2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu



Benzer belgeler
2009 Hak İhlalleri İzleme Raporu

2011 Hak İhlalleri İzleme Raporu

2012 Hak İhlalleri İzleme Raporu

2014 Hak İhlalleri İzleme Raporu

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TÜRKİYE DEKİ PROTESTAN CEMAATİ NİN İBADET YERİ SORUNU

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

2016 Hak İhlalleri İzleme Raporu

Irk veya Etnik Köken. Ayrımcılığı. Haklarınızı Bilin!

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

6322 SAYILI YASA ile GELİR VERGİSİ KANUNU NUN 89 UNCU ve 5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ KANUNU NUN 10 UNCU MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Demokratik Yönetişimde Vatandaş Şikayetinin Rolü. Fikret Toksöz May 12, 2015

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE'DE ORTAK BİR KİMLİK OLARAK "ÖTEKİLİK" İKİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM... 27

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR BİRER BİRER YARGIDAN DÖNÜYOR!

Her türlü alıkonulma yerinin düzenli ziyaretler yolu ile denetlenerek kişilerin işkence ve kötü muameleye karşı etkin biçimde korunması amacını

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Trans Olmak Suç Değildir!

T.C ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

KADIN DOSTU KENTLER - 2

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

T.C. MALAZGİRT KAYMAKAMLIĞI MALAZGİRT İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ YILI YARIN SİZDEYİZ PROJESİ

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

T.C. HOCALAR KAYMAKAMLIĞI HİZMET STANDARTLARI TABLOSU (İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA BAĞLI TÜM KAYMAKAMLIK BİRİMLERİ)

T.C. UŞAK VALİLİĞİ 2015 YILI GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAV İLANI

SİNOP SPASTİK ÇOCUKLAR DERNEĞİ RESEARCH ON ETHICAL PROBLEMS ON EDUCATION IN TURKEY TÜRKİYE DE EĞİTİM SEKTÖRÜNDEKİ ETİK PROBLEMLER ARAŞTIRMASI

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

KALKANDERE KAYMAKAMLIĞI HİZMET STANDARTLARI TABLOSU (İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA BAĞLI TÜM KAYMAKAMLIK BİRİMLERİ) BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

T.C. BAŞBAKANLIK SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAYI : B.O2.1.SÇE.O M /26

Bu amaç çerçevesinde Yükseköğretim Kurumları aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ederler:

GÖREVDE YÜKSELME SINAVI DERS KONULARINA İLİŞKİN SORULACAK SORULARIN DAĞILIMI 2 İL PLANLAMA VE KOORDİNASYON MÜDÜRÜ

Cumhuriyet Halk Partisi

ÇALIŞTAY II ÜNİVERSİTELERDE CİNSEL TACİZ VE CİNSEL SALDIRIYA KARŞI NELER YAPILABİLİR? ÇALIŞTAYI II 04 EKİM 2012 ÇALIŞTAY RAPORU GİRİŞ

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

T.C ÇAMAŞ KAYMAKAMLIĞI (İlçe Yazı İşleri Müdürlüğü) HİZMET STANDARTLARI TABLOSU BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR FAALİYETİ YÜRÜTECEK GÖREVLİLER

- Dünya'da aile içi şiddet: - Yanlış İnanış: "Aile içi şiddet sanıldığı kadar yaygın değildir."

MALKARA BELEDİYE BAŞKANLIĞI BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

KADINA ŞİDDET SAATLİ BOMBA MI? ERAY KARINCA

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı HATA BİLDİRİM FORMU (Usulsüzlük, Yolsuzluk, Etik Kural İhlali)

KADINA YÖNELİK ŞİDDET RAPORU

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

İBADETHANELER İÇİN YAPILACAK AYNİ BAĞIŞLARDA İNDİRİM DÖNEMİ

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

EŞİT HAKLAR İÇİN İZLEME DERNEĞİ

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

2 Kasım Sayın Bakan,

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2011/6627 Karar No : 2015/4677

ANAYASA DEĞĠġĠKLĠKLERĠ HAKKINDA GÖRÜġ VE ÖNERĠLERĠMĠZ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

JANDARMANIN KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE FAALİYETLERİ VE UYGULANAN İŞLEMLER. KYAİŞ ile Mücadelede Jandarmanın Rolü

Öncü Okul Yöneticileri Derneği ETİK OKUL DEĞERLENDİRME FORMU Uygulama Rehberi ve Puanlama Anahtarı

Hürriyet Mah. Taşocağı Cad. No: 72/3 Kağıthane İstanbul GSM:

EKİM AYININ İKİNCİ HAFTASI İKİNCİ HAFTASI EKİM. Yıl Boyunca Okul Çalışma Ekibi İl Milli Eğitim Müdürlüğü. Yıl Boyunca Okul Yönetimi Kolluk Kuvvetleri

Haklarım var, Hakların var, Hakları var...

