SELÇUK İLETİŞİM JOURNAL OF SELCUK COMMUNICATION JULY 2013 Volume 8 Number 1



Benzer belgeler
KUŞAKLARARASI İLETİŞİM FARKLILIĞI: BİLİM TEKNOLOJİ VE YENİLİK HABERLERİ ÜZERİNDEN BİR ODAK GRUP ÇALIŞMASI. Sema Yıldırım Becerikli

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Erciyes İletişim (ISSN ) Sahibi Prof. Dr. Hamza ÇAKIR

Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi (AKAR) Abant Journal of Cultural Studies. Hakemli Elektronik Dergi

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR

8. CİLT KONU VE YAZAR DİZİNİ KONU DİZİNİ

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

KIRGIZİSTAN TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİRİNCİ YIL

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİİLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN PROJELER ( )

MÜTERCİM -TERCÜMANLIK BÖLÜMÜ

HALKLA İLİŞKİLER YÖNETİMİNDE ARAŞTIRMA. SBR 215 Halkla İlişkiler ve İletişim

İletişim Fakültesi(İ.Ö.) Gazetecilik Lisans 2011 Yılı Müfredatı. Genel Toplam Ders Adedi : 60 T : 158 U : 5 Kredi : 113 ECTS : 240 T+U : 163

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI, TARİHÇESİ VE İLİŞKİLİ OLDUĞU ALANLAR

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

GAR - GÖÇ ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

BACIM - Ağırlıklı olarak Türkiye kökenli göçmen kadınlar için buluşma ve danışmanlık merkezi

Yaz l Bas n n Gelece i

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Başkent Üniversitesi Öğrencilerinin Medya Tüketim Alışkanlıkları

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİİLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN PROJELER ( )

Liselilerden Eğitim Sistemine Sert Eleştiri

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

Yeme Davranışlarının SAĞLIK ETKİLERİ. Ziyneti Kocabıyık Türkiye Gazetesi Sağlık Editörü

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ. Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü

HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

Z Kuşağı Kütüphaneciler ile Birlikte Çalışmaya Ne Kadar Hazırız? Üniversite Kütüphaneleri İçin Bir Değerlendirme

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

İletişim ve Medya Çevirisi (ETI310) Ders Detayları

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

Akademik Bir Derginin İşletilmesi. Dr. Behçet Al Gaziantep Üniversitesi Acil Tıp 2017

Araştırmacı Gazetecilik (PR 436) Ders Detayları

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

Teori (saat/hafta) Yerel Kredi Türkçe Dil Becerileri I TRK Yarıyıl 2/14 2/14 3 3

Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) Proje Önerisi Sunumu

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI

OKULLARDA TEKNOLOJİ KULLANIMI İLE BEŞERİ ALTYAPI ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ. Demet CENGİZ

LocRef. Yerel Yönetim Reformları Uluslararası Karşılaştırma. Yerel Yönetim Reformları Uluslararası Karşılaştırma. LocRef

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

EK2: GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GAZETECİLİK BÖLÜMÜ DERS LİSTESİ

Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi (AKAR) Abant Journal of Cultural Studies. Hakemli Elektronik Dergi

İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Lisans 2011 Yılı Müfredatı (Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bö)

Hazırlayan. Ramazan ANĞAY. Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

GIDA ZİNCİR MARKETLER SEKTÖRÜ

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

İLET 522 Avrupa Birliği Politikaları ve Medya Seçmeli 3 3 6

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI

AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Merba TAT 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Dr., Öğretim Görevlisi 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

OĞUZHAN TAŞ Gazetecilik Etiğinin Mesleki Sınırları

Emekliler her gün 1 4 saatlerini internette geçiriyor. Emekliler günde 1 4 saat bilgisayar başında. Emekliler bilgisayar ve interneti seviyor

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Dünyada üniversite algısı ile Türkiye de ki algı örtüşüyor mu? ABD de 4743 üniversite, 1 öğrenciye 1.7 öğrenci. Uluslararası üniversite konsepti.

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

ANKARA SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ DOAF. Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü. Asya ve Afrika Çalışmaları Yüksek Lisans Programları 2018/19

DİYARBAKIR BÖLGE HALKININ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ REFERANDUMUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ ÖLÇMEYE YÖNELİK SAHA ÇALIŞMASI:

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Modern Kütüphanecilik Uygulamaları

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. İletişim Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010

Digiboard Mecra Ölçüm Raporu

Çalışma Hayatının İki Büyük Korkusu: İşsizlik ve İş Güvencesizliği Two Big Fear of Working Life: Unemployment and Job Insecurity

SATIŞ & PAZARLAMA İLETİŞİM VE MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ EĞİTİMİ

Araştırma Notu 16/202

HANGİ MAKALE HANGİ DERGİYE?

Araştırma Sorununun Tanımlanması Denence/Hipotez Kurma. BBY606 Araştırma Yöntemleri Güleda Doğan

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

İyi ki vardın Melike, bizim için hep var olacaksın. Sanırım İletişim Fakültesi ndeki bütün dostların bunu söylememi isterdi.

ELÇİN ÜNER GfK Türkiye Yönetici Ortağı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Doktora Programı Bologna Bilgi Paketi


DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ

Halkla İlişkiler ve Reklamcılıkta Eleştirel Yaklaşımlar (PR 332) Ders Detayları

YEŞİL İŞ KONFERANSI YEŞİL TÜKETİM ARAŞTIRMASI 6-7 EKİM 2011

IT-515 E-Devlet ve e-dönüşüm Türk Hava Kurumu Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı 2014

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

Siyasal İletişim Kampanyası (PR 432) Ders Detayları

Transkript:

SELÇUK İLETİŞİM JOURNAL OF SELCUK COMMUNICATION JULY 2013 Volume 8 Number 1 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ AKADEMİK DERGİSİ TEMMUZ 2013 Cilt 8 Sayı 1 ISSN 1302-2865

Sahibi Prof. Dr. Ahmet KALENDER Editör Yrd. Doç. Dr. Ahmet TARHAN Editör Yardımcısı Arş. Gör. Emre Osman OLKUN Yayın Kurulu Prof. Dr. Ahmet KALENDER Prof. Dr. Aytekin CAN Doç. Dr. Caner ARABACI Doç. Dr. Şükrü BALCI Doç. Dr. Birol GÜLNAR Yrd. Doç. Dr. Ahmet TARHAN Prof. Dr. Muhittin ACAR (Hacettepe Ü.) Prof. Dr. Birol AKGÜN (N. Erbakan Ü.) Prof. Dr. M. Bilal ARIK (Akdeniz Ü.) Prof. Dr. Burhan AYKAÇ (Gazi Ü.) Prof. Dr. Esra BİRYILDIZ (Marmara Ü.) Prof. Dr. Aytekin CAN (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Özden CANKAYA (Galatasaray Ü.) Prof. Dr. Yalçın DEMİR (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Uğur DEMİRAY (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Ahmet DURMAZ (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Müge ELDEN (Ege Ü.) Prof. Dr. Suat GEZGİN (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Kemal GÖRMEZ (Gazi Ü.) Prof. Dr. H. İbrahim GÜRCAN (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Nurettin GÜZ (Gazi Ü.) Danışma Kurulu Prof. Dr. Ahmet Yalçın KAYA (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Mehmet KESİM (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Abdullah KOÇAK (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Mehmet KÜÇÜKKURT (Gazi Ü.) Prof. Dr. Aydemir OKAY (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Ayla OKAY (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Aydın Ziya ÖZGÜR (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Filiz Balta PELTEKOĞLU (Marmara Ü.) Prof. Dr. Nurdoğan RİGEL (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Başak SOLMAZ (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Nazmi ULUTAK (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Çağatay ÜNÜSAN (KTO Karatay Ü.) Prof. Dr. A. Haluk YÜKSEL (Anadolu Ü.) Doç. Dr. Sema Yıldırım BECERİKLİ (Ankara Ü.) Doç. Dr. Mustafa ŞEKER (Selçuk Ü.) Kapak Tasarımı Doç. Dr. A. Gani ARIKAN Basım Yeri Selçuk Üniversitesi Basımevi Yayın Türü Yerel Süreli Basım Tarihi Eylül 2013 Yazışma Adresi Yrd. Doç. Dr. Ahmet TARHAN S.Ü. İletişim Fakültesi Kampus 42079 KONYA Tel: 0.332. 223 36 68 Faks: 0.332.241 01 87 e-posta: tarhan@selcuk.edu.tr Selçuk İletişim hakemli bir dergidir. Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanır. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Selçuk İletişim Dergisi, TÜBİTAK/ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı nda yer almaktadır.

İçindekiler Sema Yıldırım Becerikli 5-18 Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji ve Yenilik Haberleri Üzerinden Bir Odak Grup Çalışması Gülcan Işık 19-33 Yeni Toplumsal Hareketler ve Sanal Gerçeklik Boyutunda Gezi Parkı Eylemleri Huriye Toker - Merba Tat 34-56 Sosyal Sorumluluk: Kamu ve Vakıf Üniversiteleri Öğrencilerinin Sosyal Sorumluluğa İlişkin Bilgi Düzeyleri ve Algılarının Ölçülmesi Yusuf Yüksel 57-70 An Analysis of the Media and Government Relationship Gaye Aslı Sancar 71-84 Kurumsal Sürdürülebilirlik Bağlamında Kurumsal Yönetişim: Kavramın Doğuşu, Gelişimi ve Değerlendirilmesi Elif Engin - Burcu Eker Akgöz 85-94 Sürdürülebilir Kalkınma ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Çerçevesinde Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramının Değerlendirilmesi Aslı Yağmurlu 95-115 Diyalojik İletişim Çerçevesinden Ankara Büyükşehir Belediyesi Sosyal Medya Uygulamaları Alparslan Nas 116-127 Reklamlarda Gençlik Kimliğinin Kurgulanması: Genç Turkcell Örneği Fatma Uçar 128-143 Tüketicilerin İnternet Reklamlarına Yönelik Tutumları Mihalis Kuyucu 144-163 Türkiye de Çapraz Medya Sahipliği: Medya Ekonomisine Olumsuz Etkileri ve Bu Etkilerin Önlenmesine Yönelik Öneriler A. Fulya Şen 164-175 Medyanın Savaş Söylemleri: Barış Gazeteciliği Perspektifinden Anaakım ve Alternatif Haber Medyasında Suriye Sorunu İlker Erdoğan 176-191 Dördüncü Güç Medyadan Beşinci Güç İnternete: Demokratik Bir Dönüşüm Mü Yaşanıyor? Devrim Deniz Erol 192-211 Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Türkiye Yazılı Basınında Şiddet Haberleri ve Haber Fotoğrafları Ülkü Ayşe Oğuzhan Börekci 212-232 İttihat ve Terakki Dönemi nde Gazeteci Kimliğinin Hüküm Gecesi Romanında Görünümü Aysun Köktener 233-250 Spor Gazeteciliği Örneğinde İnternet Gazeteciliğinin Geleneksel Gazeteciliğe Etkisi Serdar Öztürk 251-262 Türk Sinema Tarihinin Altpolitikası (1896-1923) Eylem Şentürk Kara 263-281 Kültürlerarası İletişim: Kabhi Khushi Kabhie Gham Adlı Hint Filmindeki Kültürel Kodların İncelenmesi Sinem Evren Yüksel 282-294 Yavuz Turgul Sinemasında Toplumsal Değişim ve Kriz Anlatısı 295 Yayın Kuralları

