ORGANİK TARIMDA KULLANILAN BAZI BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN DOMATESTE VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ

Benzer belgeler
PROJE ADI: BİTKİLERDE AŞILAMA

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR

FARKLI GÜBRE KOMPOZİSYONLARININ ÇAYIN VERİM VE KALİTESİNE ETKİSİ. Dr. GÜLEN ÖZYAZICI Dr. OSMAN ÖZDEMİR Dr. MEHMET ARİF ÖZYAZICI PINAR ÖZER

YURTİÇİ DENEME RAPORU

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

HAYVANSAL KAYNAKLI AMİNO ASİT İÇEREN ORGANİK GÜBRE. Çabamız topraklarımız için.

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Docto Serisi Topraktan ve yapraktan uygulama preparatı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Archived at

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

Organik Gıdalarda Gıda Güvenliği. Yrd. Doç. Dr. Nural KARAGÖZLÜ Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü MANİSA

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

ORGANİK SIVI GÜBRE GRUBU

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

organik gübre

GENEL BAKIŞ Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

SERA KOŞULLARINDA G.A.B.A. VE MESSENGER UYGULAMALARININ DOMATESTE BİTKİ GELİŞİMİ, VERİM VE KALİTEYE ETKİLERİ

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

BAHÇE ÜRÜNLERİNDE HASAT & DERİM PROF.DR.NURDAN TUNA GÜNEŞ

Ato Serisi. Atofer TOPRAKTAN UYGULAMA PREPARATI ŞELATLI DEMİR. Demirin Bitkilerdeki Fonksiyonu. Demirin Topraktaki Yarayışlılığı

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

EĞİRDİR (ISPARTA) KOŞULLARINDA ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN UYGULANABİLİRLİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA *

Team Crew. Yeni Fikirler Üstün Ürünler. FORMÜLASYONLAR ME 18 0, ME 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,5 0,4

KURU İNCİR DÜNYA ÜRETİMİ TÜRKİYE ÜRETİMİ

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır

Bio Verim HAKKIMIZDA. Misyonumuz. Vizyonumuz AR-GE. Sürdürülebilir Tarım. Organik Tarım. Verim & Kalite. Sağlıklı Yaşam

Catalogue of products

Sağlıklı Tarım Politikası

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Eco new farmers. Modül 2- Toprak ve Besin Döngüsü. Bölüm 2- Bitki/Toprak sistemi

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek,

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Çanakkale

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır.

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

Budama, seyreltme, gübreleme gibi bahçe işleri daha kolay ve ekonomik olarak yapılabilir.

BROKOLĠ YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Gübreleme Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde dekara 1,5 lt gelecek şekilde Hum Elit

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

ATIK MANTAR KOMPOSTUNUN MARUL YETİŞTİRİCİLİĞİNDE VERİM VE KALİTEYE ETKİSİ

zeytinist

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

HAYVAN BESLEMEDE BİYOTEKNOLOJİ PROF.DR. SAKİNE YALÇIN

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Mantar Kompostu Kullanımının Örtüaltı Domates Yetiştiriciliğinde Bitkinin Potasyum ile Beslenmesi ve Verim Üzerine Etkisi

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Bazı Aktivatör ve Fungisit Uygulamalarının Cucumis sativus L. (Hıyar) Bitkisinde Verim-Kalite Üzerine Etkisi

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Meyve ağaçları, sebzeler, tarla bitkileri, narenciyeler, elma, armut, şeftali, erik ve süs bitkileri.

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

NPK GÜBRE SERİSİ. Formüller. Formüller. Formüller

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

Uygun koşullar altında gelişen bir bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi gençlik (juvenile) olarak isimlendirilir.

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

Archived at

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAŞ MEYVE VE SEBZE SEKTÖR RAPORU

ARIKÖY TOPLU YAPI YÖNETİMİ BİTKİLER NE İSTER

Ekosol Tarım ve Hayvancılık A.Ş.

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını

ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI

EC FERTILIZER TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE

PESTİSİT UYGULAMA TEKNİKLERİ. ARŞ. GÖR. EMRE İNAK ANKARA ÜNİVERSİTESİ/ ZİRAAT FAKÜLTESİ/ BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ

- Zn 120. Çinkolu Gübre Çözeltisi. Lignosulfanate UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZLARI

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

BİTKİ BESLEME ÜRÜNLERİ KATALOĞU

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Salamura Asma Yaprağı Üretimi ve Pazarlanmasında Gıda Güvenliğinin Sağlanması

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

Archived at

İLAÇ, ALET VE TOKSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Dr. A. Alev BURÇAK Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof)

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

Transkript:

ORGANİK TARIMDA KULLANILAN BAZI BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN DOMATESTE VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Semih KİRACI Danışman Yrd. Doç.Dr. Adem KARATAŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ISPARTA 2007

ORGANİK TARIMDA KULLANILAN BAZI BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN DOMATESTE VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Semih KİRACI YÜKSEK LİSANS TEZİ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ISPARTA 2007

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORGANİK TARIMDA KULLANILAN BAZI BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN DOMATESTE VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Semih KİRACI Danışman: Yrd. Doç.Dr. Adem KARATAŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ISPARTA - 2007

ÖZET Yüksek Lisans Tezi ORGANİK TARIMDA KULLANILAN BAZI BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN DOMATESTE VERİM VE KALİTE ÜZERİNE ETKİLERİ Semih KİRACI Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı Juri: Prof. Dr. Hüseyin PADEM Doç. Dr. Önder TÜRKMEN Yrd. Doç. Dr. Adem KARATAŞ (Danışman) Bu araştırma, 2006 yılında organik tarımda kullanılan bitki aktivatörlerinin domateste verim ve kaliteye etkilerinin tespit edilmesi amacıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü deneme arazisinde yürütülmüştür. Baghera F 1 oturak domates çeşidiyle yapılan denemede; bitki aktivatörü olarak Manda 31, Messenger, Microfer, Cropset ve ISR 2000 ticari preparatları kullanılmıştır. Bitki aktivatörlerinin etkilerini belirlemede verim, meyve sayısı, meyve ağırlığı, meyve eni, meyve boyu, ph, likopen, vitamin A, brix ve meyve eti sertliği kriterleri incelenmiştir. Bitki aktivatörü kullanılan organik üretim metodunda en yüksek verim (7301 kg/da) Manda 31 den alınmış, bunu sırasıyla Cropset (7261 kg/da), Microfer (7187 kg/da), Messenger (7013 kg/da) ve ISR 2000 (6389 kg/da) takip etmiştir. Denemede en düşük verim kontrolden (6202 kg/da), en yüksek verim ise konvansiyonel üretim metodundan (7602 kg/da) alınmıştır. Verim yönünden her ne kadar konvansiyonel üretim metodu ilk sırada yer almakla birlikte; Manda 31, Cropset ve Microfer uygulamalarıyla istatistiki olarak aynı grupta yer almıştır. Bitki başına en yüksek meyve sayısı Manda 31 ve Microfer uygulamalarından (18 adet/bitki) elde edilmiştir. Manda 31 ve Microfer bitki aktivatörleri meyve sayısını kontrole göre %12,5 oranında artırmıştır. Uygulamalarda ph 4,37-4,58; likopen 66-137 µg/g; vitamin A 14,7-38,9 µg/g; brix %3,90-4,46 arasında değişmiştir. ISR 2000 ve Microfer uygulamaları meyve asitliğini düşürücü etki yapmıştır. Meyve eti sertliği 1,35-1,60 kg/cm 2 arasında değişmiş; bitki aktivatörleri domateste meyve eti sertliğini artırıcı rol oynamıştır. ANAHTAR KELİMELER: Domates, organik tarım, bitki aktivatörü, Manda 31, Messenger, Microfer, Cropset, ISR 2000 2007, 70 sayfa i

