Bu dergi Basın Yayın Kulübü Tarafından Hazırlanmıştır. MESALE, Ücretsizdir - Para ile Satılamaz 2013-2014



Benzer belgeler
Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası


İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

SFL HAZIRLIK PROGRAMI ÖĞRENCİLERİMİZİN SIKÇA SORDUKLARI SORULAR & CEVAPLARI

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları. Bilgilendirme Toplantıları

ÖĞRENCİLERİMİZİN DİKKATİNE:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

SFL ÖĞRENCİLERİMİZİN SIKÇA SORDUKLARI SORULAR ve CEVAPLARI

Facebook. 1. Grup ve Sayfalar. Facebook ta birçok grup ve sayfa üzerinden İngilizce öğrenen kişilerle iletişime geçebilir ve

Seviye 1 Ünite 2 Çalışma Planı

Sarıyer Belediyesi ile Her çocuk İngilizce konuşsun

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Seviye 1 Ünite 2 Çalışma Planı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

H.OĞUZ AYDIN: CAR DVR kaza esnasında - güç kesintisi olsa bile - 20 saniye daha kayıt yapabilmektedir.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

ÖĞRENCİLERİMİZİN DİKKATİNE:

Seviye 2 Ünite 3 Çalışma Planı

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

ONDOKUZ MAYIS ÜNĠVERSĠTESĠ YABANCI DĠLLER YÜKSEKOKULU HAZIRLIK PROGRAMI ÖĞRENCĠ EL KĠTAPÇIĞI


KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Sosyolinguistik Görüşme. 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:.

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

Dünyanın en büyük sosyal dil öğrenme ağı busuu şimdi Türkiye de!

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

İhtiyaç ve Tutum Analizi Anketi. Sevgili Öğrenciler,

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRETMEN YETİŞTİRME

2016 CVO BAROMETRE. Türkiye

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

BİZ SİZ HEPİMİZ. Biz: Hakkımızda I Siz: Misyonumuz I Hepimiz: Vizyonumuz

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

Seviye 1 Ünite 4 Çalışma Planı

YUNANİSTAN İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU SΙSMANOGLIO MEGARO DAKİ YUNANCA ÖĞRENİM PROGRAMINA KATILIM İÇİN BURS BAŞVURU FORMU

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLERİ

EğiHm Hedefleri nereden geliyor?

Bugün kadın ve erkeğin daha eşit olacağı bir toplumda yaşamak için sen ne yapacaksın?

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

YÖNETİCİNİN BİREYSEL GELİŞİMİ

YARATICI ÖĞRENCİ GÜNLERİ Her Öğrenci Yaratıcıdır

UBC Derecenize Doğru İlk Adımınız BAŞLANGIÇ NOKTANIZ

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Get kelimesinin temel anlamları

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ

Kıbrıs'ta öğrenci olmak

Neden TSEV eğitimlerini tercih etmeliyim?

İş dünyası İngilizce konuşur.

Mutlu ve Başarılı Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ BİYOSİSTEM MÜHENDİSLİĞİ PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİ ANKET FORMU. Aralık,2013

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

Açık e-öğrenme. Açıköğretim Fakültesinde e-öğrenme Uygulamaları. M. Emin Mutlu. İnternet Haftası Etkinlikleri 2004 Anadolu Üniversitesi 20 Nisan 2004

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

Ücretsiz bir hizmet. Yemek masrafınız ayırdığınız bütçe kadar olsun.

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

PEK OKULLARI 1A KASIM. İzimden gelin gençler! Bocalamadan, yorulmadan, sıkılmadan Tek çıkış yolunuz budur!

Öğrenci Memnuniyet Anketi

İstiyoruz ki; Veliler Okulumuzun En Büyük Destekçisi Olsun. Her Veli; Öğrencisine Öğrenme İçin Her Türlü Fırsatın Verildiğini Bilsin.

Bir dil bir insan. Daha Fazla Kişiyle Bağlantıya Geçin

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

Enhancing Vocational Language Skills and Working Culture Awareness of European Construction Professionals (EVLAC)

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

2015 DİJİTAL SAĞLIK REHBERİ

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Rutinler temamız kapsamında sabah sporu yaptık, grup sohbetleri ile paylaşımlarda bulunduk. Sabah sporunda reçel yaptık, hayali reçellerimizi

Öğretmenler için Eğitim

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

EĞİTİM FAKÜLTESİ İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI PAMUKKALE İLÇESİ DENİZLİ LİSESİ ANADOLU 12.SINIF TRAFİK VE İLK YARDIM DERSİ YILLIK PLANI

T. C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ Yabancı Diller Bölümü Güz KAM 432 Topluluk Önünde Konuşma

UYG 100 ÜNİVERSİTE YAŞAMINA GİRİŞ IUL 100 INTRODUCTION TO UNIVERSITY LIFE DERSİ


Intel Eğitim Çözümleri. En İleri Teknolojilerle, Dijital Eğitimde Yeni Bir Döneme Geçin

GELECEGIN MUCITLERI ROBOT YAPMAYI ÖGRENIYOR

13. yıl. Reklam. Kiti 10

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

İçindekiler CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ

Bölge Uzmanı Nihai Form

Transkript:

2013-2014 MESALE, Ücretsizdir - Para ile Satılamaz Bu dergi Basın Yayın Kulübü Tarafından Hazırlanmıştır.

2 1 2 0-53 Eğlence Dansta... 4 55 MAYIS - 2014 HABER EDİTÖRÜ Gamze YARSI. PSİKOLOJİ Ayca Ezgi MERİÇTAN Melis UĞURLUKOL. YABANCI DİLLER OKULU İrem YILMAZCAN Rasim KESKİN. İŞ ve KARİYER Nurşah ADALI. IŞIKTAN HABERLER Aysel AYKAN Tuğçe Naz BEKTAŞ. KÜLTÜR VE SANAT Azade TEKİN Aslı AYDIN İrem SÜREL Raziye KOÇER Büşra PAŞALİ Buse DÖNÜCÜ Tolga GÜLDÜTUNA. RÖPORTAJ Meltem ERSÖYLEYEN İrem YILMAZCAN. GASTRONOMİ Sadri YILDIRIM. MODA Sercan YAŞAR. BASKI İncekara Matbaacılık. TASARIM Basın Yayın Kulübü. YAYIN TÜRÜ Süreli Yayın. YAYIN MAHİYETİ Aktüel. YAYIN SÜRESİ Mayıs. YAYINLAYAN Işık Üniversitesi Basın Yayın Kulübü, Meşrutiyet Köyü, Üniversite Sok. No: 2 34980 - Şile / İSTANBUL

EDITÖRDEN. Gamze YARSI Merhaba Üniversitemizin tüm etkinliklerini, kulüp haberlerini, spor haberlerini, moda, psikoloji, iş kariyer, kültür sanat, eğitim röportajları, sergiler, sinema, eğlence sayfalarıyla da daha geniş bir kitleye ulaşma amacıyla büyük adımlar attığımız dergimizin ilk sayısında desteğini bizden esirgemeyen Üniversitemizin Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak a, Genel Sekreterliğimize, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımıza, öğrenci kulüplerimize ve tüm Basın Yayın Kulübü ekibine çok teşekkür ederim. Uzun bir süredir hazırlıklarını sürdürdüğümüz dergimiz gün yüzüne çıktı. Geçtiğimiz yıl iki online ve üç basılı olmak üzere karşınıza çıktığımız gazetemizin bu yıl bambaşka bir şekilde, dergi olarak ilk sayısıyla karşınızda olmanın ve size merhaba demenin mutluluğunu yaşıyorum. Hayatımda ilk defa editör yazısı yazıyorum, bunu belirtmek istiyorum. Yazımın zorlu tasvir öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlerle. İki gün art arda içeriğini belirlemeye çalışırken kendimizi (Meşale Gazetesi Ekibini) çocuğa benzetip durdum. Her yazdığım tasvirin sonunda kahkahalar atarak güldüm. Tasvir oldukça komik geldi, ama şimdi size yine aynı tasviri yaparken gülemiyorum. Çünkü gerçekten de tıpkı bisiklete binmeye çalışan küçük çocuk gibiydik. Geçen yıl üç yazılı gazetemiz oldu. Kimileriniz destek oldunuz, kimileriniz yerlere attınız. Olsun dedik biz, kimse merdivenin en üstünden başlamıyor. Kaldı ki; kulübümüz ve ekibimizde daha önce bunu yapan kimse olmayınca, kusurlarımız daha bir kapatılır oldu. Biz bisikleti bile inşa ettik arkadaşlar; Meşale Gazetesini Altı sekiz sayfalık gazete için aylarca uğraştık. Yazılı bir ürün her ayrıntısıyla baştan sona oldukça zor; tasarımıyla, her virgülden sonra olan boşluklarıyla, giriş yazılarıyla, güncel haberlerle karşınıza gelmekle, hem uğraş hem de bol zaman gerektiren bir iş ancak diyorum ya geçen yıl bisikletimiz oldu... Şimdi hafif hafif ilerlemeye başladık. Kim bilir belki düşeceğiz yine ama; İnanıyorum ki hep beraber üstesinden geleceğiz, tüm Işık'lılar olarak. İnanıyorum ki bir gün bisikletimizde ellerimizi bırakıp devam edeceğiz yolumuza. Tecrübelerimizi ekleye ekleye, en iyisine yine hep beraber ulaşacağız. Bu derginin başarılı olarak büyümesi sadece Basın Yayın Kulübü olarak bizim ilgimizle değil, tüm Işık'lıların ilgisiyle olacak. Ayrıca siz değerli okuyucularımızın ilgisi ve katkılarıyla Henüz yolun başındayız, adımlarımız küçük ama kuvvetli.. Daha büyük kitlelere ulaşmanın hayaliyle herkese tekrar merhaba. 3

