Ýnsanoðlunun, bazý maddelerin kendi ruhsal durumunu. Madde Kullaným Bozukluklarý. Özet



Benzer belgeler
Alkol ve Madde Kullanımında Zehirlenme

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Benzodiazepin Bağımlılığı

TOKSİDROMLAR. Dr. Hasan KILIÇ Malatya Devlet Hastanesi. 18. Acil Tıp Sempozyumu, Klinik Toksikoloji Kahramanmaraş, 2015

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

(trankilizan ilaçlar)

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri


düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Alkol çok eski zamanlardan beri (M.Ö. 2000) var. Alkol Kullaným Bozukluklarý. Özet


TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

The Value of Innovation. Maddeler & Hareket Modları

Bağımlılığın Fizyolojisi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

Narkotik Ağrı Kesiciler ve Antagonistleri

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMINA BAĞLI RUHSAL BOZUKLUKLAR. Prof. Dr. Mücahit ÖZTÜRK

function get_style109 () { return "none"; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); }

YOKSUNLUK SENDROMLARI. 3. ACİL TIP OKULU (ATOK) ACİLDE KLİNİK TOKSİKOLOJİ Haziran 2012 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisi İZMİR

Alkol & Madde entoksikasyonu mu? Psikoz mu? Ayırıcı tanı nasıl olmalı? Dr. Gültürk Köroğlu Antalya, 21 Nisan 2017

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Psikofarmakolojiye giriş

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Santral sinir sistemi stimulanları ve psikotomimetik ilaçlar

Eþ hastalanma bir kiþide farklý bozukluklarýn



Madde çekilme ve entoksikasyonunda tedavi. Dr. Zeki Yüncü EGE ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK VE ERGEN ALKOL MADDE BAĞIMLILIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

ANATOLİA BAĞIMLILIK TEDAVİ KLİNİĞİNDE YATARAK TEDAVİ GÖREN HASTALARIN DESKRİPTİF ANALİZİ. Kalyoncu A., Yılmaz S., Mırsal H., Pektaş Ö., Beyazyürek M.

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

OTOMATÝK KAPI SÝSTEMLERÝ

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

Borderline (sýnýrda) kiþilik bozukluðu nevroz ve. Borderline Kiþilik Bozukluðu. Özet

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

m3/saat AISI

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi


Sizlere Soralim. Uyuşturucu nedir? Uyuşturucu maddeler arasında bildikleriniz var mı?

Bağımlılık Türleri ve Tedavi

Türkiye de Bağımlılık Epidemiyolojisi. Dr. Zehra Arıkan

3AH Vakum Devre-Kesicileri: Uygun Çözümler

Þizofreni: Klinik Özellikler, Taný, Ayýrýcý Taný

DROG ve MADDE BAĞIMLILIĞI Kötüye kullanım (suistimal) güçlü keyif duygusuna neden olan veya algılamayı değiştirebilen psikoaktif drogların tıbbi

Farmakoloji. Opioidler. Farmakoloji. Farmakoloji. Klinik Özellikleri. Farmakokinetik. Dr. Erkan Göksu Acil Tıp Anabilim Dalı

Simge Özer Pýnarbaþý

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Merkezi Sinir Sistemi İlaçları



Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Madde Kullanım Bozuklukları

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Sağlıklı kentler birliği 2015 GEBZE. Dr. E. Aktan MUTLU Bursa Devlet Hastanesi AMATEM

Kanguru Matematik Türkiye 2017

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

ünite1 Destek ve Hareket Fen Bilimleri 3. vücudumuzun dik olarak durmasýný saðlayan sistemi elemanýdýr. Verilen cümledeki sembollere aþaðýdakilerden

Kronik Hastalýk ve Depresyon

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD

PİLOTAJ MUAYENESİNDE GÖRÜLEN PSİKİYATRİK OLGULARIN ANALİZİ. Dr. Öğr. Üyesi Oya Bozkurt

FARMAKOLOJİSİ. Doç Dr Zeynep Ayfer Aytemur. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Deliryum genel týbbi uygulamada, ayýrýcý tanýda. Deliryum. Özet

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Depresyon ve Anksiyete Bozukluklarýnýn Birlikte Bulunmalarý ve Psikofarmakolojik Tedavi Yaklaþýmý

Madde ile ilgili Bozukluklar: Psikiyatrik Yaklaşım

Lütfen her maddeyi dikkatlice okuyun. Soruları boş bırakmayın, kendinizi en yakın hissettiğiniz tek bir şıkkı işaretleyin. Ortaokulu bitirmiş

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Transkript:

Madde Kullaným Bozukluklarý Doç. Dr. Mansur BEYAZYÜREK*, Uz. Dr. Tulga Tolun ÞATIR* Özet Madde kullanýmý yoluyla farklý hisler oluþturma çabalarý ve sonrasýnda bu maddelere baðýmlýlýk belki de insanlýk tarihi kadar eski olmasýna karþýn bir hastalýk grubu olarak deðerlendirilmesi ve tedavi edilmesi ancak yakýn tarihlere rastlar. Baðýmlýlýk yapabilen ve bu þekilde kötüye kullanýlabilen ve korkulan bir çok madde olmasýna raðmen, bu maddeler toplam onbir ana gruba ayrýlmýþlardýr. Biyopsikososyal boyutlarý olan Madde Kullaným Bozukluðu yaþam boyu devam eder ve çok yönlü bir tedavi yaklaþýmý gerektirir. Bu hastalarýn çeþitli ortak özellikleri, tedavi yaklaþýmlarýný özelleþtirmiþ ve psikiyatri içinde farklý bir alan oluþmasýný saðlamýþtýr. Ýnsanoðlunun, bazý maddelerin kendi ruhsal durumunu deðiþtirdiðini ve geçici de olsa daha farklý hissetmesini saðladýðýný farkettiði günden bu yana, madde baðýmlýlýðý önemli bir biyopsikososyal sorun olarak ortaya çýkmýþtýr. Günümüze kadar bu maddelerden bazýlarý kanunlar çerçevesinde serbest kullaným olanaðý bulmuþ, bazýlarý ise tamamýyla engellenmesi mümkün olunamayan kanun dýþý bir uðraþ haline gelmiþtir. Kültürler ve ülkeler arasýndaki farklara raðmen nikotin, alkol ve kafein, kanunlar dahilinde kullanýma açýktýr. Uçucu maddeler ve bazý ilaçlar da amaçlarý dýþýnda kullanýlabilirken, diðer bazý maddelerin üretimi dahi yasaklanmýþtýr. * Balýklý Rum Hastanesi Vakfý, ÝSTANBUL Merkezi sinir sistemini etki altýna alan, davranýþlarý, duygu ve düþünceleri deðiþtirebilen madde ne olursa olsun, baðýmlýlýk derecesinde kullanýmý hiçbir toplumda kabul görmemektedir. Bu maddeler kullaným bozukluklarý, kötüye kullaným ve baðýmlýlýk düzeyinde karþýmýza çýkabilir. Mesleki ve toplumsal faaliyetler aksar, maddenin kullanýmýndaki kontrol mekanizmalarý ortadan kalkar, kiþi tüm gününü bu maddeleri saðlama, kullanma, ve etkilerinden kurtulma doðrultusunda harcar. Kullanýlan doza tolerans geliþir, zaman, mekan ve miktar kontrolü kaybolur, madde kesildiðinde ya da azaltýldýðýnda yoksunluk tablosu yaþanabilir. Kulaným bir defaya mahsus da olsa baþka mental bozukluklara yol açabilir. Günümüzde en sýk kullanýlan maddeler, binlerce yýldýr ulaþabilirliði mümkün olan maddelerdir. Opiumun bilinen en az 5000 yýllýk bir kullanýmý vardýr. Esrar özellikle doðu kültüründe binlerce yýldan beri kullanýldýðý bilinen bir maddedir. Önceleri ham olarak kullanýlan birçok madde iþlenerek saf 50

MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI maddeler elde edilmiþtir. Örneðin opium kullanýmý asýrlardýr önemli bir sorun alaný olarak göze çarparken, en aktif opium alkoloidi olan morfin 1806 da elde edilebilmiþtir. Kökeninin Doðu Asya, Anadolu ya da Mezopotamya olduðu tam olarak bilinmemekle birlikte haþhaþ bu yörelerde hem öksürük giderici, aðrý kesici bir ilaç hem de keyif verici bir madde olarak kullaným alaný bulmuþtur. Tarihte madde kullaným bozukluklarý için çeþitli tanýmlamalar ve kelimeler kullanýlmýþtýr. Tiryakilik, müptelalýk, alýþkanlýk, keþlik, baðýmlýlýk gibi kelimelerle isimlendirilmeye çalýþýldýysa da son yýllarda kabul edilen sýnýflamalarda madde kullaným bozukluklarý, kötüye kullaným ve baðýmlýlýk olarak ele alýnmaktadýr. Daha önceleri kullanýlan "tutsaklýk", "alýþkanlýk" gibi kavramlar, 1964 yýlýndan itibaren yerini "baðýmlýlýk" terimine býrakmýþtýr. Baðýmlýlýðýn tanýmý 1980'lere kadar bazý genel ölçütler oluþturmak yerine her madde için ayrý ayrý yapýlmýþ. DSM-III madde kullaným bozukluklarýný ilk kez baðýmlýlýk ve kötüye kullaným biçiminde ayýrarak sýnýflandýrmýþ ve her ikisi için de ayrý ölçütleri belirlemiþtir. Psikotrop ilaçlar veya maddeler tedavi amaçlarý dýþýnda sýklýkla kötüye kullanýlabilir. Psikotrop ilaçlarýn hekim denetiminde kullanýlmasý kötüye kullaným anlamýna gelmez. Eroin, esrar, LSD gibi bazý maddelerin ise týbbi kullanýmý hiçbir zaman yoktur ve kullanýmlarý her zaman için kötüye kullaným biçimine dönüþebilir. Kötüye kullanýmda, DSM-IV tanýmlamasýna göre temel nitelik, yineleyen ve önemli olumsuz sonuçlar oluþturmasýna raðmen madde kullanýmýnýn tekrarlamasýdýr. Kullanan kiþide yerine getirmekle yükümlü olduðu sorumluluklarý yürütmekte güçlük, fiziksel olarak zararlý olabilecek koþullarda yineleyen kullaným, yasal ve toplumsal alanda sorunlar ortaya çýkar. Dünya literatüründe, "baðýmlýlýk" teriminin, davranýþsal bir sendrom ve fiziksel ya da fizyolojik baðýmlýlýk diye iki sistem içinde incelendiði de olmuþtur. Fizyolojik baðýmlýlýk, tolerans ve yoksunluk sendromu ile kendini gösteren nöron sistemlerindeki deðiþiklik olarak anýlýrken, davranýþsal sendrom içine birçok davranýþ örüntüsünü almýþtýr. Madde baðýmlýlýðýnýn temel niteliði, madde kullanýmý ile iliþkili önemli sorunlar ortaya çýkmasýna karþýn kullanýmýn sürekli bir biçimde olduðunu gösteren biliþsel, davranýþsal ve fiziksel belirtilerin oluþmasýdýr. Baðýmlýlýkta, bazý maddeler hariç, maddeye karþý geliþen tolerans ve yoksunluk belirtileri ve kompulsif tarzda, kontrol kaybýnýn yaþandýðý bir kullaným þekli vardýr. Baðýmlý kiþi ve risk altýndaki gruplarýn tanýmý: Baðýmlýlýða yatkýn tipik bir kiþilik yapýsýnýn tanýmlanmasý mümkün olmamasýna raðmen belirli bazý ortak özelliklerin varlýðýný söylemek de mümkündür. Bu özelliklerin belirlenmesinde, soyaçekim, merkezi sinir sisteminin genel yapýsý, benlik geliþimi, çocuðun içinde bulunduðu aile ve ortam, halen içinde yaþadýðý çevre ve bu çevrede üstlendiði roller önemlidir. Alkol ve madde kötüye kullanýmlarýnda, kalýtýmýn rolü çeþitli araþtýrmalarla gösterilmiþtir. Tek yumurta ikizlerinde kardeþlerden birinde madde baðýmlýlýðý varsa diðerinde geliþme olasýlýðý %78-80 e kadar yükselebilmektedir. Bu oran evlat edinilmiþler üzerinde yapýlan çalýþmalarda da yüksektir. Baðýmlý ebeveynler ile ya da baðýmlý davranýþlarýnýn kabul gördüðü çevre içinde büyüyen çocuklarda baðýmlýlýk geliþme olasýlýðý normal popülasyona göre belirgin derecede farklýlýk göstermektedir. Alkol ve madde kullanmayan ailelerde de baskýlý ya da gevþek, tutarsýz eðitim biçimi, aile içindeki iletiþim bozukluðu, duygu alýþveriþinin olmamasý, diðer saðlýksýz aile yapýlarý, çocuðun aileden uzaklaþmasý ve madde kullanan altkültürlerle tanýþmasýný kolaylaþtýrýr. Oluþan bazý kiþilik bozukluklarý madde baðýmlýlýðý riskini arttýrabilmektedir. Özellikle antisosyal, borderline, paranoid tipteki kiþilik bozukluklarýnda saldýrganlýk, þiddet, alkol ve madde kullanmaya ve baðýmlýlýk geliþtirmeye yatkýnlýk gözlenebilir. Baðýmlý kiþilerde eðer bir genelleme yapmak gerekirse güvensizlik, bencillik, kolay yalan söyleyebilme, tahammül eþiðinde düþüklük, sabýrsýzlýk, kendine sýkýntý verebilecek durumlara dayanamama, riskli davranýþlarý göze alma, plansýz eylemler yapma, kiþiler arasý iliþkilerde sýk sýk sorun yaþama gibi ortak özellikler bulunabilir. Ruhsal çözümleme öðretisine göre ise baðýmlýlýða yatkýnlýk oral döneme saplanmadan kaynaklanýr. Bu yapýnýn baþlýca özelliði aþýrý duygusallýk, kötümserlik, düþsel, gerçek dýþý tasarýmlar, açgözlülük, madde ve alkol kullanýmýna yatkýnlýktýr. 51

