ÇAGDAŞ BİR İBN RÜŞDÇÜLÜK: ALMAN İDEALİzMİ

Benzer belgeler
Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK DERS PROGRAMI (İNG. KAPANDIKTAN SONRA)

Kitap Tanıtımı -I. Yrd. Doç. Dr. Önder BİLGİN

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE DOKTORA PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

BONAVENTURA'DA DĐN FELSEFE ĐLĐŞKĐSĐ Muammer Đskenderoğlu, Değişim yay. 2008, 151 s.

DERS ÖĞRETİM PLANI. Prof. Dr. Yaşar AYDINLI

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

KOZMOLOJİK DEVİR 1 MİLET MEKTEBİ, PYTAGORASÇILIK Milet Mektebi

Tahsin Görgün-Yayınlar ve Çalışmalar 1. Tahsin Görgün (Kısa Özgeçmiş)

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Skolastik Dönem (8-14.yy)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA DİN FELSEFESİ TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM 8. TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

ÖZGEÇMİŞ Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER EĞİTİM YAYINLAR Makaleler

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK (DÖRT YIL) DERS PROGRAMI (YENİ DÜZENLEME)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

- İslam dünyası hiçbir zaman özgün bir felsefe geleneğine sahip olmadı.

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Nazım Gökel. Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü, (Dahili: 1410)

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Modern Felsefenin Kısa Tarihi

İBN RÜŞD PSİKOLOJİSİ -Fizikten Metafiziğe İbn Rüşd ün İnsan Tasavvuru- Atilla ARKAN, İz yay. 376 s. Sadi YILMAZ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Matematik Ve Felsefe

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

Böyle bir soruya hemen Bizans ve Haçlı seferleri sırasında yapılan çeviriler aracılığı ile bu transfer gerçekleşmiştir şeklinde cevap verilir.

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber

Metafizik Üzerine Büyük Şerh: Büyük Alfa Kitabı, C *

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

MATEMATİĞİN ONTOLOJİSİ BAKIMINDAN KANT İLE FREGE KARŞILAŞTIRMASI. Yalçın Koç

Doğu-Batı Felsefi Etkileşiminde İbn Rüşd ve St. Thomas Aquinas Felsefelerinin Karşılaştırılması

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

TEMÂŞÂ FELSEFE DERGİSİ

BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR (SON 5 YIL)

AKADEMİK YILI

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.


Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

insan toplum Değerlendirmeler

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS PHIL 501 Seminer

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Oryantalistler ve Hadis (Yaklaşımlar-Değerlendirmeler- Literatür)

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Öğrenim Durumu: Kitap Fârâbî nin Siyaset Felsefesi, Kökenleri ve Özgünlüğü, Atlas Yayınları, Ekim-2015, ISSN: , 484 sayfa.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Transkript:

