KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU

Benzer belgeler
Komünist Parti Manifestosu Karl Marx ve Friedrich Engels (1848)

Generated by Foxit PDF Creator Foxit Software For evaluation only.

Karl Marx - Komünist Manifesto.

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI. Kapitalist Toplum

KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

KOR KİTAP STRATEJi ve TAKTiK - J. V. STALiN. ÇEVİREN A. FIRAT KAPAK ve İÇ TASARIM DEVRİM KOÇLAN

SSCB - KADIN DEVRİMİ ÜLKESİ TEMEL GÖSTERGELER (100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ) 7. Makale

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Baskı: Estet Ajans Matbaacılık Merkezefendi Mah. Fazılpaşa Cad. 4. Zer San. Sit. No: 16/26 Topkapı / İstanbul Tel:

SSCB'DE SOVYET TOPLUMUNUN VE İKTİDARININ ZAFERİ - GÖSTERGELER (100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ) (2. Makale) İbrahim Okçuoğlu

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*)

LÜTFEN KAYNAK GÖSTEREREK KULLANINIZ 2013

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Küçük Hasır Sapka. Korkut Erdur 1980 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu.

Devrimci Marksizm. Bu sayı

TÜRKİYE CERN FIRSATINI KAÇIRDI

KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU. Marks-Engels. J. Stalin. Komünist. Parti. Leninizmin. Halk Kitaplığı / ML Klasikler. SOL yayınları

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

İktisat Tarihi II

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

ALİ ARTUN Sanatın İktidarı

ÜNİVERS ALIST TARİH. Prof. Dr. Karam Khella. Tarihin Yeniden Keşfi. Avrupa Merkezci Tarihsel Bilincin Yıkımı. Çeviren: İsmail KAYGUSUZ.

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

Teröre karşı mücadele cephesi!

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Edebiyat eleştirisinin yeniden ulus-aşiri hale getirilmesi

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Araştırma Notu 15/179

15 Ekim 2014 Genel Merkez

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Bu Hafta Piyasalarda

İktisat Tarihi

Uluslararası Kadın Hareketinin Uyanma ve Ayağa Kalkma Zamanı Gelmiştir! 2011 Venezüella Dünya Kadınları Konferansı için hep birlikte ileri!

BANDIRMA AB YOLUNDA PROJESİ ANKET SONUÇLARI DEĞERLENDİRMESİ

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

tepav Ocak2013 N TÜRKİYE DE YOLSUZLUK ALGISI ÜZERİNE NOTLAR DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

MACARİSTAN SUNUMU Dr. Csaba UJKERY

Ütopik sosyalizmi aşmış Marksizm

Teorik Bakış. Tarihte Bireyin Rolü Üzerine. Kapital'i Topraktan Çıkaranlar

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PORGRAMI

Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: E mail:nurgul.usta@dorinsight.

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN İLETİŞİM BOYUTU

TARİHSEL VE TOPLUMSAL GELENEK

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

Bu kitabın sahibi:...

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

SİYASETİN BAĞIMLILIĞI VE GÖRECE ÖZERKLİĞİ

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

MATBAACILIK OYUNCAĞI

ÖZGEÇMİŞ. Mezun Olduğu Lise : Türkoğlu Yabancı Dil Ağırlıklı Lisesi (Süper Lise), 2001 Kahramanmaraş

Optik ve Optometri ve Diğer İlgili Alanların Eğitiminde AEUSCO nun Rolü. Hilmar Bussacker Eski Başkan Yardımcısı İstanbul Haziran 2006

Türk Dünyası Ortak İletişim Dili. Prof. Dr. Gülzura JUMAKUNOVA Ankara Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi, Türkiye

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

25 ŞUBAT2015 MESAİ SAATİ BİTİMİNE KADAR

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

ANTEP FISTIĞI DÜNYA ÜRETİMİ

V.Đ. LENĐN SOVYET ĐKTĐDARI VE KADININ DURUMU

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

KARL MARX - FRIEDRICH ENGELS Sanat ve Edebiyat Üzerine

İBRAHİM OKÇUOĞLU SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ KÜLTÜR DEVRİMİ ÜLKESİ

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42

Gen haritasının ne kadarı tamamlandı DNA'nın şimdiye kadar yüzde 99'u deşifre edildi.

Sınıf mücadelesi karşısında ilan edilmemiş ittifak: Esad- Merkel-Chavez Cephesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

MAKİNELERİN YÜKSELİŞİ: Avrupa, mobil işgücü seçeneklerini araştırmaya başlıyor

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

Beğenin beğenmeyin: Yalçın küçük bunları yazıyor.

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği

İNSAN HAKLARI SORULARI

ULUDAĞ HAZIR GİYİM VE KONFEKSİYON İHRACATÇILARI BİRLİĞİ 2016 YILI EYLÜL AYI DIŞ TİCARET DEĞERLENDİRME RAPORU

KÜRDİSTAN SORUNU VE İŞÇİ SINIFI SORUNU Irak Kürdistan ındaki (Güney Kürdistan) ayaklanma ile birlikte, Kürt ulusal sorunu, her tür sınıfsal çatışma

Transkript:

KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU Karl MARX Friedrich ENGELS Türkçesi: Sinan Jabban

Elinizdeki Komünist Parti Manifestosu Karl Marx & Friedrich Engels, Werke, Cilt 4, sf: 459-493; Dietz Verlag Berlin, 1974 esas alınarak ve bugüne dek Türkçeye yapılan diğer Manifesto çevirileriyle karşılaştırılarak Almanca aslından çevrilmiştir. Metne internetten ulaşmak için: http://www.marxists.org/deutsch/archiv/marx-engels/1848/manifest/ index. htm Önsözler için (İngilizce): http://www.marxists.org/archive/marx/works/1848/communistmanifesto/preface.htm#a1 Patikakitap: 01 Kuram: 01 Komünist Parti Manifestosu Özgün Adı: Manifest der Kommunistischen Partei Birinci Basım: 2013 Türkçesi: Sinan Jabban Baskı Öncesi Hazırlık Patikakitap ISBN: 978-605-63617-1-5 Sertifika no: 26829 Baskı: Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.: 244 Topkapı/İstanbul Tel.: 0212 612 31 85 Sertifika No.: 12156 Patikakitap Osmanağa mah. Serasker Cad. Erol Apt. No:39 Kat:3 Kadıköy-İstanbul Tel: 0216 337 75 04 e-posta: info@patikakitap.com.tr www.patikakitap.com.tr

KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU Karl MARX Friedrich ENGELS Türkçesi: Sinan Jabban

