Kamu Yönetiminde Yönetici Çıkmazı



Benzer belgeler
KAMU YÖNETĠMĠNDE YÖNETĠCĠ ÇIKMAZI. Bünyamin ÖZGÜR * (Maliye Dergisi nin 2004/145. Sayısında yayınlanmıştır)

PERSONELİN YETERLİLİĞİ VE PERFORMANSI

PERFORMANS DEĞERLENDĐRME ÖLÇÜTLERĐ 1. AMAÇ Performans en basit anlamıyla verimliliğin ölçülmesidir. Bu ölçme kurum için yapılırsa Kurumsal

EK-1 PERSONEL PERFORMANS DEĞERLENDİRME VE SİCİL ESASLARI

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI PERSONELİNİN YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMALARINA DAİR YÖNETMELİK

ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI 2013 YILI FAALİYET RAPORU

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ŞEYMA GÜLDOĞAN

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

T.C. MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI PERSONEL GÖREV TANIMI

Yönetim ve Yöneticilik

28/4/2014 TARİHİNDE YAPILAN KURUM İDARİ KURULU TOPLANTISINA DAİR GÖRÜŞ RAPORU

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ SÖZLEŞMELİ PERSONEL SİCİL VE BAŞARI DEĞERLEMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK Bakanlar Kurulu Karar Tarihi - No : 13/09/ /915

Belediyelerde Özel Kalem Müdürü Atamaları

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ SÖZLEŞMELİ PERSONEL SİCİL VE BAŞARI DEĞERLEMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

TUTAN AKTIR. Recep Ali ER İşveren Vekili Genel Müdür Yardımcısı Kurum İdari Kurulu Başkanı. Firuzan KARACAOGLU İşveren Vekili 1.

AKSEL ENERJİ YATIRIM HOLDİNG A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü SAĞLIK MESLEK LİSELERİ REHBERLİK HİZMETLERİ YÖNERGESİ

Liderlikte Güncel Eğilimler. Konuşan Değil, Dinleyen Lider. Şeffaf Dünyada Otantik Lider. Bahçevan İlkesi. Anlam Duygusu Veren Liderlik

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YÖNETİCİ ATAMA VE GÖREVDE YÜKSELME YÖNETMELİĞİ

KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

T.C. EYYÜBİYE BELEDİYESİ STRATEJİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNETMELİĞİ

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ETİK DAVRANIŞ İLKELERİ VE ETİK KOMİSYON YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Kaynak Geliştirme ve İştirakler Dairesi Başkanlığı Görev Yetki ve Çalışma Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

KOÇLUK NEDİR? İNCİ TOKATLIOĞLU Profesyonel Koç-Uzman Eğitimci

T.C ALANYA BELEDİYESİ KIRSAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

PERSONEL PERFORMANS DEĞERLENDİRME FORMU

Sirküler Rapor /197-1 RAPOR DEĞERLENDİRME KOMİSYONLARININ TEŞEKKÜLÜ İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

T.C. B A Ş B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü GENELGE 2002/25

HÜRRİYET GAZETECİLİK VE MATBAACILIK A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

İL/İLÇE MİLLÎ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRLERİNİN 2018 YILI YER DEĞİŞTİRME KILAVUZU

TC. ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

KAPADOKYA MESLEK YÜKSEKOKULU PERFORMANS DEĞERLENDİRME YÖNERGESİ

30 Nisan 2015 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 29342

EDĠRNE ĠL ÖZEL ĠDARESĠ PERSONELĠNĠN PERFORMANS VE DURUM DEĞERLENDĠRMESĠ HAKKINDA YÖNETMELĠK. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YURT DIŞI TEŞKİLÂTINA SÜREKLİ GÖREVLE ATANACAK PERSONELİN SEÇİMİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK

DOĞAN BURDA DERGİ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI

Prof. Dr. Turgut Göksu

En İyi Yönetici, En Kötü Yönetici

SENDİKAMIZIN GÖRÜŞLERİ KIRMIZI OLARAK BELİRTİLMİŞTİR. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI YÖNETİCİLERİ YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI DARPHANE VE DAMGA MATBAASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİ GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ YÖNETMELİĞİ

Liderlik Yaklaşımları ve Spor Yönetimi İlişkisi. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Performans ve Kariyer Yönetimi

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM KURUMLARI YÖNETİCİ ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ

POLİS ÖRGÜTÜ YURTDIŞI GÖREVLENDİRME TÜZÜĞÜ

T.C. MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI PERSONEL GÖREV TANIMI

T.C. MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI PERSONEL GÖREV TANIMI

BARTIN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ GENEL SEKRETERLİK 2013 YILI FAALİYET RAPORU

T.C. MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI PERSONEL GÖREV TANIMI. Ahmet SAKILZI Şube Müdürü

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Ebelikte Yönetim Ön koşul dersi yoktur

GİRİŞ. A. İç Kontrolün Tanımı, Özellikleri ve Genel Esasları:

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

89 ve 102. Maddeler Altında Tüzük

SİNOP ÜNİVERSİTESİ İDARİ PERSONEL ÖDÜL YÖNERGESİ

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

(3) Ray Sigorta A.Ş. bünyesinde, her seviyede sürdürülen, iç ve dış seçme ve yerleştirme uygulamaları bu yönetmelik kapsamındadır.

DOĞAN ŞİRKETLER GRUBU HOLDİNG A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ GÖREV ve ÇALIŞMA ESASLARI

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU

İŞLETME YÖNETİMİ VE ORGANİZASYONDA TEMEL KAVRAMLAR

12 Haziran 2018 SALI Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından: ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTİLME VE ATANMA YÖNETMELİĞİ

SONRADAN KONTROL VE RİSKLİ İŞLEMLERİN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI Sivil Savunma Uzmanlığı BAŞKANLIK MAKAMINA

T.C. TALAS BELEDİYESİ İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI ALT BİRİMLERİN GÖREVLERİ

T.C İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKALARI v1

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI İÇ DENETİM TANITIM BROŞÜRÜ

: Büro Çalışanları Hak Sendikası (Büro Hak-Sen) GMK Bulvarı 40/2 Kat 2 Maltepe / ANKARA

Akademi Eğitim Merkezi kişi Temel Eğitim kişi Silah ve Atış Eğitimi kişi Yenileme Eğitimi

KAMU İDARELERİNCE HAZIRLANACAK FAALİYET RAPORLARI HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Giriş Bölüm 1. Giriş

PERSONEL-İNSAN KAYNAKLARI

Tedarik Zinciri Yönetimi

Sayı : B.13.1.SGK.0.(İÇDEN).00.00/04 18/01/2008 Konu : İç Denetim Birimi GENELGE 2008/8

T.C. SÜLEYMANPAŞA BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÇEVRE KORUMA VE KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK (GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK)

MÜFETTİŞ A- GÖREVLER KULLANILAN ARAÇ, GEREÇ VE EKİPMAN ANKARA A /I

İNSAN KAYNAKLARI UZMANI (YÖNETİCİSİ)

KAZIM KARABEKİR MESLEK YÜKSEKOKULU YEREL YÖNETİMLER PROGRAMI

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü

12 Mart 2016 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Eğitimin Amacı: Eğitimin İçeriği: STRES YÖNETİMİ Eğitimin Süresi*:

LİDER VE YÖNETİCİ DEĞERLENDİRME VE GELİŞİM PROGRAMI

SEFERBERLİK VE SAVAŞ HALİNDE UYGULANACAK İNSAN GÜCÜ PLANLAMASI ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NDA GÖREV YAPAN ŞEFLERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KONULU ÇALIŞMA RAPORU

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI İç Denetim Birimi Başkanlığı KALİTE GÜVENCE VE GELİŞTİRME PROGRAMI

Transkript:

Kamu Yönetiminde Yönetici Çıkmazı Bünyamin ÖZGÜR * I- GİRİŞ Türkiye de kamu idaresinin verimli ve etkin çalışamamasının temel sebebi, kurumlarda yeterli sayıda nitelikli yönetici bulunmaması, mevcut nitelikli yöneticilerin de kurumların merkez teşkilatlarında ve stratejik taşra birimlerinde yeteri kadar görevlendirilememesidir. Başbakanlığın 2004/8 numaralı Genelgesi 1 ile 2004 Yılı, Kaynakları Etkin Kullanma ve Maliyetleri Düşürme Yılı olarak ilan edilmiş ve kamu hizmetlerinin kalitesini, vatandaşın kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyini ve vatandaş ile kamu kurum ve kuruluşları arasındaki güveni arttırmak amacıyla geniş kapsamlı bir çerçevede yürütülmekte olan kamuda yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında, kamu kaynaklarının mali disiplin içinde etkin kullanımının büyük önem taşıdığı, gereksiz harcamaların ve israfın önüne geçilmesi, maliyet-etkin bir hizmet sunumu ile harcamaların halkın talepleri doğrultusunda öncelikli alanlarda yoğunlaştırılmasının gerektiği belirtilerek, yapılacak çalışmalarda temel yaklaşımın, kamu kaynaklarının kullanımında bireylerin kendi kaynaklarını kullanırken gösterdikleri hassasiyetin daha fazlasının gösterilmesi yönünde olması gerektiğine, her düzeydeki yöneticilerin konuya kişisel duyarlılık göstermelerinin ve uygulamaları bizzat izlemeleri ve değerlendirmelerinin önemli olduğuna işaret edilmiştir. Bünyamin ÖZGÜR: 1956 Mersin doğumlu olup, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat-Maliye bölümü 1978 yılı mezunudur. Gümrük Kontrolörü ve Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı olarak çalışmıştır. Hâlen bu Genel Müdürlükte Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 1 22/1/2004 tarihli ve 25354 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 1

