BÖLÜM 17 GÖĞÜS HASTALIKLARINDA HEKİMİN YASAL SORUMLULUKLARI
Göğüs Hastalıklarında Hekimin Yasal Sorumlulukları Avukat Ziynet Özçelik 50 Göğüs Hastalıklarında Hekimin Yasal Sorumlulukları Giriş Günümüzde sağlık hizmeti, bozulan sağlığın geri kazanılmasına ilişkin faaliyetler ile sağlığın korunmasına, sürdürülmesine yönelik çalışmaları kapsamaktadır. Sağlığın gerek korunması ve sürdürülmesi, gerekse bozulduğunda geri kazanılması faaliyetleri özü itibariyle bireysel faaliyetler değildir. Her ne kadar sağlık hizmeti denildiğinde ilk aklımıza gelen hasta ve hekim ilişkisi olsa da bu ilişkide; devlet, kamu ve özel sağlık kuruluşları, tıp eğitimi ve tıpta uzmanlık eğitimi veren eğitim kurumları, hatta giderek sigorta şirketleri de taraf olarak yer almaktadır. Tıptaki gelişmeler, insan bilincindeki değişimler, toplumların dönüşümleri hep yeni çözümler isteyen yeni durumları ortaya çıkarmaktadır. Hekimlerin, hukuksal sorumluluğu incelenirken de yeni bilgi ve yaklaşımların kaçınılmaz olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bize ayrılan bölüm içinde bu bakış açısıyla; Sağlık hakkına ve hekimin mesleki özerklik ve tedavi yetkisine, Özel hukuk sorumluluğu ile ceza hukuk yönünden sorumluluğa genel olarak değinilecektir. I- BÖLÜM 1. Sağlık hakkı Bütün tıbbi faaliyetlerin özünü sağlık hakkı oluşturmaktadır. Pek çok hukuksal metinde, sağlık hakkının insanlar tarafından kullanılabilmesi için devletlere ödev verilmiştir. Örneğin Avrupa Sosyal Şartı nda; taraf devletler, yalnızca bozulan sağlığı düzeltmek üzere tedavi hizmetlerini değil sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri de ortadan kaldırmayı taahhüt etmişlerdir. Biyo-Tıp Sözleşmesinde, insanların uygun nitelikteki sağlık hizmetlerinden adil bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak uygun önlemleri alacakları düzenlenmiştir. Avrupa Sosyal Haklar Komitesi, Yunanistan la ilgili bir başvuruda, sağlık hakkının yaşam hakkıyla birlikte ele alınarak koruma altına alınacağını da belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bir kararda da sağlık hakkının yaşam hakkı ile kopmaz bir bağ içinde olduğu belirtilmiştir. Son yıllarda Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çıkartılan tedavi yardımına ilişkin tebliğlerde, devletin sağlık hizmeti verme ödevini mali olanakları için yerine getirebileceği ileri sürülerek kısıtlamalara gidilmektedir. Ancak bu durum devletin sağlığın bir temel hak olarak kullanılmasını sağlama yükümlülüğüne aykırıdır. 2. Mesleki özerklik ve hekimlik yetkisi Profession karşılığı olan meslek kavramı, özel bilgi ve beceri gerektiren, aynı zamanda sürekli, örgütlü, bilinçli bir işi ifade etmektedir. Hekimlik, meslek kavramının içinde yer alan işlerin başında gelmektedir. Hekimlik mesleğinin yerine getirilebilmesi için özerkliği de içermesi gerekmektedir. Bu özerkliğin üç unsuru vardır: Esasen tedavi gereğinin bulunup bulunmadığı konusunda karar verecek olan hekimdir. 379
17 GÖĞÜS HASTALIKLARINDA HEKİMİN YASAL SORUMLULUKLARI 380 Hekim vicdanı ile çelişen yöntemlerin/metotların veya belirli bir ilaç tedavisinin uygulanmasına zorlanamaz. Kendisi için uygun görünen teşhis veya tedavi yöntemini/metodunu seçmek daima hekimin işidir. Hekime tanınan mesleki özerkliğin nedenleri şunlardır: Belirli bir hastanın iyileştirilmesi rasyonel olarak kavranamayan birçok etkene bağlı olabilmektedi r. Ayrıca hasta-hekim arasındaki güven ilişkisine; hekimin her hareketini ona hiçbir takdir alanı bırakmaksızın, hukuken değerlendirmeye tabi tutma zorunluluğu getirmek suretiyle müdahale etmemek gerekir 1. II- BÖLÜM 1. Hekimin özel hukuk sorumluluğunda temel esaslar Tıbbi faaliyetlerden doğan sorumluluk kural olarak kusur sorumluluğuna dayanır. Hekimin sorumlu tutulması için yaptığı tıbbi girişimin sonucunda hastada zarar oluşması tek