AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU POLİTİKASI



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Ortadoğu Diye Bir Yer Var mı?

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Araştırma Notu 15/179

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Orta Asya daki satranç hamleleri

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,


INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş


ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART

Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2004 yılında 929 milyon Dolar olan değerli maden ve mücevherat ihracatımız, %62 artışla 2008 yılı sonunda 1.5 milyar Dolara ulaşmıştır.

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2017 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

BLOG ADRESİ :

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

YAPI MALZEMELERİ SEKTÖRÜ

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

2015 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Dünyanın meşhur su kanalı ve boğazları

DİYARAKIR DIŞ TİCARETİ 2014

2015 NİSAN DIŞ TİCARET RAPORU

EduValley TÜRK ÜNİVERSİTELERİ EĞİTİM FUARLARI FUAR TANITIM KATALOĞU. Tunus Cezayir. Filistin Ürdün. Bahreyn Kuveyt.

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

Devrim Öncesinde Yemen

KÖRFEZ DE SAVAŞ. KAZANIM : Körfez Savaşlarının Türkiye ye siyasi, Sosyal, Askeri ve Ekonomik etkilerini değerlendirir.

2015 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

TR 71 BÖLGESİ 2013 YILI İHRACAT RAPORU AHİLER KALKINMA AJANSI

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Aylık Dış Ticaret Analizi

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

2017 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

2014 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

Araştırma Notu 12/126

2008 Yılı. Petrol ve Doğalgaz. Sektör Raporu

ORTA DOĞUDA SİYASET KISAÖZET KOLAY AOF

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ALTIN MÜCEVHERAT. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

YAPI MALZEMELERİ SEKTÖRÜ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

2016 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: E-Posta: EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti

2015 MART DIŞ TİCARET RAPORU

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I. Öğretim Programı Müfredatı

T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ORTA DOĞU DA İSLAMIN SİYASALLAŞMASI VE DEMOKRASİ

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu

Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Ulusal Kümelenme Stratejileri Literatür Araştırması Raporu

T. C. KARACADAĞ KALKINMA AJANSI Diyarbakır Yatırım Destek Ofisi

Transkript:

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU POLİTİKASI Danışman Yrd.Doç.Dr. Metin AKSOY Hazırlayan Mustafa AYDIN KONYA - 2010

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı MUSTAFA AYDIN BİLİMSEL ETİK SAYFASI Öğrencinin Numarası 044229001003 Ana Bilim / Bilim Dalı ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Tezin Adı Yrd. Doç. Dr. Metin AKSOY AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU POLİTİKASI Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm. Öğrencinin imzası (İmza) Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU Adı Soyadı MUSTAFA AYDIN Öğrencinin Numarası 044229001003 Ana Bilim / Bilim Dalı ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Tezin Adı Yrd. Doç. Dr. Metin AKSOY AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU POLİTİKASI Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan AVRUPA BİRLİĞİNİN ORTADOĞU POLİTİKASI başlıklı bu çalışma../../.. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Ünvanı, Adı Soyadı Danışman ve Üyeler İmza Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ ii

İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİK SAYFASI...i YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU...ii İÇİNDEKİLER... iii ÖZET... vi SUMMARY... viii GİRİŞ...1 Çalışmanın Amacı...2 Çalışmanın Önemi...2 Çalışmanın Yöntemi...3 Çalışmanın Kapsam ve Sınırları...3 BİRİNCİ BÖLÜM ORTADOĞU KAVRAMI VE GENEL ÖZELLİKLERİ BİRİNCİ BÖLÜM AB NİN ORTADOĞU POLİTİKASININ TEMELLERİ 1.1. ORTADOĞU BÖLGESİ NİN TANIMI...5 1.2. ORTADOĞU BÖLGESİ NE DAİR GENEL İNCELEME...8 1.3. ORTADOĞU BÖLGESİ NİN GENEL YAPISI...8 1.3.1. Ortadoğu nun Dini Yapısı...9 1.3.2. Ortadoğu nun Ekonomik Yapısında Petrolün Payı...12 1.3.3. Ortadoğu nun Toplumsal Yapısı...14 1.3.4. Ortadoğu nun Siyasal Yapısı...18 1.3.5. Ortadoğu nun Stratejik Önemi...19 iii

İKİNCİ BÖLÜM AVRUPA BİRLİĞİ DIŞ POLİTİKASI VE ORTADOĞU İLE İLİŞKİLERİNİN TARİHİ 2.1. AVRUPA BİRLİĞİ NİN KURULUŞU...21 2.2. AB NİN DIŞ POLİTİKASI...34 2.2.1. Avrupa Dış Politikasının İçeriği...36 2.2.2. Avrupa Siyasi İşbirliğinden ODGP'ye Ortak Dış Politika...37 2.2.3. Avrupa Topluluklarının Dış Politikasının Temelleri...39 2.2.4. Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası nın İçeriği...43 2.3. AVRUPA VE ORTADOĞU İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ...49 2.3.1. Haçlı Seferleri İkinci Dünya Savaşı Arası Dönem...49 2.3.1.1. Doğu nun Batı Medeniyetine Katkıları...50 2.3.1.2. Doğu Üzerinde Batı Hâkimiyeti...51 2.3.2. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönem Ortadoğu-Avrupa İlişkileri...53 2.3.2.1. Ortadoğu da Arap Milliyetçiliği ve Güç Siyaseti...54 2.3.2.2. Süveyş Krizi ve Bölgede ABD-Sovyetler Birliği Üstünlüğü...55 2.3.2.3. Petrol Silahı ve Batı...57 2.3.3. Petrol Krizleri ve Batı Avrupa...59 2.3.4. Venedik Deklarasyonu, Avrupa-Arap Diyalogu ve Ortadoğu Barışı...60 2.3.5. Barselona Süreci...62 2.3.6. Essen Ve Seville Bildirileri...64 iv

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AVRUPA KOMŞULUK POLİTİKASI VE ORTADOĞU 3.1. AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU YA YÖNELİK DEMOKRASİ VE İSTİKRAR POLİTİKALARI...67 3.1.1. Ortadoğu Bölgesine Yönelik AB Politikasının Başlangıcı...67 3.1.2. AB nin Bölgede Demokrasiyi Geliştirme Teşebbüsleri...71 3.1.2.1. AB-KİM Diyalogu...72 3.1.2.2. İran ile Etraflı Diyalog...72 3.1.2.3. Yemen İle İşbirliği Anlaşması...73 3.1.2.4. Avrupa Komşuluk Politikası (European Neighbourhood Policy ENP)...73 3.2. KOMŞULUK POLİTİKASI NIN TEMELİ...76 3.3. AB NİN KOMŞULUK POLİTİKASI VE ORTADOĞU DA BÖLGESEL İSTİKRAR SORUNU...78 3.3.1. Avrupa Bütünleşmesi nin Komşu Bölgelerde Uygulanması...78 3.3.2. Liberalizasyona Meydan Okuma...81 SONUÇ...89 KAYNAKLAR...91 v

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı MUSTAFA AYDIN Öğrencinin Numarası 044229001003 Ana Bilim / Bilim Dalı ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Tezin Adı Yrd. Doç. Dr. Metin AKSOY AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU POLİTİKASI ÖZET AVRUPA BİRLİĞİ NİN ORTADOĞU POLİTİKASI Ortadoğu bölgesi gerek stratejik konumu, gerekse sahip olduğu petrol kaynakları bakımından dünyanın en zengin bölgesi olması nedeniyle ayrı bir öneme haizdir. Ortadoğu ikili ilişkiler, ticari ilişkiler ve çatışmaların odağındaki bölge olması dolayısıyla Avrupa Dış Politikalarında da üst sıralarda yer almıştır. Avrupa ve Ortadoğu arasındaki ilişkiler uzun bir tarihsel süreci kapsamaktadır. AB kuruluşundan bu yana demokrasi ve insan haklarına verdiği önemi belirtmiş ve bunun kendine ait içsel bir unsur halini alması için çabalamıştır. Uluslararası arenada etkin bir güç olmayı hedefleyen AB kendine ait içsel değerleri diğer ülkelere de yaymayı hedeflemektedir. Bu amaçla oluşturmuş olduğu Avrupa Komşuluk Politikası kapsamında AB ye komsu olan fakat üyelik perspektifi bulunmayan ülkelerde demokrasinin teşviki önemli bir unsurdur. Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ vi

