B BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK KORUMA YILLIK DURUM RAPORU (2014) MART 2015 Sayfa 1
GİRİŞ Kanada Madenciler Birliği nin bir üyesi olarak Sürdürülebilir Madenciliğe Doğru inisiyatifini benimseyen Çayeli Bakır İşletmeleri, sondaj faaliyetleri dahil olmak üzere tüm madencilik süreçleri boyunca biyolojik çeşitliliğin korunmasını taahhüt etmektedir. Bu taahhüt doğrultusuda, proje sahasındaki flora, fauna ve hidrobiyolojik yapıyı meydana getiren türleri, koruma statülerini ve bu türlerin karşı karşıya bulundukları riskler ile alınması gereken koruma önlemlerini belirleyebilmek amacıyla 2011 yılı içerisinde Hacettepe Üniversitesi uzmanları tarafından sahamızda bir çalışma gerçekleştirilmiş ve Biyolojik Çeşitlilik Koruma Raporu hazırlanmıştır. 2013 ve 2014 yıllarında ise sondaj sahaları faaliyete başlamadan önce değerlendirilmiştir. Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Öğretim Görevlileri; Prof. Dr. Levent TURAN (Fauna), Prof. Dr. Nuray AKBULUT (Hidrobiyoloji) ve Uzman Haşim ALTINÖZLÜ (Flora) tarafından yapılan arazi çalışmalarında elde edilen genel gözlemler aşağıda özetlenmektedir. Mevcut yönetim sisteminin ve izleme çalışmalarının devam ettirilmesi durumunda, faaliyet alanı ve çevresindeki sucul sistemlerin, olası akut ve kronik etkilere maruz kalması engellenecek ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir işletme örneği olmaya devam edecektir. Görünür su kalitesi ve sediment değerleri oldukça temiz ve normal değerler içerisinde bulunmuştur. Genel olarak yapılan değerlendirmelerde, Büyükdere nin kaliteli ve bozulmamış bir alan olduğu sonucu çıkmaktadır. Tesisin kurulum aşamasında, doğal alanlara yapılan müdahele minimum düzeyde tutulmuş ve peyzaj düzenlemesinde doğal türlerin seçilmesine özen gösterilmiştir. Sayfa 1
A. FLORA DEĞERLENDİRMESİ Çayeli Bakır İşletmeleri sahasında hakim olan floral yapıyı tespit etmek amacıyla açık alan çalışmaları sırasında bitki örnekleri toplanmıştır. Toplanan bitki örnekleri herbaryum tekniğine uygun olarak kurutulmuş, daha sonra teşhis edilmesi aşamasında "Flora of Turkey And East Aegean Islands" adlı kaynaktan yararlanılmıştır. Bitkilerin Türkçe adlarının belirlenmesinde Şinasi Akalın tarafından hazırlanmış olan "Büyük Bitkiler Kılavuzu" ve Prof. Dr. Turhan Baytop tarafından hazırlanmış olan "Türkçe Bitki adları" adlı kaynaklardan faydalanılmıştır. Bitkilerin tehlike kategorileri IUCN komisyonunun tespit ettiği kriterlere göre hazırlanmış ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği tarafından yayınlanmış olan Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı" adlı kaynaktan faydalanılmıştır. Bitki türlerinin tehlike kategorilerinin tesbitinde kullanılan uluslararası kısaltmalar ve açıklamalar şu şekildedir: EX: tükenmiş; LC: az tehdit altında; EW: doğada tükenmiş; CR: çok tehlike altında; EN: tehlike altında; NT: tehlike altına girmeye aday; VU: Zarar görebilir; DD: Veri yetersiz; NE: Değerlendirilemeyen. Arazi çalışmaları sırasında toplanan bitkilerin teşhisi sonucu; 55 familyaya ait 107 cins, 119 tür, 7 alttür ve 1 varyete tespit edilmiştir. Çalışma alanından tespit edilen