Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ



Benzer belgeler
Doðum Türü Deðiþkeninin Baðlanma Örüntüsü Üzerindeki Etkilerinin Ýncelenmesi

Yenidoðan Döneminde Hastanede Uzun Süreli Tedavi Görmenin Baðlanma Örüntüsü Üzerindeki Etkileri: Bir Olgu Sunumu

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

ünite1 Sosyal Bilgiler

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.


ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

m3/saat AISI


düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:


BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý


ÇOCUK PSİKOLOJİSİ BÖLÜM 2

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

ERGENLÝK DÖNEMÝNDE KÝMLÝK VE BAÐLANMA ÝLÝÞKÝLERÝ: KÝMLÝK STATÜLERÝ VE BAÐLANMA STÝLLERÝ ÜZERÝNDEN BÝR ÝNCELEME

konularýnda servis hizmeti sunan Sosyal Hizmetler Dairesi bir devlet kuruluºu olup, bu kuruluº ülkede yaºayan herkese ücretsiz hizmet vermektedir.

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008


Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

2006 cilt 15 sayý

Bir Hastane Bilgi Sistemi Çaðrý Merkezine Gelen Ýsteklerin Türkiye deki Hastane Bilgi Sistemi Profili Açýsýndan Analizi

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006


Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Aile Hekimliðinde Genogram

Dr. Sarp Üner*, Dr. Þevkat Bahar Özvarýþ**, Sevgi Turan***, Umut Arýöz***, Dr. Orhan Odabaþý****, Dr. Melih Elçin****, Dr. Ýskender Sayek***** Giriþ

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Gençlerdeki Somatorform Bozukluklarda Kaygý Düzeyi, Annenin Baðlanma Biçimi ve Aile Ýþlevselliði

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

Simge Özer Pýnarbaþý

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý



Pediatrik Liyezon Psikiyatrisi Alan Saptamasýna Yönelik Bir Önçalýþma #

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Meme Kanserinin Ruhsal ve Sosyal Etkileri Üzerine Bir Çalýþma



ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve


T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?

Hemþirelerin atýlganlýk düzeyleri

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Özay Çelen (*), Turgut Karaalp (*), Sýdýka Kaya (**), Cesim Demir (*), Abdulkadir Teke (*), Ali Akdeniz (*)

Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

Kanguru Matematik Türkiye 2017

SAMSUN ÇIRAKLIK EÐÝTÝM MERKEZÝ NE DEVAM EDEN ÇIRAKLARIN DURUMLUK-SÜREKLÝ KAYGI DÜZEYLERÝNÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ*


ÝLKÖÐRETÝM OKULU ÖÐRETMENLERÝNÝN ÖRGÜTSEL DEÐERLERE ÝLÝÞKÝN GÖRÜÞLERÝ

Erken çocukluk geliþiminin desteklenmesi-i: Beslenme

PARK YAZ OKULUNDA YAÞATIN

Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

ÖZGEÇMİŞ. Telefon: Mezuniyet Tarihi Derece Alan Kurum 2017 Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Alzheimer Hastalarý. P r o f. D r. Ý s m a i l T u f a n

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Çocuk Davranýþ Listesi Kýsa Formunun Türkçe Güvenilirlik Çalýþmasý ve Geçerliliðine Ýliþkin Ön Çalýþma

Öðrenme Güçlüðü Olan Bir Grup Hastanýn WISC-R Profillerinin Ýncelenmesi #

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

PROF. DR. ATALAY YÖRÜKOÐLU ULUSAL ÇOCUK VE ERGEN RUH SAÐLIÐI POLÝTÝKALARI II. ÇALIÞTAYI

Duchenne Muskuler Distrofili Çocuklarýn Aile Ýþlevlerinin ve Annelerinde Depresyon ve Kaygý Düzeylerinin Araþtýrýlmasý

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

Bebeklerde ve Çocuklarda Dil Geliþimi


Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

GÝRÝÞ. Bu anlamda, özellikle az geliþmiþ toplumlarda sanayi çaðýndan bilgi

Psikiyatri Hastalarýnda Týp Dýþý Çare Arama Davranýþý: Türkiye'de ve Almanya'da Yaþayan Türkler Arasýnda Karþýlaþtýrmalý Bir Ön Çalýþma

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Depresyon Tanýsý Almýþ Hastalarda Ölüm Kaygýsýnýn Araþtýrýlmasý

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Çocuk psikiyatrisinde acil durumlara iliþkin ortak bir yol

Nedensellik Ýliþkisi ve Pozitif Bilimin Amaçlarý Açýsýndan Deneysel ve Korelatif Yaklaþýmlar

TEMÝZLÝK ÝÞÝNDE ÇALIÞAN KÝÞÝLERÝN TEMÝZLÝK VE SAÐLIK DAVRANIÞLARININ DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

GÜÇLER VE GÜÇLÜKLER ANKETÝ'NÝN (GGA) TÜRKÇE UYARLAMASININ PSÝKOMETRÝK ÖZELLÝKLERÝ

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Dokuz Yaþýnda Yapay Bozukluk: Bir Olgu Sunumu

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

Transkript:

DERLEME Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ A.Þebnem Soysal 1, Þahin Bodur 2, Elvan Ýþeri 3, Selahattin Þenol 4 1 Uz. Psk., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, 2 Dr., 3 Doç. Dr., 4 Prof. Dr., Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalý, Ankara ÖZET Bebeklik döneminde duygusal geliþimin saðlýklý olabilmesinde anahtar rolü ana-baba oynamaktadýr. Bebeklikteki baðlanma kavramý; anne-baba ya da birincil bakým verenlere olumlu tepkilerin verilmesi, bu kiþilere yönelme, arama, baðlanýlan kiþinin varlýðýnýn duyumsanmasýna eþ zamanlý olarak rahatlama duygusunun eþlik etmesi gibi duygu ve davranýþ örüntülerinin tümünü kapsamaktadýr. Baðlanma bebekle birincil bakým veren arasýnda geliþen ve bebekte güven duygusunu yerleþtiren güçlü bir baðdýr. Ýlk yýlýn ikinci yarýsýnda bebek kendisinin ihtiyaçlarýna yanýt veren kiþiye baðlanmaya baþlar. "Baðlanma nasýl geliþir?, etkileyen faktörler nelerdir?, güvenli baðlanma nasýl ölçülür?" gibi sorular hem pratik hem teorik olarak ilgi çekmekte ve deðiþik bakýþ açýlarýyla farklý yanýtlar bulmaktadýr. Çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çýkan birçok psikopatolojinin kaynaðý, bebeðin birincil bakýcýsý ile olan iliþkisinin niteliði ile yakýndan iliþkilidir. Ortaya çýkan çoðu patoloji, bu iliþkinin ele alýnmasýný gerektirmekte ve klinik açýdan tedavinin temelini oluþturmaktadýr. Bebeklik döneminde yaþanan patolojik baðlanma örüntülerinin gelecekteki iliþkiler üzerindeki etkisi günümüzde önemini koruyan bir konu niteliðindedir. Bu nedenle, bebek ile birincil bakýcýsý arasýndaki iliþki örüntülerinin berraklaþtýrýlmasý ve dinamiklerin saptanmasý önem kazanmaktadýr. Bu gözden geçirme yazýsýnda, Bolwby'nin baðlanma kuramý çerçevesinde ilgili literatür incelenmiþtir. Baðlanma konusunda yapýlan hayvan ve insan çalýþmalarý, baðlanmanýn deðerlendirilmesi, baðlanma türleri ve baðlanma oluþumunda etkili olan süreçler tartýþýlmýþtýr. Anahtar sözcük: Baðlanma, baðlanma kuramý. SUMMARY Attachment Process in Infancy: A Review Parents play a key role in the emotional development of infants. Attachment concept in infancy consists of many affectional and behavioral patterns of positive reactions to parents or primary caregivers, seeking and preference of them, sense of pleasure in the presence of primary caregivers. Attachment is the strong emotional bond that develops between infant and caregiver, providing the infant with emotional security. By the second half of the first year, infants have become attached to familiar people who have responded to their need for physical care and stimulation. How does attachment develop and which factors affect it? How is attachment security measured? These are all questions of great theoretical and practical interest that can be answered from diverse perspectives. The main cause of many psychopathologies in childhood and adolescence related to the quality of infant-caregiver relationship. Most of the pathologies in infancy require the improvement of this relationship for a successful treatment. Effect of pathological attachment process in infancy on future relationships is still a popular reseach topic todays. For this reason it is important to clarify the manner and dynamics of infant-caregiver relationship. In this review, related literature is overwieved in respect to attachment theory of Bolwby. Animal and human studies in the aspect of attachment, evaluation of attachment, attachment styles, patterns and process of attachment are discussed. Key Words: Attachment, attachment theory. () 88 Makalenin geliþ tarihi: 17.04.2005, Yayýna kabul tarihi: 10.07.2005

Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ GÝRÝÞ Ýnsan, topluluk halinde yaþayan bir organizmadýr ve baþka insanlarla bir arada bulunma isteði içerisindedir. Ýnsan yavrusu, biyolojik açýdan gözlenen özel durumu nedeniyle, yaþamýný sürdürebilmek için, diðer türlerin yavrularýna oranla, çok daha uzun süre anne-babasýnýn doðrudan yardýmýna muhtaçtýr. Bu kaçýnýlmaz durum, insan türünden organizmalarýn birarada yaþama, eðilim ve gereksinimlerini, özellikle de baðlanma ihtiyacýný açýklamaktadýr. Baðlanma (attachment), yaþamýn ilk günlerinde baþlayan, duygusal yönü aðýr basan ve olmasý beklenen bir durumdur. Bebeklikteki baðlanma kavramý; belirli bir kiþiye olumlu tepkilerin verilmesi, zamanýn büyük bir kýsmýnýn o kiþiyle birlikte geçirilmek istenmesi, herhangi bir korku yaratan durum veya obje karþýsýnda hemen o kiþinin aranmasý, baðlanýlan kiþinin varlýðýnýn duyumsanmasýna eþ zamanlý olarak rahatlama duygusunun eþlik etmesi gibi duygu ve davranýþ örüntülerinin tümünü kapsamaktadýr (Erkuþ 1994, Morgan 1991). Baþlangýç yaþý, baðlanma þiddeti ve birincil baðlanma objesi baðlanmanýn üç temel parametresini oluþturmaktadýr (Schaffer ve Emerson 1964). Bebeklik döneminde baðlanma aþamalar halinde gözlenmektedir. Doðumdan hemen sonra insan yavrusunun doðasý gereðince baþlayan baðlanma; meme arama, baþý döndürme, emme, yutma, parmak emme, yakalama, anneye yönelme, beslenme saatlerini sezinleme ve hazýrlanma þeklinde kendisini göstermektedir. Sekizinci haftayla birlikte bebek bakýcýsýna yönelmeye baþlamaktadýr. Bebek bu dönemden itibaren bakýcýsýna gülümsemekte, uzun süreli göz iliþkisi kurmakta ve diðer insanlara göre ona daha fazla ses çýkartmaktadýr. Onun yanýnda kendisini daha rahat hissetmektedir (Kaplan ve ark. 1994). Yedinci ayla birlikte bebekler çevrelerindeki iliþki örüntülerini anlamlandýrmaya baþlarlar. Bu dönemde, bebek gerçek ve belirgin bir objeye yönelmektedir. Bu ay öncesinde anne, bebek için çok önemli deðilken, yedinci aydan itibaren baðlanma iliþkisiyle bebek çok geniþ yelpazede olan sosyal iliþkilerini sýnýrlandýrmaktadýr. Artýk bebek, ilgisini, tüm gereksinimlerini karþýlayan kiþiye yöneltmektedir. Bu dönemden itibaren bebekler yabancý kiþilerle karþýlaþtýklarýnda korku, kaygý ya da kaçma davranýþlarýnda bulunmaktadýrlar (Joseph 1992). Baðlanma tam olarak altý ay ile yirmi dört ay arasýnda þekillenmektedir. Bu dönemin ardýndan çocuk yaþamýnda gerek birincil bakýcýsýyla gerekse de diðer insanlarla geliþtireceði karmaþýk yapýdaki iliþkilere girecektir (Kaplan ve ark. 1994). Bebek, doðumun ardýndan baðlanma davranýþlarýný ulaþabildiði herhangi bir kiþiye yönlendirebilir. Ancak, altýncý aydan itibaren tüm "normal" bebekler, bu davranýþlarý, kendi seçimlerine baðlý olarak, yakýnlýk kurmak istedikleri ve kendisinden ayrý kalmaya itiraz etmedikleri tek bir kiþiye yönlendirirler (Hazan ve Shaver 1987). Bu kiþiye birincil baðlanma objesi denir. Birincil baðlanma objesi ile bebek arasýnda diðer insanlardan farklý bir iliþki vardýr. Bakýcý bebeðin rahatlamasý ve kendisini yeniden güvende hissetmesi için dönebileceði bir güvence üssü iþlevini görmektedir. Eðer bebek, baðlandýðý kiþiye yakýnsa, kendisini güvenli bir ortamda algýlar ve araþtýrýcý davranýþlarda bulunabilir. Bebek çevreyi araþtýrdýktan sonra sýðýnabileceði tek güvenilir dayanaðýn birincil baðlanma objesi -genellikle anne- olduðunu bilmektedir (Hazan ve Shaver 1987, Hortaçsu 1991). Baðlanma konusunda yapýlan araþtýrmalar incelendiðinde, çalýþmalarýn daha çok öðrenme kuramýnýn bu konuda getirdiði açýklamalarý çürütmek ve Bolwby'nin (1988) biyolojik kökenli görüþünü desteklemek amacý ile yapýldýðý görülmektedir (Hortaçsu 1991). Buna karþýn, Bowlby'nin (1988) gözlemlerinden yola çýkarak ileri sürdüðü biyolojik baðlanma kuramý ile Freud'un psikoanalitik bakýþ açýsý altýnda þekillendirdiði kuramýnýn birçok noktada birleþtiði görülmektedir (Atasoy 1996). Öðrenme Kuramý Çerçevesinde Baðlanma Bu kurama göre baðlanma koþullanma ilkeleri ile açýklanmaktadýr. Baðlanma kavramý, týpký Pavlov'un klasik koþullama deneyindeki köpeðin, zil sesi karþýsýnda salya salgýlamasý örneði ile ayný süreç çerçevesinde açýklanabilir. Öðrenme psikologlarý, çocuðun anne ve babasýna baðlanmasýný öðrenme sonucu ortaya çýkan bir davranýþ olarak açýklamaktadýrlar. Bebek, birincil gereksinimlerinin (açlýk, susuzluk vb) karþýlanmasý sýrasýnda yaþadýðý rahatlama duygusu ile bakýcýsý arasýnda bir 89