Bu çalışma ile AB nin geçmişten günümüze Ortadoğu ilişkileri ve yakın dönemdeki komşuluk politikaları çerçevesinde Ortadoğu ya bakışı amaçlanmaktadır. Yapılan literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler yardımıyla araştırmanın amacına uygun ön çalışma ve anahat planı oluşturulmuştur. Bu plan çerçevesinde gerekli düzenlemeler süre yeterliliği göz önünde bulundurularak danışman gözetiminde yapılmaya çalışılacaktır. Bu araştırmada, günümüzde genişleme ve komşuluk politikaları ile öne çıkan Avrupa Birliği nin, artan şiddet olaylarına sahne olan Ortadoğu politikası ile sınırlandırılmıştır. Kuruluşundan bu yana demokrasinin önemine vurgu yapan AB, Avrupa Komşuluk Politikası kapsamında yer alan ülkelerde de demokrasiyi yaymayı hedeflemektedir. Sonuç olarak AB açısından özellikle genişleyen sınırlar ile birlikte güvenlik açısından öneme sahip olan Ortadoğu bölgesinde AB ye yakın rejimler oluşturulması önem taşımaktadır. Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ vii

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı MUSTAFA AYDIN Öğrencinin Numarası 044229001003 Ana Bilim/Bilim Dalı ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Tezin Adı Yrd. Doç. Dr. Metin AKSOY MIDDLE-EASTERN POLICY OF EUROPEAN UNION SUMMARY THE MIDDLE-EASTERN POLICY OF EUROPEAN UNION The Middle East is of great importance due to both its strategic position and by virtue of the fact that it is the riches region of the world in terms of its oil reserves. The Middle East also ranks high in European Foreign Policies as it is a region that is at the centre of bilateral relations, commercial relations and conflicts. Relations between Europe and the Middles East covers a long historical process. EU, since its inception, has emphasised the importance it lays upon democracy and human rights and endeavoured to make it an internal component of its nature. Intending to be an influential figure in international arena, EU aims to spread its internal values to other countries, too. Encouragement of democracy within the scope of European Neighbourhood Policy in countries that are neighbours of EU but do not have membership perspective is an important move. Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ viii

This study aims to investigate EU s relationships with the Middle East from past to present and its look on the Middle East within the framework of its neighbourhood policies. A preliminary examination has been conducted and an outline plan has been devised by the help of information obtained through review of the relevant literature. The required corrections will be made under the supervision of an advisor in accordance with this plan an so long as time limits allow. This study is limited to the policy of European Union, which is in the foreground today by virtue of its expansion and neighbourhood policies, concerning the Middle East, which is home to increasing cases of violence. EU, which has been emphasising democracy since its establishment, intends to spread democracy in countries that are included in the European Neighbourhood Policy. In conclusion, it is important for EU to help establish friendly regimes in the Middle East, which is important for EU in terms of security especially due to expanding borders. Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ ix

GİRİŞ Ortadoğu bölgesi gerek stratejik konumu, gerekse sahip olduğu petrol kaynakları bakımından dünyanın en zengin bölgesi olması nedeniyle ayrı bir öneme haizdir. Her ne kadar Hazar Denizi nde ve Orta Asya da yeni petrol kaynakları keşfedilmişse de, dünya petrol rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin bu bölgede bulunması, işleme maliyetinin düşük olması ve dünya doğalgaz rezervlerinin ise üçte birinden fazlasının Ortadoğu da bulunması bölgeyi cazip kılmıştır. Ortadoğu ikili ilişkiler, ticari ilişkiler ve çatışmaların odağındaki bölge olması dolayısıyla her zaman uluslararası bakımından dikkatleri üzerine çeken bir bölgedir. Bu bakımdan ABD, Rusya, Çin gibi büyük devlerin ilgisini çekerken Avrupa Dış Politikalarında da üst sıralarda yer almıştır. Avrupa ve Ortadoğu arasındaki ilişkiler uzun bir tarihsel süreci kapsamaktadır ve değişen uluslararası koşullar bu ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ortadoğu nun üzerinde bulunduğu coğrafya ve bu coğrafyanın sağladığı kaynaklar bölgenin önemini arttırmış ve Batılı güçlerin bölgeye olan ilgilerini canlı tutmalarına neden olmuştur. AB kuruluşundan bu yana demokrasi ve insan haklarına verdiği önemi belirtmiş ve bunun kendine ait içsel bir unsur halini alması için çabalamıştır. Uluslararası arenada etkin bir güç olmayı hedefleyen AB kendine ait içsel değerleri diğer ülkelere de yaymayı hedeflemektedir. Bu amaçla oluşturmuş olduğu Avrupa Komşuluk Politikası kapsamında AB ye komsu olan fakat üyelik perspektifi bulunmayan ülkelerde demokrasinin teşviki önemli bir unsurdur. Her şeyden önce AB, Büyük Okyanus ve Akdeniz gibi büyük denizlerle çevrili bir yarımada ve kenar ülkesi olduğu için yeterli bir sahaya ve sağlam bir coğrafi bütünlüğe sahiptir. AB nin, Avrupa Birleşik Devletleri ne dönüşmesi halinde bölgesel güç olmaktan ziyade küresel bir güç olacağı çokta uzak bir ihtimal değildir. Bunun yanında günümüzde petrol ve doğalgaz gibi hammadde kaynaklarının stratejik önemi bilindiğinden AB petrole olan gereksiniminden dolayı Orta Doğu ile yakından ilgilenmek durumundadır. Bununla bağlantılı ola- 1

rak Akdeniz, Avrupa nın ham petrol ve diğer hammaddeleri temin ettiği taşıma yoludur. Ayrıca Akdeniz bölgesinde siyasi istikrarsızlığın artması göç dalgalarıyla ilk olarak AB yi etkilediği için AB, hem Akdeniz hem de Orta Doğu bölgesiyle yakından ilgilenmek durumundadır. Çünkü özellikle 11 Eylül sonrası dünya Avrupa nın askeri güç sonrasında demokratikleşme ve ekonomik kalkınma ekseninde kurduğu bir medeniyet vizyonuyla, Amerika nın askeri güç, salt güvenlik ve tek taraflı önleyici savaş teorisi ekseninde kurduğu bir dünya liderliği vizyonu arasındaki gittikçe artan bir farklılaşmayı ve kırılmayı simgelemektedir. Çalışmanın Amacı Geniş bir coğrafyayı içine alan Orta Doğu Bölgesi tarih boyunca Batılı Devletler için önemli bir bölge olagelmiştir. 11. Yüzyılda Haçlı Seferleri ile başlayan Doğu ve Batı etkileşimi, Batı nın Kudüs ü hâkimiyet altına almak istemesinden dolayı dinsel temellere dayanmıştır. Bunu takip eden süreçte Doğu ve Batı arasındaki ticaret farklı iki kültürün birbirini tanımasında önemli bir rol üstlenmiştir. Bu etkileşim zamanla kendisini bilim, felsefe ve edebiyat alanında da göstermiştir. İlk milenyumun sona ermesinin ardından Osmanlı Devleti Ortadoğu da egemen güç konumuna gelmiştir. Ticaret yollarının Osmanlı Devleti nin kontrolünde bulunması ve daha sonra da bölgenin sahip olduğu zengin yeraltı kaynakları Avrupa-Ortadoğu ilişkilerinin daha karmaşık ve çatışmacı bir hal almasında etkili olmuştur. İlerleyen zamanla birlikte AB nin komşuluk politikaları çerçevesinde Ortadoğu politikasının hangi doğrultuda olacağı da netlik kazanmıştır. Bu çalışma ile AB nin geçmişten günümüze Ortadoğu ilişkileri ve yakın dönemdeki komşuluk politikaları çerçevesinde Ortadoğu ya bakışı amaçlanmaktadır. Çalışmanın Önemi 1990 ların başında yaşanan Birinci Körfez Savası nda Avrupa nın kolektif bir tutum sergileyememesi AT ye Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerini kapsayan, olası krizleri engelleyecek siyasi ve ekonomik ortaklığa yönelik politikalar üretmesi gerektiğini açıkça göstermiştir. Yenilenmiş Akdeniz Politikası, bu düşüncenin bir sonucu olarak ortaya 2