ABSTRACT M.Sc. Thesis EFFECTS OF SOME PLANT ACTIVATORS USED IN ORGANIC FARMING ON YIELD AND QUALITY OF TOMATO Semih KİRACI Suleyman Demirel University Graduate School of Applied and Natural Sciences Horticulture of Department Thesis Committee: : Prof. Dr. Hüseyin PADEM Assoc. Prof. Önder TÜRKMEN Asst. Prof. Adem KARATAŞ (Supervisor) This study was carried out in Suleyman Demirel University, Faculty of Agriculture, Department of Horticulture in 2006 in an effort to determine the effects of the plant activators used in organic farming to the yield and quality of tomatoes. In the study conducted with the tomato cultivar Baghera F 1 ; such commercial preparations as Manda 31, Messenger, Microfer, Cropset, and ISR 2000 were used as the plant activators. To determine the effects of the plant activators, the criteria which can be defined as the yield, number of fruit, weight of fruit, fruit width, fruit length, ph, lycopen, vitamin A, brix, flesh firmness were studied. Within the organic production method used as the plant activator, the highest yield was obtained from Manda 31 (7301 kg/da), and this followed by Cropset (7261 kg/da), Microfer (7187 kg/da), Messenger (7013 kg/da), and ISR 2000 (6389 kg/da), respectively. During the experiment, the lowest yield was obtained from the control method (6202 kg/da), whereas the highest one was achieved from the conventional production method (7602 kg/da). Although the conventional production method ranked first in yield, it was statistically in the same group with Manda 31, Cropset, and Microfer. The highest fruit number per plant was obtained using Manda 31 and Microfer (18 fruits per plant). The plant activators Manda 31 and Microfer has increased the number of fruits by 12,5 %. According to the study, ph ranged between 4,37 and 4,58; lycopen 66 and 137 µg/g; vitamin A 14,7 and 38,9 µg/g; brix 3,90 and 4,46. % ISR 2000 and Microfer had an effect which led the fruit acidity to decrease. Flesh firmness ranged between 1,35 and 1,60 kg/cm 2, and the plant activators have played a remarkable role in increasing the flesh firmness. KEY WORDS: Tomato, organic farming, plant activator, Manda 31, Messenger, Microfer, Cropset, ISR 2000 2007, 70 pages ii

TEŞEKKÜR Bu araştırma için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları bilgi ve tecrübesi ile aşmamda yardımcı olan değerli Danışman Hocam Yrd.Doç.Dr. Adem KARATAŞ a teşekkürlerimi sunarım. Literatür araştırmalarımda ve preparatların temininde yardımcı olan değerli ablam İnsan Kaynakları Uzmanı Sibel KİRACI ya, manevi olarak desteğini esirgemeyen değerli eşim Sevim KİRACI ya teşekkür ederim. Tezimin her aşamasında bana yardımlarını esirgemeyen sevgili arkadaşım Ziraat Yüksek Mühendisi Yasin TİRYAKİOĞLU na teşekkür ederim. 1264-YL-06 Nolu Proje ile tezimi maddi olarak destekleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi Başkanlığı na teşekkür ederim. Yapmış olduğum bu çalışmada beni yalnız bırakmayan aileme sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım. Semih KİRACI ISPARTA, 2007 iii

İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZET...i ABSTRACT. ii TEŞEKKÜR....iii İÇİNDEKİLER............iv ŞEKİLLER DİZİNİ....vi ÇİZELGELER DİZİNİ... vii 1. GİRİŞ...1 2. KAYNAK ÖZETLERİ...8 3. MATERYAL VE METOT...16 3.1.MATERYAL...16 3.1.1. Deneme Yerinin Coğrafi ve İklim Özellikleri...18 3.1.2. Denemede Kullanılan Bitki Aktivatörlerinin Özellikleri...18 3.2. METOT...24 3.2.1. Kültürel İşlemler...24 3.2.2. Bitki Aktivatörlerinin Uygulanması...25 3.2.3. Hasat...26 3.3. ÜRÜN KALİTESİNİN BELİRLENMESİ...27 3.3.1. Toplam Verimin Belirlenmesi...27 3.3.2. Bitki Başına Meyve Sayısının Belirlenmesi...27 3.3.3. Ortalama Meyve Ağırlığının Belirlenmesi...27 3.3.4. Meyve Eninin Belirlenmesi...28 3.3.5. Meyve Boyunun Belirlenmesi...28 3.4. MEYVE ÖRNEKLERİNİN ANALİZE HAZIRLANMASI...28 3.4.1. ph Tayini...28 3.4.2. Likopen Tayini...28 3.4.3. Vitamin A Tayini...29 3.4.4. Meyve Eti Sertliği (Delinme Direnci) nin Belirlenmesi...29 3.4.5. Suda Çözünebilir Kuru Madde Miktarı (SÇKM/Brix) Tayini...29 3.5. TOPRAK VE YAPRAK ANALİZLERİ...30 iv

3.5.1. Toprak Analizleri...30 3.5.2. Yaprak Analizleri...30 3.6. VERİLERİN İSTATİSTİKİ ANALİZİ...30 4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA...31 4.1. BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN DOMATESTE MEYVENİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ...31 4.1.1. Verim...31 4.1.2. Meyve Sayısı...33 4.1.3. Meyve Ağırlığı...34 4.1.4. Meyve Eni...36 4.1.5. Meyve Boyu...36 4.2. DOMATES MEYVESİNİN KİMYASAL ANALİZ SONUÇLARI...37 4.2.1. ph...37 4.2.2. Likopen...38 4.2.3. Vitamin A...39 4.2.4. Meyve Eti Sertliği...39 4.2.5. Suda Çözünebilir Kuru Madde (Brix)...41 4.3. TOPRAK VE YAPRAK ANALİZ SONUÇLARI...42 4.3.1. Bitki Aktivatörlerinin Toprak Özelliklerine Etkileri...42 4.3.2. Bitki Aktivatörlerinin Yaprak Özelliklerine Etkileri...44 5. SONUÇ...51 6. KAYNAKLAR...53 EKLER...59 ÖZGEÇMİŞ...70 v

ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1. Deneme alanından genel görünüş... 16 Şekil 2. Deneme alanından genel görünüş... 17 Şekil 3. Deneme alanından genel görünüş... 17 Şekil 4. Bitki aktivatörlerinin domates verimine etkileri... 32 Şekil 5. Bitki aktivatörlerinin bitki başına meyve sayısına etkileri... 34 Şekil 6. Bitki aktivatörlerinin meyve ağırlığına etkileri... 35 Şekil 7. Bitki aktivatörlerinin ph üzerine etkileri... 38 Şekil 8. Bitki aktivatörlerinin vitamin A içeriği üzerine etkileri... 39 Şekil 9. Bitki aktivatörlerinin meyve eti sertliği üzerine etkileri... 40 Şekil 10. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında N birikimine etkileri... 46 Şekil 11. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında P birikimine etkileri... 46 Şekil 12. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında K birikimine etkileri... 47 Şekil 13. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında Ca birikimine etkileri. 47 Şekil 14. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında Mg birikimine etkileri 48 Şekil 15. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında Fe birikimine etkileri.. 48 Şekil 16. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında Mn birikimine etkileri 49 Şekil 17. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında Zn birikimine etkileri. 49 Şekil 18. Bitki aktivatörü uygulamalarının domates yaprağında Cu birikimine etkileri. 50 Şekil 19. Kontrol uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 59 Şekil 20. Manda 31 uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 59 Şekil 21. Messenger uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 60 Şekil 22. Microfer uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 60 Şekil 23.Cropset uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 61 Şekil 24. ISR 2000 uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 61 Şekil 25.Konvansiyonel uygulaması domateslerinin genel görünüşü... 62 vi

ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 1. Yıllara göre Türkiye domates üretim miktarı....2 Çizelge 2. Isparta ili uzun yıllar ortalamasına ait iklim verileri...18 Çizelge 3. Denemede kullanılan bitki aktivatörlerinin uygulama dozları, sıklığı ve yerleri...26 Çizelge 4. Bitki aktivatörlerinin üretici firmalar tarafından beyan edilen içerikleri..26 Çizelge 5. Denemede domates hasat tarihleri...27 Çizelge 6. Bitki aktivatörlerinin domateste verim ve verim artış oranı üzerine etkileri...31 Çizelge 7. Bitki aktivatörlerinin meyve sayısı ve meyve sayısı artış oranı üzerine etkileri...33 Çizelge 8. Bitki aktivatörlerinin meyve ağırlığı ve meyve ağırlığı artış oranına etkileri...35 Çizelge 9. Bitki aktivatörlerinin meyve eni ve meyve boyu üzerine etkileri...36 Çizelge 10. Bitki aktivatörlerinin domates meyvesinde ph, likopen, vitamin A içeriğine etkileri...37 Çizelge 11. Bitki aktivatörlerinin meyve eti sertliği, brix içeriğine etkileri...40 Çizelge 12. Bitki aktivatörü uygulamalarından önceki referans toprak analiz değerleri...42 Çizelge 13. Domateste bitki aktivatörü uygulamalarının sezon ortası ve sezon sonundaki toprak özelliklerine etkileri...43 Çizelge 15. Denemede kullanılan bitki aktivatörlerinin yapraktaki besin elementi birikimine etkileri...45 Çizelge 16. Kontrol/Şahit parselin toprak özellikleri...63 Çizelge 17. Kontrol/Şahit parselin toprak özellikleri...63 Çizelge 18. Yaprak ve topraktan Manda 31 uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...64 Çizelge 19. Yaprak ve topraktan Manda 31 uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...64 Çizelge 20. Yapraktan Messenger uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...65 Çizelge 21. Yapraktan Messenger uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...65 vii