İÇİNDEKİLER 1872 Tarihli Almanca Basımına Önsöz...7 1882 Tarihli Rusça Basımına Önsöz...9 1883 Tarihli Almanca Basımına Önsöz...11 1888 Tarihli İngilizce Basımına Önsöz...13 1890 Tarihli Almanca Basımına Önsöz...19 1892 Tarihli Lehçe Basımına Önsöz...25 1893 Tarihli İtalyanca Basımına Önsöz...27 KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU...29 I BURJUVALAR VE PROLETERLER...31 II PROLETERLER VE KOMÜNİSTLER...49 III SOSYALİST VE KOMÜNİST YAZIN 1. Gerici Sosyalizm...61 a) Feodal Sosyalizm...61 b) Küçük Burjuva Sosyalizmi...64 c) Alman Sosyalizmi ya da Gerçek Sosyalizm...66 2. Muhafazakâr Sosyalizm ya da Burjuva Sosyalizmi...69 3. Eleştirel-Ütopyacı Sosyalizm ve Komünizm...71 IV KOMÜNİSTLERİN ÇEŞİTLİ MUHALEFET PARTİLERİNE GÖRE KONUMU...77

1872 Tarihli Almanca Basımına Önsöz Uluslararası bir işçi örgütü olan ve o dönemin koşulları altında zorunlu olarak gizli faaliyet yürüten Komünistler Birliği, 1847 senesinde Londra da gerçekleştirilen kongresinde aşağıda imzası bulunan bizleri, partinin detaylı bir teorik ve pratik programını kaleme almakla görevlendirdi. Elyazmaları 1848 Şubat Devrimi nden birkaç hafta önce basım amacıyla Londra ya ulaştırılan elinizdeki Manifesto, işte böyle oluşturuldu. İlkin Almanca basılan metnin, yine bu dilde Almanya da, İngiltere de ve Amerika da en az on iki ayrı basımı yapıldı. İngilizcesi 1850 senesinde Londra da, Bayan Helen Macfarlane in çevirisiyle, Red Republican dergisinde yayımlandı. 1871 de de ABD de üç ayrı çevirisi yapıldı. Fransızcası, 1848 Haziran Ayaklanması ndan kısa bir süre önce Paris te, yakın zamanda da New York taki Le Socialiste isimli dergide yayımlandı. Yeni bir çeviri de hazırlık aşamasında. İlk baskısını Almanya da yapan Lehçe Manifesto, kısa süre sonra Londra da da çıktı. 1860 larda Cenevre de Rusça bir çevirisi yayımlanmıştı. Hazırlanışından kısa bir süre sonra Dancaya çevrildi. Geçtiğimiz 25 sene içerisinde pek çok şey değişikliğe uğramışsa da, Manifesto da ortaya konan genel ilkeler bugün de doğruluklarını koruyorlar. Belki, şurada ya da burada kimi ayrıntılar düzeltilebilir. Manifesto nun sayfalarında da belirtildiği üzere, bu ilkelerin pratiğe geçirilmesi her zaman ve her yerde, mevcut tarihsel koşullara bağlıdır. Bu yüzden de II. Bölüm ün sonundaki devrimci önlemlere özel bir ağırlık vermenin lüzumu yoktur. Şayet bugün kaleme alınmış olsaydı, bahsi geçen bölüm 7

pek çok yönüyle farklı olurdu. 1848 den bu yana modern sanayinin gösterdiği muazzam ilerleme ve bununla birlikte işçi sınıfının parti örgütlenmesinin gelişimi göz önünde bulundurulacak olursa; Şubat Devrimi nden ve daha da önemlisi proletaryanın tarihte ilk kez, iki koca ay boyunca, siyasi iktidarı elinde bulundurduğu Paris Komünü nden edinilen pratik deneyimler göz önünde bulundurulacak olursa, bu programın kimi ayrıntılarının eskimiş olduğu söylenebilir. Komün deneyimi, işçi sınıfının hâlihazırda bulunan devlet aygıtını ele geçirerek onu kendi amaçları doğrultusunda kullanmasının mümkün olmadığını kanıtlamıştır [Bu meselenin daha detaylıca irdelenişi için 1871 tarihli Fransa da İç Savaş: Enternasyonal İşçi Örgütü Genel Kurulu nun Açıklaması na bakınız]. Dahası, 1847 den sonrasını kapsamıyor oluşundan ötürü, sosyalist yazının eleştirisi de yetersiz kalmaktadır. Komünistlerin çeşitli muhalefet partilerine göre konumlanışlarına dair görüşler ise (bkz. IV. bölüm), ilkesel açıdan doğru olmakla birlikte, siyasi durum büsbütün değiştiği ve tarihin gelişimi orada bahsi geçen partilerin hatırı sayılır bir kısmını yeryüzünden süpürüp attığı için pratik açıdan eskimiştir. Yine de, Manifesto değiştirmeye artık hakkımızın bulunmadığı tarihsel bir belge niteliğini almıştır. Belki ileriki bir basımına 1847 ile günümüz arasında bulunan boşluğu dolduran bir giriş bölümü eklenebilir; ama bu baskı öylesine beklenmedikti ki, böyle bir çalışma yapmaya fırsatımız olmadı. Karl Marx & Friedrich Engels 24 Haziran 1872, Londra 8

1882 Tarihli Rusça Basımına Önsöz Komünist Parti Manifestosu nun ilk Rusça baskısı Mikhail Bakunin tarafından çevrilmiş ve 1860 ların başında Kolokol un basımevinden çıkmıştı. O zamanlar Batı, Manifesto nun Rusça baskısını sadece edebi bir ilginçlik olarak görüyordu; ama böylesi bir anlayışı sürdürmek günümüzde mümkün değildir. Metnin, Komünistlerin çeşitli muhalefet partileri ile olan ilişkilerinin ele alındığı son bölümünde proleter hareketin o dönemde (Aralık 1847) ne denli sınırlı bir alanı kapsadığı açıkça gözler önüne serilmektedir. Bu bölümde Rusya ve ABD ye değinilmemiştir bile. O zamanlar Rusya, tüm Avrupa gericiliğinin son büyük yedek gücünü teşkil ediyordu. ABD ise göç yoluyla Avrupa daki proleter fazlalığını emiyordu. Her iki ülke de Avrupa ya hammadde sağlıyordu ve oranın ürünlerinin sürüme sokulduğu birer pazardı. Bu yüzden bu ülkeler -öyle ya da böyle- Avrupa da mevcut olan düzenin dayanaklarıydı. Bugünse koşullar nasıl da farklı! Kuzey Amerika, tam da Avrupa dan gelen göçler sebebiyle, bugün rekabeti ile Avrupa daki gerek büyük gerekse küçük çaplı- toprak mülkiyetini temellerinden sarsan devasa bir tarımsal üretim gücü edinmiştir. Aynı zamanda, bu göçler sayesinde ABD, muazzam sınaî kaynaklarını kısa sürede Batı Avrupa nın, özellikle de İngiltere nin, şimdiye dek sanayi üzerinde var olmuş olan tekelini kıracak güç ve çapta değerlendirmeyi başarmıştır. Bu iki durumun da Amerika üzerinde devrimci etkileri vardır. Ülkedeki siyasi yapının temeli olan küçük ve orta çaplı toprak sahiplerinin mülkiyeti, dev çiftliklerle girilen rekabeti artık kaldıramıyor; bir 9