Şiddet. Tanımı. İstanbul Sözleşmesi

Aile içi şiddeti ihbar edin ve mahkemede yardımcı olun

İstismar Edersen Ceza, Delilin. Yoksa. Tedbir, Boşanırsan Nafaka

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE İÇİN KADIN KONUKEVLERİ PROJESİ 7 MAYIS 2014-ANKARA. Saygıdeğer Misafirler, Değerli Basın Mensupları

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

E.Ü. ÖĞRENCİ KONSEYİ GÜVENLİK RAPORU

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

: İstanbul Barosu Başkanlığı

2015 YILI GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVINDA TAŞRA TEŞKİLATI İÇİN İLAN EDİLEN UNVANLARA İLİŞKİN DERS KONU BAŞLIKLARI

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ. DEKAUM Kadın Hakları Ve Sorunları Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Alman Federal Mahkeme Kararları

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015)

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar

ADRES KAYIT SİSTEMİ. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü

68. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SENATO KARAR ÖRNEĞİ

İş Yeri Hakları Politikası

İşveren Uygulamaları kapsamında Kişisel Verilerinin İşlenmesi

Transkript:

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu Hazırlayan Hukuk ve İnanç Özgürlüğü İzleme Kurulu 10.01.2011

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 Giriş ve Özet 1 Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı vardır. (BMİHEB- Madde 18) Türkiye de bu hakkın herkes için ve her yerde hayata geçmesi en büyük temennimizdir. Ülkemizde din ve inanç özgürlüğü genel olarak uluslararası insan hakları ve anayasal güvence altında olsa da, pek çok sıkıntı ve zorluk varlığını sürdürmektedir. Aşağıda Protestan toplumunun 2010 yılında din ve inanç özgürlüğü açısından yaşamış olduğu sorunları ortaya koyan bir rapor bulunmaktadır. 2 Ayrıca '' 2010 yılı içerisinde Protestanların Yasal ve Sosyal Sorunları - 2010 Raporu adında geniş kapsamlı bir rapor hazırlayıp kamuoyu ve resmi kuruluşlar ile paylaşmıştır. 3 Diğer sıkıntıların yanı sıra, öne çıkan sorunlar kısaca şöyle özetlenebilir: 2010 yılında Hıristiyanlar a yönelik nefret suçları devam etmiştir, Protestanlara ve Kiliselerine yönelik fiziksel saldırılar gerçekleşmiştir. En yaygın ve köklü bir şekilde ortaya çıkan sorun ise, Protestanların ibadet yeri kurma ve ibadet için kullandıkları mekanları devam ettirme konusunda ciddi engellemelerle karşı karşıya kalmış olmalarıdır. Dernekleşme, toplulukların tüzel kişilik kazanma konusunda kısmi bir yarar sağlamış olsa da, tam bir çözüm getirmemiştir. Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi nden (DKAB) kaynaklı sorunlar ve Türkiye de farklı dinlere mensup kişilere karşı hoşgörüsüzlük bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu zemininin ortadan kaldırılması acil bir sorun olarak ele alınmayı beklemektedir. Nefret Suçları - İzmir Buca Baptist Kilisesi 26.02.2010 ve 04.03.2010 tarihlerinde taşlı saldırıya uğramıştır. Kamera kayıtları olmakla birlikte görüntü net olmadığından saldırganların kimliği belirlenememiştir. Olaylar emniyet güçlerine bildirilmiştir. - Samsun Agape Kilisesi Önderi ne Nisan 2010 da suikast planlandığı haberi üzerine koruma önlemleri artırılmıştır. - Ankara Kurtuluş Kilisesi ne 28.04.2010 tarihinde bir kişinin camları koruyan panjuru tekmelemek sureti ile maddi zarar verdiği belirtilmiştir. Kamera görüntülerinden kişinin kimliği belirlenmiş ve Emniyet güçleri tarafından yakalanmıştır. Yapılan mahkemede saldırganın özür dilemesi üzerine Kilise şikayeti geri çekmiş ve kişi serbest bırakılmıştır. - İzmir Karataş İsevi Topluluğu(Kilisesi) üyesi genç bir erkek, 02.12.2010 tarihinde çalıştığı işyeri sahibinin Hıristiyan olduğunu öğrenmesi üzerine hakarete uğramış, işyeri sahibi tarafından bıçaklı saldırıya maruz kalmış ve elinden yaralanmıştır. Daha sonra işyeri sahibi, gencin ailesi ve akrabalarına telefon ederek onları bu gence karşı kışkırtmaya çalışmıştır. İşyeri sahibi aile dostu olduğu için herhangi bir suç duyurusunda bulunulmamıştır. - İstanbul Ümraniye Protestan Kilisesi 12 Aralık 2010 tarihinde taşlı saldırıya uğramıştır. Saldırıyı gerçekleştirenlerin aynı mahallede bulunan 14-16 yaşlarında çocuklar olduğu ortaya çıkmıştır. Polis koruma tedbirlerini artırmıştır. - Aydın Kuşadası Protestan Kilisesi ne 16 Aralık 2010 günü bir kişi tarafından taşlı saldırı gerçekleştirilmiş ve camları kırılmıştır. Polis soruşturması devam etmektedir - Gaziantep Yeni Yaşam Kilisesi üyeleri 2010 yılı içerisinde çeşitli kereler fiziksel saldırılara maruz kalmış ancak saldırganların kimliği bilinmediğinden ve saldırıya maruz kalan üyeler korktukları için şikayetçi olmaya yanaşmamıştır. Kilise önderinin 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren 'Türkiye Protestan Kiliseler Birliği', bir dernek olarak '' adı altında görevini sürdürmektedir. 2 Raporun Protestan toplumu ile sınırlı olmasının nedeni, kaynaklarımızın kısıtlı oluşu ve en iyi bu toplumu tanımamızdır. Toplumumuz, herkes için inanç özgürlüğünü savunmaktadır. 3 http://docs.google.com/viewer?url=http://www.protestankiliseler.org/protestan_kiliseleri_2010_raporu_-_tur.pdf&pli=1