Çizelge 22. Yaprak ve topraktan Microfer uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...66 Çizelge 23. Yaprak ve topraktan Microfer uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...66 Çizelge 24. Yapraktan Cropset uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...67 Çizelge 25. Yapraktan Cropset uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...67 Çizelge 26. Yapraktan ISR 2000 uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...68 Çizelge 27. Yapraktan ISR 2000 uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...68 Çizelge 28. Topraktan Scotts uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...69 Çizelge 29. Topraktan Scotts uygulamasının toprak özelliklerine etkisi...69 viii

1. GİRİŞ Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde dünyada önemli bir yere sahip olan ülkemiz, bir çok bitki türü açısından gen merkezi konumunda bulunması nedeniyle, sahip olduğu tür ve çeşit zenginliğinin yanı sıra; yüksek yetiştiricilik potansiyeli, üretim değerleri ve ürün kapasitesi ile gerçek bir bağ bahçe cennetidir (Şeniz vd., 2005). Bu zenginliğin üretime yansıması sonucu her geçen yıl yetiştiriciliği yapılan ürün sayısında, ekim alanlarında, üretim miktarında ve verimlilikte sürekli artan bir yükseliş görülmektedir. Ülkemizde domates üretim, tüketim ve ekonomideki değeri bakımından sebzeler içerisinde ilk sırada yer almaktadır. Domates, dünyanın değişik ülkelerinde farklı ekolojilerde en çok yetiştirilen ve tüketilen, adaptasyon yeteneği oldukça fazla olan bir sebze türüdür. Domates, Ekvatordan Alaska ya kadar geniş bir iklim aralığında yetiştirilebilmektedir. Bu durum farklı çevre koşullarına adapte olabilen çeşitlerin geliştirilebilmesiyle mümkün olmuştur. Çok değişik çevre koşulları ve kullanımlara adaptasyon gösteren çeşitlerin geliştirilmesi, Lycopersicon cinsinde mevcut büyük genetik varyabilite zenginliğinin bir yansımasıdır (Ercan vd., 2002). Anavatanı Orta Amerika ile Güney Amerika nın kuzey kesimleri, ekvatorun 30 kuzey ve güneyinde kalan bölge ve içinde yer alan Peru ve Meksika dır. Solonacae familyasının Lycopersicon cinsine bağlı olan domates ılıman iklimlerde yıllık, tropikal bölgelerde ise çok yıllıktır (Şeniz, 1992). Çok yıllık durumdaki domates bitkilerinde gövde, yaprak, dal gibi fazla miktarda vejetatif organa karşılık, az sayıda generatif organ, yani çiçek ve meyve oluşması nedeniyle ekonomik açıdan domatesin tek yıllık yetiştirilmesi uygundur (Günay, 2005). Türkiye nin hemen her tarafında domates yetiştiriciliği yapılmaktadır. Özellikle sıcak bölgelerde yetiştirilen domates, kısmen serin iklimlerde de yetişebilmektedir. En önemli domates üretim bölgelerimiz Ege, Akdeniz ve Marmara dır. Bugün dünyanın 1

ılık ve sıcak birçok ülkelerinde yetiştirilmekte olan domates, hem en makbul hem de lezzetli ve besleyici bir sebzedir. Dünya domates üretimi 1992 yılında 74,6 milyon ton iken 2003 yılında %48 artışla 110,5 milyon tona ulaşmıştır. Dünyada önemli üretici ülkeler AB, Çin, ABD ve Türkiye dir. Çin 2002-2003 döneminde dünya üretiminin %23.3 ünü, ABD %11,3 ünü ve Türkiye %8,1 ini üretmiştir. Diğer önemli üretici ülkeler ise Hindistan, Mısır, Brezilya ve İran dır (Keskin ve Gül, 2004). Türkiye de hem tarla sebzeciliğinde, hem de örtü altı üretiminde en fazla üretilen sebzelerin başında domates gelmektedir. Türkiye de, 1.027.000 hektar alanda sebze üretimi yapılmakta olup; bu alan, tarım alanlarının yaklaşık %3,77 sidir. Ülkemizde yılda ortalama 24,8 milyon ton sebze üretilmekte ve milli ekonomiye yaklaşık bir milyar YTL katkı sağlanmaktadır (Anonim, 2006 h). Türkiye nin 2005 yılındaki domates üretimi 9,70 milyon tondur (Anonim, 2007). Yıllara göre Türkiye domates üretim değerleri Çizelge 1. de verilmiştir. Çizelge 1. Yıllara göre Türkiye domates üretim miktarı (1000 ton) (Anonim, 2007). Yıllar 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 Üretim 6.600 8.290 8.956 8.890 8.425 9.450 9.820 9.440 9.700 Domatesin gen merkezi Peru olmasına rağmen yüksek sıcaklıktan pek fazla hoşlanmaz. En iyi geliştiği sıcaklık derecesi 17-27 C dir. Sıcaklığın 13 C nin altına düşmesi ve 30 C nin üzerine çıkması; bitki büyümesini, çiçek tozu oluşumunu, çiçek tozu canlılığını ve çimlenme yeteneğini azaltmakta, daha sonra da sekteye uğratmaktadır (Padem vd., 2005). Domateslerde verim, çeşit ile birlikte yetiştirme ve bakım şartlarına bağlıdır. İyi bir çeşit ve uygun şartlarda açıkta yapılan yetiştirmelerde meyve iriliklerine göre kök başına 2-12 kilogram arasında ürün alınabilmektedir. Dekara verim ise 4-12 ton arasında değişmektedir (Şeniz, 1992). Domateslerde dış kalite (şekil, irilik, renk, zedelenme, görünüş bozuklukları ve kusurları) ve iç kalite özelliklerini (tat ve lezzet, dayanım, sertlik, aroma maddeleri, olgunluk, SÇKM ve ph), yetiştirme dönemi, 2

ortam faktörleri ve çeşit özellikleri etkilemektedir. Ayrıca, domateste çeşide, olgunluk devresine ve depolama koşulları ve süresine bağlı olarak suda çözünür kuru madde, titre edilebilir asitlik ve C vitamini miktarı değişmektedir (Eşiyok vd., 2004). Domatesin 100 gramında 0,55 mg vitamin B 6, 1700 IU vitamin A, 0.10 mg vitamin B 1 ile 21 mg vitamin C vardır. Bu vitamin içeriklerine göre domates, 38 sebze türü arasında B 6 vitaminince altıncı, A ve B 1 vitaminlerince onüçüncü, C vitaminince yirmiüçüncü sırada yer almaktadır. Bu değerler bir yetişkinin günde 4-5 domates yemesi halinde günlük vitamin gereksinimini karşılayabileceği gerçeğini ortaya koymaktadır (Sevgican, 1999). Domates insan sağlığı bakımından iştah açıcı ve serinlik vericidir. Domates çekirdekleri bağırsakların çalışmasını teşvik etmektedir (Arıtürk, 1998). Özellikle son yıllarda, yüksek verim ve kalite sağlamak amacıyla bilinçsizce ve aşırı kimyasal gübre, hormon, ilaç kullanımı doğal dengeyi bozarak insan sağlığını tehdit etme boyutuna gelmiştir. Çevre kirliliği dendiğinde genellikle hava kirliliği, endüstriyel atıklar, nükleer atıklar, ses kirliliği akla gelmekte, tarımsal faaliyetler sonucu oluşacak kirlilik hiç düşünülmemektedir (İlter ve Altındişli, 1998). Çevre kirliliğine ve doğal dengenin bozulmasına neden olan en büyük etkenlerden biri de yoğun olarak kimyasalların kullanıldığı tarımsal faaliyetlerdir. Zaman içerisinde yoğun girdi kullanımının olumsuz etkileri tartışılmaya başlamış ve bu etkilerin boyutları bilimsel çalışmalarla da ortaya konulmuştur. Bugün uygulanan yanlış tarım yöntemlerinden vazgeçmek, çevre için gerekli önlemleri almak zorunlu hale gelmiştir. Zamanla insan, hayvan, bitki sağlığı ve çevreyi koruma bilinciyle örgütlenen üretici ve tüketiciler, doğayı tahrip etmeyen yöntemlerle üretilen, insanlarda toksik (zehirli) etki yapmayan tarımsal ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih etmeye başlamışlardır. Bu amaçla, modern tarımsal tekniklerin dışında yeni bir tarım tekniği ortaya çıkmıştır. Bu yeni üretim tarzı Organik, Biyolojik, Ekolojik Tarım isimleriyle adlandırılmıştır (İlter ve Altındişli, 2002). Organik tarım, üretimde tarımsal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir tarımsal üretim biçimidir. Organik tarım, ekstansif 3