bitki türlerinin tamamı LC (az tehdit altında) kategorisindedir. Proje sahasında çok sınırlı alanlarda endemik Heracleum platytaenium Boiss. (kral tacı) ve Bern Sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. Coum (siklamen) bitki türleri tespit edilmiştir. Heracleum platytaenium Boiss; Zonguldak, Kastamonu, Amasya, Ankara, Balıkesir, Bursa, Giresun, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Rize ve Trabzon da yayılış gösterir. Çiçeklenme dönemi, 5-7 nci aylar arasıdır. Habitat olarak karışık ormanlar, kayalık yamaçlar, dere kenarları ve kıyıları tercih eder. Meyvelerin olgunlaşma dönemi, 7-8 nci aylar arasıdır. Bu tür için sahada Ex-situ Koruma Yöntemi uygulanmıştır. Bitkinin tohumları kapanış döneminde tekrar dikilmek üzere Tohum ve Gen Kaynakları Araştırma Merkezi nde kütük kaydı yapılarak muhafaza altına alınmıştır. Heracleum platytaenium Boiss (Kral Tacı) Sayfa 2
Cyclamen coum Miller var. Coum; Amasya, Antalya, Artvin, Bolu, Bursa, Çorum, Hatay, İstanbul, Kastamonu, Muğla, Ordu ve Trabzon da yayılış gösterir. Habitat olarak; 0-2135 metreler arasında, Pinus brutia, Abies ve Quercus-Fagus ormanı ve kayalık tepelerdeki çalılık alanları tercih eder. Proje sahasında bulunduğu bölgeler uyarıcı tabelalar ile işaretlenmiştir. Bu alanlarda çevre bölümünün onayı olmadan herhangi bir faaliyete izin verilmemektedir. Faaliyetin yapılması zorunlu ise bitki tuberlerinin (soğanlarının) benzer habitatlara taşınması gerekmektedir. Cyclamen coum Miller var. Coum (Sıklamen) 3 Mart 1978 de Washington da imzalanan CITES (nesli tehlikede olan hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin sözleşme) gereği koruma altına alınan ve ticareti yasaklanan bitki türlerinin hiçbirisi proje sahasında bulunmamaktadır. Çayeli Bakır İşletmeleri, faaliyet sahası ve bu alana yakın herhangi bir milli park, tabiatı koruma alanı ya da statülü bir alan yoktur. Çayeli Bakır İşletmeleri nin maden kapanış aşmasında, proje sahasının doğal haline getirilmesi sırasında bölgeye uygun, adaptasyonu kolay ağaç ve çalı türleri seçilecektir. Ön değerlendirme sonucunda aşağıdaki türlerin dikimleri önerilmekle birlikte nihai karar deneme çalışmaları ışığında verilecektir. Picea orientalis (L.) Link (Ladin), Acer trautvetteri Medw. (Akça ağaç), Hedera helix L. (Orman sarmaşığı), Hedera colchica (C.Koch) C. Koch (Duvar sarmaşığı), Corylus avellana L. var. avellana (Fındık), Robinia pseudo-acacia L. (Yalancı akasya) ve Tilia rubra DC. (Ihlamur). Maden kapama planı kapsamında görsel iyileştirme sağlamak amacıyla güney pasa sahasında eğimlendirme ve hydroseeding yöntemi kullanılarak rehabilitasyon çalışmaları tamamlanmış, başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Uygulama aşamalarının fotoğrafları aşağıda gösterilmiştir. Sülfürlü nitelik taşıyan kuzey pasa sahasının rehabilitasyon çalışmaları ise 2015 yılı için planlanmaktadır. Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası ve çevresinde yapılacak sondaj çalışmaları, tesis genişletmeleri yada inşaat çalışmalarında, faaliyete başlamadan önce alanın biyolojik envanterinin tespit edilmesi çalışmaları yapılacaktır. Bu doğrultuda, farklı bölgelerdeki sondaj sahalarında faaliyet başlamadan önce gerekli çalışmalar tamamlanmış, risk altında herhangi bir tür tespit edilmemiştir. Sayfa 3