yandan da sanayi bölgelerinde kitlesel bir sanayi proletaryası oluşuyor ve sermaye olağanüstü bir biçimde yoğunlaşıyor. Gelelim Rusya ya! 1848-49 Devrimleri esnasında Avrupalı prensler kadar Avrupa burjuvazisi de uyanışa geçen proletaryaya karşı yegâne kurtuluşun Rus müdahalesi olduğunu düşünüyordu. Çar, Avrupa gericiliğinin başı ilân edilmişti. Bugünse Çar Gaçina da 1 devrimin bir savaş esiridir, Rusya ise Avrupa daki devrimci faaliyetlerin öncüsüdür. Komünist Manifesto nun amacı, modern burjuva mülkiyetinin kaçınılmaz ve yaklaşmakta olan çözülüşünü duyurmaktı. Oysa Rusya ya baktığımızda, hızla gelişmekte olan kapitalist vurgunculuğun ve yeni yeni gelişmekte olan burjuva mülkiyetinin karşısında toprağın yarısından fazlasının köylülerin ortak mülkiyetinde olduğunu görüyoruz. Şimdi önümüzdeki soru şudur: Her ne kadar büyük ölçüde zayıflatılmışsa da, ilkel bir toprak mülkiyeti biçimi olan Rus obşçina sından 2, daha ileri bir biçim olan komünist ortak mülkiyete doğrudan bir geçiş mümkün müdür? Yoksa bu yapı da Batı nın tarihsel evrim sürecinde görülen çözülüş aşamasından geçmek zorunda mıdır? Bugün bu soruya verilebilecek tek cevap şudur: Eğer Rus Devrimi, batıdaki proleter devrimin işareti olur da, bu iki devrim birbirini tamamlayacak şekilde gelişirse, Rusya daki mevcut ortak toprak mülkiyeti komünist gelişime hizmet edecek bir başlangıç noktası olabilir. Karl Marx & Friedrich Engels 21 Ocak 1882, Londra. 1 Mart 1881 de Rus Çarı II. Alexander, Narodnaya Volya (Halkın İradesi) adlı örgüt tarafından öldürülmüştü. Halefi III. Alexander benzer bir akıbetten korktuğu için Gaçina dan dışarı çıkmıyordu. 2 O dönem Rusya daki köy topluluklarına verilen isim. 10

1883 Tarihli Almanca Basımına Önsöz Ne yazık ki, bu basımın önsözünü tek başıma imzalamak durumundayım. Avrupa ve Amerika işçi sınıfının başka herhangi bir kimseye olduğundan fazlasını borçlu olduğu Marx, Highgate Mezarlığı nda yatıyor ve mezarının üzerinde ilk otlar bitmeye başladı. Onun 14 Mart 1883 tarihindeki ölümünden sonra, Manifesto yu yeniden gözden geçirmek ya da metne eklemeler yapmak düşünülemez bile. Ama şunu açıkça belirtmeyi zorunlu görüyorum: Manifesto boyunca ele alınan temel düşünce, tarihin her evresinde iktisadi üretimin ve bunlardan zorunlu olarak doğan toplumsal yapının, o devrin siyasi ve düşünsel tarihinin zeminini teşkil ettiği; bunun bir sonucu olarak (ilkel komünal toprak mülkiyetinin çözülüşünden bu yana), tüm tarihin sınıf mücadelelerinin, yani toplumsal evrimin çeşitli aşamalarında sömüren ile sömürülen, egemen ile ezilen sınıfların arasındaki mücadelenin tarihi olduğu; ama bu mücadelenin artık sömürülen ve ezilen sınıfın -proletaryanın- toplumun tamamını sömürüden, baskıdan ve sınıf mücadelelerinden kurtarmaksızın sömüren ve ezen sınıftan -burjuvaziden kendisini kurtarmasının mümkün olmadığı bir aşamaya vardığı yönündedir. Bu temel düşünce tamamıyla ve sadece Marx a aittir 3. 3 İngilizce çevirinin önsözünde şöyle yazmıştım: Darwin in teorisi biyolojiyi nasıl etkilemişse, bu önerme de tarihi benzer şekilde etkileyecektir. 1845 öncesinde ikimiz de bu noktaya adım adım 11

Bunu pek çok kez dillendirdim; ama şimdi bu açıklamanın Manifesto da da yer alması gerekli hale gelmiştir. Friedrich Engels 28 Haziran 1883, Londra. 12 yaklaşıyorduk. Kendi başıma buna ne ölçüde yaklaştığımı İngiltere de İşçi Sınıfının Durumu adlı metnimde görmek mümkündür; ama 1845 baharında Brüksel de Marx la tanıştığımda, o bu önermeyi olgunlaştırmıştı ve bana neredeyse burada ifade ettiğim kadar açık bir şekilde sunmuştu. [Engels in 1890 tarihli Almanca basıma notu].

1888 Tarihli İngilizce Basımına Önsöz Manifesto, ilkin sadece Almanlardan oluşan ama daha sonra uluslararası bir nitelik kazanan ve 1848 öncesi Kıta Avrupa sının siyasi ortamında zorunluluk gereği faaliyetlerini gizli yürüten Komünistler Birliği nin programı olarak yayımlanmıştı. Birliğin 1847 Kasımında gerçekleştirilen kongresinde Marx ve Engels bütünlüklü, teorik ve pratik bir parti programını kaleme almakla görevlendirilmişlerdi. Ocak 1848 de Almanca kaleme alınan Manifesto nun elyazması, Fransa daki 24 Şubat Devrimi nden birkaç hafta önce Londra da basımevine gönderilmişti. Fransızca çevirisi Haziran 1848 deki ayaklanmaların kısa süre evvelinde Paris te basılmıştı. Bayan Helen Macfarlene e ait ilk İngilizce çeviri ise 1850 senesinde Londra da, George Julian Harney in Red Republican ında çıkmıştı. Ayrıca Danca ve Lehçe baskıları da yapılmıştı. Proletarya ile burjuvazi arasındaki ilk büyük muharebe olan 1848 Paris Haziran Ayaklanması nın yenilgisi ile birlikte, Avrupa işçi sınıfının siyasi ve toplumsal özlemleri bir kez daha geri plana itilmişti. Ondan sonra, tıpkı Şubat Devrimi nden önce olduğu üzere, egemenlik mücadelesi sadece mülk sahibi sınıfın farklı kesimleri arasında gelişti; işçi sınıfı ise siyaset sahnesinde kendisine bir alan açabilmek için mücadele vermek durumunda kaldı ve orta-sınıf radikallerin aşırı kanadı konumuna indirgendi. Bağımsız proleter hareketler, yaşam belirtileri gösterdikleri her yerde acımasızca bastırılıyorlardı. Bu kapsamda, Prusya polisi Komünistler Birliği nin o zamanlar Köln de bulunan Merkez Komitesi nin izini sürdü. Üyeler tutuklandılar 13