ÇAGDAŞ BİR İBN RÜŞDÇÜLÜK: ALMAN İDEALİzMİ Prof Dr. Mehmet BAYRAKDAR İbn Rüşdçülük, Bau felsefe tarihinde güçlü bir felsefi akımın adıdır; temelde Aristo felsefesinin otantik bir yorumu olma iddiasında olan bu akım, 1200 tarihinden 1600 tarahine kadar ilk dört yüzyıllık tarihinde -ki bu, İbn Rüşdçülüğün adeta altın çağıdır ve Latin ıbn Rüşdçülük olarak anıhr- zaman zaman Aristoculuğu gölgelemiştir; İbn Rüşd ismi Aristo isminin önüne geçmiştir. İlki 1277 yılında ve ikincisi 1513 yılında olmak üzere iki kere resmen mahkum edilmesine, bazı temsilcilerinin afaroz edilerek hapsedilmelerine ve hatta yakılmalanna rağmen, bu son tarihten itibaren de Batı düşünce tarihinde isimselolarak daha az zikredilmesine karşın en temel düşünceleriyle içerik olarak İbn Rüşdçü1ük, aslında hayaıiytti ve canlılığından çok fazla şey kaybetmeksizin 19. yüzyıla kadar sürdürmüştür. Bu yüzyıldaki bir İbn Rüşdçülük örneği ve şekli, Fichte, Scheııing ve Hegel'in temsil ettikleri Alman idealizmidir; özellikle Hegel felsefesi bunu yansıtan en iyi bir örneği teşkil etmektedir. Felsefe tarihinde fikirlerin yolculuğunu bilmeyenler için, İbn Rüşd ile Alman idealistleri arasında bir ilişki kurmak, biraz garip gelebilir. Fakat hakikat odur ki, aralannda yaklaşık alu buçuk asırlık bir zaman uzaklığı olmasına rağmen, temel felsefi görüşlerinde o nispette yakınlık vardır. İşte bu.ı:ıuniçin bizden önce bazı araştırmacılar bu hususa parmak basmışlardır. Orneğin Regis Jolivet, sözkonusu Alman düşünürlerinin felsefelerini, "yeni İbn Rüşdçülük" (Le nouvel averroisme) veya "modem İbn Rüdçülük" (l'averroisme moderne) olarak nitelemektediri. Diğer yandan Stephen C. Tomay, İbn Rüşd'ün zihin doktrinini ele aldığı makalesinde, bu doktrinin, Spinoza'dan sonra Malebranche'ın "evrensel akıl" (raison universeııe) görüşünden CarI G. Jung'un ortak gayrişuur (coııective unconscious) görüşüne kadar tesirine işaret ettikten sonra şöyle demektedir: ı. Jolivet (R.): Metaphysique, Lyon, Emmanuel Vitte, 8, baskı 1966, (I. baskı 1941), s. 54, 163.

22 MEHMET HAYRAKDAR "Özel bir inceleme, İbn Rüşd ile Alman idealizmi arasındaki ciddi benzerlikleri gün ışığına çıkabilir. Böyle bir inceleme (İbn Rüşd'ün) fiil halindeki akılı ile Kantçı empirik self ve İbn Rüşd'ün mufarık akjlı Kant'ın müteal self'inin benzerliklerini keşf etmelidir. Hatta daha yakın ilişki, mufarık akıl ile Kant sonrası mutlak idealizmin evrensel ve mutlak ruhu (self) arasında kumlabilmelidir"ı. Tornay'ın bu temenni ve arzularına katılmakla birlikte, bunların hepsını burada yerine getirmemize imkan yoktur. Bu, bir yandan İbn Rüşd'ün diğer yandan Alman idealistlerinin eserlerini birlikte incelemekle yapılabilecek, karşılaştırmalı uzun zaman ve zahmet isteyen bir çalışmanın konusudur. Bu nedenle biz burada İbn Rüşd ile sadece Hegel'i ele alarak konuyu genel hatlarıyla aydınlatmaya çalışacağız. Konuyu, cevapları birbirini tamamlayan bir iki soruyla işlerneyi uygun buluyoruz. Birinci soru: Hegel'i İbn Rüşd'e bağlayan, hasseten Alman coğrafyasında oluşmuş bir düşünce tarihi var mıdır? Bilindiği gibi, İbn Rüşd'ün eserlerinin Latince ve İbranice çeviri leriyle, Latin ıbn Rüşdçülük denen akım 13. yüzyılda ilk önce Paris ve çevresinde oluşmuştur. Bu yüzyılın en önemli simalarından birisi, Alman St. Albertus Magnus'tur. Talebesi St. Thomas kadar ateşli bir İbn Rüşdçülük karşıtı olmasa da. genellikle İbn Rüşd ve İbn Rüşdçüleri tenkid etmiştir; fakat buna rağmen hem St. Thomas ve hem de ondan daha çok olarak AIbertus Magnus İbn Rüşd'ün tesirinde kalmıştır3. Almanya'ya İbn Rüşd'ün fikirleri, gerek tenkid edilerek ve gerekse kabul edilerek ilk önce Albertus ile girmiştir. Diğer yandan, İbn Rüşdçülük 1277 mahkumiyetinden sonra ağırl!klı olarak ıtalya'ya kaymıştır; özellikle Padoue, Venise ve Bologne ıbn Rüşdçülüğün en önemli merkezleri haline gelmişlerdir ve canlılıklarım 2. Tornay (S.C): "Averroes' Doctrine of the Mind", The Philosophical Review, c. 52, no. 3, 1943, s. 286. Ingilizce metin: A special study may bring to light momentous similarities between Averroes and Germari Idealism. Such a study might discoverresemblances of the intellect in actinnn with the Kantian "empirical self' and of Averroes' separate intellect with Kant's "transcendental self'. Even closer relationship may be established between the separate inntelleet and the universal and absolute self of post- Kantian absolute idealism. 3. ıbn Rüşd'ün Albertus Magnus'a olan tesiri konusunda bkz. Miller (R.): "An Aspect of Averroes' Inlluence on Sı. Albert" Mediacval Studies. e. XVI. 1954, s. 57-71; Masnovo (A.): "Alberto Magno E la Polemica Avarroistica" R. di Filosolia Neo- Scolastiea, c. 24, 1932. s. 317-326; Salman (D.): "Albert le Grand et I-Averroisme LAtin", Rev. Sc. Phil. Theol" e. 24, 1935. s. 38-64; Ruggiero (F.): "Intorno AII'lnt1usso di Averroe Su s. Alberto Mognn". s. 27-SS. ıbn Rüşd'ün St. Thom;L,'a etkisi için bkz. Palacios (M.A.): "EI Averroismo teologico de San-Tomas de Aquino"; 1I0menaje a D.F. Codera. Zaragoza. 1904; Vannsteenkiste (C); "San Tommaso d' Aquino ed Averroe", R. degli S. Orientali, e. 32. 1957, s. 585-623.

