Türkiye nin ilk ve tek bilişim ve hukuk dergisinin 2008/3 (8.sayı) sayısıyla tekrar karşınızdayız.



Benzer belgeler
YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

İNTERNET ALAN ADLARINDA UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM SİSTEMİ

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

DTÜ BİLGİ İŞLEM DAİRE

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

SESSİZ KALMA SURETİYLE HAKKIN KAYBI İLKESİ & MARKANIN TANINMIŞLIK DÜZEYİNİN TESPİTİ & MARKAYI KULLANMA ZORUNLULUĞU

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

KİTLE İLETİŞİM HUKUKU

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

T.C. İSTANBUL 1. SULH CEZA HÂKİMLİĞİD. İş. No : 2015/3101 D.İş T.C. İSTANBUL 1. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO: 2015/3101 D.

Alan Adı / Domain Kayıt Tescil Sözleşmesi. etmek, yenilemek, transfer etmek veya toplu transfer etmek veya sözleşme konusu diğer

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

FASIL 7 FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

ELEKTRONİK TİCARETTE HİZMET SAĞLAYICI VE ARACI HİZMET SAĞLAYICILAR HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI:

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARI PAYLAŞIM YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı HATA BİLDİRİM FORMU (Usulsüzlük, Yolsuzluk, Etik Kural İhlali)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

Endüstriyel Tasarım Tescilinde Yenilik ve Ayırt Edici Nitelik Değerlendirmesi. İç Mimarlık Ve Çevre Tasarımı Bölümü, Beytepe Kampusu Ankara,

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 İÇİNDEKİLER 9 KISALTMALAR CETVELİ 19 GİRİŞ 23 BİRİNCİ BÖLÜM DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ VE AYRILMASI HAKKINDA GENEL BİLGİLER 1.

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

d) Hakem Heyeti: Türkiye Bankalar Birliği Müşteri Şikayetleri Hakem Heyetini, e) Kanun: 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununu,

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no /04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

ALTINCI BÖLÜM BİLGİ İŞLEM MÜDÜRLÜĞÜ NÜN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

CMK Asistan Atama Sistemi Kullanım Kılavuzu (AVUKAT)

Dr. Ayşe KÖME AKPULAT İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı İŞ MAHKEMELERİNDE YARGILAMANIN ÖZELLİKLERİ

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

DİKEY INTERNATIONAL Law & Consultancy ULUSLARARASI TAHKİM KURUMUNUN YİD SÖZLEŞMELERİNDE UYGULANABİLİRLİĞİ

GİZLİLİK SÖZLEŞMESİ. Lütfen Gizlilik Sözleşmesi ni dikkatlice okuyunuz.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Ve Cezai Prosedür

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

YURTDIŞI İNŞAAT HİZMETLERİ SEKTÖRÜ İÇİN ULUSLARARASI TAHKİM REHBERİ

HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARABULUCULUK DAİRE BAŞKANLIĞI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU

Adli Yadım Bürosu ADLİ YARDIM BÜROSU

Hürriyet Mah. Taşocağı Cad. No: 72/3 Kağıthane İstanbul GSM:

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık

İdari Yargının Geleceği

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ERHUN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru numaraları: 4818/03 ve 53842/07) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

ELEKTRONİK TEBLİGAT UYGULAMA REHBERİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ MEHMET ÖZEL ve diğerleri - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 50913/99) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ekler: Nakit Kredi Taahhütnamesi Sözleşme Öncesi Bilgi Formu (4 sayfa) Nakit Kredi Uygulama Esasları Hakkında Prosedür

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

YÖNETİM KURULU 02 EYLÜL 2014 GÜNDEMİ

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

18 Aralık 2009, İstanbul Ayşen SATIR

İLGİLİ KİŞİNİN HAK ARAMA YÖNTEMLERİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

Transkript:

Editörden Dergimizin bu sayıdaki özel konusu İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi Türkiye nin ilk ve tek dergisinin 2008/3 (8.sayı) sayısıyla tekrar karşınızdayız. sunan Turk.İnternet.com sitesi kurucusu ve yöneticisi Sayın Füsun Nebil le yaptığımız röportaja yer verdik. Av. Özgür ERALP avukat@ozgureralp.av.tr Dergimizin bu sayıdaki özel konusu İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi. Bildiğiniz üzere 5651 Sayılı Kanunun Resmi Gazetede yayınlanmasının ardından ilgili yönetmeliklerin de hazırlanmasıyla Türkiye de internet siteleriyle ilgili yeni yasal yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Bu kanun ve ilgili yönetmeliklere önceki sayılarımızı mevzuat bölümünde yer vermiştik. Özellikle Youtube sitesine erişimin engellenmesiyle konu medyanın da ilgi alanına girdi ve kamuoyunda da fazlasıyla tartışılmaya başlandı. Biz de konunun önemine işaret etmek üzere Ankara Barosu Avukatlık Akademisi Bilişim Hukuku Sertifika Programı derslerimizde 5651 Sayılı Kanun Uygulamaları başlıklı bir ders ekledik. 11.ve 12.grupların sertifika töreni öncesinde 05.05.2008 tarihinde Ankara Barosu Eğitim Merkezi nde 5651 Sayılı Kanun Uygulamaları konulu bir panel düzenledik. Panele Telekomünikasyon Kurumu İnternet Dairesi Başkanı Osman Nihat Şen, Turk.İnternet.com sitesi yöneticisi Füsun Nebil ve Bilkent Üniversitesi Öğretim üyesi Doç.Dr.Mustafa Akgül katıldılar. Daha sonra bu tür çalışmaları daha işlevsel bir hale getirmek üzere Türk Telekomun sponsorluğunda Turk.İnternet.com ile Ankara Barosu nun ortaklaşa düzenlediği Abant Çalıştayı nda 50 den fazla katılımcıyla sorun masaya yatırıldı. Bu organizasyonun tüm masraflarını karşılayarak sponsor olan Türk Telekom a buradan tekrar teşekkür ediyoruz. İşte biz de bu sayımızda tüm bu çalışmaları özetleyen bir özel dosyayla karşınıza çıkmaya karar verdik. Turk.İnternet.com sitesi yöneticisi Füsun Nebil tarafından hazırlanan bu bölümü zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz. Mevzuat bölümünde, Cari Aya Ait Ek ve İptal Nitelikteki Aylık Prim ve Hizmet Belgelerinin İşverenler Tarafından İnternet Ortamında Sosyal Sigortalar Kurumuna Gönderilmesi (e-bildirge Uygulaması) Zorunluluğu Hakkında Tebliğ, İnternet, Televizyon, Faks ve Telefon Gibi Elektronik Ticaret Araçları Kullanılarak Yapılan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçki Satışlarına Dair Tebliğ, Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Sözleşmelerine İlişkin Bildirimlerinin ve Sürekli Bilgi Verme Yükümlülüklerinin Elektronik Ortamda Yerinde Getirilmesi Hakkında Genel Tebliğ, Sosyal Sigortalar Kurumu Tarafından İşverenlere Borcu Yoktur Belgelerinin İnternet Ortamında Verilmesi (E-Borcu Yoktur Uygulaması) Hakkında Tebliğ yer alıyor. Bu tebliğleri okudukça artık bir çok bürokratik işlemin e-devlet ortamında yapılmaya başlandığının ve bunun da mevzuat alt yapısının oluşturulmaya başladığını göreceksiniz. Röportaj bölümünde ise Türkiye deki internet uygulamalarını çok yakından takip eden ve bizlere Site inceleme bölümünde ise her sayımızda olduğu gibi bir hukuk sitesini sizlere tanıtıyoruz. Dergimizin bu sayısında Abchukuk.com sitesi ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Faaliyetler bölümünde geçtiğimiz dönem içerisinde ülkemizde yapılmış olan Bilişim ve Hukuk la ilgili organizasyonlarla ilgili olarak sizlere bilgi vermeye çalıştık. Dergimizin oluşumuna katkı vererek her sayıda daha da zenginleşmesini sağlayan Dergimizin Yayın Kurulu Üyeleri Av.Özge Evci, Av.Beren Şentürk e buradan teşekkür ediyoruz. Son teşekkür de her zaman olduğu gibi Türkiye nin ilk ve tek Bilişim Hukuku dergisi olan dergimizin kurulmasından bugünlere gelmesine kadar sürekli destek olan, sunuş yazılarıyla dergimizi güçlendiren Baro Başkanımız Av.V.Ahsen Coşar ve Yönetim Kuruluna. Umarız her sayısında farklı bir özel dosya konusuyla sizlerin karşınıza çıktığımız dergimizle bilişim ve hukuk dünyamıza bir katkı yapabiliyoruzdur. Sözlerimizi dergimizin bu sayıdaki özel dosya konusu olan İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi yle ilgili bir mesaj vererek bitirelim. İnternet sitelerinin trafik istatistik bilgilerine göre halen dünyada 2.en çok tıklanan site konumunda bulunan Youtube (birinci en çok tıklanan site Google) Türkiye de yaklaşık 8 aydır erişime engellenmiş durumda ve bize göre uzunca bir süre de bu şekilde kalacak gibi. Yasal açıdan bir sorun yok gibi gözükse de uygulamada ortaya çıkan bu problem bizce yasa değişikliğini şart koşuyor. Aksi halde günde 100.000 den fazla Türk kullanıcısının teknik anlamda ulaşabildiği bir internet sitesinin yasal olarak erişiminin engellenmiş olması çarpıklığını izah edemeyeceğiz. Atatürk e karşı bir video görüntüsü olması sebebiyle kapatılmış olan Youtube da Türk Kullanıcılar tarafından gönderilmiş Atatürk lehine yaklaşık 50.000 video görüntüsü yer alıyor. O zaman da akla sakıncalı bir kitap yüzünden koca bir kütüphaneyi mi yakıyoruz sorusu geliyor. Tüm ilgilileri konuyu bir kez daha etraflıca düşünmeye davet ediyoruz. Zira büyük İslam alimlerinden Gazalinin de isabetle işaret ettiği üzere Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder. Daha özgür internet dileklerimizle bir daha ki sayımızda görüşmek üzere. 1 Av. Özgür ERALP Ankara Barosu Bilşim ve Hukuk Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Editörden 1 Başkan ın Köşesi 4 Alan Adlarýnda Uyuþmazlýk Çözüm Mekanizmalarý; Örnekler ve Türkiye Av. Ali Osman ÖZDİLEK 6 Özel Dosya: İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi Av.Özge EVCİ 12 2 içindekiler Hukuki Bakımdan Dijital (Sayısal) İmza Av. Gökhan AHİ 28 turk.internet.com Genel Müdürü Füsun Sarp Nebil ile Röportaj Av.Özgür ERALP - Av. Özge EVCİ - Av. Beren ŞENTÜRK 34 İnternette Müstehcenlik ve Erişim Engelleme Kararı Av. İlker ATAMER 42 UYAP Avukat Portalına E-İmza ile Giriş Av. Özgür ERALP 46

