2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması İleri Analiz Çalışması Türkiye de Doğurganlık Tercihleri Dr. Pelin Çağatay Melike Saraç Emre İlyas Prof. Dr. A. Sinan Türkyılmaz 10 Eylül 2015, Hilton Oteli, Ankara
Çalışmanın Amacı Doğurganlık tercihleri, kadınların gelecekteki doğurganlık davranışına ve de doğurganlık düzeyindeki olası değişimlere ilişkin ipuçları vermesi açısından oldukça önemlidir. Nüfus politikalarının ve aile planlaması programlarının oluşturulmasında da yol gösterici olmaktadır. Gelecekte başka çocuk istemeyen veya bu konuda kararsız olduğunu ifade eden kadınların, ilk kez TNSA-2013 kapsamında toplanmış olan veriyi analiz ederek, belirtilen durumlardaki olası değişimlerde kararlarında nasıl bir farklılık yaratacağını göstermektir.
Çalışmanın Amacı 1993-2008 arasındaki dört araştırmada 2,5 çocuk düzeyinde ölçülen ideal çocuk sayısının bu araştırmada 2,8 çocuk olarak bulunmuştur. Doğurganlığın durağanlaştığı bir dönemde böylesi bir değişimin gözlenmesi ve doğurganlık davranışını sonlandırmak isteyen kadınların oranının düşmesi dikkat çekicidir. 5.0 4.0 4.33 3.0 3.02 2.65 2.61 2.4 2.5 2.8 2.0 2.4 2.4 2.23 2.16 2.26 1.0 0.0 TDA-1978 TDSA-1988 TNSA-1993 TNSA-1998 TNSA-2003 TNSA-2008 TNSA-2013 TDH İdeal çocuk sayısı 3
Yöntem İlk kez bu araştırma kapsamında, gebe kalması mümkün olan ancak gelecekte başka çocuk istemediğini veya başka çocuk isteyip istememe konusunda kararsız olduğunu söyleyen 15-49 yaşlarındaki tüm kadınlara, Hangi durumda (başka) çocuk isteme konusundaki kararınızın değişebileceğini söyler misiniz? sorusu aşağıdaki durumlar için sorulmuştur: Kreş desteği, ücretsiz kreş ya da bakıcı ücreti desteği verilirse, Aileden bakacak biri olursa, Çocuğa beslenme desteği ve çocuğun bakımı için yeterli malzeme verilirse, Ev işleri ve çocuk bakımı ile ilgili sorumluluklar eş ile paylaşılırsa, Ailenin ekonomik koşulları şimdikinden daha iyi olursa, Çocuk yardımı verilirse/verilen yardım arttırılırsa, Küçük çocuğu olan kadınların günlük çalışma süresi kısaltılırsa, Emzirme izni uzatılırsa, Ücretli annelik izni uzatılırsa, Ücretli babalık izni verilirse, Doğum izninden sonra işe geri dönüş güvencesi verilirse, Erken emeklilik hakkı söz konusu olursa. 4
Yöntem Bu çalışmada öncelikli olarak 40-49 yaş gurubundaki kadınların ideal çocuk sayısı ile canlı doğum sayısı arasındaki ilişkiye bakılmış; Sonraki aşamada, ilk kez sorulan bu soruların halen evli kadınların ve eşlerinin temel özelliklerine göre betimsel analizi yapılmış; Son aşamada ise ikili lojistik regresyon modelleri kullanılarak halen evli kadınların başka çocuk isteyip istememelerinin ve daha başka çocuk istemeyenler arasında en az bir teşvik durumunda başka çocuk yapmayı düşünebileceklerini ifade edenlerin belirleyicileri saptanmıştır. 5
Yöntem Çalışma nüfusları ve bağımlı değişkenler: Halen evli kadınlar (n=6655) Gebe kalması mümkün olmayan kadınlar/ tüpleri bağlanmış kadınlar (n=1061) Gebelik riski altında olan kadınlar (n=5590) I. AŞAMA II. AŞAMA Gelecekte başka çocuk isteyenler (n=2208) Olası koşullar gerçekleşirse çocuk istemek konusunda kararını değiştirebileceğini ifade edenler (n=1108)* Gelecekte başka çocuk istemeyenler/ kararsız olanlar (n=3381) Olası koşullar gerçekleşse bile çocuk istemek konusunda kararını değiştirmeyeceğini ifade edenler (n=2228)* 6