ÇAGDAŞ BIR ıbn RÜŞDÇÜLÜK: ALMAN IDEALİZMİ 23 1640 yılına kadar sürdürmüşlerdir. Genelolarak İtalya özellikle de Bolog ne yoluyla 14. ve LS. yüzyıllarda Hollanda, Almanya, Polonya ve Orta Avrupa'ya ikinci bir İbn Rüşdçülük dalgasının yayıldığı bilinmektedir; özellikle Erfurt 14. yüzyılın sonlannda bir grup İbn Rüşdçülerin merkezi haline gelmişti. i 9 i i ve 1968 yıllannda Goettingen ve Erfurt'ta keşfedilen İbn Rüşdçü eserler bunu göstermektedir'. Buradan ortaya çıkan netice şudur ki, Avrupa'nın diğer ülkelerinde olduğu gibi, Almanya'da da İbn Rüşd ve İbn Rüşdçülük 13. yüzyıldan itibaren biliniyordu. İkinci soru: Hegel İbn Rüşd'ü biliyor muydu? Tespitlerime göre, Hegel İbn Rüşd'ü ismen sadece "Vorlesungen über die Geschecte der Philosophie" adlı eserinde Aristo'nun en güzel şarihi olarak bir kere zikretmektedir. Fakat bu bize, Hegel'in hiçbir zaman İbn Rüşd'ü ve özellikle onun metafizik fikirlerinden haberdar olmadığı anlamına gelmez. Hegel'in doğrudan ne İbn Rüşd'ün Latince'ye çevrilmiş eserlerini, ne de hiçbir Latin İbn Rüşdçünün eserleriyle en az onlar kadar İbn Rüşd'ün fikirlerinin Avrupa'da tanınmasına hizmet etmiş St. Thomas ve Albertus Magnus gibi İbn Rüşdçülüğü tenkid edenlerin eserlerini okumadığını kabul etsek bile, Hegel'in ıbn Rüşd'ten etkilenmesinin başka yolları vardı. Bu yollardan en önemlisi, Hegel öncesi Leibniz, Kant ve Spinoza gibi filozoflann çeşitli konularda ismini zikretm~seler de İbn Rüşd felsefesinden etkiler taşımalandır. Hegel' de görülen ıbn Rüşdçü tesirler, eğer doğrudan değilse, büyük ölçüde bu filozoflar, özellikle de Hegel'in genelde fikirlerini benimsediği Spinoza yoluyla olduğu açıktır. Spinoza'nın Fichte, Schelling ve Hegel üzerine büyük bir etkisi olduğu gibis, İbn Rüşd'ün de. Spinoza üzerine gerek doğrudan ve gerekse hristiyan ve yahudi Latin ıbn Rüşdçüler vasıtasıyla dolaylı büyük bir etkisi vardıf6. ıbn Rüşd'ün ve diğer bazı İslam filozoflannın görüşleri yaygın bir şe.~lde bilindiği için, çoğu zaman zikredilmeye bile gerek görülmüyordu. Ozellikle Descartes ve sonrası batılı filozoflar, genelde İslam filozoflannın isimle- 4. Kuk.sewicz (Z.): "L.'lnf1uence d' Averroes sur des Universites en Europe Centrale. I'Expansion de i'averroisme Latin", Multiple Averroes, Paris, Les Belles Lettres, 1978, s. 275-281. 5. Spinoza'nın Hegel üzerine etkisi konusunda bkz.: Delbos (V.): Le Probleme Morale dans la Philosophie de Spinoza et dans I'Histoire du Spinozisme, Paris, F. Akan, 1893. s. 436-483. (Aynca Schelling için, s. 357-435). 6. ıbn Rüşd'ün Spinoza'ya etkisi konusu için bkz.: Gauthier (L.): ıbn Rochd (Averroes), Paris, PUF. 1948, s. 268-277; Tomay (S.c.): A.g.m., s. 283-288.