tarım sonucu hatalı uygulamalar ile kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insan ve çevreye dost üretim sistemlerini kapsayan, toprağın verimliliğinde devamlılık sağlayan, biyolojik mücadele ile hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren, sentetik kimyasal gübre ve ilaçların kullanımını yasaklayan, organik ve yeşil gübreleme, ekim nöbeti ve toprak muhafazasını tavsiye eden, her aşaması kontrol altında olan, elde edilen ürünün sertifika ile belgelendiği, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir (Çakmakçı ve Erdoğan, 2005). Dünyada 31 milyon hektar üzerinde kontrol ve sertifikalı olarak organik üretim yapılmaktadır. Bu arazilerin dağılımı incelendiğinde ilk sıralarda Avustralya (12,1 milyon hektar), Çin (3,5 milyon hektar) ve Arjantin in (2,8 milyon hektar) yer aldığı görülmektedir. En fazla organik ürün yetiştirilen alana sahip Avustralya ve Çin deki alanların büyük bölümü ise yem bitkileri ile kaplıdır (Willer ve Yussefi, 2006). Organik ürün pazarı tüm dünyada hızla artarak önemli bir sektör durumuna gelmiştir. Yıllık %20-30 luk büyüme hızı ile önümüzdeki on yıl içinde dünya ticaret hacminin, 25 milyar dolardan 100 milyar dolara yükseleceği tahmin edilmektedir (Hekimoğlu ve Altındeğer, 2006). ABD ve Japonya ise Avrupa Birliği ülkelerinin hemen ardından organik ürün talebinin hızla arttığı pazarlar olarak dikkati çekmektedir. Japonya da 1 Nisan 2001 den itibaren yürürlüğe giren JAS (Japanese Agricultural Standarts/Japon Tarım Standartları) standartlarının kabulünden sonra ürünlerin %90 nı organik olarak satılmayıp Kimyasallardan Ari, Yeşil Ürün olarak pazara girmiştir (Erdem, 2006). Ülkemizde sözleşmeli yetiştiricilik sistemi ile başlayan organik tarımsal üretim, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda ve özellikle; fındık, badem, kurutulmuş meyveler (üzüm, incir, kayısı), mercimek gibi geleneksel ürünlerde, ihracata yönelik olarak başlamıştır (Kayahan, 2001). 4

Ülkemizde 1986 yılında sadece 8 üründe organik olarak üretim yapılırken, 2003 yılında 13.044 çiftçi tarafından 103.190 ha alandan toplam 174 çeşit ve 291.876 ton organik ürün üretilmiştir (Anonim, 2006 e). Üretimin önemli bir bölümü ihraç edilmektedir. AB ülkeleri ihraç pazarlarımızı oluşturmaktadır. Bu ülkeler içerisinde Almanya en önemli ithalatçı durumunda olup, ihracatımızda önemli pay alan diğer ülkeler; Hollanda, İsviçre, İngiltere, Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, Japonya dır (Marangoz, 2005). Türkiye de üretilen organik ürünleri ham olarak ihraç etmek yerine işlenmiş olarak ihraç edilmesi durumunda, bugünkü döviz girdisinin birkaç kat artırılabileceği vurgulanmaktadır (Kaya, 2003). Türkiye de üretilen organik ürün grupları incelendiğinde %66 sını meyveler, %16 sını tarla bitkileri, %9 unu ise sebzeler oluşturmaktadır (Taşbaşlı ve Zeytin, 2003). Sebzeler içersinde organik domates yetiştiriciliği miktarı ise 2003 yılında 26.493 ton olarak gerçekleşmiştir. Teknik olarak serada organik domates üretimi mümkün olmasına rağmen ülkemizde seralarda organik üretim hiç yapılmamaktadır (Tüzel ve Onoğur, 2000). Bitki aktivatörleri, bitkilerin doğal savunma sistemini aktive eden, besin maddelerinden daha iyi yararlanmalarını sağlayan, stres koşulları ve benzeri dış etmen ve etkenlerden korunması için yardımcı olan ve/veya verimini ve ürün kalitesini olumlu yönde etkileyen doğal ve/veya kimyasal güçlendirici, direnç artırıcı, toprak yapısını düzenleyici özellikleri olan ve bu özelliklerden birini veya birkaçını bir arada taşıyan maddelerdir (Anonim, 2002). Sistemik dayanıklılık aktivasyonu, bir yöntem vasıtasıyla bitki hücrelerinin patojenlerin saldırılarına karşı dayanıklılığının uyarılmasıdır. Bu aktivasyon aslında bir şekilde bitkiye bağışıklık kazandırmadır ve memelilerin hastalıklara karşı aşılanmasına benzetilmektedir (Press, 2000). Bitkiler oldukça kompleks olan savunma sistemleri sayesinde patojen atağını algılar, sınırlandırır ve karşı atağa geçebilirler. Bitki savunma sistemlerinin aktive olabilmesi için reseptörlerden bitki hücresi genomuna sinyal transdüksiyonun olması gereklidir. Bu yolda savunma 5

sistemini tetikleyen salisilik asit, jasmonik asit ve etilen gibi hormonal sinyal moleküllerin varlığı ve bitkide tüm savunma tepkilerini koordine eden karmaşık bir sinyal ağı bulunmaktadır (Aktaş ve Güven 2005). Creasy (2000), bitkiler; fungal, bakteriyel ve viral kaynaklı enfeksiyonlarla savaşmak için çeşitli savunma mekanizmalarına sahiptirler. Bitkilerdeki savunma reaksiyonu bazen bünyesel bir karakter gösterir ve fiziksel bir bariyer şeklinde karşımıza çıkar. Bu durumda, bu savunma patojenin penetrasyonu sırasında işlev yapar. Bitkilerde ikinci şekilde görülen savunma ise, patojenin bitki bünyesine girmesinden sonra etkisini gösterir. Yapısal savunma reaksiyonu olarak bitkinin yaprak ve bazen meyve yüzeyini çevreleyen mum tabakası, kutikulanın kalın olması, epidermis hücrelerinin dış duvarının kalınlığı verilebilir. Mantar tabakası, ayırma tabakası, tyloses oluşumu, zamk birikmesi ise bitkilerin oluşturduğu histolojik savunma yapıları arasındadır. Patojen mikroorganizmaların bitkiye girişinden sonra geçerli olan biyokimyasal savunma reaksiyonlarında ise fenoller ve fenol bileşikleri rol oynamaktadır. Günümüzde ise bitki koruma için yeni bir kategori olan SAR reaksiyonu bitki aktivatörleri sayesinde harekete geçirilerek hastalıklara karşı daha uzun süre dayanıklılık sağlanmaktadır (Tosun ve Ergün, 2002). SAR, birçok farklı karakteristik özelliklere sahiptir. Bitki savunma sisteminin patojen saldırılarına karşı koymak için dürtü yoluyla teşvik edilmesi ya da başka bir deyişle harekete geçirilmesine dayanır. Patojen saldırısına uğrayan bitkide, savunma reaksiyonu istila bölgesinde yerleşmiş olup diğer dokulara da aktarılır ve bu işlemler sırasında patojenle bağlantı kurulmaz. Belirli bir ajan tarafından teşvik edilen sistem sonucunda meydana gelen reaksiyon funguslar, bakteriler, virüsler gibi geniş organizma çeşitlerine karşı dayanıklılık sağlayabilmektedir. SAR reaksiyonu harekete geçtikten sonra birkaç hafta devam etmekte ve bu sayede bitki olabilecek saldırılara karşı uzun süre dayanıklı kalmaktadır (Yaman, 2006). SAR, hastalık kontrolünde bir teşvik edici vasıtasıyla kullanılır. Bitki bir anlamda silahlandırılır ve bekler. SAR mekanizması üç kısma ayrılarak incelenebilir. İlk olarak bir teşvik edici uygulanır. Bu bir patojen, sentetik kimyasal ve protein gibi 6