ve 18 ay hapis yattıktan sonra Ekim 1852 de mahkeme karşısına çıkarıldılar. Bu ünlü Köln Komünist Davası 4 Ekim den 12 Kasım a dek sürdü. Yargılananlardan yedisi üç ilâ altı yıl arası kalebentlik cezalarına çarptırıldılar. Kararın hemen ertesinde birlik, kalan üyeler tarafından resmi olarak dağıtıldı. Manifesto ise unutulmaya yüz tutmuş görünüyordu. Avrupalı işçiler egemen sınıflara bir kez daha saldırmak için gerekli gücü topladıklarında, Enternasyonal İşçi Örgütü tarih sahnesindeki yerini aldı; ama Avrupa ve Amerika nın tüm militan proleterlerini tek bir çatı altında birleştirme amacıyla oluşturulan bu örgüt, Manifesto da ortaya konan ilkeleri benimsediğini bir anda ilân edemezdi. Enternasyonal in programı, İngiliz sendikacılarına, Fransa, Belçika, İtalya ve İspanya daki Proudhonculara ve Almanya daki Lassalle yandaşlarına kendisini kabul ettirecek kadar geniş olmalıydı 4. Bütün partilerin kabulünü gören bir program oluşturan Marx, birleşik eylemlerin ve karşılıklı tartışmaların sonucunda işçi sınıfının geçireceği düşünsel gelişime sonsuz güven duyuyordu. Sermayeye karşı verilen mücadelede baş gösteren olaylar ve iniş çıkışlar, zaferlerden ziyade yenilgiler, insanların kafalarındaki her derde deva formüllerin geçersizliğini ister istemez ortaya koyacak ve işçi sınıfının kurtuluşu için gereken gerçek koşulların daha bütünlüklü bir biçimde kavranmalarına olanak tanıyacaktı. Marx haklı çıktı. Enternasyonal 1874 te dağıldığında, işçiler 1864 teki işçiler değillerdi. Fransa da Proudhonculuk, Almanya da ise Lassallecılık hızla güç kaybediyordu. Muhafazakâr İngiliz işçi sendikaları bile - her ne kadar çoğu yıllar önce Enternasyonal 4 Lasalle bizlere kendisini Marx ın bir öğrencisi olarak gördüğünü, dolayısıyla Manifesto yu savunduğunu söylemiştir her zaman; ama 1862-1864 yılları arasında yürüttüğü ajitasyon çalışmalarında devlet destekli kooperatif atölyeler talep etmekten öteye gitmemişti [Engels in önsöze notu]. 14

ile bağlarını koparmışsa da - öyle bir noktaya evrilmişlerdi ki, geçtiğimiz sene Swanwsea de başkanları W. Bevan Kıta Avrupası sosyalizminin artık kendilerini korkutmadığını dile getirebiliyordu. Gerçek şudur ki: Manifesto nun ilkeleri bütün ülkelerin işçileri arasında ciddi şekilde yaygınlaşmıştır. Böylelikle Manifesto bir kez daha ön plana çıkmış oldu. 1850 den bu yana Almanca metin İsviçre de, İngiltere de ve Amerika da birkaç kez yeniden basılmıştır. 1872 de New York ta İngilizceye çevrilmiş ve Woodhull and Claflin s Weekly de çıkmıştı. Bu İngilizce çeviriden yola çıkarak New York taki Le Socialiste tarafından bir de Fransızca çevirisi yapılmıştı. O zamandan beri, az ya da çok çarpıtılmış şekilde, en az iki kez daha İngilizceye çevrildi ve Amerika da yayımlandı. Bunlardan biri de İngiltere de yeniden basıldı. Bakunin tarafından yapılan ilk Rusça çeviri, 1863 te Herzen in Cenevre deki Kolokol basımevinden çıkmıştı. Yiğit Vera Zasuliç tarafından yapılan bir diğer Rusça çevirisi ise, 1882 de, yine Cenevre de yayımlanmıştı. 1885 te Kopenhag daki Socialdemokratisk Bibliothek tarafından Danca çevirisi yayımlandı, aynı yıl Paris te Le Socialiste tarafından bir kez daha Fransızcaya çevrildi. Bu Fransızca basımından yapılan İspanyolca çeviri 1886 senesinde Madrid de basıldı. Bana anlatılana göre bundan birkaç ay evvel İstanbul da basılması planlanan Ermenice çevirisi ise, yayıncı Marx ın ismini taşıyan bir kitabı basmaktan korktuğu ve çevirmen de yapıtın kendi adıyla yayınlanmasını reddettiği için günışığına çıkamadı. Başka dillere yapılan çeviriler olduğunu işittim; ama bunları görebilmiş değilim. Böylece, Manifesto nun tarihinin modern işçi sınıfı hareketinin tarihini yansıttığı görülmektedir. Şüphesiz, bu metin şu anda sosyalist yazının en yaygın, en enternasyonal ürünüdür, Sibirya dan Kaliforniya ya milyonlarca emekçinin benimsediği ortak programdır. Ne var ki, yazıldığı dönemde, bu metne Sosyalist Manifesto ismini koyamazdık. 1847 senesinde sosyalist denildi- 15

ğinde, ya İngiltere deki Owenciler ve Fransa daki Fourierciler gibi, basit birer tarikat derekesine indirgenmiş, yok olmaya yüz tutmuş çeşitli ütopyacı sistemlerin destekçileri ya da sermayeye ve kâra dokunmaksızın, her türden toplumsal sorunu üstünkörü yöntemlerle onarma iddiasını taşıyan muhtelif toplumsal düzenbazlar geliyordu akla. Her iki durumda da bunlar işçi sınıfı hareketinin dışında bulunan ve destek için okumuş sınıflara yüzünü dönen insanlardı. İşçi sınıfının, siyasi alt üst oluşların tek başlarına yetersiz olduklarını düşünen ve toplumun baştan aşağı dönüştürülmesi gerektiğini savunan kesimleri ise kendilerine komünist diyorlardı. Bahsi geçen, kaba, yontulmamış ve salt içgüdülere dayalı bir komünizm olmasına rağmen, meselenin özüne değiyordu ve Fransa da Cabet nin, Almanya da ise Weitling in ütopyacı komünizmini var edecek kadar kuvvetliydi işçi sınıfı arasında. Yani, 1847 de sosyalizm bir orta-sınıf hareketi iken, komünizm bir işçi sınıfı hareketi idi. Kıta Avrupası nda sosyalizm saygın bir dünya görüşüydü, komünizmse bunun tam tersiydi. Biz baştan beridir işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olmak zorundadır şeklinde bir anlayışa sahip olduğumuzdan, benimsememiz gereken isim açıktı. Dahası, biz o zamandan beri bu ismi reddetmeyi bir kez olsun düşünmüş değiliz. Manifesto ortak çalışmamız olmasına rağmen, metnin çekirdeğini oluşturan temel önermenin Marx a ait olduğunu belirtmeyi yükümlülüğüm bilirim. O önerme şudur: tarihin her evresinde iktisadi üretim ve değişim ilişkileri ve bunlardan zorunlu olarak doğan toplumsal yapı, o devrin siyasi ve düşünsel tarihinin zeminini teşkil etmektedir ve o çağın siyasi ve düşünsel tarihi de ancak bu zemin aracılığıyla anlaşılabilir; dolayısıyla, bütün insanlık tarihi (ilkel kabile toplumunun ve ortak toprak mülkiyetinin çözülüşünden bu yana), sınıf mücadelelerinin, yani sömüren ile sömürülen, egemen ile ezilen sınıfların arasındaki çekişmelerin tarihidir; ama bu mücadeleler tarihi, türlü 16