Başbakanlığın konuya ilişkin 13/2/2004 tarih ve 2069 sayılı genel yazısında da, kamu hizmeti sunum süreçlerinin belirlenmesinin, tanımlanmasının, izlenmesinin, denetlenmesinin ve geri besleme yoluyla yeniden gözden geçirilerek iş ve işlemlerin bir bütün halinde analiz edilmesinin öneminden bahisle, bu süreçte elde edilen verilerin, bakanlığın veya kurumun stratejilerinin ve politikalarının belirlenmesinde kullanılmasının, tüm kaynakların (bilgi, insan kaynakları, malzeme ve diğer varlıklar) etkili yönetilmesinin ve kuruluşun tüm fonksiyonlarını sorgulayan, elde edilen sonuçları denetleyen, dinamik bir yapıya kavuşturulmasının hedeflendiğinin altı çizilmiş, Gelenekselleşmiş yöntemler eleştirel bir bakışla yeniden gözden geçirilmeli, ıslahı mümkün görülmeyenlerden derhal vazgeçilerek yeni ve etkili yöntemler uygulamaya konulmalıdır. denilmiştir. Kaynakların etkin kullanımı ve maliyeti düşürme kavramı genellikle tasarruf tedbirlerini akla getirmekte; tasarruf da, kaynakların kısılarak kullanılması olarak anlaşılmaktadır. Yıllardan beri kaynakların etkin kullanımı veya tasarruf tedbirleri konulu, birbirine çok benzeyen ifadeleri içeren genelgeler yayınlanmış ve bunlarla harcamalara kısıtlama ve disiplin getirilmeye çalışılmıştır. Tasarruf kavramına o kadar çok odaklanılmıştır ki, tasarruftan bile tasarruf yapılabileceği dahi ifade edilmiştir. 2 Tasarruftan tasarruf yapmanın ise daha az tasarruf yapılması anlamına geleceği düşünülememiştir. Bir yönetim ve zihniyet sorunu olan kaynakların etkin kullanımına bu tip genelgelerin pek katkısı olmadığı ortadadır. Yukarıda belirtilen 2004/8 sayılı genelge ve bununla bağlantılı genel yazıda bakış açısı ve zihniyet değişimi konusuna ağırlıklı olarak vurgu yapılmakla birlikte, bu konudaki başarıyı, buradaki mesajların kamu kurumlarının yöneticileri tarafından nasıl algılandığı ve davranışa dönüşüp dönüşmeyeceği belirleyecektir. Kaynakların etkin kullanımı, toplam kalite yönetimi ve yeniden yapılanma kavramlarının gündemde olduğu bugünlerde, nitelikli yöneticilerin nasıl seçileceği üzerinde hiç durulmamaktadır. Nitelikli yöneticilerin doğru yöntemlerle seçilip, stratejik alanlarda görevlendirilmemesi halinde, bu girişimin de sonuçsuz kalması kaçınılmazdır. 2 10 Şubat 1992 tarihli ve 21138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1992/7 sayılı Başbakanlık Genelgesi. 2

II- YÖNETİM KAYNAKLARI VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU Kaynakları; maddi kaynaklar, insan kaynakları ve zaman olarak üçe ayırmak mümkündür. A- Belirleyici İnsan Kaynağı: Yönetici Maddi kaynakların ve zamanın etkin kullanımı, insan kaynaklarının verimli kullanımına bağlıdır. Bir kuruluşun performansının gelişmesinde en önemli ve tayin edici faktör insandır. 3 Ancak, kamu kurumlarında bu husus ya ikinci planda düşünülmekte, ya da hiç gündeme alınmamaktadır. Gündeme geldiğinde de daha ziyade personel sayısı üzerinde durulmakta, fazlalığından-azlığından ve eğitim seviyesinin düşüklüğünden yakınılarak bu konuda alınması gereken tedbirlerden ve norm kadro düzenlemelerinden bahsedilmektedir. Yöneticilerin nitelikleri ve buna bağlı olarak sergiledikleri tavır ve davranışları, maiyetlerinde çalışan personelin davranışlarını ve verimliliklerini önemli derecede etkilemektedir. Sosyal bir varlık olan insan, çalışma ortamında sürekli yakın ilişkide bulunduğu kişileri ve özellikle amir davranışlarını bilinçsiz olarak kopyalamakta ve zamanla onun olaylara bakış açısına göre davranmaya, tavır, hal ve hareketleriyle de ona benzemeye başlamaktadır. Sicil ve disiplin gibi konularda değerlendirme yetkisine veya bunları etkileme gücüne sahip olan amirlerinden astlarının çekinmesi ve kendini ona hoş gelecek tavırları benimsemek zorunda hissetmesi olağan bir insan eğilimidir. 1- Yöneticilerin Bir Unvana İlk Atamaları Yönetici nitelikleri denildiğinde akla ilk gelenler öğrenim durumu ve mevzuat bilgisi olmaktadır. Kamuda nitelikli kişilerin yönetici yapılması ve mevcut yöneticilerin niteliklerinin geliştirilmesi konusunda bugüne kadar bazı tedbirler alınmaya çalışılmıştır. a- Alt ve Orta Düzey Yöneticilerin Seçimi Mevcut mevzuata göre, müdür ve daha alt görevlere atanma sınavla olmaktadır. Devlet Memurlarının Görevde Yükselmelerine İlişkin Genel Yönetmelik, 4 Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışan memurlardan müdür (başmüdür, il ve bölge müdürleri ve 3 Prof.Dr.Ömer PEKER, Nihat AYTÜRK,Etkili Yönetim Becerileri, Yayın No:35, 2000, Yargı Yayınevi, Ankara, s 25 4 18.04.1999 tarihli ve 23670 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 21.05.2000 tarihinde değişiklikler yapılmıştır. 3

bunların yardımcıları hariç) ve daha alt görevlere, görevde yükselme suretiyle atanacaklar hakkında uygulanmaktadır. Bu genel yönetmeliğe bağlı olarak kurumlarca da özel yönetmelikler çıkarılmıştır. Görevde Yükselmeye Dair Genel ve Özel Yönetmeliklere göre, yükselmeye aday olabilecek kişilerin seçiminde; öğrenim seviyesi, hizmet süresi, sicil notu, takdirname, ödül, katıldığı hizmetiçi eğitimler ve yabancı dil bilgi seviyesine göre alacağı artı puanlarla, aldığı disiplin cezaları ile daha önce katıldığı yükselme sınavını başaramadığı veya katılmadığı için verilen eksi puanlar dikkate alınmaktadır. Bu değerlendirme unsurlarının ne kadar objektif ve sağlıklı veri tabanına dayalı olduğu, çok tartışmalı bir konudur. Uygulanmakta olan sınav sistemi incelendiğinde, yazılı sınavların esas olarak bilgiyi ölçmeye yönelik olduğu, bunun dışındaki yöneticilik niteliklerini değerlendirme konusunda son derece yetersiz kaldığı görülmektedir. b- Üst Düzey Yöneticilerin Seçimi Müdürden daha üst görevlere atanma konusunda, genel olarak Devlet Memurları Kanununun 68/B maddesinde belirtilen yüksek öğrenim görmüş olma ve 10-12 yıl hizmeti bulunma mecburiyeti dışında ölçü ve kural bulunmamaktadır. İstisnaî memuriyet kapsamında bulunan görevlerde bu kriterler de söz konusu değildir. Bu atamalarda, yöneticilik niteliklerinin hangi ölçülere göre ve nasıl değerlendirileceği, atamaya yetkili amirin takdirine bağlı bulunmakta ve tamamıyla sübjektif alanda kalmaktadır. Düzenlenen mevzuatta, alt ve orta düzey yöneticilerin seçimi için gösterilen hassasiyetin, üst düzey yöneticilerin seçimine ilişkin kurallarda gösterilmediği görülmektedir. Üst düzey yöneticiler isabetli karar verebilmek için doğru veri tabanına ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle de güvenebileceği astlarla çalışmayı tercih ederler. Yönetim labirenti içinde astın etkinlik ve hareketliği ile ilgili olarak önemli olan husus astın gerçekten ne olduğu (bilgisi, tecrübesi, davranışları vb.) kadar, üstün astının ne olduğu hakkındaki düşünce ve inançlarıdır. 5 Bu düşünce ve inançların nasıl oluştuğu ve atamalarının hangi mekanizmaların işleyişi sonunda yapıldığı, yazımızın ilerleyen bölümlerinde açıklanmaktadır. 5 Abdullah Karaman, Profesyonel Yöneticilerde Güç Yönetimi, Yayın No:144, 1999, Türkmen Kitapevi, İstanbul, s 30 4