Ankara Barosu Bilgi İşlem Merkezi Faaliyetleri 54 Ankara Barosu Bilgi İşlem Merkezi Yayınları Ankara 2008 Bilişim ve Hukuk Dergisi üç ayda bir yayımlanır. Sahibi Ankara Barosu adına Av.V.Ahsen COŞAR Ankara Barosu Başkanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Av. Hüseyin ÇOLAK Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ankara Barosu Yayın Kurulu Başkanı Av. Bülent Turhan GÜNDÜZ Editör Av. Özgür ERALP Bilişim ve Hukuk Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Haberler 58 Mevzuat 68 Yargıtay Kararları 84 Yayın Kurulu Av. Özgür ERALP Av. Hayri Çağatay CENGİZ Av. Özge EVCİ Av. Beren ŞENTÜRK İletişim Adresi: Ankara Barosu Başkanlığı Ankara Adalet Sarayı Kat:5 Sıhhiye / ANKARA Tel : 0.312 444 22 76 - ALO BARO Faks : 0.312 309 22 37 E-Posta Web Web : ankarabarosu@ankarabarosu.org.tr : www.bilisimvehukuk.com : www.ankarabarosu.org.tr Sayfa Tasarımı & Kapak Teknoform Basım Yayım, Ankara Tel : 0.312 478 03 55 Web : www.teknoform.web.tr Baskı Teknoform Basım Yayım, Ankara Site İncelemesi - www.abchukuk.com 92 Article 94 Dergide ileri sürülen görüşler yalnızca yazarlarına aittir. Dergimizi bağlamaz. 3

Başkan ın Köşesi... Av. V. Ahsen COŞAR Ankara Barosu Başkanı Değerli Meslektaşlarım, Kendi alanında ülkemizin ilk ve hala tek dergisi olan Bilişim ve Hukuk dergisinin bu sayısında odaklandığı konu İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi. Bugün dünyada başta Youtube olmak üzere kimi internet sitelerine erişimi engelleyen üç beş ülke var. Bu ülkelerden birisi de ne yazık ki Türkiye. İnternet sitelerine erişimin engellenmesinin, basılan bir kitaba veya dergiye ya da gazeteye ulaşılmasını engellemekten çok farkı yok. Örneklerine demokratik değil, ancak totaliter veya otokrat ülkelerde rastlanabilen bu uygulama hiç kuşku yok ki haber alma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ile doğrudan ilgili. Oysaki haber alma özgürlüğü olsun, ifade özgürlüğü olsun modern siyasi demokrasinin olmazsa olmazları. Nitekim Demokrasi Üzerine adlı özgün kitabında, Amerikalı seçkin siyaset bilimci Prof. Robert A.Dahl ın modern siyasi demokrasinin varlığı için -asgari usul- adını verdiği liste içinde yer verilenlerin en başında ifade özgürlüğü ile alternatif enformasyon, yani haber alma özgürlüğü geliyor. Dahl her iki özgürlükle ilgili olarak yaptığı açıklama ve açılımda şunları yazıyor: İfade özgürlüğü. Vatandaşlar, en geniş anlamıyla siyasal meseleler hakkında, ciddi bir ceza tehdidi altında olmaksızın, rejimin, sosyo-ekonomik düzenin ve yürürlükte bulunan ideolojinin eleştirisi de dahil olmak üzere, kendi düşüncelerini ifade edebilme hakkına sahip olmalıdırlar. kitabının ilk yayınlandığı tarih 1998 yılı. O günden bugüne on yıl geçmiş. Bu süreçte Türkiye nin geldiği nokta alternatif haber kaynaklarını yasa ile korumak değil, yasa ve mahkeme kararları ile bu kaynaklara erişimi engellemek, ifade özgürlüğünün önündeki en önemli yasal engel olan TCK.nun 216 ve 301.maddelerini korumayı sürdürmek oldu. Doğrusu hüzün verici bir gelişme. Ama Türkiye adına bundan daha üzücü olanı da var. Dahl dan çok daha önce ifade özgürlüğünü fayda temelinde savunan büyük İngiliz düşünürü John Stuart Mill henüz aşılamamış olan 1859 yılında yazdığı Özgürlük Üzerine isimli abidevi eserinin merkezini oluşturan fikir ve ifade özgürlüğü konusunda bir fikrin susturulmasının, fikri susturulan insandan daha çok insan cinsine, yaşayan nesle olduğu kadar gelecek nesillere karşı da haydutluk olduğuna işaret ediyor ve ekliyor; Şayet bir teki hariç bütün insanlar aynı fikirde olsalar ve yalnız bir kişi muhalif fikirde olsa, nasıl bir şahsın, elinde kuvvet olsa, insanları susturmaya hakkı yoksa, insanların da bu tek kişiyi susturmaya daha fazla hakları yoktur. Mill in bunları yazdığı tarihten bugüne 149 yıl geçmiş. Bu tespitin kıssadan hissesi şu: ifade özgürlüğü konusunda gide gide çok fazla yol gitmemişiz. Konunun özeti bu! Saygılarımla. Av. Vedat Ahsen COŞAR Ankara Barosu Başkanı Alternatif enformasyon. Vatandaşlar, alternatif enformasyon kaynaklarına ulaşma olanağına sahip olmalıdırlar. Başkaca, alternatif haber kaynakları mevcut olmalı ve bunlar yasa ile korunmalıdır. 4 Dahl in az yukarıda yollamada bulunulan

5

MAKALE Alan Adlarında Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmaları; Örnekler ve Türkiye Av. Ali Osman Özdilek / İstanbul Barosu 6 ODTÜ DNS Grubu nun açıkladığı yeni alan adları sistemi ile birlikte, özellikle hukuki uyuşmazlıklar ve bunların çözüm yolları konusunda bazı tartışmalar ortaya çıktı. Yeni sisteme göre jenerik alan adları bundan sonra alınabilecek. Bu durum da bazı hukuki uyuşmazlıklara sebep olabilecek. ODTÜ DNS Grubu nun uyguladığı sistem sebebiyle ülkemizde özellikle domain grabbing veya başka bir adlandırmayla alan adı korsanlığı ortaya çıkmıyordu. Bu yeni sistem sebebiyle tüm dünyada da görüldüğü gibi alan adı korsanlığı ile karşılaşılabilecektir. Aynı kişilerin birden çok alan adı için başvurmuş olmaları - ODTÜ kriterlerini karşılamamasına rağmen böyle bir tahmini yapmamıza yol açmaktadır. Fakat ODTÜ nün uygulayacağı kriterler ile bu tür eylemlere engel olunmaya çalışılacağını düşünüyorum. Ortaya çıkabilecek ikinci durum ise, alan adının tescilli bir marka ile, tescilli olmayan ama tanınmış bir marka ile, bir şirketin ticari ünvanı ile veya.tr dışındaki bir alan adı ile aynı veya ayırdedilemeyecek derecede aynı olması halidir. ODTÜ DNS Grubu ndan yapılan açıklamalardan anlaşıldığına göre, alan adı için başvuru yapanların bazı belgelere sahip olmalarının yanısıra alan adı ile kendi markası veya ticaret ünvanında bulunan ibareler arasında aynılık veya önemli ölçüde benzerlik olması aranacaktır. Alan adına ilişkin bu taleplerde, sunulan belgelerdeki marka ve ticari ünvan gibi ayırdedici unsurlar dikkate alınacaktır. Bu şartı karşılamayan başvurular ise reddedilecektir. Bu kriterleri taşıyan birden fazla başvuru arasında ise kura çekilerek alan adı tahsisi yapılacaktır. Bu sistem sebebiyle çıkabilecek uyuşmazlıkları çözmek için ODTÜ DNS bünyesinde herhangibir yapılanma henüz mevcut değildir. Bir uyuşmazlık çözüm kurulunun oluşturulması için çalışmalar yapıldığı belirtilmektedir. Bir fikre göre bu kurul Türkiye Barolar Birliği altında oluşturulacak ve bilirkişi gibi görev yapacaktır. Fakat bu fikir kendi içinde çelişmektedir. Çünkü bu kurul bilirkişilik yapmak üzere kurulacaksa kendisinin taraf olacağı bu tür uyuşmazlıklarda bilirkişi olarak görev yapamayacaktır. Ayrıca bilirkişi olarak bir karar vermesi mahkemelerin yargı yetkisinin devri anlamına gelir ki bu da mevcut hukuk düzenimiz içinde mümkün değildir. Kısacası kurul eğer bir uyuşmazlık çözüm mekanizması ise bilirkişi olarak görev yapacağını söylemenin anlamı nedir? Eğer bilirkişi olarak görev yapacaksa artık bu yapıya uyuşmazlık çözüm mekanizması demek mümkün olacak mıdır? Aslında amacı uyuşmazlıkları mahkeme önüne getirmeden çözmek olan bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasının oluşturulması öncelikle bir tercih ve hukuk kültürü meselesidir. Eğer uyuşmazlığın tarafları bir yargı organı yerine bir nevi tahkim kurulu gibi çalışacak olan bir kurulun haklarında vereceği karara uymayı, uyuşmazlığın hakça çözümü olarak kabul edip mahkemelere gitmezlerse, yani devletin mahkemeleri dışındaki bir uyuşmazlık çözüm organının kararlarını bağlayıcı sayarlarsa bu sistemin faydaları gerçekten çok fazla olacaktır. Fakat taraflar kurulun verdiği her karara karşı mahkemelere gitme yolunu seçerlerse bu sistemi oluşturmanın bir amacı kalmayacak, aynı zamanda kendisinden beklenen sürat, masrafların azaltılması gibi yararları da yerine getirmeyecek ve hatta hem zaman hem de para kaybına yol açacaktır. Yurtdışındaki örneklerde uyuşmazlıkların önemli bölümünün bu mekanizmalar içerisinde çözümlendiği görülmektedir. Tabii bunda uyuşmazlığı çözen organın tarafların milli sınırları dışında bulunmasının ve bu organın bulunduğu ülkede bir dava açmanın güç ve masraflı olması da etken olmaktadır. Ama yine de mahkeme dışı organların ( hakemler, tahkim heyetleri ) kararlarına uyma kültürünün geliştiğini söyleyebiliriz. Bu sebeple yukarıda belirttiğimiz gibi uyuşmazlıkların nitelikleri, ülkemiz hukuk kültürü, insanımızın yapısı, mahkemelerin iş yükü gibi çeşitli faktörler gözönüne alınarak bir tercih yapılmalı ve bu tercihe göre bir yapılanmaya gidilmelidir. Ayrıca eğer böyle bir kurul oluşturulursa bunun yapısında ODTÜ DNS Grubu ndan kimsenin olmaması yargılamanın objektifliği açısından önem arzedecektir. Türkiye için alan adlarının çözümünde model oluşturabilecek yapılar bulunmaktadır. Yazının bundan son-