evrimsel süreçlerden geçerek, artık sömürülen ve ezilen sınıfın -proletaryanın- toplumun tamamını her türlü sömürüden, baskıdan, sınıfsal farklılıktan ve sınıf mücadelesinden nihai olarak kurtarmaksızın, sömüren ve ezen sınıftan -burjuvaziden kendisini kurtarmasının mümkün olmadığı bir aşamaya varmıştır. Darwin in teorisi biyolojiyi nasıl etkilemişse, bu önerme de tarihi benzer şekilde etkileyecektir. 1845 öncesinde ikimiz de bu noktaya adım adım yaklaşıyorduk. Kendi başıma buna ne ölçüde yaklaştığımı İngiltere de İşçi Sınıfının Durumu adlı metnimde görmek mümkündür; ama 1845 baharında Brüksel de Marx la tanıştığımda, o bu önermeyi olgunlaştırmıştı ve bana neredeyse burada ifade ettiğim kadar açık bir şekilde sunmuştu. 1872 tarihli Almanca basıma ortak kaleme aldığımız önsözden aşağıdaki parçayı alıntılıyorum: Geçtiğimiz 25 sene içerisinde pek çok şey değişikliğe uğramışsa da, Manifesto da ortaya konan genel ilkeler bugün de doğruluklarını koruyorlar. Belki, şurada ya da burada kimi ayrıntılar düzeltilebilir. Manifesto nun sayfalarında da belirtildiği üzere, bu ilkelerin pratiğe geçirilmesi her zaman ve her yerde, mevcut tarihsel koşullara bağlıdır. Bu yüzden de II. Bölüm ün sonundaki devrimci önlemlere özel bir ağırlık vermenin lüzumu yoktur. Şayet bugün kaleme alınmış olsaydı, bahsi geçen bölüm pek çok yönüyle farklı olurdu. 1848 den bu yana modern sanayinin gösterdiği muazzam ilerleme ve bununla birlikte işçi sınıfının parti örgütlenmesinin gelişimi göz önünde bulundurulacak olursa; Şubat Devrimi nden ve daha da önemlisi proletaryanın tarihte ilk kez, iki koca ay boyunca, siyasi iktidarı elinde bulundurduğu Paris Komünü nden edinilen pratik deneyimler göz önünde bulundurulacak olursa, bu programın kimi ayrıntılarının eskimiş olduğu söylenebilir. Komün deneyimi, işçi sınıfının hâlihazırda bulunan devlet aygıtını ele ge- 17

çirerek onu kendi amaçları doğrultusunda kullanmasının mümkün olmadığını kanıtlamıştır [Bu meselenin daha detaylıca irdelenişi için 1871 tarihli Fransa da İç Savaş: Enternasyonal İşçi Örgütü Genel Kurulu nun Açıklaması na bakınız]. Dahası, 1847 den sonrasını kapsamıyor oluşundan ötürü, sosyalist yazının eleştirisi de yetersiz kalmaktadır. Komünistlerin çeşitli muhalefet partilerine göre konumlanışlarına dair görüşler ise (bkz. IV. bölüm), ilkesel açıdan doğru olmakla birlikte, siyasi durum büsbütün değiştiği ve tarihin gelişimi orada bahsi geçen partilerin hatırı sayılır bir kısmını yeryüzünden süpürüp attığı için pratik açıdan eskimiştir. Yine de, Manifesto değiştirmeye artık hakkımızın bulunmadığı tarihsel bir belge niteliğini almıştır. Elinizdeki çeviri, Marx ın Kapital inin hatırı sayılır bir kısmını çeviren Bay Samuel Moore a aittir. Beraber üzerinden geçtik, ben tarihsel atıfları izah eden kimi notlar ekledim. Friedrich Engels 30 Ocak 1888, Londra. 18

1890 Tarihli Almanca Basımına Önsöz Yukarıdaki önsözün yazılışından bu yana 5 Manifesto nun başından - burada da bahsedilmesi gereken - pek çok şey geçtiği için yeni bir Almanca basımı zorunlu hale gelmiştir. 1882 de Cenevre de Vera Zasuliç in 6 çevirdiği, önsözünü Marx la birlikte kaleme aldığımız, ikinci bir Rusça basımı çıktı. Ne yazık ki, orijinal Almanca metin kaybolduğu için, metne çok bir şey kazandırmayacağını bilsem de, Rusçadan bir kez daha çevirdim. Önsöz şöyle: Komünist Parti Manifestosu nun ilk Rusça baskısı, Mikhail Bakunin in çevirisiyle, 1860 ların başında Kolokol un basımevinden çıkmıştı. O zamanlar Batı, Manifesto nun Rusça baskısını sadece edebi bir ilginçlik olarak değerlendiriyordu; ama böylesi bir anlayışı sürdürmek günümüzde mümkün değildir. Metnin, Komünistlerin çeşitli muhalefet partileri ile olan ilişkilerinin ele alındığı, son bölümünde proleter hareketin o dönemde (Aralık 1847) ne denli sınırlı bir alanı kapsadığı açıkça gözler önüne serilmektedir. Bu bölümde Rusya ve ABD ye değinilmemiştir bile. O zamanlar Rusya, tüm Avrupa gericiliğinin son büyük yedek gücünü teşkil ediyordu. ABD ise göç yoluyla Avrupa daki proleter fazlalığını emiyordu. Her iki ülke de Avrupa ya hammadde sağlıyordu ve oranın ürünlerinin sürüme 5 Kastedilen 1883 Tarihli Almanca Basımına Önsöz dür. 6 Metni çevirenin Vera Zasuliç değil, Georgi Plekhanov olduğunu Engels daha sonradan öğrenmiştir. 19