Soysal AÞ, Bodur Þ, Ýþeri E, Þenol S. baðlantý kurmakta ve bu nedenle de bakýcýsýna iliþkin olumlu duygular geliþtirmektedir. Doðumun ardýndan, insanlarla birlikte olduðu durumlarda bir takým ödüller alan bebek, bir arada olma ile ödül alma arasýnda kurduðu olumlu bað sayesinde yakýn çevresindeki kiþilere baðlanmaktadýr (Gewirtz ve Nogueras 1992). Bu görüþe göre, bakýcý ile bebek arasýnda geliþen baðlanma ve buna eþlik eden olumlu duygular koþullanma sonucunda öðrenilmektedir, doðuþtan varolan bir gereksinim deðildir. Ancak, araþtýrmacýlar öðrenme sonucunda kurulan bu baðýn kalitesinin oldukça önemli olduðunu vurgulamaktadýrlar. Özellikle, baðlanma iliþkisindeki yoksunluklar ve yetersizlikler, çocuðun ilerideki kiþilik yapýsýnda ve kiþilerarasý iliþkilerinde, çeþitli sorunlarýn ortaya çýkabileceðinin iþaretleri olarak kabul edilmektedir (Pearson ve ark. 1993). BAÐLANMA KURAMI VE BOWLBY Dünya Saðlýk Örgütü (WHO) 1950 yýlýnda Bowlby'yi, Londra'da yaþayan evsiz çocuklarýn ruh saðlýðý üzerine bir bildiri sunmak üzere çaðýrdý. Bu çaðrý, Bowlby'nin baðlanma kuramýný geliþtirmesinde bir baþlangýç teþkil etmesi açýsýndan önemlidir. Bowlby'nin, erkek çocuklarýn annelerinden erken yaþta ayrýlmalarýnýn; ergenlik ve ileri yaþlardaki suçluluk oranýný arttýrdýðýný gösteren çalýþmasýný sunmasýnýn ardýndan ebeveyn-çocuk iletiþimi önemli bir gündem oluþturdu. Bowlby 1944'de "Kýrk dört çocuk hýrsýz: kiþilikleri ve yaþamlarý" baþlýklý makalesini yayýnladý. Bowlby'nin bu çalýþmasý sonucunda yayýnlanan Dünya Saðlýk Örgütü Raporu (Bowlby 1988) yaþamýn ilk üç yýlýnda, anne yoksunluðunun çocuklarý artan ölçüde fiziksel ve ruhsal hastalýk riski altýna soktuðuna iþaret ediyordu. Etkili olmasýna ve kabul görmesine karþýn raporun çok önemli bir eksikliði vardý; erken anne yoksunluðunun niçin ve nasýl böylesine kötüleþtirici etkilere yol açtýðýný açýklamamaktaydý (Bowlby 1988, Hazan ve Shaver 1994). Bowlby psikoanalitik gelenekte eðitilmiþti. Çocuk psikiyatrisi alanýnda çalýþmaya baþlar baþlamaz psikoanalitik kuramýn yetersizliðini gördü. Kurum bakýmý altýnda olan çocuklarýn bakýcýlarý tarafýndan temel bakým hizmetlerini almalarýna karþýn sýkýntýlý ve kaygýlý olmalarý; Bowlby'nin psikonalitik kuramý sorgulamasýný artýrdý. Öyle ki, psikoanalitik kuram "çocuklar annelerini, onunla açlýk güdüsünün doyurulmasý arasýnda bir çaðrýþým kurduklarý için severler" görüþü bu noktada iþlemiyordu (Coates 2004, Shaver ve Mikulincer 2002). Hem bu farkýndalýk hem de Dünya Saðlýk Örgütü'nün raporu Bowlby'yi yeni bir arayýþýn eþiðine getirdi. Bu arayýþýn sonucunda çarpýcý araþtýrma bulgularý elde edildi. Bu araþtýrma bulgularý, yakýn iliþkiler kurma yönündeki evrensel insan eðiliminin bebeklikten baþladýðýný ortaya koydu. Bebeklikte kurulan baðlanma tarzý ile yetiþkinlikteki duygusal baðlarla gözlenen benzerlik ve farklýlýklarýn açýklanabilmesi çabasý günümüzde hala devam etmektedir (Coates 2004, Hazan ve Shaver 1994). Ýlk olarak Bowlby'nin 1958'de baðlanma terimini kullanmasýnýn ardýndan pek çok araþtýrmacý, bebeðin annesine duyduðu ve daha çok doðuþtan getirilen ve biyolojik belirtiler tarafýndan yönlendirilen; sosyal iliþkilerin baþlangýç noktasýný oluþturan; emme, aðlama, gülümseme, izleme, çaðýrma, arama, bekleme gibi davranýþlarla kendini gösteren (Soysal 1999, Soysal ve ark. 1999, Soysal ve ark. 2000a, Soysal ve ark. 2000b, Þener ve Türkmen 1989) ve gelecekteki iliþkiler için anahtar rolünü oynayan bu iliþki biçimini araþtýrmýþtýr. Baðlanma, araþtýrmacýlarýn ilgisini çeken bir konu olduðundan bu konuda pek çok çalýþma yapýlmýþtýr. Bu konudaki bilgi birikiminin oluþmasýnda hayvanlarla yapýlan çalýþmalarýn önemi oldukça büyüktür. BAÐLANMA KONUSUNDA YAPILAN ARAÞTIR- MALAR Hayvan Çalýþmalarý Sosyal davranýþýn kaynaðý bebeklik dönemine kadar uzanmaktadýr. Yaþamýn baþlangýcýnda görülen ilk sosyal davranýþ, bebek ile anne arasýndaki baðlanmadýr (Morgan 1991). Bu tür bir baðlanma yaþantýsý, yaþamýn ilk yýllarýnda yardýma gereksinim duyan bazý hayvan türlerinin yavrularýnda da görülmüþtür. Olgunlaþma hayvanlarda daha hýzlý olduðundan, anneye baðlanma davranýþý hayvanlar üzerinde de incelenmiþtir. Bu araþtýrmalarýn en tanýnmýþ olaný Harlow'un deneyidir (Schrier ve Harlow 1958). Harlow, çalýþmasýnda denek olarak maymunlarý kullanmýþtýr. Yavru maymunlar, doðumdan hemen sonra annelerinden ayýrýlarak, kendileri için hazýrlanan rahat 90

Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ kafeslerde tek baþlarýna beslenip büyütülmüþlerdir. Kafeslere yapay anneler monte edilmiþtir. Manken annelerden biri, tahta baþlý, silindir þeklinde ve telden yapýlmýþtýr. Diðer manken anne ise tahta bloktan yapýlmýþ olup, yumuþak ve kahverengi bir kumaþla kaplanmýþtýr. Her iki yapay annenin, arkalarýnda bulunan ampul sayesinde, temas sýrasýnda yavru maymunlara sýcaklýk verebilmeleri saðlanmýþtýr. Ayrýca, tel mankenin göðsüne bir de biberon yerleþtirilmiþtir. Araþtýrmacýlar, yavru maymunlarýn süt vermeyen, ancak sýcak ve yumuþak olan gerçeðe daha çok benzeyen anneyi tercih ettiklerini, korktuklarýnda, uyumak istediklerinde ona sarýldýklarýný gözlemiþlerdir. Bu çalýþmanýn en önemli sonucu, baðlýlýk iliþkisinin, açlýk ve susuzluk gibi fizyolojik gereksinimlerin karþýlanmasýyla doðrudan ilintili olmadýðýnýn deneysel olarak gösterilmesidir. Ayný zamanda, bu çalýþma, fizyolojik gereksinimlerin karþýlanmasýnýn tek baþýna baðlanmanýn oluþturulmasýnda yeterli olmadýðýna da iþaret etmektedir. Harlow'un çalýþmalarýnýn diðer sonuçlarýysa, gerçek anne-bebek iliþkisinden yoksun kalan maymunlarýn büyüdüklerinde çiftleþmekte zorluk çektikleri, erkeklerin çiftleþemedikleri, diþi maymunlarýn ise kendi yavrularýna karþý ciddi cezalar uyguladýklarý yönündedir (Dodson 1995, Donley 1993, Hortaçsu 1991, Holmes 1993, Joseph 1992, Seifert ve Hoffnung 1987). Benzer sonuçlarý Lorenz, kuþlarla yaptýðý çalýþmalarýnda elde etmiþtir. Bu bulgular, ilk baðlanma deneyiminden yoksun olmanýn, yoksunluðun süresinin ve niteliðinin daha sonraki iliþkilerin kalitesini etkilediðinin bir göstergesi olabilir. Bu durum, Bowlby'nin kuramýný destekler niteliktedir. Harlow deneyleri, anne-bebek iliþkisinin oluþturulmasýnda fiziksel temasýn önemini de göstermektedir. Fiziksel temas baðlanmanýn kurulmasýnda gereklidir, ancak yeterli deðildir. Maccoby 1980'de yaptýðý çalýþmasýnda, kuzularýn tel örgü arkasýnda gördükleri, yalnýzca sesini duyduklarý, ancak, hiç dokunamadýklarý bir koyuna ya da ses çýkartan bir çöp kutusuna bile baðlanabildiklerini belirtmektedir (Hortaçsu, 1991). Bu noktada, baðlanmanýn kurulabilmesi için yavrunun karþýdan herhangi bir tepki almasýnýn yeterli olabileceði söylenebilir. Hayvanlarda baðlanma, insanlardakinden daha farklýdýr. Ördek yavrularý yumurtadan çýktýktan hemen sonra hareket eden büyük bir þeyi takip edip, tanýmadýðý þeylerden kaçma eðilimindedir. Farelerde anne-yavru baðlanma iliþkisi, annenin doðumun hemen ardýndan, dýþkýsý ile birlikte ürettiði özel kokulu bir madde çýkarmasý ve yavrunun bu kokuyu çekici bulmasýyla olmaktadýr. Kokunun çekiciliði doðumdan on dört gün sonra azalmaktadýr. Hayvanlarda baðlanma iliþkisi, yavrunun büyümesi ile birlikte zayýflamaktadýr. Bunda annenin yavruyu kendisinden uzaklaþtýrmasýnýn payý oldukça büyüktür (Hortaçsu 1991). Ýnsanlarda Yapýlan Çalýþmalar Son yýllarda, anne-çocuk iliþkisi konusunda yapýlan araþtýrmalarýn önemli bir bölümünü baðlanma konusunun oluþturduðu görülmektedir (Donley 1993). Bu durumun en önemli nedeni ise, annebaba çocuk iliþkisini ayrýntýlandýrabilmenin her iki nesil için de giderek önem kazanmasýdýr. Çünkü baðlanma, çift yönlü bir süreçtir. Pek çok araþtýrmacý anne-çocuk iliþkisinin sürekliliðinin sonraki yaþantýlarýn temelini oluþturduðunu ileri sürmektedir (Lewis 1990, Pearson ve ark. 1993, Roe ve Drivas 1993). Galbo (1984), genç bir kiþinin yaþamýndaki en önemli kiþilerin annesi ve babasý olduðunu; LeCroy (1988) anne ve baba ile yakýn iliþkide bulunmanýn gençlerin ruh saðlýðýnda belirleyici rol oynadýðýný belirtmiþtir. Doðumla birlikte kurulan baðlanma iliþkisinin niteliði, bebek ile anne arasýnda kurulacak olan iletiþimin kalitesini de belirlemektedir. Öyle ki doðum, anne ile bebeðin dokuz aylýk birlikteliklerindeki ilk ayrýlýþtýr. Böylece intrauterin yaþam için biyolojik gereksinimlerin karþýlandýðý kan alýþ veriþi de sona ermektedir (Atasoy 1996, Atasoy ve ark. 1997). Henüz tam olarak kanýtlanamamasýna karþýn anne ile bebek arasýndaki ilk baðlanma iliþkisinin doðum öncesinde kurulduðu ileri sürülmektedir (Bloom 1995). Doðum öncesi dönemde fetüs, annenin duygulanýmlarýna yanýt verebilmektedir. Yirmi altýncý haftada fetüsün algýlama, tepki gösterebilme ve iþittiði bilgileri yakalama yeteneklerinin olduðu bildirilmektedir (Kaplan ve ark. 1994, Altuð ve Özkan 1996). Bu durumda, doðum öncesi dönemde, annenin bedeninde meydana gelen deðiþiklikleri benimsemesi, olumlu duygularýný henüz doðmamýþ olan bebeðine aktarabilmesi baðlanmanýn 91