2- Yöneticilerin Zorunlu Yer Değiştirmesi Bazı kamu kurumlarında, müdür ve daha alt unvanlarda bulunan bir kısım yöneticiler ve bazı memurlar, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik 6 hükümleri çerçevesinde zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulmaktadırlar. Bu genel yönetmeliğe bağlı olarak kurumlarca da özel yönetmelikler çıkarılmıştır. Zorunlu yer değiştirmeye tabi personelin atamalarında, personelin niteliklerinden ve başarılarından daha çok, belirlenmiş olan bölgelerde ne kadar süreyle çalıştığı ve buna göre hangi bölgelerde çalışması gerektiği göz önüne alınmaktadır. İlgili yönetmeliğe göre, memurların bölgeler arasında adil ve dengeli dağılımını sağlamak esastır. Başarılı çalışanların stratejik bölgelerde görevlendirilmesini sağlayıcı bir amacı bulunmamaktadır. Verimli bir yöneticinin kapasitesine uygun bir bölgeye atanması düşünüldüğünde, kimi zaman yönetmelik hükümlerine göre bu atama yapılamamakta; böylece, nitelikli yöneticilerden alınabilecek azami verim kurallara kurban edilmektedir. B- Zaman Kullanımı Yönetim kaynakları içinde en kötü kullanılan ve harcanan kaynak, zamandır. Türkiye de yöneticilerin zamanlarının büyük çoğunluğu ziyaretçilerle görüşmelerle, evrak-yazı imzalamakla ve toplantılara katılmakla geçmektedir. 7 Mesai saatleri verimli olarak kullanılamamaktadır. Yöneticilerin çalışma ve iş yapma zamanı genellikle mesai sonrası, saat 18-21 arasıdır. Ancak bu saatler de çoğunlukla astlarla görüşmekle ve evrak-dosya incelemekle geçmektedir. Yöneticiler, genellikle yönetim fonksiyonlarını yerine getirecek zamanı bulamamaktadırlar. Nitekim, başını kaşıyacak vakti olmayanların, zamanlarının sadece % 35 ini dolu olarak kullandıkları saptanmıştır. 8 İşlerini ciddiye alan yöneticilerin çoğu, zamanlarını doğru kullanamazlar. Akıntıya kapılmışlardır; hızara kütük yetiştiren işçiler gibidirler ve rutin dışı şeyler düşünemezler. Oysa, her yönetici için zaman, maddi kaynaklardan daha önemli ve kıymetlidir. Çünkü zaman, sürekli harcanan, geri gelmeyen, tasarruf ve telafi edilemeyen bir kaynaktır. 6 25.06.1983 tarihli ve 18088 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve sonraki yıllarda bazı değişiklikler yapılmıştır. 7 Prof.Dr.Ömer PEKER, Nihat AYTÜRK,a.g.e., s 281 8 a.g.e., s 281 5

Zamanı etkin kullanmanın ülke açısından önemi, bir yönetici için olduğundan çok daha fazladır. Dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu şartlarda, Türkiye nin zamanının bir anını bile boşa harcamaya tahammülü bulunmamaktadır. III- YETKİLİ YÖNETİCİNİN BİLGİLENME SÜRECİ Maddi kaynakların ve zamanın ülke için etkin kullanılabilmesi, insan kaynaklarının etkin kullanımına bağlıdır. Bu da her personelin kişilik, bilgi, beceri, ve birikimine uygun görevde istihdam edilmesi ile olabilir. Bunun için tüm personelin, ama öncelikle yöneticilerin yeterli seviyede ve doğru tanınması gereklidir. Bütün yönetim örgütleri personelini tanımak için sistemler kullanır. Değişik yollarla alınan bilgiler, yetkililer tarafından değerlendirilir ve kişiler hakkında bir karara varılır. Atamaya yetkili veya etkili amirler, gerek yer değiştirme suretiyle, gerekse takdire dayalı yükselme suretiyle yapılacak olan atamalarda, atama konusu kişiler hakkında bilgi edinmeye ihtiyaç duyarlar. Bunun kaynakları; yazılı bilgiler (dosya bilgileri), gözlem yoluyla edinilen bilgiler ve şifahi (sözel) bilgilerdir. A- Yazılı Bilgiler (Dosya Bilgileri) 1- Gizli Sicil Raporları Dosya bilgileri denildiğinde akla ilk gelen gizli sicil raporlarıdır. Devlet Memurları Kanununun 111 inci maddesinde devlet memurlarının ehliyetlerinin tespitinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca dayanak olduğu ifade edilmektedir. a- Tarihî Gelişim Memurine Verilecek Sicil ve Hüviyet Varakaları Numunelerinin Kabulüne Dair Kararname 9 ile 1927 yılında yürürlüğe konulan Türkiye Cumhuriyeti memurlarının her sene başında bir defa tanzim kılınacak mahrem tezkiye varakalarına ait cetvel, bütün memurlar hakkında standart bir gizli sicil raporu tanzimi uygulamasının başlangıcıdır. Memurlar hakkındaki gizli sicil raporlarına ilişkin düzenlemelerden bugüne kadar bulunabilen 1927, 1932, 1934, 1938 ve 1951 yıllarına ait olanların orijinal metinleri -yazım hataları korunarak- yazımıza eklenmiştir (Ek: 1-5). 9 27 Şubat 1927 tarihli ve 567 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 6

Gizli sicil raporlarında memurlarla ilgili olarak amirlere hangi hususların sorulduğu incelendiğinde, yıllar içinde bazı değişiklikler yapılmış olmakla beraber, memurların niteliklerinin nasıl tespit edileceği hususundaki bakış açısının 1986 yılına kadar çok fazla değişmediği, değerlendirmelerin de yazılı mütalâalar şeklinde olduğu görülmektedir. Söz konusu sicil raporlarının; 1927 yılındaki düzenlemede; ahvali bedeniyesi, ahvali maneviyesi ve zihniyeti, ahvali fikriyesi ve tahsili derecesi, ahvali resmiyesi başlıklı 4 bölümden ve toplam 31 sorudan oluştuğu, bir üst amir ve müfettiş tarafından doldurulduğu, 1932 yılında İçişleri Bakanlığı memurları için yapılan düzenlemede; sıhhî vaziyet, ilmî kıymet, vazife hisleri ve idare kabiliyeti, karar, ahlâkı ve zihniyeti başlıklı 5 bölümden ve toplam 30 sorudan oluştuğu ve en yakın iki amir tarafından doldurulduğu, 1934 yılındaki düzenlemede; sualler ve karar başlıklı 2 bölümden ve toplam 31 sorudan oluştuğu, iki amir -gerekmesi halinde üç amir- tarafından doldurulduğu, 1938 yılındaki düzenlemede; sualler başlığı altında toplam 24 sorudan oluştuğu, iki amir -gerekmesi halinde üç amir- tarafından doldurulduğu, 1951 yılındaki düzenlemede; yeterlilikle ilgili sorular, ahlâk durumu ile ilgili sorular, birinci tezkiye amirinin kanaati, ikinci tezkiye amirinin kanaati başlıklı 4 bölümden ve toplam 30 sorudan oluştuğu, iki amir -gerekmesi halinde üç amir- tarafından doldurulduğu, görülmektedir. b- Günümüzdeki Uygulama Bugün uygulanmakta olan gizli sicil raporlarına ilişkin düzenleme 1986 yılında yürürlüğe konulmuştur. 10 Bu düzenlemede sicil raporlarının; Sicil amirlerinin memurun genel durum ve davranışları hakkındaki düşünceleri (şahsiyet değerlendirmesi), Sicil amirlerinin memurun mesleki ehliyeti hakkındaki notları (görevde gösterilen başarının değerlendirilmesi), Sicil amirlerinin memurun yöneticilik ehliyeti hakkındaki notları (yalnız yönetici durumundaki memurlar için doldurulur), Sicil amirlerinin yurtdışında görevli memurun ehliyeti hakkındaki notları (ülkeyi temsilde ve menfaatlerini korumada gösterilen başarının değerlendirilmesi), 10 18.10.1986 gün ve 19255 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 7

Başlıklı 4 bölümden ve toplam 24 sorudan (5 adedi yurtdışında görevli olanlar için) oluştuğu ve iki amir -gerekmesi halinde üç amirtarafından doldurulduğu görülmektedir. ba- Metin Halen uygulanmakta olan 1986 yılı gizli sicil raporu metni aşağıdadır: Sicil Amirlerinin Memurun Genel Durum Ve Davranışları Hakkındaki Düşünceleri (Şahsiyet Değerlendirmesi) Not: Bu sütun, Yönetmeliğin 17 nci maddesi gereğince tespit edilebilen iyi veya kötü alışkanlıkları ile kabiliyetleri dikkate alınarak doldurulur. Sicil Amirlerinin Memurun Mesleki Ehliyeti Hakkındaki Notları (Görevde Gösterilen Başarının Değerlendirilmesi) Sorular: 1. Sorumluluk duygusu? (Görev ve yetki alanına giren işleri kendiliğinden, zamanında ve doğru yapma, takip edip sonuçlandırma alışkanlığı) 2. Görevine bağlılığı, iş heyecanı, teşebbüs fikri? 3. Mesleki bilgisi, yazılı ve sözlü ifade kabiliyeti, kendini geliştirme ve yenileme gayreti? 4. İntizam ve dikkati? 5. İşbirliği yapma ve değişen şartlara, görevlere uymada gösterdiği başarı? 6. Tarafsızlığı? (Görevini yerine getirirken, dil, ırk, cins, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ayrılıklarından etkilenmeme) 7. Amirlerine, mesai arkadaşlarına, iş sahiplerine karşı tutum ve davranışı? 8. İnsan haklarına saygısı? (İnsanların kişiliğine ve haklarına saygı gösterme, hiç kimseye insanlık onuruyla bağdaşmayan muamelede bulunmama) * 9. Disipline riayeti? 10. Görevini yerine getirmede çalışkanlığı, kabiliyeti ve verimliliği? * 12.05.1998 gün ve 23340 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile sorulara eklenmiştir. 8