24 MEHMET BAYRAKDAR rini zikretmemişlerdir. Farabı, İbn Sina, Gazalı ve İbn Rüşd'ün temel fikirleri sadece skola'itik devirde moda değildi, daha sonraki devirlerde de canlı bir şekilde biliniyordu. Örneğin S. Clarke ile Leibniz'in tartışmalannda bunu görüyoruz; din-felsefe tartışmalannda Leibniz İbn Rüşd'ü ve onun tutumunu dile getirirken, Clarke Gazallci bir tavır takınmıştır. sonra, ge- Konumuza giriş olarak yaptığımız bu kısa açıklamalardan lelim daha önemli olan asıl sorumuza: Üçüncü soru: Hegel'de gerçekten İbn Rüşdçü fikirleri var mıdır? İbn Rüşd felsefesiyle Hegel felsefesi arasında metafizik, bilgi nazariyesi ve pratik felsefe konulannda sanıldığından daha çok benzerlikler ve paraleııikler vardır. Ancak burada bütün bunlan gerektiği gibi sistematik bir şekilde ele almak imkanım ız olmadığı için, farklı konulardan bilinmeyen veya daha az bilenen seçeceğimiz bir-kaç örnekle sınırlı kalarak konumuzu işlemeye çalışacağız. Din-Felsefe Uzlaştınıması: İbn Rüşd'ün bu konuya ilişkin özel olarak kaleme aldığı "Faslü'I-Makal", "el-keşfan Manahici'l-Ediııe fi 'Akaidi'l-Miııe" ve "Damıma" adlı risillelerindeki fikirleriyle, Hegel'in "Din Felsefesi Üzerine Dersler" adlı eserinin özeııikle birinci kısmında konuya ilişkin söyledikleri şeyler arasında ana fikirler açısından adeta birebir bir benzerlik vardır. İbn Rüşd ve Hegel, her ikisi de, dinı ifadelerin sembolik, temsili ve duyguya yönelik ifadeler olduğunu vurgulayarak, bunların asıl anlamını ortaya çıkarmak için felsefi-literer yorumlannın yapılmasını söylerler. Dinin gerçek anlamı felsefede felsefi yoııa anlaşılabilir. Böyle yapıldığı zaman ancak, din-felsefe veya din-ilim uzlaşır. Her iki filozof da, kendi yerinden önceki filozofların din-felsefe uzlaştırmalarından farklı olarak, dinı felsefeye çekerek bu uzlaştırmayı yaparlar. Her iki filozof da kelamcdan, dinin sadece şeklı unsurlan üzerinde durarak, asıl anlamını kavrayamadıklan için tenkid etmektedirler. Allah ve Alem: İbn Rüşd'ün ve Hegel'in felsefeleri Aııah'ın tabiatının ne olduğundan ziyade Aııah kavramı ve bu kavramın mahiyeti üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ancak, Aııah kavramı, her iki filozofa göre de, aıem kavramıyla anlaşılabilir. Kavram, sadece zihnı gerçekliği değil aynı zamanda ontolojik gerçekliği ifade ettiği için, her iki açıdan da Allah'ı ancak alemle ve insanla düşünebiliriz; Allah alemle vardır. Bunun için Hegel ve İbn Rüşd, her ikisi de "Dünya'iız, Allah Aııah değildir" demektedirler 7 Allah, yaratıcı olma bakımından, alemin hem şekli (form), hem 7. Hegel: Leçons sur la Philosophie de la Religion. Fransızca çev.: J. Gibelin, 1., kısım., 2. Baskı, Paris, J. Vrİn, 1971. s. 130. İbn Rüşd'te bu formül açıkça yoktur; fakat aynı fikir vardır. Bkz.: Quadıi (G.): La Philosophie Arabe dans I'Europe Medievale, des Origines il Averroes, Fransızca çevb R. Huret, Paris, Payot, 1960. s. 246.

