mi? Belki de bunlar küçük bir çocuğa yapılan açıklamalardır Yiyecekler yoluyla yapılan bu hareketler doğrultusunda bu tarz yiyeceklere rahatlatıcı yiyecekler diyebiliriz. Bu bakımdan yiyecekleri ruh halini iyileştiren bir çeşit ilaç, antidepresan olarak nitelememiz mümkündür. Fakat bu örnekler, daha çok kilo almaya sebep olabilecek alışkanlıklara dönüşebilir. Yiyecekler ve gelenekler Her kültürde geleneksel günler ve yiyecekler mevcuttur. Doğum günleri, özel yemekler, pastalar gibi. Küçük yaşlardan beri bazı yiyecekler kendimizi daha iyi hissettirdi. Bu durum bizi mutluluğu gıda ile ölçebilir hale getirdi. Her ne kadar geçici olsa da gıdalar ile mutlu olabiliyoruz. Mutluluk ile kıyaslanan yiyeceklerin, yaşam boyu değişecek kalıplarının anahtarı; önce farkında olmaktır. Hayatında yiyeceklerin nasıl kullanıldığı ve senin için duygusal durumla bağlantısını ifade etmek biraz zaman alabilir. Sonra kendi duygusal durumlarını yansıtmak biraz zaman alabilir. Bir duygu günlüğü tutunuz ve her gün nasıl hissettiğinizi yazınız. Yansıması, şimdiki duygularınızla geçmişteki duygularınız ve bunların yiyecekle bağlantısı daha bilinçli olacaktır. Sonra iş başlıyor. Gıdaya bağlı her duyguyu atınız ve duygu eğilimi yapan diğer şeylerin listesini oluşturunuz. Örneğin yemeye bağlı tek duygu üzüntü olabilir. Üzgün olduğunuz
zaman teselli için alternatif yollar: Bir arkadaşla konuşmak, ağlamak, duygularınızın günlüğü, müzik dinlemek, bir şarkı ve ya şiir yazmak. Oluşturduğunuz alternatiflerin rahatlatıcı yeme dürtüsünün nasıl azalttığını göreceksiniz. Yazılan bu alternatif listesini düzenli olarak yapmak mümkündür. Listenize gerektiğinde ekleme yapın ya da deneyip işe yaramayanları işaretleyin. Sonuç olarak; rahatlatıcı gıdalar kullanarak bir ömür geçirdiniz. Bunu hızlı bir şekilde değiştirmek olası değildir. Kendinize bu değişikleri yapmak için zaman verin. Yiyeceklerle ilgili değişim mümkün olduğu zaman daha tatmin edici ve daha sağlıklı ilişkiler kurabilirsiniz. Doç. Dr. Halil Coşkun 15.07.2015 AKŞAM Gazetesi makalesidir. http://www.aksam.com.tr/saglik/duygusal-beslenme/haber-432549 KİLO KAYBI AMELİYATI VE ÇAPRAZ BAĞIMLILIK: AŞIRI YEME BOZUKLUĞUNA BİR BAKIŞ Aşırı yeme bozukluğu (Binge Eating Disorder BED), en çok obezite ile ilişkilendirilen bir yeme bozukluğudur. Herhangi bir zayıflama programına gidenlerin yaklaşık üçte birinde aslında BED vardır. Bu kişiler, bir oturuşta ya da iki saatlik periyodlarla büyük miktarda yemek için tekrarlayan krizler geçirirler. Ayrıca aşırı yediklerinde kendilerini
durduramadıklarını da hissedebilirler. BED li bireyler aşırı doyuncaya kadar ve çok yemek yemenin verdiği utançdan dolayı tek başlarına yiyebilirler. Ayrıca bu kişilerde aşırı yedikten sonra ortaya çıkan nefret, suçluluk ya da depresyon duyguları bulunabilir. İştahsızlık ve bulimia (tek seferde aşırı yemek yeme sendromu) daha çok duyulmuş olmalarına rağmen BED, aslında her ikisinden de daha yaygındır. Bir başka fark ise, iştahsızlık ve bulimia ezici bir üstünlükle kadınları ve kızları etkilerken, BED li olanların %40 ının erkek olmasıdır. BED in tıpkı obezite gibi aileden gelme eğilimi vardır ve hem BED li kişilerde hem de ailelerinde depresyon ve madde bağımlılığı ile ilişkili olma olasılığı daha fazladır. BED li olanların fazla kilolu ya da obez olma ve obezite ameliyatı araştırma olasılıkları daha fazladır. Obezite ameliyatı geçiren BED li kişiler, aşırı