11. Yurtdışı görevlerde temsil yeteneği, mesleki ehliyet ve yabancı dil bilgisi? (Sadece yurtdışı teşkilatı olan kurumlar için) Sicil Amirlerinin Memurun Yöneticilik Ehliyeti Hakkındaki Notları (Yalnız Yönetici Durumundaki Memurlar İçin Doldurulur) Sorular: 1. Zamanında, doğru ve kesin karar verme kabiliyeti? 2. Planlama, organizasyon ve koordinasyon kabiliyeti? 3. Temsil ve müzakere kabiliyeti? 4. Takip, denetim ve örnek olma kabiliyeti? 5. Mevzuat ve teknolojik gelişmelere intibak kabiliyeti? 6. Maiyetindekileri değerlendirme ve yetiştirmedeki başarısı? 7. İş hakimiyeti, kendine güveni? 8. Sosyal ve beşeri münasebetleri? Sicil Amirlerinin Yurtdışında Görevli Memurun Ehliyeti Hakkındaki Notları (Ülkeyi Temsilde Ve Menfaatlerini Korumada Gösterilen Başarının Değerlendirilmesi) Sorular: 1. Yabancı dil bilgisi? 2. Gerekli ve yararlı ilişkileri kurma ve geliştirmedeki başarısı? 3. Ülke menfaatlerini korumada gösterilen itina ve hassasiyet? 4. Temsil icaplarını yerine getirmedeki başarısı? 5. Görevli olduğu ülkenin şartlarına uyum kabiliyeti, Türk ülkü ve kültürüne bağlılığı? bb- Aksaklık ve Eksiklikleri Günümüzde uygulanan bu sicil raporuna ilişkin olarak dikkat çekici bulunan hususlar aşağıda belirtilmiştir. bba- Şahsiyet (ahlaki durum) Değerlendirmesi, Sicil Notunu Etkilememektedir Daha önceki düzenlemelerde gizli sicil raporlarının neticeyi ve kanaati etkileyen soruları içinde yer almış olan şahsiyet (ahlaki durum) değerlendirmesine, 1986 yılı düzenlenmesinde sorular içinde yer verilmediği görülmektedir. Şahsiyet değerlendirmesi ayrı bir bölüm olarak düzenlenmiş ve bu bölümün kapsamına, 17. maddeye göre Dış görünüşü (kılık, kıyafet), zekâ derecesi ve kavrayış kabiliyeti, azim ve 9

sebatkârlık, dürüstlük, sır saklamada güvenilirlik ve beşeri münasebetlerdeki başarısı, alkol, kumar, vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme gibi halleri, güvenilir olmama, şahsi menfaatlerini aşırı ölçüde düşünme, yalan söyleme, dedikodu yapma, kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy ve davranışları alınmıştır. Not olarak belirlenen sicil raporunun sonucunu, mesleki ehliyet hakkındaki sorulara verilen notlar ile yöneticilik ehliyeti hakkındaki sorulara verilen notların ortalaması oluşturmaktadır. Şahsiyet değerlendirmesi, genel nitelikli mütalâa şeklinde yazılmakta ve memurun başarı derecesini belirleyen sicil notunu etkilememektedir. Her ne kadar Yönetmelikte Sicil amirlerinin memurların genel durum ve davranışları hakkındaki düşünceleri, not takdirlerinde dikkate alınır deniliyorsa da, sicil notu, sorulara verilen puanların ortalaması alınarak belirlendiğinden, bu hükmün pratik etkisi bulunmamaktadır. Böylece; üretilen hizmetin kalitesi ile kamu yönetiminin verimliğini doğrudan etkileyen ve bu nedenle bilgi ve beceriden önce personelde aranılması gereken; - Dürüstlük, - Sır saklamada güvenilirlik, - Alkol, kumar, vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme gibi halleri, - Güvenilir olmama, şahsi menfaatlerini aşırı ölçüde düşünme, yalan söyleme, dedikodu yapma, kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy ve davranışları Memurun sicil notunu etkilemez hâle gelmiştir. bbb- Sorular Net Değildir Öte yandan, yukarıda görüldüğü üzere, sicil raporunun değerlendirme unsurları, bir çok maddede birden fazla ve kişilerin nitelik veya davranışlarının paralel olmayacağı veya olamayacağı hususları içermektedir. Örnek olarak Amirlerine, mesai arkadaşlarına, iş sahiplerine karşı tutum ve davranışı hususunun değerlendirilmesinde zorluk vardır. Çünkü, bir memurun amirlerine davranışı ile mesai arkadaşlarına ve iş sahiplerine karşı tutum ve davranışı muhtemelen paralellik göstermeyecektir. Bu durum da, sicil amirini, çelişkili davranışları tek puanla değerlendirme zorunda bırakmaktadır. Çoğu zaman sicil amiri, maiyetinin genel durumuna göre zihninde bir not belirlemekte ve raporu, bütün sorulara aynı veya çok yakın puanları yazarak doldurmaktadır. 10

bbc- Sadece Üst Amirler Tarafından Yapılan Değerlendirme Yetersizdir Yönetim hiyerarşisi içinde bir yöneticiyi en iyi tanıyan ve yeterlikleri açısından en iyi değerlendirebilecek olanlar, bir astında ve bir üstünde ve aynı unvanda bulunan yöneticilerdir. Hatta bir astta bulunan kişi bu gözlemi daha iyi yapabilir. Çünkü problemler yöneticiye genellikle bir astı tarafından getirilir. Meseleleri çözme ve çözüm üstüne diyalog bu aşamada oluşur. Bu sırada kişilerin olaylara bakışı ve yeteneği karşılıklı olarak gözlemlenir. Bu ortamda genellikle ast daha kapalı ve temkinli, üst ise daha açık ve temkinsiz tavırlar içindedir. Sicil raporlarının sadece üst amirler tarafından doldurulması ve bunlardan bazılarının kişiyle çok az muhatap olan veya hiç tanımayan amirler olması, yöneticiler hakkında kapsamlı ve sağlıklı bilgi edinilebilmesi için yapılması zorunlu bulunan çok yönlü değerlendirmeyi sağlamamaktadır. bbd- Değerlendirmeler Davranışlara Yönelik Değildir Soruların bir kısmında memurun duygusu, bağlılığı, heyecanı, fikri veya kabiliyeti sorgulamaktadır. Kişileri değerlendirirken kabiliyetlerini, duygularını ve niyetlerini sorgulamak doğru bir yöntem değildir. Esasen bunları bilemeyiz; gördüklerimiz davranışlardır. İnsanlar; kendilerini niyetlerine göre, başkalarını davranışlarına göre değerlendirirler. Bu nedenle soruların davranışlara yönelik olması gereklidir. bbe- Bütün Sorular Eşit Ağırlıklıdır Sicil notunun oluşumunda, sorulara verilen puanların eşit ağırlıklı ortalamasının alınması, yöneticide (veya memurda) bulunması gereken temel niteliklerin önemini ortadan kaldırmakta; sicil notunun, ikincil unsurların ağırlığı ile oluşması sonucunu doğurmaktadır. bbf- Uygulamadaki Etkinliğini Kaybetmiştir Yukarıda belirtilen nedenlerle, gizli sicil raporu notunun, şahsiyet, başarı, yetenek ve nitelikleri kapsayıcı ve objektif olarak tespit ettiğini söylemek mümkün değildir. Bu kanaatin yaygın olması sebebiyle sicil raporları uygulamadaki etkinliğini kaybetmiş olduğundan; sadece, olumsuz olması halinde veya mevzuatın belirli bir puan zorunluluğunu öngördüğü durumlarda hukukî neticeler doğurmaktadır. İdarî takdirin bulunduğu alanlarda genellikle dikkate alınmamakta, orta derecede not verilmiş ve hakkında olumsuz mütalâa yazılmış kişiler, etkin birimlere veya üst düzey yöneticiliğe atanabilmektedir. 11