raki kısmında ICANN ın ve İngiltere de alan adlarından sorumlu olan Nominet in uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına göz atacağız. ICANN Modeli: Ticari alan adlarının verilmesi 1993 yılında ABD Ticaret Departmanı nın Network Solutions Inc. ile girdiği bir sözleşme ilişkisi ile başlamıştır. Bu anlaşma, sonu.com,.org ve.net ile biten alan adlarını kapsıyordu. 1998 yılında kar amacı gütmeyen bir kurum olarak ICANN ( The Internet Corporation for Assigned Names and Numbers ) kuruldu. Daha sonra yapılan sözleşmeler ile ICANN a alan adlarını yönetme görevi, Network Solutions Inc. e ise.com,.org ve.net top-level alan adlarının kayıt hizmetleri görevi verildi. İnternet alan adlarının alımı ilk gelen ilk alır prensibine dayandırılmıştı. Bu kural adeta yeni çağın altına hücumunu başlattı. Bu işten çıkar sağlamak isteyenler ünlü markaları, kişi isimlerini, jenerik isimleri ve popüler isimleri alan adı olarak aldılar ve bu alan adlarını çok büyük meblağlar karşılığında satmaya çalıştılar. Özellikle 1995 yılıyla birlikte bu tip internet alan adı uyuşmazlıkları su yüzüne çıkmaya başladı. NSI alan adı kayıt kurallarında değişiklikler yaparak tescilli markaları korumaya çalıştı. Fakat uyuşmazlıklar devam etti ve resmi bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasının gerekli olduğu kabul edilmeye başlandı. Institute for Dispute Resolution (CPR) 22 Mayıs 2000 tarihinde yetkilendirilmiştir. Merkezi New York tadır. Asian Domain Name Dispute Resolution Centre ( ADNDRC ) 28 Şubat 2002 tarihinde yetkilendirilmiştir. Pekin ve Hong-Kong ta olmak üzere iki ofisi mevcuttur. Avrupa merkezli şirketler uyuşmazlıklarının çözümü için 20 nin üzerinde ülkede hakemleri bulunan WIPO Hakemlik ve Arabuluculuk Merkezi ni seçmektedirler. Bunun nedenlerinden en önemlisi de WIPO hakemlerinin Kıta Avrupası hukuk sistemine ve özellikle marka hukuku sistemine daha yakın olmalarıdır. ABD merkezli şirketler ise daha çok National Arbitration Forum u tercih etmektedirler. Bunun en önemli sebebi de bu kuruluşun daha çok ABD deki case law içtihat hukuku sistemine yakın olmasıdır. UDRP sisteminde şikayetçinin başarılı olabilmesi için, şikayet edilenin şu üç hususu ihlal ettiğini ispatlaması gerekir (madde 4a): Alan adının ticari bir marka veya hizmet markası ile aynı veya ayıredilemeyecek derecede aynı olduğu. Alan adını alan kişinin bu alan adını almasında yasal veya haklı bir menfaatinin bulunmadığını. 1999 yılında ICANN, UDRP yi (Uniform Domain Name Dispute Resolution Policy Yeknesak Alan Adı Çözüm Kuralları) hayata geçirdi. ICANN tahkim usulünün yürütülmesi için de bazı kuruluşlar yetkilendirildi. Bunlar; Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı nın ( WIPO ) Hakemlik ve Arabuluculuk Merkezi, 1994 yılında kurulmuştur. 1 Aralık 1999 tarihinde ICANN tarafından alan adı uyuşmazlıkları çözümlerinde yetkili kılınmıştır. Bugün için en fazla başvurulan kuruluştur. Bu ay içerisinde 5000. başvurusunu almıştır. Natinonal Arbitration Forum ( NAF ) 1986 yılında kurulmuştur. 23 Aralık 1999 tarihinde yetkilendirilmiştir. eresolution ( 16 Ekim 2000 tarihinden önce [ DeC ] olarak anılmaktadır.) Disputes.org/eResolution.ca konsorsiyumunun bir parçasıdır. Montreal/Quebec/ Kanada merkezli olup 1 Ocak 2000 tarihinde yetkilendirilmiştir. 30 Kasım 2001 tarihinden itibaren başvuruları kabul etmemektedir. İlginçtir, eresolution kendi alan adı için WIPO ya başvurmak zorunda kalmıştır. Kaliforniya dan bir kişi eresolution.ca alan adını kendi adına tescil ettirmiş ve 7.500 $ para talep etmiştir. Fakat WIPO alan adının eresolution a transferine karar vermiştir. Şikayet edilenin alan adını kötüniyetle tescil ettirdiğini ve kullandığını. Madde 4b de ise hangi hallerin kötüniyetli tescil ve kullanım olduğu belirtilmiştir. Buna göre kötü niyetle tescil ve kullanım şu halleri kapsayabilir: Alan adının ticaret markası veya hizmet markası sahibine veya onun ticari rakibine fahiş bedellerle (tescil için gereken masrafların çok üzerinde bir bedelle) satma, kiralama veya herhangi bir şekilde devretme amacıyla tescil ettirilmiş olması. Ticari gaye ile hareket ederek, marka sahibinin markasını alan adında kullanmasını önlemek için bu tescilin yaptırılmış olması. Tescilin ticari rakiplerin işlerine zarar vermek amacıyla yaptırılmış olması. Alan adı ile insanların kafasında karışıklık yaratarak internet kullanıcılarının alan adının gösterdiği siteye çekilmek istenmesi. 7

MAKALE UDRP kuralları uyuşmazlığın 12 adımda çözülmesini amaçlamaktadır. Bu adımlar: Şikayetçinin şikayet dosyasını kağıt ve elektronik formda hazırlaması ve kağıt olanını posta ile elektronik kopyayı ise elektronik posta veya faksimil cihazı ile göndermesi. Taraflar istisnai durumlar dışında bizatihi hazır bulunmak zorunda değildirler. Kuruluşun elektronik posta ve kağıt nüshayı aldığını bildirmesi. Uyuşmazlık Çözüm Kuruluş unun alan adını kaydeden kuruluştan kayıt belgelerini istemesi. Belgeler temin edildikten sonra şikayetin tekrar incelenmesi. Eğer bir eksiklik varsa her iki tarafın da bu eksikliklerden haberdar edilmesi. Eğer eksiklikler verilen süre içerisinde giderilmezse ön inceleme yapılmaksızın şikayetin geri çekildiğine karar verilir (fakat şikayetçi herhangibir zamanda tekrar bir şikayet dosyası hazırlayarak başvuru yapabilir). Eksiklikler tamamlandıktan sonra şikayetçinin tahkim ücretini yatırması. Resmi idari işlemler ödeme üzerine başlar. İdari işlemlerin başlamasından itibaren 20 gün içerisinde şikayet edilenin şikayete cevap vermesi. Cevap vermezse bu kötü niyetli tescile bir işaret sayılır ve prosedür yürümeye devam eder. Kuruluş hem şikayetçiye hem de şikayet edilene cevabın alındığını veya şikayet edilenin cevap vermediğini tebliğ eder. Hakem atamasının yapılması (1 kişilik veya 3 kişilik). Hakem atamasından itibaren 14 gün içinde kararın verilmesi ( yazılı olarak ). Verilen kararın Tahkim Divanı na gönderilmesi ve Divan ın kararı üç gün içinde taraflara ve ICANN a bildirmesi. Aleyhine karar çıkan taraf 10 gün içinde milli mahkeme nezdinde dava açabilir (bu durumda hakem kararı hemen uygulanmaz mahkeme sonucu beklenir). İnternet Alan Adı tescilini yapan kuruluşun kararı uygulaması.[1] NOMINET Modeli: Nominet İngiltere de hükümet, İnternet endüstrisi ve kullanıcıları tarafından resmi olarak tanınan.uk İnternet alan adlarını veren kuruluştur. Nominet in uyuşmazlık çözüm prosedürlerinin konumuz açısından önemi Nominet in cctld ler yani ülke kodu top-level alan adını vermesi ve bu alan adı ile ilgili uyuşmazlıkları ele almasıdır. sağlanamazsa hakem kararı elde etmek üzere şikayetçi hakem masraflarını ödemeye davet edilir. Masraflar zamanında ödendikten sonra uyuşmazlık çözüm prosedürü başlar. Şikayetçi nin şikayetinde başarılı olabilmesi için hakeme şunları ispatlaması gerekmektedir: 1. Alan adıyla ayırt edilemeyecek kadar aynı veya benzer bir markayla ilgili haklara sahip olduğunu. 2. Şikayet edilenin elindeki alan adının kötüniyetli bir tescil olduğunu. Prosedürün 1.bendi kötüye kullanılmış tescili şu şekilde tanımlamaktadır: Tescilin yapıldığı veya kazanımın vuku bulduğu tarihte haksız avantaj teşkil eden veya şikayetçinin haklarına haksız olarak zarar veren bir şekilde tescil edilen veya herhangi bir şekilde kazanılan alan adları. Haksız avantaj teşkil eden veya şikayetçinin haklarına haksız olarak zarar verecek şekilde kullanılan alan adları. Bir alan adının kötüniyetle tescil edilmiş olduğuna kanıt teşkil edebilecek faktörlerin ayrıntılı olmayan bir listesi prosedürün 3a bendinde sayılmıştır. Maddeye göre: Şikayet edilenin alan adını şu şekilde tescil ettirdiğini veya başka herhangi bir biçimde elde ettiğini gösteren durumlar: i. Esas olarak alan adının tescil edilmesi veya başka herhangi bir şekilde elde edilmesi ile doğrudan ilgili olarak cevap veren tarafından yapılan belgeli harcamalardan fazla olan bir değer karşılığında alan adının şikayetçi veya şikayetçinin rakiplerinden birine satışı, kiralanması veya herhangi bir şekilde transferi amacıyla tescil yaptırılması. ii. Şikayetçinin hak sahibi olduğu bir isim veya markaya karşı onun önünü tıkayacak şekilde tescil yapılması. iii. Esas olarak haksız biçimde şikayetçinin işini bozmak amacıyla tescil yapılması. 8 Nominet in uyuşmazlık çözüm prosedürlerinden bizce önemli görülen yerlerini ele alacağız. Nominet e yapılan bir şikayet öncelike Nominet içerisindeki gayriresmi arabuluculuk birimi tarafından çözümlenmeye çalışılır. Eğer burada taraflar arasında bir uyuşma Şikayet edilenin alan adını, alan adının şikayetçi adına tescilli olduğu, onun tarafından işletildiği veya onun tarafından yetki verildiği ya da herhangi bir şekilde şikayetçi ile ilişkisi olduğu kanaatini uyandırarak insanların kafasını veya işleri birbirine