Rektör'den Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak ile Kadınlar Günü ve Türkiye de Kadınlar konulu röportajımızı gerçekleştirdik. İlk olarak Türkiye de ve dünyada kadının iş gücüne katılımını, yöneticilikte kadınların ne sebeplerden azınlıkta kaldıklarını konuştuk. Rektörümüz iş gücüne katılamama sebebini...sebebi şüphesiz toplumsal cinsiyet, yani toplumsal yapı içindeki roller. Kadın erken yaşlarda evleniyor ve eve odaklanıyor; dolasıyla ne iş hayatına ne de eğitim hayatına yönelebiliyor; her ikisi de yok... diyerek belirtti. Bir başka içimizi acıtan taciz, çocuk gelinler, aile içi şiddet konularında zaman zaman gözlerimiz dolarak devam ettik. Çocuk gelinler için rektörümüz oldukça açık ve içimizi acıtan bir soruyla..siz kaç yaşındasınız? Siz bile kendinizi evliliğe hazır hissetmezken bu çocuk dışarda oyun oynarken gelin oluyor. İnsanın gerçekten içi titriyor... dedi. Yönetici yapısını ailesine nasıl yansıttığını, evde nasıl bir anne ve nasıl bir eş olduğundan kısaca evlilik ve aile hayatından bahsettik sonra da. Rektörümüz oldukça samimi olarak Ben öğrenciyken evlendim. Çocukları çok seven birisidir(eşi). Tabi evlenirken bilmiyordum, ama sonra ortaya çıktı bunlar... diyerek gülümsemeler eşliğinde röportajımıza devam ettik. 4 Meltem-Gamze: Türkiye nin 180 üniversitesinin Rektörlük Makamı nda altısı devlet ve beşi vakıf üniversitesi olmak üzere toplam on bir kadın Rektörümüz var. Yöneticilikte kadınlar neden bu kadar azınlıkta? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bu sadece ülkemize özgü bir durum değil. Dünyadaki ilk bin CEO nun %4.6 sı kadın ve Türkiye deki rektörlere baktığımızda da bu oran %5-6 dolayında. Üst pozisyonlarda oranlar açısından dünya ile benzerlik olmasına rağmen, kadın göstergeleri Türkiye de aslında daha kötü. Göstergeler olarak; kadın-erkek eşitliği, kadının işgücüne katılımı, eğitime ulaşma oranları ve elbette kadın sorunları öncelikli alanlardır. Meltem-Gamze: oranı nedir? Kadının iş gücüne katılım Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının iş gücüne katılımına baktığımız zaman diğer ülkelere oranla sonlardayız. Kadınların %52 si ne eğitimde ne de iş hayatında yer alıyor. Kadınların iş gücüne katılım oranı ise yüzde yirmi dört. İstatisliklere göre bu oran 15-29 yaş arası kadınların temel zorunlu eğitimi bitirip iş yaşamına geçiş oranı. Bu oranlarla dünyada en son sıralardayız ki bu kabul edilebilir bir olay değil. Erkek egemen toplum anlayışını kadının iş gücüne katılımında aşabilmiş değiliz. Meltem-Gamze: Kadının iş gücüne yeterince katılamamasının sebepleri nelerdir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bunun görünen sebebi şüphesiz toplumsal cinsiyet, yani toplumsal yapı içindeki roller. Kadın erken yaşlarda evleniyor ve eve odaklanıyor; dolayısıyla ne iş hayatına ne de eğitim hayatına yönelebiliyor; her ikisi de yok. Eğitim alma açısından baktığımızda ilkokul seviyesinde kadın erkek neredeyse eşit oranlarda eğitim alıyor, ama ortaöğretime geçtiği zaman bu oran yarıya düşüyor; yükseköğretimde ise kadının yükseköğretime ulaşma oranı %18-22. Aslında son yıllarda eğitimde tablo gittikçe iyileşmesine rağmen dünyadaki sıralamamızda henüz değişiklik yok. Meltem-Gamze: Kadın sorunları dediğimizde aklınıza ilk gelen nedir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadın sorunlarının başında taciz olayı çok daha çarpıcı olarak karşımızda. Gerek medya kuruluşları gerekse iletişim araçları kadını biraz daha dünyaya yaklaştırırken, bilgiye doğru daha çok ulaştırırken, ülkemizde kadına taciz konusunda kadın lehine ilerleme yok. Ben bunun sadece erkeklerden kaynaklandığını düşünmüyorum. Toplumsal yapıdan kaynaklanıyor. Kadına taciz çok farklı alanlarda olabiliyor. Kadın, sözle tacize uğradığı gibi ekonomik taciz, psikolojik taciz, mahalle baskısı yanı sıra aile içi şiddetten töre cinayetlerine kadar varan ağır taciz altında. Meltem-Gamze: Bu durumu ortadan kaldırmak için devlet tarafından neler yapılmaktadır? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bu durumu ortadan kaldırmak üzere devlet tarafından birtakım yasal düzenlemeler yapılıyor. Taciz altındaki kadınlar için kadın evleri açılıyor, eğitim veriliyor. Ancak bunlar yeterli değil, kadın tacizlerini ortadan kaldırmak için daha çok çabaya ihtiyaç var. Aslında kadın-erkek eşitliği anayasal güvence altındadır. Anayasanın onuncu maddesi bu hükmü içermekte. Ancak toplumsal yapı, gelenek ve görenekler bu hükmü neredeyse geçersiz kılıyor. Meltem-Gamze: Kadın sorununa yönelik çalışmalar yeterli düzeyde midir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Sizler, kız öğrencilerimiz, üniversitelerde %40 lık bir dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla ilgili sosyal sorumluluk projeleri içinde, kulüp etkinliklerinde ve mesleki alanlarınızda katkılar yapmanız gerekiyor, toplumu bilinçlendirmeniz gerekiyor. Bu sorunları çözmek sadece kadını bilinçlendirmekle olabilecek bir olay değil. Bana kalırsa kadın, tarihsel süreç içerisinde her alanda zaten kendini ispatlamıştır. Toplumsal cinsiyet, toplumun ona biçtiği rol onu engelliyor. Aslında kadın sorununa yönelik çalışmalar var ama dediğim gibi çok yeterli değil. Meltem-Gamze: Aile içi şiddette çocukların içinde bulunduğu durumla ilgili neler düşünüyorsunuz? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının üzerinde çok ciddi bir baskı ve taciz var. Peki ya çocuklar? Çocukların durumu hepsinden daha kötü. Onlar geleceğin kadın ve erkeklerini

oluşturacaklar ama özellikle aile içi şiddet yeni sorunlu bireylere dönüştürüyor onları. Aile içi çatışma onlarda ister istemez geleceğe dönük izler bırakacak, belki çok ciddi kişilik bozukluklarına yol açacak. Gelecek nesilleri tehdit eden bir olay. İleri toplumlarda aile içi şiddete maruz kalındığı zaman çocuklar devletin koruması altına alınıyor. Çocuklar bir noktadan sonra ailenin çocukları değil, toplumun bireyleri ve toplumun geleceğidir. Bunun için toplum o çocuklara sahip çıkmak zorundadır. Meltem-Gamze: Türkiye nin içini kanatan çocuk gelinler...? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Çocuk gelinler... İnsanın içini sızlatan bir olay. Sözün bittiği yer burası. Bunun mutlaka çözümü olmalı. Çocuk gelinler başlı başına bir ızdırap, kanayan bir yara. Siz kaç yaşındasınız? Siz bile kendinizi evliliğe hazır hissetmezken bu çocuk dışarda oyun oynarken gelin oluyor. İnsanın gerçekten içi titriyor. Meltem-Gamze: Elbette çözümler üretilmiş ve de üretilmektedir ama bunun temel çözümü var mıdır? Varsa sizce nedir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Eğitim şüphesiz en önemli çözüm. Kadının temel zorunlu eğitimin ötesinde yüksek eğitime erişme olanağının arttırılması gerekir. Aslında toplumumuzda erkeğin de yüksek eğitime erişme yüzdesi az. Erkek de aslında yeterli eğitimi alamıyor. İlkokul eğitiminden sonra büyük çoğunluk okulu bırakıp iş hayatına yöneliyor ya da bir biçimde eğitim dışında kalıyor. Meltem-Gamze: Baskı altında kalmış erkeklerde bir takım psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir ve bunlarda kadına yönelik şiddetin temelini oluşturabilirler mi? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Oluşturuyor. Dün okuduğum gazete haberinden örnek vermek istiyorum, önce aşağıda karısını ve iki çocuğunu öldürüyor, sonra 7 yaşındaki çocuğuyla birlikte evin 7. katından ölüme atlıyor. Şimdi bunu hangi taciz başlığı altına koyabiliriz? Kadın tacizi mi, çocuk tacizi mi? Aile tümüyle yok oluyor. Aile içi şiddetin kaynaklarından biri ekonomik durumdur. Aile içindeki işsizlik, parasızlık, bir takım ihtiyaçları giderememe, çocukların ihtiyaçlarına cevap verememe, ailede krizler oluşturuyor ve o krizler depresif bir noktaya getiriyor anne ve babayı. Bu durumda en çok etkilenen çocuklar oluyor. Meltem-Gamze: Bununla ilgili özellikle de Üniversitemizin büyük çoğunluğunu oluşturan Psikoloji Bölümünün önemi ve toplumdaki yeri nedir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Sizler, özellikle psikoloji öğrencileri, topluma dokunma anlamında bir sorumluluk altındasınız ve bunun için çok iyi bir donanıma sahip olmalısınız. Eğitim sadece kitaplardan ve derslerden ibaret değil; toplumun sorunlarına açık olmalı, onları düşünmeli, tartmalı, üzerinde çözümler üretmeli, bunu gerek kişisel gerekse grup çalışmaları halinde irdelemelisiniz. Meltem-Gamze: Kadının üst pozisyonlara çıkabilmesi için ayrıca neler yapılabilir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının aile içindeki yükünün hafifletilmesi lazım. Yapılan araştırmalar kadının evde erkeklere göre altı kat daha fazla çalıştığını gösteriyor. Evde altı kat daha fazla çalışan bir kadın iş hayatına adapte olabilir mi? Kadın evde olan biten her şeyden sorumlu. Şimdi ilk başta sorduğunuz soruya dönelim; bu kadın nasıl iş hayatında üst pozisyonlara gelir bu yük hafifletilmezse? Bu yükün hafifletilmesi lazım. Bu demek değildir ki kadın evde iş yapmasın. Hayır, aile toplumun temel değerlerinden bir tanesidir. Tabi ki aile içinde gerekli tüm işleri yapacak, çocuklarına bakacak ama eşiyle birlikte... Bu nedenle belki de sadece kadınlara değil erkekleri de toplayıp bir eğitim vermek lazım. (gülüşmeler) Meltem-Gamze: Kadının tepe pozisyonlara çıkamamasının sebebi genel olarak Türkiye ile ilgili midir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının tepe pozisyonlara çıkamamasının sebebi sadece Türkiye ile bağlantılı bir şey değil. Türkiye de göstergeler kötü ama dünyada da kadınla erkek karşılaştırıldığında durum çok iyi değil. Bütün mesele toplumsal rollerle ilgili. Bazı ülkelerde bu toplumsal roller nispeten birbirine yakın. Bizim ülkemizde çok fazla bir ayrım var kadın ve erkek rolleri arasında. Meltem-Gamze: Bizlerin topluma karşı sorumlulukları nelerdir? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bu toplumun şanslı insanları olarak -aynı zamanda erkek arkadaşlarınız da bu toplumun şanslı insanlarıbu topluma karşı büyük sorumluluklarınız var. Farkındalık yaratmak için, toplumun bu sorunlarına duyarlı ve hazır olmanız gerekiyor. Çözümleri için kafa yormanız gerekiyor. Her şeyin ötesinde çok iyi eğitim almanız gerekiyor. Meltem-Gamze: Bulunduğunuz konumdaki yönetici yapınızı ailenize karşı nasıl yansıtıyorsunuz? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Ben öğrenciyken evlendim. Biz sorumluluğu eşit paylaşan bir aile modeli içindeyiz. Hatta eşim benden daha fazla sorumluluk alıyor aile içinde. Eşim doktor olduğu için çocukların başında bekleyen; onları muayene eden; ilaçlarını veren; hatta çoğu kez gece uyandıklarında koşturan odur. Ben o anlamda çok şanslıydım. Büyük bir yük aldı üzerimden. İkincisi çocukları çok seven birisidir. Tabi evlenirken bilmiyordum, ama sonra ortaya çıktı bunlar.(gülüşmeler) Evlilikte eşlerin eşit sorumluluk alması yaşamı kolaylaştırır. Bu eşitlik görev paylaşımı yaparak olmaz. Bu eşitlik kendi içinde bir dengedir. Herkes yapabildiği işin en iyisini kendiliğinden denge içinde yapar. Meltem-Gamze: Evde nasıl bir annesiniz? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Benim 2 çocuğum var. Kızım lisede iken bir değişim programı için Amerika'ya gidecekti. Bir kompozisyon yazdırmışlar. Aile hayatınızı, ailenizdeki bireyleri tanıtın gibi. Diyor ki: "Bizim ailemizde annem aklı, babam hoşgörü ve empatiyi temsil eder". Çünkü evde bütün kuralları koyan ve takip eden benim. O kuralları delen de babaları. Çocuklar için baba çok daha kabul görüyor. Bunun bana getirdiği kolaylıkları da oldu. Bütün sorunlarla çoğu kez babaları yüzleşti. Hep ona gittiler; kız arkadaşları, erkek arkadaşları, sağlık sorunları hatta okul toplantıları. Ben bu anlamda bilinen anne modelinin çok dışında kaldım. Bana gelinmez bu konularda. Böyle bir denge var ailede ve bu denge içinde çocuklar kendilerine yer buldular; bu denge içinde kime ne söyleyeceklerini iyi biliyorlar. Meltem-Gamze: Peki çocuklarınıza karşı baskıcı bir anne misiniz? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Nasıl bir anneyim, bana göre çok iyiyim (gülüşmeler); ama çocuklarım farklı düşünüyor olabilir. Oğlum çok belli etmiyor ama kızım yeri geldiğinde baskıcı olduğumu dillendiriyor. Baskı denildiğinde; tabaktaki yemeklerini bitirmelerini istemek, bir baskı onlara göre... Kızımın hukuk eğitimi almasından yana olmadım, çünkü ailede hiç hukukçu yok, zor olacağını düşündüm. O şimdi bir hukukçu. Sonuçta yine onların dediği oluyor. Şüphesiz genelde çocuklarımın ailelerinden memnun oldukları düşüncesindeyim ama yine de onlarla ayrıca bir konuşmak lazım. (gülüşmeler) Bizlerin çocuklarımızı yönlendirme gibi bir görevimiz var sanki. Doğru yönlendirmezsek doğru yöne gitmeyecekmiş gibi bir duygu içinde olabiliyoruz. Doğru-yanlış. Annelik işte böyle bir şey; sanırım diğer annelerde benzer duygular içindedir. Meltem-Gamze: Göstermiş olduğunuz olumlu yaklaşıma ve yakın alâkaya, okulumuz ve şahsımız adına biz de teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz. 5