ÇAOOAŞ BIR ıbn RÜŞDÇÜLÜK: ALMAN IDEALIZMI 25 "maddesi", hem de nedenidir; alem bütün bu yönleriyle, Allah'ın düşüncesi ve O'nun tezahürüdür. Ancak bu, ne İbn Rüşd'e ne de Hegel'e göre, Allah, tamamen aleme içkindir demek değildir. Allah kendinde, aynı zamanda alemden ayn ve ona aşkındır. Mutlak ruh, mutlak bir, mutlak cevher, mutlak kavram olarak Allah, kendinde vardır. Yaratıcı, vahyedici ve şahıs olan Allah, kendinde vardır. Yaratıcı, vahyedici ve şahıs olan Allah, düşüncesini Hegel'in tabiriyle Kendi-Başkası olarak, yani alem ve insan olarak gücü ve iradesiyle var eder. İbn Rüşd ve Hegel'e göre, şekil (form); birliğin, varlığın subjektif ve objektif ruhunun prensibidir. Madde, tikelliğin ve çokluğun prensibidir. Neden ise, Allah'ın irade ve gücünün ifadesi olarak varoluşun hareketinin prensibidir. Allah kavramı soyut ve metafiziksel bir kavram olarak düşünüldüğünde, her iki filozofa göre de Allah, çok basittir, saf düşüncedifll. Dolayısıyla kendi dışıyla ilişkisizdir. İşte bu anlamda Allah kendinden idrdk edilemez ve makul hale getirilernez9 Ancak Allah, Kendi-Başkası ile düşünüldüğünde idrak edilebilir ve bilinebilir. Her iki filozofa göre de tek ve mutlak cevher Allah'dır. Ancak bu cevher Spinoza'nınkinden farklı olarak kendinde ruhsal bir cevherdir; maddesel değildir. Madde doğrudan, Spinoza' da olduğu gibi Tannsal değildir; Allah değildir veya daha doğru bir ifade ile Allah'ın yayılımı değildir. İbn Rüşd ve Hegel'e göre Allah sadece öz (essence) olduğundan maddenin ilk bakışta Allah ile doğrudan özsel olarak ilişkisi kurulamaz. Ancak dolaylı bir ilişki kurulabilir. Bu da şudur: Allah kendi özü (essence) ile doğrudan bir yayılımla her şeyin özünü teşkil ettiği halde, bu yayılan özün belirlenmiş tikelliğini Allah'ın düşüncesi belirler. Allah'ın düşüncesi yayılmış özlere tikellik veren prensiptir ki, bu madde olarak algılanan şeydir. O halde madde, ilahi özün, ilahi düşünceyle belirlenmiş halidir. Hegel ve İbn Rüşd'e göre kendinde şey, bizzat düşünce ve fikir (idee) dir; bunun için de bu açıdan gerçek ile akli olanın, gerçek ile ruhi olanın, metafizikle mantığın tam bir ayniyeti sözkonusudur. Allah kendini bilirken dizisel ve ardarda olarak gerçeğin bütün şekillerini önce kendi düşüncesinde, sonra dünyada ve nihayet tarihte ortaya çıkaor. İşte bu ince nokta her zaman dikkatlice düşünülmediğinden hem İbn Rüşd, hem Hegel kendi zamanlaondan bugüne, bazılaonca dinsiz, ateist, materyalist, panteist, hatta mistik gibi nitelemelerle anılrnışlardır; buna karşılık bazılannca İbn Rüşd için gerçek bir müslüman, Hegel için de gerçek bir hıristiyan denmiştir. 8. Hegel: Leçons sur la Philosophie de la Religion. II. kısım. s. 37. 9. Hegel: Leçons sur la Philosophie de la Religion, III. kısım, s. 81-82.