Lojistik regresyon I. Aşama: Farklı yaş grupları için çocuk isteyip istememe durumunun belirleyicileri ve kullanılan bağımsız değişkenler Gelecekte başka çocuk isteyip istememe Model 1.1 20-24 Model 1.2 25-29 Model 1.3 30-34 Model 1.4 35-39 Bölge Yerleşim yeri Kadının eğitim durumu Anadil Yöntem kullanımı Sahip olunan çocuk sayısı ile ideal çocuk sayısı arasındaki fark Hanehalkı refahı Son eşle akrabalık Evlilik biçimi Kadının çalışma durumu Kadının sağlık sigortası Yaşayan çocuğun cinsiyeti Kadının göç durumu Erkeğin eğitim durumu Erkeğin çalışma durumu Bağımlı değişken Alt grup Bağımsız değişkenler 7
Lojistik regresyon II. Aşama: Yaşa ve çalışma durumuna göre doğurganlık tercihlerinin belirleyicileri ve kullanılan bağımsız değişkenler Gelecekte başka çocuk istememe/ kararsız olma Gelecekte başka çocuk istememe/ kararsız olma Model 2.1 Çalışan Model 2.2 Çalışmayan Model 2.3 20-29 Model 2.4 30-34 Yaş Bölge Yerleşim yeri Kadının eğitim durumu Anadil Yöntem kullanımı Sahip olunan çocuk sayısı ile ideal çocuk sayısı arasındaki fark Hanehalkı refahı Son eşle akrabalık Evlilik biçimi Kadının sağlık sigortası Kadının çalışma durumu Yaşayan çocuğun cinsiyeti Kadının göç durumu Erkeğin eğitim durumu Erkeğin çalışma durumu Bağımlı değişken Alt grup Bağımsız değişkenler 8
BULGULAR 9
40-49 yaş grubundaki kadınlarda ideal çocuk sayısı ve canlı doğum sayısı arasındaki ilişki Canlı Doğum Sayısı İdeal çocuk sayısı 0 1 2 3 4 5 6+ Toplam 0 0,5 0,3 0,3 0,1 0,1 0,1 0,1 1,5 1 1,0 1,6 1,2 1,3 0,3 0,1 0,1 5,6 2 2,6 4,7 17,0 6,4 3,1 1,8 1,7 37,2 3 1,0 1,8 9,4 10,4 1,7 1,5 2,1 27,9 4 0,6 1,1 5,2 5,8 4,1 1,2 2,7 20,8 5 0,1 0,1 0,4 0,8 0,3 0,7 0,8 3,3 6+ 0,1 0,0 0,5 0,5 0,6 0,3 1,5 3,7 Toplam 6,1 9,6 34,0 25,3 10,2 5,8 9,0 100,0 40-49 yaş grubundaki kadınların yüzde 35 inin ideal çocuk sayısı ile gerçekleşen çocuk sayısının aynı olduğu görülmektedir. İdeal çocuk sayısı ve canlı doğum sayısı arasındaki korelasyon 0,353 olup istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0,01). 10
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi 17.3 10.9 18.7 14.3 27.6 22.1 13.9 13.1 14 12.6 13.7 17.1 32.8 Gelecekte başka çocuk istemediğini veya bu konuda kararsız olduklarını söyleyen kadınların yüzde 33 ü belirtilen koşullardan en az birinin gerçekleşmesi halinde başka çocuk istememe konusundaki kararlarını değiştirebileceklerini belirtmişlerdir. 11
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi Yaş gruplarına göre: Doğurganlığın en yüksek olduğu 25-29 yaş grubundaki kadınların yüzde 50 sinde bahsedilen koşullardan en az birinin gerçekleşmesi, doğurganlık tercihlerinde değişikliğe neden olabileceğini göstermektedir. Doğurganlıklarını tamamlamış veya tamamlamak üzere olan kadınların büyük çoğunluğunun doğurganlık tercihlerinde değişikliğe gitmemeleri de beklenen bir durumdur. 12