Psikoloji BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUĞU DÜNYAYA DAMGASINI VURAN ÜNLÜ SANATÇI MICHAEL JACKSON IN VE TÜRKİYE DE ADI HAFIZALARA KAZINMIŞ ÜNLÜ POPÇU AJDA PEKKAN IN ORJİNAL YÜZLERİNİ UNUTTURACAK HATTA MİMİKLERİNİ KAYBETTİRECEK KADAR NEDEN ESTETİK OPERASYON GEÇİRDİĞİNİ YA DA GEÇTİĞİMİZ YIL KENDİSİNİ BARBİE BEBEĞE BENZETTİĞİ İÇİN ÇOKÇA KONUŞTUĞUMUZ VALERİA LUKYANOVA NIN, KEDİ KADIN LAKABIYLA ADINDAN OLDUKÇA SÖZ ETTİREN JOCELYN WILDENSTEIN IN DEFALARCA BIÇAK ALTINA NEDEN YATTIĞINI HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? İşte sebebi... Yıllardır birçok ünlü ismi, geçirdiği estetik operasyonlardan sonra çok kez dergilerde, gazete ve televizyonlarda gördük. Bazıları gerçekten rahatsızlık verici görsel problemlerden dolayı (burun, kulak vs.) bıçak altına yattı, bazıları da rahatsız edici olduğunu düşündüğünden ya da kendini bir şeylere benzetmek istediğinden dolayı çok sayıda abartılı estetik operasyonlara girdi. Peki bu insanları defalarca bıçak altına yatıran asıl sebep nedir hiç düşündünüz mü? Bir insanın defalarca operasyon geçirmesi hem de isteyerek sadece güzellik uğruna mümkün mü? Uzman psikologlara göre psikolojik açıdan pek de normal bir durum değil bu. Bir çok insanı estetik bağımlısı haline getiren ve defalarca operasyon geçirmesine sebep olan şey Beden Dismorfik Bozukluğu dur. Yani bir kişinin gerçekte olmayan var olduğunu sandığı bir bedensel kusur ile aşırı uğraşması ya da bir beden kusuru varsa bile bunu aşırı abartması durumudur. Bu bozukluktan muzdarip kişiler, tamamen normal hatta çekici görünmelerine karşın kendilerini insan önüne çıkamayacak kadar çirkin bulurlar. En sık üzerinde durulan vücut bölgeleri, görülme sıklığına göre yüz, saçlar, burun, cilt ve gözlerdir. Başlangıç yaşı 15-20 yaşları arasındadır. Kadınlarda erkeklere, bekarlarda ise evlilere oranla daha sıktır. Beden Dismorfik Bozukluğunun; - Görünüşteki kusuru diğerlerininkiyle sık sık kıyaslama, - Kişinin görünüşünü, aynalarda ya da diğer yansıtıcı yüzeylerde defalarca kontrol etme, - Fotoğraf çekilmesini reddetmek, - Kusuru gizlemek için aşırı bol giymek,makyaj yapmak ve şapka takmak, - Hayali kusuru saklamak için elleri ya da duruşu kullanmak, - Sıklıkla kusura dokunmak, - Kişinin cildini yolması, - Kusur bulunan bölgeye dair abartılı araştırma yapmak, - Kusurun minimal olduğu ya da var olmadığı ya da bir tedavi gerek olmadığı yönündeki çevresindekilerin hatta doktorların görüşlerine rağmen cerrahi girişimde bulunma, - Hayali kusurdan dolayı sosyal ortamlarda endişe ve çekingenlik (sosyal fobi) gibi belirtileri vardır. Bu bozukluğun sebebi bilinmemektedir. Fakat bazı hekimler bu hastalığın beyindeki serotonin dengesizliğinden kaynaklanabileceğini düşünmektedir. Bu bozukluğa sahip olan kişiler, terapi yerine plastik cerrahiye başvururlar. Bu da, fiziksel görünümlerini algılayış biçimlerini nadiren değiştirir ve genellikle durumlarını daha kötüleştirir. Birkaç bin dolardan olmalarına ise hiç girmeyelim. 6

MUNCHAUSEN SENDROMU Bu hastalığı birçoğunuzun duymadığına ve okuduğunuzda çok şaşıracağınıza eminiz. Adını 18. yüzyılda yaşamış ve bir Alman Baronu olan Karl Fredrich Von Munchausen den alan bu hastalık yapay bozuklukların en uç tipidir. Munchausen Sendromuna sahip olan kişiler hasta olmamalarına rağmen çeşitli yollarla kendilerine zarar vererek hastanede tedavi olmak isterler. Amaçları hastanede kalarak doktor ve hemşirelerden ilgi görmektir. Munchausen Sendromu ilk kez 1951'de hastane hastane dolaşıp hastalık öyküleri uyduran ve kendilerine gereksiz yere cerrahi girişimler uygulanmasını isteyen bir grup hastayı belirtmek için kullanılmıştır. Hastalık genellikle alt sosyoekonomik düzeye sahip, erken yetişkinlik (18-40 yaş arası) dönemindeki kişilerde daha çok görülür. Bu kişiler duygusal olarak olgunlaşmamış, narsistik eğilimleri olan, özsaygısı düşük ve kırılgan bir egoya sahiplerdir. Her ne kadar hastalık hastalığını andırsa da aslında hastalık hastalığından çok farklı bir rahatsızlıktır. Hastalık hastası olan kişiler hasta olmadıkları halde hasta olduklarına inanır ya da var olan bir hastalığı gereğinden fazla büyütürler ama asla ortada hiç bir neden yokken kendilerine bilerek zarar verip hastaneye gitmeye kalkışmazlar ve hastalıktan korkarlar. Munchausen Sendromu olan kişiler ise hastalanarak ilgi görmek isterler. Bu hastalar genellikle belli bir miktar tıp bilgisine sahip oldukları için en iyi doktorları bile kandırabilecek, psikolojik sorunları olan kişilerdir. Munchausen Sendromu hastaları doktorları yanıltmak için ellerinden geleni yaparlar. Örneğin hastalar parmaklarını kesip idrarlarına kan bulaştırabilirler. Böylece test sonucunda değerler anormal çıkar ve doktorların durumun farkına varması uzun zaman alır. Bu hastalar arasında kendilerini hasta gösterebilmek için boğazlarının iç kısımlarını kesip kan kustuğunu ya da mide kanaması geçirdiğini söyleyen ya da derilerinin altına tükürük enjekte ederek deride kabarma, tahriş gibi yaralanmalara yol açan kişiler de vardır. Munchausen Sendromunun komplikasyonları ölüm ya da intihar gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Hastalığın tedavisinde bilişsel davranışçı terapi gibi psikoterapi türleri kullanılır. Bu hastalığın bir diğer türü de Munchausen by Proxy dir. Türkçe'ye Vekaleten Munchausen Sendromu olarak çevrilmiş bu hastalık kişilerin aynı belirtileri bir başkasında yaratmasıdır. Özellikle ebeveynler çocuklarına zehir ya da yabancı madde enjekte etme ve yine idrara kan karıştırma gibi yollarla zarar verip çocuklarını hastaneye götürerek Munchausen sendromunda olduğu gibi ilgi çekmeye çalışırlar. Hastalığın bu türü literatürde çocuk istismarı başlığı altında da geçer. Amerikalı rapçi Eminem in annesi Munchausen by Proxy hastalığına bir örnek olabilir. Eminem annesinin Munchausen by Proxy hastası olduğunu açıklamış hatta şarkılarında da (örneğin Cleaning Out My Closet ) bu durumdan bahsetmiştir. Diğer bir örnek de 1970 lerde bu hastalıktan dolayı 9 çocuğunu öldüren ve 20 yıl hapis cezası alan Amerikalı Marybeth Tinning dir. 1994 te A Child s Cry for Help adında Munchausen by Proxy ile ilgili Amerikan yapımı bir film de çekilmiştir. Unutmayın ki Munchausen Sendromu istatistiklerin gösterdiğinden daha yaygın bir kişilik bozukluğudur ve nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte tedavisi de uzun bir süreç ister. Ayca Ezgi MERİÇTAN ayca.merictan@isik.edu.tr Melis UĞURLUKOL melis.ugurlukol@isik.edu.tr 7