Soysal AÞ, Bodur Þ, Ýþeri E, Þenol S. ilk temellerini oluþturmaktadýr. Hamilelik döneminde annenin karnýna dokunmasý yoluyla bebeðin tensel olarak hissedilmesi ve bebeðin kabulü baðlanma iliþkisi için oldukça önemlidir. Bu noktada, annenin fetüse iliþkin oluþturduðu tasarýmýn içeriði ön plana çýkmaktadýr (Kemp ve Page 1986). Baðlanma iliþkisinde anne anahtar konumundadýr. Baðlanma, ancak anne figüründen yansýyan sýcaklýk ile gerçekleþmektedir. Eðer anne kendi annebabasý ile sýcak, sevgi dolu ve güvenli bir baðlýlýk iliþkisi kurmuþsa bu durum evliliðine ve çocuðu ile olan iliþkisine de yansýmaktadýr (Biller 1993, Donley 1993, Habip 1996, Ruble ve ark. 1990, Soysal 1999, Zeanah ve ark. 1993, Zeanah ve ark. 1997). Bebeðin, sosyal ve duygusal açýdan geliþebilmesinde bakýcýnýn duyarlýlýðý mevcut baðýn kuvvetlenmesini saðlamaktadýr (Denham 1993, Rijt-Plooij ve Plooij 1993, Isabella 1993). Ayný þekilde bebeðin kendisini ifade edebilmesi ve ortaya koyabilmesinde de anne-baba çocuk iliþkisindeki duyarlýlýk önemlidir (Casiddy 1986, Casiddy 1988, Soysal 1999, Soysal ve ark. 2000a). Anne çocuk iliþkisinde, gerek anne gerekse de bebek birbirlerinin duygularýna cevap verdikleri oranda aralarýndaki duygusal iletiþimin kalitesi artmaktadýr (Rijt-Plooij ve Plooji, 1993 Soysal ve ark. 1999). Bu durum, birincil bakýcýnýn, bebeðin gereksinimlerini ne ölçüde ve ne þekilde karþýladýðýnýn etkililiði üzerinde durmaktadýr (Dodson 1995). Bolwby, yeni doðan bebeklerin ve çocuklarýn, bakýcýlarý ile iliþki kurma gereksiniminde olduklarýný vurgulamýþtýr. Anne ile bebek arasýndaki iliþki yakýnlýk arayýþý ile belirginleþmektedir (Hortaçsu 1991). Bebeklerde, baðlanýlan figürden ayrýlma, ileriki yaþlarda hastalýk ve yorgunluk olarak kendisini belli etmektedir (Goodfriend 1993). Araþtýrmacý, çeþitli nedenlerle doðumdan hemen sonra annelerinden ayrýlarak, özel bakýma alýnan bebeklerde; geliþmenin yavaþladýðýný ya da durduðunu, bu bebeklerin yemek yemediklerini, sosyal geri çekilme yaþadýklarýný ve yüzlerinde sürekli üzüntülü bir ifade taþýdýklarýný belirtmiþtir. Boccio ve ark. (1994), birincil baðlanma objesinden herhangi bir sebeple ayrýlma durumlarýnda, bebeðin kalp atým hýzýnýn yükseldiðini ve nörobiyolojik sistemlerin iþleyiþinde farklýlaþmalar olduðunu ileri sürmüþlerdir. Zeanah ve ark. (1993), baðlanma iliþkisinin niteliðinin anne ile bebek arasýndaki iliþki biçimi ile þekillendiðini belirtmiþlerdir. Anne-bebek iliþkisindeki ilk süreç, açlýk ve susuzluk gibi fizyolojik gereksinimlerin karþýlanmasýdýr. Bunun ardýndan, annenin bebeði ile geçirdiði zaman dilimi ve bu zaman dilimini nasýl kullandýðý önem kazanmaktadýr. Goodfriend (1993), yeni doðan bebeklerin, annelerinin ses ve gülümsemelerini, herhangi bir kiþi veya nesneyle birarada olmaya tercih ettiklerini belirtmiþtir. Anne ile bebek arasýndaki yüz yüze iliþkinin önemini vurguladýklarý yazýlarýnda Cohn ve Tronick (1987), annenin bebeðine ilettiði olumlu duygu ifadelerinin (gülümseme, "ce" türü oyunlar oynama ve hayvan sesleri çýkarma gibi) bebeklerde olumlu duygular uyandýrdýðýný ve duruma uygun tepkiler verdiklerini belirlemiþlerdir. Ýlk aylarda kurulan bu iliþki tarzý gelecekteki iliþki örüntülerinin ilk iþareti niteliðinde görülmektedir. Troy (1995), anne ile bebek arasýndaki tensel baðýn oldukça önemli olduðunu vurgulamýþtýr. Araþtýrmacý, annenin bebeðini çýplak olarak kucaklamasýyla, baðlanma arasýnda olumlu yönde bir iliþki olabileceðini ileri sürmüþtür. Bu nedenle, doðumu izleyen ilk 45-60 dakikalýk dönemde bebek uyanýk ve alýcý durumda olduðundan anne ile olan temasý oldukça önemlidir. Çocuðun ruhsal geliþiminde annenin rolü çok fazla araþtýrýlan bir konu olmasýna karþýn, babanýn rolü konusunda yapýlan araþtýrmalarýn sayýsý oldukça azdýr. Ýlk kez Freud'un, küçük Hans olgusunda babanýn çocuk üzerindeki etkisi irdelenmiþtir (Yalýn 1979, Çevik ve Ceyhun, 1993, Habip 1996). Baba-bebek iliþkisinin araþtýrýldýðý çalýþmalarda daha çok babanýn "bakýcý" rolü üzerinde durulmaktadýr. Bu nedenle, babalýðýn, bir içgüdü olup olmadýðýný anlamak amacýyla hayvanlarla çalýþmalar yapýlmýþtýr. Kuþlarýn ve memeli hayvanlarýn babaya özgü korumacý tarzda yavrularýný himaye ettikleri görülmüþtür. Babunlar, makak maymunlarý, þempanzeler ve diðer primatlarda erkeðin, aile içindeki yeri karmaþýk görünse de, asýl görevi eþini ve yavrularýný yýrtýcý hayvanlardan korumaktýr (Ainsworth 1989). Birincil baðlanma figürü çoðunlukla annedir. Buna karþýn, pek çok bebekte temel baðlanma anneyle olduðu kadar babayla da iyi olmaktadýr. Anne 92

Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ tarafýndan desteklenen babalarýn, bebekleriyle aralarýnda güvenli bir baðlýlýk geliþtirebilme olasýlýklarý yüksektir. Baba-bebek baðlanmasýnda baðlanma þekli ve iliþkinin ayrýntýlarý anneye baðlý olarak deðiþmektedir. Eðer anne-babadan her ikisi de uyarýcý kaynaðý ise, bebeðin, hem annesine hem de babasýna güvenli baðlanma geliþtirebilmesi olasýdýr. Bunun gerçekleþmesinde, bebeðin algýlarý da etkilidir. Baba, anneye göre daha farklýdýr. Sesinin tonu, giyimi, verdiði tepkileri, kokusu ve dokunuþu farklýdýr. Bu sayede, bebek, anne ve babasýnýn iki farklý kiþi olduðunu öðrenmektedir. Anne ya da babasýndan ayrýldýðý durumlarda da bebek, farklý bir sevgi kaynaðýnýn yanýnda olduðunu bildiðinden rahattýr. Bu dönemde bebekler acýktýklarýnda ve yorulduklarýnda annelerini, aktif oyunlarda ise babalarýný tercih etmektedirler (Biller 1993). Baðlanma konusunda, annenin etkisi yadsýnamaz bir gerçek olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bababebek baðlanmasýný belirleyen en önemli koþul, anne-babanýn iletiþim biçimidir. Eþlerin evliliklerine iliþkin algýlarý ve iliþkilerinden aldýklarý doyumun derecesi ile duyarlý anne-baba olma arasýnda anlamlý iliþkiler bulunmuþtur. Eþler arasýndaki iliþkideki tutarlýk bebeðin iliþki örüntülerini kavramasý açýsýndan da önemlidir. Anne ile baba arasýndaki gerginlik, baba-bebek iliþkisinde olumsuz duygulanýma yol açmaktadýr (Donley 1993). Benzer durum babasýný erken yaþta kaybetmiþ çocuklar için de geçerli olabilir. Annenin babayý anýþ ve ifade ediþ tarzý, sunulan iliþki örüntüleri, çevrenin verdiði bilgi ve tüm bunlarý çocuðun ne þekilde deðerlendirip yorumladýðý önemlidir. Ayrýca, askerlik, iþ, hastalýk gibi durumlarda ayrýlýðýn süresi ve bu süreyi bebeðin nasýl geçirdiði saðlýklý bir baðlýlýðýn kurulmasýnda etkilidir. Babanýn, bebek ile yakýn ve olumlu iliþki içerisinde bulunmasýnýn, bebeðin yabancýlarla daha rahat iliþki kurmasýnda etkili olduðu görülmüþtür. Erken bebeklik döneminde babalarý ile saðlýklý iliþkiler kuran çocuklarýn güvenli baðlanma geliþtirdikleri bilinmektedir. Biller (1993) mutlu, baðýmsýz, kolay iliþki kurabilen ve araþtýrýcý çocuklarýn babalarýný incelediklerinde; baba ile çocuk arasýndaki iletiþimin, çocuðun biliþsel geliþimine uygun ve araþtýrýcý davranýþlarýný destekler nitelikte olduðunu bulmuþlardýr. Sonuç olarak, bebek ile baba arasýndaki baðlanmanýn saðlýklý kurulabilmesi için babanýn ilk bir yýl içerisinde bebeðin bakýmý ile ilgili tüm faaliyetlere doðrudan katýlmasý gerekmektedir (Biller 1993, Dodson 1995). Baba-çocuk arasýnda baðlanma iliþkisinin kurulmasýnda rol alan bir diðer etmense, babaya verilen geleneksel roldür. Geleneksel rol, evin ve ailenin korunmasý, ev içerisinde kurallarýn ve sýnýrlarýn belirlenmesi ve ailenin geçiminin saðlanmasý gibi temel ilkelere dayanmaktadýr (Çevik ve Ceyhun 1993). Baðlanmada kültürel farklýlýklar olabileceði gibi (Ijzendoorn ve Kroonenberg 1988), ayný ülkenin deðiþik bölgelerinde de deðiþik baðlanma örüntüleri görülmektedir. Farklýlýklarýn genellikle araþtýrmalarda kullanýlan örneklem gruplarýndan kaynaklanabileceði düþünülse de (Ijzendoorn ve Kroonenberg 1988), kültürel yapýnýn baðlanmayý etkileyen en önemli etken olduðu gözardý edilmemelidir. Kültürel yapýnýn ülkemizde daha çok baba-çocuk iliþkisinde ön plana çýktýðý görülmektedir. Türk toplumunda annenin daha destekleyici ve koruyucu olmasý, baba ile çocuk arasýnda denge görevi yapmasý, baðlanmayý etkileyen diðer bir etken olabilir. Ülkemizde, ekonomik nedenlere baðlý olarak, çalýþan annenin doðum izninin bitmesinin ardýndan bebeðe, yakýn akrabalar ya da bir bakýcý bakmaktadýr. Eðer akrabalar farklý bir þehirde yaþýyorlarsa anne, baba ve çocuk birbirlerinden ayrýlmakta ve uzun bir süre birbirlerini görememektedirler. Cyntia ve ark. (1993), Amerika Birleþik Devletleri'nde bebek bir yaþýna gelmeden önce çalýþan annelerin oranýný %30 olarak bildirmiþlerdir. Araþtýrmacýlar, bebek dokuz aylýk olmadan önce annenin iþ nedeniyle bebekten ayrý kalmasýnýn baðlanmayý ne derece etkilediðini araþtýrmýþlar, ancak anlamlý sonuçlar elde edememiþlerdir. Çalýþan anneler bebekleriyle az vakit geçirmelerine karþýn, çocuklarýnýn gereksinimlerine karþý daha duyarlýdýrlar. Burada, güvenli baðlanmanýn oluþmasýný etkileyebilecek durum, annenin rol çatýþmasý içerisine girmesidir. Rol çatýþmasý içerisinde olan annelerin bebeklerine yeterince zaman ayýramadýklarý düþüncesiyle kaygýya kapýldýklarý, bu durumun da eþlerin birbirleri ile olan iletiþimlerinin kalitesini olumsuz yönde etkilediði görülmektedir. 93

Soysal AÞ, Bodur Þ, Ýþeri E, Þenol S. BAÐLANMANIN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ Yabancý Durum Testi Baðlanma kuramýna göre, bebekler baðlýlýk figürlerini güven temelinde, içinde bulunduklarý yeni çevreyi araþtýrmada kullanýrlar (Zeanah 1993). Ancak bebekler bir yandan çevreyi araþtýrýrken bir yandan da birincil baðlanma nesnesi ile yakýnlýðý koruma çabasý içerisindedir. Yakýnlýðý koruma çabasýnda olan bebeðin, bakýcýsý ile sürdürdüðü fiziksel temasýn, göz iliþkisinin ve birbirlerine seslenme sürecinin araþtýrýcý davranýþlarý sürdürme sýrasýnda devam etmesi önemlidir. Ainsworth ve Bell (1970) annenin, çocuðun yanýnda olmadýðý durumlarda ve çevrede de yabancýlarýn bulunduðu ortamlarda çocuðun araþtýrýcý davranýþlarýnda bir azalma olduðunu belirtmiþlerdir. Bebeðin, birincil baðlanma objesinden ayrý kaldýðý sürelerde gösterdiði tepkiler de pek çok araþtýrmacý tarafýndan incelenmiþtir. Bu konuda yapýlmýþ olan en önemli çalýþma Ainsworth'un düzenlediði Yabancý Durum Testi dir (Strange Situation). Testte, bakýcýsý ile birlikte yedi farklý aþamaya tabi tutulan bebeðin baðlanma devinimi hakkýnda bilgi edinilmektedir. Bowlby'nin kuramý (1988), Ainsworth'un deneysel yaklaþýmý ile desteklenmiþtir. Ainsworth ve ark., bir yaþýndaki bir bebeðin ailesine olan baðlýlýk düzeyini belirlemek üzere güvenilir bir ölçme aracý olan Yabancý Durum Testi'ni geliþtirmiþlerdir (Holmes 1993). Yabancý Durum Testi, bebeðin bir yabancý ile karþýlaþtýðý andaki olasý tepkilerini ölçmek amacýyla geliþtirilmiþtir. Testte; anne, çocuk ve araþtýrmacý içinde oyuncaklarýn bulunduðu ve araþtýrýcý davranýþlarýn rahatlýkla yapýlabileceði bir odada bir araya gelmektedirler. Uygulamada bebek ve annesi, araþtýrmacýnýn gözetimi altýnda, üçer dakikalýk yedi ayrý duruma maruz kalmaktadýrlar. Birinci durumda, anne ve bebek odaya alýnmakta ve bebek annesi tarafýndan bir örtünün üzerine yatýrýlmaktadýr. Ýkinci durumda, araþtýrmacý sadece gözlemci olarak bu ikiliye eþlik etmektedir. Üçüncü durumda ise, annenin odadan çýkmasý ile birlikte araþtýrmacý altý basamaktan oluþan iþlemler dizisine baþlar. Ýlk olarak, araþtýrmacý, ayakta bebeðin görüþ alanýna girer, göz iliþkisi kurar, ancak sözlü bir tepkide bulunmaz. Ýkinci olarak araþtýrmacý, gülümser, konuþur ancak bebeðe yakýnlaþmaz. Bir sonraki aþamada ise araþtýrmacý gülerek ve konuþarak bebeðe yaklaþýr. Dördüncü aþamada, tensel temas kurulur; araþtýrmacý bebeðin elini tutar ya da kolunu okþar. Beþinci aþamada araþtýrmacý bebeði kucaðýna almak için eðilir. Son aþamada ise, bebeði kucaðýna alýr ve dizlerinin üstüne oturtur. Ölçeðin puanlanmasýnda korku tepkilerine (aðlama, sýzlanma, feryat etme, dudak titremesi, yüzünü buruþturma, baþka yere bakma ve dönme, geriye çekilme, baþka yöne hareketlenme, yüzünü saklama) puan verilmektedir. Verilen tepkiler 6 puan üzerinden birer birer azaltýlma þeklinde puanlandýrýlmaktadýr. Dördüncü durumda, anne odaya girerken, araþtýrmacý odadan çýkar. Beþinci durumda, bebek odada tek baþýna býrakýlýr. Altýncý durumda, araþtýrmacý içeriye girerek üçüncü durumdaki iþlemleri sýrasý ile yeniden yapar. Yedinci durumda, araþtýrmacý odadan çýkarken anne odaya alýnýr. Bebeðin korku tepkisi verdiði gözlendiðinde bir sonraki aþamaya geçilir (Goldsmith ve Alansky 1987). Bu arada çocuðun verdiði tepkiler kayýt edilir. Çocuðun ayrýlýk durumuna iliþkin tepkileri kayýt edilip deðerlendirildiðinde de temelde üç tür baðlýlýk iliþkisi türü olduðu görülmüþtür (Ainsworth ve ark. 1978, Holmes 1993, Main ve Cassidy 1988). Bu baðlýlýk türleri (Ainsworth ve ark. 1978, Park ve ark. 2004, Waters ve ark. 2002) aþaðýda verilmiþtir: Güvenli baðlanma (secure attachment) geliþtiren bebekler, birincil baðlanma objeleri yanlarýnda olmadýðý koþullarda, çevreyi araþtýrýp, yakýnlýðý koruyabilen ve bakýcýsýný güvence üssü olarak kullanabilme becerisine sahiptirler. Ebeveynin gidiþine tepki gösterirler. Ancak, protesto davranýþý, anne-babanýn geri dönüþüyle birlikte yerini rahatlama ve araþtýrýcý davranýþlara býrakmaktadýr. Gerilimli kaçýnan baðlanma (anxious-avoidant attachment) geliþtiren bebekler, bakýcýlarý ile birlikteyken araþtýrýcý davranýþlara devam edip duygularýný bu kiþi ile paylaþmamaktadýrlar. Ancak, bakýcýlarý herhangi bir þekilde ortamdan ayrýlýp geri döndüðünde, hiçbir deðiþiklik olmamýþ gibi meþgul olduklarý iþe dikkatlerini yöneltirler. Gerilimli direnç gösteren baðlanma (anxious-resistant attachment) geliþtiren bebekler, bakýcýlarý yanlarýndayken diðer kiþilerle ve çevreleriyle ilgilenir- 94

Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ Tablo 1. Baðlanmanýn oluþmasýnda etkili olan süreçler (Biller 1993) Çocuðun Kiþilik Özellikleri Aile Sistemi Sosyo-kültürel Etkenler Doðum öncesindeki ve sonrasýndaki Annelik ve babalýk rollerinin Kültürel deðerler süreçler benimsenmesi Nörolojik ve hormonal iþlevler Anne-babanýn çocukluk öyküleri, Cinsiyet rolleri kendi anne-babalarý ile olan baðlanma iliþkileri, geliþim düzeyleri, eðitim, iþ ve mizaçlarý Genetik aktarým Anne-babanýn birbirleri ile olan Etnik köken iliþkilerinin niteliði Cinsiyet Anne-babanýn saðlýk durumu Eðitim Mizaç Özellikleri Ailenin çocuðuna olan Ýþsizlik oraný sorumluluklarýný (ilgi, sevgi, eðitim, saðlýk ve parasal kaynaklar) yerine getirme derecesi Motor faaliyetler ve biliþsel Aile büyüklerinin ve çevrenin Komþuluk ve diðer iliþkiler aðý faaliyetler desteði Etkin güç kaynaklarý Ailedeki iliþki örüntüleri (medya, politika, din ve teknoloji) (anne-baba, anne-çocuk, Tarihsel yapý (sosyal çevre, barýþbaba-çocuk, anne-baba-çocuk) savaþ ve ekonomi) ler. Ancak, herhangi bir ayrýlýk durumunun hemen ardýndan hem bakýcýlarý ile bir arada olmak hem de ondan uzaklaþmak istemektedirler. Son yýllarda araþtýrmacýlar, daðýnýk/yönü belirsiz baðlanma (disorganized attachment) adý verilen bir baðlanma türü üzerinde durmaktadýrlar (Hazan ve Shaver 1987). Bu örüntüde, kaygýnýn denetiminde tutarlý bir strateji mevcut deðildir. Kaçýnan ve kararsýz davranýþlarýn bir araya gelmesiyle oluþan örüntü, baðlanma iliþkisini yönlendirmektedir. Araþtýrmalar, bu örüntünün, bebeðin birincil bakýcýsýnýn depresyonda veya hasta olduðu durumlarda ya da çocuðu istismar edici davranýþlar sergilediðinde ortaya çýktýðý görüþünü desteklemektedir (Hazan ve Shaver 1987). Bebeklikte biçimlenen baðlanma örüntüleri yaþam süresince deðiþmez nitelikte deðildir. Biliþler ve davranýþlar deðiþtirilebildiðine göre baðlanmayý harekete geçiren yapýda da esneklik saðlanabilir. Tüm bu anlatýlanlarýn ýþýðýnda, baðlanmanýn kurulmasýnda ve þekillenmesinde etkili olan pek çok iliþki örüntüsü ve süreç olduðu ortaya çýkmaktadýr. Tablo 1'de baðlanmanýn oluþmasýnda etkili olan süreçler gösterilmiþtir. Hayatýn ilk üç yýlýnda ortaya çýkan çoðu psikopatolojik durumun kaynaðý bebek ile birincil bakýcýsý arasýndaki iliþkiden doðmaktadýr. Bu iliþkideki herhangi bir aksaklýk patolojik bir yapýnýn oluþmasýnda etkili olabilir. DSM-IV'de (APA 1994) bebeklik ya da küçük çocukluk döneminde görülen bozukluklarýn içerisinde "Bebeklik ya da Erken Çocukluk Dönemindeki Tepkisel Baðlanma Bozukluðu" baþlýðý altýnda belirtilen patolojinin, beþ yaþýndan önce baþlamasý gerekmektedir. Bozukluðun en önemli belirtisi, bebeðin ya da küçük çocuðun yaþamýndaki pek çok alanda önemli ölçüde bozulma ve geliþim dönemine göre uygunsuz toplumsal iliþki kurma biçiminin olmasýdýr. Ayrýca, kalýcý baðlanmanýn kurulmasýný önleyici þekilde birincil bakýcýnýn sýk sýk deðiþmesi ya da çocuðun temel gereksinimlerinin, sosyal ve duygusal gereksinimlerinin sürekli gözardý edilmesi de bozukluðun ölçütleri içerisinde yer almaktadýr. Bozukluðun iki 95

Soysal AÞ, Bodur Þ, Ýþeri E, Þenol S. alt tipi vardýr: Ketlenmiþ tip; Bu alt tipte, toplumsal etkileþimi baþlatmada ve geliþim düzeylerine uygun olarak bu etkileþimlerin çoðuna yanýt vermede sürekli bir yetersizlik vardýr. Aþýrý derecede ketlenmiþ, uyarýlmýþ ya da ambivalandýr. Ketlenmemiþ tip; ön plandaki bozukluk, uygunsuz ve belirgin olmayan toplumsal iletiþimler ve baðlandýðý kiþilerin tercihinde belirli bir seçicilik gösterememedir. Rastgele ve uygunsuz toplumsal iliþkiler vardýr. SONUÇ Bir bebeðin huy ve alýþkanlýklarýnýn belirlenmesinde baðlanmanýn saðlýklý bir þekilde kurulmasýnýn payý büyüktür. Cynthia ve ark. (1993), baðlanma iliþkisinin en erken dönemde, doðumdan sonraki saatlerde ve günlerde oluþtuðunu belirtmektedirler. Bebeðin ve annenin, ilk temastan ve daha sonraki birliktelikten uzak kalmalarý baðlanmanýn niteliðini etkilemektedir. Baðlanmanýn temelini oluþturan ve iliþkide en önemli rolü üstlenen annenin ruhsal durumunun hamileliðin baþýndan itibaren önemli rol oynadýðý ve bu durumun doðumdan sonraki bir yýl içinde de devam ettiði belirtilmektedir. Bu noktada, ebeveynin duygu durumunun ve demografik özelliklerin bebek üzerindeki etkilerinin irdelenmesinin gerekliliði ortaya çýkmaktadýr. Geliþim dönemlerinin baþlangýcýnda yeterli sevgi ve bakým göremeyen bebeklerin, limbik sistemdeki hücrelerinin yeterli geliþimi gösteremedikleri belirlenmiþtir. Bunun sonucunda, bu merkezde anormallikler görülmektedir (Joseph 1992). Çocuðun duygusal anlamda baðlandýðý kiþilerden ayrýlmasý sosyal becerilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Hayatýnýn ilk üç yýlýnda anne-babasýna güvensiz bir þekilde baðlanan çocuklarýn, okul öncesi dönemde problem çözme konusunda güvenli baðlanma geliþtiren çocuklara göre daha sorunlu bir dönem yaþadýklarý görülmüþtür (Zeanah ve ark. 1997). Baðlanma iliþkisinin niteliði konusunda okul öncesi çocuklarla yapýlan çalýþmalarýn sonuçlarý incelendiðinde; güvenli baðlanma geliþtiren çocuklarýn yaþýtlarýna göre sosyal becerilerinin yüksek, olumlu duygulanýmlarýnýn olumsuz duygulanýma göre daha fazla olduðu, yetiþkinlerle iþbirliði ve uyum içerisinde bulunabildikleri görülmüþtür. Güvensiz baðlanma geliþtiren çocuklarýn ise sosyal izolasyona eðilimli, sinirli, rahatsýz, huzursuz, akranlarýna ve öðretmenlerine karþý saldýrgan, uyumsuz, depresif, imgeleme gerektiren oyunlarda baþarýsýz olduklarý ve sorumluluklarýný yerine getiremedikleri gözlenmiþtir. Gerilimli direnç gösteren çocuklarýnsa, sýklýkla fiziksel þiddet uyguladýklarý, düzeni bozucu davranýþlar sergiledikleri, kurallara düþünmeden karþý çýktýklarý ve aniden öfkelendikleri belirlenmiþtir. Gerilimli kaçýnan baðlanma geliþtiren çocuklarýnsa, çevrelerindeki kiþileri denetimleri altýna alma eðiliminde olduklarý ve öfkelerini doðrudan ifade edemedikleri belirlenmiþtir. Kiþinin ilerideki iliþki biçimlerinin belirlenmesinde yaþamýn ilk günlerinde kurulan baðlanma örüntüsünün etkisi tartýþýlmaz bir gerçektir. Yaþamýn ilk aylarýndan itibaren þekillenen baðlanma ileride karþý cinsiyetle olan iliþkileri ve eþ seçimini de etkilemekte midir? Günümüzde araþtýrmacýlarýn baðlanma konusunda araþtýrdýklarý diðer bir sorudur. Öyle ki, erken baðlanma iliþkisinin gelecekteki sevgi iliþkilerinin prototipi olduðu ileri sürülmektedir (Waters ve ark. 2002). Bu nedenle, bebeklik döneminde yaþanan patolojik baðlanma örüntülerinin gelecekteki iliþkiler üzerindeki etkisi (anne-babadan akranlara, akranlardan eþ seçimine kadar baðlanma örüntülerinde meydana gelen deðiþiklikler) günümüzde önemini koruyan bir konu niteliðindedir. Son dönemde geliþimsel araþtýrmalarda baðlanma kuramý giderek önem kazanmýþtýr. Bu konudaki araþtýrmalar gözden geçirildiðinde þu ana eðilimler belirlenebilir; bazý çalýþmalar erken güvensiz baðlanma iliþkisinin daha sonraki psikopatoloji için yüksek risk oluþturduðunu belirtir. Baðlanma çocukluk ve ergenlik psikopatolojilerinin deðiþik þekillerinin ortaya çýkýþýnda ve tedavilerinde kullanýlacak yöntemler için baþvurulan bir kavramdýr. Bulgular kiþinin iþlevleri içindeki sosyal iliþkilerinin önemi üzerinde durmaktadýr. Ancak bu alandaki en önemli sorun bu baðlanma kavramýnýn deneysel kalmasýdýr. Baðlanmanýn özellikleri tüm iliþkileri de yansýtmayabilir. Bowlby, baðlanma özelliklerini iliþkilerin diðer görünümlerinden ayýrmýþtýr. Güvensiz baðlanma psikopatolojinin belirleyicisi de olmayabilir. Burada önemli olan güvensiz baðlanma iliþkinin psikopatolojide oynadýðý rolü saptamaktýr. Ýkinci olarak anormal bir çevrede geliþen çocuklarýn sosyal geliþimlerine ilgi artýþý vardýr. 96

Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ Beklenenin dýþýnda bir çevrede geliþen çocuklarýn güvenli ya da güvensiz baðlanma iliþkisi nasýl olacaktýr? Bu çocuklarýn deðerlendirildikleri ortam araþtýrma laboratuvarlarý deðil, kendi çevreleri olmalýdýr. Bu çocuklarýn deðerlendirilmelerinde hem görüþmeler hem de gözlemler yapýlmalýdýr. Yetiþtirme yurdundan evlat edinilen kiþiler "yabancý durum" ile ayýrt edilemeyen bir dostluk örüntüsü göstermiþler. Geliþim içinde kritik dönemler vardýr. Önceden çok üzerinde durulmayan bu konuda son zamanlarda çalýþmalar baþlanmýþtýr. Bu dönemler ve strese duyarlýk çalýþýlmaya baþlanmýþtýr. Özellikle bebeklik döneminde yurtlara yerleþtirilen bebekler erken çocukluk döneminde böyle bir ortamda yaþayanlara göre sosyal iliþkilerde antisosyal davranýþlarý daha fazla sergilemektedir. Yaþ ne kadar küçükse risk o kadar artmaktadýr. Duyarlý bir dönem olduðunun iþaretidir. Erken dönemdeki baðlanmayý ne kadar iyi anlayabilirsek yaþamýn diðer dönemlerindeki sosyal iliþkileri de o kadar iyi anlayabileceðiz. Ancak bu baðlanma iliþkisini de analiz etmek çok zordur. Biyolojik ailesi ile büyüyen, evlat edinilen, kendi ailesinde kalmýþ kötü ortamda yetiþmiþ ya da tersi ortamda büyümüþ çocuklarýn baðlanma örüntüleri tam olarak gösterilememiþtir. Bir diðer görüþ de bu kavramýn yetiþkin yaþamýna nasýl yansýdýðýdýr. Sevgi iliþkisindeki eksiklik erken bebeklik döneminde yaþanabilmekte bunun yaþamýn tüm evrelerinde risk yarattýðý ileri sürülmektedir. Bu konuda yapýlan çalýþmalar erken çocukluk dönemindeki ikili iliþkiye yönelik ölçümlere dayanmaktadýr. Ancak yaþamýn diðer dönemlerinde kiþinin bir çok iliþkisini de göz önüne almak gerekmektedir. Annenin eriþkinlerle iliþkisinin de bebeðin baðlanmasýnda yordayýcý olabileceði düþünülmüþ, ancak bu alanda da yanýtlanmasý gereken sorular bulunmaktadýr. Ayný annenin çocuklarýnýn iliþkisindeki güven farklýlýðý bu alanda araþtýrýlmasý gereken konulardýr. Sonuçta baðlanma ile ilgili yapýlan çalýþmalar normal geliþimde kullanýlan çalýþmalarla bozukluklar üzerindeki çalýþmalar þeklinde ayrý ayrý ele alýnmaktadýr. Bu araþtýrma sonuçlarýnýn da bir araya getirilmesi önerilmektedir. Ancak bu bir araya gelmede baðlanma bozukluklarýnýn sýnýrlarýný ve anlamýný deðerlendirmede belirsizlikler sürmektedir. Ne zaman normal ne zaman baðlanma bozukluðu tanýsý konulmasý gerektiði ile ilgili belirsizlik sürmektedir. Geliþimsel olarak gözlediðimiz sýnýrlarý net olmayan dostluk örüntüsü tepkisel baðlanma bozukluðunun ketlenmemiþ tipine oldukça yakýn bir kavramdýr. Diðer tipteki baðlanma bozukluðu (ketlenmiþ tip) ile ilgili çok daha az araþtýrma bulunmakta ve bu konuda araþtýrmalara gereksinim vardýr. Geleneksel olarak bu baðlanmadaki güvenliðin ölçümü kategorik kalmýþtýr. Altýnda pek çok boyut yer almaktadýr. Bu davranýþ üzerindeki etkisinin sürekli ya da kesintili olup olmadýðýný belirleyebilmek için diðer boyutlarýn da ölçülmesine gerek vardýr. Bebeklik ve erken çocukluk dönemindeki ruhsal geliþime ilgi giderek artmaktadýr. Baðlanma ile ilgili araþtýrmalar ise en önemli bölümünü oluþturmaktadýr. Baðlanma, sadece bebeklik dönemini deðil, erken çocukluk, geç çocukluk, ergenlik ve eriþkinlik dönemlerini de etkilemektedir. Baðlanma; þiddete eðilim, kendine zarar verme, madde kötüye kullanýmý ve baðýmlýlýðý, ihmal ve istismar etme ya da edilme gibi psikopatolojilerle iliþkili olabilmektedir. Bu anlamda erken dönem anne-bebek ve çevre-bebek iliþkisinin deðerlendirilmesi, danýþmanlýk ve destek verilmesi, iliþkisel sorunlarýn erken belirlenmesi ve ele alýnmasý koruyucu ruh saðlýðý açýsýndan önemlidir. Yazýþma adresi: Uz. Psk. A. Þebnem Soysal, GÜTF Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, Ankara, assoysal@gazi.edu.tr Ainsworth MDS (1989) Attachment beyond infancy. Am Psychol, 44: 709-716. Ainsworth MDS, Blehar MC, Waters E ve ark. (1978) Patterns of attachment: Assessed in the Strange Situation and at home. Hillsdale, NJ: Erlbaum. KAYNAKLAR Ainsworth MDS, Bell SM (1970) Attachment, exploration, and separation: iillustrated by the behavior of one-year-olds in a strange situation. Child Dev, 41: 49-67. Altuð BF, Özkan I (1996) Biliþsel Süreçlerin Geliþimi. Psikiyatri Bülteni, 4(2):58-64. 97