çıkmıştır. 1995 yılında başlatılan Barselona Süreci, siyasi işbirliği ve güvenlik, ekonomi ve finans alanlarında işbirliği, sosyal, insani ve kültürel işbirliği olmak üzere üç ana konu üzerine temellendirilmiş, ortak ülkelerle yapılan iki taraflı antlaşmalarla şekillendirilmiştir. Fakat 2005 yılına gelindiğinde Barselona Süreci nin tarafların beklentilerini karşılamadığı görülmüş ve süreç başarısızlıkla sonuçlanmıştır. AB, 2004 yılında Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini kapsayan genişlemesiyle birlikte yeni komsulara sahip olmuştur. Barselona Süreci nin beklentileri karşılamaması, AB nin bölgede AB norm ve standartlarına yakın rejimler oluşturma isteğine uygun olarak daha etkin politikalar geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bunun sonucunda ortaya Avrupa Komşuluk Politikası çıkmıştır. Avrupa Komşuluk Politikası, politika kapsamındaki ülkeler için AB ye üyelik perspektifi taşımamaktadır. Söz konusu politikanın araçları arasında ortak ülkeden yerine getirmesi beklenen öncelikleri kapsayan Eylem Planları ve politikanın finansmanını sağlamaya yönelik Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Aracı yer almaktadır. Avrupa Komşuluk Politikası na temel oluşturan unsurlar ise uyum, işbirliği ve koşulluktur. Çalışmanın Yöntemi Yapılan literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler yardımıyla araştırmanın amacına uygun ön çalışma ve anahat planı oluşturulmuştur. Bu plan çerçevesinde gerekli düzenlemeler süre yeterliliği göz önünde bulundurularak danışman gözetiminde yapılmaya çalışılacaktır. Çalışmanın Kapsam ve Sınırları Bu araştırmada, günümüzde genişleme ve komşuluk politikaları ile öne çıkan Avrupa Birliği nin, artan şiddet olaylarına sahne olan Ortadoğu politikası ile sınırlandırılmıştır. 3

BİRİNCİ BÖLÜM ORTADOĞU KAVRAMI VE GENEL ÖZELLİKLERİ BİRİNCİ BÖLÜM AB NİN ORTADOĞU POLİTİKASININ TEMELLERİ 1.1. ORTADOĞU BÖLGESİ NİN TANIMI Ortadoğu kavramının, Şark (Doğu) ve Yakındoğu (Near East) kavramları gibi Batı merkezli ve subjektif bir kavramlaştırmanın ürünü olarak ortaya çıktığı ve kullanım sahasına girdiği söylenmektedir. Bu kavramlaştırmayı doğuran ana bakış, özellikle İngiltere ve Fransa nın Avrupa yı dünyanın merkezi olarak kabul eden ve dünyanın Avrupa nın doğusunda kalan bölgelerini bu merkeze olan uzaklıklarına göre yakındoğu, ortadoğu ve uzakdoğu şeklinde kategorize eden bakışlarıdır. 1 İkinci Dünya Savaşı ndan sonra bilimsel çalışmalarda ve uluslararası siyasette giderek kullanımı yaygınlaşan Ortadoğu (Middle East; Moyen Orient; Eş-Şarku l-evsat) kavramını ilk defa 1902 yılında Amerikan deniz tarihçisi ve strateji uzmanı Alfred Thayer Mahan, National Review de yayınlanan ve Basra Körfezi nin önemini ele aldığı The Persian Gulf and International Relations başlıklı yazısında Arabistan ile Hindistan arasındaki bölgeyi ifade etmek için kullanmıştır. Yüzyılın başlarında Basra Körfezi nin stratejik önemi ve bu bölgede Alman İmparatorluğu, İngiltere ve Rusya nın nüfuz mücadelelerini anlatmaya çalışan A.T. Mahan, jeostratejik bir konsept dahilinde kullandığı Ortadoğu (Middle East) kavramı ile, Süveyş ten Singapur a kadar uzanan deniz yolunun bir bölümünü koruyan ve kesin şekilde sınırlarını belirtmediği bir bölgeyi anlatmaktadır. 2 Mahan ın ardından İngiliz gazetesi The Times in dış politika editörü Valentine Chirol, Tahran muhabiri imzasıyla, Basra Körfezi nin stratejik önemini, Almanya nın inşa etmeye çalıştığı Bağdat demiryolunun Basra ya kadar 1 2 Davut Dursun, Ortadoğu Neresi? Subjektif Bir Kavramın Anlam Çerçevesi ve Tarihi, Stradigma, Sayı:10, Kasım 2003, s.1 Marwan R. Buheiry, The Formation and Perception of the Modern Arab World, New Jersey: The Darwin Press, 1989, ss.160-162 5

uzatılmasının İngiltere nin bölgede ve Asya daki çıkarlarına vereceği zararları anlattığı birkaç yazısına Ortadoğu nun Problemleri başlığını koyarak kavramı Basra Körfezi bölgesini anlatmak için kullanmış ve kavramın benimsenmesine katkıda bulunmuştur. Mahan ve Chirol un İngiliz diline kazandırdıkları Ortadoğu kavramı asrın başlarında sözlüklere girerken kitap adlarında da görülmeye başlanmıştır. Angus Hamilton 1909 yılında Londra da yayınladığı Problems of the Middle East adındaki kitabı ile kavramı bilim dünyasına taşıyarak Basra Körfezi bölgesinin İngiltere nin uluslararası menfaatleri ve sömürgeci devletler arasındaki rekabet çerçevesindeki önemini anlatmıştır. Aynı yıllarda Hindistan da Kral naibi olan Lord Curzon, ilk defa 1911 de Hindistan a yakın yerleri ifade etmek için resmi konuşma ve belgelerde Ortadoğu kavramını kullanarak ona yarı resmi bir nitelik kazandırmıştır. 3 Birinci Dünya Savaşı ndan sonra Ortadoğu kavramı resmiyet kazanmıştır. İngiltere hükümetinde Sömürgeler Bakanlığı bünyesinde Middle Eastern Department adıyla bir idari teşkilatın oluşturulmasıyla söz konusu resmiyet gerçekleşmiştir. Bu arada İngiltere deki Coğrafi Adlar Daimi Komisyonu (Permenant Commission on Geographical Names) adlı kuruluş, Yakındoğu yu sadece Balkanları ifade edecek şekilde yeniden tanımlarken, Ortadoğu kavramını da Türkiye, Mısır, Arap Yarımadası, Körfez bölgesi, İran ve Irak ı kapsamına alacak şekilde yapılandırmıştır. Böylece 20. yüzyılın başlarında İstanbul Boğazı ndan Hindistan ın doğu kıyılarına kadar uzanan bölge Ortadoğu olarak isimlendirilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Kahire merkezli, Middle East Air Command adıyla bir birim oluşturulmuş ve İngiltere nin bölgedeki mandaları olan Filistin, Mavera-i Ürdün ve Irak ın yanı sıra Aden ve Malta da buranın kontrolüne verilmiştir. Daha sonra İran ve Eritre de bu komutanlığın kontrol alanına dahil edilmiştir. 4 3 4 Roderic H. Davison, Where Is The Middle East, Foreign Affairs, Vol. 38, 1960, s.668 Davison, a.g.e., ss.669-671 6