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 sözlü olarak emniyet güçlerini bilgilendirmesi neticesinde koruma önlemleri artırılmıştır. - 2010 yılında Türkiye genelinde birçok kilise önderi ve Topluluk hayati tehlike altında olduğu için güvenlik güçleri tarafından koruma altında bulunmaya devam etmektedir 4. En az altı Protestan Kilise önderi yakın polis koruması altında, en az bir önderin çağırmalı polis koruması bulunmakta, en az altı kilisede ibadet sırasında polis dışarıda güvenliği sağlamaktadır. Tüm bu veriler bile Protestan toplumunun yaşam hakkının ne kadar kırılgan ve tehdit altında olduğunu ortaya koymaktadır. - Son olarak 27 Aralık 2010 günü İstanbul da bir kilise önderi hayati tehlike altında olduğu için güvenlik güçleri tarafından uyarılmış ve kendisine emniyet tarafından yakın koruma tahsis edilmiştir. İbadet Yeri Sorunları 5 Yasal olarak ibadet yeri kuramama sorunu Protestanlar içi en köklü ve yaygın sorun olarak öne çıkmaktadır. 2003 yılında Avrupa Birliği 6. Uyum Paketi çerçevesinde 3194 sayılı İmar Kanunu'nda yapılan değişikliklerde, 'cami' kelimesi yerine kullanılan 'ibadet yeri' sözcüğü ile gayrimüslim vatandaşlarımızın ibadet yeri ihtiyaçlarının karşılanabilmesi hedeflenmiştir. Ancak, Türkiye deki Protestan toplumunun ibadet yeri edinmedeki olumsuz tecrübeleri, bu olumlu yasal gelişmelerin yorum ve uygulanmasında Protestan Toplumunun ciddi engeller ve hak ihlalleri ile karşılaştığını ve yasal haklarını kullanamadığını ortaya koymaktadır. Bu sorun, doğrudan yasadan, uygulama yönetmeliğinden ve kamu görevlilerinin olumsuz tutumundan kaynaklanmaktadır. Her ilde değişen imar koşulları, Uygulama Yönetmelikleri belediyelere göre farklılık arz etmektedir. Diğer bir sorun, mülki amirlikten izin alma sorunudur. Türkiye deki Protestan Toplulukları mülki amirden izin alınmasına ve devletin denetimine karşı değildir. Aksine yasanın bu maddesinin değişmesi ileri bir adım olarak görülmektedir. Buradaki temel problem izin verilirken göz önünde bulundurulan kıstasların net olmaması ve keyfi uygulamalara fırsat vermesidir. Maalesef, birçok yerde mülki amirlikler bu toplulukların engellenmesi gerektiğini düşünmektedirler. Sonuç olarak, 2003 yılında yapılan değişiklik amacına ulaşmamıştır ve ibadet yerleri kurulamamaktadır.mıştır. - İstanbul Ümraniye Protestan Kilisesi önderine Ataşehir ilçe Emniyet Müdürlüğü tarafından kullandıkları binanın resmi ibadethane olmadığı gerekçesi ile 10.01.2010 tarihinde Kabahatler Kanunu na muhalefetten para cezası kesilmiştir. Herhangi bir kapatılma işlemi yapılmamıştır. - İstanbul Beşiktaş Protestan Kilisesi nin ibadet için kullandıkları müstakil binanın resmi ibadethane olarak onaylanması için 2006 yılında yaptıkları başvuru İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından uygun görülmesine rağmen 3 Nolu Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından Kilisenin bulunduğu bölgenin konut bölgesi olması ve yeterli kullanım alanı olmaması nedeniyle 14.05.2010 tarihinde olumsuz görüş bildirmesi üzerine başvuru olumsuz sonuçlanmıştır. - İzmir Karşıyaka Sevgi Protestan Kilisesi ne 28.11.2010 tarihinde Karşıyaka Kaymakamlığı tarafından ibadet için kullandıkları mekanın gayri resmi ibadethane olduğu tebliğ edilmiştir. 2010 yılında gerçekleşen bu gelişmelerin yanı sıra İmar Kanunu nun değiştiği 2003 yılından beri en az 11 kilise resmi ibadet yeri statüsü için başvurmuş ve başvuruların tamamına yakını çeşitli gerekçelerle reddedilmiştir. Bu sonuç Türkiye de din ve inanç özgürlüğününün durumu açısından son derece uyarıcıdır çünkü yasal bir şekilde yeni ibadet yeri kurmak 4 İzmir, Ankara, Samsun, İskenderun ve Diyarbakır da kilise önderlerine yakın koruma olarak polis nezaret etmektedir. 5 Protestan Cemaatinin ibadet yeri sorununa ilişkin olarak Kasım 2008 tarihli ayrıntılı raporumuza web sitemizden ulaşılabilir. Maalesef bu rapordaki sorunlar güncelliğini korumaktadır. http://protestankiliseler.org/index.php?option=com_content&view=article&id=1140&itemid=462