karıştıracak şekilde kullandığını gösteren durumlar. Uyuşmazlık konusu alan adının kötüniyetle tescil edilmiş olduğunu gösteren diğer durumlarla bağlantı içinde, şikayetçinin şikayet edilenin kötüniyetli tescil yapma işini meslek haline getirdiğini kanıtlaması. Hakemler uyuşmazlığı çözerken Nominet kuralları dışında İngiliz hukukuna da başvurmaktadırlar. Mesela tescilli olmayan ama tanınmış markalar teamül hukukundan gelen passing off temelinde korunabilmektedir. Prosedürün 1. maddesine göre haklar İngiliz hukuku uyarınca uygulanabilir olanları da kapsayan ancak bununla sınırlı olmayan haklar olarak tanımlanmaktadır. Bunun anlamı şikayetçinin marka ile ilgili haklarının kapsamının sadece İngiltere de tanınanlarla sınırlı olduğu değil ama hem şikayetçinin kendi ülkesindeki hem de başka ülkelerdeki haklarının da bu tanıma dahil olduğudur. Bu iki uyuşmazlık çözüm modeli de birbirlerine çok benzer unsurlar taşımaktadır. Alan adları uyuşmazlıklarını çözmek için geliştirilen bu mekanizmaların hukuki dayanakları öncelikli olarak marka hukuku ilkelerine dayanmaktadır. Tescilli bir markanın veya tanınmış bir markanın sahibinin zarar görmesini önlemek amacıyla marka hukuku ilkelerine çok paralel olan bu uyuşmazlık çözüm prosedürleri oluşturulmuştur. Marka hukuku dışında bunlara etki eden diğer bir hukuk dalı ise haksız rekabet hukukudur. Ticari hayatta rakiplerin birbirlerine zarar vermelerini engellemeyi amaçlayan haksız rekabet hukukunun bazı ilkeleri bu prosedürlerin maddeleri içinde yerlerini almışlardır. Ayırca kimsenin sahip olduğu hakkı başkalarına zarar vermek için kullanamayacağını söyleyen genel hukuk kuralı da bunlarda etkili olmuştur. Tüm bu hukuki dayanaklar ülkemizde de kurulması düşünülen böyle bir mekanizmanın oluşturulmasında bizlere yol gösterecektir. Gerek marka hukuku gerekse haksız rekabet hukuku açısından hem mevzuatımız hem de içtihat birikimimiz böyle bir yapılanmanın hukuki alt yapısını en iyi şekilde düzenlememize imkan vermektedir. Eğer böyle bir yapılanmaya gidilecekse bu sürecin ne yalnız başına teknik ne de yalnız başına hukuki yönden oluşturulamayacağı kabul edilmelidir. Bu sebeple konunun teknik yönlerini iyi bilen uzmanlarla hukukçuların biraraya gelerek böyle bir yapıyı oluşturmaları gerekmektedir. Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmalarının Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir? Bu mekanizmaların en önemli avantajı hızlı olmaları ve mahkemelerde yürütülecek davalara göre daha az masraflı olmalarıdır. Ayrıca uyuşmazlıkları çözmede görev alan hakemlerin çoğu marka hukuku uzmanlarından oluşmaktadır ve yargıçlara göre çok daha bilgilidirler. Diğer önemli bir avantaj ise tarafların uyuşmazlığın çözüm sürecinde bizzat hazır bulunmaları gerekliliğini ortadan kaldırmalarıdır. Örneğin Türkiye de ikamet eden biri New York a gitme zahmetinden kurtulmuş olmaktadır. Bu da hem zaman hem para kaybını önlemektedir. Uyuşmazlık çözüm kuruluşları tarafından verilecek kararlara karşı mahkemelere gitme yolunun açık olması tarafların kararları haklı bulmadıkları her durumda konuyu mahkemelere götürmelerine ve böylece o ana kadar yapılan masraflara bir de mahkeme masraflarının eklenmesine ve aylar hatta yıllar sürebilecek bir dava sürecinin başlamasına sebep olabilecektir. Ülkemizde kurulacak bir çözüm mekanizmasının kararlarına karşı nasıl bir hukuki yol izlenebilir? Açıklamalardan anlaşıldığı kadarı ile böyle bir uyuşmazlık çözüm kurulunun Türkiye Barolar Birliği nezdinde kurulması düşünülmektedir. Eğer bu kurul gerçekten uyuşmazlık çözmek için kurulacaksa ve verdiği kararlar ODTÜ DNS tarafından uygulanacaksa mevcut hukuk düzenimiz gereği böyle bir karara karşı yargı yoluna gitmek her zaman mümkün olacaktır. Burada hukuk tekniği açısından aydınlatılması gereken konu davanın hangi yargı yerinde açılacağıdır. Çünkü bu kurulun vereceği karar idari nitelikte bir karar kabul edilirse görevli mahkemeler İdare Mahkemeleri olacaktır. Eğer bu kararın özel hukuk alanına girdiği kabul edilirse Asliye Hukuk Mahkemeleri nde, eğer başvuran tacir ise Asliye Ticaret Mahkemeleri nde dava açılması gerekecektir. Marka tescil istemlerinin reddi konusunda kurulan mekanizma burada örnek alınabilir. Buna göre marka tescil istemi reddedilen başvuran, önce TPE bünyesindeki bir itiraz sürecinden geçmektedir.tpe tarafından verilen kararlar idari bir karar sayılmayarak bu kararlara karşı davalar Ankara Asliye Ticaret Mahkeme lerinde açılmaktadır. Yine ODTÜ ye karşı açılan sınırlı sayıdaki davalar da Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri nde görülmektedir. Böyle bir kurulun verdiği kararların idari karar sayılıp sayılamayacağını belirleyebilmek için ne zaman idari bir işlemin olduğunun tespiti ge- 9

MAKALE rekmektedir. Ord.Prof.Dr.Sıddık Sami Onar ın İdare Hukuku nun Umumi Esasları isimli eserinde sözleşmeler açısından bazı kriterler ortaya koyulmaktadır. Buna göre; Bir mukavelenin idari sayılabilmesi için birinci şart akidin idare olmasıdır. Bu şart çok mühimdir. Çünkü birer amme hizmeti gören imtiyazlı şirketler gibi şahısların akdettikleri mukaveleler, mevzuları doğrudan doğruya amme hizmetini alakalandırsa bile idari mukavele sayılmazlar. Bu gibi şahısların idare hukukuna mahsus bazı üstün salahiyetleri haiz olmaları akdettikleri mukavelelere idari mukavele karakteri vermez. Fakat bu şart ve bundan çıkan kriter bir mukavelenin idari mukavele sayılması için kâfi değildir. İdarenin taraf olduğu mukavelelerden birçoğu tamamiyle hususi mukavele mahiyetindedir. Bir mukavelenin idari mukavele sayılabilmesi için ikinci şart ve kriter mukavelenin mevzuunun doğrudan doğruya veya dolayısiyle amme hizmetlerini alakalandırmasıdır. Mukavelenin mevzuunun amme hizmeti ile alakasının derecesi, mahiyetinin tayininde ehemmiyeti haizdir. le bir ismi marka olarak tescil ettirmiş olanların marka haklarına veya ticaret ünvanlarına veya.tr dışındaki bir alan adına tecavüz teşkil edebilecektir. Bu durumda da ileri sürülecek iddiaların hukuki temeli marka hukukuna ve haksız rekabet hukukuna dayanacaktır. Alan Adları Üzerine Bir Fransız Mahkemesi Kararı isimli yazımda da belirttiğim gibi normalde jenerik bir adın marka olarak tescili 556 sayılı KHK kapsamında mutlak red sebebi olarak ele alınıp böyle bir başvurunun reddedilmesi gerekecektir. Bahsi geçen kararda davalının elearningagency.com alan adındaki agency ibaresinin ayırdedici bir nitelik oluşturduğunu ve bu sebeple elearning jenerik adı karşısında bir bağımsızlık kazandığı vurgulanarak davacının talepleri reddedilmiş ve hatta dava kendi aleyhine dönerek açılan karşı dava ile markasının iptaline karar verilmiştir. Bu durumun ülkemizde de yaşanması mümkündür. ODTÜ de yaptığı açıklamalarda alan adları verilirken ayıredici nitelik kriterinin titizlikle uygulanacağını belirtmiştir. Yine de bu kavramın kesin kriterlerini her somut olayda ortaya koymak mümkün olmadığı için uyuşmazlıkların çıkması kaçınılmaz olacaktır. A 10 Uyuşmazlık Mahkemesi ise bir kararında bu kriterleri şöyle belirlemiştir: a. İdarenin üstünlüğü ve otoritesi yani sözleşmede kamu kudretinin belirmiş olması. b. Tek taraflı hareket salahiyeti. c. Re sen hareket selahiyetinin ve re sen tedbirler almak kudretinin mevcut bulunması. d. Sözleşmenin devamlı olması. Bu kriterleri gözönüne aldığımızda ODTÜ DNS Grubu nun alan adı tahsis işleminin bir sözleşme ilişkisinin varlığını gerekli kıldığını görürüz. Her iki tarafın da karşılıklı hakları ve borçları mevcuttur ve ODTÜ üsütn bir konumda değil eşit bir konumdadır. ODTÜ DNS Grubu tek taraflı hareket kaabiliyetine de sahip değildir. Ayrıca bu tür bir sözleşmenin kamuyu ilgilendirmediği, bir tarafı tacir olan böyle bir ilişkinin temelde ticari bir ilişki olarak nitelendirilebileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Böyle bir sözleşme ilişkisine dayalı olarak bir uyuşmazlık çözüm kurulunun önüne götürülecek olan uyuşmazlık sonucu verilecek karar da artık idari bir karar olarak nitelendirilemeyecektir. Bu sebeple hangi yargı yerinin görevli olduğu sorusunun cevabını Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak vermek gerekecektir. Uyuşmazlıklar nasıl ortaya çıkabilir? Belirttiğimiz gibi jenerik alan adlarının verilmesi böy- Sonuç: Yazının başlarında da belirttiğim gibi alan adları uyuşmazlıklarının çözümü için bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasının oluşturulması bir tercih sorunudur. Fakat bu keyfi bir tercih değil bazı şartların gerektireceği bir tercihtir. Kanımca böyle bir sistemin oluşturulması, yani bilirkişi niteliğinde değil de karar mekanizması şeklinde bir yapının kurulması ve böyle bir mekanizmanın uyuşmazlıklarda uygulayacağı kuralların ve usullerin belirlenmesi uyuşmazlıkların hızlı bir biçimde çözümlenmesini sağlayacaktır. Bu sayede mahkemelere gelebilecek iş yükü bir ölçüde azaltılmış olacak, uzmanlık gerektiren böyle bir konuda çalışacak personel uzmanlaşacağı için hem mevcut uyuşmazlıkların çözümünde adil ve objektif kararlar verilebilecek hem de gelecekteki uyuşmazlıkların çözümünde yol gösterici bir birikim sağlanacaktır. Böyle bir yapının karar verici mi yoksa danışma amaçlı mı olmasının daha iyi olacağını belirlemek için geniş katılımlı forumlar düzenleyerek ve ilgili herkesin fikirlerine kulak vererek ve bu konuda anketler yapılarak kamuoyunun nabzı tutulmalı ve bu tercihin en uygun şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Bir kez böyle bir tercih yapıldığı zaman bunun gerektirdiği yapılanmayı en mükemmel şekliyle oluşturabilecek insan kaynaklarına da ülkemizin sahip olduğuna inanıyorum.