BEYAZYÜREK M, ÞATIR TT. Baðýmlýlýða yatkýn kiþi taþýdýðý tüm bu özellikleriyle bir altkültürün üyesi olma eðilimindedir. Arkadaþ etkisi, aileden uzaklaþma veya aile içindeki öðretiler ve soya benzeme, özenti, taklit, baþkaldýrma, merak, yetersizlik hissi gibi etkenler kiþinin bu altkültüre itiliþini kolaylaþtýrýr. Kiþi altkültürün baðýmlýlýðý doðru ve haklý gösterebilen sapkýn ortak amaç ve davranýþ kalýplarýný benimser ve grupla olan baðýný sürdürebilmek ve kabul görebilmek için grubun tüm özelliklerine ve beklentilerine boyun eðmeye baþlar. Bu altkültür içinde geçen süre uzadýkça sonradan kazanýlanlarla da birlikte bu özellikler gittikçe taþlaþýr ve deðiþmesi, tedavi edilmesi çok zor bir durum haline gelir. Baðýmlýlýk yapýcý maddeler ve baðýmlýlýk ortaya çýkartma özellikleri: Baðýmlýlýk yapýcý maddeler 11 ana sýnýfa ayrýlýrlar. Alkol, amfetaminler, kafein, kannabis, kokain, fensiklidin (PCP), halüsinojenler, inhalanlar, nikotin, opiyatlar, sedatif-hipnotik-anksiyolitikler, diðer baðýmlýlýk yapabilecek maddelerin dýþýnda bu 11 ana grubu oluþtururlar. Bu maddelerden hangisinin insan yaþamýna daha önce girdiði kesin olarak bilinmemektedir. Alkol, sedatif, hipnotik ve anksiyolitiklerle, kokain, amfetamin ve diðer sempatomimetikler benzer baðýmlýlýk özellikleri gösterirler. Anestezikler, antikolinerjikler, antiparkinson ilaçlar, antikonvülzanlar, kortikosteroidler, antihipertansifler gibi ilaç ve birçok toksik madde grubuna da baðýmlýlýk geliþtirilebilmektedir. Çeþitli kültürler ve yerel bölgelerde de sayýlamayacak kadar fazla madde, baðýmlýlýk ya da kötüye kullaným derecesinde tüketilebilmektedir. Beynimiz yaþamýmýzý sürdürebilmemiz için gerekli birçok alaný kapsar. Beyinsapý, beyincik, limbik sistem, diensefalon ve serebral korteks bunlardan bazýlarýdýr. Haz duygusu, insanýn hayatýný sürdürme mücadelesinde en fazla güç aldýðý duygulardan birisidir. Eðer insan kendisine haz veren bir þey yaparsa beyin bu eylemi tekrarlama ihtiyacýný duyar. Yemek gibi hayatýmýzý sürdürebilmemiz için gerekli olan bir eylem, haz duyma ve bunu düzenleme konusunda özelleþmiþ bir hücre grubunu beyinde etkin hale getirir. Bu sinir hücrelerinin önemli bir bölümü beyinsapýnýn üst bölümü ventral tegmental alanda bulunur ve dopamin adlý nörotransmitteri kullanýr. Dopamin barýndýran bu hücreler haz konusundaki mesajlarý sinir lifleri ile limbik sistemdeki nükleus akkumbense aktarýrlar. Bir baþka lif grubu serebral korteksteki frontal alanla iliþki içindedir. Böylece mezolimbik dopamin sistemi olarak adlandýrýlan haz devresi frontal serebral korteks, emosyonel limbik sistem ve beyin sapý arasýnda uzanýr. Baðýmlýlýk yapýcý tüm ilaçlar bu haz devresini etkin hale getirebilir. Madde baðýmlýlýðý beynin diðer fonksiyonel alanlarýnýn olduðu kadar haz merkezinin de deðiþtiði patolojik bir biyokimyasal süreçtir. Bu süreci anlayabilmek için maddelerin nörotransmisyon üzerine olan etkilerini incelemek gerekmektedir. Beyin üzerine etkili neredeyse tüm ilaç ve maddeler etkilerini nörotransmisyonu deðiþtirmek yoluyla yaparlar. LSD, esrar ve eroin gibi bazý maddeler etkilerini beynimizin doðal nörotansmitterlerini taklit ederek gösterirlerken, PCP gibi bazýlarý doðal nörotransmisyonu bloke ederek etki ortaya çýkartýr. Kokain gibi bazý maddelerse nörotransmitterlerin salgýlandýklarý hücrelere geri alýnmasýný saðlayan moleküller üzerinde etki gösterirler. Son olarak metamfetamin gibileri de hücrelerden çok miktarda nörotransmitter salgýlanmasýný saðlarlar. Uzun süre madde kullanýmý beyinde belirgin ve uzun süreli deðiþikliklere neden olur. Uzun süren bu deðiþiklikler madde baðýmlýlýðýnýn temel patolojisini oluþturur. Marijuana veya esrar, Cannabis bitkisinden elde edilir. En sýk tüketilen maddelerden birisidir. Tetrahidrocannabinol (THC) olarak adlandýrýlan aktif madde beyindeki spesifik canniboid reseptörleri etkinleþtirir. Bu reseptörler, hafýza, düþünce, konsantrasyon, koordine hareketler, zaman ve derinlik algýsý ile ilgilidir. THC serebellumun normal fonksiyonlarýnda da sapmalara neden olur. Hipokampus çok sayýda canniboid reseptör içerdiðinden THC nin bellek üzerine olan etkisi özellikle burada ortaya çýkar, yakýn bellek çok daha fazla etkilenir. Kronik kullanýmda belirgin bir bellek kusuru ortaya çýkar. Serebral kortekste dokunma, koku, duyma ve görme alanlarý üzerindeki etkisiyle belirgin algýsal deðiþiklikler yapar. Yýllarca beyindeki canniboid reseptörleri aktive eden endojen maddenin araþtýrýlmasý sonucunda beyinde THC benzeri madde ayýrt edilmiþ ve araþtýrmacýlar tarafýndan "Anandamid" olarak adlandýrýlmýþtýr. Sanskritce'de bu kelime cennet anlamýndadýr. Bu geliþme, anandamid ya da THC benzeri endojen 52

MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI maddelerin beyinin normal iþleyiþinde ne gibi bir görevi olduðu sorusunu akla getirmektedir. Araþtýrmacýlar THC nin kronik kullanýmýnýn limbik sistem üzerine olan etkilerinin kokain, eroin, alkol gibi maddelerin bu alanda yaptýðý deðiþikliklere benzer olduðunu ortaya çýkartmýþlardýr. Esrar, genellikle sigara olarak kullanýr ve bu yolla maddenin %25 i vücuda girer. Hýzla kana geçerek beyin ve yað dokularýna geçer. THC, ana aktif metaboliti 11-hidroksi-THC ye dönüþür ve bu etken madde 50 saate varan bir yarýlanma ömrüne sahiptir. Yað dokulara olan daðýlýmýnýn hýzlýlýðý nedeniyle esrarýn etkileri yarýlanma ömrüne oranla kýsadýr ve yaklaþýk üç saatlik bir davranýþsal etki gösterir. Ancak idrarda akut psikolojik etkilerinin geçmesinden sonra da uzun süre bulunabilir. Küçük bir odada pasif içicilerin bile idrarýnda bulunabilir ve uzun süre kullanan insanlarýn idrar tahlillerinde iki haftadan fazla pozitif kalýr. THC ye baðlý ortaya çýkan en tipik psikolojik etki gevþeme ve öfori olarak gözlenen duygulanýmdaki yükselme ve zamanýn yavaþladýðý hissidir. Apati, pasiflik, karar verme yeteneðinde ve yargýlamada bozulma, koordine hareketlerde yavaþlama ve bozulma gözlenir. Özellikle ilk kullananlarda daha fazla olmak kaydýyla, akut bir anksiyete ya da panik tablosu, paranoid reaksiyonlar gözlenebilir. Entoksikasyona baðlý deliryum geliþebilir. Depersonalizasyon-derealizasyon ve uzun süre kullananlarda "kötü yolculuk" (bad trip) olarak adlandýrýlan zihinsel yan etkiler çýkabilir. Genellikle diðer maddelerle birlikte de kullanýlabildiði için bunlarla ilgili davranýþsal belirtiler de gözlenebilir. En önemli entoksikasyon belirtilerinden biri konjuktivalarda kýzarmadýr. Kronik olarak fazla miktarda kullanýmlarda inatçý öksürük, amfizem, pulmoner displazi, sinüzit, bronþit gibi solunum yolu rahatsýzlýklarý gözlenebilir. Esrar kullanýmý kalp hýzýný arttýrabilir ve koroner arter hastalarýnda anjina ortaya çýkmasýna neden olabilir. Fensiklidin (PCP) klinik týbba 1950 lerde bir anestezik madde olarak girmiþtir. 1960 larda kötüye kullanýmý baþladýðýnda anestezik madde olarak kullanýmý oluþturduðu deliryum vakalarý yüzünden kaldýrýlmýþtý. 1970 lerde sigara biçiminde kullanýlmaya baþlandý. Özellikle NMDA reseptörlerini antagonize ederek ve bunun yaný sýra diðer nörotransmitterlerin gerialýmýný engelleyerek etki gösterir. Ülkemizde kullanýmýna çok nadiren rastlanan bir maddedir. Amfetamin türevleri arasýnda beyin üzerinde en fazla etkisi olan metamfetamindir. Kimyasal olarak dopamine ve norepinefrine benzeyen yönleri olan bir moleküldür. Etkisi, beynin çeþitli bölgelerinde dopamin ve norepinefrinin sinaps aralýðýna bol miktarda salýnmasýyla ortaya çýkar. Dopaminin hücreler arasýna fazla miktarda salýnmasýyla neþe ve hoþnutluk, norepinefrinin fazla salýnmasýyla uyanýklýk ve yorgunluk giderici etkiler ortaya çýkar. Ayrýca amfetamin kullanýmý sonrasýnda ortaya duygulanýmda küntlük, gerginlik, öfke, kalýplaþmýþ yineleyici davranýþlar, yargýlama bozukluklarý, hezeyan ve halüsinasyonlar gibi ruhsal ve davranýþsal belirtiler çýkabilir. Kalp hýzýnda artma ya da azalma, kan basýncý deðiþiklikleri, göz bebeklerinde büyüme, bulantý kusma, kilo kaybý, terleme, titreme, kas zayýflýðý, solunum problemleri, þaþkýnlýk, kovülziyon, koma oluþturabilir. Beyin ödemi ve kanamasýna neden olabilir. Amfetaminlerin yoksunluðunda ise duygulanýmda huzursuzluk, yorgunluk, gerçeði anýmsatan rahatsýz edici rüyalar, uykusuzluk ya da aþýrý uyku, iþtah artmasý ortaya çýkabilir. Ayrýca bu maddenin kulanýmýna baðlý olarak psikotik bozukluklar, duygudurum bozukluklarý, anksiyete bozukluklarý, cinsel iþlev ve uyku bozukluklarý gözlenebilmektedir. Kokain, koka bitkisinden doðal olarak oluþan bir maddedir. Deðiþik saflýk düzeyleri ve etkileri vardýr. Beyin ve omurilik aktivitelerini hýzlandýrýcý etkisini, dopaminin sinir hücresinden salýndýktan sonra geri alýnmasýný engelleyip hücre aralýðýnda artmasýný saðlayarak etki gösterir. Kronik kullanýmda, kokain merkezi sinir sistemi hücrelerinde dopamin taþýnmasýyla ilgili deðiþikliklere neden olur ve bu deðiþiklikler baðýmlýlýk geliþiminde önemli rol oynar. Dopaminin hücreler arasýnda fazla miktarda bulunmasýyla neþe ve hoþnutluk duygularý ortaya çýkar. Neþe artýþý, uyanýklýk yanýnda, kokain kullanýmý sonrasýnda, duygulanýmda küntlük, gerginlik, öfke, kalýplaþmýþ yineleyici davranýþlar, yargýlama bozukluklarý, hezeyan ve halüsinasyonlar gibi ruhsal ve davranýþsal belirtiler ortaya çýkarken, kalp hýzýnda artma ya da azalma, kan basýncý deðiþiklikleri, göz bebeklerinde büyüme, bulantý kusma, kilo kaybý, terleme, titreme, kas zayýflýðý, solunum problemleri, þaþkýnlýk, konvülziyon, koma ortaya çýkabilir. Göðüs aðrýsý ve kalp krizi olasýlýðýnda artma gözlenir. 53