bbg- Gizliliği Amaca Uygun Değildir Sicil raporlarının gizliliği ise ayrı bir problemdir. Hakkında not verilen memur -sicil raporu olumsuz değilse- puanlarını öğrenememekte ve burada belirtilen eksiklik ve olumsuzluklarını düzeltme konusunda bilinçli bir çabaya yönelmesi mümkün olmamaktadır. B- Tahkikat Bilgileri Gizli sicil raporları dışında yöneticiler hakkında bilgi alınabilecek yazılı kaynaklar, adli ve idari tahkikat bilgileri ile güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen bilgilerdir. Bu belgeler genellikle memurların dikkat çekici olumsuz halleri bulunduğunda düzenlendiğinden, normalin üstünde olumlu niteliklere sahip yöneticilerin tespitinde yararlı olmamaktadır. C- İstatistik Bilgileri İstatistik bilgileri, bir döneme ait rakamsal değerlerdir. Bu rakamsal bilgiler yöneticinin yöneticilik vasıflarından çok, belli bir konuya ait dönemsel eğilimi ortaya koyar. Bu eğilimler her zaman yöneticinin başarı ya da başarısızlığıyla paralellik göstermez. Bir dönemde yaptığı çalışmalarla başarısını istatistiklere yansıtmış olan yönetici, bu alandaki verimliliğin üst sınırına yaklaşmış olması nedeniyle, sonraki döneme ait istatistiklerde çok başarısızmış gibi görünebilir. Kimi zaman da veri tabanı yöneticinin inisiyatifinde değildir. Dış etkenler sebebiyle düşen faaliyet performansından yöneticinin başarısız olduğu neticesine varmak doğru değildir. Bu nedenlerle istatistikî bilgilere, yönetici değerlendirmesinden çok, o döneme ait özet bilgiler olarak bakılmasında yarar vardır. D- Şifahî (Sözel) Bilgiler Şifahî bilgiler yönetimin vazgeçilmez bilgi kaynaklarından biridir. Bir atasözümüz Duyduğuna inanma, gördüğünün de yarısına inan. der. Aşağıda açıklanan nedenlerle, sözel bilgilere ihtiyatla yaklaşmak gerekir. 1- Uzaktan Bilgilenme Üst amirler bazen önemli ve stratejik birimlerde görevlendirecekleri yönetici arayışına girerler ve uygun kişiyi bulabilmek için güvendikleri veya güvenmek zorunda kaldıkları kişilerin bilgi ve tavsiyelerine başvururlar. Böyle durumlarda, genel izlenimler dışında ayrıntılı ve kesin bilgiler edinmek çok zordur. Özellikle taşrada görev yapanlarla ilgili bu tür araştırmalar, genellikle araştırılanın çalıştığı birimin en üst amirinden şifahi bilgi almak suretiyle yapılmaktadır. 12

2- İşyeri Politikası İşyerinde yatay ve dikey ilişkilerde her yöneticinin bilinçli veya bilinçsiz olarak uyguladığı bir politikası vardır. İşyerinde politika hayatın bir olgusudur. Bir tanıma göre, işyeri politikası işleri yürütmenin açık değil de üstü kapalı yoludur. Etkili işyeri politikacıları, gücün nerede yattığını, onu kendileri için nasıl ele geçireceklerini ve amaçlarını izlemede nasıl kullanacaklarını bilen kişilerdir. 11 Başarılı olan her yöneticinin aynı zamanda iyi bir işyeri politikacısı olduğunu söylemek mümkün değildir. İyi politikacılar, genellikle işten ziyade ilişkilere yoğunlaşan ve bu ilişkileri kendisi için kullanabilen, kendince olumsuz veya rakip saydığı kişiler hakkında da üst amirlerin zihninde olumsuz imaj oluşturabilen kişilerdir. 3- Parlatılan Kişiler Bürokraside bir de parlatılan kişiler vardır. Bunlar, bazı sebeplerle üst amirlerden biri veya bir kaçının sempatik desteğini sağlamışlardır. Muhtelif vesilelerle bu kişilerin isimlerinden övücü sözlerle bahsedilir. Birazcık ilgisi ve bilgisi olan konularla ilgili görüşme veya toplantılara bu kişiler gönderilir, sürekli gündemde tutulmaya çalışılır. Bunlar, daha üst görevler için imtiyazlı adaylardır. E- Gözlemler: Çok dikkatli olunmadığı takdirde, aşağıdaki nedenlerle yanılgılar oluştuğundan, ast yöneticileri ve özellikle de bir alt seviyenin altındakileri gözlem yoluyla yeterince tanımak ve değerlendirmek mümkün değildir. 1- Fazla İltifatkâr ve Aşırı Uyumlular (Yağcılar) İnsanoğlu, yüceltilmekten, övgüden, sadakatten ve iltifattan hoşlanır. Bunu herkes bilir ama, insanların bunu uygulama amaçları ve beceri düzeyleri farklıdır. Üst amirlere karşı fazla uyumlu ve iltifatkâr tavırlar içinde bulunanlar genellikle amirleri tarafından sevilir. Ancak, bu kişilerin başkaları ile ilişkisinin ne durumda olduğu genellikle üst amirler tarafından bilinmez. Halbuki, üstlerine karşı fazla iltifatkâr ve aşırı uyumlu bir görünüm sergileyen amirlerin astlarıyla olan ilişkileri, genellikle tam tersi, olumsuz ve baskıcıdır. Bu durum motivasyonu ve verimliliği azaltır. Bu tip yöneticilerin özellikle astları tarafından nasıl değerlendirildiğinin üst amirler tarafından bilinmesinde büyük faydalar vardır. 11 Jane Clarke, Maymuncuk İşyerinde İletişim ve Politika, Çev. Zülfi Dicleli, MESS Yayın No: 390, Aralık 2002 İstanbul, s 13,14 13

İdarecilerin zaman zaman değişik vesilelerle bir araya geldikleri klüp ve dernek lokalleri ve faaliyetlerinde alt yöneticiler hakkında edinilen kanaatler de yanıltıcı olabilir. 2- Piyasa Yapanlar Yöneticiler, fazla temasları bulunan ve yüzünü en çok gördükleri astlarının genellikle çok çalıştıkları kanaatine sahiptirler. Kendini gösterme çabası içinde olanlar, olağanın üstünde göz önünde bulunma gayreti içindedirler. İşleri gerektirmese de, oluşturdukları vesilelerle tepe yöneticilerle görüşmeye çalışırlar. Diğerleri ise işleriyle ilgilenip, gerekli olmadıkça üst amirlerini meşgul etmekten kaçınırlar. Sonuçta, çok göz önünde bulunanlar piyasa yapar, önemli bir olumsuzluğu ve antipatikliği yoksa gözde olurlar, gözden ırak olanlar ise, gönülden de ırak olurlar. 3- Çöl Günahı Taktiği Amirlerin takdirini kazanmanın etkili yöntemlerinden biri de, çöl günahı 12 taktiğidir. Bu taktiğin esası hesapçı yaklaşımdır; ortaya çıkan problemlerin çözümüne dair bilgiyi nerede, ne zaman ve kimin yanında söyleyeceğini iyi(!) bilmektir. Yöneticilerin, kendi görev alanı ile ilgili konulardaki doğru çözümleri üst amirlerinden saklayarak, uygun zamanda tepe yöneticilere sunması, bu yöneticilerin gözünde itibarını arttırır. Bazen problem aynı kişi tarafından alt kademelerde bilinçli olarak yanlış yönlendirmelerle oluşturulur ve üst düzey nezdinde çözülür. 4- Başkalarının Fikir ve Başarılarını Sahiplenenler Bazı yöneticiler, başkalarının fikir ve başarılarını sahiplenerek, üst amirlere bunlar sadece kendilerine aitmiş gibi sunarlar. 5- Görünmeyen İşler Bazı işler, normal şartlarda, düzenli ve gerektiği gibi yürütüldüğü sürece, mahiyetleri gereği üst amirlere intikal ettirilmez. Genellikle üst yöneticiler, -birim içinden yetişmemiş olanlar ve özellikle bir üstten sonrakiler- yapılan işin varlığının bile farkında olmazlar. Böyle işler, ancak işin yürütülmesi konusunda bir sızlanma veya şikayet olduğunda üst amirlerin gündemine gelir. Sızlanma veya şikayet haklı ise, -konunun olumsuz bir ortamda gündemine gelmesi sebebiyle- üst yönetici tarafından bunun bir istisna olabileceği kolayca gözardı edilerek işlerin iyi yürütülmediği kanaati oluşturulabilir. 12 Çöl günahı: Çölde suyun yerini bilip, suya ihtiyacı olanlara söylememek. 14