Yabancı Diller Okulu - SFL öğrencileri bu İngilizce eğitimini en eğlenceli ve en iyi nasıl öğrenebilir? Bizim burada öğrettiğimiz eğitimin dışında yabancı uyruklu kişilerle arkadaşlık kurarak günlük konuşma diline alışarak, seviyelerine uygun bol bol İngilizce kitap okuyarak bu eğitimden çok güzel sonuçlar alabilirler. Ben İngilizceyi kitap okuyarak öğrendim. Eminim ki onlar da bunu en iyi şekilde başarabilirler. - Peki İngilizce bir sanat mıdır? Evet, dil eğitimi bir sanattır. Bu demek değildir ki yeteneği olmayan İngilizceyi yapamayacak, çözemeyecek, öğrenemeyecek. Öğrenmeyi isteyen, emek gösteren herkes yapabilir. - Daha okulun başlarında olmamıza rağmen devamsızlıkları artan arkadaşlarımıza neler önerirsiniz? Geçmiş yıllarda notları çok iyi olmasına rağmen devamsızlıktan hazırlık eğitiminde kalan öğrencilerimizin sayısı çok yüksek... Çünkü yönetmelik gereği devamsızlık sınırını aşan öğrenciler çıkış sınavlarına alınmamaktır. Öğrencilerimizi sene başından itibaren devamsızlık yapmamaları konusunda sürekli uyarıyoruz. Bu uyarıları mutlaka ciddiye almalılar. - Okulumuzun hazırlık eğitimini diğer okullarla karşılaştırırsak ne seviyede olduğumuzu düşünüyorsunuz? Oldukça yüksek bir seviyedeyiz, verdiğimiz eğitime sonuna kadar güveniyoruz. Bizim verdiğimiz İngilizce eğitimi ile çalışan bir öğrencinin yapamaması mümkün değil... - Genelde ne tür şikayetler ile karşılaşıyorsunuz? - Fakülte branşlarında %100 İngilizce eğitim almalarının onlara faydaları nelerdir? Sfl eğitiminde zorlanan öğrenciler "Daha şimdiden burada zorlanıyorsak fakültede biz nasıl okuyacağız, nasıl mezun olacağız" gibi sorularla bana ve öğretmen arkadaşlarıma geliyorlar fakat ingilizceyi eğer burada en etkin şekilde öğrenirler ise fakültede %100 İngilizce branş eğitimi almaları onları ingilizcelerinin daha iyi gelişmesini sağlar ve kesinlikle iyi bir iş garantisidir. - Hazırlık eğitiminin yıl sonu çıkış sınavında geçme oranını yeterli buluyor musunuz? Evet bizim geçme oranımız %70 ve bu gayet yeterli ve güzel bir başarı... Öğrencilerimiz fakülteye geçtiğinde onlarla ilgili "Canavar gibi çocuklar yetiştirmişsiniz" cümlesini duyduğumuzda İŞTE BU BENİM VE BİZİM BAŞARIMIZDIR diyorum. Öğrencilermizin genelde devamsızlık hakkının az olduğundan, çok fazla çalıştıklarından ve öğretmenlerinin sürekli kendileri ile İngilizce konuştuklarından şikayetçiler. Fakat devamsızlıklarının kısıtlı saatlerde olmasının sebebi bu işin ciddi bir iş olması ve devamlılık gerektirmesidir. Öğretmenlerin sürekli İngilizce konuşmasının sebebi de kitaplardaki kalıplaşmış grammerlerin dışında günlük konuşma dili ve beraberinde kulak dolgunluğu ile daha rahat İngilizce öğrenmelerini sağlamaktır. Aslında şikayet ettikleri her şey onlar için, kusursuz bir eğitim almaları için yapılmış önlemlerdir. Hepsine güzel bir yıl diliyorum... ASLI DİVRİŞ İLE SFL HAKKINDAKİ MERAK ETTİKLERİNİZ 'Sfl Eğitimi Alan Öğrencilerimiz Fakülteye Geçtiklerinde Oradaki Öğretmenlerinin "Canavar Gibi Çocuklar Yetiştirmişsiniz" Denmesidir Benim Başarım..'Diyen Asli Divriş'e Şu Soruları Yönelttik 8

SFL'den Selin Şenay Hocamızla Röportaj gerçekleştirdik - İngilizce Kelime Haznemizi Geliştirmek İçin Ne Yapmalıyız? İngilizce metinler okuyun ve karşınıza çıkan anlamını bilmediğiniz kelimelerin anlamlarını tahmin etmeye çalışın. Bir hikayeyi veya makaleyi olurken anlamını bilemediğiniz her bir kelimeyi sözlükten kontrol etmek oldukça zor bir iş ve okuma zevkini baltalayan bir alışkanlık. Eğer anlamını kendi kendinize çözemiyorsanız ve önemli bir kelimeyse sözlük kullanabilirsiniz. O zaman da kelimelerin sadece Türkçe anlamlarını ezberleyip bırakmayın. Örnek cümleler bulup bir metin içinde nasıl kullanıldığını anlamaya çalışın. Bir de özellikle ödev olarak verilen essaylerde yeni öğrendiğiniz kelimeleri kullanmaya çalışırsanız, hocalarınızdan yararlı dönütler alabilir ve hatalarınızın farkına varabilirsiniz. YABANCI DİL ÖĞRENMEK EMEK GEREKTİRİR. - Çıkış Sınavı İçin Neler Yapmalıyız? İlk olarak öğrencilerin derslerin birbirleriyle bağlantılı olduklarını anlamaları gerekiyor. Örneğin, gramer dersinde bir takım yapılar öğreniyorsunuz ve bu yapıları tek başına ezberlenip çalışılacak konular olarak görmemelisiniz. Onları karşınıza çıkan İngilizce metinleri anlamanızı kolaylaştıracak veya essay yazarken fikirlerinizi yansıtmanıza yardım edecek araçlar olarak görmelisiniz. Elinize geçen metinleri bilinçli bir şekilde okumanız ve öğrendiklerinizi mutlaka yazdığınız cümlelerde kullanmanız gerekiyor. Özel olarak çıkış sınavı için konuşmamız gerekirse; gramer alt yapınızı oluşturduktan sonra bol bol pratik yapmalısınız. Işık Üniversitesi Yabancı Diller Okulunun hazırladığı MOODLE yani online eğitim platformu, pek çok ders ve seviye için konu anlatımı, alıştırmalar ve örnek sınavlar sunuyor. Özellikle çıkış sınavına doğru buradaki deneme sınavlarını yapabilirsiniz. Öte yandan derste sizin için yapılan her aktivite siz farkına varmasanız da sınava hazırlık amacı taşır. - Dil Bir Yetenek Midir? Dil öğrenimini yetenekten öte emek gerektiren bir konu olarak görüyorum. Eğer başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız, yeteneğim yok diye düşünmeyin. Onun yerine çalışma yöntemlerinizi sorgulayın. Herkesin öğrenme hızı ve stili aynı değildir ve her öğrenci farklı bir yönteme ihtiyaç duyabilir. Benim önerim kendinizi gözlemlemeniz ve hangi yöntemle daha iyi öğrendiğinizi anlamanız. İNGİLİZCE SEVİYENİZE UYGUN KİTAP OKUMAK GRAMERİ DAHA RAHAT ANLAMANIZI VE PEK ÇOK YAPIYI FARKINDA OLMADAN KULLANMAYA BAŞLAMANIZI SAĞLAR. -Yurt Dışında Bulunmak İngilizce'mizi Nasıl Olumlu Etkiler? Yurt dışında bir süre bulunmak veya bir kursa katılmak pratik yapmanız için mükemmel bir yöntem. Günlük dili, o dilin sürekli konuşulduğu bir ortamda öğrenmek size çok şey kazandıracaktır. Ancak, Türkiye de alacağınız bir eğitimle daha sağlam bir gramer bilgisi kazanacağınızı düşünüyorum. İNGİLİZCEYİ UYGULAMAYA GEÇİRMENİZ LAZIM AKSİ HALDE SADECE OTURUP LİSTE EZBERLEMİŞ OLURSUNUZ. - İngilizce'yi Küçük Yaşlarda Öğrenmek İngilizce'mizi Nasıl Etkiler? İngilizce'yi küçük yaşlarda öğrenmek bazı açılardan daha avantajlı çünkü büyüdükçe beynimizin yeni dilleri ana dil seviyesinde öğrenmesi zorlaşıyor. İngilizceyi ileri bir yaşta öğrenenler dinleme ve yazma becerilerinde bir sorun yaşamazken, konuşma becerisinde ve özellikle de kelimelerin telaffuzlarında sorun yaşayabilirler. - Türkiye de İngilizce'nin Önemi Hakkında Ne Düşünüyorsunuz? İngilizce konuşabilmek sadece Türkiye de değil tüm dünyada önemli ve gerekli bir beceri. Küreselleşme ile beraber ülkeler arası işbirlikleri arttı ve bu iş birliklerinde ortak bir dil kullanılması önemli. Özellikle uluslararası bir şirkette görev almak istiyorsanız, ileri düzeyde İngilizce bilgisinin aranan en önemli özelliklerden biri olduğunu aklınızdan çıkarmayın. İngilizce iş dünyasının yanı sıra bilim dünyasının da ortak dili. Sizi profesyonel veya kişisel olarak ilgilendiren herhangi bir alandaki yenilikleri düzenli olarak takip edebilmek için İngilizce bilgisine ihtiyacınız var. Aksi takdirde bu önemli bilginin Türkçe'ye çevrilmesini beklemeniz gerekir. Bu sürede de İngilizce bilenler bilmeyenlere göre daha avantajlı konuma geçecektir. KENDİNİZİN EN İYİ NASIL ÖĞRENDİĞİNİZİ GÖZLEMLEMENİZ VE İHTİYAÇLARINIZA GÖRE BİREYSEL ÖĞRENME STİLİNİZİ YARATMANIZ ÇOK ÖNEMLİ. 9