İkinci Dünya Savaşı ndan sonra Ortadoğu kavramının kullanımı, özellikle Anglo Sakson etkisindeki yerlerde hem sivil ve akademik çevrelerde hem de resmi alanlarda yaygınlaşırken Yakındoğu nun kullanımı giderek gerilemiştir. 5 Ancak Ortadoğu kavramının ifade ettiği coğrafi bölge hakkında farklı yorumlar ortaya çıkmıştır. Kimi yaklaşımlarda Ortadoğu kültürel bir alan olarak düşünülmüş, Fas tan Endonezya ya kadar uzanan ve İslam kültürünün hakim olduğu bölge Ortadoğu olarak ifade edilmiştir. Bazı tanımlarda ise ırk unsuru ön plana çıkarılarak, Arapların hakim unsur olduğu bölgeyi anlatmak için Türkiye, Afganistan, İran gibi ülkeler Ortadoğu kavramından dışlanmıştır. 6 Ortadoğu kavramının kapsamının belirsizliği ve kullananların kapsamı istedikleri gibi geniş veya dar tutmalarına imkan vermesi bu kavramın kullanımını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle kavramın belirsizliğini ortadan kaldırmak için bu kavramla birlikte oluşturulan farklı terkiplerin tercih edildiği dikkat çekmektedir. Bunlardan Kuzey Afrika ve Ortadoğu (North Africa and Middle East) kavramı en çok kullanılanıdır. Merkezi Londra da bulunan Europa Publications Limited in yayınladığı yıllıklardan birinin adı The Middle East and North Africa dır. Bu yıllıkta Atlas Okyanusundan Pakistan a kadar uzanan coğrafi bölgedeki ülkelere yer verilmektedir. Bunun yanında bazı yayınlarda ve kuruluşlarda Near and Middle East şeklinde bir kullanıma rastlamak mümkündür. Amerika Birleşik Devletleri ndeki National Geographic Society bölge ülkelerini kapsayan haritaya Yakın Doğu Ülkeleri adını vermektedir. 7 Davutoğlu na göre; Ortadoğu, coğrafi bir tanım olmaktan çok kültürel niteliği ön planda olan bir jeokültürel tanımlama olma özelliğine sahiptir. Bu bakış açısıyla Ortadoğu, en dar şekliyle Mısır dan İran a uzanan Nil ve Mezopotamya havzalarının arası için, en geniş şekliyle de Atlantik ten Ganj havzasına kadar uzanan coğrafi bölge için kullanılan tanım olup aynı zamanda jeokültürel olarak İslam kimliğini, 5 6 7 Dursun, a.g.m, s.2 Davut Dursun, Ortadoğu Neresi, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995, s.16 Davison, a.g.e., ss.669-671 7

jeoekonomik kaynak alanı olarak petrolü, fiziki olarak bozkır ve çöl iklimini, stratejik olarak Avrasya yı çevreleyen kenar kuşağın merkez hattını ifade etmektedir. 8 AB için ise Ortadoğu kavramı genellikle Akdeniz ile birlikte ele alınmıştır. Konu ile ilgili kaynakların çoğunda da Avrupalı yazarların benzer şekilde Akdeniz ve Ortadoğu (Mediterranean and Middle East) ya da Orta Doğu ve Kuzey Afrika (Middle East and Nort Africa) ifadelerini kullandığı görülmektedir. 1.2. ORTADOĞU BÖLGESİ NE DAİR GENEL İNCELEME Dünyanın en eski kültür ve yerleşim merkezlerinden birisi olan Ortadoğu Bölgesi, insanlık tarihi boyunca önemini korumuş ve tarih sahnesi içinde birçok mücadelenin odak noktası olmuştur. Ortadoğu terimini geliştiren ilk olarak İngiltere olmuş, kavram Türkiye, Kıbrıs, İsrail ve İran ile birlikte Arap Devletleri nin oluşturduğu sınırları açıklamak için kullanılmıştır. ABD ise Yakın Doğu kavramım geliştirmiş ve bu kavram ile İsrail ve İsrail e komşu ülkeleri kastetmiştir. 9 II. Dünya Savaşı ndan sonra Ortadoğu Mezopotamya toprakları ile birlikte Mezopotamya evresindeki ülkelerin topraklarını anlatan bir kavram haline gelmiştir. 10 İngiltere tarafından Ortadoğu kavramı geliştirildikten itibaren Ortadoğu nun hangi alanları kapsadığı da tartışılmaya başlanmıştır. Ortadoğu ile ilgili çalışmalarda Ortadoğu olarak adlandırılan bölgenin değişiklik arz ettiği görülmektedir. Ortadoğu, bölge insanlarının etnik yapılarına göre mi, bölgenin stratejik kaynaklarının özelliklerine göre mi yoksa genel anlamda bölgede bulunan İslam toplumları ile mi açıklanacaktır. Ortadoğu ile ilgili en çok tartışılan konu burasıdır. 1.3. ORTADOĞU BÖLGESİ NİN GENEL YAPISI Genel yapı olarak Ortadoğu devletleri despotik yönetimler tarafından yönetilen ve petrol geliri birinci sırayı alan devletlerdir. Bölgede yaklaşık olarak 350-400 milyon insan yaşamaktadır. Çöl ortamlarında 8 9 10 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, Küre Yayınları, İstanbul, 2001, s.324 Gamze Güngörmüş Kona, Ortadoğu'nun Yeni Sınırları, Görüş, İstanbul, Temmuz, 2003, s.16. Memiş, a.g.e, s.8, 8

daha az nüfus yoğunluğu olmasına rağmen kıyı şeritleri ve büyük kentlerde yoğunluk artmaktadır. Eğitim seviyesi oldukça düşüktür. Bölgenin genelinde okuma yazma oranı oldukça azdır. 11 1.3.1. Ortadoğu nun Dini Yapısı Uluslararası sistemde Ortadoğu nun bu kadar önem arz etmesini sadece zengin yer altı kaynakları ve stratejik konumu ile açıklamanın yetersizliği ortadadır. İnsanlığın büyük kısmının sahip olduğu inanç sistemi olan üç semavi dinin Ortadoğu menşeli olması bölgeye ayrı bir değer katmaktadır. Örneğin Kudüs hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar, hem de Yahudiler için kutsal mekanlardan birisidir. Hıristiyanlar Kudüs te Hac yapmaktadır; Yahudilerin meşhur Ağlama Duvarı Kudüs tedir. Müslümanların da ilk kıblesidir Kudüs. Bu gibi nedenlerden dolayı Ortadoğu her üç dinin mensupları için müstesna bir bölgedir. Özellikle Kudüs gibi üç din tarafından kutsal kabul edilen bir yerin Ortadoğu da olması bölgeye ayrı bir mistik boyut katmaktadır. Bundan dolayı özellikle Kudüs bölgesi sırf dinsel amaçlardan kaynaklanan bir çok mücadeleye sahne olmuştur. Bölgede egemen olan dinler Yahudilik, İslamiyet ve Hıristiyanlıktır. 12 a.yahudilik Ortadoğu nun ilk tarihini insanlığın atası Hz. Adem den başlatmak gerekmektedir. Bölgenin bilinen yazılı tarihi ise İsrail Peygamberlerinin gelişi ile başlar. Ortadoğu da, şimdiki Filistin topraklarında Kenanlılar yaşamaktadır. Bölgede Yahudi varlığı M.Ö. 1300 lerden itibaren görülmektedir. M.Ö. 1300 lü yıllarda Hz. Musa önderliğinde Yahudiler Firavundan kaçıp Ölü Deniz kıyılarına yerleşmişler, ardından Hz. Musa nın ölümünden sonra Kenan Devletini işgal etmişlerdir. M.Ö. 586 yılında Babilliler M.Ö. 928 yılında ikiye bölünmüş olan İsrail in kuzeyini işgal edip Yahudileri sürgün etmişlerdir. Yahudi diasporasının da bu tarihten itibaren başladığı görülmektedir. 13 11 12 13 Memiş, a.g.e., s.54-55. Ömer Turan, Medeniyetlerin Çatıştığı Nokta Ortadoğu, Yeni Şafak Gazetesi Yayını, İstanbul, 2003, s.18 19 Süleyman Özmen, Ortadoğu 'da Etnik, Dini Çatışmalar ve İsrail, 1Q Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2001, s.28-29 9