nkara Barosu Bilgi İşlem Ankara Barosu Bilgi İşlem Merkezi Yayınları AVRUPA KONSEYİ SİBER SUÇLAR SÖZLEŞMESİ TASLAĞI 1.000 ADET BASILMIŞTIR. AĞUSTOS 2006 HUKUK MÜZESİ VCD 1.000 ADET HAZIRLANMIŞTIR. 11

ÖZEL DOSYA İnternet Sitelerine Erişimin Engellenmesi Yayına Hazırlayan: Av.Özge Evci / Ankara Barosu Bilgi İşlem Merkezi Üyesi 12 Çalıştay Söyleşileri Yusuf Ziya ARICAN Ankara Adalet Sarayı, Hakim - Çalıştay da daki tartışma konularından birisi bilişim hukuku ve suçları konusunda ihtisaslaşma gerekip gerekmediği yönündeydi. Konu hakkında sizin görüşünüz ne şekilde? Kanaatimce ihtisaslaşmaya gerek yok. 5651 Sayılı Kanun koruma tedbirlerini düzenliyor. Yani internet yoluyla işlenen suçlarda bir nevi koruma tedbiri işlevi görüyor. Koruma tedbirleri, genel olarak Sulh Ceza mahkemesi tarafından karar verilebiliyor. İhtisas mahkemesi kurulması çok lüks olur. Ancak savcılıkların soruşturma evresi özellikle delil toplama açısından daha önemli olduğu için savcılıkların uzmanlaşmasında yarar var. Bu konuda uzmanlaşmış savcıların yetkilendirilmesi daha uygun olur diye düşünüyorum. -5651 Sayılı Kanun un uygulaması nasıl? Bu konuda size gelen çok başvuru var mı? 5651 Sayılı Kanun genelde kamu duyarlılığı ile harekete geçirilip işlenen suçların savcılıklara ihbar edilmesi üzerine uygulanmaya başlanıyor. İlgili siteye girip 5651 Sayılı Kanunun 8. Maddesinde katalog halinde sayılmış suçlardan birisinin işlendiği konusunda yeterli delil toplanırsa oluşturulan suç dosyası tedbir istemiyle Sulh Ceza yargıcına gönderiliyor. Burada gerçekten bu katalog suçlardan birinin işlendiği konusunda yeterli delil olduğu kanaatine varırsa yasal tabirle ilgili siteye erişimin engellenmesi kararı veriyor. Bugün tartışılan en önemli konu, siteye erişim engellenmesi kararı verilince bütün site kullanıcılarının cezalandırıldığı konusu. Bireysel hak ve özgürlüklerin çok önemli olduğu bir dönem içerisindeyiz. Burada hak ve özgürlüklerle kişi ve kamu güvenliği çelişiyor. Bu noktada yargıca çok önemli bir görev düşüyor. Bu, biraz da ülkelerin tercihi doğrultusunda bir alt yapı meselesi. Yasadaki deyim erişimin engellenmesi. Bu, kanaatimce bilinçli olarak kullanılmış bir deyim. Erişimin filtrelenmesi de denebilirdi. Filtrelemenin teknik ve alt yapısal olarak mümkün olmadığı söyleniyor. Bu nedenle bilinçli olarak erişimin engellenmesi terimi kullanılmış. Biz de görevimiz icabı bu şekilde kullanıyoruz. Teknik uygulaması TİB in görev alanında. Biz yasal kararı veriyoruz. 9.maddede ise farklı bir düzenleme var, kişisel haklarının ihlal edildiğini düşünen kişiler önce ilgili site sahibine cevap ve düzeltme hakkı kullanmak üzere başvuruda bulunuyorlar. Başvuruyu aldığı andan itibaren sitenin bunu yayınlaması gerekiyor. İki gün içerisinde yanıt vermez ise düzeltme metnini yayınlamayı reddetmiş saymak gerekiyor. Bu kişi Sulh Ceza Yargıcından aynı şekilde cevap ve düzeltme metninin yayınlanmasını isteyebiliyor. 9. Maddede savcıya yüklenmiş bir görev yoktur. -Çalıştayda 8. Maddedeki katalog suçlara terör suçlarının da eklenmesi gerektiği tartışıldı. Sizce katalog suçlar genişletilmeli mi, yoksa kanunu şimdiki hali ile muhafaza etmek mi gerekir? Varsayalım ki katalog suçlara terör suçları eklenmedi. Bu içerikteki siteleri erişime engellemek için başvurulabilecek başka herhangi bir yasal yol yok mu?

Kanaatimce 5651 Sayılı Kanun, internet yoluyla işlenen suçları değerlendiren ve bünyesinde toplayan özel nitelikte bir ceza kanunudur. Bu nedenle terör suçlarının kesinlikle kataloğa alınması gerekir. CMK m. 250 kapsamında suça bakmakla yetkili ve görevli olan özel mahkemeler bu tür tedbirleri vermekte zorlanıyorlar ve CMK daki genel koruma tedbirleri ile karar vermeye çalışıyorlar. Bence katalog içerisine terör suçlarının alınması gerekir. Özel düzenleme genel düzenlemenin önündedir. Kanaatimce unutulmuştur. Aynı şekilde dolandırıcılık suçunun da unutulduğunu düşünüyorum. Bunun yanında TTK nın 58. Maddesindeki haksız rekabete ilişkin suçlar ile SPK kapsamındaki suçların da kataloğa alınması gerekir. Uygulama kolaylığı açısından yargıcın tek tek hukuk hükümlerini tarayıp buralarda ceza hükümleri araması, yetkisini belirlemesi konusunda mevzuat karmaşası yaşamaması açısından bunların da kataloğa alınması gerekir. Mehmet Ali UZUN- Askeri Yargıtay, Üye -Çalıştayda tartışılan 5651 sayılı Kanun daki en önemli aksaklıklar sizce neler? 5651 Sayılı Kanun a dair uygulama yönetmeliğinde erişimin engellenmesi yetkisi verildiğinden iletişim özgürlüğünün yönetmelik ile kısıtlanması söz konusu oluyor. Bu da Anayasa aykırı bir durum teşkil ediyor. Aynı zamanda kanunun 8. Maddesinde yeterli şüphe kavramına yer verilmiş. Bunun kuvvetli şüphe olarak değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Katalog suçlarda da, terör ve dolandırıcılığa da yer verilmelidir. Sedat BAKICI - Yargıtay, 11.Ceza Dairesi Başkanı & Kubilay TAŞDEMİR-Yargıtay, 11.Ceza Dairesi Üyesi - Bilişim savcılıklarının kurulması ve Yargıtay da bilişim suçları ile ilgili işbölümü gereğince görevli farklı daire olmasının yanı sıra, sizlerce İlk Derece Mahkemeleri açısından da ihtisaslaşmaya gidilmesi gerekir mi? SB: Bilişim suçları çok kapsamlı bir konu. Asliye Ceza, Sulh Ceza ve Ağır Ceza alanına giren farklı olaylarla karşılaşılabiliniyor. Her yerde bu şekilde ihtisas mahkemelerinin kurulması olanaksız olur. Bölge Mahkemesi şeklinde kurulma yoluna gidilebilir. Böyle olursa yetki verilmesi gerekecek ve sanık ilgili ilde yargılanacak. Doğrudanlık ilkesi uyarınca talimatla ifadesi alınması da mümkün olmaz. Bu da masraf ve sorunlara neden olur. İhtisas mahkemelerinin kurulması tabi ki yerinde olur, ancak uygulamada bir çok sorun yaratır. KT: Önce büyük kentler için bu düşünülebilir ancak bu yargılama birliğini zedeler diye düşünüyorum. Yetki karmaşasına yol açabilir. Şu anda gerekli olmadığını düşünüyorum. - Bilişim hukuku çok yeni ve detaylı, aynı zamanda uzmanlık gerektiren bir bölüm. Bu bölüm ile ilgilenen hakim ve üyeler, gerekli donanımı nasıl sağlıyorlar? SB: Biz belirli yaşın üzerinde olanlar, teknik konulara pek sevimli bakmıyoruz. Hatta bir ara cep telefonu ve kredi kartlarını dahi kullanmadık. Bunları kullanmaya başlamamız zaman aldı. Bu görev bize verildiğinde, en iyisini yapmak için araştırmalara başladık, bu konudaki kitapları okuduk, bilirkişi mütalaalarını değerlendirdik ve bilgi seviyemizi yükseltmeye çalıştık. Bu konudaki çabamız devam ediyor. KT: Bilişim suçlarına ağırlıklı olarak bizim dairemiz olan 11. Ceza Dairesi bakıyor. Yargıtay Kanunu nda yer almasa da, Başkanlar Kurulu kararı ile bilişim suçları bize verilmiş. Başka dairelerin görev alanına giren konular da ortaya çıkabiliyor. Örneğin 5651 sayılı yasadan kaynaklanan suçlara 7. Ceza Dairesi bakıyor. Biz son yıllarda giderek artan ve çeşitlenen yayınlardan yararlanmayı tercih ederek düzeyimizi artırmaya çabalıyoruz. Yaş seviyesi ortanın üzerinde olan kişilerin teknoloji ile uğraşmadıkları da ortada. Biz bu güçlükleri aşıyoruz. -5651 Sayılı Kanun kapsamındaki suçlarla ilgili oluşturulmuş içtihatlara rastlayamıyoruz. Bu konuda kanunda öngörülen yolun uygulamasından bahsedebilir miyiz? SB: 5651 sayılı yasaya göre verilen erişimin engellenmesi kararları ancak kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay a intikal edebilir. Bu da henüz Yargıtay a gelmedi. Geldiği taktirde ilgili 13