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 pratikte mümkün gözükmemektedir. Böylece Yasal olmayan kiliseler son derece kırılgan bir duruma düşmektedir. Bir İstisna: 'İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı', Altıntepe Kilisesi - Bostancı, İstanbul semtinde 1995 yılında kurulan ve 2000 yılında vakıflaşan Protestan topluluğunun Altıntepe deki müstakil binası 2006 yılında ibadet yeri olarak onaylanmıştır. Bu durum Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez gerçekleşmiştir. Dini Yayma Hakkı Yasalarımızla dini tebliğ veya yayma ve öğretme hakkı güvence altında olmasına karşın bu konuda zorluklar yaşanmaya devam etmektedir. Dini yayma etkinlikleri (özellikle Hıristiyanlar tarafından gerçekleştirildiğinde) tehlikeli ve suç unsuru içeren faaliyetler olarak algılanmaktadır. Bu bakış açısı, Milli Eğitim, emniyet, devlet görevlileri ve genel olarak toplum için geçerlidir. İnsan haklarına saygının vazgeçilmez bir değer olduğu çoğulcu demokratik toplumlarda farklı din ve görüşlerin öğretilmesi veya yayılması tehdit olarak değil, normal olarak algılanır. Türkiye de bu bakış açısıyla çelişen en belirgin durumlardan biri, İköğretim 8. Sınıf 'Inkilap Tarihi ve Atatürkçülük' kitabının 6, Ulusal Tehditler kısmında Misyonerlik Faaliyetleri başlığı altında bulunabilir. Burada misyonerlik faaliyetleri ulusal tehdit olarak yer almaktadır. Burada Misyonerlik derken belirgin olarak neyin kast edildiği açık değildir. Dünyada misyonerlik konusunda çok çeşitli tartışmalar vardır. Bu konu, hassas, karmaşık, çok boyutlu ve tartışmalı bir konudur. Özellikle çoğunluk dinlerinin yerleşik olduğu yerlerde yeni dini hareketlerin gelişi ve bunun sonucunda toplumda meydana gelen gerginlikler bu tartışmaların kaynağında bulunmaktadır. Her din bir yerden çıkıp yayılmış olduğu unutulmamalıdır. Kimileri yeni dinleri kabul etmezken, kimileri kendileriyle paylaşılan dini inançları seve seve benimsemiştir. Kitapta atıfta bulunulan zorla ya da aldatmaca yoluyla inanç değiştirme girişimi olarak nitelenen eylem, literatürde genel olarak istismarcı misyonerlik olarak ifade edilmektedir. Ne var ki metin, istismarcı misyonerlik ve misyonerlik arasında bir ayrım yapmamaktadır. Bir taraftan ulusal tehdit olarak görülen misyonerlik in nitelikleri, zorla veya aldatmaca yoluyla din değiştirtme olarak tanımlanırken, daha sonra kendi kitaplarını değişik dillere çevirterek dağıtır gibi ifadelerle, dini yayma ve tanıtma hakkının meşru kullanım biçimlerinden biri, bir suçmuş gibi gösterilmektedir. Toplumdaki hassasiyetler göz önünde bulundurulurken temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına veya gasp edilmesine zemin oluşturacak bir zihniyet beslenmemelidir. Bu bölümün kaldırılması ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı ile yazışmalar yapılmış, bu ve benzeri bölümlerin toplumda Hıristiyanlara karşı hoşgörüsüz-lüğü artırdığını, çeşitli saldırılara yol açtığını belirtmemize rağmen olumsuz yanıt alınmıştır 7. Bu örnek, önyargı ve hoşgörüsüzlüğün Milli Eğitim aracılığı ile bina edilmekte olduğunu ve zihinlere işlendiğini çarpıcı şekilde göstermektedir. - Amasya da 2010 Ocak ayında Samsun dan ziyaret için gelen kilise önderinin ayrılmasının ardından kendilerini Emniyet Güçleri olarak tanıtan sivil giyimli kişiler yerel topluluk üyelerini korkutmak sureti ile kilise önderinin faaliyetleri konusunda bilgi vermelerini istemiş, Topluluk üyelerinin yapılan görüşmelerin açık olduğunu ve isterlerse kendilerinin de katılabileceğini belirtmelerine rağmen ajanlık dayatmasında bulunulmuştur. Zorunlu Din Dersi Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın 9 Temmuz 1990 gün ve 1 sayılı kararına göre Gayri Müslim öğrencilerin inançlarını belgelendirmeleri kaydı ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muaf olabilmektedirler. Çocuklar muaf oldukları ve derse katılmama hakları bulunduğu halde, birçok okul yönetiminin bu karardan haberi bulunmamaktadır, çocuklar zorunlu olarak 6 MEB İlköğretim 8. sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabı. Sayfa 205 Devlet Kitapları Yayınları - ISBN: 978-975-11-3073-0 7 Bu konu ile ilgili yazışmaları internet sitemizde duyurular kısmında görebilirsiniz. www.protestankiliseler.org