Rehabilitasyon ÖNCESİ Eğimlendirme Çalışmaları Çimlenme Evresi Rehabilitasyon SONRASI Sayfa 4
B. FAUNA DEĞERLENDİRMESİ Fauna çalışmaları kapsamında karasal omurgalı faunasını meydana getiren ikiyaşamlılar (Amphibia), sürüngenler (Reptilia), kuşlar (Aves) ve memeli hayvanlar (Mammalia) sınıflarına bağlı türlerle ilgili özellikle koruma statülerine yönelik olarak gözlem, inceleme ve değerlendirmeler yapılmıştır. Bu süreçte ulusal ve uluslararası ölçekte kullanılan aşağıdaki sözleşmelerden ve kaynaklardan istifade edilmiştir. Bern Sözleşmesi (fauna bileşenleri için kullanılan EK-II ve EK-III kategorileri), Uluslararası Doğayı ve Doğal Habitatları Koruma Birliği (IUCN; International Union for Conservation of Nature and Natural Habitats) tarafından hazırlanan ve sürekli olarak güncellenen Avrupa Kırmızı Listesi (ERL; European Red List), Merkez Av Komisyonu (MAK) koruma listeleri, Türkiye de kaydedilmiş olan kuş türleri için hazırlanmış olan, 2008 tarihli Türkiye Kuşları Kırmızı Listesi (Red Data Book for Turkish Birds). Saha çalışmaları ve diğer çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda işletme alanı ve yakın bölgede kısa yada uzun süreli olarak yaşadığı tespit edilen yabanıl formların statüleri de değerlendirilmiştir. Statü değerlendirmesinde türlerin bulundukları kesimlerdeki konumları, bir yıllık takvimin tamamı göz önünde bulundurulmaktadır. Eğer bir tür tüm yıl boyunca bir kesimde görülüyorsa Yerli ; sadece kış döneminde görülebiliyorsa Kış Ziyaretçisi ; eğer ilkbahar mevsimi başında bu kesimlere geliyor ve bu kesimlerde çoğaldıktan sonra yaz sonunda veya sonbahar mevsiminde geldikleri bölgeye geri dönüyorlarsa Yaz Ziyaretçisi ; belli bir kesimden geçerken beslenme, dinlenme veya geceleme gibi amaçlarla, kısa süreli olarak molalar veriyorsa Transit ve son olarak da düzensiz aralıklarla belli bir kesimi ziyaret eden türler ise Vagrant yani başıboş ya da gezgin türler olarak tanımlanırlar. Sözkonusu çalışma kapsamında işletme sınırları içerisinde tüm yıl boyunca bulunabilen veya geçici süreler için bu kesimleri ziyaret eden ikiyaşamlılar, sürüngen, kuş ve memeli hayvan türleri belirlenmiştir. İkiyaşamlılar (kurbağalar) İkiyaşamlı türleri üremek amacıyla suya bağımlı olan türlerdir. Bazı türleri tüm yaşamları boyunca sucul ortamları tercih ederken bazı türleri ise sadece üreme dönemlerinde su ortamına giderek yumurtalarını bırakırlar. Yumurtadan çıkan yavrular erginleştikten sonra yeniden karasal ortamlara dönmektedirler. Su ortamları yapay veya doğal olabilir. Kurbağa Bireyleri Sayfa 5