ÖZEL DOSYA dairesi olması muhtemel 7.Ceza Dairesi tarafından görüşülecektir. Kararlar arasında çelişki varsa Baroların, avukatların, vatandaşların bir an önce Adalet Bakanlığına başvurarak kanun yararına bozma talep etmesi ve bu suretle uygulamada birliğin bir an önce sağlanması iyi olacaktır. KT: Bu yasa, henüz bir yılı dahi geçmiş olmayan bir yasa. Yargıtay a ancak kanun yararına bozma yolluyla intikal eden dosyalarda Yargıtay karar verebilir. Yargıtay a da şu ana kadar herhangi bir dosya intikal etmemiştir. Mutlaka zamanla içtihatlar oluşacaktır. Eklemek isterim ki, Bilişim alanındaki suçları oluşturan TCK 243, 244, 245. Maddelerde de sorunlarımız var. Maddelerin bazıları birbirinin içerisine geçmiş durumunda. Ankara Barosu ve Bilişim Derneğinin bu konuda seminerler yapması durumunda içtihatlarımızın şekillenmesine ve aksaklıkların giderilmesine katkı olacaktır. Zaten ekşi sözlük sitesinin karşılaştığı davalar, genelde hukuk mahkemeleri nezdinde görülüyor. Bunlar, hakaret, eleştiri dozunun aşılması nedeniyle açılan davalar. Ekşi sözlükteki de hukuki ihtilaflardan kaynaklanan davaların çoğunu manevi tazminat talepleri oluşturuyor Sadece bir kez, bir ceza mahkemesi tedbiren durdurma kararı verdi. Bu da ilginç bir karardı, FSEK kanunun Ek 4. Maddesi uyarınca erişime durdurma kararı verdi, ancak ihtilafta telif hakları ile ilgili bir husus yoktu. Erişime durdurulan yazı, uyuşturucuya özendirebilecek nitelikte olduğu iddia edilen bir yazıydı ancak FSEK Ek 4. Madde uyarınca erişime yasaklandı. Zaten itirazımız üzerine site tekrar açıldı. Diğer kapatmaların sebebi ise Adnan OKTAR ın avukatlarının sitede yer alan birkaç tane eleştirinin kişilik hakkı ihlali derecesinde olduğu iddiasıyla yapılan başvurulardı. Bir seferinde ilgili sayfaların kapatılması kararı verilmişti, ancak sonralarda sitenin tümü erişime kapatıldı. İlginç olan, İlk davaya konu olan kapatma kararında ilgili 25 kadar sayfa erişime engellenmişti, ikinci kapatmada, sadece iki yazı için tüm site erişime kapatıldı. -5651 Sayılı yasa yürürlükte değilken siz site kapatmaları ile ilgileniyordunuz. Yasa uygulamada ne gibi farklılıklar sağladı? 14-11. Ceza Dairesinin iş yoğunluğu en çok hangi konularda? SB: Sahtekârlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, vergi suçları, hakaret suçlarına bakmaktayız. Hepsinden de bol miktarda gelmekte. Bilişim suçları diğer suçlara oranla az ancak son zamanlarda kredi kartlarından kaynaklanan suçlar çoğalmakta. KT: Uyap a girdiğinizde dairemize gelen suçları görebiliyorsunuz. Dolandırıcılık, kredi kartlarıyla işlenen suçlar, sahtecilik suçları var. Bilişim suçları da giderek ivme kazanıyor. Daha çok bir bilişim sistemine girerek bir şirketin şifresini çözerek para transferi yapılması şeklinde suçlar işleniyor. Başak PURUT- İstanbul Barosu, Avukat -Vekili olduğunuz Ekşi Sözlük sitesinin erişime Hukuk Mahkemesi kararıyla engellendiği dönemden ve geçirdiğiniz prosedürden bahsedebilir misiniz? 5651 sayılı yasanın yansımasını henüz görmedim. Halen Ticaret Mahkemeleri, Fikri Haklar Hukuk Mahkemeleri, Medeni Kanuna dayanarak Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemeleri siteler hakkında erişime durdurma kararı veriyorlar. Ben Ekşi Sözlük ün avukatıyım ama kendi müvekkillerimin istekleri doğrultusunda ben de site kapatma kararları talep ettim. Kanununun nasıl uygulanacağı konusunda halen bir oturmuşluk yok. Kanunun 9. Maddesi varken, genel hükümlere uyularak erişime engelleme kararı verilip verilemeyeceği halen tartışmalı. -Bir sitenin kapatılmasını talep edeceğiniz zaman, önceden onlara ulaşarak içeriği kaldırmaları konusunda uyarıyor musunuz, ya da benzer şekilde ekşi sözlük hakkında böyle talepler geliyor mu ve talepleri değerlendiriyor musunuz? Ekşi sözlüğün bence Türkiye de eşi benzeri bulunmayan, iki avukat, iki akademisyen, bir tane yurtdışında yaşayan orada hukuk eğitimi almış, bir tane Türkiye de hukuk eğitimi almış hukukçu arkadaşlarımız ve bir de emekli ceza hâkimi olmak üzere yedi hukukçudan oluşan bir şikâyet inceleme ekibi var. Şikâyetler böyle bir ekibe geliyor. Olanca hızımızla şikâyetlerin denetimi yaparak haklı bulursak yazıyı kaldırıyoruz. Ekşi Sözlük e yapılan şikâyetlerin değerlendirildiğini

bilen kişiler bu yola başvuruyor. Ben de aynı şekilde, site kapatma isteyeceğimiz sitelerle ilgili tespit yaptırdıktan sonra iletişime geçerek uygunsuz içeriğin kaldırılmasını kendilerinden talep ediyorum. Osman Nihat ŞEN- Telekomünikasyon Kurumu İletişim Başkanlığı, İnternet Daire Başkanı -Çalıştayı nasıl değerlendiriyorsunuz? 5651 Sayılı Kanun kapsamında site erişime kapatmaları konusunda toplanıldı, ancak gelen katılımcı kitlesinin çok etkin yetkin olmasından dolayı geniş kapsamlı bir çalıştay oldu. Bir anlamda bilişim çalıştayı oldu. Bazı ön ilkeler belirlendi. Bütün yer ve erişim sağlayıcılarının değerlendirme şansı olacağı bir sistem konuşuldu. 5651 Sayılı Kanun da belirtilen erişime engelleme yanında, alternatif filtrelemelerin olup olamayacağı da tartışıldı. Çok etkin bir çalışma oldu. -Size göre 5651 Sayılı Kanun daki en büyük aksaklık ne ve bu aksaklıkların giderilmesi için ilk olarak hangi önlem alınmalı? 5651 Sayılı Kanun un gerekçesi ve komisyon raporlarına göre, ilk olarak aile ve çocuğun korunması amaçlı olarak getirilmiş. 5651 Sayılı Kanun un genel birçok hükmü yeniden değerlendirilebilir ama kanunun amaç ve gerekçesine ilişkin aslında çok temel bir eksikliği yok. Ancak hükümlerin uygulamasının netleştirilmesi gerekiyor. 5651 Sayılı Kanun da ele alınması gereken ilk konu 9. Maddeye işlerlik kazandırma konusu. Bununla birlikte kanunda öngörülmeyen önleyici tedbirler alma gibi İletişim Başkanlığına verilen genel görevler kapsamında değerlendirilebilecek katılımcı herkesin müşterek olarak kabul ettiği, internet filtrelemenin sivil toplum kuruluşları marifetiyle yeniden düzenlenmesi, özellikle çocuklara yönelik ayrı bir yapılanma gerektiği konuşuldu. ortaya çıktı. Normalde, URL temelli filtreleme tüm internet çıkışında yapılıyor. Aslında kanun uygulamasında yüzde yüze yakın içerik yoksa engelleme yapılmaması gerekiyor. Eğer gerekirse, URL temelli filtreleme tüm internet çıkışında olmadan bütün erişim sağlayıcılar kapsamında yapılmasının gerektiği konuşuldu. Bu kapsamda mevzuata bakmak gerekir. Teknik olarak ISS ler ile ayrı bir toplantı yapılması gerekir. URL temelli filtrelemenin Türkiye internet çıkışında olmadan yapılabilmesi için gerekli donanım ve yazılım ISS lerin hiç birinde yok. Bunun nasıl sağlanacağı konusunun değerlendirilmesi gerekir. -Siteler erişime engellense bile bu sitelere girmek çok zor olmuyor çünkü içeriler sadece Türkçe sayfalardan çıkarılıyor. Sizce 5651 sayılı kanun bu konuda etkili bir sonuç doğurdu mu? Etkinliğin sağlandığını düşünüyoruz. Şu an yapılan istatistiklerde farklı yol ve yöntemlerin etkin ve başarılı olmadığını biliyoruz. Engellemenin haricinde şu an ülkemizde üzerinde 22 yer sağlayıcı kanuna dönük olarak sitelerini yeniledi. Bunların içerisinde bilinen yerleşik video paylaşım siteleri de var. Bilinçlendirme amacına uygun olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çok çalışma yapıldı. URL temelli filtrelemeden daha geniş olarak Tüm internet çıkışında filtreleme yapılmasının gerekli olmadığı Çalıştay boyunca da konuşuldu. -Sitenin engellenmesi yerine sayfa engellemesi gerektiği herkesçe malum, ancak bunun alt yapısı olup olmadığı konusunda muhalefet var. Siz bu konuda neler söyleyebilirsiniz? 5651 Sayılı Kanun ve yönetmeliğe göre ISS düzeyinde, alan adı ve IP adresi engellenmesi yoluna gidiliyor. Toplantıda konuşulduğu üzere bu konuda 4 yöntem var: Kullanıcı düzeyinde filtreleme, toplu kullanım sağlayıcı düzeyinde filtreleme, ISS düzeyinde filtreleme, tüm internet çıkışında filtreleme. Demokratik toplumların kullandığı yöntem ISS düzeyinde filtreleme. Saydığımız yöntemlerden üçüncü ve dördüncü yöntem ile ilgili ayrı bir düzenleme daha 15