metabolik bir ürün olabilir. İkinci olarak, teşvik edici harekete geçer. Son unsur ise SAR genlerinin aktivasyonundan sonra meydana gelen biyolojik ve sistolojik hücre değişiklikleridir (Yaman, 2006). SAR için en iyi teşvik edici madde salisilik asittir. Salisilik asit lokal ön infeksiyon sonrası bitkide artmaktadır. Salisilik asit toplayamayan bitkilerde SAR biyolojik olarak uyarılmaz. Bu nedenle salisilik asit SAR a öncülük eden bir sinyal molekülüdür (Tosun vd., 2003). Salisilik asit ile muamele edilen bitkilerde patojen bağlantılı proteinler (PRPs) hücreler arasına yığılarak etkili hastalık kontrolü sağlamakta ve böylece bitkinin doğal savunma mekanizmasını harekete geçirmektedir. β-1,3 glukanaz ve kitinaz olarak karakterize edilen patojen bağlantılı proteinler fungal ve bakteriyel hücre duvarlarını bozabilmektedir (Dereboylu, 2005). Patojence enfekte olmuş bitkilerde Salisilik asit, floem yoluyla az enfekte olmuş yapraklardan enfekte olmamış yapraklara taşındığı düşünülmektedir (Özfidan, 2005). Bitki aktivatörlerinin kullanımı, ürün korunmasında yeni bir teknolojinin yolunu açmıştır. Tamamı doğal olan bu preparatların kullanımı sayesinde ekonomik öneme sahip olan bitkilerin çoğunda, çeşitli bakteri ve fungusların meydana getirdiği hastalıklar sonucu oluşan ürün kayıplarının önüne geçilebilmesine çalışılmaktadır. Ayrıca kullanılan pestisitlerin zararlı etkileri göz önüne alındığında, pestisit kullanımının ve bunların zararlı etkilerinin en aza indirilmesi gibi pek çok avantaj sağlayacağı da kaçınılmaz bir gerçektir. Bu çalışmanın amacı, organik tarımda kullanılan bazı bitki aktivatörlerinin domates yetiştiriciliğinde verim, kalite üzerine etkilerini araştırmak, sonuçları organik tarımsal üretim yöntemine yansıtarak organik tarımın gelişimine katkı sağlamaktır. 7

2. KAYNAK ÖZETLERİ Organik domates yetiştiriciliğinde, üretim aşamasında karşılaşılan biyotik ve abiyotik stres faktörlerine karşı mümkün olduğu ölçüde dayanıklı çeşit kullanılması tercih edilmelidir. Organik üretimde kültür bitkilerini başarılı bir şekilde yetiştirmek için gerekli olan gübreleme programının oluşturulmasında; yeşil gübreleme, bitki artıkları kompostu, hayvan gübreleri, kireç, kaya fosfatı ve kaya mineralleri ile organik gübre kombinasyonları kullanılmaktadır. Domates yetiştiriciliğinde bahsedilen uygulamalar birkaç yıl tekrar edilecek olursa, verimlilik bakımından çok önemli başarılar elde edilebilmektedir (Diver vd., 1999). Domates yetiştiriciliğinde beş farklı hayvan gübresinin verim ve kaliteye etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, hayvansal gübrelerin verim, meyve eni, meyve boyu, et kalınlığı, meyve ağırlığı, ph, C vitamini içeriğinin önemli düzeyde etkilediğini ve özellikle tavuk gübresi ile en yüksek değerlerin elde edildiği bildirilmiştir. Ayrıca; yapraklarda N, Ca, Mg, Fe, Zn, Mn ve Cu içerikleri hayvansal gübre uygulaması ile artmıştır (Ceylan vd., 2000). Sanayi domatesinde organik üretim uygulamasının verim ve kaliteye etkisinin araştırıldığı Manisa da çiftçi koşullarında gerçekleştirilen bir denemede, istatistiksel açıdan önemsiz bulunmakla beraber Brixy çeşidinin konvansiyonel üretimdeki verimi organik üretimdeki veriminden yüksek; M-82 çeşidinin ise organik üretimdeki verimi konvansiyonelden yüksek bulunmuştur. Kalite özellikleri açısından da her iki çeşit ve uygulamalarda istatistiksel açıdan fark bulunmamıştır (Canbazoğlu, 2000). Antalya da organik tarıma uygun bir alanda, beş farklı organik gübre kombinasyonu ve geleneksel NPK gübresi kullanılarak domatesin mineral madde içeriği üzerine etkisini araştırmışlar, organik koşullarda ve geleneksel yöntemle yetiştirilen domateslerin K, Na, Mg, Ca, Cu, Zn, Mn ve Fe mineral içeriklerinde belirlenen farklılıkların beklenilenden daha az olduğunu bildirmişlerdir (Demir vd., 2003 a). 8

Antalya da açık tarla şartlarında domateste yapılan bir araştırmada, birinci sınıf verim değerleri geleneksel yetiştiricilikte 7661 kg/da, organik yetiştiricilikte 6773 kg/da, toplam verim değerleri ise, sırasıyla 9461 kg/da ve 8793 kg/da olarak saptanmıştır. Açık alanda domates yetiştiriciliğinin yapıldığı organik yetiştirme yöntemiyle, geleneksel NPK gübrelemesi ile yapılan yetiştiricilik arasında, bitki gelişimi, meyve en-boyu, meyve eti sertliği ve verim değerleri açısından bir farklılığın bulunmadığını bildirmişlerdir (Demir ve Polat, 2001). Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünde domatesin organik ve inorganik tarım koşullarında yetiştirilmesinin verim ve meyve kalitesine etkileri araştırılmıştır. Ön bitki olarak yeşil gübrenin uygulandığı ve uygulanmadığı parsellerde ayrı ayrı kurulan denemede, organik materyal olarak; sığır, tavuk ve koyun gübreleri, odun talaşı, deniz yosunu, bioenzim ve inorganik materyal olarak da azot ve fosfor kullanılmıştır. Organik materyal olarak değişik uygulamaların kontrol kullanılarak karşılaştırıldığı çalışmada, ön bitki olarak yeşil gübre kullanımının bitki başına verimi %20 oranında artırdığı saptanmıştır. Organik ve inorganik olarak kullanılan değişik bitki besin maddelerinin verime ve meyve kalitesi üzerine etkileri arasında önemli bir farklılık olmadığı, ancak en yüksek verimin ön bitki olarak yeşil gübrenin kullanıldığı koyun gübresi 6495 kg/da ve bioenzim 6449 kg/da uygulamalarından elde edildiğini bildirmişlerdir (Beşirli vd., 2001). Brumfield in yaptığı bir çalışmada konvansiyonel, entegre ve organik olmak üzere 3 domates üretim (açıkta) şekli karşılaştırılmıştır. En fazla verim entegre (5524 kg/da) mücadelenin uygulandığı parselden alınmış, bunu konvansiyonel (5486 kg/da) ve organik (3025 kg/da) parseller izlemiştir. Organik parselden elde edilen pazarlanabilir domates verimi konvansiyonelin %55 i civarında olmuştur. Ancak organik parselden elde edilen ürünün %50'si birinci kalite olduğu halde diğer iki uygulamadan elde edilen domateslerin ancak üçte biri birinci kalitede olduğu belirlenmiştir (Beşirli vd., 2001). Toksöz (1998), yaptığı organik domates yetiştiriciliği çalışmasında meyvelerin C vitamini içeriklerini ortalama 21.15-24.42 mg/100 g olarak bulmuştur. 9