Yabancı Diller Okulu 10 STUDENT LEARNING CENTRE SFL binasının üst katında bulunan Çalışma Bölümü olarak adlandırılan Learning Center öğretmenimiz Hulusi Denker ile bu ay bir araya geldik. Bu meslekte yılardır tecrübe edinmiş biri olarak Learning Center in amacını ve özelliklerini bize anlattı SLC Nedir? Student Learning Center; Hazırlık okulu öğrencilerinin ders saatleri dışında gelebilecekleri bireysel veya küçük gruplar halinde çalışma yapabilecekleri 2 ayrı birimden oluşan Dil öğrenme merkezidir. Bilgisayar destekli dil öğrenme laboratuvarı(callab) 20 adet bilgisayarımız vardır. İnternete bağlanıp dil becerilerini geliştirebileceği dil laboratuvarıdır. Burada; Listening çalışmaları yapıp gramer ile ilgili bütün eksiklerini kapatabilirler. Film izleyip, müzik dinleyebilirler. Gazete, dergi ve online kitap okuyabilirler. Çalışma Bölümü Nedir? Gün içerisinde öğrendiğiniz konuları, akademik becerileri pekiştirme ve daha ileri götürme olanağı sağlar. Burada öğrenciler nasıl vakit geçirebilir? Burada çeşitli seviyelerde bulunan hikaye, roman kitaplarını sessiz ortamda okuyabilme imkanına sahipler. Okuma kitaplarının CD leri de mevcut öğrenciler okurken aynı zamanda hikaye dinleyebilirler bu telaffuz ve dinleme becerisini de geliştiriyor. Çalışma bölümümüzden Vocabulary ile ilgili worksheetleri ve gramerlerini geliştirecek materyalleri kolay temin edebilirler. Proje ödevlerini sessiz bir ortamda yapabilirler. Kısaca bu merkez çalışma alışkanlığınızı geliştirme merkezidir. Günde yarım saat buraya geldiklerinde zaman içerisinde kendi gelişimini göreceklerdir. Kişinin kendisinde farkındalık yaratmak amaçlarımızdan biridir. Elimizde ki gramer kitaplarımız ile geçmiş yıllara ait kullandığımız kurs kitaplarının cevap anahtarlarına kadar herşeyleri bulunuyor. Bu yardımcı kitapları Learning Center da öğrencilere çalışmaları için veriyoruz fakat kütüphane gibi dışarı çıkarmalarına izin vermiyoruz. Öğrencilere neler önerirsiniz? Bu merkezi (SLC) hergün ne kadar çok verimli kullanırsanız sistemli çalışmaya,tekrar yapmaya da öyle alışırsınız.böylelikle başarıya ulaşırsınız. İngilizce öğrenmeniz için çaba göstermeniz gerekir. Dil öğrenmek bisiklet sürmeye benzer. Düşe kalka yani yanlış yapa yapa dil becerinizi geliştirirsiniz.. Learning Center Çalışma Saatleri Pazartesi:16.00-17.00 Salı:15.00-17.00 Çarşamba:16.00-17.00 Perşembe:16.00-17.00 Cuma:14.00-17.00 Hazırlayanlar: Rasim KESKİN rasim.keskin@isik.edu.tr İrem YILMAZCAN irem.yilmazcan@isik.edu.tr Four wheels move the body. Two wheels move the soul They say life starts when you get to 30, but I believe it really starts only when you have your first motorcycle. I was 28 years old and had no idea about how I would feel when I feel the wind on my chest cause I used to like driving cars till then. I would never believe anything else could be as interesting and fun as that. That was until I had my Black Lion I always believed in the motto that : No pain, no gain!. So I started saving for my black lion for nearly 2 years. In the meanwhile, I completed my training and courses about how to ride safely. I got my A2 licence. I bought a helmet, motorcycle jacket, pants, boots, other protections, glowes etc. I was fully ready to get on my black lion My first ever chopper bike I can never forget the first date with my black lion I was so excited to hear its roarings. It looked so cool, shining, elegant and awesome. That night it was already in front of my house I could not sleep all night long but watched it with great admiration First day took a ride to Sapanca lake. It was a sunny day and my lion was so happy to be under me as well as me being on him. That was pure love Love at first sight The biggest difference between being on four wheels and two wheels is that you feel part of the nature. You feel the wind on your chest and enjoy the feeling of total freedom. Riding on a safe speed with all the safety gear is not dangereous but unbelievable fun and joy. You forget about your stresses, daily routines, problems and all. It is a fact that, a good long ride will clear your mind, restore your faith and ensure your self confidence is at the top Whatever it is, it is better in the wind In addition to all above, I must mention my experiences and observations about riding, riders and motorcycles abroad too. I must admit we riders, are unfortunately not seen as vehicles in traffic in our country. This is really sad as I always noticed the respect of all drivers to riders abroad. For example, in countries like Indonesia, Thailand, Italy, Spain and Greece motorcycles are part of life and they are not only used for fun but as means of transport. People at all ages from 7 to 70 are riding bikes to school, work, home and everywhere. Whereas in our country it is still seen as rich people s toy and riders are seen as street bums. No one realize we riders are made of blood and bones who have families and a life as important as all the others. To overcome this, as in every other field we need education, education and education I will continue my lines about riding, riders and motorcycles in the next paper too with great pleasure as I love and adore motorcycles and riding. It is a life style for me Riding is a life style that must be experienced Life is one day and it is today Do not delay your dreams Tomorrow may be too late My advice to you guys : Don t drink and drive, just ride and fly. Uğur Şatır

İŞ HAYATINDA EĞİTİMİN ÖNEMİ İş Kariyer Hazırlayan: Nurşah ADALI / nursah.adali@isik.edu.tr Çalışan verimliliği iş hayatı için en önemli faktördür. Verimliliği etkileyen en önemli faktör ise eğitimdir. Verimliliği arttırmak için çalışanlar düzenli aralıklarla eğitime tabi tutulmalıdır. Çeşitli seminerlere katılmaları, düzenli aralıklarla eğitime yönlendirilmeleri çalışanların verimliliği açısında oldukça önemlidir. Çok uluslu şirketler, çalışan verimliliğini arttırmak için çalışanlara işe başlamadan önce çeşitli eğitimler ve seminerler verirler eğitimde müşteri ilişkileri, müşteri psikilojisi, daha iyi ürün pazarlama gibi çeşitli konular anlatılır. Buradaki amaç tecrübesizlikten kaynaklı hataları en aza indirmektir. Çalışanlar içinde bu eğitim oldukça önemlidir. İlk gün ürkekliğini, yeni iş korkusunu üzerinden atmış olur. Tabi ki bu eğitimler şirketler için belirli bir maaliyet getirmektedir ama daha kapsamlı düşünüp değerlendirildiğinde ilerideki olası büyük hataları engellemek, şirketi, daha karlı bir hale getirmek için eğitim şarttır. Çünkü eğitim önemsenmediğinde,eğitimsiz çalışan insanın hatasının toplam bedeli eğitim maliyeti karşısında çok daha yüksek olacaktır. Özellikle günümüzde teknoloji ve bilgiler baş döndürücü hızla değişmektedir, ve bu değişime ayak uyduramayıp önemsemeyen firmalar hızla küme düşmektedir. Eğitim vermek çalışan insanların bilgilerini tazelemek, gelişmelerden haberdar olmasını sağlamak açısından önemlidir. Çalışanların kafasında geleceğe dair belirsizlikleri eğitimle minimum seviyeye indirir ve onların şirket bağlılığını arttırmış oluruz. Unutmamalıyız ki şirketleri ileriye götüren teknoloji ve yüksek binalar değil insan faktörüdür. İnsanı nasıl değerlendirirseniz ondan ona göre verim alırsınız ve çalışan verimliliği herşeyden daha önemlidir iş hayatında. Onlara emek verip gelişimine katkı sağlarsanız aslında kendi şirketinizi ve geleceğiniz kurtarmış olursunuz. Çünkü çalışan kazanırsa siz kazanacaksınız. Benim önerim şirket sahipleri çalışanlarını geliştirmeye yardımcı olmalı kendi adamını kendi içerisinde yetiştirme mantığıyla hareket etmeli, kadrosunu kendi yaratmalı, markası için çalışan eğitimini ve verimliliğini önemsemelidir. Sözün özü; eğitim şart! 11

Işık'tan Haberler 12 IŞIK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ DOĞUŞ OTOMOTİV YÖNETİM KURULU ÜYESİ E. ALİ BİLALOĞLU NU SORULARIYLA CEZBETTİ Işık Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü öğrencileri okudukları bölümle ilgili merak ettikleri tüm konuları Türkiye nin önde gelen otomotiv kuruluşlarından Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı E. Ali BİLALOĞLU na sordular. Üç öğrenciden birinin sorusu Neden yerli otomotiv üretmiyoruz? oldu. Bazı sorularda ise salon kahkahadan inledi. BİLALOĞLU, soruları tam bir profesyonellikle cevapladı ve otomotiv mühendisliğine bu kadar hakim öğrenciler oldukları ve güzel sorular sordukları için tebrik etti. Işık Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği öğrencilerini staja davet etti. Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK, Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı E. Ali BİLALOĞLU na teşekkür plaketini verirken; BİLALOĞLU nun staj sözü verdiği öğrencilere, Biz öğrencilerimize çok donanımlı bir eğitim veriyoruz, mezunlarımız hemen işe yerleşiyorlar, bu bölüm öğrencilerimiz de mezun olduklarında otomotiv firmaları onları işe almak için birbirleriyle yarışacaklardır dedi. Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı E. Ali BİLALOĞLU, Otomotiv sektörüyle ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. ÜLKE ARAÇ SAHİP ORANI DİĞER ÜLKELERE KIYASLA DÜŞÜK SEVİYEDE Almanya, İngiltere, Fransa, Polonya, İspanya, Bulgaristan, Kore ve Brezilya dan sonra Türkiye 1000 kişiye düşen otomobil sahipliği oranlarında 9. sırada. SHOWROOM LAR ARTIK İNTERNET SİTELERİ En büyük showroom un artık internet siteleri olduğunu biliyoruz. Yapılan genel araştırmalarda yeni araç alanların yüzde 51'i, ikinci el araç alanların ise yüzde 65 i önce internet sitelerinden araştırma yaptıklarını görüyoruz. Binek araç markalarından bir araç satın alan müşterilerimizin araç almadan önce yüzde 100 mutlaka internet sitesinden bilgi aldığını biliyoruz. Şu anda üzerinde çalıştığımız sistemle müşterilerimiz cep telefonlarına bir aplikasyon indirerek araçlarını tanımlayabilecekler ve aracın kullanım kılavuzu cep telefonlarında olacak. Bir arıza anında en yakın yetkili satıcı navigasyon aracılığı ile bulanacak. DÜNYADA GENÇ NÜFUSUN ARTTIĞI BÖLGELER GÜÇ KAZANACAK Dünya nüfusu artıyor. 2010 da 6.5 milyar iken 2020 de 7.5 milyar olacak. Ekonomide güç kazanan ülkeler; nüfusu genç, çalışan ve harcayan ülkeler ön plana çıkacak. TÜRKİYE GENÇ NÜFUSU İLE ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL Türkiye bu konuda çok önemli bir potansiyele sahip. En fazla çalışan ve tüketen 25-59 yaş aralığında son 10 yılda 6.5 milyon kişi katıldı. Avrupa nın en büyük pazarı olma yolunda hızla ilerliyoruz. UYDU TEKNOLOJİSİ TRAFİK KONTROL SİSTEMLERİNDE DE KULLANILIYOR Yakın zamanda Göktürk 2 ilk yerli uydumuzu uzaya gönderdik. Önümüzdeki 10 yıl içinde uydu sayısında çok ciddi yükselme olması bekleniyor. Uydular sadece askeri amaçlı kullanılmıyorlar. Trafik kontrol sistemleri, ses görüntü paylaşımları birçok alanda daha bilgilenme adına alt yapı sağlıyorlar. Uydu kapasitesi arttığında ve alt yapı sağlandığında elbette çevremizdeki her alet birer iletişim aleti haline gelebilecek. Bilgisayarımız, televizyonumuz, saatimiz ile istediğimiz yerden istediğimiz ağa ulaşabilir durumda olacağız. Bugün 6 trilyon civarında wireless ile internete ulaşabilen alet var. Önümüzdeki dönemde ise 80 trilyon civarında internete ulaşan ve bilgi takip eden alet olacak. ARABALARDA AKILLI YAŞAM BAŞLIYOR Önümüzdeki 10 15 yıl içerisinde kişi sabah işinden kalkıp gün ışığından maksimum faydalanarak evinden çıkacak. Havaalanına gitmek için aracına binecek. Bineceği araç ya elektrikli olacak ya da çevreye saygılı çok az yakıt tüketen bir otomobil olacak. Akıllı telefonu bluetooth ile aracına bağlanacak, en son trafik durumu, uçak kalkış zamanları hakkında bilgi alacak. Yolda aracı, aynı yolu daha önce giden araçlar ile konuşarak yolun güvenliği ile ilgili bilgi alacak ve kendi sürüş seçimini buna göre ayarlayacak. Sürücün aracını kullanacak fakat araca olan müdahalesi bugüne göre oldukça az olacak. Yolda işine giderken gelen e-postalarını ya da günün gazetelerini sesli olarak dinliyor olacak. TEKNOLOJİLER SAYESİNDE ARAÇ SÜRÜCÜYÜ UYARIYOR İnsansız araç kullanımı için çalışmalar var hatta Google ın insansız aracı şu anda dünya üzerinde sürekli dolaşarak veri topluyor. Bu konudaki regülasyonlar nedeni ile içinde insan olmadan araç kullanımı hemen gerçekleşmeyebilir fakat araçlar bu kabiliyete sahip olacaklar. Araçlara sürücü müdahalesi