yemeyi durduramazlarsa kendilerini ameliyat sonrası komplikasyon geliştirme riskine sokabilirler. OBEZİTE CERRAHİSİ ve YEME BOZUKLUKLARI Obezite cerrahisi 40 kg/m 2 den büyük bir VKİ ye sahip morbid obez kişilere ya da 35-40 kg/m 2 VKİ ile birlikte diyabet ya da kalp hastalığı, vd gibi problemleri olanlara önerilmektedir. Araştırmalar kilo kaybı ameliyatının, morbid obez kişilerde zayıflamak için klasik yöntemlerden daha etkili olduğunu göstermiştir. Kilo kaybı ameliyatı zayıflamaya yol açarken, bir yandan da bazı riskler taşır ve işlemden önce bu muhtemel risklerle komplikasyonları bilmek önemlidir. Bu risklerden biriside Çapraz Bağımlılık dır. Aşağıdaki sorular, çapraz bağımlılık için risk taşıyıp taşımadığınızı belirlemenize yardımcı olabilir: Rahatsız olduğunuz duygularla başa çıkmanıza yardımcı olmak üzere aşırı yemek yiyor musunuz? Yemeği, sizi rahatlatması için kullanıyor musunuz? Ailenizde alkol ya da ilaç bağımlılığı öyküsü var mı? Yediklerinizi ve yemek miktarını değiştirmeyi
düşünürseniz üzgün, yalnız ya da korkmuş hisseder misiniz? Yemeğin en iyi dostunuz olduğunu hiç düşündünüz mü? Travma, kötüye kullanma ya da ihmal öykünüz var mı? Bu sorulardan bir ya da daha fazlasına evet yanıtı verdiyseniz, kilo kaybı ameliyatından önce yemek ile ilişkinizi ele almalısınız. Yemek ile ilişkinizin bazı ihtiyaçlara hizmet etmek için geliştitilmiş olduğunu farketmeniz önemlidir. Zayıflamaya hazır olsanız ve bunun için çok motive olmuşsanız bile, yemeğin hizmet ettiği ihtiyacın bazı başka yollarla karşılanmayacağından emin olmalısınız. OBEZİTE CERRAHİSİ İLE BESLENME DEĞİŞİKLİKLERİ Obezite ameliyatından sonraki beslenme değişiklikleri depresyon, zararlı yeme alışkanlıkları edinme ve vücut görünümü sorunlarına katkıda bulunabilir. Zayıflama ameliyatından gelen değişiklikler, vitamin ve minerallerin emiliminde zorluğa neden olabilirler (ameliyat tipine göre) ve demir, kalsiyum, çeşitli B vitaminleri, D vitamini ile diğer vitamin ve minerallerde eksikliğe yol açarlar. Ameliyat, aynı zamanda protein emilim yeteneğini de etkileyerek laktoz intoleransına neden olabilir. Protein emilimindeki güçlük, ruh halini ve davranışları etkileyebilir, çünkü proteinde bulunan amino asitler vücudumuzun, beynimizde iyi hissetme kimyasalları olan serotonin, dopamin ve epinefrin yapmak için kullandığı şeylerdir. Bir araştırma çalışması, sıvı açlık diyeti (bu aynı zamanda beslenme yetersizliğine de neden olur) yapmakta olanlara amino asit takviyesi vermenin aşırı yemeyi %66 düşürdüğünü ve yemeğe duyulan isteği %70 azalttığını saptamıştır. Takviye almayan grupla karşılaştırıldıklarında bu kişiler, %41 e kıyasla yalnızca %14 oranında yeniden kilo almışlardır. Kilo verme ameliyatı olanların yaklaşık üçte ikisinin verilen vitamin ve mineralleri almadıkları düşünüldüğünde, yetersiz beslenme gerçek bir sorun olup, aşırı alkol ya da ilaç kullanımı ile daha da kötüleşmektedir. ÇAPRAZ BAĞIMLILIK ve KİLO KAYBI AMELİYATI Ameliyatla ilişkili komplikasyon ve risklerin ötesinde ortaya çıkan bir konu da çapraz bağımlılıktır. Çapraz bağımlılık