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 DKAB dersine girmek durumunda kalmaktadır veya kararın tersi bir uygulama ile derse girmemesi yönünde ailelerden yazılı dilekçe istenmektedir. Muaf olunduğu halde başka alternatif bulunmadığı için çocuklar DKAB dersi sırasında sınıfta oturmak zorunda kalmaktadır veya ders saatini okul müdür yardımcısının odasında geçirmektedir. Çocukların muafiyetini sağlamak için aileler inançlarını açıklamak zorunda kalmaktadır. Ayrıca çocuklar teşhir edilmekte, arkadaşları ve hatta bazı öğretmenleri tarafından başka inanca mensup oldukları için dışlanma, aşağılanma, hakarete hatta fiziksel saldırıya uğrama gibi sorunlarla karşılaşabilmektedir. - Diyarbakır da 2010 Nisan ayında İlk Öğretim 5. Sınıf öğrencisi bir Gayri Müslim erkek çocuğun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi sırasında öğretmenin tüm sınıftan kelime-i şahadet getirmesini istemesi ve çocuğun kiliseye gittiğini ve kelime-i şahadeti bilmediğini ve öğrenmek istemediğini belirtmesi üzerine sınıfta birkaç arkadaşıyla birlikte öğretmen tarafından tokatlandığı bildirilmiştir. Bu durum üzerine aile öğretmenden şikayetçi olmuş ve Milli Eğitim tarafından soruşturma açılmıştır. Soruşturma sonucunda şuç sabit görülmediğinden öğretmene herhangi bir ceza verilmemiştir. Çocuk Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersine girmemekle birlikte öğretmeni ve arkadaşları tarafından inancından dolayı tacize uğramaya devam ettiği ailesi tarafından bildirilmiştir. - Diyarbakır da 2010 Ekim ayında Vehbi Koç ilk Öğretim Okulu 6. Sınıf öğrencisi bir Gayri Müslim Kız çocuğunun okul arkadaşları tarafından inancından dolayı bıçaklama girişimine varan oranda şiddete maruz kaldığı aile tarafından okul yönetimine bildirilmiştir. Ancak okul müdürü ellerinden bir şey gelmediğini belirtmiş ve ilginç bir örnek vermiştir. Özetle: bir tanıdığımın işyerinde Hıristiyan çalışıyordu ancak işleri çok kötü gidiyordu ne zamanki Hıristiyanı işten çıkardı işleri düzeldi ailenin bu örneğe tepki göstermesi üzerine okul müdürü sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtmiştir. Okul ile görüşmeden sonuç alamayacağını anlayan aile çocuğun okulunu değiştirerek şimdilik sorunu çözmüştür. - 2010 yılı içerisinde İzmir, Malatya ve Yalova da okul yönetimlerinin Hıristiyan öğrencilerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi nden muaf olma isteklerine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi nin anayasal zorunluluk olduğu gerekçesi ile olumsuz yanıt verdikleri bildirilmiştir. Daha sonra bu okul yönetimlerine Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın 9 Temmuz 1990 gün ve 1 sayılı kararı hatırlatılınca öğrencilerin muaf olmalarına izin verilmiştir. Sorunun bilgi eksikliğinden yaşandığı anlaşılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan görüşmelerde okulların bu konularda bilgilendirilmeleri istenmiştir. 8 DKAB derslerinde çocukların yaşadığı sıkıntılar konusunda ailelerin şikayet etmesini beklemek durumun hassasiyetini gözden kaçırmak anlamına gelecektir. Milli Eğitim Bakanlığı nın ailelerin ve çocukların yaşadıkları ve yaşama riskleri bulunan baskıyı ve damgalanmayı göz önünde bulundurarak, şikayet edilmesini beklemeden okullarda ve sınıflarda muafiyet için gereken koşulların sağlandığından emin olması gerekmektedir. Din Adamı Yetiştirememe Sorunu Türkiye deki mevcut yasalar Hıristiyan din adamı yetiştirilmesi veya herhangi bir şekilde dini topluluk üyelerinin eğitilmesi amacıyla dinsel eğitim verecek okullar açılması için olanak vermemektedir. Oysa din görevlisi yetiştirme hakkı din ve inanç özgürlüğünü temel taşlarından birisidir. Tüzel Kişilik / Örgütlenme Hakkı Yukarıda belirtildiği gibi, İmar Kanunu nun zorluğu, toplulukların yaşadığı hukuki problemler, tüzel bir kimlik edinme isteği ve 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu nda 8 Konu ile ilgili yazışmaları web sitemizde bulabilirsiniz. http://www.protestankiliseler.org/index.php?option=com_content&view=section&layout=blog&id=11&itemid=456