E. Ali BİLALOĞLU Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı minimum seviyelere inecek. Şuanda kullanılan sistemler ile bile araçlar sürücünün uykusunun geldiğini ve şeridini tutamadığını anlıyor. Bu durumda onu hem ekrandan uyarıyor hem de direksiyonu hafif titreterek gerekli uyarıyı yapıyor. Hız sabitleyiciler öndeki aracın hızına göre kendi hızını ayarlayabiliyor. Çarpma tehlikesini sürücüden önce fark edebiliyor. Şerit Takip Asistanı Kritik şerit değişimi veya istemsiz bir şekilde şeritten çıkmalarda uyarı. Kamera sensörü, 65 km/s üstündeki hızlarda şerit işaretlerini algılar. Bir şeride istemsiz yaklaşıldığında uyarır. Görsel bilgi yanında yumuşak direksiyon hareketi. Sistem istenen ve istenmeyen şerit değişimlerini fark eder. Adaptif Hız Sabitleyici Belirlenen mesafeyi korur ve hızı otomatik olarak uyarlar. Emniyet mesafesi azaldığında yavaşlama. Yol serbest olduğunda ayarlanan hıza ivmelenme. Adaptif hız sabitleyici ACC yoğun trafikte durana kadar fren uygular. Front Assist Öndeki araca arkadan çarpma tehlikesinde uyarı. Tam frene kadar otomatik fren desteği Çarpışma şiddetini azaltabilir. 5 ila 30 km/s hız alanında şehir acil fren fonksiyonu Trafik işareti algılama "Sign Assist" Dokunmatik ekran ve gösterge tablosu üzerinden önemli trafik işaretlerinin gösterilmesi. Hız ile ilgili bilgiler, sollama yasağı ve sollamanın serbest olduğu bölgeler İzin verilen azami hız hakkında sürekli bilgi Hız sınırına ve sollama yasağına uyma konusunda destek 40 MİLYON ELEKTRİKLİ ARAÇ SATIŞI OLACAK Elektrikli araçlar ile ilgili bilgiler sıklıkla bütün iletişim kanallarında yer alıyor. Konu sadece elektrikli araç değil farklı enerji kaynakları kullanımı için birçok üretici firma çalışmakta. Şu anda hali hazırda 155 hybrid ve elektrikli araç olabilecek model üzerinde çalışılmakta. Bunların içinde bisiklet benzeri olan araçlarda var. Tüm karoserde daha hafif malzemeler kullanılarak enerji ihtiyacı minimum seviyede tutulmaya çalışıyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde 40milyon elektrikli aracın yollarda olması bekleniyor. TRAFİK BÖYLE DEVAM EDEMEZ Trafiğe çözüm; araç adedi giderek artacak fakat sürücü hatalarını minimize eden sistemler gelişecek. Araç sayısı bu kadar artması trafik için yeni uygulamalar yapılması gerekliliğini oluşturacak. Araçların daha akıllı olacağını söylemiştik. Şehir merkezlerinde akıllı yollar yapılacak ve bu bölgelerde akıllı araçların kullanılmasına izin verilecek. Akıllı telefonumuz ile aracımız bağlantı kurarak gideceğimiz yere ulaşacağız. Şehir merkezlerine konvansiyonel araçlar giremeyecek. Akıllı yolların bulunduğu büyük şehir merkezlerine konvasiyonel araçlar giremeyecek. Toplu taşıma duraklarına yakın yerlerde büyük otoparklar kurulacak. Şehir merkezinde ulaşım akıllı araçlar ile yapılacak. Elektrikli taksiler hayatımıza girecek. BİR EV, BİR ARABAM OLSUN DEVRİ KAPANIYOR KİRALAMA ÖNE ÇIKIYOR Ownership devri yerine Membership devri başlayacak. Eskiden bir rüya vardı. Güzel bir yuva hayalinde eskiden güzel bir ev ve bir araba bulunuyor idi. Arabaya sahip olmak özellikle benim üniversite çağlarımda çok önemli bir mertebe idi. Fakat sahip olma arzusu düşecek, sahip olmanın yerini üyelik sistemleri alacak. Araç paylaşım sistemleri gelişecek günlük, saatlik araç kiralama artacak. Araçlarda teknolojiler çok farklı olacağı için tamir edilme şeklide bilgisayar programları ile yapılıyor olacak. 13

Işık'tan Haberler Tübitak tarafından 2005 yılından beri gerçekleştirilen ve Işık Üniversitesi nin 2010 yılından itibaren katıldığı Tübitak Formula G Güneş Arabaları Yarışında, Işık Üniversitesi tüm üniversiteler arasında ikinci kez Türkiye dördüncülüğü ve Vakıf Üniversiteleri arasında ikinci kez Türkiye birinciliği kazanma başarısını göstermiş oldu. 14 Kulübünüzü tanıtır mısınız? Sanılanın aksine Apollon Solar Car bir kulüp değil bütün fakültelerden bir çok bölümde okuyan öğrencilerin sınıf ayrımı yapılmaksızın üyesi olduğu Ar-Ge topluluğunun bir projesidir. Ar-Ge topluluğu şu anda 16 aktif öğrenci tarafindan yürütülmekte ve 5 tane mezun öğrenci tarafindan desteklenmektedir. Son yıllarda elde ettiğimiz başarıların ardından vites büyüterek başkaca projelerde de yer almaya karar verdik yeni geliştirdiğimiz bu vizyon doğrultusunda ekibe bir derinlik kazandırmayı amaç edindik bu amaçla ekipte nicelik ve nitelik açısından geliştirme çalışmaları yapmaktayız. Bu geliştirme çalışmaları kapsamında güneş arabasının oluşturulma ve geliştirilme aşamasında tüm öğrenci arkadaşlarımıza tez seçme pratik yapma ve proje geliştirme olanakları sunmaktayiz. Ar-Ge topluluğu olarak hedefimiz akademik kadromuzdan veya üyelerimizden gelen proje fikirlerini en iyi şekilde hayata geçirmektir. Bu zamana kadar elde etmiş olduğunuz başarılar nelerdir? 2010 yılında ilk ekibimizin gerçekleştirmiş olduğu TÜBİTAK ALTERNATİF ENERJİLİ ARAÇ yarışında 4. lük ile başlayan GÜNEŞ ARABASI YOLCULUĞU, süreç içerisinde kazandığı tecrübeler ve kazanımlarla büyüyerek, 2013 yılında TÜBİTAK ALTERNATİF ENERJİLİ ARAÇ YARIŞI'NDA vakif üniversiteleri arasında 1.lik ve genel klasmanda 4.lük elde etmiş bulunuyor. Hedeflediğiniz başarıya ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz? FMV, 128 yıllık bir eğitim kurumu olarak sürekliliği ilke edinmiştir. FMV Işık Okulları'ndan aldığımız bu ilkeyi, gelecek planlarımızın ana maddesi haline getirmiş bir ekip olarak, herhangi bir başarıyı yeterli bulmamız mümkün değil. Dolayısıyla, her sene en iyiye ulaşmak ve kendimizle yarışmak temel düşüncemiz durumunda bulunmaktadir. Ana hedefimiz, FMV Işık Okulları'nı ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil etmek ve başarıya ulaştırmaktır. Bundan sonraki aşamada neler düşünüyorsunuz? Gözlemlediğiniz eksiklikler nelerdir? Bundan sonraki aşamada hedefimiz ekibi ve projelerimizi büyüterek ve geliştirerek, okulumuzu yurtiçi ve yurtdışında en iyi şekilde temsil etmek, FMV'nin çok renkli başarı skalasını daha da renklendirmektir. Bir Ar- Ge projesinde çalışan ekip olarak, hiçbir konuda "tamam" olduğumuzu söylememiz mümkün değil. Günbegün çeşitli konularda eksiklerimizi görüyor ve bunların üzerinde iyileştirme ve geliştirme çalışmaları yürüyütoruz. Bu doğrultuda ne herhangi bir konuda "tamam" ne de herhangi bir konuda "eksik" olduğumuzu söylememiz mümkün değildir. Hazırlayan: Tuğçe Naz BEKTAŞ tugce.bektas@isikun.edu.tr