başına yeterli değildir. Hekimin sorumlu tutulabilmesi için öncelikle kusurunun varlığı gerekir. Bir diğer ifade ile hekimin hastasına hukuka aykırı davranışı ile bir zarar vermiş olması gerekir. Tıp bilim ve sanatını uygulayan hekimin sorumluluğunun tespiti için ise tıp biliminin kurallarına uygun hareket edip etmediğine bakılmaktadır. Hekimin kusurlu olup olmadığı genellikle bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenmektedir. Bilirkişi meydana getirilen davranışın tıp kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığını bilimsel dayanaklarıyla açıklamak zorundadır. Hakim, Adli Tıp Kurumu, üniversite hastanesini, Sağlık Bakanlığına bağlı bir eğitim araştırma hastanesini ya da herhangi bir hekimi de bilirkişi olarak atayabilmektedir. Hekimin, kusursuz bir meslek faaliyet için belirli yükümlülükleri bulunmaktadır. Bunlar; Tıbbi müdahaleye başlamadan önce hastanın aydınlatılması ve rızasının alınması Tanı koyma ve uygun tedavi yöntemini seçip uygulama Sadakat ve özen yükümlülüğü Kayıt tutma yükümlülüğü Sır saklama yükümlülüğü olarak sayılabilir. a. Tıbbi müdahaleye başlamadan önce aydınlatılmış onam alma yükümlülüğü Aydınlatma yükümlülüğü, kendi geleceğini bizzat tayin etme hakkının sonucudur. Hastanın kendi geleceğini tayin etme hakkı, hastanın rızası olmak- sızın yapılan uygulamaları hukuka aykırı kılmaktadır. Geçerli bir rızanın söz konusu olabilmesi için hastanın kararının önemi, anlamı ve sonuçları üzerinde bilgi sahibi olması gerekir. Son yıllarda aydınlatmanın kapsamı konusunda pek çok tartışma yürütülmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde daha çok, aydınlatmanın kapsamının hastanın merkeze alınarak, içinde bulunduğu koşullar içinde ne kadar bilmesi gerekiyorsa ve hasta ne kadar bilmek isterse ona göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Böylece tedaviyi kabul ettiği veya reddettiği hallerde karşılaşacağı risklerin açıklanması, makul bir hastanın davranış özelliklerine göre asgari bilgilerin verilmesi yeterlidir. Ama hasta isterse daha ayrıntılı bilgi verilmesi gerekir. Hasta aydınlatılmayı istemiyorsa, genellikle zarar veya komplikasyon riski yok denecek kadar az ise ve düşük riskin tehlikeli olmayan sonuçları söz konusu ise aydınlatma yükümlülüğü yoktur. Açık bir yaranın enfeksiyon kapabileceği gibi herkesin bildiği bir risk ise veya aynı konuda ikinci bir tıbbi girişimin yapıldığı hallerde hastanın yeterli bilgisi bulunacağından hekim açısında aydınlatma yükümlülüğünün bulunmadığı kabul edilmektedir. 2 Hastanın aydınlatılmasının tedavisini olumsuz etkileyebileceği haller de ise hekim, hastanın yararı ile hastanın aydınlatılma hakkı arasında ölçülülük kuralları çerçevesinde bir denge kurma gibi zor bir görevle yüz yüzedir. Acil durumlar ile hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır. Acil ve zorunlu hallerde aydınlatmanın kapsamının daha dar veya hiç yapılamayacağı kabul edilmektedir. Tedavisi yasalarla zorunlu kılınan hastalıklar toplum sağlığını tehdit ettiği için hasta veya yasal temsilcisinin aydınlatılmış onamı alınamasa da gerekli tedavi yapılabilir. Hasta vermiş olduğu aydınlatılmış onamı dilediği zaman geri alabilir. Aydınlatma yükümlülüğü, hastaya tıbbi müdahalede bulunacak olan kişiye aittir. 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Yasa nın 70. maddesinde yazılı olması emredilen büyük cerrahi müdahaleler dışında, rızanın verilmesi özel bir şekil şartına bağlı değildir. Ancak ispat açısından yazılı rızanın alınması tercih edilmelidir. b. Tanı koyma ve uygun tedavi metodunu seçip uygulama Hekimin koyduğu tanının yanlış olması sorumluluğunun doğması için yeterli değildir. Tanıyı koymadan önce gerekli araştırmaları özenle yapmış ve elde ettiği bulguları özenle değerlendirmiş bir hekim, koyduğu tanı yanlış bile olsa sorumlu tutulamaz.