Sürgün edilen Yahudiler Mezopotamya bölgesine yerleştiler. M.S. 70 yılında bölgeyi işgal eden Romalılar Süleyman Mabedini yıktılar ve Yahudileri dünyanın dört bir yanına sürgün ettiler. Sürgün edilmeleri Kudüs Edebiyatını doğurmuştur. Bu edebiyat sonraları Ortadoğu yu derinden etkileyecek Siyonizm e kaynaklık etmiştir. Bölgede İslam hakimiyetinin tesis edilmesinden sonra Müslümanların egemenliği altında kalan Yahudilerin refah seviyelerinin arttığını, ancak Kuzey Afrika ya, oradan da İspanya ya göç eden Yahudilerin bu kadar şanslı olmadığını görüyoruz. Zamanla Yahudiler Müslümanların kendilerine gösterdikleri hoşgörüyü unutup, Hıristiyanlarla ittifak kurmuşlar ve ittifak Gırnata nın düşmesi ile geçersiz sayılmıştır. Bundan soma Yahudiler Hıristiyanlık dinini seçmek veya ölüm arasında seçime zorlanmışlar, onlara yardım yine bir İslam devletinden, Osmanlı Devletinden gelmiştir. Yahudiler Osmanlı Devletine sığınmışlar, başta Selanik ve İstanbul olmak üzere devletin diğer bölgelerine yerleştirilmişlerdir. Yine Yahudiler kendilerine gösterilen bu iyi niyete karşılık Osmanlı Devletinin yıkılma sürecinde devleti parçalayabilmek için her şeyi yapmışlar, özellikle devlet yıkılırken bir de Siyonizm i devletin başına bela etmişlerdir. Siyonizm düşüncesinin ortaya çıkması iki tarafı iyice karşı karşıya getirmiş, Müslüman ve Yahudi halklar arasındaki huzur ve güven ortamı tamamen ortadan kalkmıştır. Müslüman-Yahudi gerginliği İsrail in kurulmasından sonra daha da keskin hale gelmiştir. 14 b. Hıristiyanlık Günümüz modern batı dünyasının inanç sistemini oluşturan Hıristiyanlığın çıkış noktası yine bu coğrafyadır. Hz. İsa Roma İmparatorluğu içinde ayrı bir statüsü olan Filistin topraklarında doğmuştur. Vahiy burada gelmiş ve Hıristiyanlık ilk olarak buradan yayılmaya başlamıştır. Yahudilerin kışkırtması ile burada çarmıha gerilmiştir veya gökyüzüne kaldırılmıştır. Hz. İsa nın üç yıl gibi kısa peygamberlik süresinden sonra Hıristiyanlık Roma içerlerine kadar hızla yayılmış, 14 Turan, a.g.e, s.20-21 10

Roma nın tamamen Hıristiyanlaşmasını sağlamıştır. Hıristiyanlık içinde yaşanan ayrışmalar Hıristiyanlığı değişik mezheplere ayırmıştır. Bölgede Müslümanlığın ortaya çıkması ve bütün Ortadoğu yu egemenliği altına alması ile Hıristiyanlar huzur ve refah ortamına kavuşmuşlardır. Yüzyıllar süren barış ortamı Osmanlı Devletinin yıkılma sürecinde bozulmuştur. Özellikle Balkanlardaki yaşayan Hıristiyanların tedhiş hareketleri iki tarafın ilişkilerinin bozulmasına neden olmuş, bu durum Ortadoğu bölgesinde yaşayan Hıristiyanları da etkilemiştir. Kurulan örgütler işi padişah Abdülhamit e suikasta kadar götürmüşlerdir. Yaşanan bu şiddet olayları huzur ortamını tamamen bozmuştur. 15 Ortadoğu da Hıristiyan azınlıklar varlıklarını sürdürmektedir. Kiptiler Ortadoğu Hıristiyanlarının en büyük kesimini oluşturur ve Mısır nüfusunun %9 nu oluştururlar. Nüfus oranlarının azlığına rağmen Ortadoğu yu yorumlayabilmek için bölge Hıristiyanlarının göz önünde tutulması gerekmektedir. 16 c. Müslümanlık Ortadoğu daki üç büyük dinin en son ortaya çıkanı ve nüfus bakımından en güçlü olanı İslamiyet tir. İslam Dininin Peygamberi Hz. Muhammed 571 yılında Mekke de doğmuş, 40 yaşındayken ilk vahiy gelmiş, özellikle Hicret yılı 622 ve Hz. Peygamberin vefat tarihi 632 yılları arasında İslamiyet hemen hemen tüm Arap yarımadasına hakim olmuştur. 17 Halife Ömer zamanında Suriye,Irak ve Mısır alınmış, İslam orduları İran içlerine, Kafkasya ya kadar ilerlemiştir. 1071 yılında Müslümanlığı kabul etmiş olan Türklerin Anadolu ya girmesi ve İstanbul un 1453 te Fethedilmesi ile Ortadoğu tamamen İslamiyet egemenliği altına girmiştir. Peygamberin vefatından yaklaşık 1400 sene geçmesine rağmen bölgede %95 gibi bir oranla Müslümanlık egemen bulunmaktadır. İslam ın ilk yıllarında yaşanan Kerbela gibi olaylar Müslüman- 15 16 17 Turan, a.g.e, s.24-26. Turan, a.g.e, s.26 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Cilt I, Çağ Yayınları, İstanbul, 1992, s.191. 11

ları üç ana gruba bölmüştür. Sünniler, Şiiler ve Hariciler. Haricilerin hemen hemen etkinliklerini tamamen yitirdiği günümüzde hala Sünni - Şii ihtilafı sürmektedir. 18 1.3.2. Ortadoğu nun Ekonomik Yapısında Petrolün Payı Ortadoğu da petrolün ilk kullanımı Sümerler, Asurlular ve Babilliler zamanından başlar. Mezopotamya halkları petrolü yüzeye sızmasından dolayı tanımışlar ve beş bin yıl önce Fırat Irmağı kıyısında bulunan ve bugün Irak sınırları içinde bulunan Hit başlıca üretim merkezi olmuştur. 19 Herodot M.Ö. 450 de Tunus ve Yunan adalarında petrol sızıntılarından bahseder. Bu ilk dönemlerde petrol hastalıklarda ilaç olarak su yalıtım malzemesi olarak savaşlarda yakıcı madde olarak kullanılmıştır. 20 Hristiyanlığın ilk dönemlerinde de Araplar ve Persler ham petrolü damıtarak aydınlatma gibi çeşitli amaçlar için kullanmışlardır. Petrol ayrıca gemilerde yakıt malzemesi olarak da kullanılmış ve Ortaçağ da Latince olarak petroleum adını almıştır. Petrol geniş anlamda da ilk kez Rusya da damıtılarak kullanılmaya başlanılmış, Sanayî Devrimi ile de petrolün daha ucuz yollarla ve yeni kaynaklardan bulunması yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Böylece petrol diğer yakıtların yerini alarak stratejik önem kazanmıştır. 21 Ortadoğu da aşiret yapısının hâkim olması ve aşiretlerin petrol üretiminin başlaması ile uyuşmazlığa düşmeleri, büyük petrol üreticilerinin bu petroller üzerinde kontrol kurmalarını kolaylaştıran bir etken olmuştur. Petrol zengini bir ülke olan Irak, 1990 yılında ihracatının % 99 unu petrolle sağlamıştır. İhracatta bu oran petrole bağımlılık açısından Suudi Arabistan dan daha yüksektir. Irak, Kuveyt i işgali ile dünya petrol rezervlerindeki payını % 9.9 dan, % 19.3 e çıkarmayı hedeflemiştir. Ortadoğu petrolü Avrupa ve Asya nın enerji ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü karşılamaktadır. Batı Avrupa da tüketilen petrolün 18 19 20 21 Doğuşdan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınlan, İstanbul, 1992, Cilt II- III-IV, s.201 Halime Gökçe, Petrolün Kanlı Tarihi, Gerçek Hayat Dergisi, Sayı:124, Mart 2003, s.1 Genel Olarak Petrol www.istanbul.edu.tr-genelolarakpetrol (20.02.2009) Beril Dedeoğlu, Ortadoğu Üzerine Notlar, İstanbul, Derin Yayınları, 2002, s.3 12