Apollon Solar Car takımı bünyesinde kaç bölüm barındırmaktadır? Apollon Solar Car takımını yarı otonom bir organizasyon olarak değerlendirmemiz mümkün daha kolay anlatabilmek ve anlayabilmek için. Bu kapsamda 4 departman barınmakta Apollon'un bünyesinde; 1)Elektronik ekibi: Apollon temelde elektroniğe dayalı bir proje. Dolayısıyla elektronik ekibi takımda önemli bir yer tutmaktadır. 2)Mekanik ekibi: Söz konusu hareket edebilen, pek çok mekanik aksam gerektiren bir araba olduğundan, mekanik ekibi bulunmayan bir Apollon düşünülemezdi. 3)Yazılım ekibi: Solar Car yarışları en hızlı olmaktan ziyade enerji verimliliği üzerine kurulduğundan, arabanın verilerini en doğru ve en hızlı şekilde izleyerek verileri en iyi şekilde değerlendirip pit stop'i doğru şekilde kullanmak çok büyük önem arz etmekte. Bu iletimi sağlamak açısından yazılım ekibinin önemi çok büyüktür. 4)İdari ekip: Yarı otonom bir organizasyon olarak, idari işler, ekipte işlerin yürütülmesi, stratejinin belirlenmesi ve para akışının sağlanması gibi görevler idari ekibe düşmektedir. Hangi şirketler Apollon Solar Car için sponsor oldu? Öncelikle en büyük desteğimizi, hem maddi hem de manevi açıdan FMV'den aldık ve alıyoruz. Bu bağlamda, FMV Işık Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak'a, Üniversitemiz Genel Sekreteri Sn. Aziz Genç'e, akademik danışmanımız ve proje sorumlumuz Yrd. Doç. Dr. Sn. Hakan Gürkan hocamıza, Destek Hizmetleri Daire Başkanı Sn. Metin Korfalı ve personeline, her daim yanımızda bulunan öğrenci arkadaşlarımız ve tüm okul personeline özel olarak ve tek tek teşekkür etmek istiyoruz. Bunun yanı sıra, arabanın yapımında malzeme ve teknik destek sağlamış bulunan Repkon'a, malzeme desteği sağlayan 3m firmasına, pillerimiz konusunda yardım aldığımız birikim pilleri'ne, iş kiyafeti ve düzenlediği moral yemekleri ile çalışmamızı teşvik eden Şile Panorama cafe&bar'a çok teşekkür ediyoruz. Bir güneş arabası üretmenin yaklaşık maliyeti nedir? Ar-ge projelerinde bir üst sınır belirlemenin mümkünü bulunmamaktadır. Dolayısıyla genelde projeler çizilen bütçelerin içinde kalabilme çabası da göstermektedir. Bu bağlamda, herhangi bir fiyat vermenin doğru olduğunu düşünmüyoruz. Arabada kullandığımız gerek mekanik gerek elektronik gerekse de yazılım araçlarının çoğunu kendimiz ürettiğimizden, aracımızın maliyeti önemli ölçüde düşmektedir. Son olarak neler söylemek istersiniz? Apollon Solar Car projesinde çalışan ve çalışmış pek çok arkadaşımız, projede kazandığı tecrübeler sayesinde iş bulmuş, çeşitli firmalarda staj yapma hakkını elde etmiştir. Bunun yanı sıra yine pek çok arkadaşımız, tez çalışmalarını, proje üzerinde yürüttükleri görevlerden seçebilmiş ve tezlerini başarı ile yapmışlardır. Bunun yanında ve bununla birlikte, bu projede görev almış tüm arkadaşlarımız, kolektif hareket etmeyi, çalışmayı, umut etmeyi ve kazanmayı öğrenmiş bulunmaktadır. İş bulmak, tez yazmak gibi materyal kazanımların yanında bu bilinç, bizi pek çok diğer ekip ve projeden ayıran temel bileşen haline getirmiştir. 15

Işık'tan Haberler IŞIK ÜNİVERSİTESİ NDE YERLİ MALI HAFTASI KUTLANIYOR! SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ KULÜBÜNDEN ANLAMLI ETKİNLİK! SATIŞLARDAN ELDE EDİLEN GELİR KORUNCUK VAKFINA GİDECEK! 16 Işık Üniversitesi öğrencileri projelerine bir yenisini daha ekledi. Işık Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri Kulübü tarafından düzenlenen Yerli Malı Haftası nda satılan ürünlerden elde edilen gelir, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı na (Koruncuk) bağışlanacak. İLK DEFA 1929 DA BAŞLADI Yerli Malı Haftası ilk defa Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1923 yılında İzmir İktisat Kongresinde yurdun bağımsızlığının korunması için, yerli mallar üretilmesi ve kullanılmasının önemini vurgulamasıyla ve direktifleri ile kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti ile 1929 da başlatılmıştır. YERLİ MALI KULLANMAK BİR VATANDAŞLIK GÖREVİ Amacımız; günümüzde sadece ilkokullarda yapılan Yerli Malı Haftası ruhunun gençliğe hatırlatılması ve yaşatılmasıdır. Bu haftada sadece nostalji değil öz kaynakların kullanılmasının ön plana çıkarıldığı, öğrencilere yerli malı kullanmanın bir vatandaşlık görevi olduğunun hatırlatılması bilinciyle yola çıkılmıştır. Bu amaçla; Işık Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri Kulübü tarafından Şile Kampüsünde Yerli Malı Pazarı kuruldu. Cumhuriyet döneminin mirası olan Yerli Malı Haftası; Türkiye nin önde gelen kurumlarının katkılarıyla kutlandı. Kurulan pazarda yöresel ev yemekleri, çiğ köfte, gözleme, börek çeşitleri, meyve, sebze, kuruyemiş, kek çeşitleri, baklava, aşure, doğal çaylar ile baharatlar da satıldı. Yerli Malı Haftası nı kutlayan genç IŞIKLILAR aynı zamanda satışlardan elde edilen gelirle, Korunmaya Muhtaç Çocuklara daha güzel bir yaşam alanı sunmak için bağışta bulunacak. Toplanan bağışlar Koruncuk Vakfı Bolluca Köyü nün yolları, kaldırımları, merdivenleri, evlerin dış cephelerinin onarılması ve yeni yapılması planlanan istasyonlu yürüyüş yolu ile bisiklet yolu projelerine katkı sağlayacak. KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR (KORUNCUK) VAKFI www.koruncuk.org 1979 yılında gönüllü kişiler tarafından kurulan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (TKMÇV), her çocuğun şefkat, sevgi ve anlayış görme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir ortamda yaşama, oyun ve eğlence olanaklarından yararlanma, çağdaş bir eğitim alma ve yeteneklerini geliştirme, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde yaşama hakkı olduğuna inanmaktadır. Amacı, kurup yaşattığı Çocukköyleri ile ailesi olmayan veya terk edilen, kişisel varlığı tehdit altında olan, ihmal veya istismara uğramış, kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılmış korunmaya muhtaç çocukları (Koruncukları), Çocukköyleri nde hazırladığı aile ortamıyla toplumda başarılı bireyler haline getirmek ve ülkemizde yaşanan korunmaya muhtaç çocuklar sorununa da çözüm sunarak örnek teşkil etmektir.

TRAFİK HAYATTIR TRAFİK GÜVENLİĞİ IŞIK ÜNİVERSİTESİ NDE DERS OLDU Doğuş Otomotiv in kurumsal sorumluluk platformu Trafik Hayattır! tarafından hazırlanan trafik güvenliği eğitimleri kapsamında 7 üniversitede seçmeli ders olarak okutulmaya başladı. Pirelli nin de desteğiyle Kocaeli, Marmara, Bahçeşehir, Çukurova, İstanbul Ticaret, Trakya ve Işık Üniversitesi nde 5 bin den fazla öğrenci tarafından seçilen Trafik Hayattır Trafik Güvenliği Dersleri, ülkemizde üniversite ve özel sektör işbirliğinin en önemli örneklerinden biri oldu. Türkiye de 15-29 yaş arasındaki gençlerin ölüm nedenlerinde trafik kazalarının ilk sırada yer aldığını, bu nedenle üniversite çağındaki gençlerin trafik güvenliği bilincini artırmayı hedeflediklerini söyleyen Doğuş Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu Bu öğrenciler, birkaç yıl içinde hayata atılarak, geleceğin anne-babaları, eğitimcileri ve profesyonelleri olacak. Derslerde aldıkları trafik güvenliği farkındalığının, toplumun geneline de yayılmasını amaçlıyoruz diye konuştu. Doğuş Otomotiv, 2004 yılından itibaren toplumun tüm kesimlerinde trafik güvenliği bilincini arttırmak amacıyla yürüttüğü Trafik Hayattır! kurumsal sorumluluk platformu kapsamında trafik güvenliği eğitimleri ve trafikte sorumluluk yaklaşımına yönelik farkındalık projeleri gerçekleştiriyor. Bu eğitim projeleri kapsamında, Türkiye de ilk kez, üniversiteler için bir trafik güvenliği eğitim programı hazırlandı. 3 Kredilik Ders Olarak Okutuluyor Pirelli nin desteğiyle Trafik Hayattır! platformu tarafından akademisyenler, eğitim ve trafik uzmanlarının danışmanlığında hazırlanan Trafik Hayattır Trafik Güvenliği Dersinin, Işık Üniversitesi nde de müfredata dahil edilmesi sonucunda 160 öğrenci, bu dersleri 3 kredilik seçmeli ders olarak tercih etti. Dersler Online Olarak Veriliyor Türkiye de üniversitelerin eğitim programları içerisinde yer alan ilk Kurumsal Sorumluluk projesi olan Trafik Hayattır Trafik Güvenliği Üniversite Dersleri, her üniversite için, üniversitenin eğitim programına göre şekilleniyor. Dersler, üniversite öğrencilerine trafik olgusunu, trafiğin fenomen yapısını algılatmak, farkındalıklarının ve duyarlılıklarının artırmak amacıyla hazırlanan 3 adım dikkate alınarak kurgulanıyor. Üniversitelerin, e-ders sistemine (SCORM/ LMS) uygun standartlarda hazırlanan dersler üniversitelerin 3 komisyonun değerlendirmesine sunuluyor. Daha sonra 14 haftalık içerikler (görsel ve metinler) sisteme yükleniyor. Uzaktan eğitim ile internet üzerinden sisteme bağlanan öğrenciler, dersleri buradan takip ediyor. Final Sınavları Yazılı Olarak Gerçekleşiyor Uzaktan eğitim sistemi içerisinde oluşturulan forum alanlarında, öğrenciler ile eğitimciler arasında interaktif iletişim de kurulabiliyor. Öğrenciler, eğitim boyunca, 2 ya da 3 kez online sınava giriyor. Final sınavları ise dönem sonunda YÖK yönetmeliği gereğinde, klasik yöntemle yani yazılı olarak yapılıyor. Mete Ekin Doç. Cihat Demirli Ali Bilaloğlu Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak Koray Bebekoğlu 17

Işık'tan Haberler 12 BİN 500 KM LİK YOLCULUKTA İLK DURAK IŞIK ÜNİVERSİTESİ OLDU! 8 kişilik Hollandalı öğrenci grubu, The Study Road projeleri kapsamında, bisikletleriyle İstanbul dan Pekin e uzanan 12 bin 500 km lik tarihi İpek Yolu nu eğlenceli bir eğitim yoluna çeviriyor. Takım oluşturmanın eğitimin en önemli parçası olduğunu belirten Hollandalı The Study Road ekibinin, bisikletle yapacakları İstanbul'dan Çin'e uzanan yolculukları, 14 Mart'ta başladı. Ekip, bisiklet üzerinde toplam 5.5 ay sürecek 12 bin 500 kilometrelik yolculukla yeni bir eğitim modelinin öncüsü olmayı hedefliyor. The Study Road yıllık gelişim programında; katılımcıların bu süreçteki deneyimlerle yeteneklerini geliştirmesi ve takım olarak yeni kültürlerle buluşması amaçlanıyor. Ü NİVERSİTELERDE DERSLERE GİRİP KÜLTÜR ALIŞVERİŞİ YAPIYORLAR The Study Road projesine katılan öğrenciler bu seyahatlerinde misafir oldukları üniversitelerde uluslararası ilişkiler, sosyal sorumluluk, kurumsal sürdürülebilirlik, siyaset, sanat, tarih ve kültür konularında derslere katılarak öğrenim hayatlarına yeni ve farklı bir deneyim kazandırıyor. Gittikleri ülkelerin kültürlerini ve geçmişlerini gözlemleme şansına sahip olurken aynı zamanda toplumsal etkilerini de inceleme fırsatı yakalıyorlar. Öğrencilerin derslere girmelerindeki en önemli sebeplerden biri ise; teorik ve metodolojik yaklaşımları öğrencilere tanıtmak ve belirli olayların hem yerel hem de uluslararası görüşlerini aktarabilmek. 8 GENÇ STANDART EĞİTİME MEYDAN OKUYOR Dünyada farklı profesyoneller ile buluşarak birçok yabancı üniversitede eğitim alma şansını yakalayan ekip bilgi, kültür, fikir ve deneyim alışverişi yaparak eğitimci, maceracı ve interaktif eğitimi tanıtırken, standart eğitim modellerine de meydan okuyor. Hollandalı öğrencilerden oluşan The Study Road ekibinin ilk misafir oldukları üniversite; Işık Üniversitesi Şile Kampüsü oldu. Işık Üniversitesi FMV Radyo Kulübü nün program konukları olan The Study Road ekibi, Işık Üniversitesi öğrencileri ile gidecekleri ülkeleri ve gelecek planlarını anlattıkları keyifli bir sohbet gerçekleştirdiler. Hollandalı öğrenciler amaçlarının aslında daha önce Işık Üniversitesinin Selanik ten başlayıp Şileye kadar süren 710 km lik Işık Yolculuğu projesinin bir benzerini gerçekleştirmek olduğunu dile getirdiler. Bu doğrultuda toplumda farkındalık yaratarak çevre dostu bisiklet ile seyahat edebilmenin önemini vurgulamak istediklerini de belirttiler. Işık Üniversitesi öğrencileri benzeri bir projelerinin 2014 yılında da gerçekleşeceğini belirterek Hollandalı öğrencileri bu projeye davet ettiler. Ekip, İstanbul da başladığı serüvene; Ankara, Nevşehir, Ürgüp, Kayseri, Kahramanmaraş, Bilecik, Şanlıurfa, Mardin ve Van dan geçerek İran a devam edecek. Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan ın ardından Çin e ulaşacak. 18