26 MEHMET BAYRAKDAR Gerçek şu ki, Hegel ve İbn Rü~d'e göre ontolojik olarak, özleri aynı farklı iki gerçeklik vardır; fakat tek bir Akılolduğundan tek bir Düşünce vardır. Yani son lu ~eyler ile onların mutlak prensipleri arasındaki ilişki, akli bir indirgemede mutlak olan ilk prensiple ve onun zorunlu neticeleri arasında varolan ilişkiyle temelolarak aynıdır. Mutlak, düşüncesiyle kendi zıddını olu~turur; zıddında kendisi olarak görünür. Allah evren birliği içeriksel ve özsel bir birliktir, fakat şekil bakımından ayrılık vardır. Bu ikiliği, düşünen subjektif akıl, yani insan, analitik ve sentetik, totolajik ve çeli~meli olarak birler ve aynıleştirir. Akıl ve Gerçek: Hegel ve İbn Rü~d'ün en çok benzeştikleri noktalardan birisi de aklın veya zihnin gerçekle uygunluğudur, mutabakatıdır, Bu prensip, hem İbn Rüşd'ün hem de Hegel'in ontolojilerinin ve epistemolajilerinin temel prensibidir. Her akli olan gerçektir; her gerçek aklıdir. Burada her iki filozof ta da mantığın ontolojileştiğini görüyoruzıo, Zira her iki filozofa göre akıl; varlığı kuşatıcıdır; bu nedenle filozofun aklının varlık hakkındaki bilgisi varlığın gerçek bilgisidir. Bu da İbn Rüşd'ün ve Hegel'in panlojizmidir. Mucize: İbn Rüşd ve Hegcl'in dü~üncclerinin paralelolduğu bir konu da mucize konusudur. Her iki filozof da peygamberlerin gösterdikleri mucizeleri kabul etmektedirler. Konuyla ilgili fikir benzerliklerinin ilginç tarafı İbn Rü~d gibi Hegel, imanın mucizeye bağlı olmadığını; bu açıdan da düşünen insan için mucizelerin ona verebileceği pek fazla bir şeyi olmadığı gibi, onun imanını artırıcı bir katkısı da olmadığını söyler. Mucizeler bir kısım ~eyleri doğrularlar; zira onlar Hegel ve ıbn Rü~d'e göre Allah'ın gücünün doğal olayların a.kj~ınabir müdahalesidir". Her iki filozof da, dolayısıyla benzer fikirlerle, benzer cümlelerle mucizelerin hak olduğunu kabul ederler; ancak iman açısından çok fazla bir değere sahip olmadıklarını ifade ederler. Her ikisine göre de, mucizenin faili bizzat peygambarler değil, Allah'dır. İbn Rü~d, Hz. Muhammed'in mucize göstermediğini, bizzat Kur'an'ın mucize olduğunu söylerken, benzer bir vurguyu da Hegel, İsa'nın mucizlere karşı olduğunu ve Yahudileri ancak gördükleri zaman inanırlar şeklinde kınadığını belirtir. Teslis: Bir müslüman olarak İbn Rüşd zaman zaman hıristiyan kelfunıyla ilgili konular hakkında da konu~tuğunu görüyoruz; bunlardan birisi de teslistir, Teslis üzerinde durmasının nedeni, bu meselenin kendi- 10. Bu konuyla ilgili bkz. ıbn Rüşd: Posterior Analitik'in Tefsiri; Gatjel (H.): Logische Symbolik in Lateinischen Aristoteles-Averroes-Fassungen. Saarbrücken. 1979. i ı. Hegel: Leçons sur la Philosophie de la Religionn, III. kısım. s. ın-iro; bkz. Ayrıca, i. kısım, s. 46-209. ıbn Rüşd'üıı mucize ile ilgili giirüşleri için bkz.; Tahiifut, Ingilizce terc. S. van den Berg. London. 1954. s. 514-516, 527-52X: Commentary on Plato's Republic. Ingilizce terc. R. Lerner. Ithaca, 1974, s. R6.