%75 i, Japonya da tüketilen petrolün %90 ı Ortadoğu dan karşılanmaktadır. Bu stratejik özellik Ortadoğu yu büyük güçlerin mücadele merkezi haline getirmiştir Petrol bulunmadan önce iktisadi yapısı tarım ve hayvancılığa dayalı olan Suudi Arabistan ın petrol bulunduktan sonra ekonomisinin petrole dayalı hale geldiği görülmektedir. Elinde tuttuğu bu büyük rezerv ile hem OPEC, hem de dünya piyasalarında fiyat belirlemede etkinliği bulunmaktadır. Nitekim 1977, 1979, 1981 ve 1985 yıllarında OPEC in diğer üyelerine yaptığı baskılarla Batılıların istediği fiyatları kabul ettirebilmiştir. 22 Petrol üretimi ile Suudi Arabistan oldukça yüksek bir refah seviyesi yakalamış ve OPEC in güçlü üyelerinden birisi haline gelmiştir. Diğer gelir kaynakları oldukça az ve ülkenin kendi ihtiyaçlarına cevap veremeyecek durumdadır. Ortadoğu ülkelerinden Suudi Arabistan dünya rezervinin yaklaşık %25-26 sını elinde bulundurmaktadır. Ülkenin %2 si tarıma elverişlidir. Petrolden sağlanan gelir ile petrokimya, çimento, çelik ve inşaat sektöründe gelişmeler kaydedilmiştir. Diğer devletlerden her yıl Suudi Arabistan a gelen hacılar ise ülkenin diğer bir gelir kaynağıdır. 23 Suudi Arabistan gibi Irak ın ekonomisi de petrole dayanmaktadır. Yaklaşık 5.12 milyar ton olarak tahmin edilen rezervi ile dünya petrol rezervinin yaklaşık %9 unu elinde bulundurmaktadır ve ülkede ayrıca zengin doğalgaz kaynakları da vardır. 1980 yılı rakamlarına göre yıllık petrol üretimi yaklaşık 138 milyon tondur. Petrol yoğun olarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye civarından sağlanmaktadır. Bölge ülkelerinin genel ekonomisi petrol etrafında dönmektedir. Bölgenin petrol rezervinin dünya rezervinin %65 ini kapsaması bölgeyi petrol zengini hale getirmiştir. Bölgenin başka kayda değer bir gelir kaynağı bulunmamaktadır. Ortadoğu ülkeleri genellikle tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomi oluşturmuşlardır. Sanayileşme azdır. Bundan dolayı devletler genelde sanayi ürünlerini dışarıdan alırlar. 22 23 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Cilt 13, Çağ Yayınlan, İstanbul, 1993, s.407-408. Tufan Karaaslan, Ortadoğu'nun Coğrafyası, Atlas Kitabevi, 3. Baskı, 1998, Konya, s.54-55. 13

Kuveyt gibi istisnalar bulunsa da bölge ülkelerinde kişi başına düşen milli gelir genel olarak düşüktür. 24 1.3.3. Ortadoğu nun Toplumsal Yapısı Ortadoğu nun nüfusu hiçbir zaman tam olarak tespit edilememiştir. Kıbrıs dâhil olmak üzere Ortadoğu nun toplam nüfusu BM istatistiklerine göre 1940 lı yıllarda yaklaşık 56 milyon iken, 1980 lerde 178 milyon ve 1990 larda ise yaklaşık 241 milyondur. Günümüzde ise nüfus 311 milyon civarındadır. Ortadoğu bölgesinde nüfus artışları 1,7 lik bir oranla dünya genelinden yüksektir. Ancak bölgede yaşanan savaşlar ve çatışmalar Ortadoğu ülkelerindeki nüfus artışlarını belirsiz hale getirmiştir. 25 İran ise nüfus olarak Körfez Bölgesi nin en kalabalık ülkesi durumundadır. Etnik bakımdan Arap olmayan tek Körfez ülkesidir. İran ın en büyük etnik grubunu Farslar oluşturmaktadır. Nüfusun yaklaşık % 50 sini oluşturan Farslardan sonra ise yaklaşık % 25 ini oluşturan Azeri Türkleri gelmektedir. Bunlara Afşarlar, Kaşkay ve Şahsevenler de eklenirse Türklerin nüfus oranları % 30 u geçmektedir. İran da Türkiye ve Irak sınırında yaşayan Kürtlerin oranı yaklaşık %10 dur. Azeri Türklerinin çoğunluğu Şii olmasına karşın Kürtlerin çoğunluğu Sünni dir. Toplam nüfusun yaklaşık % 4 ünü ise Araplar oluşturmaktadır. Dinsel olarak % 2 oranında Hristiyan, Yahudi, Bahaî ve Zerdüşt bulunmaktadır. Hristiyanlar arasında Ortodoks Ermeniler en büyük gruptur. Hâlihazırda ülkenin en büyük kısmını oluşturan Şiilerin 1979 Devrimi ile birlikte yönetimde mutlak egemenliği bulunmaktadır. Sünniler ise rejim açısından ciddî bir tehdit oluşturmamaktadır. 26 Irak ta ise nüfusun %96 sı Müslüman dır. Şiiler % 60 ve 2003 tahminlerine göre yaklaşık 25 milyon olan sayıları ile en büyük gruptur. Yoğun olarak yaşadıkları yerler ise Basra, Kerbela, Necef ve Kazımeyn dir. İran da 1979 Devriminin olması, Irak taki Şii grupları daha önemli hale getirmiştir. İran, devrimden sonra Irak Şiileri ile sürekli 24 25 26 Memiş, a.g.e, s.60-61 Ramazan Özey, Dünya Denkleminde Ortadoğu Ülkeler-İnsanlar-Sorunlar, İstanbul, Öz Eğitim Yayınları, 1997, s.51 56 Arı, Irak, İran ve ABD, s.109 110 14

temas halinde olmuş, önderleri Saddam tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Irak ta Sünniler ise sayıca az olmalarına rağmen Osmanlı Devleti nin son dönemleri de dâhil olmak üzere sürekli iktidar olmalarından dolayı en etkin gruptur. Sünnilik Türkmenler, Kürtler ve bir kısım Araplar arasında yaygındır. Ülke nüfusunun % 75 ini Araplar oluşturmaktadır. Araplar daha çok ülkenin güney bölgelerinde yaşamaktadır. Araplardan sonra gelen en büyük etnik grup ise Kürtlerdir. Kürtlerin daha çok yaşadıkları yerler ülkenin kuzey kısımlarıdır. Kürtler rejime karşı direnişlerini uzun yıllar Molla Mustafa Barzani önderliğinde yürütmüşler, Mustafa Barzani nin 1979 da ölmesi ile yerine oğlu Mesut Barzani geçmiştir. Diğer bir Kürt grup ise 1975 de Mustafa Barzani nin hareketinin başarısız olmasından sonra kendisinden ayrılan sol bir grubun oluşturduğu ve günümüzde Irak Devlet Başkanı olan Celal Talabani nin bir zamanlar önderliğini yaptığı Kürdistan Yurtseverler Birliği dir. 27 Suudi Arabistan da nüfusun %85 ini Sünni Müslümanlar oluşturmaktadır. Ülkede Arap çoğunluk egemen olup, nüfusun yaklaşık % 25 ini ise yabancılar oluşturmaktadır. Yabancılar arasında Yemenliler % 10 ile sayıca en fazla olan grubu oluşturmaktadır. Arap olmayanların toplam nüfustaki oranı yaklaşık % 13 tür. Ülkedeki Filistinliler ise çoğunluğu çalışan işgücünü oluşturmaları dolayısı ile en aktif gruptur. Ülkenin doğusunda bulunan petrol endüstrisi bölgesinde ise Şiî kesim önemli bir yere sahiptir. Ancak ülkedeki Şiî grubun günümüzde ciddî bir muhalefeti yoktur. Ülkede Vahhabi mezhebi yaygındır. 28 Ortadoğu nun en önemli ülkelerinden biri olan İsrail 6.780.000 nüfusa sahiptir. Nüfusun ortalama yıllık artışı %1,5 tir. İsrail komşusu ülkelerle karşılaştırıldığında farklı ve gelişmiş bir ekonomiye sahiptir. İsrail, tekstil gibi geleneksel endüstrilerin yanı sıra elektronik gibi alanlarda da son yıllarda önemli başarılar göstermiştir. İsrail in bugünkü ekonomik yapısını belirleyen en önemli unsurlar, iç pazarın küçüklüğü nedeniyle ihracata yönelme zorunluluğu, suyun az olması nedeniyle tarım teknolojisini geliştirme gerekliliği ve kalifiye Musevi 27 28 Arı, Irak, İran ve ABD, s.111 113 Arı, Irak, İran ve ABD, s.114 15