IV- YETKİLİ YÖNETİCİNİN ETKİLENME SÜRECİ Atamaya yetkili veya etkili amirler karar sürecinde, kendilerine intikal ettirilen talepler ile baskıların ve önyargılarının etkisi altındadırlar. A- Talepler ve Baskılar Karar verici amirlere değişik kaynaklardan intikal ettirilen ve verecekleri kararları etkilemeye çalışan talep ve baskıları; - Yöneticinin sosyal çevresinden, - Politikacılardan, - Bürokratik yapıdan, - Teşkilat içindeki ve dışındaki çıkar gruplarından, gelenler olarak sınıflandırmak mümkündür. Çağımızda, özellikle demokratik rejimlerde, her örgüt ve her yönetici üzerinde etkili olan örgütsel, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik vb. iç ve dış güç odakları, baskı unsurları ve çıkar grupları vardır. Yönetim üzerinde baskı unsuru olan güçler çok çeşitlidir. Bunlar, bazen etkili (nüfuzlu) bir kişi olabilir, bazen örgütlenmiş bir grup olabilir; sendika, vakıf, dernek, kulüp gibi sivil toplum örgütleri olabilir; siyasal partiler ve politikacılar olabilir; basın olabilir; hatta örgüt içinde etkili kişi ve gruplar ve bilhassa yönetime ve yöneticiye karşı olan muhalif gruplar dahi olabilir. Örgütlerde baskı unsuru olan güç odakları, çıkarları gereği, kendi istek ve önerilerini kabul ettirmek amacıyla, yöneticilere müdahalede bulunurlar. Çeşitli yollarla yöneticilere baskı yaparlar. Siyaset-yönetim ilişkileri, parlamenter demokratik rejimlerde özellikle Türkiye de bürokratik ve politik yaşamın bir gerçeğidir. Ayrıca, demokratik-parlamenter rejimlerde politik kişi ve örgütler (siyasal güçler) aynı zamanda bir çıkar grubu ve etkili bir baskı unsurudurlar. 13 Herhangi bir objektif ölçüyü dikkate almaksızın sadece bu unsurların talepleri doğrultusunda işlemler yapılması, güçlülerin menfaatlerini ön plana çıkarır. Bu da, kariyer ve liyakati, hukuk düzenini, adalet ve hakkaniyeti, dürüst çalışmayı, başarıyı ve yükselmeyi engeller. 14 Bunun sonucunda kamu yönetimi de, halk da zarar görür ve geride kalır. 13 Prof.Dr.Ömer PEKER, Nihat AYTÜRK, a.g.e., s 357,359, 43 14 a.g.e., s 44 15

Belirlenmiş ve herkes tarafından bilinen ölçülerin olmaması, bir yandan yetkililere geniş inisiyatif alanı bırakırken, diğer yandan da onları talep ve baskı yağmuru altında bırakır. Taleplerin ve baskıların temel sebepleri; - Kararların objektif verilere ve ölçütlere dayanmaması, - Kuralların ve ölçütlerin ilgililer tarafından yeterince bilinmemesi, - Var olduğu bilinen kurallara ve ölçütlere yöneticiler tarafından tam uyulmadığı yönündeki kanaatlerdir. Bu durumlar; - Kurallara saygılı olan ve kuralsız şartlarda kendini güçsüz hisseden yönetilenlerde, adaletli ve isabetli kararlar verilmeyeceği yönünde yoğun tedirginlik ve endişe doğurur ve onları haklarını koruma içgüdüsüyle, etkili olduklarını düşündükleri kişilere başvurmaya sevk eder; - Çıkar gruplarında ve bunlarla bağlantılı olan yönetilenlerde, durumu kendi lehlerine kullanma arzusu doğurur ve bunları kuralsızlık ve ölçüsüzlük ortamından faydalanarak kendisine veya çevresine doğrudan veya dolaylı çıkar ve fayda sağlama amacıyla harekete geçirir. Devlet, dürüst kalmak isteyen kişinin dürüst kalabileceği hukuki ve fiili asgari şartları hazırlamalıdır. B- Önyargılar, Etiketler ve İmajlar Hepimizin kafasının içinde birçok harita bulunur. Bunlar iki ana gruba ayrılabilirler. Şeyleri oldukları gibi gösteren haritalar ya da gerçeklikleri ve şeylerin nasıl olmaları gerektiğini gösteren haritalar ya da değerler. Başımızdan geçen her şeyi bu zihinsel haritalara göre yorumlarız. Ender olarak doğru olup olmadıklarını kendi kendimize sorarız; genellikle bunlara sahip olduğumuzun farkına bile varmayız. Yalnızca gördüğümüz şeylerin gerçekten öyle olduklarını; ya da öyle olmaları gerektiğini varsayarız. 15 15 Stephen R.COVEY, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı, Varlık Yayınları, Sayı 706, 21. Basım, Aralık 2003, s.19 16

İki tip insan vardır. Birinci tipte, bilinçli yaşayan, hayatın çeşitli sorunları karşısında nesnel bir tavır takınabilen, gözlerinde meşin gözlükler taşımayanlar yer alır; öteki tipte ise, önyargıyla yaşamın ancak küçük bir parçasını görebilen, her zaman bilinçaltından yöneltilip, bilinçaltının kanıtlarıyla tartışan insanlar bulunur. İnsanlar, çocukluk yıllarının önyargılarına kutsal yasalarmış gibi büyüdükleri zaman da el atmaktan geri kalmazlar. Nesneleri gerçekten tanımamıza son derece zararı dokunacak bakış açıları edindiğimizin farkına varmayız; çünkü her şeyi kişilik duygumuzun yüceltilmesi açısından görür, gücümüzü arttırmamızı sağlayacak bir tutum takınmaya çalışırız. 16 Önyargılar, hayat tecrübeleri ve eğitimle öğrenilmiş; insanın kendisi, başka bir kişi, grup, durum veya başka herhangi bir şey hakkında oluşmuş ve her insanda bulunan kuvvetli inançlardır. İnançlar teoridir, gerçek değildir. Fakat onlar gerçekmiş gibi algıladığımız teorilerdir. Bu sebeple aksiyonlarımız onları gerçeklere dönüştürme eğilimindedir. 17 Önyargılar, kişinin olaylara ve insanlara bakışını ve onlar hakkında yapacağı değerlendirmeleri ve davranışlarını birincil derecede ve içsel olarak etkiler. Esasen önyargılar, kişiler ve durumlar hakkında önceden verilmiş kararlardır. Aynı olaylar farklı insanlar için farklı anlamlara gelebilir. Herkesin hiç şüphelenmeden inanabileceği doğruları vardır. İnsanlar çoğu zaman bilinçsizce, bilgiyi farklı şekillerde toplarlar ve kaydederler. 18 Önyargılar insanların düşünme kalıplarıdır. İnsanlar, şablonlar ve alışkanlıklardan oluşan yaratıklardır. Bu hem başarıları gerçekleştirme şeklimizden, hem de bilinçsizce başarısızlıklarımızı yapılandırma şeklimizden oluşur. 19 İnsanların ne kadar çok önyargısı varsa, algılamaları, değerlendirmeleri ve davranışları objektiflikten o kadar uzaklaşır. Önyargıların iş hayatına ve özel hayata yoğun etkileri vardır. Bunun en pratik göstergesi önyargılı insanların etiketçi düşünmeleridir. Bu kişiler insanlara, mesleklerine, memleketlerine, fiziki görünüşlerine, konuşma tarzlarına vb göre hemen zihinlerindeki etiketleri 16 a.g.e., s.115, 177 17 Ian McDermont, Wendy Jago, Kişisel Mutluluk ve Profesyonel Başarıda NLP Koçluğu, Kariyer Yayıncılık, İstanbul, Mayıs 2003, s. 111 18 Ian McDermont, Wendy Jago, a.g.e. s. 21, 22 19 a.g.e. s. 115 17

yapıştırırlar. Bu etiket bir şablondur. İnsanları bu etiketin şablonuna oturturlar, ona göre değerlendirirler ve zihinlerinde o kişi hakkında bir imaj oluştururlar. Önyargılar çoğunlukla genellemeleri içerir. Bunlar,...dan adam çıkmaz,...lar cesur olurlar,...okul mezunları zararlıdır,...da çalışanlar çıkarcıdır gibi genellemelerdir. Alt kimlik bilincine takılmış ve üst kimliklere uyumlanamamış kişilerin sosyal önyargıları çok daha güçlüdür. Durumları ve kişileri yeterince değerlendirmeden kolayca yargılayıp önyargılarına uygun sonuçlara varırlar. Önyargıların kırılması ve yok edilmesi çok zordur. İnsanlar çoğu zaman kişiler ve durumlar hakkında geniş kapsamlı bilgiler edinseler de önyargıları sebebiyle sağlıklı ve objektif sonuçlara varamazlar. Bunu bazen mantıkları gösterse bile, ifade etmelerini ve davranışa dönüştürmelerini bilinçaltları engeller. Önyargılar bazen grupsaldır; grup üyelerinde, kendi grupları hakkında olumlu, başkaları, özellikle rakip gruplar hakkında da olumsuz önyargılar gelişebilir. Kişinin, ait olduğunu hissettiği grubun çıkarlarıyla bütünleşmesi, bu önyargılarını daha da güçlendirir. Genellikle kamu kurumlarında hakimiyet kurmuş bir veya birkaç meslek grubu vardır. Birden fazla grup olması hâlinde, gruplar arası mücadele de vardır ve bazen bunlar arasındaki dengeler değişebilir. Bu meslekler, kurumlarının merkezinde ve/veya taşrasındaki önemli birimlerde etkindirler. Bakanlar da çoğunlukla bu yapıya uyarlar ama bu gruplar içinde siyasî eğilimlerine uygun kişileri tercih ederler. Yönetim kademelerinde çoğunlukla bu mesleklerden kişiler bulunur; bir çeşit bürokratik oligarşi oluştururlar. Bunun en tabii hakları olduğuna, kendileri yönetimde olmadığı takdirde işlerin bozulacağına ve teşkilatın çökeceğine inanırlar. Bu, kendileri ve kurumları hakkındaki önyargılarıdır. Başka meslekten olanların etkin olmasına ve yönetim kademelerine ve özelliklede üst kademelere gelmesine tahammül edemezler. Bu durum, bürokratik hafıza ve idarî disiplin sağlaması, atamalarda kurum dışı etkilere karşı direnç oluşturması ve özellikle üst yöneticilerin genel olarak asgarî nitelikleri taşıması açılarından faydalıdır. Bu yapı, kurumların bulundukları seviyede devam etmelerini sağlar. Ancak, statükonun sürmesi kaliteyi ve verimliliği arttırmaz. Problemlerin, onu oluşturan zihin yapısıyla çözülmesi mümkün değildir. Yıllardan beri aynı meslek grupları tarafından yönetilmekte olan kurumlarda neden verimliliğin artmadığı ve hizmet kalitesinin yükselmediği gündeme geldiğinde, hep başkaları -siyasi iktidarlar, alt kademe yöneticiler, memurlar, mükellefler, hatta vatandaşlar, yani kısacası kendi mesleklerinin dışındaki herkes- sorumlu ilan edilir. 18