ÖZEL DOSYA 16 Kısaltmalar ISS Internet Servis Sağlayıcı DNS Domain Name Server TIB Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı 5651 - İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun FSEK Fikir ve Sanat eserleri Kanunu FOSI Family Safety Online International ÖNSÖZ Popüler video paylaşım sitesi YouTube ün çeşitli defalar kapatılması nedeniyle gündemimizi defalarca meşgul eden site erişime engellemeler konusu, halen çözüm bekleyen bir sorun. İnternet dünyanın gündemine 1990 ların 2.yarısından itibaren girdi. Girmesi ile birlikte de, ticaretten, sosyal ilişkilere, müzik ve film izlemeden, yeni dolandırıcılık usüllerine kadar değişen alanlarda farklı uygulamaları hayatımıza taşıdı. Nasıl otomotiv sektörü 1800 lerin sonları ve 1900 lerin başlarında, kendi teknolojisi, trafik kuralları ve iş yapma sistemini ortaya adım adım koyduysa, 1990 ların ikinci yarısından itibaren de, İnternet kendi tarihini yazmaya başladı. Ancak bu sefer bir avuç insan tarafından değil, dünyanın dört bir yanındaki akıllar tarafından kullanılıyor ve geliştiriliyor. Dolayısıyla teknoloji düşünemediğimiz ya da öngöremediğimiz bir hızda geliyor. Bu nedenle de, pek çok konuyu ve tabi ki sorunu, ancak yaşayarak anlayabiliyor ya da farkına varabiliyoruz. Ülkemizde site erişime engellemeler, aslında refleks olarak ortaya konulmuş bir uygulama. 2004-2006 arasında hızla artan geniş bant (ADSL) kullanımı, o güne kadar düşünülmeyen kişisel ya da ticari sorunları da yanında getirdi. Bu sorunlara karşı, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de hukuki olarak hızlı bir çözüm getirilemedi. Sonuçta artan şikayetler üzerine, aralık 2006 da haberleşme konularından sorumlu olan Ulaştırma Bakanlığı tarafından bir kanun (5651) hazırlandı. Ancak hem kanunun kendisinde bazı sorunlar var, hem de 5651 de yer alan 9 katalog suç dışında da site erişime engellemeler yapılıyor ve üstelik sitelere savunma hakkı tanınmadığı için hukuki açıdan da bir problem olduğu halde. Bazılarına göre özgürlükleri engelleyen, bazılarına göre çiğnenen kişisel haklara karşı çözüm olarak tanımlanan Site Erişim Engellemeleri, Türkiye de 2005 yılından bu yana yoğun olarak yaşanan ve ülke dışından sansürcü eleştirisini getiren bir durum. Bu dosyada kasım 2008 itibariyle, site erişime engellemelerin teknik boyutları ve tarihçesi gözden geçiriliyor. Amaç avukat, savcı ve hakimlere olayın hukuk dışı boyutlarında neler olduğunun detayını aktarmak. Bu dosyanın daha geniş bir versiyonu, 2 ay içinde kitap olarak yayınlanacaktır. Site Engellemenin Teknolojik Açıklamaları 2.1. Site Engelleme Nedir? Site Engelleme, internet üzerinde, yurtiçinden ya da dışından yayınlanan bir sitedeki içerikle ilgili bir şikayet sonucunda, mahkemenin tedbir maksatlı veya nihai olarak şikayete konu içeriğe sahip sitenin yayınının engellenmesine karar vermesidir. Engelleme 2 türlü yapılabilir (bölüm 2.3). a.site yayından tamamen kaldırılır (yerel siteler ya da ikili anlaşma olan ülkeler için geçerli) b.siteye ulaşım engellenir (daha çok yurtdışından yayınlanan siteler için uygulanır) Engelleme kararı, İnternet servis ya da yer sağlayıcılarına (Türk Telekom ve/veya diğer yerel ve yerel olmayan Sağlayıcılara), bu siteyi tamamen yayından çıkarılmasını ya da bu siteye ait internet adresinin bloklanmasını (engellenmesini) emreder. 2007 mayıs ayında TBMM de kabul edilerek 23 kasım 2007 den itibaren yürürlülüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun sonrasında, mahkemelerin yanı sıra, Telekomünikasyon Kurumu İletişim Başkanlığı (TİB) da, bu kanunla kendi görev tanımına giren siteleri doğrudan engelleyebiliyor. 2.2. Site İçerikleri Ne Tür Şikayetler Alabilir? Web Siteleri, aynen gazeteler, dergiler, TV programları gibidir. Bilgi, haber ya da eğlenceye yönelik içerikler taşıyabilirler. İçerikler siteye, yöneticileri tarafından girildiği gibi, okuyucuları / kullanıcıları tarafından da girilebilir. İçeriklere yönelik şikayetler çok değişik şekilde olabilir. Temelde internet öncesi bilinen içerik şikayetlerinden farklı değillerdir. Sakıncalı içerik, telif hakları, müstehcen içerik, kişisel hakaret, kumar / zararlı oyunlar gibi pek çok konuda olabilir. Konumuz açısından internet üzerindeki siteleri a. Medya siteleri (bilgi ya da haber içeren) b. Arkadaşlık; Sosyal Network ve Eğlence siteleri c. Forumlar, bloglar ya da Paylaşımlı siteler (Web

2.0 uygulamaları da denilebilir) d. Şirket ya da Bireysel Web Siteleri olarak tanımlayabiliriz. 2.2.1 Haber, Bilgi ve Servis Siteleri - Portaller Bu sitelerin belli periyotlarda güncellenen içerikleri olur. Okuyucuları haber okumak, bilgi almak gibi nedenlerle bu siteleri ziyaret ederler. Bu sitelerde, aynen diğer basın organlarında olduğu gibi, müstehcenlik, hakaret, telif hakları gibi sorunlar bulunabilir. işgücü açısından pek kolay yönetilebilir bir durum değildir. Web 2.0 uygulamalarının anlamı ya da internetin genel trendi, çok sesliliktir. Çok seslilik forumlarla başlamıştır. Blog en son ulaştığı noktadır. Forumlarda sizi yöneten bir kişi varken ve düşüncelerinizi forum konuları çerçevesinde şekillendirmeniz gerekirken, blog sizin yönlendirebildiğiniz, şekline ve içeriğine karar verebildiğiniz ama buna karşılık size bir maliyeti olmayan internet içerik alanlarıdır. Mail hizmeti benzeri servisleri veren siteler de kullanıcılarını ellerinde tutmak için içerik sunarlar. Bu tür sitelerde şikayet nedeni, kişilik hakları ihlali, telif hakları ihlali ya da yalan haber olabilir. Ülkemizden örnek http://turk.internet.com, www. haberturk.com, www.hurriyet.com.tr, www.mynet. com, www.seslisozluk.com 2.2.2. Arkadaşlık, Eğlence (Entertainment) Siteleri ya da Sosyal Networkler Bunlar arkadaş bulunan ya da son 2 yılın modası, sosyal network kurulan sitelerle, oyun, müzik ya da flim yüklenen ya da indirilen siteler ve kumar siteleridir. Bu tür siteler genellikle aynı zamanda etkileşimli sitelerdir. Oyun, müzik, film sitelerinde şikayet nedenleri de doğal olarak telif hakkı olabilir. Kumar konusundaki rahatsızlıklar bilinen zararları nedeniyledir. Arkadaşlık sitelerinde şikayet nedenleri, hakaret ya da rahatsızlık verme olabilir. Bu sitelere örnek olarak; www.beyazperde.com, www. sanalalem.com, www.yonja.com, www.youtube.com, www.facebook.com 2.2.3 Forumlar, Bloglar ve Diğer Paylaşımlı Siteler En çok sorun çıkan siteler, Web 2.0 uygulamaları yani 2.nesil web siteleri olarak bilinen ve kullanıcılarının da katkıda bulunabildiği, başka bir tanımlama ile paylaşımlı sitelerdir. Bu sitelerin özelliği, kullanıcılarının da siteye içerik ekleyebilmesidir. Bu bir yazı, yorum olabileceği gibi, daha kapsamlı bir içerik olabilir. Yani bu siteleri Yer Sağlayıcı olarak da tanımlayabiliriz. Haber ya da bilgi sitelerinde, sorumlu içerik yaratıcılar belli sayıda ve sorumluluklarını bilen kişilerken, Web 2.0 sitelerinde binlerle ifade edilebilecek sayıda içerik ekleyicilerin sorumluluğunu, sitenin kontrol altında tutması beklenmektedir. Bu da, hem zaman hem de Blog web log yani web güncesi kelimelerinin kısaltılmış halidir. Kişilerin internet üzerinde bir günlük tutması gibi düşünülebilir. Blog tutanlar arasında, şirket başkanları, gazeteciler var. Mesela gazeteciler yazdıkları haberlerin arka planını anlatan günlükler tuttukları için Irak taki olayları bazıları açığa çıkmış oldu. Bu grup sitelere örnek olarak, www.eksisozluk. com, www.itiraf.com, www.blogger.com, www. wordpress.com ve çok sayıda forum sitesi verilebilir. 2.2.4 Şirket ya da Bireysel Siteler Şirket ve bireysel siteler, genellikle bilgi amaçlıdır. Bu bir doktorun, yazarın, spor antrenörünün, politikacının ya da şirketin sitesi olabilir. Normal şartlar altında bu tür sitelerin sorun taşıması beklenmez ama zaman zaman bu sitelerin de belli amaçlar için kullanılabileceği öngörülebilir. Örneğin ülkemizde pek yaygın olmamakla birlikte, bir politikacı sitesinde yer alacak politik içerikle ilgili sorun olabilir. Ya da şirket sitelerinde telif hakkı (patent) sorun olabilir. 2.3. Site Engelleme Çeşitleri Hukuken sakıncalı bulunan içerik nasıl engellenebilir. Ülkemizde ve yurtdışında uzun süredir tartışılan bir konudur. Site engellemelerini ; a. Tamamen yayından kaldırma (yayıncı tarafında engelleme) b. Kullanıcıların siteye erişimin engellenmesi (kullanıcı tarafından engelleme) Şeklinde 2 ye ayırabiliriz. Ancak başka bir sınflandırmayı da şöyle yapabiliriz: a. Belli içeriklerin ya da sayfaların yayından çıkarılması ya da engellenmesi 17