işgücünün İsrail e göçü olmuştur. Bu nedenle, teknolojinin birçok alanında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 29 Şehirleşme oranı ise % 90 dır. İsrail e Osmanlı Devleti nin yıkılma sürecinden sonra dünyanın değişik yerlerinden göçler olmuş, 1948 yılından bugüne yaklaşık 100 değişik ülkeden 2.000.000 a yakın Yahudi bölgeye göç etmiştir. 30 İsrail ordusu askerî nitelikler açısından diğer ordulardan farklı özellikler göstermektedir. Tarihsel olarak kara ve deniz kuvvetleri olarak bir ayrıma gitmemişlerdir. Bu kuvvetler ordunun birer alt koludur. Çok önemli savaşlardan başarıyla ayrılmıştır. İsrail de kadınlar da 24 ay askerlik yapmakla yükümlüdürler. Erkeklerin askerlik süresi de 36 aydır. 31 Yani, İsrail de yaşayan her Yahudi savaşmakta, dış ülkelerde yaşayan her Yahudi ise bu savaşanlara yardım etmektedir. Ortadoğu da en büyük etnik grup olarak Araplar görülmektedir. 70 milyonluk bir nüfusla Türkler ikinci sırada yer alır. Türklerden sonra ise sırasıyla İranlılar, Pakistanlılar, Kürtler, Yahudiler, Afganlar, Ermeniler, Asurîler, Beluciler ve Kıptîler gelmektedir. 29 30 31 Vural Çekinmez, İsrail Ülke Profili, Ankara, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2005, s.3 Özey, Dünya Denkleminde, s.123 124 Özey, Dünya Denkleminde, s.126 16

Tablo 1: Bazı Ortadoğu Ülkelerindeki Etnik ve Dinî Yapı Şu Şekildedir Kaynak: Fırat ve Kürkçüoğlu, Ortadoğu yla..., s.196 Bölgede en yaygın konuşulan dil ise Arapça dır. Ülkelere ve bölgelere göre değişik lehçeleri olsa da Arapça bütün Ortadoğu nun ortak dili konumundadır. Arapça dan sonra ise en önemli dil Türkçe dir. Türkçe, Türkiye nin dışında İran, Irak, Lübnan gibi ülkelerde azınlıkta kalmış Türk gruplar arasında konuşulmaktadır. Ortadoğu da dil, din ve etnik ayrışmalar sonucu gruplaşmalar artmış, iklim ve doğa koşullarının etkisi ile insanlar bölgeye uymak zorunda kalmış ve bu gibi 17

nedenler Ortadoğu da çok sayıda grubun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yaşam tarzları genelde yerleşik ve göçebe olarak cereyan etmektedir. Oldukça güçlü aşiret yapıları vardır. 32 Sonuç olarak kültürel anlamda Ortadoğu bölgesi bir kavimler havuzudur, başka bir deyişle, farklı birçok kavimden gelen insanlar bir şekilde Ortadoğu ya göç etmiş ve buraya yerleşmişlerdir. 1.3.4. Ortadoğu nun Siyasal Yapısı Osmanlı Devletinin bölgedeki yaklaşık 400 yıl süren egemenliğinden sonra İngiltere ve Fransa Ortadoğu da kendi yönetim şekillerine yakın idareler kurdular. Fransızlar parlamenter cumhuriyetler, İngilizler ise anayasal monarşiler. Ancak onların kurduğu bu yönetimler çekilmelerinin ardından çöktü ve bölge halkı başka modeller aramaya başladı. İngiliz ve Fransızların bölgeden çekilmeleri ile birlikte siyasi istikrarsızlıklar da kendini göstermeye başlamış, ihtilaller, işgaller bir gelenek gibi sürekli tekrarlanan olaylar haline gelmiştir. 33 Ortadoğu nun bugün sorunlar dağı haline gelmesine 19. yüzyıldan itibaren petrolün giderek önem kazanması ve dünyada giderek artan milliyetçilik akımları ile tanışmaları önemli ölçüde etkili olmuştur. 34 Ortadoğu da genel olarak demokrasiden uzak yönetimlerin olduğu görülmektedir. Seçimle yönetilen iki ülke vardır: Türkiye ve İsrail. II. ABD-Irak Savaşı ndan sonra ise Irak ta siyasi anlamda belirsizlik görülmektedir. Bölge ülkelerinden Suudi Arabistan da 1932 yılından beri krallık rejimi yönetimdedir. 35 Suriye de de 1949 yılından beri BAAS Partisi diktası iktidarda bulunmaktadır. İran da ise yönetim 1979 yılından beri Mollaların elindedir. İhtilal ile Devletin adı da Iran İslam Cumhuriyeti olarak belirlenmiştir. 36 Irak ta da Osmanlı egemenliği sona erdikten sonra 1921 yılında İngiltere Emir Faysal ı iktidara getirdi. 1958 yılma kadar monarşi ile yönetilen Irak ta aynı yıl bir ihtilalle krallık yıkıldı. Yönetim BAAS partisinin eline geçti. 10 Nisan 2003 e kadar ABD nin Bağdat a gir- 32 33 34 35 36 Özey, Dünya Denkleminde, s.59 61 Meryem İmamzade, Irak Dosyası, Akabe Yayınları, İstanbul, 1991, s.35 Fırat ve Kürkçüoğlu, a.g.e, s.196 Karaaslan, a.g.e, s.50 Karaaslan, a.g.e, s.68-78 18

mesi ile de Saddam yönetimindeki BAAS iktidarda kalmayı başardı. ABD nin savaşı kazanmasından sonra ise siyasi belirsizlik hala sürmektedir. Bölgenin küçük ama müreffeh ülkesi Kuveyt ise Emirlerle yönetilen bir monarşi sistemine sahiptir. Yönetim Sabah ailesinin elindedir. Birleşik Arap Emirliklerinde ise federasyon yapısı vardır. BAE yi oluşturan Emirliklerin yönetim hakkı ise soya göre şekillenmektedir. Bölge ülkelerinin genel idare şekli demokratik olmayan monarşi, krallık veya diğer parti diktatörlüğü şeklindedir. Türkiye ve İsrail ise demokrasi ile idare edilen devletlerdir. 1.3.5. Ortadoğu nun Stratejik Önemi Ortadoğu bulunduğu konum itibari ile dünyanın merkezi, kalbi ve dünyayı birbirine bağlayan köprüsüdür. Hint Okyanusu nu Batıya bağlayan merkezdir. Zengin yer altı kaynakları vardır ve bu özelliği ile dahi büyük güçler için bir cazibe merkezi olmaktadır. Bölgenin ayrıca oldukça çeşitlenen etnik ve dini yapısı vardır. Bu farklılık bölgesel çatışmaları da beraberinde getirmiştir. Bölgeye yönelik genel ve bütünlük arz eden bir Batı politikasının olduğunu söylemek mümkün değildir. Çıkarları ile bağlantılı olarak politikalar da değişim göstermekte, farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bölgenin artan stratejik önemi ile birlikte Japonya, Hindistan ve Çin in ilgileri her geçen gün artmaktadır. Bölgesel çıkarlarına büyük önem veren ABD nin bölgedeki askeri varlığına dayanak oluşturacak yeni üsler ile ittifaklara verdiği önem Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan ın önemini oldukça artırmıştır. 37 Zengin kaynaklar yanında su bölgede stratejik bir meta haline gelmektedir. Daralan su kaynakları bölge devletlerini yeni alanlara kaydırmakta ve bir çatışmanın çıkma olasılığı her zaman göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hatta 1967 de İsrail in Batı Şeria ve Suriye yi işgal etmesinin amacının Ürdün Nehri nin kaynağım ve Batı Şeria nın ırmak yatakları ile yeraltı sularını ele geçirmek olduğu ifade edilmektedir. Yaklaşık 500 milyon metreküp kapasiteye sahip bu kaynaklar ile İsrail in 1990 lı yıllarda 1.471 milyar metreküpü Araplardan elde edilmek üzere 37 Yavuz Gökalp Yıldız, Global Stratejide Ortadoğu, Der Yayınları, İstanbul, 2000, s.27-28. 19