sokulduğu birer pazardı. Bu yüzden bu ülkeler, öyle ya da böyle, Avrupa da mevcut olan düzenin dayanaklarıydı. Bugünse koşullar nasıl da farklı! Kuzey Amerika, tam da Avrupa dan gelen göçler sebebiyle, bugün rekabeti ile Avrupa daki gerek büyük gerekse küçük çaplı- toprak mülkiyetini temellerinden sarsan devasa bir tarımsal üretim gücü edinmiştir. Aynı zamanda, bu göçler sayesinde ABD, muazzam sınaî kaynaklarını kısa sürede Batı Avrupa nın, özellikle de İngiltere nin, şimdiye dek sanayi üzerinde var olmuş olan tekelini kıracak güç ve çapta değerlendirmeyi başarmıştır. Bu iki durumun da Amerika üzerinde devrimci etkileri vardır. Ülkedeki siyasi yapının temeli olan küçük ve orta çaplı toprak sahiplerinin mülkiyeti, dev çiftliklerle girilen rekabeti artık kaldıramıyor; bir yandan da sanayi bölgelerinde kitlesel bir sanayi proletaryası oluşuyor ve sermaye olağanüstü bir biçimde yoğunlaşıyor. Gelelim Rusya ya! 1848-49 Devrimleri esnasında Avrupalı prensler kadar Avrupa burjuvazisi de uyanışa geçen proletaryaya karşı yegâne kurtuluşun Rus müdahalesi olduğunu düşünüyordu. Çar, Avrupa gericiliğinin başı ilân edilmişti. Bugünse Çar Gaçina da devrimin bir savaş esiridir, Rusya ise Avrupa daki devrimci faaliyetlerin öncüsüdür. Komünist Manifesto nun amacı, modern burjuva mülkiyetinin kaçınılmaz ve yaklaşmakta olan çözülüşünü duyurmaktı. Oysa Rusya ya baktığımızda, hızla gelişmekte olan kapitalist vurgunculuğun ve yeni yeni gelişmekte olan burjuva mülkiyetinin karşısında toprağın yarısından fazlasının köylülerin ortak mülkiyetinde olduğunu görüyoruz. Şimdi önümüzdeki soru şudur: Her ne kadar büyük ölçüde zayıflatılmışsa da, ilkel bir toprak mülkiyeti biçimi olan Rus obşçina sından, daha ileri bir biçim olan komünist ortak mülkiyete doğrudan bir geçiş mümkün müdür? Yoksa bu yapı da Batı nın tarihsel evrim sürecinde görülen çözülüş aşamasından geçmek zorunda mıdır? 20

Bugün bu soruya verilebilecek tek cevap şudur: Eğer Rus Devrimi, batıdaki proleter devrimin işareti olur da bu iki devrim birbirini tamamlayacak şekilde gelişirse, Rusya daki mevcut ortak toprak mülkiyeti komünist gelişime hizmet edecek bir başlangıç noktası olabilir. Karl Marx & Friedrich Engels 21 Ocak 1882, Londra. Yine bu dönemde Cenevre de Manifest Kommunistyczny başlıklı Lehçe bir basımı yapıldı. Ayrıca, 1885 te Kopenhag daki Socialdemokratisk Bibliothek te Danca bir çevirisi de çıktı. Maalesef bu metnin eksiksiz olduğunu söylemek güç; çevirmene zor geldiğini tahmin edebileceğimiz bazı temel bölümler çıkarılmış ve kimi yerlerinde özensizlikler görülebiliyor. Çeviriye bakıldığında, çevirmenin biraz daha çaba sarf etmiş olması halinde çok daha nitelikli bir eser ortaya koyabileceği görülebildiğinden o özensizlikler daha da sevimsizce göze batıyor. 1886 da Paris te Le Socialiste te yeni bir Fransızca basımı yapıldı; bunun şimdiye dek çıkanlar arasında en iyisi olduğu söylenebilir. Aynı yıl, bu Fransızca çeviriden İspanyolca bir çeviri yapıldı ve Madrid deki El Socialista da çıktı. Sonra da broşür olarak şu isimle tekrar basıldı: Manifesto del Partido Communista por Carlos Marx y F. Engels, Madrid, Administracion de El Socialista, Hernan Cortes 8. İlginç bir olay olarak da şundan bahsedeyim: 1887 de Ermenice çevirisinin elyazması İstanbul daki bir yayınevine sunulmuş. Ne var ki, adamcağız Marx ın ismini taşıyan bir metni basmaya cesaret edemediğinden tercümanın adını yazarınkinin yerine yazmayı önermiş; ama tercüman bunu reddetmiş. 21

Az çok hatalı Amerikan çevirilerinin biri ya da diğeri İngiltere de birçok defa basıldıktan sonra, nihayet 1888 de aslına uygun bir çeviri çıktı. Çevirmeni, dostum Samuel Moore du ve baskıya verilmeden önce bir sefer de birlikte geçtik üzerinden. Başlığı şöyle: Manifesto of the Communist Party, by Karl Marx and Frederick Engels. Authorized English translation, edited and annotated by Frederick Engels, 1888, London, William Reeves, 185 Fleet Street, E.C. Bu basımdaki notlardan kimilerini elinizdeki basıma da ekledim. Manifesto nun kendine has bir tarihi olduğu söylenebilir. İlk çıktığı dönemde bilimsel sosyalizmin (ilk önsözde bahsi geçen çevirilerden de anlaşılacağı üzere) sayıca pek de fazla olmayan öncülerince coşkuyla karşılanmış; ama Parisli işçilerin Haziran 1848 deki yenilgisini takip eden gerici dalga tarafından geri plana itilmiş ve Kasım 1852 de Köln komünistlerinin hüküm giymesi ile birlikte kanunen aforoz edilmişti. Şubat devrimi ile başlayan işçi hareketinin sahneden çekilmesi ile birlikte Manifesto da perde arkasına itilmiş oldu. Avrupalı işçiler egemen sınıflara bir kez daha saldırmak için gerekli gücü topladıklarında, Enternasyonal İşçi Örgütü tarih sahnesindeki yerini aldı. Amacı, Avrupa ve Amerika nın tüm militan proleterlerini dev bir ordu olarak birleştirmekti. Bu yüzden de Manifesto da ortaya konan ilkelerden yola çıkamazdı. Enternasyonal in öyle bir programı olmalıydı ki, bu program İngiliz sendikacılarına, Fransa, Belçika, İtalya ve İspanya daki Proudhonculara ve Almanya daki Lassalle destekçilerine açık kapı bırakmalıydı. Marx Enternasyonal tüzüğünün giriş bölümü olan - bu programı Bakunin ve anarşistlerin bile takdir ettikleri bir ustalıkla kaleme aldı. O, Manifesto daki ilkelerin nihai zaferinin işçi sınıfının geçireceği düşünsel gelişime bağlı olduğunu düşünüyor, ancak birleşik eylemlerin ve tartışmaların kaçınılmaz bir sonucu olabilecek bu gelişime sonsuz güven duyuyordu. Sermayeye karşı verilen mücadelede baş gösteren olay- 22