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 sınırlamaların kaldırılması gibi nedenler ile 2005 yılından itibaren dernekleşme konusunda adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede ilk adım olarak 2005 yılında Ankara da Kurtuluş Kiliseleri Derneği kurulmuştur. Daha sonra 22 topluluk daha dernekleşmiştir. Bu süreç devam etmektedir. Dernekler kilise veya ibadet yeri olarak kabul edilmemektedir. Ancak kilise kurmak için tüzel kişiliğe sahip olma zorunluluğunun olduğu, 2005 yılında dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından belirtilmiştir. Dini toplulukların tüzel kişilik kazanma sorunu tam olarak çözüme kavuşturulamamıştır ve mevcut yasal yol, toplulukların topluluk olarak yasal bir kimliği olmasına fırsat vermemektedir. Buna ek olarak, mevcut dernekleşme yolu pek çok küçük kilise için karmaşık ve uygulaması zor görünmekte ve küçük topluluklar dernekleşme yolu ile yasal kimlik edinme konusunda çaresizlik yaşamaktadır. İnancı Açıklama Zorunluluğu Kimliklerdeki din hanesi, kişileri inançlarını açıklamaya zorlanmakta ve yaşamın her alanında ayrımcılıkla karşılaşma riskini artırmaktadır. İnancın kaydettirilmesinin seçmeli olması sorunu çözmemektedir. Öncelikle, bu alanın boş bırakılması, çevresel baskılar göz önünde bulundurulduğunda, zordur. Öte yandan, örneğin, din derslerinden muafiyet hakkını kullanmak isteyenler bu haneyi boş bırakma olanağına sahip değildir çünkü çocuklarının din derslerinden muaf olması için Hıristiyan olduklarını kanıtlamak zorundadırlar. Ayrımcılık Gerek bireysel gerek topluluk olarak hakların kullanımı sırasında ayrımcılık yaygın bir şekilde yaşanmaktadır. Bireysel olarak eğitim hakkı kullanımı, iş yaşamında ve erkekler için askerlik görevinin yerine getirilmesi sırasında ayrımcılık yaşandığına dair alınan duyumlar vardır. Kimliklerde din hanesinin bulunması ayrımcılık riskini artıran bir unsur olmaya devam etmektedir. Ayrımcılık konusunda kanıtlamanın zorlukları ve Türkiye de ayrımcılık mevzuat ve uygulamasının zayıflığı nedeniyle yaşanan ayrımcılık şikayet ve dava konusu olamamaktadır. Topluluk olarak yaşanan ayrımcılık, yine en fazla ibadet yeri kurma başvuruları sırasında yaşanmaktadır. Yapılan tüm başvurular içinde ancak tek bir başvurunun başarılı olması bu alanda ayrımcılık kuşkusunu açıkça ortaya koymaktadır. Medya Ulusal medyada Hıristiyanlara yönelik karalayıcı ve yanlış bilgiler içeren objektiflikten uzak yayınların 2010 yılında azalmış olması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Buna karşılık, internet ortamında sıkça görülen nefret ve karalama içeren yayınların devam ediyor oluşu kaygı vericidir. Malatya Davası 2007 yılında Malatya da üç Hıristiyan ın acımasızca katledilişinin üzerinden neredeyse dört yıl geçmiş olmasına karşın, görülmekte olan dava birçok soru işareti, henüz kanıtlanmamış olsa da, kamu kuruluşu ve görevlilerinin olay ile ilişkisi açısından açıklığa kavuşturulması ve kovuşturulması gereken birçok iddiayla sürmektedir. Davanın en kısa zamanda tüm karanlık noktaları açığa çıkararak sonuçlandırılması gerekmektedir. Diyalog Başbakanlık İnsan Hakları Daire Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptığımız görüşmeler, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan yazışmalar olumlu yönde atılmış adımlar olarak görüyoruz. Bunun yanında Başbakanlığın 13 Mayıs 2010 Tarihinde yayınladığı ve Gayri-Müslimlerin haklarına ve eşit vatandaş olduklarına vurgu yapan genelgesi 9 önemli bir aşama olarak görülmektedir. Ancak özellikle ibadet yeri kurma konusunda bu genelgenin herhangi bir olumlu sonucu görülmemiştir. Diğer taraftan Protestan Toplumu yok sayılmaya devam edilmektedir. İçişleri Bakanlığına sunulan ve Protestan Kiliseler Derneği nin Protestan Toplumunun alanına giren konularda muhatap alınması hakkındaki 17.05.2010 tarihli ve 2010/09 sayılı dilekçeye cevap bile verilmemiştir. 9 Başbakanlık Genelge sayı: 2010/13 Tarih: 13.05.2010