2.02 milyar metre küpe ulaşmıştı. Keban Barajı nın yapılma döneminden beri Suriye ve Irak adeta gizli bir ittifak yapmışçasına sürekli olarak Türkiye karşıtı bir politika izlemişler, Türkiye ise uluslararası kamuoyuna karşı olumsuz tavır sergilemekten kaçınmaya gayret etmiştir. Ortadoğu üzerinde yapılan hegemonya mücadelesi Mısır, Irak ve Suriye üzerinde yoğunlaşmaktadır. Stratejik noktaların Basra Körfezi, Doğu Akdeniz ve Hazar Havzası olarak algılanması Suriye yi, Körfez üzerinde bulunan Irak ı ve Doğu Akdeniz ile bağlantılı bulunan Mısır ı stratejik açıdan önemli hale getirmektedir. Bölgenin en önemli sorunu da İsrail-Arap veya İsrail-Filistin sorunudur. Her an çıkması muhtemel iç karışıklıklar, Filistin halkının mültecileşen durumu, bölgeye egemen olan despotik rejimler, su sorunu ve bölgenin terör kaynağı haline gelen yapısı ilk etapta diğer sorunlar olarak sıralanabilir. Ortadoğu sorunları günümüzde de hala çözülememiş, bu sorunlar kısa vadede de çözülecek gibi görünmemektedir. Körfez Bölgesi Ortadoğu nun diğer sorunlarından birisidir. Körfez Bölgesi ni İran, Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar, BAE ve Umman oluşturmaktadır. Körfez bölgesinde egemen olan etnik yapı ise Araplar, Farslar, Türkler ve Kürtler olarak sıralanır. ABD-Irak savaşlarından önce bölgenin en önemli güçleri İran ve Irak tı. Ve bu iki devlet bölgede denetim kurma ve bölgeyi kontrol altında tutma yönünde rekabet içinde olmuşlardı. Körfezin diğer ülkeleri kapasitelerinin ve güçlerinin yetersizliğinden dolayı yeni ittifaklar aramak ve güvenliklerinin sağlanması için yüklü paralar ödemek durumunda kalmışlardır. İran daki İslami Devrimden sonra yeni yönetim, bölgedeki Şiileri kendi politikaları çerçevesinde yanına çekmeye çalışmış ve küçük yönetimleri İslami bir çizgi üzerine oturtma gayreti içine girmiştir. Özellikle I. ABD-Irak Savaşından sonra bölgede Irak ın güç kaybetmesi ile İran ın hakimiyet kurma girişimleri hız kazanmıştır. Bu bağlamda Ortadoğu barışının bölgeyi Batı denetimine bırakacağı kanaati taşıdığından İran, barışa karşı çıkmaktadır. 11 Eylül den sonra başlayan Koalisyon Güçlerinin İkinci Irak Savaşı süreci Irak ı ve Ortadoğu yu soktuğu gibi Basra Körfezini de belirsizliğin içme sokmuştur. 38 38 Yıldız, a.g.e, s.32-33 20

İKİNCİ BÖLÜM AVRUPA BİRLİĞİ DIŞ POLİTİKASI VE ORTADOĞU İLE İLİŞKİLERİNİN TARİHİ 2.1. AVRUPA BİRLİĞİ NİN KURULUŞU Avrupa Bütünleşmesi her zaman barış yanlısı bir düşüncenin ürünü olmuş ve (henüz) tamamlanmamış tarihsel bir süreçtir. Fikrin hayata geçirilişi elli dört yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Bütünleşmiş Avrupa düşüncesinin ilk ortaya çıkışı yüzyıllar öncesine uzanmaktadır. La Rochefoucauld, Saint Simon, William Penn, Deu de Sully, Augustin Thierry, Emile Girardin, Victor Hugo, Count Coudenhove Kalergi, Alcide De Gasperi ve Michael Briand gibi birçok düşünür uzun süren savaşlar ve olası savaş tehditleri nedeniyle barış ortamının sağlanması arayışları sonucunda, bütünleşmenin tek çözüm olduğunu savunmuştur. 39 Bu fikrin hayata geçirilmesi ise Avrupa kıtasında bulunan ülkelerin ve halkların yaşamlarında her açıdan çok derin yaralar bırakan İkinci Dünya Savaşı sonrasında döneme rastlamaktadır. Savaş sonrasında oluşan yeni dünya düzeni içerisinde ülkeler ekonomik ve siyasi açıdan kaybettikleri güçlerini geri kazanmak, güçlü devletler ise ellerinde bulundurdukları hegemonyayı kaybetmemek için yeni arayışlar içerisine girmişlerdir. Birleşmiş bir Avrupa nın kurulması çalışmaları İkinci Dünya Savaşı sonrasında hız kazanmış ve uygulamaya geçirilmiş olmasına rağmen, temellerinin geçmişe dayanıyor olması tamamlanmasını ve kabul görmesini sağlamıştır. 40 Tarihsel süreç içerisinde Avrupa Bütünleşmesi ele alındığında bu fikrin köklü bir geçmişe sahip olduğu görülmektedir. M. S. 800 de Kutsal Roma-Germen İmparatoru ilan edilen Charlemange, ilk kez, Avrupalı olmayı bütünleşmeye ideolojik bir temel olarak kullanmıştır. Daha sonraları Avrupalılık ile Hıristiyanlık kavramları iç içe geçmiş ve Avrupalılık yerine on dördüncü yüzyıla kadar Hıristiyanlar Toplu- 39 40 Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., Ankara, 2002. s.1 İrfan Kaya Ülger, Avrupa Birliği El Kitabı (Kavramlar-Kurumlar-Kişiler), Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003, s.5 21

luğu şeklinde bir tanımlama yoluna gidilmiştir. Rönesans ve Reformasyon un ardından Avrupalılık fikri yeniden yükselişe geçmiştir. 1303 yılında Pierre Dubois Haçlı Seferleri nin ardından yaptığı değerlendirmede ülkelerin uluslararası düzeyde dış bağlantıları ile uğraşırken kendi iç sorunlarını göz ardı ettiklerini ve bu nedenle zayıflayarak kıta içi savaşlara sebebiyet verdiklerini ortaya koymuş ve Avrupa devletleri için bu durumun Birleşik Avrupa nın kurulmasıyla aşılabileceğini savunmuştur. On yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda da bu fikir destek görmüştür. Bu fikre destek verenlerden Avrupa Bütünleşmesi denildiğinde ilk akla gelenlerine verilecek örnekler şu şekilde sıralanabilir. İlk olarak, Fransız yazar Victor Hugo nun ABD nasıl yeni bir dünyayı taçlandırdıysa, bir gün gelecek Avrupa Birleşik Devletleri de eski dünyayı süsleyecektir. İster benimsensin, ister reddedilsin, Birlik fikri, hiç durmadan yakıp yıkılan, kasılıp kavrulan bir kıtanın bin yıllık hülyası olarak her zaman varlığını sürdürmektedir 41 tespiti bu açıdan anlamlıdır. Yine, on yedinci yüzyılda Immanuel Kant zaman içerisinde birçok düşünür tarafından desteklenen evrensel barış idealine bağlı olarak Avrupa Birleşik Devletleri fikrini ortaya atmıştır. On sekizinci yüzyılda sanayi devriminin belirleyiciliği ile birlikte, ülkeler arasında ticaret anlaşmalarının imzalanmaya başlaması ile bu fikrin ülkeler arasında yapılan ticaret anlaşmalarında görünürlük kazandığı söylenebilir. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında ise, değişim gösteren ekonomik ve siyasal olaylara bağlı olarak ülkeler imzaladıkları ticari anlaşmaları bozma yoluna giderek daha bireysel bir tutum sergilemeye başlamışlardır. 42 İkinci Dünya Savaşı ile birlikte ülkelerin benimsedikleri, işbirliği olmadan istikrarlı ve dolayısıyla güvenli bir uluslar arası ortama sahip olamayacaklarının kanıtlanması ve takiben savaş sonrasında ülkelerin karşılaştıkları zorluklar, bir süre için rafa kaldırılmış olan Avrupa Bütünleşmesi fikrini yeniden gündeme getirmiştir. İkinci Dünya Savaşı uluslararası güç dengelerinde önemli bir değişime neden olmuş ve yeni bir dünya düzenini oluşmuştur. Savaş siyasal dünyanın merkezi olarak Avrupa nın sürekli güçten düşmesi, karşı koyulmaz bir üstünlükte 41 42 Karluk, a.g.e, s.1 Jürgen Habermas, İki Yüzyıl Sonrasından Geriye Bakısın Kazanımlarıyla Kant'ın Ebedi Barış İdesi, (çeviren: Aybegül Çakal), Cogito Dergisi,, 2005, s.381 22