2001-2002 yıllarında organik ve konvansiyonel üretim sistemlerinin brokkoli ve karnabaharda verim ve bazı kalite parametreleri üzerine etkilerini araştırmışlar, karnabaharda ph, SÇKM ve sap kalınlığı dışındaki bütün parametreler istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur. ph ve sap kalınlığında konvansiyonel üretim sisteminin, SÇKM miktarında ise organik üretim sisteminin üstün olduğunu, brokkoli de ise sap kalınlığı dışında bütün parametrelerde konvansiyonel üretim sisteminin üstün olduğunu bildirmişlerdir (Kaya vd., 2004). Demir vd., (2003 b) yaptığı bir araştırmada, Iceberg tipi Gloria marul çeşidi ile Yedikule tipi Lital marul çeşidi arasında incelenen K, Na, Mg, Ca, Cu, Zn, Mn ve Fe elementleri bakımından genel olarak bir fark olmadığını bildirmektedir. Elde edilen veriler doğrultusunda, organik yöntemlerle yetiştirilen marulların mineral madde içeriğinin, geleneksel yöntemle yetiştirilen marulların mineral madde içeriği ile aynı olduğu, hatta organik yöntemlerle yetiştiricilikte bazı minerallerce daha zengin ürün elde edildiğini bildirmektedirler. 2000-2002 yılları arasında Tahtalı Barajı koruma havzasında örtüaltı organik sebze yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlılar açısından araştırılmıştır. Sonbahar döneminde domates (Lycopersicon esculentum, cv. 191 F1), ilkbahar döneminde hıyar (Cucumis sativus, cv. Sardes), kış aylarında marul (Lactuca sativa, cv. Lital) yetiştirilmiştir. Yetiştirme dönemleri boyunca hastalıklar açısından çok önemli bir problemle karşılaşılmamıştır. Zararlılar açısından ise domates ve marul üretimlerinde önemli bir sorunla karşılaşılmazken, hıyar yetiştiriciliğinde dönem sonuna doğru özellikle kırmızı örümcek popülasyonunda artış gözlenmiştir (Madanlar vd., 2005). Gaziosmanpaşa Üniversitesinde yapılan çalışmada, farklı organik materyallerin organik domates yetiştiriciliğinde kullanılabilirliği araştırılmıştır. Araştırmada Elif 190 F 1 domates çeşidi kullanılmış, organik materyal olarak koyun gübresi, melas, Org-E-Vit ve yeşil gübrelemede adi fiğ yer almıştır. Pazarlanabilir toplam verim yeşil gübreli parsellerde 60.37-96.29 ton/ha arasında değişirken, yeşil gübresiz parsellerde 72.15-86.87 ton/ha arasında değişmiştir. Meyvede ölçülen suda 10

çözünebilir kuru madde, ph, ortalama meyve ağırlığı ve pazarlanabilir toplam verim değerleri bakımından istatistiksel açıdan fark bulunmamıştır (Uysal, 2005). İtalya da açık tarla şartlarında domateste yapılan bir araştırmada, 8 farklı karışımdan oluşmuş organik gübre, organomineral gübre, geleneksel inorganik NPK gübreleri ve herhangi bir gübre uygulaması yapılmayan kontrol parselleri denemeye alınmıştır. Toplam ve pazarlanabilir ürün miktarları, geleneksel gübre uygulamasında sırasıyla 9,97 ton/da ve 8,03 ton/da olarak elde edilmiş, bu yönüyle diğer gübre uygulamalarına (8,99 7,25 ton/da ve 7,17 5,72 ton/da) ve gübreleme yapılmayan kontrol bitkilerine (3,22 ton/da ve 2,37 ton/da ) göre verim, önemli derecede yüksek bulunduğunu bildirmişdir (Quattrucci, 2000). Domates yetiştirilen alanların birçoğunda kontrolü çok güç olan ciddi ekonomik zarar yapan bakteriyel leke (Xanthomonas campestris pv. vesicatoria) ve bakteriyel benek (Pseudomonas syringae pv. tomato) hastalıklarına karşı bitki aktivatörünün etkisinin araştırıldığı çalışmada, Acibenzolar-S-methyl her 4 dekara 28.3 g dan daha az konsantrasyonlarda uygulandığı zaman bakterilere direkt toksik etki göstermemiştir. Fakat domates bitkisini değiştiren bir dizi fizyolojik ve biyokimyasal tepkilere yol açmış ve daha az hastalığa neden olmuştur. Acibenzolar-S-methyl kullanımının bakır hidroksit içeren standart bakterisit programlarının kullanımına eşit veya daha üstün etkili olduğunu bildirmişlerdir (Louws vd., 2001). Türkiye de sera yetiştiriciliğinde önemli zararlara neden olan domates öz nekrozu, bitkide sistemik kazanılmış dayanıklılığına neden olan bitki aktivatörü ve bakır bileşikleri kullanmak suretiyle hastalığın kontrol olanaklarını araştırmışlardır. Denemeler 2001 ve 2002 yıllarında plastik seralarda yürütülmüş, bitkilerin seralara şaşırtılmasından 2 ay sonra Pseudomonas cichorii (108 cfu/ml) budama yerleri üzerine bakteriyel süspansiyon yapay olarak bulaştırılmıştır. Her parseldeki hastalıklı bitki yüzdesine göre hastalık bulaşma oranı değerlendirilmiştir. Her iki yılda bakır hidroksit, etkili hastalık oranını azaltmıştır (2001 de %72, 2002 de %66). Bitki aktivatörleri ise Harpin %20, Acibenzolar-S-methyl %58 hastalık oranını düşürmüştür (Üstün vd., 2004). 11

Kırmızı biberde yapılan bir araştırmada, (Capsicum annuum L. ) biber bitkisine etiket öneri dozlarında fungisit olarak Quadris, bitki stimulantı olarak Cropset ve bitki aktivatörü olarak ISR 2000 ayrı ayrı uygulanmıştır. Hastalıksız pazarlanabilen ürün olarak dekara verim açısından çiftçi koşulunda 1200 kg/da meyve alınabilirken, Cropset uygulanan parsellerden dekara 2088 kg/da ürün elde edilmiştir. ISR 2000 uygulanan parsellerden ise 2448 kg/da verim elde edilmiştir. Bitki aktivatörlerinin biber yetiştiriciliğinde gerek pazarlanabilen miktarı ve kalitesi gerekse sağlıklı bitki açısından önemli yarar sağlayacağı kanısına varıldığı bildirilmiştir (Karavaş, 2002). Domateste yapılan bir araştırmada Messenger, Actigard kullanımı kontrol grubuna göre erken yaprak yanıklığını %8-12 azaltmış, verimi ise %10-13 artırmış olduğu görülmüştür (Bishnoi ve Payyavula, 2004). Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünde yapılan bir araştırmada patates yetiştiriciliğinde bitki aktivatörlerinin etkileri araştırılmıştır. ISR 2000 ve Cropset iki farklı dozda kullanılmıştır. Normal doz uygulamasında parsel verimi %26 ve yüksek doz uygulamasında %8 artış göstermiştir. Normal doz uygulamasında 50 mm den büyük yumru veriminde %86 lık, bitki boyunda %16 lık ve yaprak sayısında ise %33 lük bir artış olduğunu bildirmiştir (Koca, 2003). Domateste bakteriyel benek hastalığının kontrolünde Bonzi (Paclobutrazol) ve Actigard (Acibenzolar-S-methyl) ın kullanımı üzerine yaptıkları çalışmada, yapraktan uygulamanın bakteriyel hastalığı azalttığını belirlemişlerdir. Ancak Actigard ın yüksek dozlarda bitkide zarara sebep olduğu gözlenmiştir. Domates fidelerine Actigard+Bonzi ile uygulandığında fitotoksik etki göstermezken, hastalıkla mücadelede daha etkin sonuç alınmıştır (Pitbloda vd., 2002). Merz açıkta ve örtü altında domates yetiştiriciliğinde bakteriyel benek hastalığını (Pseudomonas syringae pv. tomato) kontrol amacıyla Myco-Sin (Equsetum arvense eksratı + aluminium oxide), Bion (Benzothiadiazole), Blight-Ban (Pseudomonas fluorescens), Menno Florades (Benzoic acid) ve bakır uygulamaları yapmıştır. 12

Hastalığın kontrolünde bakır uygulamaları en iyi sonucu verirken, Myco-Sin ve düşük miktarlarda Bion uygulamaları da ümit verici bulunmuştur (Baysal, 2003). Ateş yanıklılığının çiçek yanıklığı fazının kontrolünde biyolojik kontrol preparatlarının, sistemik kazanılmış dayanıklılığı teşvik edicilerin (SAR), bakterisitlerin, kalsiyum/bor formulasyonunun ve tartarik asitin etkinliklerini araştırmışlardır. Bütün uygulamalarda hastalık oranı kontrole göre azalmıştır. Actigard (Benzothiadiazole), Harpin, Blightban A506 ve C9-1 uygulamaları hastalık oranında istatistiki olarak belirgin azalmaya sebep olmuştur (Momol vd., 1999). Xanthomonas axonopodis pv. vesicatoria ve Pseudomonas syringae pv. tomato hastalıklarının kontrolünde sistemik kazanılmış dayanıklılığa neden olan bitki aktivatörü Acibenzolar-S-methyl (Actigard 50 WG), standart bakterisit (bakır hidroksit + mancozeb) in karşılaştırıldığı araştırmada, Actigard Doğu Virjinya da bakteriyel leke ve bakteriyel benek hastalığını etkili olarak kontrol etmiştir. Actigard uygulamaları genellikle bakteriyel hastalığın yaprak kontrollerinde standart Kocide- Dithane uygulamalarına göre eşdeğer veya üstün olduğunu göstermiştir. Bakteriyel hastalıkların kontrolünde Actigard ın kullanımı hastalığın kontrolünde önemli faydalar sağlayan bir araç ve hassas ekosistem içerisinde çevreye uyumlu olduğunu bildirmişlerdir (Graves ve Alexander, 2002). Yapılan başka bir araştırmada, Acibenzolar-S-methyl Ontorio, Ohio, Kuzey Carolina, Alabama, Florida da domateste bakteriyel leke hastalığına karşı etkinliğini göstermiştir. Son zamanlarda phages deki değişikler ve Actigard la entegrasyonuyla, hastalık kontrolünde Bakır Mancozeb ve standart bakteriofaj uygulamalarıyla kıyaslandığında hastalık kontrolünde kayda değer artışlar sağlanmıştır (Momol vd., 2002). Sera koşulları altında, hem biyotik (patojen inokulasyonu) hem de abiyotik strese (NaCl stresi) karşı domates bitkilerine uygulanan ISR 2000 bitki aktivatörünün (1 ml/lt) koruyucu etkileri araştırılmıştır. Tek başına ISR 2000 uygulaması büyüme parametrelerinde ve bitki biyokütlesinde belirgin azalmaya neden olmuştur. Bunun yanı sıra, ISR 2000 uygulamaları domates fideleri üzerindeki tuz stresinin negatif etkilerini tolere etmektedir. Tuz stresi altında ISR 2000 nin domates fidelerinin 13