BEYAZYÜREK M, ÞATIR TT. Kokainin yoksunluðunda ise duygulanýmda huzursuzluk, depresyon, intihar düþünceleri, yorgunluk, canlý, rahatsýz edici rüyalar, uykusuzluk ya da aþýrý uyku, iþtah artmasý ortaya çýkabilir. Ayrýca bu maddenin kullanýmýna baðlý olarak deliryum, psikotik bozukluklar, duygudurum bozukluklarý, anksiyete bozukluklarý, cinsel iþlev ve uyku bozukluklarý gözlenebilmektedir. Eroin, morfin, kodein, metadon en sýk karþýlaþýlan opiyat türevlerdir. Organik, yarý sentetik ve sentetik olarak da sýnýflandýrýlabilirler. Eroin dýþýndakiler týpta, kýsýtlý ve kesinlikle hekim kontrolü altýnda kullanýlýr. Kuvvetli aðrý giderici özellikleri vardýr. Beyinde opiyat reseptörlerini aktive ederek etki gösterirler. Ýnsan beyni opiyat reseptörlerini aktive etmek üzere endorfin olarak adlandýrýlan nörotransmitteri üretir. Keyif verici ve aðrý kesici özelliði, kötüye kullanýlmasýndaki en önemli iki etkendir. Opiyatlar tedavi amacýyla uygun dozlarda kullanýldýklarýnda baðýmlýlýk yapýcý etkileri çok azken, hekim tavsiyesi dýþýnda yüksek dozlarda ya da yasa dýþý üretilen tipleri kullanýldýðýnda ciddi baðýmlýlýk yapýcý özellikleri vardýr. Eroin yasa dýþý üretilen ve pazarlanan bu maddelerin baþýnda gelir ve halen ülkemiz için de gittikçe büyüyen bir sorun halindedir. Entoksikasyonunda öfori ve sonrasýnda geliþen apati, psikomotor ajitasyon, yargýlama bozukluðu, dikkat eksikliði, sersemlik gibi psikolojik ve davranýþsal etkilerinin yanýnda pupillar dilatasyon, solunumun yavaþlamasý gibi fiziksel belirtiler ortaya çýkar. Yoksunluk belirtileri ortaya çýkýþ süresi, opiyat kullanýmýnýn zamaný ve miktarýna göre deðiþse de genelde iki saat ile 12 saat arasýndadýr. Bu dönem yoðun sýkýntý hissi, dayanýlmasý zor kas ve eklem aðrýlarý, esneme, ateþ, pupillar dilatasyon, uykusuzluk, bulantý, kusma ve diyare, piloereksiyon, lakrimasyonla karakterizedir. Baðýmlý aðýr, dayanýlmasý zor bir yoksunluk dönemi geçirir ki çoðu bu dönem bitmeden tekrar madde kullanarak rahatsýzlýktan kurtulmaya çalýþýr. Öyle ki, bu altkültürde yoksunluktan kurtulmak için madde kullanma eylemi "tedavi olma" þeklinde anýlýr. Kiþi bu dönemde çok kolaylýkla suç iþleyebilir ya da maddeyi elde etmek için her þeyi yapabilir. Ucuz ve kolay eriþilebilir olmalarý nedeniyle uçucu maddelerin kullanýmý özellikle düþük sosyoekonomik yapýdaki genç kitle içinde gittikçe artan bir kabul görmektedir. Benzin, çeþitli yapýþtýrýcýlar, tiner en çok tercih edilenlerdendir. Entoksikasyonu öfori, iþitsel, görsel ya da dokunsal halüsinasyonlara, saldýrganlýk eðiliminde artmaya, apati, yargýlama bozukluklarýna, neden olabilir. Yaygýn kas zayýflýðý, görme bulanýklýðý, nistagmus, sersemlik, letarji gibi belirtiler tabloya eþlik edebilir. Bilinen bir yoksunluk dönemi yaþanmasa da baðýmlý kiþide sýk sýk yoðun istek uyandýrýr ve bu nedenle mükerrer kullanýmlar devam eder. Ülkemizde kullanýmý en yaygýn olan maddelerden birisidir. Halüsinojen maddelerin kullanýmý ülkemizde diðer maddelere göre daha nadir görülmesine karþýn son yýlarda artýþ gösterme eðilimindedir. LSD bu maddelerin baþýnda gelir. Sedatif-anksiyolitik-hipnotik ilaçlar grubu da gerek sokakta satýþý, gerek hekim tavsiyesinin dýþýnda kullanýmlarýyla baðýmlýlýk dünyasýna girmiþlerdir. Özellikle benzodiyazepin türevleri ve barbitüratlar en sýk kötüye kullanýlan ilaçlardýr. Entoksikasyonlarýnda saldýrgan ve uygunsuz davranýþlar, yargýlama bozukluðu, duygudurum oynamalarý, dikkat ve bellek bozukluðu, koordinasyon bozukluðu, nistagmus gözlenebilir. Yüksek doz kullanýmýnda stupor, koma ve ölüm geliþebilir. Yoksunluklarý alkol yoksunluðuna benzer, otonomik hiperaktivite, ellerde titreme, uykusuzluk, bulantý, kusma, halüsinasyonlar, anksiyete, grand mal konvülziyonlar gözlenebilir. Madde kullaným bozukluklarýnýn tedavisi ve tedavide karþýlaþýlan zorluklar: Madde baðýmlýlýðý tedavisi, baðýmlýnýn kullandýðý maddeye, kullaným süresine, kiþisel özelliklere, oluþabilen komplike durumlara göre deðiþiklik gösterir. Tedavi ortamýnýn seçiminde bu konuda özelleþmiþ belirli bir tedavi programý olan tedavi birimleri tercih edilmelidir. Biyopsikososyal temelleri olan ve bazen yaþam boyu sürecek bir hastalýk olan madde baðýmlýlýðý gerçekliði üzerine oturtulmuþ bir tedavi programý seçilmelidir. Bu program, hastanýn yoksunluk ve sonrasýnda devam eden maddesiz yaþamýna yönelik ilaç tedavilerini ve psikososyal bir iyileþtirme programýný kapsamalýdýr. Madde baðýmlýlarýnýn psikososyal tedavisinde temel amaç baðýmlý kiþiyi yeniden topluma kazandýrmadýr. Bu tedavide, sýralama olarak kiþinin maddeden arýnmasý, baðýmlýlýða neden olan bedensel, ruhsal, toplumsal etkilerden kurtulmasý ve sonrasýnda baðýmlýlýðý nedeniyle yitirdiði toplumsal rolünü yeniden kazanmasý gerekmektedir. 54

MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI Madde kullaným bozukluklarýnýn tedavisi kýsa ve uzun süreli olmak üzere iki aþamada gerçekleþir. Kýsa süreli ya da ilk basamak tedavisinde entoksikasyonla mücadele ya da arýndýrma tedavileri uygulanýr. Her maddenin özelliðine göre tedavi þeklinde deðiþiklikler olabilir. Entoksikasyon tedavisinde birincil amaç hastanýn yüksek miktardaki maddenin öldürücü etkilerinden kurtulmasýný saðlamak ve daha sonra da ortaya çýkan yoksunluk tablosunun getirdiklerini tedavi etmektir. Bu amaçla maddelere özel antagonist ilaçlar kullanýlabilir, çeþitli organ fonksiyonlarýnda ortaya çýkan yetmezliklerin düzeltilmesine çalýþýlýr. Yoksunluk tedavisi bir maddenin kullanýmýnýn kesilmesi sonrasýnda ortaya çýkan ve her maddeye göre deðiþebilen belirtilerin denetim altýna alýnmasý ve giderilmesi amacýyla yapýlýr. Madde zehirlenmeleri sýrasýnda maddenin tipine göre deðiþmekle birlikte dolaþým, sindirim, solunum ve merkezi sinir sistemlerine yönelik ölümcül sorunlarla karþýlaþýlabilir. Bu yönde semptomatik tedavi tercih edilir. Hasta yoðun bakým þartlarýnda tedavi altýna alýnýr. Maddenin vücuda emiliminin engellenmesi ve vücuttan atýlýmýnýn saðlanmasýna çalýþýlýr. Solunum ve dolaþým yeterli bir þekilde desteklenir. Vücut ýsýsý, kalp ve dolaþým sistemi bozukluklarý, sývý ve elektrolit dengesi, epileptik nöbetler, kendisine ve çevresine zarar verici davranýþ bozukluklarý kontrol altýnda tutulur. Bazý maddelerin zehirlenmelerinde antagonist maddeler kullanýlabilir. Benzodiyazepin zehirlenmelerinde flumazenil, opiyat zehirlenmelerinde naloksan uygulanabilir. Arýndýrma ya da yoksunluk dönemi tedavilerinde, hastanýn genel durumuna göre yapýlmasý gerekli tedavi dýþýnda, çeþitli ruhsal belirti, bulgu ve yakýnmalara göre özellikle yatýþtýrýcý türde psikotrop ilaçlar kullanýlýr. Hastanýn uyku düzeni saðlanmaya çalýþýlýr. Maddenin özelliðine göre özellikle sedatif ve hipnotik yoksunluklarýnda antiepileptik tedavi uygulanýr. Sývý ve elektrolit dengesi kontrol altýnda tutulur. Ýlk basamaðý oluþturan bu tedavi döneminden sonra hastanýn uzun süreli tedavisine geçilir. Ýlaç tedavisinin yanýnda hastanýn gelecekteki yaþamýný planlama ve yeniden yapýlandýrmaya, baþa çýkma yöntemlerini geliþtirmeye yönelik psikososyal tedavi uygulanýr. Amaç, bazen yaþam boyu devam eden bu rahatsýzlýðýn nüksünü engellemek, eðer tekrarlarsa nükslerin sayýsýný ve þiddetini azaltmak, hastanýn tedavi ortamýndan, destek alma sürecinden kopmamasýný saðlamaktýr. Baðýmlýnýn kiþilik özellikleri göz önüne alýnarak tedavi yaklaþýmýnýn bireysel özelliklere göre biçimlendirilmesini saðlamak gerekebilmektedir. Bireysel tedavi yöntemleri yanýnda grup tedavilerinden de yararlanýlmalý fakat grubun madde kullanýmýný devam ettiren bir altkültüre dönüþmesinin de engellenmesi gerekmektedir. Aile ve yakýn çevreye bu rahatsýzlýðýn gerçekleriyle ilgili bilgilendirme yapýlmalýdýr. Uzun süreli ilaç tedavisi genelde antagonist tedavi, yerine koyma tedavisi, kiþinin psiþik durumuna göre deðiþen psikotrop ilaç kullanýmýndan ibarettir. Bu tür maddeleri kullanan kiþilerin herhangi bir süreci disiplinli bir þekilde devam ettirmeleri zordur. Tedavi sürecinde kopmalar ya da düzensizlikler sýklýkla yaþanýr. Hasta, kendisini madde kullanýmýndan uzak tutacak bir ilaç tedavisini devam ettirmekte ya da içinde yaþamaya alýþtýðý altkültürden kopmakta güçlükler yaþayabilir ve nüks ihtimali artar. Baðýmlýnýn tedavisi ne kadar erken yaþta baþlatýlýr ve içine girdiði altkültürden ne kadar kopartýlýrsa, bir tedavi disiplini içine ne kadar sokulabilirse ve yeni sosyal çevresinde bir kimlik kazanmasý ne kadar saðlanýrsa iyileþme süreci o kadar kolaylaþýr. Günümüzde alkol dýþýndaki maddeler içinde tedavileri üzerine en çok yoðunlaþýlan ve özel tedavi yöntemleri araþtýrýlan madde opiyat türevleridir. Opiyat türevleri özellikle eroin, dünyada çok büyük bir yasa dýþý ticarete konu olmuþtur. Polisiye yöntemlerle tamamý ile önlenmesi mümkün deðildir. Eroin baðýmlýlýðýnýn tedavisinde günümüzde kabul edilen tedavi þekilleri yerine koyma ya da antagonist madde kullanma ve bireysel ya da grup terapileridir. Yerine koyma tedavisinde en sýklýkla kullanýlan metadon ve daha yeni olarak kullanýma giren L-alfa asetil metadol (LAAM) ve parsiyel opiyat agonisti olan buprenorfindir. Bu tedavi þekli devlet saðlýk politikasýnýn bir parçasý olmalý ve çok sýký kurallar ve denetim altýnda uygulanmalýdýr. Bu türde agonist ilaçlarla tedaviye detoksifikasyon sýrasýnda baþlanýr ve doz azaltýmý ile devam ettirilir. Tedavi süreci içinde bu ilaçlar da kötüye kullanýlabilmektedir. Amaç agonist ilaçlarýn kontrollü bir þekilde, günlük dozlarýn sadece görevlilerce verilerek, hastanýn psiþik ve sosyal uyumu saðlanana kadar kullanýlmasý ve sonrasýnda kesilmesidir. Antagonist ilaçlarýn kullanýmý ya da nüks önleme tedavisinde en sýk kul- 55