Editörden Temmuz 2013 sayımızla karşınızda olmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu sayımıza makaleleriyle katkı sağlayan yazarlarımıza, gelen çalışmaları büyük bir fedakârlıkla değerlendiren hakemlerimize ve danışma kurulunda yer alan hocalarımıza en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu sayımızda 18 makaleye yer verdik. İlk makalede Sema Yıldırım Becerikli, bilim teknoloji ve yenilik haberlerinin anlamlandırılmasında kuşak farklılıklarının etkisini odak grup çalışmasıyla incelemektedir. İkinci makalede Gülcan Işık, Gezi Parkı protestolarını toplumsal hareket teorisinin öğretilerini ilk bir haftalık gazete haberleri çerçevesinden değerlendirmektedir. Üçüncü makale ise, Huriye Toker ve Merba Tat a ait. Yazarlar, üniversitelerde okutulan sosyal sorumluluk derslerinin öğrencilerin bilgi ve algı düzeylerine etkisini devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitim gören öğrenciler açısından ortaya koymaktadır. Dördüncü makalede Yusuf Yüksel, farklı medya sistemleri, farklı medya teori ve modellerini medya ve hükümet ilişkileri açısından değerlendirmektedir. Beşinci makalede Gaye Aslı Sancar, kurumsal sürdürülebilirlik ve kurumsal yönetişim alanına kavramsal açıdan yaklaşarak kurumsal yönetişime ilişkin tartışmaları ele almaktadır. Altıncı makalede Elif Engin ve Burcu Eker Akgöz, sürdürülebilir kalkınma, kurumsal sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk alanlarını ilişkilendirerek bu kavramlar üzerinden genel bir değerlendirme sunmaktadırlar. Yedinci makale Aslı Yağmurlu ya ait. Yazar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı nın Twitter uygulaması, belediyenin kurumsal Twitter ve Facebook uygulamalarını diyalojik özellikler bakımından analiz etmektedir. Sekizinci makalede Alparslan Nas, GSM operatörlerinden biri olan Turkcell in gençlere yönelik hizmetlerini sunduğu Genç Turkcell kampanya reklamlarını eleştirel bir üslupla çözümlemektedir. Dokuzuncu makalede Fatma Uçar; tüketicilerin internet reklamlarına yönelik tutumlarını alan araştırması verileriyle okuyucuya sunmaktadır. Onuncu makalede Mihalis Kuyucu; Türk medyasının son otuz yılında yaşanan çapraz medya sahipliği konusunu çapraz medya sahipliğinin Türk medya ekonomisine olan olumsuz etkileri açısından değerlendirmektedir. Onbirinci makale A. Fulya Şen e ait. Yazar, alternatif bir gazetecilik pratiği olarak barış gazeteciliğine dikkat çekerek; ana akım ve alternatif medyanın Suriye sorunu ile ilgili haberlere yaklaşımını eleştirel söylem çözümlemesi yöntemiyle okuyucuya sunmaktadır. Onikinci makalede İlker Erdoğan, geleneksel medyadan farklı olarak beşinci bir güç olma özelliği taşıyan internetin demokrasiye ve demokratik dönüşüme olan katkılarını ortaya koymaktadır. Onüçüncü makalede Devrim Deniz Erol, toplumsal cinsiyet ilişkilerinden kaynaklanan şiddetin haber ve haber fotoğrafı olarak temsilini eleştirel söylem analizi yöntemiyle günlük gazeteler örneğinde incelemektedir. Ondördüncü makale Ayşe Ülkü Oğuzhan Börekci ye ait. Yazar, İttihat ve Terakki Dönemi basın rejimi, gazeteci kimliği ve gazetecilerin dönemin siyasal koşulları içerisinde kendilerini nasıl konumlandırdıklarını Hüküm Gecesi romanı bağlamında ele almaktadır. Onbeşinci makalede Aysun Köktener, internetin geleneksel gazeteciliğe etkisini spor gazeteciliği açısından ele almakta; dört ulusal spor gazetesinden içerik analizleri, yıllık tirajları ve internet siteleriyle ilgili veriler sunmaktadır. Onaltıncı makalede Serdar Öztürk, 1896-1923 yılları arasındaki dönemde Osmanlı İmparatorluğu nda sinema tarihinin altpolitikasını yeni belgeler ışığında okuyucuya sunmaktadır. Onyedinci makale Eylem Şentürk Kara ya ait. Yazar, kültürlerarası iletişim bağlamında Kabhi Khushi Kabhie Gham adlı Hint filminde yer alan kültürel kodları Kültür-Soğanı Modeli perspektifinden analiz etmektedir. Onsekizinci makalede ise Sinem Evren Yüksel, Yavuz Turgul filmlerini modernliğin krizi ve Türkiye deki sosyopolitik dönüşüm açısından değerlendirerek; yönetmenin filmlerini üç tema açısından analiz ederek okuyucuya sunmaktadır. Ocak 2014 sayımızda buluşmak dileğiyle

KUŞAKLARARASI İLETİŞİM FARKLILIĞI: BİLİM TEKNOLOJİ VE YENİLİK HABERLERİ ÜZERİNDEN BİR ODAK GRUP ÇALIŞMASI Sema Yıldırım Becerikli ÖZET Kuşaklararası iletişim literatürü, kuşak farkı yüzünden bireysel ve kurumsal düzlemde ortaya çıkan iletişim sorunları üzerine çalışmaları kapsamaktadır. Kuşak farkı, aile içi iletişimde ve kurumların (kamu/özel/stk) hem kendi çalışanlarıyla hem de kamularıyla olan iletişiminde etkili bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle kuşak farkının nedenlerini ve sonuçlarını analiz etmek önem taşımaktadır. Bu çalışmada kuşak farkının günlük pratiklerden biri olan gazete okuru olmayı nasıl etkilediği araştırılmaktadır. En eski ve yaygın kitle iletişim araçlarından biri olan gazetelerde özellikle bilim teknoloji ve yenilik haberleri üzerinden odak grup çalışmasıyla gerçekleştirilen çalışmada, gençler-ileri yaştakiler kategorilerinin bu alandaki haberleri anlamlandırma pratikleri analiz edilmektedir. Kitle iletişim araçlarını kullanım deneyimleri, insanların gündelik hayatla, diğer insanlarla ve olaylarla ilişkilenme biçimlerine ilişkin önemli ipuçları barındırmaktadır. Çalışmanın temel amacı; okurların yorumlama deneyimlerini yaş değişkeni üzerinden incelemektir. Anahtar sözcükler: Kuşaklararası iletişim, bilim iletişimi, odak grup analizi COMMUNICATION DIFFERENCES BETWEEN GENERATIONS: A FOCUS GROUP STUDY THROUGH SCIENCE, TECHNOLOGY AND INNOVATION NEWS ABSTRACT Intergenerational communication literature involves studies on communication problems arising from generation gap at the individual and institutional levels. Generation gap is an influential factor in family communication and institutions (public / private / NGO) communication with both their employees and target audiences. For this reason, it is important to analyze the causes and consequences of generation gap. In this study, it is investigated that how generation gap affects the readers daily newspaper reading practices. This study is carried out with focus group method focusing on newspaper news, as the oldest and most common means of mass media, especially news on science, technology and innovation and analyzes young people and older adults interpretation practices. Experiencing the mass media contains valuable clues about how people interact with everyday life, events, and other people. The main purpose of this study is to examine the readers interpretation experiences with age as a variable. Keywords: Intergenerational communication, science communication, focus group analysis GİRİŞ Dünyanın pek çok ülkesinde yaşlı nüfusun artış göstermesiyle birlikte kuşaklararası iletişim alanına gösterilen akademik ve uygulamalı alanların ilgisi de artış göstermektedir. Örgütsel ve gündelik yaşam pratikleri açısından doğurduğu sonuçlar pek çok disiplin tarafından araştırılmaktadır. Dünyadaki literatür açısından bakıldığında sosyoloji, psikoloji, iletişim, tıp, ekonomi, siyaset bilimi gibi çeşitli bilim dalları etrafında örgütlenen önemli bir bilgi bütününün varlığı gözlemlenmektedir. Türkiye deki literatürde ise konuya ilişkin ilgi daha çok tıp alanı Bu çalışma 111K256 no lu TÜBİTAK SOBAG Grubu tarafından desteklenen Prof.Dr. Çiler Dursun un yürütücü, Doç.Dr. Sema Becerikli ve Doç.Dr. Yücel Dursun un araştırmacı olarak yer aldıkları Türkiye de Bilim Teknoloji ve Yenilik Haberlerinin Alımlanması ve Bilim Haberciliğini Geliştirmek başlıklı proje kapsamında hazırlanmıştır. Doç.Dr., Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 ve psikolojinin aile içi iletişimle ilgili çalışma alanında yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmalarda kuşaklararası çatışma kavramı kullanılmakta, özellikle ebeveynler ve çocukları arasında sosyal ve kültürel nedenlerle oluşan boşluklar ve çözümleri üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada ise kuşaklararası iletişim kavramsallaştırılması tercih edilmektedir. Çalışmada kuşaklararası iletişim kavramının çerçevesi çizildikten sonra genç ve yaşlı kuşakların medya kullanım alışkanlıkları ve yine bu iki kuşağın medyada temsili analiz edilmektedir. Temsil çalışmaları iletişim araştırmaları açısından oldukça önemli bir yer tutmasına karşın, bu konuya ilişkin alımlama analizlerinin azlığı da gözönünde bulundurularak, genç ve yaşlı kuşağın medya metinlerini tüketme biçimlerine ilişkin bir odak grup çalışmasının sonuçlarının tartışılması üzerine odaklanılmaktadır. 1. KUŞAKLARARASI İLETİŞİMİN KAVRAMSALLAŞTIRILMASI Kuşak sözcüğü TDK Büyük Türkçe Sözlüğü nde Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde kuşaklararası çatışma ya da kuşaklararası iletişim gibi kavramlar çok çeşitli disiplinler açısından yeni bir çalışma haline gelmiştir. Dünya daki pek çok ülkede insan ömrünün uzaması ve yaşlılık oranlarının artışı, işgücü piyasalarından, nüfus politikalarına kadar pek çok unsuru doğrudan etkilemektedir. İkinci Dünya Savaşı ndan sonraki bebek patlaması döneminden sonra tıptaki gelişmeler, sosyal hizmetler ve eğitimdeki gelişmeler nedeniyle insanlar daha uzun yaşamaya başladılar. Artan ömür uzunluğu ve iletişim teknolojisindeki ilerlemeler internet nesline benzer yeni bir yaş grubu sınıflandırması üretti ve bu kuşaklararasındaki çeşitlilik de arttı. Gençler ve yaşlılar arasındaki bu kuşak farklılığı pek çok toplumsal düzenekteki iletişim boşluğuna yol açtı. Harwood dünya nüfusunun uzayan ömrünü gözlemleyerek araştırmanın yeni özneleri (new frontier for research) kavramını üretmiştir. Harwood a göre; bu yaş grubu bilim insanları için oldukça keşfedilmemiş alanlar sayılır ve bireyler, aileler, örgütler ve toplum üzerinde kuşak kültüründeki farklılıklar ve yaşın etkilerinin anlaşılmaya gereksinimi vardır. Bu sorunu açıklamak için (1978), dört kuşak grubunun (61 yaş ve üzeri yaşlar, 41-60 arası baby boomerlar, 26-40 yaş arası X ler ve 18-25 yaş arası daha yeni kuşak (Y ler) üyeleri arasındaki iletişim pratiklerini incelemek gerekmektedir (Van Dyke ark. 2007: 19). Sözü edilen yaş grupları arasındaki iletişim pratikleri, kuşaklararası iletişim kavramının özünü oluşturmaktadır. Tüm bu nedenlerle kuşaklararası iletişim alanı, ülkemizde de yaşlanma oranlarının artışı, psikoloji, sosyoloji, işletme, iletişim vb. bilim dalları açısından önemli bir araştırma konusu haline gelmektedir. 2. KUŞAKLARARASI İLETİŞİM ÜZERİNE GERÇEKLEŞTİRİLEN LİTERATÜRÜN ANALİZİ Nüfusun yaşlanması, bir nüfusun yaş yapısının değişerek, o nüfustaki çocukların ve gençlerin payının azalması ve yaşlı insanların (60-65 yaş üzeri) payının göreceli olarak artması anlamına gelmektedir. Küresel yaşlanma süreci demografik dönüşüm olarak da adlandırılmaktadır. 2005 yılı verilerine göre tüm dünyada 672 milyon kişi 60 yaşın üzerindedir. Bu da 6,5 milyar insanın yaşadığı dünyada %10 a tekabül etmektedir. Ekonomik olarak daha gelişmiş olan toplumlarda bu oran %20 ye kadar ulaşmaktadır. 2005 verilerine göre bu oran İtalya da %26, İngiltere de %21, Amerika da %27 dir. Bunun yanında ekonomik olarak daha az gelişmiş ülkelerde de yaşlı insanların oranının arttığını görmekteyiz. Amerika da 65 yaş üzeri kadınların %37 si, erkeklerin ise %15 i yalnız olarak yaşamaktadırlar. Dünyada yaşlılık oranlarının artışının nedenleri; doğum oranının düşmesi, ölüm oranının düşmesi, değişen göç karakteri olarak sıralanmaktadır. (Bernard ve Scharf 2007: 4). Günümüzde doğumdan sonra beklenen yaşam süresinde bir artış gerçekleşmekte, çocuk ve gençlerin nüfus içindeki oranı azalırken, yaşlıların yüzdesi artış göstermektedir. Bazı ülkeler yaşlı nüfus göçü almaktadır ve bu nedenle yaşlı nüfusta bir artış gözlemlenebilmektedir. Ancak bu durum çok az ülke için geçerlidir (Mandıracıoğlu 2010: 39). Bir yandan yaşlı nüfusun karşı karşıya kaldığı sorunlarda da tüm dünyada bir artış gözlem- 6

Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji (5-18) lenmektedir. National Center on Elder Abuse ün verilerine göre, yaşlıların %55 i yüzüstü bırakılmakta, %14.6 sı fiziksel şiddete maruz kalmakta,%12.3 ü maddi suistimale, %7.7 si duygusal tacize, % 0.3 ü de cinsel istismara uğramaktadır. Bu yaş grubu istismara uğradıklarında bilişsel ve iletişimsel yeteneklerindeki düşüşten ötürü yardım istemekte zorlanmaktadırlar. Üstelik bu tür durumlarda genç insanlar kendi yaş grubundan insanların yardımına başvurabilirken, yaşlı insanların kendi yaş grubundan insanlardan yardım istemeleri sonuçsuz kalmaktadır, çünkü yardım istedikleri insanlar da yardıma muhtaç insanlardır. (Giles ve Helmle 2011: 226-227). Görüldüğü üzere artan yaşlı nüfusu ve yoğun bir biçimde yaşanmaya başlanan kuşaklararası farklılıklar, kaçınılmaz bir biçimde konunun iletişim literatürü açısından da tartışılmasını zorunlu kılmaktadır. Günümüzde kuşaklararası iletişim dinamikleri hükümet politikalarına, siyasi gündeme, medya temsiline, komşuluk ilişkilerine, insanların toplu taşım kullanımlarına, toplumda gerçekleşen suçların niceliğine, niteliğine ve aktörlerine bağlı olarak oluşmakta ve yine bu düzlemlerdeki farklılaşmalara göre değişmektedir. Dolayısıyla kuşaklararası çatışma ya da iletişim çalışmaları hükümet politikalarından aile içi iletişime ya da gerontoloji araştırmalarından kitle iletişim araştırmalarına kadar pek çok perspektif üzerinden ele alınmaktadır. Örneğin Pfeifer ve Sussman ın (1991) editörlüğünü üstlendiği Families: Intergenerational and Connections başlıklı eserde; aile içinde kuşaklararası dayanışmanın nasıl sağlanabileceği, bağların inşası, evlilik kurumunda kuşaklararası iletişim perspektifinden aşk ve güven duygusunun analizi, toplumsal kaynakların kuşaklararası akışında paylaşım ve rekabet, ileri yaştakilerin bakımıyla ilgili toplumsal destek mekanizmalarının incelenmesi gibi konular ele alınmaktadır.. Benzer biçimde Cruz-Saco ve Zelenev (2010) tarafından derlenen Intergenerational Solidarity adlı çalışma aileler, çocukları ve büyükanne ve büyükbabalar arasında uzun dönemli bir ilişki geliştirmek için, etkileşimin duygusal boyutlu tabanını (bağlılık, hassasiyet vs.) analiz etmektedir. Izuhara tarafından derlenen Ageing and Intergenerational Relations (2010) adlı çalışmada da kuşaklararası iletişim aile içi iletişim kapsamında ele alınmakta ve globalleşen dünyada ailelerin değişen çehresi ve bunun kuşaklararası ilişki biçimlerinde gerçekleştirdiği dönüşüm üzerinde durulmaktadır. Jones ve arkadaşları (2008) Ageing in Consumer Society de tüketim toplumunda yaşlıların özellikle İngiltere de sağlık sektörünün en belirgin tüketici oluşlarının nedenlerini ve sonuçlarını analiz etmektedirler. Lorenz-Meyer ve Grother (2000) Almanya daki Türk göçmenler üzerinde bir değerlendirme yaparak, kuşaklararası farklılıkları sosyolojik bir bakış açısıyla ele alırlar. Larkin ve arkadaşlarının (2004) derlediği Intergenerational Relationships: Conversations on Practice and Research Across Cultures; Gana, Nijerya, Afrika toplumları, Hindistan, İsveç gibi farklı toplumlarda kültürel yapıya göre değişen kuşaklararası ilişkiler incelenmektedir. Konuyu tıbbi açıdan araştıran Bytheway in (2011) Unmasking Age: Significance of Age for Social Research, çalışmasının dallarında yaşlanma ve yaşlılık konularını inceleyen, uygulamalı bir bilim kolu olan gerontolojinin, yaşlıların yaşam koşullarını iyileştirme hedefine bağlı kalınan bir eserdir. Theresa Cluning (2001) tarafından derlenen Ageing at Home: Practical Approaches to Community Cares adlı kitapta da yine benzer bir perspektif hakimdir. Tıp kökenli araştırmacılar tarafından yalnızca kurumsal değil daha geniş çapta toplumsal bir düzlemde yaşlılık konusu ele alınmakta, konu yasal, etik ve kültürel boyutlarıyla incelenmekte, yaşlı bakımı üzerinde durulmakta ve Diyabet, Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkların yaşlıların hayatını nasıl etkilediği ortaya koyulmaktadır. Bu çalışmanın da yine gerontoloji biliminin katkılarıyla oluşturulduğu söylenebilir. Kuşaklararası iletişim alanı günümüzde işletme literatürü açısından da önem taşımaktadır. Bunun nedeni günümüz örgütlerinde ileri yaş grubu çalışanlarıyla daha genç yaştaki çalışanlar arasında yönetsel ve iletişime dair sorunların çıkmasıdır. İleri yaş grubu çalışanlarının dünya görüşü, işe bakış tarzları, bağlı oldukları etik kodları gençlerden farklıdır. Bu da beraberinde çözülmesi gereken çatışmalı alanları getirmektedir. Martin ve Tulgan (2002: 74) eski nesili temsil eden X jenerasyonu ve gençleri temsil eden Y jenerasyonunun aynı örgütte çalışırken iletişimsel sorunları olabileceğinin ve örgüt yönetiminin bu sorunları aşmak için çalışanlarına yardımcı olması gerektiğinin altını çizmektedirler. İki kuşağın iletişim kur- 7

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 ması için mesai saatleri dışında ve informel faaliyetlerde birlikte bulunmaları gerektiğini belirtmektedirler. Ayrıca çalışanların beklentilerini, yaşadıkları sorunları ve düzenli olarak gerçekleştirdikleri işleri yazılı hale getirip sunmalarının da sorunların farkındalığı ve çözümü için önemli olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca tartışma forumları ve toplantıları düzenli bir şekilde gerçekleştirmenin de iki kuşak arasındaki sorunların çözümünde yardımcı olabileceği vurgulanmaktadır. Conrad ve arkadaşları (2008) da işgücü piyasaları açısından yaşlılığın anlamını, insan kaynakları yönetimini Japonya ve Almanya örnekleri üzerinden analiz etmektedirler. Gravett ve Throckmorton da (2007) aynı işyerinde çalışan X ve Y kuşağı temsilcilerinin arasında kurulan köprünün örgütsel başarı için önemini vurgulamaktadırlar. Kuşaklararası iletişim içinde ele alındığı toplumsal birim (aile, işyeri vs) anlamında farklı incelemelere konu olmakla birlikte, zaman zaman da hangi disiplinler içinde tartışılması/ele alınması gerektiğine ilişkin görüşler dile getirilmektedir. Ayçiçek (1994) ise; Kuşaklararası Çatışma başlıklı çalışmasında konuyu sosyoloji-psikoloji-pedagoji alanları üzerinden ele alacağını belirtmiştir. Uzun bir dönem kuşaklararası çatışma ve bunun doğal uzantısı olan iletişim sorunları ağırlıklı olarak psikoloji literatürünün içinden tartışılmıştır. Ancak yalnızca kişilerarası iletişim sürecini kapsamayan sorunlu alanlar ağı, kitle iletişimi boyutunu da barındırdığından, iletişim alanındaki akademisyenlerin araştırmalarına ihtiyaç duymaktadır. İletişim araştırmacıları yaşlı istismarına dikkat çeken kamu kampanyaları hazırlayarak bu konuya ilişkin kamusal farkındalık sağlamalıdırlar. Yaşlı insanlara ilişkin özellikle kitle iletişim araçlarından iletilen mesajlardaki stereotipler çoğunlukla gerçek yaşamdaki örneklerle eşleşmez. Yaşlı insanların pek çoğu bağımsız, konularında uzman, sağlıklı sosyal ilişkilere sahip insanlardır (Giles ve Helmle 2011: 226-227). 3. GENÇLERİN VE İLERİ YAŞ GRUBUNUN MEDYADA TEMSİLİ VE MEDYA KULLANIM ALIŞKANLIKLARI Neuman ın (2001) bu konuda Amerika daki kitle iletişim araçları ve toplumsal kesimlerin temsili üzerine gerçekleştirdiği saptamasında olduğu gibi; medya bir kültürün mitlerini sürdürme eğilimi göstermektedir. Örneğin medya, sosyal yardım alan insanların çoğunun Siyah (aslında çoğu Beyazdır), akıl hastası insanların büyük bir çoğunluğunun şiddet gösterdiği ve tehlike arzettiği (oysa gerçekte küçük bir yüzde böyledir), yaşlı insanların çoğunun bunak olduğu ve huzur evlerinde kaldığını (küçük bir oran bu şekilde olmasına rağmen) gösterir. İnsanlar bu tür görsel imgelerle yönlendirildiklerinde, bu öykülerin ya da stereotiplerin insanların birbirine ya da kendilerine bakışını belirlemede güçlü etkileri sözkonusudur. İleri yaştaki insanlar medyada diğer toplumsal kesimlere nazaran daha az temsil edilmekte, daha az oranda ana karakter olarak resmedilmektedir. Temsil edilenlerin büyük çoğunluğu ise bakıma muhtaç, yalnız, hasta ve umutsuz bir şekilde gösterilmektedir. Son yıllarda medyada gençyaşlı kuşaklar daha fazla çatışma halinde gösterilmektedir. Yaşlı insanların özellikle ulusal bütçeye olan yüklerinden sözeden bir söylem giderek yükselmektedir. Yaşlı insanların medya temsillerine ilişkin araştırmaların yürütülmesi, bu figürlerin ağırlıklı olarak hangi stereotipleri ürettiğini ve daha hakkaniyetli ve gerçeğe yakın bir temsil biçiminin nasıl mümkün olacağı sorularının yanıtlarını da barındıracaktır. Yaşlıların medyadaki temsiline ilişkin araştırmalar, yaşlı insanları bir araştırma nesnesi olarak kabul ederken, literatürde bir yandan da yaşlı kuşağın medya izleme pratiklerini araştıran çalışmalar mevcuttur. Örneğin Pecchioni arkadaşlarının (2005: 201, 228, 229-231) çalışmalarına göre; ileri yaştaki insanlar medya içerikleri açısından eğlence içerikli programlardan ziyade bilgilendirici programları tercih etmektedirler. Yaşlı insanlar genç insanlara göre daha fazla haber programı, belgesel ve kamusal işlerle ilgili programları tercih etmektedirler. Yaşlı kadınlar erkek yaşlılara göre televizyon dramalarını daha çok izlemektedirler. Tecimsel televizyon programları izleyici olarak daha çok gençleri düşünerek yapılmaktadır. Çünkü programlarda yayınlanan reklamlarda gösterilen ürün/hizmetleri alım gücüne bu kitlenin sahip olduğuna inanılmaktadır. Yaşlı izler-kitle pazarlama uzmanları ya da reklamcılar tarafından göz ardı edilmektedir. Ancak yaşlı nüfusun artışıyla birlikte seyahat/boş 8

Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji (5-18) zaman etkinlikleri, eğitim ve iş, eğlence, enformasyon ve endüstri bu kitleyi de göz önünde bulundurarak kendini yeniden tanımlamaktadır. Bu yönelim program yapımcıları ve reklamcıları bu grubu da gözeterek içeriklerini hazırlamaları yönünde etkilemektedir. Radyo dinleme alışkanlıkları açısından da yaşlılar haber/söyleşi/spor/country müzik, nostalji ve dini programları daha çok tercih etmektedirler. Gençlerse daha çok rap, caz, rock, hip-hop gibi popüler müzikleri dinlemektedirler. Gazete okuma alışkanlıkları açısından da gençler daha çok online-haber sitelerini ya da televizyon haberlerini tercih ederken, yaşlılar haberleri daha çok gazeteden takip etmektedirler. Yetişkinler ve yaşlılar daha çok kitap okumayı tercih ederken, gençler daha çok film izlemekten hoşlanmaktadırlar. Yaşlı nesil, torunları ya da ailelerinin daha genç fertleriyle iletişim kurarken de yüzyüze iletişimin dışında en çok telefonla iletişim kurmayı tatmin edici bulmaktadırlar (Williams ve Harwood 2008: 129). Mares ve Cantor un (1992) Elderly Viewer's Responses to Televised Portrayals of Oldage: Empathy and Mood Management Versus Social Comparison başlığını taşıyan çalışmasına göre; ileri yaştaki insanlar medyayı duygusal durumlarını değiştirmek için kullanmaktadırlar. Bu bakış açısında, izleyicilerin kendi yaş ve sosyal durumlarına benzer insan karakterlerinin durumunu kendilerininkiyle karşılaştırabilecek programları izlemeyi tercih etmektedirler. Özellikle yalnız ve mutsuz olan yaşlılar, daha pozitif bir durum ve ruh hali içinde olan ileri yaştaki karakterlerin olduğu programları izleme ihtiyacı içindedirler (akt.,williams ve Nussbaum 2001: 41). Bu çalışmada, yaşlı kuşak kitle iletişim araçlarıyla ilişkisinde bir özne olarak ele alınmakta ve gazete okuma pratikleri içinden bilim teknoloji ve yenilik haberlerine ilişkin değerlendirmeleri üzerinde durulmaktadır. Bu deneyim üzerinden genç kuşakla arasındaki farklılıklar ve benzerlikler ortaya konulmaya çalışılmaktadır. 4. YÖNTEM 2012 yılının Temmuz ayında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi nde Bilim Teknoloji ve Yenilik Haberlerine İlişkin Alımlama Analizi (TÜBİTAK projesi) başlıklı çalışma kapsamında gençler ve ileri yaştakiler, az gelirliler ve yüksek gelirliler, az eğitimliler ve yüksek eğitimliler gibi değişkenler saptanarak 6 odak grup çalışması gerçekleştirilmiştir. Söz konusu altı odak grup az eğitimliler, yüksek eğitimliler, düşük gelir grubu, yüksek gelir grubu, gençler grubu, ileri yaş grubu gibi altı farklı değişken üzerinden homojen gruplarla gerçekleştirilmiştir. Diğer değişkenler dışındaki değişkenler her bir grup içinde heterojen niteliktedir. Bu çalışmada yaş değişkeni esas alınarak medya kullanım alışkanlıkları incelendiğinden ötürü, bu 6 odak gruptan yalnızca ikisinden elde edilen veriler kullanılmıştır. Bu gruplardan biri gençlerden, diğeri yaşlılardan oluşmaktadır. Gençler grubu 6 kişiden oluşmaktadır ve bu kişilerin üçü kadın, üçü erkektir. Gençler grubunun katılımcıları 18-30 yaş arası kişilerden seçilmiştir. Gençler grubundaki katılımcılarının tümünün medeni durumu bekar dır. Gelir düzeyleri ağırlıklı olarak 700 TL ile 1500 TL arası değişmektedir. Üçü üniversite, ikisi lise, birisi lisansüstü eğitimi tamamlamıştır. İleri yaş grubu ise 51 yaş ve üzeri katılımcılardan oluşturulmuştur. Bu grupta toplam 5 katılımcı yer almıştır. Katılımcılardan üçü erkek ikisi kadındır. İleri yaş grubu katılımcıları dördünün medeni durumu evli, birinin ise boşanmış tır. Üçü üniversite, biri lise biri ise ilkokul mezunudur. Gelir düzeyleri 700 TL ile 1500 TL arası değişmektedir. İleri yaş grubundakiler bu çalışmada Türkiye şartlarında orta yaşın sona erdiği yaşlanmanın başlangıcı olarak kabul eden 50 yaş ve üzerini ifade etmektedirler. Katılımcıların tümüne K ve E harf kodları ve numaralar verilerek, katılımcıların görüşlerini rahatça ifade etmesine olanak tanınmıştır. K, katılımcının kadın, E katılımcının erkek olduğunun göstergesidir. Bu çalışma, proje kapsamında yürütülen bu odak gruplardan iki tanesinin verileri üzerine odaklanarak, gençler ve ileri yaştakilerin bilim, teknoloji ve yenilik haberlerine yönelik okuma deneyimindeki eğilimleri saptamaya yöneliktir. Bilim teknoloji ve yenilik haberleri sağlık, tıp, genetik haberleri, çevre, ekoloji, tarihsel doku ve miras, arkeoloji haberleri, deprem, jeoloji, haberleri, uzay, gökbilim haberleri, ulusal veya uluslararası bilimsel toplantılara ilişkin haber- 9

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 ler, enerji kaynakları, yeni tür enerjilerle ilgili haberler, evrim kuramı ile ilgili araştırmalar ve gelişmeler, her türlü teknolojik buluşlar ve gelişmelerle ilgili haberler, fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi temel bilimlerin araştırmalarıyla ilgili haberler gibi pek çok alandaki haberleri kapsamaktadır. Odak grup görüşmeleri için katılımcılara telefonla ulaşılarak araştırma hakkında bilgi verilmiş, araştırmaya istekli olan gönüllülerle bir toplantı organize edilmiştir. Odak grup görüşmesine katılan kişilere araştırmanın amacı hakkında bilgi verilerek, araştırmaya gönüllü olarak katıldıklarını belirten bir gönüllü katılım formu imzalatılmıştır. Böylelikle rızaları alınarak bilimsel etik kurallara riayet edilmiştir. Uygulama boyunca ses kaydı ve fotoğraf çekimi için katılımcılardan izin alınmıştır. Seminer odasının farklı yerlerine konulan 3 ayrı ses kayıt cihazında derlenen sorular ve cevaplar, akabinde bursiyer öğrenciler tarafından deşifre edilerek word dosyaları halinde bilgisayara aktarılmışlardır. Böylelikle ses kaydının dökümü elde edilmiştir. Odak gruplar yürütülürken araştırmacılar gruplara ilişkin gözlem notları tutmuşlardır. Daha sonra elde edilen tüm veriler araştırmacılar tarafından analiz edilmiştir. Katılımcıların önce gazete okuru olarak daha sonra bilim, teknoloji ve yenilik haberlerinin okuru olarak eğilimleri analiz edilmiştir. 5. BULGULAR 5.1. Katılımcıların Haber Okuyucusu Olarak Eğilimleri Gençler grubundaki katılımcılar düzenli olarak basılı ve internet ortamından gazete okumaktadırlar. Bu grupta internet üzerinden gazete okuma oranı diğer gruplara göre daha yüksektir. İleri yaştakiler grubundaki katılımcılar da düzenli olarak gazeteleri basılı ortamdan takip etmektedirler. Bu grubun katılımcıları gazeteleri internetten okumayı tercih etmemektedirler. Hem gençler hem de ileri yaştakiler grubuna ayrı ayrı hangi haberleri daha çok takip ettikleri ve hangi haberleri okumadan geçtikleri sorulmuştur. İlk soruyu yanıtlarken gençler takip ettikleri haberleri belirtmişlerdir ardından gelen soruda da takip etmediği haberleri ifade etmişlerdir. Ancak bu iki soruya verilen yanıtlar açısından çelişkili bir durum sözkonusudur. Gençler grubundaki katılımcılar ilk soruya gündemdeki olayları, spor haberlerini, iç ve dış siyaset haberlerini, köşe yazılarını, kültür sanat ve 3.sayfa haberlerini okuduklarını belirterek yanıt vermişlerdir. İleri yaştakiler grubundaki katılımcılar da iç-dış siyaset, ekonomi, finans, spor, teknoloji ve uzay teknolojisi haberleri, köşe yazıları ve sağlık haberlerini takip ettiklerini söylemişlerdir. İkinci soruya verilen yanıtlar açısından gençlerin okuduklarını ifade ettikleri spor haberlerini bu kez okumadıkları haberler arasında sıraladıkları görülmektedir. Aynı durum ileri yaştaki grubun katılımcıları için de söz konusudur. Yine spor haberleri ilk soruda okunan haberler arasındayken, ikinci soruda okunmayan haberler arasında yer almaktadır. Gençler grubundaki katılımcılar magazin, ekonomi ve spor haberlerini okumadıklarını ifade ederken, ileri yaştakiler grubunda da okunmadan geçilen haberler arasında magazin ve spor haberleri gelmektedir. Ancak gençler grubundaki katılımcıların büyük çoğunluğu spor haberlerini okumadıklarını ifade ederken, ileri yaştakiler grubunda spor haberlerini okumadığını belirten tek bir katılımcı olmuştur. İleri yaştakiler grubunda ortaklaşa biçimde okunmadığı ifade edilen haber türü magazin olmuştur. Alımlama çalışmasını merkeze alan bir perspektiften yürütülen bu çalışmada, her iki okur grubunun verdiği bu çelişkili yanıtları anlamlandırmak, spor haberlerinin yanında yer alan magazin haberleri eşliğinde mümkündür. İnsanların okur olarak deneyimlerinde, hayatın her alanındaki deneyimlerde sözkonusu olabileceği gibi çelişkiler barındırıyor olması doğal ve insana içkin olarak değerlendirilebilir. Ancak her iki grubun da önce okuduklarını sonra da okumadıklarını ifade ettikleri spor haberleri, okunmadığı belirtilen magazin haberlerine ilişkin saptamalar eşliğinde açıklanabilir. Dağtaş (2006: 39) 1980 lerden sonra yeni sağ politikaların etkisiyle topluma haz ve eğlence imkanı sunan, toplumsal gerilimleri azaltan eğlence olgusu olarak tanımlanan medyanın toplumsal işlevlerinden birinin diğer medya içeriklerine de egemen olmaya başladığını belirtmektedir. Magazinleşme yalnızca magazin haberlerine değil medyada yer alan içeriğin tamamına yakın biçimine egemen olmaya başlayan bir eğilim niteliği taşımaya başlamıştır. 10

Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji (5-18) Özellikle spor haberleri bu magazinleşme eğiliminin en fazla yer aldığı haber düzlemleri arasında yer almaktadır. Futbol takımları, medyatik oyuncuları ve transfer öyküleriyle gündelik yaşamdaki kişilerarası iletişim alanının önemli özneleri olarak ortaya çıkmaktadırlar. Haber okurları ise bu içeriği hem takip etmekte hem de takip ediyor gözükmek istememektedirler. Çünkü odak grup çalışmasında bir arada bulunma deneyimi, insanların bir başkasının gözünden kendine bakma ve bir başkası tarafından değerlendirme filtresini de beraberinde getirmekte, magazin ve spor haberlerini takip ediyor olmanın diğerleri tarafından küçümsenme gerekçesi olabileceği endişesine yol açmaktadır. Bu konuya ilişkin Dağtaş ın (2006: 43) özellikle medyada eğlence dünyasından haberlere, skandal haberlere, sansasyonel haberlere ve daha fazla spor haberlerine yer verildiği saptaması eşliğinde, gazetelerde spor haberlerinin giderek hakim pozisyona geldiğini ancak magazinleşme unsurunun bu haber türüne hakim oluşunun haberlerin ciddiyetini azalttığını söyleyebiliriz. Spor haberleri içinde de özellikle futbol taraftarlığı ve futbolla ilgili haber okurluğu, sosyolojik açıdan hızlı göç hareketlerinde taşradan gelip şehir yaşamında dışlanmalara maruz kalan kesimlerin, kendilerini kentli yapabilmek, aşağılanmak ve dışlanmak gibi sosyopsikolojik sorunlardan arınabilmek için üç İstanbul takımına taraftar olması gereği gibi sosyal bir baskı olduğu teziyle de açıklanabilir bir yön taşımaktadır (Doğan 1999 dan akt. Cerrahoğlu 2007: 258). Bireyler futbol taraftarlığını ve spor haberlerini okumayı bir yanıyla sosyalleşmenin bir aracı olarak kullanırken, bir yanıyla da sosyalleşmenin değişen karakteri ve sosyalleşmenin arzu edildiği kesimlerin daha eğitimli, kentli ve sınıfsal anlamda orta-üst bir kimlikle birlikte gerçekleştirilmek istenmesi, bu haber okurluğunun değerini ve ciddiyetini de diğer insanlar üzerinde itibarını da azaltan bir etkiye sahiptir. Gençler grubundaki katılımcılar haberi, insanları bilgilendiren onlara her şeyi ulaştıran bir araç, zaman zaman da bir yönlendirme ve propaganda aracı olarak tarif etmektedirler. İleri yaştakiler grubunda ise haber; yaşanmış ya da olması muhtemel olaylar, gerçekleşmiş olayların yansıtılması, olmuş olayların bir başkasına aktarılması, Türkiye ve Dünya da olup bitenler biçiminde tarif edilmektedir. Gençler grubunda haber daha çok olan bitenle-okur arasında yönlendirici ve taraflı bir araç olarak tarif edilirken, ileri yaştakiler grubunda olup bitenin olduğu gibi aktarıldığı, yorum katılmadığı yani olup bitenin kendisi olarak kabul edilmektedir. Olup bitenle haber arasındaki araçsal ayırım yok olmaktadır. Bu saptama ilerleyen aşamalarda haberin kurgusal bir yapı olduğu görüşüyle yan yana ilerleyecektir. Bu nedenle konuya ilişkin açıklama haberin kurgusal bir saptama olduğu yönündeki görüşlerin ifadesinin akabinde getirilecektir. Gençler grubundaki katılımcıların habere yönelik eleştirel tavırları ileri yaştakiler grubuna göre daha baskındır. Bu grubun katılımcılarının haberlerin gerçeği yansıtmadığını, kurum ve kişiler tarafından çarpıtılıp, yönlendirildiğini düşündüğünü belirtmiştik. Haberin zaman zaman uydurulduğu, habere bir şeyler eklenip/çıkarıldığını, aktarılmak istenenlerin seçilerek verildiğini, önemli görünmesinin arzu edildiği noktaların abartıldığını ve süslendiğini görüşündedirler. Bu grup, diğer tüm gruplara nazaran bu konuda daha eleştirel bir tavır takınmaktadır. K14: Kesinlikle hiçbir zaman olan olayı aynı şekilde aktarmıyorlar. Yani neden bu kadar eminim? Bilmiyorum ama sanki benim gözümün önünde olmuş bir olayı yansıttıklarında da aynı kurgulamayı yaparak, kendileri uydurarak, bir şeyler ekleyerek ya da azaltarak yapıyorlar. E13: Ben de çıplak gerçekliğin tam olarak yansıtılmadığını düşünüyorum. Yani özellikle son senelerde gerçeklerin tam olarak bize lanse edilmediğini düşünüyorum. E14: Aynı şekilde gerçeklerin yansıtılmadığını düşünüyorum. Bir kurgunun var olduğuna inanıyorum, biliyorum. E15: Gerçekliği tam olarak yansıtmadığını düşünüyorum. Haberi yapan kurum ve kişinin ihtiyaçları doğrultusunda biraz çarpıtılarak, yönlendirerek. K15: Bence de gerçekleri hiçbir zaman yansıtmıyor diyebilirim. Ya sonuçta herkes kendi 11

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 düşüncelerine göre haberleri çekiyor ve bu düşünceleri, insanlar o bilgiyi alıyorlar. K13: Ben de yansıtmadığını düşünüyorum. Kendilerince önemli olan kısımları biraz daha abartarak, süsleyerek bize sunuyorlar. O kadar şeklindeki ifadeleriyle habere yönelik eleştirel duruşlarını belirtmektedirler. İleri yaştakiler grubundaki katılımcılar medyanın büyük çıkar gruplarının elinde olduğunu ve çıkarlarını sürdürmek için haberleri çarpıttığını, herkesin kendi açısından olaylara baktığını ve o şekilde verdiğini, haberi yazan kişinin mutlaka kendi fikir ve siyasi düşüncelerini işin içine kattığını düşünmektedirler. Ancak bu eleştirilecek bir nokta olarak değil, doğal bir sonuç olarak değerlendirilmektedir. Hatta habere yönelik bir ayıklama ve yorumlama işleminin zaten gazetecilerin görevi olduğu belirtilmektedir. Bu grupta yer alan bir kişi (E 18); kurgu konusunda iyimserliğini muhafaza etmekte ve haberin tamamen gerçeği yansıtmasının zaten mümkün olmadığını, gazetecinin topluma hizmet için bir ayıklama yapması ve haberleri insanların anlayabileceği ve hoşlanabileceği hale getirmesinin gazetecinin görevi olduğunu belirtmiştir. İleri yaştakiler grubunun haberleri hem bir araç hem de bir kurgu olarak tarif ettikleri saptaması da daha önce spor haberleri okurluğunda olduğu gibi birbirlerini dışlayan süreçler olarak yan yana bulunmaktadır. Gençler grubu Türkiye özelinde kanalların özelleştiği, çok sayıda gazete ve dergiden olup bitenlere ilişkin enformasyon alınabildiği bir dönemin kuşağı olarak vardırlar. Oysa ileri yaştakiler grubu tek kanallı ve gazete sayısının çok az olduğu bir dönemin içinde yetişmişlerdir. Dolayısıyla haberin tamamen gerçeği yansıttığı görüşü, haber alınacak başka kanalların olmadığı ve haber içeriklerinin mukayese edilemediği bir dönemin varsayımı olarak ileri yaştakiler grubunun zihinlerinde halen varlığını sürdürmektedir. Ancak aynı kuşak haber aktarım araçlarındaki nicel ve nitel değişimin de seyircisi olmuşlar ve günümüzde artık internet dahil olmak üzere yüzlerce basılı, görsel, işitsel ve elektronik araç dolayımıyla haber akışına maruz kalmaktadırlar. Dolayısıyla bu yeni dünyanın haber vermek biçimindeki taraflılığın, çarpıtmanın, çelişkinin de şahidi durumundadırlar. Ancak habere ilişkin bu yeni bilgi biçimi eski bilgi biçimini zihinlerden tamamen silmemekte, haberin doğasına ilişkin gerçeği yansıttığı arzusu varlığını halen sürdürmektedir. Gençler ise zaten bu dünyaya gözlerini açtıkları için baştan pozisyonlarını daha net, sağlam ve eleştirel biçimde muhafaza edebilmektedirler. Genç-ileri yaştakiler gruplarına ilişkin tutulan gözlem notlarına dayalı olarak ise; gençler grubunun katılımcılarının daha ciddi ve heyecanlı bir üslup içinden konuştuklarını söylemek mümkündür. Sorulara verdikleri yanıtlar daha kısa ve nettir. Birbirlerinden daha çok etkilenerek ve karşılıklı etkileşim halinde konuşmaktadırlar, hatta yer yer tartışmaktadırlar. Bununla birlikte grubun çoğunluğu moderatöre sorularla ilgili açıklama yapması talebinde bulunmamışlardır. İleri yaştakiler grubunda ise katılımcıların oldukça rahat konuştukları, özellikle erkek katılımcıların uzun uzadıya yanıtlar verdikleri görülmektedir. Sorular yanıtlarken toplum fikri ön plana çıkmakta ve daha politik yanıtlar verilmektedir. Katılımcılar kendi aralarında tartışabilmektedirler. Daha bireyci ve daha kolektif toplum tasarımlarının ürünleri durumunda olan haber okurları arasındaki ayırım burada da ortaya çıkmaktadır. Gençler ve ileri yaştakiler grubunun her ikisi de haberin kurgusal bir yapı olduğu konusunda birleşmektedir. Bu kurgunun bir çarpıtma/çıkar ilişkisine dayalı bir seçme ve ayıklama işlemi olduğu konusunda ortaklaşmaktadırlar. Ancak sayısal olarak bakıldığında bu kurgulamanın olumsuz nitelikleri, gençler tarafından daha yoğun bir biçimde dile getirilmektedir. Gençler habere yönelik eleştirel tutum takınmada yalnızca ileri yaştakilerin karşısında değil, az/yüksek eğitimli; düşük gelir/yüksek gelir grupları arasında da en belirgin tutum içinde olan gruptur. 5.2. Bilim Teknoloji ve Yenilik Haberlerinin Okuru Olmak 5.2.1. Bilim Teknoloji ve Yenilik Haberlerinin Okunma Sıklığı Gençler grubundaki katılımcılar bu tür haberleri takip ettiklerini, özellikle ilgilerini çeken 12

Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji (5-18) alanlarda (sağlık, nükleer enerji vs.) yer alan haberleri dergi, gazete ve internet üzerinden sıklıkla okuduklarını ifade etmişlerdir. İleri yaştakiler grubunda da bu tür haberlerin sıklıkla izlendiği, özellikle sağlıkla ilgili olanların takip edildiği belirtilmektedir. K 16: Daha çok sağlık ve psikoloji dikkatimi çekiyor. K 17: Sağlık ve enerji konusu daha çok dikkatimi çekiyor. E17: Sağlık, uzay teknolojisi gibi ifadeler aracılığıyla katılımcılar sağlık konusundaki haberlere olan duyarlılıklarını ve ilgilerini yansıtmışlardır. 5.2.2. Yeğlenen Haber Konuları ve Yurt İçi- Yurt Dışı Haber Ayrımı Gençler grubundaki katılımcılar bilişim/bilgisayar, biyo-teknoloji, sağlık, nanoteknoloji, nükleer enerji, sağlık, doğa bilimleri, sosyoloji ve psikoloji alanındaki haberlerin dikkatlerini çektiğini belirtirken, ileri yaştakiler grubundaki katılımcılar ağırlıklı olarak sağlık haberlerinin daha sonra ise enerji, uzay, genetik, mekanik gelişmeler, arkeoloji, psikoloji ve insanlığın gelişimiyle ilgili haberlerle ilgilendiklerini ifade etmektedirler. Bu soruda gençlerden biri sosyal bilimler alanına ilişkin haberleri de BT&Y (Bilim Teknoloji ve Yenilik Haberleri) haberleri içinde saydığını, konuyu doğa bilimleriyle sınırlı biçimde kavramadığını göstermektedir. E14: Sosyoloji ve psikoloji yanıtını vererek bu durumu örneklemektedir. Gençler grubundaki katılımcılar bilim teknoloji ve yenilik haberlerinde yurtdışı kaynaklı haberleri takip ettiklerini belirtmişlerdir. E13: Benim için Türkiye içindekiler daha önemli K14: Yani isteğim Türkiye yönünde ama inandırıcılık ne yazık ki yurtdışı diyerek bu konudaki kanaatlerini belirtmişlerdir. İleri yaştakiler grubundaki katılımcılar da aynı yanıtı vererek, en çok yurtdışı haberleri okuduklarını, gazetelerin de en çok yurtdışı haberleri yayınladıklarını söylemişlerdir. E16: bizim basınımızın verdiği haberler gibi tabii ki batı ağırlıklı ; K16: Yurtdışı daha fazla diyerek yurtdışındaki haberleri ağırlıklı olarak takip ettiklerini ifade etmektedirler. 5.2..3. Haberlerin Sunumuyla İlgili Okur Görüşleri (Kesinlik - Doğruluk Sorunu, Anlaşılabilirlik ve Görsel Öğelerin Kullanımı) Gençler grubundaki katılımcılar, haberlerinin doğruluğu konusundaki şüpheci tavırlarını BT&Y haberleri konusunda da sürdürmektedirler. Bu konularla ilgili haberleri ancak bazı koşullarda inanılır ve doğru bulmaktadırlar. Tüm unsurları göz önünde bulundurduklarında dahi bu konuda görüş ayrılığı içindedirler. K14: Evet haber okuyorum, televizyonda da seyrediyorum ama kesinlikle hiçbir şekilde tamamen itimadım yok derken, K13: Bence gazete ve televizyonlarda gösterilen bilim, teknikle ilgili haberler %100 doğru değildir. Ama doğruluk payı da vardır diyerek haberlerden bazılarına güvendiğini, bazılarına güvenmediğini vurgulamaktadır. Öncelikle haberdeki gelişmeyi piyasaya süren örgütlerin büyük ve tanınan firmalar olması, katılımcıların bazılarına göre haberde verilen bilginin doğruluğunu artırmaktadır. E13; moderatörün şirketlerin, firmların ya da araştırma merkezlerinden gelen bilginin geliyor olmasının güvenilirliğini artırıp artırmadığı yönündeki sorusuna Evet yanıtını vermiştir. Ayrıca haberin yayınlandığı mecranın önemi bu soruya verilen yanıtta da belirgin bir şekilde vurgulanmıştır. Bilim haberciliği yapan özel sitelerde ya da kaynaklarda verilen bilgiler, gazetelerde verilen bilgilere nazaran daha güvenilir bulunmaktadır. E15: İnandırıcılığı biraz kaynağa göre değişiklik gösteriyor. Popüler bilim sitesi veyahut da bilinen bir bilim sitesindeki haberlere ben genellikle inanırım, doğruluğunu kabul ederim de. Diğer günlük gazetelerde çıkan haberlerde bir yanlışlık olma olasılığı var olduğunu biliyorum Gazete haberleri daha sadeleşmiş veyahut da farklı bir kaynaktan alınarak yansıtılmış olur genelde. O da bir fazla inandırıcı gelmez, bir şüphe bırakır. Gazetelerde yer alan haberlerin sadeleştirildiği ve bunun da pek çok unsurun çıkarıldığı izlenimi bıraktığı belirtilmektedir. Bunun ya- 13

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 nında haberde bağlam bilgisi/ön bilginin olması da inanılırlık ve doğruluğa duyulan güveni artırmaktadır. E14: Ön bilgi hani benim de inanmam için o ön bilgiyi bilmem gerekiyor. Ona göre hani bir karar vermem gerekiyor. Gazete haberlerinde dilin sadeleştirilmesi konusu bu anlamda bir handikap olarak karşımıza çıkmaktadır. Dilde ve anlatımda sadeleştirme haberin anlaşılırlığını artırmaktadır ancak ayrıntıdan ve detaylardan arındırılmış, sadeleştirilmiş bir haber de, haberde aslında olması gereken unsurların yer almadığı yönünde bir intiba bırakmaktadır: K15: Ya bilginin içeriği ne kadar açık olursa olsun ben bir haberi, önemli bir haberi okuduğumda tek bir kaynaktan okumaktan hoşlanmıyorum. Yani birkaç tane kaynağa bakmam gerekiyor onun güvenilir olup olmadığını anlamam için. Gerçekten çok açık anlatılmıyor, sadeleştirilmiş bir şekilde olduğu için hani illa ki bir yeri koparılmıştır o yazıda. Öyle düşünüyorum. İleri yaştakiler grubunda BT&Y haberlerinin doğruluğuna inanma daha kuvvetli bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Grup katılımcıları haber kaynağına güven duymanın haberi de daha güvenilir kıldığını belirtmektedirler. Bilimsel kurum ve kuruluşların haber dayanağı olduğu durumlar da bu güvenilirliği pekiştirmektedir. Haberin görüntülü olması yani televizyon haberi niteliği taşıması, toplumun iyiliğine hizmet edecek bir gelişmeyi duyurması da bu duruma katkıda bulunmaktadır. Katılımcılardan biri bilimsel gelişmeler konusundaki bilgi yetersizliği nedeniyle haberleri doğru olarak kabul etmekten başka çaresi olmadığını ifade etmiştir: E17: Genellikle inanırım. Çünkü düşünce olarak bunun doğru veya yanlış olduğunu irdeleyemiyorsam teknoloji konusundaki şeylerin doğruluğunu kabul ederim. Gençler grubundaki katılımcılar haberin anlaşılırlığı konusundaki soruya; bazı alanların oldukça özel bir terminoloji barındırdığını ve bu konuya özel bir ilgi ve beraberinde gelişen bir bilgi birikimi yoksa haberlerin anlaşılmadığını ifade ederek yanıt vermişlerdir. Özellikle astronomi, fizik gibi konulardaki haberlerin yabancı kavramlar ve sözcükler içermesi açısından bu anlaşılırlık düzeyinin daha da düştüğünü belirtmişlerdir. Bu konularda bir önbilgi verilmesinin haberin anlaşılırlık düzeyini artıracağı vurgulanmıştır. Bu saptamaya dayanak teşkil eden örnek ifadeler aşağıda verilmektedir: E14: Ben verilen haberlerde ön bilginin, verilen haberlerde ön bilginin olması gerektiğine inanıyorum. Ve bu bütün haberler için geçerli Terim ve kavramlar da daha yalın ve anlaşılabilir bir şekilde olabilir. E15: Fizik ve astronomi haberleri genelde biraz yabancı kelimeler ve kavramlar içerdikleri için anlaşılması daha zor oluyor. Onun dışında tabii kaynaktan kaynağa da bazı kaynaklarda bağlam bilgileri dediğiniz gibi fazla verilmediği için bir sıkıntı yaratıyor. K13: İnsanların okudukları konuyla ilgili kafalarında herhangi bir şey yoksa bence okudukları haberlerin bilim ve teknoloji alanındaki haberlerin hepsinde değişik kelimeler olduğu için kavramda zorluk çekebilirler. E13: Benim bilişim ve bilgisayarda takip ettiğim konularda eğer sürekli takip etmediyseniz birşey anlamanız mümkün olmuyor. Ama gazete haberlerinde sağlık, diğer bilim ve teknoloji haberlerinde halkın anlayabileceği dilden anlatıldığını düşünüyorum. K14: Bence öyle değil yani ben bilgisayarla alakalı bir şeyler bildiğim için ondan bir kendimce bir sonuç çıkartabiliyorum. Ama örnek veriyorum. Nükleer enerjiyle alakalı bir bilgim yok. Orada okuduğum kelimelerin birçoğu yabancı. İngilizce biliyor olmama rağmen bazen birleştirmekte zorlanıyorum. Çok fazla karmaşık hale getiriyorlar bence. İleri yaştakiler grubunun katılımcıları BT&Y haberlerinin herkesin anlayacağı bir dille yazılması gerektiğini ancak durumun böyle olmadığını belirtmişlerdir. E18: dil anlaşılır olması lazım, iyi anlatımın olması lazım, edebi olması lazım, özellikle böyle şeylerde edebiyatın çok önemi var. Ben onun için bu buluşlarda veyahutsa bilim teknik şeylerde anlatımı hem halka hizmet bakımın- 14

Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji (5-18) dan halka yararlı olması bakımından çok iyi bir anlatımı olması lazım diyerek bu yönde kanaat belirtmiştir. Katılımcılar haberlerin yazım şeklinin yeniliklerin ve buluşların özünü vermesi gerektiğini, insanların bundan nasıl faydalanacağının anlatılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu durumu; E17: Bu buluş biz tarafından gerçekleşmediği için dışarıdan gelme o bir zorluk yaratıyor. O zorlukta basın tarafından basına intikal eden kişiler tarafından aynen alınmak buluş bana ne getirir. Bundan insan olarak nasıl faydalanırım. Yazım şekli bunu veriyorsa yeter. Yoksa teknik kısmını be tabii ki ben şey değilim mühendis değilim şeklinde vurgulamıştır. Dilin daha anlaşılır ve anlatımın daha iyi olması gerektiği görüşü hakimdir. Anlaşılabilirlik ölçütü yalın ve sade bir dil kullanımına ve her düzeyde insanın anlayabileceği bir şekilde yazılması gerektiğe bağlanmaktadır. Katılımcılar bunu, şu şekilde ifade etmektedir: E16: Anlaşılabilirliğine ben şöyle bakıyorum. Bir yazıyı gönül ister ki dağdaki çoban da anlamalı devletin en tepesindeki insan da anlamalı. O kadar yalın ve sade bir dil kullanılması, bir ilaç prospektüsünü okursanız ne anlarsınız, içinizden anlayan mutlaka vardır. Sadece bu ilacın hangi hastalıklara iyi geldiğini anlatan bir bölümüne bakarsın romatizmaya iyi geliyormuş derim. Ama etkisi nedir hiç anlamam. O tarzda yazılmış bir bilim teknoloji yenilik haberi bana hiç hitap etmez. Haa okumaya çalışırım. Bir şeyler çıkarmaya çalışırım ama çok sıkılırım. K16: Ben de anlayabileceğim şekilde yazılmışsa ya da anlatılabiliyorsa o zaman daha hoşuma gidiyor. Dikkatimi çeker daha iyi anlarım, anlamadığım kelimeler varsa sıkılırım zevk almam. K17: Çok gazete okumadığım için pek bir bilgim yok, yalan söylemeyeyim okuduğum zaman daha anlayabileceğim yerleri okurum Türkiye genelinde ne olmuş, doktorlar, sağlık açısından ne bulunmuş bitkisel ilaçlar ne imiş onları takibe ettiğim için benim için anlaşılır. Gençler grubundaki katılımcılar görsel malzemenin ya da fotoğrafın ilgi çekici olması, konuyu açıklaması, inandırıcılık ve güncellik sağlaması, akılda kalıcılığı sağlaması açısından önemli olduğunu belirtmişlerdir. İleri yaştakiler grubundaki katılımcılar görsellikle ve fotoğrafla birlikte haberin anlatımının desteklendiğini, haberle ilişkili fotoğrafların daha etkili ve önemli olduğunu, çoğu görselin haber metnini okumadan açıklayıcılık sağladığı ve okuru habere çektiği kanaatindedirler. 5.2..4. BT&Y (Bilim Teknoloji ve Yenilik) Haberlerinin Okura Katkısı Gençler özellikle teknoloji ve sağlık konusundaki haberlerin gündelik hayatta işlerine yaradığını belirtmişlerdir. Ayrıca bilgisayarla ilgili haberlerin işyerinde de somut olarak faydalı olduğunu söylemişlerdir. Bunların dışındaki konulardaki haberlerin de genel kültür bilgi düzeylerini artırdıklarına işaret etmişlerdir. Katılımcılardan biri takip edilen haberlerin anında olmasa bile zamanla işe yaradığı üzerinde durmaktadır. K15: Zamanla bence de bir faydası oluyor. Aklımızın bir köşesinde bulunsa bile bir zaman ortaya çıkıyor. Hani bu da varmış diyebiliyoruz en azından. İleri yaştakiler grubunun katılımcıları özellikle sağlık konusunda ya da teknik konularda haberlerin gündelik hayatta işlerine yarayıp yaramadığı konusunda bir tartışmadan sonra, haberlerde yer alan önerileri tatbik edenler ve bu bilgiye değil doktorların tavsiyelerine uymayı tercih edenler olmak üzere iki görüş ortaya çıkmıştır. Ancak ileri yaştakiler grubunda bu haberlere genel olarak araçsal bir düzlemde bakılmadığını söyleyebiliriz. Haberler daha çok öğrenme sürecinin bir parçası olarak kabul edilmekte, bireysel bir düzlemden daha çok yakın çevrenin, insanlığın ve toplumun gelişimine faydası olacak bir biçimde kabul edilmektedir. Bu anlamda toplum yararının da gözetildiğini söylememiz mümkündür. Haberlerin kişisel yaşamda, özellikle de sağlık konusunda işe yararlılığının gözetildiği bir bakış açısı şu ifadelerde ortaya çıkmaktadır: 15