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi Yerleşim yerine ve refah düzeyine göre: Kentsel alanlarda yaşayan kadınların yüzde 35 i ve yüksek refah düzeyine sahip olan kadınların da yüzde 34 ü için bu koşulların en az birinin sağlanması çocuk isteme eğilimlerini değiştirebileceklerini ifade etmiştir. Kreş desteği, emzirme izninin uzatılması, erken emeklilik, çalışma süresinin kısaltılması, çocuk yardımının arttırılması gibi çalışma hayatına yönelik şartların bu gruptaki kadınlar için önem kazandığı görülmektedir. 13
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi Çocuk sayısına ve ideal çocuk sayısına göre: Bir veya iki çocuğu olan kadınların yüzde 40 ının varsayılan şartların en az birinin sağlanmasında halinde kararlarını değiştirebilecekleri söylemişlerdir. Yüzdeler çocuk sayısının artmasıyla birlikte azalma göstermiştir. İdeal çocuk sayısına ulaşamayan kadınlar için ekonomik şartların iyileşmesi, çocuk yardımı, çocuk bakımı için malzeme ve kreş desteği ön plana çıkmaktadır. Diğer tüm kategorilerde daha geri planda kalan çocuk bakımında aile desteği bu kadınlar için önem taşımaktadır. Sahip olduğu çocuk sayısı ideal çocuk sayısından fazla olan kadınların bile yüzde 20 si için bu şartlardan en az birinin sağlanıyor olması fikir değişikliğine gidebileceklerini göstermektedir. 14
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi Gerçek ve ideal çocuk sayısına göre: 49 43 1211 28 7 7 19 15 12 29 12 8 22 22 16 18 12 34 23 22 23 23 20 12 11 12 11 11 6 5 5 5 5 15 9 26 27 20 Gerçek = İdeal Gerçek > İdeal Gerçek < İdeal 15
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi Kadının çalışma durumuna göre: Sigortalı çalışan kadınlarda çalışma hayatına ilişkin şartların sigortasız çalışan kadınlara göre ön plana çıktığı görülmektedir. Sigortalı bir işte çalışan kadınlar için ücretli annelik iznine, emzirme süresine, çalışma saatlerinin kısaltılmasına ve erken emeklilik hakkına ilişkin düzenlemeler en az ekonomik koşulların iyileştirilmesi kadar önem kazanmaktadır. 16
Belli durumlardaki değişimin doğurganlık tercihleri üzerindeki etkisi Kadının sağlık güvencesine göre: Sağlık güvencesi açısından ise, sağlık sigortası kapsamında olan kadınlar için sosyo-ekonomik düzenlemelerin daha yoğun olarak farklılık yaratacağı söylenebilir. Bu kadınlar arasında da ekonomik koşullar, çocuk yardımı, erken emeklilik hakkı ve kreş desteği daha fazla öne çıkmaktadır. Erkeğin çalışma durumuna göre: Erkeğin iş güvencesinin olduğu durumlarda kadınların yüzde 35 inin bahsedilen koşulların en az birinde yapılacak değişiklikle çocuk isteme kararlarını etkileyebileceği görülmektedir. Bu oran, erkeğin sigortasız olarak işgücünde yer aldığında veya hiç çalışmadığında ise yüzde 29 ve yüzde 22 düzeyindedir. 17
Gelecekte başka çocuk isteyip istememe durumunun belirleyicileri Model 1.1 20-24 Gerçek-ideal çocuk sayısı Çocuğun cinsiyeti Anadil Yöntem kullanımı Nalgelkerke R 2 % 61 Model 1.2 25-29 Gerçek-ideal çocuk sayısı Çocuğun cinsiyeti Anadil Bölge % 53 Model 1.3 30-34 Gerçek-ideal çocuk sayısı Çocuğun cinsiyeti Anadil Bölge % 47 Model 1.4 35-39 Gerçek-ideal çocuk sayısı Çocuğun cinsiyeti Bölge Yöntem kullanımı % 49 18