vejetatif büyümesini geliştirmesi ve antioksidan enzim seviyelerini arttırması ile tuz stresi etkilerini tolere etmektedir (Özfidan, 2005). Seralarda biber yetiştiriciliğinde verimi doğrudan etkileyen bitki hastalıklarına karşı yoğun olarak kullanılan bitki aktivatörleri ve bitki stimulantlarının fungisitler ile birlikte kullanılmasının toprak özellikleri ve meyve kalitesi üzerindeki etkilerini belirlemek için yapılan çalışmada, 1 kg daki meyve adeti fungisit uygulamasında, bitki aktivatörü + fungisit uygulamalarına göre daha yüksek saptanmış (7.52, 4.98, 4.76), meyve ağırlığı, boyu, eni, et kalınlığında ise bitki aktivatörü + fungisit uygulamaları daha yüksek saptanmıştır. Gerek fungisitlerin bitkiye daha iyi penetrasyonuyla topraktaki kalıntı miktarının azaltılması gerekse verim ve kalitenin iyileştirilmesi için bitki aktivatörleri ile fungisitlerin birlikte kullanılmalarının ümitvar olduğu sonucuna varılmıştır (Topal, 2003). Hıyar bitkisinin morfolojik, anatomik ve fizyolojik yapısı ile meyve verimi üzerindeki olası etkilerini araştırmak üzere yapılan bir araştırmada, yapılan uygulamaların anatomik yapıda oluşturduğu değişiklikler, temel yapının değişmesi boyutlarında değil, hücrelerin boyut, şekil ve düzenlenişlerinde gerçekleşmiştir. Belirli dönemlerde yapılan meyve en, boy ve çap ölçümlerinde Cropset in istenen boyuta sahip meyve sayılarında artışa neden olduğu, ürün kalitesini ve verimi arttırdığı, fungisit uygulamalarının ise kontrol grubuna göre çiçek ve meyve sayılarında azalmaya neden olduğu, ürün kalitesini olumsuz etkilediği, pazarlanabilen meyve sayılarını ve verimi azalttığı görülmüştür. Elde edilen verilerin ışığı altında, Cropset gibi bitki aktivatörlerinin kullanımı, hem tarımsal mücadelenin vazgeçilmez bir parçası olan fungisitlere alternatif yada destek olabilecek, fungisitlerin kullanımını en aza indirecek, hem de daha güvenli ve kaliteli ürün elde edilmesine olanak sağlayabilecektir (Dereboylu, 2005). Kanola ve domatesin hastalık direncinde ve veriminde bitki aktivatörlerinin etkisini araştırmak için yapılan çalışmada domates fidelerinin şaşırtılmasından 15 gün sonra Messenger ve Actigard (159.3 ve 318 gr/ha) oranında pülverize edilmiştir. Domateste Messenger ve Actigard uygulaması kontrol uygulaması ile 14

kıyaslandığında verimi %10-13 artırmış ve erken yaprak yanıklığını (Alternaria solani) %8-20 oranında azaltmıştır (Bishnoi vd., 2004). Bitki aktivatörü fungal hastalıklar yanında bakteriyel hastalıklara karşı da koruma sağlamaktadır. Bakır ile olan kombinasyonları oldukça iyi sonuçlar vermektedir. Yapılan çalışmalarda domateste bakteriyel leke hastalığına karşı bitki aktivatörünün tek başına uygulanması oldukça iyi sonuç vermiştir, bakteriyel benek ve mildiyö hastalıklarında ise, bitki aktivatörü + Cu-hydroxide karışımından oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir (Tosun ve Ergün, 2002). İsviçre de dokuz ayrı bölgede, değişik patates çeşitleriyle (Nicola, Urgenta, Bintje, Agria) bir araştırma yapılmış, Cropset 600 ml/ha oranında, yumrular 1-2 cm de iken uygulama yapılmıştır. Toplam verim Cropset uygulanan parsellerde %8 artmış ayrıca hasat edilen patates sayısında ise %6 artış gözlenmiştir (Anonim, 1998). Cenevre de 2004 ve 2005 yıllarında yapılan araştırmada, bakteriyel benek (Pseudomonas syringae pv. tomato) patojeni bitkilere inokule edilmiş ve bakır bileşikleri ile bitki aktivatörlerinin hastalık kontrolü karşılaştırılmıştır. Actigard her iki yılda da hastalık kontrolünde etkili olmuştur (Anonim, 2006 a). İspanyada 2001-2002 yıllarında 23 serada yapılan denemelerde domateste Messenger uygulaması toplam verimi %12 artırmıştır. Messenger uygulamasından sonra domateslerde pazarlanamaz ve küçük meyve yüzdesi azalırken, birinci kalite (tek düze, büyük meyve) meyve yüzdesinde daha çok artış sağlanmıştır. Messenger uygulaması standart çiftçi uygulamasına göre meyve sertliğinde %10 gelişme göstermiştir. Ayrıca 2-3 hafta oda sıcaklığında depolandıktan sonra standart çiftçi uygulaması ile kıyaslandığında hastalıksız meyve sayısını %60-90 azaltmıştır (Anonim, 2006 b). 15

3. MATERYAL VE METOT 3.1.Materyal Bu çalışma, 2006 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Deneme, Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre, 4 tekerrürlü her parselde 16 bitki olacak şekilde kurulmuştur. Denemede Lycopersicon esculentum cv. Baghera F1 oturak domates çeşidi kullanılmıştır. Bu çeşidin meyveleri düzgün, yuvarlak, dilimsiz meyve şekilli ve koyu kırmızı renkte olup ortalama meyve ağırlığı 180-200 g civarındadır. Baghera F1 nematoda dayanıklı, Fusarium ve bazı yaprak hastalıklarına toleranslıdır (Anonim, 2006 d). Şekil 1. Deneme alanından genel görünüş 16

Şekil 2. Deneme alanından genel görünüş Şekil 3. Deneme alanından genel görünüş 17

3.1.1. Deneme Yerinin Coğrafi ve İklim Özellikleri Isparta; Batı Akdeniz Bölgesi nde Göller Bölgesi olarak adlandırılan kesimde 37 kuzey enlemi, 30 doğu boylamı arasında yer almaktadır, rakımı 1050 m olup; iklimi Akdeniz ve Orta Anadolu iklimi arasında geçit özelliği taşımaktadır (Anonim, 1994). Çizelge 2. Isparta ili uzun yıllar ortalamasına ait iklim verileri (Anonim, 2006 f) Aylar Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Ortalama Sıcaklık ( C) 15.5 20.1 23.5 22.9 18.3 12.8 7.0 Ort. Yüksek Sıcaklık ( C) 21.8 26.6 30.3 30.3 26.6 20.7 13.4 Ort. Düşük Sıcaklık ( C) 8.1 11.8 14.9 14.3 10.0 6.0 1.7 Ort. Güneşlenme Süresi (saat) 8.7 11.0 11.8 11.3 9.8 7.3 5.2 Ort. Yağışlı Gün Sayısı 10.4 6.2 4.0 2.9 3.5 6.2 8.3 3.1.2. Denemede Kullanılan Bitki Aktivatörlerinin Özellikleri Manda 31: 50 den fazla doğal hammaddenin belirli bir konsantrasyonda 3 yıldan daha fazla bir süre mayalanma ve olgunlaştırma sürecinden sonra elde edilen fonksiyonel bir bitki aktivatörüdür. Özgül ağırlığı 1.3 ve ph yaklaşık olarak 4 dür. 100 g Manda 31 de 18 adet aminoasit bulunmaktadır. Bu aminoasitler şunlardır; Proline 66 mg, Alanine 69 mg, Serine 56 mg, Valine 64 mg, Threonine 44 mg, Isoleucine 49 mg, Glycine 48 mg, Leucine 86 mg, Glutamic acid 207 mg, Methionine 17 mg, Histidine 27 mg, Arginine 53 mg, Tryptophan 10 mg, Asparatic 18