ÖZEL DOSYA 18 b. Sitenin tamamen yayından çıkarılması ya da erişimin engellenmesi Tamamen yayından kaldırma operasyonu, site sahibi ya da bu siteyi internet üzerine yayınlayan internet servis sağlayıcı (ISS) ya da yer sağlayıcı tarafından gerçekleştirilir. Erişim engelleme ise, yayınlanması engellenemeyen siteye kullanıcılarının erişimini engelleme yoluyla yapılır. Bu engellemeyi kullanıcının abonesi olduğu internet servis sağlayıcı firma yapar. Ancak bu durumda, engelleme işlemi yapmayan internet servis sağlayıcı firma aboneleri içeriğe ulaşmaya devam eder. Bunları şimdi ülkemizde uygulanış tarzları açısından detaylı bir şekilde inceleyelim: 2.3.1 İlgili İçeriğin ya da Sayfaların Engellenmesi Sitenin tamamının değil, bazı sayfalarının sakıncalı olması durumunda uygulanan sistemdir. Örneğin kişisel hak ihlali olan bir haber ya da yorum olması durumunda uygulanmalıdır. Ancak ülkemizde son 3 yıldır uygulanması sadece avukatların iyi niyetine kalmış bir durumdur. Bunun 2 ana nedeni var; a. b. Mahkemeler 2005 haziranda başlayan Müyap site engelleme kararlarını (Bölüm 3.1.4) emsal olarak görüp, sitelere ilgili içeriğin engellenmesi talebinde bulunmuyorlar. Tam tersine tüm siteyi engelleme kararı alıyorlar. Internet servis sağlayıcı firmalar, site yerine sayfa engellemeye sıcak bakmıyorlar. Çünkü engelleme kararlarının sayısı, hem idari (hangi sayfanın kapatılıp, hangisinin açılacağı vs) hem de teknik açıdan sorun yaratacak bir hacim oluşturması durumunda ISS firmaya büyük bir maddi yük getirebilir. Sayfa yerine sitenin tamamının engellenmesi durumunda, 3.kişinin hakları yani sitenin diğer bölümlerini kullanan kişilerin hakları da engellenmektedir. Benzer bir durum, 2007 ağustos ayında uygulanan Wordpress engellemesinde meydana geldi. Bu engelleme, kullanıcıların kendilerine ait bir blog açabildikleri Wordpress adlı dünyanın en büyük portallerinden birisinde uygulandı. Hakaret içerdiği iddiasıyla mahkemeye verilen 4 blog için tüm wordpress sitesi engellendi. Ancak bu site üzerinde, aynı suçlamaya maruz olmayan başka kişilere ait 20.000 Türk blog da engellenmiş oldu. Engelleme mutlaka yapılmak gerekliyse, tüm site yerine, sakıncalı sayfa engellemesi yapmanın yolları açılmalıdır. Sitenin tamamının engellenmesinde bir sorun da, bir sayfadaki sorun nedeniyle, tüm sitenin ticaretinin engelleniyor olmasıdır. Engelleme kararlarının bir kısmının tedbir olarak verildiği de düşünülürse, 2 yıl gibi bir süre sonunda engelleme kararının yerinde olmaması durumunda sitenin uğrayacağı kayıp göz önüne alınmalıdır. Örneğin www.eksisozluk.com sitesine 2004 sonunda, hakaret iddiası ile tedbir kararı uygulandı. Ancak karar tüm site değil, 4 farklı başlığın yer aldığı sayfalar için verildi. İlgili mahkeme 2 yıl sürdü. Sonuçta www.eksisozluk.com sitesinde hakaret olmadığı kararına varıldı. Ekşi Sözlük bu 2 yıl boyunca ilgili sayfaları yayından kaldırmıştı. Sitenin tamamı engellenmiş olsaydı, sitenin hem ticari hem de devamlılığı açısından önemli bir kaybı meydana geliyor olacaktı. 2.3.2 Sitenin Tamamen Yayından Çıkarılması Tamamen yayından çıkarma, ancak siteyi yayınlayanların isteğiyle olur. Bu karar bizzat site sahibi ya da yayını sağlayan servis sağlayıcı (internet erişim ya da yer sağlayıcı) tarafından verilebilir ya da uygulanabilir. Bu tür erişim engellemeler genellikle, çocuk pornosu gibi, engellenmesi herkes tarafından uygun görülen sitelere yapılır. Site sahibinin kendisinin bunu yapmayacağı öngörülürse, yayın yapan servis sağlayıcıya ulaşmak lazımdır. Bu servis sağlayıcı, Türkiye sınırları içindeyse, mahkeme kararına uymak zorunda kalacaktır. Yurtdışındaki servis sağlayıcılar için durum biraz daha karışık olmakla birlikte, örneğin Müzik Yapımcıları Derneği (Mü-Yap), üyesi bulunduğu uluslar arası kuruluş kanalıyla kolaylıkla pek çok ülkede tamamen yayından çıkarttırma yaptırabilmektedir. Benzer diyebileceğimiz bir başka uygulamada ise, YouTube sitesinin ülkemizde Digiturk e admin (yonetici) yetkisi verdiği ve telif hakkı ihlali olan videoların kaldırılmasını kolaylaştırdığı görülmektedir. YouTube bu uygulamayı telif hakkı konusunda yapmaktadır. Önsözde de belirttiğimiz gibi, internet henüz tarihini yeni yazıyor. Bu nedenle de, tüm dünyada benzer sorunlar ve hukukun arkadan gelmesi problemi var. Buna karşılık, ABD ve Avrupa da güçlü sivil inisiyatifler de görülüyor. Örneğin çocuk pornosuna

karşı Family Safety Online veya InHope adlı kuruluşlar var. Bu kuruluşların ve New York şehir meclisinin yaptığı baskı sonucunda, örneğin ağustos ayında ABD deki 8 ISS kendi aralarında çocuk pornosu sitelerini yayınlamayacakları ve varsa yayından kaldıracakları konusunda protokol yaptılar 1. 2.3.3 ISS in Siteye Erişimi Bloklaması (Engellemesi) yani Kendi Abonelerine Siteyi Engellemesi Bugün Türkiye de özellikle mahkemeler tarafından en çok yapılan uygulama budur. Bu tür erişim engelleme kısmidir. Benzetmek gerekirse, devekuşunun başını kuma gömmesi ile karşılaştırılabilir. Engelleme kararını uygulayan internet servis sağlayıcısının kullanıcılarınun ilgili siteye erişimi engellenmiş olur ama yurtiçinde ya da dışında engelleme yapmayan, kararı uygulamayan bir ISS varsa, onun kullanıcıları bu içeriğe ulaşabilir ya da proxy türü yazılımlarla bu engellemeleri, bloklanmamışcasına aşmak mümkündür. Bu tür engellemede, bu adresi talep eden (internet tarayıcısının adres kısmına yazarak siteye ulaşmak isteyen) kullanıcı teknik olarak, başka bir adrese yönlendirilir (bugünlerde mahkeme kararının yayınlandığı sayfa). Son dönemdeki Youtube, Vatan Gazetesi, Eğitim- Sen, Blogger gibi engellemelerin hepsi bu şekilde engellenen sitelerdir. 2.4. Site Erişime Engelleme Teknik Olarak Nasıl Yapılır? tarafından yapılabiliyor. Tüm servis sağlayıcılardan TİB e çekilen hatlar ve bir yazılım vasıtasıyla bu engelleme işlemi doğrudan TİB in kendisi tarafından gerçekleştiriliyor. 5651 kapsamındaki 9 suç dışında kalan konularda, mesela FSEK, hakaret gibi konularda mahkeme kararı kullanılıyor. Bu konuda bir ihtisas mahkemesi olmadığı için 81 ilin 900 mahkemesi tarafından verilebilen engelleme kararları, bazen sadece Türk Telekom a, bazen de tüm servis sağlayıcılara gönderiliyor. Sadece Türk Telekom a gönderilen durumlarda, sadece Türk Telekom kullanıcıları engellenmiş oluyor. Gerçi bugün halen ülkemizdeki internet kullanıcılarının büyük kısmı ADSL kullandıkları ve bu servisi diğer servis sağlayıcıların verme yolu henüz yeni açıldığı için, sadece Türk Telekom engelleme yaptığında da % 95+ kullanıcı engellenmiş oluyor. 2.4.1 İnternet Sitelerinin Yayınında ISS Firmaların Fonksiyonu Nedir? İnternet Servis Sağlayıcı (ISS) firmalar, kullanıcıların internete erişimini sağlayan firmalardır. Bu nedenle erişim sağlayıcı olarak da adlandırılırlar. Yani ISS in işlevi, kullanıcının istediği siteyi görebilmesini sağlamaktır. ISS firmalar bunu çeşitli bant genişliği (hız) içeren servislerle verirler. Servisler temelde dar bant ve geniş bant olarak 2 ye ayrılır. İnternet adresleri olarak bilinen ve www ile başlayıp,.com,.net vs ile biten adresler, 212.55.12.34 benzeri 4 bloklu bir DNS numarasına tekabül eder. sitenin yayınlanacağı hosting firması tarafından siteye sağlanan DNS numarası, ABD ve Avrupa da bulunan 13 adet kök sunucuda ilgili.com adrese eşleştirilir. Bir kullanıcı, sakıncalı bir içeriği talep ettiği zaman, o site adresi kök sunucularda çözümlenerek, sitenin bulunduğu hosting firmasına ve adrese yönlendirilir. Bir İnternet servis sağlayıcı firma bu içeriğe ait engelleme kararını aldığı zaman, networkündeki cihazlara, bu adresin herhangi bir bir kullanıcı tarafından talep edilmesi durumunda, bu çözümlenen adrese değil, kendilerinin sağlayacağı bir başka adrese yönlendirilmesini tanımlar. Bu adreste şimdilerde Bu site.. mahkeme tarafından erişimi engellenmiştir şeklindeki sayfa bulunur. 5651 kapsamındaki engelleme işlemleri, doğrudan TİB 1 http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=21182 Dar bant dial-up (çevirmeli) olarak isimlendirilen ve ülkemizde bireysel kullanıcılar tarafından, 2004 lere kadar yaygın kullanılan servislerdir. Geniş bant, kablo ya da telefon hattı üzerinden verilen servislerdir. Bugün ülkemizde en yoğun kullanılan (5.2 milyon abonesi var) ADSL, bu tür geniş bant servisidir. Geniş bant servisi, kablo internetle 1997 den beri mevcut olmakla birlikte, 2003 aralık itibariyle Türk Telekom tarafından ADSL hizmeti verilmeye başlanmasıyla yaygınlaşmaya başlamıştır. ADSL hizmeti, düzenleyici kurumun önceleri ilgili düzenlemeyi yayınlamaması ve daha sonra da Türk Telekom un ilgili düzenlemeyi mahkemeye taşıması nedeniyle, 2007 ye kadar diğer ISS firmalara açılmadı. ISS ler ancak 2008 sonrasında kendi ADSL hizmetine başlamış durumdalar. Sonuç olarak ülkemizdeki internet abonelerinin % 95 den fazlası Türk Telekom abonesi durumundadır. 19