- 2010 Hak İhlalleri İzleme Raporu 10.01.2011 Tavsiyeler 2010 yılında da Hıristiyanlar a karşı hoşgörüsüzlük ve nefret suçlarının devam etmiş olması üzücüdür. Nefret suçlarının Adalet Bakanlığı nca etkin bir şekilde kaydedilmesi (hangi topluluklara yönelik olduğu da dahil olacak şekilde) ve her şeyden önce bu suçların işlenmesine zemin hazırlayan nedenlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Türkiye de geleneksel olarak kilise binaları bulunmayan Protestan toplumu için ibadet yeri kurma sorunu yıllardır devam eden ve bir türlü çözüme kavuşturulamamış, dini dışa vurma hakkının temel bir unsuru olarak, güncelliğini korumaktadır. Bu konuda acil olarak merkezi ve yerel yetkililerin gereken adımları atmaları gerekmektedir. Bazı devlet kuruluşları veya görevlilerince Misyonerlik adı altında bir suç türetme ve bunu belli bir inanç grubu ile özleştirme, bunu okullarda, askeri birliklerde ve bazı sivil toplum örgütleri aracılığıyla topluma ülkemizin en büyük tehditlerinden biri olarak öğretme etkinlikleri yürütülmektedir. Bu etkinlikler yetkililerce durdurmalı ve bu tür girişimlere karşı kararlı bir tutum izlenilmelidir. İnanç ve ifade özgürlüğünü Anayasa ile verip, karalama ve çarpıtılmış propagandalar ile geri alma çabalarına göz yumulmamalıdır. Okul kitaplarında yer alan ayrımcılık ve önyargı oluşturan unsurlar kaldırılmalı, bir arada yaşama ve inançlara saygı kültürünün gelişmesi konusunda temenninin ötesinde adımlar atılmalı ve uygulama denetlenmelidir. Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi derslerinde çocukların yaşadığı sıkıntılar konusunda ailelerin şikayet etmesini beklemek durumun hassasiyetini gözden kaçırmak anlamına gelecektir. Milli Eğitimin Bakanlığı nın ailelerin ve çocukların yaşadıkları ve yaşama riskleri bulunan baskıyı ve damgalanmayı göz önünde bulundurarak, şikayet edilmesini beklemeden okullarda ve sınıflarda muafiyet için gereken koşulların sağlandığından emin olması gerekmektedir. Her zaman ayrımcılık riski oluşturan kimlik kayıtlarındaki din hanesi kaldırılmalıdır. İfade özgürlüğü sınırları içerisinde, medyada yer alan hoşgörüsüzlüğe ve ayrımcılığa neden olabilecek yazılı ve görsel yayınlar için hızlı ve etkin bir şekilde denetim mekanizması kurulması ve medyanın kendi içinde bir etik yayıncılık kodu oluşturması gerekmektedir. Toplum içinde farklı dinlere mensup kişilere karşı hoşgörü ve bu kişilerin de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak eşit haklara sahip olduğu fikri ve bir arada yaşama kültürü başta Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla olmak üzere, merkezi ve yerel yönetimlerce aktif olarak işlenmelidir. Kolluk güçleri inanç yayma ve Müslüman olmayan vatandaşların hakları konusunda bilgilendirilmeli, temel hak ve özgürlüklerin çerçevesinde hak kullanımı, misyonerlik yapılıyor gerekçesi ile gasp edilmemeli ve göz altına alınmalara son verilmelidir. Demokratik açılım çerçevesinde toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları ele alınırken, toplumumuzla da diyalog içinde olunmasını arzu etmekteyiz. İnsan Hakları eğitimi çerçevesinde ilgili kamu görevlilerine din ve vicdan özgürlüğü hakkının içeriği konusunda eğitim verilmelidir. Saygılarımızla, Hukuk ve İnanç Özgürlüğü İzleme Kurulu 10.01.2011