geniş anlamıyla, bir ilaç ya da maddenin (örneğin yemek) bir diğeriyle (örneğin alkol) değiştirilmesidir. Kilo verme ameliyatı geçiren kişilerin bir çoğu yeme bozukluğu ya da kumar, içki, sigara ve ilaç kullanımı gibi diğer bağımlılıklar geliştirebilirler ve ameliyattan sonra alışverişe veya cinselliğe daha fazla düşkün olabilirler. Kilo kaybı ameliyatı uygulanan kişilerden %5-30 unun bir başka bağımlılık geliştirdiği tahmin edilmektedir. Bu durum, yemek yemenin hizmet ettiği amacı düşündüğünüzde mükemmel bir algılama sağlar. Eğer bir kişi yemeği rahat hissetmek, duygularını bastırmak ya da stres veya travmatik deneyimlerle başa çıkmak için kullanmakta ise, yemeği daha fazla bu şekilde kullanamayacağından, başa çıkma mekanizmasından mahrum bırakılmış olacaktır. Çapraz bağımlılık gelişmesine katkıda bulunabilen bir diğer etken de bir çocukluk travması veya ihmal olabilir. Sıklıkla fazla kilolu ya da obez olmak, bu kişiye bir güvenlik faktörü olarak hizmet edebilir. Obez olmak onları karşı cins için daha az çekici ve böylelikle istenmeyen görüşme teklifleri ya da güvenliklerine karşı algılanan tehditlere karşı güvenli kılabilir. Ameliyat aracılığıyla hızlı bir şekilde zayıf hale gelen obez kişiler, kendilerini çok hassas hissedebilir. Hem kadınlar, hem de erkekler ameliyattan sonra vücutlarında oluşan değişikliklerden rahatsızlık hissedebilirler. Ciltlerinde kıvrımlar ve izler bulunan bu kişiler, çekici olmadıklarını ve ameliyatın, toplumsal olarak daha fazla kabul edilme hedeflerini yerine getirmediğini düşünebilirler. Daha çok kilo kaybı ameliyatı yapıldıkça çapraz bağımlılık meselesi de daha fazla sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Tıpkı bir alkoliğin, ölçülü olmak kaydıyla bir uyuşturucu maddesini alkolün yerine kullanabileceğini düşünmesi gibi, BED ya da Bulimiası bulunan bir kişi de bu davranışının, yemenin yanında başka bir maddeye tam olarak bağımlı olmaya yol açtığının farkında olmaksızın alkolü yemeğin yerine koyabilir. Çapraz bağımlılık gelişimi, Mide Bandı (Kelepçesi), Tüp Mide ve Gastric Bypass ameliyatları dahil herhangi bir kilo kaybı ameliyatı prosedürü ile oluşabilir. Bu problemden kaçınmak için ameliyatı düşünen kişilerin, çapraz bağımlılık riskine sahip olma olasılıklarını araştırmaları önemlidir. Örneğin yemeği stresle başa çıkmak için kullanıyorsanız, yemek
yerine kullanmakta olduğunuz diğer başa çıkma stratejileri nelerdir? Bu başa çıkma stratejilerini uygulamamış iseniz, ameliyat olmadan önce bunları düzenli olarak bir süre uygulamalısınız. Yemek sizi rahatlatıyorsa, ameliyattan sonra kendinizi nasıl rahatlatacaksınız? Örneğin kaygılı ya da kızgın olduğunuzda kendinizi yatıştıracak diğer yollar bulmayı, ameliyattan önce halletmiş olmalısınız. SONUÇ Yemekle duygusal bağlantınızı ya da yemeğin hayatınızda hizmet ettiği önemli amacı ele almadan ameliyat olmak, çapraz bağımlılığa yol açabilir. Geçmişinize saygı gösterin. Yemeği rahatlık ya da güven için kullanmışsanız bunun, o zaman rahatlamak veya güvenli hissetmek için bildiğiniz tek yol olduğunu kabul edin. Bunun için kendinizi suçlamayın. Artık yemeği bu yolla kullandığınız zamankinden farklı bir kişisiniz. Yeme bozukluğunuz başladığında belki de daha gençtiniz. Tam olarak iyileşmeye kararlı olduğunuzu kabul edin ve kilo kaybı ameliyatını sürdürmeyi seçerseniz bunu, çapraz bağımlılıktan kaçınmak için neler yapmanız gerektiğinin farkında olarak yapın. Eğer travma, kötüye kullanım ya da ihmal öykünüz varsa, bu konular üzerinde çalışmaya başlamak için konuyla ilgilenen bir psikolog-psikiyatrist den randevu alın. İyileşmek için yıllarca beklemeniz gerekmez. İyileşme süreciniz, kararlılığınız ve yardıma ihtiyacınız olduğunun farkında olmanızla başlar. Doç. Dr. Halil Coşkun