Bazı dönemlerde kurum dışı -çoğunlukla siyasi- etkilerle grupların hakimiyetleri zayıflar; ancak yeni hakimlerin gelişi başarı ve nitelik temeline dayalı olmadığı için bu kurumlardaki hizmet daha da kalitesizleşir. Kimi zaman aynı meslekten olanlar arasında mezun oldukları okullara dayanan alt gruplar ve bunların arasında iç mücadeleler vardır. Zaman zaman yönetimdeki etkinlik el değiştirir. Grupsal önyargılardan kurtulabilen ve farklı düşünen üyeler, diğer üyelerce kınanır, hatta ihanetle suçlanabilir. Bu durum sosyal baskı oluşturur ve özgür davranmayı büyük oranda engeller. Bir meslek grubu tarafından uzun süredir yönetilen kurumlar, dramatik olarak geleneksel yapılı başarısız aile şirketlerine benzerler. Bu şirketlerde bütün önemli yönetim kademelerinde ve karar noktalarında aileden birileri bulunur. Bunların yönetici olmasının sebebi niteliği değil, aileden olması, yani etiketidir. Aile şirketi aslında gelişmek ve büyümek, bunun için de verimliliğini arttırmak ister. Ancak aile dışındakilere güvenemedikleri için profesyoneller istihdam etmezler; istihdam ettikleri profesyonel yöneticilere de sık sık müdahale ederek onları bunaltırlar ve kaçırırlar. Kendi bildikleri usullerle başarmaya çalışırlar. Ekonomik ve sosyal şartlar değiştiğinde aileden yöneticiler, gelenekçi zihinsel yapıları nedeniyle kendilerini yenileyip, günün şartlarına uymayı başaramazlar. Genellikle ikinci kuşakta, şirket kötüye doğru gider; durumdan işçiler, rakipler, hatta müşteriler sorumlu tutulur. Zaman zaman olan kardeş kavgaları genellikle kişisel çıkar çatışmalarıdır. Sonunda şirket iflas eder, etiket kurbanı olur. Kamu yönetiminde etiketçi yönetimin, bunu yürütenler için bir bedeli yoktur. Bedelini millet öder. Yönetimde başarılı olamayanlar daha üst görevlere bile atanabilirler. Çünkü bir göreve atanmanın şartı önceki görevdeki başarıdan ziyade etiketlerdir. Günümüzde kamu yönetiminde etiket, nitelikten -hemen hemen her zaman- daha önemlidir. Buradaki etiket, mezun olduğunuz okul, daha önce bulunduğunuz görevler ve şimdiki unvanınızdır. Bazen bunların yanına, bir siyasi partiden aday olmuş olmak, etkili birinin akrabası, yakını veya hemşerisi olmak gibi hususlar da eklenebilir veya bunlar birinci unsur olur. Bu etiketler kişinin imajını oluşturur. Olağanüstü bir durum olmadığı takdirde, başarılar veya başarısızlıklar imajı çok fazla etkilemez. Gerek kurum içinde, gerekse kurum dışında insanlar etiketlere göre davranırlar. Etiketçi yaklaşım, meslekî ve kurumsal şovenizmi körükler, nitelikçi yaklaşıma karşıdır. 19

Kurumundan ayrılanların etiketleri artık eski dir. Ayrılanlar nitelikleriyle baş başa kalırlar. Eğer özel sektörde çalışmak isterlerse üretime ne kadar katkıda bulunabileceklerine, yani niteliklerine bakılır, değerleri buna göre belirlenir. Bazen kişinin ayrıldığı kurumundaki eski etiketine özel sektörde de itibar edilir. Bu itibar, sektör içi etkinlik sebebiyle değil, çalışılacak şirketin devlet ile ilişkilerinde kişinin eski etiketinin işe yaraması sebebiyledir. Kamu kurumlarında etkili etiket taşıyan bazı kişiler, görevlerinden ayrılarak özel sektöre geçip, eski etiketlerini, çalıştıkları şirketin devlet ile ilişkilerinde faydalı hale getirebilirler. Yeni kurulmuş teşkilatlarda önyargılı meslek hakimiyetleri genellikle zayıftır. Buralar hakimiyet kurma mücadelelerinin sürdüğü alanlardır. Bu kurumların eksiği ise yeterli seviyede kurumsal geleneklerin ve kurum kültürün oluşmamış bulunmasıdır. V- YETKİLİ YÖNETİCİNİN KARAR VERME SÜRECİ A- Karar Verme Aşaması Yukarıda belirtilen bilgi kaynakları; yöneticilerin temel kişilik özellikleri, yönetim, iletişim ve mevzuat bilgileri ile bunları uygulama becerileri hakkında bütüncül bilgi vermeye ve net bir kanaat oluşturmaya yeterli değildir. Bilgilerin bazıları çelişkili, bazıları muğlak, bazıları da anlamsızdır. Yazılı ve şifahi bilgiler, tavsiyeler, ricalar, talepler ve mümkünse kişiler hakkındaki gözlemler, atama veya görevlendirme konusunda yetkili olan amir tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirme nadiren atamaya yetkili amir tarafından yapılır. Çünkü idari yapı içerisinde verilecek bir kararın ön aşamaları vardır. Bu aşamalarda her bir yetkili, konuyu kendi zihin yapısı, algılama tarzı, değer ölçüleri ve önyargıları çerçevesinde değerlendirir ve bir sonuca varır. Atamaya yetkili amir, idari veya şahsi açıdan çok önemli gördüğü atamalar dışında bir değerlendirme yapmaksızın önerileri onaylar. Bu nedenle atamalar konusunda genellikle asıl karar vericiler, teklife yetkili olanlardır. Karar verme konumunda olan iyi niyetli amirler, objektif değerlendirmeye dayanak olacak bilgilerin yeterli olmaması, ölçütlerinin bulunmaması veya çok kısıtlı olması, baskılar ve önyargılarının kısıtlamaları karşısında çaresiz kalırlar ve kendilerini çıkmazda hissederler. Yöneticiler güç dengelerini, çatışan değerler 20

arasındaki uzlaşmalar olarak kabul edilebilecek olan çözümlere doğru kaydırmayı hedeflerler. 20 Yönetici olanlar açısından var kalma (durumunu koruma) içgüdüsü risk ihtiyacına baskın gelir; bu içgüdüden de günlük ve pratik çalışmalara dayanma yeteneği doğar. 21 Bu nedenle, söz konusu çaresizlik, geleneksel ve otokratik kültür içinde yetişmiş olan bu yöneticileri, objektifliği ve güvenilirliği şüpheli bilgilere göre tesadüfi kararlar alma veya dışsal etkiler ve baskılar yönünde, doğruluğundan emin olmadığı kararlar verme ve uygulama sonucuna götürür. B- Rasyonalizasyon Bu tür kararlar, yönetim streslerinin önemli bir kısmını oluşturur. Yönetici, bir taraftan doğruları, hakkaniyeti ve ilkeleri, bir yandan da eksik bilgileri, dışsal etkileri ve baskıları düşünerek bunalır. Karar aşamasında veya sonrasında rasyonalizasyon 22 (aklîleştirme, ussallaştırma, akla uygun hale getirme) mekanizması devreye girer, karara katkısı olanlar vicdanlarını temizlerler(!) ve rahatlarlar. Tabii ki bütün yöneticiler bu duyguları yaşamazlar. Kimi, kendince mevzuatın çizdiği sınırlar içinde işlem yaptığını düşünüp hiçbir rahatsızlık hissetmez, kimi de kendisine iletilen rica, tavsiye ve talepleri yerine getirmiş olmaktan mutludur. Ve, zaman kaybedilmeye, kaynaklar israf edilmeye devam edilir. VI- DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER A. Kuralsızlık ve Ölçütsüzlüğün Sonuçları Yukarıda yükselme ve atamalar konusunda hâlen uygulanmakta olan mevzuatın genel çerçevesiyle, uygulamada doğurduğu bazı 20 Liderlik, Yayın No:292, 1999, BZD Yayıncılık İstanbul, s. 75 (Abraham Zaleznık in Yönetici ve Lider adlı makalesi.) İlave 21 Prof.Dr.Ömer PEKER, Nihat AYTÜRK, a.g.e., s. 75-76 22 Rasyonalizasyon: Benlik için acı, sıkıntı veren bazı dürtü ve duyguları akla yatkın ve sıkıntı vermeyen bir hale getirme; bir başkasına karşı yaptığı yanlışları çok çeşitli açıklamalarla haklı gösterme çabası (Tembellik yapan insanların kendilerine çeşitli bahaneler bulması, alkolik kişilerin her gün kendilerine içme nedeni bulması vb. durumlar buna örnektir.) (www.daghanoves.netfirms.com/psikoloji/psikoloji17.html, www.psikofarma.net/genel/genel15.html ) 21