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 E17: Genellikle internette sağlıkla ilgili veya teknikle ilgili bir şey olursa bu haberi keser yapıştırır bir yerde depolarım. İlerde sağlıkla ilgili bir sorun olursa karıştırır arar bulur işime yararsa onu tatbik etmeye gayret ederim. Öyle bir faydası var. E17: belirli bir yerde depoluyorsunuz, ihtiyaç duyduğunuzda oraya gidiyorsunuz. K17: evet sağlıkla ilgili olanı, kendim çok rahatsız olduğum için o konuda geçen bütün bilgileri kafamın bi tarafına saklarım yani. Önemli bir konu geçtiği zaman da kullanmaya çalışırım. K16: Ben de sağlık haberlerini dinlerim veyahut okurum ama onu es geçmem, benim ihtiyacım yoksa bile durur o beynime yazarım. Öğrenirim, not alırım. Onu çevreme, yakınlarımda veya ilerde benim başıma ihtiyacım olduğu zaman oradan faydalanırım. Bir yandan toplum yararı da gözetilmekte ve haberlerin buna katkısı da göz önünde bulundurulmaktadır: E18: Neyse dünyanın öbür ucunda bir şey olduysa, bu sağlık meselesinin de bir şeyin kesin olması için de onun bir her yerde kabullenmesi lazım. Dünyanın her hangi bir yerinde bir haber varsa onun tıp çevresinde bir kabul görmesi lazım. Yaygınlaştığı zaman, tıp otoritesi bunu kabul ettiği zaman tamam benim için değeri vardır. Tabii ki bilimsel buluşları okurum ama bu bana yarar mı noktasında da kendime bir şey yapmam...yeni buluşlar beni her zaman heyecanlandırıyor ve daha okumasal şeyler yaptırıyor bana ama illa bunları günlük hayatta kullanacağım diye dert etmem. Zamanı geldiğinde o zaten kendiliğinden okuduğum edindiğim bilgi, kendiliğinden önünden akıp gidiyor. Ben olaya böyle bakarım. Yoksa ben bunu böyle saklayım da ilerde ben bundan yararlanırım diye aldığım zaman o zaman beynimi başka şeylerle doldurmuş oluyorum. Yeni şeyler katmak biraz daha zorlaşıyor. E16: Genelinde bilgi anlamında kendime katkı sağlarım. Örneğin şu an aklıma geldiği için söylüyorum. Yeni oluşmakta olan bir yıldıza nebula dendiğini o zaman öğrenmiştim aklımda kalmış. Veya işte dikkatimi çeken şey bi otomobil firması merdiven çıkan robot yapmış, şimdiye kadar başarılamamıştı, ilginçti, bunlar aklımda kalıyor. Ha ben bir bilim adamı değilim, teleskop alayım da bakayım ya da gideyim bende aynısını yapayım diye kaygım yok. Bunlar nedir insanlığın gelişmesinin bir sürecidir diye bakarım olumlu bir şey olarak görür inşallah topluma bir fayda sağlar diye bakarım. Gençler ve ileri yaştakiler grubunun her ikisinde de; haberin belli bir zaman süreci içinde gündelik yaşamdaki faydaları üzerinde durulmuştur. Ancak ileri yaştakiler grubu içinde toplum iyiliğini gözeten bir bakış açısının yer bulduğunu söyleyebiliriz. SONUÇ Gençler ve ileri yaştakiler gruplarının gazete okuru olarak genel profillerine baktığımızda en belirgin farklılığın; okunan gazetenin biçimi olduğunu görmekteyiz. Gençler hem basılı hem de internet ortamından gazeteleri takip ederken, ileri yaştakiler grubunda internet üzerinden gazete okuma alışkanlığı daha düşüktür. İleri yaştakiler grubunun yeni iletişim teknolojilerine olan bu mesafesi yalnızca kitle iletişim araçlarındaki haberleri takip etmekle ilgili bir durum değildir. Van Dyke arkadaşlarına göre (2007: 22) kişilerarası iletişim pratiklerinde de gençlerle ileri yaştakilerin aralarındaki en büyük iletişim bariyeri; yeni iletişim teknolojileridir. İleri yaştakiler bilgisayar yoksunluğu ya da cep telefonu kullanımındaki yeteneklerden yoksun olmak gibi noktaların, daha genç kuşakla olan iletişimlerinde sorunlu noktalar olduğunu belirtmektedirler. Özellikle 1980 ler ve 1990 larda emekli olan büyük bir grup, çalışma hayatı içinde interneti deneyimlemekten yoksun kalmışlardır. Bu nedenle bilişsel yeterliliklerin de düşüşe geçtiği bir dönemde, interneti kullanma pratikleri açısından gençlere nazaran daha geriden gelmektedirler. İleri yaştakiler grubunda haberle gerçeklik arasında bir ayırım ortadan kaybolurken, genç kuşak habere aracı bir rol biçmektedirler. Haberi değerlendiren her iki grup da; haberlerin nesnel bir gerçeklik barındırdığı fikrine, eleştirel bir şekilde yaklaşmışlardır. Haberin pek çok unsurdan etkilenen ve pek çok unsur tarafından biçimlendiren bir yapısı olduğu değerlendirme- 16

Kuşaklararası İletişim Farklılığı: Bilim Teknoloji (5-18) sinde bulunmuşlardır. Haberin kurgusal bir yapısı olduğu saptaması her iki grubun da görüş birliği içinde olduğu bir husustur. Ancak gençlerin bu konudaki eleştirilerini daha net ve sert bir dille ifade ettiği görülmektedir. Kuşak farkı bu noktada devreye girmekte ve haberlerin çok sesli dillendirilebildiği ve içeriklerinin birbiriyle karşılaştırılabildiği bir çerçeveye sahip gençler daha eleştirel bir tavır içinden bakabilirken, ileri yaştakiler haberin tek ve bir gerçekliği yansıttığı anlatısının hakim olduğu tek kanallı bir dünyadan, 1980 ler ve özellikle 1990 lardan sonra tutuldukları enformasyon bombardımanıyla baş etmeye çalışan bir neslin üyeleri haline dönüşmelerini ifadelerindeki çelişkili yapılara da yansıtmışlardır. Haber gerçeğin aracısız bir ifadesidir yargısıyla Haber kurgusal ve kişisel yorumlarla ilerleyen bir yapıdır yargıları yan yana her iki dönemin okurda oluşturduğu izdüşümün bir göstergesi olarak varlık göstermektedir. Bilim, teknoloji ve yenilik haberlerinin takibinde her iki kuşak da bu haberleri takip ettiklerini ifade etmektedirler. Her iki grup arasındaki en büyük ayırım takip edilen haberlerin niteliğidir. Gençler bu haber grubunda daha geniş bir skaladaki haberleri takip ederken, ileri yaştaki grup özellikle sağlık haberlerini takip ettiklerini belirtmişlerdir. Yaşlanma olgusu beraberinde pek çok sağlık sorununu getirdiği için bu doğal bir eğilim olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki grup da haberlerin yurtdışı kaynaklı olanlarını okuduklarını belirtmişlerdir. İleri yaştakiler grubunun katılımcıları BT&Y haberlerinin doğruluğuna daha çok inanırken, gençler bu anlamda daha sorgulayıcı bir tavır takınmışlardır. Her iki grubun katılımcıları da haberlerin anlaşılırlığı konusunda bir okuyucu olarak zorluklarla karşılaştıklarını ve anlaşılmaz noktalar olduğunu ifade etmişlerdir. Görsel malzemenin ve fotoğraf kullanımının haberi desteklemesini ise, haberin anlaşılırlığını artıran bir faktör olarak değerlendirmektedirler. Bu tür haberlerin kendilerine katkısı konusuna geldiğimizde ise; gençlerin teknoloji ve sağlık konusundaki haberlerin gündelik hayatta işlerine yaradığını belirttiğini, genel kültür düzeylerini artırdığını söylediklerini görmekteyiz. İleri yaştakiler ise; bu tür haberlerin en büyük katkısının sağlıkla ilgili konulardaki bir öğrenme sürecini harekete geçirdiğini belirtmektedirler. Burada gençlerden farklı olarak, kendi kişisel faydalarının yanında toplum, çevre ve insanlık adına daha makro ölçekli bir faydanın gözetildiğini söylememiz mümkündür. Görüldüğü gibi, gençler ve ileri yaştaki okurların aynı haber türündeki okuma pratiklerinde hem benzerlikler hem de farklılıklar mevcuttur. Her kuşak kendilerini vareden değerler ve sorumluluklar dahilinde bir medya okuma pratiği içine girmektedirler. Demokratik bir habercilik biçiminin her okur tipini kapsayan bir biçimde yeniden yapılandırılması ve her kesimi dengeli bir biçimde temsil etmesi gerekmektedir. Bu konudaki haberler daha anlaşılır bir dille ve görsel unsurlarla desteklenerek tasarlanmalı, böylelikle anlaşılırlıkları artırılmalıdır. KAYNAKLAR Ayçiçek İ M (1994) Kuşaklararası Çatışma. Presse-Druck Augsburg, Germany. Bernard M ve Scharf T (2007) Critical Perspectives on Ageing Societies, Policy Press, Great Britain. Bytheway B (2011) Unmasking Age: The Significance of Age for Social Research, The Policy Press, USA. Cerrahoğlu N (2007) Türkiye de Futbol-TV- Reklamlar Arasındaki İşbirliği ve Karşılıklı Bağımlılıklar, (ed) G Erol, Medya Üzerine Çalışmalar, Beta, İstanbul, 253-283. Cluning T (2001) Ageing at Home: Practical Approaches to Community Care, Ausmed Publications, Melbourne. Conrad H, Heindorf V ve Waldenberger F (2008) Human Resource Management in Ageing Society, Palgrave Mcmillan, England. Dağtaş E (2006) Türkiye de Magazin Basını, Ütopya Yayınevi, Ankara. Giles H ve Helmle J (2011) Elder Abuse and Neglect: A Communication Framework, A Duszak ve U Okulska (eds). Language, Culture and the Dynamics of Age, De Gruyter Mouton, Germany, pp: 223-252. Giles H ve Helmle J (2011). Elder abuse: A communicative framework. (ed). A. Duszak & U. Okulska, Language, Culture, and the Dynamics of Age, de Gruyter, Berlin. 17