Başka çocuk istemeyen kadınlar arasında belli durumlarda olası değişimlere göre doğurganlık tercihlerini değiştirmenin belirleyicileri Çalışan ve çalışmayan kadınlar için bulgular : Model 2.1 Çalışan Gerçek-ideal çocuk sayısı Yaş Yöntem kullanımı Yerleşim yeri Çocuğun cinsiyeti Nalgelkerke R 2 % 22 % 17 Model 2.2 Çalışmayan Gerçek-ideal çocuk sayısı Yaş Yöntem kullanımı Yerleşim yeri Kadının eğitimi Refah düzeyi 19
Başka çocuk istemeyen kadınlar arasında belli durumlarda olası değişimlere göre doğurganlık tercihlerini değiştirmenin belirleyicileri Yaş grubu ayrımında bulgular : Model 2.3 20-29 Gerçek-ideal çocuk sayısı Çocuğun cinsiyeti Yöntem kullanımı Kadının çalışması Erkeğin çalışması Nalgelkerke R 2 % 23 % 17 Model 2.4 30-39 Gerçek-ideal çocuk sayısı Çocuğun cinsiyeti Yöntem kullanımı Yerleşim yeri Refah düzeyi Kadının eğitimi Eşle akrabalık 20
Sonuç olarak... 40-49 yaşlarındaki her üç kadından biri ideal sayı olarak beyan ettiği kadar çocuk doğurmuştur. Halen evli kadınların yüzde 33 ünün belirtilen durumların en az birinde yapılacak bir düzenleme ile çocuk istememe yönündeki tercihlerini değiştirebileceklerini ifade etmişlerdir: Daha iyi ekonomik koşullara sahip olması(% 28), Çocuk yardımının artırılması (%22), Çocuk beslenmesi ve bakımı için maddi destek verilmesi (%19), Kreş desteği (%17) Erken emeklilik (%17) İdeal çocuk sayısına ulaşamayan kadınların çocuk isteme veya doğurganlıklarını sonlandırma yönündeki kararlarını değiştirmeye daha eğilimlidirler. 21
Sonuç olarak... Yöntem kullanmayan kadınlar ile kıyaslandığında geleneksel yöntem kullanan kadınların çocuk istemeye daha yatkın olduğu ortaya çıkmıştır. Modern yöntem kullanmanın da çocuk istemeyi arttıran bir faktör olduğu görülmüştür. Bu sonuçlara göre, gebeliği önleyici yöntem kullanımı doğurganlığa ara verme amacının bir göstergesi olarak da kabul edilebilir. Bölgesel farklılıkların en belirgin olduğu model yaşa özel doğurganlık hızının en yüksek olduğu 25-29 yaş grubudur. Doğu bölgesi referans alındığında diğer bölgelerde yaşayan kadınların çocuk isteme konusundaki isteklerinin daha az olduğu görülmektedir. 22
Sonuç olarak... Çalıştığı işte iş güvencesi olan kadınların yapılacak düzenlemelerle çocuk isteme eğiliminlerinin artabileceği görülmektedir. Çalışan kadınların doğurganlıklarını devam ettirme yönünde karar değişikliğinde işgücünde kalmalarını destekleyecek düzenlemelerin önemli olduğunu düşünülmektedir. Türkiye de doğurganlık tercihlerinin son dönemde daha fazla çocuk istemeye yönelik olduğu görülmektedir. Kadınların ideal çocuk sayısı geçmişe göre artmıştır. Doğurganlık tercihleri, bireyin yaşam koşullarındaki değişikliklerden etkilenmekte, doğrudan veya dolaylı olarak yaş, eğitim, evlilik durumu ve kişinin sosyo-ekonomik durumu gibi birçok etken ile ilişkilendirilmektedir. 23
Sonuç olarak... Erkeklerin de tercihlerini ölçecek ve erkekleri analiz birimi olarak alan çalışmaların yapılması da gerekmektedir. Doğurganlık tercihlerinin kişilerin bireysel veya çift olarak verdikleri kararlar olduğu ve bir insan hakkı olduğu gerçeğini esas alacak politikaların, nicelikten önce niteliğe önem vermesi ve mevcut genç nüfusu daha üretken hale getirerek gelecek nesillerin daha iyi sosyo-ekonomik şartlar içinde yaşamasını sağlayacak olması önemlidir. TEŞEKKÜRLER... 24