Soysal AÞ, Bodur Þ, Ýþeri E, Þenol S. Amerikan Psikiyatri Birliði (1994) Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal El Kitabý, IV. Baský (DSM-IV) Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington DC, çev: E. Köroðlu, Hekimler Yayýn Birliði, Ankara. Atasoy Z, Ertürk D, Þener Þ (1997) Altý ve on iki aylýk bebeklerde baðlanma. Türk Psikiyatri Dergisi, 8(4):266-279. Atasoy Z (1996) 6 Aylýk Bebeklerde Baðlanma. Týpta Uzmanlýk Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý. Biller HB (1993) Fathers and Families Paternal Factors in Child Development. London, Auburn House. Bloom KC (1995) The development of attachment behaviors in pregnant adolecents. Nurs Res, 44(5) : 284-289. Boccio M, Laudenslager MN, Retie ML (1994) Intrinsic and extrinsic factors affect infant responses to maternal separation. Psychiatry, 57: 43-50. Bowlby J (1988) A Secure Base: Clinical Applications of Attachment Theory. London, Routledge. Casiddy J (1988) Child-mother attachment and the self in six year olds. Child Dev, 59: 121-134. Casiddy J (1986) The ability to negotiate the enviroment: an aspect of infant of competence as related to quality of attachment. Child Dev, 57:331-337. Coates SW (2004) John Bowlby and Margaret S. Mahler: their lives and theories. J Am Psychoanal Assoc, 52(2):571-601. Cohn JF, Tronick EZ (1987) Mother-infant face-to-face interaction: the sequence literature. Adolesence, 14(76): 952-970. Cyntia A, Stifter CA, Coulchan CM ve ark. (1993) Linking employment to attachment: the nediating effects of maternal separation anxiety and interactive behavior. Child Dev, 64: 1451-1460. Çevik A, Ceyhun B (1993) Türkiye'de babalar ve aile içinde deðiþen rolleri: psikodinamik bir deðerlendirme. Psikiyatri Bülteni, 2(3): 121-126. Denham SA (1993) Maternal emotional responsiveness and Toddler's social-emotional completence. J Child Psychol Psychiatry, 34: 715-728. Dodson F (1995) Çocuk Yaþken Eðilir: Doðumdan Altý Yaþa Kadar Çocuk Bakýmý ve Eðitimi. (Çev. S Selvi), Ýstanbul, Özgür Yayýnlarý. Donley MG (1993) Attachment and the emotional unit. Fam Process, 32:3-22. Erkuþ A (1994) Psikolojik Terimler Sözlüðü. Ankara, Emel Matbaacýlýk. Galbo JJ (1984) Adolecent perceptions of significant adults: a review of the literature. Adolesence, 76: 952-970. Gewirtz JL, Nogueras MP. (1992) Skinner's legacy to human infant behavior and development. Am Psychol, 11(47):1411-1422. Goldsmith HH, Alansky JA (1987) Maternal and infant temperamental predictors and attachment: a meta-analytic review. J Consult Clin Psychol, 6 (55):805-816. Goodfriend MS (1993) Treatment of attachment disorder of infancy in a neonatal intensive care unit. Pediatrics, 1: 139-142. Habip B (1996) Çocuk Psikanizi Tarihi Üzerine Cogito "Yüzyýlýn Psikoanalizi. Ýstanbul, Altan Matbaacýlýk. Hazan C, Shaver P (1987) Romantic love conceptualized as an attachment process. J Pers Soc Psychol, 52: 511-524. Hazan C, Shaver PR (1994), Attachment as an organizational framework for research on close relationships. Psychol Inquiry, 1:1-22. Holmes J (1993) Attachment theory: a biological basis for psychotherapy. Br J Psychiatry, 163: 430-438. Hortaçsu N (1991) Ýnsan Ýliþkileri. Ankara, Ýmge Kitapevi. Ijzendoorn MH Kroonenberg PM (1988) Cross-cultural patterns of attachment: a meta-analysis of the strange situation. Child Dev, 5:147-156. Isabella RA (1993) Origins of attachment: maternal interactive behavior across the first year. Child Dev, 64:605-621. Joseph R (1992) The Right Brain and the Unconscious Discovering the Stranger Within. New York, Plenum Press. Kaplan RM, Saccuzzo DP (1989) Psychological Testing Principles, Applications and Issues. California, Brooks/Cole Publishing Company. Kaplan HI, Sadock BJ, Grebb JA (1994) Synopsis of Psychiatry. Baltimore Maryland. s.161-165. Kemp VH, Page C (1986) The psychosocial impact of a high-risk pregnancy on the familiy. J Obstet Gynecol Neonatal Nurs, 15(3): 232-236. LeCroy CW (1988) Parent adolescent intimacy: impact on adolecent functioning. Adolescence, 89: 137-147. Park LE, Crocker J, Mickelson KD (2004) Attachment styles and contingencies of self-worth.pers Soc Psychol Bull, 30(10):1243-54. Lewis M (1990) Models of Developmental Psychopathology. M. Lewis ve S. M. Miller (Eds.) Handbook of Developmental Psychopathology. New York, Pleneum Press. Main M, Cassidy J (1988) Categories of response to reunion with the parent at age 6: predictable from infant attachment classifications and stable over a 1 month period. Dev Psychol, 24(3): 415-426. Morgan CT (1991) Psikolojiye Giriþ: Ders Kitabý. Çev. H.Ü. Psikoloji Bölümü. Yayýn sorumlusu: Sirel Karakaþ. Ankara, Meteksan Pearson JL, Cowan PA, Cowan CP ve ark. (1993) Adult attachment and adult child-order parent relationships. Am J Orthopsychiatry, 4: 606-613. Rijt-Plooij HHC, Plooij FX (1993) Distinct periods of mother infant conflict in normal development: sources of progress and germs of pathology. J Psychol Psychiatry, 34, (2): 229-245. Roe KV, Drivas A (1993) Planned coception and infant functionning at age three months: a cross-cultural study. Am J Orthopsychiatry, 63(1):120-125. Ruble DN, Fleming AS, Stangor C ve ark. (1990) Transition to 98

Bebeklik Dönemindeki Baðlanma Sürecine Genel Bir Bakýþ moderhood and the self: measurement, stability, and change. J Pers Psychol, 3: 450-463. Schrier AM, Harlow HF (1958) Effect of reserpine on avoidance of humans by Rhesus monkeys. J Gen Psychol, 59(2):149-55. Schaffer HR, Emerson PE (1964) Monographs of the Society For Research in Child Development. 29, 3 (Serial No: 94). Seifert KL, Hoffnung RJ (1987) Child and Adolescent Development. Boston, Hougton Miffling Company. Shaver PR, Mikulincer M (2002) Attachment-related psychodynamics.attach Hum Dev, 4(2):133-161. Soysal AÞ (1999) Erken Doðan Bebeklerle Normal Doðan Bebeklerin Psikomotor ve Duygusal Geliþimlerinin Karþýlaþtýrýlmasýna Ýliþkin Bir Çalýþma. Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara. Soysal AÞ, Ergenekon E, Aksoy E (1999) Yenidoðan döneminde hastanede uzun süreli tedavi görmenin baðlanma örüntüsü üzerindeki etkileri: Bir olgu sunumu. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2: 266-270. Soysal AÞ, Ergenekon E, Eroðlu D ve ark. (2000a) Bebekleri taný açýsýndan yüksek-standart risk altýnda olan annelerin duygudurumlarýnýn kýsa süreli yardým gruplarý ile deðerlendirilmesi. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Dergisi, 8 (2):106-111. Soysal AÞ, Ergenekon E, Öktem F ve ark. (2000b) Doðum türü deðiþkeninin baðlanma örüntüsü üzerindeki etkilerinin incelenmesi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 3(2):75-85. Þener Þ, Özdemir D, Þahin MV (1995) Tepkisel Baðlanma Bozukluðu: Bir olgu sunumu. Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Dergisi, 2(1), 28-34. Þener Þ, Türkmen F (1989) Yetiþtirme Yurdundaki Çocuklarda Nesne Baðýmlýlýðýnýn Ýncelenmesi. (Yayýnlanmamýþ bir çalýþma). Troy NW (1995) The time of this first holding of the infant and maternal self-esteem related to feelings of maternal attachment. Women Health, 32(3): 59-72. Waters E, Crowell J, Elliott M ve ark. (2002) Bowlby's secure base theory and the social/personality psychology of attachment styles: work(s) in progress. Attach Hum Dev, 4(2):230-42. Yalýn A (1979) Baba çocuk etkileþimi. Türk Psikoloji Dergisi, 2: 28-32. Zeanah CH, Benoit D, Barton M ve ark. (1993) Representations of attachment in mothers and their one year old infants. J Am Acad Child Adolescent Psychiatry, 32 (2): 278-286. Zeanah CH, Boris NW, Larriey JA (1997) Infant development and developmantal risk: a review of the past 10 years. J Am Acad Child Adolescent Psychiatry, 36(2): 165-178. Zeanah CH (1993) Subjectivity in parent-infant relationships: contributions from attachment research. Adolescent Psychiatry, 19: 121-136. 99