ÇAGDAŞ BİR İBN RÜŞDÇÜLÜK: ALMAN İDEALİZMİ 27 sinden önce de müslümanlar arasında çok tartışılmış olması nedeniyle olduğu gibi, aynca İbn Rüşd'ün Endü1üs'te hıristiyanlarla içiçe yaşamasıdır. Birçok müslüman düşünürün aksine İbn Rüşd teslise ilk bakışta, doğrudan karşı çıkarak reddetmiyor. Teslisin, sıradan bir hıristiyanın inandığı gibi sözlük ve dogmatik anlamda anlaşılmaması gerektiğini söyler. Bunun sembolik bir anlam taşıdığını vurgulayarak, yorumlanma"ı gerektiğini savunnur. Şöyle der: "(Hristiyanıann) Allah'da olduğunu söyledikleri teslis sadece bizim zihinlerimizde olan bir farktır ve Allah' da böyle gerçek bir fark yoktur"ıı, Çok ilginçtir ki, teslis konusunda Hegel'de aynı şeyleri söylemektedir. Hegel teslis inancının başlangıçta hıristiyanlıkta olmadığını, bunun Yunan düşüncesinin, özellikle Yeni -Eflatuncu felsefenin etkisiyle Kilise Babalan devrinde hıristiyanlığa sokulduğunu söyler. Teslis, hıristiyan dogmasının ayrılmaz bir parçası haline geldiğinden doğrudan karşı çıkmak yerine, bunun asıl anlamını bulmak için felsefi olarak yorumlanması gerektiğini Hegel'de söyler. Bilindiği gibi, o bu yorumlan da yapard. Farklı konularla ilgili verdiğimiz bu örnekler de gösteriyor ki, Hegel ve İbn Rüşd arasında oldukça düşünce benzerlikleri vardır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Hegel doğrudan İbn Rüşd'ü hiç okumamış bile olsa, başlangıçta da belirtmeye çalıştığımız gibi farklı, dolaylı yollardan or.~1n etkilenmiş olduğu kuvvetle muhtemeldir. Verilen örneklerle ortaya konan ortak düşünceleri, her iki filozofun birbirinden bağımsız olarak dile getirebileceklerini de düşünebiliriz. Ancak bizim burada üzerinde durmadığımız fakat başkalan tarafından zaman zaman dikkat çekilen kulli ruh, ruhun cins olarak tekliği ve sayısal olarak çokluğu, akıl-nefis ayrılığı, Allah'ın delilleri gibi daha birçok konudaki benzerlikler dikkate alındığında, bunun sadece tesadüfle izillll bize pek makul gözükmemektedir. Hiç şüphesiz biz burada Hegel ve onun temsilcisi olduğu Alman idealizmini her yönüyle tamamen İbn Rüşdçü1üğe de indirgemek istemiyoruz. Demek istediğimiz, belirli felsefi konulardaki fikir benzerliklerinin ve aynlıkların ötesinde, temel felsefi konulara yaklaşımlarda ve ortaya konan genel tezlerde Alman idealizmi ve İbn Rüşdçülük arasında genel bir benzerliğin olduğu hususudur. 12. ıbn Rüşd: Tefsıru Maaba'da't-Tabi'a, Bouyges neşri. 1623, i1.8-9. Bir hıristiyan keliimcısı olmasına rağmen Sı. Thomas "De Potentia" adlı eserinde, ıbn Rüşd'ün sözkonusu eserinin Latince tercümesine müracaatla, onun bu sözünü onaylayarak, gerçekte Allah'ın tek olduğunu söyler. Cümlede geçen teslis kelimesi Latince çeviride çokluk anlamıyla karşılanmıştır. Ancak bu, ıbn Rüşd'ün düşüncesini pek fazla değiştirmemektedir. 13. Hegel: Leçons sur la Philosophie de la Religion, i. kısım, s. 46-47: aynca bkz. lll. Kısım. s. 5Y.R5.