acid 260 mg, Cystine 17 mg, Phenylalanine 53 mg, Tyrosine 37 mg dır (Anonim, 2006 c). Proline: Kollojenlerin sentezinde kullanılan aminoasittir. Hücre zarını korumakta, bitkinin su stresine dayanması için osmatik ayarlamalar yapmaktadır. Alanine: Proteinlerde en fazla kullanılan glycine den sonra ikinci basit yapılı aminoasittir. Serine: Proteaz sentezinde kullanılan aminoasittir. Valine: Proteinleri bir arada tutar. Threonine: Porphyrin metabolizmasında gerekli aminoasittir. Isoleucine: Protein ve enzim yapılanmasında kullanılan aminoasittir. Glycine: En basit aminoasittir. Klorofil molekülünün oluşumunda görev alır. Leucine: Protein ve enzim yapılanmasında kullanılan aminoasittir. Glutamic acid: Proteinlerin yüzeyinde bulunan negatif yüklü aminoasittir. Ascorpic asit ve asparginlerle birlikte, protein oluşumuna öncülük eden transaminaz enzim reaksiyonlarına temel oluşturur ve organik nitrojen stokunun sağlanmasında rol oynarlar (Anonim, 2006 g). Methionine: Protein sentezinin başlamasını sağlayan aminoasittir. Histidine: Histiamin sentezi için sorumlu aminoasittir. Arginine: Enzimlerin aktif kısımlarında sık sık kullanılır. Arginine diğer temel aminoasitler ile birlikte hormonal fonksiyon gösteren polyamin oluşumunun temelini oluşturur. Tryptophan: Tryptophan glycine ile birlikte indol asetik asit imalatına öncülük eder Asparatic acid: Sitrik asit döngüsünde önemli bir maddedir. Cystine: Proteinleri bir arada tutan cysteine in oksidasyon ürünüdür. Tyrosine: Hormonların yapılanmasında kullanılır (Yılmaz, 2006). Messenger: Messenger doğal olarak meydana gelmiş Harpin proteinlerine dayanmaktadır. Messenger suda eriyebilen formulasyonda olup, toprak ve bitki üzerinde kalıntı bırakmamaktadır (Baysal, 2003). Düşük toksisite ve kalıntı azlığı nedeniyle harpin proteinleri yıllardır kullanılan fungisitlere karşı alternatif olarak tercih edilmektedir. Asidik, sabit ısılı, extracellular bir protein olan Harpin in molekül ağırlığı 40 kg Dalton olup sistin hariç 403 aminoasit içermektedir. Harpin IPM (Integreted Pest Management) programlarında domatese karşı kullanılmış sonuç 19

olarak klasik fungisitlerin ve insektisitlerin kullanımı %70 oranında azalmıştır. Ayrıca bakteriyel ve viral patojenlerin kontrolünde etkili olduğu görülmüştür. Harpinin etki mekanizması dikkate alındığında patojenlere karşı direkt olarak etki etmediği görülmektedir. Bu sebeple zararlıların dayanıklılık geliştirmesi düşük bir risktir (Tosun ve Ergün, 2002). Bitkinin doğal savunma mekanizmasını harekete geçiren harpin protein elma ve armutta ateş yanıklığı hastalığına sebep olan bakteriyel patojen Erwinia amylovora dan izole edilmiştir. Erwinia amylovora dan izole edilen harpin proteinin şifrelenmiş DNA kısımları Escherichia coli ye transfer edilerek üretilmektedir. Harpin üretimi E. coli soyunu zayıflatmakta ve böylece E.coli insan midesinde gelişememekte, çevrede canlılığını sürdürememektedir. E. coli K-12 hücreleri fermentasyon sonunda öldürülmekte ve yok edilmektedir. Harpin protein ve diğer hücre öğeleri formulasyon için çıkarılmaktadır (Tosun ve Ergün, 2002). Messenger etki mekanizması dört aşamadan meydana gelmektedir (Anonim, 2000 c). Bitkiye uygulandıktan sonra harpin protein bitki reseptörleri tarafından fark edilir. Bunun sonucunda birçok gen harekete geçer ve farklı biyokimyasal yolları uyarır. Gelişme ve hastalık dayanıklılığından sorumlu olan bu yollar Salisilik, Jasmonik asit teşvik edici yolu ve bitki büyüme yollarıdır. Bitki muameleye uğradıktan sonra 5-10 dakika içinde hareket başlamaktadır. Uygulamadan sonra Messenger güneş, toprak ve bitki mikroorganizmaları tarafından hızla bozulmaktadır. Messenger sebzeler, meyveler, ağaçlar gibi geniş ürün gruplarında kullanılmaktadır. EDEN Bilim ve Cornell üniversitelerinde yapılan çalışmalar sonucunda Messenger ın fotosentez ve bitki besin miktarını arttırdığı saptanmıştır. Ulusal havacılık ve uzay yönetimi (NASA) buğday üzerine yaptığı çalışmalar sonucunda buğdayda fotosentez ve besin miktarı artışını doğrulamıştır. Messenger zararlılara karşı etki sağlayabilmektedir. Böcek üzerinde direkt olarak öldürücü etki sağlayamamakta fakat bitkinin Jasmonik asit yolunu harekete geçirmesi sonucu bitkiyi insektisit ve nematodlar için daha az cazip hale getirmektedir (Anonim, 2000 c). 20

Yapılan çalışmalar Messenger ın çevre için kalıntı sorununa yol açmadığını göstermiştir. Uygulamadan sonra bitki ve topraktaki mikroorganizmalar ve güneş ışığı sayesinde hızla azalması, düşük uygulama oranı sebebiyle kalıntı riski bulunmamaktadır. Yıllardır Harpin in üretimi ve uygulaması ile uğraşan araştırıcılar ve işçilerde bu proteinden kaynaklanan zehirlenme veya alerjik belirti meydana gelmemiştir. Yetişkinlerde, çocuklarda ve bebeklerde Harpin kalıntısından dolayı zarar gözlenmemiştir (Anonim, 2000 c). Microfer: Mineral besin elementleri, organik asitler, faydalı mikroorganizmaları içermektedir. Crop-Set: Cropset, toprağın içindeki kökte ve bitkinin kendisinde, doğal işlevleri optimize ederek ürünü arttırmakta ve bilimsel olarak seçilmiş bir içerik taşımaktadır. Toprağın mikrobiyal aktivitesinin değiştirilmesi, bitkinin büyümesi ve gelişmesi için gereken yararlılığı arttırmaktadır. Yüksek performanslı vitamin ve minerallerin özel bir kombinasyonuyla beraber doğal bir bağlayıcı ve nitrojen (azot) katalizörü içermektedir (Tosun ve Ergün, 2002). Cropset uygulaması sayesinde mikrobiyal aktivitede ve gübre performansında artış, toprağın yapısında, vitamin ve mikrobesin emiliminde gelişme sağlanmaktadır. Patates, domates, pamuk, üzüm, turunçgiller, sebzeler ve birçok ürün gruplarında başarı sağlamaktadır. Organik kökenli bu ürün, düşük hastalık şiddetlerinde tek başına veya artan hastalık şiddetlerinde fungusitlerle ardışıklı veya kombinasyon şeklinde kullanılarak patojenler kontrol altına alınabilmektedir. Cropset kullanımı güçlü büyüme, kök gelişiminde iyileşme, meyve sayısında ve boyutlarında artış, kuraklık ve hastalığa karşı direnç artışı, klorofil içeriğinde gelişme sağlamaktadır (Yaman, 2006). Cropset preparatında elementler ve fonksiyonları; Manganez: Solunumda, fotosentezde ve nitrojen kullanımındaki enzimleri aktive eder. Karolen, Riboflavin ve Askorbik asit formunda kullanılmıştır. Tiamin: Topraktaki mikroorganizmaların enzim ve reaksiyonlarında kullanılan bir vitamindir. 21