problemler anlatılmıştır. Görüldüğü üzere, sınavla yükselme ve yer değiştirme suretiyle atamalarda, katı sayılabilecek ama çok da fonksiyonel olmayan kurallar bulunmakta, müdürden daha üst unvanlara atamada ise neredeyse kural bulunmamaktadır. İki durumun da yönetim problemleri doğurduğu açıktır. Kuralsızlıklar ve doğru kriterlerden yoksunluk, yetkililerin kişilik ve anlayışlarına göre uygulamalar getirmekte; bunun sonucunda, hiçbir yönetim tecrübesi olmayan kişiler veya alt düzey yöneticiler de, üst düzey yönetici olarak atanmakta veya niteliksiz kişiler stratejik bölge, alan ve birimlerde yönetici olarak görevlendirilmektedir. Bunlar da çoğu zaman adaletsizlik, kalitesizlik ve verimsizliğe yol açmakta, kamu yönetimi ve ülke bundan zarar görmektedir. Geniş inisiyatif alanı isteyen ve bu nedenle kurallardan rahatsız olan yöneticiler tarafından, Bürokrasi, kurallarla kendisini bağlayıp, sonra bu bağlardan kurtulmaya çalışan bir devdir. denilir. Bazı üst düzey yöneticiler Kurallar idare edilenler içindir. görüşünde ve keyfi davranma eğilimindedirler. Kurallar mutlaka gereklidir ama önemli olan sadece kuralların olması değil, yetkililerce bunlara uyulması ve bunların uygulanmasından ülke menfaatlerine uygun, adaletli, başarıyı ödüllendiren, verimliliği ve hizmet kalitesini arttıran sonuçlar doğmasıdır. Yönetici atama konusundaki kurallar ve kriterler, kamu yönetiminin en önemli problemidir. Çünkü, kurumların ne yöne gideceğini, başarılı olup olmayacağını, her düzeydeki yöneticilerin kişilik, bilgi, beceri ve tutumları belirler. Geri kalmış bir yönetim, geri kalmış bir ülkeyi kalkındıramaz. 23 Bir zincirin gücü, onu oluşturan halkalardan en zayıfının gücü kadardır. Kullanılmakta olan bir zincir, en zayıf halkasından kopar ve fonksiyonunu yerine getiremez hâle gelir. İdarî hiyerarşi içinde de -en alttan en üste kadar- yöneticilerin her biri, başında bulundukları birimlerin lokomotifi gibidirler. İdarelerin kendilerine verilen görevleri ne oranda yapabildikleri, başka bir deyişle yüklerini taşıma kapasiteleri, hizmeti sunma süratleri ve kaliteleri öncelikle yöneticilerine bağlıdır. Zincirdeki yöneticilerden birinin yönetim gereklerini yerine getirmedeki 23 Prof.Dr.Beşir HAMİTOĞULLARI, Çağdaş İktisadi Sistemler, Savaş Yayınları, 4. Baskı, Şubat 1986, s. 824 22

zayıflığı, astlarına ve üstlerine değişik oranlarda köstek etkisi yaparak, hizmet kalitelerini göreceli olarak azaltmaktadır. Yönetim hiyerarşisi bir bakıma, paralel bağlanmış pillere, enterkonnektif sisteme veya bileşik kaplara da benzetilebilir. Yönetim kademeleri, teşkilatın fonksiyonunu yerine getirebilmek için sürekli olarak birbirinin eksiklerini tamamlamak zorundadır. Sistem içindeki bir unsurun zayıflığı diğer unsurlar tarafından tamamlanır. Böylece zayıf unsurlar güçlülerin enerjilerini emerler, zamanlarını çalarlar. Böyle durumlarda, meselâ genel müdürün daire başkanlarıyla yapması gereken bir toplantıyı müsteşar yapar ve saatlerini harcar. Enerji vampirleri ve zaman hırsızları olan zayıf unsurlar tespit edilip sistem dışına çıkarılmadığı sürece, teşkilatların toplam performansını ve hizmet kalitesini âzâmiye çıkarmak mümkün değildir. B- Yetersiz Yöneticilerin Özellikleri Yetersiz yöneticilerin bazı genel özellikleri vardır. Kurumun olağan şartlar içerisinde atanmış olanlar, genellikle belli bir seviyede mevzuat bilgisine sahip olmakla birlikte; antisosyal, kendine güvensiz, astlarına karşı otoriter, yetki devrinden kaçınan, inisiyatif kullanmaktan çekinen, sürekli üstlerine danışma ihtiyacı hisseden, iş yapmak için talimat bekleyen ve aman bir problem çıkmasın tavrında olan kişilerdir. Çıkar gruplarının ve güç odaklarının etkisi ile atanan yetersiz yöneticiler; - Kendilerine yetersizliklerini hatırlatmayacak, emirlerine itirazsız boyun eğecek ve daha niteliksiz astlarla çalışmaya eğilimlidirler. Yönetim alanları, bunu gerçekleştirdikleri oranda güçsüzleşir ve etraflarında bir yetersizler çemberi oluştururlar. - Bulundukları makama gelmelerini sağlayanlara karşı kendilerini borçlu hissederler ve yetki alanlarında borçlarını ödemeye yönelik uygulamalar yaparlar. - Güç karşısında eğilirler, güç odaklarından gelen talepleri karşılamak için azami gayret gösterirler. - Maiyetlerindeki mevzuatı bilen kişileri, mevzuata uygun olmayan uygulamalar için formül bulmaları konusunda zorlarlar. - Yetersizliklerini saklamak için astlarına karşı sert, üstlerine karşı aşırı uyumludurlar. 23

- Sıkça, unvanlarından yada bulundukları yere gelmelerini sağlayan etiketlerinden açıkça veya îma yoluyla söz ederek. yetersizliklerini telâfi etmek için ödünç kuvvet kullanırlar 24. - Adaletsiz uygulamaları nedeniyle, -durumdan faydalananlar dışındaki- personel tarafından değer verilmezler ama korku nedeniyle oluşan saygılı davranışlar görürler. - Çalışanları, zihinlerinde kendi taraftarları ve diğerleri olarak ikiye ayırırlar. - Çalışanların kendileri aleyhine söylediklerine aşırı önem verirler. Bunu sürekli öğrenmelerini sağlayacak kulakları vardır. Bunların aktardıkları bilgilere göre hareket ederek gerekli sindirme tedbirlerini alırlar. - İşlerden çok insanlarla uğraşırlar. - Kendilerini bir giz perdesi arkasına saklarlar ve astları tarafından kolay ulaşılamazlar. - Yönettikleri birimde verimin düşmesine sebep olurlar; zaten bu umurlarında da değildir. - Üst yönetimle sıkı kişisel ilişkiler geliştirmeye çalışırlar. - Reklam yapmayı çok severler; her fırsatta ne kadar güzel ve başarılı işler yaptıklarını anlatırlar. - Niteliklerini geliştirmeye çalışmazlar. - Kendilerini ait hissettikleri grupla sıkı ilişkiler sürdürürken, karşıt saydıkları kişi veya gruplarla amansız mücadelelere girişebilirler. - İyi işyeri politikacıları ve ilişkilerde kurnazdırlar. - İşleri ile kişisel tercih ve duygularını ayrı tutamazlar; sık sık karıştırırlar. C- Lider Yönetici İhtiyacı Türkiye nin atılım ve hızlı gelişim ihtiyacında olduğu bu zamanda her yöneticinin bunun bilincinde olarak tam donanımlı hale gelmesi ve hizmet kalitesinin en üst seviyeye çıkarılmasına gayret etmesi gerekmektedir. Bazı kamu kurumları bu amaçla toplam kalite yönetimi (TKY) eğitimlerini sürdürmektedirler. TKY, bütüncül ve sürekli gelişen bir kaliteyi öngörmekle birlikte, bir kurumun bütün alanlarında kalitenin aynı anda yükseltilmesi mümkün değildir. Her kurum, verimliliği yakalayabilmek için, stratejik bölge ve birimlerine TKY konusunda öncelik vermek, kaynaklarını bu 24 Ödünç kuvvet kullanmak: Kişinin bir isteğini veya fikrini kabul ettirme konusunda kendi içsel gücünü yetersiz hissetmesi hâlinde, fiziksel güç, mevki, otorite, sicil veya toplumsal konumla ilgili simgeleri öne çıkararak karşısındaki kişiyi zorlaması.(stephen R.COVEY, a.g.e., s. 35, 36). 24