8.GÜLEN ÇOCUK ŞENLİĞİ İLE DÜNYA ÇOCUKLARI BULUŞTU! Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında, dünyanın çeşitli bölgelerinden engelli-engelsiz çocukları İstanbul da bir araya getirerek Engelli çocukların eşit yaşam haklarının önündeki engellerin kaldırılması mesajının ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurulması, ülkemizin, kültürümüzün, konukseverliğimizin tanıtılmasını amaçlayan 8. Gülen Çocuk Şenliği, 14-17 Nisan 2014 tarihlerinde Üniversitemizin katkılarıyla gerçekleşti. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği ile FMV Işık Üniversitesi ortaklığında 14-17 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleşen 8. Gülen Çocuk Şenliği'nde 50 gönüllü öğrencimiz üniversitemizi temsil etti. Türkiye'nin yanı sıra farklı ülkelerden 7-15 yaş arası engelli - engelsiz çocukların katıldığı 8. Uluslararası Gülen Çocuk Şenliği boyunca "Gülen Çocuk" larla çeşitli sanatsal ve kültürel aktiviteler yapıldı. Uluslararası Gülen Çocuk Şenliği ne, ülkemizde büyükelçilikleri bulunan ülkelerin ortopedik, işitme, konuşma, görme ve zihinsel engelli çocukları ve yetkilileri katıldı. İstanbul başta olmak üzere Anadolu nun çeşitli bölgelerindeki ilk ve orta öğretim okullarının engelli-engelsiz öğrencileri ve refakatçilerinin katıldığı şenlikte, tüm çocukların ayrım gözetmeksizin birbirleriyle kaynaşması sağlandı. Şenlik boyunca hazırlanan program çerçevesinde İstanbul un tarihi ve kültürel zenginlikleri yapılan gezilerle anlatıldı. Uluslararası Gülen Çocuk Konseyi toplantısı ile engelliler dünyasındaki gelişmeleri paylaşıldı. Galaya Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak, Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaytaz ve Işık Üniversitesi öğrencileri katıldı. Gecenin düzenlenmesinde sponsor olan Işık Üniversitesi adına, Rektör Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak teşekkür konuşması yaptı. Geceye Azerbaycan, Bosna Hersek, Endonezya, Gürcistan, İngiltere, Kosova, Macaristan, Makedonya ve Romanya'dan da okullar katıldı. 19

Işık'tan Haberler 20 DOĞUŞ OTO ATÖLYE-D FARK YARATIYOR DOĞUŞ OTO NUN SERVİS SONRASI HİZMETLER ÇALIŞANLARI IŞIK ÜNİVERSİTESİ NDE EĞİTİM ALACAKLAR Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi eğitmenleri Doğuş Oto nun mavi yaka çalışanlarına Atölye-d Fark Yaratanlar programıyla yıl sonuna kadar kendine güven, motivasyon, güler yüz, hizmette farklılaşma ve vizyon oluşturma konularında eğitim verecekler. Işık Üniversitesi, Doğuş Oto iş birliği ile modüler bir gelişim programı hazırladı. Doğuş Oto da Formen, Teknisyen, Teknisyen Yardımcısı, Garanti ve Dispozisyon Elemanı olarak görev yapan toplam 656 çalışan, sürdürülebilir başarılarını sağlamak ve gelişimlerini desteklemek amacıyla Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi eğitmenlerinden eğitim alacaklar. Eğitimler, Doğuş Oto nun tüm bölgelerinden çalışanlarının katılımı ile Mart ayından başlayarak 2014 yılının sonuna kadar devam edecek. BİR ÜNİVERSİTE ENDÜSTRİDEN KOPUK OLAMAZ Işık Üniversitesi ile Doğuş Oto arasındaki Atölye-d Fark Yaratanlar işbirliği programının açış konuşmasını Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman yaptı. Prof. Dr. Sıddık Yarman açış konuşmasında; Üniversitemiz 18 yılda büyüdü, gelişti. Fark yaratanlar için d tipi bir kursa hazır olduk. Işık Üniversitesi, son dört yıl içerisinde rektörümüz Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak ın önderliğinde, özellikle sanayi ile olan ilişkilerini geliştirdi. Sürekli Eğitim Merkezi ni açtı. Yüksek Lisans ve Doktora programlarını endüstriye dönük olarak geliştirdi. Bir üniversite endüstriden kopuk olursa onun üniversite hüviyeti kalmaz. Uluslararası düzeyde eğitim yapmak zorundasınız. Yetiştirdiğimiz tüm elemanlar sadece kendi bölgenizde, ülkenizde değil, dünyada mesleklerini icra etmek konumundadır. Katma değer yaratmanız lazım. Işık Üniversitesi, zaten bu felsefeyle kurulmuştu. Şimdi aradan 18 sene geçti ve endüstriye dönük araştırmalar yapılıyor. Doğuş Oto ile böylesi güzel bir semineri Sürekli Eğitim Merkezimiz altında başlatmak da bizi ayrıca gururlandırıyor. Bu işbirliğini başlatmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Bu işe önderlik eden arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum dedi. EN ÖNEMLİ SERMAYE ÇALIŞANLARDIR Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak konuşmasında; Son yıllarda çalışma dünyası çok büyük değişimlere tanıklık etti. Küreselleşme, insanların çalışma şekillerini ve yaptıkları işleri değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor. İş dünyası bu süreçte iki kavramla karşılaştı. Bunlardan birincisi insan sermayesi/ insan kaynağı, diğeri ise yaşam boyu eğitim. Yaşam boyu eğitim, son çeyrek yüzyılda dünyanın gündemine girmiştir. UNESCO nun 1970 lerdeki politikası olan yaşam boyu öğrenme, 1980 lerde başta OECD ülkeleri olmak üzere birçok ülkede benimsenmiş ve bugün yetişkin eğitimi olarak formal eğitim kadar gerekli hale gelmiştir. Bir kurum için en önemli sermaye şüphesiz çalışanlarıdır. Bu nedenle, insan kaynakları politikası çalışanların tam potansiyelini ortaya çıkarmaya odaklanmalıdır. Rekabetin çok yüksek olduğu bugünün dünyasında, eğitim, çalışanların potansiyelini ortaya çıkarmayı ve becerilerinin geliştirilmesini sağlayan en önemli araçtır ve adresi doğal olarak üniversitedir. Bugün Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezimiz ile Doğuş Oto, insan sermayesi oluşumuna katkı vermek üzere bir program çerçevesinde bir araya gelmiş bulunmaktadır diyerek programın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür etti. FARK YARATMAYA DEVAM EDECEĞİZ Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Aclan Acar; Öğrenmenin yaşı yoktur, öğrenmenin sonu da yoktur. Öğrenen bir organizasyon olmaya devam edeceğiz. Bütün çabamız çalışanlarımızın hem kişisel, hem de mesleki gelişimlerin eğitimler ile desteklemek ve bunun sonucunda da fark yaratmaya devam etmek. Müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentileri üzerinde yaratıcılık sunmak, müşterinin ihtiyacının ne olduğunu o an anlamak Biz bunu nasıl daha iyi yaparız, nasıl fark yaratırız çalışmalarımıza devam edeceğiz. Değerli hocalarıma bize verdikleri desteklerden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Kölelik yapmaya hep beraber hazırız. Hepinize çok tekrar tekrar teşekkür ediyorum çalışmalarınızın başarılı geçmesini diliyorum dedi. BÜTÜN GÜN ATÖLYEDE ÇALIŞANLAR EMPATİYİ ÖĞRENECEK Doğuş Oto Genel Müdürü Sn. Zafer Başar konuşmasında, empatinin önemine değindi. Başar; Beklentilerin üzerinde yaratıcı hizmet sunmanın ancak empati ile gerçekleşebileceğini dile getirdi. Empati kurabilmemiz ve müşteri gibi düşünebilmemiz için şirketimizi, çalışma ortamımızı ve arkadaşlarımızı çok sevmemiz gerekiyor. Sabahtan akşama kadar atölyenin içinde çalışan insanlar; rekabeti ve müşteriyi tanıyacaklar. Yapmış oldukları için sadece teknik bakım değil aracı kullanacak olan müşterimizin hayatını kolaylaştırmak olduğunu ve tamiri ne kadar kısa sürede yaparlarsa, bakımı yapmış oldukları araçla gününü planlamış olan müşterinin çocuğunu doktoruna zamanında götürebileceğini ya da bir iş adamın toplantısına zamanında yetişmesini düşünmeye bağlayacaklar. Üniversitemizin değerli hocalarına, bize bu konuda önderlik eden Yönetim Kurulumuza ve bütün çalışma arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum, başarılı bir eğitim olmasını temenni ediyorum dedi. MÜŞTERİNİN HAYATINI NASIL DEĞİŞTİRDİKLERİNİ DÜŞÜNECEKLER Doğuş Otomotiv İnsan Kaynakları ve Süreç Yönetimi Direktörü Sn. Ela Kulunyar konuşmasında özellikle çalışanları için neden böyle bir eğitim programı düşündüklerini anlattı; Çalışanlarımıza sağladığımız her katma değer, bizim hizmet kalitemizde büyük farklar yaratıyor. Bu hizmetin çok büyük bir bölümü, eğitime katılacak olan arkadaşlarımız tarafından yapılıyor. Bu önemli farkı, bu ekip yaratıyor. Biz bu programı hayatı geçirirken şunu istedik: Çalışanlarımızın işlerinde, günlük