İşletme sahasında doğal ortamların en önemlisi, geniş bir yatakta akan ve nispeten bol su taşıyan Büyükdere dir. İkiyaşamlı türleri genellikle akarsu sınırındaki sığ ve suyun yavaş aktığı kesimler ile akarsu kıyısında bazı kesimlerde şekillenmiş olan gölcükleri tercih etmektedirler. Büyükdere ye yan kol olan ve ıslahı yapılmış Madendere ise yapay ortamı ile hızlı bir akış oluşturmaktadır. Ayrıca kanal yatağı içerisinde tutunmaya uygun herhangi bir ortam veya yapı olmaması nedeniyle söz konusu ortam ikiyaşamlı türleri açısından uygun bir yaşam alanı olmaktan oldukça uzaktır. Büyükdere Madendere Sürüngen Türleri (Reptilia) İşletme sahası sınırları içerisinde yaşayan sürüngen türleri ve sürüngen türleri tarafından tercih edilen habitatlara yönelik olarak gerçekleştirilen saha çalışmalarında 3 sürüngen türü belirlenmiştir. Bunlar; Artvin kertenkelesi (Darevskia rudis), Hemşin kertenkelesi (Dareskia armeniaca) ve Yılanımsı kertenkele (Anguis fragilis) dir. Artvin Kertenkelesi Yılanımsı Kertenkele Sayfa 6
Kuş Türleri (Aves) İşletme sahası sınırları içerisinde biyolojik çeşitlilik bileşenlerine yönelik olarak gerçekleştirilen gözlem ve incelemelerde tespit edilen tür sayıları açısından en zengin grup kuş türleridir. Saha gözlemlerinde tespit edilen 21 kuş türünün büyük bir kısmı yerli türlerdir. Yani yıl boyunca bu kesimlerde bulunan, üremesini bile bu kesimlerde gerçekleştiren türlerdir. Memeli Hayvanlar (Mammalia) İşletme sahasındaki yoğun faaliyetler karşısında kendilerini korumak amacıyla yaşam alanlarını insanların yaşam alanları ile çakıştırmaktan kaçındığından dolayı memeli hayvan türü sayısı oldukça sınırlı kalmıştır. Tespit edilen türlerin büyük bir kısmı işletme sahasını çevreleyen doğal alanların sakinlerinden olup değişik amaçlarla işletme sahasına gelen ve kısa süreler sonra bu kesimleri terk eden formlardır. İşletme sahası içerisinde tespit edilmiş olan memeli hayvan türleri arasında böcekçiller 1 tür, kemirgenler 2 tür, yarasalar 1 tür ve çifttoynaklılar da 1 tür ile temsil edilmektedirler. Bölgede tespit edilmiş olan sincapın işletme sahasını besin temin etmek amacıyla sıklıkla ziyaret ettiği tespit edilmiştir. Karabaşlı Ötleğen Sincap İşletme sahası sınırları içerisinde gerçekleştirilecek faaliyetlerde faunanın korunmasına yönelik hususlar aşağıda verilmektedir. 1. İşletme sahasınındaki su birikintileri İşletme sahasında eğimli kanallar, boş kaplar ve brandalar üzerindeki su birikintilerinin ikiyaşamlılar tarafından yumurta bırakma alanları olarak tercih edildiği tespit edilmiştir. Bu kesimlere yumurtaların bırakılması sonrasında herhangi bir müdahalede bulunulmasa dahi suların buharlaşması çok sayıda ikiyaşamlı bireyinin erginleşemeden ölmesi anlamına gelmektedir. Yapay su birikintileri Sayfa 7
Söz konusu riskler kurbağalar haricinde semenderler için de söz konusudur. Bu tip kayıpların önüne geçilebilmesi amacıyla söz konusu kapların ters kapatılması, borular üzerindeki örtülerin gergin bir şekilde örtülmesi ya da hiç kullanılmaması gerekmektedir. Yapay ortamlara bırakıldığı tespit edilen yumurtalar güvenli ortamlara taşınarak yavru bireyler çıkana kadar takip edilmektedir. 2. Islah edilmiş Madendere Bölgeye gelmesi olası yaban hayatı bileşenlerinin bir kısmının Madendere kanalının farklı yüksekliklerdeki açık kenarlarından kanala düşebilme riski tespit edilmiş ve gerekli önlemler adreslenmiştir. 