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 Gravett L ve Throckmorton R (2007) Bridging the Generation Gap, Career Press, NJ. Izuhara M (2010) Ageing and Intergenerational Relations: Family Reciprocity From a Global Perspective, The Policy Press, USA. Jones I R, Hyde M, Victor C R, Wiggins R D, Gilleard C ve Higgs P (2008) Ageing in A Consumer Society, The Polity Press, UK. Larkin E, Friedlander D, Newman S ve Goff R. (ed) (2004) Intergenerational Relationships, The Haworth Press, USA. Lorenz-Meyer D ve Grotheer A (2000) Reinventing the Generational Contract: Anticipated Care-Giving Responsibilities of Younger Germans and Turkish Migrants, (ed) S Arber ve C Attias-Donfut, The Myth of Generational Conflict: The Family and State in Ageing Societies, Routledge Chapman & Hall, UK, 190-208. Mandıracıoğlu A (2010). Dünyada ve Türkiye de Yaşlıların Demografik Özellikleri, Ege Tıp Dergisi, 49(3), 39-45. Martin C A ve Tulgan B (2002) Managing the Generation Mix: From Collision to Collaboration, HRD Press, Messachusetts. Neuman W L (2007) Toplumsal Araştırma Yöntemleri: Nitel ve Nicel Yaklaşımlar, Cilt I, Yayınodası, İstanbul. Pecchioni L L, Wright K B ve Nussbaum J F (2005). Life Span Communication, LEA: Mahwah, New Jersey. Pfeifer S ve Sussman M B (ed) (1991) Families: Intergenerational and Generational Connections, The Haworth Press, USA. TDK Büyük Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr. Van Dyke M, Haynes C ve Ferguson M (2007) Bridging the Divide: A Public Relations Perspective on Intergenerational Communication, Public Relations Quarterly, 52, 4, 19-23. Williams A (2001) Intergenerational Communication Across the Lifespan, LEA: Mahwah, New Jersey. Williams A ve Harwood J (2008) Intergenerational Communication: Intergroup, Accomodation, and Family Perspectives, J F. Nussbaum, (ed) Handbook of Communication and Aging Research, LEA, London, pp.115-137 18

YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER VE SANAL GERÇEKLİK BOYUTUNDA GEZİ PARKI EYLEMLERİ Gülcan Işık ÖZET Geçmişte hâkim olan keskin ve hiyerarşik örgütlenme modelleri bugün artık yerini daha esnek, dağınık ve heterojen yapılara bırakmaktadırlar. Bunun nedeni, kısa zamanda etkin eylemler düzenleme gerekliliğinin esnek yapılar içerisinde daha kolay gerçekleştirilebileceğine olan inançtır. Bu noktada toplumsal hayatın değişik alanlarında o alana ilişkin bir konuda ya değişiklik isteyen ya da değişime karşı çıkan ve bu doğrultuda faaliyetlerde bulunan oluşumlar olarak tanımlayabileceğimiz toplumsal hareketler, toplumsal sorunlarla yakından ilişkilidir. Öyle ki, toplumun büyük bir bölümünü doğrudan ilgilendirmeyen konuların bile toplumsal bir sorun haline getirilmesinde ve buna ilişkin çözüm yollarının üretilmesinde bu hareketler daha etkindir. Günümüz toplumsal hareketleri yeni iletişim teknolojilerini örgütlenme ve iletişim süreçlerinde her geçen gün daha fazla kullanmaktadırlar. Bu noktada özellikle de internet temel iletişim ortamı haline gelmiştir. İnternet bir taraftan oluşturduğu sanal kamusal alanlarla katılımcı demokrasiyi teşvik ederken; diğer taraftan da küresel ticari medya ağında temsil edilmeyen kesimlerin (ötekinin) seslerinin duyurulmasını sağladığından dolayı, kendisi başta olmak üzere pek çok alternatif medya kanalına da önayak olmuştur. Buraya kadar bahsedilenlerin ışığında bu çalışmada, İstanbul Taksim de başlayan ve kısa bir sürede diğer bazı illere de yayılan Gezi Parkı protesto hareketleri incelenecektir. Hareketin aktörleri, eylem şekilleri ve iletişim yöntemleri başlıkları altında yapılacak olan incelemeye, toplumsal hareket teorisinin öğretileri ve basına yansıyan ilk bir haftalık haberler temel teşkil edecektir. İnceleme sonucunda, hareketin şiddetten arınmış ilk başlangıç döneminin genel hatları itibariyle yeni toplumsal hareketlerin temel öğretileriyle örtüştüğü görülmüştür. Anahtar sözcükler: Gezi Parkı, toplumsal hareketler, yeni toplumsal hareketler, sanal medya, sosyal paylaşım ağları. NEW SOCIAL MOVEMENTS AND VIRTUAL REALITY DIMENSION AT GEZİ PARK PROTESTS ABSTRACT Inflexible and hierarchical organizational models, which were dominant in the past, are now being replaced by more flexible, distributed and heterogeneous structures. The main reason for this is the belief that the requirement of putting effective actions in short notice is easier in flexible structures. In this point, the social movements that we can define as the formations which are the movements that either supports or oppose changes in this specific area of social life is closely related with social problems. As such, these movements are more effective on converting the issues that is not even related to majority of the society into a social problem and producing possible solutions to them. Today's social movements utilize new communications technologies more and at their organizational and communications processes. At this point, especially the Internet has become the main medium of communication. The Internet has led many alternative media channels most notably itself, by promoting participatory democracy with the virtual public spaces it has created on one hand; while on the other hand providing a medium for the voices of the groups that are not represented in the global commercial media network. In the light of the above mentioned facts, in this study, Gezi Park protest movements that started in Taksim/Istanbul and spread into several other cities in a short time will be examined. The teachings of social movement theory and the first-week-news in the press will form the basis of this study, which will be held under the Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi

Selçuk İletişim, 8, 1, 2013 headings of the actors of the movement, types of actions and methods of communications. The results of the study suggest that in general,the first phase of violence-free demonstrations is in consistent with the teachings of the new social movements. Key words: Gezi Park, social movements, new social movements, virtual media, social networks. GİRİŞ Kendi haklarını, düşüncelerini ve amaçlarını kamuoyu gündemine taşımak isteyen, az ya da çok organize olmuş bireylerin etkinliklerini ifade etmek için kullanılan bir kavram olan toplumsal hareketlerin temelde çıkış nedeni, bu hareketin içinde yer alan kişilerin, parti, dernek vb. şeklinde kolektif aktörler gibi siyasal sistemde karar alma sürecine katılacak araçlardan yoksun olmalarıdır. Başka bir ifadeyle toplumsal hareketler, daha çok yöneticiler üzerinde baskı mekanizmasını işletmek için ortaya çıkan hareketlerdir ki, bunlar çoğu zaman da kurumsallaşma öncesi kendisini gösterirler. Özerk bir kamuoyunun görüntüsü olarak da kabul edilen toplumsal hareketlerin günlük yaşamda karşılaşılma sıklığı, genel olarak siyasal sistemde toplumun tam olarak temsil edilip edilememesi ile yakından ilgilidir. Bu temsil sorununu ise kimileri siyasal sistemin topluma yabancılaşması olarak görmektedir. Bu nedenle toplumsal hareketler yaptıkları çeşitli etkinliklerle, toplum ve siyasal sistem arasındaki yabancılaşmanın giderilmesine önemli katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla bu tür oluşumlar genel olarak kurumsal bir çerçevede gelişmez, aksine günlük hayatın sorunları içinde kendiliğinden filizlenir (Kılıç 2009: 155). Özellikle 1968 den itibaren önüne eklenen yeni sıfatıyla telaffuz edilen toplumsal hareketler, toplumsal, yönetsel, yerel ya da ulusal alanda çeşitli değişikliklere karşı bir tepki hareketi olarak da ortaya çıkmaktadır (1). Belirli bir inanç, amaç ve örgütsel çatı altında toplanan toplumsal gruplar, egemen toplumsal ilişkileri ya da kurumları değiştirmek, kaldırmak ve var olan ilişkileri yeniden biçimlendirmek için çalışırlar. Bu hareketler, sorun olarak gördükleri toplumsal olayları, dramatize edilmiş eylemlerle bezeyerek medya ile daha geniş kitlelerin dikkatine sunmaktadırlar (Demir ve Acar 1993: 330). Diğer bir ifadeyle kendi sorunlarını kamuoyuna sunarak onlardan destek talep ederler. Böylece kamuoyu, toplumsal hareketler sayesinde siyasal ve toplumsal sorunların gündeme taşındığı ve toplumun ilgili sorunlar hakkında tercihlerini yaptığı bir alan haline dönüşür. Bu şekliyle kamuoyu sorunların tanımlanması ve ortak bir düşünce oluşturulması sürecinde, toplumsal gruplar için önemli bir mücadele alanıdır. Bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak kamuoyu bir yandan çeşitli gruplar arasında rekabete konu olurken, diğer yandan da toplum ve siyasal sistem arasında aracılık işlevini yerine getirmektedir. Karar mekanizmasını çeşitli eylemlerle ya da davranışlarla olabildiğince etkilemeyi amaçlayan toplumsal hareketler için kamuoyunun her zaman önemli bir araç olduğundan bahsettik. Bu nedenle toplumsal hareketler, siyasal ve yönetsel alanda karar mekanizmasında yer alan kişileri, elde ettikleri kamuoyu desteği ile sürekli olarak belli bir davranışa zorlama eğilimindedir. Bunu gerçekleştirmek için de sık sık diğer toplumsal gruplarla ilişki kurarak birbirleriyle dayanışmaya gidebilirler. Böylece toplumsal alanda daha çok destek görme olanaklarına kavuşmuş olurlar. Ancak söz konusu destek, yalnızca kamuoyunun dikkatini çekmekle kazanılamaz, bu aynı zamanda kamuoyu karşısında olumlu bir etki uyandırmak ve sempati kazanmakla da mümkündür. Diğer bir anlatımla toplumsal hareketlerin kamuoyu oluşturma gücü, onun toplumsal bir protesto olarak algılanmasına ve toplumda pozitif bir etki uyandırmasına bağlıdır. Buradan hareketle toplumsal hareketlerin çoğunlukla kültürel bir çatışma bağlamında ortaya çıktığı söylenebilir. Bunlar; kişinin kendi hayat tarzına sahip olma hakkı, farklı olma hakkı, yeni tür risklere karşı bireysel korunma hakkı gibi. Bu açıdan değerlendirildiğinde yeni toplumsal hareketler tarafından açıkça belirtilen iddialar, hem savunma amaçlı (tepkisel) hem de önleyici (proaktif)dir. Aynı zamanda kamusal alanı insanileştirmek ve demokratikleştirmek için de topluca çalışmaktadırlar. Hem hücuma hem de savunmaya yönelik açıklama arasındaki denge, devamlı değişmekte ve bu açıklamalardan birine olan vurgu, hareket gelişirken konjonktürel durumlara bağlı olarak değişebilmektedir (Hannigan 2012: 255). 20