lar ve iniş çıkışlar - zaferlerden ziyade yenilgiler - bu mücadeleye katılanların kafalarındaki her derde deva reçetelerin geçersizliğini ister istemez ortaya koyacak ve bu insanların işçi sınıfının kurtuluşu için gerekli olan gerçek koşulları daha bütünlüklü bir biçimde kavramalarına olanak tanıyacaktı. Marx haklı çıktı. Enternasyonal 1874 te dağıldığında, işçiler 1864 tekiyle aynı işçiler değillerdi. Latince kökenli diller konuşulan Avrupa ülkelerinde Proudhonculuk, Almanya da ise buraya has Lassallecılık hızla güç kaybediyordu. O zamanın aşırı muhafazakâr İngiliz işçi sendikaları bile adım adım öyle bir noktaya varıyorlardı ki, 1887 de Swanwsea Kongresi nin başkanı şöyle diyebiliyordu: Kıta Sosyalizmi artık bizi korkutmuyor. Ama 1887 senesine gelindiğinde Kıta Sosyalizmi neredeyse tamamıyla Manifesto da ortaya konan teoriden ibaretti. Bu yüzden, Manifesto nun tarihi, modern işçi sınıfının 1848 den günümüze olan tarihini bir ölçüde yansıtmaktadır. Şüphesiz, bu metin şu anda sosyalist yazının en yaygın, en enternasyonal ürünüdür, Sibirya dan California ya milyonlarca emekçinin benimsediği ortak programdır. Ne var ki, yazıldığı dönemde, bu metne Sosyalist Manifesto ismini koyamazdık. 1847 senesinde sosyalist denildiğinde akla iki tür insan geliyordu. Bir yanda İngiltere deki Owenciler ve Fransa daki Fourierciler gibi çeşitli ütopyacı sistemlerin destekçileri vardı. Bunlar o tarihte basit tarikatlara dönüşmüşlerdi ve son nefeslerini veriyorlardı. Öte yandaysa sermayeye ve kâra zerre dokunmaksızın, her türden toplumsal sorunu üstünkörü yöntemlerle onarma iddiasını taşıyan bin bir çeşit toplumsal düzenbaz bulunuyordu. Her iki durumda da bunlar, işçi sınıfı hareketinin dışında bulunan ve destek için daha ziyade okumuş sınıflara yüzünü dönen insanlardı. İşçi sınıfının, salt siyasi alt-üst oluşların yetersiz olduğunu düşünen ve toplumun baştan aşağı dönüştürülmesini talep eden kesimleri ise o zamanlar kendilerine komünist diyorlardı. Bahsi geçen, kaba, yontulmamış ve salt içgüdülere dayalı bir komünizmdi; ama iki tür 23

ütopyacı komünizmi var edecek kadar kuvvetliydi: Fransa da Cabet nin İkaryacı komünistlerini ve Almanya nın Weitlingcilerini. Yani, 1847 de sosyalizm bir burjuva hareketi iken, komünizm bir işçi sınıfı hareketi idi. Sosyalizm, en azından Kıta Avrupası nda nispeten saygın bir dünya görüşüydü, komünizmse bunun tam tersi. Biz başından beridir işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olmak zorundadır [bkz: Enternasyonal in Genel Kuralları] anlayışında karar kılmış olduğumuzdan, benimsememiz gereken isim açıktı. Dahası, biz o zamandan beri bu ismi reddetmeyi bir kez olsun düşünmüş değiliz. Bütün ülkelerin işçileri, birleşin! Bu sözleri bundan 42 sene önce, proletaryanın kendi talepleri ile ileri çıktığı ilk Paris Devrimi nin arifesinde tüm dünyaya duyurduğumuzda pek az yerden yanıt gelmişti. Oysa 28 Eylül 1864 te, Batı Avrupa daki çoğu ülkenin proleterleri, şanlı anısı belleklerden asla silinmeyecek olan Enternasyonal İşçi Örgütü nün çatısı altında bir araya gelmişlerdir. Enternasyonal in ömrünün dokuz seneyle sınırlı kalmış olduğu doğrudur; ama bütün ülkelerin proleterleri arasında yarattığı ebedi birliğin hâlâ canlı olduğuna ve her zaman olduğundan daha güçlü bir şekilde yaşadığına bugünden daha iyi bir kanıt yoktur. Çünkü bugün, ben bu satırları kaleme alırken, Avrupa ve Amerika proletaryası ilk kez tek bir ordu olarak, tek bir bayrak altında, tek bir dolaysız amaç ilkin Enternasyonal in 1866 Cenevre Kongresi nde ve daha sonra 1889 Paris İşçi Kongresi nde ilân edilen standart 8 saatlik işgününün yasal olarak uygulamaya geçirilmesi için seferber olan savaşçı birliklerini gözden geçiriyor. Bugünkü görkemli gösteri bütün ülkelerin kapitalistlerine ve toprak sahiplerine, bütün ülkelerin proleterlerinin gerçekten de birlik halinde olduğunu gösterecektir. Friedrich Engels 1 Mayıs 1890, Londra. 24

1892 Tarihli Lehçe Basımına Önsöz Manifesto nun yeni bir Lehçe basımına gereksinim duyulması çeşitli yönleriyle düşündürücü bir durumdur. Öncelikle, son zamanlarda Manifesto nun Avrupa kıtasındaki büyük sanayinin gelişiminin bir tür göstergesi haline gelmiş olması dikkat çekicidir. Bir ülkedeki büyük sanayi geliştiği ölçüde, o ülkedeki işçilerin, işçi sınıfı olarak mülk sahibi sınıflar karşısındaki konumlarına dair aydınlanma özlemleri, dolayısıyla da Manifesto ya gösterdikleri talep, artmaktadır. Yani, bir ülkenin lisanında basılan ve dolaşıma sokulan Manifesto nüshalarının sayısı aracılığıyla o ülkedeki işçi hareketinin durumu kadar, ülkedeki büyük sanayinin gelişmişlik seviyesi de oldukça isabetli bir şekilde ölçülebilir. Buna uygun olarak, Manifesto nun yeni bir Lehçe basımı Polonya da sanayinin kesin bir ilerleme sergilediğini göstermektedir. Bundan on yıl önceki basımından bu yana böylesi bir ilerlemenin gerçekleşmiş olduğundan da şüphe duyulamaz. Rus Polonyası -Kongre Polonyası- Rus İmparatorluğu nun büyük sanayi bölgesi halini almıştır. Rus büyük sanayisi çeşitli yerlere bir kısmı Finlandiya Körfezi nin çevresine, bir diğer kısmı merkeze (Moskova ve Vladimir e), üçüncü bir kısmı Karadeniz ile Azak Denizi nin sahillerine, daha başka kısımları ise başka yerlere- dağılmışken, Polonya sanayisi nispeten ufak bir bölgede yoğunlaşmıştır ve bu yoğunluktan doğan avantajların ve dezavantajların etkisindedir. Rakip Rus üreticiler, Polonya yı Ruslaştırma özlemlerine rağmen, Polonya ya karşı koruyucu gümrüklerin uygulanmasını talep ederken bu üstünlüklerin 25