3. İstiflenmiş borular İşletme sahasının bazı kesimlerde istiflenmiş boru yığınlarının açık uçları nedeniyle kuşlar, sürüngenler ve küçük vücutlu memeli hayvanlar, hatta kelebekler gibi narin ve nadir formlar başta olmak üzere birçok yabanıl form için saklanma, dinlenme, geceleme hatta üreme ortamları olarak kullanılabilme olasılığı bulunmaktadır. Bu riskin ortadan kaldırılabilmesi için uzun süreli istiflemelerden kaçınılmalı ya da istiflenen boruların uçları fiziki engeller ile kapatılmalıdır. 4. Doğal ortamlara terk edilmiş plastik örtüler İşletme sahasında doğal ortamlara terkedilen branda benzeri plastik örtülerin yabanıl form açısından barınma alanı olarak tercih edilebilme riski söz konusudur. İçlerine giren küçük gövdeli yaban hayvanlarının bu örtülere yapılabilecek en küçük müdahalelerde bile zarar görebilme ihtimali bulunmaktadır. Varsa örtülerin dikkatli bir şekilde kaldırılarak atık depolama alanlarına götürülmesi gerekmektedir. 5. Pasa sahaları Madencilik faaliyetleri sonucunda oluşan pasa sahaları tabiatı itibariyle besin açısından çok zengin değildir. Bu bölgelerin iyileştirilmesi amacıyla Güney pasa sahası eğimlendirilerek hydroseeding yöntemi kullanılarak yeşillendirilmiş ve yüksek başarı elde edilmiştir. 6. Madencilik faaliyetleri nedenli toz emisyonları Madencilik faaliyetleri neticesinde toz oluşma ihtimali vardır. Toz emisyonları, bitkilerin yaprak ve gövdelerinde birikerek solunum ve terleme engellemekte, böylece bitkilerin sararmasına ve ölmesine neden olabilmektedir. Benzer şekilde lokal fauna bileşenlerini de çeşitli şekillerde olumsuz etkileyebilmektedir. Diğer taraftan, işletme sahasının Türkiye nin en yağışlı bölgesinde olması toz emisyonu kontrolünde büyük avantaj sağlamaktadır. Bununla birlikte, tozun kaynağında azaltılmasına yönelik çalışmaların etkin bir şekilde devam etmesi önem taşımaktadır. 7. Asit Kaya Drenajı (AKD) İşletme sahası içerisinde bazı kesimlerde gerek doğal formasyondan kaynaklanan, gerekse de bazı kesimlere depolanan malzemeden kaynaklanan AKD gözlenmiştir. Bu drenajın meydana gelmesinde bölgedeki yağış koşulları büyük ölçülerde etkili olmaktadır. Yüzey suları yönetimi kapsamında yağmur suları kanallarla toplama havuzlarına yönlendirilmekte, şirketin beyan ettiği Sıfır Deşarj Politikası ile uyumlu olarak alıcı su ortamlarına deşarjına izin verilmemektedir. AKD üretiminin yoğun olarak görüldüğü sülfürlü pasa sahasının yeşillendirilmesi çalışmalarının 2015 yılı içerisinde yapılması planlanmaktadır. Sözkonusu pasa sahası maden kapama döneminde yeraltına taşınacaktır. Sayfa 8
Korunan türlerle ilgili olarak alınması gereken yasal önlemler İşletme sahası içerisinde ve yakın bölgelerde yaşadığı kaydedilmiş, bu nedenle de işletme sahasına girip çıkabilmeleri olasılık dahilinde olan fauna bileşenleri arasında Avrupa Kırmızı Listesi nde yer alan birçok tür söz konusudur. Bu türlerin tamamına yakını LC (Least Concern) diğer bir deyişle En Düşük Derecede Tehdit Altında kategorisinde yer alan türlerdir. Bu türlerle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalar hemen hemen Bern Sözleşmesi ve MAK kararlarında vurgulanan noktalara benzerlik göstermektedir. Yani bu kategoriye giren türlerle ilgili olarak yukarıda vurgulananlar dışında farklı bir uygulamaya gereksinim bulunmamaktadır. C. HİDROBİYOLOJİ DEĞERLENDİRMESİ Sulak alanlar, sahip oldukları özellikleri ve içerlerinde barındırdıkları canlı türlerinin zenginliği yönünden ekolojik açıdan büyük bir öneme sahiptirler. Faunistik, floristik, ekolojik ve ekonomik yönden çok önemli olan bu alanlar, tropikal ormanlardan sonra yeryüzündeki organik madde ve oksijen üretiminin en yüksek olduğu yerlerdir. Ayrıca bu bölgeler yeraltı sularını da içeren bir depo işlevi gördüğünden, sulama ve içme suyu sağlama açısından da ayrı bir önem taşırlar. Göl ve nehir ekosistemlerinde enerji çevriminin, başka bir ifade ile besin zincirinin ilk halkasını fitoplanktonik organizmalar, ikinci halkasını ise zooplanktonik organizmalar oluşturmaktadır. Böylece bir göl ekosisteminde fitoplanktonik organizmalardan sonra en önemli enerji çevrim halkasını ve besin kaynağını zooplanktonik organizmalar ve balıklar oluşturmaktadır. Rize ili, Çayeli ilçesi sınırlarında bulunan Büyükdere üzerindeki iki örnekleme noktasından; bentik organizmalar, fitoplankton, zooplankton ve balık türleri araştırılmıştır. Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş. nin akış yukarısında ve akış aşağısında olmak üzere iki ayrı yerden ve iki ayrı dönemde örneklemeler yapılmıştır. Fitoplankton ve Zooplankton örneklemesi Electroshock yöntemiyle balık örneklemesi Çalışmada genel olarak teşhisi yapılan ve literatür bilgileri ile desteklenen tatlısu alg türleri, zooplanktonlar, bentik organizmalar ile balıkların hepsi kozmopolit olup ülkemizin ve bölgenin bir çok yerinde geniş yayılışa sahip türleri ihtiva etmektedir. Bununla birlikte nesli tehlike altında olan bir türe de rastlanmamıştır. Sayfa 9
Büyükdere havzasında gerçekleştirilen balık avlama birçok tür için üreme dönemlerinde alabalıklar için ise tüm yıl boyunca yasaktır. Ancak yine de bu yasak dönemlerinde dahi kaçak avlama yapıldığı gözlenmiştir. Balıkçılık faaliyetleri yoğun olmamakla birlikte, avlanma yapanlar serpme ve olta balıkçılığı yapmaktadır. Squalius cephalus Capoeta tinca Barbus tauricus Onhcorynchus mykiss Alburnoides bipunctatus Ponticola kessleri Sayfa 10
Genel olarak yapılan değerlendirmelerde, Büyükdere nin kaliteli ve bozulmamış bir alan olduğu sonucu çıkmaktadır. Proje bölgesinde örneklemeleri ve incelemeleri yapılan türlerin genel değerlendirmeleri yapıldığında temiz su özelliğine sahip türlerin ön plana çıkmış oldukları görülmektedir. Çayeli Bakır işletmeleri nin çevresel yönetim planlamaları açısından iyi bir yönetim modeli sergilediği gözlemlenmiştir. İşletmenin gerek karasal gerekse de sucul ekosistem açısından her türlü eylem ve yönetim planlarına sahip olduğu, çevresel bozulmalara karşı çok hassas bir yönetim sistemini sürdürülebilir bir yaklaşım ile uyguladığı tespit edilmiştir. İşletme tarafından sucul ekosisteme herhangi bir deşarjın ve müdahalenin yapılmamış olması çevre yönetimi açısından önemli bir değerdir. Mevcut yönetim sisteminin ve izleme çalışmalarının devam ettirilmesi durumunda, faaliyet alanı ve çevresindeki sucul sistemlerin, olası akut ve kronik etkilere maruz kalması engellenecek ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir işletme örneği olmaya devam edecektir. Sayfa 11