BEYAZYÜREK M, ÞATIR TT. lanýlan madde naltrekson, özellikle son yýllarda geliþtirilen uygulama þekilleriyle gittikçe daha fazla kabul görebilmektedir. Bu iki tedavi þekli ardýþýk olarak da kullanýlabilirken agonist madde kullanýlmadan baþlayan arýndýrma genellikle maddenin kesilmesinden sonraki beþinci gün içinde antagonist madde kullanýlmasýyla hýzlandýrýlarak devam ettirilmektedir. Kliniðimizin tedavi prensibi içinde kabul ettiði antagonist madde kullanýmýyla daha uzun iyileþme dönemlerine ulaþýlabilmektedir. Deri altý implantasyon yöntemi ile de kullanýlabilen naltrekson uygulamalarýnda bir yýllýk tam iyileþme %47 gibi yüksek bir orana varabilmektedir. Ýlaç tedavisi her ne þekilde seçilirse seçilsin nüks ihtimali çok yüksek olan bu rahatsýzlýkta hastanýn sosyal iyileþmesini saðlayacak bir çalýþmanýn paralel olarak yürütülmesi ve ruhsal iyileþmeye önem verilmesi yanýsýra aileye de sosyal ve psikiyatrik yardým saðlanmasý gerekmektedir. Öncelikle gerekli olan, baðýmlýlýk yapýcý maddelerin her zaman varolduðu ve olacaðý, yeni maddelerin de bu gruba katýlabileceðidir. Bu sorunun herhangi bir hastanýn kiþisel sorunu olmaktan çok toplumsal bir sorun olduðu kabul edilmeli ve bu konuda kurumlaþmaya gidilmelidir. Madde baðýmlýlýðý sorunu siyasi partilerin programlarýna girebilmelidir. Özellikle 1980 li yýllardan sonra ülkemiz için de çok önemli bir sorun haline gelen madde kullanýmý için uluslararasý iþbirliði saðlanarak, bu maddelerin yasa dýþý ticareti en alt düzeye indirilmeye çalýþýlmalýdýr. Eðitim tedbirleri alýnmalý, hastalýðýn tedavisindeki en etkin yolun, madde kullanýmýna baþlamayý önlemek ve koruyucu hekimlik olduðu kabul edilmelidir. Ruhsal durumu deðiþtiren herhangi bir maddenin tedavi dýþý kullanýmý hiçbir zaman normal kabul edilmemeli, uçucu maddeler, sigara ve alkol de dahil olmak üzere özellikle gençler korunmalýdýr. Psikoaktif madde kullanýmýnýn, sadece toplum dýþý bir davranýþ, ahlaksýzlýk, edepsizlik olarak görülmesinden vazgeçilmeli, ileride kimin böyle bir sorunla karþýlaþýp karþýlaþmayacaðýnýn önceden bilinemeyeceði kabul edilmelidir. Yararlanýlan ve Önerilen Kaynaklar 1. American Psyhiatric Association (1980) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 3. Baský (DSM- III), American Psyhiatric Association. 2. American Psyhiatric Association (1980) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 4. Baský (DSM IV), American Psyhiatric Association. 3. Miller NS (1997) Addictions in Psychiatry. W.B Saunders Company. 4. Mind Over Matter (1998) Marijuana Series, National Institute on Drug Abuse. 5. Özden SY (1992) Uyuþturucu Madde Baðýmlýlýðý. Nobel Týp Kitabevleri. 6. Özcan K (1998) Baðýmlýlýk. Altýn Kitaplar Yayýnevi. 7. Smart RG (1997) The reflection on the Epidemiology of Heroin and Narcotic Addiction from the Treatment Data. National Institute on Drug Abuse Monograph Series, 16:147-177. 8. Þatýr T, Pektaþ Ö (1999) Naltrexone Implantation Treatment on Patients With Heroin Dependence. A Two Day International Symposium Rapid Opiate Detoxification under Anesthesia or Sedation and Post-Detox Management Using Naltrexone. 56