Hekim, hastasına tanıyı koyduktan sonra hastalığın tedavisi için riski en az fakat başarı şansı fazla olan yöntemi seçip uygulamalıdır. Seçtiği tedavi yöntemini somut olayın özelliklerine göre kendisinden beklenen her türlü özeni göstererek, tıp bilimi ve genel olarak kabul edilmiş esaslar çerçevesinde uygulayan doktor buna rağmen başarısızlıkla sonuçlanan tedaviden dolayı sorumlu tutulamaz. c. Sadakat ve özen yükümlülüğü Doktor, mensup olduğu ihtisas alanına dahil ortalama düzeydeki bir doktorun aynı hal ve şartlar altında göstereceği özeni göstermekle yükümlüdür. Özen yükümlülüğünün ölçüsünün belirlenmesinde tedavi esnasında tıp biliminin ulaştığı bilgi seviyesi göz önüne alınmaktadır. d. Kayıt tutma yükümlülüğü Doktor, tedavisini üstlendiği hastaya ilişkin bilgileri kayda geçirmek ve saklamakla yükümlüdür. Hekimlerin kayıt altına alması gereken konular tıbbi standartlara göre gerekli olan bilgilerdir. Bir başka deyişle kayda alınacak bilgiler, teşhis ve tedavide gerekli olan bilgilerdir. e. Sır saklama yükümlülüğü Sır saklama yükümlülüğü, hekimin tedavi sırasında elde ettiği bilgileri, hastanın rızası olmaksızın üçüncü kişilere açıklama yasağını ifade etmektedir. Hekim ve hasta ilişkisi tamamen güvene dayanmaktadır. Sır sayılan bilgi ve olaylar yalnızca hekimlik mesleğinin yerine getirilmesi nedeniyle öğrenilen bilgilerle sınırlı değildir. Her hastanın özelliğine göre korunmasında menfaati bulunan bilgiler sır kapsamında yer almaktadır. Hekimin, dava açan hastasına karşı, savunma amacıyla mahkemeye hastası ile ilgili bilgileri vermesi sır saklama yükümlülüğünün ihlal eden bir davranış değildir. Hekimlerin hastalara ait bilgileri, hastaların bu konuda açıkça verdikleri bir rıza yoksa, örneğin hastalık sigortası ya da mesleki sorumluluk sigortası yapan sigorta şirketlerine vermeleri halinde sır saklama yükümlülüğünün ihlali söz konusu olacaktır. Hekimlerin meslekleri nedeniyle hastaları ve bunların yakınları hakkında edindikleri bilgiler nedeniyle tanıklıktan çekinme hakları bulunmaktadır. Hekim hastasının rızası olmamasına rağmen tanıklıktan çekinmez ve tanıklık yapar ise sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmiş olacaktır. 2. Ceza hukuku sorumluluğunda temel esaslar Ceza hukuku açısından da sağlık alanındaki girişim ve işlemlerden meydana gelen zararlardan, il- gili personelin sorumlu tutulabilmesi için kusurun varlığı aranmaktadır. Sağlık alanında çalışanların bazı zararlı sonuçlara, kasten (bilerek ve isteyerek) değil, taksirle (dikkat ve özen eksikliği) sebebiyet verdikleri genel olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle; kusurun tespiti, suçun nitelendirilmesi ve cezanın tayini açısından önem taşımaktadır. Bu alanda 2004 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Yasasında Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkesin kendi kusurundan dolayı sorumlu olacağı ve her failin cezasının kusuruna göre ayrı ayrı belirleneceği yönünde yeni bir düzenleme getirilmiştir. Kusurun matematiksel ifadesinin doğru olmayacağı, hafif, orta, ağır kusur hallerinin söz konusu olacağı, hakimin kusurun ağırlığına göre cezayı tayin etmekte taktir yetkisine sahip olduğu düzenlenmiştir. Meslek icrası nedeniyle bir kimsenin kişisel bilgilerini öğrenen failin bu bilgileri başkasına vermesi kişisel verilerin kaydedilmesi başlığı altında 135 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kişisel veriler içinde sağlıkla ilgili bilgilerde yer almakta olup, bunu mesleğin sağladığı kolaylıktan yararlanarak yapanlar hakkında 137/b maddesindeki artırım nedeniyle 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası getirilmiştir. Sır saklama yükümlülüğü ile ilgili diğer bir düzenleme ise yeni ceza yasasının 280. maddesinde yer almaktadır. Buna göre; görevi sırasında bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşan sağlık mensubuna, bu durumu yetkili makamlara bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Aksi durum yeni yasada bir suç olarak düzenlemiştir. Yeni Ceza Muhakemesi Kanunun 46. maddesinde ise sağlık çalışanlarının meslek uygulaması nedeniyle öğrendikleri sırlar hakkında tanıklık etmeyebilecekleri düzenlenmiştir. Kaynaklar 1. 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun (Tıp Meslekleri Uygulamalarına Dair Yasa- Kanun No:1219 -Resmi Gazete:14.4.1928 863) 2. Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi (Yürürlüğe Koyan Bakanlar Kurulu Kararnamesi: No.4/12578-13 Ocak 1960- Yayınlandığı Resmi Gazete: 19 Şubat 1960 - Sayı: 10436) 3. Biyoloji Ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları Ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları Ve Biyotıp Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun (Kanun No:5013 -Resmi Gazete: 09.12.2003-25311) 4. Türk Tabipleri Birliği- Hekimlik Meslek Etiği Kuralları (Yayın Tarihi 01.02.1999- TTB Mevzuatwww.ttb.org. tr/mevzuat/index.php?option=com_content&task=vi ew&id=65&itemid=31) 50 Göğüs Hastalıklarında Hekimin Yasal Sorumlulukları 381