bilincinde olduklarını göstermişlerdir. Dezavantjlar ise - Polonyalı üreticiler ve Rus devleti açısından Polonyalı işçiler arasında hızla yayılan sosyalist fikirlerde ve Manifesto ya artan ilgide vücut bulmaktadır. Ama Polonya sanayisinin Rusya nınkini geride bırakan bu hızlı gelişimi, Polonya halkının bitmek bilmez yaşam gücünün yeni bir kanıtı, yaklaşmakta olan ulusal kurtuluşunun yeni bir teminatıdır. Bağımsız ve güçlü bir Polonya nın bir kez daha kurulması sadece Polonyalıları değil, hepimizi ilgilendiren bir meseledir. Avrupalı uluslar arasında samimi bir işbirliği, ancak bu ulusların her birinin kendi yurdunda özerk olması ile mümkündür. Proletaryanın bayrağı altında gelişen; ama proleter savaşçıların burjuvazinin işini tamamlamalarından öteye gidemeyen 1848 Devrimleri vasiyet infaz memurları Louis Bonaparte ve Bismarck aracılığıyla İtalya nın, Almanya nın ve Macaristan ın bağımsızlıklarını güvence altına almışlarsa da, 1792 den bu yana devrim uğruna bu üç ülkeden çok daha fazlasını yapmış olan Polonya, 1863 te kendisinin on misli kuvvetteki Rusya ya yenik düştüğünde tek başına bırakılmıştı. Soyluluk, Polonya nın bağımsızlığını ne muhafaza edebildi, ne de kazanabildi; bugün, burjuvazi açısından da bu bağımsızlık, en hafif ifade ile önemsizdir. Yine de, Polonya nın bağımsızlığı Avrupalı ulusların uyum içerisindeki bir işbirliği açısından zorunludur. Bu, ancak Polonya proletaryası tarafından kazanılabilir ve sadece onun ellerinde güvencededir. Çünkü Polonyalı işçiler kadar, Avrupa nın geri kalan tüm işçileri de Polonya nın bağımsızlığına ihtiyaç duymaktadır. Friedrich Engels 10 Şubat 1892, Londra. 26

1893 Tarihli İtalyanca Basımına Önsöz Komünist Parti Manifestosu nun yayımlanış tarihinin Milano ve Berlin deki devrimlerin başlangıç tarihi olan 18 Mart 1848 e denk düşmüş olduğu söylenebilir. Bu tarih, biri Avrupa nın, öbürü ise Akdeniz in ortasında bulunan, o zamana dek bölünmüşlüğün ve iç karışıklıkların bir sonucu olarak zayıf düşmüş ve bu yüzden de yabancı boyunduruğu altına girmiş iki ulusun silahlı başkaldırı tarihidir. İtalya, Avusturya İmparatoruna bağlıydı; Almanya ise daha dolaylı yine de etkili- bir biçimde tüm Rus topraklarının çarının boyunduruğu altındaydı. 18 Mart 1848 deki olayların sonucu olarak İtalya ve Almanya bu gurur kırıcı vaziyetten kurtulmuşlardır. Bu iki büyük ulus 1848 den 1871 e kendilerini bir kez daha toparlayıp bir şekil doğrulmuşlarsa bu, Marx ın dediği üzere, 1848 Devrimi ni bastıranların kendi isteklerine rağmen devrimin vasiyet hükümlerinin infazcıları olmak zorunda kalmış olmalarından ötürüdür. Bu devrim, her yerde işçi sınıfının eseriydi: barikatları kuran da, devrimin bedelini canıyla ödeyen de işçi sınıfıydı. Hükümeti devirirken burjuva sistemini de alaşağı etmeye kesinlikle kararlı olanlarsa sadece Paris işçileriydi. Onlar, kendi sınıfları ile burjuvazi arasındaki uzlaşmaz çelişkinin bilincindeydiler; ama ülkedeki iktisadi ilerleme ve Fransız işçi yığınlarının düşünsel gelişimi ülkede toplumun yeniden yapılandırılmasının mümkün olacağı seviyeye henüz ulaşmamıştı. Bu yüzden, son tahlilde, devrimin meyvelerini kapitalistler sınıfının topladığını söyleyebiliriz. Diğer ülkelerde - İtalya, Almanya ve Avusturya da ise işçiler, sürecin başından beri, burjuvaziyi iktidara getirmekten başka bir şey 27

yapmadılar. Gelgelelim, hangi ülkede olursa olsun, ulusal bağımsızlık olmaksızın burjuva iktidarı olamaz. Bu sebeple 1848 Devrimi, o ana dek birlik ve bağımsızlıktan yoksun olan ülkelere İtalya, Almanya, Macaristan birlik ve bağımsızlık getirmek zorundaydı. Şimdi sıra Polonya da. Böylelikle, 1848 Devrimi sosyalist bir devrim olmamasına rağmen sosyalist devrimin yolunu açmış, zeminini hazırlamıştır. Burjuvazi son kırk beş yılda tüm ülkelerde büyük sanayiye ivme katarak kitlesel, yoğunlaşmış ve güçlü bir proletaryayı yaratmış; böylece de, Manifesto nun ifadesini kullanacak olursak, kendi mezar kazıcılarını yaratmıştır. Bütün ulusların birliği ve bağımsızlığı sağlanmaksızın ne proletaryanın uluslararası birliği, ne de bu ulusların ortak hedeflere yönelik barışçıl ve akla uygun işbirliği sağlanabilir. 1848 öncesinde mevcut olmuş olan siyasi koşullarda İtalyan, Macar, Alman, Polonyalı ve Rus işçilerin birleşik, uluslararası eylemlere giriştiklerini bir düşünsenize! O halde, 1848 de verilen mücadele boşuna verilmediği gibi, bizi o devrimci dönemden ayıran kırk beş sene de boşa geçmemiştir. Meyveleri olgunlaşmaktadır. Dilerim, Manifesto nun orijinal metninin yayımlanmasının uluslararası devrimi müjdeleyişi gibi, bu çevirinin yayımlanması da İtalyan proletaryasının zaferini müjdeler. Manifesto kapitalizmin geçmişte oynadığı devrimci rolün hakkını tamamıyla vermektedir. İlk kapitalist ulus İtalya ydı. Feodal ortaçağın sona erdiği, modern kapitalist çağın başladığı döneme dev gibi bir figür damgasını vurmuştu: Bir İtalyan dı bu, ortaçağın son, modern çağınsa ilk şairi olan Dante ydi. Bugün, tıpkı 1300 de olduğu gibi, yeni bir tarihsel döneme yaklaşmaktayız. İtalya bizlere, yeni çağın, proletaryanın çağının doğuşuna damgasını vuracak yeni bir Dante verecek midir? Friedrich Engels 1 Şubat 1892, Londra. 28